za 1-doğdu, 2-sayileştirme, açıklama

za kerd açıkladı

zeef (Ar) 1-düşkünlük, dayanamama, 2-irade zayıflığı

zaifey düşkünlük, zaaflık

zeefinı düşkünlük, zaaflık

zebani 1-cehennem bekçisi, 2-çok gaddar, zalim

zabıt (Ar) zabit, subay

zabıtey zabitlik

zabıtinı kerdenı-kerdış subaylık yapmak

zabıq sokak, cadde

zabıt (Ar) 1-zapt, 2-tutanak, 3-subay

zabıt ame tepıştenı-tepıştış zabıt tutuldu, tutanak tutuldu

zabıt tepıştenı-tepıştış zabıt tutmak, tutanak tutmak

zabıt tepıştoğ zabıt tutan, tutanak tutan

zabıta (Ar) zabıta

zabıta 1-zabıttır (dişil), 2-zabıta

zabıtayinı zabıtalık

zabıtey kerdenı-kerdış zabıtlık etmek

zabıtinı kerdenı-kerdış zabıtlık yapmak

zabıtinı zabıtacılık, tutanakçılık

zabıtname (Ar+Far) zabıtname, tutanak

zabıtnameyo tutanaktır

zabıto zabıttır, subaydır (eril)

zad 1-kimse, kişi, 2-kendi, öz, 3-hububat ürünü, kışlık yiyecek

zadê xo hewada ürününü kaldırdı

zadê xo kerd zere ürününü içeri koydu, yiyeceğini içeri koydu

zadê xo yê zımıstani vet kışlık yiyeceğini çıkardı, temin etti

zade (Far) 1-oğul, evlat, 2-doğmuş

zaf bariyo çok incedir, pek incedir

zaf bermeno çok ağliyor

zaf bolo çok fazladır

zaf bıyaye çoğalmış olan, fazlalaşmış olan

zaf bıyayenı-bıyayış çoğalmak, çok olmak, çok pişmek

zaf dergo çok uzundur, pek uzundur

zaf düriyo çok uzaktır

zaf gewezeyo çok gevezedir, pek gevezedir

zaf gırdo çok büyüktür

zaf gırso çok büyüktür

zaf herayo çok geniştir, pek geniştir

zaf huweno çok güliyor

zaf kerdenı-kerdış çoğaltmak, artırmak, fazlalaştırmak

zaf kerdoğ çoğaltan, fazlalaştıran

zaf kılmo çok kısadır, pek kısadır

zaf mend çok kaldı, pek kaldı

zaf mendenı-mendış çok kalmak

zaf nêmend çok kalmadı, fazla kalmadı

zaf nêmendenı-nêmendış çok kalmamak, hemen hemen

zaf nêweşo çok hastadır

zaf nezdiyo çok yakındır, pek yakındır

zaf qalıno çok kalındır, pek kalındır

zaf qijeno çok bağıriyor, pek bağıriyor

zaf qireno çok bağıriyor, pek bağıriyor

zaf qısey keno çok konuşuyor, pek konuşuyor

zaf ra tay az çok, azda olsa

zaf ra tayn çoktan az

zaf ra zaf çoktan çok

zaf raşt vano çok doğru söylüyor

zaf ray gırotı epeyi yol aldı

zaf remayenı-remayış çok kaçmak, pek kaçmak

zaf remeno çok kaçiyor, pek kaçiyor

zaf tayno çok azdır

zaf tengo çok dardır, pek dardır

zaf weşo çok güzeldir

zaf werdiyo çok küçüktür

zaf xoriyo çok derindir, pek derindir

zaf zaf çok çok, bol bol, fazla fazla

zaf züri keno çok yalan söylüyor, pek yalan söylüyor

zaf çok, epey, pek, bir hayli, bol, fazla

zafer (Ar) zafer

zafêr daha çok

zafêri daha daha çok

zafey çokluk, bolluk, fazlalık

zafiyê çokturlar

zafiyet (Ar) zayıflık, dermansızlık, güçsüzlük

zafo bir haylidir, boldur

zafran 1-ilaç yapımında kullanılan bir ot2-safra kesesi

zaft bıyaye zaptedilmiş olan

zaft bıyayenı-bıyayış zaptedilmek, kontrol altına alınmak

zaft kerde zaptedilmiş olan

zaft kerdenı-kerdış zaptetmek, kontrol altına almak

zaft kerdoğ zapteden

zaft zaptetme, zapt

zaftiye zaptiye, jandarma, koluk kuvvetleri

zafını va çokları söyledi

zagon yasa

zagoninı yasacılık

zagonı vetenı-vetış yasa çıkarmak

zagonın yasalı

zahf bariyo çok incedir, pek incedir

zahf bermeno çok ağliyor

zahf biya gırdı çok büyümüş

zahf bolo çok fazladır

zahf bı çoktu, epeydi

zahf bıyaye çoğalmış olan, fazlalaşmış olan

zahf bıyayenı-bıyayış çoğalmak, çok olmak, çok pişmek

zahf dergo çok uzundur, pek uzundur

zahf düriyo çok uzaktır

zahf gewezeyo çok gevezedir, pek gevezedir

zahf gırdo çok büyüktür

zahf gırso çok büyüktür

zahf herayo çok geniştir, pek geniştir

zahf huweno çok güliyor

zahf kerdenı-kerdış çoğaltmak, artırmak, fazlalaştırmak

zahf kerdoğ çoğaltan, fazlalaştıran

zahf kesan bir çok kişiler

zahf kesi bir çok kişi

zahf kılmo çok kısadır, pek kısadır

zahf mend çok kaldı, pek kaldı

zahf mendenı-mendış çok kalmak

zahf merdımi çok insan, çok adam

zahf nêmend çok kalmadı, fazla kalmadı

zahf nêmendenı-nêmendış çok kalmamak, hemen hemen

zahf nêweşo çok hastadır

zahf nezdiyo çok yakındır, pek yakındır

zahf qalıno çok kalındır, pek kalındır

zahf qijeno çok bağıriyor, pek bağıriyor

zahf qireno çok bağıriyor, pek bağıriyor

zahf qısey keno çok konuşuyor, pek konuşuyor

zahf ra tay az çok, azda olsa

zahf ra tayn çoktan az

zahf ra zahf çoktan çok

zahf raşt vano çok doğru söylüyor

zahf ray gırotı epeyi yol aldı

zahf remayenı-remayış çok kaçmak, pek kaçmak

zahf remeno çok kaçiyor, pek kaçiyor

zahf tayno çok azdır

zahf tengo çok dardır, pek dardır

zahf weşo çok güzeldir

zahf werdiyo çok küçüktür

zahf xoriyo çok derindir, pek derindir

zahf zahf çok çok, bol bol, fazla fazla

zahf züri keno çok yalan söylüyor, pek yalan söylüyor

zahf çok, epey, pek, bir hayli, bol, fazla

zahfêr daha fazla, daha çok

zahfêri daha daha fazla

zahfer (Ar) zafer

zahfey çokluk, bolluk

zahfinı çokluk, bolluk

zahfiyê çokturlar

zahfiyet (Ar) 1-zayıflık, 2-dermansızlık, güçsüzlük

zahfo bir haylidir, boldur

zahfra safra (safra kesesi)

zahfran safra kesesinden akan sarı su

zahfını va çokları söyledi

zahir (Ar) 1-açık, belli, 2-dış yüz, görünüş, 3-yardım eden, destekleyen, arka çıkan

zahire kullanılmak için saklanan tahıl

zahmet sıkıntı, güçlük, yorgun

zahmet ante zahmet çekmiş olan

zahmet antenı-antış zahmet çekmek

zahmet antoğ zahmet çeken kimse

zahmet bıyayenı-bıyayış zahmet olmak, zorlaşmak

zahmet da cı zahmet verdi, yordu

zahmet daye zahmet vermiş olan

zahmet dayenı-dayış zahmet vermek

zahmet dayoğ zahmet veren

zahmet dinayenı-dinayış zahmet görmek

zahmet kerdenı-kerdış zahmet etmek, zorlaştırmak

zahmet kerdoğ zahmet eden kimse

zahmet kewtenı-kewtış zorluklara katlanmak

zahmet vinayenı-vinayış zahmet görmek

zahmet werdenı-werdış emek harcamak, zahmet yemek

zahmetey vetenı-vetış zorluk çıkarmak

zahmetey werdenı-werdış emek yemek, zahmetliğe katlanmak

zahmetey zorluk, sıkıntılı durum

zahmeteya zahmetlerle, zorluklarla

zahmetinı zahmetli olma durumu

zahmetkar 1-zahmet yiyen kimse, 2-zahmetli iş

zahmetkarey 1-zahmet yeme durumu, zahmetli iş

zahmetın zahmetli

zahr (jahr) zehir

zahr dı zehirde

zahr şımıtenı-şımıtış zehir iömek

zahr ra zehirden

zahr teqaye ödü kopmuş olan

zahr teqayenı-teqayış ödü kopmak

zahr teqnaye ödü kopmuş olan

zahr teqnayenı-teqnayış ödünü koparmak, korkutmak

zahr teqnayoğ korkutan, öd patlatan

zahr werd bı zehir yemişti, içmişti

zahr werdenı-werdış 1-zehir yemek, 2-mec; bok yemek anlamında

zahr 1-zehir, 2-öd

zahrê cı 1-ödü, 2-zehiri

zahro 1-zehir gibidir, 2-mec; çok acıdır, 3-öddür

zahrın 1-zehirli, 2-ödlü

zaif (bêgoşt) zayif, cılız

zaif biyayenı-biyayış zayif olmak

zaifinı zayiflik

zakı canlandır, dirilt, iyileştir

zal 1-arındırma, zelal etme, 2-çok kuvvetli, çok göçlü

zal bi arındı, zelal oldu

zal kı arındır, zelal et

zal mekı arındırma, zelal etme

zalimane (Ar+Far) acımasızca, acımasız olrak

zalım (Ar) acımasız ve haksız davranan, zulmeden, kıyıcı, zalim

zalım bıyayenı-bıyayış zalim olmak, acımasız olmak

zalım u zulumkari zalim ve zülümkarlar

zalım zano zalim bilir

zalım metin, dirençli, her acıya katlanan, inatçı, cesur vb

zalıma zalimdir (dişil)

zalıman ver zalimlerin ellinden

zalım bı zalimdı

zalımey kerdenı-kerdış zalimlik etmek

zalımey zalimlik

zalımeya zalimlikle

zalımi zalimler

zalıminı kerdenı-kerdış zalimlik, gaddarlık yapmak, acımasız olmak

zalıminı zalimlik, zalimlilik, gaddarlık

zalımira gaddardan, zalimden

zalımiyê zalimdirler, gaddardırlar

zalımkar gaddarlık yapan, gaddar

zalımki zalimane, zalimce, zalimanece

zalımlığey zalimlik, acımasızlık, zulüm

zalımo zalimdir (eril)

zalımı zalim (dişil)

zalımın zalimlı

zam amyayenı-amyayış zam gelmek, fiyatı artmak

zam ardenı-ardış zam getirmek, fiyatı artırmak

zam bıyayenı-bıyayış zam görmek, artmak, zamlanmak

zam kerdenı-kerdış zamlamak, artırmak, zam yapmak

zam fiyat yükselmesi, fiyat artımı

zama biyayenı-biyayış damat olmak

zama kerdenı-kerdış damat etmek

zama damat, güvey, enişte

zamayey damatlık

zamayinı kerdenı-kerdış damatlık etmek

zamayinı damatlık

zamayo damattır

zambaq (Ar) bir süs bitkisi

zamekı canlandırma, diriltme, iyileştirme

zamir (Ar) (herünname) zamir

zamirana zamirlerle

zamirê barkeri yüklem zamirleri

zamiriya zamirle

zampara (Far) çapkın erkek

zampara kerdenı-kerdış zamparalamak

zampara kağıttan yapılan tahta ve benzeri silecek

zamparalığey zamparalık

zamparayinı kerdenı-kerdış zamparalık yapmak

zamparayinı zamparalık

zamparayo 1-çapkındır (eril), 2-zamparalı kağıttır

zamq (Ar) zamk, yapıştırıcı

zamq bıyayenı-bıyayış yapışmak, zamklanmak

zamq kerde yapıştırılmış, zamklı

zamq kerdenı-kerdış yapıştırmak, zamklamak

zamq kerdoğ yapıştırıcı, zamklayıcı

zamq pıradayenı-pıradayış zamk sürmek

zamqın zamklı

zamın zamlı

zan (Ar) sanma, sanı

zan dayenı-dayış acı vermek, ağrımak

zan dayoğ acı veren, sızlatan

zan dekewtenı-dekewtış ağrı girmek, sancı, sızı girmek

zan kerdenı-kerdış 1-ağrımak, sancılanmak, 2-zehirlemek, 3-sanmak

zan mekı sanma

zan tepıştenı-tepıştış ağrı tutmak, ağrımak

zan zeri kewtenı-kewtış acı yüreğe düşmek, yüreği sızlamak

zan 1-ağrı, sızı, acı, 2-romatizma

zana bı bilmişti

zana 1-bildi, 2-biliyor (dişil), 3-biliyorum, bence, bildiğim kadariyle

zanaat (Ar) zanaat

zanaat kewtenı-kewtış sanata girmek, sanat öğrenmek

zanaat mısayenı-mısayış sanat öğrenmek

zanat kewtenı-kewtış sanata girmek, sanat öğrenmek

zanat mısayenı-mısayış sanat öğrenmek

zanat sanat

zanatci sanatçı

zanatcinı sanatkarlık

zanatkar (Ar+Far) zanaatçı

zanatkar bıyayenı-bıyayış sanatkar olmak

zanatkarey zanaatçılık

zanatkarinı kerdenı-kerdış sanatkarlık yapmak

zanatkarinı sanatkarlık

zanayê do şıro koti biliyordu nereye gidecek

zanaye bıyayenı-bıyayış bilgili olmak

zanaye bilen, bilgili, bilgin, bilinçlı, bilir kişi

zanayê biliyordu

zanayena xo bildiğini, bilgisini

zanayenı-zanayış bilme, bilmek, bilgiçlik

zanayey bilir kişiler, bilginler

zanayeya 1-bilir kişidir, aydındır (dişil), 2-bilerek

zanayeyê ma aydınlarımız

zanayeyo aydındır, bilir kişidir (eril)

zanayi ra bilenden

zanayina kerdenı-kerdış bilerek yapmak

zanayinı bilgi, bilgisi, bilmek

zanayoğ bilen, bilgili kişi, bilgin, bilici

zanê cı bolo ağrısı çoktur

zanê tı biliyormusun?

zanê zeri yürek acısı

zane bilgili, bilgin, bilen

zanekar bilgili kimse, bilgin

zaneya bilgilidir (dişil)

zaneyêno biliniyor

zangıl çıngıl, küçük üzüm salkımı

zani (jan) ağrılar, sızılar

zani, ma do wına bıyayê kimetlim, bilenim, biz böylemı olacaktık

zani, tı zana sevdiğim, biliyormusun?

