Bu yazıda adlardaki bükünlü halde (zalin dişi durum) -an- çoğul son ekinin ve ayrıca da fiil çekimlerinde birinci tekil kişi –an(e) sonekinin bir gramer mi yoksa fonetik bir farklılığın sözkonusu olduğu tartışılıp, ilerdeki muhtemel bir ortak kolektif bir yazı dilinde esas alınabileceği ele alınacak.

Eski İrani dillerinden yazılı olarak aktarılan iki dil Eski-Farsça (Old Persian) ve Avesta’da, ayrıca eski Hintçe’de de, çoğul tamlama halinde (Genitiv Plural) sonekin –ānām[1]; Orta-Farsça veya Partça gibi Orta-İrani dillerde de bükünlü halde –ān olduğu dilbilimciler tarafınca bilinir[2], bu konuyu siyasileştirmenin hiç anlamı yoktur[3].

Aynı şekilde birinci tekil kişi sonekinin Partça ve Orta-Farsça’da istek kipinde –ān (Prt. az karān, Phlv. an karān ‘yapsam’), Eski Hint ve İrani dillerinde (Hindoirani) de keza birinci tekil kişi emir kipinde (Imperativ) -āni (Eski Hintçe bharāņi ‘götüreyim’[4]) olması da Zazaca’daki –an’ın bu paradigmadan kaldığı kanısını pekiştirmektedir.

Zazaca’nın tüm şiverlerini içeren özellikle bir fonolojik (sesbilim) araştırmanın varolmayışından ve ayrıca olaya yüzeysel yaklaşım ve bilgi yetersizliğinden ötürü ortada sadece insanların dahası kendi şivelerini baza alarak öne sürdüğü bazı iddialar var. Ne var ki Zazaca hakkında ancak birçok çeşitli şivelerin kıyaslanmasıyla ve de diğer İrani dillerdeki fonolojik (sesbilimsel) ve gramer durumunun da değerlendirilmesiyle daha iyi analiz edilebilip doğru sonuçlara varılabilir.

Bükünlü haldeki çoğul sonekinde, şiveden şiveye farklı varyantlara rastlanılmakta.

Örneğin: ‘un getir!’ (ardi ‚un’, Zazaca’da daima çoğul halde söylenir) deyimin şiveden şiveye farklı söyleniş biçimleri var:

ardan bia (Hozat, Sarız, Koçgiri, Bingöl-Kiği, Adaklı, tüm Güney-Zazacası, Elazığ, Lice, Eğil, Kulp vs.)

ardon bia (Ovacık, Hozat, Bingöl-Solhan, Genç, Hani)

ardun bia (Bingöl-Merkez, Palu, Ovacık)

arda bia (Varto, Hozat, Güney-Zazacası)

ardo bia (Hozat, Varto, Hani)

ardu bia (Doğu-Dersim, Erzincan, Hınıs, Tekman, Gümüşhane)

Özellikle Batı-İrani dillerinde de bilinen yukardaki ses değişimi (-an à -on à -un), Zazaca’nın farklı ağızlarında da görüldüğü gibi mevcut.

Zazaca’da bükünlü halde çoğul ekinin -an  değil de, -a olduğu, n’nin ise koşaç veya iyelik ya da sıfat eki geldiğinde, bir kaynaştırma harfi olduğu iddiası var. Yani, farklı şivelerde -a , -o veya -u varyantının asıl olduğu öne sürülür:

„ardanê lazuti (mısıri) bia“ „na ğıza ardana ya ki ğıza ardu niya?“

Peki, neden o halde şiveden şiveye -a, -o, veya -u gibi bir ses değişimi var, a ünlüsü neden diğer şivelerde o veya u olarak karşımıza çıkmakta? Zazaca’da -a ünlüsüyle biten kelimeler, yalın halde son ses olarak-a kendi kendine şiveden şiveye değişir mi? Örneklerle başlayalım.

