a abırnayenı o ayrılık

a ahmaqeya to hewna to rê bol bena bella.

a amê o geldı

a ameya (amêbi) o gelmıştı (dişil).

a bin öbürü (dişil).

a bina binı 1-öbürünün öbürü, o öbürü, 2-o diğeri.

a ca menda o geri kalmış (dişil).

a çewtı o eğri, o eğik

a dewı dewa ma niya o köy bizim köyümüz değil.

a do biro o gelecek

a do buro o yiyecek

a do bı to ya bıjewjiyo o seninle evlenecek

a do koli bışıkno o odun kıracak

a do rojê şıro o birgün gidecek

a do o, o da.

a doşi öbür taraf, öbür yan.

a doşı o omuz, o taraf

a dıni öbür dünya.

a dırı-dıra to qe niyancêna senin o dırdırın hiç çekilmez.

a ê ma ya o bizimdır.

a fedakareya to vira nêşına senin o fedakarlığın unutulmmaz.

a şaşı o egri (dişil).

a şewka o gece.

a şewkayên o akşamki.

a şewı o gece.

a şi (şiya, şibi) o gitti, gitmiş, gitmiştı.

a şiya  o gitmiş (dişil).

a gamdı o saniyede.

a gamı o dakika, o anda.

a gıranı aya kı en ağırı odır ki.

a keyna keyna dedê mı na o kız benim amcamın kızıdır

a keyna niya, a veyva o kız değil o gelindır.

a kı o ki.

a kıştı o taraf, öbür taraf, öbür kenar.

a na aha bu (dişil).

a nan wena o yemek yiyor.

a naya aha budur (dişil).

a nê 1-aha bunlar, 2-bunlar?

a nêweşı  o hasta, güzel olmayan o dır kı.

a ney di a bu gördü

a ney va a bu söyledı.

a niya o değildir (dişil)

a no a bu (eril).

a noyo a budur (eril).

a poxra o yüzden, onun için, o nedenle.

a raştı  doğrusu.

a rakewta o yatmış

a ravey önde gelenı, en mühimı, en önemlisi.

a roc o gün.

a roj ra na rojı o günden bu güne.

a roj ra o günden.

a roj o gün.

a roja binı öbür gün.

a roja na roja o gündür bu gündür.

a roz o gün.

a rozên o günkü.

a rozka o gün.

a rındı 1-en iyisi, 2-en güzeli.

a serka o sene, o yıl.

a serrên o yılki.

a u ey yayê yenê onunla o geliyorlar.

a u o o ve o ("o"eril ve "a"dişil )

a vana o söyliyor (dişil).

a weşı a ya kı, kes pêro nêdo iyisı odur ki adam kavga etmesin

a weşı vanê kes pê dı ravêrno iyisi odur ki adam birlikte iyi geçinsın

a xo ra bıterso a wıni nêkena  o kendinden korksa o öyle yapmaz

a xırabı a ya kı, ma zerar nêkerê kötüsü odur kı adam zerar etmesin.

aya barçewt odur egri yüklü.

aya şına key xo o kendi evine gidiyor

aya kemerÌ sera yena o kayaların özerinden aşağiya iniyor

aya koli şıknena o odun kırıyor.

aya kı o dur ki, ... olan

aya manga doşena o inek sağiyor.

aya o dır, o dur (yalnız dişiler için söylenir).

a o, dır (dişil).

aba (Ar) yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş.

aba vıraştenı-vıraştış aba yapmak.

aba Zazayan Zazaların abası.

abajur (Fr) ışığı bir yere toplayıp doğrudan doğruya gözlere vurmasını sağlayan lamba siperi.

abajur rotenı-rotış abajur satmak.

abajurci abajurcu.

abajurcinı abajurculuk.

abajurey kerdenı-kerdış abajurculuk yapmak.

abajurvan abajur yapan veya satan kimse.

abajurın abajurlu.

abanoz (Far) bir bitki ve bu bitkinin siyah renkli sert  tahtası.

abanozdar sıcak ülkelerde yetişen bir bitki.

abayın abalı.

abazi kafkaslarda yaşayan bir halk ve bu halkın soyundan olan.

abbasi (Ar) Abbas bin Abdulmuttalib soyundan gelen kavim.

abdal gezgin dervişlere verilen ad.

abdaley gezgincilik, abdallık.

abdalinı abdallık.

abece alfabe.

abêna açıliyor (dişil)

abênê açıliyorlar.

abêno açıliyor (eril).

abes (Ar) 1-akla ve gerçeğe aykırı, 2-gereksiz, lüzumsuz, yersiz, boş.

abesey gereksiz, yersiz olma durumu.

abeso yersizdir.

abêya açıldı.

abi açıl.

abide (Ar) anıt.

abide vıraştenı-vıraştış anıt yapmak.

abidey gırdandê ma büyüklerimizin abidesi.

abidey abideler.

abis (Fr) okyanusların çok derin yeri ve güneşin erişemediği kesim.

abiya bı açılmıştı.

abiya açıldı.

abiyay açıldılar.

abiyaya açılmış (dişil).

abiyayenı-abiyayış açılmak.

abiyayo açılmış (eril).

abiyê açıldı, saçıldı (çiçek açar gibi).

abiyêna açıliyor (dişil).

abiyêno açıliyor (eril).

abiyo açılsa.

abluqa (Ìt) bir ülkeyi kuşatma, dış ülkeler ile bağlantısını kesme.

abluqa bındıro kuşatma altındadır.

abo, mı xo vira kerd abo, unutum.  

abo, wıni seni beno abo, öyle nasıl olur.

abo şaşma ve korku bildiren sözcük, hayret belirten bir söz.

abone (Fr) önceden parasını ödeyerek bir şeye alıcı olmak (Yayın vb. gibi).

abone bıyaye abone olmuş olan.

abone bıyayenı-bıyayış abone olmak.

abone bıyayox abone olan kimse.

abone kerde abone edilmiş olan.

abone kerdenı-kerdış abone etmek.

abone kerdox abone eden kimse.

abonelıxey abonelik.

aboney aboneler.

aboneyinı abonelik.

abonman (Fr) abone olan kişiler, satıcı ve alıcı arasında yapılan anlaşma.

aboqat bı avukattı, avukat oldu.

aboqat bıyaye avukat olmuş olan.

aboqat bıyayenı-bıyayış avukat olmak.

aboqat avukatt.

aboqata avukattır (dişil).

aboqatey dı avukatlıkta.

aboqatey kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

aboqatey kerdox avukatlık yapan kimse.

aboqatey ra avukatlıktan.

aboqatey avukatlık.

aboqati avukatlar.

aboqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

aboqatinı avukatlık.

aboqato avukattır (eril).

aboqatı avukat (dişil).

abraş (Ar) alaca benekli.

abrês alaca benekli.

abril (Yun) nisan ayı.

abuhawa (Far+Ar) iklim, hava durumu.

abuli (Far) irade kaybı.

abuli biyo iradesini kaybetmiş.

abuli bıyayenı-bıyayış iradesizleşmek, delirmek.

abuqat (Ìt) birinin savunmasını üstlenen hukuk adamı.

abuqat bı avukattı.

abuqat bıyaye avukat olmuş olan.

abuqat bıyayenı-bıyayış avukat olmak.

abuqat avukat.

abuqata avukattır (dişil).

abuqatey dı avukatlıkta.

abuqatey kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

abuqatey kerdox avukatlık yapan kimse.

abuqatey ra avukatlıktan.

abuqatey avukatlık.

abuqati avukatlar.

abuqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

abuqatinı avukatlık.

abuqato avukattır (eril).

abuqatı avukat (dişil).

abus (Ar) asık suratlı kimse, somurtkan, çatık, asık yüz.

abusın bıyayenı-bıyayış asık suratlı olmak.

abusına asık suratlıdır (dişil).

abusıney asıt suratlı, somurtkan olma durumu.

abusıno asık suratlıdır (eril).

abya bı açılmıştı.

abya açıldı.

abyaye açık, açılmış olan.

abyayê açıliyordu.

abyayenı-abyayış açılmak.

abyayo açılmış.

abyê açıldı, saçıldı (çiçek açar gibi).

abyêna açıliyor (dişil).

abyêno açıliyor (eril).

abyo açılsa, açılsın?

abıd 1-anıt, 2-bir erkek ismi.  

abıheyat (Ar) efsanelere göre insanları ölümsüzleştiren bir su.

Abık bir erkek ismi.

abır cıbır (Tr) rastgele yenilen şeyler.

abırê ayrılın.

abırêna ayrıliyor (dişil).

abırênê şınê ayrılıp gidiyorlar.

abırênê ayrıliyorlar, ayrılırlar.

abırêno ayrıliyor (eril).

abıri ayrıl.

abıriyay ayrıldılar.

abıriyaya ayrılmış, boşanmış.

abıriyayenı-abıriyayış ayrılma, ayrılmak.

abıriyê ayrılın.

abırnaye ayrılmış olan, ayrı.

abırnayek 1-ayrılmış, ayırt edilmiş, 2-birbirinden ayırma işareti (parantez, tırnak vb).

abırnayeko bı koşe köşeli parantez.

abırnayena ayırmak ile, ayrılmak ile.

abırnayenda ayrılmasiyle.

abırna ayırdı.

abırnayenı-abırnayış ayırmak, ayırt etmek, ayrılmak.

abırnayey ayrılmış, seçilmiş.

abırnayox ayıran, ayırıcı, ayırımcı.

abırnayoxan ayırıcıların, ayıranların.

abırnayoxdê ayıranı ile.

abırnayoxi miyan ayıranın içine.

abırnê ayırın.

abırnena ayıriyor (dişil).

abırnenê ayırırlar, ayıriyorlar.

abırneno ayıriyor.

abırnı ayır.

abırya ayrıldı.

abıryaya ayrılmış (dişil).

abıryaye ayrılmış olan, ayrılan.

abıryayê ayrılmışlar.

abıryayeney ayrılık, ayrılmak.

abıryayeneyê seçilmişler, ayrılmışlar.

abıryayenı-abıryayış ayrılmak, kopmak.

abıryayo ayrılmış (eril).

abıyênê açıliyorlar.

abıyo açılsa.

acaba (Ar) merak, kararsızlık veya kuşkuyu anlatan sözcük.

acaba do biro acaba gelecek?

acaba se kerd acaba ne etti?

acar (Ar) 1-atılgan, gözü pek, yiğit, cesur, kabına sığmaz, 2-eşyalarda yeni olma, kulanılmamış olma, 3-kafkaslarda yaşayan gürcü soyundan bir halk.

acar bıyayenı-bıyayış 1-kullanılmamış olmak, 2-atak olmak.

acar kerdenı-kerdış temizleyip, silip yeniletmek.

açarna bı çevirmişti.

açarnaye çevrilmiş olan.

açarnayena nuştan yazıların çevirisi.

açarnayenı-açarnayış çeviri, çevirmek, geri döndermek

açarnayo 1-çevirmiş, 2-döndermiş.

açarnayox çeviren, çevirici.

açarnê çevirin.

açarnena çeviriyor (dişil).

açarneno çeviriyor (eril).

açarnı 1-çevir, geri çevir, dönder, 2-yazıyı çevir.

acaro 1-yepyenidir, kullanılmamış, 2-yiğittir, atılgandır, 3-acar halkındandır.

açarya bı 1-şişmanlamıştı, 2-dönmüştü.

açaryaye 1-şişmanlamış olan, 2-dönmüş olan.

açaryayenı-açaryayış 1-dönmek, dönmüş olmak, geri gelmek, çevrilmiş olmak, 2-beslenmiş olmak, şişmanlamak.

açaryayo 1-şişmanlamış, 2-dönmüş.

acayib diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

acayib mend acayip kaldı.

acayib mende acayip kalmış olan.

acayib mendenı-mendış acayip kalmak.

acayib mendox acayip kalan.

acayib acayip, tuhaf.

acayiba acayiptir (dişil).

acayibey acayiplik, tuhaflık.

acayibo acayiptir (eril).

acayiv amyayenı-amyayış tuhaf gelmek.

acayiv diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

acayiv mend acayip kaldı.

acayiv mendenı-mendış acayip kalmak.

acayiv acayip, tuhaf.

acayivey acayiplik, tuhaflık.

acayivinı tuhaflık, acayiplik.

acayıb (Ar) garip, tuhaf, yabansı, yadırganan, şaşılacak, şaşmaya değer.

acayıb amyayenı-amyayış tuhaf gelmek.

acayıb diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

acayıb mend acayip kaldı.

acayıb mendenı-mendış acayip kalmak.

acayıbinı tuhaflık, acayiplik.

acêb şıyayenı-şıyayış acayibine gitmek.

acêb mend acayip kaldı, hayret etti.

acêb mendenı-acêb mendış acayip kalmak.

acêb o do biro acaba o gelecek.

acêb wıniyo acaba öylemidır.

aceb (Ar) acaba, acep.

aceb seni bı acaba ne oldu?.

acêb acayip, hayret, acaba.

acêba gıranı çok tuhaf, ne hikmetse, büyük felaket, ağır felaket.

aceba do biro acaba gelecek?

aceba acaba.

acêbdê cı şı acayibine gitti.

acêbey tuhaflık.

acêbna beğendi.

acêbnayan beğenilenlerini.

acêbnaye beğenilmiş olan.

acêbnayenı-ecêbnayış beğenmek.

acêbneno beğeniyor.

acebo gıran çok tuhaf.

acelê cı esto acelesi vardır.

acele (Ar) çabuk davranma, ivedi, acele, tez.

acele amyayenı-amyayış çabuk gelmek.

acele bıkı kı tı xo ey resnê acele et ki ona yetişesin.

acele bıkı acele et.

acele şı çabuk gitti.

acele kerd acele etti.

acele kerde acele etmiş olan.

acele kerdenı-kerdış acele etmek, çabuk davranmak.

acele kerdox acele eden kimse.

acele mekı acele etme.

acele nêkerdenı-nêkerdış acele etmemek.

acele ra aceleden.

acele remayenı-remayış çabuk koşmak.

acele xo vırna çabuk kendini değiştirdı.

aceleci acele eden, çabuk davranan, telaşlı, tez iş gören.

acelecinı acelecilik, çabuk davranma, telaşlı olma, tez iş görme.

acelecılıxey acelecilik.

acelecılıxeya acelecilikle.

aceley to çıçiyo acelen nedir.

aceleyinı acelecilik.

aceleyın aceleci.

acem (Ar) iran kavimine ecem denilir, Ìranlı.

acem bı acemdi.

acem bıyayenı-bıyayış acem olmak.

acem Kürdi Kürt müziği ve makamı.

acem bir işte yeni olma, acemi.

acema 1-acemidir, 2-acemdır, iranlıdır (dişil).

acemey kerdenı-kerdış acemilik yapmak.

acemey kerdox acemilik yapan.

acemey acemilik, usta olmamak.

acemeya acemce, acemice.

acemi (Ar) bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, işi beceremiyen.

acemi bi acemiydı.

acemi bıyayenı-bıyayış acemi olmak.

acemi bıyayox acemi olan.

acemi embıryanê ma yê ecemler komşumuzdurlar.

acemi iranlılar.

acemicılıxey acemcilik, acemi olma durumu.

acemicılıxeya acemcilikle.

acemilıxey acemi olma durumu, acemilik.

acemilıxeya acemilikle.

aceminı acemilik.

acemiya acemidir (dişil).

acemiyey acemilik.

acemiyeya acemilikle.

acemiyo acemidır (eril).

acemo 1-acemidir, 2-acemdır (eril).

acente (Ìt) 1-bir kuruluşun mali ve ticari işlerini kazanç karşılığında yürüten ticarethane, 2-banka şubesi, 3-kuruluş veya şubelerin başında bulunan kimse.

acente akerdenı-akerdış acente açmak.

acentecılıxey acentecilik, acentelerin yaptıkları iş.

acêr (veracêr) aşağı, aşağiya.

acêr dön, geri dön.

acêrayenı-acêrayış dönmek.

acêreno döniyor.

acêrnayenı-acêrnayış aşağı indirmek.

acêrya döndü.

acêryabı dönmüştü.

acêryayê dönüyordu.

acêv şıyayenı-şıyayış acayibine gitmek.

acêv mend acayip kaldı, hayret etti.

acêv mendenı-acêb mendış acayip kalmak.

acêv o do biro acaba o gelecek.

acêv wıniyo acaba öylemidır.

acev (Ar) acaba, acep.

acev seni bı acaba ne oldu?.

acêv acayip, hayret, acaba.

acêva gıranı çok tuhaf.

acêva gıranı ne hikmetse, büyük felaket, ağır felaket.

aceva (eceba) acaba.

aceva do biro acaba gelecek?

aceva acaba.

acêvdê cı şı acayibine gitti.

acêvey tuhaflık.

acêvna beğendi.

acêvnayan beğenilenlerini.

acêvnayenı-ecêbnayış beğenmek.

acêvneno beğeniyor.

acevo gıran çok tuhaf.

acil (Ar) hastahanelerde hemen hastaya müdahale edilen yer.

acil (Ar) ivedi, anında yapılması gereken.

acil bıyayenı-bıyayış acil olmak.

acil vanê biro acil gelmesi lazım.

acilen (Ar) hemen, hiç zaman yitirmeden, anında.

aciley acil olma durumu.

acilo acildir.

aciz (Ar) gücü bir şeye yetmez olanın durumu, güçsüzlük, bıkmak, bıktırmak.

aciz bı aciz oldu.

aciz bıbı aciz olmuştu.

aciz bıyaye aciz olmuş olan.

aciz bıyayenı-bıyayış aciz olmak, bıkmak.

aciz kerd usandırdı, bıktırdı, aciz etti.

aciz kerde aciz edilmiş olan, bıktırılan.

aciz kerdenı-kerdış aciz etmek, bıktırmak.

aciza acizdir (dişil).

acizane (Ar+Far) acizlere yakışacak biçimde.

acizinı acizlik.

acizo acizdir (eril).

acor (veracor) yukarı, yukariya.

acı kewtenı-kewtış 1-hayvanlarda erkek hayvanın arkadan dişi hayvana atlaması, 2-yanmak, tutuşmak.

acıdı kendisine ver.

acımedı kendisine verme.

acıfi yak.

acıfinayenı-acıfinayış yakmak, tutuşturmak.

acıfinı tutuştur, yak.

acıkewt 1-tutuştumu?, 2-tutuştu, yandı.

acıkewtenı-acıkewtış tutuşma, tutuşmak.

acıkewti tutuşmuş.

acıkewı yan, tutuş, yakıl.

açıknay yerden kesmek, ayaklarını yerden kesmek, uçurmak.

acımefi yakma, tutuşturma.

acımekewı yanma, tutuşma.

acınê yükleyin.

acıvıstenda yakmasiyle, tutuşturmasiyle.

acıvıstenı-acıvıstış yakmak, tutuşturmak.

acız beno aciz oluyor.

acız bı aciz oldu.

acız bıbı aciz olmuştu.

acız bıyaye aciz olmuş olan.

acız bıyayenı-bıyayış aciz olmak.

acız bıyê aciz oluyordu.

acız kerd aciz etti.

acız kerde aciz edilmiş olan.

acız kerdenı-kerdış aciz etmek.

acız kerdox aciz eden kimse.

acız mebı aciz olma.

acız mende aciz kalmış olan.

acız mendenı-mendış aciz kalmak.

acız nêbeno aciz olmiyor.

acız nêbı aciz olmadı.

acız nêbıyayenı-nêbıyayış aciz olmamak.

acız aciz, usandırmak, bıktırmak.

acızane (Ar+Far) acizlere yakışacak biçimde.

acızey acizlik.

acızeya xo nişan dê acizliğini gösterdi.

acızinı acizlik.

acızyayenı-acızyayış aciz olmak.

ad kena söz veriyorum.

ad söz verme.

ada her yanı su ile çevrili kara parçası.

adabtür (Fr) çapları birbirinden farklı olan parçalardan birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı.

adabımüeşşeref (Ar) terbiyesini, görgüsünü takınma, topluluk töresi.

adaş aynı addan olma durumu.

adale (Ar) kas.

adalet (Ar) hak ve hukkuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk vb.

adaletlı adaletli, adil.

adaletın adaletli.

adaleyın kaslı, adaleli.

adaleyıno kaslıdır.

adaptasyon (Fr) kendini bir şeye veya topluma uyarlama, uymak.

adapte (Fr) uyarlanmış.

adapte bıyayenı-bıyayış adapte olmak, uymak.

adapte kerdenı-kerdış uyarlamak.

adem (Ar) 1-dini inançlera göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber, 2-insan, insan oğlu, 3-erkek kişi, 4-iyi yetişmiş değerli kimse.

adem u hawa Adem ile Hava.

ademaqli koteki kerd bir güzel dövdü.

ademaqli bir güzel, adamakıllı.

ademiyet (Ar) insanlık.

adese (Ar) mercek.

adet (Ar) 1-sayı, 2-alışkı, 3-kadınlarda ay başı olma, 4-topluluk için eskiden beri gelen ve uyulan kural, töre, 5-bir şeyi yapma alışkanlığı.

adet bı adettı.

adet bıyaye adet edilmiş olan.

adet bıyayenı-bıyayış adet olmak.

adet dıyaye 1-adet görmüş olan, 2-ay başı olmuş olan.

adet dıyayenı-dıyayış aş başı olmak (Kadın).

adet kerde adet edilmiş olan.

adet kerdenı-kerdış adet etmek.

adet kerdox adet etmiş olan.

adet u tore örfadet.

adeta (Ar) bayağı, basbayağı, sanki.

adetan ra adetlerden, törelerden.

adeto adettir.

adi (Ar) 1-hiç bir özeliği olmayan, sıradan, 2-mecaşağılık, alçaklık.

adi bıyayenı-bıyayış adi olmak, sıradan olmak.

adibı adiydi.

adil (Ar) hakkı yerine getiren, adaletli.

adilane (Ar+Far) adalete uygun olarak, hakça.

adilıxey adilik, aşağılık, alçaklık.

adisyon (Fr) hesap.

adiyey adi olma durumu, adilik.

adiyinı adilik, alçaklık.

adiyo adidır.

adli (Ar) adaletle ilgili.

adliye (Ar) hukuk ve adalet işlerinin görüldüğü resmi yer ve devlet kuruluşu.

adliyeci adliye kuruluşunda meslek görevlisi, çalışanı.

adres (Fr) bir kimsenin arandığında bulunabileceği yer, oturduğu yer.

adıl (Tr) zamir.

adılgan (adırgan) ateş yakma ocağı.

adılgan ateş ocağı.

adılge (adırge) çakmak.

adıni öbür dünya.

adır a bedendê to kewo ateş bedenine düşsün.

adır cı kewtenı-cıkewtış tutuşmak.

adır cı verdayenı-verdayış yakmak, tutuşturmak.

adır cı verdayox ateşe veren, tutuşturan kimse.

adır cı vıstenı-vıstış tutuşturmak, ateşe vermek.

adır cı vıstox yakan, tutuşturan.

adır dekewtenı-dekewtış ateş düşmek, ateşlenmek.

adır dekewtox ateş düşmüş olan.

adır devıstenı-devıstış 1-ateş düşürmek, 2-yürek yakmak.