zani 1-mecazi: bilenım, sevdiğim, kimetlim, tanığım, seni, 2-diz, 3-"sakın, baksana, olmayaki, olası, biliyormusun" anlamlarında kullanılır

zaniyayenı-zaniyayış tanınmak, bilinmek

zanna 1-bir ağrı daha, 2-bildi

zano kı biliyor ki

zano seni keno biliyor ne yapiyor

zano biliyor (eril)

zanq bıyayenı-bıyayış tutkallanmak, tutkallanmış olmak

zanq kerdenı-kerdış tutkallamak, zamklamak, yapıştırmak

zanq pırodayenı-pırodayış tutkallamak, tutkal vurmak

zanq tutkal, yapıştırıcı, zamk

zanqi sert şeylerin birbirine değerken çıkardıkları çınlama sesi, 2-yankı

zanqini kafa üstü yere düşerken veya sac vb şeylere vururken çıkan ses

zanqol çıngıl, küçük üzüm salkımı

zanqıl çıngıl, küçük üzüm salkımı

zanqın tutkallı

zanın 1-ağrılı, sancılı, acılı, sızılı, 2-romatizmalı

zapt (Ar) zapt

zapt bıyaye zaptedilmiş olan

zapt bıyayenı-bıyayış zaptedilmek, kontrol altına alınmak

zapt kerde zaptedilmiş olan

zapt kerdenı-kerdış zaptetmek, kontrol altına almak

zapt kerdoğ zapteden

zaptiye (Ar) zaptiye

zaqqüm (Ar) ağı ağacı

zar kewt mı zeri yüreğime ateş düştü

zar zor güçlükle, zor bella, kıt kanat

zar 1-güçsüz, 2-olası, ihtimal, muhakkak, 3-ince perde veya örtü, 4-ince ve yumuşak yaprak durumundaki organlara ve organ bölümlerine verilen ad, 5-ateş, köz, 6-çok ince kabuk, 7-tavla vb oyunlarda kullanılan birden altıya kadar numaralı kemik, fil dişi, plastik gibi maddelerden yapılan oyun aracı, 8-tekinlı, güçlü, kendinden emin, 9-öd

zarac keklik

zarad (serad) kalbur

zaradın kalburlu

zarafet (Ar) incelik, güzellik, zariflik

zaranc keklik

zarancü keklik

zarar (Ar) zarar

zarar dayenı-dayış zarar vermek

zarar daye zarar vermiş olan

zarar dayoğ zarar veren

zarar diyaye zarar görmüş olan

zarar diyayenı-diyayış zarar görmek

zarar kerde zarar etmiş olan

zarar kerdenı-kerdış zarar etmek, zarara uğramak

zarar kerdoğ zarar etmiş olan

zarar kewtenı-kewtış zarara düşmek

zarar vinaye zarar görmüş olan

zarar vinayenı-vinayış zarar görmek

zarar vinayoğ zarar gören

zararê mali mal zararı

zararê xo vetenı-vetış zararını çıkarmak

zarari zararlar

zararın zararlı

zaraw lehçe, şive, diyalekt

zarê cı teqna ödünü kopardı

zarê goşan kulak zarı

zarê mı teqna ödümü kopardı

zarenc keklik

zarf (Ar) 1-zarf (mektup konulan), 2-gramatikte zarf

zarf kerdenı-kerdış zarflamak

zarfcılığey zarfcılık yapma durumu

zarfcinı zarfcılık

zarfinı zarfcılık

zarfê barkeri yüklem zarfları

zarfi zarflar

zarfın zarflı

zarif (Ar) çekicilik, biçim, görünüş, durum ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen

zarifey incelik, zarafet

zarraz keklik

zart zürt zart zurt

zarüret (Ar) 1-mecburiyet, zorunluluk, 2-sıkıntı, yoksulluk, fakirlik

zarüri (Ar) zorunlu

zarı zarı hüngür hüngür inleme, ağlama

zarın 1-ateşli, közlü, 2-zarlı

zat 1-zat, kimse, kişi, saygın kişi, 2-kendi, öz

zaten aslında, esasen, doğrusu, doğrusunu istersen

zatey saygın olma durumu

zati (Ar) 1-kendine özgü, kişisel, özel, kişiye ilişkin, 2-zaten, doğrusu, esasen

zatüre (Ar) ateş ve öksürükle beliren, tehlikeli bir akciger iltihabı

zatüre bıyayenı-bıyayış zatürre olmak

zavf u zêç çoluk çocuk

zavf zavf çok çok, fazla fazla

zavf çok, epey, bir hayli, fazla, bol

zavfey çokluk, bolluk

zavfo çoktur, fazladır

zawali bı zavaliydı

zawalı (Ar) 1-acınacak kadar kötü durumda bulunan, 2-aciz, güçsüz

zawalılığey zavallılık

zawaliyinı zavallılık

zaxıl bıyayenı-bıyayış sönüp kömürleşmek

zaxıl kerdenı-kerdış söndürüp kömürleştirmek

zaxıl ateşin sönen közlerinin kömürü

zaxılın kömürlü

zay bıyayenı-bıyayış eksilmek, kayıplara karışmak

zay kerdenı-kerdış zayi etme, yitirmek, kaybetmek

zay 1-eksik, 2-doğma

zaya doğmuş (dişil)

zaye doğmuş olan, doğurmuş olan

zayê doğmuşlar

zayenı-zayış doğmak

zayi (Ar) 1-kaybolmuş olan, 2-yok olmuş, elden çıkmış, 3-yararsız, boş

zayi bıyayenı-bıyayış zayi olmak, yitirilmek, ölmek

zayi kerdenı-kerdış zayi etmek, yitirmek, kaybetmek, ölüp güçmüş olmak

zayiat bıyayenı-bıyayış zayiat olmak, kayıp verme

zayiat dayenı-dayış zayiat vermek

zayiat zayiat, kayıp, hasar

zayinı-zayiş doğma, doğurma

zayiyat (Ar) kayıplar, kayip verme

zayna doğurdu (eril)

zaynê doğurdu (dişil)

zaynayenı-zaynayış 1-doğurmak, doğurtmak, 2-bilmek

zayo doğmuş, doğurmuş (eril)

zayoğ doğan, doğmuş olan

zayoğı doğan

zayıat bıyayenı-bıyayış zayiat olmak, kayıp verme

zayıat dayenı-dayış zayiat vermek

zayıat zayiat, kayıp, hasar

zayıf (Ar) 1-sıska, cılız, 2-görevini yapacak yeterli gücü olmayan vs

zayıf bı zayıftı

zayıf bıyayenı-bıyayış zayıflanmak

zayıf dayenı-dayış zayif not vermek

zayıf gırotenı-gırotış zayif not almak

zayıf kerdenı-kerdış zayıflatmak

zayıf kewtenı-kewtış zayiflamak, zayif düşmek

zayıf zayif, cılız

zayıfa zayiftir (dişil)

zayıfey zayiflik

zayıfinı zayiflik

zayıflığey zayiflik, güçsüzlük

zayıfo zayiftir (eril)

Zaza eski mezepotomyada yaşiyan ve oranın yerli halkı olan bir halk

Zazaistan Zazaların memleketi, yaşadıkları yer

zazaki zazaça

zazaloji Zaza bilimi

zazalığey zazacılık

zazam bir erkek ismi

zazamı bir bayan ismi

Zazange 1-Zazaların yerleşim yeri, bölgesi, 2-yayla

Zazas bir erkek ismi

Zazası bir bayan ismi

zazay zazalar

Zazaya Zazadır (dişil)

Zazayinı kerdenı-kerdış zazacılık yapmak

Zazayinı Zazalık

Zazayo zazadır (eril)

zazlanın sancılı

zazlan sancı, acı

Zazom bir erkek ismi

 

 

 

 

ze hero eşek gibidir, eşeğe benziyor

ze gibi, benzer, aynı

zebabet şekil

zebabetê cı (şeklê) şekli

zebani (Ar) cehennem bekçisi, zebella

zebani bıyayenı-bıyayış gaddar olmak, acımasız olmak

zebani 1-yabancı, vahşi, 2-zalim, gaddar, acımasız, 3-iri yarı

zebaninı kerdenı-kerdış zalimlik yapmak

zebaninı zebanilik, gaddarlık

zebaniyanayê zebanidirler

zebaniyê cahnımi cehennem zebanileri

zebeş (hındi) karpuz

zebeşi karpuzlar

zebeşın karpuzlu

zebella-zebellah çok iri yarı kimse

zebellahey zebellah olma durumu

zebellaho zebellahtır

zebra (‹sp) ata benzer, derisi çizgili memeli bir hayvan

zebür (Ar) Davud peygambere gönderildiğine inanılan kutsal kitap

zedelemek (Far) 1-berelemek, 2-zarar vermek

zef nêweşo çok hastadır

zef werd çok yedi

zef çok, fazla, epey

zeft bıyayenı-bıyayış zapt edilmek, ele geçirmek

zeft kerdenı-kerdış zaptetmek

zeft nêbeno zapt olmiyor

zeft nêbıyayenı-nêbıyayış zapt olunmamak, zapt olmamak

zeft nêkerd zapt edemedi

zeft 1-zor kullanarak ele geçirme, 2-tutma, hakim olma

zeftiye zaptiye, jandarma, koluk kuvveti

zeftiyey zaptyelik

zegereg (zegerek) ağaç ve bitkilere dolanan zararlı bir bitki

zeh bıyayenı-bıyayış harcanmak

zeh kerdenı-kerdış harcamak

zeh harcama, işinden etme

zehf çi esto nino vatenı çok şey var söylenmiyor

zehf kes ame kıştenı çok kişi öldürüldü

zehf çok, epey, bir hayli, fazla, bol

zehfo çoktur, fazladır, boldur

zehfra safra (safra kesesi)

zehir zehir

zehir dayenı-dayış zehir vermek

zehir dekerdenı-dekerdış zehir katmak

zehir kerdenı-kerdış zehirlemek

zehir u zuqum zehir ve züküm

zehirey bıyayenı-bıyayış zehir olmak

zehiri zehirler

zehirın zehirli

zehmet bıyayenı-bıyayış zahmet olmak, güç olmak

zehmet diyayenı-diyayış zahmet görmek, sıkıntı çekmek

zehmet kerdenı-kerdış zahmet etmek, fedakarlıkta bulunmak

zehmet vinayenı-vinayış zahmet görmek, sıkıntı çekmek

zehmet werdenı-zehmet werdış emek vermek, sıkıntıya katlanmak

zehmet zahmet, güçlük, eziyet

zehmeta zahmettir, güçtür (dişil)

zehmetey antenı ard no hal zahmet çekerek bu hale getirdı

zehmetey antenı-antış zahmet çekmek, zorluklarla karşılaşmak

zehmetey zorluk, güçlük, eziyetlik

zehmeto karê ma zahmettir işimiz

zehmeto zahmettir, güçtür (eril)

zehr (jahr) zehir

zeif bıyayenı-bıyayış zayıf olmak, güçsüz olmak, zayıflanmak

zeif kerdenı-kerdış zayıflatmak, zayıf etmek

zeif u qelaw zayif ve şişman

zeif zayıf, cılız

zeifa zayiftir (dişil)

zeifey zayıflık, iradesizlik, güçsüzlük

zeifinı zayiflik

zeifo zayiftır (eril)

zeifı zayıf (dişil)

zek 1-sanki, 2-gibi, benzer, aynı

zek eyo onun gibidir

zek ey va 1-sanki o söyledi, 2-onun söylediği gibi

zeka (Ar) zekâ, akıl

zeka gırotenı-gırotış akıl almak

zeka vılla kerdenı-kerdış akıl dağıtmak

zekadê xo ya kewt ser zekasiyle başardı

zekali bıyayenı-bıyayış zekalı olmak

zekaliyo zekalıdır

zekat (Ar) ‹slam dinine göre malının kırta birini fakirlere vermek

zekat dayenı-dayış zekat vermek

zekat gırotenı-gırotış zekat almak

zekatê xo dayo zekatını vermiş

zekatinı zekatcılık

zekato zekattır

zekayinı akıllılık

zekayo cıra vareno zeka kendisinden yağiyor

zekayın zekalı, akılı

zeki (Ar) zeki

zekı (wıni kı, madem kı) dediğim, sanki, madem, adeta, nasıl ki, gibi

zekı ma pê veri ra sınasnenê sanki biz birbirimizi önceden taniyoruz

zekı mı nêvato sanki ben söylememişim

zekı mı va dediğim gibi

zekı mı va söylediğim gibi

zekı va wıni niyo söylediği gibi değil

zel zeli parça parça

zel 1-kaval, 2-sivri ve keskin taş veya tahta parçası, kırılan taştan fırlayan küçük parça, 3-kılçık

zelal benê zelal oluyorlar

zelal beno zelal oluyor

zelal bı arındırıldı, berraklaştı, tertemizdi  

zelal bıyayenı-bıyayış duru olmak, mecazi: açıklanıp su yüzüne çıkmak

zelal bıyayi durulanmış olan

zelal kerdê durulanmış, arındırılmış olan

zelal kerdenı-kerdış durulaştırmak, mecazi: açıklayıp su yüzüne çıkarmak

zelal kerdi durulanmış olan

zelal kerdoğ arındıran, temize çıkaran, açıklayan

zelal duru, berrak, arındırılmış, tertemiz, saydam

zelaley duruluk, berraklık

zelaleya a keyna o kızın temizliği, güzelliği

zelaleya awı suyun beraklığı

zelaleya ayami havanın beraklığı, açıklığı

zelalinı duruluk, arındırılmış olma durumu, güzellik

zelalıkı bir üzüm cinsi

zelê siyan keskin taş parçaları

zelê keskin taş vb parçası

zeleki keskin taş vb parçacıkları

zeleqna pıro yapıştırdı

zeleqnaye yapıştırılmış olan

zeleqnayenı-zelıqnayış yapıştırmak

zeleqnayoğ yapıştıran

zeli kerdenı-kerdış parçalamak, ufak parçalar haline getirmek (taş)

zeli ince parçalar, kırıntılar, keskin taş vb parçaları

zell kırılan bir şeyin keskin parçası

zellê cemedi yüksek bir yerden akan, damlayan suyun donması ve buz tutması neticesinde oluşan buz katmanlarına, şeritlerine denilir

zelqiçık uç, tepe, en uçtaki yer, tepe

zelqiçıkê darda tuwêrı tut ağacının en uçtaki tepesi

zelül düşkün

zelüla düşkündür (dişil)

zelüley düşkünlük

zelülinı düşkün olma durumu

zelülo düşkündür (eril)

zelzelal tertemiz, saf, arı

zelzele (Ar) deprem

zelzele bıyayenı-bıyayış deprem olmak

zelzeli kerdenı-kerdış parçalamak, parça parça etmek

zelzeli parça parça, kırıntı kırıntı

zelık 1-kurumuş bitki gövdesi, 2-sivri ufak taş vb şeylerin parçacığı, ufak kırıntı

zelın 1-taş parçası, 2-kılçıklı, 3-tahta kırıntılı

zelıqiyayo siro taşa yapışmış

zelıqna bı yapıştırmıştı

zelıqna darıro ağaca yapıştırdı

zelıqna pêro birbirine yapıştırdı

zelıqna pıro yapıştırdı

zelıqna yapıştırdı

zelıqnayê yapıştıriyordu

zelıqnaye yapıştırılmış olan

zelıqnayenı-zelıqnayış yapıştırmak, iki şeyi birbirine tutuşturmak

zelıqnayinı yapıştırıcılık

zelıqnayo yapıştırmış

zelıqnayoğ yapıştıran

zelıqyaye yapışmış olan

zelıqyayenı-zelıqyayış yapışmak

zelıqyayoğ yapışmış olan

zelıqıyayenı-zelıqıyayış yapışmak

zem amyayenı-amyayış zamlanmak, zam gelmek

zem ardenı-ardış pahalılık getirmek, pahalaştırmak

zem bıyayenı-bıyayış zamlanmak, zamlı olmak

zem ha zem zam ha zam

zem kerdenı-kerdış zam yapmak, fiatını yükseltmek, artırmak

zem mewı gam yeme

zem nêwerdenı-nêwerdış gam yememek

zem werdenı-werdış gam yemek

zem zemi sero yeno zam zamın üzerine geliyor

zem 1-dedikodu, başkasını çekiştirme, aleyhinde konuşma, dedikodusunu yapma, 2-gam, keder, 3-zama

zeman (Ar) zaman, vakit, çağ, mevsim vs

zeman dı zamanda

zeman pırkerdenı-pırkerdış zaman doldurmak

zeman ra zamandan

zeman ravêrnayenı-ravêrnayış vakit geçirmek

zeman u dewran zaman ve devran

zeman vêrd zaman geçti

zeman zeman zaman zaman

zemandê şıma dı sizin zamanınızda

zemandê ma dı zamanımızda

zemanê cı dı biro zamanı gelecek

zemanê dı bir zamanlar

zemanê ma dı zamanımızda

zemani rê zamana

zemani zamanlar

zemanna başka bir zaman

zemano (demo) amyaye gelecek zaman

zemano (demo) ravêrde geçmiş zaman

zemano kı ma qeçeki bi çocuk olduğumuz zaman

zemano newe şimdiki zaman

zemano ravêreno zaman geçiyor

zemano zamandır, zamanıdır

zembelek-zembelekı 1-saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren yay, 2-kapılara takılan yaylı kapama düzeneği

zembelekci zemberekçi

zembelekın zembereklı

zemberek (Far) 1-saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren yay, 2-kapılara takılan yaylı kapama düzeneği

zembil-zembilı (Ar) hasırdan örülmüş iki kulplu büyük saplı sepet

zemê cı kerdenı-kerdış çekiştirmek, alehinde konuşmak

zemê kê kenê kimin aleyhinde konuşuyorsun?

