şa biya sevindım, neşelendım, gururlandım
şa biyayenı-biyayış sevinmek, neşelenmek, gururlanmak
şa bo şad olsun
şa bı sevindi, neşelendi, gururlandı
şa bıkero 1-yapabildimi?, 2-şad etsin, 3-sevindirsin
şa şıro gidebildi, gidebildimi?
şa kerde sevindirilmiş, neşelendirilmiş, mutlu kılınmış olan
şa kerdenı-kerdış sevindirmek, neşelendirmek, gururlandırmak, mutlu kılmak, memnun etmek
şa nêbı sevinmedi, mutlu olmadı, neşelenmedi
şa nêbıyayenı-nêbıyayış sevinmemek, neşelenmemek
şa 1-yapabildi, edebildi, 2-sevinme, neşelenme, mutluluk, sevinç, neşe, gurur, 2-padişah, şah, kral
şaad şahit
şaad bıyayenı-bıyayış şahit olmak, tanık olmak
şaad kerdenı-kerdış şahit yapmak
şaade şahit, tanık
şaadey şahitler, şahitlik
şaadeyinı şahitlik
şaadinı şahitlik, tanıklık
şab şap, çimento şerbetiyle şap çekmek
şab kerdenı-kerdış şaplamak, çimento şerbetiyle betonlamak
şaban (Ar) üç aylardan ikincisi, şaban ayı
şaban bir erkek ismi
şabê sevinin, şenlenin, neşelenin
şabeweş cana yakın kişi, sempatik
şabeweşa cana yakındır (dişil)
şabeweşey cana yakınlık, sempatik
şabeweşinı cana yakınlık
şabeweşo cana yakındır (eril)
şabey cı şiması
şabey cı şınê pêser şimaları birbirine benziyor
şabey yüz hatları, şima
şablon (Alm) şamlon
şabo sevinsin, şenlensin, neşelensin
şabık kakül, saç perçemi, önde bırakılan saç kakülü
şaçma saçma
şaçmey saçmalar
şad 1-sevinme, sevinçli, neşeli, gururlanmak, neşelenmek, 2-şad, ruhu şad olsun, 3-aht olsun
şad bo şad olsun
şad bı sevindi, neşelendi
şad bıyayenı-bıyayış sevinmek, neşelenmek, şad olmak
şad kerdenı-kerdış sevindirmek, neşelendirmek
şada şahit, tanık (dişil)
şade biyayenı-biyayış şahit olmak, tanık olmak
şade bı şahitti
şade kerdenı-kerdış şahit yapmak
şade şahit, tanık (eril)
şadeyinı şahitlik
şadelığey şahitlik
şadeya şahittir (dişil)
şadeyo şahittir (eril)
şadetname 1-diploma, bitirme belgesi, geçiş belgesi, 2-şehadetname, şahitlik belgesi
şadew şahit, tanık
şadewa şahittir, tanıktır (dişil)
şadewinı şahitlik, tanıklık
şadewinı kerdenı-kerdış şahitlik yapmak
şadewo şahittir, tanıktır (eril)
şadey şahitler, tanıklar
şadeya zürkerı yalancı şahit (dişil)
şadeya şahittir (dişil)
şadeyina bı peran paralı şahitlik
şadeyina vengı boş şahitlik, boş tanıklık
şadeyina zürkerı yalancı şahitlik
şadeyinı kerdenı-kerdış şahitlik yapmak, tanıklık yapmak
şadeyinı şahitlik yapmak, tanıklık yapmak
şadeyo rote satılmış şahit, satılmış tanık
şadeyo zürker yalancı şahit (eril)
şadeyo zürın yalancı şahit, yalancı tanık
şadeyo şahittir, tanıktır (eril)
şadinı kerde şahitlik yapmış olan
şadinı kerdenı-kerdış şahitlik yapmak, tanıklık yapmak
şadinı kerdoğ şahitlik yapan kimse
şadinı şahitlik
şadırwan (Far) çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubeli veya açık havuz
şafaq (Ar) güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
şafaqê rew sabahleyin erken
şafi Müslümanlığın dört mezhebinden bir tanesi
şafinı şahfilik
şafıyinı şahfilik
şaş biyo şaşırmış, şaşkın
şaş bıyayenı-bıyayış şaşırmak
şaş diyayenı-diyayış hatalı görmek, yanlış görmek
şaş şiyayenı-şiyayış şaş gitmek, eğri gitmek