adır devıstenı ateşlemek, tutuşturmak, ateş koymak.

adır devıstox ateş düşüren, tutuşturan.

adır dı ateşte.

adır gürotox ateş alan, tutuşan.

adır gırotenı-gırotış ateş almak, ateşlenmek, tutuşmak.

adır gırotox ateş alan, tutuşan.

adır kerdenı-kerdış 1-ateş yakmak, 2-ateşlemek.

adır kewt acı ateş tutuştu, ateş yandı.

adır kewt cı tutuştu, içine ateş düştü.

adır kewtenı-kewtış ateşe düşmek, ateşe girmek.

adır kewtox ateşe düşmüş olan.

adır pa kewtenı-kewtış tutuşmak, ateşlenmek.

adır pa nayox yakan, tutuşturan.

adır panayenı-panayış 1-ateşe vermek, 2-ateşlemek, tutuşturmak.

adır pernayenı-pernayış mec; ateş yağdırmak (silahlarla ateş etmek).

adır ra pırên ateşten gömlek.

adır ra ateşten.

adır tanayenı-tanayış ateş yakmak.

adır tanayox ateş yakan.

adır têwdayenı-têwdayış ateşi karıştırmak.

adır têwdayox ateşi karıştıran, karıştırıcı.

adır vareno ateş yağiyor.

adır varna ateş yağdırdı.

adır varnayenı-varnayış ateş püskürmek.

adır varnayox ateş püsküren, ateş yağdıran

adır varnayoxi ateş püskürenler.

adır varnenê ateş yağdıriyorlar.

adır varneno ateş yağdıriyor.

adır veşnayenı-veşnayış ateş yakmak.

adır veşneno ateş yakiyor.

adır vesnayenı-vesnayıs ateş yakmak.

adır voreno ateş yağiyor.

adır vorna ateş yağdırdı.

adır vornayenı-vornayış ateş yağdırmak.

adır vıjiya yangın çıktı, ateş çıktı.

adır vındanayenı ateşkes.

adır vıst cı ateş yaktı.

adır webêno ateş yakıliyor.

adır webeno ateş yakılır, ateş yaniyor, yakıliyor.

adır webiya ateş yakıldı.

adır webıyayo ateş yakılmış.

adır wekerd ateş yaktı.

adır wekerdenı-wekerdış ateş yakmak.

adır wekerdo ateş yakmış.

adır wekerdox ateş yakan kimse.

adır ateş.

adırbes ateşkes, kavgaya veya savaşa son vermek, durdurmak, ara vermek.

adırbest ateşkes.

adırbızut ateş gibi, yaramaz, kudurgan, afacan vb.

adırca ateş yakılan yer, ateş ocağı.

adırdı pıraynayenı-pıraynayış ateşte kavurmak.

adırê cı werıştenı-werıştış ateşi çıkmak, ateşi yükselmek.

adırê cı ateşi.

adıre bir çeşit cilt hastalığı adı.

adırgan ocak, ateş ocağı.

adırge çakmak.

adırgun ocak, ateş yakılan yer.

adırgı çakmak.

adıri mendenı-mendış ateşe benzemek.

adıri miyan dı mendenı-mendış ateşin içinde kalmak.

adıri miyan dı ateşin içinde.

adıri ser nayenı-nayış ateşin üstüne koymak.

adıri sero ateşin üzerinde.

adıri vero ateşin önünde.

adıriya ateş ile.

adırkoz ateşin közü.

adıro vareno ateş yağiyor (silahlı çarpışmalarda, eşyaların pahalı oluşu).

adırperest ateşperest.

adırperestinı ateşperestcilik.

adırsi çakmak taşı.

adırsi ocağın kenarlarına konulen ve içinde ateş yakılan taş.

adırvaş ısırgan otu.

adırvas ısırgan otu.

adırvaz şenlik fişeklerini hazırlayan kişi.

adırvazd ateşle hüner gösteren oyuncu, ateşbaz.

adırvazinı şenliklerde fişekleri hazırlama işi.

adırvırsık şenlik ve bayramlarda patlatılan renkli fişekler.

adırwest ateşkes.

adırın bı ateşliydi.

adırın ateşli.

adırına ateşlidir (dişil).

adırıno ateşlidir (eril).

af (Ar) 1-mazur görme, 2-bir suçu, kusuru veya hatayı bağışlama.

af bıyaye af edilmiş olan.

af bıyayenı-bıyayış af olunmak.

af kerd bı af etmişto.

af kerd af etti.

af kerde af edilmiş olan.

af kerdenı-kerdış af etmek, bağışlamak.

af kerdo af etmiş.

af kerdox af eden.

af nêkerde af edilmemiş olan.

af nêkerdenı-nêkerdış af etmemek.

af nêkerdox af etmeyen.

afaroz (Yun) 1-Hristiyanlıkta kılise tarafından verilen "Cemaatten kovma cezası", 2-sınır dışı etmek, bir yere gelmekten men etmek.

afaroz bıyaye afaroz edilmiş olan.

afaroz bıyayenı-bıyayış afaroz olmak.

afaroz kerda afaroz etmişler (dişil).

afaroz kerde afaroz edilmiş olan.

afaroz kerdenı-kerdış afaroz etmek, kovmak, cezalandırmak.

afaroz kerdo afaroz etmişler (eril).

afaroz kerdox afaroz eden.

afaroz cezalandırmak, boynunu vurdurmak.

afarozın afarozlu, afaroz edilmiş, kovulmuş, uzaklaştırılmış.

afat (Ar) afetler, belalar, kıranlar, felaket, afet.

afat amyayenı-amyayış afet gelmek.

afatna bir afet, felaket daha.

afattın afetli, felaketli.

aferim to rê aferim sana.

aferim! bravo, aferim!.

aferin (Far) 1-okşama, alkışlama, beğenme gibi duyguları belirtmek için söylenir, 2-eskide öğrencilere verilen beğenme kağıdı.

aferin to rê aferim sana.

afet (Ar) 1-doğanın sebep olduğu yıkım, 2-kıran, çok kötü durum, 3-mecgüzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın, kız.

afet (Ar) afet, bela, kıran, felaket.

afet amyayenı-amyayış afet gelmek.

afet bıyayenı-bıyayış afet olmak.

afet u felaketi afet ve felaket.

afet werışt afet kalktı.

afetna bir afet daha, bir felaket daha.

afetto afattır, felakettir.

afettın afetli, felaketli.

afetzade (Ar+Far) afet görmüş kimse.

afetzadey pêrişan bi afetzadeler perişan oldular.

afetzadey afetzadeler.

afif (Ar) iffetli.

afif bıyayenı-bıyayış iffetli olmak.

afife (Ar) namuslu, iffetli, saygı değer (kadın).

afifey iffetlilik.

afifinı iffetli olma durumu.

afiş (Fr) bir şeyi duyurmak, tanıtmak için hazırlanan çoğu resimli duvar ilanı.

afiş kerdenı-kerdış afişlemek.

afişci afiş yapan kişi.

afişcılıxey kerdenı-kerdış afişcilik yapmak.

afişcılıxey afişçilik, afiş yapma sanatı.

afişna bir afiş daha.

afişın afişli.

afina (rafina) kurumak için güneşin ününe koymak, sermek

afinaye serili olan, kurumak için güneşin ününde olan.

afinayenı-afinayış kurutmak için güneşin önüne sermek.

afinayox seren, kurumaya bırakan, serici.

afiya serildi, kurumak için güneşin ününe bırakıldı.

afiyaye güneşin ününe serilmiş olan.

afiyayenı-afiyayış serilmek, kurutmak için güneşin ününe bırakmak.

afiyet (Ar) hasta olmama durumu, sağlık, esenlik.

afiyet bo afiyet olsun, canına değsin.

afiyet canına değsin, yaransın anlamındada kulanılır.

afiyetey sağlıklı olma durumu.

afiyetı bıyayenı-bıyayış sağlıklı olmak.

afrika afrika

afrikayıc Afrikalı.

afrikayıj Afrikalı.

afrikayız Afrikalı.

afriqa afrika.

afriqayıc Afrikalı.

afriqayıj Afrikalı.

afriqayız Afrikalı.

afsun (Far) büyü, üfürük.

afsun bıyaye büyülenmiş olan.

afsun bıyayenı-bıyayış büyülenmek.

afsun bıyayox büyülenmiş olan.

afsun kerde afsun edilmiş olan.

afsun kerdenı-kerdış afsun etmek, büyülemek.

afsun kerdox büyüleyen.

afsun 1-bir şey ısırmasın diye özerine okumak, 2-sihir.

afsunci büyücü, üfürükçü.

afsuncılıxey büyücülük.

afsunın afsunlu, büyülü.

afsunına afsunludur (dişil).

afsunıno afsunludur (eril).

aftar cesaret.

afyon (Yun) olgunlaşmamış haşhaş kapsüllerine yapılan çizintiler sonucu sızan ve sonradan katılaşan sütünden morfin ve kodein maddelerini çıkararak onları hekimlikte vb. yerlerde kulanmak, uyuşturucu madde.

afyon daye uyuşturucu verilmiş olan.

afyon dayenı-dayış afyon vermek, afyon vererek uyutmak, uyşturmak.

afyon dayox uyuşturucu veren.

afyon karıtenı-karıtış afyon ekmek.

afyon karıtox uyuşturucu, afyon eken kimse.

afyoncılıxey afyon işi yapma durumu.

afyoncılıxinı afyonculuk.

afyonkêş (Yun+Far) keyif için afyon çeken veya kulananlara derler.

afyonkêşa afyon tiryakisidir (dişil)

afyonkêşey afyon çekme düşkünlüğü, tiryakisi.

afyonkêşinı afyon kullanma düşkünlüğü, afyon tiryakiliği.

afyonkêşo afyonkeşdir, afyon düşkünüdür (eril).

afyonın afyonlu.

afır 1-at yemi, 2-at yemliği.

ag gümüşün simgesi.

agah (Far) bilir, bilgili, haberli, uyanık.

agahey uyanıklılık, uyanık olma durumu.

agaheya to esta haberin varmıdır?

agay xo bı kendine mukayet ol.

agel (Ar) Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları yünden örülmüş çalın çember bağ.

agêrê dönün.

agêrên (ageyrenê) dönmek, dönüyorlar.

ageyr-ageyrı dün, geri dün.

ageyra bı dönmüştü.

ageyra döndü.

ageyraya döndüm.

ageyraye (qelaw, şişman) şişman, etine dolgun, etli.

ageyraye 1-dönen, 2-besli.

ageyrayenı-ageyrayış dönmek, geri gelmek, dönüş, geri dönmek.

ageyrayeyo eti budu yerindedir.

ageyrayo 1-dönmüş, 2-şişmanlamış, et bağlamış.

ageyrayox dönen, dönücü.

ageyrê dönün, geri gelin anlamında.

ageyrena döniyor, geri geliyor (dişil).

ageyreno döniyor, geri geliyor (eril).

agora (Yun) eski yunan devrinde yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, meydan.

agozna bı süzmüştü, arındırmıştı.

agozna süzdü, arındırdı.

agoznaye arındırılmış, süzülmüş olan.

agoznayenı-agoznayış arındırmak, süzmek, damıtmak

agoznayox arındıran, süzen kimse.

agoznena süzüyor, arındıriyor (dişil).

agoznenê süzüyorlar, arındıriyorlar.

agozneno süzüyor, arındıriyor (eril).

agoznı süz, arındır.

agozya süzüldü, arındı.

agozyaye süzülmüş olan, arınmış olan.

agozyayenı-agozyayış süzülmek, arınmak.

agozyayo arındırılmış, süzülmüş.

agreman (Fr) bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı.

aguznayenı-aguznayış süzmek, damıtmak.

agırot bı üzerinde tutmuştu, özerine germişti.

agırot üzerinde tutu, gölge yaptı, üstüne gerdi.

agırote gerilmiş olan.

agırotenı-agırotış ününe veya özerine germek, ününü kapatmak.

agıroto özerinde tutmuş, gölge yapmış, özerine germişti.

agırotox geren, üstüne tutan, gölge yapan.

ah mı rê ah bana.

ah 1-pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi, vb. duyguları anlatan sözcük.

ah acı, ağrı vb. duyulduğunda veya inlediğinde söylenir.

aha ame işte geldi.

aha bew seni bı bak nasıl oldu?

aha cı ra kewt bak kendisinden döştü.

aha tewa işte ağrıdı.

aha to zi sere hewada aha sende baş kaldırdın?

aha aha, böyle, şöyle, bak, işte.

ahali (Ar) aynı yerde, ülkede, şehirde oturanların tamamı.

ahali arêkerdenı-arêkerdış ahaliyi toplamak.

ahali kom bı ahali toplandı.

ahali kom bıbı ahali toplanmıştı.

ahali kombıyayenı-kombıyayış ahalinin toplanması.

ahali komkerdox ahaliyi toplayan kimse.

ahbab (Ar) kendisiyele ilişki kurulup dostluk elde edilen kimse.

ahbab bıyaye ahpap olmuş olan.

ahbab bıyayenı-bıyayış ahpap olmak, dost olmak.

ahbab bıyayox ahpap olan kimse.

ahbab kerde ahpap edilmiş olan.

ahbab kerdenı-kerdış ahpap etmek, dost etmek.

ahbab kerdox dost edilen kimse.

ahbaba ahpaptır (dişil)

ahbabê mı no ahpabımdır, dostumdur.

ahbabey ahpaplık, dostluk.

ahbabeya ahpaplıkla, dostlukla.

ahbabna bir ahpap daha.

ahbabo ahpaptır (eril).

ahd (Ar) kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, yeminle ilgili, ant.

ahd bo yemin olsun, söz.

ahd kerd aht etti, söz verdi.

ahd kerde yemin etmiş olan, yeminli.

ahd kerdenı-kerdış aht etmek, yemin etmek, and içmek.

ahd kerdox yemin eden.

ahd u wahd bo yemini billa, ahd olsun anlamında.

ahd u wahd yemin olsun, söz.

ahd söz.

ahdê mı ahdım, sözüm, vaadım.

aheng bıyayenı-bıyayış ahenkli olmak.

aheng dı ahengde.

aheng ra ahenkten.

aheng 1-uyum, 2-uyuşma, anlaşma, 3-çalgılı eylence.

aheng 1-uyum, iyi geçim, düzen, 2-ses ayarı, 3-müzikli eylence.

ahengana ahenklerle.

ahengey uyum sağlama durumu.

ahenginı ahenklilik, uyumluluk.

ahengtar (Far) ahenkli.

ahengtara ahenklidir (dişil).

ahengtarey ahenklilik.

ahengtaro ahenklidir (eril).

ahengın bı ahenkliydi (eril).

ahengın ahenklı, uyumlu, düzenli (eril).

ahengına ahenklidir (dişil).

ahengıno ahenklidir (eril).

ahengını bi ahenkliydi (dişil).

ahengını ahenkli (dişil).

ahet öbür taraf.

ahewlna bı yerini değiştirmişti.

ahewlna yerini değiştirdi, başka yere nakleti.

ahewlnabı yerini değiştirmişti, başka yere taşımıştı.

ahewlnaye yer değiştirmiş olan.

ahewlnayenı-ahewlnayış taşımak, yer değiştirmek.

ahewlnayox yerini değiştiren kimse.

ahewlneno yerini değiştiriyor.

ahewlya bı yer değiştirmişti, taşınmıştı.

ahewlya yer değiştirdi, taşındı.

ahewlyaye yeri değiştirilmiş olan.

ahewlyayenı-ahewyayış yer değiştirmek.

ahewlyayox yer değiştiren kimse.

ahşab (Ar) keresteler, ağaçlardan yapılmış tahtalar.

ahşab ra ahşaptan.

ahşabın ahşaplı.

ahşap (Ar) keresteler, ağaçlardan yapılmış tahtalar.

ahşap ra ahşaptan.

ahşapın ahşaplı.

ahir (Ar) son, sonraki, sonunda, en sonra.

ahize (Ar) bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren alıcı, reseptör.

ahkam (Kür) şaka.

ahkam bıyayenı-bıyayış şaka olmak.

ahkam keno şaka yapiyor.

ahkam kerdenı-kerdış şaka yapmak.

ahkam kerdox şaka yapan kimse.

ahkamey keno şaka yapiyor.

ahkamey kerdenı-kerdış şaka yapmak.

ahkamey kerdox şakacı, şaka yapan.

ahkamey şaka yapma durumu.

ahkamına şakacıdır (dişil).

ahkamıno şakacıdır (eril).

ahlaq (Ar) ahlak, toplum içinde uymak zorunda bulunulan davranış biçimi

ahlaq dı ahlakta.

ahlaq pak temiz ahlak.

ahlaq ra duri ahlaktan uzak.

ahlaq ra ahlaktan.

ahlaqê cı rınd niyo ahlakı iyi değildir.

ahlaqê cı ahlakı.

ahlaqo rınd iyi ahlak.

ahlaqo xırab kötü ahlak.

ahlaqın ahlaklı.

ahlaqıno ahlaklıdır.

ahmaq (Ar) aklını gereği gibi kullanamayan, buddala, aptal.

ahmaq bıyayenı-bıyayış ahmak olmak.

ahmaqa ahmaktır (dişil)

ahmaqê ahmaksın, ahmaktırlar.

ahmaqey (ehmaqey) ahmaklık, ahmak olma durumu.

ahmaqey kerde ahmaklık yapmış olan.

ahmaqey kerdenı-kerdış ahmaklık yapmak.

ahmaqey kerdox ahmaklık yapan kimse.

ahmaqey mekı ahmaklık yapma.

ahmaqey nêkerdenı-nêkerdış ahmaklık yapmamak, akıllı davranmak.

ahmaqeya gırdı büyük ahmaklık.

ahmaqeya nêbeno ahmakla olmaz.

ahmaqeya ahmaklıkla, ahmakça.

ahmaqeyda to ra bı, o ma ra rema

ahmaqi ahmaklar.

ahmaqina ahmaklıkla.

ahmaqinı ahmaklık.

ahmaqlıxey ahmak olma durumu.

ahmaqlıxeya ahmakça.

ahmaqo zey to senin gibi ahmak.

ahmaqo ahmaktır (eril).

ahmed bir erkek ismi.

aho kerd bağırdı, çağırdı, imdat istedi.

aho kerdenı-kerdış bağırıp çağırmak, yardım istemek.

aho kerdox bağırıp çağıran, yardım isteyen.

aho ma rê aho, bize.

ahraz (Ar) dilsiz, sağır ve dilsiz.

ahraz bı dilsizdi.

ahraz bıyaye dili tutulmuş olan.

ahraz bıyayenı-bıyayış dilsiz olmak.

ahraza dilsizdir (dişil).

ahrazê dilsizdirler.

ahrazey dilsizlik.

ahrazinı dilsizlik.

ahrazo dilsizdir (eril).

aht u waht yemin etme, yemin billah.

ahtapot (Yun) mürekep balığı türünden bir deniz hayvanı.

ahu (Far) ceylan, karaca, mecgüzel gözlü, ince ve zarif boylu kadın.

ahwal (Ar) durumlar, haller, vaziyetler.

ahwalê cı halli, durumu.

ahwalê to senino durumun nasıldır.

aid (Ar) ait, ilgili, ilişkin.

aid bı aittı.

aid bıbo ait olsun?.

aid bıyaye ait olmuş olan.

aid bıyayenı-bıyayış ait olmak.

aid kerde ait edilmiş olan.

aid kerdenı-kerdış ait etmek.

aid kerdox ait eden kimse.

aidad (Ar) ödenti.

aidad dano aidat veriyor.

aidad dayenı-dayış aidat vermek.

aidad dayox aidat veren kimse.

aidad gırotenı-gırotış aidat almak.

aidad gırotox aidat alan kimse.

aidad ra aidattan.

aidada aidatla.

aidadê xo aidatını.

aidadey aidatlık.

aidat (Ar) ödenti.

aidat dano aidat veriyor.

aidat dayenı-dayış aidat vermek.

aidat dayox aidat veren kimse.

aidat gırotenı-gırotış aidat almak.

aidat gırotox aidat alan kimse.

aidat ra aidattan.

aidata aidatla.

aidatê xo aidatını.

aidatey aidatlık.

aiddo aittir.

aidey ait olma durumu.

aido aittir.

aile (Ar) karı, koca ve çocuklardan oluşan topluluk, soy zinciri.

ailewi (Ar) aile ile ilgili.

ait (Ar) ilgili, ilişkin, ilgilendiren.

ajan (Fr) bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, casus.

ajan bı ajandı.

ajan bıyayenı-bıyayış ajan olmak.

ajana ajandır (dişil).

ajanda (Fr) not tutmada kulanılan takvimli defter.

ajaney kerdenı-kerdış ajanlık etmek.

ajaney ajanlık, ajanın görevi.

ajaneya ajanlıkla.

ajani ajanlar.

ajaninı kerdenı-kerdış ajanlık yapmak.

ajaninı ajanlık.

ajanlıxey ajanlık, ajan olma durumu.

ajano ajandır (eril).

ajans (Fr) 1-haber toplama ve yayma işi ile uğraşan kuruluş, 2-bir ticari kuruluşu tanıtan, bilgi aktaran ve o yoldan kazanç sağlayan iş kolu.

ajans dayenı-dayış haber vermek.

ajans dı ajansta.

ajans ra ajanstan.

ajansinı kerdenı-kerdış habercilik yapmak.

ajansinı kerdox habercilik yapan.

ajansinı habercilik.

ajur (Fr) delikli örgü, gözenek.

ajurın ajurlu, gözenekli.

akademi (Fr) 1-yüksek okul, 2-bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.

akademicılıxey akademicilik.

akademik (Fr) 1-akademi ile ilgili, 2-bilimsel niteliği olan.

akademiney akademicilik.

akademisyen (Fr) akademi üyesi.

akar (Ar) kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkan, tarla, bağ gibi mülk.

akaret (Ar) kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkan, tarla, bağ gibi mülk.

akasya (Fr) bir tür süs ve gölge ağacı.

akena açiyor (dişil).

akenê açiyorlar.

akeno açiyor (eril).

akerd bı açmıştı.

akerd u gırot açtı ve kapatı.

akerd açtı.

akerda açmış (dişil).

akerde akerde açık açık.

akerde vatenı-vatış açık söylemek.

akerde vatox açık söyleyen, gizlemeyen.

akerde verda açık bıraktı.

akerde verdayenı-verdayış açık bırakmak.

akerde verdayox açık bırakan.

akerdê açiyordu.

akerde açık, açılmış olan.

akerdenı-akerdış açmak.

akerdey açık, açık olma durumu.

akerdeyo açıktır.

akerdo açmış (eril).

akerdox açan.

akerdoxa akerdenı parantez açmak.

akerdoxa gırotenı parantez kapatmak.

akerdoxan parantezleri.

akerdoxı parantez.

akewt bı (güneş vb) doğmuştu.

akewt 1-doğdu (güneş vb), 2-yandı (ateş vb).

akewta (güneş vb) doğmuş (dişil).

akewtê doğuyordu (güneş vb.).

akewtenı-akewtış 1-güneş vb. şeylerin doğması, 2-yanmak.

akewto 1-doğmuş, tutuşmuş (eril).

