ta ardenı-ardış buraya getirmek
ta gırotını-gırotış ta almak, titremek, kriz gelmek, sıtma tutmak vs
ta kewtenı-kewtış taya düşmek, sıtma tutmak, kriz gelmek
ta tepışt hastalık tutu, sıtma tuttu, kriz tuttu
ta 1-denge, denge anlamında, denk, 2-yaşıt, tay, eş anlamlı 3-nereye kadar, 4-birleşik fiil yapımında kullanılır (ta dı
ta dı 1-çevir, 2-bök
taacüb (Ar) şaşma, etmek şaşmak
taaddüd (Ar) çoğalma, sayısı artma
taaffün (Ar) kokuşma, pis kokma, kokuşmak, pis kokmak
taahhud (Ar) bir şey yapmayı üstüne alma, üstlenme
taam 1-tam, eksiksiz, 2-tat, tatma
taammüd (Ar) 1-bir işi veya suçu bile bile, tasarliyarak yapma
taamüm (Ar) yayılma, genelleşme
taamul bıyayenı-bıyayış tahamül olmak
taamul kerdenı-kerdış tahamül etmek
taamul tahamül
taamuley tahamül etme durumu
taamulinı tahamül etme durumu, tahamüllük
taarrüz (Ar) saldırı
taarüz kerdenı-kerdış 1-saldırmak, 2-talan etmek, yağmalamak
taayyün (Ar) beli olma, ortaya çıkma, belirme
tab kerdenı-kerdış herhangi bir şeyi basmak, çap etmek
tab yamaçlarda, engebeli yerlerde yüksekçe düz bir arazi, 2-tab
taba (Fr) kızılımsı kahve rengi
taba bıyayenı-bıyayış bir şey olmak, vuku bulmak
taba nêbıyayenı-nêbıyayış bir şey olmamak, vuku bulmamak
taba nêbeno hiç bir şey olmaz
taba nêbeno ay ona bir şey olmaz (dişil)
taba nêbeno ey ona bir şey olmaz (eril)
taba hiç bir şey
taba mekı hiçbir şey yapma
tababet (Ar) 1-hekimlik, 2-tıp bilgisi, tıp
tabanca (Far) cepte taşınabilen kısa, küçük ve hafif ateşli silah
tabaqa (Ar) 1-katman, kat, 2-toplum içinde makam, şöhret, meslek vb
tabat (Ar) basımcılık
tabeşır tebeşir
tabella (it) 1-üzerinde tanıtıcı, açıklama, işaret, resim veya belirtici yazı olan tahta veya sacdan yapılan levha,2-hastahane, yatılı okul vb gibi toplu yemek verilen yerlerde günlük yemek için çıkarılan çizelge
tabi (Ar) 1-basıcı, 2-yayıncı, naşir, editör, 3-tabi, bağlı, bağımlı
tabi bıyayenı-bıyayış 1-tabi olmak, dahil olmak, 2-doğal olmak
tabi cı bıyayenı-bıyayış dahil olmak, bağımlı olmak
tabi eyo ona abağlıdır (eril)
tabi ayo ona bağlıdır (dişil)
tabi cı yo ona bağlıdır
tabi şenê tabi yapabilirim, tabi yapabilirler
tabi kerdenı-kerdış tabi etmek, dahil etmek
tabi kı tabi ki, elbete ki
tabi elbete, elbet
tabiat (Ar) kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi
tabiat 1-doğa, 2-tabii, özellik, 3-zevk, beğeni
tabidot (Fr) 1-lokanta ve otellerde belirli bir para karşılığında verilen birkaç kap yemek, 2-birkaç kişinin yemek pişirmek için kurdukları ortaklık
tabiet 1-huy, ahlak, 2-doğa
tabir (Ar) 1-deyiş, anlatım, ifade, 2-terim, 3-deyim, 4-yorma, yorumlama
tabirê hewni vıraşt rüyanın yorumunu yaptı
tabirey tabir olma durumu, yorumculuk
tebirinı yorumculuk
tabiye (Ar) 1-hazırlama, yerleştirme, 2-taktik
tabiyey tabi olma durumu
tabiyeyinı tabilik, dahilik
tabla (Ar) 1-satıcıların kullandığı tahtadan tepsi, 2-soba, mangal vb şeylerin altına konulan metaldan veya tahtadan yapılan tepsi
tabla 1-bir şeyin düz ve geniş bölümü, 2-sigara külü konulan kap
tablet (Fr) düz ve yassı biçime konmuş yenecek veya yutulacak madde
tablo (Fr) 1-manzara, 2-düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi, 3-bez, tahta, kağıt vb şeylerin üzerine yapılmış resim
tabü (Fr) 1-kutsal sayılan nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan dini inanç, 2-yasaklanarak korunan şeyler
tabür 1-tabur, askeri birlik, 2-göndermek
tabürci bıyaye taburcu edilmiş olan
tabürci bıyayoğ taburcu olan
tabürci kerdoğ taburcu eden kimse
tabürci taburcu, hastahaneden veya başka bir yerden göndermek
tabürcinı taburculuk
tabürciyo taburcudur
tabürcı bıyayenı-bıyayış taburcu olmak
tabürcı kerdenı-kerdış taburcu etmek, göndermek
tabüre (Fr) sırtını ve kolarını dayiyacak yeri olmayan iskemle
tabüt (Ar) 1-ölüyü mezarlığa götürürken konulan kalafat, sandık, 2-içine yumurta konulan dar ve uzun sandık
tabüt hewadayenı-hewadayış tabutu kaldırmak, cenazeyi defn etmek
tabüt kerdenı-kerdış tabuta koymak, tabutlamak
tabüt vıraştenı-vıraştış tabut yapmak
tabütinı tabutçuluk
tabütın tabutlu
tabya (Ar) ayrı olarak yapılmış ve silahlarla güçlendirilmiş istihkam
tabı (Ar) mizaç, huy, tabiat, karekter
tabê cı tabı, çapı
tabıh tabi olmak, bağımlı olmak
tabına xo kendini yordu, özüldü
tabınayenı-tabınayış kafa yormak, kendini yormak, bir meseleye özülmek
tac (Ar) soyluluk, iktidar veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen ve değerli taşlarla süslenmiş başlık
tac sernayenı-sernayış taç etmek, taç başına koymak
tac 1-bazı tarikat şeyhlerinin giydiği başlık, 2-futbol oyununda topun alan yan çizgilerinin dışına çıkması, 3-gelinlerin başına takılan süs
taca seri baş tacı
taçarnayenı-taçarnayış 1-çalkalamak, sulu şeyleri kapalı bir kabın içinde alt üst etmek, 2-geri çevirmek
taçarnê geri çevirdi (dişil)
taçarna geri çevirdi (eril)
taçarnı 1-geri çevir, 2-çalkala
taçarnena geri çeviriyor (dişil)
taçarneno geri çeviriyor (eril)
taçarnayoğ 1-geri çeviren, 2-çalkaliyan
tacê Krali Kralın tacı
tacê seri baş tacı, kiymetli kişi
tacê veyvı gelinin tacı
tacir (Ar) ticaretle uğraşan kimse, tüccar
tacirinı tacirlik
taciz (Ar) tedirgin etme, canı sıkma
taciz bıyayenı-bıyayış tedirgin olmak, canı sıkılmak
taciz kerdenı-kerdış 1-tedirgin etmek, canını sıkmak, 2-taciz etmek, saldırmak
tacın taçlı
tada 1-baskı, eziyet, zulüm, iskence, 2-çevirdi, dönderdi, büktü
tada bı çevirmişti
tadamı çeviririz
tadano çeviriyor, büküyor, dönderiyor
tadaye çevrili, çevrilmiş olan
tadayê bökküyordu, çeviriyordu
tadayena nüştan yazıların çevirisi
tadayêno çeviriliyor
tada kerdenı-kerdış baskı yapmak, ezmeye çalışmak, zülmetmek
tadayenı-tadayış 1-bükmek, kıvırmak, birbirine dolamak, 2-çevirmek, döndermek, 3-sallamak
tadayinı çevirmecilik, bükmecilik
tadayo 1-çevirmiş, 2-döndermiş, 3-dolamış
tadaya çevirmiş, döndermiş (dişil)
tadayoğ çeviren, büken, dönderen, çevirmen, çevirici
tadbiq bıyayenı-bıyayış uygulanmak, tatbik olmak
tadbiq kerdenı-kerdış tatbik etmek, uygulamak
tadbiq kerdoğ uygulayan
tadbiq uygulama, yörürlüğe koyma, tatbik
tadbiqat kerdenı-kerdış araştırmak
tadbiqat kewtenı-kewtış tatbikata girişmek
tadbiqat vıraştenı-vıraştış tatbikat yapmak
tadbiqat tatbikat, araştırma, uygulama
tadbiqatey araştırma durumu, tatbikatçılık
tadbiqey tatbik etme durumu, tatbikatçılık
tadbiqinı tatbikatçılık
tademı çeviririz
tadenı-tadeyış 1-kıvırmak, birbirine dolamak, 2-çevirmek, 3-sallamak
tadeya 1-dolaştı, döndü, 2- birbirine sarıldı, 3-büküldü
tadeyayenı-tadeyayış çevrilmek, bükülmek, dönmek
tadilat (Ar) değişiklik
tadiyay (tadeyay) çevrildiler
tadiyayenı-tadiyayış
tadiyayenı-tadiyayış dönmek, bükülmek, çevrilmek, etrafında dönmek
tadıyayenı-tadıyayış dönmek, bükülmek, çevrilmek, etrafında dönmek
tadı çevir, bük, dönder
tadımı dönderelim, çevirelim, bükelim
tafiyê yakın
tafiyayenı-tafiyayış yakılmak, tutuşmak
tafina yakayım
tafinı yak
tafsıl (Ar) açıklama, bir şeyi detaylariyle, ayrıntılariyle anlatma
tafsılat (Ar) ayrıntılar
tafta (Far) bir tür sert ipekli kumaş
tafzih (Ar) birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma, rezil etme
tafzih kerdenı-kerdış birinin kötü yanlarını ortaya çıkarmak
taşanayê çalkalanmış olan
taşanayenı-taşanayış çalkalamak
taşanayoğ çalkalayan
taşanê çalkaladı, çalkalayın
taşaneno çalkaliyor
taşanı çalkala
taşana çalkaliyayım
taşaron (Fr) mütahiten iş alan ikinci mütahit
taşaroney taşaronluk
taşaroninı taşaronculuk
taşta 1-traş etmiş, 2-kabuğunu soymuş, kaşımış
taşte traş edilmiş olan, traşlı
taştenı-taştış 1-traş etmek, 2-kabuğunu soymak, 3-yıkamak, çalkalamak, 4-yontmak
taşti öğle ila sabah arasında yenilen hafif yemek
taştoğ 1-traş eden kimse, 2-yontan, 3-çalkaliyan
taştoğxane berberhane
taştışxane (berberxane) berberhane
taştı 1-çalkaladı, 2-yontı, 3-traş etti
taşüt bi çalkalamıştı
taşütê çalkaliyordu (bulaşık vb)
taşütenı-taşütış çalkalamak (bulaşık vb)
taşütoğ çalkalayan, çalkalayıcı (bulaşık vb)
taşütı çalkaladı
taşüta çalkalamış
taşüyayenı-taşüyayış çalkalanmak, yıkanmak, çalkalanmış olmak
taşyayenı-taşyayış 1-traş edilmek, 2-yontulmak
taşıt çalkaladı, yontu
taşıta çalkalamış, yıkamış
taşıt bı 1-çalkalamıştı, 2-traş etmişti
taşıte traş edilmiş olan
taşıtenı-taşıtış 1-yıkamak, çalkalamak, 2-traş etmek, 3-kabuğunu soymak, 4-yontmak
taşıyayenı-taşıyayış traş edilmek, yontulmak
taşiya 1-traş edildi, 2-yontuldu, 3-çalkalandı
taşiyayenı-taşiyayış traş edilmek, yontulmak
taşıya 1-traş edildi, 2-yontuldu, 3-çalkalandı
taşıti çalkaladı (bulaşık vb)
taşıto 1-çalkalamış, 2-traş etmiş, 3-yontmuş
taşıtoğ 1-çalkalayan, 2-traş eden kimse
taşıtxane 1-bulaşıkhane, 2-berberhane
tagıratoğ ta tutan, sıtma tutan
tagırotenı-gırotış ta tutmak, sıtma tutmak
tahaccur (Ar) taşlama, taş kesilme
tahaffüz (Ar) barınma, korunma
tahaffüz bıyayenı-bıyayış barınmış olmak, korunmuş olmak
tahaffüz kerdenı-kerdış barındırmak, korumak
tahakkük (Ar) gerçekleşme
tahakkük kerdenı-kerdış tahakkuk etmek, gerçekleştirmek
tahakkum (Ar) baskı, zorbalık, hükmetme
tahakkum kerdenı-kerdış hükmetmek, baskı uygulamak
tahammul (Ar) 1-dayanma, tahammül, 2-kötü ve güç durumlara karşı koyabilme gücü, katlanma, kaldırma direnışı
tahammul bıyayenı-bıyayış tahamül olmak
tahammul kerdenı-kerdış tahamül etmek
tahammuley tahamül etme durumu
tahamul bıyayenı-bıyayış tahamül olmak
tahamul kerdenı-kerdış tahamül etmek
tahamul tahamül
tahamuley tahamül etme durumu
tahamulê cı tahammülü
taharet (Ar) 1-temizlik, temiz olma, 2-‹slam dini inançlarına göre yapılan temizlik, 3-aptest yaptıktan sonra temizlenme
taharet gırotenı-gırotış taharet almak, yıkanıp temizlenmek
tahayyül (Ar) hayalde canlandırma, sembolleştirme
tahbına xo 1-kendini yordu, özüldü, 2-kendine alıştırdı
tahbınayenı-tabınayış 1-kafa yormak, kendini yormak, bir meseleye özülmek, 2-kendine alıştırmak
tahda bıyayenı-bıyayış baskı olmak, eziyet olmak
tahda diyayenı-diyayış eziyet görmek
tahda diyayoğ eziyet gören, baskı gören kimse
tahda kerdenı-kerdış eziyet etmek, zulüm etmek
tahda kerdoğ eziyet eden, baskı eden kimse
tahda baskı, eziyet, zulüm, iskence
tahday baskı yapma, zülüm yapma, ezmeye çalışma
tahdayın eziyetli, baskılı
tahdidat (Ar) sınırlamalar, kısıtlamalar
tahdidat vıraştenı-vıraştış kısıtlama getirmek
tahdit (Ar) sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma
tahin (Ar) öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu
tahkim (Ar) kuvvetlendirme, sağlamlaştırma
tahkim kerdenı-kerdış sağlamlaştırmak
tahl acı, badem acısı
tahleki asmalarda olan bir nevi beyaz üzüm
tahlekı asmalarda olan bir nevi beyaz üzüm
tahlet talet, abdest
tahlet gırotenı-gırotış talet almak
tahlike (Ar) 1-yol açabilecek durum, tehlike, 2-gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum
tahlike bıyaye tehlike olmak
tahlike bıyayenı-bıyayış tehlike olmak
tahlike diyayenı-diyayış tehlike görmek
tahlike dı tehlikede
tahlike estenı-estış tehlike var olma, tehlikeye sokma
tahlike ra tehlikeden
tahlike vetenı-vetış tehlike çıkarmak, tehlikeli iş yapmak
tahlikeli tehlikeli
tahlikera remayenı-remayış tehlikeden kaçmak
tahlikey tehlikeler
tahlikeyana tehlikelerle
tahlikeyêna tehlikelidir (dişil)
tahlikeyêno tehlikelidir (eril)
tahlikeyêri daha tehlikeli
tahlikeyinı tehlikeli, tehlike olma durumu
tahlikeyo şenık hafif tehlike
tahlikeyo gırd büyük tehlike
tahlikeyo tehlikedir
tahlikeyın tehlikeli
tahlikeyına tehlikelidir (dişil)
tahlikeyınê tehlikelidirler
tahlikeyıno tehlikelidir (eril)
tahliki tehlikeyi
tahlil (Ar) çözümleme
tahlil bıyayenı-bıyayış tahlil olmak
tahlil kerdenı-kerdış tahlil etmek, çözmek
tahlil kero tahlil edecek
tahlilın tahlilli
tahlim dayenı-dayış talim vermek
tahlim diyaye talim görmüş olan
tahlim diyayenı-diyayış talim görmek
tahlim dı talimde
tahlim kerde talimli, talim etmiş olan
tahlim kerdenı-kerdış talim ettirmek
tahlim kerdoğ talim eden
tahlim ra talimden
tahlim talim
tahlimey talim etme, görme durumu
tahliye (Ar) 1-boşaltma, 2-tutuklular için serbest bırakmak
tahliye kerdenı-kerdış tahliye etmek, boşaltmak
tahlo acıdır (badem acısı)
tahmekar aç gözlü, cimri, elli çok sıkı, temahkar
tahmekara cimridir (dişil)
tahmekaro cimridir (eril)
tahmekarinı cimrilik
tahmekarın cimri
tahmil (Ar) yükleme
tahmin (Ar) yaklaşık olarak değerlendirme, oranlama
tahmin kerdenı-kerdış tahmin etmek
tahmin 1-bazı sezgi ve verilere dayanarak olayı kestirme, 2-önceden kestirilen, düşünülen şey, kestirmek
tahmini yaklaşık olarak, aşağı yukarı
tahmül kerdenı-kerdış tahammül etmek
tahmül kerdoğ tahamül eden
tahmül tahammül
tahna bı öğütmüştü
tahna öğüttü
tahnaye öğütülmüş olan
tahnayenı-tahnayış öğütmek
tahnayoğ öğüten
tahnebê bir cins üzüm
tahnebi bir üzüm cinsi
tahnena öğütüyor (dişil)
tahneno öğütüyor (eril)
tahneyayenı-tahneyayış öğütülmek
tahneyêno öğütülüyor
tahnıte öğütülmüş olan
tahnıtenı-tahnıtış öğütmek
tahnıtoğ öğüten
tahqiq (Ar) soruşturma, araştırma
tahqiq biyayenı-biyayış soruşturulmuş olmak
tahqiq kerdenı-kerdış soruşturmak
tahqiqat (Ar) araştırma, soruşturma, soruşturmalar
tahqiqat akerdenı-akerdış tahkikat açmak, soruşturmaya tabi tutmak
tahqiqat kerdenı-kerdış soruşturmak, tahkikat etmek, araştırmak
tahqiqat kewtenı-kewtış izine düşmek, izlemek, araştırmak
tahqiqatinı tahkikatçılık
tahqiqatın soruşturmalı
tahqiqatci tahkikatçı
tahqiqatcinı tahkikatçılık
tahqiyanê cı eklerini, takılarını
tahra (Far) bir tür eğri budama bıçağı
tahret şıkıyayenı-şıkıyayış kaba abdesti bozulmak
tahret gırotenı-gırotış kaba abdest almak
tahret kaba abdest (tuvaletını ederken kıçını yıkama)
tahrib kerdenı-kerdış bozmak, yıkıp harabeye çevirmek
tahrib kerdoğ yıkıcı, yıkan, bozan, zarar veren
tahrib bozma, kalem oynatma, değiştirme
tahribat (Ar) yıkıp bozma, kırıp dökmek, harap etme
tahribey tahrip olma durumu
tahribın tahribatlı
tahriş (Ar) 1-tırmalanma, tırmalama, 2-yakarak kaşındırma
tahriş kerdenı-kerdış 1-tırmalamak, 2-yağmalamak, yakmak
tahrik (Ar) kışkırma, cinsel istek ve duygularını artırma
tahrik bıyayenı-bıyayış duygularının esiri olmak
tahrik kerdenı-kerdış kışkırtmak
tahrikar yıkıcı, yıkan, bozan, zarar veren
tahrirat (Ar) resmi dairelerce yazılan mektuplar
tahsil (Ar) 1-öğrenim yapmak, 2-alma, toplama (para vb)
tahsil diyayenı-diyayış tahsil görmek
tahsil kerdenı-kerdış öğrenim yapmak, paylamak, dağıtmak
tahsil vinayenı-vinayış öğrenim görmek
tahsilat (Ar) kamu alacaklarının toplanması veya zorla alınması
tahsilatê cı tahsilatı
tahsildar (Ar) bir kimse veya kuruluş adına para toplayan kimse, alımcı
tahsildarey tahsildarlık, tahsildar olma durumu
tahsildarinı kerdenı-kerdış tahsildarlık yapmak
tahsildarinı tahsildarlık
tahsilın tahsilli
tahsis (Ar) bir şeyi bir kimseye veya bir yere ayırma
tahsis biyayenı-biyayış tahsis olmak
tahsis kerdenı-kerdış tahsis etmek, ödenek ayırmak
tahsisat (Ar) bir işi gerçekleştirmek için bir kimseye, kuruluşa veya topluluğa ayrılmış para, ödenek
taht (Far) hükümdarların oturduğu büyük ve süslü koltuk
taht yarısı dışarda yarısı toprakta olan parçalı, büyük ve düz taş
taht ronayenı-ronayış taht kurmak, makama oturmak
tahtê çari alın kemiği
tahterevalli (Far) 1-iki ucuna birer kişi oturup, karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan ortasından bir yere dayalı tahta kalas, 2-mecazi: kaçık, deli
tahtil bıyaye tatil edilmiş olan
tahtil bıyayenı-bıyayış tatil olmak, tatil edilmek
tahtil kerde tatil yapan
tahtil kerdenı-kerdış tatil etmek, tatile gitmek
tahtil kerdoğ tatil yapan kimse
tahtil kerdoği tatil yapanlar, tatilciler
tahtil tatil
tahtın yassı taşlarla kaplı yer, taşlık, kayalık
tahtıno tahtlıdır
tahwil (Ar) değiştirme, çevirme, dönderme, dönüştürme
tahwil devletin veya özel bir kuruluşun ödünç para almak için çıkardığı, yıllık faiz getiren yazılı senet
tahwilın tahvilli
tahzil dayenı-dayış azarlamak
tahzil diyayenı-diyayış azar işitmek
tahzil kerdenı-kerdış azarlamak
tahzil kerdoğ azarlayan
tahzil werdenı-werdış azar işitmek, azarlanmak
tahzil azarlama
tahzildar azarlayan, azarlayıcı kimse
tahın tahin
tahının tahinli
taj taç
tajê Krali Kralın tacı
tajê seri baş tacı, kiymetli kişi
tajê veyvı gelinin tacı
taji tazı
tajiyinı tazılık
tajo kabaca, çıplak, hiç bir şeyi olmayan
takas (Ar) mal alıp karşılığında mal vererek ödeşme, değiştirme
takas kerdenı-kerdış takas etmek
takas kerdoğ değiştiren, değiş tokuş yapan
takaza (Ar) azarlama, başa kakma
takêş 1-denk olmayan, dengesiz, 2-birbirine ters olan eşya vb, 3-tevekeli, sağı solu belli olmayan, 4-yükün bir tarafının ağır basıp aşağiya çekmesi, , hayvan yükünün iki tekinin birbirine eşit olmaması
takêşey 1-dengesiz olma durumu, 2-sağı solu belli olmama
takêşinı dengesizlik
takêşa dengesizdir (dişil)
takêşo dengesizdir (eril)
taket ra bıryayenı-bıryayış taketten kesilmek
taket ra kewtenı-kewtış kuvvetten düşmek
taket kuvvet, takat
taket ra bıryayenı-bıryayış kuvvetten kesilmek
taketê cı çıniyo takatı yoktur
taket saqandê cı dı nêmendo dizlerinde kuvvet kalmamış
takke (Ar) ince kumaştan yapılan yarım yuvar başlık
taksimetre ticari taksilerde kullanılan kilometre ölçü birimi
taksit dayenı-dayış taksit vermek
taksit taksit, her ay bir miktarını ödemek
taksita mal gırotenı-gırotış taksit ile mal almak
taktik (Fr) değişik şekilde yönlerdirme, idare etme ve yönetme sanatı
taktik vırnayenı-vırnayış taktik değiştirmek
tal biyayenı-biyayış 1-acı olmak, acılaşmak, 2-boşaltılmış olmak
tal kerdenı-kerdış 1-acılaştırmak, 2-boşaltmak
tal kı 1-boşalt, 2-acılaştır
tal u şirın acı ve tatlı
tal u tün acı ve acı (tatlı karşıtı acı, birde biber acısı)
tal u tırş acı ve ekşi
tal 1-boş, boşaltma, 2-acı, tatlının karşıtı (badem veya sallatalık acısı gibi)
talaş hızarda veya testere ile biçilmiş tahta veya ağaç kırıntıları, talaş
talaşın talaşlı, tahta kırıntılı
talan berdoğ talanı götüren kimse, yağmacı, çapulcu
talan berdenı-berdış talan götürmek
talan bıyayaye yağma edilmiş olan
talan bıyaye yağma edilmiş olan
talan bıyayenı-bıyayış yağma olmak
talan kerde yağma edilmiş olan
talan kerdenı-kerdış yağma etmek
talan kerdoğ talan eden kimse, yağmacı, çapulcu
talan u wêran yağma ve viran
talan yağma, çapul
talancinı talancılık
talancılığey talancılık
talaney yağmacılık
talaninı talancılık
talan werdoğ talan yiyen
talaq (Ar) islam dininde evliliğin sona ermesi, boşanma
talaq siya katı dalaklı, katı yörekli
talaq dalak
talaqın dalaklı
talaz fırtına, şidetli rüzgar esmesi
talazokı havada oluşan hortum, fırtına
talazık-talazıkı havada oluşan hortum, rüzgar hortumu, rüzgarlı fırtına
talazıkı qılaynayenı-qılaynayış hortumlu fırtına kopmak
tal bı aciydi
talde bıyayenı-bıyayış gizli olmak, sapa olmak, tenha olmak
talde dı ronıştenı-ronıştış gizli veya görünmeyen yerde oturmak
talde dı xo nımıtenı-nımıtış gizli yerde kendini saklamak, tenhada kendini saklamak
talde dı tenhada, gizli bir yerde
talde kewtenı-kewtış gizli yere girmek, tenhada saklanmak
talde ra şiyayenı-şiyayış görünmez yerden gitmek
talde gizli yer, kenarda köşede, kimsenin göremiyeceği yer, tenha
taldenı dı mendenı-mendış gizli bir yerde, görünmeyen yerde kalmak
taldeyê dı gizli bir yerde, görünmez bir yerde, tenhada, bir köşede
taldeyey zula, sakin yer, gizli veya görünmeyen yer, tenhalık
taldeyi gizli yer, görünmez yer, tenhalık
taldeyinı 1-gizlilik, 2-gölgelik, 3-görünmezlik
taleb (Ar) bir kimseden bir şeyin yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem, istek
taleb bıyayenı-bıyayış talep edilmek, istenmek, ısmarlanmış olmak
taleb kerdenı-kerdış talep etmek, ısmarlamak, istemek
talebê cı talebi, isteği, arzusu
talebe (Ar) öğrenci
talebe bıyayenı-bıyayış talebe olmak, okula gitmek
talebeyinı kerdenı-kerdış talebelik yapmak
talebeyinı talebelik
talebname istek bildiren belge
talêk-talêkı az acımsı olan ve yenilen bir ot çeşidi
talek-talekı acımsı bir bitki
talêri acıdan daha acı
talet gırotenı-gırotış talet almak, aptest almak
talet aptest için namahrem yerlerinin su ile yıkanması, temizlenmesi
taley acılık, acı olma durumu, badem acılığı
tali (Ar) ikinci derecede olan, ikinci
tali dı o gırwe bi sonunda o iş oldu
tali 1-acılar, acı olan, 2-en sonda, sonunda, neticede
tali dı ma amey pêser neticede biz bir araya geldik
talib (Ar) isteyen, istekli
talib bıyayenı-bıyayış talip olmak
talib kerdenı-kerdış müşteri etmek, talip etmek
talibê başkaney başkanlık talibı
talibê cı yo talibidir, müşterisidir
talibey talip olma durumu
talibinı talip olma durumu
tali dı sonunda
talih (Ar) insanlara iyi ve kötü durum hazırlandığına inanılan tabiat üstü güç, şans, baht, talih, felek vs
talihê cı esto şansı vardır
talihın şanslı, kısmetlı
talike (Ar) 1-yol açabilecek durum, 2-gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum
talike bıyayenı-bıyayış tehlikeli olma
talike diyayenı-diyayış tehlike görmek
talike estenı-estış tehlike var olma, tehlikeye sokma
talike vetenı-vetış tehlike çıkarmak, tehlikeli iş yapmak
talikeli tehlikeli
talikera remayenı-remayış tehlikeden kaçmak
talikey tehlikeler
talikeyana tehlikelerle
talikeyêna tehlikelidir (dişil)
talikeyêri daha tehlikeli
talikeyinı tehlikeli, tehlike olma durumu
talikeyo şenık hafif tehlike
talikeyo gırd büyük tehlike
talikeyın tehlikeli
talikeyınê tehlikelidirler
talikeyıno tehlikelidir (eril)
taliki tehlikeyi
talim (Ar) 1-öğretim, 2-yetiştirme, 3-alıştırma, 4-uygulamalı eğitim
talim bıyayenı-bıyayış talim olmak, terbiye edilmek, eğitilmek
talim dayenı-dayış 1-talim etirmek, 2-talim görmek, eğitilmek
talim dayoğ talim veren
talim diyayenı-diyayış talim görmek, eğitilmek
talim kerde talim edilmiş olan
talim kerdenı-kerdış talim etmek, sağa sola koşturmak
talim kerdoğ talim eden
talim terbiye talim terbiye
talim vinayenı-vinayış askeri eğitim görmek
talim vinayoğ talim gören
talimat çalışma sırasında uyulması gerekli noktaları bildiren resmi yazı, yönerge, direktif
talimat dayenı-dayış talimat vermek
talimat gırotenı-gırotış talimat almak
talimatname yönetmelik
talimey talimlik, talim etme durumu
talimhane talim yapılan yer, alan
talimname işlerin nasıl yapıldığını gösteren notlar, kitaplar
talimın talimli
talinı acılık, badem acılığı
taliye bıyayenı-bıyayış tahliye olmak, salı verilmek, boşatılmış olmak
taliye kerdenı-kerdış tahliye etmek, boşaltmak, salıvermek
taliyê acıdırlar
taliye bırakma, salı verme, boşaltma
talküwek tarlalarda ve sulak yerlerde yeşerip yenilen az acımsı bir ot
tallasün vadi
tallasün dı vadide
tallek (tallêk) Acımsı ve geniş yapraklı bir otur, hayvanlar çok severler
tallêk Acımsı ve geniş yapraklı bir ot çeşidi, hayvanlar çok severler
tallêk bir üzüm cinsı
tallo acıdır
tallok Acımsı ve geniş yapraklı bir ot çeşidi
talo acıdır
talok acı bir ot çeşidi
taloq kerd erteledı, geriye attı
taloq erteleme, geriye atmak
taloq kerdenı-kerdış ertelemek, geriye atmak
taloğ eştenı-eştış geri atmak
taloğ kerdenı-kerdış ertelemek
taloğ erteleme
talsa acımsı bir çeşit elma
talsayêr-talsayêrı elması acımsı bir çeşit elma ağacı
taltırêri acıdan daha acı
talüke bıyayenı-bıyayış tehlikeli olma
talüke diyayenı-diyayış tehlike görmek
talüke estenı-estış tehlike var olma, tehlikeye sokma
talüke vetenı-vetış tehlike çıkarmak, tehlikeli iş yapmak
talüke tehlike
talükeli tehlikeli
talükera remayenı-remayış tehlikeden kaçmak
talükeyêri daha tehlikeli
talükeyinı tehlikeli, tehlike olma durumu
talükeyo şenık hafif tehlike
talükeyo gırd büyük tehlike
talükeyın tehlikeli
talyüm (Fr) zehirli bir element
talıb bıyayenı-bıyayış talip olmak
talıb kerdenı-kerdış müşteri etmek, talip etmek
talıb 1-talip olma, müşteri olma, istekli, 2-mürit
talıbê başkaney başkanlık talibı
talıbê cı yo 1-talibidir, müşterisidir, 2-mürididir
talıbey 1-talip olma durumu, 2-müritlik
talıbê şêxiyo şeyhin mürididir
talıbinı 1-talip olma durumu, müritlik
talınc acımsı (badem acısı)
tam antenı-antış tad almak
tam cı dayenı-dayış 1-kendisine tat vermek, 2-rahat bırakmak
tam cı nêdayenı-nêdayış 1-rahat bırakmamak, 2-tat vermemek
tam dayenı-dayış 1-tad vermek, 2-rahat bırakmak
tam diyayenı-diyayış 1-tad görmek, 2-iyi hayat sürmek, gün görmek
tam gırotenı-gırotış 1-tad almak, 2-hayat sürmek
tam kerdenı-kerdış tatmak, tadına bakmak
tam kerdoğ tadan, tadına bakan
tam nêdiyayenı-nêdiyayış tad görmemek, gün görmemek, iyi hayat sürmemek
tam ra lezetten, tattan
tam xo ra nêdi rahat yüzü görmedi anlamında tad görmedi kendisinden
tam zıtê pêyo tam birbirinin zıtıdır