zemi zamlar

zemin (Far) zemin

zeminê cı kend temelini kazdı

zemini zeminler

zeminın zeminli

zemq bıyayenı-bıyayış yapışmak

zemq kerdenı-kerdış zamklamak, yapıştırmak

zemq zamk, yapıştırıcı, tutkal

zemzelal tertemiz, saf, arı, bembeyaz

zemzem (Ar) kutsal suyun çıktığı yer

zemın zamlı

zen (Far) kadın

zen 1-siyahımsı renk, sanı

zen keno eza saniyor benim

zena ze gibi, benzer, eş anlamda

zena 1-doğuyor, 2-biliyor

zenat kewtenı-kewtış sanata girmek, sanat öğrenmek

zenat mısayenı-mısayış sanat öğrenmek

zenat sanat

zenatci sanatçı

zenatcinı sanatkarlık

zenatkar bıyayenı-bıyayış sanatkar olmak

zenatkarey sanatkarlık

zenatkarinı kerdenı-kerdış sanatkarlık yapmak

zenatkarinı sanatkarlık

zenayenı-zenayış 1-doğmak, 2-bilmek

zenci (Ar) zenci

zenci afrika afrika zencisi

zencir (Far) zincir

zencir kerdenı-kerdış zincirlemek

zencira gırêda zincir ile bağladı

zencirı ro dayenı-dayış zincire vurmak

zencirın zincirli

zencircinı zencircilik

zend çarna dirsek çevirdi

zend 1-kolun üst kısmı, dirsek, 2-omuz

zendost (Far) zampara, kadınlara çok düşkün olan

zendık kol giysisinin kirlenmemesi için kolla geçirilen kolluk

zeneat (Ar) zanaat

zeneatkar (Ar+Far) zanaatçı

zeneatkarey zanaatçılık

zeneet sanat

zeneetkarey sanatkarlık

zeng cına zil çaldı

zeng cınayenı-cınayış çan çalmak

zeng 1-pas, 2-zil, çan, çıngırak, 3-açık yeşil, parlak ve berrak renk

zenga asıni demir pası

zenga dındanan dişlerin pası

zengar paslı

zengarı pas

zengarın paslı

zengçım yeşil gözlü

zengê bir zil

zengel kazma

zengelek çıngırak

zengen kerdenı-kerdış çapa yapmak, kazma kazmak

zengen pırodayenı-pırodayış kazma vurmak, kazı yapmak

zengen kazma

zengenci kazma yapan veya satan kimse

zengencinı kazmacılık

zengenê alemanı iki uclu kazma

zengene kazma

zengenın kazmalı

zengey 1-açık yeşil gözlü olma, 2-paslı olma, paslılık

zengi eğer ayaklığı

zengin zengin, malı mülkü, parası pulu çok olan vs

zengin biyo zengin olmuş

zengin bıyayenı-bıyayış zengin olmak, zenginleşmek

zengin kerdenı-kerdış zengin etmek, zenginleştırmek

zengin zengin

zengin bı zengindi

zenginey zenginlik

zengini zenginlik

zengininı zenginlik

zenginlığey zenginlik

zengino zengindir

zengna bir zil daha

zengü 1-at eğerinin ayak konulan yeri, 2-ayak tabanındaki çukurluk, 3-özengi, 4-çıngırak

zengı cı kewtenı-kewtış paslanmak, pas tutmak

zengı gırotenı-gırotış paslanmak, pas tutmak

zengı tepışta pas tutmuş

zengı tepıştenı-tepıştış pas tutmak, paslanmak

zengı pas, paslanmak

zengıl 1-zil, çan, çıngırak, 2-küçük üzüm salkımı, çıngıl

zengın bı paslıydı

zengın bıyayenı-bıyayış paslı olmak

zengın 1-paslı, 2-açık yeşil gözlü

zengıni paslılar, paslı olma durumu

zengıno paslıdır

zengını paslı

zengının paslı

zeni kadınlar

zeniya dedê mı amcamın karısı

zeniya porsıpê yaşlı kadın, beyaz saçlı kadın

zeniya viya dul kadın

zenneci (Far) kadın eşyası satan kimse

zep bıyayenı-bıyayış kamulaşmış olmak

zep kerdenı-kerdış kamulaştırmak, zapt etmek, kontrol altına almak

zep kerdoğ zapt eden, zorla herhangi bir şeyi himayesine sokan

zep nêbıyayenı-nêbıyayış zapt olmamak, kontroldan çıkmak

zep 1-kamulaştırma, 2-yakalamak, kontrol altına almak, zapt etme

zept kerdenı-kerdış zaptetmek

zept zapt, yakalama

zeptiye zaptiye, jandarma, koluk kuvveti

zer 1-yürek, 2-altın

zer veşey yanık yüreklilik

zer veşinı acıma duygusu

zera dırbetını yaralı yürek, yaralı gönül

zera mı yüreğim, kalbim, gönlüm

zera xo yüreğini, gönlünü

zerafet incelik, güzellik, zariflik

zeranc keklik

zeranci keklikler

zerancı dişi keklik

zerar (Ar) zarar

zerar bıyayenı-bıyayış zarar olmak, zarara uğramak

zerar cı dayenı-dayış zarar vermek

zerar daye zarar vermiş olan

zerar dayenı-dayış zarar vermek

zerar dayoğ zarar veren

zerar diyaye zarar görmüş olan

zerar diyayenı-diyayış zarar görmek

zerar kerde zarar etmiş olan

zerar kerdenı-kerdış zarar etmek, zarara girmek

zerar kerdoğ zarar etmiş olan

zerar kewtenı-kewtış zarara düşmek

zerar ra zarardan

zerar vinaye zarar görmüş olan

zerar vinayenı-vinayış zarar görmek

zerar vinayoğ zarar gören

zerar zi zararda

zerar ra zararla

zerarê cı zararı

zerarê mali mal zararı

zerarê xo vetenı-vetış zararını çıkarmak

zerarey zarar, zararlı olma durumu

zeraro zarardır

zerav lehçe, şive

zerevê zıwandê ma dilimizin lehçeleri

zerawi 1-safra kesesinin suyu, 2-çok acı (badem acısı gibi)

zerba xo dekerdı gönlünü verdi

zerba xo dekewta gönlü düşmüş

zerba xo ya hereket keno gönlüne göre haraeket ediyor

zerba gönül, istek, arzu

zerbe kerdenı-kerdış süngülemek

zerbe kerdo süngülemiş

zerbe içerden kapının kapanıp açılmasını sağlayan tahta süngü, kilit

zerbet şerbet

zerd awı irin, yaradan çıkan sarı su

zerd biyo sararmış, sarı olmuş

zerd bıyaye sarılaştırılan

zerd bıyayenı-bıyayış sararmak, sarı olmak

zerd kerdenı-kerdış 1-sarılaştırmak, sarartmak, 2-sarı görünmek

zerd 1-sarı, 2-altın

zerdali (Ar) kayısı

zerdaliyêr zerdali ağacı, kaysı ağacı

zerdaney bıyayenı-bıyayış sarılık olmak

zerdaney tepıştenı-tepıştış sarılığa yakalanmak

zerdaney sarılık

zerdawı safra kesesinden gelen sarı su

zerdek 1-sariya çalan renkte, sarımtırak, 2-yumurta sarısı

zerdeki bir incir çeşidi

zerdekı sarılık, sarılık hastalığı

zerdewa ağaç sansarı

zerdey sarı olma durumu, sarımtrak, sarılık, sarı renklılık

zerdinı sarılık, sarı olma durumu

zerdmar 1-ince sarı yılan, 2-sarı kertenkele

zerdo sarı, sariya çalar (eril)

zerdoki bir çeşit balık

zerdüşt zerdüşt

zerdüştcılığey zerdüştçülük

zerdüştey zerdüştlük, zerdüştçülük

zerdüştinı zerdüştçülük

zerduşt zerdüşt

zerduştcılığey zerdüştçülük

zerduştey zerdüştlük, zerdüştçülük

zerduştinı zerdüştçülük

zerdı sarı, sarışın (dişil)

zerdık-zerdıkı sarılık, sarılık hastalığı, sarımtırak

zerdıkey sarılık, sarılık hastalığı

zerdıkı bıyayenı-bıyayış sarılık olmak, sarılık hastalığına yakalanmak

zerdıkı 1-bir keklik cinsi, 2-sarı (dişil)

zerdın sarı, sararma, sarışın, sarımtrak, sarıya çalma durumu

zerdıney sarışınlık

zerê cı u teberê cı içi ve dışı

zerê cı içi

zerê wedi odanın içi

zere ardenı-ardış içeriye getirmek

zere berdenı-berdış içeriye götürmek

zere dı içerde

zere kerdenı-kerdış içeri koymak, içeriye kapatmak

zere kewtenı-kewtış içeriye girmek, içeri düşmek, hapis olmak, içeri girmek, içeriye dalmak, içeriye kapanmak

zere ra vetenı-vetış içerden çıkarmak

zere ra vıjiya içerden çıktı

zere ra wazeno gönülden istiyor, yürekten istiyor

zere ra içerden

zere u teber içeri ve dışarı, iç ve dış

zere 1-iç, iç kısım, içeri, 2-karın, karnın içi

zerec keklik

zereca mari dişi keklik

zerecan keklikleri

zerecê herhangi bir keklik

zerecek keklik, keklikcik

zerecekê herhangi bir keklikcik

zereci keklikler

zereco neri erkek keklik

zerecı dişi keklik

zerecık karnıbahar

zeredê cı dı içinde

zeredı bıyayenı-bıyayış içerde olmak

zeredıro içerdedir

zerehire geniş yürekli

zerej keklik

zerejı dişi keklik, ana keklik

zerenc keklik

zerenci keklikler

zerencı dişi keklik

zereno zırliyor

zeresiya 1-kıskanç, kindar, 2-içi siyah

zereweş içi hoş, 2-karpuzun argo adı

zerewi bıyayenı-bıyayış çok acı olmak

zerewi kerdenı-kerdış çok acı yapmak

zerewi 1-safra kesesinin suyu, 2-çok acı (badem acısı gibi)

zerey cı içi

zereyê cı içi

zerez keklik

zereze kerdenı-kerdış asma anahtar ile kilitlemek

zereze asma anahtar

zerezı dişi keklik

zerf (Ar) zarf

zerf kerdenı-kerdış zarflamak

zerf kerdoğ zarflayan, zarflayıcı

zerfa zarfla

zerfana zarflarla

zerfci zarfçı

zerfcinı zarfçılık

zerfcılığey zarfçılık

zerfet pirincin içine et, yağ, sarmısak vb şeyler konularak yuğa ekmeğinin içinde oişirilen bir yemek çeşidi

zerfın zarflı

zergü biyê darê henaran nar ağaçları filizlenmiş, yeşermeye başlamış

zergü filizlenme, yeşerme

zeri antenı-antış iç çekmek

zeri cı kewtenı-kewtış gönlü düşmek, gönüllenmek

zeri dekewtenı-dekewtış gönlü düşmek, sevdalanmak, gönüllenmek

zeri dı yürekte

zeri gêno cesaretleniyor

zeri gırotenı-gırotış 1-cesaretlenmek, yüreklenmek, 2-yürek çarpması

zeri hera ferah gönülü, gönlü rahat

zeri herayey tahamletmek, tahamüllük, sabırlılık

zeri kerdenı-kerdış gönül etmek, istemek, cesaret etmek

zeri kewta cı gönlü düşmüş

zeri kewtê gönül düşmüş, sevgili

zeri kewtenı-kewtış gönlü düşmek, gönüllenmek

zeri masayenı-masayış yürek şişmesi

zeri mendenı-mendış tiksinmek, gönlü kalmak, alınmak, nefret etmek

zeri nerm yumuşak gönülü, yumuşak yürekli

zeri nermo yumuşak yüreklidir

zeri pey veşayenı-veşayış acımak, yüreği kendisine yanmak

zeri pey veşnayenı-veşnayış kendisine acımak, özülmek

zeri pındosiyayenı mec: yürek şişmesi (acı vb şeylerden)

zeri ra waştenı-waştış yürekten istemek

zeri ra wazeno gönülden istiyor, yürekten istiyor

zeri ra yürekten

zeri teng bıyayenı-bıyayış nefesi daralmak, kızmak, sinirlenmek

zeri tenık ince yürekli, yufka yürekli, nazik gönüllü

zeri tepıştenı-tepıştış yürek sancısı tutmak

zeri tey bıyayenı-bıyayış içinde gönlü olmak

zeri tırşbiyayenı yürek ekşimesi

zeri veşatenı-veşatış yürek yanması, başkasına acıma

zeri veşaye yüreği yanan, başkasına acıyan, acıma hisi olan

zeri veşayenı-veşayış acıma, yanık yüreklilik, yufka yüreklilik, acıma duygusu olma durumu