akide (Ar) 1-bir tür renkli ve kokulu şeker, 2-kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun haline getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği.

akik (Ar) yarı saydam, parlak ve değerli bir taş, yüzük taşı.

akis (Ar) 1-yansıma, yankı, 2-bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi.

akis bıyayenı-bıyayış inatlaşmak, aksilik yapmak.

akis aksi, inat.

akisey kerdenı-kerdış aksilik yapmak.

akisey aksilik.

akit (Ar) karşılıklı uygun irade beyanları ile hukuki yünden gerçekleşen işlem, sözleşme, mukavele, kontrat.

akort (Fr) 1-bir çalgıyı ayarlama, 2-armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi.

akort dayenı-dayış akort vermek.

akort kerdenı-kerdış akort etmek.

akort kerdox akort eden.

akortci piyano ve org gibi müzik aletlerini ayarlayan kimse.

akortinı akortculuk.

akortın akort edilmiş olan.

akran (Ar) yaşıt, yaşça denk olan.

akranê mı benim yaşıtım.

akranê pê bıyayenı-bıyayış yaşıt olmak.

akranê pê yê yaşıttırlar.

akranê to senin yaşıtın.

akraney yaşıtlık.

akraninı yaşıt olma durumu.

akrobasi (Fr) cambazlık, akrobatlık.

akrobasinı kerdenı-kerdış cambazlık, akrobatlık yapmak.

akrobasinı cambazlık, akrobatlık etme durumu.

akrobat (Fr) cambaz.

akrobat bıyayenı-bıyayış cambaz olmak.

akrobata akrobattır (dişil).

akrobatey kerdenı-kerdış cambarlık yapmak.

akrobatey kerdox cambazlık yapan kimse.

akrobatey cambazlık.

akrobatinı kerdenı-kerdış cambazlık yapmak.

akrobatinı cambazlık, akrobatlık etme durumu.

akrobato akrobattır (eril).

aks (Fr) dingil.

aks inat.

aksa aksidir (dişil).

aksê qamyonı kamyonun dingili.

aksey kerde aksilik yapmış olan.

aksey kerdenı-kerdış aksilik yapmak, aksilik çıkarmak.

aksey kerdox aksilik yapan kimse.

aksey mekı aksilik etme, çıkarma.

aksey nêkerdenı-nêkerdış aksilik yapmamak.

aksey aksilik.

aksilıxey aksilik.

aksinı kerdenı-kerdış aksilik yapmak.

aksinı kerdox aksilik yapan kimse.

aksinı nêkerdenı-nêkerdış aksilik yapmamak.

aksinı aksilik.

aksiya aksidir (dişil).

aksiyê aksidirler.

aksiyey kerdenı-kerdış aksilik yapmak.

aksiyinı aksilik.

aksiyo aksidir (eril).

akso aksidir (eril).

aktif (Fr) çalışkan, hareketli, canlı, etkili.

aktif bıyaye aktif olan, aktif olmuş olan.

aktif bıyayenı-bıyayış aktif olmak.

aktif karkerdenı-kerdış aktif çalışmak.

aktif karkerdox aktif çalışan kimse.

aktifa aktiftir (dişil).

aktifê aktiftirler.

aktifey aktif olma durumu, çalışkanlık.

aktifinı aktif olma durumu.

aktifo aktiftir (eril).

aktor bıyayenı-bıyayış aktör olmak.

aktor bıyayox aktör olmuş olan.

aktorey kerdenı-kerdış aktörlük yapmak.

aktorinı aktörcülük.

akü (Fr) akümülatörın kısaltımış adı.

aküt (Ìng) acil, had safhaya ulaşmış.

akı ma diya bizim gördüğümüz.

akı u bıgi aç ve kapat.

akı aç.

akışt dayenı-dayış kenara çekmek.

akışt dayox kenara veren.

akışta ame u şı keye öbür taraftan geldi ve eve gitti.

akışta binı öbür taraf, öbür yan.

akışta şo o tarafa git.

akışta nakışta bu taraftan-o taraftan.

akışta yeno o taraftan geliyor.

akışta o taraftan.

akıştı 1-o taraf, 2-öbür taraf.

akıs biyo aksileşmiş.

akıs bıyayenı-bıyayış aksi olmak.

akıs bıyayox aksi olan, aksileşen.

akıs aksi.

akısa aksidir (dişil).

akısey kerdenı-kerdış aksilik yapmak.

akısey kerdox aksilik yapan.

akısinı aksilik.

akıso aksidir (eril).

al 1-kırmızı renk, kan rengi, 2-alüminyumun simgesi.

alabora (Ìt) gemilerin devrilerek yan yatması veya ters dönmesi.

alabora bıyayê alabora olmuş olan (dişil).

alabora bıyaye alabora olmuş olan.

alabora bıyayenı-bıyayış alabora olmak, ters dönmek.

alabora kerdenı-kerdış alabora etmek.

alabora kerdox alabora eden, ters dönderen.

alaborinı alabora olma durumu, ters dönme durumu.

alaf alafey keno alaf alaflık eder.

alaf bıyayenı-bıyayış alaf olmak.

alaf tahıl, buğday vb. şeyleri alıp satan kimse.

alafa tahıl satıcısıdır (dişil).

alafey dı elaflıkta.

alafey kerdenı-kerdış alaflık yapmak.

alafey ra elaflıktan.

alafey alaflık, buğday, tahıl satıcılığı.

alafeya elaflıkla.

alafinı kerdenı-kerdış elafcılık yapmak.

alafinı elafcılık.

alafo tahıl satıcısıdır (eril).

alafıranga (Ìt) avrupa uygarlığını benimsemiş, avrupa eğitimi ile yetişmiş.

alafırangalıxey alafrangalık, alafranga olma durumu.

alafırangayıc Avrupalı, alafırangalı.

alafırangayıj Avrupalı, alafırangalı.

alafırangayız Avrupalı, alafırangalı.

alafıranginı alafıranga olma durumu.

alafırangın Avrupalı, alafırangalı.

alamana almandır (dişil)

alamana odun taşımakta ve balık avlamakta kulanılan küçük tekne.

alamano almandır (eril).

alamet (Ar) 1-belirti, nişan, işaret, iz vb. 2-büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey.

alamet beli bıyayenı-bıyayış alamet belirlemeleri ortaya çıkmak.

alamet nişan dayenı-dayış alamet belirtisini göstermek.

alameta Ellay Allahın alameti.

alametan ra bewni alametlere bak.

alametan xo nişan da alametler kendini belirledi, belirti.

alametê cı belli bı alameti belli oldu.

alametê cı boliyê alametleri çoktur.

alametê cı alametleri.

alametê dınyay dünyanın alametleri.

alametê Ellay Allahın alameti.

alametê fıqarinı fakirlik alameti.

alametê gırani büyük felaketler, ağır alametler.

alametê rındey iyilik alametleri.

alametê to belirtilerin, alametlerin.

alametê xırabinı kötülük alameti.

alametê xıravey kötülük alameti.

alametey alamet olma durumu, alametlik.

alametın alametli.

alan (Tr) yüz ölçümü.

alan düz, açık ve geniş yer, meydan.

alanê hirê kenarı üçgenin alanı.

alanê Kormışkani Kormışkan bayramının kutlandığı meydan.

alanın alanlı.

alaqa (Ar) ilgi.

alaqa ronayenı-ronayış alaka kurmak.

alaqa ronayox alaka kuran.

alaqadar (Ar+Far) ilgili, ilgilendirmek.

alaqadar kerdenı-kerdış ilgilendirmek, alakadar etmek.

alaqadar nêbıyayenı-nêbıyayış alakadar olmamak.

alaqadarey alakadar etme durumu.

alaqay cı pa çıniyo alakası yoktur.

alaqayın alakalı.

alaqe (Ar) ilgi, gönül bağı.

alaqe gırêdayenı-gırêdayış ilişki kurmak, aracı olmak.

alaqe nêkerdenı-nêkerdış ilgilendirmemek.

alaqe nişan dayenı-dayış ilgi göstermek.

alaqe ron ilişki kurdu.

alaqe ronabı ilgi kurmuştu.

alaqe ronano alaka kuruyor.

alaqe ronayenı-ronayış alaka kurmak, ilişki kurmak.

alaqedar (Ar+Far) ilgili, ilgilendirmek.

alaqedar biya ilgilenmiş (dişil).

alaqedar biyê 1-ilgileniyorlardı, 2-ilgilenmiştiler.

alaqedar biyo ilgilenmiş (eril).

alaqedar bı ilgilendi.

alaqedar bıbı ilgilenmişti.

alaqedar bıyaye ilgilenmiş olan.

alaqedar bıyayenı-bıyayış alakadar olmak, ilgilenmek.

alaqedar bıyayox ilgilenen kimse.

alaqedar kerdenı-kerdış ilgilendirmek, alakadar etmek.

alaqedar kerdox ilgilendiren, alakadar eden.

alaqedar mebı ilgilenme.

alaqedar nêbıyayenı-nêbıyayış ilgilenmemek.

alaqedarey alakadar etme durumu.

alaqedê cı rê heyran menda alakasına hayran kaldım.

alaqeder bıyayenı-bıyayış ilgilenmek.

alaqederê cı ilgisi, alakası.

alaqey cı pa çıniyo alakası yoktur.

alaqeyê cı mına çıniyo alakası benimle yoktur.

alaqeyinı alakalılık.

alaqeyın alakalı.

alaqi taşlık araziyı temizleyip ekime hazırlamak.

alaqna astı.

alarm (Fr) bir tehlike olduğunda herkesin haber alması için verilen işaret.

alatırk Türk işi, osmanlı işi.

alaw alev, ateşin yanış kıvılcımı, gür şekli.

alawena yoğuruyor (dişil).

alaweno yoğuruyor (eril).

alawna yoğurdu, hamur haline getirdi.

alawnayenı-alawnayış yoğurmak, hamur haline getirmek.

alawyayenı-alawyayış yoğrulmak.

alawyayo yoğrulmuş.

alawı yoğur.

alawıt bı yoğurmuştu.

alawıte yoğrulmuş olan.

alawıtenı-alawıtış yoğurma, yoğurmak.

alawıto yoğurmuş.

alawıtox yoğuran kimse, yoğurucu.

alawıyayenı-alawıyayış yoğrulmak, yoğrulmuş olmak.

alay (Far) bir kaç taburdan oluşan askeri topluluk.

albay (Tr) rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan üstsubay.

albayinı albaylık.

albaylıxey albay rütbesi veya albayın görevi, albaylık.

albaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak.

albaz kerdenı-kerdış arkadaş yapmak.

albaz arkadaş, dost, yoldaş.

albaza arkadaştır (dişil).

albazey kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

albazey arkadaşlık.

albazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

albazinı arkadaşlık.

albazo arkadaştır (eril).

albüm (Fr) resim vb. şeyleri dizip saklamaya yarayan defter veya kitap.

albüm kerdenı-kerdış albümlemek.

albümın albümlü.

alçax bıyaye alçak olmuş olan.

alçax bıyayenı-bıyayış alçak olmak.

alçax ahlaksız davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, rezil kimse.

alçaxa alçaktır (dişil).

alçaxey kerdenı-kerdış alçaklık yapmak.

alçaxey kerdox alçaklık yapan kimse.

alçaxey alçaklık, namusuzluk, namertlik, rezillik.

alçaxinı kerdenı-kerdış alçaklık, namusuzluk yapmak.

alçaxinı alçaklık, namusuzluk.

alçaxo xüli alçax alçak oğlu alçak.

alçaxo alçaktır (eril).

alçi bıyaye alçılanmış olan.

alçi bıyayenı-bıyayış alçılanmak.

alçi kerde alçılanmış olan.

alçi kerdenı-kerdış alçılamak.

alçi kerdox alçılayan.

alçı (Tr) alçı taşının pişirilip toz haline getirilmesinden elde edilen madde.

alçıci alçıcı.

alçıcinı alçıcılık.

alçıyın alçılı.

alduş gerger kazasının Zazaca ismi.

alduşüjı alduşlı (dişil).

alduşıj alduşlı.

alduşız alduşlı.

alduşızı alduşlı (dişil).

alef dayenı-dayış yem vermek.

alef dayox yemleyen, yem veren kimse.

alef kerde yemlenmiş olan.

alef kerdenı-kerdış yemlemek.

alef kerdox yemleyen.

alef hayvan ve davarlara verilen yem.

alelacele (Ar) çarçabuk, çok acele ederek.

alelacele kerdenı-kerdış çok acele etmek.

alelacele kewt ray çarçabuk yolla düştü.

alem (Ar) dünya, cihan, yer ve gök yüzündeki nesnelerin oluşturduğu bütün.

alem dı alemde.

alem eşkera kerdenı-kerdış açıklamak.

alem eşkera vatenı-vatış apaçık söylemek.

alem eşkera apaçık, aleni.

alem kerdenı-kerdış alem yapmak, eylenmek.

alem kerdox alem yapan.

alem pêro jew niyo alem hepsi bir değildir.

alem ra alemden.

alem se vano wa vajo alem ne derse desin.

alem vıraştê alem yapiyorlardı.

alem vıraştenı-vıraştış alem yapmak.

alem eylence.

alema 1-alemlidir (dişil), 2-alemle.

aleman 1-alemlerı, alemi, dünyayı, 2-alman, 3-yaka sirkeleme, 4-alman.

alemanı bir çeşit tüfek.

alemanıc alman halkından olan kimse.

alemanıj alman halkından olan kimse.

alemanız alman halkından olan kimse.

alemdar (Ar+Far) bayraktar, sancaktar.

alemê cınan cinlerin alemi.

alemê haywanan hayvan alemi.

alemisema (Ar) gök kuşağı.

alemo alemlidir, eylencelidir (eril).

alemın alemli.

alemına alemlidir (dişil).

alemıno alemlidir (eril).

alenen (Ar) açıktan açığa, herkesin gözü ününde, herkesin içinde.

aleni (Ar) açık, ortada, herkesin içinde yapılan.

aleqe (Ar) ilgi.

aleqe ronayenı-ronayış alaka kurmak.

aleqedar (Ar+Far) ilgili, ilgilendirmek.

aleqedar bıyaye ilgilenmiş olan.

aleqedar bıyayenı-bıyayış alakadar olmak, ilgilenmek.

aleqedar kerdenı-kerdış ilgilendirmek, alakadar etmek.

aleqedar kerdox ilgilendiren.

aleqedarey alakadar etme durumu.

aleqey cı pa çıniyo alakası yoktur.

aleqeyinı alakadar olma durumu.

aleqeyın alakalı.

alergi bıyayenı-bıyayış alerji olmak.

alergi, alerji (Fr) bazı canlıların bazı şeylere karşı hastalık derecesinde gösterdikleri aşırı tepki.

alerji (Fr) bazı canlıların bazı şeylere karşı hastalık derecesinde gösterdikleri aşırı tepki.

alerji bıyaye alerji olmuş olan.

alerji bıyayenı-bıyayış alerji olmak.

alerji bıyayox alerji olmuş olan.

alerji cı alerjisi.

alerjik (Fr) herhangi bir şeye karşı alerjisi olan.

alêstenı-alêstış yalama, yalamak.

alet (Ar) araç, aygıt, çalışma ve iş yapma gereçleri.

aletana kar karkerdenı-karkerdış aletlerle iş yapmak, çalışmak.

aletê aşnawıtenê goşan kulak işitme aletı

aletê kar u bari iş güç yapma aletleri.

aleti vıraştenı-vıraştış alet yapmak.

aleti aletler, gereçler.

aletın aletli.

Alewi bıyayenı-bıyayış Alevi olmak.

alewi (Ar) alevilik mezhebine bağlı olan kimse.

Alewicinı kerdenı-kerdış Alevicilik yapmak.

Alewicinı Alevicilik.

alewicılıxey kerdenı-kerdış alevicilik yapmak.

Alewicılıxey Alevicilik.

Alewitey Alevicilik.

alewitinı kerdenı-kerdış alevicilik yapmak.

Alewitinı Alevilik.

Alewiya Alevidir (dişil).

Alewiyan ra Alevilerden.

alewiyey alevicilik.

Alewiyey Alevilik.

Alewiyinı kerdenı-kerdış Alevicilik yapmak.

Alewiyinı Alevicilik.

Alewiyo Alevidir (eril).

aleyh (Ar) karşı, karşıt, zıt, karşı duruma geçmek.

aleyh dı mevazı alehinde söyleme.

aleyh dı alehinde.

aleyhdê cı dı qısey kerdenı-kerdış alehinde konuşmak.

aleyhdê cı dı qısey mekı aleyhinde konuşma.

aleyhdê cı dı aleyhinde.

aleyhdı bi alehindeydiler.

aleyhdıra alehindedir (dişil).

aleyhdıro alehindedir (eril).

aleyhtar (Ar+Far) karşı olan, karşıtçı.

aleyhtarey karşıtçılık.

aleyhtarinı karşıtcılık.

aleyhtê cı dı qısey bi alehinde konuşma oldu.

aleyhtı bıyaye aleyhte olan.

aleyhtı bıyayenı-bıyayış alehinde, karşında olmak.

aleyhtı dı alehinde.

aleyhtı gırweyêno aleyhinde çalışiyor.

aleyhtı qıse kerde alehte konuşmuş olan.

aleyhtı qıse kerdox aleyhte konuşan kimse.

aleyhtı qısey keno aleyhinde konuşuyor.

aleyhtı qısey kerdenı-kerdış alehinde konuşmak.

aleyhtı qısey mekı alehinde konuşma.

aleyhtı alehinde.

aleykümeselam (Ar) selama karşılık verilen, selametı iade etme sözcüğü.

alfa (Yun) radyoaktif maddelerin saçtıkları ışınlardan biri.

Alfaba (Ar) alfabe.

Alfaba latini latin alfabesi.

Alfaba ma bizim alfabemiz.

alfabada ma ra alfabemizden.

Alfabe dı Alfabede.

Alfabe ra Alfabeden.

alfabe (Yun) bir dilin seslerini oluşturan harflerin tamamına verilen ad.

alfabe vıraştenı-vıraştış alfabe yapmak.

Alfabe Alfabe.

Alfabeya Alfabeyle.

Alfabeyın Alfabeli.

ali (Ar) yüce, yüksek.

ali ahali, sivil halk.

alicenab (Ar) 1-cömert, misafir perver, 2-onurlu, şerefli.

alim (Ar) 1-bilgin, 2-bilen, bilici.

alim bıyayenı-bıyayış alim olmak.

alim bıyayox alim olmuş olan.

alima alimdir (dişil).

alimalla (Ar) alimallah, "Allah bilir, Allahın izni ile" anlamında kulanılır.

alimalla ma zi estê Allahın izni ile bizde varız.

alimê her hangi bir alim.

alimey kerdenı-kerdış alimlik yapmak.

alimey alimlik, bilginlik.

alimlıxey bilginlik, bilgin olma durumu.

alimo alimdir (eril).

alimı bayan alim.

alize (Fr) denizlerden esen bir rüzgar.

alkol (Fr) bazı sebze, meyve ve bitkilerden damıtma yolu ile elde edilen kokulu, uçucu yanıcı bir sıvı.

alkol gırotenı-gırotış alkol almak.

alkolik (Fr) aşırı derecede alkolü içkilerin tiryakisi olup içene derler.

alkolist içkici, içki tiryakisi.

alkollın alkollü.

Alla (Ar) yaradan, tanrı, rab, mevla, illah vs.

Alla sinayenı-sinayış Allahını sevmek.

Alla sinenê wıni mekı Allahını seversen öyle yapma.

Alla sinenê Allahını seversen.

Alla to ef kero Allah seni af etsin.

Alla u tıhala Allahu tealla.

Alla zano to serd gıroto Allah bilir sen soğuk almışsın.

Alla zano Allah biliyor.

allafıranga bıyayenı-bıyayış alafranga olmak.

allafıranga dı alafrangada.

allafıranga ra alafrangadan.

allafıranga alafranga, yabancı işi, modern iş vb.

allafırangayinı kerdenı-kerdış alafrangalılık etmek.

allafırangayinı alafranga olma durumu.

allafırangayın bı alafırangaliydi.

allafırangayına alafrangalıdır (dişil).

allafırangayıney alafranga olma durumu.

allafırangayıno alafrangalıdır (eril).

allafırangayını bi alafrangaliydi (dişil).

allakerimo ma rê Allah kerimdir bize.

allakerimo Allah kerimdir.

allamet (Ar) belirti, işaret, iz, nişan vb.

allamet (Ar) büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey.

allamet beli bıyayenı-bıyayış alamet belirlemeleri ortaya çıkmak.

allamet nişan dayenı-dayış alamet belirtisini göstermek.

allamet alamet, felaket belirtisi.

allameta Ellay Allahın alameti.

allametan xo nişan da alametler kendini belirledi, belirti.

allametê cı belli bı alameti belli oldu.

allametê dınyay dünyanın alametleri.

allametê Ellay Allahın alameti.

allametê gırani büyük felaketler, ağır alametler.

allametê gırdi büyük alametler, felaketler.

allasinenê bêri Allahını seversen gel.

allasinenê destê xo pa menı Allahını seversen ellini vurma.

allasinenê ey rıhat verdı allahını seversen onu rahat bırak.

allasinenê Allahını seversen.

Allauteala yüce allah, cenabi Allah anlamında kulanılır.

allawekil mı nêberdo yemin ederim ben götürmemişim.

allawekil ti yê raşt nêvanê yemin ederim sen doğru söylemiyorsun.

allawekil to berdo yemin ederim sen götürmüşsün.

Allawekil Allah şahidimdir yemini, bir yemin etme sözcüğüdür.

Allay kenê Allahına.