tam 1-eksiksiz, kesintisiz, bütün, tüm, 2-tat, lezet, 3-gerçek, yetkin, kusursuz, 4-sefa
tamahkar tamahkar, cimri, aç gözlü
tamahkar biyayenı-biyayış cimri olmak
tamahkarey tamahkarlık, cimrilik, aç gözlülük
tamahkarinı tamahkarlık, cimrilik, açgözlülük
tamakar tamahkar, cimri, aç gözlü
tamakar biyayenı-biyayış cimri olmak
tamakarey tamahkarlık, cimrilik, aç gözlülük
tamakarinı tamahkarlık, cimrilik, açgözlülük
tamanit (Fr) doğal kalsiyum ve demir fosfat
tamar-tamarı damar
tamara goni kan damarı
tamara qalını kalın damar
tamaran dı damarlarda
tamaran ra damarlardan
tamari damarlar
tamarvaş bir ot çeşidi, iltihaplı yaraların iltihabını kurutmada kullanılır
tamarın damarlı
tamaze lezzetli, tadı güzel
tamê cı tadı
tamê dınyay dünyanın tadı
tamê feki ağız tadı
tamenı tatlı, lezetli
tamik (Ar) derinleştirme
tamim (Ar) genelge
tamir (Ar) 1-onarma, onarım, 2-yapılan bir yanlışı, kusurı düzeltmeye çalışmak
tamir bı tamir edildi
tamir bıyayenı-bıyayış tamir edilmek
tamir diyayenı-diyayış tamir görmek
tamir kerde tamir edilmiş olan
tamir kerdenı-kerdış onarmak, tamir etmek
tamir kerdoğ tamir eden
tamir vinayenı-vinayış tamir görmek
tamirat onarmak, onarım
tamirci tamircı
tamircinı tamircilik
tamircılığey tamircilik
tamirinı tamircilik
tamirkar onaran kişi
tamirvan onaran kimse
tamirxane onarma yeri
tamirxaneci tamirhanesi olan kimse
tamirın tamirli
tamker 1-taddan anlayan, 2-tamlama, tamamlama
tamm (lezzet) lezzet, tat
tammın lezetli
tampon (Fr) 1-bir deliği kapatmaya yariyan büyük tıkaç, 2-kazaları azaltmak için yol kenarlarında yapılan donanım
tamroj tamgün
tamweş güzel tat
tamweşey güzel tatlılık
tamıh cimri, elli tutkun, elli dar
tamıh biyayenı-biyayış cimri olmak
tamıhinı cimrilik
tamıha cimridir (dişil)
tamıho cimridir (eril)
tamıjiyayenı-tamıjiyayış tadını almak, tadına alışmak
tamıjok ağzının tadını bilen
tamıjın tadını bilen, anlayan
tamıjnayenı-tamıjnayış ağzını sulandırmak, iştahını özerine çekmek
tamın u bêtamın lezetli ve lezetsiz
tamın tatlı, lezetli
tamına lezetlidir (dişil)
tamıno lezetlidir (eril)
tamınıni ezetlileri
tamıninı lezetlilik
tanaye yakılmış olan, ateşe verilmiş olan
tanayenı-tanayış yakmak, tutuşturmak, ateşe vermek
tanaye yakılmış olan
tanayinı yakıcılık, ateşe verme durumu
tanayoğ yakan, ateşe veren, tutuşturan
tandır (Ar) yere çukur açılarak yapılan bir tür fırın
tane adet, herhangi bir sayıda olan şey
tanê yakın
tanekê az, azıcık, biraz, birazcık
taneya yakıldı, ateşe verildi
taneye yakılmış olan
taneyayenı-taneyayış yakılmak, ateşe verilmek, tutuşturulmak
taneyenı-taneyış yakılmak
tango (‹sp) özel ritimli ağır bir dans
tani yanan ateşin ısısı
tankêr (‹ng) petrol, akar yakıt, yağ, şarap vb sulu maddeleri taşiyan taşıt
tanq (‹ng) zırhlı ve silahlı, tekerlekleri paletli, motorlu bir şavaş taşıtı
tanqın tanklı
tansiyon (Fr) kanın damarlara içeriden yaptığı basınç, kan basıncı
tantal (Fr) siyah bir toz durumunda elde edilen bir element
tantana (Ar) 1-görkem, şaşaşaşa, 2-gevezelik yapmak, karabalık yapmak, çok konuşmak, 3-olay çıkarmak, mesele yaratmak, kargaşa çıkarmak
tantana mekı tantana etme
tantêl dantel
tantêl mündenı-mündış dantel işlemek
tantırot tentürdiyot
tanzim (Ar) 1-sıraya koyma, sıralama, 2-düzeltme, düzenlenme
tanzim kerdenı-kerdış tanzim etmek
tanzimat (Ar) Sultan Abdülhamit dönemi
tanzimın tanzimli
tanı yak, tutuştur, ateşe at
tanıte yakılı olan
tanıtenı-tanıtış yakmak
tapa (‹t) şişe gibi dar delikleri tıkamaya yariyan mantar, cam, tahta veya plastik tıkaç, tıpa
tapa top mermisinin ucuna vidalanan ve mermi atıldıktan sonra patlamasını sağlayan ayarlı başlık
tapan bıyaye tapan edilmiş olan
tapan bıyayenı-bıyayış tapan olmak, düzlenmek
tapan kerdenı-kerdış tapanlamak, yeri veya tarlayı düzlemek
tapan kerdoğ tapanlayan kimse
tapan sürülen tarlayı düzlemede veya tohumun üstünü örtmede kullanılan tahta sürgü, tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen ağaçtan geniş araç, yeri düzlemede kullanılan büyük kalas
tapan antenı-antış tapan çekmek
tapayın tapalı
tapi bıyayenı-bıyayış tapulanmak, tapulu olmak
tapi dayenı-dayış tapu vermek
tapi gırotenı-gırotış tapu almak
tapi kerde tapulanmış olan
tapi kerdenı-kerdış tapulamak
tapi kerdoğ tapulayan, tapu çıkaran
tapi vetenı-vetış tapu çıkarmak
tapi tapu
tapicinı tapuculuk
tapiciyey tapuculuk
tapiyın tapulu
tapon (Fr) 1-niteliği düşük, eski, elde kalmış, 2-mecazi: aşağı (kimse)
tapü bıyayenı-bıyayış tapulanmak, tapulu olmak
tapü dayenı-dayış tapu vermek
tapü gırotenı-gırotış tapu almak
tapü kerde tapulanmış olan
tapü kerdenı-kerdış tapulamak
tapü kerdoğ tapulayan, tapu çıkaran
tapü vetenı-vetış tapu çıkarmak
tapü tapu
tapücinı tapuculuk
tapüciyey tapuculuk
tapüyın tapulu
tapı bıyayenı-bıyayış tapulanmak, tapulu olmak
tapı dayenı-dayış tapu vermek
tapı gırotenı-gırotış tapu almak
tapı kerde tapulanmış olan
tapı kerdenı-kerdış tapulamak
tapı kerdoğ tapulayan, tapu çıkaran
tapı vetenı-vetış tapu çıkarmak
tapı tapu
tapıcinı tapuculuk
tapıciyey tapuculuk
tapıyın tapulu
taq taq 1-silah patlatma sesi, 2-tahta veye herhangi sert bir şeye vurma sesi, 3-kapiyı çalma sesi vb, 4-takırtı sesi
taq taqı kerdenı-kerdış tak tak sesini çıkarmak
taq tüq tak tuk sesini çıkarmak, vurma çartma sırasında çıkan ses
taqa 1-evlerde açılan küçük pencere, 2-patladı, çatladı
taqa axurı ahır bacası
taqat (Ar) bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hal, derman
taqat bıryayenı-bıryayış takattan kesilmek, kuvveti kalmamak
taqat nêmendenı-nêmendış takat kalmamak
taqat ra bıryayenı-bıryayış takatten kesilmek
taqat ra kewt takattan düştü
taqat ra kewtenı-kewtış taketten düşmek, güç kaybetmek
taqatê mı bıriya taketım kesildi
taqdim kerdenı-kerdış tanıtmak, sunmak, tanıtmacılık
taqdim kerdoğ 1-tanıtmacı, 2-sunucu
taqdim (Ar) 1-sunma, 2-tanıtma, tanıştırma, 3-öne alma, önceye alma, 4-bir şeyi karşılıksız birine verme
taqdir kerdenı-kerdış beğenmek, değer vermek
taqdir kerdoğ takdir eden, beğenen, beğenici, taqdircı
taqdir (Ar) 1-bir şeyin değerini, önemini anlama, 2-değer biçme, değer verme, 3-tanrının uygun görmesi, tanrının isteği, kader, 4-beğenme, beğenip belirtme
taqdirkar takdir eden, beğenen
taqdirname yapılan bir işin beğenildiğini belirten yazılı belge
taqdis (Ar) kutsal sayma, kutsamak, aziz kılmak
taqet (Ar) bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hal, derman
taqet nêmendenı-nêmendış takat kalmamak
taqet ra bıryayenı-bıryayış takatten kesilmek
taqet ra kewt takattan düştü
taqet bıryayenı-bıryayış taketten kesilmek, kuvvetsizleşmek
taqet ra kewtenı-kewtış taketten düşmek, güç kaybetmek
taqetê mı bıriya taketım kesildi
taqi 1-Sivereğin Mahtele köyünde bir mıntika, 2-tabiat tarafından her şey bulunan manzaralı yer, 3-sabit yer, bağımsız yer
taqib (Ar) izlemek, ardından gitmek, izinden gitme, kovuşturma
taqib bıyayenı-bıyayış izlenmek, kolanmak, takip edilmek
taqib kerdenı-kerdış izlemek, kovuşturmak, takip etmek, kolamak
taqib kerdoğ izleyici, kolayıcı, kovuşturucu
taqibat (Ar) kovuşturma, takibat
taqibcinı takipçilik
taqibcı izleyen, izleyici, kolayıcı, kovuşturucu
taqibinı takipçilik
taqiqat akerdenı-akerdış tahkikat açmak, soruşturmaya tabi tutmak
taqiqat kerdenı-kerdış tahkikat etmek, araştırmak
taqiqat kewtenı-kewtış izine düşmek, izlemek, araştırmak
taqiqat tahkikat
taqiqatci tahkikatçı
taqiqatcinı tahkikatçılık
taqiyanê cı eklerini, takılarını
taqla xo dayenı-dayış takla atmak, dönmek
taqle da xo takla attı, döndü
taqle eştenı-eştış takla atmak
taqle kerdenı-kerdış yuvarlamak, yuvarlayıp döndermek
taqle ellerini veya başını yere koyarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
taqleci sözünden dönen, takla attan
taqometre (Fr) düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yariyan alet
taqoz (Yün) bir şeyin yerinde durmasını, kıpırdamamasını sağlamak için altına yerleştirilen ağaç kama
taqoz 1-çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası, 2-vasıtaları durdurmak için tekerlerin önüne atılan durdurmalık
taqozın takozlu
taqrib (Ar) yaklaşık, yaklaştırma
taqriben yaklaşık olarak
taqsi (Fr) belli bir ücret karşılığı yolcu taşiyan ticari otomobil
taqsi ramıtoğ taksi süren, sürücü, taksici
taqsim (Ar) parçalara bölme, bölüştürme
taqsimat bölüntüler
taqsit (Ar) borcunu belli zamanlarda parça parça ödeme şekli
taqsivan taksi çalıştıran kişi, taksici
taqsıcılığey taksicilik
taqsıcinı taksicilik
taqsiyinı taksicilik
taqtik (Fr) değişik şekilde yönlerdirme, idare etme ve yönetme sanatı
taqtik vırna taktiği değiştirdi
taqtik vırnayenı-vırnayış taktik değiştirmek
taqüni (Yün) nalin, takunya
taqüni xo pay kerdenı-kerdış takunya giymek
taqwim (Ar) zamanı günlere, aylara ve yıllara ayıran yöntem
taqı evlenen, nişanlanan veya sünnet olan çocuklara takılan şeyler
taqım 1-ekip, 2-birbirini tamamlayan şeylerin tümü, 3-sigara ağızlığı vs, 4-bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı
taqımetre (Fr) hareket durumundaki bir cismin hızını ölçmeye yariyan alet
taqır tüqür görültü patırtı sesi
tar u mar darmadağan etme, yağmalama
tar u tür yeşillik, sebze ve yenilen bazı otlar, yenilen yeşilliklerin tümü
tar göveri, yeşillik, yenilen pancar çeşitlerinin tümü
tara ame buradan geldi
tara şı buradan gitti
tara bê buradan gel
tara buradan
taraça (‹t) 1-bir damın çevresini çeviren üstü açık yer, teras, 2-taş, toprak veya başka malzemeyle duvarlanıp desteklenen yüksek düzlük
tarçin (Far) bir ağaç ve bu ağacın meyvesi
tarçincinı tarçincilik
tarçinın tarçinli
tarçın (Far) bir ağaç ve bu ağacın meyvesi
tarçıncinı tarçincilik
tarçının tarçinli
tare türe qısey kerdenı-kerdış boş konuşmak
tare türe havadan sudan, boş konuşma
tarhana (Far) içine domates, biber, soğan ve baharatlar konulan çorba
tari biyayenı-biyayış karanlık olmak, kararmak
tari bı karanlıktı, karanlık oldu
tari bıyayenı-bıyayış karanlık olmak, karanlık çökmek
tari dı mendenı-mendış karanlıkta kalmak
tari kerdenı-kerdış karartmak, karanlık etmek
tari ra kewt roşnayi karanlıktan aydınlığa girdi
tari u dılamet zifiri karanlık
tari u zindan karanlık ve zindan
tari u zurmat kapkaranlık
tari karanlık
tarif (Ar) 1-tanım, 2-bir işin yapılış yöntemini açıklama ve belirtme
tarif bıyayenı-bıyayış tarif edilmiş olmak
tarif kerd tarif etti
tarif kerdenı-kerdış tarif etmek
tarif kerê tarif edin
tarifê cı tarifı
tarife fiatı gösteren çizelge
tarifeyın tarifeli
tarifinı tarifcilik
tarifın tarifli
tarifname tarifname
tarinı karanlık olma durumu
tariqat (Ar) bir dinde Tanriya ulaşma arzusuyla tutulan yollardan her biri
tariqat kewte tarikata girmiş olan
tariqat kewtenı-kewtış tarikata girmek
tariqat ra vıjyayenı-vıjyayış tarikattan çıkmak
tariqat ra tarikattan
tariqatcı tarikatları yaşatmak isteyen ve onun için çalışan kişi
tariqatcinı tarikatçılık
tariqatdıro tarikattadır
tariqatın tarikatlı
taritırın daha karanlık
tarix (Ar) bir olayın gününü, ayını ve yılını belirten bilim
tarix nüşnayenı-nüşnayış tarih yazmak
tarix ra tarihten
tarix zanayoğ tarihçi, tarih bilir
tarixan dı tarihlerde
tarixan tarihlerı
tarixçe bir olay veya nesnenin özet olarak yazılmış tarihi
tarixci tarihi konuları araştırıp yazan kişi
tarixcinı tarihcilik
tarixê cı tarihi
tarixê ma tarihimiz
tarixi 1-tarihi, 2-tarihler, 3-tarihsel
tarixo tarihtir
tarixı dı tarihte
tarixı ra tarihten
tarixın tarihli
tariyey karanlık olma durumu, karanlılık
tariyın karanlıklı
tarn yaş, kurumamış
tarno yaştır
tarney yaş olma hali, yaşlılık
tarr u türr yeşil olarak yenilen sebze ve otlar
tarr yeşil olarak yenilen pancar vb şeyler
tarrüz taaruz
tarrı uzun parmaklık biçiminde olup orakla biçilen ekini daha çok tutmaya yariyan bir el aracı, el eldivenı
tarsa korktu (eril)
tarsanê korkutu (dişil)
tarsana korkutu (eril)
tarsayê korkuyordu
tarsê korktu (dişil)
tarsna korkuta
tarsnayenı-tarsnayış korkutmak
tarsyayenı-tarsyayış korkmak
tarümar (Far) dağınık, karışık, perişan
tarümar biyayenı-biyayış perişan olmak, karışmak, dağılmak
tarümar kerd perişan etti, dağıttı
tarümar kerdenı-kerdış dağıtmak, perişan etmek, karıştırmak
tarümarinı tarumar olma durumu
tarz (Ar) üslüp, özel oluş veya davranış biçimi
tarzê cı tarzı
tarzan çıplak gezip ormanlarda yaşiyan kişi
tarzê to tarz niyo üslübün üslüp değildir
tarı bıyaye karanlık olmak
tarı bıyayenı-bıyayış kararmak, karanlık olmak
tarı dı mende karanlıkta kalmış olan
tarı dı mendenı-mendış karanlıkta kalmak
tarı dı mendoğ karanlıkta kalan
tarı dı rakewtenı-rakewtış karanlıkta yatmak
tarı dı karanlıkta
tarı kerde karartılmış olan
tarı kerdenı-kerdış karartmak
tarı ra roşnayi karanlıktan aydınlığa
tarı ra tarı karanlıktan karanlığa
tarı ra tersayenı-tersayış karanlıktan korkmak
tarı ra karanlıktan
tarı karanlık
tarış büyük ve küçük baş evcil hayvan
tarıya karanlıkla
tarıyey karanlık olma durumu
tarıyinı karanlık olma hali, karanlılık
tas-tası içine sulu şeyler konulan kap
tas kebabi üstü tasla kapatılarak yapılan bir kebab çeşidi
tasa 1-kaygı, üzüntülü düşünce durumu, tastır
tasallüt (Ar) 1-musalat olma, saldırma, 2-sarkıntılık
tasallüt biyayenı-biyayış musalat olmak, saldırmak
tasallüt mebı musalat olma, saldırma
tasarrüf (Ar) 1-kulanma yetkisi, kulanım, 2-dikkatli kulanma, idareli tüketme, 3-para biriktirme, artırım
tasarrüf kerdenı-kerdış idareli kullanmak, tüketmek
tasarı bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey, proje
tasavvüf (Ar) Tanrının niteliğini, evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dini ve felsefi akım
tasavvür (Ar) 1-göz önüne getirme, hayal etme, zihinde kişilik kazandırma, 2-tasarım, düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
tasavvür kerd kı bıwano tasarladı ki okuya
tasdiq (Ar) doğrulama, onaylama
tasdiq bıyayenı-bıyayış tasdik olmak
tasdiq kena kı raşto onayliyorum ki doğrudur
tasdiq kerdenı-kerdış onaylamak, doğrulamak
tasdiq nêkerd onaylamadı
tasdiqname 1-onaylama belgesi, 2-öğrenim belgesi
tasê awı bıdı mı bir tas su bana ver
tasê awı bir tas su
tasê bir tas
tase bütçe
tase vıraştenı-vıraştış bütçe yapmak
tasek-tasekı tas, tascık, küçük tas
tasekın taslı
tasfiye (Ar) arıtma, ayıklama, temizleme
tasfiye kerdenı-kerdış 1-arıtmak, temizlemek, 2-görevine son vermek
tasfiye bazı sepeplerden dolayı birçok kimsenin görevine son verme
tasfiyexane (Far) arıtım evi, rafineri
taslax ön hazırlık
taslaxın taslaklı
tasnif (Ar) bölümleme, sınıflama
tasnif kerdenı-kerdış bölümlemek, sınıflamak
tasti (taşti) saban ile öğle arası yemeği, kahvaltı
tasvib (Ar) doğru olduğunu belirtme, onama, uygun bulma
tasvib kerdenı kerdış uygun bulmak, onamak
tasvibın onaylanmış olan, uygun bulunan
tasvip (Ar) doğru olduğunu belirtme, onama, uygun bulma
tasvip kerdenı kerdış uygun bulmak, onamak
tasvipın onaylanmış olan, uygun bulunan
taswir (Ar) tasarlama, bir şeyi söz veya yaziyle anlatma
taswir kerdenı-kerdış tasarlamak, yazımla anlatmak
tası dı tasta
tası ra tastan
tasıkı küçük bardakcık
tasın taslı
tasanayê çalkalanmış olan
tasanayenı-taşanayış çalkalamak
tasanayoğ çalkalayan
tasanê çalkaladı, çalkalayın
tasaneno çalkaliyor
tasanı çalkala
tasana çalkaliyayım
tasaron (Fr) mütahiten iş alan ikinci mütahit
tasaroney taşaronluk
tasaroninı taşaronculuk
tasta 1-traş etmiş, 2-kabuğunu soymuş, kaşımış
taste traş edilmiş olan, traşlı
tastenı-tastış 1-traş etmek, 2-kabuğunu soymak, 3-yıkamak, çalkalamak, 4-yontmak
tasti öğle ila sabah arasında yenilen hafif yemek
tastoğ 1-traş eden kimse, 2-yontan, 3-çalkaliyan
tastoğxane berberhane
tastışxane (berberxane) berberhane
tastı 1-çalkaladı, 2-yontı, 3-traş etti
tasüt bi çalkalamıştı
tasütê çalkaliyordu (bulaşık vb)
tasütenı-tasütış çalkalamak (bulaşık vb)
tasütoğ çalkalayan, çalkalayıcı (bulaşık vb)
tasütı çalkaladı
tasüta çalkalamış
tasüyayenı-tasüyayış çalkalanmak, yıkanmak, çalkalanmış olmak
tasyayenı-tasyayış 1-traş edilmek, 2-yontulmak
tasıt çalkaladı, yontu
tasıta çalkalamış, yıkamış
tasıt bı 1-çalkalamıştı, 2-traş etmişti
tasıte traş edilmiş olan
tasıtenı-tasıtış 1-yıkamak, çalkalamak, 2-traş etmek, 3-kabuğunu soymak, 4-yontmak
tasıyayenı-tasıyayış traş edilmek, yontulmak
tasiya 1-traş edildi, 2-yontuldu, 3-çalkalandı
tasiyayenı-tasiyayış traş edilmek, yontulmak
tasıya 1-traş edildi, 2-yontuldu, 3-çalkalandı
tasıti çalkaladı (bulaşık vb)
tasıto 1-çalkalamış, 2-traş etmiş, 3-yontmuş
tasıtoğ 1-çalkalayan, 2-traş eden kimse
tasıtxane 1-bulaşıkhane, 2-berberhane
tatanoz (Fr) tehlikeli bir hastalık adı, kazıklı humma
tatanozın tatanozlu
tatbiq tatbik, uygulama
tatbiq biyayenı-biyayış uygulanmış olmak
tatbiq kerdenı-kerdış uygulamak, tatbik etmek
tatbiq kerde uygulanmış olan
tatbiqat tatbikat, uygulama
tatê çocuk dilinde "yürü gel, yürümeye başla"
tatil (Ar) çalışmaya ara verilen süre, dinlenme
tatil kerdenı-kerdış tatil yapmak
tatil vıraştenı-vıraştış tatil yapmak
tatmin (Ar) doyum, doyurma, doygunluk, cinsel ilişkilerini giderme
tatmin biyayenı-biyayış tatmin olmak
tatmin kerdenı-kerdış tatmin etmek
tatminkar (Ar) tatmin eden, tatmin edici özelikte olan, uygun, doyurucu
taün (Ar) veba hastalığı
taün biyayenı-biyayış veba hastalığına yakalanmış olmak
tav (Far) 1-işlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu, 2-mecazi: en uygun durum ve zaman
tavın 1-tavlı, 2-şidetli yağmurlu
tav-tavı aniden gelen şidetli sağnak yağmur
tava varandê amnani yaz yağmurunun şideti
tavê birden gelen şidetli yağmur
tavhane (Far) 1-içinde sebze ve bitki yetiştirilen yer, sera, 2-mecazi: yoksulların sığındığı sıcak yer
tavi biyayenı-biyayış dahil olmak
tavi ci yo ona dahildir
tavi cı kerd ona dahil etti
tavi kerdenı-kerdış dahil etmek
tavi tabi, dahil
tavı amê yağmur geldi
tavı amyayenı-amyayış şidetli yağmur gelmek
tavı pıro dayenı-dayış şidetli yağmur vurmak
tavı yağmur, aniden gelen şidetli yağmur
tavıl-tavılê çabuk, acele, anında, anide, hemen
tavılê bê acele gel
tavılêna biya acele getir, hemen getir, çabuk getir
tavın şidetli yağmur
taw biyayenı-biyayış kabul olmak, sayılmak, hasaba katılmak
taw kerdenı-kerdış 1-tavlamak, ayarlamak, 2-kabul etmek
taw niyo sayılmaz, kabul değildir
taw 1-sayılma, hesaplanma, hesaba katılma, kabul edilme, 2-tavlama, ayarlama, ayarında olma oluşma
tawa nêbeno bir şey olmaz, hiç bir şey olmaz
tawa niyo hiç bir şey değil
tawa 1-ağrıdı, incidi, 2-şey, nesne, bir şey, herhangi bir şey, 3-yağ ve yiyecek kızartmak için kullanılan uzun saplı yayvan kap
tawat kerdenı-kerdış dayanmak, sabretmek
tawat nêkerdenı-nêkerdış dayanmamak, sabredememek
tawat dayanma, sabretme
tawatenı-tawatış ağrımak, incimek
tawayê ağriyordu, inciyordu
tawiz (Ar) ödün, ödünlenme
tawiz dayenı-dayış ödün vermek
tawla (‹t) tahtadan yapılıp karşılıklı iki kişi ile oynanan bir oyun çeşidi
tawla at ahırı
tawli etli, şişman
tawliya şişmandır (dişil)
tawliyo şişmandır (eril)
tawo sayılır, kabul edilir
tawnayenı-tawnayış ağrıtmak, incitmek
tawna ağrıtı, incitti
tawsiye (Ar) 1-yol gösterme, önerme, 2-bir kimseyi iyi tanıtarak salık verme, 3-referans
tawsiye kena kı tı şırê gitmeni öneriyorum, öneriyorum ki gidesin
tawsiye kerdenı-kerdış tavsiye etmek, önermek
tawsiye nêkena önermiyorum, tavsiye etmiyorum
tawsiyename tavsiye amaciyle verilen mektup
tawüg ağaç kızak
tawüs tavus kuşu
tawüz (Ar) tüyleri uzun, güzel renkli, acı ve tiz sesli bir kuş
tawur-tawurı 1-tabur, 2-tavır, davranış
tawı sağnak yağmur, gelip geçen şidetli yağmur
tawı amê yağmur geldi
tawı amyayenı-amyayış şidetli yağmur gelmek
tawı pıro dayenı-dayış şidetli yağmur vurmak
tawır (Ar) 1-durum, davranış, vaziyet, hal, 2-büyüklenme, yapma davranışı
tawırê cı davranışı
tağandê ma dı bölgemizde
tağa ma bölgemiz
taxe 1-mahale, 2-bölüm, çevre, semt
taxmin kerdenı-kerdış tahmin etmek
taxmin tahmin
taxtaqurısi tahtakurusu
taxyir (Ar) 1-değiştirmek, başkalaştırmak, 2-bozmak
taxyir erteleme
taxyir kerdenı-kerdış 1-ertelemek, 2-değiştirmek, 3-bozmak
taxı bölge
taxım 1-ekip, grup, takım, 2-sigara içilmek için kullanılan ağızlık
taxıman takımları
taxımanê xo takımlarını
taxımê çınay elbise takımı
taxımê cıxari sigara takımı
taxımê mahlada ma mahlemizin takımı, ekibi
taxımê top kaykerdenı top oynama takımı
taxırna geriye attı, erteledı
taxırnayenı-taxırnayış ertelemek, geriye atmak
tay bê 1-çocuk dilinde "yürü gel", 2-az gel
tay cayan ra bazı yerlerden
tay ciyo yaşıtıdır, dengıdır
tay cı bıgi arka çık, ona taraf ol
tay cı gırotenı-gırotış tarafını tutmak
tay cı niyo yaşıtı değildir, dengı değildir
tay şo 1-çocuk dilinde "yürü git", 2-az git
tay şı, bol şı az gitti, uz gitti, az gitti, çok gitti
tay gırotenı-gırotış sıtma tutmak, titreme gelmek
tay kes az kişi, birkaç
tay laceki bir kaç çocuk
tay mend az kaldı
tay merdımi bir kaç adam
tay mı niyo yaşıtım değildir
tay pê yaşıt, aynı yaşta
tay pêyê yaşıttırlar, denktırler
tay tay 1-bazı bazı, 2-kimileri, bazıları, 3-az az, azar azar, 4-çocuk dilinde "yürü, yürü gel, yürü git"
tay taynan bazıları
tay to yo senin yaşıtındır
tay wına vanê bir çokları böyle söyliyor
tay 1-az, biraz, azıcık, 2-yaşıt, denk, aynı seviyede, aynı kuvvette, 3-denge, 4-bazı, bazıları, bazısı, 5-bir çuval teki
taydaş (Far) yaş, meslek, akran
taydê cı bazıları
tayf (Ar) görüntü, hayalet, ruh
tayfa (Ar) bir gemide bulunan ve türlü işlerde çalıştırılan mürettebat
tayfün (‹ng) çin ve hint denizinde görülen güçlü tropikal siklon
tay gırotoğ arka çıkan
tayi bazı, bazıları
tayib (Ar) ayıplama, kınama
tayin (Ar) 1-atama, 2-ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma, 3-ayarlamak
tayin bıyayenı-bıyayış tayin olmak, atanmak
tayin kerdenı-kerdış tayin etmek, atamak
tayinan xo pey dı ant bazıları kendini geri çekti
tayinı bazıları
tayn bı azdı
tayn bıyaye azaltılmış olan, azalan
tayn bıyayenı-bıyayış azalmak
tayn şi az gitti
tayn kerde azaltılmış olan
tayn kerdenı-kerdış azaltmak
tayn mend az kaldı
tayn mendenı-mendış az kalmak
tayn tayn az az, azar azar
tayn tayni bazıları
tayn vêşi az fazla, biraz fazla, biraz çok
tayn az, biraz, azıcık
tayna amey bazıları daha geldi
tayna 1-biraz daha, 2-başka birileri, bazıları daha
taynan bazıları
taynandê cı bazısı
taynekê (hebekê) Biraz, azıcık, birazcık
tayney u boley azlık ve çokluk
tayney azlık, az olma durumu
tayni bazıları
tayniyê azdırlar
tayno azdır
taytaynan bazıları
tayyar (Ar) uçucu
tayyare (Ar) uçak
tayın (Ar) asker azığı
tayın biyayenı atanmak, tayin olmak
tayın bıyaye tayin edilmiş olan
tayın bıyayenı-bıyayış tayin edilmek
tayın bıyayoğ tayin edilen
tayın kerde tayin edilmiş olan
tayın kerdenı-kerdış atamak, tayin etmek, belirtmek
tayın kerdoğ tayin eden
tayın vetenı-vetış tayin çıkarmak, tayinini çıkarmak
tayın vetoğ tayin çıkaran
tayın vıjyayenı-tayın vıjyayış tayinı çıkmak, atanmak
tayın 1-atama, tayin, 2-azığ, askeri azığ
tayınan nabên ra vejı bazılarını aradan çıkar
tayınan 1-bazıları, 2-azıklar, azıkları
tayınê cı 1-tayini, ataması, 2-azığı, yiyeceği
tayınê cı bırna azığını kesti
tayını va ma ninê bazıları dedi biz gelmeyiz
tazi (Far) tavşan avunda kulanılan bir çeşit köpek türü
tazi na arwêşi dımı tazı tavşanı kovaladı
tazi u Arwêş tazı ve tavşan
tazi 1-çok hızlı koşan kimse, çok zayif ve ince kemikli kimse, 2-çıplak anlamında, bir şeyi olmayan
tazib (Ar) azaba sokma, üzme
tazib dayenı-dayış azab çektirmek
tazilığey mec; tazılık etme durumu
tazim (Ar) saygı gösterme, ululama
taziye (Ar) baş sağlığı dileme, yasa gitme
taziz (Ar) sevgi ile anma
taziz bıyayenı-bıyayış kışkırtılmak, taciz olmak
taziz kerdenı-kerdış taciz etmek, kışkırtmak
taziz kışkırtma, taciz etme
tazmin (Ar) zararı ödeme
tazminat (Ar) zarar karşılığı ödenen para
tazminat akerdenı-akerdış tazminat açmak
tazminat dayenı-dayış tazminat ödemek
tazminat gırotenı-gırotış tazminat almak
tazminatın tazminatlı
tazyik (Ar) 1-basınç, 2-manevi baskı, zorlama, 3-sıkıştırma, darlaştırma
tazyikın tazikli, basınçlı
teadul (Ar) birbirine denk olma, denkleşme, denklik
teali (Ar) yükselme, yücelme
teali kerdenı-kerdış yükseltmek, yüceltmek
team 1-tad, lezzet, 2-tam, eksiksiz
teamê cı 1-tadı lezzeti, 2-tamamı
teamul (Ar) 1-iş, davranış, 2-tepkime, 3-öteden beri olagelen davranış
teamul kerdenı-kerdış tahamül etmek
tearüz kerdenı-kerdış harekete geçmek
tearüz (Ar) 1-çatışma, birbirine ters düşme, 2-harekete geçmek, saldırmak, hucum etmek
teb u tebarık teb ve teberık, derd ve derman
teba (Ar) uyruk
teba biyo bir şey olmuş?
teba bıyayenı-bıyayış bir şey olmak, vuku bulmak
teba esto bir şey var?