şaş kerdenı-kerdış 1-şaşırmak, şaşırtmak, sersemleştirmek, 2-hata yapmak, yanlış yapmak
şaş kerdo hata yapmış, şaşırmış
şaş mendenı-mendış şaşmak, acayibına gitmek, hayret etmek
şaş ray şiyayenı-şiyayış eğri yol gitmek
şaş 1-eğri, 2-yanlış, yanlışlık, hatalı, hatalı, yanılma, yanılgı, yanılan, hata yapan, 3-şaşkın, 4-şaşı, eğri gözlü
şaşa 1-egridir, 2-şaşıdır, 3-hatalıdır, yanlıştır (dişil)
şaş biyayenı-biyayış şaşı olmak, şaşırmak, hata yapmak
şaşekçewt egri büğrü, şaşı ve eğri
şaşey mekı hata yapma, yanlış yapma
şaşey 1-şaşılık, 2-eğrilik, yanlışlık, hata yapma durumu
şaşeya cı vıjiyê hatası çıktı, yanlışı çıktı
şaşeyey yanlışlık, hatalılık
şaşeyinı yanlışlık, hata yapma durumu
şaşi 1-hata, yanlışlık, 2-şaşı, eğrilik
şaşinı 1-hata yapma durumu, yanlışlık, 2-şaşkınlık
şaşiyê 1-eğridirler, 2-şaşıdırlar, 3-yanlıştırlar
şaşma saçma, silah saçması
şaşme saçma
şaşmey saçmalar
şaşo 1-egridir, 2-şaşıdır, 3-hatalıdır, yanlıştır (eril)
şaşı 1-şaşı, eğri, şaşı gözlü (dişil), 2-sarık
şaşıkı sarık
şagül şakül
şagırt (Far) 1-öğrenci, 2-çırak
şagırtey çıraklık, şagırtlık
şagırtinı çıraklık
şah (Far) 1-atın ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması, 2-şah, kral, padişah
şahab (Ar) akan yıldız
şahadet (Ar) 1-tanıklık, şahitlik, 2-ülkesi uğruna ölme, şehit olma
şahadetname (Ar+Far) diploma, sertifika, onaylanmış belge
şahane (Far) çok güzel, çok mükemel, üstün nitelikli
şahbaz (Far) çevik ve becerikli, yiğit, kahraman, mert kimse
şahbazinı kahramanlık, yiğitlik
şahbazinı kerdenı-kerdış kahramanlık yapmak, yiğitlik tasarlamak
şaheser (Far+Ar) 1-üstün ve kalıcı nitelikte olan eser, 2-değeri üstün
şahey şahlık, şah olma durumu
şahê ‹rani ‹ran şahı
şahfi (Ar) 1-müslümanlıktaki dört mezhepten biri, 2-şahfi mezhebinden olan kimse
şahfilığey şafilik, şafi mezhebı
şahfinı şahfilik
şahfıyinı şahfilik
şahi roneyê şenlik kuruldu
şahi eğlence, şenlik, düğün dernek, sevinç, neşe
şahid (Ar) tanık
şahid bıyayenı-bıyayış tanık olmak
şahidey kerdenı-kerdış tanıklık etmek
şahidey tanıklık, şahitlik
şahidinı kerdenı-kerdış şahitlik yapmak
şahidinı şahitlik
şahidlığey tanıklık, tanıklık etmek
şahido zürker yalancı şahit
şahin (Far) yırtıcı bir kuş
şahir şair
şahirey şairlik
şahirinı şairlik
şahlül arı kuşu
şahlülk (şalülk) bal arılarını yiyen güzel renkli bir çeşit kuş, arı kuşları
şahmarı şahmaran
şahmerdan (Far) bir çeşit ağır tokmak veya çekiş
şahmerdanı yılanların şahı, yılanların anası
şahne ağanın ortaklarını kontrol eden, ağanın vekili
şahneyinı ağa vekilliliği
şahr-şahrı kefiye, başörtü
şahriye (Ar) türlü biçimlerde kesilerek kurutulan buğday unu hamuru
şahriye antenı-antış şehriye çekmek
şahriye bırnayenı-bırnayış şehriye kesmek
şahriye pıraynayenı-pıraynayış şehriye kavurmak
şahriye ra şorba vıraştenı-vıraştış şehriyeden çorba yapmak
şahriyecinı şehriyecilik
şahriyecı şehriye kesen, kavuran veya satan kişi
şahriyevan şehriye kesen, kavuran veya satan kişi
şahriz (destêşewray) sabaha karşı, tan vakti
şahrı gırêdayenı-gırêdayış kefiye bağlamak, poşu bağlamak
şahrı Zaza halkının başına veya belline doladıkları şal, poşu