zeri veşayinı acıma, ince duygulu olma durumu

zeri veşnaye acıyan, özülen kimse

zeri veşnayenı-veşnayış yürek yakmak, acımak

zeri veşnayoğ acıyan

zeri vêrayenı-vêrayış bayılmak, yüreği çekmek, istemek

zeri verdê cı gönlünü kaptırdı, gönül koydu

zeri vesnayoğ acıyan, yörek yakan

zeri waştenı-waştış gönül istemek, canı istemek

zeri weş hoşnut gönüllü, mutlu

zeri yürek, gönül

zeribari ince yürekli

zeriboyın kokmuş yürekli

zerida mı dı yüreğimde

zerida to dı yüreğinde

zerin (Far) 1-altından yapılmış, 2-altın rengi, sarı

zeripis pis yürekli, kötü yürekli

zeriqutıfyaye korkak yürekli

zerisiya acımasız, kıskanç yürekli

zeriteng nazik yürekli, ince yürekli

zeritenginı 1-dar gönülülük, 2-kötümserlik

zeritenık ince yürekli

zeriteqaye korkak yürekli

zeritewate yürek acısı olan kimse

zeriveşate yüreği yanan, başkasına aciyan kimse

zeriveşatoğ yüreği yanan kimse

zeriveşaye yüreği yanan kimse

zeriweş tatlı yürekli

zeriweşey iç ferahlığı, içtenlik, huzurlu olma durumu

zeriya cı tey esta içinde gönlü var

zeriya ey onun yüreği

zeriya mı derdına yüreğim dertlidir

zeriya mı kul biya yüreğim yara bere olmuş

zeriya mı qutufiyê yüreğim koptu

zeriya mı vısiyê yüreğim koptu, ödüm koptu

zeriya xo honık tepşı yüreğini serin tut

zeriya xo pêt kı canını sık, yüreğini pek tut

zeriya xo teng mekı yüreğini dar etme, canını sıkma

zeriya xo tırş mekı yüreğini ekşitme, hoşnutsuz olma

zeriya xo verdê cı gönül verdi, gönlü düştü

zeriyan yürekleri

zerjan yürek acısı olan kimse

zerk (Ar) bir sıvıyı şırınga ile verme, içirtme

zerkew keklike benzer bir kuş

zero (Fr) sıfır

zerq dayenı-dayış güneşin doğması, ışıldaması, ışıldamak

zerq eştenı-eştış ışınlamak, güneş doğmak

zerq ışın, güneş ışınları, ışık yüzmesi

zerqê tiji güneş ışını

zerqetı pede dayenı-dayış arı ısırmak, arı sokmak

zerqetı sarı renkli bir cins yaban arısı

zerqnayenı-zerqnayış ışıldatmak, parlatmak

zerqın ışınlı

zerqıyayenı-zerqıyayış ışıldamak

zerrê cı pak kerdenı-kerdış içini temizlemek

zerrê xo kotenı-kotış içini kemirmek

zerre (Ar) çok küçük parçacık, molekül

zerre ardenı-ardış içeriye getirmek

zerre berdenı-berdış içeriye götürmek

zerre eştenı-eştış içeriye atmak, içeri kapatmak

zerre erzıyayenı-erzıyayış içeri atılmak, hapsedilmek

zerre kerdenı-kerdış içeriye kapatmak, içeri koymak

zerre kewtenı-kewtış içeriye girmek, içeriye kapanmak

zerre pak içi temiz

zerre ra vatenı-vatış içten söylemek

zerre ra vetenı-vetış içerden çıkarmak

zerre ra vıjyayenı-vıjyayış içerden çıkmak, hapisten çıkmak

zerre u teber içeri ve dışarı, iç ve dış

zerre u teberê cı jew bıyayenı-bıyayış içi ve dışı bir olmak

zerre veşaye yanık yürekli, içi yanık

zerre weş hoşnut, içi hoş, güzel

zerre iç, içeri, iç kısım

zerreq güneş, güneş ışınları

zerrey cı helısiyayenı-helısiyayış içerisi çürümek

zerrey cı jew bıyayenı-bıyayış içi bir olmak

zerrey cı têser bıyayenı-bıyayış midesi alt üst olmak

zerrey mı cız cızı keno içim sızliyor

zerrey mı veşeno içim yaniyor

zerreyê nêdana bir zerre vermek

zerreyê zerecik, bir zerre

zerri bari yufka yürekli

zerri cı kewtenı-kewtış gönlü düşmek, gönüllenmek, sevdalanmak

zerri gırotenı-gırotış yürek çarpması, yürek sancısı tutmak

zerri hera geniş yürekli, sakin

zerri jübinı kewtenı-kewtış gönlü birbirine düşmek

zerri pê vıstenı-vıstış birbirine gönül vermek

zerri ra vatenı-vatış gönülden, yürekten söylemek

zerri teng dar yürekli, sinirli

zerri tenık bıyayenı-bıyayış yufka yürekli olmak

zerri tenık ince yürekli, yufka yürekli

zerri tenıkinı kerdenı-kerdış yufka yüreklilik yapmak

zerri tenıkinı yufka yüreklilik

zerri veşate yüreği yanık, acıyan, özülen

zerri waştenı-waştış yüreği çekmek, gönlü istemek

zerri weş hoş yürekli, hoş gönüllü

zerri 1-yürek, 2-gönül

zerriya cı cı kewtenı-kewtış gönlü düşmek, sevdalanmak

zerriya cı cı ra mendenı-mendış gönlü kırılmak, gücenmek

zerriya cı fek ra amyayenı-amyayış yüreği ağzından gelmek

zerriya cı şıkyayenı-şıkyayış gönlü kırılmak

zerriya cı şıkıtenı-şıkıtış gönlünü kırmak

zerriya cı gırotenı-gırotış gönlünü almak

zerriya cı pê kewtenı-kewtış gönlü birbirine düşmek

zerriya cı qelıbiyayenı-qelıbiyayış midesi bulanmak, tiksinmek

zerriya cı rehat bıyayenı-bıyayış yüreği rahat olmak, kaygılanmamak

zerriya cı verdayenı-verdayış gönlünü kırmak

zerriya cı waştenı-waştış yüreği, gönlü istemek

zerriya xo cı vıstenı-vıstış gönül vermek, gönül koymak

zerriya xo honık kerdenı-kerdış içini rahat etmek, istediği olmak

zerriya xo pêra verdayenı-verdayış alınmak, birbirinden darılmak

zerriya xo pêt kerdenı-kerdış yüreğini metin tutmak, sıkı durmak

zerriya xo sıst kerdenı-kerdış yüreğini gevşemek, dayanamamak

zerriya xo teng kerdenı-kerdış yüreğini daraltmak, özülmek

zersewe gece yarısı

zerveş acı yürekli, içi yanık, yürekten yanan, aciyan

zervete Zazaların bir yemek çeşidi

zerweş 1-içi hoş, 2-argoda "karpuz"

zerya cı heliyayenı-heliyayış yüreği yanmak, yüreği erimek, aşık olmak

zerya cı mendenı-mendış 1-tiksinmek, 2-gönlü kırılmak

zerya cı veşayenı-veşayış yüreği yanmak, susamak, acı çekmek

zerya cı yüreği

zerya mı veşena yüreğim yaniyor

zerya mı yüreğim

zerya mına gönlüm, gönlümdür, yüreğimdir

zerya 1-yürek, 2-bir bayan ismi

zeryan yürekleri

zeryê yürek

zerze bıyayenı-bıyayış harabe olmak

zerze kerdenı-kerdış harabe etmek, harabeye çevirmek

zerze harabe, viran

zerzele bıyayenı-bıyayış deprem olmak

zerzele varayenı-varayış iri dolu yağmak

zerzele 1-deprem, 2-çok iri dolu

zerzewat karıtenı-karıtış sebze ekmek

zerzewat werdenı-werdış sebze yemek

zerzewat 1-sebze, yeşillik, sebzevat, 2-ufak tefek şeyler, döküntüler

zerzewatci zerzevatçı, ufak tefek şeyler satan kimse

zerzewatcinı sebzecilik

zerzewatcılığey zerzevatçılık

zerzewatey zerzevatçılık

zerzewatın sebzeli

zerı kewta cı gönlü düşmüş, gönüllenmiş

zerı gönül, yürek, ciger

zerık-zerıkı 1-ince ve zehirli, yılan cinsinden bir kurtcuk, 2-sarılık, sarılık hastalığı

zerıki hayvanlarda oluşan bir hastalık

zerıkı biyayenı-biyayış sarılık olmak

zerıqêna parliyor, ışıldiyor

zew (jew, yew, yo) bir

zew bı zew bir bir, birer birer

zew bıyayenı-bıyayış bir olmak, birleşmek

zew ca bir yer

zew kerdenı-kerdış birleştirmek

zew qerardı bir ayarda, kararda

zew zewi ra biri birisinden

zew zewi bir bir

zew zewiya biri biriyle

zewac amyayenı-amyayış evlilik çağına gelmek

zewac evlilik, evlendirme, evlenme

zewacey evlilik

zewaj evlilik, evlenme

zewal (Ar) 1-zeval, 2-yok olma, yok edilme, 3-suç, sorumluluk, mesuliyet, kabahat, suçluluk, 4-bozulma

zewali (Ar) zevali

zewaz amyayenı-amyayış evlilik çağına gelmek

zewaz evlilik, evlenme

zewbi başka

zewbinan ra birbirlerinden

zewbinana birbirleriyle

zewbini birbirlerini

zewbiniya birbirleriyle

zewbıyaye birleşik, birleşmiş olan

zewbıyayenı-zewbıyayış birlik, birleşme, birleşmek

zewbıyayinı birlik, bir olma durumu

zewce (Ar) zevce, erkeğin nikahladığı kadın, karı, eş

zewcê bir çift

zewcê bewrani bir çift güvercin

zewcelığey zevcelik

zewceyey zevcelik

zewcyayenı-zewcyayış evlenmek

zewcı ferı tek çift

zewcınayenı-zewcınayış evlendirme, evlenme, evlilik

zewcıya bı evlenmıştı

zewcıyayê evlenmiş olan, evli (dişil)

zewcıyaye evlenmiş olan, evli (eril)

zewcıyayenı-zewcıyayış evlenmek

zewcıyayêya evlidir (dişil)

zewcıyayeyo evlidir (eril)

zewcıyayo evlenmiş

zewcıyayoğ evlenen

zewê cı biri, birisi

zewejayenı-zewejayiş evlenme, evlenmek

zewejiya evlendi (eril)

zewejiyaya evlenmiş (dişil)

zewejiyayê evlenmişler

zewejiyayeya evlidir (dişil)

zewejiyayeyo evlidir (eril)

zewejiyê evlendi, evli olan (dişil)

zewejiyayo evlenmiş (eril)

zewejnayenı-zewejnayış evlendirme, evlendirmek

zewên birinci, ilk

zeweri biri, birisi, birini

zewez evlenme, evlenmek, evlilik

zewi ra birisinden

zewi biri, birisi

zewiniro gevıziyenê birbirlerine danışiyorlar, münakaşa ediyorlar

zewiya birisiyle

zewjiyaya evlenmiş (dişil)

zewjiyayê evlenmişler

zewjiyayenı-zewjiyayış evlenmek

zewjiyayeya evlidir (dişil)

zewjiyayo evlenmiş (eril)

zewjınaye evli, evlenmiş, evli olma durumu

zewjınayenı-zewjınayış evlenmek, evlendirmek

zewjınayeyo evlidir (eril)

zewjınayo evlendirmiş

zewjıyayê evlenmiş olan, evli (dişil)

zewjıyaye evlenmiş olan, evli (eril)

zewjıyayenı-zewcıyayış evlenmek

zewjıyayêya evlidir (dişil)

zewjıyayeyo evlidir (eril)

zewjıyayo evlenmiş

zewjıyayoğ evlenen

zewmbini birbirlerini

zewna bir daha, başka biri

zewnay başkası, bir başkası

zewnc çift

zewncê zereci bir çift keklik

zewncê bir çift

zewncı ferı tek çift

zewncı çift, bir çift

zewndes onbir

zewndesın onbirinci

zewq (Ar) zevk

zewq da cı zevk verdı

zewq dano zevk veriyor, eylendiriyor

zewq dayenı-dayış zevk vermek, hoşnut etmek

zewq gırotenı-gırotış zevk almak, hoşlanmak

zewq ra zevkten

zewq zevk, neşe, haz, hoşlanma

zewqey zevk, zevk etme, eylenme

zewqli zevkli

zewqın zevkli, neşeli

zewqıno zevklidir, neşelidir

zewt u dıha bedua ve dua

zewt-zewtı bedua

zewti day pıro bedua etti

zewti dayenı-dayış beddua etmek, bedduada bulunmak

zewti kerdenı-kerdış beddua etmek

zewti medı beddua etme

zewti weş niyê beddua hoş değil

zewti beddualar

zewtı beddua

zewtın beddualı

zewzek 1-geveze, zevzek, 2-korkak, yağcı, dilencı kılıklı

zewzekinı kerdenı-kerdış 1-gevezelik yapmak, 2-korkaklık yapmak, korkmak

zewzekinı gevezelik, zevzeklik

zewznaye evli, evlendirilmiş olan

zewznayenı-zewznayış evlendirmek, evlilik

zewzyaye evli olan, evlenmiş olan

zewzyayenı-zewzyayış evlenmek, evlilik

zewzına bı evlendirmişti

zewzınayê evlendiriyordu

zewzınayenı-zewzınayış evlenmek, evlendirmek

zewzınayo evlendirmiş

zewzıyayê 1-evleniyorlardı, 2-evleniyordu, 3-evli (dişil)

zewzıyaye evli, evlenmiş, evli olma durumu

zewzıyayenı-zewzıyayış evlenmek

zewzıyayo evlenmiş

zewıcêno evleniyor

zewıciyayinı evlilik

zewıcnayenı-zewıcnayış evlendirme, evlendirmek

zewıcınaya evlendirmiş (dişil)

zewıcınayo evlendirmiş (eril)

zewıcıyaya evlenmiş (dişil)

zewıcıyayê evlenmiş olan, evli (dişil)

zewıcıyaye evlenmiş olan, evli (eril)

zewıcıyayenı-zewıcıyayış evlenmek

zewıcıyayêya evlidir (dişil)

zewıcıyayeyo evlidir (eril)

zewıcıyayo evlenmiş (eril)

zewıcıyayoğ evlenen

zewıjıyayê evlenmiş olan, evli (dişil)

zewıjıyaye evlenmiş olan, evli (eril)

zewıjıyayenı-zewıjıyayış evlenmek

zewıjıyayêya evlidir (dişil)

zewıjıyayeyo evlidir (eril)

zewıjıyayo evlenmiş

zewıjıyayoğ evlenen

zewın birinci, ilk

zewızıyayê evlenmiş olan, evli (dişil)

zewızıyaye evlenmiş olan, evli (eril)

zewızıyayenı-zewcıyayış evlenmek

zewızıyayêya evlidir (dişil)

zewızıyayeyo evlidir (eril)

zewızıyayo evlenmiş

zewızıyayoğ evlenen

zexel bıyayenı-bıyayış 1-hilekar olmak, kurnaz olmak, 2-işte çökmek, kalkmamak, iş yapmamak (hayvanlar için)

zexel 1-oyunda hile yapan kişi, hilekar, numaracı, hilebaz vb, 2-zora gelemeyen, işten kaytaran vs

zexelek vetenı-vetış ben çıkarmak, vucudu benlenmek

zexelek 1-kurnaz, kurnazcık, hilebaz, 2-tembel, tembelcik, 3-benlerden oluşan bir deri hastalığı

zexeley kerdenı-kerdış hile yapmak, kurnaz davranmak

zexeley hilekarlık, kurnazlık, tembellik

zexer çifte koşmayan öküz vb, tembel, inatçı, huylu

zexire zahire, azık, öteberi, gıda maddeleri, yiyecek içecek

zexirey xo yê zımıstani kerd zere kışlık zahiresini içeri koydu

zext kerdenı-kerdış 1-kışkırtmak, 2-zığtlamak (hayvanları)

zext 1-kışkırtma, zorlama, teşfik etme, 2-övendirenin ucuna takılan sivri çivi

zey adıri ateş gibi

zey adıriyayo ateş gibidir

zey awa kerdenı-kerdış ezberlemek, bir şeyi okuyup çok bilmek

zey awa su gibi

zey awı kerdış ezberlemek

zey barütiyayo barut gibidir

zey cı onun gibi

zey ê ninan bunlar gibi

zey ey onun gibi

zey kerpiya gaddar gibi

zey mı benim gibi

zey pê ame eşit geldi

zey pê bara bı eşit dağıldı

zey pê kerdenı-kerdış anlaşmak, aynısını yapmak

zey pê aynı, birbirine benzer, eşit, birbiri gibi

zey to nêbeno senin gibi olmaz

zey to senin gibi

zey xintan deliler gibi

zey xo kendin gibi

zey gibi, benzer, eşit, kadar

zeybek (Tr) zeybek

zeydna fazlalaştırdı, fazla etti

zeydna bı ilerletmiştı, artırmıştı, çoğaltmıştı

zeydnayenı-zeyndnayış çoğaltmak, artırmak, ilerletmek, fazlalaştırmak

zeydyayenı-zeydyayış çoğalmak, fazlalaşmak

zeydına çoğaltı, fazlalaştırdı

zeydınaye 1-fazlalaşan, 2-çoğalan, çoğaltılan

zeydınayenı-zeydınayış fazlalaştırmak, çoğaltmak, artırmak

zeydınayo ilerletmiş, artırmış, çoğaltmış

zeydıneno çoğaltiyor, artıriyor, ilerletiyor, fazlalaştıriyor

zeydıyaye 1-çoğalan, 2-fazlalaşmış olan

zeydıyayenı-zeydıyayış 1-çoğalmak, 2-fazlalaşmak

zeyi biyo zayi olmuş

zeyi şiyayenı-şiyayış evlendikten sonra ilk defa baba evini ziyaret etmek

zeyi 1-yeni evlenen kızın evlendikten sonra baba evine yaptığı ilk ziyaretı, 2-eksilme, zayi

zeyif zayıf

zeyif biyayenı-biyayış zayiflamak, zayif olmak

zeyifinı zayiflik

zeyir zıqum zehir zıkkım

zeyir zehir

zeyirê mari yılanın zehiri

zeyirın zehirli

zeynebı bir bayan ismi

zeynel bir erkek ismi

zeynet ziynet, altından yapılan süs takı eşyası

zeyneti xoya kerdenı altında yapılan süs takı eşyasını takmak

zeyrek (Far) anlayışlı, uyanık, zeki

zeyrekey anlayışlı, uyanık olma durumu, zeka

zeyrekinı zeyreklik, uyanıklılık

zeyreklığey anlayışlılık, uyanık olma durumu, zekalılık

zeyt yaxi zeyt yağı

zeyt zeyt, zeytinden yapılan yağ

zeytün-zeytünı (Ar) zeytin

zeytünci zeytinci

zeytünêr zeytin ağacı

zeytüni (Ar) 1-zeytinler, 2-kahve rengine çalan, yeşil renkte olan

zeytüni karıtenı-karıtış zeytin ekmek, dikmek

zeytüni werdenı-werdış zeytin yemek

zeytünlıx zeytinlik

zeytünı zeytın

zeytünın zeytinli

 