Pülümür veya Ovacık’ın bazı şivelerinde, özellikle yaşılardan bu konuşma tarzı bize tanıdık gelir:

a. „posmu’ bena, yena peyser“ (“Biya Phepug” türküsünden)

b. „ez şiyu Erzıngu; dewa inu de xo rê amnu bu vırazon“

c. „isu çıtu na çêneke vêsu - têsu ca verdano?“

Şimdi u’ ünlüsü ile biten kelimelerin asıl varyantlarını da bilmekteyiz:

a: poşeman > poseman

b: Erzıngan, ez şiyan(e); amnan, ban, vırazenan

c: insan (Arapça اِنسان), çıtan, vêsan, têsan (< veyşan - teyşan)

ez şiy-an, ve vırazen-an sözcüklerine itiraz olabilir; ama, konuşma dilinde yukarda örneklerdeki varyantlar daha sık kullanıldığından ötürü, „ez şiyu, Xıdu“ şekilleri daha da tanıdıktır. Ne var ki örneklerde de gördüğümüz gibi -an ile biten kelimelerin kısa söyleniş şekli -u idir. Aynı şekilde örneğin „Erzıngon“ veya „Erzınga’, vêsa’, têsa’“diye telaffuz eden yöreler var (Mamekiye, Ovacık, Batı-Erzincan vs.).

Hecedeki -u sondan vurguludur ve bazı ağızlarda -n ünsüzü burundan duyulmaktadır da. Mesela Dersim-Ovacık ağzındaki –o(n) sonekli sözcüklere bakarsak:

“Ez son bızêkon,  toy ki yena?” ‘Keçilere gidiyorum, sen de gelecek misin?’

Son ‘gidiyorum’ fiilindeki ‘n’, aynen çoğul-bükünlü halde olan bızêkon sözcüğündeki ‘n’ ünsüzü gibi telaffuz edilir – yutulur gibi, burundan. İkinci tekil kişinin çekiminde görüldüğü gibi (‘yena’), fiilde bir –n ünsüzü olduğu kesin, ki Zazaca’da şimdiki zaman, fiilin kökeninden sonra –(e)n- ve kişi sonekiyle kurulur.

Örneğin Ovacık’taki bazı Kureyşanlıların telaffuz farkı da şu şekilde belirmekte:

“Ez sonan bızêkan, hama toy ki yena?”

Bu ağızdaki –an sonekleri daha da özgün olduğu görülmekte.

Zazaca’nın örneğin Palu-Bingöl yöresinde konuşulan kelime örneklerine bir göz atalım:

mêmun ume (< meyman ame)

umnun (< amnan)

 nun (< nan)

bun (< ban)

insun (<insan)

şun (<şan)

imum (<imam)

sılum (<sılam)

herum (< heram)

kum (kam)

yunlış (yanlış)

Almun (<Alman, Eleman)

 „ez vun; (< ez vanan) mı va

 ardun bia... (< ardan bia)

(aynı şekilde -on- veya -om- varyantı da vardır (Solhan, Piran vs.)

Palo-Bingöl ağzında görüldüğü gibi, tüm -an- veya -am- seslemli kelimlerde a’dan o’ya veya u’ya dönüşmüştür, buna yabancı kelimler de dahil. Ki, yabancı kelimelerin de bu ses kanununa dahil edilmesi, genel sesbilimsel bir kanun olduğunu göstermekte.

Bu hususta özellikle batı ve merkez İran’da konuşulan Farsça’da da veya Hazar denizi kıyısında konuşulan Talişi, Gileki, Mazenderani gibi dillerdeki konuşma dilinde aynı sesdönüşümü mevcut (yazı dilinde ise örneğin nān نان yazılır, söylenişte ise nūn yaygındır).

Beluçi dilinde de (Zazaca’yla aynı Hyrkani/Gurgan altgurunbunda olan bir kuzey-batı İrani dili) örneğin:

‘ben gittim’in karşılığı man şutān veya başka yörelerde man şutõ idir (õ, burundan telaffuz edilir); Zazaca’daki ez şiyan veya ez şiyo(n) varyantlarında olduğu gibi, aynı ses değişimi mevcut.

Zazaca’nın fonetik yapısıyla, ses değişimleriyle ilgili biri olarak diyebilirim ki; Zazaca’nın hiçbir ağzında -a ünlüsüyle biten bir kelimede -a ünlünün diğer bir şivede başka bir varyantı yoktur, daima -a’dır. Örneğin manga, çêna (keyna) sözcüğünde sondaki -a herzaman yalın halde -a ile söylenir; fakat monga veya munga varyantı da mevcut, ki ses değişimi n’den kaynaklıdır. Yani, bazı İrani dillerde olan özellik, Zazaca’nın ağızlarında da mevcut (en çok Palu-Bingöl ağzında): a ünlüsünden sonra n veya n geldiğinde o veya u’ya olan yuvarlakşma oluşur (sesbirimsel değişke, Allophon).