Allay sinenê Allahını seversen.

allay ser ez sond wena Allahın üzerine yemin ederim.

alle zano tı bol nêweşê Allah bilir sen çok hastasın?

allo (Fr) bir seslenme veya telefon konuşmasında kullanılan sözcük.

allo, tı kamê alo, sen kimsin?

alman (Fr) cermen soyundan olan bir halk ve bu halktan olan kimse.

almani 1-almanca, alman dili, 2-alman halkından olan.

almanki alman dili, almanca.

almanya almanya.

almanıc alman halkından olan kimse, almanlı (eril).

almanıcı alaman halkından olan kimse, almanlı (dişil)

almanıj alman halkından olan kimse, almanlı (eril).

almanıjı alman halkından olan, almanlı (dişil)

almanız alman halkından olan kimse, almanlı (eril).

almanızı alaman halkından olan kimse, almanlı (dişil)

almas (elmas, almos) elmas.

almasi elmaslar.

almasinı kerdenı-kerdış elmascılık yapmak.

almasinı elmascılık.

almast (elmast) elmas.

almasın elmaslı.

almos elmas.

almosi elmaslar.

almosın elmaslı.

aloqna katlayıp topladı:

aloqnaye gelişi güzel katlanıp toplanmış, katlanmış olan.

aloqnayenı-aloqnayış 1-gelişi güzel toplayıp katlama, 2-toz, toprak, çamur vb. şeylerin içinde yuvarlatma ve batırma.

aloqnayox gelişi güzel toplayıp katlayan.

aloqnayın gelişi güzel katlanıp toplanmış olan.

aloziya (qırmıçiya) koptı (ot vb. şeylerin kökten kalkmıyarak kopması).

alozknayenı-alozknayış birbirine karıştırma.

alozna kökünden kopardı.

aloznaye birbirine karışmış olan.

aloznayenı-aloznayış birbirine katmak, yolmak, karmakarışık etmek (saç vb. şeylerin birbirine karışma durumu).

aloznayox birbirine karıştıran kimse.

alozyaye birbirine karışmış olan.

alozyayenı-alozyayış birbirine karışma, karmakarışk olmak, yolunmuş olmak (saç vb. şeylerin birbirine karışma durumu).

alternatif (Fr) yöntem, seçenek, seçilebilecek başka yol.

alternatifna çıniyo başka bir alternatif yoktur.

altkerdenı-kerdış alt etmek, yenmek.

altun altın.

altunên altınlı.

altuni (Ar) altın renginde olan.

altunın altınlı.

alu çekerdenı-çekerdış tükürmek, tükürük atmak.

alu çekerdox tükürükçü.

alu kerde tükürüklenmiş olan.

alu kerdenı-alu kerdış tükürüklemek.

alu kerdox tükürükleyen.

alu rokerdenı-rokerdış bir yere tükürük dökmek (genelde oyun oynarken)

alu rokerdox bir yere tükürük döken.

alu tükürük.

aluc alıç.

aluca (bir) alıç.

alucêr alıç ağacı.

alucey alıçlar.

aluci alıçlar.

aluşk sur kırmızı dudaklı.

aluşk yanak.

aluşkın yanaklı.

aluwe çiçek çıkarma hastalığı.

aluya mari yılanın zehiri, tükürükü.

aluya zıwani dilin tükürüğü.

aluyın tükürüklü.

alvaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak, dost olmak.

alvaz arkadaş, dost.

alvaza arkadaştır (dişil).

alvazey kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

alvazey arkadaşlık.

alvazi arkadaşlar.

alvazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

alvazinı arkadaşlık.

alvazo arkadaştır (eril).

alvêr bıyayenı-bıyayış alış veriş olmak.

alvêr dı alış verişte.

alvêr kerdenı-kerdış alış veriş yapmak.

alvêr kerdox alış veriş yapan kimse.

alvêr alış veriş.

alvêra alış verişle.

alvêrinı kerdenı-kerdış alış veriş yapmak.

alvêrinı alış veriş.

alvoz arkadaş, dost, yoldaş.

alwe bir nevi deri hastalığı.

alwey vete küçük çıban veya çiçek çıkarmış olan.

alwey vetenı-vetış küçük çıban veya çiçek çıkarmak.

alwey vetox küçük çıban veya çiçek çıkaran kimse.

alwey 1-küçük çıban, 2-çiçek hastalığı.

alweyın küçük çıbanlı.

alüminyum (Fr) bir element adı.

alüminyum dı alimunyumda.

alüminyum ra vıraştenı-vıraştış aliminyumdan yapmak, yapılmak.

alüminyumın aliminyumlu.

alıç kırlarda ve ormanlar içinde yetişen bir ağaç ve bu ağacın meyvesi.

alıcêr-alıçêr alıç ağacı.

alış verış bıyayenı-bıyayış alış veriş olmak.

alış verış dı alış verişte.

alış verış kerdenı-kerdış alış veriş yapmak.

alış verış kerdox alış veriş yapan kimse.

alış verış ra alış verişten.

alış verış alıp vermek, alışveriş.

alış verışa alış verişle.

alışk yanak.

alışkın yanaklı.

alıjiyayenı-alıjiyayış dolanmak, sarılmak.

alıjiyay dolandılar, sarıldılar.

alıjiyay pêro birbirine dolandılar, birbirine sarıldılar.

alıjyayenı-alıjiyayış dolanmak, sarılmak.

alıjyay dolandılar, sarıldılar.

alıjyay pêro birbirine dolandılar, birbirine sarıldılar.

alıjna doladı, sardı.

alım arde fırsata getirilmiş olan.

alım ardenı-ardış fırsata getirmek.

alım ardox fırsata getiren kimse.

alım 1-bilen, okuyan kişi, bilgin, 2-bir şeyi fırsata getirmek, mevzisine döşürmek.

alıma alimdir, bilgindir (dişil).

alımey kerdenı-kerdış alimlik yapmak, bilgiçlik tasarlamak.

alımey alim olma durumu.

alıminı kerdenı-kerdış alimlik yapmak, bilgiçlik tasarlamak.

alıminı alimlik.

alımo bilgindir, alimdir, bilgilidir (eril)

alımın alımlı, fırsatlı.

alınç erik.

alıqna astı.

alıqnaye astırılmış olan.

alıqnayenı-alıqnayış asmak, idam etmek.

alıqyayenı-alıqyayış asılmak, askıya takılmak.

alıs veris bıyayenı-bıyayış alış veriş olmak.

alıs veris dı alış verişte.

alıs veris kerdenı-kerdış alış veriş yapmak.

alıs veris kerdox alış veriş yapan kimse.

alıs veris ra alış verişten.

alıs vêris alışveriş.

alıs veris alışveriş.

alıs verisa alış verişle.

alıs vêrıs bıyayenı-bıyayış alış veriş olmak.

alıs vêrıs dı alış verişte.

alıs vêrıs kerdenı-kerdış alış veriş yapmak.

alıs vêrıs kerdox alış veriş yapan kimse.

alıs vêrıs ra alış verişten.

alıs vêrısa alış verişle.

ama (Ar) kör, gözleri görmeyen.

ama (hema) ama, fakat, ancak.

ama bıyaye kör olmuş olan.

ama bıyayenı-bıyayış kör olmak.

ama kerde kör olmuş olan.

ama kerdenı-kerdış kör etmek.

ama kerdox kör eden kimse.

ama ma se kerê fakat biz ne yapalım?

ama to nêkerd fakat sen yapmadın.

ama zey to niyo fakat senin gibi değildir.

ama 1-geldi, 2-lakin, yahut, fakat, vb. anlamlarda kulanılır.

amac erişilmek istenen sonuç, maksat, hedef.

amacê cı bıyayenı-bıyayış amacı, gayesi olmak.

amacê mı wertedıro amacım ortadadır.

amacê to amacın.

amacêdê cı bir amacı.

amacın amaçlı.

amade bıbı hazırlanmıştı.

amade bıyaye hazır olmuş olan.

amade bıyayenı-bıyayış hazır olmak.

amade bıyayox amade olan.

amade kerd bı hazırlamıştı.

amade kerde hazırlanmış olan.

amade kerdenı-kerdış amade etmek, hazırlamak.

amade kerdo hazırlamış.

amade kerdox hazırlayan, derleyen kimse.

amade bir işi yapmaya hazır.

amadeya hazırdır (dişil).

amadeyo hazırdır (eril).

amaşkül akrep.

amaşküla pede dayena merd akrep ısırmayla öldü.

amaşküli da pede akrep ısırdı.

amaşküli akrepler.

aman (aman) şikayetlenme anlamında kullanılır.

aman (Ar) 1-usanç ve öfke anlatır, 2-dikkat uyandırma, bir suçun bağışlanmasında veya yardım istemede kullanılır.

aman aman aman aman

aman bıkı aman et.

aman cı nêdayenı-nêdayış aman vermemek, göz açtırmamak.

aman duman aman-duman.

aman eman aman aman.

aman kerd bı aman etmişti.

aman kerde aman etmiş olan.

aman kerdenı-kerdış ilallah etmek, yardım istemek.

aman kerdox aman eden kimse.

aman medı cı aman verme.

aman mekı aman etme.

aman nêdanayenı-nêdanayış aman vermemek.

aman nêdano cı aman vermiyor.

aman nêdayenı-nêdayış aman vermemek.

aman nêdayox aman vermeyen kimse.

aman u yaman aman ve yaman.

amanc amaç, gaye, erişilmek istenen sonuç.

amancê ma gayemiz.

amancê mı amacım, gayem.

amanet (Ar) 1-korunmak, göz kulak olması için bir yere veya birine bırakılan şey, eşya, kimse vb, 2-birisi ile gönderilen şey.

amanet bıyaye emanet edilmiş olan.

amanet bıyayenı-bıyayış emanet olmak.

amanet kerd emanet etti.

amanet kerde emanet edilmiş olan.

amanet kerdenı-kerdış emanet etmek.

amanet kerdox emanet eden kimse.

amanet emanet.

amaneta emanettir (dişil).

amanetci ücret karşılığı eşyayı alı koyan kimse.

amanetcinı kerdenı-kerdış emanetcilik yapmak.

amanetcinı emanetcilik.

amanetcılıxey emanetçilik.

amanetê to sana emanet.

amanetey emanet etme durumu.

amaneteya ma hetı maneno emanet ile yanımızda kaliyor.

amaneteya emanetle.

amaneto emanettirr (eril).

amanetın emanetlı.

amar bıyaye seçilip temizlenmiş olan.

amar şeçip temizleme işi (tahıl vb. şeylerde), tarlanın taşlarını ve otlarını seçmek, sürülür hale getirmek.

amar bıyayenı-bıyayış seçilip temizlenmek.

amar kerdenı-kerdış taş, ot vb. temizlemek, sürmek, bakımını yapmak.

amare bıyayenı-bıyayış seçilip temizlenmek.

amare kerdenı-kerdış taş, ot vb. temizlemek, sürmek, bakımını yapmak.

amare tarla vb. gibi ekim yerlerinin bakımı, sürmesi, temizlenmesi.

amareyın seçilip temizlenmiş olan.

amator (Fr) bir işi zevki için yapan kimse.

amator bıyaye amator olmuş olan.

amator bıyayenı-bıyayış amator olmak.

amatorey kerdenı-kerdış amatörlük yapmak.

amatorey kerdox amatörlük yapan kimse.

amatorey amatörlük.

amay war aşağiya indiler.

amay geldiler.

amaya kördür (dişil).

amaye gelmiş olan.

amayenı-amayiş gelme, gelmek.

amayinı kör olma durumu, körlük.

amayo kördür (eril).

amayox gelen.

amayın kör olma durumu, körlük.

ambalaj (Fr) eşyayı sarmaya yarayan kağıt, tahta, plastik gibi malzeme.

ambalaj bıyaye ambalaj olmuş olan.

ambalaj bıyayenı-bıyayış ambalajlanmak.

ambalaj kerde ambalajlanmış olan.

ambalaj kerdenı-kerdış ambalajlamak.

ambalaj kerdox ambalajlayan kimse.

ambalajci ambalaj işleri yapan kimse.

ambalajcinı ambalajcılık.

ambalajinı ambalajlık.

ambalajlıxey ambalajcılık.

ambalajın ambalajlı, ambalaj edilmiş.

ambar kerd bı depolamıştı.

ambar kerd depoladı.

ambar kerde ambarlanmış olan.

ambar kerdenı-kerdış ambarlamak.

ambar kerdox ambarlayan.

ambar tahıl, yiyecek ve bazı eşyaların konulup saklandığı yer, depo.

ambarci ambarcı.

ambarcinı dı ambarcılıkta.

ambarcinı kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

ambarcinı kerdox ambarcılık yapan kimse.

ambarcinı ra ambarcılıktan.

ambarcinı ambarcılık.

ambarcinı ambarcılık.

ambarciya ambarcıdır (dişil).

ambarciyo ambarcıdır (eril).

ambarcılıxey keno ambarcılık yapiyor.

ambarcılıxey kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

ambarcılıxey ambarcılık.

ambarek (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

ambarek bo mübarek olsun.

ambarek bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

ambarek kerdenı-kerdış kutlamak.

ambarek kerdox kutlayan

ambargo (Ìsp) bir malın serbest sürümünü engelemek için konulan yasak.

ambargo na ser ambargo koydu.

ambargo ronayenı-ronayış ambargo indirmek, ambargo koymak.

ambargo ser naye ambargo konulmuş olan.

ambargo ser nayenı-nayış ambargo üstüne koymak.

ambargo ser nayox ambargo koyan.

ambarvan (embarci) ambarcı.

ambarık (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

ambarık bo mübarek olsun.

ambarık bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

ambarık kerde kutlanmış olan.

ambarık kerdenı-kerdış kutlamak.

ambarık kerdox kutlayan

ambarık 1-kutlu, kutlama, 2-mübarek.

ambaz (hembaz) arkadaş, dost, yoldaş.

ambaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak.

ambaza arkadaştır (dişil).

ambazek arkadaş olma durumu, arkadaş.

ambazey (enbazey) arkadaşlık, yoldaşlık, dostluk vb.

ambazey kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

ambazi arkadaşlar.

ambazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

ambazinı arkadaşlık.

ambazo arkadaştır (eril).

ambeli güzel kokulu.

amber (Ar) güzel koku.

amberın mis kokulu.

amberıno mis kokuludur.

amberyan komşu.

amberyaninı komşuluk.

amblem (Fr) soyut bir şeyin sembolü olan belirtke.

amblem vıraştenı-vıraştış amblem yapmak.

amblemê parti partinın amblemi.

ambleminı amblemcilik.

amblemın amblemli.

ambulans (Fr) cankurtaran, acil işlerde kulanılan hasta arabası.

ambıryan bıyaye komşu olmuş olan.

ambıryan bıyayenı-bıyayış komşu olmak.

ambıryan kerde komşu edilmiş olan.

ambıryan komşu.

ambıryanê ma bol rındiyê komşularımız çok iyidirler.

ambıryaney kerdenı-kerdış komşuluk yapmak.

ambıryaney kerdox komşuluk yapan kimse.

ambıryaney komşuluk.

ambıryani komşular.

ambıryaninı komşuluk.

amê bi gelmişti (dişil).

amê ga çiftleşmeye geldi.

amê keye eve geldi.

amê ra mayalanmış.

ame bermi kerdenı-kerdış ağlatıldı.

ame biya gelmişti.

ame bı gelmişti.

ame bırnayenı-bırnayış kesildi.

ame ca yerine geldi.

ame caardenı-caardış yerine getirildi.

ame cawıtenı-cawıtış çiğnendi.

ame cı sere başına değdi

ame cıkerdenı-cıkerdış kesildi.

ame şımıtenı-şımıtış içildi.

ame ga hayvanlarda boğaya gelme, çiftleşme.

ame herunı yerine geldi.

ame kerdenı-kerdış yapıldı.

ame keye eve geldi.

ame komkerdenı-komkerdış toplandı, toplatıldı.

ame kotenı-kotış kemirildi.

ame kıştenı-kıştış öldürüldü.

ame meydan meydana geldi, düzetildi.

ame pakkerdenı-pakkerdış temizlendi.

ame paykerdenı-paykerdış basıldı.

ame ra mayalandı.

ame ray ser yollun üstüne geldi.

ame ray yolla geldi.

ame rotenı-rotış satıldı.

ame sere dı başına geldi.

ame sıtar kerdenı-kerdış korundu.

ame vatenı-vatış söylendi.

ame viri hatırına geldi.

ame vıraştenı-vıraştış yapıldı.

ame waştenı-waştış istendı.

ame war aşağı indi.

ame wendenı-wendış okundu.

ame werdenı-werdış yenildi.

ame xapeynayenı kandırıldı.

ame xoradayenı-xoradayış giyildi.

ame zanayenı-zanayış bilindi.

ame zıwan dile getirildi.

amê geldi (dişil)

ame geldi (eril)

amel (Ar) ishal.

amel bıyaye amel olmuş olan.

amel bıyayenı-bıyayış amel olmak.

amel kerde inanmış olan.

amel kerdenı-kerdış inanmak.

amel kerdox inanan kimse.

amel nêkena inanmiyor (dişil).

amel nêkenê inanmiyorlar.

amel nêkeno inanmiyor (eril).

amel nêkerde inanmamış olan.

amel nêkerdenı-nêkerdış inanmamak.

amel nêkerdox inanmayan.

amel inanma, emin olma.

amele (Ar) işçi, emekçi, kaba işte çalıştırılan işçi.

amele bıyaye işçi olmuş olan.

amele bıyayenı-bıyayış işçi olmak.

amelelıxey kerdenı-kerdış amelelik yapmak.

amelelıxey amelelik.

ameley ameleler.  

ameleyinı kerdenı-kerdış amelelik yapmak.

ameleyinı amelelik.

ameliyat (Ar) operasyon, ameliyat.

ameliyat bi ameliyat oldu (dişil).

ameliyat biyo ameliyat olmuş.

ameliyat bı ameliyat oldu (eril).

ameliyat bıyaye ameliyat olmuş olan.

ameliyat bıyayenı-bıyayış ameliyat olmak.

ameliyat dı ameliyatta.

ameliyat kerd ameliyat etti.

ameliyat kerde ameliyat edilmiş olan.

ameliyat kerdenı-kerdış ameliyat etmek.

ameliyat kerdo ameliyat etmişler.

ameliyat kerdox ameliyat eden kimse.

ameliyat kerdı ameliyat etti.

ameliyat ra ameliyattan.

ameliyata ameliyatla.

ameliyatey ameliyat etme durumu.

ameliyatxane (Ar+Far) hastaların ameliyat edildiği yer.

ameliyatın emeliyatlı (eril).

ameliyatını ameliyatlı (dişil).

amelın ishallı.

amelıyat (Ar) operasyon.

amelıyat bıyaye ameliyat olmuş olan.

amelıyat bıyayenı-bıyayış ameliyat olmak.

amelıyat kerde ameliyat edilmiş olan.

amelıyat kerdenı-kerdış ameliyat etmek.

amelıyat kerdox ameliyat eden kimse.

amelıyatey ameliyat etme durumu.

amelıyatxane (Ar+Far) hastaların ameliyat edildiği yer.

amelıyatın ameliyatlı.

amên (amin) 1-duadan sonra söylenir, 2-maya, mayalamak,

amên bıyaye-bıyayış mayalanmış.

amên bıyaye mayalanmış olan.

amên kerde mayalanmış.

amên kerdenı-kerdış mayalamak.

amên kerdox maylayan.

amên vatenı-vatış amin söylemek.

amenna (Ar) "inandık, öyledir, doğru" gibi tasdik etmeyı anlatır.

amênın mayalı.

ameriqa amerika,

ameriqanıc amerikalı.

ameriqanıj amerikalı.

ameriqanız amerikalı.

ameriqayıc amerikalı.

ameriqayıj amerikalı.

ameriqayız amerikalı.

ameviri aklına geldi, hatırladı.

amey babetkerdenı-kerdış nitelendirildiler.

amey kıştenı-kıştış öldürüldüler.

amey mı sukda Sêwregı Siverek şehrine geldik.

amey pêser bir araya geldiler.

amey qırkerdenı katledildiler.

amey ravey ileri geldiler.

amey werey barıştılar.

amey geldiler.

ameya dınya dünyaya geldiler (dişil)

ameya keye eve gelmiş (dişil).

ameya kı 1-gelmişim ki, 2-gelmiş ki (dişil).

ameya gelmiş (dişil)

ameyê kı bıvinê gelmişlerki göreler.

ameyê nuşnayenı yazılmışlar.

ameyo dınya dünyaya gelmiş (eril).

ameyo keye eve gelmiş (eril).

ameyo kı gelmiş ki (eril).

ameyo kıştenı-kıştış öldürülmüş.

ameyo nuşnayenı-nuşnayış yazılmış.

ameyo gelmiş (eril)

ameyvi gelmiştiler.

amigo (Ìsp) spor sahalarında seyircileri çoşturan kimse, maskot.

amigocinı kerdenı-kerdış amigoculuk yapmak.

amigocinı amigoculuk.

amigocılıxey kerdenı-kerdış amigoculuk yapmak.

amigocılıxey kerdox amigoculuk yapan kimse.

amigocılıxey amigoculuk.

amigoyey amigo olma durumu, amigoculuk.

amigoyinı kerdenı-kerdış amigoculuk yapmak.

amigoyinı amigoculuk.

amin (Ar) duadan sonra söylenen, Allah kabul etsin anlamında bir sözcük.

amin bı mayalandı.

amin bıyaye mayalanmış olan.

amin bıyayenı-bıyayış mayalanmak.

amin kerde mayalanmış olan.

amin kerdenı-kerdış mayalamak.

amin kerdox mayalayan kimse.

amin kı mayala.

amin mekı mayalama.

amin nêbı mayalanmadı.

amin nêbıyaye mayalanmamış olan.

amin nêbıyayenı-nêbıyayış mayalanmamak.

amin maya, mayalama.

aminın mayalı.

amip (Fr) tatlı sularda yaşiyan tek hücreli canlı.

amir (Ar) bir işte emir verme yetkisi olan kimse, üst, emreden, buyuran.

amiral (Fr) deniz kuvvetlerinde general.

amirallıxey kerdenı-kerdış amirallık yapmak.

amirallıxey amiral olma durumu.

amirallinı amirallık.

amirey kerdenı-kerdış amirlik yapmak.

amirey kerdox amirlik yapan kimse.

amirey amir olma durumu, amirlik.

amirinı kerdenı-kerdış amirlik yapmak.

amirinı amirlik.

amirlıxey kerdenı-kerdış amirlik yapmak.

amirlıxey kerdox amirlik yapan kimse.

amirlıxey amir olma durumu.

amiyayenı-amiyayış gelmek.

amme (Ar) kamu.

ammonyak (Fr) azot ve hidrojen birleşimi olan bir gaz.

ammonyakın ammonyaklı.

ammonyaq (Fr) azot ve hidrojen birleşimi olan bir gaz.

ammonyaqın ammonyaklı.

amna eğdi.

amnan amyayenı-amyayış yaz gelmek.

amnan bıyayenı-bıyayış yaz olmak.

amnan ra amnan yazdan yaza.

amnan ra yazdan.

amnan yaz, yaz mevsimi.

amnanê welatê ma memleketimizin yazı.

amnange yazlık, yazlık yer veya ev.

amnani yazın.

amnanlıx yazlık                           

amnanna bir yaz daha, gelecek yaz.

amnano peyên agustos, yazın son ayı.

amnano verên haziran, yazın ilk ayı.

amnano werteyên temmuz, yazın ortanca ayı.

amnayenı-amnayış eğmek.

amnon (amnan) yaz.

amnon amyayenı-amyayış yaz gelmek.

amnon bıyayenı-bıyayış yaz olmak.

amnon ra amnan yazdan yaza.

amnon ra yazdan.

amnonê welatê ma memleketimizin yazı.

amnonge yazlık, yazlık yer veya ev.

amnoni yazın.

amnonlıx yazlık                           

amnonna bir yaz daha, gelecek yaz.

amnono peyên agustos, yazın son ayı.

amnono verên haziran, yazın ilk ayı.

amnono werteyên temmuz, yazın ortanca ayı.

amnun amyayenı-amyayış yaz gelmek.

amnun bıyayenı-bıyayış yaz olmak.

amnun ra amnan yazdan yaza.

amnun ra yazdan.

amnun yaz, yaz mevsimi.

amnunê welatê ma memleketimizin yazı.

amnunge yazlık, yazlık yer veya ev.

amnuni yazın.

amnunlıx yazlık                            

amnunna bir yaz daha, gelecek yaz.

amnuno peyên agustos, yazın son ayı.

amnuno verên haziran, yazın ilk ayı.

amnuno werteyên temmuz, yazın ortanca ayı.

amo gelmiş, geldi (eril).