teba ey nêbeno ona bir şey olmaz
teba kerdenı-kerdış bir şey yapmak
teba nêbeno hiç bir şey olmaz
teba nêbıyayenı-nêbıyayış bir şey olmamak, vuku bulmamak
teba nêgırot hiç bir şey almadı
teba nêkerdenı-nêkerdış bir şey yapmamak, yapamamak
teba nêwerd hiç bir şey yemedi
teba nesne, şey, bir şey
tebab bıyayenı-bıyayış tevaf olmak
tebab kerdenı-kerdış tevaf etmek, ziyaret etmek
tebab tevaf etmek, ziyaret
tebaq tabaka, kat, zemin, bölüm
tebaqa erdi yer tabakası
tebaqa hewti yedinci kat
tebaqey tabakalar
tebaqeyın tabakalı
tebarık-tebarıkı 1-şifa, şifalı toprak, 2-ermişlerin verdiği şifalı şey, ilaç, derman vb
tebarıkın tebarikli, şifalı
tebat ahlak, huy
tebatê cı ahlakı
tebatê cı tebat niyo ahlakı ahlak değildir
tebatê cı weş niyo ahlakı iyi değildir
tebax bi mi ma koyunlarımız tebağ oldular
tebax 1-dağlanmak, 2-tebek, bir ayak hastalığı, bir hastalık, 3-ağustos ayı, 4-tabak
tebaxcinı tabakçılık
tebaxe agustos ayı
tebaxi 1-tabaklar, 2-tebek hastalıkları
tebaxı tabak
tebaxın 1-tabaklı, 2-hastalıklı, tebekli
tebayê bir şey
tebayê ay nêbeno ona bir şey olmaz (dişil)
tebayê ey nêbeno ona bir şey olmaz (eril)
tebayê cı çıniyo hiç bir şeyi yoktur
tebdil (Ar) değiştirme
tebdilhava hava değişimi
tebdilhava gırot hava değişimine gitti
tebeşir (Far) kara tahta, duvar vb yüzeylere yazı yazmak için kullanılan kireçli kaya
tebeşirın tebeşirli
tebeşır tebeşir
tebeşırın tebeşirli
tebek bıyayenı-bıyayış tebek olmak
tebekinı tebekli olma durumu
tebekı biyayenı-biyayış şap hastalığına yakalanmak, olmak
tebekı kewtenı-kewtış şap hastalığına düşmek, yakalanmak
tebek-tebekı devar ve hayvanlarda hasıl olan, ayaklarda aksaklık ve yara oluşturan bir hastalık cinsı, şap hastalığı
tebekın şap hastalığına yakalanmış hayvan, tebekli
tebellüx (Ar) bildirim, bildirimi alma
tebellüx kerdenı-kerdış bildirmek, tebliğ etmek
tebeqa tabaka, kat
tebeqa erdi yer tabakası
tebeqa hewti yedinci kat
tebeqey tabakalar
tebeqeyın tabakalı
teber bıyayenı-bıyayış dışarı atılmak, kovulmak, kapı dışı olmak
teber dayenı-dayış dışariya vurmak, içindekini boşaltmak, dışarı vermek
teber dayoğ dışariya vuran, içindekileri boşaltan
teber dı dışarda
teber ra dışardan
teber eştenı-eştış dışariya atmak, evden kovmak
teber este kapı dışı edilmiş, kovulmuş olan
teber şiyayenı-şiyayış dışariye gitmek, gurbete çıkmak
teber kerdenı-kerdış dışarı atmak, kovmak, kapı dışı etmek
teber kerdoğ kapı dışı eden, dışarı atan
teber vıcyayenı-vıcyayış 1-dışarı çıkmak, 2-tualete gitmek
teber vıjyayenı-vıjyayış 1-dışarı çıkmak, 2-tualete gitmek
teber vızyayenı-vızyayış 1-dışarı çıkmak, 2-tualete gitmek
teber dış, dışarı, dışında, hariç
tebera mend dışarda kaldı
tebera mendenı-mendış dışarda kalmak
tebera rakewt dışarda yattı
tebera rakewtenı-rakewtış dışarda yatmak
tebera verda dışarda bıraktı
tebera verdayenı-verdayış dışarda bırakmak
tebera dışardan
teberayo dışardadır
teber bı dışarı atıldı
teberdame fiat
tebername fiat
tebernamey cı fiatı
teber daye dışarı verilmiş olan
teber dayena içindekilerini dışarı vermekle
teberdê dewı dı köyün dışında
teberdê ey dı onun dışında
teberê cı dışı
teberê keyi evin dışı
teberê welati yurt dışı
teberi dışarılar, dışariyı
teberruk (Ar) uğur sayma
teberık-teberıkı şifalı toprak, ermiş kişilerin verdiği şifalı şey, yiyecek, şeker, toprak vb
teberıkın teberikli, şifalı
tebessum (Ar) gülümseme
tebiet ahlak, huy, tebiet
tebietê mıno ahlakımdır, huyumdur, tebietimdir
teblix (Ar) bildirme, bildiri
teblix biyayenı-biyayış bildirilmek, tebliğ olmak
teblix bıyayenı-bıyayış teblig olunmak, istenmek
teblix kerde teblig edilmiş olan
teblix kerdenı-kerdış bildirilmek, teblig edilmek, tebliğ etmek
teblix kerdoğ teblig eden
teblixat (Ar) bildirim, teblikat
teblixatci tebligatçı
teblixatcinı tebligatçılık
teblixatcılığey tebligatçılık
teblixname bildirme yazısı
tebrik (Ar) kutlama
tebrik tebrik, bayram kartı
tebrik kerdenı-kerdış kutlamak
tebrik rıştenı-rıştış 1-tebrik göndermek, 2-kutlama yazısı yolamak
tebyiz (Ar) bir yazı ile ilgili taslağı temize çekme
tebıtiyayenı-tebıtiyayış bir şeyle uğraşıp yorulmak, bitkin düşmek
tebıtiyê yoruldu, bitkin düştü (dişil)
tebıtiya yoruldu, bitkin düştü (eril)
tebıtnayenı-tebıtnayış 1- yormak, bitkin düşürmek, hamur vb şeyleri yassılaştırmak, tepıklemek
tebıtna 1-yordu (eril), 2-yumuşak bir şeyi yassılaştırdı, tepıkledi
tebıtnê yordu (dişil), 2-yumuşak bir şeyi yassılaştırdı, tepıkledi
tecal 1-felek, canları alan, 2-mehdi
tecaley mehdilik
tecalinı 1-tecallık, 2-mehdilik
tecawüz bıyayê tecavüz edilmiş olan
tecawüz bıyayenı-bıyayış tecavüz edilmek
tecawüz kerdê tecavüz edilmiş olan
tecawüz kerdenı-kerdış tecavüz etmek, saldırmak ırzına geçmek
tecawüz kerdoğ tecavüz eden
tecawüz tecavüz
tecawız bıyayê tecavüz edilmiş olan
tecawız bıyayenı-bıyayış tecavüz edilmek
tecawız kerdê tecavüz edilmiş olan
tecawız kerdenı-kerdış tecavüz etmek, saldırmak ırzına geçmek
tecawız kerdoğ tecavüz eden
tecawız tecavüz
tecel xırab kötü kader
tecel 1-kader, kısmet, alın yazısı, başa gelen, 2-şans, talih
teceli (Ar) 1-belirme, görünme, ortaya çıkma, 2-alın yazısı, kader
tecelo rınd iyi kader
tecelo xırab kötü kader
tecewuz (Ar) 1-hücum etme, saldırma, saldırı, 2-başkasının hakkına el uzatma, 3-namusuna saldırma, sarkıntılık, 4-aşma, ötesine geçme
tecawuz bıyayê tecavüz edilmiş olan
tecawuz bıyayenı-bıyayış tecavüz edilmek
tecawuz kerdê tecavüz edilmiş olan
tecawuz kerdenı-kerdış tecavüz etmek, saldırmak ırzına geçmek
tecawuz kerdoğ tecavüz eden
techiz (Ar) donatma, donatım
techiz kerdenı-kerdış donatmak, techizatlandırmak
techizat (Ar) donatmaya yarar şeyler, donaltı
tecil (Ar) erteleme
tecil bıyayenı-bıyayış ertelenmiş olmak
tecil kerdenı-kerdış tecil etmek, ertelemek, geriye atmak
tecilın tecilli
tecizat gırêdayenı-gırêdayış teçhizat bağlamak donatılmak
tecizat donatım, teçhizat
tecizatın teçhizatlı
tecrid (Ar) 1-ayırma, 2-soyutlama, 3-yalıtım, izolasyon
tecrid biyayenı-biyayış tecrit olmak, soyutlanmak
tecrid kerdenı-kerdış tecrit etmek, soyutlamak
tecrubana tecrübelerle
tecrube (Ar) 1-deneme, deneyim, sınama, 2-görgü, 3-deney
tecrube bıyayenı-bıyayış 1-denenmiş olmak, 2-ders olmak
tecrube gırotenı-gırotış tecrübelenmek, ders çıkarmak
tecrube kerdenı-kerdış tecrübe etmek, denemek, sınamak
tecrubey cı esto tecrübesi vardır
tecrubey tecrübeler, deneyimler
tecrubeyinı tecrübelik
tecrubeyın tecrübeli, deneyimli
tecrubi (Ar) deneye dayanan, deneme ile ilgili
tecvid (Ar) kelimelerin doğru okunuşu
tecviz (Ar) yapılmasını uygun bulma, izin verme
tecwid (Ar) kelimelerin söylenişinde seslerin çıkarlarına, uzunluk ve kısalıklarına göre okunuşu, Kuranın doğru okunmasını sağlayan bilim
tecziye (Ar) cezalandırma
tecziye biyayenı-biyayış cezalandırılmak
tecziye kerdenı-kerdış cezalandırmak
teda ame içinde geldi
teda amyaye içinden gelen
teda amyayenı-amyayış içinde gelmek, beraberinde gelmek
teda bahs kerdenı-kerdış içinde konuşmak
teda berdenı-berdış içinde götürdü, beraberinde götürmek
teda berd içinde götürdü
teda bıyayenı-bıyayış içinde olmak, beraber olmak
teda ceza kerdenı-kerdış içinde cezalandırmak
teda derg bı içinde uzandı
teda dı içinde
teda şiyayenı-şiyayış beraberinde gitmek, içinde gitmek (su vb)
teda şı içinde gitti, onunla gitti
teda şıyayenı-şıyayış kendisiyle gitmek, içinde gitmek
teda gırênayenı-gırênayış içinde kaynatmak
teda gırweyayenı-gırweyayış içinde çalışmak
teda kar kerdenı-kerdış içinde çalışmak
teda kar nêkeno laf işlemiyor, içinde çalışmiyor
teda karkerdenı-kerdış etki bırakmak, sözü para etmek
teda karıtenı-karıtış içinde ekmek
teda kewt bahs kendisiyle bahse girdi
teda mend içinde kaldı
teda mende içinde kalmış olan
teda mendenı-mendış içinde kalmak, ne yapacağını bilememek, çıkmaza girmek, çözememek
teda mendoğ içinde kalan kimse
teda nımıtenı-nımıtış içinde saklamak
teda rakewt içinde yattı
teda rakewtenı-rakewtış içinde yatmak
teda ray di yolunu buldu, hal etti, çaresini buldu
teda rayê diyayenı-diyayış bir çıkar yolunu bulmak
teda rayê nêdi yolunu bulamamak, çaresini bulamamak
teda rayê vinayenı-vinayış bir çıkar yolunu bulmak
teda verdayenı-verdayış içinde bırakmak, çıkarmamak
teda vinaye içinde gören, bulan
teda vinayenı-vinayış içinde bulmak, içinde görmek
teda vıradayenı-vıradayış içinden bırakmak, akıntıya kaptırmak
teda vırıt içinde kustu
teda içinde, beraberinde, onda, kendisinde
tedadıro içindedir
tedar berı beraberinde götür
tedar beraberinde, içinde, onda
tedara içinden
teda za içinde doğdu
tedarik (Ar) araştırıp bulma, sağlama, elde etme
tedarık bıyayenı-bıyayış temin edilmiş olmak
tedarık gırotenı-gırotış önlem almak
tedarık gırotoğ önlem alan kimse
tedarık kerde tedariğini etmiş olan, hazırlığını gören
tedarık kerdenı-kerdış hazırlık yapmak, temin etmek, bulmak
tedarık kerdoğ temin eden, bulan
tedarık vinayenı-vinayış hazırlık görmek
tedarık-tedarıkı 1-tedarik, temin, 2-hazırlık, hazırlama, bulmak, 3-tetbir, ünlem
tedarıkê xo kerdenı-kerdış 1-önlemini almak, 2-hazırlığını yapmak
tedarıkey hazırlık, temin, tedarik
tedarıkeya xo diyayenı hazırlığını yapmak, tedbirini almak
tedarıkeya xo vinayenı hazırlığını yapmak
tedarıkı diyayenı-diyayış hazırlık yapmak, önlem almak
tedarıkın tedarikli, hazırlıklı, ünlemli
tedawi (Ar) 1-ilaç vb ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, 2-düzelme
tedawi bi tedavi oldu
tedawi bıyayenı-bıyayış tedavi olmak
tedawi diyayenı-diyayış tedavi görmek
tedawi diyayoğ tedavi gören
tedawi kerdenı-kerdış tedavi etmek
tedawi kerdoğ tedavi eden
tedawiyana tedavilerle
tedawiyey tedavi olma durumu
tedawiyın tedavili
tedbiq bıyayenı-bıyayış uygulanmak, tatbik olmak
tedbiq kerdenı-kerdış tatbik etmek, uygulamak
tedbiq kerdoğ uygulayan
tedbiq uygulama, yörürlüğe koyma, tatbik
tedbiqat kerdenı-kerdış araştırmak
tedbiqat kewtenı-kewtış tatbikata girişmek
tedbiqat vıraştenı-vıraştış tatbikat yapmak
tedbiqat tatbikat, araştırma, uygulama
tedbiqatey araştırma durumu, tatbikatçılık
tedbiqey tatbik etme durumu, tatbikatçılık
tedbiqinı tatbikatçılık
tedbir (Ar) önlem
tedbir gênê tedbir aliyor
tedbir gırote önleminı almış olan
tedbir gırotenı-gırotış önlem almak
tedbirey önlem alma durumu
tedbirinı tedbirlilik
tedbirın tedbirli
tede ame içinde geldi
tede amyaye içinden gelen
tede amyayenı-amyayış içinde gelmek, beraberinde gelmek
tede bahs kerdenı-kerdış içinde konuşmak
tede berdenı-berdış içinde götürdü, beraberinde götürmek
tede berd içinde götürdü
tede bıyayenı-bıyayış içinde olmak, beraber olmak
tede ceza kerdenı-kerdış içinde cezalandırmak
tede derg bı içinde uzandı
tede dı içinde
tede şiyayenı-şiyayış beraberinde gitmek, içinde gitmek (su vb)
tede şı içinde gitti, onunla gitti
tede şıyayenı-şıyayış kendisiyle gitmek, içinde gitmek
tede gırênayenı-gırênayış içinde kaynatmak
tede gırweyayenı-gırweyayış içinde çalışmak
tede kar kerdenı-kerdış içinde çalışmak
tede kar nêkeno laf işlemiyor, içinde çalışmiyor
tede karkerdenı-kerdış etki bırakmak, sözü para etmek
tede karıtenı-karıtış içinde ekmek
tede kewt bahs kendisiyle bahse girdi
tede mend içinde kaldı
tede mende içinde kalmış olan
tede mendenı-mendış içinde kalmak, ne yapacağını bilememek, çıkmaza girmek, çözememek
tede mendoğ içinde kalan kimse
tede nımıtenı-nımıtış içinde saklamak
tede rakewt içinde yattı
tede rakewtenı-rakewtış içinde yatmak
tede ray di yolunu buldu, hal etti, çaresini buldu
tede rayê diyayenı-diyayış bir çıkar yolunu bulmak
tede rayê nêdi yolunu bulamamak, çaresini bulamamak
tede rayê vinayenı-vinayış bir çıkar yolunu bulmak
tede verdayenı-verdayış içinde bırakmak, çıkarmamak
tede vet taniyabildi, çıkarabildi
tede vetenı-vetış taniyabilmek, çıkarabilmek
tede vinaye içinde gören, bulan
tede vinayenı-vinayış içinde bulmak, içinde görmek
tede vıradayenı-vıradayış içinden bırakmak, akıntıya kaptırmak
tede vırıt içinde kustu
tede içinde, beraberinde, onda, kendisinde
tededıro içindedir
teder berı beraberinde götür
teder beraberinde, içinde, onda
tedera içinden
tede za içinde doğdu
tedhiş (Ar) korku salma, yıldırma, terör
tedib (Ar) uslandırma, yola getirme
tedris (Ar) ders verme, öğretme, öğretim
tedrisat (Ar) öğretim
tedır şı beraberinde giti, içinde gitti (su vb)
tedır içinde, beraberinde, onda
tee iç, içinde, içine
teedı içinde
teera içinden
tefêna söndürdü
tefênaya söndürmüş
tefênayenı-tefênayış söndürmek
tefêyayenı-tefêyayış söndürülmek, söndürülmüş olmak
teferüat (Ar) ayrıntılar
teferüatê cı ayrıntıları
tefsir (Ar) 1-yorumlama, 2-Kuranın surelerini açıklayan eser
tefsir kerdenı-kerdış açıklamak, yorumlamak
tefsircinı tefsircilik
tefsircı yorumcu
tefsirın tefsirli, açıklamalı
teftiş (Ar) denetleme, denetim
teftiş bıyayenı-bıyayış teftiş olmak
teftiş şiyayenı-şiyayış teftişe gitmek
teftiş kerdenı-kerdış teftiş etmek, kontrol etmek
teftişcinı teftişcilik
teftişey teftiş etme durumu
teftişinı teftişcilik
teftilhawa hava değişımı
teşan bıyayenı-bıyayış susamak
teşan verdayenı-verdayış susuz bırakmak
teşan susuz, susmış, susanmış
teşan u veyşan aç ve susuz
teşaney susamışlık, susuzluk
teşaninı susamışlık
teşbih (Ar) benzetme, benzeti
teşebbus (Ar) girişim, girişme
teşebus kerdenı-kerdış teşebbüs etmek, girişimde bulunmak
teşebus teşebbüs, girişim
teşebusê kari kerd çalışmaya teşebbüs etti
teşebusê wendenı kerd okumaya teşebbüs etti
teşebusey teşebbüslik
teşekkul (Ar) kurulma, kuruluş
teşekkur (Ar) iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu anlatma
teşekur kerdenı-kerdış teşekür etmek
teşekur kerdoğ teşekür eden
teşerruf (Ar) tanışmaktan onurlanma, şereflenme, şeref duyma
teşerruf bıyayenı-bıyayış buyur edilmiş olmak
teşerruf kerdenı-kerdış buyurmak, onurlandırmak, şereflendirmek
teşfik (Ar) 1-isteklendirme, özendirme, 2-kötü iş yapmaya kışkırtma
teşfik kerdenda cı dı teşfik etmesinde
teşfik kerdenı-kerdış teşfik etmek, kışkırtmak
teşfikci özendiren, kışkırtan kimse
teşfikkar teşfikçi
teşfiq (Ar) 1-isteklendirme, özendirme, 2-kötü iş yapmaya kışkırtma
teşfiq kerdenda cı dı teşfik etmesinde
teşfiq kerdenı-kerdış teşfik etmek, kışkırtmak
teşfiqci özendiren, kışkırtan kimse
teşfiqkar teşfikçi
teşhir (Ar) 1-gösterme, 2-sergileme, 3-herkese duyurma, 4-ceza olarak halka gösterme
teşhir kerdenı-kerdış teşhir etmek
teşhis (Ar) 1-anlama, tanıma, seçme, 2-kişileştirme, 3-hastalığını bilme
teşhis kerdenı-kerdış teşhis etmek
teşkere (keşkere) yapılarda taş, toprak, çimento, harç vb gereçleri taşımaya yariyan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç
teşkil (Ar) 1-oluşturma, meydana getirme, 2-oluşum, 3-örgütleme
teşkil biyayenı-biyayış teşkil olunmak, kurulma
teşkil kerdenı-kerdış teşkil etmek
teşkilat (Ar) gayesi için bir araya gelmiş kurum veya kişilerin oluşturduğu kuruluş
teşkilatcinı kerdenı-kerdış teşkilatçılık yapmak
teşkilatcinı teşkilatçılık
teşkilatê dewletı devlet teşkilatı
teşkilatê miti mitin teşkilatı
teşkilato gırd büyük teşkilat
teşne (Far) 1-susamış, 2-çok istekli
teşqele bıyayenı-bıyayış kargaşa olmak
teşqele geyrayenı-geyrayış kargaşa aramak
teşqele geyrayoğ kargaşa arayan kimse
teşqele kerdenı-kerdış hır gır etmek, bağırıp çağırmak, kargaşa yaratmak
teşqele kerdoğ kargaşa yaratan kimse
teşqele vetenı-vetış kargaşa çıkarmak, hır çıkarmak, olay çıkarmak
teşqele 1-kargaşa,hır, hır çıkarmak, ortalığı karıştırmak, olay çıkarmak, 2-patırtı götürtü
teşqeleci kargaşacı, hırcı, olay çıkarıcı
teşqeli patırtı gütürtüyü
teşrif (Ar) onurlandırma, şereflendirme
teşrif biyayenı-biyayış onurlanmış olmak, şereflendirilmiş olmak
teşrif kerdenı-kerdış buyurmak
teşrifxane (Ar) 1-otopsi yapılan yer, 2-anatomi dersi verilen yer
teşrin (teşrine) kasım ayı
teşt büyük leğen, çamaşır leğenı
teşti 1-öğle ile sabah arasında yenilen hafif yemek, 2-leğenler
teştı fetısiyaya susuzluktan boğulmak, çok susamak
teştı şıt leğende yıkadı
teştı merda çok susamak, ölesiye susamak
teştı verda 1-susuz bıraktı, 2-leğende bıraktı
teştı susama, suya ihtiyaç duyma
teştın leğenli
teşwiq (Ar) 1-isteklendirme, özendirme, 2-kötü iş yapmaya kışkırtma
teşwiq kerdenı-kerdış teşvik etmek, kışkırtmak
teşwiqê (teşfiqê) xumari kerd kumara teşvik etti
teşwiqkar teşvikçi
teşxele bıyayenı-bıyayış kargaşa olmak
teşxele geyrayenı-geyrayış kargaşa aramak
teşxele geyrayoğ kargaşa arayan kimse
teşxele kerdenı-kerdış hır gır etmek, bağırıp çağırmak, kargaşa yaratmak
teşxele kerdoğ kargaşa yaratan kimse
teşxele vetenı-vetış kargaşa çıkarmak, hır çıkarmak, olay çıkarmak
teşxele 1-kargaşa,hır, hır çıkarmak, ortalığı karıştırmak, olay çıkarmak, 2-patırtı götürtü
teşxeleci kargaşacı, hırcı, olay çıkarıcı
teşxeli patırtı gütürtüyü
tegel kerdenı-kerdış teyellemek
tegel ravêrdenı-ravêrdış teyel geçmek
tegel teyel
tehamul (Ar) 1-iş, davranış, 2-olagelen davranış, 3-tepkime
tehamul bıyayenı-bıyayış tahamülü olmak
tehamul kerde tahamül etmiş olan
tehamul kerdenı-kerdış tahamül etmek
tehamul kerdoğ tahamül eden
tehamul nêkerdenı-nêkerdış tahamül etmemek
tehamulın tahamülü olan kimse
tehaqqüq (Ar) gerçekleşme
tehaqqüq bıyayenı-bıyayış gerçekleşmiş olmak
tehaqqüq kerde gerçekleştirilmiş, tahakkuk edilmiş olan
tehaqqüq kerdenı-kerdış gerçekleşmek, gerçekleştirmek
tehaqqüq kerdoğ gerçekleştiren
tehcir hicret etirmek, sürmek
tehdid (Ar) birinin gözünü korkutma, korku verme, göz dağı
tehdidey tehdit etme durumu
tehdidkar tehdit eden kimse
tehdit bıyayenı-bıyayış tehdit edilmek
tehdit kerdenı-kerdış tehdit etmek
tehditey tehdit etme durumu
tehdit tehdit
tehditkar tehdit eden kimse
tehessuf (Ar) acınma, yazıklanma, yerinme
tehessur (Ar) 1-üzülme, üzüntü, 2-duygulanım
tehessus (Ar) 1-kurulma, ortaya çıkma, yerleşme, temelleşme, kökleşme
teheyyud (Ar) doğru çıkma, gerçekleşme
tehir (Ar) 1-sonraya bırakma, erteleme, 2-geciktirme
tehir biyayenı-biyayış ertelenmek
tehir kerdenı-kerdış ertelemek
tehirın ertelenmiş olen
tehl acı, badem acısı
tehley acı olma durumu, acılık (badem acısı)
tehlekı asmalarda olan bir nevi beyaz üzüm
tehlike (Ar) 1-yol açabilecek durum, 2-gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum
tehlike bıyayenı-bıyayış tehlikeli olma
tehlike diyayenı-diyayış tehlike görmek
tehlike estenı-estış tehlike var olma, tehlikeye sokma
tehlike vetenı-vetış tehlike çıkarmak, tehlikeli iş yapmak
tehlike tehlike
tehlikeli tehlikeli
tehlikey tehlikeler
tehlikeyana tehlikelerle
tehlikeyêna tehlikelidir (dişil)
tehlikeyêri daha tehlikeli
tehlikeyinı tehlikeli, tehlike olma durumu
tehlikeyın tehlikeli
tehlikeyınê tehlikelidirler
tehlikeyıno tehlikelidir (eril)
tehliki tehlikeyi
tehlo acıdır (badem acısı)
tehn dayenı-dayış itelemek
tehn iteleme
tehna öğüttü
tehnayenı-tehnayış öğütmek
tehnayo öğütmüş
tehnebê bir üzüm cinsi
tehnebi (tahnebi) erken olgulaşan bir üzüm çeşidı
tehneno öğütiyor
tehnayayenı-tehneyayış öğütülmek
tehneyayenı-tehneyayış öğütülmek
tehsil 1-öğrenim, 2-bulmak, yaratmak, üretmek, var olmak
tehsil bıyayenı-bıyayış var olunmak
tehsil diyayenı-diyayış tahsil görmek, öğrenim görmek
tehsil kerdenı-kerdış 1-var etmek, üretmek, 2-öğrenim yapmak
tehsil vinayenı-vinayış öğrenim görmek
tehsil bı var oldu, yaratıldı
tehsilat (tahsilat) para alımı
tehsildar tahsildar
tehsildarey tahsildarlık
tehsildarinı tahsildarlık
tehsiliya 1-tahsillidir (dişil), 2-var oldu, üretildi, yaratıldı
tehsilli tahsilli
tehsilliyo tahsillidir (eril)
tehsilın tahsilli
teht düz ve büyük yası taş, yekpare taş
tehtı yarısı yerin altında yarısı üste yassı ve uzun büyük taş
tej çadırın siyah bölümü
tejal felek, canları alan
tejel 1-kader, alın yazısı, 2-şans, talih
tek bı tek teker teker, birer birer
tek çare jewbiyayena ma ya tek çare birliğimizdir
tek gırweyêno yalnız çalışiyor, tek çalışiyor
tek lajê mıno tek oğlumdur
tek ray esta bir yol vardır, tek yol vardır
tek roşeno yalnız oturuyor
tek tek amorı bir bir say, tek tek say
tek tek bir bir, tek tek
tek tük xırab vıjiyay tek tük bozuk çıktı
tek tük nadir, tek tük
tek u çıft tek ve çift
tek u tük nadir, tek tük
tek biricik, yegane, eşsiz, çiftin karşıtı, bir, yalnız, tek
teka tek bire bir, teke tek
teka tektir, yalnızdır (dişil)
tekabul (Ar) 1-karşılıklı olma, karşılama, 2-karşı olum
tekamul (Ar) 1-olgunluk, olgunlaşma, 2-evrim, gelişim, gelişme
tekbir (Ar) Allahın yüceliğini anmak için söylenen ve Allahu ekber sözü ile başlayan duanın adı, salavat
tekbir ardena şı dışmeni ser tekbir getirerek düşmanın üzerine gitti
tekbir ardenı-ardış tekbir getirmek
tekbir dayenı-dayış tekbir vermek
tekbirey tekbir alma durumu
tekbiri antenı-antış tekbir çekmek
tekbirinı tekbircilik
tekdir (Ar) azarlama, paylama
tekê cı tekı
tekê bir tek
tekelıf 1-önerme, 2-davet etme
tekelıf kerdenı-kerdış 1-önermek, teklif etmek, 2-davet etmek
tekêna cıtı nêbena bir tek ile çift olmaz
teker bıyayenı-bıyayış yuvarlanmak, ayağı kaymak,
teker kerdenı-kerdış yerden yuvarlatmak, sendeliyerek kaymak
teker teker abıryay birer birer ayrıldılar
teker teker bêrê birer birer gelin
teker teker ravêrdi birer birer geçtiler
teker teker birer birer, teker teker
teker 1-teker, araba tekerı, 2-yuvarlanmak, 3-birer
tekerekı tekerlek
tekerrur kerdenı-kerdış tekrar oluşmak, isabet etmek
tekerrur tekrar
tekerur kerdenı-kerdış tekrar oluşmak, isabet etmek
tekerur tekrar, isabet
tekey pêrdê to yo baban tekkesidir?
tekey 1-tek olma durumu, 2-tekeler
tekez bêri muhakkak gel
tekez muhakkak
tekez tı şırê muhakkak gidesin
teki biya tekı getir, birini getir
tekid (Ar) kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
tekke 1-tekke, dini öğrenim görülen yer, 2-yoksullara yemek dağıtılan yer
tekkey pêrdê to yo baban tekkesidir?