 -a ünlüsünün (vokal)  o’ya veya u’ya dönüşmesi (yuvarlaklaşması) daima ondan sonraki seslerden etkilenmesinden kaynaklıdır:

nun (< nan)

most (< mast)

zof (< zaf < zehf)

mor (< mar) 

orebe (< arebe < erebe/ereba < Ar.‘araba عَرَبه)

boliye (< baliye < beliye/beluye)

 thom (< tham < Ar. ţa‘am طَعَم)...

Sonuç

Verilen örneklerden ve diğer İrani dillerde de çoğul ekinin -ān olduğunun bilinmesiyle, Zazaca’da da yalın halde çoğul son ekinin ve de birinci tekil kişi zamiri son ekinin aslen -an- olduğu sonucuna varmaktayız. Bükünlü hal çoğul son eki -an, ağızdan ağıza -on, -un veya n ünsüzün de düşmesiyle -a, -o veya -u varyantları vardır.

Bu demektir ki varolan değişim gramatik değil, ağızdan ağıza varolan sesbilimsel bir farklılıktır.

Zazaca’daki bükünlü halde birinci tekil kişi adılı (zamiri) mı(n) için de diyebiliriz ki, aslolarak bir n var -ki, bu koşaç ve ilertletilmiş tamlamalarda da belirmekte- fakat istisnalar hariç Zazaca’nın hemen hemen tüm ağızlarında n düşmüştür, sadece koşaç (-dır fiil eki) veya izafe eklendiğinde belirir, örneğin: „ê mıno“ bazı yaşlı halk ozanları da türkülerinde daha eski şekli mın ile telaffuz eder. Ne var ki -an- çoğul ve de birinci kişi tekil soneki ise bazı ağızlarda hala kullanılmaktadır ve de yazı dilinde esas alınması, genele hitap eden kollektif yazımda daha anlaşılır olur düşüncesindeyim.


 

[1] Hint-Arı dillerinde çoğul tamlama durumunun -ānām sonekin  –ān- parçasının –n – gövdeli sözcüklerden türediği sanılmakta, zira en eski Hint-Avrupaca’da çoğul tamlama durumunun soneki -ōm / -om olduğuna göre Eski Hint-Arıca karşılığı ām (ünsüz gövdeli adlarda) olmuştur.

[2] Schmitt, Rüdiger: Die iranischen Sprachen in Geschichte und Gegenwart. Reichert Verlag, Wiesbaden 2000.  S.6 takiben.

[3] Zazaca’nın bir Kürt lehçesini olduğunu savunan çevrelerince, -an ‘ın bir Kürtçe sonek olmasından yola çıkarak Zazaca’ya da uyarlamaya çalışması yadırganabilir; -güdülen yöntemin bilimsel olmadığı kesin- çünkü bilimsel olarak bir dilin başlıbaşına olduğunun ıspatlamış olmasına rağmen, kimilerinin siyasi çıkarlarından ötürü Zazaca’yı uymayan bir gömleğe sığdırmak istemindeler. Kürtçe’de bükünlü halde çoğul eki –an’ı sadece Kürtçe’ye bağlayanlar şu noktada yanılmaktadır: son ek çoğulu -an- sadece Kürtçe’ye değil, çoğu, belki tüm İrani dillere has bir sonektir! Ona bakarsak, Zazaca’dan ziyade Kuzey-Kürtçesi olan Kurmanci’nin birçok ağzında -an’daki ‘n’ ünsüzü düşmüş, -a biçimiyle kullanılmaktadır. Bu tutuma tepki olarak kimi yazarlar da çoğul son ekinin Zazaca’da –an olduğunu reddedip, Kürtçe’ye ait olduğunu öne sürmesi de doğru ve bilimsel bir tutum değildir.

[4] Mayrhofer, Manfred: Sanskrit-Grammatik. Sammlung Göschen 2207 de Gruyter, Berlin 1978, s.68