amonyaq (Fr) azot ve hidrojen birleşimi olan bir gaz.

amor sayı, rakam.

amoran dı sayılarda.

amoran sayıları.

amordandê sayılarında.

amorde sayılı, sayılmış olan.

amordenı-amordış (hamordenı-hamordış) saymak.

amordena duzhesab düz sayılar.

amordena kokı kök sayılar.

amordena niman yarım sayılar.

amordena parçan parça sayılar.

amordena pêra kemi kerdenı birbirinden eksiltme sayıları.

amordena rêzdanı sıralama sayılar.

amordena saymayla.

amordeyê sayılıdırlar.

amorê panci beşinci sayı.

amori sayılar

amoriyê sayılardır.

amornaye sayılmış olan.

amornayenı-amornayış saymak, saydırmak.

amornayox sayan.

amornişan belirtme sayıları.

amoro 1-sayıdır, 2-saysın?

amorta (Fr) piyangoda ana para kadar ödenen karşılık.

amoryay bi sayılmıştılar.

amoryaye sayılı.

amoryayenı-amoryayış sayılmak.

amorı say.

amorın sayılı, numaralanmış olan.

amper (Fr) elektrik akımında şiddet birimi.

ampul (Fr) lambalara takılıp ışık veren cam şişe.

ampulın ampullu.

amuneke gelmişimki.

amver bı yokuş aşağı indi.

amver bıyayenı-bıyayış yokuş aşagı inmek.

amver bıyayox yokuş aşağı inen kimse.

amver şıyayenı-şıyayış yukariya doğru gitmek, tırmanmak.

amver yukarı, yokuş aşağı inmek.

amverd-amverdı yukariya, yukariya doğru.

amverêni aynı.

amvero yukariya doğru.

amya cı kendisine değdi.

amya herunı yerine geldi.

amya 1-değdi, 2-eğildi.

amyay sere başına değdiler.

amyay werey barıştılar.

amyay 1-eğildiler, 2-değdiler.

amyayena cı geleceği, gelişi.

amyayenda cı dı gelişinde, geleceğinde.

amyayenı-amyayış gelecek, geliş, gelme, gelmek.

amyayox gelen, gelmiş olan, gelici.

amyayışê cı geleceği.

amye viri hatırına geldi.

amı hala.

amıkı hala, bibi.

ambarinı kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

ambarinı ambarcılık.

an (Ar) zamanın bölünemeyecek kadar kısa süre, lahza.

an be an (Ar+Far) her an, dakika dakikasına.

an 1-"an" eki yeri, cinsi beliler ve belirli yapan, 2-isimden isim türeten ekkok-an, dar-an, kay-an, lac-an, bostan-an, 3-"ler, lar" çoğul takılarını oluştururlar.

ana (wına) böyle, şöyle.

ana (wıni) öyle, şöyle.

ana bı indirmişti (nişan vb).

ana cêr aşağiya getiriyor.

ana cor yukariya getiriyor.

ana keye eve getiriyor.

ana sere dı başına getiriyor.

ana sınıfı (Tr) çocukları ilk okul öğrenimine hazırlayan sınıf.

ana war aşağı indiriyor.

ana 1-getiriyor, 2-getirir (dişil), 3-indirdi (hedef indirmek, kurmak)

anadoli anadolu.

analiz (Fr) çözümleme, tahlil.

analiz bıyaye analiz olmuş olan.

analiz bıyayenı-bıyayış analiz olmak.

analiz kerde analiz edilmiş olan.

analiz kerdenı-kerdış analiz etmek, tahlil etmek, çözmek.

analiz kerdox analiz eden kimse.

ananas sıcak ülkelerde yetişen bir ağaç ve bu ağacın meyvesi.

ananasın ananasın.

anane (Ar) gelenek, görenek.

ananewi (Ar) geleneğe dayanan, geleneksel. 

ananeyê ma geleneklerimiz, göreneklerimiz.

ananeyinı gelenekli, görenekli.

ananeyın ananeli.

anarşi (Fr) kargaşa, başıboşluk, devlet denetiminin kalmaması durumu.

anarşi vet anarşi çıkardı.

anarşi vıjiya anarşi çıktı.

anarşik (Fr) anarşi niteliğinde olan.

anarşist (Fr) anarşi ile ilgili olan kimse.

anarşist bıyaye anarşist olmuş olan.

anarşist bıyayenı-bıyayış anarşist olmak.

anarşistey kerdenı-kerdış anarşistlik yapmak.

anarşistey kerdox anarşistlik yapan.

anarşistey anarşist olma durumu.

anarşistinı kerdenı-kerdış anarşistcilik yapmak.

anarşistinı anarşistcilik.

anarşizım (Fr) devletin ortadan kaldırılmasına çalışan öğreti.

anason (Yun) tohumları rakı yapımında kulanılan bir bitki.

anatomi (Fr) insan, hayvan ve bitkilerin yapısını inceleyen bir bilim dalı.

anatomi insanan insan anatomisi.

anatomist (Fr) anatomi ile uğraşan bilimci.

anayasa (Tr) yurtaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.

anayasa vıraştenı-vıraştış anayasa yapmak.

anaye 1-kurulmuş olan atış hedefi, 2-indirilmiş olan.

anayenı-anayış hedef kurmak, hedef için bir şey indirmek.

anayo u nişan gıroto indirmiş ve nişan almış.

anayo indirmiş (nişan vb).

anayox indiren (nişan vb).

anbar kerd bı depolamıştı.

anbar kerd ambarlanmış olan, depoladı.

anbar kerdenı-kerdış ambarlamak, depolamak.

anbar tahıl, yiyecek ve bazı eşyaların konulup saklandığı yer, depo.

anbarci ambarcı.

anbarcinı dı ambarcılıkta.

anbarcinı kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

anbarcinı kerdox ambarcılık yapan kimse.

anbarcinı ra ambarcılıktan.

anbarcinı ambarcılık.

anbarciya ambarcıdır (dişil).

anbarciyo ambarcıdır (eril).

anbarcılıxey keno ambarcılık yapiyor.

anbarcılıxey ambarcılık.

anbarek (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

anbarek bo mübarek olsun.

anbarek bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

anbarek kerdenı-kerdış kutlamak.

anbarek kerdox kutlayan

anbargo (Ìsp) bir malın serbest sürümünü engelemek için konulan yasak.

anbargo na ser ambargo koydu.

anbargo ronayenı-ronayış ambargo indirmek, ambargo koymak.

anbarvan (embarci) ambarcı.

anbarık (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

anbarık bo mübarek olsun.

anbarık bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

anbarık kerdenı-kerdış kutlamak.

anbarık kerdox kutlayan

anbarık 1-kutlu, kutlama, 2-mübarek.

anbaz (hembaz) arkadaş, dost, yoldaş.

anbaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak.

anbaza arkadaştır (dişil).

anbazek arkadaş olma durumu, arkadaş.

anbazey (enbazey) arkadaşlık, yoldaşlık, dostluk vb.

anbazey kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

anbazey arkadaşlık.

anbazi arkadaşlar.

anbazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

anbazinı arkadaşlık.

anbazo arkadaştır (eril).

anbeli güzel kokulu.

anber (Ar) güzel koku.

anberyan komşu.

anberyaninı komşuluk.

ancax biro ancak gele, ancak gelir.

ancax bıvina odur göreyim, ancak göreyim.

ancax ez bıvina kı bısınasna ancak göreyim ki taniyayım.

ancax 1-yalnız, sadece, lakin, ama, 2-olsa olsa, en çok gibi sözcükler.

ancêna çekiliyor (dişil)

ancena çekiyor (dişil)

ancênê çekiliyorlar.

ancenê çekiyorlar,

ancêno cı saldıriyor veya saldıriya teşebüs ediyor.

ancêno çekiliyor (eril)

anceno çekiyor (eril).

ancenı-ancış çekme, çekmek.

anci yine.

ancina ame yine geldi.

ancina berma tekrar ağladı.

ancina hüwa yine güldü.

ancina tekrar kerd yine tekrarladı.

ancina va yine söyledı.

ancina yine, tekrar, bir daha.

anciya cı saldırdı.

anciyaye çekilmiş olan.

anciyayenı-anciyayış çekilme, çekilmek, kökten sökülmek.

ancyay çekildiler.

ancyaye çekili.

ancyayenı-ancyayış 1-çekilmek, 2-birisine saldırma, hucuma geçme.

ancyayox 1-çekilen, 2-çekingen.

ancıya cı saldırdı, saldırrıda bulundu

ancıya 1-çekıldı, 2-saldırıda bulundu.

ancıyay çekildiler.

ancıyaye çekilmiş olan, saldırıda bulunmuş olan.

ancıyayenı-ancıyayış 1-çekilmek, 2-saldıriya teşebüs etmek.

ancıyayox çekilen, saldıriya geçen.

and o kadar.

andal yatak yüklüğü (yataklar konulan yer).

anê meydan meydana getirirler.

anê pêser topluyorlar, bir araya getiriyorlar.

anê zıwan dile getirirler.

anê 1-getiriyorlar, 2-getirirler.

anemi (Fr) kansızlık, kansızlık hastalığı.

anena indiriyor (nişan vb) (dişil).

aneno indiriyor (nişan vb) (eril).

anentezi (Fr) doyum yetimi.

angaje (Fr) sözle veya yazılı olarak bağlanma.

angaje bıyaye angaje olmuş olan.

angaje bıyayenı-bıyayış angaje olmak.

angaje bıyayox angaje olan.

angaje kerde angaje edilmiş olan.

angaje kerdenı-kerdış birini söz veya yazı ile bağlamak, angaje etmek.

angaje kerdox angaje eden kimse.

angarya (Yun) ücret vermeden yaptırılan iş, ücretsiz hizmet.

angarya kar kerde angarya iş yapmış olan.

angarya kar kerdenı-kerdış angarya iş yapmak.

angarya kar kerdox angarya iş yapan.

ani (Ar) bir anda oluveren, apansız, birdenbire.

ani bı ani oldu.

ani bıyayenı-bıyayış ani veya aniden olmak.

ani: rehm-ani, nur-ani, roş-ani, veyş-ani, teyş-ani, bewr-ani.

anide (Ar) bir anda, birden, hemen.

anide vıjya mı verni birden bire önüme çıktı.

anka (Ar) masallarda adı geçen bir kuş.

anket (Fr) soruşturma, araştırma, sormaca.

anket vıraştenı-vıraştış bir konuyu soruşturup araştırma yapmak.

anket vıraştox anket yapan kimse.

anketci soruşturmacı.

anketcinı kerdenı-kerdış anketcilik yapmak.

anketcinı anketcilik.

anketcılıxey anketçilik.

anketinı kerdenı-kerdış anketcilik yapmak.

anketinı anketcilik.

anketın anketli.

anlaşma (Tr) anlaşma, uyuşma, itilaf.

anlaşma vıraştenı-vıraştış anlaşmak, anlaşma yapmak.

anlaşmayın anlaşmalı.

anlam (Tr) anlam.

anlam dayenı-dayış anlam vermek.

anlam dayox anlam veren kimse.

anlam nêdano cı mana vermiyor.

anlam nêdayenı-nêdayış anlam vermemek.

anlam nêdayox anlam vermeyen.

ano cêr aşağı indiriyor, getiriyor.

ano cı ver önüne getiriyor.

ano meydan meydana getirir.

ano pêser topliyor.

ano to sere dı başına getirir.

ano war aşağiya indiriyor.

ano zıwan dile getiriyor.

ano getiriyor (eril).

anofel (Fr) sıtma mikrobunu taşiyan bir tür sivri sinek.

anolmal (Fr) alışılmışa ve kurala aykırı olan, gayri tabii, dengesi bozuk.

anolmalo kurala aykırıdır.

anonim (Fr) ortaklık, ortaklaşa kurulan kuruluş.

anonim şirket rona ortaklık şirket kurdu.

anons (Fr) duyuru, duyurma.

anons bıyaye anons edilmiş olan.

anons bıyayenı-bıyayış anons edilmek.

anons kerde anons edilmiş olan.

anons kerdenı-kerdış anons etmek, duyurmak.

anons kerdox anons eden.

anormal bıyaye anormal olmuş olan.

anormal bıyayenı-bıyayış anormal olmak.

anormala anormaldır (dişil).

anormaley anormal olma durumu, delilik.

anormalinı anormallık.

anormallıxey anormal olma durumu.

anormalo anormaldır (eril).

anoyo budur, işte budur.

ansiklopedi (Fr) öğretim, bilim ve sanat dallarını inceleyen eser.

ansiklopedi wendenı-wendış ansiklopedi okumak.

ansiklopedi wınyayenı-wınyayış ansiklopediye bakmak.

ant bı çekmişti.

ant xo ser üstüne çekti, başına çekti.

ant xo üstüne çekti, meckendini korkaklığa vurmak.

ant çekti.

antari entari.

antartika antartika.

antartiqa antartika.

antartiqayıc antartikalı.

antartiqayıj antartikalı.

antartiqayız antartikalı.

antayey çekilmiş olanlar.

ante çekili, çekilmiş olan.

antê çekiyordu.

antên (Fr) anten, dalgaları toplama ve yayma cihazı.

antên vıraştenı-vıraştış anten yapmak.

anten anten.

antena çekmekle.

antênci antencı.

antêncinı antencilik.

antênê televizyoni televizyon antenı. 

antenı-antış çekmek, germek.

antênın antenli.

anti (Fr) aykırı, karşıt.

anti çektiler.

antibiyotik (Fr) bir çok mikroba karşı kullanılan penisilin, streptomisin gibi maddelerin ortak adı.

antibiyotikın antibiyotikli.

antidemokratik (Fr) demokrasiye aykırı olan, demokrasi karşıtı.

antifriz (Ìng) sıvıya katılıp o sıvının donma derecesini düşürüp donmasını önleyen bir madde.

antik (Fr) ilk çağ uygarlıkları ile ilgili olan şeyler.

antika (Ìt) eski çağlardan kalma eser veya tarihi değeri eski olan eşya.

antikaci antika eşya veya eser toplayan veya satan kimse.

antikacinı kerdenı-kerdış antikacılık yapmak.

antikacinı antikacılık.

antikacılıxey antika eşya veya eserlerle uğraşma işi.

antikalıx antikalık.

antikayo eski çağlardan kalmadır.

antikayın antikalı.

antikinı antikacılık.

antiko eski çağlardan kalmadır.

antikomünist (Fr) Komünizme karşı.

antikomünizım (Fr) Komünizm aleytarlığı.

antiq (Fr) ilk çağ uygarlıkları ile ilgili olan şeyler.

antiqa (Ìt) eski çağlardan kalma eser veya tarihi değeri eski olan eşya.

antiqaci antika eşya veya eser toplayan veya satan kimse.

antiqacinı kerdenı-kerdış antikacılık yapmak.

antiqacinı antikacılık.

antiqacılıxey antika eşya veya eserlerle uğraşma işi.

antiqalıx antikalık.

antiqayo eski çağlardan kalmadır.

antiqayın antikalı.

antiqinı antikacılık.

antiqo eski çağlardan kalmadır.

antiqomünist (Fr) Komünizme karşı.

antiqomünizım (Fr) Komünizm aleytarlığı.

antiparantez (Fr) söz arasında, sırası gelmişken, belirtme.

antitez (Fr) karşı sav.

antoloji (Fr) yazarların, bestecilerin eserlerinden alınmış seçme parçalardan oluşan kitap.

antox çeken, çekici.

antraman (Fr) spor dalında yapılan alıştırma veya hazırlık çalışması, idman.

antraman kerde antraman yapmış olan.

antraman kerdenı-kerdış antrenman yapmak.

antraman kerdox antraman yapan kimse.

antramaney antramanlık.

antramanın antrenmanlı.

antre (Fr) giriş, giriş kapısı.

antrenor (Fr) bir spor dalında sporcuları, eğiten, yetiştiren ve çalıştıran kişi.

antrenorey kerdenı-kerdış antrenörlük yapmak.

antrenorey antrenörlük, çalıştırıcılık.

antrenorinı antrenörlük.

antxo üstüne çekti, kendine çekti.

anux kekik otu.

anver bancı yukariya doğru çek.

anver meyni yukariya bakma.

anver 1-önüne çekti, 2-yukarı, yukariya doğru.

anverd aşağı, aşağı doğru.

anverdı yukariya, yukariya doğru.

anvero şı yukariya doğru gitti.

anvero yukarı.

anüs (Fr) sindirim kanalının son bölümündeki çıkış deliği.

anı (Tr) hatıra.

anışiyayenı-anışiyayış 1-konmak, 2-şişkinlik vb. şeylerin dinmesi, şişkinliğin giderilmesi.

anışt bı 1-konmuştu, 2-şişkinliği giderilmişti.

anışt 1-kondu (kuş vb. konmak), 2-şişkinliğin giderilmesi.

anışte 1-konmuş olan, 2-şişkinliği giderilmiş olan.

anıştenı-anıştış 1-konmak, 2-şişkinlik vb. şeylerin dinmesi, şişkinliğin giderilmesi.

anışto 1-konmuş, 2-şişkinliği gitmiş.

anıştox 1-konan, 2-şişkinliği giderilen.

anıka ame şimdi geldi.

anıka ez mısnena to şimdi ben sana gösteririm.

anıka tiya bı şimdi burdaydı.

anıka aha şimdi, hemen şimdi.

anıt (Tr) anıt, abide, sembol niteliğinde mezar.

anıt vıraştenı-vıraştış anıt yapmak.

anıt vıraştox anıt yapan kimse.

anıtın anıtlı.

ap wısıb amca yusuf.

ap amca.

apandis (Fr) kör bağırsağın ince bir parmak gibi olsn son bölümü.

apandis bıyaye apandist olmuş olan.

apandist bıyayenı-bıyayış apandist olmak.

apartman (Fr) birkaç katlı ve her katında bir veya birkaç daire bulunan bina.

apartmanê hewti yedinci apartman.

apcıni amca karısı.

apcıniya mı amcamın karısı.

apê mı no amcamdır.

apê mı amcam.

apey 1-amcalık, 2-arkadaki, 3-geri, iade.

apkeyna amca kızı.

apo wısıb amca yusuf.

apo amca, babanın erkek kardeşi.

aporız otlaklı, bataklı ve sakin bir ova.

april (Yun) nisan ayı.

aptal (Ar) 1-zekası pek gelişmemiş, 2-azarlama, küçümseme seslenişi.

aptal bıyaye aptallaşmış olan.

aptal bıyayenı-bıyayış aptal olmak.

aptaley kerdenı-kerdış aptallık yapmak.

aptaley kerdox aptallık yapan kimse.

aptaley aptallık, aptallaşma.

aptaleya aptalca.

aptalinı aptallık.

aptallıxey aptallık.

apık sapık qısey kerdenı-kerdış apık sapık konuşmak.

apık sapık saçma sapan ve düşünmeden söylenen söz.

aqabinde (Ar) hemen ardından, hemen arkadan.

aqabinde qısey kerdenı-kerdış arkasında konuşmak.

aqademi (Fr) 1-yüksek okul, 2-bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.

aqademi dı waneno akademide okuyor.

aqademi wendenı-wendış akademi okumak.

aqademicılıxey akademicilik.

aqademik (Fr) 1-akademi ile ilgili, 2-bilimsel niteliği olan.

aqademisyen (Fr) akademi üyesi.

aqademisyeney keno akademi üyeliğini yapiyor.

aqademisyeney akademi üyesi olma durumu.

aqbaba (Tr) gözleriyle uzakları çok iyi görebilen ve leş yiyen yırtıcı bir kuş.

aqçe 1-küçük gümüş para, 2-her tür madeni para.

aqçena bir akçe daha.

aqçey akçeler.

aqçeyê bir akçe.

aqedemi (Fr) 1-yüksek okul, 2-bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.

aqelşna bı yarmıştı.

aqelşna yardı.

aqelşnaye yarılmış olan.

aqelşnayenı-aqelşnayış yarmak, ortadan ikiye bölmek.

aqelşnayox yaran, yarıcı.

aqelşneno yariyor.

aqelşyaye yarılmış olan, yarık.

aqelşyayenı-aqelşyayış yarılmak.

aqelşyayo yarılmış, yarık.

aqelsna bı yarmıştı.

aqelsnaye yarılmış olan.

aqelsnayenı-aqelsnayış yarmak, ortadan ikiye bölmek.

aqelsnayox yaran, yarıcı.

aqelsneno yariyor.

aqelsıya yarıldı.

aqelışna bı yarmıştı.

aqelışna yardı.

aqelışnaye yarılmış olan.

aqelışnayenı-aqelışnayış yarmak.

aqelışnayox yaran, yarıcı.

aqelışnê yarın, ortadan ikiye bölün.

aqelışneno yariyor.

aqelışnı yar.

aqelışyaye yarılmış olan, yarık.

aqelışyayenı-aqelşyayış yarılmak.

aqelışyayo yarılmış, yarık.

aqelısna bı yarmıştı.

aqelısnaye yarılmış olan.

aqelısnayenı-aqelsnayış yarmak, ortadan ikiye bölmek.

aqelısnayox yaran, yarıcı.

aqelısneno yariyor.

aqelısnı yar.

aqelısyaye yarılmış olan, yarık.

aqelısyayenı-aqelşyayış yarılmak.

aqelısyayo yarılmış, yarık.

aqelısıya yarıldı.