tekleme 1-söz vurmak, ağır lafla azarlamak, 2-tabanca gibi şeylerin bozulup tutukluk yapması
tekleme kerdenı-kerdış 1-azarlamak, 2-tutukluk yapmak
teklemey medı pıro azarlama
teklif (Ar) 1-birinden zor ve eziyetli bir iş isteme, 2-bir şey sunma, öneri, önerme, 3-davet, buyurma
teklif bıyayenı-bıyayış teklif edilmek
teklif gırotenı-gırotış teklif almak, buyur edilmek
teklif kerd teklif etti
teklif kerdenı-kerdış teklif etmek
teklifın teklifli
tekmil (Ar) 1-tamamlama, bitirme, 2-bütün, tüm, 3-eksiksiz, 4-tekmil haberi, tekmil, tamam olup olmadığını, kaç kişi olduğunu belirlemek
tekmil dayenı-dayış tekmil vermek, kaç kişi olduğunu bildirmek
tekmil gêryayenı-gêryayış tekmil alınma, alınmış olma
tekmil gırotenı-gırotış tekmil almak
tekmil niyamyayenı-niyamyayış tekmile gelmemek
tekmil ra remayenı-remayış tekmilden kaçmak
tekna ra tekneden
tekna 1-tekne, 2-bir tek daha, 3-terk etti
teknayın tekneli
tekne ra tekneden
tekne tekne
teknena şona çekip gidiyor
teknena çekip gitme, bırakma, terk etme
tekneyın tekneli
teknik (Fr) teknik
teknikana tekniklerle
tekniker teknik işleriyle uğraşan kişi, teknik eleman
teknikera teknikerdir (dişil)
teknikero teknikerdir (eril)
teknikey teknik ile uğraşma durumu
tekniki teknik (şaşeya tekniki
teknik hatası)
teknikinı teknikcilik
teknisyen (Fr) teknikçı, teknik işlerini yapan kişi
teknisyeney teknisyen olma durumu
teknisyeney kerdenı-kerdış teknisyenlik yapmak
teknisyeno teknisyendir
teknisyeninı teknisyenlik
teknokrat (Fr) ekonomi işlerine bakan devlet adamı, memurı
teknoloji (Fr) sanayi dalı ile ilgili kulanılan araç, gereçleri kapsayan bilgi
teknolojik (Fr) teknoloji ile ilgili
teknolojiyey teknoloji işlerini yapan kimse
teko tek tek tek, birer birer
teko tektir, yalnızdır (eril)
tekrar (Ar) aynı olayın yeniden ortaya çıkışı, tekrarlanması, yeniden, gene
tekrar bı tekrarlandı
tekrar bıyayenı-bıyayış tekrarlanmak
tekrar kerdenı-kerdış tekrar etmek
tekrar kerdoğ tekrarlayan kimse
tekrarey tekrar etme durumu
tekrarinı tekrar etme durumu
teksif (Ar) yoğunlaştırma, sıklaştırma, koyulaştırma, toplama
teksir (Ar) çoğaltma
tekst (Fr) metin, yazım, ün yazı, karalama, filim yazısının çevirisi
tekstil (Fr) 1-dokuma, 2-dokumacılık
tekstiley tekstilcilik
tekvando ayak ve tekme tekniğine önem veren uzak doğu dövüş sanatı
tekya çokluk olan yer
tekı 1-bir tek, tek olma durumu, 2-hayvan yükünün bir tarafı, tekı
tel 1-tel, 2-ince ip
tela (‹t) kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez
telafat (Ar) savaş, kaza vb sebeplerle uğranılan can kaybı
telafat bıyayenı-bıyayış can kaybına uğramak
telaffüz (Ar) söyleyiş, söyleniş
telaffüz kerdenı-kerdış telafuz etmek
telaffüz u qısey söyleniş ve laflar
telaffüzdê cı dı telaffuzunde
telafi (Ar) kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama
telafi kerdenı-kerdış gidermek, telafi etmek
telaş (Ar) 1-acelecilik, 2-kaygı, tasa, sıkıntı, endişe
telaş kerdenı-kerdış telaş etmek, endişeye düşmek
telaş kewtenı-kewtış telaşa kapılmak, telaşlanmak
telaş kom kerdenı-kerdış talaş toplamak
telaş talaş, hızarda işlenen tahta veya ağaç kırıntıları
telaşinı telaş etme durumu, endişeye kapılma durumu
telaşın 1-telaşlı, endişeli, 2-küçük küçük tahta kırıntıları
telaq (Ar) erkeğin karısını boşaması, nikah
telaqdê mı bo mı nêvato nikahıma ben söylememişim
telaqi sero sond werdenı-werdış nikahı üzerine yemin etmek
telbis kewtenı-kewtış toprağın kıvamına gelmesi, az sulanması, yağan yağmurun toprağı doyurması
telbis yağan yağmurun azda olsa toprağa işlemsi, toprağı işler hale getirmesi, toprağın az sulanması
teleb amyayenı-amyayış çiftleşmeye gelmek, çiftleşme zamanı
teleb kerdenı-kerdış talep etmek
teleb 1-talep, istek, 2-atın veya kısrağın çiftleşmeye ihtiyaç duyması, eşlemesi
telebe bıyayenı-bıyayış öğrenci olmak
telebe talebe, öğrenci
telebey öğrenciler, talebeler
telebeyinı kerdenı-kerdış öğrencilik yapmak
telebeyinı talebelik, öğrencilik
telebzon televizyon
telef (Ar) 1-yok etme, öldürme, 2-boş yere harcama, yıpratma
telef bıyayenı-bıyayış yok olmak, yıpranmak
telef bıyayoğ ziyana uğramış olan
telef kerdenı-kerdış boş yere harcamak, ziyan etmek
telef kerdoğ ziyan eden, boş yere harcama yapan
telefat bıyayenı-bıyayış ziyan olmak, telef olmak
telefat ziyan olma, zarara uğrama durumu
teleferik (Fr) iki yar arasında havada gerilmiş bir veya bir kaç kablo üzerinde hareket eden asılı taşıt
telefizon televizyon
telefon (Fr) uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan cihaz
telefon dı qısey kerdenı-kerdış telefonda konuşmak
telefon dı qısey kerdenı telefonda konuşmak
telefon gırêdayenı-gırêdayış telefon bağlamak
telefon kerdenı-kerdış telefon etmek, telefon açmak
telefoncinı telefonculuk
telefoncılığey telefonculuk
telefonometre (Fr) telefon konuşmalarının süresini ve sayısını gösteren sayaç
telefonın telefonlu
telefotografi (Fr) fotoğraf, resim, yazı gibi durağan görüntülerin elektirik akımı ile uzaklara iletilmesi yolu
telefün akerdenı-akerdış telefon açmak, telefon etmek
telefün kerdenı-kerdış telefon etmek
telefün telefon
telefünın telefonlu
telekomunikasyon (Fr) haber, yazı, sembol, resim veya her çeşit bilginin tel, radyo, optik ve başka elektromanyatik sistemlerle iletilmesi
teleks (‹ng) telsizle teleme uzaktan haber yazdırma düzeni
teleobjektif (Fr) uzaktaki cisimlerin çok yakın görünmelerinin elde edilmesini sağlayan çok uzun odaklı mercek türü
telepati (Fr) birinin düşündüklerini duygusal hiçbir bağlantı olmadan algılama
teleradar (Fr) televizyon aracılığiyla radar görüntüsü alma işi
televizon (Fr) televizyon
televizün televizyon
televizyon (Fr) televizyon
televizyonci televizyoncu
televizyoncılığey televizyonculuk
televizyonın televizyonlu
telewizyon (Fr) televizyon
telgrafxane telgrafhane
telgıraf antenı-antış telgraf çekmek
telgıraf telgraf
teli şi mı lıngıra dikenler ayağıma battı
teli heran eşek dikeni
teli kerdenı-kerdış dikenlemek
teli mı gıştıdı mend diken parmağımda kaldı
teli diken, dikenler
telis seyrek dokunmuş bir çeşit çuval
telis kerdenı-kerdış çuvala koymak, telize koymak
teliy dikenler
teliyêr diken ağacı
teliyo siya kara diken
teliyın dikenli
teliz seyrek dokunmuş bir çeşit çuval
teliz kerdenı-kerdış çuvala koymak, telize koymak
telizın telizli
telkar altın veya gümüşü örerek üzerini işleyen, süsleyen kişi
telkarinı altın vb şeylerin süslemeciliği
telli kerdenı dikenlemek, etrafını dikenle çevirmek
telliy dikenler
telliyo siya siyah diken
telliyın dikenli
tellü diken
tellür (Fr) bir element adı
tellüy dikenler
tellüyo siya siyah diken
tellı kerde dikenlenmiş olan
tellı kerdoğ dikenleyen kimse
tellı diken
telmerı (mertelı) sırık, deste, sap gibi şeylerde kullanılan ağaç dalları
telq dayenı-dayış 1-taklanmak, 2-sendeletmek, 3-takla vermek, dönmek veya düşer gibi olmak
telq guna pıro sersemleşti
telq kerdenı-kerdış 1-taklalamak, 2-sendeletmek
telq 1-takla, 2-sendeleme, gidip gelme, 3-sersemleşmek
telqin dayenı-dayış ölünün başında künyesini okumak, dua etmek
telqin dayoğ telkin veren kimse
telqin wendenı-wendış telkin okumak, telkin vermek
telqin ölü gömüldükten sonra mezar başında imamın söylediği sözler, ölü gömülürken verilen künye, ölüyü def etme konuşması
telqıraf antenı-antış telgraf çekmek
telqıraf telgraf
telsız telsiz
telsızey telsizcilik
telsızinı telsizcilik
telü diken
telüy dikenler
telxıraf antenı-antış telgıraf çekmek
telxıraf telgraf
telı diken
telıkı başa takılan ince fes
telıqnayenı-telıqnayış 1-çiftleştirmek, 2-birbirine yapıştırmak
telıqyayê pêro köpek vb hayvanların birleşmede birbirlerine yapışması
telıqyayenı-telıqyayış köpek vb hayvanların çiftleşme esnasında organlarının birbirlerine yapışık kalma durumu
tem dekerd cı 1-gönül verdi, 2-göz koydu
tem dekerdenı-dekerdış gönül vermek
tem dekewtenı-dekewtış gönlü düşmek
tem kerd cı 1-gönül verdi, 2-göz koydu
tem kerdenı-kerdış 1-tatmak, 2-gönül vermek
tem kewtenı-kewtış 1-gönlü düşmek, 2-göz koymak
tem 1-gönül, göz dikme, 2-tat, lezet
tema (Fr) 1-bir hikayede, öğretici veya edebi bir eserde işlenen düşünce, görüş, 2-sanat eserlerinde işlenen konu, 3-besteyi oluşturan temel motif
temafil otomobil, taksi, oto
temafilı otomobil, motorlu taşıt vb
temafilın motorlu
temaşe bıkı seyret
temaşe bıyayenı-bıyayış seyredilmek
temaşe kerd seyretti
temaşe kerdenı-kerdış seyretmek, bakmak
temaşe nêkerd seyretmedi
temaşe nêkerdenı-nêkerdış seyretmemek, bakmamak
temaşe 1-hoşlanarak bakma, seyr, seyretme, 2-oyun, temsil, piyes, tiyatro
temaşedê cı ra bewni seyrine bak
temaşey filımi kerd filimi seyretti
temaşey pê kerd birbirini seyrettiler, sözdüler
temaşır (tebeşır) tebeşir
temah (Ar) 1-cimri, açgözlülük, elli tutkun, elli dar vs, 2-çok beğenip istemek
temaha cimridir (dişil)
temahey cimrilik, temahlık
temahinı cimrilik
temahkar aç gözlü
temahkarey aç gözlülük, cimrilik, temahlık
temahkarinı aç gözlülük, cimrilik
temaho cimridir (eril)
temakar aç gözlü, cimri, elli çok sıkı, temahkar
temakarey temahlık, aç gözlülük, cimrilik
temakarinı aç gözlülük, cimrilik
temam amordenı-amordış tam saymak
temam beno olur, tamam olur
temam biyayenı-biyayış tamamlanmış olmak, bitmek
temam biyo tamam olmuş
temam bıyaye tamamlanmış olan
temam gırotenı-gırotış tamamını almak, tamam kapatmak
temam kerde tamamlanmış olan
temam kerdenê cı tamam etmesi
temam kerdeney tamam etmek, denkleştirmek
temam kerdenı-kerdış tamamlamak, bitirmek
temam kerdoğ tamamlayan, bitiren, bitirici, tamamlayıcı
temam ma şırê olur, gidelim
temam nêkerd tammalamadı, bitirmedi
temam nêkerdenı-nêkerdış tamamlamamak, eksik bırakmak
temam, beno ez yena olur, ben gelirim
temam 1-bütün, tüm, 2-eksiksiz, 3-yanlış ve yalan olmayan, doğru, 4-bitmiş, 5-evet, peki, olur, tamam, 6-tam yetişmiş kişi, hiç bir eksikliği veya sakatlığı olmayan kişi
temamanê cı tamamını, hepsini
temamê cı züro tamamiyle yalandır
temamê cı tamamı, tamamiyle
temamê tamdırlar, tamamdırlar
temamey tamam olma durumu, bütünlük
temamiyê 1-tamammıdır?, 2-tamamdırlar
temamkar tamlamalar
temamo 1-tamdır, 2-tam yetişmiş, 3-kendine göre vardır
temas (Ar) 1-değme, dokunma, 2-buluşup görüşme, ilişki kurma, 3-bahsetme, 4-gidip gelme, ulaşım bağlantısı
temas bıyayenı-bıyayış temas edilmek, değmek
temas kerdenı-kerdış ilişki kurmak, temas etmek
temasey temas etme durumu
temasinı temas etme durumu
tembe bıyayenı-bıyayış tembih olmak
tembe kerde tembihlenen
tembe kerdenı-kerdış tembih etmek, tembihlenmek
tembe kerdo tembihlemiş
tembe kerdoğ tembih edilen
tembe tembih, öğüt
tembekar tembeleyen kimse
tembeki (Far) nargile ile içilen bir tütün türü
tembe kı 1-tembele, 2-öğütle
tembe mekı tembeleme
tembel bıyayenı-bıyayış tembel olmak, çalışmamak
tembel 1-iş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermeyen, sıkıntıdan kaçan, hantal, 2-tıpta: fonksiyonunu yerine getirmede yavaşlık gösteren organ
tembeley tembellik
tembeleya tembellikle
tembelinı kerdenı-kerdış tembellik yapmak
tembelinı tembellik
tembellığey tembel olma durumu
tembelxane içinde bulunanların çalışmaya karşı isteksiz davrandıkları yer
tembeyinı tembih edilme durumu
tembih (Ar) 1-yapılmasını hatırlatma, 2-uyarı, uyarma
tembore bir çeşit çalgı
tembori ibik
tembür (Ar) yay veya mızrapla çalınan teli bir çalgı
tembür cınayenı-cınayış tambur çalmak
tembüre bir çalgı
tembürinı sazcılık
tembürvan tembur çalan
temdid (Ar) uzatma, sürdürme
temdid kerdenı-kerdış uzatmak, sürdürmek
temeh 1-cimri, açgözlülük, elli tutkun, elli dar vs, 2-çok beğenip istemek
temeha cimridir (dişil)
temehey cimrilik, temahlık
temehinı cimrilik
temehkar aç gözlü
temehkarey aç gözlülük, cimrilik, temahlık
temehkarinı aç gözlülük, cimrilik
temeho cimridir (eril)
temekar aç gözlü, cimri, elli çok sıkı, temahkar
temekarey temahlık, aç gözlülük, cimrilik
temekarinı aç gözlülük, cimrilik
temel (Yün) 1-yapının toprak altında kalan duvar, taban vb, bölümlerin tümü, 2-bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler, 3-beli başlı ana esas, asıl
temel eşte temeli atılmış olan
temel eştenı-eştış temel atmak
temel eştoğ temeli atan
temel kendenı-kendış temel kazmak
temel ronayenı-ronayış temel kurmak
temelcinı temelcilik
temelcılığey temelcilik
temelê cı temellı
temelinı temelcilik
temelın temelli
temem bıyayenı-bıyayış tamamlanmış olmak
temem kerdenı-kerdış tamamlamak
temem tamam, eksiksiz
temên bıyayenı-bıyayış temin edilmiş olmak
temên kerdenı-kerdış 1-tembihlemek, 2-temin etmek
temên 1-tembih, öğüt, 2-temin
temenê cı yaşı, ömrü
temenê mı ömrüm doğumum
temenê ömrü, doğumu
temenni (Ar) dileme, dilek
temenni hepten, temelden, dönmiyecek şekilde
temenni şı hepten gitti, temelden gitti
temey tembeleme
temeyul (Ar) 1-meyletme, 2-bir şeye veya kimseye ilgi duyma
temeyuz (Ar) başkalarına göre üstün duruma gelme, sivrilme, seçkinleşme
temhêlık salıncak
temhêlık nıştenı-nıştış salıncağa binmek
temin biyo temin edilmiş
temin bıyayenı-bıyayış temin edilmek
temin kerdenı-kerdış temin etmek, sağlamak
temin temin, sağlamak
teminat (Ar) garanti, güvence
teminat dayenı-dayış teminat vermek, güvence vermek
teminat teminat, güvence
teminatey güvencelik
temiz (Ar) 1-ayırt etme, 2-mahkemece verilen kararı bozmak için bir üst mahkemeye baş vurmak, 3-kirli, lekeli, pis olmayan, pak, 4-yanlışsız, 5-necip, nezih vsvs
temiz bıyayenı-bıyayış 1-temiz olmak, temizlenmek, 2-temyiz edilmiş olmak
temiz kerdenı-kerdış 1-temizlemek, 2-temyiz etmek
temiz rıştenı-rıştış temyize göndermek
temiz tepıştenı-tepıştış temiz tutmak
temiz temyiz
temkin (Ar) bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma
temkinın temkinli
temkininı temkinli olma hali
temmüz (Ar) temmuz ayı, yedinci ay
temmüze temmuz ayı
temo bir erkek ismi
temom amordenı-amordış tam saymak
temom beno olur, tamam olur
temom biyayenı-biyayış tamamlanmış olmak, bitmek
temom biyo tamam olmuş
temom bıyaye tamamlanmış olan
temom gırotenı-gırotış tamamını almak, tamam kapatmak
temom kerde tamamlanmış olan
temom kerdenê cı tamam etmesi
temom kerdeney tamam etmek, denkleştirmek
temom kerdenı-kerdış tamamlamak, bitirmek
temom kerdoğ tamamlayan, bitiren, bitirici, tamamlayıcı
temom ma şırê olur, gidelim
temom nêkerd tammalamadı, bitirmedi
temom nêkerdenı-nêkerdış tamamlamamak, eksik bırakmak
temom, beno ez yena olur, ben gelirim
temom 1-bütün, tüm, 2-eksiksiz, 3-yanlış ve yalan olmayan, doğru, 4-bitmiş, 5-evet, peki, olur, tamam, 6-tam yetişmiş kişi, hiç bir eksikliği veya sakatlığı olmayan kişi
temomanê cı tamamını, hepsini
temomê cı züro tamamiyle yalandır
temomê cı tamamı, tamamiyle
temomê tamdırlar, tamamdırlar
temomey tamam olma durumu, bütünlük
temomiyê 1-tamammıdır?, 2-tamamdırlar
temomkar tamlamalar
temomo 1-tamdır, 2-tam yetişmiş, 3-kendine göre vardır
tempo (‹t) uyum, gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz vb
tempoğ yuvarlak püskül, ponpon
tempoğın yuvarlak püsküllü, ponponlu
temra bir bayan ismi
temrin (Ar) tekrarlatarak alıştırma
temsil (Ar) 1-biri veya bir toplumun adına davranma, 2-oynanmak için hazırlanmış eser, oyun, 3-belirgin özellikleri ile yansıtma, sembolü olma
temsil keno temsil ediyor
temsil kerdenı-kerdış temsil etmek
temsil 1-birinin yerine bir vezifeye gitmek, 2-söz gelişi, söz icabı, temsil, misal
temsili (Ar) bir şeyi göz önünde canlandıran, temsille ilgili
temür saz
temüz 1-ağustos böceği, 2-temyiz, 3-temmuz ayı
temxêlık salıncak
temxêlık nıştenı-nıştış salıncağa binmek
temyiz bıyayenı-bıyayış temyiz edilmek
temyiz kerdenı-kerdış temyiz etmek
temyiz temyiz
ten 1-insan vucudunun dış kısmı, 2-vucut, beden
tena 1-yalnız, 2-biraz, biraz daha
tena ame yalnız geldi
tena bê nakışt biraz daha bu tarafa gel
tena şı yalnız gitti
tena şo akışt biraz daha otarafa git
tenan 1-birkaç, 2-tahılları
tenandê cı (hewt tenandê cı kar vırada)
tenanê cı 1-bir kaçı, 1-ekinleri
tenayenı-tenayış 1-yalnızlık, 2-yakılmak
tenbür cınayenı-cınayış saz çalmak
tenbür saz
tenbürcinı sazcılık
tenbürın sazlı
tenbürinı sazcılık
tencıra tencere
tendür yer kazılıp yapılan fırın ve bunun ekmeği, tandır
tendüre tandır
tenê a kışta şori biraz öbür tarafa git
tenê ata şo biraz öbür tarafa git
tenê bê nakışt biraz bu tarafa gel
tenê cı bol sıpeyo tenı çok beyazdır
tene cı kewtenı-kewtış tahıllın, buğdayın baş tutması, tane tutması
tene dayenı-dayış buğday vermek, bereketli olmak
tene gırotenı-gırotış buğday vb tahılların baş tutması
tenê az, azıcık, biraz, birazcık
tenê cı tahılı
tene 1-tahıl (buğday, arpa, çavdar vs), 2-tane, hebe
tenefus kerdenı-kerdış tenefüs etmek
tenefus tenefüs, hava alma
tenek tenek az az, azar azar
tenek-tenekê az, biraz, azıcık
tenek az, biraz, azıcık
tenekê mend azıcık kaldı
tenekê mendenı-mendış az kalmak, biraz kalmak
tenekê nıhey bıdı mı biraz nohut bana ver
teneke kerdenı-kerdış tenekeye koymak, tenekeyle ölçmek
tenekê azıcık, biraz, birazcık
tenekê bê nakışt biraz bu tarafa gel
tenêke teneke
teneke teneke
tenekeci tenekeci
tenekecinı tenekecilik
tenekêna biraz daha
tenekeyın tenekeli
tenekna biraz daha
tenekna şo akışt biraz daha o tarafa git
tenêna vêşi bıdı biraz daha çok ver
tenêna xo bıdı koşe biraz daha kendini köşeye ver
tenêna biraz daha
teney tahıllar
teneyê nıhey bıdı mı biraz nohut bana ver
teneyê biraz, birazcık
teneyın 1-başaklı, başlı, 2-buğdaylı, 3-taneler, taneli
tenezül kerdenı-kerdış tenezzül etmek
tenezül tenezzül
tenezzül nêkerdenı-nêkerdış tenezzül etmemek
tenezzul kerdenı-kerdış tenezzül etmek
tenezzul nêkeno ma dı qısey bıkero tenezzül etmiyor bizimle konuşa
tenezzul nêkerdenı-nêkerdış tenezzül etmemek
tenezzul tenezzül
teng ame dar geldi
teng bıyaye dar olma durumu
teng bıyayenı-bıyayış dar olmak, daralmak
teng diyayenı-diyayış dar açıdan görmek, darlık çekmek
teng kerde daraltmış olan, dar edilen
teng kerdenı-kerdış darlaştırmak, daraltmak
teng kerdoğ darlaştıran
teng mek dar etme
teng tepıştenı-tepıştış dar tutmak
teng u bari dar ve ince
teng u derg dar ve uzun
teng u hera dar ve geniş
teng u tenık dar ve ince
teng vinayenı-vinayış dar görmek, dar açıda görmek
teng wınyayenı-wınyayış dar çerçevede bakmak
teng xora dayenı-dayış dar giymek
teng dar
tenganey anceno darlık çekiyor
tenganey antenı-antış darlık çekmek
tenganey ra hera kewtenı-kewtış darlıktan genişe çıkmak
tenganey dara düşme durumu, darlık
tengasey antenı-antış darlık çekmek
tengayey darlılık
tengasinı darlık, darlılık
tengêr daha dar
tengêri ondan daha dar
tengêrêri ondan daha dahada dar
tengey antenı-antış darlık çekmek
tengey diyayenı-diyayış darlık görmek
tengey dı mendenı-mendış darda kalmak, darlık çekmek
tengey kewtenı-kewtış darlığa düşmek
tengey vinayenı-vinayış darlık görmek
tengey vıstenı-vıstış darlığa sokmak
tengey darlık
tenggam darda kalmak, dara düşmek
tenginı darlık
tengnefes dar nefesli, sinirli
tenha tenha, mesireli yer
tenha biyayenı-biyayış tenha olmak
teni to ri sawiyo yüzün kara olsun, karalık yüzüne sürünsün
teni 1-buğdayı, 2-tava, sac ve kazanların altındaki kara
teni bışü buğdayı yıka
teni cı sawı kara is sür, karala
tenis tenis, ufak top ve raketlerle karşılıklı oynanan bir oyun
tenis kaykerdenı-kaykerdış tenis oynamak
teniya mendenı-mendış yalnız kalmak
teniya nêbeno yalnız olmaz
teniya yalnız, yalnızca
teniyaya yalnızdır (dişil)
teniyayê yalnızdırlar
teniyayey yalnızlık
teniyayo yalnızdır (eril)
teniyın kara olma durumu, kara isli
tenke dı tenekede
tenke ra tenekeden
tenke teneke
tenkecinı tenekecilik
tenkey ruweni yağ tenekesi
tenkeyın tenekeli
tentene dantel
tentür tırtıl
tenür-tenürı tandır, tandır ekmeği
tenya bı yalnızdı
tenya bıyayenı-bıyayış yalnızlık, yalnız olmak
tenya yalnız, tek başına
tenya mendenı-mendış yalnız kalmak
tenya verdayenı-verdayış yalnız bırakmak
tenyabiyayeney yalnızlık, kimsesizlik
tenyaya yalnızdır (dişil)
tenyayê yalnızdırlar
tenyayenı-tenyayış yalnızlık
tenyayey yalnızlık
tenyayo yalnızdır (eril)
tenzilat indirim, tenzilat
tenzilat vıraştenı-vıraştış indirim yapmak
tenıfıs hava alma, tenefüs
tenık bıyaye inceltilmiş olan
tenık bıyayenı-bıyayış ince olmak, incelmek
tenık kerde inceltilmiş olan
tenık kerdenı-kerdış inceltmek
tenık kerdoğ incelten
tenık vıraştenı-vıraştış ince yapmak
tenık ince, yassı ince
tenıka incedir (dişil)
tenıkey incelik
tenıkinı incelik
tenıko incedir (eril)
tenın tenli
teori teori
tep 1-oyun oynarken karşısındakini yakalamak ve ellini onun sırtına vurarak, derbım sende, oyun sende demek, 2-vurma sesi, top sesı veya yere düşen sert cisimlerin çıkardığı ses
tepa ard geri getirdi
tepa berd geri götürdü
tepa şo geri git, geriye git
tepa mend geri kaldı
tepa mendenı-mendış geri kalmak, gericilik
tepa 1-geri, arka, 2-tapa
tepe 1-tepe, yüksek yer, tümsek yer, 2-geri
tepe dayenı-dayış geri vermek
tepe mendenı-mendış geri kalmak
tepêşena yakaliyor, tutuyor (dişil)
tepêşeno yakaliyor (eril)
tepêşi yakalan
tepêşo yakalasa
tepêştenı-tepêştış yakalamak
tepêşyaye yakalanmış, tutulmuş olan
tepêşyayenı-tepêşyayış yakalanmak, tutulmak
tepêşı yakala
tepêşıyayenı-tepêşıyayış 1-yakalanmak, 2- tutulmak, 3-tutuşmak
tepelıg 1-başın kafatası kısmı, başın tepesi, alnın üst kısmı, şapkanın siperı, 2-bir şeyin en üst tepesi
tepelık 1-başın kafatası kısmı, başın tepesi, alnın üst kısmı, şapkanın siperı, 2-bir şeyin en üst tepesi
tepey dayenı-dayış 1-geri vermek, 2-geriye vermek
tepey mendenı-mendış geride kalmak
tepeya verdayenı-verdayış geri bırakmak
tepeya sonra, geriye, geri
tepeya ame geri geldi
tepeya şı geri gitti
tepeya mend geri kaldı
tepeya mendenı-mendış geri kalmak
tepeyayo geridedir, geri kalmış
tepeyna bir müdet sonra
tepşenê yakalaniyorlar
tepşena yakaliyor (dişil)
tepşeno yakaliyor (eril)
tephir (Ar) 1-buharlaşma, buharlaştırma, 2-buğulama, etüvden geçirme
tephixane mikroplu eşyanın etüvden geçirildiği yer, buğu evi
tepia sonra, bundan sonra, geri, geriye
tepia ame geri geldi
tepia şı geri gitti
tepia mend geri kaldı
tepia mendenı-mendış geri kalmak
tepiya ame geri geldi
tepiya şı geri gitti
tepiya mend geri kaldı
tepiya mendenı-mendış geri kalmak
tepiya sonra, geri, geriye
tepki tepki
tepki nişan dayenı-dayış tepki göstermek
teproşnayenı-teproşnayış doğramak, ekmek kırıntılarını ufalayıp çorba vb şeylerin içine koymak
teproşna doğradı, ufaladı
teproşnı nani miyan ekmeğin içine doğra
tepsi tepsi
teptep zeriya cı eştê teptey yöreği atiyordu
teptepı korkudan yörek atması, yörek çırpması
teptepık 1-içi boş küfte, 2-külinçe şeklinde yapılan ekmek ve hamur topağı, 3-madeni para şeklinde yassı ve yuvarlak altın
tepya berzı geri at, ertele
tepya şıyayenı-şıyayış 1-geri gitmek, 2-sonradan gitmek
tepya mende geri kalmış olan
tepya mendenı-mendış 1-geri kalmak, 2-sona kalmak
tepya mendoğ geri kalan, kalmış olan
tepya 1-geri, geriye, 2-sonra, 3-erteleme
tepya eşt geri erteledi, geri attı (ewro tepya ez nêşına
bugünden sonra gitmem)
tepyayên gerideki, sondaki
tepı-rep vurma kırma, tep rep sesini çıkarma
tepı-tepı üst üste bir şeye vurup ses çıkarma
tepı oyun oynarken ebe olanın ellini başkasına vurmasına tepı derler
tepışena yakaliyor (dişil)
tepışeno yakaliyor (eril)
tepışt bı 1-tutmuştu, 2-yakalamıştı
tepışt yakaladı
tepışte 1-tutuklu, tutulmuş, 2-yakalanmış olan
tepışteney yakalanma durumu
tepıştenı-tepıştış 1-tutmak, 2-yakalamak
tepışta 1-tutmuş, 2-yakalamış (dişil)
tepışto 1-yakalamış, 2-tutmuş (eril)
tepıştoğ 1-tutan, 2-yakalayan
tepıştoği tutucular, yakalayıcılar
tepık-tepıkı 1-topak, 2-hayvan dışkısı ve ondan yapılan tezek
tepıka miri hamur topakı
tepıka rêxı sığır pisliği ve onun kalıbı, şeklı, toparlağı
tepıkê miri hamur topağları
tepıki topak, topaklar
tepıkı 1-bir avuç dolusu normal kıvamlı toparlak dışkı, 2-şiş, deride oluşan içi boş şişkinlik
tepıx topak (hamur vb topağı)
tepıxa rêxı hayvan dışkısının topağı
tepıxi hamur, tezek vb şeylerin kalıplanmış şekli
tepıxı topağ, su ile karıştırımış un vb şeylerin topağı
tepıxya şişti, kabardı
tepıxıya şişti, kabardı
tepıxyayenı-tepıxyayış şişmek, kabarmak
teq rek kerdenı-kerdış tak rak etmek, tak rak sesini çıkarmak
teq reka şıma dınya werd tak rak sesiniz dünyayı yedi
teq req bıyayenı-bıyayış götürtü patırtı olmak
teq req kerdenı-kerdış patırtı götürtü yapmak
teq req görültü patırtı, tak tuk sesi
teq teq silah patlama sesi, tak tak sesi
teq u tüq tak tuk sesi
teq va na pa tak dedi sıktı
teq tak sesi, silah patlama sesi
teqa akerdenı-akerdış baca açmak
teqa u kêber baca ve kapı
teqa vıraştenı-vıraştış baca yapmak
teqa 1-patladı, çatladı, 2-duvarın içinde, iç tarafında bırakılan küçük baca
teqa merd patladı öldü, çatladı öldü
teqa verdayenı-verdayış baca bırakmak
teqawid bıyaye emekli olmuş olan
teqawid bıyayenı-bıyayış emekli olmak
teqawid kerde emekliye ayrılmış olan
teqawid kerdenı-kerdış emekliye ayırmak
teqawid kerdoğ emekliğe ayıran
teqawid emekli
teqawit bıyaye emekli olmuş olan
teqawit bıyayenı-bıyayış emekli olmak
teqawit kerde emekliye ayrılmış olan
teqawit kerdenı-kerdış emekliye ayırmak
teqawit kerdoğ emekliğe ayıran
teqawit emekli
teqawüd bıyayenı-bıyayış emekli olmak, emekliye ayrılmak
teqawüd kerdenı-kerdış emekli etmek, emekliye ayırmak
teqawüd kerdoğ emekliğe ayıran
teqawüd emekli
teqawüt bıyayenı-bıyayış emekli olmak, emekliye ayrılmak
teqawüt kerdenı-kerdış emekli etmek, emekliye ayırmak
teqawüt kerdoğ emekliğe ayıran
teqawüt emekli
teqawütey emeklilik
teqawütinı emeklilik
teqawütlığey emeklilik
teqawud (Ar) emekli, emekliye ayırma
teqawıt bıyaye emekli olmuş olan
teqawıt bıyayenı-bıyayış emekli olmak
teqawıt kerde emekliye ayrılmış olan
teqawıt kerdenı-kerdış emekliye ayırmak
teqawıt kerdoğ emekliğe ayıran
teqawıt emekli
teqawıtinı emeklilik
teqawıtlığey emeklilik
teqay patladılar, çatladılar
teqayan 1-çatlakları, 2-patlayanları
teqaye 1-patlak, 2-patlamış olan
teqayenı-teqayiş 1-patlamak, infilak etmek, 2-öfkelendirip, üzüp çatlatmak, kıskançlığından çatlamak
teqayeya patlaktır (dişil)
teqayeyo patlaktır (eril)
teqaya 1-patlamış, çatlamış (dişil), 2-bacadır
teqayo patlamış, çatlamış (eril)
teqaut (Ar) emekli, emekliye ayırma
teqaut kerdenı-kerdış emekliye ayırmak
teqaut biyayenı-biyayış emekli olmak
teqayın küçük bacalı
teqdir bıyayenı-bıyayış taktir edilmiş olmak
teqdir kerdenı-kerdış taktir etmek
teqdir takdir
teqdirê illahi Allahın takdiri, Allahın emri
teqdirey taktir etme durumu
teqenê patliyor, patliyorlar, patlarsın?