zê adıri ateş gibi

zê awa kerdenı-kerdış ezberlemek, bir şeyi okuyup çok bilmek

zê awa su gibi

zê barütiya pırr biyo barut gibi dolmuş, çok sinirlenmiş anlamında

zê ay onun gibi (dişil)

zê ey onun gibi (eril)

zê şekeriya şirıno şeker gibi tatlıdır

zê gayana ray şıno öküz gbi yol yürüyor, gidiyor

zê gayana weno öküz gibi yiyor

zê mı benim gibi

zê pê heq dayenı-dayış eşit tutmak, eşit hak tanımak, eşit hak vermek

zê pê heq gırotenı-gırotış aynı hakkı almak, eşit olmak

zê pê hesab kerdenı-kerdış bir tutmak, bir hasaplamak

zê pê tepıştenı-tepıştış bir tutmak, ayırım yapmamak

zê pê vinayenı-vinayış aynı görmek, eşit görmek

zê pê zanayenı-zanayış eşit bilmek, ayırım yapmamak

zê taziya remeno tazı gibi koşuyor

zê to senin gibi

zê 1-doğdu, 2-gibi, benzer, aynı

zêd fazla, ziyade, çok, bol

zêd mekı fazlalaştırma, artırma, çoğaltma

zêdê ey onun gibi

zêde biyo artmış, fazlalaşmış

zêde bıyayene-bıyayış artmak, çoğalmak, fazlalaşmak

zêde kemi fazla eksik

zêde kerdenı-kerdış artırmak, fazlalaştırmak, çoğaltmak

zêde kerdo artırmış, fazlalaştırmış, ilerletmiş

zêde zêde fazla fazla, çok çok

zêde fazla, çok, ziyade, bol

zêdey ney heramo bundan fazlası haramdır

zêdeyey fazlalık, çokluk

zêdeyinı fazlalık, bolluk, çokluk

zêdna bı artırmıştı, fazlalaştırmıştı, çoğaltmıştı

zêdnayenı-zêdnayış artırmak, fazlalaştırmak, çoğaltmak

zêhên zihin

zêhênê cı zihini

zêhir zehir

zêhirê mari yılanın zehiri

zêhn zihin

zêhndê to dı bol çi esto senin zihninde çok şey vardır

zêhnê derwêşi bı quweto dervişın zihni kuvvetlidir

zên bıyayenı-bıyayış eyerlenmiş olmak

zên kerdê eyerlenmiş olan

zên kerdenı-kerdış eyerlemek, eyer vurmak

zên kerdoğ eyerleyen

zên na estorı ser eyerı atın üzerine koydu, atı eyerledı

zên pıro nayenı-nayış eyer vurmak

zên 1-zihin, 2-at eyeri

zêna kerdenı-kerdış zina yapmak

zêna 1-doğuyor, 2-zina

zênayenı-zênayış doğmak

zêncinı eyercilik

zêncılığey eyercilik

zêndan 1-hapishane, 2-karanlık

zêndanci zindancı

zêndancinı zindancılık

zêndanın zindanlı, karanlık olma hali

zênê doğuyorlar

zênın 1-eyerli, 2-zihinli

zêr (zern, altün) altın

zêrç 1-teba renginden kir, 2-zift,  zehirli pislikler vb, 3-kuş pisliği

zêrçê tıtüni tütünün zehiri, sarı pisliği

zêrd sarı

Zêrdüst Zerdeşt

zêrdık 1-sarılık hastalığı, 2-sarımsı

zêrdın sarılı, sarı olma durumu

zêrin 1-altından yapılmış, 2-altın rengi, sarı

zêrker kuyumcu, altın işleyen veya satan

zêrn altın

zêrni altınlar

zêrq güneş ışını

zêrq eşt güneş doğdu anlamında

zêrvan kuyumcu, altın işleyen veya satan

zêtünı zeytin

zêtünın zeytinli

zêweg bıyayenı-bıyayış soytarı olmak, başıboş dolaşmak

zêweg soytarı, başıboş, işsiz dolaşan, yolkesen, güçsüz vb

zêweginı kerdenı-kerdış soytarılık yapmak, yol kesmek vb

zêweginı soytarılık, hırsızlık, yol kesicilik gibi durum

zêynet ziynet, altından yapılan süs takı eşyası

zêynetcinı takıcılık yapmak, süs eşyalarını satma işi

zêyneti xoya kerdenı-kerdış altında yapılan süs takı eşyasını takmak

zêynetın süslü, takı eşyaları

 

 

 

zıbela 1-cehennem bekçisı, 2-zebella, 3-çok iri yarı kimse

zıbêr bir erkek ismi  

zıbidi 1-yaramaz, başıboş gezen, berduş vb, 2-yersiz ve zamansız davranışları olan

zıbidiyey zibidilik

zıbla gübreyle

zıblê dewari davar göbresi

zıblê heyvanan hayvan gübresi

zıblın gübreli

zıbün-zıbünı 1-entari, önü açık veya kapalı uzun mintan, 2-kısa ve kollu giysi

zıbünın zıbunlu

zıbıl dı göbrede

zıbıl şanayenı-şanayış göbre serpmek

zıbıl kerde göbrlenmiş olan

zıbıl kerdenı-kerdış gübrelemek

zıbıl kerdoğ göbreleyen kimse

zıbıl ra göbreden

zıbıl gübre

zıbılcılığey göbrecilik yapma işi

zıbılcinı göbrecilik

zıbıle göbre toplanan yer, göbrelik

zıbıllıx gübrelik, gübre dökülen çukur veya çöplük

zıbılın gübreli

zıbılıno gübrelidir

zıd bıyayenı-bıyayış zıt olma, ters düşme, karşı olma vb

zıd kewtenı-kewtış zıt düşmek, ayrı fikir ve düşüncede olmak

zıd 1-ters, zıt, karşıt, karşı, 2-kin, istememezlik

zıddê cı zıddı, karşıtı

zıddê pê yê birbirinin zıttıdırlar, karşıttırlar

zıddey karşı olma durumu

zıddinı karşı olma durumu

zıddiyet (Ar) karşıtlık, birbirine zıt olma durumu

zıdê cı 1-tersi, zıttı, 2-kini, istememe durumu

zıdê pê birbirine karşı, birbirinin zıtı

zıdinı kerdenı-kerdış karşıtcılık yapmak

zıdinı karşı olma durumu

zıfir (Ar) karanlık

zıfiri (Ar) kap kara, çok kara

zıfqar bir erkek ismi

zıfqar halk arasında HzAli'nin atı ve kılıcına derler

zıfqêlı eşik

zıft bıyayenı-bıyayış ziftlenmiş olma

zıft kerde ziftlenmiş olan

zıft kerdenı-kerdış ziftlemek

zıft kerdoğ ziftleyen

zıft zift

zıftın ziftli

zıfır ra sıfırdan

zıfır sıfır

zıgar çakıl, ufak taş parçaları

zıhif zayif

zıhifey zayiflik

zıhifinı zayiflik

zıhin zihin, bellek

zıhinın zihinli

zıif bı zayiftı

zıif bıyayenı-bıyayış zayif olmak

zıif kerdenı-kerdış zayiflatmak

zıif zayif

zıifey zayiflik

zıifinı zayiflik

zıifo zayiftir

zıkar dayenı-dayış zekat vermek

zıkat dayenı-dayış zekat vermek

zıkat dayoğ zekat veren kimse

zıkat gırotenı-gırotış zekat almak

zıkat zekat

zıkatın zekatlı

zıkır kerdenı-kerdış zikretmek

zıkır (Ar) zikir, tanriya yalvarma ve yakarmanın bir şekli

zıkırey zikirlik, zikir etme

zıl 1-keçi, koyun vb hayvanların göbresi, 2-kapkaranlık

zılamot zifiri karanlık, kapkara

zılb göbre

zıleyr 1solucan, 2-sülük, 3-yılanın yeni yumurtadan çıkmış yavrusu, 4-keklik yavrusu

zılfan bir üzüm cinsi

zılfeqar Hz Alinin kılıcı

zılfi bir erkek ismi

zılfı bir bayan ismi

zılfıqar 1-bir erkek ismi, 2-halk arasında HzAli'nin atı ve kılıcına derler

zılgıti antenı-antış zılgıt çekmek

zılgıtı zılgıt

zılkif bir erkek ismi

zılm bıyayenı-bıyayış zulma uğramak, zulm edilmek

zılm kerdenı-kerdış zulüm etmek

zılm u zor zulüm ve zor

zılm zulüm

zılmê zalıman zalimlerin zulmü

zılmkar zulmeden

zılmkarinı zulüm etme durumu, zulümkarlık

zılnayenı-zılnayış uğuldatmak, yankılamak

zılqıki gegirme, hıçkırık

zılqıki ver amyayenı gegirmek, hıçkırmak

zılım kerdenı-kerdış zulüm etmek

zılım zulüm

zılımkar zülmeden, gaddarlık yapan

zılımkarinı zulümkarlık, zulüm etme durumu

zılın gübreli

zım zım kerdenı-kerdış uğuldamak

zım zım uğultu, yankı

zıman güneş görmeyen yer

zıman dı güneş görmeyen ve değmiyen yerde

zımayenı-zımayış uğuldamak, yankı yapmak

zımba (Far) zımba, delgeç, kağıt delme aleti

zımba kerdenı-kerdış delmek, zımbalamak

zımbêl qalın kalın bıyıklı

zımbêl qeytan kaytan bıyıklı

zımbêl tenık ince bıyıklı

zımbêl (zınbêl) bıyık

zımbêlboq bıyıkları kaba ve dağınık olan kişiye derler

zımbêli bıyık, bıyıklar

zımbêlmase gelebıcin balığı

zımbêlpal pala bıyıklı

zımbêlın bıyıklı

zıme dı kuzeyde

zıme ra kuzeyden

zıme, vakur kuzey

zıme 1-kuzey, 2-dağlar arasındaki vadili yerler, iki dağın arasındaki geçitli yerler, dağ yamacı, 3-güneş görmeyen veya çok az güneş gören yer

zımedê cı dı kuzeyinde

zımek dağlar arasındaki susuz dere yalnız yağmur sularını taşırlar

zımêl bıyık

zımel bıyık

zımêle bıyık

zımêli bıyıklar

zımêlın bıyıklı

zımeno kemerê Mexteli yankı yapiyor Meğtelenin kayaları

zımeyo 1-kuzeydır, 2-güneşsizdir, 3-karanlıktır

zımeyın kuzeyli

zımi uğultu, uğultulu ses, yankı

zımmi yankılama, yankı vbşeylerin sesi

zımnayenı-zımnayış uğuldatmak, yankı çıkarmak

zımpara (Far) 1-zımpara, 2-çapkın erkek

zımpara kerdenı-kerdış zımparalamak

zımpare zımpara

zımpere zımpara

zımıstan ra zımıstan kıştan kışa

zımıstan ra kıştan

zımıstan kış

zımıstani rê kışa

zımıstani kışın                                      

zımıstanlıx kışlık

zımıstanna başka bir kışta, gelecek kış

zımıston kış

zımıstoni kışın

zına kerdenı-kerdış zina yapmak

zına kerdoğ zina yapan kimse

zına zina

zınar kaya

zınbêl bıyık

zınbêli cıkerdi bıyıklarını kesti

zınbêli taşıti bıyıklarını traş etti

zınbêli bıyık, bıyıklar

zınbêlın bıyıklı

zınc-zıncı 1-burun, 2-dikenli çalı

zıncar bıyayenı-bıyayış paslı olmak

zıncar kerdenı-kerdış paslandırmak

zıncar pas

zıncari gırêdayenı-gırêdayış pas bağlamak, paslanmak

zıncarın paslı

zınci antenı-antış burun çekmek

zınci dolme dolmeburunlu

zınci dı burnunda

zınci şıyayenı-şıyayış burnu akmak

zınci gêryayenı-gêryayış burnu tıkanmak

zınci ra burnundan

zınci vera burnun önünden

zınci burun, burunlar

zıncil kerdenı-kerdış zincirlemek, zincira vurmak

zıncila gırêdayenı-gırêdayış zincirle bağlamak

zıncila qeyd kerdenı-kerdış zincirle kaydetmek, kayda vurmak

zıncilı zincir

zıncilın zincirli

zıncir kerde zincirlenmiş olan, zincirli

zıncir kerdenı-kerdış zincirlemek

zınciri zincirler

zıncirı zincir

zıncirın zincirli

zınciya cı cıkerdı burnunu kesti

zınciya cı burnu

zınciyın burunlu

zıncı burun

zıncıri zincirler

zıncırı zincir

zından bıyayenı-bıyayış 1-karanlık olmak, 2-hapsedilmek

zından kerdenı-kerdış zindana koymak, hapsetmek

zından kewtenı-kewtış zindana girmek, hapse girmek

zından 1-zindan, karanlık, 2-hapishane

zınde bıyayenı-bıyayış canlı olma durumu

zınde canlı

zındeya canlıdır (dişil)

zındeyo canlıdır (eril)

zındiq dinsiz imansız, kafir, münafık, zındik

zındiqey kerdenı-kerdış imansızlık yapmak, kafirlik yapmak

zındiqey imansızlık, kafirlik

zındiqinı zındıklık, münafıklık

zındiqo xuli zındiq zındik oğlu zındik

zındıq 1-zındık, kafir, münafık, dinsiz ve imansız, tanrı ve ahrete inanmayan, 2-vicdansız, zalim, 3-serseri, soytarı

zındıq bıyayenı-bıyayış kafir olmak, imansız olmak

zındıqey kerdenı-kerdış zındıklık yapmak

zındıqey zındıklık

zındıqinı imansizlık, kafirlik, zındiklik

zındıqlığey zındıklık

zındıqo xüli zındıq zındık oğlu zındık

zıng çınlama sesi, zangırdama, zıngırdama, çıngırdama sesi

zıngayê çınliyordu, zangırdiyordu

zıngayenı-zıngayış çınlamak, zangırdamak

zıngeno çınliyor, zangırdiyor

zıngi cı ra vıjyayenı-vıjyayış çınlama sesini çıkarmak

zıngi kerdenı-kerdış çınlamak

zıngi çıngırdama, çınlama, zıngırdama, gürleme, zıngırtı, zınlama sesi

zıngini cı ra vıjiyê çınlama sesi kendisinden çıktı

zıngini vetenı-vetış çıngırtı veya zıngırtı sesini çıkarmak

zıngnayenı-zıngnayış zıngırdatma, çınlatma

zıngzıng çınlama, çıngırtılı ses, zangırdama

zıngı zınga çandê Kılisiya Kilisenin çan sesinin zıngırdamasıdır

zıngı zıngı çan sesi, çıngırak sesi, zangır zangır, çınlama sesi, zangır zangır, zıngıltı sesi

zıngıl tavada yapılan yağlı ve sulu ekmek (şolık), 2-çan, çıngırak, zil, 3-küçük üzüm salkımı, çıngıl

zıngıl cınayenı-cınayış zil çalmak, çan çalmak

zıngılek keçi veya koyunların boynuna takılan çıngırak

zıngılık çan, çıngırak, zil

zıngılın çanlı, çıngıraklı

zıngırti zıngırtı, gürültü, güçlü titreme ile oluşan ses

zıp u züwa kupkuru

zıp u zıwa kup kuru

zıp 1-fırlamak, hoplamak, sıçramak, 2-zıplayan bir şeyin çıkardığı ses

zıpkın (Tr) zıpkın

zıpzüwa kupkuru

zıpzıp (Tr) zıpzıp

zıpı zıpı zıp zıp

zıq mendenı-mendış 1-büzülüp kalmak, 2-kıpırdamamak

zıq vınderdenı-vınderdış dikilip durmak, kıpırdamamak

zıq zıq wınyayenı-wınyayış gözlerini fal taşı gibi açıp bakmak

zıq 1-büzülme, kısılma, 2-dikilip durmak, kıpırdamamak, hareketsiz kalmak, 3-gözlerini bir noktaya dikmek

zıqa 1-anırdı, 2-hapşırdı

zıqaq ra sokaktan

zıqaq sokak

zıqayenı-zıqayiş 1-büzülmek, kısılmak, 2-heykel gibi durmak, bir noktaya bakmak, 3-anırmak, 4-hapşırmak

zıqlülık nefes borusu

zıqlıqê (zıqıqê) bermi ağlama hıçkırıkları

zıqlıqi (hılqıki) hıçkırık, geğirme, hıçkırma

zıqqum (Ar) zıkkım, zehir, ağı

zıqqum bo zıkkım olsun

zıqqum bürê zıkkım yiyesin, zıkkımlan

zıqqum bürı zıkkım ye

zıqqum bıyayenı-bıyayış zikkım olmak, yemek nasip olmamak

zıqqum kı zıkkımlan

zıqqum wenê zıkkımlaniyorsun?