şahrıstan şehir
şahrız gece yarısı ile sabah arası
şahsen (Ar) kendi, bizzat
şahsen ez raşt nêvinena şahsen ben doğru bulmiyorum
şahtiya bozuldu, yıkıldı, yığıldı
şahtiyayenı-şahtiyayış bozulmak, yıkılmak
şahtnaye 1-bozulmuş olan, bozulan, 2-yıkılmış olan
şahtnayenı-şahtnayış 1-bozmak, 2-yıkmak, harabeye çevirmek
şahtnayoğ 1-bozan, 2-yıkan
şahtyaye 1-bozulmuş olan, 2-harabeye dönen
şahtyayenı-şahtyayış 1-bozulmak, 2-yıkılmak, harabe olmak
şahtına bozdu
şahtınayenı-şahtınayış bozmak, yıkmak
şahtınayoğ bozucu, bozan
şahtıneno bozuyor
şahwetperest (Ar+Far) cinsel ilişkilerine aşırı derecede düşkün olan
şahzade (Far) padişahların ve oğulllarının erkek çocuklarına verilen san
şahzadelığey şehzade olma durumu
şahzadeyey şehzade olma durumu
şahzadeyinı şehzadelik
şahıd biyayenı-biyayış şahit olmak, tanık olmak
şahıd şahit, tanık
şahıdey kerdenı-kerdış şahitlik yapmak, tanıklık yapmak
şahıdey şahitlik, tanıklık
şahıdinı şahitlik
şair (Ar) 1-şiir yazan kimse, 2-duygulu ve duyarlı kimse
şair biyayenı-biyayış şair olmak, yazar olmak
şairane (Ar+Far) şaire yakışır biçimde
şairey şairlik
şairinı şairlik
şak santraç
şakil kurumuş yapraklar
şakilin kuru yapraklı
şako 1-şapşal, 2-geniş palto
şakul (Ar) duvarın düz gelmesini belirleyen araç, çekül
şakı sevindir
şakıl 1-ağaç kırıntı ve yaprakları, 2-çakıl, 3-çekül, duvarın düzgün çıkmasını belirleyen araç
şal 1-şal, kadınların omuzlarına atıkları örtü, 2-yönden yapılan ve şalvar gibi dikilen bir ayak giyeceği, şalvar
şalbari şalvar
şalbêr (şavlêr) meşe ağaçlarından bir çeşit ağaç, palamut ağacı
şalên şallı, şaldan yapılan
şalge sebze ve meyveler uzun müdet dayansın diye sakladıkları yer
şalge kerdenı-kerdış şalge etmek, saklamak
şalgexane sebze ve meyvelerin saklı bulunduğu yer
şalgey mıroyan armutların şalgesı
şali (far) tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
şali şalvarlar, yönden yapılırlar
şallaga koliyan sırta veya omuzda taşınan odun yükü
şallagı belde, sırta veya omuzda taşınan insan yükü
şalter (Alm) elektrik akımını açıp kapatmaya yarayan cihaz, araç
şalüli arı kuşları, arıları yiyen güzel ve renkli bir cins kuşlar
şalülı arı kuşu
şalwar-şalwari şalvar, şalvarlar
şalwarcinı şalvarcılık
şalwarli şalvar giymiş olan, şalvarlı
şalwarın şalvarlı
şalı dê pıra örtü örtü
şalı kerdenı-kerdış çarşaflamak, çarşafla örtmek
şalı pıra dayenı-dayış çarşafla örtmek
şalı 1-çarşaf, yatak örtüsü, 2-çul
şama kadınların kullandığı motifli kuşak
şamandıra (Yün) şamandıra
şamata (Ar) gürültü, patırtı
şamataci gürültü, patırtı yapan, yaygaracı
şamate vetenı-vetış gürültü çıkarmak
şamateyin gürültülü, şamatalı
şamdan (Ar+Far) üzerine mum yerleştirilen destek, şamdan
şamdanci şamdan yapıı satan kimse
şamdancinı şamdancılık
şamdanlıx şamdanlık
şamekı sevindirme
şami kerdenı-kerdış yemek yapmak, yemek hazırlamak
şami pewtoğ aşçı, yemek pişiren
şami vıraştenı-vıraştış yemek yapmak
şami 1-yemek, yiyecek içecek, 2-akşam yemeği
şamiya bamyi bamya yemeği
şamiya baqlan bakla yemeği
şamiya êni cuma günleri fakirlere verilen yemek