teqet nêmendenı-nêmendış gücü kalmamak, güçsüzleşmek
teqet ra bıryayenı-bıryayış takattan kesilmek, güçsüzleşmek
teqet ra kewtenı-kewtış takattan düşmek, güç kaybetmek
teqet tede nêmendenı-nêmendış gücü kalmamak, güçsüzleşmek
teqet takat, güç
teqetê cı gücü, takatı
teqetın güçlü, takatlı
teqey bacalar
teqez 1-muhakkak, 2-yahut, veya, 3-herhalde
teqez tı birê muhakkak gelesin
teqez tı şırê muhakkak gidesin
teqi patlama sesi, silah sesi
teqi cı ra vıjiyê patlama sesi kendisinden çıktı
teqini patlama sesi
teqini u şirqini patlama ve şakırdama sesi
teqini u gumini patlama ve gümleme sesi
teqiyaye patlamış olan
teqiyayenı-teqiyayış patlamak, çatlamak
teqla dayenı-dayış dönmek, takla atmak
teqla eştenı-eştış takla atmak
teqla takla, arka veya ön üstü dönmek
teqle dayenı-dayış dönmek, takla atmak
teqle eştenı-eştış takla atmak
teqle kerdenı-kerdış yuvarlatmak, takla atırmak
teqle 1-takla, dönerek atlamak, arka veya ön üstü dönmek, 2-yelek
teqlebazey döneklik
teqley ters dönme, takla
teqlid (Ar) beli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma
teqlid 1-birinin davranışlarını, konuşmalarını tekrarlamak, 2-benzeterek bir şeyin kopyasını veya sahtesini yapmak
teqlidê cı vıraştenı taklidini yapmak, benzerini yapmak
teqlidinı taklitçilik, benzercilik
teqna 1-çatlattı, 2-patlattı
teqna bı patlatmıştı, çatlatmıştı
teqnayê 1-patlatiyordu, 2-kızdırıp çatlatiyordu
teqnaye patlatılmış olan
teqnayenı-teqnayiş 1-patlatmak, 2-çatlatmak, 3-kızdırmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek
teqnayi patlatılan, patlatılmış olan (dişil)
teqnayoğ patlatan, çatlatan, üzen
teqnena patlatiyor, çatlatiyor (dişil)
teqnenê (qısey teqnenê) patlatiyorlar, çatlatiyorlar
teqnena 1-patlatiyor, 2-üzüp çatlatiyor (dişil)
teqneno 1-patlatiyor, 2-üzüp çatlatiyor (eril)
teqqa 1-patladı, 2-duvarın içinde bırakılan dar pencere
teqreq patırtı götürtü sesi
teqribi yaklaşık olarak, takriben
teqsim biyayenı-biyayış bölüştürülmüş, taksim olunmuş
teqsim kerdenı-kerdış taksim etmek, bölüştürmek
teqsim bölüştürme, taksim
teqsir (Ar) 1-kısaltma, kısma, 2-kusurda bulunma, 3-dikkatsizlik, tedbirsizlik
teqsir bıyayenı-bıyayış esirgenmiş olmak
teqsir kerdenı-kerdış esirgemek, taksir etmek
teqsir nêkerdenı-nêkerdış esirgememek, taksir etmemek
teqsit dayenı-dayış taksit vermek
teqsit taksit, her ay bir miktarını ödemek
teqsita mal gırotenı-gırotış taksit ile mal aolmak
teqsita taksit ile
teqteqok sert bir şeye vurme sesi
teqteqoq-teqteqoqı tapa tabancası
teqteqoqı teqneno pata tabancası patlatiyor
teqtilo (Fr) daktilo, yazı makinesi
teqü req patırtı götürtü sesi
teqüş kerdenı-kerdış kafa kafaya vurmak, tokuşlamak
teqüş kafa kafaya çarpmak, kafa kafaya vurmak, tokuşmak
teqwa 1-dinin yasakladığı şeylerden kaçma, 2-günahtan sakınma
teqwim takvim
teqwimın takvimli
teqwiye bıyayenı-bıyayış takviye edilmek, takviye edilmiş olmak
teqwiye kerdenı-kerdış takviye etmek
teqwiye takviye, yedek kuvvet
teqyayenı-teqyayış 1-patlamak, 2-çatlamak, infilak etmek
teqı teqı üst üste sert bir şeye vurma sesleri
teqıl ağırlık, siklet
teqılşenık hafif siklet, atik, çabuk hareket eden
teqılgıran ağır siklet, hantal, yavaş hareket eden
teqıyayenı-teqıyayış patlamak
ter u teze pek taze
tera (cıra) 1-ondan, 2-gelişi güzel sövmek, batırmak gibi
tera kerdenı-kerdış 1-gözünü kapatıp ağzına geleni söylemek, sövmek, 2-batırmak, 3-dağıtmak, 4-örkütmek, kızdırmak
tera mekı 1-dağıtma, 2-örkütme, kızdırıp sağa sola saldırtma, 3-batırma, saplama
teraş biyayenı-biyayış traş olmak
teraş kerdenı-kerdış traş etmek
teraş traş
terampe kerde başa baş değişmiş olan
terampe kerdenı-kerdış başabaş değiştirmek
terampe kerdoğ başa baş değişen
terampe başabaş değiştirme, trampa, mala karşı mal vermek
terane (far) ezgi, makam, nağme
terapi (Fr) iyileştirme, tedavi
teraq
teraq da dergı ra pey
teraqqi (Ar) ilerleme, yükselme, gelişme
terarık (tedarıkı) hazırlık, tedbir alma
terarık kerdenı-kerdış hazırlık yapmak, tedbirini almak
terarıkê xo vinayenı-vinayış hazırlığını yapmak
terarıkeya xo diyayenı-diyayış hazırlığını görmek
terarıkeya xo kerdenı-kerdış hazırlığını yapmak
teratüre sinema
terawi (Ar) ramazan ayında yatsı namazından sonra cemaatla kılınan yirmi rekatlık namaz, teravih
terawi kerdenı-kerdış teravih namazını kılmak
terazi (Far) bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı, mizan
teraziyın terazilı
terazü terazi
terazüyın terazili
terazı (terazi) terazi
terazıyın terazili
terbe dayenı-dayış terbiye vermek
terbe kerdenı-kerdış terbiye etmek
terbe u bêterbe terbiye ve terbiyesizlik
terbe terbiye
terbesız terbiyesiz
terbey xo gırotenı-gırotış terbiyesini olamak
terbiye dayenı-dayış terbiye vermek, terbiyelendirmek
terbiye gırotenı-gırotış terbiye almak
terbiye kerdenı-kerdış terbiye etmek, terbiye vermek
terbiye terbiye
terbiyecinı terbiyecilik
terbiyesız terbiyesiz
terbiyewi (Ar) eğitim ile ilgili
terbıye (Ar) 1-eğitim, 2-görgü, 3-alıştırma (hayvanlarda)
terbıye bıyaye terbiye olmuş olan
terbıye bıyayenı-bıyayış terbiye olmak
terbıye dayenı-dayış terbiye vermek
terbıye diyayenı-diyayış terbiye görmek
terbıye gırotenı-gırotış terbiye almak
terbıye kerde terbiye edilmiş olan
terbıye kerdenı-kerdış terbiye etmek
terbıye terbiye
terbıyesız terbiyesiz
terbıyesızinı terbiyesizlik
terbıyeyın terbiyeli
tercih (Ar) 1-bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün veya önemli sayma, 2-seçme olanağı ve hakkı olmak
tercih kerdenı-kerdış tercih etmek
tercihey tercih etme drumu
tercihinı tercih etme durumu
tercuman (Ar) tercüman, çevirmen, çevirici
tercumaney tercümanlık, çevirmenlik
tercumaneya cı tercümanlığı
tercumani tercümanlar
tercumaninı kerdenı-kerdış tercümanlık yapmak
tercumaninı tercümanlık
tercume kerdenı-kerdış tercüme etmek, bir dilden başka dile çevirmek
tercume bir dilden başka bir dile çevirme, çeviri
tercıman tercüman
tercımaney tercümanlık
tercımani tercümanlar
tercımaninı kerdenı-kerdış tercümanlık yapmak
tercımaninı tercümanlık
terdenı-terdış üsten kaşımak, yontmak, dipten kesmek
terdoğ yontan, kaşiyan, dipten kesen
tere (Far) turpgillerden yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki
tereddi (Ar) soysuzlaşma, yozlaşma
tereddud (Ar) kararsızlık, duraksama
teref biyayenı-biyayış taraf olmak
teref gırotenı-gırotış arka çıkmak, taraf tutmak
teref tepıştenı-tepıştış taraf tutmak
teref taraf
terefdê mı ra tarafımdan
terefinı taraf tutma durumu, taraftarlık
tereftar taraftar
tereftarey taraftarlık
tereftarinı kerdenı-kerdış taraftarlık yapmak
tereftarinı taraftarlık
terekna 1-bıraktı, terk ettı, 2-kavurdu, kızartı
tereknayenı-tereknayış 1-terketmek, bırakmak, 2-kavurmak, kızartmak
terekneno 1-bırakiyor, terk ediyor, 2-kızartiyor
tereqna kavurdu, kızartı
tereqnayenı-tereknayış kavurmak, kızartmak
tereqneno kızartiyor
tereqyayenı-tereqyayış kızartılmak, kızartılmış olmak, kavrulmak
terêne kurutulmuş ayran çökeltisi
tereno, pürê cı erzeno kaşiyor, kabuğunu attiyor
tereno yontiyor, kaziyor
terênı tren, lokomatif
teres 1-korkak, çekingen, 2-namussuz, alçak vb, 3-argoda pezevenk, her şeyi kabullenip sinesine çeken kimse
teresek pezevenk, korkak, namussuz
teresey korkaklık, çekingenlik, namusuzluk, pezevenklik, alçaklık vb
teresinı alçak, namusuz, tereslik, korkaklık vb
tereso xuli teres pezevenk oğlu pezevenk
tereyay yontıldılar, üsten kaşındılar, dipten kesildiler
terfi (Ar) kademe, basamak, yükselme, yükseltme
terfi bıyayenı-bıyayış terfi olmak, bir üst dereceye yükselmek
terfi dayenı-dayış terfi vermek, bir üst kademeye atamak
terfi kerde terfi edilmiş olan
terfi kerdenı-kerdış terfi etmek, terfiye etmek, terfiyelendirmek
terfi kerdoğ terfiye eden
terfi pa kerdenı-kerdış terfi takmak, bir üst dereceye yükseltmek
terfiye rütbe, aşama
terş sürü, davar ve sığır sürüsü iç içe
terhis (Ar) askerlik ödevini bitirenleri ordudan bırakma
terhis biyayenı-biyayış terhis olmak, teskere almak
terhis kerde terhis edilmiş olan
terhis kerdenı-kerdış terhis etmek
terhis kerdoğ terhis eden
terhı kayaların dibindeki sığınak, yağmurdan barınma ve korunma yeri
terim (Tr) terim
terine çökelek, tarhana
terineyın çökelekli
teriqat tarikat
teriqatcinı tarikatçılık
teriqatcılığey tarikatçılık
teriqatinı tarikatlık
teriyayenı-teriyayış yontulmak, üsten kabuğu soyulmak
terk (Ar) bırakma, ayrılma, vezgeçme, ihmal etme
terk bı 1-yarıldı, yarık açıldı, 2-terk edildi
terk bıyayenı-bıyayış 1-terk edilmiş olmak, yarık açılmak, yarılmak
terk kerde terk edilmiş olan
terk kerdenı-kerdış ayrılmak, bırakmak, terketmek
terk kerdoğ terk eden, bırakan
terk 1-yarık, 2-bırakma, ayrılma
terkê cı kerdenı-kerdış ayrılmak, terk etmek
terkê embazandê xo kerdenı-kerdış arkadaşlarını terketmek
terkê pêrdê xo kerdenı-kerdış babasını terketmek, babasından ayrılmak
terkê wardê xo kerdenı-kerdış yerini yurdunu terketmek
terkê welati kerdenı-kerdış memleketini terk etmek
terkê yarda xo kerdenı-kerdış sevgilisini terketmek
terke 1-bütün köyün sığır ve davarların karışımı, sürü, 2-ekin, olgunlaşmaya yüz tutmuş ekin
terkey dewda Mexteli Mahtele köyünün sürüsü
terkey dewı berd çere köyün sürüsünü otlamaya götürdü
terkey ma çırana ekinimizi otladılar
terkisela kendi başına bırakmak, umudunu kesmek, teselisi düşmek
terk kerdeney terk etme durumu
terknayenı-terknayış bırakmak, terketmek
terkına bıraktı, terk etti
terkınaye bırakılmış olan
terkınayenı-terkınayış bırakmak, terketmek
terlık terlik
terlıkê naylonıni naylon terlik
term ölü cesedı, leş
termê cı berd Sêwregı cesedını Sivereke götürdüler
termik (Fr) 1-ısı ve sıcaklıkla ilgili, ışıl, 2-ısının üretilmesini ve kulanmasını inceliyen fizik dalı
termin devre
terminal (Fr) otobüs, uçak gibi taşıtların yolcu alıp bıraktıkları yer
terminoloji (Fr) bir sanat, bilim veya teknik dalında özel olarak kullanılan terimlerin tümü
termodinamik (Fr) ısı enerjisi ilekinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceliyen fizik kolu
termoelektrik (Fr) ısı enerjisi ile elektrik enerjisi arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu
termokimya (Fr) tepkimelere eşlik eden termik olayları inceleyen kimya dalı
termometre (Fr) havanın sıcaklığını, vucudun ısısını ölçmeye yariyan araç
termosfer (Fr) atmosfer tabakası, ısı yuvarı
termosifon (Fr) sıcak su elde edilen bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş aygıt
termüs (Fr) çift çeperli cam şişeden oluşan, sıvının sıcaklığını koruyan kap
tern bı yaştı
tern bıyayenı-bıyayış yaş olmak
tern u teze yaş ve taze
tern u wışk yaş kuru
tern u xort taze ve genç
tern 1-ağaçlarda yaş olma durumu, kuru olmayan, 2-mecazi: genç anlamında, taze anlamında
terna yaştır (Dişil)
ternaye 1-yontulmuş olan, 2-bırakılmış olan, bırakılan
ternayenı-ternayış 1-bırakmak, 2-yontmak
ternayi 1-bırakılan (dişil), 2-yaş, yaş olma durumu, 3-yontulmuş olan
terney yaşlık
terno yaştır (eril)
ternın yaş olan
teror (Fr) yıldırma, korkutma, tedhiş, terör
terorey terör estirme durumu
terorinı terorlük
terorist (Fr) tedhişçi, terorist
terorizm-terorizmı (Fr) tedhişçilik, terorizm
terorizım terorizm
terpi kerdenı-kerdış tep rep sesini çıkarmak
terpi ayak vb şeylerin sesi
terq çatlak
terqiyayenı-terqiyayış
terqnaye iyi kızartılmış olan
terqnaye kızartılmış olan (ekmek vb)
terqnayenı-terqnayış 1-ekmek vb şeyleri iyi pişirip kızartmak, 2-çatlatmak, kızdırmak
terqqiperwer (Ar-Far) ilerici
terqyaye iyi kızarmış olan
terqyayenı-terqyayış ekmek vb şeyleri iyi pişirip kızartmak
terqına çok pişirip kızartı
terqına bı kızartmıştı
terqınayenı-terqınayış çok pişirip kızartmak
terrıqiyayenı-terrıqiyayış deri vb şeylerin güneş veya soğugun önünde çatlaması
ters cı dayenı-dayış korku kendisine vermek, korkutmak
ters dayenı-dayış korkutmak, korku vermek
ters gırotenı-gırotış korkmak, hoflanmak, korkulmak
ters ra korkudan
ters 1-korku, 2-karşıt, 3-uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz, 4-huysuz, sert, aksi, 5-yanlış yön, yan, eğri, yolunun özerinde olmamak
tersabı korkmuştu
tersan ver korkusundan
tersana korkutu (eril)
tersanaye korkutulmuş olan
tersanayenı-tersanayış korkutmak, örkütmek
tersandê cı ra korkusundan
tersandê xo ra korkusundan
tersane (‹t) gemi yapılan yer
tersaneno korkutuyor
tersanê korkuttu (dişil)
tersaye korkmuş olan, korkutulmuş
tersayenı-tersayış korkma, korkmak, örkmek
tersaynayenı-tersaynayış korkutmak
tersê pê birbirinin zıtı
tersê cı 1-zıttı, 2-korkusu
terseno korkuyor
tersey korku
tersnaye korkutulmuş olan
tersnayenı-tersnayış korkutmak, örkütmek
tersnayoğ korkutan, korku salan
terso 1-terstir, yan yöndür, 2-korkudur, 3-aksidir, huysuzdur
tersok korkak
tersokey korkaklık
tersokın korkak
tersonek korkak
tersıni korkaklar
tersınok bıyayenı-bıyayış korkak olmak, korkaklık
tersınok korkak
tersınokan korkakları
tersınokey korkaklık
tersınokinı korkaklık
tersınokın korkak
tersınoğ korkan, korku kapan
tertele bıyayenı-bıyayış yağmalanmak
tertele kerdenı-kerdış yağmalamak
tertele kerdoğ yağmacı, yağmalayan, talan götüren
tertele katliam
tertele 1-katliam, 2-yağma, talan, yağmalama
tertelecinı kerdenı-kerdış yağmacılık yapmak
tertelecinı yağmacılık, talancılık
terteloğ talancı, yağmacı
tertenı-tertış yontmak, kazımak, kabuğunu sıyırmak
tertib (Ar) 1-uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama, 2-düzenleniş, sıralanış biçimi, 3-düzenleme, hazırlama, plan
tertib bıyayenı-bıyayış düzenlenmiş, tertiplenmiş olmak
tertib kerde tertiplenmiş olan, planlanmış olan
tertib kerdenı-kerdış tertiplemek, sıraya koymak, düzene vermek
tertib kerdoğ tertipleyen
tertib tertip, aynı devreden olan, yaşıt
tertibat (Ar) 1-düzen, düzenleniş, 2-ön hazırlık
tertibat tertibat, araç gereç hazırlığı, düzenlilik
tertibey tertiplik
tertibinı tertiplenmiş olma durumu
tertip (Ar) 1-uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama, 2-düzenleniş, sıralanış biçimi, 3-düzenleme, hazırlama, plan, 4-aynı devreden olan, yaşıt
tertip bıyayenı-bıyayış düzenlenmiş, tertiplenmiş olmak
tertip kerde tertiplenmiş olan, planlanmış olan
tertip kerdenı-kerdış tertiplemek, sıraya koymak, düzene vermek
tertip kerdoğ tertipleyen
tertipat (Ar) 1-düzen, düzenleniş, 2-ön hazırlık
tertipat tertibat, araç gereç hazırlığı, düzenlilik
tertipey tertiplik
tertipinı tertiplenmiş olma durumu, tertipleyicilik
tertül tırtır (böcek ve ufak hayvan cinsinden olan hayvanlar)
tertür toplu halde dolaşan kuş sürüsü
tertıl tırtıl
terva zeri yörek acısı
tervı acı, darbe, yara
terwende yeni çıkmış, yeni bulunmuş veya bulunması zor şey
teryayenı-teryayış yontulmuş olmak
terz tarz, usul, biçim
terzê to usulun, tarzın
terzêna bir biçimde
terzi (deştoğ) (Far) giysi biçip diken kimse
terzixane dikim evi, giysi biçilip dikilen yer
terzna başka bir biçimde, başka tarzda
terzılığey terzilik
terışiya 1-kaydı (ayağı kaydı), 2-ekşidi, kabardı
terışiyayenı-terışıyayış 1-kaymak (ayağı kaymak), 2-ekşimek
terışnayenı-terışnayış 1-kaydırmak, 2-ekşitmek
terışyayenı-terışyayış 1-kaymak, 2-ekşimek
terışıkyayenı-terışıkyayış kaymak (ayağı kaymak)
terıkaye çatlak, çatlamış
terıkiya 1-çatladı, el veya ayak derisinin çatlaması, 2-kızardı
terıkiyayenı-terıkiyayış 1-soğuktan veya güneşten el ve ayak derisinin çatlaması, 2-kızartılmak
terıkna 1-bıraktı, terk etti, 2-kızartı
terıknayenı-terıknayış 1-bırakmak, terketmek, 2-çok pişirip kızartmak
terıkyay güneşin ününde yanıp kızarmak, çatlamak
terın yaş olma durumu (ağaçlarda, bitkilerde vb)
terınaye 1-sıyrılmış olan, 2-güneşte yanmış olan
terınayenı-terınayış 1-sıyırmak, 2-güneşte yakmak, 3-kızartmak
terıqiyay çok kızardı
terıqiyaye kızartılmış
terıqiyayenı-terıqiyayış 1-kızartmak, kavrulmak, 2-çatlamak (güneş vb şeylerin önünde)
terıqiyayo kızarmış, iyi pişmiş
terıqna ekmek vb şeylerin çok pişip kızarması, kızartı
terıqnayenı-terıqnayış 1-ekmek vb şeyleri çok pişirip kızartmak,kızarıp kavurmak, 2-deri vb şeyleri güneşin veya soğuğun önünde çatlatmak, 3-deri vb şeylerin nasır tutması, 4-kahkahalı gölme, laf patlatma
terıqyay 1-güneşin ününde yanıp kızarmak, 2-ekmek veya herhangi bir şeyi iyice pişirip kızartmak
terıta yontmuş, yontulmuş
terıtenı-terıtış 1-sıyırmak, herhangi bir şeyi üsten silmek, yontmak, kaşımak, 2-süpürmek
terıyaye 1-sıyrılmış olan, 2-cildin güneş önünde yanması
terıyayenı-terıyayış 1-sıyrılmak, 2-cildin güneş önünde yanması
tesaduf (Ar) rastlantı, rast geliş, tesadüf
tesaduf kerdenı-kerdış teadüf etmek
tesadufey tesadüfen, rastgele
tesadufeya tesadüfen
tesbit (Ar) 1-bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirme, yerinden oynamaz duruma getirme, 2-belirleme
tesbit bi tesbit oldu
tesbit biyayenı-biyayış tesbit olunmak
tesbit bıyaye tespit olmuş olan
tesbit kerd tesbit etti
tesbit kerde tespit edilmiş olan
tesbit kerdenı-kerdış tesbit etmek
tesbit bı tesbit edildi
tesbitinı tesbitcilik
tesbito tesbittir
tesbitın tesbitli
tescil (Ar) herhangi bir şeyi resmi olarak kaydetme, kütüğe geçirme
tesci kerdenı-kerdış tescil etmek, kayda geçirmek
tesdiq bi tasdik oldu, onaylandı
tesdiq biyayenı-biyayış tasdik olmak
tesdiq bıyaye onaylanmış, tasdik edilmiş
tesdiq kerd tasdik etti, onayladı
tesdiq kerde onaylanmış, tasdik edilmiş olan
tesdiq kerdenı-kerdış tasdik etmek
tesdiq kerdoğ onaylayan, tasdik eden
tesdiq doğrulama, onay, tasdik
tesdiqinı onaylamacılık, tasdikcilik
tesdiqname onaylama belgesi
tesdiqın onaylı
teseli bıyayenı-bıyayış teseli olmak
teseli cı dayenı-dayış teseli vermek, sakinleştirmeye çalışmak
teseli dayenı-dayış teseli vermek, sakinleştirmeye çalışmak
teseli diyayenı-diyayış teseli bulmak
teseli kerdenı-kerdış teselli etmek
teseli teselli, umut
teseliyê cı kewtenı-kewtış umutsuzlaşmak, teselisi düşmek
teseliyê xo cı ra bırnayenı-bırnayış umudunu kesmek
teseliyinı umut verme durumu, teseli etme hali
teselli (Ar) acı bir olayı unuturmaya çalışma, acısını hafifletme, avunma
tesir (Ar) etki
tesir bı tesirı oldu
tesir bıyayenı-bıyayış tesiri olmak
tesir dı mende tesirinde kalmış olan
tesir dı mendenı-mendış tesirinde kalmak
tesir kerdenı-kerdış tesir etmek, etkilemek
tesir ra tesirden
tesirdê cı dı tesirinde
tesirê cı tesiri
tesiri bın dı ment tesir altında kaldı
tesiri tesir, tesirler
tesirın tesirli, etkili
tesis (Ar) 1-yapma, kurma, temelini atma, 2-kurum, kuruluş
tesisat (Ar) döşeme, döşem, araç gereç
tesisatê cı rona tesisatını kurdu, tesisatını döşedı
tesisatê cı vıraşt tesisatını yaptı
tesisatın tesisatlı
tesisın tesisli
teskere (Ar) askerlik görevinin bittiğini bildiren belge, terhis belgesi
teskere dayenı-dayış teskere vermek
teskere gırotenı-gırotış teskere almak
teskin (Ar) acı, öfke, heyecan gibi duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma
teskin kerdenı-kerdış teskin etmek
tesla cı kewtenı-kewtış ümidı kesilmek, umduğunu bulamamak
tesla cı kewtı teselisi düştü, ümidı kesildı
tesla cı vıstenı-vıstış ümidını kesmek, ummutsuzlaştırmak
tesla cı vıstı ummudunu kesti
tesla cı ümidi
tesla mı kewtı ray niyame umudum kesildi yola gelmedi
tesla xo vıstı umudunu kesti
tesla 1-çaba harcamak (yapmak veya yapmamak için), 2-umud, güven, teseli, ümit, 3-ümidı kesilme, umutsuzluğa kapanma
teslay cı kewtı teselisi düştü, ümidı kırıldı
teslay cı teselisi, ümidı
teslim (Ar) 1-bir şeyi sahibine verme, 2-bırakma, devretme
teslim benê bıbı teslim olursan ol
teslim biyayenı-biyayış teslim olmak, pes etmek
teslim bıyaye teslim olan
teslim bıyayeney teslim olma durumu
teslim bıyayoğ teslim olan kimse
teslim gırotenı-gırotış teslim almak
teslim kerde teslim eden kimse
teslim kerdenı-kerdış teslim etmek
teslim nêbeno teslim olmiyor
teslim nêbiyayeney teslim olmamak durumu
teslim nêbıyayenı-nêbıyayış teslim olmamak
teslim teslim, pes etmek
teslimat (Ar) teslim edilen eşyalar veya yatırılan paralar
teslim biyayeney teslim olma durumu
teslimey teslimiyet
teslimiyet (Ar) teslim olma, boyun eğme
teslimname teslim olduğunu bildiren belge
test (‹ng) 1-bilgi ve beceriyi ölçme, sınama, sınav, 2-labaratuar araştırması
test kerdenı-kerdış denetimden geçirmek, test etmek
testi (far) topraktan yapılan dar boğazlı kap
testiq bi tasdik oldu, onaylandı
testiq biyayenı-biyayış tasdik olmak
testiq bıyaye onaylanmış, tasdik edilmiş
testiq kerd tasdik etti, onayladı
testiq kerde onaylanmış, tasdik edilmiş olan
testiq kerdenı-kerdış tasdik etmek
testiq doğrulama, onay, tasdik
testiqname onaylama belgesi
testiqın onaylı
testın testli
teswiye (Ar) düz duruma getirme, düzleme
teswiye kerdenı-kerdış tesviye etmek
teswiyeyın tesviyeli
tetbiq biyayenı-biyayış uygulanmak, tatbik olunmak
tetbiq bıyayenı-bıyayış uygulanmak, tatbik olmak
tetbiq kerdenı-kerdış tatbik etmek, uygulamak
tetbiq kerdoğ uygulayan
tetbiq uygulama, yörürlüğe koyma, tatbik
tetbiqat kerdenı-kerdış araştırmak
tetbiqat kewtenı-kewtış tatbikata girişmek
tetbiqat vıraştenı-vıraştış tatbikat yapmak
tetbiqat tatbikat, araştırma, uygulama
tetbiqatey araştırma durumu, tatbikatçılık
tetbiqey tatbik etme durumu, tatbikatçılık
tetbiqinı tatbikatçılık
tetê çocuk dilinde "yürü gel, yürümeye başla"
tete yeni konuşmaya başlayan bebeklerde kekeleme durumu
teterxan biyayenı-biyayış kahrolmak, bunalmak, çok üzülmek
teterxan kerdenı-kerdış kahretmek, çok üzmek, bunaltmak
teterxan çok üzülen, kahrolan
tetik ateşli silahları ateşleme manivelası
tetik antenı-antış tetik çekmek
tetkik (Ar) inceleme
tetkik biyayenı-biyayış incelenmiş olmak
tetkik kerdenı-kerdış incelemek, tetkik etmek
tetkik kerdoğ inceleyen
tetün tütün
tetün karıtenı-karıtış tütün ekmek
tetüncinı tütüncülük
tetür haşere
tetık antenı tetik çekmek
tetık tetik
teva (teba) hiç bir şey
teva biyo bir şey olmuş?
teva bıyayenı-bıyayış bir şey olmak, vuku bulmak
teva esto bir şey var
teva kerdenı-kerdış bir şey yapmak, suç işlemek
teva nêbeno hiç bir şey olmaz
teva nêbıyayenı-nêbıyayış bir şey olmamak, vuku bulmamak
teva nêkerdenı-nêkerdış hiç bir şey yapmamak, suç işlememek
teva nêva hiç bir şey söylemedı?
teva bir şey, hiç bir şey
tevay cı çıniyo hiç bir şeyi yoktur
tevay mı hiçbir şeyim
tevayê esto bir şey var
tevayê bir şey, hiç bir şey
teve ra mende dışarda kalmış olan, evsiz olan
teve ra mendenı-mendış dışarda kalmak, evsiz kalmak
teve ra dışardan
tever (teber) dış, dışarı, hariç
tever bıyayenı-bıyayış dışarı atılmak, kovulmuş olmak
tever daye dışarı vermiş olan
tever dayenı-dayış dışarı vermek
tever dayoğ dışariya veren, içini boşaltan
tever dı mendenı-mendış dışarda kalmak
tever dı verdayenı-verdayış dışarda bırakmak
tever dı dışarda
tever eşte dışarı atılan, dışarı atılmış olan
tever eştenı-eştış dışarı atmak, evden kovmak
tever eştoğ dışarı atan
tever şiyayenı-şiyayış 1-dışarı gitmek, 2-tualete çıkmak
tever kerde dışarı çıkartılmış, atılmış olan
tever kerdenı-kerdış dışarı çıkarmak, kapı dışı etmek
tever kerdoğ dışarı atan, evden kovan
tever mevejı dışarı çıkarma
tever vazdayenı-vazdayış dışariya kaçmak
tever vıjyayenı-vıjyayış 1-dışarı çıkmak, 2-tualet ihtiyacını gidermek
tever vızyaye dışarı çıkmış olan
tever vızyayenı-vızyayış 1-dışarı çıkmak, 2-tualet ihtiyacını gidermek
tever vızyayoğ dışarı çıkan kimse
tever dış, dışarı
tevera mende dışarda kalan, kalmış olan
tevera mendenı-mendış dışarda kalmak
tevera meverdı dışarda bırakma
tevera verdaye dışarda bırakılmış olan
tevera verdayenı-verdayış dışarda bırakmak
tevera dışardan
teverdê cı dı dışında
teverdo 1-dışarı verse, sızdırsa, 2-dışardadır
teverê cı dışı
teverên dışardaki
tevero dayenı-dayış dışariya vurmak
teverıkı (tebarıkı) şifalı su, toprak vb
tevkıri halı dokuyanlar, tezgahtarlar
tevıziyayenı-tevıziyayış uyuşmak
tevıznayenı-tevıznayış uyuşturmak
tew nêdana hiç vermem
tew tew ha ha, yok be, olacak şey mi, vay vay
tew, tiyê mı rê vanê o ho, sen bana mı söyliyorsun?
tew 1-sancı, ağrı, acıma, hastalık nöbetı, ağrıma, sızlama, kriz, hararet basma vb, 2-hele, hele buna, şuna bak anlamında, 3-hey anlamında, heylo, vay, ha ha, o ha, o ho, yok be vb umursamamak sözcükleri, 4-hiç, kesinlikle
tewa 1-ağrıdı, incindi, acıdı, 2-hiç bir şey
tewa gani can agrısı, can derdi, can acısı, can sancısı vb
tewa gıranı şidetli ağrı, çekilmez dert
tewa mı mı rê besa derdım bana yetiyor
tewa nêbeno hiç bir şey olmaz
tewa nêkerdenı-nêkerdış hiç bir şey yapmamak
tewa seri baş ağrısı
tewaf (Ar) kutsal bir yeri ziyaret etmek, hac vakti kabenin etrafını dolaşmak
tewaf biyayenı-biyayış tavaf edilmek
tewaf kerdenı-kerdış tavaf etmek, ziyaret etmek
tewafıq birbirine uyma, uygun gelme
tewan ver ağrılar, sancılar ellinden
tewa niben (teba nêbeno) hiç bir şey olmaz
tewatenı-tewatış ağrımak, sancılanmak, incimek
tewaya incimiş (dişil)
tewayê ağriyordu
tewaye ağrımış olan, acınmış, incinmiş olan
tewayenı-tewatış ağrımak, sızlamak, incimek
tewayo incimiş (eril)
tewbe bo ez bira tövbeler olsun ben geleyim
tewbe bo tövbeler olsun
tewbe keno yemin ediyor (pişmanlık için)
tewbe kerd tövbe etti, yemin etti
tewbe kerd bı tövbe etmişti
tewbe kerdenı-kerdış tövbe etmek, yemin etmek
tewbe tövbe, yemin
tewbebo tövbeler olsun
tewbekar tövbe eden
tewbe kı tövbe et
tewbe mekı tövbe etme
tewbero dayenı-dayış tövbe ettirmek
tewdê cı içine, onunla
tewê seri baş ağrıları
tewe kerdenı-kerdış kucak dolusu demetlemek
tewe bir kucak, demet yapraklariyle birlikte çalı çırpı veya tevek çalısı
tewek bağ asması
tewekeli zarar verebilen, tehlikeli
teweki 1-üzüm agacının yayılan kolları, 2- küçük küçük çalı ve benzeri şeylerin kümelerı
tewekkel (Ar) her şeyi oluruna bırakan
tewekkeli (Ar) boşuna, boş yere, sebepsiz, rastgele
tewekkul (Ar) her şeyi Allaha bırakma, Allahtan bekleme, kadere boyun eğme
tewelid (insanlar için) doğma, doğum, doğum tarihi
tewelit doğum, doğum tarihi
tewellid doğum tarihi
tewellidê to çendo kaç doğumlusun?