zıqqumê xo kı zıkkımlan

zıqqumnayenı-zıqqumnayış zıkkımlamak

zıqqım zıkkım, zehir, ağı

zıqqım bo zıkkım olsun

zıqqım bürê zıkkım yiyesin, zıkkımlan

zıqqım bürı zıkkım ye

zıqqım bıyayenı-bıyayış zikkım olmak, yemek nasip olmamak

zıqqım kı zıkkımlan

zıqqım wenê zıkkımlaniyorsun?

zıqqımê xo kı zıkkımlan

zıqqımnayenı-zıqqumnayış zıkkımlamak

zıqum zıkkım, zehir, ağı

zıqum bo zıkkım olsun

zıqum bürê zıkkım yiyesin, zıkkımlan

zıqum bürı zıkkım ye

zıqum bıyayenı-bıyayış zikkım olmak, yemek nasip olmamak

zıqum kı zıkkımlan

zıqum wenê zıkkımlaniyorsun?

zıqumê xo kı zıkkımlan

zıqumnayenı-zıqqumnayış zıkkımlamak

zıqıki amey vero hıçkırmak, hıçkırık önüne gelmek

zıqıki hıçkırık

zıqım zıkkım, zehir, ağı

zıqım bo zıkkım olsun

zıqım bürê zıkkım yiyesin, zıkkımlan

zıqım bürı zıkkım ye

zıqım bıyayenı-bıyayış zikkım olmak, yemek nasip olmamak

zıqım kı zıkkımlan

zıqım wenê zıkkımlaniyorsun?

zıqımê xo kı zıkkımlan

zıqımnayenı-zıqqumnayış zıkkımlamak

zıqıqi hıçkırık, gegirme

zır delü zır deli

zır delüyey zır delilik

zır xint zır deli

zır xintey zır delilik

zır zır kerdenı-kerdış 1-anırmak, angırmak, zırlamak, 2-bağırıp çağırmak

zır zır zır zır, bıktırıcı, usandırıcı bağırma veya ağlama

zır 1-kaba, inatçı, 2-aşırı derecede, tam, 3-anırış, anırma, zırlama, zırıltı (eşek angırması vb)

zıra bı 1-anırmıştı, zırlamıştı, 2-bağırmıştı, çağırmıştı

zıra anırdı

zırafa zurafa

zırahmaq zır ahmak

zırar bı zarar oldu

zırar bıyayenı-bıyayış zarar olmak

zırar da pıro zarar vurdu, zarar vermek

zırar dayenı-dayış zarar vermek

zırar diyaye zarar gören kimse

zırar dıyayenı-dıyayış zarar görmek

zırar guna pıro zarara uğramak, zarar görmek

zırar kerd zarar eti

zırar kerdenı-kerdış zarar etmek

zırar kerdoğ zarar eden, zararcı

zırar pıro dayenı-dayış zarar vurmak

zırar pıro dayoğ zarar vuran kimse

zırar vinayenı-vinayış zarar görmek, zarara uğramak

zırar zarar

zırarê cı resa ey zi zararı onada yetişti

zıraro zarardır

zırarın zararlı

zırayê 1-anıriyordu, zırliyordu, 2-bağıriyordu

zırayenı-zırayış anırmak, zırlamak, bağırmak

zırbella belalı, tam belalı

zırç yeni filizlenen ot, çim

zırça 1-atıp tutu, 2-yaygarayı bastı, 3-sıçtı

zırcahil çok cahil

zırcahilinı zırcahillik

zırçayenı-zırçayış nıç nıç etmek, bağırıp çağırmak

zırçe ot filizi

zırçenı-zırçış atıp tuturmak, yalan ve palavra atmak

zırçı zırçı kerdenı-kerdış nıç nıç etmek, yapmamak için bağırıp, çağırıp nazlanmak

zıreat ziraat

zıreet ziraat

zırena anıriyor, zırliyor (eşek gibi) (dişil)

zıreno anıriyor, zırliyor (eşek gibi) (eril)

zıret ziraat

zıretey kerdenı-kerdış ziraat ile uğraşmak ziraat etmek

zıretey ziraatlık

zırh (Far) zırh

zıri anırma, zırlama

zıring sac, ince demir ve ona benzer şeylere sert bir şey vururken çıkan ses

zırna cınayenı-cınayış zurna çalmak

zırna zurna

zırnana bir zurna daha

zırnayenı-zırnayış anırtmak, zırlatmak

zırnayın zurnalı

zırnewani zurnacılar

zırniq (zırnıq) zere kadar

zırniqê bir zere

zırnık nêdana to zırnik vermem sana

zırnık zere, zerecik, zırnik

zırnıq 1-zırnık, bir şeyin en küçük ve işe yaramaz parçası, 2-zere, zerecik, 3-hiç bir şey, 4-şıçan otu

zırnıq nêdana zırnık vermem

zıro 1-korkak, atıp tuturan, 2-anıran, zırlama

zırr zırlama işi

zırri zırlama, zırıltı sesi

zırrı zıra ciya zırlamsının sesidir, zırlamasıdır

zırrı zırra ciya zırlamsının sesidir, zırlamasıdır

zırrı zırrı kerdenı-kerdış zırlamak, ağlayıp bağırıp çağırmak

zırrı zırrı vetenı-vetış zırlamak, ağlayıp, bağırıp çağırmak

zırrı zırrı zır zır zırlama

zırrı zırı zır zır zırlama

zırt fırt ikide birde, süreklice

zırt pırt ikide birde, uygunsuzca

zırt u pırt zırt ve pırt (atıp tuturmak)

zırt zırt kerdenı-kerdış apık sapık konuşmak, fiyaka yapmak, gösterişte bulunmak rastgele uygunsuz davranmak

zırt zırt ikide birde, sık sık ve uygunsuz zamanlarda

zırt zırtı mekı zırt zırt etme

zırt yalan söyleyene ve olayları abartana karşı kulanılan bir sözcük

zırtayenı-zırtayış zırlamak, anında kızıp çağırıp bağırmak

zırteno zırliyor

zırti zırıltı, boş konuşma, boş atma

zırtlaboz laf dinlemeyen, çabuk kızıp reaksiyon gösteren

zırtlabozinı zırtlapozluk, çabuk kızma durumu

zırtlan sırtlan

zırtleme başı bozuk dolaşan ve çok keseden atan kişilere derler

zırtnayenı-zırtnayış zırtlatmak, bağırtılmak, kızdırılma

zırto zırlama, çok yalan söyleyen, palavra atan ve olayları abartan kişi ve ona karşı kullanılan bir sözcük

zırtı zırtı zırt zırt durumu

zırtık 1-çok atıp tuturan kimseye derler, 2-posa, pislik vs

zırtıkê cı vet pisliğini çıkardı (bokunu çıkardı)

zırtıkê cı vetenı-vetış birisini pis etmek, perişan etmek, posasını çıkarmak, suyunu çıkarmak, rezil etmek

zırtıki çekerdenı-çekerdış sevinçten tekme atmak (eşek vb)

zırtıki eştenı-eştış sevinçten tekme atmak (eşek vb)

zırtıki eşek tekmiklemesi, eşek sevinci

zırxê zırh

zırxint tam deli, deli divane

zırxıt ufak bir sinek çeşidi

zırzop birdenbire meselelerin içine atılana derler

zırzır zırlama, zırıltı, ağlama sesi, bağırma sesi

zırzırok hep ağlayıp zırlayan veya nazlanan kimseye derler

zırı zırrı kerdenı-kerdış zırlamak, ağlayıp bağırıp çağırmak

zırı zırrı vetenı-vetış zırlamak, ağlayıp, bağırıp çağırmak

zırı zırı zırıl zırıl

zırıngi 1-tokat sesi, 2-sac vb sert şeylerin çıkardığı ses

zırıngnayenı-zırıngnayış çınlatmak, gümbürdetmek

zırınqayenı-zırınqayış 1-çınlamak, 2-haykırmak

zırınqi vetenı-vetış 1-çınlatmak, 2-haykırtmak

zırınqi 1-çınlama sesi, 2-haykırış

zırınqna 1-çınlattı, 2-haykırtı

zırıqnayenı-zırıqnayış çınlatmak

zırızırı zırlamak, zırıltı

zıt maney zıt manalılar

zıt maneyınan zıt manalıları

zıt karşıt

zıtê pê birbirinin zıtı

zıtê pêyan birbirine zıt olanlarını

zıtê pêyê birbirinin zıtıdırlar

zıvıl bıyayenı-bıyayış göbrelenmiş olmak

zıvıl kerdenı-kerdış göbrelemek

zıvıl göbre

zıvılın göbreli

zıwa (zelalı, pakı) temiz, zelal, arındırılmış olma durumu

zıwa bıyayenı-bıyayış kurumak

zıwa kerdenı-kerdış kurutmak

zıwa kuru

zıwa biraz kuru, suyu çekilmiş

zıwan cıkerdenı-cıkerdış dili kesmek

zıwan u zeravê cı dil ve lehçeleri, şiveleri

zıwan zanayoğ dil bilimcisi

zıwan dil, lisan

zıwana (Far) zıvana, iki ucu açık küçük boru

zıwana dille

zıwanan dilleri

zıwandê cı dı dillinde

zıwandê mı seroyo dilimin ucundadır

zıwanê cı gêrıya dili tutuldu, konuşamadı

zıwanê cı geyra dili döndü, konuşmaya başladı

zıwanê cı newe abıya dili şimdi açıldı, çözüldü

zıwanê cı dilli

zıwanê Dımıliyan Dımılilerin dilli

zıwanê edebıyati edebiyat dili

zıwanê marı anadili

zıwanê miyan dı bir dilin içinde

zıwanê nüşnayenı yazı dili

zıwanê Zazayan Zaza dili

zıwani ya dille

zıwaniyê dillerdir

zıwanna başka bir dil

zıwano weş mari qulı ra vejeno tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır

zıwano weş tatlı dili

zıwano xerib yabancı dil

zıwano dildir

zıwanzan dilbilimcisi

zıwanın dilli, konuşkan

zıwayey kurumuşluk, kuruluk

zıxar büyük dişli el bıçkısı, hızar

zıxm sıkı, dolgun

zıxmi ucuna çivi takılan çubuk (çıwey zıxmi)

zıxre zahire, azık, erzak

zıxrey xo bıgi erzakını al

zıxrey xo zerekı zahirenı içeri koy

zıxt 1-baskı, 2-hayvanlara dörtmek için sopanın başına veya övendirenin ucuna takılan sivri madden, 3-kışkırtma, teşfik etme

zıxt kerdenı-kerdış 1-kışkırtmak, 2-ucu çivili deynek ile dörtmek

zıya (Ar) kaybolma, yitme, kayıp

zıyan bıyayenı-bıyayış 1-zarar olmak, 2-ziyan olmak, harcanmak

zıyan kerd 1-zarar etti, 2-kaybetti

zıyan kerdenı-kerdış 1-zarar etmek, 2-ziyan etmek, harcamak

zıyan kerdoğ zarar eden, 2-ziyan eden, harcayan kimse

zıyan 1-zarar, 2-harcanma, kaybolma

zıyanê xo açarnayenı-açarnayış zararını çevirmek

zıyanê xo bıgi zararını al

zıyanê xo da zararını verdi

zıyani zararlar

zıyanın zararlı

zıyar-zıyarı ziyaret

zıyayenı-zıyayış kuzulamak, hayvanlarda doğum yapmak

zıyêno 1-akiyor, 2-doğuyor

zız zız sızlama, çok acıma

zız 1-sızlama, yanma, yara, yara acısı, erime, cız etme, 2-yürek yakıcı

zi de

zian diyayenı-diyayış zarar görmek

zian zarar

zibanı (ziwanı) ekinler içerisinde yetişen yabani bir ot

ziç gırêdayenı-gırêdayış çapak bağlamak, çapaklanmak

ziç kerdenı-kerdış kuş, tavuk vb hayvanların dışkı yapması

ziç tepıştenı-tepıştış çapak tutmak, çapaklanmak

ziç 1-kuş, tavuk vb hayvanların pisliği, dışkısı, 2-çapak

ziçê çıman göz çapağı

ziçê goşi kulak kiri, kulak çapağı

ziçê kergı tavuğun dışkısı

ziçın çapaklı

zifaf (Ar) gerdeğe girme, gerdek

zift (Ar) zift

zift kerde ziflenmiş olan

zift kerdenı-kerdış ziftlemek

zihayat (Ar) canlı, yaşayan

zihin (Ar) zihin

zihnen (Ar) zihince, zihinli

zihniyet (Ar) zihniyet

zihniyeto xırab kötü zihniyet

zikzaq (Fr) zikzak

zikzaq bıyayenı-bıyayış zikzaklı olmak

zikzaqın zikzaklı

zil cınayenı-cınayış zil çalmak

zil dayenı-dayış filizlenmek

zil eştenı-eştış filizlenmek, sürgünlenmek, yeşermek

zil teber eştenı-eştış filizlenmek, uç çıkarıp yeşermek

zil u zırna 1-zil ve zurne, 2-argoda sarhoş olma durumu

zil zırna zil zurna, aşırı ölcüde sarhoş

zil 1-filiz, sürgün, filizlenmek, yeni yeni yeşermek, 2-çan, zil

zili 1-filizler, 2-ziller, çanlar, 3-kaba olarak oruspu anlamında, 4-sülük

zillık dayenı-dayış filizlenmek, yeni yeni topraktan çıkmak

zillık 1-filiz, 2-kadın üreme organının ortasındaki dil, dilcik

zilıg dı zilde, dilde (kadın organının)

zilıg ra zilden, dilden (kadın organının)

zilıg vatenı-vatış kadın organına sövmek

zilıg kadın organının orta kısmı, orta dili, zili

zilıgê cı dili, zili (kadın organı)

zilıgın dilli, zilli (kadın organının)

zilık dı zilde, dilde (kadın organının)

zilık ra zilden, dilden (kadın organının)

zilık vatenı-vatış kadın organına sövmek

zilık 1-soğanın cücüğü, orta filizi, 2-küçük filiz, filizcik, 3-kadın organının orta kısmı, orta dili, zili, kadının üreme organının içi, namahrem yerinin orta dili

zilıkê cı dili, zili (kadın organı)

zilıkın dilli, zilli (kadın organının)

zimmet (Ar) zimmet

zimmetê xo vıstenı-vıstış zimmetine geçirmek

zin kerdê eğerlenmiş at

zin kerdenı-kerdış atı eğerlemek

zin atın eğeri

zina (Ar) gayri meşru cinsel ilişki, zina

zina bıyayenı-bıyayış zina olmak, ırza geçilmek

zina kerdenı-kerdış zina yapmak, gayri meşru cinsel ilşkide bulunmak

zina kerdoğ zina yapan kimse

zinci eyercı, at eyerlerini yapan kişi

zincila qeyd kerdenı-kerdış zincir ile bağlamak, keyd etmek

zincilı kerdenı-kerdış zincirlemek

zincilı pa kerdenı-kerdış zincir takmak

zincilı zincir

zincilın zincirli

zincilıro dayenı-dayış zincire vurmak

zincir kerdenı-kerdış zincirlemek

zincira qeyd kerdenı-kerdış zincir ile bağlamak, keyd etmek

zincirı (Far) zincir

zincirı kerdenı-kerdış zincirlemek

zincirın zincirli

zincirıro dayenı-dayış zincire vurmak

zincılnayenı-zincılnayış posasını çıkarırcasına ezmek, çok dövmek

zincılı zincir

zincılıyayenı-zincılıyayış 1-çürüyüp dökülmek, iyice ezilmek (eti), 2-hareket ve davranışları çok yavaş olmak, hantal olmak