şamiya fasüliyan fasulye yemeği
şamiya şani akşam yemeği
şamiya goşti et yemeği
şamiya goştını rew rewi nêpeyşena etlı yemek çabuk çabuk pişmez
şamiya lobıkan ecıbek yemeği
şamiya maşıkan maşık yemeği
şamiya nıhan nohut yemeği
şamiya yemektir
şamiyan yemekleri
şamiyê 1-yemektir, 2-bir yemek
şampanya (Fr) köpüklü bir şarap çeşidi
şampiyon (Fr) yarışmalarda ilk dereceyi alan, birinci olan, şampiyon
şampiyona (Fr) 1-şampiyonluk yarışması, 2-şampiyondur (dişil)
şampiyoney şampiyonluk
şampiyoninı şampiyonluk
şampiyonlığey şampiyonluk
şampiyono şampiyondur (eril)
şampon şampiyon
şamponey şampiyonluk
şampüan (Fr) saç yıkamada kullanılan sabunlu sıvı
şampıyon şampiyon
şampıyoney şampiyonluk
şampıyoninı şampiyonluk
şamık-şamıkı domates
şamıkan dı domateslerde
şamıkan ra domateslerden
şamıki domatesler
şamıki karıtenı-karıtış domatesler ekmek
şamıkın domatesli
şan (Ar) ün, san, şöhret
şan bı şan akşam akşam
şan bıyayenı-bıyayış akşam olmak
şan dı akşamleyin
şan şan akşam akşam
şan şane akşam akşam, bazı akşamlar
şan gırotenı-gırotış nam almak, ün almak, şan almak, şanlanma
şan ra şan akşamdan akşama
şan u şeref şan ve şeref, ün ve şeref
şan u şerefdê to şan ve şerefine
şan u şerefê kesi insanın şan ve şerefi
şan u şewra akşam sabah
şan 1-akşam, 2-onur, şeref, hasiyet, ün, şan
şana 1-bir akşam daha, 2-vurdu
şana cı vurdu (silah vb şeylerle hedefi vurmak)
şana cı çım gözüne vurdu
şana darı ver 1-ağacın önüne dayadı, 2-ağaçla dövdü
şana miyan içine verdi, bütün riskı gözüne aldı
şana pê 1-birbirine katı, birbirine karıştırdı, 2-birbirine dayamak, yaslamak, 3-birbirini vurdu (silah ile)
şana pêro karıştırdı
şana pıra üstüne serptı
şana ver 1-dayadı, önüne dayadı, destek verdı, 2-önüne döştü, öne geçtı, öncülük yaptı, önden yürüdü
şana xover önüne kattı
şanabı cı vurmuştu, isabet etmişti
şanay pê birbirine katılar, birbirine karıştırdılar, birbirini vurdular
şanayayenı-şanayayış sallanmak, titremek
şanayenı-şanayış 1-sallamak, 2-dayamak, destek yapmak, 3-vurmak, hedefi vurmak, isabet etmek, 4-titremek, 5-karıştırmak, 6-serpmek
şanayne (şanayê) salliyordu
şandar şerefli kişi, ünlü kişi
şandı akşamleyin
şanê cı akşamı
şanê desti el tarağı, parmaklarla bilek arasındaki kemikler
şanê maran 1-kırkayak, 2-yılanların tarağı, 3-yılanların şahı, şanı
şanê pê 1-kurdu, birbirine dayatı, 2-karıştırdı (dişil)
şanê ra akşama, akşama yakın
şanê to xêr iyi akşamlar, akşamın hayırlı olsun anlamında
şane bıyayenı-bıyayış taranmak
şane dı tarakta
şane kerde taranmış olan
şane kerdenı-kerdış taramak
şane kerdoğ tarayan
şane pırodayenı-pırodayış tarak vurmak
şane ra taraktan
şane 1-tarak, 2-ağanın ekinlerine bakan kimse, ağanın vekili, 3-çoban
şanê bir akşam
şanêbiyayenı-nêbiyayış sevinmemek, neşelenmemek
şanekê lıngan ayak tarak kemikleri
şanêmari 1-kırkayak, 2-yılanın tarağı, 3-yılanların şahı
şanên akşamki
şanêndê bir akşam
şaneno cı vuruyor, isabet ediyor
şaney keraşoy tahta veya yılan dişlerinden yapılan hamam tarağı
şaney maran 1-kırkayak, 2-yılanların şahı, 3-yılan tarağı
şaney mari 1-yılan tarağı, yılanın gizli ayakları