tewellüd (Ar) (insanlar için) doğma, doğum, doğum tarihi
tewelütê mı doğum tarihim
teweno ağriyor, inciyor
teweyê bir kucak, demet yaprağiyle birlikte çalı çırpı
tewş bıyayenı-bıyayış sersemleşmek, sersem olmak
tewş şıno ters gidiyor
tewş hereket keno aksi hareket ediyor
tewş kerdenı-kerdış sersemleştirmek, sersem etmek
tewş 1-sersem, 2-ters, aksi, tuhaf, durum, hareket
tewşê cı rınd niyo durumu iyi değildir
tewşın sersemce
tewhid (Ar) 1-birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme, 2-birliğine inanma, bir sayma, bir olarak bakma, 3-tek tanrıcılık, 4-Allahı övmek için yazılan manzume
tewi gırotenı-gırotış sancılanma, sıtma tutma, ağrıma
tewi ağrı, sancı, sızı nöbeti
tewkeli 1-her şeyi oluruna bırakan, 2-sağı solu belli olmayan, tevekeli, zarar verebilen, tehlikeli
tewkeliya tevekelidir (dişil)
tewkeliyey tevekeli olma durumu
tewkeliyo tevekelidir (eril)
tewkelü tealla işi Allaha havale etmek, oluruna bırakmak
tewla kaykerdenı-kaykerdış tavla oynamak
tewla 1-oyun tavlası, 2- üstünde öteberi satılan tavla, 3-at vb hayvanların ahırı, bağlı olduğu yer
tewna incitti, ağrıttı
tewnaye incitilmiş olan, ağrıtılmış olan
tewnayenı-tewnayış 1-ağrıtmak, acıtmak, incitmek, 2-kalbini kırmak
tewq-tewqı ekmek pişirme sacı
tewq boyna geçirlen geniş halka, tasma
tewqa laneti boyna geçililen lanet tasması, lanet halkası
tewqif (Ar) suç işlemeden dolayı birisini tutuklamak
tewqif bıyayenı-bıyayış tevkif olmak
tewqif kerdenı-kerdış tevkif etmek
tewqifey tevkif etme durumu
tewqifxane tutuk evi
tewqxane ekmek pişirme sacı yapılan yer
tewqı u şişı ekmek sacı ve şişı
tewqık sedye, pilak
tewqın 1-tasmalı, 2-saclı
tewr berd katıp götürdü
tewr bı 1-içine katıl, 2-içine katıldı
tewr bıgırweyı içinde çalış
tewr bıyaye içine katılmış olan
tewr bıyayenı-bıyayış içine katılmak, içine girmek
tewr dı bıyayenı-bıyayış içinde olmak
tewr dı mende içinde kalan
tewr dı mendenı-mendış içinde kalmak
tewr dı içinde
tewr kerde içine katılmış olma
tewr kerdenı-kerdış içine katmak, katılmak
tewr kerdoğ içine katan
tewr kewı içine katıl
tewr kı içine kat
tewr ra içinden
tewrey nani ekmek torbası
tewr 1-içinde, ile, birlikte, içine, beraber, arasına, katma, 2-daha, üstelik, hiç, hepten vb
tewrat (Ar) Hz Musa'ya bildirilen tanrı buyruklarını kapsayan ibranilerin din kitabı
tewrdê inan şi onların içinden gitti
tewrdê pê bê birbirinize katılın
tewrdê pê kerê birbirine katın
tewre dı torbada
tewre ra torbadan
tewre xo mıl kerdenı-kerdış mecazi: dilenmek, parsel toplamak
tewre torba
tewredê cı dı torbasında
tewrey mizi sidik torbası
tewrey xo degrot torbasını doldurdu
tewrey torbalar
tewreyê bir torba
tewreyın torbalı
tewt zikir hali
tewt kerdenı-kerdış zikretmek
tewtêşanayenı-tewtêşanayış 1-sendelemek, dengesini yitirmek, 2-çalkalamak
tewtêşana 1-çalkaladı, 2-dengesini yitirdi
tewtêşayayenı-tewtêşayayış 1-çalkalanmış olmak, 2-sendelenmek
tewtew ha ha, buna bak buna
tewzi (Ar) dağıtma, üleştirme
tewzi biyayenı-biyayış bölüştürülmüş olmak
tewzi kerdenı-kerdış birbirine bölüştürmek, dağıtmak
tewziyat (Ar) dağıtmalar, üleştirmeler
tewı gırotenı-gırotış 1-ateş nöbeti, ateş gelmek, sancılanmak, ağrısı tutmak vs, 2-endişelenme, kuşkuya düşme, 3-mecazi: derdine düşmek, derdine çare aramak
tewı gırotı ateş bastı, hararet geldi, hastalık bastı vs
tewı agrı, sancı, sızı, hastalık nöbeti, kriz, sıtma tutma vs
tewır bı tewır çeşit çeşit, türlü türlü
tewır kerdenı-kerdış katmak, içine katma
tewır kı içine kat
tewır tewır çeşit çeşit, türlü türlü
tewır 1-içine, içinde, katma, 2-tür, çeşit, 3-tavır, hareket
tewırê xo tavrını, hareketini
tewıri çeşitler, türler
tewırna nan vıraşt bir başka çeşit ekmek yaptı
tewırna bir başka çeşit
texir biyayenı-biyayış ertelenmek, başka tarihe almak
texir bı ertelendı, başka tarihe alındı
texir bıyaye ertelenmiş olan
texir kerde ertelenmiş olan
texir kerdenı-kerdış ertelemek
texir kerdoğ erteleyen
texir gecikme, geciktirme, erteleme
texliye biyayenı-biyayış tahliye olmak, serbest bırakılmak
texliye kerd serbest bıraktı, tahliye etti
texliye kerdenı-kerdış tahliye etmek, serbest bırakmak
texliye kerdoğ tahliye eden, serbest bırakan
texliye tahliye, serbest bırakma
texliyey cı wend tahliyesini okudu
texliyeyın tahliye edilmiş olan, tahliyeli
texmin bıyayenı-bıyayış tahmin edilmek
texmin kena tahmin ederim, tahmin ediyorum
texmin kerde tahmin eden kimse
texmin kerdenı-kerdış tahmin etmek, kestirmek
texmin kerdoğ tahmin eden kimse
texmin ki tahminen
texmin ra tahminen
texmin tahmin, kestirme
texmindê cı ra tahminine
texmindê mı ra tahminime, tahminime göre
texmindê to ra tahminine
texmineya tahminle
texmini tahminen
texminkar tahmin eden kimse
texsi ramıtoğ taksi sörücüsü
texsi taksi
texsicılığey taksicilik
texsicinı taksicilik
texsim bıyaye bölüştürülmüş olan
texsim bıyayenı-bıyayış bölüştürülmüş olmak
texsim kerde bölüşmüş olan
texsim kerdenı-kerdış bölüştürmek
texsim kerdoğ bölüştüren
texsim bölüşme
texsimci taksimci
texsimcinı taksimcilik
texsin nêkeno elden geleni yapiyor
texsin kerdenı-kerdış 1-elden geleni yapmak, 2-göz yummak, koy vermek
texsin mekı ardına koyma, göz yumma, taksir etme
texsin nêkerdenı-nêkerdış taksir etmemek
texsin 1-elden gelen, elden geleni yapma, taksir, 2-ellinden ne geliyor anlamında bir sözcük, 3-göz yumma, ardına koyma, koy verme
texsir kerdenı-kerdış 1-elden geleni yapmak, 2-göz yummak, koy vermek
texsir mekı ardına koyma, göz yumma, taksir etme
texsir nêkeno taksir etmiyor, elden geleni yapiyor
texsir nêkerdenı-nêkerdış taksir etmemek
texsir 1-elden gelen, elden geleni yapma, taksir, 2-ellinden ne geliyor anlamında bir sözcük, 3-göz yumma, ardına koyma, koy verme
texsirat taksirat
texsiri ser amyayenı-amyayış taksir etme yoluna gelmek
texsiri taksirler
texsit gırotenı-gırotış taksit almak
texsit kerdenı-kerdış taksitlere bölmek, taksitlemek
texsit taksit
texsita dayenı-dayış taksitle vermek
texsita gırotenı-gırotış taksitle almak
texsita taksitle
texsitinı taksitcilik
texsitın taksitli
texsiya ticari ticari taksi
texsiyın taksili
texsıci taksici
texsıcinı taksicilik
texsıciyey taksicilik
text bırnayenı-bırnayış tahta kesmek
text ra tahtadan
text vıraştenı-vıraştış taht yapmak, köşk yapmak
text 1-tahtalı yatak, tahtalı karyolla, üzerinde yatılan tahta divan, 2-düz, enli, uzun ve az kalın biçilmiş ağaç tahta, 3-padişah koltuğu
texta tahtayla
textax tahtadan yapılan ve üzerinde eşya ufatılan tahta
textci tahta yapan veya satan kimse
textcinı tahtacılık
textê cı tahtası
textê nani ekmek tahtası
textê rakewtenı üzerinde yatılan tahta divan
texte gozêrı ceviz tahtası
texte kermi tahta kurusu
texte kürüsü (Tr) tahta kurusu
texte ıspıji tahta kurusu
textê bir tahta
textedê seri kemiyo kafatasının bir tahtası eksiktir
textek tahtacik, küçük tahta, üzerinde oturulan küçük tahta
textekercık tahta kurusu
textequrısi tahtakurusu
textêrewan (Far) insan omzunda veya deve, fil, at vb ne yüklenerek götürülen üstü örtülü tekerleksiz taşıt
textilo (dextilo) daktilo
textiloya nüşnayenı-nüşnayış daktiloyla yazmak
textkerm tahta kurusu
textxane tahta yapılan veya satılan yer
textın tahtlı, tahtalı, köşklü
texyir kerdenı-kerdış ertelemek, geriye atmak
texyir erteleme, geriye atma
texırna geriye attı, erteledı, başka zamana bıraktı
tey ame beraberinde geldi
tey ard beraberinde getirdi, birlikte getirdi
tey bê birlikte gel
tey berd beraberinde götürdü, birlikte götürdü
tey berdenı-berdış beraberinde götürmek
tey bıyayeney katılma durumu
tey bıyayenı-bıyayış katılmak
tey çay gırênê içinde çay kaynatı
tey şo beraberinde git
tey şı beraberinde gitti
tey meşo onunla gitme
tey mend içinde kaldı
tey tey halay çekilirken ara sıra söylenen sözcük
tey teyêrı sera çinay dardağan ağacından dardağan kopardı
tey 1-dardağan meyvesi, 2-ile, beraber, beraberinde, birlikte, içinde
teyar büyük, iriyarı, kocaman
teyara herbi harp uçağı
teyara 1-uçak, 2-iri yarıdır, kocamandır (dişil)
teyare dı uçakta
teyare nıştenı-nıştış uçağa binmek
teyare pernayenı-pernayış uçak uçurmak
teyare ra uçaktan
teyare ramıtenı-ramıtış uçak sürmek
teyare uçak
teyarena bir uçak daha
teyareyın uçaklı
teyaro iri yarıdır, kocamandır (eril)
teyb cınayenı-cınayış teyp çalmak
teyb-teyıb (‹ng) bant üzerine sesleri tesbit eden cihaz
teybı 1-içindeydi, 2-teyp
teybın teyipli
teydı şı onunla gitti
teydı ro içindedir
teydı onunla, onlarla, içinde
teyê 1-içindedirler, 2-bir dardağan meyvesi
teyemmüm teyemmüm
teyêr-teyêrı dardağan ağacı
teyestanê cı içindekilerini
teyestey içinde, içindekiler
teyş büyük yayvan leğen
teyşan biyayenı-biyayış susamak
teyşan bıyayenı-bıyayış susamak
teyşan kerdenı-kerdış susatmak, susamasına neden olmak
teyşan mendenı-mendış susuz kalmak
teyşan u veyşan aç ve susuz
teyşan verdayenı-verdayış susuz bırakmak
teyşan susama, susamış
teyşaney ra merdenı-merdış susuzluktan ölmek
teyşaney susamışlık, susuzluk
teyşani susamışlar
teyşaninı susamışlık, susuzluk
teyştı fetısiyaya susuzluktan boğulmak, çok susamak
teyştı merda çok susamaz, ölesiye susamak
teyi 1-dardağan, dardağanlar, 2-içinde
teyid (Ar) doğrulama, gerçekleme
teyid kerdenı-kerdış doğrulamak
teyl antenı-antış tel çekmek, telemek
teyl kerdenı-kerdış telemek
teyl tel
teylı derzınira kerdenı-kerdış ipliği iğneye geçirmek
teylı pırakerdenı-pırakerdış ipliği geçirmek
teylı dikiş ipliği
teyn (tayn) az, biraz, birazcık
teyna (tayna) biraz daha
teyna (tenya) yalnız
teyna şı yalnız gitti
teyna ame yalnız geldi
teyna mendenı-mendış yalnız kalmak
teynaya yalnızdır (dişil)
teynayo yalnızdır (eril)
teyncı koruk
teyp teyp
teyr u tebür kuş türünden olan bütün hayvanlar
teyr u tür uçucu bütün kuşlar, kanatlı bütün hayvanlar
teyr kuş, kanatlı hayvanlar
teyravêrdey içinden geçmek, içinde geçenler
teyrê herhangi bir kuş
teyrek kuş, kuşcuk
teyrekê 1-bir kuş, 2-kuşcuk (eril)
teyreki kuşlar, uçucu hayvanlar
teyrekı dişi kuş, kuşcuk
teyri kuşlar, uçucu hayvanlar
teyrok kuşcuk
teysan (teyşan) susamak, susamışlık, susuz
teysan biyayenıbiyayış susamak
teysan kerdenı-kerdış susandırmak, susamasına neden olmak
teysan mendenı-mendış susuz kalmak
teysan u veysan aç ve susuz
teysan verdayenı-verdayış susuz bırakmak
teysaney susamışlık, susuzluk
teysaninı susamışlık
teyyêr dardağan ağacı
teyı dardağan tanesi, meyvesi
teyıb (‹ng) teyp
teyıj-teyıjı koruk, olgunlaşmamış ekşi üzüm
teyız-teyızı koruk, üzüm koruğu, olgunlaşmamış ekşi üzüm
tez (Far) 1-çabuk olan, süratlı, 2-çabuk olarak
tez (Fr) 1-sav, 2-yüksek okullarda öğrencilerin hazırladığı bilimsel eser
tezahur (Ar) 1-belirme, görünme, gözükme, ortaya çıkma, 2-belirti
tezahurat (Ar) 1-gösteri, 2-(hastalıklarda) belirtiler
tezahurat kerdenı-kerdış tazahürat yapmak
teze biyayenı-biyayış taze olmak, yeni yetişmek
teze bı tazeydi
teze bıyayenı-bıyayış taze olmak
teze çina taze kopardı
teze kerdenı-kerdış tazelemek, yenilemek
teze 1-bozulmamış, bayatlanmamış olan, 2-dinç, yıpranmamış, yorulmamış, 3-taze, genç, körpe, yeni yetişmiş
tezey taze, yeni yetişmiş
tezeyey dı tazelikte, gençlikte
tezeyey tazelik
tezeyeyda xo dı şı gençliğinde gitti
tezeyi tazelik, yeşillik
tezeyinı tazelik
tezeyo tazedir (eril)
tezeya tazedir (dişil)
tezgah (Far) 1-satıcıların önündeki uzun masa, 2-üzerinde iş görülen yapım aracı, 3-tersane
tezgahdar tezgahtar
tezgahın tezgahlı
tezkere (ar) 1-pusula, 2-bir iş için verilen izin belgesi
tezminat tazminat
tezminat dayenı-dayış tazminat vermek
tezminat gırotenı-gırotış tazminat almak
tezın tezli
tê azıkyayenı-azıkyayış birbirine dayanmak, destek olmak
tê dı dayenı u gırotenı birbiriyle alıp vermek
tê dı mışewre kerdenı-kerdış birbiriyle münakaşa etmek
tê dı tırape kerdenı-kerdış birbiriyle tırape etmek
tê kenê hazırliyorlar, yerleştiriyorlar
tê kerdenı-kerdış hal etmek, toparlamak
tê ri amyayenı-amyayış yüz yüze gelmek, yüzleşmek
tê ri ardenı-ardış yüz yüze getirmek, yüzleştirmek
tê ri dı vatenı-vatış yüz yüze söylemek
tê ri kewtenı-kewtış söz ile dalaşmak, birbirini suçlamak
tê ri yüz yüze
tê ri dı yüz yüze
tê rı amyayenı-amyayış yüz yüze gelmek, yüzleşmek
tê rı ardenı-ardış yüz yüze getirmek, yüzleştirmek
tê rı dı yüz yüze
tê sawyayenı-sawyayış birbirine sürülmek, bulaşmak
tê sawıtenı-sawıtış birbirine sürtmek, ovuşturmak
tê 1-birleşik ek, sözcüğün başına gelip birbirine, birlikte, bir arada anlamlarını verir, 2-iç içe, 3-dardağan meyvesi
têb teyb
têb cınayenı-cınayış teyb çalmak
têberd ard birbirini saladı, götürüp getirdı, dalaşmak
têbestey 1-kuşanmış, giyinmiş, 2-pekiştirilmiş, birbirine sarılmış
têbın bi alt üst oldular, üst alta alt üste geldi
têbın biyayenı-biyayış alt üst olmak, üstü alta, altı üste gelmek
têbın kerdenı-kerdış alt alta koymak, birbirinin altına sokuşturmak, altını üstüne getirmek
têbın ra vetenı-vetış birbirinin altından çıkarmak
têbın u têser bıkı alt üst et, karıştır
têbın alt üst, alt alta, üste alta
têcêra qeçi ardi ard arda çocuk getirdi
têcêra birbirinden aşağı, birbirinden sonra, ard arda
têcora amorı yukariya doğru say
têcora birbirinden yukarı, birbirinden önce, arka arkaya
têdarıtenı-darıtış 1-birbirine yüklemek (yük vb), 2-taş kavgası yapmak, birbirine taş atmak
têdayenı-têdayış sarıp bükmek, karıştırmak, bükmek
têde berd birlikte götürdü
têde verda içinde bıraktı
têde 1-birlikte, 2-içinde
têdest antenı-antış birbirinin ellinden çekmek, çekiştirmek
têdest kewtenı-kewtış el ele girmek, el ele tutuşmak
têdest ra çerxkerdenı-çerxkerdış elden elle dolaştırmak
têdest remna birbirinin ellerinden kaçırdılar
tedest ra remnayenı-remnayış elden elle kaçırmak
têdest-têdestı el ele, birbirinin ellinden, ellerinden
têdo karıştırsa
têdoşkerdenı-doşkerdış birbirini döndermek, dolaştırmak
têdı amorı 1-birlikte say, 2-hepsini say
têdı werey ardenı-ardış barıştırmak
têdı 1-iç içe, birlikte, 2-hepsi, bütün
têdıma ard arda, arka arkaya, peşpeşe
têdımı şiyayenı-şiyayış ard arda, peş peşe yürümek, gitmek
têdımı kewtenı-kewtış 1-birbirini kovalamak, 2-birbirinin ardı sıra düşmek
têdımı ramıti awı ser ard arda suyun üstüne sürdü
têdır amorı birlikte say, iç içe say
têdır berı birlikte götür, beraberinde götür, iç içe götür
têdır şewıryenê birbirine danışmak, münakaşa etmek
têdır birlikte, iç içe
têerd ro dayenı-dayış birbirini yere vurmak
têerdra kaşkerdenı-kaşkerdış birbirini yerden sürüklemek
têfek kerdenı-kerdış birbirinin ağzına koymak
têfek ra çarnenê ağızdan ağıza dolaştıriyorlar
têfek ra gırotenı-gırotış birbirinin ağzından almak
têfek ra qıse gırot birbirinin ağzından lafı aldılar
têfek ra qısey kenê bir ağızdan konuşuyorlar
têfek ra vatenı-vatış hepsi bir ağızdan söyleşmek, konuşmak
têfinayenı-têfinayış 1-birbirini düşürmek, 2-birbirine vurmak, kavga etmek
têşan (teyşan) 1-susamış, susayan, susuz, 2-çalkala
têşan bıyayenı-bıyayış susamak
têşan verdayenı-verdayış susuz bırakmak
têşan 1-susamış, susuz, 2-çalkala, karıştır, sirkele
têşana 1-susamış (dişil), 2-çalkaladı, salladı, karıştırdı, sirkeledi
têşano susamış, susuzdur (eril)
têşanayenı-têşanayış 1- silkelemek, 2-çalkalamak, 3-karıştırmak, 4-birbirini sallamak
têşanayoğ 1-karıştırıcı, sıvı çalkalayıcı, 2-sirkeleyici
têşaney ra merdenı-merdış susuzluktan ölmek
têşaney susamışlık, susuzluk
têşaneyenı-têşaneyiş sallanmak, titremek, sendelemek
têşaninı susamışlık, susuzluk
têgan kewtenı-kewtış birbirinin canına düşmek
têgeyrayenı-geyrayış üstünü aramak, arama yapmak
têhetı amyayenı-amyayış birbirinin yanına gelmek
têhetı ardenı-ardış birbirinin yanına getirmek
têhetı ronıştenı-ronıştış birbirinin yanına, yanı başına oturmak
têhetı yan yana, bir arada, birlikte
têka rica
têka kerdenı-kerdış rica etmek
têka kena (reca kena) rica ederim
têkel biyayenı-biyayış karışmak, girmek
têkel kerdenı-kerdış birbirine karıştırmak
têkel mebı karışma, içine girme, katılma, dokunma
têkel karışma, müdahale etme
têkerdenı-têkerdış 1-iç içe koymak, 2-yol hazırlığını yapmak için şeyalarını yerleştirmek
têkışta yan yana
têl antenı-antış tel çekmek, tel germek
têl antoğ tel çeken
têl kerdenı-kerdış tellemek, tel çekmek
têl qedayıf tel kadayif
têl rakerdenı-rakerdış tel sermek, tel germek
têl u tembür tel ve tembur
têl tel
têlê bir tel, bir kıl
têlefon amyayenı-amyayış telefon gelmek
têlefon kerdenı-kerdış telefon etmek
têlefon telefon
têlefonın telefonlu
têlewe amyayenı-amyayış bir araya gelmek
têlewe ardenı-ardış bir araya getirmek
têlewe dı rakewtenı-rakewtış yan yana, kucak kucağa yatmak
têlewe dı ronayenı-ronayış yan yana indirmek
têlewe kewtenı-kewtış yan yana düşmek, kucak kucağa yatmak
têlewe yan yana, bir araya, bir arada
têlgıraf antenı-antış telgraf çekmek
têlgıraf telgraf
têlın telli
têmane kerdenı-kerdış göreşmek
têmane tepıştenı-tepıştış göreş tutmak
têmane göreş, göreş tutma
têmaneci göreşçi
têmanevan göreşçi
têmas kerdenı-kerdış temas etmek
têmedı karıştırma, kalkalama
têmefinê birbirini vurmayın
têmende birbirine benzemek
têmiyan biyê iç içe karışmışlar
têmiyan kerdenı-kerdış iç içe koymak, karıştırmak
têmiyan iç içe, birlikte, bir arada
têmyan içiçe, bir arada
têmıtayi örtülü, saklı
têmıtenı-têmıtış örtmek, saklamak
têmıyan biyayenı-biyayış içiçe karışmak, bir arada olmak
têmıyan bo iç içe karışsın?
têmıyan bıyayenı-bıyayış iç içe olmak, iç içe katılmış olmak
têmıyan dı içiçe, birlikte, bir arada
têmıyan hewadayenı-hewadayış birlikte kaldırmak, içiçe kaldırmak
têmıyan kerdenı-kerdış birbirine katmak, karıştırmak, iç içe katmak
têmıyan kewtenı-kewtış birbirine karışmak, birbirine girmek
têmıyan kewtenı-kewtış iç içe karışmak
têmıyan vetenı-vetış içiçe çıkarmak
têmıyan iç içe, karışık, birlikte, bir arada
tên 1-kişi, 2-adet (panc tên
beş kişi), 3-ten
têna (teniya) yalnız, yalnız başına
têna şı yalnız gitti
tênê to tenin
têna ame yalnız geldi
têna mend yalnız kaldı
tênayenı-tênayış 1-yalnızlık, 2-birbirini sikmek
tênêşana 1-karıştırmadı, 2-çalkalamadı, 3-birbirine isabet etmedi
tênêşanayo 1-karıştırmamış, 2-çalkalamamış, 3-birbirine isabet etmemiş
tênya (tenya) yalnız
tênya ame yalnız geldi
tênya mend yalnız kaldı
tênyayenı-tênyayış yalnızlık
têp 1-teyp, 2-geri, sonra
têp cınayenı-cınayış teyp çalmak
têpa to rê vana sonra sana söylerim
têpa sonra, geri, geride
têpey mendê geri kalmışlar
têpey ra remay arka arkaya kaçtılar
têpey ra arka arkaya, ard arda
têpey ramıtenı-ramıtış arka arkaya çift sürmek
têpey têpey amey ard arda geldiler
têpey ard arda, arka arkaya, birbirinin ardı sıra
têpeydı derg kerdenı-kerdış arka arkaya uzatmak, yatırmak
têpeydı ronayenı-ronayış arka arkaya indirmek
têpeydı vınderdê ard arda durmuşlar, birbirinin arkasında durmuşlar
têpeydı vınderdenı-vınderdış arka arkaya durmak
têpeydı arka arkaya
têpeydırê birbirinin arkasındadırlar, destekdirler
têpeyra çarnayenı-çarnayış ard arda gezdirmek, dolaştırmak, döndermek
têpeyra geyrayenı-geyrayış ard arda dolaşmak, gezmek
têpiya mend geri kaldı, arkada kaldı, sona kaldı
têpiya sonra, sonradan, daha sonra, arkadan, geri
têpiya şı geri gitti
têpya eştenı-eştış geriye atmak, sonraya bırakmak
têpya verdayenı-verdayış geride veya arkada bırakmak, sonraya bırakmak
têpya sonra, geri, geride
têq têq huwatenı-huwatış kahkaha atarak gölmek
têq têq kahkaha, kahkaha atmak
têqerez rakabete girmek
têqerez kewtenı-kewtış rakabete girmek
têqna patlattı
têqnayenı-têqnayış patlatmak, çatlatmak
têqnena patlatiyor (dişil)
têqneno patlatiyor (eril)
têqnenê 1-kahkaha atarak patlatmak, kahkahalı gülme, 2-patlatiyorlar
têqol kewtenı-kewtış kol kola girmek
têqol kol kola, kol kola girmek
têqırı kewtenı-kewtış gırtlak gırtlağa yapışmak
têra biyayenı-biyayış kızışıp saldıriya geçmek
têra bıyaye dağılmış olan
têra bıyayenı-bıyayış dağılmak (arı vb hayvanları huylandırmış olamak)
têra dayenı-dayış örtmek, birbirine sarmak
têra kerdenı-kerdış 1-karıştırmak, 2-kızıştırmak, kavgaya tutuşturmak, kışkırtmak, 3-dağıtmak (arı vb hayvanları huylandırmak), 4-kızıştırıp harekete geçirmek, saldırmak
têra kerdi kızıştırıp harekete geçirmek (arı vb)
têra kerdoğ dağıtan, huylandıran kimse
têra kı 1-karıştır, 2-kızıştır, 3-dağıt, 4-kışkırt
têra pışt berd sardı götürdü, topladı götürdü
têra pıştenı-pıştış birbirine sarmak, toparlamak
têra birbirine, birbirinden, aradan
têra kena 1-dağıtırım, yerinden oynatırım, 2-kızıştırırım
têra kerd 1-karıştırdı, 2-huylandırdı, kızdırdı (arı vb), 3-sapladı
têrapışt toplayıp sardı
têraydı di yolda birbirini gördü
têrênde çökelek
têreydı gırweyay birlikte çalıştılar
têreydı 1-birlikte, bir arada, 2-yüz yüze, karşı karşiya
têrine çökelek
têro guna birbirine değdi
têro pıştenı-pıştış birbirine sarmak, dolamak, toparlayıp kaldırmak
têsan (teyşan) susamışlık, susamak, susuz
têsan bıyayeney susamışlık
têsan verdayenı-verdayış susuz bırakmak
têsaninı susamışlık
têsaney susuzluk, susamışlık
têser dimdayenı-dimdayış üst üste çevirmek
têser dindayenı-dindayış birbiri üzerine devirmek
têser dı qelıbnayenı-qelıbnayış birbirinin üstüne sürmek, devirmek
têser dı birbiri üzerinden
têser eştenı-eştış üst üste atmak, birbiri üzerinden atmak
têser şına yalpaliyor, sağa sola daliyor
têser kerdenı-kerdış 1-birbirinden ayırıp dağıtmak, birbirinden sökmek, 2-birbirine eklemek, uç uca eklemek, üst üste katmak, birbirine eklemek, 3-alt üst etmek
têser nayenı-nayış birbir üzerine koymak, bırakmak
têser qelıbnayenı-qelıbnayış birbirinin üzerine sürmek, devirmek
têser qelıbyayenı-qelıbyayış birbirinin üzerine sürülmek
têser u têbın bıyayenı-bıyayış alabora olmak, alt üst olmak
têser u têbın kerdenı-kerdış alt üst etmek
têser u têbın alt üst olma
têser 1-salanma, yalpalama, 2-denge bozukluğu, 3-alt üst olmak, sendelemek, altını üstüne getirmek, altını üstüne üstünü altına getirmek, karıştırmak
têser bı alt üst oldu
têsere kerdenı-kerdış birbirinin kafasına koymak
têserşiyayenı-şiyayış 1-sendelemek, sersemleşmek, 2-birbirini ziyaret etmek, birbirini sormak
têseri têseri ray şı sendeliye sendeliye yol gitti
têseri sendelemek, sağa sola yalpalanmak
têserıki amyayenı-amayayış yalpaliyarak gelmek, dengesiz gelmek
têserıki şıyayenı-şıyayış yalpaliyarak gitmek, dengesiz yürümek
têserıki yalpalama, dengesizlik
têstra merdenı-merdış susuzluktan ölmek
têstra susuzluktan
têtewr amey hepsi geldiler, birlikte geldiler, karışık geldiler
têtewr amorı hepsini birlikte say, iç içe say
têtewr ardenı-ardış hepsini birlikte getirmek, iç içe getirmek
têtewr arêbiyay hepsi toplandılar, iç içe toplandılar
têtewr berdenı-berdış hepsini birlikte götürmek, iç içe götürmek
têtewr biyayenı-biyayış birbirine karışmak, iç içe karışmak
têtewr bıyayenı-bıyayış karıştırılmak, iç içe katılmak, iç içe olmak
têtewr şi hepsi gitiler, iç içe gittiler
têtewr gıroti u berdi hepsini birlikte alıp götürdüler, iç içe götürdüler
têtewr kar kerdenı-kerdış birlikte çalışmak, iç içe çalışmak
têtewr kerdenı-kerdış birbirine katmak, birbirine karıştırmak, iç içe katmak, karıştırmak
têtewr kışti hepsini birlikte öldürdüler, birlikte öldürdüler, iç içe öldürdüler
têtewr ramıtenı-ramıtış hepsini sürmek, iç içe süemek
têtewr werdenı-werdış birlikte yemek, iç içe yemek
têtewr 1-birlikte, birbirine, 2-hepsi, tamamı, 3-iç içe, karışık
têvda karıştırdı
têvdana karıştıriyor (dişil)
têvdano karıştıriyor (eril)
têvdaye karıştırılmış olan
têvdayenı-têvdayış karıştırmak, altını üstüne getirmek
têvdayo karıştırmış
têvdayoğ karıştıran
têvdeyayenı-têvdeyayış karıştırılmış olmak
têvdı karıştır
têver dı yanyana, birbirinin önünde
têver eştenı-eştış 1-birbirinin önüne atmak, 2-baş başa değişmek
têver kewtenı-kewtış birbirine özülmek
têver nayenı-nayış birbirinin önüne veya yanına koymak, sıralamak
têver birbirine, birbirinin önüne, yanyana, ön öne
têvera şiyayenı-şiyayış birbirinin önünden geçmek, yanyana gitmek
têvera kerdenı-kerdış trampe etmek, birbirinin önüne katmak
têvera werdenı-werdış birbirinin önünden yemek
têvero şiyayenı-şiyayış rakabet etmek, yarışmak
têvero birbirinin önünde, ön öne, yanyana, birbirinin yanı sıra
têvırarı dı birbirinin kucağında, içiçe, toplu olarak
têvırarı kerdenı-kerdış birbirinin kucağına koymak
têvırarı kewtenı-kewtış birlikte yatmak, kucak kucağa girmek
têvırarı birbirinin kucağında, kucak kucağa
têvıstenı-têvıstış 1-birbirine vurmak, düğüşmek, 2-birbirini düşürmek
têw "heylo, aha" vb sözcüklerin anlamını verir
têwdayenı-têwdayış karıştırmak
têwerdenı-têwerdış birbirini yemek
têwerte kerdenı-kerdış içiçe koymak
têwerte kewtenı-kewtış iç içe girmek
têwerte ra vetenı-vetış birbirinin içinden çıkarmak
têwı gırotenı-gırotış hastalık basmak, hastalık nöbeti, sıtma
têwı ateş basma, harareti yükselme, hastalık nöbeti
têy 1-dardağanlar, 2-içinde
têyêr dardağan ağacı
têyna (tenya) yalnız
têyna bıyayenı-bıyayış yalnız olmak, yalnızlık
têyna şiyayenı-şiyayış yalnız gitmek
têyna geyrayenı-geyrayış yalnız dolaşmak, gezmek
têyna mendenı-mendış yalnız kalmak
têyna werdenı-werdış yalnız yemek
têynawo yalnızdır, yalnızmıdır?
têynayinı yalnızlık
têyo dayenı-dayış 1-sıvı şeyleri karıştırmak, 2-kıpırdamak
têyo geyrayenı-geyrayış 1-burdan şurdan karıştırmak, 2-şaşkın şaşkın bir şeyler aramak, gezmek, 3-çabalamak, dolaşmak
têyo içindedir
têzere iç içe
têzere dı iç içe
têzere kerdenı-kerdış iç içe koymak
têzere ra vetenı-vetış birbirinin içinden çıkarmak
tı a kışta ameya sen o taraftan geldin
tı ahmaqa sen ahmaksın (dişil)
tı ahmaqê sen ahmaksın (eril)
tı amey sen geldin?
tı ameyê sen geliyordun, sen gelmiştin
tı bê sen olasın
tı bıqurmıçiya sen biçilesin, büyümiyesin anlamında bir bedua
tı çı zanê sen ne biliyorsun?