zindan bıyayenı-bıyayış 1-karanlık olmak, 2-hapse konulmak

zindan dı rê zindandadırlar

zindan eştenı-eştış zindana atmak hapishaneye koymak

zindan kerdenı-kerdış 1-karanlık etmek, 2-hapishaneye koymak

zindan 1-çok karanlık, 2-hapis, hapishane

zindano 1-zifiri karanlıktır, 2-zindandır, tutuk evidir

zindanın 1-karanlık olma durumu, 2-hapishane gibi olma durumu

zinde (Far) dinç, canlı, diri, sağlam

zinê estorı atın eyeri

zinet 1-maddeni para gibi yapılan altın, 2-mücevher vb

zingıl 1-çındırak, 2-at eyerı

zin kı eyerle

zin mekı eyerleme

zinvan at eyerini yapan veya satan kimse

zinı bir bayan ismi

zippıkı yüksek bir yerden akan veya damlamakta olan suyun donmasiyle oluşan sarkık buz parçaları, buz şeritlerı

zipıkı dolu

ziq mend dik ve hareketsiz kaldı

ziq mendenı-mendış dikilip kalmak

ziq wınyayenı-wınyayış durup dik dik bakmak, hareketsiz durmak

ziq ziq wınêno dik dik bakiyor, gözünü ayırmiyor

ziq 1-hareketsiz kalmak, 2-gözlerini fal taşı gibi açıp bakmak

ziqo 1yan yan bakana derler, 2-korkak, 3-gözleri fırlat, büyük ve biçimsiz olan kişiye derler

ziqzaq bıyayenı-bıyayış zikzaklı olmak

ziqzaq zikzak

ziqzaqın zikzaklı

zira (Far) zira, çünkü, şundan dolayı

zirayi (Ar) zirai

zirç (ziç) kuş, tavuk vb hayvanları pisliği, gübresi

zirç kerdenı-kerdış kuş, tavuk vb hayvanlarda pislemek

zireat (Ar) çiftçilik, tarım, ziraat

zireatey ziraatçılık

zireatinı ziraatlık

zireatvan ziraatçı

zirhat ziraat

zirhatey ziraatçılık

zirhet ziraat

zirhetey kerdenı-kerdış ziraat yapmak, ziraat ile uğraşmak

zirhetey ziraatlık

zirt zirt, kaba konuşma, "at babam at" anlamında

zirtboz övünen, bol keseden atan, kendini büyüten kimselere denir

zirto bol keseden atan, veya korkak kimselere derler

zirtı zirtı zırt zırt

zirtık at, eşek vb hayvanların sevinçten atıkları tekmikler

zirtıkê zirtbozan bol keseden atanların atıkları zirtikler

zirtıki day xo sevinip eşekvari hareket edenlere denilir

zirtıki tekmikleme, zevkten kudurma, zıplayıp oynama

zirve (Ar) 1-doruk, tepe, 2-en üst aşama

zirzop delişmen, aklına eseni yapan

zirzopcılığey zirzopculuk

zirzopey zirzop olma durumu, zirzopluk

zirzopinı zirzopculuk

zivker kuyumcu

zivkerinı kuyumculuk

ziwan-ziwanı ekinler içerisinde yetişen yabani bir ot çeşidı

ziwon ekinler içinde yetişen yabani bir ot

ziya (Ar) ışık, aydınlık

ziyadar (Ar+Far) aydınlık, parlak, ışığı bol

ziyade (Ar) 1-çok, daha çok, 2-çoğalma, artma

ziyade bo ziyade olsun

ziyade bıyayenı-bıyayış ziyade olmak, çoğalmak

ziyade kerdenı-kerdış ziyade etmek, çoğaltmak

ziyafet (Ar) konukları yemekli, eğlenceli ağırlama, şölen

ziyafet antenı-antış ziyafet çekmek

ziyafet dayenı-dayış ziyafet vermek

ziyafet kerdenı-kerdış ağırlamak, ziyafet etmek

ziyafet kerdoğ ziyafet çeken, davet eden, davetçi

ziyafetey eğlenceli ağırlama, ziyafet, ziyafet çekmek

ziyan (Far) zarar, zarara uğramak

ziyan bolo ziyan çoktur

ziyan bıyayenı-bıyayış ziyan olunmak, zarar olmak, harcanmak

ziyan dayenı-dayış zarar vermek, ziyan vermek

ziyan kerdenı-kerdış 1-zarar etmek, zarara uğramak, 2-kaybetmek, zayi etmek

ziyan zarar zarar ziyan

ziyan 1-zarar, 2-ekili tarla, kaybolma, harcanma

ziyaney zarar, zarara uğrama

ziyankar (Far) sürekli zarar veren veya zarar vermeyi huy edinmiş olan

ziyankarey ziyankarlık

ziyankarinı ziyankarlık

ziyara Baboy Babonın ziyaretı

ziyara Koçbabay koçbaba ziyaretı

ziyaret birini veya bir yeri görmeye gitme, görüşme

ziyaret bıyayenı-bıyayış ziyaret edilmek, tavaf edilmek

ziyaret kerdenı-kerdış ziyaret etmek, ziyarete bulunmak

ziyaret kerdoğ ziyaretçi, ziyaret eden

ziyaretci ziyaretçi

ziyaretçi ziyaretçi

ziyaretcinı ziyaretcilik, ziyaret etme durumu

ziyaretey ziyaret etmek, görme veya görüşmeye gitmek

ziyaretge-ziyaretgeh ziyaretgah

ziyaretvan ziyaretçi, ziyaret eden

ziyaretı ziyaret edilen yer, ziyaretgah

ziyarı ziyaret, kutsallığına inanılarak ziyaret edilen yer

ziyayenı-ziyayış doğmak

ziyena doğuyor

ziynet (Ar) süs, bezek, altından yapılan takı süs eşyası

ziyon bıyayenı-bıyayış harcanmak, ziyan olmak

ziyon dayenı-dayış zarar vermek

ziyon deya pıro ziyan vuruldu, zarara uğradı

ziyon kerdenı-kerdış ziyan etmek, zarar vermek

ziyon zorar ziyan zarar

ziyon ziyan, zarar

ziz kerdenı-kerdış netleştirmek, etkili hale sokmak

ziz kewto bitkin düşmüş

ziz 1-ağlamaklı, hüzünlü, üzgün, bitkin, 2-sızlama, yanma, erime, 3-zelallaştırmak, netleştirmek

zizıno üzgündür, hüzünlüdür, bitkindir

 

zoan dil, lisan

zoanê Zazaki Zaza dili

zobi zobi başka başka, daha, daha

zobi başka, daha

zobin başka, diğeri

zobina ki başka türlü

zobinan bıvinê birbirlerini görün, birbirinizi görün

zobinan perskerê birbirinizi sorun

zobinan birbirlerini, başka, ayrıca

zobini boyax kerdenı-kerdış birbirini boyatmak

zobini cıkerdenı-cıkerdış birbirini kesmek

zobini şiyayenı-şiyayış birbirine benzemek

zobini gırêdayenı-gırêdayış birbirini bağlamak

zobini kıştenı-kıştış birbirini öldürmek

zobini mendenı-mendış birbirine benzemek

zobini mudafa kerdenı-kerdış birbirini müdafa etmek

zobini pawıtenı-pawıtış birbirini beklemek

zobini ra abırnayenı-abırnayış birbirinden ayırmak

zobini ra bıyayenı-bıyayış birbirinden doğmak, olmak

zobini ra düri kewtenı-kewtış birbirinden uzaklaşmak

zobini ra düri vıstenı-vıstış birbirinden uzaklaştırmak

zobini ra nımıtenı-nımıtış birbirinden saklamak, gizlemek

zobini ra remayenı-remayış birbirinden kaçmak

zobini ra remnayenı-remnayış birbirinden kaçırmak

zobini rê ixanet kerdenı-kerdış birbirine ihanet etmek

zobini rê nengi çinayenı-çinayış birbirine sövmek, küfretmek

zobini rê paşti dayenı-dayış birbirine bel vermek, arka çıkmak

zobini rê vatenı-vatış birbirine söylemek

zobini remnayenı-remnayış birbirini kaçırmak

zobini ro dayenı-dayış birbirine vurmak

zobini rotenı-rotış birbirini satmak, birbirine ihanet etmek

zobini se eştenı-eştış birbirinin üzerine atmak

zobini ser kerdenı-kerdış birbirine eklemek

zobini tepıştenı-tepıştış birbirini tutmak, desteklemek

zobini vıran kerdenı-kerdış birbirini soymak, çıplak etmek

zobini vırarı kerdenı-kerdış birbirini kucaklamak

zobini vırarı kewtenı-kewtış birbirinin koynuna girmek

zobini waştenı-waştış birbirini istemek, arzu etmek

zobini werdenı-werdış birbirini yemek

zobini xapeynayenı-xapeynayış birbirini kandırmak

zobini xint kerdenı-kerdış birbirini delirtmek

zobiniya gırêdayenı-gırêdayış birbirleriyle bağlamak

zobiniya zewzınayenı-zewzınayış birbiriyle evlenmek

zobinı gırotenı-gırotış birbirini almak

zobinı perayenı-perayış birbirini tutmak, birbirine destek vermek

zof şı tayn mend çoğu gitti azı kaldı

zof kerdoğ çoğaltan, fazlalaştıran

zof zof çok çok, bol bol, fazla fazla

zof insan çok insan, bir hayli insan, epey insan

zoleki kesilen ince uzun bez, et veya deri parçaları

zolekı 1-küçük kumaş parçası, 2-küçük et derisi, parçası

zoli vetenı-vetış deriden veya bezden uzun parçalar çıkarmak

zolı dê sersaqedê pantolan ro pantolun diz kapağına parça vurdu

zolı kerdenı-kerdış deriyi uzun parçalar halinde kesmek veya yüzmek

zolı 1-kesilen ince uzun et veya deri parçası, 2-yırtık veya delikli giyim eşyası üzerine vurulan yama parçası

zom 1-çok sarhoş olan, 2-zam, fiat artışı

zom ame zam geldi

zom kerd zam yaptı, fiatı artırdı

zoma (zama) damat, enişte, güvey

zome 1-yazlık ev, 2-güneş görmeyen yer, 3-kuzey

zomp pıro dayenı-dayış balyozlamak, balyoz vurmak

zomp balyoz

zompci balyozcu

zompcinı balyozculuk

zompık ucu topak olan sopa

zompın balyozlu

zon 1-dil, lisan, 2-sızı, acı, yanma, ağrı

zon cı kewtenı-kewtış 1-dillenmek, konuşmaya başlamak, 2-sancı girmek

zon dayenı-dayış sızlamak, acı vermek

zon gêryayenı-gêryayış dili tutulmak, konuşamamak

zon kewt cı sızı girdi

zona 1-biliyor (dişil), 2-bildi

zonaye bıyaye bilgili olma

zonayenı-zonayış bilmek, bilinç, bilgili olma durumu

zonayoğ (zanayoğ) bilen, bilgili, bilici

zoncı çift

zoncı ferı tek çift

zondê mı seroyo dilimin ucundadır

zonderg uzun dilli

zondes (11) onbir

zondesê bir onbir, onbirlik

zondesna onbir daha

zondesın onbirinci

zonê ma dilimiz, lisanımız

zonê zerri yürek acısı

zone bıyayenı-bıyayış bilgili olmak

zonêmay anadil

zoneno (zano) biliyor

zoni 1-diller, 2-diz, dizler

zoniyayenı-zoniyayış bilinmek, eyan beyan olmak, tanınmak

zono (zano) biliyor (eril)

zonqıl küçük üzüm salkımı, çıngıl

zontüj sivri dilli, konuşkan

zonın 1-sancılı, 2-dilli

zoolog (Fr) zooloji uzmanı, hayvan bilimcisi

zooloji (Fr) hayvan bilimi

zooteknik (Fr) evcil hayvanları üretme ve yetiştirme bilimi

zopan ver şanayenı-şanayış sopaların önüne vermek, dövmek

zope bıyayenı-bıyayış sopalanmış olmak, dövülmek

zope kerdenı-kerdış sopalamak, sopa vurmak

zope sopa

zopeyın sopalı

zor bella güç bella, zorlukla

zor bıyayenı-bıyayış zor olmak, zorlaşmak

zor cı dayenı-dayış zorlamak, üstünlük sağlamaya çalışmak

zor cı ra aseno zor kendisinden görünüyor

zor dayenı-dayış zor vermek, zorlamak, sıkıştırmak

zor dayoğ zor veren, zor verici

zor karardenı-ardış zor kullanmak

zor kerdenı-kerdış hükmetme, zor verme, zorlamak, zorlaştırmak

zor reseno ca zor yerine yetişiyor

zor u zılım baskı ve zulüm

zor xo dayenı-dayış kendi kendini zorlamak, sıkmak

zor zano zor bilir

zor zar güç bela, zorlukla

zor sıkıntı, güçlük, rahatsızlık, zor, güç, çetin, zahmet, zorbaca davranmak, zora baş vurmak 

zora ardenı-ardış zorla getirmek

zora berdenı-berdış zorla götürmek

zora şı zor ile gitti

zora gırotenı-gırotış zorla almak

zora gırotoğ zorla alan

zora rotenı-rotış zorla satmak

zora zor kullanarak, zor ile, zorla

zoraki zoraki, istemeyerek, direterek

zoran ver zorlama sonucu, zorlamadan ötürü

zorba (Far) gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan

zorbalığey zorbalık

zorbayinı zorbalık

zorbaz zorba

zorbazinı zorbalık, diktatörlük

zorbe bıyayenı-bıyayış zorba olmak

zorbe zorba

zorbey zorbalar

zorbeyey zorbalık

zorbeyinı kerdenı-kerdış zorbalık yapmak, zora başvurmak

zorbeyinı zorbalık

zordar baskı uygulayan, zor kullanan, hükmeden

zordarey kerdenı-kerdış zorbalık yapmak

zordarey ra zorbalıkla

zordarey hükmetme durum, zorbalık

zordareya zorbalıkla, zor ile

zordarinı kerdenı-kerdış zorbalık yapmak

zordarinı zorbalık, zor kullanma durumu

zordayenı-zordayış zorlamak, zor kulanmak

zordayoğ zorlayan, zor kulanan, zorba

zordê cı şiyayenı-şiyayış zoruna gitmek

zordê cı şı zoruna gitti

zordê mı şı zoruma gitti

zordê xo ya zoruyla

zordest zorba, baskı uyguluyan, zulüm yapan, zor kullanan kişi

zorê cı berdenı-berdış yenmek, gücü yetmek

zorê cı şıno zoruna gidiyor

zorê cı nêberdenı-nêberdış gücü yetmemek, yenememek

zorê xo ard zorunu getirdi, gücünü kullandı

zorê zalımi zalimım zoru

zorêna zorla

zorey zor ile, zorla, zorluk

zoreya zorbaca

zori ver zorun önünde, zordan ötürü

zorkane zorlayan, zor kullanan

zorkani zorbaca, zorbalıkla

zorli zorlu

zoro terk kerdenı-kerdış zordur terketmek

zoro warê xo ca verdayenı-verdayış zordur yerini yurdunu bırakmak

zoro zahmettir, zordur

zotan ver şanayenı-şanayış bedduaların önüne vermek, beddua yağdırmak

zoti (zewti) beddua, beddua etmek

zoti dayenı-dayış beddualar etmek

zoti pıro dayenı-dayış kendisine beddua etmek

zoti varnayenı-varnayış beddualar yağdırmak

zotı (zewtı) beddua, beddua etmek

zotı dayenı-dayış beddua etmek

zotık-zotıkı canlıların pislik pisleme deliği

zovi estê başka varmı?