Aqeytenın bölücü.

aqibet (Ar) son, sonuç, eninde sonunda.

aqibetê cı xırabo sonu, akibeti kötüdür.

aqibetê cı akibeti.

aqibetê ma akibetimiz.

aqit (Ar) 1-karşılıklı uygun irade beyanları ile hukuki yünden gerçekleşen işlem, sözleşme, mukavele, kontrat, 2-nikah.

aqit 1-şurup, cıvık pekmez, 2-net.

aqito 1-nettir, 2-pekmez şurubudur.

aqli (Ar) akılla ilgili, akla dayanan.

aqliyat (Ar) akıl yolu ile kazanılan bilgiler.

aqliye (Ar) akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu.

aqliyeci akıl hastalıkları uzmanı.

aqlıselim (Ar) sağ duyu.

aqort (Fr) 1-bir çalgıyı ayarlama, 2-armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi.

aqort dayenı-dayış akort vermek.

aqort kerdenı-kerdış akort etmek.

aqort kerdox akort eden.

aqortci piyano ve org gibi müzik aletlerini ayarlayan kimse.

aqortinı akortculuk.

aqortın akort edilmiş olan.

aqran (Ar) yaşıt, yaşça denk olan.

aqranê mı benim yaşıtım.

aqranê pê bıyayenı-bıyayış yaşıt olmak.

aqranê pê yê yaşıttırlar.

aqranê to senin yaşıtın.

aqraney yaşıtlık.

aqraninı yaşıt olma durumu.

aqrobasi (Fr) cambazlık, akrobatlık.

aqrobasinı kerdenı-kerdış cambazlık, akrobatlık yapmak.

aqrobasinı cambazlık, akrobatlık etme durumu.

aqrobat (Fr) cambaz.

aqrobat bıyayenı-bıyayış cambaz olmak.

aqrobata akrobattır (dişil).

aqrobatey kerdenı-kerdış cambarlık yapmak.

aqrobatey kerdox cambazlık yapan kimse.

aqrobatey cambazlık.

aqrobatinı kerdenı-kerdış cambazlık yapmak.

aqrobatinı cambazlık, akrobatlık etme durumu.

aqrobato akrobattır (eril).

aqsê cı tersi.

aqsi (Ar) ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi, ters giden.

aqsilıxey aksilik.

aqsinı aksilik.

aqsiseda (Ar) ses, yankı.

aqsiya aksidir (dişil).

aqsiyey aksilik.

aqtor (Fr) aktör, erkek oyuncu.

aqtora aktördür (dişil).

aqtorê aktördürler.

aqtorey aktör olma durumu.

aqtorinı kerdenı-kerdış aktörlük yapmak.

aqtorinı kerdox aktörlük yapan.

aqtorinı aktörlük.

aqtorlıxey aktörlük.

aqtoro aktördür (eril).

aqtrist (Fr) kadın oyuncu.

aqtristey kerdenı-kerdış kadın oyunculuğunu yapmak.

aqtristey kadın oyunculuğu.

aqtristinı aktörlük.

aqtüallite (Fr) güncellik, günün olayı veya konusu.

aqtüel (Fr) güncel, şimdiki, haber.

aqtüel bıyaye güncel olmuş olan.

aqtüel bıyayenı-bıyayış güncel olmak.

aqtüel kerdenı-kerdış günceleşmek, güncelleştirmek, güncel etmek.

aqtüelley güncel olma durumu.

aqtüello günceldir.

aqtırist (Fr) kadın oyuncu.

aqtıristey kerdenı-kerdış kadın oyunculuğunu yapmak.

aqtıristey kadın oyunculuğu.

aqtıristinı aktörlük.

aqvaryum (Fr) akvaryum, içinde balık beslenen su dolu cam kap.

aqvaryumê marandê awiyan su yılanlarının akvaryumu.

aqwaryum (Fr) akvaryum, içinde balık beslenen su dolu cam kap.

aqwaryumê marandê awiyan su yılanlarının akvaryumu.

aqıl (Ar) düşünme, anlama ve kavrama gücü, hafıza, bellek.

aqıl ame sere aklı başına geldi.

aqıl aqıli serayo akıl akıldan üstündür.

aqıl dayenı-dayış akıl vermek.

aqıl dayox akıl veren kimse.

aqıl dı akılda.

aqıl şiyayenı-şiyayış başı dönmek.

aqıl gırotenı-gırotış akıl almak, akıllanmak.

aqıl gırotox akıl almış olan.

aqıl kerde akıllanmış olan.

aqıl kerdenı-kerdış akıl etmek.

aqıl kerdox akıllaştıran.

aqıl ra akıldan.

aqıl u baqıl akıl ve bakıl.

aqıl u fıkır akıl ve fikir.

aqıl u xint akılı ve deli.

aqıl vıni kerde aklını yitirmiş olan.

aqıl vınikerdenı aklını yetirmek, delirmek.

aqıl vınikerdo aklını yetirmek.

aqıl vınikerdox aklını yetiren kimse.

aqıla akılıdır (dişil).

aqıldar akıl veren kimse, akıl hocası.

aqıldarey akıl verme durumu, akıldarlık, akıl hocalığı.

aqıldari akıl verenler.

aqıldarinı akıl verme durumu.

aqılê cı ame cı sere aklı başına geldi.

aqılê mı şıno başım dönüyor.

aqılê mı mı sere ra pera aklım başımdan uçtu.

aqılê xo arêda xo sere aklını başına topladı.

aqılê xo aklını.

aqıley akılılık.

aqılo akılıdır (eril).

aqılra kemi akıldan eksik.

aqılsızey karê her merdımi niyo, aqılsızeya kar u gırwe ray nêşıno.

aqılsızinı akılsızlık.

aqılın akıllı.

aqıt 1-pekmez, dut pekmezi, 2-bal, pekmez vb. şeylere un, söt, yağ, yumurta vb.katılarak yapılan tatlı.

ar (Ar) utanma, utanç duyma, namus, haya, iffet, utanma duygusu.

ar (Fr) yüz metre kare değerinde yüzey ölçü birimi.

ar bıbiyayê to wıni nêkerdê namus olsaydı sen öyle yapmazdın?

ar bıyayenı-bıyayış namuslu olmak, utanmak.

ar çınêbıyayenı-çınêbıyayış utanmamak, namusuz olmak.

ar kerdenı-kerdış utanmak.

ar nêkena utanmiyor (dişil).

ar nêkeno utanmiyor (eril).

ar nêkerdenı-nêkerdış utanmamak.

ar nêkerdox utanmayan.

ar tey çıniyo namus kendisinde yoktur.

ar to dı çıniyo utanma duygusu yokmudur sende?

ar u edeb ar ve edep, utanma duygusu.

ar u namus utanma ve namus.

ar kötü, çirkin, yakışıklı olmayan.

ar utanmaz, artır daha utanmaz, artırın daha daha utanmaz.

ara dı kahvaltıda.

ara kerde kahvaltısını yapmış olan.

ara kerdenı-kerdış kahvaltı yapmak.

ara nêkerdenı-nêkerdış kahvaltı yapmamak.

ara ra ara kahvaltıdan kahvaltiya.

ara ra kahvaltıdan.

ara 1-kötüdür, çirkindir (dişil), 2-sabah kahvaltısı.

arab (Ar) arap.

araba (Tr) tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı.

araba ramıtenı-ramıtış araba sürmek.

arabaci arabacı.

arabacinı kerdenı-kerdış arabacılık yapmak.

arabacinı kerdox arabacılık yapan kimse.

arabacinı arabacılık.

arabacılıxey kerdenı-kerdış arabacılık yapmak.

arabacılıxey arabacılık.

araban (Ar) Türk müziğinde bir makam.

araban dı araplarda.

araban ra araplardan.

arabesk (Fr) arap üslübunda olan.

arabesk waneno arabesk okuyor.

arabi (Ar) 1-arapça, 2-arapça dili, 3-araplar.

arabki arapça, arapça dili.

araç (Tr) araç, gereç, gücünden yararlanılan nesne.

araf (Ar) Cennetle cehennem arasında arasında bir yer.

arafat (Ar) hacıların kurban bayramının arife gününde toplandıkları tepe.

arafat bir dağ ismi.

araştırma (Tr) araştırma.

araştırma kerdenı-kerdış araştırma yapmak.

araştırma kerdox araştırma yapan kimse.

arama (Tr) arama.

arama bıyayenı-bıyayış arama olmak.

arama kerdenı-kerdış arama yapmak.

arama kerdox arama yapan kimse.

araq (eraq) rakı, sert içki.

araqi şımıtenı-şımıtış rakı içmek.

araqi şımıtox rakı içen.

araqi rakı.

araqna bı terletmişti.

araqna terleti.

araqnaye terletilmiş olan.

araqnayenı-araqnayış terlenmek, terletmek.

araqnayox terleten.

araqya bı terlemişti.

araqya terledi.

araqyayenı-araqyayış terlemek.

araqın 1-terli, 2-rakılı.

ararat (Erm) ağrı dağının ismi.

aras (solıx) dinlenme, nefes almak, dinlenmek, mola verme.

aras dayenı-dayış mola vermek, dinlendirmek.

arasa xo gırotenı-gırotış dinlenmek, soluk almak.

arasa çarşılarda aynı işi yapan esnafların bulunduğu bölüm.

arasat (Ar) müslüman inanışına göre bütün ölülerin toplanacakları yer.

arasn dirsek.

arasna dinlendirdi, molla verdirdi.

arazi (Ar) yer yüzü parçası, toprak, yer.

arazi dewı köyün arazisı.

arazi dı arazide.

arazi ra araziden.

araziya araziyle.

araziyê dewda ma köyümüzün arazisi.

araziyın arazili.

arazı (Ar) yer yüzü parçası, toprak, yer.

arazı dewı köyün arazisı.

arazı dı arazide.

arazı ra araziden.

arazıya araziyle.

arazıyê dewda ma köyümüzün arazisi.

arazıyın arazili.

arba 1-arbet olasın, 2-kötü olsan.

arbe 1-bozuk teraziyi dengelemek için hafif gelen kefeye, taş, demir vb. ağırlık koymak, 2-dara, kap ağırlığı.

arbey cı bıgi darasını al.

arbey cı gırotenı-gırotış darasını almak.

arbey cı darası

arbeyın daralı

arbı 1-rezil oldu, 2-çirkindi.

arbıyaye 1-rezil olmuş olan, 2-çirkin olan.

arbıyayenı-arbıyayış 1-rezil olmak, 2-çirkin olmak, çirkinleşmek.

ard bı getirmişti.

ard ca yerine getirdi.

ard cı viri hatırına getirdi, aklına getirdi.

ard kar kullandı, işledi, oyuna getirdi.

ard ray yolla getirdi.

ard teber dışariya getirdi.

ard u berd getirdi ve götürdü.

ard war aşağiya indirdi, aşağiya getirdi.

ard xo serero kafasına vurdu.

ard xo viri aklına getirdi.

ard zere içeri getirdi.

ard zıwan dile getirdi.

ard 1-getirdi, 2-un, 3-yer, tarla, kara parçası.

arda 1-getirmişler, getirilmiş, (dişil), 2-getirildim.

ardan dı 1-unda, 2-tarlalarda.

ardan ra 1-undan, 2-tarlalardan.

ardanê cı 1-ununu, 2-tarlalarını.

arddol öğütmek için buğday bırakılan değirmen oluk sandığı.

ardê xeli buğday unu.

arde getirilmiş olan.

ardê getiriyordu, getirmişler.

ardena cı getirmesi.

ardenı-ardış getirmek, getirtmek.

ardi keye eve getirdiler.

ardi meydan meydana getirdiler, yaptılar.

ardi pê hetı birbirinin yanına getirdiler.

ardi u berdi getirip götürdüler.

ardi werey barıştırdılar.

ardi 1-un, 2-getirdiler, 3-yakacak, çalı-çırpı.

ardiye (Ar) 1-ticaret eşyalarının depo edildiği yer, 2-depolama, yığma.

ardiye kerdenı-kerdış depolamak, biriktirmek, yığmak.

ardo getirmiş (eril).

ardox getiren, getirici, getirmiş olan kimse.

ardu yakacak, çalı çırpı.

ardwan arışan tahneno değirmenci unları öğütüyor.

ardwan uncu, değirmenci.

ardwaninı değirmencilik, un öğütme işi.

ardı keye eve getirdiler (dişil).

ardı 1-yakacak, yakıt, çalı çırpı, 2-getirdi (dişil).

ardış dayenı-dayış haber gönderip getirtmek, ısmarlayıp getirmek.

ardım kerdox yardım eden, yardım edici.

ardımêhüquqi hukuk yönünden yapılan yardım, hukuksel.

ardımkerdox yardım eden.

ardım yardım.

ardın 1-unlu, 2-tarlalı.

arê kerd bı toplamıştı.

arê kı topla.

arê çirkindirler.

are değirmen.

arêbê pêser bir araya toplanın.

arêbê toplanın, başına toplanın, başına kümelenın, üstüne saldırın.

arêbiyay toplandılar.

arêbiyayena toplanmayla.

arêbiyayenı-arêbiyayış 1-toplanmak, bir araya gelmek, 2-toplatılmak.

arêbiyayey toplanmış olanlar.

arêbiyê 1-toplanın, 2-toplansınlar mı?

arêbiyo toplansa, birikse.

arêbyaye toplanmış olan.

arêbyayenı-arêbyayış toplanmak.

arêbyê toplanın.

arêbyenê toplaniyorlar.

arêbıyay pêser bir araya toplandılar.

arêbıyay toplandılar, bir araya geldiler.

arêbıyaye toplanmış olan.

arêbıyayenı-arêbiyayış toplanmak, bir araya gelmek.

arêda bı toplamıştı.

arêda topladı.

arêdana topluyor (dişil).

arêdanê topluyorlar.

arêdano topluyor (eril).

arêdaye toplanmış olan, toplanan.

arêdayenı-arêdayış toplamak, bir araya getirmek.

arêdayo toplamış (eril).

arêdayox toplayıcı, toplayan.

arêdı topla.

arêkena topluyor (dişil).

arêkenê topluyorlar.

arêkeno topluyor (eril).

arêkerd pêser bir araya, üst üste topladı.

arêkerd u rıjna topladı ve döktü.       

arêkerd topladı.

arêkerdaye toplatılmış olan, toplu.

arêkerde toplanmış olan, toplatılmış olan.

arêkerdenı-arêkerdış toplamak.

arêkerdo toplamış.

arêkerdox toplayan, toplayıcı.

arêkerê toplayın.

arêkı topla.

arêmekı toplama.

arena (Lat) her türlü gösteri yapılan alan, meydan.

areq dayenı-dayış terlemek.

areq dı terde.

areq ra terden.

areq ter.

areqdı mendenı-mendış terde kalmak.

areqê çari alın teri.

areqêno terliyor.

areqiya terledı.

areqiyayox terleyen.

areqna bı terletmişti.

areqna terleti.

areqnaye terletilmiş olan.

areqnayenı-arıqnayış terlemek, terletmek.

areqnayox terleten.

areqyaye terlemiş olan.

areqyayenı-areqyayış terlemek.

areqın terli.

arev arap.

arevi arapça.

arevki arapça.

arey ardı cı sere dı rezil etti.

arey vetı rezillik çıkardı.

arey 1-çirkin olma durumu, 2-pislik, rezilik yapmak, kötülük, 3-değirmenler.

arezu bı istendi.

arezu bıyaye arzu edilmiş olan.

arezu bıyayenı-bıyayış arzu edilmek.

arezu keno arzu ediyor.

arezu kerdenı-kerdış arzu etmek, istemek.

arezu istek, dilek.

arezuy xo vazı arzunu söyle.

arezuyın istekli, dilekli.

arş (Ar) Ìslam dini inanışına göre göğün en yüksek katı.

arşê ala 1-Allah katı, 2-göğün en üst katı, yedinci kat.

arşiv (Fr) belgelik.

arşiv kerde arşiv edilmiş olan.

arşiv kerdenı-kerdış arşivlemek.

arşiv kerdox arşivleyen.

arşivcılıxey kerdenı-kerdış arşivcilik yapmak.

arşivcılıxey arşivcilik.

arşivey arşivcilik.

arşivinı arşivcilik.

arşivvan arşivci.

arşivın arşivli.

arşiw (Fr) belgelik.

arşiw kerde arşiv edilmiş olan.

arşiw kerdenı-kerdış arşivlemek.

arşiw kerdox arşivleyen.

arşiwcılıxey kerdenı-kerdış arşivcilik yapmak.

arşiwcılıxey arşivcilik.

arşiwey arşivcilik.

arşiwinı arşivcilik.

arşiwwan arşivci.

arşiwın arşivli.

arşne kol dirseği.

arşneyo çep sol dirsek.

arşneyo raşt sağ dirsek.

argo (Fr) serserilerin, külhan beylerin kullandığı söz veya deyim.

argoyan argoları.

arguş tavşan.

arguwêş tavşan.

arguwêşı dişi tavşan.

ari (Ar) Hint avrupa dil ailesinin Hint-Ìran grubuna verilen ad.

ari yê aridirler.

arif (Ar) çok anlayışlı ve sezgili kimse.

arif bıyayenı-bıyayış anlayışlı olmak.

arife (Ar) belirli bir günün, olayın bir önceki günü, öngün.

aristokrasi (Yun) Büyük toprak sahipleri ve bunların iktidarı.

aristokrasiyey aristokrasilik.

aritmetik (Fr) matematiğin işlemler kolu.

arjo dayenı-dayış filizlenmek, yeniden yeşermek, gögermek.

arjo filizlenme, yeşerme, gögerme.

arka awda ayri değirmen suyunun kanalı.

arka awı su kanalı.

arkolog (Fr) arkeoloji uzmanı veya bilgini.

arkologey tarihi eserleri inceleme durumu.

arkologinı arkologluk.

arkoloji (Fr) eski ve tarihi eserleri inceleyen bilim.

arkolojinı tarihi eserleri incelme işi.

arkolox (Fr) arkeoloji uzmanı veya bilgini.

arkoloxey tarihi eserleri inceleme durumu.

arkoloxinı arkologluk.

arkı su kanalı.

arma (Ìt) resmi sembol olarak kabul edilen resim, harf veya şekil.

armaxan (Tr) 1-birini sevindirmek için verilen şey, hediye, 2-ödül.

armetey (yarmetey) yardım etme durumu.

armetey dayenı-dayış yardım etmek, yardımda bulunmak.

armetey dayox yardımda bulunan kimse.

armetey gırotenı-gırotış yardım almak.

armetey gırotox yardım alan.

armeteyda cı ya yardımiyle.

armetkarê pê birbirine yardım etme durumu.

armoni (Fr) türlü sesler arasında sağlanan uyum, harmoni.

armoni mabên dı çıniyo aralarında uyum yoktur.

arn 1-at yemi, 2-at yemliği.

arnawıd arnavut.

arnawıdıj arnavutlu.

aro ar kötüden kötü, kötünün kötüsü, çirkinin çirkini (eril).

aro kötüdür, çirkindir, yakışıklı değildir (eril).

aroma (Fr) bitki özlerinden veya yağlarından elde edilen hoş koku.

arqa awda ayri değirmen suyunun kanalı.

arqa awı su kanalı.

arqolog (Fr) arkeoloji uzmanı veya bilgini.

arqologey tarihi eserleri inceleme durumu.

arqologinı arkologluk.

arqoloji (Fr) eski ve tarihi eserleri inceleyen bilim.

arqolojinı tarihi eserleri incelme işi.

arqolox (Fr) arkeoloji uzmanı veya bilgini.

arqoloxey tarihi eserleri inceleme durumu.

arqoloxinı arkologluk.

arqı aşanayenı-aşanayış kanal kazmak.

arqı vıraştenı-vıraştış su kanalı yapmak.

arqı içinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, kanal.

arr kötü, yakışıksız, çirkin.

arra çirkindir, kötüdür (dişil).

arrê çirkindirler, kötüdürler.

arrestera (Alm) yakalamak, tutuklamak.

arrey ardı xo sere dı pislik başına getirdi.

arrey keno pislik yapiyor.

arrey çirkinlik, kötülük, pislik yapma durumu.

arrinı pislik yapma durumu.

arro çirkindir, kötüdür (eril).

arsa (Ar) üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer.

arsayın arsalı.

arsenik (Fr) bir element adı.

arsi değirmen taşı.

arsiw arşiv.

arsne kol dirseği.

arsız (bêar) utanmaz.

arsız-arsızi kardelen.

arsızey utanmama durumu, arsızlık.

arsızinı arsızlık.

arsıziyê arsızdırlar.

arsızo xüli arsız utanmaz oğlu utanmaz.

artezyen (Fr) toprağı burgu ile delerek açılan ve suyu yükseğe fışkıran kaynak.

artezyen akerdenı-akerdış artezyen açmak.

artist (Fr) sanatçı, sanatkar.

artistcılıxey artist olma durumu.

artistey artistlik.

artistinı kerdenı-kerdış artistlik yapmak.

artistinı artistlik.

artistlıxey artistlik, artistlik yapmak.

aruz (Ar) nazım ölçüsü.

aruza ameyo nuşnayenı aruz ölçüsüyle yazılmış.

arwana dişi deve.

arwêş tavşan.

arwêşa tavşandır, korkaktır anlamında (dişil).

arwêşan tavşanları.

arwêşê bir tavşan.

arwêşek tavşan, tavşancık.

arwêşekê bir tavşancık.

arwêşi tavşanlar.

arwêşo tavşandır korkaktır anlamında (eril)

arwêşı dişi tavşan.

arwêsek tavşancık.

arye değirmen.

arye değirmen.

arz (Ar) sunma, anlatma, bildirme.

arz bıyaye sunulmuş olan.

arz bıyayenı-bıyayış sunulmak.

arz kerde sunulmuş olan.

arz kerdenı-kerdış sunmak, bildirmek.

arz kerdox sunan.

arzele (herzale) bostanlar kenarında çalı çırpıdan yapılan gülgelik.

arzele vıraştenı-vıraştış çalı çırpıdan gülgelik yapmak.

arzu (Far) istek, dilek, heves.

arzu bıyaye arzu edilmiş olan.

arzu bıyayenı-bıyayış arzu edilmek.

arzu kerde arzu edilmiş olan.

arzu kerdenı-kerdış arzu etmek, istemek.

arzu kerdox arzulayan.

arzuhal (Ar) dilekçe, name, istemlerini belirten resmi mektup.

arzuhalci (arzuhalc, namenuştox) para ile dilekçe, vb. yazan kimse.

arzuhalci arzuhalcılar.

arzuhalcina arzuhalcılıkla.

arzuhalcinı kerdenı-kerdış arzuhalcılık yapmak.

arzuhalcinı kerdox arzuhalcılık yapan.

arzuhalcinı arzuhalcilik.

arzuhalciya arzuhalcıdır (dişil).

arzuhalciyo arzuhalcıdır (eril).

arzuhalcılıxey kerdenı-kerdış arzuhalcılık yapmak.

arzuhalcılıxey arzuhalcilik.

arzuhalcıyey arzuhalcılık.

arı 1-çirkin olma durumu, kötü (dişil), 2-yemlik, hayvan yemliği.

arıf (fahmkerdox) anlayan, farkına varan

arış tahnıtox değirmenci.

arış unluk, öğütülmek için hazırlanmış ekmeklik tahıl.

arıq dayenı-dayış terlemek.

arıq dı terde.

arıq ra terden.

arıq ter.

arıqan terleri.

arıqê çari alın teri.

arıqêno terliyor.

arıqiya terledı (eril).

arıqiyayox terleyen.

arıqiyê terledi (dişil).

arıqna bı terlemişti.

arıqna terleti.

arıqnaye terli olan, terletilen.

arıqnayenı-arıqnayış terlemek, terletmek.

arıqnayox terletici.

arıqyaye terlemiş olan, terli.

arıqyayenı-areqyayış terlemek.

arıqın terli.

arısa tahıl satılan ve alınan yer, meydan, buğday pazarı.

arıza (Ar) 1-engebe, 2-bozulma, aksama, işlemez duruma gelme.

arıza bıyaye arızalanmış olan.

arıza bıyayenı-bıyayış arızalanmak.

arıza daye arızalanmış olan.

arıza dayenı-dayış arızalanmak, bozulmak.

arızayın arızalı.

arıze arıza.

arıze dayenı-dayış arızalanmak.

as (Fr) iskambil kağıtlarında birli.

asa (Ar) baston yerine kulanılan uzun sopa.

asa bı görünmüştü.

asa Hz. Musay Hz. Musa'nın asası.

asa göründü (eril).

asabi (esabi, asabi) (Ar) sinirli, asabi, ahlaksız, dar görüşlü.

asabi bi asabiydi (dişil).

asabi bı asabiydi (eril).

asabi bıyaye sinirlenmiş, sinirli olan.

asabi bıyayenı-bıyayış 1-sinirli olmak, 2-sinirlenmek.

asabi kerde sinirlendirilmiş olan.

asabi kerdenı-kerdış asabileştirmek.

asabi mebı asabi olma.