tı çıçi wazenê sen ne istiyorsun?
tı dê sen, sende
tı do bıvinê sen göreceksin
tı ey sınasnenê sen onu taniyormusun?
tı eyb kenê sen aybediyorsun
tı şi (şiyê, şibi) sen gittin
tı şi koti sen nereye gittin?
tı herı berzê erd nêkewna sen toprak atsan yere değmez
tı kesi to rê nêva hiç kimse sana söylemedi?
tı kesi hiç kimseler, hiç kimse
tı mevajı kı söyleme ki, sanma ki
tı nêvanê kı sen demiyorsun ki?
tı nêvanê sen demiyorsun?
tı se ra şi sen nereye gittin?
tı vajê kı ez şiya farz et ki ben gitim
tı vana sen söylüyorsun? (dişil)
tı vanê qey do biro saniyorsun ki gelecek?
tı vanê qey sanki, sanırsın ki
tı vanê wıniyo acaba öylemidir
tı vanê 1-sen söylüyorsun, 2-sanki, sanırsın ki, 3-acaba, adeta
tı ya sensin (dişil)
tı yê sensin (eril)
tı zi bê sende gel
tı sen
tıb (Ar) tıp
tıbbi (Ar) tıbbi, tıpla ilgili olrak, hekimlikle ilgili
tıbbiye (Ar) doktor yetiştiren öğretim kuruluşu, tıp fakültesi
tıbbiyeli tıpta okuyan öğrenci
tıbıet tabiat, huy
tıcar tücar
tıcaret kerdenı-kerdış ticaret etmek
tıcaret ticaret
tıcaretey kerdenı-kerdış ticaret etmek
tıcarinı tücarlık
tıcaretey ticaretle uğraşma işi
tıcarey tücarlık
tıccar (Ar) ticaret yapan, ticaretle uğraşan
tıdarik (Ar) araştırıp bulma, sağlama, elde etme
tıdarık bıyayenı-bıyayış temin edilmiş olmak
tıdarık gırotenı-gırotış önlem almak
tıdarık gırotoğ önlem alan kimse
tıdarık kerde tedariğini etmiş olan, hazırlığını gören
tıdarık kerdenı-kerdış hazırlık yapmak, temin etmek, bulmak
tıdarık kerdoğ temin eden, bulan
tıdarık vinayenı-vinayış hazırlık görmek
tıdarık 1-tedarik, temin etme, hazırlık, bulmak, 2-tetbir, ünlem
tıdarıkê xo kerdenı-kerdış 1-ünlemini almak, 2-hazırlığını yapmak
tıdarıkey hazırlık, temin, tedarik
tıdarıkeya xo diyayenı-diyayış hazırlığını yapmak, tedbirini almak
tıdarıkeya xo vinayenı-vinayış hazırlığını yapmak
tıdarıkı diyayenı-diyayış hazırlık yapmak, önlem almak
tıdarıkın tedarikli, hazırlıklı
tıdê sen, sende
tıf kerdenı-kerdış tükürmek
tıf 1-ekşili ve sulu şeylerin üstüne düşen posa, 2-tükürme, tükürük
tıfa mümı mum ışığı
tıff tükürmek, tuh
tıfi tükürme, tükürük
tıfong-tıfongı tüfek
tıfongı eştenı-eştış tüfek atmak, tüfek sıkmak
tıftık tiftik
tıftıkın tiftikli
tıfı-tıfıkı mum
tıfıkı honi şeklinde bir tür başlık, külah
tıfıl (Ar) 1-küçük çocuk, 2-zayıf, ufak tefek, 3-yeni yetişmiş, acemi, genç
tıfıla gençtir, acemidır (dişil)
tıfılo gençtir, acemidir (eril)
tıfıng-tıfıngı tüfek
tıfınga xo tüfeğini
tıfıngci tüfek yapan veya satan kimse
tıfıngi tüfekler
tıfıngvan tüfek yapan veya satan kimse
tıfıngı eştenı-eştış tüfek atmak
tıfıngı eştı cı (birine) tüfek atmak, sıkmak
tıfıngı nê pa (birine) tüfek sıktı
tıfıngı panayenı-panayış (birine) tüfek sıkmak
tıfıngı teqayenı-teqayış tüfek patlamak
tıfıngı teqnayenı-teqnayış tüfek patlatmak
tışk teke
tışkan tekeleri
tışkê bir teke
tışkek teke, tekecik
tışkekê bir tekecik
tışkeki tekeler, tekecikler
tışki tekeler
tıştare (taşti) öğle ve sabah arası yenilen hafif yemek
tışık ekşili bir ot
tıham nimmet
tık tak çalışan saatın çıkardığı ses
tıktêna (tıp-teniya) yapa yalnız
tık 1-yalnız, 2-sert şeylerden veya parmakla vurulan şeylerden çıkan ses
tıkayenı tıkırtı, takırtı hali
tıkê azıcık, biraz, az
tıke tike
tıkekê 1-azıcık, biraz, 2-bir tike
tıkeyê goşt bir tike et
tıknayenı-tıknayış tıkırtdatma, takırdatma
tıktık tıktık sesi, saat sesi
tıkütena yapayalnız, kendi başına
tılfi et köpüğü, et kırıntıları, kırpıntıları
tılfın et köpüklü, et kırpıntılı, kırıntılı
tılili zılgıt
tılili antenı-antış zılgıt çekmek
tılisım bıyayenı-bıyayış şifalı olmak
tılisım kerdenı-kerdış şifalı etmek, üzerine okumak
tılisım şifalı, derde derman
tılli bir yemin etme sözcüğü
tıllo bı hopladı, aniden sıçradı
tıllo bıyayenı-bıyayış hoplamak, aniden sıçramak
tıllo kerdenı-kerdış hoplatmak
tıllo nêbıyayenı-nêbıyayış hoplamamak
tıllo nêbı hoplamadı, sıçramadı
tıllo birden kalkmak, hoplamak, hoplama, hoplatma
tılp 1-turp, 2-içi boş ve fos olan şeylere denilir
tılpan tılpan
tılpana çinayenı-çinayış tılpanla biçmek, tılpanlamak
tılsım (Ar) 1-tabiat üstü işler yapabileceğine inanılan güç, 2-sihir, büyülü şey, muska, 3-çare, önlem, kuvvet, 4-şifalı şey, derman olma, verilen şeyin hastalığı iyileştirme durumu
tılsımcinı tılsımcılık, şifacılık yapmak
tılsımê gandê mı welato canımın tılsımı memlekettir
tılsımın tılsımlı, şifalı
tım ameyê keydê ma devamı evimize geliyordu
tım haro daima kudurgandır, her zaman kudurgandır
tım o yo yeno her zaman o geliyor
tım u tım bê her zaman gel
tım u tım vatenı-vatış daima söylemek, her zaman söylemek
tım u tım her zaman, daima, sürekli
tım vana hep söylerim
tım daima, her zaman, her an, devamlı, hep, sürekli
tımafil otomobil, motorlu araç
tıman kilot, şort, don
tımanê qeçkan çocuk kilotu, donu
tımar kerdenı-kerdış tımar etmek
tımar 1-yara bakımı, 2-ağaç bakımı, 3-binek hayvanlarının bakımı
tımarxane tımarhane, deliler evi veya hastahanesi
tımo tım daima, her zaman, sürekli
tımon kilot, şort, don
tımür (Fr) ur
tımütım her zaman, daima
tımur (Fr) ur
tımın 28 kğ ağırlığında buğday ölçüm birimi, tümün
tımınê vistüheşt kiloyo bir tümün 28 kilodur
tımınê bir tümün
tın mın tın-mın sesi
tın burnunda konuşmak
tıne tahıl, hububat
tınêt tünel
tıng u tari kapkaranlık
tıng-mıng tıngırtı-mıngırtı sesi
tıng tıngırtı
tıngayenı-tıngayış tınlamak, tıngırdamak
tıngeno tıngırdiyor
tıngi kerdenı-kerdış tınlamak
tıngi demir vb şeylerin birbirinr değmesinde çıkan ses
tıngini amyayenı-amyayış tıngırtı sesi gelmek
tıngini kerdenı-kerdış tıngırtı sesini çıkarmak
tıngini vetenı-vetış tıngırtı sesini çıkarmak
tıngini tıngırtı sesi
tıngnaye tıngırtı sesi çıkartılmış olan
tıngnayenı-tıngnayış tıngırtı sesini çıkarmak
tıntını nazlanmak, tıntın etmek
tını-tını tın tın
tının burnunda konuşan
tıp tıp 1-damlama sesi, 2-küçük ve hafif vuruşları anlatır
tıp u teniya yapayalnız
tıp u tenya yapa yalnız
tıp 1-tüp, 2-damla damlama sesi, 3-tıb
tıpa tapa
tıpatıp ey maneno tamamen ona benziyor
tıpatıp aynısı, tam benzeri, tastamam, eksiksiz, tamamen, uygun, upuygun
tıpeya (tepiya) sonra, geri
tıpiya (tepiya) sonra, geri
tıpkı (Ar) aynı, tamamıyla, bir şeyin eşi, benzeri
tıpteze çok taze, değerinden bir şey yitirmiyerek, bozulmadan
tıpıya (tepiya) sonra, geri
tıq taq çalışan saatın çıkardığı ses
tıq tıq 1-ağaçkakanın ağaca vurma sesi, 2-sert bir şeye vurulunca çıkan ses
tıqı tıqı kerdenı-kerdış tıkırtı sesini çıkarmak, tıkırdamak
tıqı tıqı amyayenı-amyayış tıkırtı sesi gelmek
tıqı-tıqı sert cisimlere vurma sesi
tır tır 1-osuruk sesi, sıçma sesi, 2-zart zurt atma, kabadayıca konuşma
tır 1-bazı kelimelerin sonuna gelip onları daha fazla güç haline sokar (mesela: nızm-nızmtır, berz-berztır), 2-tır, uzun ve büyük kamyon
tıra bewni ona bak, hele bak
tıra biyayenı-biyayış ondan doğmak, ondan olmak, saplanmak
tıra çarnayenı-çarnayış içinde gezdirmek, dolaştırmak, üzerinden gezdirmek
tıra düri kewtenı-kewtış ondan uzaklaşmak
tıra düri vındı ondan uzak dur
tıra düri ondan uzak
tıra şanayenı-şanayış üzerine serpmek
tıra şiyayenı-şiyayış batmak (iğne vb şeyler), içine girmek, izinden gitmek
tıra gırot ondan aldı
tıra hêrs biyo ondan kızmış, ondan küsmüş
tıra kerd batırdı, sapladı
tıra kerdenı-kerdış 1-saplamak, batırmak, sokmak, 2-ağzına geleni söylemek, köfretmek
tıra mewni ona bakma
tıra nayenı-nayış duvar ve benzeri şeyleri örmek, kat çıkmak
tıra nêvano ona söylemiyor
tıra pey ondan sonra
tıra vetenı-vetış içinden çıkarmak
tıra xeyr diyayenı-diyayış ondan hayır görmek
tıra xeyr nêdiyayenı-nêdiyayış ondan hayır görmemek
tıra xeyr vinayenı-vinayış ondan hayır görmek
tıra 1-ona, ondan, içinden, den, dan, 2-hele bak, şuna bak vb, 3-saplama
tırafo (Tr) şehrin elektrik akımını sağlayan transformatör kuruluşu
tıraş bıyayenı-bıyayış traş olmak
tıraş 1-kesilme ve kazınma, 2-yontma
tıraş kerdenı-kerdış traş etmek
tırahom (Fr) göz kapaklarının altında kabarcıklarla oluşan bir hastalık
tırajedi (Fr) efsanelerden, tarihi olaylardan derlenen acıklı tiyatro eseri
tırajedi (Yün) trajedi
tırajik (Fr) trajedi ile ilgili
tıraktor (Fr) yük taşımada ve arazi sürmede kulanılan motorlu araç
tırakı 1-batır, 2-sapla (iğne vb)
tıral tembel, çalışmayan
tırala tembeldir (dişil)
tıralo tembeldir (eril)
tıralley tembellik, çalışmama
tırallinı tembellik
tırami ateş közü
tırampa (‹t) degiş tokuş, takas
tırampe başabaş degişme, degiş tokuş
tırampet (Fr) iki değnek ile çalınan küçük davul
tıramvay (‹ng) düz olarak döşenmiş ve özel raylardan hareket eden yolcu taşıtı
tıransfer (Fr) 1-bir yerden bir yere taşıma veya götürme, 2-para karşılığı bir yerden başka bir yere geçmesi
tıransit (Fr) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan direk geçme
tıransport (Fr) taşıma, iletme, nakil, taşımacılık, nakliyecilik
tıraqtor-tıraqtorı (Fr) yük taşımada ve arazi sürmede kullanılan motorlu araç
tıraqtora ramıtenı-ramıtış traktör ile sürmek
tıraqtorı ramıtenı-ramıtış traktör sörmek
tırawena çaliyor (dişil), çaliyorum
tıraweno çaliyor (eril)
tırawi teravih, oruç ayında yatsı namzından sonra kılınan 20 rekatlık namaz
tırawüt çaldı
tırawütenı-tırawütış çalmak
tırawıt bı çalmıştı
tırawıt çaldı
tırawıtenı-tırawıtış çalmak, aşındırmak, hırsızlık yapmak
tırawıtoğ çalan, hırsız, hırsızlık yapan
tırb-tırbı türbe
tırba bawkalan dedelerimizin türbesi
tırba cı türbesi
tırbci (mezelci) mezarcı
tırbcinı mezarcılık
tırbdar türbede hizmet gören kişi, türbe bekçisi
tırbistan mezarlık
tırbı aşanayenı-aşanayış mezar kazmak
tırbı kerdenı-kerdış mezara, türbeye koymak
tıren-tırenı tren
tırêna şıyayenı-şıyayış trenle gitmek
tırênayenı-tırênayış kavurmak
tırêna kavurdu, iyi kızartı
tırenê çaliyorlar
tıreno çaliyor, aşındıriyor (eril)
tırena çaliyor, aşındıriyor (dişil)
tırêno çalıniyor, çalıntı
tırênı (Fr) bir veya birçok lokomotif tarafından çekilen vagonlar dizisi, katar
tırênı nıştenı-nıştış trene binmek
tırenın trenli
tırêqet tarikat
tırêqet kewtenı-kewtış tarikata girmek
tırewı turp
tıreyler (Fr) fazla yük taşıması için kamyon veya tıraktörlere takılan araba
tırfitok
tırş bı ekşiydi
tırş bıyayenı-bıyayış ekşimiş olmak, ekşimek
tırş kerdenı-kerdış ekşitmek
tırş pewtenı-pewtış ekşili yemek pişirmek
tırş u tal ekşi ve acı (badem acısı)
tırş u tün ekşi ve acı
tırş vıraştenı-vıraştış tırşık yemeğini yapmak
tırş 1-ekşi, 2-ekşili yemek, türlü
tırşê bancanan patlıcan ekşisi
tırşê şamıkan domates ekşisı
tırşê henaran nar ekşisi
tırşe goştê kergan tavuk etinin ekşisi
tırşek ekşimsi, ekşi, tırşık
tırşey ekşilik
tırşinı ekşilik
tırşi vıraştenı-vıraştış turşu yapmak
tırşi turşu
tırşi bancanan patlıcan turşusu
tırşiyaye ekşimiş
tırşiyayê ekşimış olan
tırşnaye ekşitilmiş olan
tırşnayenı-tırşnayış ekşitmek
tırşnayoğ ekşiten
tırşo tırş ekşinin ekşisi
tırşo ekşidir
tırşok ekşimsi bir yabani tere otu
tırşonek ekşimsi
tırşı turşu
tırşık 1-ekşili bir yemek çeşidi, 2-ekşili bir ot çeşidi, kuzu kulağı
tırşıkagay yenilmeyen kuzu kulağı
tırşın ekşili, ekşimsı
tırşıya ekşidi
tırigonometri (Fr) üçgenleri hesaplamayı konu edinen matamatik kolu
tırigonometrik (Fr) geometri ile ilgili
tıriko (fr) örülerek dokunan bir cins kumaş
tırilliyon (Fr) trilyon, bin milyar
tıring 1-sac, bakır vb şeylerin birbirine değmesi sonucu çıkardıkları ses, 2-tokatlama sesi
tıriyayo çalınmış
tırk türk
tırkcinı kerdenı-kerdış Türkçülük yapmak
tırkcinı türkçülük
tırkey türkçülük
tırki türkçe
tırkinı türkçülük
tırkistan Türkistan
tırkiye Türkiye
tırkmen Türkmen
tırkmenistan Türkmenistan
tırkoloji (Fr) türk dil, tarih ve edebiyatı ile uğraşan bilim dalı
tırkoloğ türkoloji bilgini
tırli türlü
tırm term
tırmıxı toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli ve taraklı bir araç
tırnawida tornavida
tırnayenı-tırnayış çaldırtmak
tırnayoğ çaldırtan
tırnes domuz boynuzu
tırni bıyayenı-bıyayış naz olmak
tırni kerdenı-kerdış 1-naz yapmak, nazlanmak, şikayetlenmek, 2-sebepsiz ve yersiz yere küsmek
tırni xo dayenı-dayış kendini övmek
tırni 1-naz, nazlanma, şikayetlenme, 2-kendini övme, 3-yersiz olarak küsmek, kendini methetmet
tırnos domuzun burnu
tırnosın 1-domuz boynuzlu, 2-yanakları şişkin olan kimse, 3-geniş burunlu
tırnın nazlı, naz eden kimse
tıro 1-sende, 2-birden kapma, 3-içine, içinde, 4-hiç bir şey sayılmiyan, adam yerine konulmayan
tıro bıyayenı-bıyayış 1-kapmak, birden almak, 2-çimdiklemek
tıro cınayenı-cınayış içine batırmak, daldırmak
tıro şiyayenı-şiyayış batmak, saplamak (iğne vb)
tıro kerdenı-kerdış başına dökmek, başını yıkamak
tıro war şiyayenı-şiyayış kendisine batmak, saplanmak
tıro warkerdenı-warkerdış batırmak, saplamak
tırompet (Fr) kıvrılmış silindir bir borudan oluşan nefesli bir çalgı
tırope birbiriyle başabaş değiştirmek, trampa
tıropikal (Fr) tropikal ile ilgili
tırpanci tırpancı
tırpancinı tırpancılık
tırpan-tırpanı uzun bir sapın ucuna takılı ot, ekin vb biçmede kullanılan hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak
tırpanın tırpanlı
tırpi turplar
tırpı (tılpı) turp
tırqator-tırqtorı traktör
tırr tırr kerdenı-kerdış 1-osuruk sesini çıkarmak, 2-dır dır etmek
tırr tırrı 1-osuruk veya sıçma sesi, 2-dır dır
tırr 1-osuruk, 2-osurma veya sıçma sesi
tırraş bıyayenı-bıyayış traş olmak
tırraş kerdenı-kerdış traş etmek
tırraş traş
tırrayenı-tırrayış 1-kendini övmek, 2-bağırıp çağırmak
tırreno 1-övünüyor, 2-osuruyor, 3-uçuruyor (yalan), 4-çaliyor
tırrş 1-yüzünü ekşitme, 2-ekşi
tırro 1-çok atan, kendini öven, övünene söylenen bir sözcük, 2-çok osurana söylenen bir sözcük
tırrok 1-korkak, 2-osurukçu
tırrovır atıp tuturan, çok övünüp yalan söyleyene derler
tırrtişın kırışık
tırrımpe başabaş değiştirme, değiş tokuş
tırs 1-ekşi, ekşime, 2-ekşili bir yemek çeşidi, 3-kalkan
tırs bıyayenı-bıyayış ekşimiş olmak, ekşimek
tırs kerdenı-kerdış ekşitmek
tırsey ekşilik
tırsnaye ekşimiş olan
tırsnayenı-tırşnayış ekşitmek
tırsnayoğ ekşiten
tırso tırs ekşinin ekşisi
tırso ekşidir
tırsı 1-turşu, 2-ekşi
tırsık 1-ekşili bir yemek, 2-ekşili bir ot çeşidi
tırsın ekşili
tırsıney ekşilik, ekşimsi
tırsıya ekşidi
tırt 1-çaldı, çalmak, 2-palavra atan veya yalan söyleyene karşı kullanılan bir sözcük
tırte çalınmış olan
tırtenı-tırtış çalmak, hırsızlık yapmak
tırtişın buruşuk, yüz hatları kırışmış, çıkmış
tırto çalmış
tırtoğ çalan, hırsız, hırsızlık yapan
tırtışiyayo 1-yüz hatlarının buruşması, kırışması,2-ekşimiş
tırtıl böcek
tırtır bir böcek türü
tırtırın 1-tırtırlı, 2-osuruklu
tırvı aşanayenı-aşanayış mezar kazmak
tırvı kerdenı-kerdış mezara koymak
tırvı türbe, mezar
tırvın türbeli
tıryaki keyif veren maddelere alışmış olan kimse
tıryayenı-tıryayış çalınmış olmak
tırubin (Fr) gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu basamaklı yer
tırı-tırı osurma sesi
tırımpe başabaş değiştirme, değiş tokuş
tırın bazı kelimelerin sonuna gelip onlararı daha daha güç durumuna sokar (mesela:nızm-nızmtı-nızmtırın, berz-berztır-berztırın)
tırınaye çalınan, çalınmış olan
tırıng sac vb şeylere vurunca çıkan ses
tırıngi cı ra vıjiyê tiring sesi kendisinden çıktı
tırıt bı çalmıştı
tırıt u berd çaldı ve götürdü
tırıt çaldı
tırıtê 1-çaliyordu, 2-çalmışlar
tırıte çalınmış olan
tırıtenı-tırıtış çalmak, hırsızlık yapmak
tırıto çalmış
tırıtoğ çalan, hırsız, hırsızlık yapan
tırıtoği çalıcılar, hırsızlar
tırıtoğinı hırsızcılık, hırsızlık, hırsızlığı
tırıya çalındı
tırıyaye çalınmış olan, çalıntı
tırıyayenı-tırıyayış çalınmak
tırıyayo çalınmış
tıtiz 1-çok dikkatlı ve özenli davranan, 2-temizliğe aşırı düşkün olan, 3-huysuz, öfkeli
tıtizey titizlik
tıtizinı titiz olma durumu
tıtiza titizdir (dişil)
tıtizo titizdir (eril)
tıtün dı tütünde
tıtün karıtenı-karıtış tütün ekmek
tıtün ra tütünden
tıtün werdi kerdenı-kerdış tütün ufaltmak
tıtün wışk kerdenı-kerdış tütün kurutmak
tıtün tütün
tıtüninı tütüncülük
tıtüney tütüncülük
tıtünci tütün yetiştiren veya satan kimse
tıtünın tütünlü
tıwêrı (tuwêrı, tüyêrı) tut ağacı
tıx (Far) 1-yün örmekte kullanılan ucu çengeli kısa şiş, tığ, 2-biz
tıxa mündenı-mündış tığla örmek
tıxa vıraştenı-vıraştış tıxla yapmak, örmek
tıxbeleki benekli, hatlı ve benekli
tıxt 1-okanın dörte biri ağırlığında bir ölçü, 2-okka ağırlığında bir ağırlık birimi
tıxtê bir okka
tıxtor doktor
tıxtora doktordur (dişil)
tıxtorey doktorluk
tıxtorinı dokturluk
tıxtori o muayene kerd doktor onu muayene etti
tıxtoro doktordur (eril)
tıxtı okka, ağırlık ölçüsü
tıxtın okkalı
tıxın tığlı
tıya amyayenı-amyayış buraya gelmek
tıya dı mend burada kaldı
tıya dı, wıja dı burda orda, burda şurda
tıya dı burada, burda
tıya ra şori buradan git
tıya ra vıradayenı-vıradayış buradan bırakmak
tıya ra buradan
tıya yena geliyormusun? (dişil)
tıya 1-sensin, senmisin (dişil), 2-bura, burası
tıyara bê buradan gel
tıyara şo buradan git
tıyara buradan
tıyaro dı buraya vur
tıyaro vıradayenı-vırafayış buradan bırakmak
tıyatro (‹t) dram, komedi, vodvil vb edebiyat türlerinin oynandığı yer
tıyatrocılığey tiyatroculuk
tıyatrovan tiyatrocu
tıyayan ra buralardan
tıyayan buralar
tız (tiz) osuruk
tız kerdenı-kerdış 1-kurcalamak, 2-osurmak, 3-kızıştırmak (hayvanlarda)
-kızıştırmak
tız to rê tız sana
tız-vız boş, abes, yerini tutmayan laflara derler
tız 1-kurcalama, 2-sesli osuruk, 3-keskin, kızgın, 3-kızdırmak için söylenen bir sözcük
tızbana tezbihle
tızbe tezbih
tızbey amordenı-amordış tesbih saymak
tızbey antenı-antış tesbih çekmek
tızbey tesbih, tesbihler
tızbeyinı tesbihcilik
tızbeyın tezbihli
tızo korkak veya çok osurana veya yalan söyleyene derler
tızok korkak, osurukçu
tızole bıyayenı-bıyayış yanıp kömür veya köz olmak
tızole kerdenı-kerdış yakıp yenilenmez hale getirmek
tızole ateşte yanmış et veya başka şeylere derler
tızı-tızı 1-osurma sesi, 2-çok atıp tuturmak
tızın çok atıp tuturan veya yerinde durmayan, sağa sola koşana derler
ti ya 1-sensin (dişil), 2-bura, burası
ti ya şına koti sen nereye gidiyorsun? (dişil)
ti ya raşt nêvana sen doğru söylemiyorsun (dişil)
ti yê raşt nêvanê sen doğru söylemiyorsun (eril)
ti yê sensin (eril)
tia 1-bura, burası, 2-sensin (dişil)
tiadı (tiyadı) burda, burada
tiadı mend burada kaldı
tianan buralar
tiara şı buradan gitti
tiater tiyatro
tic-tici güneş, güneş ışını
tica amnani yaz güneşi
ticaret (Ar) geçim ve kazanç amaciyle ürün, mal vb alım satımı
ticaret kerdenı-kerdış ticaret etmek
ticaretey ticaret, ticaretlik
ticaretgeh ticaret yeri, ticarete elverişli yer
ticaretinı ticaret yapma işi, ticaretcilik
ticareto ticarettir
ticaretxane ticaret işlerinin yönetildiği yer
ticari ticaretle ilgili
tici akewtı güneş doğdu
tici şi awa güneş batı
tici vero peyşa güneşin önünde pişti
ticin güneşli
ticiya dana ma riro güneş yüzümüze vuruyor
ticı güneş, güneş ışığı
tifo (Yün) tifo, bir hastalık çeşidı
tifo biyayenı-biyayış tifo olmak
tifo kewtenı-kewtış tifoya yakalanmak
tifus (Fr) bitle geçen ateşli ve tehlikeli bir hastalık, lekeli humma
tişort (‹ng) kısa kollu pamuklu spor gömlek
tişık yırtmaç
tija amnani yaz güneşi
tiji akewtenı-akewtış güneş doğmak
tiji akewtı güneş doğdu
tiji awa şiyayenı-şiyayış güneş batmak
tiji da pıro güneş vurdu
tiji dı güneşte
tiji eştenı-eştış güneş doğmak
tiji şi awa güneş batı
tiji ra güneşten
tiji vero güneşin önünde
tij-tiji güneş, güneş ışını
tijya rona güneşte indirdi
tijya güneşte, güneşin önünde
tijın güneşli, güneşli hava
tijıno güneşlidir
tik bıyayenı-bıyayış dik olmak
tik kerde dik edilmiş olan
tik kerdenı-kerdış dikleştirmek
tik mende dik kalan
tik mendenı-mendış dik kalmak
tik tak çalışan saatın çıkardığı ses
tik 1-dik, dimdik, eğri olmayan, doğru, 2-alışkanlıkla sık sık tekrarlanan kaş, göz, el, kol, yüz hareketi, 3-mecazi: halen özerinde olan, yaşlanmayan
tika kerdenı-kerdış 1-tikelemek, eti parçalamak, tikelere ayırmak, 2-ricada bulunmak
tika 1-tike, lokmalık et parçası, 2-rica
tika kena 1-rica ederim, 2-rica ediyor, 2-tikelere ayıriyor
tike tike tike tike
tike kerdenı-kerdış tikelemek, tikelere ayırmak
tikey kerdenı-kerdış eti parçalamak, tikelere ayırmak
tikma ver şanayenı-şanayış önüne destek koymak
tikma herhangi bir şeyin önüne destek olarak verilen direk veya sırık
tiko kaykerdenı-kaykerdış tiko oynunu oynamak
tiko bir oyun adı
tikın dik olma durumu, dikili
tilawet (Ar) Kuran'ı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma
till bileyleme, keskinleştirme
till kerdenı-kerdış bilemek, keskinleştirmek, ağzını düzeltmek
tim (‹ng) 1-bir silahı, bir telsiz istasyonunu vb yerleri çalıştırmak için kurulan topluluk, 2-silahlı kuvvetlerde bir hizmeti başarabilecek en küçük birliğin adı, 3-gizli işleri yürütmek için kurulan küçük gruplar, 4-kolluk kuvveti, vurucu ekip
timar kerde 1-tımar edilmiş olan, 2-eğitilen
timar kerdenı-kerdış 1-tımar etmek, 2-eğitmek
timar kerdoğ 1-tımar eden, 2-eğiten kimse
timar tımar, eğitme
timarxane tımarhane, deliler hastahanesi
timsah (Ar) timsah
timür bir erkek ismi
tinci güneş, güneş ışını
tinciya amnanani yaz güneşi
tincın güneşli, güneşli hava
tiner (‹ng) boyayı incelmede kullanılan sıvı inceltici
tinji güneş, güneş ışınları
tinjiya amnanani yaz güneşi
tinjın güneşli, güneşli hava
tip (Fr) aynı cins varlıkları veya nesneleri bünyesinde toplayan örnek
tip 1-ilgi çekici, degişik (kimse), 2-tip, tür, çeşit, 3-kendine özgü kişiliği olmayan, fakat bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi, 4-kalıp, tam uymak, kip
tipdê to dı tipinde, şeklinde
tipê ciyo tam uyuyor, tam kiptir
tipê pêyê birbirinin tipidir, yakışiyorlar birbirine
tipik (Fr) 1-bir kimseyi veya nesneyi niteleyen karakteristik, 2-güçlü özgürlüğü olan
tipisk tipik
tipografi (Fr) kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi, basım, basımcılık
tipoloji (Fr) insan tiplerini belirtme ve ayırt etme yöntemi
tipsıza tipsizdir, şekilsizdir (dişil)
tipsızo tipsizdir, şekilsizdir (eril)
tipın tipli, şekilli
tipıya (tepeya) sonra, sonradan, geri
tipıya mendenı-mendış geri kalmak
tipıya verdayenı-verdayış geride bırakmak
tiqnefes dar görüşlü
tiqtiq huwatenı-huwatış kahkaha atarak gülmek
tiqtiq kahkaha sesi, kahkahalı gölme
tir tir lerzayê tir tir titriyordu
tir tir lerzayenı-lerzayış tir tir titremek
tir tir tir tir
tir u Tirkuvan ok ve yay
tir-tirı oklava
tir 1-ok, 2-sıvı, hamur vb şeylerde kalınlık dozu, kalın
tira bani orta direk
tira nani ekmek oklavası
tiraj (Fr) gazete, dergi vb nin bir basılışındaki baskı sayısı
tiran (Fr) siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse, acımasız, gaddar
tiranê tiji gün, gün ışınları
tiraq göz nuru, göz tabakası
tiraqê çımi gözün nuru
tiratiro tiyatro
tire (fr) 1-kısa çizgi, 2-uzun çizgi
tiri çekerdenı-çekerdış ok atmak, ok fırlatmak
tiri eştenı-eştış ok atmak, ok fırlatmak
tiri gandê mı ra werzenê canımdan şiş çekiliyor, çok sancı yapiyor
tiri 1-oklar, 2-oklavalar
tirit evde yapılan bir çeşit yassı makarna
tirkeman okun yayı, ok
tirkovan u tirı yay ve ok
tirkuvan ok ve yay
tirkıman okun yayı, ok
tirkıvan okun yayı, ok
tirmar-tirmarı çok ince ve az kırmızımsı bir yılan cinsi
tirmeng-tirmengı temmuz ayı, yedinci ay
tiroj ışın, ışık hüzmesi, güneş haznesi
tiryaki (Ar) keyif veren maddelere alışmış olan kimse, alışkın, kefçi
tiryakinı tiryaki olma durumu, tiryakilik
tiryakilığey tiryakilik
tirı kerdenı-kerdış 1-ekmeği oklava ile açmak, inceltmek, 2-direklemek
tirı 1-uzun ve kalın direk, 2-oklava, 3-şidetli sızı, sanki sıkarcasına sızlamak, 4-ok, okun şişı, 5-uzunlamasına dam direklerinin altına konulan ana direk, kiriş
tirıj güneş ışınları
tirın 1-oklu, 2-oklavalı
tirız güneş ışınları
titan (Fr) bir element adı
titiz bıyayenı-bıyayış titiz olmak
titiz 1-çok dikkatlı ve özenli davranan, 2-temizliğe aşırı düşkün olan, 3-huysuz, öfkeli
tito vito kerdenı-kerdış dedikodu yapma, ileri geri konuşmak
tito vito ileri geri konuşma, kalabalık laf etme
titık en uç, zirve, en yüksek yer, ağacın en yüksek tepesi
titıkê darda gozêrı ceviz ağacının tepesi
titıkê koy dağın en yüksek tepesi
tivılê cemedi yüksek bir yerden akan veya damlayan suyun donması neticesinde oluşan sarkık buz parçaları, şeritleri
tivıll parça, uzunlamasına parçalar (taş, ağaç, buz vb)
tivıllê cemedi buz şeritleri, parçaları
tivılli kırıntılar, yassı ve sivri tahta veya taş parçaları
tiya amyayenı-amyayış buraya gelmek
tiya dı ca bı buraya yerleşti
tiya dı hawa rındo burada hava iyidir
tiya dı mend burada kaldı
tiya dı burada
tiya ra şiyayenı-şiyayış buradan gitmek
tiya ra şı buradan gitti
tiya ra buradan
tiya yena geliyormusun? (dişil)
tiya 1-sensin, senmisin (dişil), 2-burası
tiya bura, burası, burda, burada
tiyadıra buradadır (dişil)
tiyadıro buradadır (eril)
tiyanan buralar
tiyanan amyayenı-amyayış buralara gelmek
tiyanan dı buralarda
tiyanan ra buralardan
tiyara bê buradan gel
tiyara şo buradan git
tiyara 1-uçak, 2-buradan
tiyara herbi savaş uçağı
tiyatiro tiyatro
tiyatro (‹t) dram, komedi, vovil vb edebiyat türlerinin oynandığı yer
tiyatrocılığey tiyatroculuk
tiyatrocinı tiyatroculuk
tiyatrovan tiyatroda oynayan veya tiyatroyu işleten kimse, tiyatrocu
tiyaya bu tarafa
tiyayey dı buralarda
tiyayo diyarkewı buradan yukarı çık
tiyayo şo buradan git (işaret ederek)
tiyayo war bı buradan aşağı indi
tiyayo burasıdır, buradan
tiyê se kenê sen ne yapiyorsun?