zovi kam mend başka kim kaldı

zovi zovi başka başka, daha, daha

zovi başka, daha, diğer, öbür vb

zovina ki başka türlü

zovina başka, başka biri

zovinan bıvinê birbirlerini görün, birbirinizi görün

zovinan perskerê birbirinizi sorun

zovinan birbirlerini, başka, ayrıca, birbirlerine

zow ame biri geldi, birisi geldi

zow bir, biri, birisi

zowbi başka, başka biri

zowna başka, bir daha

zowq dano neşe veriyor, zevk veriyor

zowq gırotenı-gırotış zevk almak, neşelenmek

zowq zevk, neşe

zowqıno zevklidir, neşelidir

zoği qılaynayenı-qılaynayış derisiyle birlikte et parçası koparmak

zoği parça, derili et parçası

zozan do şıro wendexane zozan okula gidecek

zozan 1-bir bayan ismi, 2-yayla

zozanı şibi wendexane zozan okula gitmiştı

 

 

 

zü bı zü birer birer, bir bir

zü zü bir bir, birer birer

zü bir, tek (dişil)

züan dil, lisan

züanê may anadil

züanê zazayan zaza dili

zübê birleşin, bir olun

zübi zübi başka başka, daha, daha

zübi başka, daha

zübinan bıvinê birbirlerini görün, birbirinizi görün

zübinan perskerê birbirinizi sorun

zübinan birbirlerini, başka, ayrıca

zübini boyax kerdenı-kerdış birbirini boyatmak

zübini cıkerdenı-cıkerdış birbirini kesmek

zübini şiyayenı-şiyayış birbirine benzemek

zübini gırêdayenı-gırêdayış birbirini bağlamak

zübini kıştenı-kıştış birbirini öldürmek

zübini mendenı-mendış birbirine benzemek

zübini mudafa kerdenı-kerdış birbirini müdafa etmek

zübini pawıtenı-pawıtış birbirini beklemek

zübini ra abırnayenı-abırnayış birbirinden ayırmak

zübini ra bıyayenı-bıyayış birbirinden doğmak, olmak

zübini ra düri kewtenı-kewtış birbirinden uzaklaşmak

zübini ra düri vıstenı-vıstış birbirinden uzaklaştırmak

zübini ra nımıtenı-nımıtış birbirinden saklamak, gizlemek

zübini ra remayenı-remayış birbirinden kaçmak

zübini ra remnayenı-remnayış birbirinden kaçırmak

zübini rê ixanet kerdenı-kerdış birbirine ihanet etmek

zübini rê nengi çinayenı-çinayış birbirine sövmek, küfretmek

zübini rê paşti dayenı-dayış birbirine bel vermek, arka çıkmak

zübini rê vatenı-vatış birbirine söylemek

zübini remnayenı-remnayış birbirini kaçırmak

zübini ro dayenı-dayış birbirine vurmak

zübini rotenı-rotış birbirini satmak, birbirine ihanet etmek

zübini se eştenı-eştış birbirinin üzerine atmak

zübini ser kerdenı-kerdış birbirine eklemek

zübini tepıştenı-tepıştış birbirini tutmak, desteklemek

zübini vıran kerdenı-kerdış birbirini soymak, çıplak etmek

zübini vırarı kerdenı-kerdış birbirini kucaklamak

zübini vırarı kewtenı-kewtış birbirinin koynuna girmek

zübini waştenı-waştış birbirini istemek, arzu etmek

zübini werdenı-werdış birbirini yemek

zübini xapeynayenı-xapeynayış birbirini kandırmak

zübini xint kerdenı-kerdış birbirini delirtmek

zübiniya gırêdayenı-gırêdayış birbirleriyle bağlamak

zübiniya zewzınayenı-zewzınayış birbiriyle evlenmek

zübinı gırotenı-gırotış birbirini almak

zübinı perayenı-perayış birbirini tutmak, birbirine destek vermek

zübinı birbirlerini

zübiyayenı-zübiyayış bir olmak, birlik, birleşmek

zübüni birbirlerini, birbirini

zübımı bir olalım, birleşelim

zübıyayena birlikle

zübıyayenı-zübıyayış birlik olmak, birleşmek

zükek biricik, tek, tekil

zükerdenı-kerdış bir etmek, birleştirmek

zükerdoğ birleştiren, bir eden

züla kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer

züli 1-kuyularda ve çeşme kaynaklarında bulunan küçük su kurdcukları, sülük, 2-zehirli hayvanların iğnesi, dili

züliya cı zehirli iğnesi

züliya mari yılanın dili

zülli sülük

zülım kerdenı-kerdış zulmetmek, eziyet etmek

zülım zulüm

zümıstan kış

zümıstani kışın

zün (zon, zıwan) dil, lisan

züna ra başka birisinden (dişil)

züna başka, bir daha, başka birisi (dişil)

zünay ra başka birisinden

zünay başka, başka birisi

züqaq sokak

züqlorık-züqlorıkı gırtlak

züqlorıka cı gêriyê gırtlağı kapandı

züqlorıkı teqê gırtlağı patladı

züqlıqa cı gêriyê gırtlağı kapandı

züqlıqı teqê gırtlağı patladı

züqlıqı gırtlak

züqmat kendini beğenmiş, ukala

züqüm zıkkım, kahrolasın anlamında

zür vetenı-vetış yalan çıkarmak

zür vıjyayenı-vıjyayış yalan çıkmak

zür-zürı yalan

züra 1-yalandır (dişil), 2-uludu

züran eşkera kerdenı-kerdış yalanları açığa çıkarmak

zürana yalanlarla

züranê uluyorlar

züray 1-uludular, 2-yalancı, yapmacık, 3-gerçek olmayan, yalancı olanlar (aşısız ağaç vs)

zürayê yalncıdırlar (meyve vb şeylerde meyve vermeyen)

zürayenı-zürayış ulumak

zürê cı veti meydan yalanını meydana çıkardı

zürena zurliyor, uluyor (kurt gibi) (dişil)

züreno zurliyor, uluyor (kurt gibi) (eril)

zürey yalancılık

züri bi yalandı

züri bıkı yalan söyle

züri bıyayenı-bıyayış yalan olmak, yalan çıkmak

züri keno yalan söylüyor

züri kerdenı-kerdış yalan söylemek

züri kerdi yalan söyledi

züri kerdoğ yalancı, yalan söyleyen kimse

züri mekı yalan söyleme

züri teber dayenı-dayış yalanını ortaya çıkarmak

züri ümışkerdenı-kerdış yalan uydurmak

züri varneno çok yalan söylüyor, yalan yağdıriyor

züri werte eştenı-eştış yalan ortaya atmak

züri yalan, yalanlar

züriyayenı-züriyayış ulumak

züriyet nesil, züriyet

zürker vıjyayenı-vıjyayış yalancı çıkmak

zürker yalancı, palavracı

zürkera yalancıdır (dişil)

zürkeran yalancıları

zürkerê zürkeran yalancının yalancısı

zürkerey yalancılık, yalan söylemek

zürkeri aşılanmayan, büyüyüp meyve vermeyen ağaçlara derler

zürkerinı yalancılık

zürkero yalancıdır (eril)

zürkerı yalancı (dişil)

zürna cınayenı-cınayış zurna çalmak

zürna nefesli çalgı aleti

zürnaci zurnacı

zürnacinı zurnacılık

zürnacılığey zurnacılık

zürnawan zurnacı

zürnayenı-zürnayış ulutmak

züro yalandır

zürray 1-uludular (Kurt vb hayvanların uluması), 2-yalancılık, yalancı

zürrayenı-zürrayış ulumak (Kurt vb ulaması)

zürrenê uluyorlar

zürrenı-zürrayış uluma, ulumak

zürri 1-uluma (kurt, çakal vb hayvanların uluması), 2-yalan

zürriyet nesil, döl, kök, zürriyet

zürrı zürra vergana kurtların ulumasıdır

zürt zart zart zurt

zürzürık anüs barsağı

zürı vıcyayenı-vıcyayış yalan çıkmak, yalan olduğu anlaşılmak

zürı vıjiyê yalan çıktı

zürı züra ci ya ulumasıdır

zürı züra vergan kurtların uluması

zürı zürı kurtların ulama sesi

züseme pazar

züt 1-parası pulu kalmayan, 2-çıplak olan kişiye derler

züto parası pulu olmayıp övünen ve fiyaka edene derler

zütık-zütıkı anus, kalın barsağın son kısmı, anüsün içi, ağız kısmı, götün iç kısmı, götün deliği, bok deliğinin çıkış yeri

züvi züvi başka başka, daha, daha

züvi başka, daha

züvinan bıvinê birbirlerini görün, birbirinizi görün

züvinan perskerê birbirinizi sorun

züvinan birbirlerini, başka, ayrıca

züvini boyax kerdenı-kerdış birbirini boyatmak

züvini cıkerdenı-cıkerdış birbirini kesmek

züvini şiyayenı-şiyayış birbirine benzemek

züvini gırêdayenı-gırêdayış birbirini bağlamak

züvini kıştenı-kıştış birbirini öldürmek

züvini mendenı-mendış birbirine benzemek

züvini mudafa kerdenı-kerdış birbirini müdafa etmek

züvini pawıtenı-pawıtış birbirini beklemek

züvini ra abırnayenı-abırnayış birbirinden ayırmak

züvini ra bıyayenı-bıyayış birbirinden doğmak, olmak

züvini ra düri kewtenı-kewtış birbirinden uzaklaşmak

züvini ra düri vıstenı-vıstış birbirinden uzaklaştırmak

züvini ra nımıtenı-nımıtış birbirinden saklamak, gizlemek

züvini ra remayenı-remayış birbirinden kaçmak

züvini ra remnayenı-remnayış birbirinden kaçırmak

züvini rê ixanet kerdenı-kerdış birbirine ihanet etmek

züvini rê nengi çinayenı-çinayış birbirine sövmek, küfretmek

züvini rê paşti dayenı-dayış birbirine bel vermek, arka çıkmak

züvini rê vatenı-vatış birbirine söylemek

züvini remnayenı-remnayış birbirini kaçırmak

züvini ro dayenı-dayış birbirine vurmak

züvini rotenı-rotış birbirini satmak, birbirine ihanet etmek

züvini se eştenı-eştış birbirinin üzerine atmak

züvini ser kerdenı-kerdış birbirine eklemek

züvini tepıştenı-tepıştış birbirini tutmak, desteklemek

züvini vıran kerdenı-kerdış birbirini soymak, çıplak etmek

züvini vırarı kerdenı-kerdış birbirini kucaklamak

züvini vırarı kewtenı-kewtış birbirinin koynuna girmek

züvini waştenı-waştış birbirini istemek, arzu etmek

züvini werdenı-werdış birbirini yemek

züvini xapeynayenı-xapeynayış birbirini kandırmak

züvini xint kerdenı-kerdış birbirini delirtmek

züvini birbirlerini, birbirini, birbirine

züvinira birbirlerinden

züviniya gırêdayenı-gırêdayış birbirleriyle bağlamak

züviniya zewzınayenı-zewzınayış birbiriyle evlenmek

züvinı di birbirlerini gördü

züvinı gırotenı-gırotış birbirini almak

züvinı perayenı-perayış birbirini tutmak, birbirine destek vermek

züvinı birbirlerini

züwa bı kurudu

züwa bıyayenı-bıyayış kuru olmak, kurumak, suyu çekilmiş olma

züwa kerdenı-kerdış kurutmak

züwa kuru, suyu çekilmiş olan

züwan cı sawıtenı-sawıtış yalamak, dil sürmek

züwan geyrayenı-geyrayış dili dönmek, konuşmaya başlamak

züwan nêgeyrayenı-nêgeyrayış dili dönmemek, konuşamamak

züwan dil, lisan

züwayêr daha fazla suyu çekilmiş veya kurumuş olan

züwayêri daha daha fazla suyu çekilmiş olan

züwayey kuraklık, suyu çekilmek

züwayi kuraklık, yağış olmama durumu

züwer-züwerı birini, birisi biri, bir tane vb (dişil)

züwera birisiyle (dişil)

züwerı biya bir tanesini getir

züya yena biri geliyor (dişil)

züya bir tanedir (dişil)

züyo bir tanedir (eril)

züyın birinci, birli, ilkin

züze kirpi

züzey kirpiler

zubünı kadınların giydiği uzun bir mintan çeşidı

zucaciye (Ar) zücaciye, cam, porselen ile ilgili

zugur başıboş dolaşan, haylaz, bir iş yapmayan

zugurinı kerdenı-kerdış berduşluk yapmak, haylazlık yapmak

zugurinı başıboş olma durumu, haylazlık

zugurt (Tr) parasız, yoksul, meteliksiz olan kimse

zuhre (Ar) çoban yıldızı

zuhrewi (Ar) cinsel ilişkilerle bulaşan hastalık

zulfiqar HzAli'nin kılıcı

zuli sülün

zulm zulüm

zuluf (Far) şakaklardan sarkan saç lülesi

zulum kerdenı-kerdış zulmetmek, zulüm yapmak

zulum zulüm

zulumdar zulmeden, zulümkar, zalim

zulumkar zulmeden, zulümkar, zalim

zulumkarinı kerdenı-kerdış zalimlik yapmak, zulmetmek

zulumkarinı zulümkarlık

zulumkarna bir zulümkar daha

zulumkerdoğ zulüm eden, zulümkar, zulüm edici

zulut bıyayenı-bıyayış beş parasız kalmak

zulut kerd xo çırılçıplak etti kendisini

zulut 1-parası bitmiş, beş parasız, 2-çırılçıplak, bir şeyi olmayan

zulzulıqı yemek borusu, nefes borusu

zulım kerdenı-kerdış zulmetmek, eziyet etmek

zulım zulüm

zulımkar zalim, zülmeden

zulımkara zülümkardır (dişil)

zulımkarey zulmedicilik, zalimlik, zulmetmek

zulımkarinı kerdenı-kerdış zalimlik yapmak, zulmetmek

zulımkarinı zulümkarlık

zulımkaro zulümkardır (eril)

zumre (Ar) 1-topluluk, takım, camia, 2-tür, cins

zumrud (Ar) zümrüt

zumzuq kerdenı-kerdış yumruklamak

zumzuq yumruk

zumzuqê dê pıro bir yumruk vurdu

zumzuqvan yumrukçu, boksör

zumıstan kış

zumıstani kışın

zuqaq sokak

zuqlorık-zuqlorıkı gırtlak

zuqlorıka cı gêriyê gırtlağı kapandı

zuqlorıkı teqê gırtlağı patladı

zuqlıki amey mı vero hıçkırık geldi bana

zuqlıki hıçkırık, gegirme

zuqlıkı yemek borusu, nefes borusu

zuqlıqa cı gêriyê gırtlağı kapandı

zuqlıqı teqê gırtlağı patladı

zuqlıqı gırtlak

zuqum bürı zıkkım ye

zuqum zıkkım

zuqum bo zıkkım olsun

zuqumnayenı-zuqumnayış zıkkımlamak, zıkkımlanmak

zuqım bo zıkkım olsun

zuqım bürı zıkkım ye

zuqım zıkkım

zuqımnayenı-zuqımnayış zıkkımlamak, zıkkımlanmak

zurafa (Ar) zürafa

zuriyet (Ar) 1-döl, soy, sop, çocuk, nesil

zuriyetê to zürriyettin

zurna cınayenı-cınayış zurna çalmak

zurna zurna

zurnaci zurnacı

zurnacinı zurnacılık

zurnacılığey zurnacılık

zurnawan zurnacı

zurret zürriyet

zurriyet (Ar) döl, soy, sop, nesil, kök vs

zut 1-parası pulu kalmayan, 2-çıplak olana derler

zuto parası pulu olmayıp övünen ve fiyaka edene derler

zufın 1-birbirlerini, 2-bazen, arasıra

zufını bıvinê birbirinizi görün

zufın bê bazen gel, arasıra gel

zuwa bıyayenı-bıyayış kurumak

zuwa kerdenı-kerdış kurutmak

zuwa kuru, suyu çekilmiş

zuwan cı sawıtenı-sawıtış yalamak, dil sürmek

zuwan geyrayenı-geyrayış dili dönmek, konuşmaya başlamak

zuwan nêgeyreyenı-nêgeyrayış dili dönmemek, konuşamamak

zuwan dil, lisan

zuwayey kuraklık, suyu çekilmek

zuwayi kuraklık, yağış olmama durumu

zuwerı biya bir tanesini getir

zuwerı biri, birisi, kimse, bir tane