asabi nêbıyayenı-nêbıyayış kızmamak, asabi olmamak.

asabinı keno asabilik yapiyor.

asabinı asabi olma durumu.

asabiya sinirlidir, asabidir (dişil).

asabiye (Ar) sinir hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu.

asabiyê asabidirler.

asabiyeci sinir hastalıkları uzmanı.

asabiyecinı kerdenı-kerdış asabiyecilik yapmak.

asabiyecinı asabiyecilik.

asabiyey ra asabiyelikten.

asabiyey asabi olma durumu, sinirli olma durumu.

asabiyeya asabilikle.

asabiyo asabidir (eril).

asal (Tr) başlıca, temel niteliğinde olan.

asalak (Tr) başkalarının sırtından geçinen kimselere denir.

asalet (Ar) soyluluk.

asaletey soyluluk.

asaletinı soyluluk.

asan bıyayenı-bıyayış kolay olmak.

asan kerde kolaylaştırılmış olan.

asan kerdenı-kerdış kolaylaştırmak.

asan kerdox kolaylaştıran.

asan kolay, rahat.

asanayenı-asanayış 1-görünmek, 2-birini  taklit etmek, 3-kazmak, deşmek.

asaney taklit, taklitcilik.

asansorı (Fr) insanları veya yükleri  yapının bir katından ötekine veya yüksek yerlere çıkarıp indiren elektrikle işleyen araç.

asar işaret.

asaye görünen, ortada olan.

asayê görünüyordu.

asayenı-asayış görünmek, gözükmek, görüntü

asayış 1-asayiş, kolluk kuvvetleri, 2-bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu.

asê bıyaye asi olmuş olan.

asê bıyayenı-bıyayış asi olmak.

asê kerde asileştirilmiş olan.

asê kerdenı-kerdış asileştirmek.

asê kerdox asileştirilen.

asê ya asidir (dişil).

asê yo asidir (eril).

asê 1-göründü (dişil), 2-asi (dişil), 3-sarp, erişilmesi güç, geçit vermeyen vb.

asebi (esabi, asabi) sinirli, asabi, ahlaksız, dar görüşlü.

asebi bi asabiydi (dişil).

asebi bı asabiydi (eril).

asebi bıyayenı-bıyayış 1-sinirli olmak, 2-sinirlenmek.

asebi kerdenı-kerdış asabileştirmek.

asebi mebı asabi olma.

asebinı keno asabilik yapiyor.

asebiya asabidir (dişil).

asebiyecinı kerdenı-kerdış asabiyecilik yapmak.

asebiyecinı asabiyecilik.

asebiyey ra asabiyelikten.

asebiyey asabi olma durumu.

asebiyeya asabilikle.

asebiyo asabidir (eril).

asena görünüyor (dişil).

aseno görünüyor (eril).

asfalt (Fr) ana maddesi katran olan ve yol yapımında kullanılan karışım.

asfalt bıyaye asfaltlanmış olan.

asfalt bıyayenı-bıyayış asfaltlanmak.

asfalt kerde asfaltlanmış olan.

asfalt kerdenı-kerdış asfaltlamak.

asfalt kerdox asfaltlayan.

asfaltcılıxey kerdenı-kerdış asfaltcılık yapmak.

asfaltcılıxey asfaltcılık.

asfaltey asfaltcılık.

asfaltinı asfaltcılık.

asfaltın asfaltlı.

asgari (Ar) en az, en aşağı, en azından, minimum.

asi (Ar) baş kaldıran, isyan eden.

asi biya asi olmuş (dişil).

asi biyê asi olmuşlar.

asi biyo asi olmuş (eril).

asi bıbı asi olmuştu.

asi bıyaye asileşmiş, asi olmuş olan.

asi bıyayena asi olmakla.

asi bıyayenı-bıyayış asi olmak, isyan etmek.

asi bıyayox asileşen, asi olan.

asi kerde asileştirilmiş olan.

asi kerdenı-kerdış asileştirmek.

asi kerdox asileştiren.

asil (Ar) soylu.

asil bıyayenı-bıyayış soylu olmak.

asila soyludur (dişil).

asiley soyluluk.

asilinı soyluluk.

asilo soyludur (eril)

asilzade (Ar+Far) soylu.

asilzadelıxey soyluluk.

asilzadeyinı soyluluk, asilzadelik.

asilıxey asi olma durumu, isyan etme.

asiman (azmin) gök.

asimilasyon (Fr) kendine benzetme, kendi soy ve kültürüne getirme.

asimile bı asimile oldu.

asimile bıyaye asimile olmuş olan.

asimile bıyayenı-bıyayış asimile olmak.

asimile kerd asimile etti.

asimile kerde asimile edilmiş olan.

asimile kerdenı-kerdış kendine benzetmek, asimile etmek.

asimile kerdox asimile eden.

asimile kendine benzetme.

asimileyinı asimile etme durumu.

asistan (Fr) sosyal yardım kurumlarında çalışan elemanlar.

asistan (Fr) yardımcı veya öğretimde ögretim üyeliğinin ilk basamağı.

asistana asistandır (dişil).

asistaney kerdenı-kerdış asistanlık yapmak.

asistaney kerdox asistanlık yapan.

asistaney asistanlık, asistanın görevi.

asistani asistanlar.

asistaninı asistancılık.

asistano asistandır (eril).

asit (Fr) hidrojenli bir birleşik.

asiton (Fr) bir çok organik meddeyi erimekte kullanılan uçucu bir sıvı.

asiya 1-asidir (dişil), 2-asiya kıtası.

asiya bir bayan ismi.

asiyey asi olma durumu.

asiyo asidir (eril).

askawena dikişini söküyor (dişil).

askaweno dikişini söküyor (eril).

askawiya (aşkawiya) söküldü.

askawna 1-dikişi söktü, 2-dikişi sökeyim?.

askawnaye dikişi sökülmüş olan.

askawnayenı-eşkawnayış dikişi sökmek, çözmek.

askawnayox dikişi söken.

askawno dikişi söksün?

askawya söküldü.

askawyaye dikişi sökülmüş olan.

askawyayenı-aşkawyayış dikişi sökülmek.

askawyayo dikişi sökülmüş.

askawıt bı dikişini sökmüştü.

askawıte dikişi sökülmüş olan.

askawıtenı-eşkawıtış dikişi sökmek.

askawıto sökmüş.

askawıtox dikişi söken.

askayayenı-aşkayayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

asker (Ar) erden maraşale kadar orduda görevli bulunan herkes.

askerey kerdenı-kerdış askerlik yapmak.

askerey askerlik.

askeri (Ar) askerlikle ilgili.

askoyaye sökük.

askoyayenı-askoyayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

asla (Ar) hiçbir zaman.

asla dest nino hiçbir zaman ele geçmez.

asla xo vira nêkeno hiç bir zaman unutmaz.

aslen (Ar) kök veya soy bakımından.

aslen kotirayo aslen nerelidir?

asli (Ar) temel olarak alınan, esas olan.

asma awdarı mart ayı.

asman gök.

asme ay.

asmên gök, gök yüzü.

asmênê hewti göğün yedinci katı.

asmi u roj ay ve güneş.

asmi ay, gökteki ay.

asmin gök, gökte.

asmiya pancêsi ayın onbeşi, dolanay.

asnaw-asnawı yüzme, yüzmek.

asnawa yüzmeyle.

asnawber yüzücü.

asnawberey yüzücülük.

asnawberinı yüzücülük.

asnawena duyuyor (dişil).

asnawenê duyuyorlar.

asnaweno duyuyor (eril).

asnawı kerdenı-kerdış yüzmek.

asnawı kerdox yüzen.

asnawıt bı duymuştu.

asnawıte duymuş olan.

asnawıtenı-asnawıtıs 1-duymak, 2-işitmek.

asnawıto duymuş.

asnawıtox 1-duyan, 2-işiten.

asnên demirli.

asnênıni demirli.

asnênıno demirlidir.

aspar suvari asker, jandarma.

aspawıtenı-aspawıtış emmek, ağzında eritmek.

aspirin (Fr) ağrı kesici bir hap.

aspirin şımıtenı-şımıtış aspirin içmek.

aspirinın aspirinli.

aspıc bit.

aspıj bit.

aspıji bitler.

aspızi bitler.

aspızı bit.

aspızın bitli.

asqi askılar.

asqı (Tr) askı, üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne.

asqılıx askılık.

asqıya dardakerdenı-dardakerdış askıya asmak.

asqıyın askılı.

asri (Ar) çağcıl.

astar dı astarda.

astar kerde astarlı, astarlanmış.

astar kerdenı-kerdış astarlamak.

astar kerdox astarlayan.

astar ra astardan.

astar 1-giyecek, çanta, ayakabı gibi şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen kat, 2-sıva veya boyadan önce vurulan kat.

astarê çaketi ceketın astarı.

astare yıldız.

astareyın yıldızlı.

astarinı kerdenı-kerdış astarcılık yapmak.

astarinı astarcılık.

astariya astarla.

astarlıx astarlık.

astarın astarlı.

aste kemik.

astengey (Kür) zorluk çıkarma.

astengey vetenı-vetış zorluk çıkarmak.

astey kemikler.

asteymen (Tr) orduda en küçük subay rütbesi.

asteymeney asteğmenlik.

asteyın kemikli.

astma (Fr) bronşların daralmasından ileri gelen nefes darlığı.

astma bıyayenı-bıyayış broşit olmak.

astora remi koşu atı.

astorı at.

astorın kısır, hayvanlarda kısır olma durumu.

astrax tavan.

astronom (Fr) gök bilimcisi.

astronomi (Fr) gök bilimi.

astronomik (Fr) gök bilimi ile ilgili olan.

astronot (Fr) uzay adamı.

astronotey uzay adamı olma durumu.

astık kemik.

astıkın kemikli.

astım (Fr) bronşların daralmasından ileri gelen nefes darlığı.

astım bıyaye astım olmuş olan.

astım bıyayenı-bıyayış astım olmak.

astımın astımı olan, astımlı.

astır hasır.

asude (Far) rahat, sakin, sessiz.

asudeyın sesiz olma durumu.

asuman (Far) gök, gök yüzü.

asuri 1-asur halkından olan, 2-asuri dili.

asurki asurca, asuri dili.

aswalt asfalt.

aswaltın asfaltlı.

asxane lokanta.

asya 1-asya kıtası, 2-bir bayan ismi.

asye (asi) asi, asi olma, karşı gelme.

asye bıyaye asi olmuş olan.

asye bıyayenı-bıyayış asi olmak.

asye vızyayenı-vızyayış asileşmek, asi çıkmak.

asıl (Ar) bir şeyin kendisi, köken, kaynak, esas vs.

asılê cı aslı.

asılzadeyey soyluluk.

asılzadeyinı soyluluk.

asıman (azmin) gök

asımê feki ağız damağı

asın dı demirde.

asın ra demirden.

asın demir.

asınên demirli.

asınger demirci.

asıngerey kerdenı-kerdış demircilik yapmak.

asıngerey kerdox demircilik yapan.

asıngerey demircilik.

asıngerinı kerdenı-kerdış demircilik yapmak.

asıngerinı demircilik yapma.

asının demirli.

asınıno demirlidir.

asır (Ar) çağ, yüzyıl.

asırê sera ravêrdı yüzyıl üstünden geçti.

asıri asırlar.

asırlıx yüz yıllık.

asırın yüz yıllık.

aş (Kür) pişirilerek hazırlanan yemek.

aşana bı kazmıştı.

aşana kazdı, kazıtı.

aşanabı kazmıştı, deşmişti.

aşanayê kaziyordu, deşiyordu.

aşanaye kazılı, kazılmış olan.

aşanayenı-aşanayış 1-kazmak, kazıtmak, 2-deşmek.

aşanayeyo kazılıdır.

aşanayox 1-kazan, kazıcı 2-deşen, deşici.

aşanena kaziyor, deşiyor.

aşaneyayo kazılmış.

aşanı kaz, deş.

aşaye kazılmış, deşilmiş olan.

aşayenı-aşayış kazmak, deşmek.

aşayox kazıcı, kazan.

aşçi aşçı, yemek pişiren kişi.

aşçinı aşçılık.

aşçiya aşçıdır (dişil).

aşçiyo aşçılık (eril).

aşcılıxey aşçılık, lokantacılık..

aşi bıyaye aşı yapılmış olan.

aşi bıyayenı-bıyayış aşı olmak.

aşi bıyayox aşı edilen.

aşi kerde aşı yapılmış olan.

aşi kerdenı-kerdış aşı yapmak.

aşi kerdox aşı yapan.

aşi aşı.

aşici aşıcı.

aşicinı aşıcılık.

aşicılıxey aşıcılık.

aşikar bıyayenı-bıyayış aşikar olmak, apaçık belli olmak.

aşikar kerdenı-kerdış açığa çıkarmak, meydana çıkarmak.

aşikar açık, apaçık, belli, meydanda olan.

aşikarey aşikar olma durumu.

aşikaro aşikardır, ortadadır.

aşina bıyayenı-bıyayış tanıdık olmak.

aşina bildik, tanıdık.

aşir süt tulumu, aşir.

aşircılıxey aşircilik.

aşiret (Ar) oymak.

aşirey aşircilik

aşiri aşiretler.

aşirinı aşircilik

aşitey barış.

aşkawena dikişini söküyor (dişil).

aşkaweno dikişini söküyor (eril).

aşkawiya (aşkawiya) söküldü, dikişı sökülmek, dikişi söküldü.

aşkawiyayo dikişı sökülmüş.

aşkawna 1-dikişi söktü, 2-dikişi sökeyim?.

aşkawnaye dikişi sökülmüş olan, sökük.

aşkawnayenı-aşkawnayış elbise vb. şeylerin dikişini sökmek.

aşkawnayo dikişini sökmüş.

aşkawnayox dikişi söken.

aşkawno dikişi söksün?

aşkawya söküldü.

aşkawya söküldü.

aşkawyaye dikişi sökülmüş olan, sökük.

aşkawyayenı-aşkawyayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

aşkawyayeyo söküktür.

aşkawyayo dikişi sökülmüş.

aşkawıt bı dikişini sökmüştü.

aşkawıte dikişi sökülmüş olan, sökük.

aşkawıtenı-eşkawıtış dikişi sökmek.

aşkawıto sökmüş.

aşkawıtox dikişi söken.

aşkayayenı-aşkayayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

aşkoyaye sökük.

aşkoyayenı-aşkoyayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

aşle bıyayenı-bıyayış aşı olmak, aşılanmak.

aşle kerde aşılanmış olan.

aşle kerdenı-kerdış aşı yapmak, göz aşısı yapmak, aşılamak.

aşle kerdox aşı yapan kimse.

aşle aşı, ağaçtan ağaca nakil.

aşleci ağaçlarda aşı yapan kimse, aşıcı.

aşlecinı aşıcılık.

aşlecılıxey aşıcılık.

aşm ay.

Aşmi u roj

aşmi gêriyê ay tutuldu.

aşmi gêryayenı-gêryayış ay tutulması.

aşmi gêrıyaya ay tutulmuş.

aşmi u roj ay ve güneş.

aşmi ay, gökteki ay.

aşmiya pancêsi ayın onbeşi.

aşnawena işitiyor (dişil).

aşnawenê 1-duyuyorlar, 2-duyarlar.

aşnawêno duyulur, duyurulur.

aşnawiyayenı-aşnawiyayış

aşnawyayenı-aşnawyayış

aşnawı işit.

aşnawıt bı işitmişti.

aşnawıt duydu, işitti.

aşnawıtena işitmesi, işitmekle.

aşnawıtenı dayenı-dayış duyurmak, duyuru, işitmek.

aşnawıto 1-duymuş, duymuşmu? 2-işitmiş, işitmişmi?.

aşnawıtox 1-duyan, 2-işiten.

aşnaye 1-gösterilmiş, 2-kazılmış, 3-deşilmiş.

aşnayenı-aşnayış 1-göstermek, 2-kazmak, 3-deşmek, 4-sökmek.

aşnayox 1-gösteren, 2-kazan, 3-deşen.

aşq (Ar) aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.

aşqê welati memleket aşkı.

aşqê zeri yürek sevgisi.

aşqın aşklı, aşkı olma durumu.

aşt naş xo lunayenı-lunayış bu tarafa o tarafa kendini terpetmek.

aşt naşt mewni o yana bu yana bakma.

aşt naşt wınyayenı-wınyayış o yana bu yana bakmak.

aşt naşt bu yana, o yana, bu yanda-o yanda, ötede-beride.

aşt o taraf, öte. öte taraf.

aşta (akışta) o yandan, o taraftan.

aşta ame o taraftan geldi.

aşta bewni o tarafa bak.

aşura pewtenı-pewtış aşure pişirmek.

aşura pewtox aşure pişiren kimse.

aşura vıraştenı-vıraştış aşure yapmak.

aşura aşure.

aşure (Ar) buğday, nohut gibi taneleri, kuru yemişleri şekerle kaynatarak yapılan bir tür tatlı.

aşure pewtenı-pewtış aşure pişirmek.

aşure pewtox aşure pişiren kimse.

aşure vıraştenı-vıraştış aşure yapmak.

aşurelıx aşurede yapımında kullanılan buğday vb.

aşwan aşçi, yemek pişiren kimse.

aşxane lokanta, aş evi, restorang.

aşxaneci aşçı olma durumu, lokantacı.

aşxanecinı aşcılık.

aşxanecılıxey aşhanecilik.

aşı (Tr) hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vucuda verilen eriyik.

aşı bıyaye aşı yapılmış olan.

aşı bıyayenı-bıyayış aşı olmak.

aşı bıyayox aşı edilen.

aşı kerde aşı yapılmış olan.

aşı kerdenı-kerdış aşı yapmak, aşılamak.

aşı kerdox aşı yapan kimse.

aşıci aşı yapan kimse.

aşıcinı aşıcılık.

aşıcılıxey aşıcılık.

aşıl yeşil.

aşımdar yazı-tura.

aşıq (Ar) bir kimse veya şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun.

aşıq (Ar) deyişlerini sazla söyleyen halk şairi.

aşıq bıyayenı-bıyayış 1-sevdalanmak, 2-aşık olmak, saz çalmak.

aşıq kerdenı-kerdış aşık etmek.

aşıq çalgıcı, para karşılığında saz çalıp türkü söyleyen kimse.

aşıqa 1-aşıktır, sevdalıdır, 2-çingene kılıklıdır, 3-saz çalıp türkü söyleyendir.

aşıqcılıxey dilenciler gibi dilenip para toplama.

aşıqey 1-aşık olma durumu, 2-vurulma, sevdalanma.

aşıqinı dilencili, aşıklık.

aşıqo 1-aşıktır, sevdalıdır, 2-çingene kılıklıdır, 3-saz çalıp türkü söyleyendir.

aşır küçük su tuluğu.

aşıt süt tuluğu.

ata ame öteden, öbür taraftan geldi.

ata berı öteye götür

ata şo biraz kay, ileri git, öbür tarafa git.

ata şori öteye, öbür tarafa git.

ata öte, öbür tarafa.

ataşe (Fr) elçilik uzmanı.

atama (Tr) birini bir göreve getirmek, tayin etmek.

atasiya ürktü, irkildi.

atasiyayenı-atasiyayış irkilmek, ürkmek.

atê-atiye bir bayan ismi.

ateist (Fr) Tanrı tanımaz.

ateistey Tanrı tanımama durumu.

ateizım (Fr) Tanrı tanımamazlık.

atelye (Fr) atölye.

atelyecılıxey kerdenı-kerdış atölyecilik yapmak.

atelyecılıxey kerdox atölyecilik yapan.

atelyecılıxey atölyecilik.

atelyey atölyeler.

atelyeyın atölyeli.

ati (Ar) gelecek.

atik (Tr) çabuk davranan, çevik.

atik bıyayenı-bıyayış atik olmak.

atika çeviktir (dişil).

atikey atiklik.

atiko çeviktir (eril).

atlas (Tr) sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.

atlas (Yun) toplu bilgi için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi.

atlas ra vıraştenı-vıraştış ipekten yapmak.

atlet (Fr) atletizmle uğraşan kimse.

atletizım (Fr) koşu, atlama gibi tek başına yapılan vücut çalışmaları.

atletı pamuktan dokunmuş iç çamaşırı.

atlyecinı atölyecilik.

atmaca yırtıcı bir kuş çeşidi.

atmosfer (Fr) içinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.

atmosfer vırya ortam değişti.

atmosferın atmosferli.

atolye (Fr) atölye.

atolyecinı atölyecilik.

atolyecılıxey kerdenı-kerdış atölyecilik yapmak.

atolyecılıxey kerdox atölyecilik yapan.

atolyecılıxey atölyecilik.

atolyey atölyeler.

atolyeyın atölyeli.

atom (Fr) atom.

atom bombasi eştenı-eştış atom bombası atmak.

atom bombasi teqnayenı-teqnayış atom bombası patlatmak.

atom bombasi atom bombası.

atqi soğuğa karşı boyna dolanan örtü.

atqıyın atkısı olan, atkı boyuna dolanan.

atrêsnaye az kurumuş olan.

atrêsnayenı-atrêsnayış yarı kurumak.

atrêsya bı yarısı kurumuştu.

atrêsya suyu çekildi, kurur vaziyete geldi.

atrêsyaye yarı kurumuş olan.

atrêsyayenı-atrêyayış yarı kurumak.

attar (Ar) cincik boncuk, igne iplik, kağıt kalem, baharat vs, satan kimse.

attarcılıxey kerdenı-kerdış attarcılık yapmak.

attarcılıxey aktarcılık.

attarey kerdenı-kerdış attarlık yapmak.

attarey kerdox attarcılık yapan.

attarey attarcılık.

attarinı attarlık.

attariye (Ar) aktarın satığı şeyler.

atyên o taraftaki, ötedeki.

atülye (Fr) zanaat, resim ve heykel sanatiyle uğraşanların çalıştıkları yer.

atülyecılıxey kerdenı-kerdış atölyecilik yapmak.

atülyecılıxey kerdox atölyecilik yapan.

atülyecılıxey atölyecilik.

atülyey atölyeler.

atülyeyinı atölyecilik.

atülyeyın atölyeli.

au altının simgesi.

avanaq bıyaye avanak olmuş olan.

avanaq bıyayenı-bıyayış aptallaşmak, avanaklaşmak.

avanaq kerdenı-kerdış avanaklaştırmak, aptallaştırmak.

avdal bıyayenı-bıyayış abdal olmak, gezginci olmak.

avdal gezginci derviş.

avdaley gezgincilik, abdallık.

avdalinı gezginci dervişçilik.

avdêri bir üzüm cinsi.

avêr (ravêr) ileri.

avêr berde ilerletmiş, ileri götürülmüş olan.

avêr berdenı-berdış ileriye götürmek, ilerletmek.

avêr berdox ilerleten, ileriye götüren kimse.

avêr kerde ağzı aşağiya çevrilmiş olan.

avêr kerdenı-kerdış ağzını aşağiya çevirmek.

avêr kerdox ağzını aşağiya çeviren.

aver (raver) ileri

aver berdenı-berdış ileriye götürmek, ilerletmek

aver kewtenı-kewtış 1-akıntıya kapılmak, 2-öne düşmek, ileri gitmek.