tiyê sensin (eril)
tiz kerdoğ osurukçu, osuran
tiz kerdenı-kerdış osurmak
tiz-vizı çok atıp tuturma, boş konuşma, yalan söyleme
tiz 1-osuruk, yellenme, 2-güneş, gün ışınları
tizi akewtenı-akewtış güneş doğmak
tizi akewtı güneş doğdu
tizi awa şiyayenı-şiyayış güneş batmak
tizi dı güneşte
tizi eştenı-eştış güneş doğmak
tizi erzeno 1-yalan söyliyor, 2-osuruk atiyor
tizi şi awa güneş battı
tizi keno osuruyor
tizi kerdenı-kerdış osurmak
tizi ra güneşten
tizi vero güneşin önünde
tizi 1-güneş, güneş ışını, 2-osuruklar
tizker 1-mecazi: yalancı, palavracı, çok atıp tuturan, 2-osurukçu, osuruklu, osurgan
tizok çok osurana derler
tizya rona güneşin önüne indirdi
tizya güneşte, güneşin önünde
tizık 1-osurukçuk, 2-çifte atma
tizıki eştenı-eştış çifte atmak
tizıki kewtenı-kewtış çifte atmaya başlamak
tizıki mec; eşeğin anırıp tekmik atması
tizın 1-güneşli, 2-osuruklu
tizıno 1-güneşlidir, 2-osurukludur (eril)
tizına osurukludur (dişil)
to a koti ra arda sen onu nerden getirmişsin?
to ay dı çıçi di sen onda ne gördın (dişil)
to dest ra yeno senin ellinden gelir
to dı mend sende kaldı
to dı verda sende bıraktı
to dı sende
to ê nêdi sen onları görmedin?
to ey dı çıçi di sen onda ne gördün (eril)
to eyb kerd sen ayıp ettin
to kerdenı-kerdış ayran vb şeyleri soğutmak için kaşıkla karıştırmak, bir kaptan diğer bi kaba boşaltmak, ayındırmak
to kerdenı-kerdış ayran, çorba vs şeyleri soğutmak için karıştırmak
to o di sen onu gördün?
to o nêda ey sen onu ona vermedin?
to o niyard sen onu getirmedin?
to ra nêbo senden olmasa
to ra senden
to rê va sana söyledi
to rê vana sana söylüyorum
to rê weşo se sana iyiyse?
to rê sana
to u eya sen ve o
to va sen dedin
to ya şı seninle gitti?
to ya piya seninle birlikte
to ya seninle
to yo mend sende kaldı
to yo verda sende bıraktı
to yo sende
to 1-sen, seni, sana, 2-yoğurt vb şeylerin kaymağı, 3-karıştırma
tobe (tewbe) tövbe, yapmamak için yemin etme
tobe bo tövbe olsun
tobe dayenı-dayış yemin ettirmek, tövbe ettirmek
tobe kerdenı-kerdış tövbe etmek
tobe bir daha yapmamak için yemin etme
tobekar tövbe etmiş olan
tobekara tövbelidir, tövbekardır (dişil)
tobekarinı tövbekarlık
tobekaro tövbekardır (eril)
todaye 1-batırılıp çıkartılmış olan, 2-karıştırılan
todayenı-todayış 1-batırıp çıkarmak, 2-sıtıl vb şeylerde sıvı şeyleri karıştırmak, kepçeyle havalandırmak, küpüğünü almak, 3-birbirine dolamak, birbirine sarmak
tofan bıyayenı-bıyayış tofan olmak
tofan pırodayenı-pırodayış tofan vurmak
tofan qılaya tufan kalktı
tofan qılayna tufan kaldırdı
tofan qılaynayenı-qılaynayış tufan koparmak, kaldırmak
tofan qılayneya tufan kalktı
tofan to ro guno tufan sana deysin
tofan vara tufan yağdı
tofan tufan, afet, felaket
tofanın tufanlı
tok sıva
tok kerdenı-kerdış sıvamak
tokmê pêser kerdenı-kerdış üst üste yığmak, bir arada toplamak
tokme rıjnayenı-rıjnayış döküm dökmek
tokme 1-bir yere eşya döküp yığma, 2-döküm, 3-ayran çorbası yapımında kullanılan kaynatılmış buğday
tokmeyinı dökümcülük
tokmeyın dökümlü
toknayenı-toknayış sıvamak
tol 1-intikam, 2-acımsı, acı (badem acısı), 3-intikam, 4-başıboş
tol biyayenı-biyayış 1-başıboş olmak, serseri serseri gezmek, iş yapmamak, 2-acımsı olmak, acılaşmak
tol bıyayenı-bıyayış 1-boş olmak, serseri serseri gezmek, 2-acımsı olmak, acılaşmak
tol eştenı-eştış 1-buzun çözülmesi, toprağın gevşemesi, sürüme gelmesi, 2-karpuz vb bitkilerde kol atma durumu, yayılma
tol gırotenı-gırotış intikam almak
tol kerdenı-kerdış acımsılaştırmak
tol tazi 1-bir dişinin kendi cinsinden olmayan başka bir cins hayvandan peydahladığı piç, 2-dişi tazinin başka bir cins köpektan peydahladığı yavru, 3-hiç bir şeyi olmayan, haylaz, boş gezen
tol 1-başı boş, iş yapmayan, serseri, işe yaramiyan, haylaz, 2-homusexüel, götveren, 3-dişi, oruspu, 4-acı, badem acısı, 5-boş, çıplak, 6-kol (karpuz vb şeylerin kolları), 7-tohumlu bitkilerde tohum kapuğunun soyulması, filizlenmesi
tolan yağma, talan
tolan kerdenı-kerdış yağmalamak
tolaz serseri serseri gezen, kız kadın peşinden dolaşan, iş yapmayan, haylaz, boş gezen sokak çocuğu
tolazinı haylazlık, başıbozukluk, serserilik
tolazey haylazlık, serserilik, başıbozukluk
tolaza serseridir, tolazdır (dişil)
tolazo serseridir, haylazdır (eril)
tolde dı nımıtenı-nımıtış gizli ve sapa bir yerde saklamak
tolde dı gizli bir yerde
tolde gizli ve saklı yer
tolê xo mı gırot intikamımı aldım
tole kabuk (yumuşak ve ince kabuk)
tolerans (Fr) 1-hoşgörü, müsamaha, 2-işlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı
toleransli toleranslı
toley porteqalı portakal kabuğu
tollık yağda kızartılıp yenilen bir ot, kümeç, ebe gümeci
tolo 1-acıdır, 2-homosexüeldir, 3-serseridir
toltazi 1-oruspu anlamında, 2-serseri, başıboş gezen, haylaz, soytarı anlamında kaba bir sövme sözü
tolık-tolıkı yaprakları yemek yapılıp yenilen bir ot, ebe gümeci
tomafil taksi, oto
tomafilı otomobil, motorlu taşıt vb
toman kilot
tomar (Ar) dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kağıt
tomar avuç dolusu
tomarê perey avuç dolusu para
tomast Kaymak
tomatêsi domatesler
tombala (Fr) torbadan numaralı taşlar çekilerek oynanan bir oyun
tomet (eyb) ayıp
tomet bıyayenı-bıyayış 1-ayıp olmak, 2-hoş görülmemek, 3-yasak olmak
tomet kerdenı-kerdış 1-ayıplamak, 2-çok görmek, 3-yasaklamak
tomet kerdoğ 1-ayıplayan, 2-çok gören, 3-yasaklayan kimse
tomet 1-yasak, yasaklama, men edilme, 2-ayıp, ayıplama, töhmet, 3-çok görme, 4-uygun
tometey 1-ayıplanma, 2-hoş görülmeme, yasaklanma, yasaklık
tomobilı otomobil, motorlu taşıt vb
tomofil otomobil, motorlu araç
tompız yuvarlak, ucu topuzlu sopa vb
tompızın topuzlu
tomsonı makineli bir silah
ton (Fr) 1-bin kilogramlık ağırlık birimi, 2-insan veya çalgı sesinin yükseliş veya alçaklık derecesi
ton kıvam
tonê xele bir ton buğday
tona "seni sikeyim"
tonaj (Fr) bir taşıtın alabildiği ton miktarı
tonayenı-tonayış af buyur "(seni) sikmek"
tondê xo dı ro kıvamındadır
tonê hezar kiloyo bir ton bin kilodur
tonê bir ton
tonêna bir tondur
tonik (Fr) 1-organları uyandıran ve güçlendiren (ilaç), 2-içkilere katılan sıvı madde
tonna bir ton daha
tonqe 1-toka, 2-tokalaşmak
tontırdiyot tentürdiyot
tontırot tentürdiyot
tonı ton
tonık dıryaye cebi yırtık
tonıkı (tünıkı) cep
tonıkın cepli
top biyayenı-biyayış bir araya toplanmak
top kay kerdoğ top oynayan kimse
top keno topliyor
top kerd topladı
top kerdenı-kerdış toplamak, bir araya yığmak
top top yuvarlak yuvarlak
top u tıfıng top ve tüfek
top yekün toplu olarak, toplam olarak, eksiksiz
top 1-havan topu, 2-top, fotbol, 3-kumaş kalıbı, sarması, 4-mecazi: felakete uğramak, bela başına gelmek, 5-mecazi: homoseksuel (götünü verene derler), 6-toplama, toplamak, 7-yuvarlak, toparlak
topa çiteki ince kumaş topu
topa kaykerdenı-kaykerdışi oyun oynama topu
topa pırti kumaş topu
topa qumaşi kumaş topu
topac topaç
topal biyayenı-biyayış topal olmak, topallanmak
topal kerdenı-kerdış topal etmek, bir yerini kırmak
topal aksayan, ayaklarında sakatlık veya kısalık olan canlıya derler
topalek hafifçe topal olan, aksayan
topaley topallamak, topallık
topalo topaldır (eril)
topala topaldır (dişil)
topçıyo topçudur
topê pêser kerdenı-kerdış bir araya toplamak
topi teqnay top patlatılar
topi to ro gunê top sana değsin, mecazi: felakete uğrayasın
topiyê erzênê top atıliyor
topliyê toplu iğne
topografya (Fr) kara parçasının bütün özeliklerini kağıt özerine geçirme işi
topoloji (Fr) geometrik cisimleri inceliyen geometri dalı
toptan mal rotenı-rotış toptan mal satmak
toptan toplu olarak, tümüyle, bütünüyle
toptanci toptancı
toptancinı toptancılık
toptancılığey toptancılık
topı kay dayenı-dayış top oynatmak
topı kay dayoğ top oynatan kimse
topı kaykerdenı-kaykerdış top oynamak
topık ucu toparlak olan nesne
topıx (palişna) topuk
topıxê lıngı ayak topuğu
topız ucu toparlak olan araç, topuz
toq kerd cı mıl tasma boynuna taktı
toq köpeklerin boynuna takılan şişli tasma, halka
toqa (‹t) el sıkışma
toqa kerdenı-kerdış tokalaşmak, el sıkışmak
toqa tasma, toka
toqan tasmaları
toqê laneti lanet halkası, tasması
toqê nahleti lanet tasması
toqe kerdenı-kerdış tokalamak
toqe 1-toka, saçı sabit tutmak veya süs için takılan araç, 2-tasma
toqeyın 1-tokalı, 2-tasmalı
toqmak kerdenı-kerdış tokmaklamak
toqmak tokmak
toqmaq tokmak
toqmaqcinı tokmakcılık
toqmaqın tokmaklı
toqna bir tasma daha
toqı (tewqı) ekmek pişirme sacı
toqıf bırnayoğ tefkif kesen
toqıf bıyayenı-bıyayış tevkif olmak
toqıf kerdenı-kerdış tevkif etmek
toqıf tevkif
toqıfê cı bıryayenı-bıryayış tevkif edilmek, tevkifi kesilmek
toqın 1-tasmalı, 2-çemberli
tor u pence akıntı ve pençe
tor sık gözlü ağ
tora senden
toramend mec
soğa kalasın, senden kala
toramende mec; senden kala, soğa kalasın
toraq vıraştenı-vıraştış çökelek yapmak
toraq çökelek
toraqcinı çökelekcilik
toraqi torak veya peynirden yapılan börek vb ekmek
toraqın çökelekli
torbe torba
torbe kerdenı-kerdış torbalamak, torbaya koymak
torbek küçük torba, torbacık
torbeyinı torbacılık
torbeyın torbalı
torbık torbacık, küçük torba
torcıle ufak taneli dolu
torê çıçi sana ne?
torê gı sana göre
torê kı sana göre
torê sana
tore 1-küçük torba, 2-türe, gelenek
toreyın 1-torbalı, 2-türelerle ilgili
torg-torgı dolu (yağan dolu)
torgı cı şanayenı-şanayış dolu vurmak
torgı da pıro dolu vurdu
torgı pıro dayenı-dayış dolu vurmak
torgı varayenı-varayış dolu yağmak
torgı varena dolu yağiyor
torgı varnayenı-varnayış dolu yağdırmak
torgın dolulu
torjên (torzin) balta
torjıle biraz iri olan dolu
torn torun, çocuklarının çocuğu
torna (‹t) metal eşyalara biçim veren ve onları işleyen makina
torna kerdenı-kerdış tornalamak
tornaci tornacı
tornacılığey tornacılık
tornawida (‹t) vidaları sıkmak veya çıkarmada kulanılan ucu yassı düz alet
tornawidayın tornavidalı
tornaxane torna işleri yapılan yer, atelye
torpi ağaç veya metallerin kabasını almaya yariyan uzun dişli eğe
torpido (‹ng) torpil atmaya yarar, küçük ve çok hızlı giden savaş gemisi
torpil (Fr) savaş gemilerinde su altı silahı olarak kulanılan büyük bomba
torpil bıyayenı-bıyayış torpil olmak
torpil kerdenı-kerdış torpil yapmak, torpil etmek
torpil kerdoğ torpil yapan kimse
torpil vıraştenı-vıraştış torpil yapmak
torpil kayırma, arka çıkma
torpila torpil ile
torpilinı torpilcilik
torpilın torpilli
torpiyın dürpülü
torr-torrı ağ, file
torsele dolu (yağan dolu)
torsin balta
torta (‹t) üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta çeşidi
tortü (Far) çökelme sonunda bir sıvının dibine çöken katı madde, çökelti
torüm deve yavrusu
torvık torba
toryüm (Fr) bir element adı
torzên balta
torzen balta
torzêna baltayla
torzin bena baltalanırım, baltalaniyor
torzin balta
torzincinı baltacılık
torzinın baltalı
torziyinı baltacılık
torzıle varayenı-varayış dolu yağmak
torzıle büyük dolu, iri dolu
torı eştenı-eştış ağ atmak, ağ germek
torın 1-babayiğit kişi, delikanlı, 2-torun, çocuklarının çocuğu
tost (‹ng) yağ sürülerek veya peynir katılarak özel makinesiyle kızartılan ekmek dilimi
tosı bardak, su içme bardağı
tosê awı bir tas su
total (Fr) bütünsel
totaliter (Fr) demokratik hak ve özgürlüklerini baskı altında tutan, demokratik olmayan devlet düzenı
totık 1-akıl, eksik akıl, az akıl, 2-mec: anüsın deliği, götün deliği, 3-sıvilce, 4-fes (kadınlar giyer)
totıkı nayenı-nayış mecazi manada, götünü sikmek
totıkın 1-sivilceli, 2-anüslü, 3-fesli
tov tohum
tovê jahri zehir tohumları
tover şı senden önce, sen gelmeden gitti, biraz önce gitti
tover 1-senin ellinden, 2-senin yüzünden, 3-senin önünden
tovık 1-sıvilce, 2-mec; anüs deliği
tovıkı nayenı-nayış mecazi manada, götünü sikmek
tovıkın 1-sivilceli, 2-anüslü
towa 1-bir şey, 2-ağrıdı, incidi
towa nêbeno bir şey olmaz
towatenı-towatış ağrımak, sızlamak
towbe bo tövbeler olsun
towbe dayenı-dayış tövbe ettirmek, yemin içirmek
towbe kerdenı-kerdış tövbe etmek
towbe işlediği suçtan pişmanlık duyma, bir daha işlememeye karar verme
towbekar tövbekar, tövbeli, tövbe etmiş kişi
towbeli tövbeli
toweno ağriyor, inciyor
towkelli tevvekeli, sağı solu belli olmayan kişi
towkelü tealla işi Allaha havale etmek, oluruna bırakmak
towla tavla, etrafı tahta, direk veya çitle çevrili ahır
towqe saç tokası
towqifê cı bırnayenı tevkifini kararlaştırmak
towqı (tewqı) üzerinde ekmek pişirme sacı
towqıf biyayenı-biyayış tevkif edilmek, tutuklanmak
towqıf kerdenı-kerdış tevkif etmek, tutuklamak
towqıf tevkif
towre (tewre) torba
towre xo mıl kerdenı mecazi: dilenmek, parsel toplamak
toğ kerdenı-kerdış besi için beslemek
toğ besli, besili, etli butlu, beslenmiş olan
toğanmış bıyayenı-bıyayış dokunmak
toğanmış dokunma
toğe toka, tasma
toğecinı besicilik
toğey beslilik, tokluk
toğeyinı besicilik
toğeyın tasmalı, tokalı
toğli besili, toklu
toğtor doktor
toğtorey doktorluk
toğtorinı doktorluk
toğım dayenı-dayış tohum vermek
toğım dı tohumda
toğım eştenı-eştış toğum atmak, tohum serpmek
toğım gırotenı-gırotış tohum almak
toğım karıtenı-karıtış tohum etmek
toğım karıtoğ tohum eken
toğım kerdenı-kerdış tohumlamak, tohum tarlaya atmak
toğım pıroşanayenı-pıroşanayış tohumlamak, tohum serpmek
toğım ra tohumdan
toğım rıjnayenı-rıjnayış tohumlamak, tohum atmak
toğım 1-bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bitki oluşturan tane, tohum, 2-soy, sop, döl, nesil, sülale
toğımci tohumcu
toğımcinı tohumculuk
toğımê xeli buğday tohumu
toğıminı kerdenı-kerdış tohumculuk yapmak
toğıminı tohumculuk
toğımiya tohumla
toğımlıx 1-tohumluk, 2-tohumluk (döleme için beslenen hayvan, damızlık)
toğımın tohumlu
toğıno beslidir
toy 1-az, biraz, birazcık, bazı, 2-acemi, gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan
toya 1-acemidir (dişil), 2-seninle
toya şı seninle gitti
toyo acemidir (eril)
toy toy bi rınd biraz biraz iyi oldu
toy toy azar azar, biraz biraz
toyn (tayn) biraz, bazıları
toynekê birazcık, azıcık
toz bıyayenı-bıyayış toz olmak
toz düman toz duman
toz gırotenı-gırotış toz tutmak, tozlanmak
toz kerdenı-kerdış 1-mecazi: mana aramak, sebep bulmaya çalışmak, 2-tozutmak
toz kerdoğ toz yapan, tozıtan
toz nêkerê 1-mana aramamak, 2-tozutmamak
toz qılaynayenı-qılaynayış toz koparmak
toz qılaynayoğ toz koparan kimse
toz tebax toz toprak
toz u düman toz duman
toz u dümani bındı verda toz dumanın altında bıraktı
toz werzanayenı-werzanayış heybetli olmak, toz kaldırmak
toz toz
tozan toz, tozlama, tozlu, toz kalkmak
tozci toz toplayan kimse
tozlan kerdenı-kerdış meydan okumak
tozlan 1-tozıtma, tozıtmak, 2-mecazi: meydan okumak, kavga çıkarmaya çalışmak
tozık 1-bir ot adı, 2-tozlu
tozıke rüzgarın sürüklediği ufak kar taneleri
tozıl düman toz duman
tozın tozlu
tozıney tozlu olma durumu
tü kerde tükürmüş olan
tü kerdenı-kerdış tükürmek
tü ri kerdenı-kerdış yüzüne tükürmek
tü, sıfatê to rê tuh senin sıfatına
tü 1-dut, 2-tü, tüh, tükürme
tüalet abdesthane
tüba (Ar) cennette bulunduğuna inanılan büyük bir ağaç
tüba (Fr) nefesli bir çalgı
tüberkuloz (Fr) verem, ak ciğer hastalığı
tüdırıkı dikenli çalı tutu
tüfan (Ar) Nuh Peygamber zamanında yağdığı ve bütün dünyayı su altında bıraktığı şiddetli yağmur, tufan
tüş (Fr) piyano, daktilo vb makinelerde parmak vurulan yerlerin adı
tüşk bir yaşını doldurmuş oğlak, teke
tüh kerd ridê cı yüzüne tükürdü
tüh ri kerdenı-kerdış yüzüne tükürmek
tüh ridê to tüh senin suratına
tüh 1-tükürme, 2-yazıklar olsun, "vah vah" anlamında bir sözcük
tühaf (Ar) 1-alışılmamış, yabancı, 2-şaşılacak, garip, 3-güldürücü, gülünç
tühafiye (Ar) çorap, mendil gibi giyime ve kurdele, dantel gibi giysi süsüne yarar şeyler
tühafiyeci tuhafiyeci
tühafiyecinı tuhafiyecilik
tüj bı sivriydi
tüj bıyaye sivrileşmiş olan
tüj bıyayenı-bıyayış sivri olmak, sivrileşmek
tüj kerde sivrileştirilmiş olan
tüj kerdenı-kerdış keskin etmek, sivrileştirmek
tüj kerdoğ sivrileştiren
tüj 1-ucu sivri, 2-keskin
tüjey keskinlik, sivrillik
tüjinı sivrilik
tüjo sivridir
tüjıkın ucu sivri olan
tüjın sivrili
tüjıney sivrilik, keskinlik
tükan dükkan
tükancinı dükkancılık
tükanın dükkanlı
tükı tükür
tül kaykerdenı-kaykerdış çelik çomak oynamak
tül çelik çomak oyunu ve o oyunun çubuğu
tülle tuğla
tülümba tulumba
tülümbayın tulumbalı
tülyüm (Fr) bir element adı
tülık erkeklerin alın özerinde bıraktıkları kakül, perçem, yele
tülıkê pori saç kakülü, yele
tülıkın perçemli, kaküllü, yeleli
tülımba tulumba
tülımbayın tulumbalı
tülımı tulum
tüm dayenı-dayış tüm vermek
tüm kerdanı-kerdış tümlemek
tüm 1-tüm, bütün, bir bütün, hepsi, 2-tam, tamam, 3-bir kökten çıkan ot vb şeylerin tutamı, 4-tümsek
tüman don, şalvar, kilot, şort
tümani donlar, kilotlar
tümanın kilotlu, donlu
tümê cı hepsini, tümünü
tümê erdi yerin tamamı
tümekı tükürme
tün bıyaye acı olmuş olan
tün bıyayenı-bıyayış acı olmak
tün kerde acı yapılmış olan, acılaştırılan
tün kerdenı-kerdış acı yapmak, acılaştırmak
tün kerdoğ acılaştıran
tün werdenı-werdış acı yemek
tün acı, biber acısı
tünç bakır, çinko ve kalay alışımı, bronz
tünc tunç maddeni
tünccinı tunçculuk
tüncık kız ve kadınların bırakmış oldukları kakül, ön tarafta alın üstüne bırakılan saç kakülü
tüncın tunçlu
tüncının tunçlu
tünel tünel
tünelbana tünelbana, taşıtların yer altı hatı
tünelı tünel
tüney acılık, acı olma durumu
tüneya cı acısı, acılığı
tüninı acılık
tünj tunç maddeni
tünno acıdır
tünık-tünıkı cep
tünıkci cepkesen, yankesıci, cepci
tünıki cepler
tünıkın cepli
tünın acılı
tür eşte tur atmış olan, dolaşmış olan
tür eştenı-eştış tur atmak, gezinti yapmak, dolaşmak
tür vıjyayenı-vıjyayış gezintiye çıkmak
tür 1-dolaşma, gezinti, 2-devir, 3-sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş, 4-taze ağaç dalı
türan (Far) turancıların dünyadaki bütün türklerin birleştirilerek kurmayı amaçladıkları devletin adı
türanci turancılık yanlısı
türancinı turancılık
türancılığey turancılık
türani (Yün) askeri rejim
türani turanlı
türdê hirını dı üçüncü turda
türê dıdını ikinci tur
türfanda (Far) mevsimin başında ilk yetişen, ilk ortaya çıkan (meyve vs:)
türfandacılığey turfandacılık
türşı (Far) tuzlu su veya sirkede bırakılarak özel kıvama getirilmiş sebze veya meyve
türşıyın turşulu
türi pamuktan yapılan ufak tefek şeyler
türist (Fr) dinlenmek, gezmek, eylenmek, tanımak için geziye çıkan kimse
türistey turistlik
türisti turistler
türistinı turistlik
türisto turisttir
türizm (Fr) dinlenmek, eğlenmek, tanımak, görmek amaciyle yapılan gezi
türizımcılığey turizmcilik
türna avrupa ve kuzey afrikada toplu olarak yaşiyan göçebe, iri bir kuş
türne (Fr) bir yerden başka bir yere gösteri için giden sanatçıların gezisi
türnowa (Fr) oyuncu veya sporcular arasında sırayla yapılan yarışma dizisi
türr yenilen otların hepsi, yeşillik
türre bi kızdı
türre biyayenı-biyayış kızmak
türre kerdenı-kerdış kızdırmak
türre 1-kızmak, 2-paranın resim olan tarafı
türsil bir temizleme maddesi
türta (‹t) üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta çeşidı
türük torba, omuz çantası
türınci (Far) turunç rengi, kızıl sarı
türıncı (Far) turunçgillerden kışın yapraklarını dökmeyen bir ağaç
tüsk tekke, bir yaşına girmik keçinin erkeği
tüt u pıt erkek ve kız bebek
tüt bir yaşını aşmamış erkek çocuk, bebek
tütanaq (Tr) meclis, kurul, mahkeme ve diğer resmi yerlerde söylenen sözlerin aynen yazıya geçirilmesi, zabıtname
tütek bebek, bebekcik
tütekan bebekleri
tütekê bir bebekcik
tüteki bebekcikler
tütekı bebek, bebekcik
tüti bebekler
tüto erkek çocuk bebektir
tütqal kerdenı-kerdış tutkallamak
tütqal yapıştırıcı bir madde
tütı bebek
tütık-tütıkı 1-çıban, 2-düdük, 3-honi şeklinde başlık, külah
tütın karıtenı-karıtış tütün ekmek
tütın tütün
tüw dut
tüwalet (Fr) tualet
tüwalet kadınların gece toplantılarında giydikleri gösterişli giysi
tüwê belqazi siyah dutlar
tüwê dahlek ahududu dutları
tüwêr-tüwêrı dut ağacı
tüwêra belqazi siyah dut ağacı
tüxamiral (Tr) deniz kuvvetlerinde en küçük rütbeli amiral
tüxay (Tr) alayla tümen arasında bir birlik
tüxbay (Tr) tuğay komutanlığı yapan albay
tüxgeneral (Tr) orduda en küçük rütbeli general
tüxla duvar örmekte kullanılan ve özel ocaklarda pişirilen balçık
tüxlaci tuğlacı
tüxlacinı tuğlacılık
tüy rıjnayenı-rıjnayış dut devşirmek
tüy siyay kara dut, siyah dut
tüy sıpey beyaz dut
tüy-rentüy siyah ve iri habeli dut
tüy dut, dutlar
tüydırıki dikenli çalı tutları
tüyê cı kerdenı-kerdış kendisine tükürmek
tüyê ridê cı kerd yüzüne tükürdü
tüyê ridê cı kerdenı-kerdış yüzüne tükürmek
tüyêrı dut ağacı
tüywışki kuru tut
tüyın dutlu
tüz bı 1-acıydı, 2-sivriydi
tüz bıyaye 1-sivrileşmiş olan, 2-acı olmak
tüz bıyayenı-bıyayış sivri olmak, sivrileşmek
tüz kerde sivrileştirilmiş olan
tüz kerdenı-kerdış 1-keskin etmek, sivrileştirmek, 2-acılaştırmak
tüz kerdoğ sivrileştiren
tüz 1-acı, biber acısı, 2-sivri, keskin
tüzey keskinlik, sivrillik
tüzinı 1-sivrilik, 2-acılık
tüzo 1-acıdır, 2-sivridir
tüzık su kenarlarında olan bir ot çeşidi, yarpuz otu
tüzıkın ucu sivri olan
tüzın 1-acılı, 2-sivrili
tüzıney sivrilik, keskinlik
tu kerdenı-kerdış tükürmek
tu 1-tükürme, salya atma, 2-sen
tub 1-tüp, 2-tıb
tuba ipragazi ipragaz tüpü
tuba melhemi krem tüpü
tuba ocaxi ocak tüpü
tuberkuloz (Fr) verem
tucar tüccar
tucaret kerdenı-kerdış ticaret etmek
tucaret ticaret
tucaretey kerdenı-kerdış tüccarlık yapmak
tucarey tüccarlık
tucarinı kerdenı-kerdış tücarlık yapmak
tucarinı tücarlık
tuccar (Ar) ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir
tuccaretey ticaret etmek
tuccarey tüccarlık
tuccarinı kerdenı-kerdış tücarlık yapmak
tuccarinı tücarlık
tuf kerdenı-kerdış tükürmek
tuf tüf
tufenglıx tüfek konulup saklanılan yer
tufengxane tüfek yapılan yer
tufengı (Far) uzun namlulu ateşli bir silah
tufong tüfek
tufıngı tüfek
tuşk teke, keçinin erkeği
tuhmet (Ar) birini suçlama, kabahat, töhmet
tujar tüccar
tujaret ticaret
tukes hiç kimse
tul (Fr) çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma
tulbend (far) pamuktan, ince ve seyrek dokunmuş hafif ve yumuşak bez ve bu bezden yapılan baş örtüsü
tulbendı baş örtüsü
tulumba tulumba
tum tüm, bir bütün, hepsi, tamamı vb
tumamiral (Tr) deniz kuvvetlerinde tümgeneralın dengi olan amiral
tumen (Tr) tuğayla kolordu arasında yer alan birlik
tumleci tümleçler
tumur (Fr) ur
tunel (‹ng) 1-bir yandan öbür yana geçebilmek için yer altında açılan yol, 2-çevresi kapalı yol
tunelbana yer altında açılan tren vb taşıtların geçtiği hat, yer altı hattı
tunelı tünel
tunelın tünelli
tup (Fr) 1-türlü işlerde kulanılan bir ucu kapalı cam boru, 2-içine krem, diş macunı vb maddeler konulan kapaklı, plastik veya metal kap, 3-gaz tüpü
tur çeşit, tür, nevi
turban (Fr) ince kumaştan yapılmış bir baş sargısı, örtüsü
turbedar (Ar) türbe bekçisi, türbede hizmet gören kişi
turbı (Ar) mezar, mezar yapısı
turbı aşanayenı-aşanayış mezar kazmak
turbı kerdenı-kerdış mezara koymak
turbı vıraştenı-vıraştış mezar yapmak
turdê cı dı türünde
ture töre, gelenek
turki türkçe
turli turli türlü türlü
turli türlü
turvı aşanayenı-aşanayış mezar kazmak
turvı kerdenı-kerdış mezara koymak
turvı vıraştenı-vıraştış mezar yapmak
turvı mezar, mezar yapısı
tusk teke, keçinin erkeği
tutun bileşiminde nikotin bulunan otsu bir bitki
tutın karıtenı-karıtış tütün ekmek
tutın bileşiminde nikotin bulunan otsu bir bitki
tuwa 1-birşey, 2-ağrıdı, acıdı
tuwalet tualet
tuwêr-tuwêrı tut ağacı
tuxte okka, ağırlık ölçüsü
tuy dut, dutlar
tuu yuh olsun anlamınada
tuyêr dut ağacı