avêr ağzı aşagı etmek.

averinı ilericilik.

averci ilerici.

averdı berı ileri götür, ilerlet.

averdı wa awı ver nêkewo kenara ver su akıntısına kapılmasın.

averdı 1-kenara ver, kenara çek, 2-akıntıya ver (göbre vb. şeyleri suda tarlaya bırakmak gibi).

averdı ileri, ileriye.

avk-avkı (aw) su.

avor 1-yukarı, 2-ileri.

avord bı yolmuştu.

avord yukarı, yukariya.

avorda yolmuş (dişil).

avorde yolmuş, yolunmuş olan.

avordenı-avordış yolmak (birinin saçını yolmak).

avordo yolmuş (eril).

avordox yolan.

avordı bewni yukariya bak.

avrênc tabaklanmış deri.

avrês harar, çuval vb. şeylerin ağzını dikmede kullanılan kıldan yapılmış ip.

avrêsa deşt kıldan yapılan iple dikti.

avrêsın kıldan yapılmış olma durumu.

avrıng koyun vb.hayvanları kırkmakta kullanılan büyük makas.

avsun büyü.

avzên atın zengusu.

avıst bı sermişti.

avıste serili olan, kurumak için güneşin ününde olan.

avıste tel vb. yerlere serilmiş olan.

avıstenı-avıstış tele yada yüksek bir yere asmak, sermek

avıstenı-avıstıs (avıstış) sermek, kurutmak için güneşin ününe koymak.

avısto sermiş.

avıstox seren, serici.

aw dayenı-dayış sulamak, su vermek.

aw kerdış su serpip, sulandırmak

aw pıro kerdenı-kerdış banyo yaptırmak, yıkatmak.

aw rıznayenı-rıznayış su dökmek.

aw rıznayox su döken kimse.

aw rızyayenı-rızyayış su dökülmek.

aw u werd içecek ve yiyecek

aw werdış (aw şımıtış) su içmek.

aw xoro kerdenı-kerdış banyo yapmak, yıkanmak.

aw su.

awa buncıkan (şelgem) havuç suyu, şalgam.

awa ceneti cennet suyu

awa cı vetı suyunu çıkardı.

awa erugan üzüm suyu, şirası.

awa fırengan domates suyu.

awa şamıkan domates suyu, domates salçası.

awa şımıtenı-şımıtışi içme suyu.

awa şıyayê akar su.

awa goşti et suyu.

awa gülan gül suyu.

awa henaran nar suyu.

awa isoti biber suyu, biber salçası.

awa limonan limon suyu.

awa susi (biyani) biyan suyu.

awa vengı sidik.

awa werdenı-werdışi içme suyu.

awa werdi içme suyu

awa zemzemi zemzem suyu

awa zerdı safra suyu.

awa 1-hava, 2-sudur.

awan dı sularda.

awan ra sulardan.

awanaq (Erm) kolaylıkla kandırılabilen veya aldatılabilen kimse.

awanaq bıyayenı-bıyayış avanak olmak.

awanaqey avanak olma durumu.

awanaqinı avanak olma durumu.

awanaqlıxey avanaklık.

awans (Fr) alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme.

awans dayenı-dayış avans vermek.

awans dayox avans veren kimse.

awans gırotenı-gırotış avans almak.

awans gırotox avans alan kimse.

awansın avanslı.

awanta (Ìt) emek vermeden sağlanan kazanç, havadan gelen kazanç.

awanta dayenı-dayış boş yere vermek.

awanta dayox avanta veren.

awanta gırotenı-gırotış avanta almak, haraç almak.

awanta gırotox avanta alan, haraç alan.

awantaci avantacı.

awantacinı avantacılık.

awantacılıxey avantacılık, çıkarcılık.

awantaj (Fr) üstünlük sağlanan şey, yarar, kar.

awantaj xo dest vıstenı-vıstış avantaj sağlamak.

awantajın avantajlı.

awantayinı avantacılık.

awantür (Fr) macera, serüven.

awaraj (Ìng) sayı farkı.

awaraja kewt ver sayı farkiyle öne geçti.

awaraja zorê cı berd sayı farkiyle yendi.

aware aware geyreno başıboş geziyor.

aware bıyaye boşta olmuş olan.

aware bıyayenı-bıyayış boşta olmak.

aware kerdenı-kerdış boş yere oyalamak, vaktini öldürmek, boş bırakmak.

aware işsiz güçsüz, başıboş, aylak.

awareya boştadır (dişil).

awareyo işsizdir, boştadır (eril).

awayê kerdenı-kerdış 1-bir şekilde yapmak, 2-bir şey yapmak.

awayê bir şekilde.

awayêna her hangi bir şekilde.

awaz (Kür) yüksek sesle bağırma, nara, avaz.

awaz kerdenı-kerdış bağırıp çağırmak, nara atmak.

awaz kerdox bağırıp çağıran.

awaz bağırış, çığlık, yüksek sesle çığlık atma, nara.

awazan bağırışları, çığlıkları.

awbend su bendi.

awbendo gırd büyük su bendi.

awca 1-su yeri, 2-orası.

awda bı sulamıştı.

awda suladı.

awdana suluyor (dişil)

awdano suluyor (eril)

awdar (adar) mart ayı.

awdarı dı marta.

awdaye sulanmış, su verilmiş.

awdayê suluyordu.

awdayenı-awdayış sulamak, su vermek.

awdayo sulamış.

awdayox su veren, sucu, su suluyan kimse.

awdayoxi sucular, su verenler, suluyanlar.

awdaz aptes.

awdazxane (kenef) tualet, yüznumara, abdesthane.

awdazın apteslı.

awder sulak yer, su olan yer.

awdest abdest.

awdeyayo sulanmış.

awdeyê sulandı.

awdiş kuru ekmeği yumuşatmak için hafif su serpmek.

awdı şiyayenı-şiyayış suda gitmek.

awdı 1-sula, 2-suda.

aweng ipe geçirilmiş veya birbirine bağlanmış yaş yemiş veya sebze bağı.

awerı rabestê suyu bırakın, suyu tarlaya tutun.

awgar su kanalı.

awgermı ılık su, ılıca.

awgeyr girdap.

awgüjnayış-awgüjnayış suyu süzmek, arındırmak

awgüjyayenı-awgüjyayış birden gelen su, yağmur suyu

awi kewtenı-kewtış çiğ düşmek

awi kewto çiğ düşmüş.

awi sulu, sulanan araziye denilir.

awize (Ar) bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren alıcı, reseptör.

awize (Far) süs veya aydınlatma için tavana asılan şamdanlı, lambalı, billur, cam veya metal araç.

awk-awkı 1-su, 2-sulla.

awkın sulu.

awlêr (vıllayêr) söğüt ağacı

awlu (Yun) bir yapının ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan.

awmast 1-ayran, 2-sulu yoğurt.

awoqado (Ìsp) Amerikan armudu.

awqat abukat.

awr hamile (hayvanlarda).

awra bı 1-gebeydi, hamileydı, 2-sudandı.

awra bıyayenı-bıyayış gebe olmak.

awra verdayenı-verdayış gebe bırakmak.

awra gebe, hamile, hayvanlarda veya canlılarda hamile olma durumu.

awran kış için hazırlanan katık.

awraya hamiledir, yakında doğuracak (hayvanlarda).

awrayo hamiledir, gebedir (eril).

awrêş tavşan.

awrêj içinde çökelek sözdüğü torba (perzun)

awrêj suyu süzmek.

awrês tavşan.

awropa avrupa.

awropayıc avrupalı.

awropayıj avrupalı.

awropayız avrupalı.

awrupa avrupa.

awrupayıc avrupalı.

awrupayıcı avrupalı (dişil).

awrupayıj avrupalı.

awrupayıjı avrupalı (dişil).

awrupayız avrupalı.

awrupayızı avrupalı (dişil).

awsun bıyayenı-bıyayış büyülenme, efsunleşme.

awsun bıyayox efsunleşmiş olan.

awsun kerdenı-kerdış büyülemek, efsunleştirmek.

awsun büyü, efsun.

awuqat (Ìt) birinin savunmasını üstlenen hukuk adamı.

awuqat bı avukattı.

awuqata avukattır.

awuqatey dı avukatlıkta.

awuqatey ra avukatlıktan.

awuqatey kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

awuqatey avukatın yaptığı iş, avukatlık.

awuqateya avukatlıkla.

awuqati avukatlar.

awuqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

awuqatinı kerdox avukatlık yapan kimse.

awuqatinı avukatlık.

awuqatiya avukatla.

awuqato avukattır (eril).

awusturalya avusturalya.

awvıllık su çiçeği hastalığı.

awze 1-su sızıntı yeri, 2-su kaynağı.

awzêm su kaynağı, suyun çıktığı yer.

awzên 1-atın zengusu, 2-suyun çıktığı yer, kaynak.

awzerdıkı sarılık hastalığı.

awzilıki bıyaye deri hastalığına yakalanmış olan.

awzilıki bıyayenı-bıyayış deri hastalığına yakalanmak.

awzilıki sulanan bir çeşit deri hastalığı.

awzim 1-suyun çıktığı yer, 2-suyun sızdığı veya sızıntı yaptığı yer.

awzimek 1-su sızıntı kaynağı, yeri, 2-çeşme gözü.

awzin atın eyerini bağlayan kemer, kemer tokası.

awzinın tokalı.

awzımek bir derenin çıkış yeri, iki küçük dere

awı antenı-antış su çekmek.

awı antox su çeken.

awı bırnayenı-bırnayış suyu kesmek.

awı bırnayox suyu kesen kimse.

awı cı kerdenı-kerdış su dökmek, sulamak.

awı dayenı-dayış su vermek, sulamak.

awı dayox su veren, sulayan.

awı dekewtenı 1-su girmek, 2-meyvelerin yenilir duruma gelmesi.

awı dolıkerdenı-kerdış suyu gölleştirmek, biriktirip toplamak.

awı dı şiyayenı-şiyayış suda gitmek.

awı dı suda.

awı şımıtenı-şımıtış su içmek.

awı şıyayenı-şıyayış suyun akması.

awı golkerdenı-golkerdış suyu tutmak, biriktirmek, göl yapmak.

awı kewê u xo bışıwê suya girin ve kendinizi yıkayın.

awı pırokerdenı-pırokerdış 1-yıkamak, banyo yaptırmak (başını yıkamak), 2-su üstüne dökmek.

awı ra sudan.

awı rıjnayenı-rıjnayış su dökmek, işemek.

awı u adır su ve ateş.

awı ver şiyayenı-şiyayış suyun ününden gitmek, su götürmek.

awı wıni nina şımıtış su öyle içilmez.

awı xoro kerdenı-kerdış banyo yapmak, başını yıkamak.

awı su.

awıca 1-orası, 2-su yeri.

awıki küçük ve az su, çiğ düşme.

awıkın sulu, suyu fazla

awın sulu.

awınanê cı sulularını.

awıqat bı avukattı.

awıqat avukat.

awıqata avukattır.

awıqatey dı avukatlıkta.

awıqatey ra avukatlıktan.

awıqatey avukatlık.

awıqati avukatlar.

awıqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

awıqatinı kerdox avukatlık yapan kimse.

awıqatinı avukatlık.

awıqatiya avukatla.

awıqato avukattır (eril).

awır mewni mı ra sert bakma bana.

awır 1-nazar, 2-bakış, 3-görüş.

awıre hayvanlarda gebe hali.

awıstıralya avusturalya.

awıstırya avusturya.

ax (Tr) ağ, iplik, sicim, tel gibi ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü.

ax dayê ez kışta ah anam beni öldürdüler.

ax kerde ah çekmiş olan.

ax kerde çocuk dilinde zararlıdır.

ax nê zalıman dest ax ah bu zalimlerin elinden.

ax u wax ah vah.

ax-wax kerdenı-kerdış bağırarak, ağliyarak yakınmak.

ax 1-çocuk dilinde kötü, zaralı anlamında, 2-ah, acı çekme, inleme, feryat etme gibi sözcüklerin yerini alır.

axa sımeri saman yemliği.

axa u beg ağa ve bey.

axa u dewıj ağa ve köylü.

axa 1-bir çok köy ve toprağı olan kimse, 2-halk arasında hatırı sayılır kişi, hatırı sayılır kişilere saygı anlamında kullanırlar.

axalıxey ağalık.

axayey ağalık.

axayinı ağalık yapma durumu.

axbabo kobra cinsinden zehirli bir yılan cinsi.

axbandır ekin tarlalrında yetişen ve çok lezetli olan bir ot, bitki.

axbanki üzüm cinsı.

axbet ahd, birinin başına gelenler diğerine gelsin anlamında.

axer nihayet.

axi u bermi inleme ve ağlama.

axi u nali acı çekme ve inleme.

axi u ofi of etme ve inleme.

axi u wahi ah vah etme durumu.

axi inleme, acı çekme.

axleri ağa kesimi, ağalar.

axma bıyayenı-bıyayış yağmalanmış olan.

axmax bıyayenı-bıyayış ahmak olmak.

axmax ahmak.

axmaxey kerdenı-kerdış ahmaklık yapmak.

axmaxey ahmaklık.

axmaxinı ahmaklık.

axme kerde yağmalanmış olan.

axme kerdenı-kerdış yağmalamak.

axme kerdox yağmalayan.

axme yağmalama.

axmekar yağmalayan kimse.

axret-axretı (Ar) dini inanışa göre öbür dünya, ahiret.

axretlıx ahiretlik, ahiret kardeşi.

axretı dı ahrette.

axretın ahiretli.

axrewi öbür dünya ile ilgili, ahretle ilgili.

axu kerdenı-kerdış zehirlemek.

axu kerdox zehirleyen.

axu zehir, jahr.

axure kerdenı-kerdış toprak altından ağaç nakli yapmak.

axure bir ağaç dalını toprak altından başka bir yere götürerek yetiştirme.

axustos (Lat) ağustos ayı.

axuyın zehirli.

axwax kerdenı-kerdış ah vah etmek.

axwax ahvah.

axwe 1-1-dirhem, zere, zerecik, biraz, 2-sulama, 3-zehir, axu.

axwe 1-su, 2-zehir.

axx derinden acı çekme, inleme.

axyar alışılan.

axür-axürı ahır.

axürda dewaridı sığır ahırında.

axüri ahırlar.

axürı dı ahırda.

axürı ra ahırdan.

axürı ahır, evcil hayvanların barındığı yer, hayvan damı.

axı axı ah ah.

axı hayvan samanı konulan yer, yemlik.

axır (Ar) son, sonraki, neticede, en sonunda, nihayet.

axır no kar bı neticede bu iş oldu.

axır zeman ahir zaman, dünyanın sonu.

axıri ma ard ray en sonunda yolla getirdik.

axıri 1-neticede, 2-malesef, 3-en sonunda, nihayet, yani.

axırna bir seferlik daha.

axıt (Tr) ağıt, bir ölünün arkasında söylenen ve dökülen söz ve ezgi.

axız bir seferlik toplama, ürün alma.

axızê dıdını ikinci ağız.

axızê sıfti birinci ağız.

axızê bir seferlik (ürün alma veya pamuk toplama gibi).

ay ay ay ay, derinden inleme sesi.

ay dı onda (dişil)

ay menı onu sikme (dişil).

ay nay onu bunu.

ay ra gore ona göre.

ay ra ondan (dişil).

ay rê ona (dişil).

ay va zey şıma nêbeno o söyledı sizin gibi olmaz (dişil)

ay-ay 1-onu-onu (dişil), 2-inleme sözcüğü.

ay ağrı ve acı duyma neticesinde sarfedilen sözcük, inleme sözcüğü.

ay o (dişil)

aya bıyaye uyanmış olan.

aya bıyayenı-bıyayış 1-uyanık olmak, uyanmak, 2-kendini kollamak.

aya kerde uyandırılmış olan.

aya kerdenda uyanmasında.

aya kerdenı-kerdış uyandırmak, ayıktırmak.

aya kerdox uyandıran kimse.

aya kı 1-odır ki (dişil), 2-uyandır.

aya tepya ondan sonra.

aya yena o geliyor (dişil)

aya 1-odur (dişil), 2-uyanık, ayık, uyumamak, uyumamış, yatmamış olan.

ayabi 1-uyanıktı, 2-uyandı (dişil).

ayabı 1-uyanıktı, 2-uyandı (eril).

ayakı uyandır.

ayamekı uyandırma.

ayam bıyayenı-bıyayış havanın açık ve güneşli oluşu.

ayam 1-durum, hal, 2-hava, hava durumu, açık hava, havanın güzel oluşu.

ayamın açık havalı olma durumu.

ayan (Ar) belli, açık, belli olmak, bilinir olmak, his edilmek.

ayan bıyaye ayan olmuş olan.

ayan bıyayenı-bıyayış ayan olmak, his edilmek.

ayan 1-hava, hava durumu, 2-gayipten bildirilme, 3-sezme, his etme.

ayar (Ar) 1-altın, gümüş gibi madenlerde saflık derecesi, 2-bir iş veya davranışta gereken ölçü, 3-değer derecesi, 4-saat ayarlaması.

ayar bıyaye ayarlanmış olan.

ayar bıyayenı-bıyayış ayarlanmak.

ayar kerde ayarlanmış olan.

ayar kerdenı-kerdış ayarlamak.

ayar kerdox ayarlayan.

ayarê cı ard dı perey değerini iki paraya getirdi, iki paralık etti.

ayarê cı ayarı.

ayarın ayarlı.

ayat ayet.

ayata kürsi ayeti kürsi.

ayatın ayetli.

ayaya uyanıktır, uyumamış (dişil).

ayayê uyanıkdırlar, ayıkdırlar, uyumamışlar.

ayayo uyanıktır, uyumamış (eril).

ayb bı ayıp oldu.

ayb kerdenı-kerdış ayıp etmek, utanmak.

ayb nêkeno utanmiyor.

ayb nêkerdenı-nêkerdış utanmamak, ayıp bilmemek.

ayb ayıp.

aybo gıran büyük ayıp.

aybo ayıptır.

ayet (Ar) Kuran surelerini oluşturan cümlelerden her biri.

ayeta kerim kuran ayetı.

ayetan dı ayetlerde.

ayetan ra ayetlerden.

ayetı dı ayette.

ayetın ayetli, sureli.

aygıt (Tr) birçok parçadan yapılmış alet, cihaz.

ayi acı çekme sonucu inleme sesi.

ayin (Ar) dini tören, ibadet.

ayin kerdenı-kerdış ibadet etmek.

ayin kerdox ibadet eden.

ayit bı aitti.

ayit bıyayenı-bıyayış ait olmak.

ayit kerde dahil edilmiş olan.

ayit kerdenı-kerdış dahil etmek.

ayit ait, dahil.

ayitê eyo ona aittir.

ayitey ait olma durumu.

aylıxı (Tr) aylık.

aylıxı dayenı-dayış aylık vermek.

aylıxı gırotenı-gırotış aylık almak.

aynı onu sik (dişil).

ayra ondan.

ayre değirmen.

ayrê ona (dişil).

ayrek taşlık, taşlık organı.

ayrekê kergan tavukların midesi, taşlık.

ayrey awı su değirmeni.

ayrey değirmenler.

ayri değirmeni.

ayro dı ona vur (dişil).

ayrod-ayrodı onu döv (dişil).

ayten bir bayan ismi.

ayv ayıp.

ayvo ayıptır.

aywa ayva.

aywayêrı ayva ağacı.

aywey ayvalar.

ayyaş (Ar) içkiye düşkün, içkici.

ayyaş bıyaye ayyaş olmuş olan.

ayyaş bıyayenı-bıyayış ayyaş olmak.

ayyaşey ayyaşlık.

ayyaşinı ayyaşlık.

ayıb bir erkek ismi.

ayın dini tören, ibadet, ayin.

aza (Ar) üye.

azad (Kür) serbest bırakmak, özgür, serbest,

azad bıyaye serbest olmuş olan.

azad bıyayenı-azad bıyayış özgür olmak, serbest olmak.

azad kerde serbest bırakılmış olan.

azad kerdenı-kerdış serbest bırakmak.

azad kerdox serbest bırakan kimse.

azadi 1-özgürlük, 2-bir erkek ismi.

azadiwaştox özgürlük isteyen, özgürlükçü.

azadiyey serbestlik, özgürlük.

azamet (Ar) 1-ululuk, büyüklük, görkem, heybet.

azametın çok büyük, görkemli.

azami (Ar) en büyük, en yüksek, maksimum.

azar (Far) paylama.

azar bıyayenı-bıyayış paylaştırılma, paylama, paylamış olma.

azar kerdenı-kerdış paylaştırmak, paylamak.

azay azalar, üyeler.

azayênı üyelik.

azayey üyelik, üye olma durumu.

azayinı üyelik.

azeri (Far) Azarbeycanda yaşayan bir halk ve bu halktan olan kimse.

azev bıyayenı-bıyayış bekar olmak.

azev bekar, evlenmemiş.

azeva evlenmemiş (dişil).

azevey bekarlık.

azevi bekar, evlenmemiş.

azevinı bekarlık.

azevo bekardır, evlenmemiş (eril).

azgılêr meşe ağacına benzer bir orman ağacı.

azim (Ar) engeleri yenme kararı.

azim tahamül etmek, sabretmek vb.

azima bir bayan ismi.

azimkar kararlı, dirençlı, azmeden.

azimkarey azim olma durumu.

azimkarinı azim etme durumu, azim olma.

aziz (Ar) sevgide üstün tutulan.

azizey aziz olma durumu, azizlik.

azizinı azizlik.

azman (Tr) çok gelişmiş.

azman 1-kocaman, iri yarı, 2-çok azılı, çok kuvvetli.

azmin dı gökte.

azmin ra gökten.

azmin gök.

azmindıro göktedir.

azminê feki ağız damağı

azminekê feki ağız damağı.

azminekê veki ağız damağı.

aznayenı-aznayış kudurtmak, kışkırtıp saldırtmak.

aznayey kudurmuş olanlar.

aznayox kudurtup kışkırtan.

azne kerdenı-kerdış yüzmek.

azne yüzme.

azneber yüzücü.

aznebera yüzücüdür (dişil).

azneberey yüzücülük.

azneberinı yüzücülük.

aznebero yüzücüdür (eril).

aznewan yüzücü.

azot (Fr) bir element adı.

azotın azotlu.

azrail (Ar) dört büyük melekten biri, ruhları alan melek.

azwa kapsül.

azwayın kapsüllü.

azıkna bı cı kendisine dayamıştı.

azıknabi dayamıştı.

azıknaye dayatılmış, yaslanılmış olan.

azıknayenı-azıknayış 1-yaslamak, 2-ününe destek etmek.

azıkyaye dayatılmış, yaslatılmış olan.

azıkyayenı-azıkyayış 1-yaslanmak, 2-yaslatmak, 3-desteklemek.

azırnayenı-azırnayış azdırmak, kudurtmak.

azıryayenı-azıryayış azmak, kudurmak.

azıya kudurdu, azdı.

azıyay 1-azıtılar, 2-kudurdular, 3-deşildiler (yara vb.).

azıyaya kudurmuş (dişil).

azıyaye 1-kudurmuş olan, 2-azmış olan, 3-deşilmiş olan.

azıyayo kudurmuş (eril).