şaneya tarakla
şaneyêno sallaniyor, titriyor
şaneyın taraklı
şani rê 1-akşama, 2-tarağa
şani rê çend esto akşama ne kadar var
şani ser akşam üstü, akşam özeri
şanna bir akşam daha
şanname şeref belgesi, ün salma
şano (‹t) (tiyatroda) sahne
şano 1-akşamdır, 2-tiyatro
şano yeno akşam geliyor
şans şans, talih, baht
şansê cı bıyayenı-bıyayış şanslı olmak, şansı olmak
şansê cı gırweyêno şansı işliyor, şansı çalışiyor
şanse cı çıniyo şansı yoktur
şansna bir şans daha
şansın şanslı
şansına şanslıdır (dişil)
şansıno şanslıdır (eril)
şansinı şanslı, şanslı olma durumu
şansızey şansızlık
şantaj (Fr) şantaj, tehdit, korkutma
şantajci şantajcı
şantajcinı şantajcılık
şantajcılığey şantajcılık
şantajey şantajcılık
şantiye (Fr) şantiye
şantur (Fr) erkek şarkıcı
şantuz (Fr) kadın şarkıcı
şanyo akşam üzeri
şanzıman (Fr) motorlu taşıtlarda arabanın hareket etmesini sağlayan dişliler topluluğu, vites kutusu
şanıkı masal, hikaye, mesele
şanıkı vatenı-vatış masal söylemek
şanımı destekliyelim, dayiyalım, önüne verelim
şap şüp birini öperken veya döverken çıkan ses
şap 1-ince kum ve çimento ile yapılan düzgün döşeme sıvası, 2-vuruş veya öpüş sesi
şape yüz hatı
şapey cı yüz hatları
şapey cı pê manenê yüz hatları birbirine benziyor
şapşal (Tr) şapşal
şapqa (Rüs) başa takılan başlık
şapqaci şapkacı
şapqacinı şapkacılık
şapqacılığey şapkacılık
şapqadan şapkalık
şapqalıx şapkalık
şapqawan şapkacı, şapta yapan veya satan kimse
şaq şaq alkış vb şeylerin çıkardığı ses
şaq 1-iki bacak arası, 2-tokat sesi, topraklı damların kenarlarını bir tahta ile döverken çıkan ses
şaqan (saqan) iki bacak arası, baldır bacak
şaqaq göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu yer
şaqşaq alkış
şaqşaqci alkışcı
şaqşaqcinı şakşakcılık
şaqşaqcılığey şakşakçılık
şaqi (Ar) haydut, eşkiya
şaqi bacak, baldır bacak
şaqledani (çepıki) alkış, şakşak
şar bıyayeney halk olmak, milletleşmek
şar bıyayenı-bıyayış halk olmak, milletleşmek
şar 1-halk, 2-yabancı, el, başkası, elalem
şarab (Ar) bir tür alkollu içki
şarab şımıtenı-şımıtış şarap içmek
şarabci şarapcı
şarabcinı şarapcılık
şarabcılığey şarapcılık
şarampol (Mac) kara yolarının kenarındaki yol düzeyinin aşağısında kalan yer
şaran dı 1-halklarda, 2-yabancılarda
şaran 1-halklar, 2-yabancılarda
şarandê dınyay miyan dı dünya halklarının içende
şaranê binan xo reynayo, bê ma diğer halklar kendini kurtarmış, bizden başka
şarbet (şerbet) şerbet
şarbet şımıtenı-şımıtış şerbet içmek
şarbetın şerbetli
şar biyayeney halk olma durumu, halk kabul edilmek, halk olmak
şarbiyayeneyda xo ra meşermayı halk oluşundan utanma
şarbon (Fr) hayvanlarda beliren bir tür hastalık
şardê xo rê vajı kendi halkına söyle
şarê düri başka devletlerin halkı
şarê Dımıliyan Dımıli halkı
şarê ma zahf peyra mendo halkımız çok geri kalmıştır
şarê ma halkımız, milletimiz
şarê ra ma reyay bir halktan biz kurtulduk
şarê welatê ma memleketimizin halkı
şarê xeribey yabancı ülkelerin halkı
şarê xo halkını
şarê Zazayan, şaro en kıhanê Mezepotomyayo Zaza halkı Mezepotomyanın en eski halklarındandır
şarey 1-halk olma durumu, halklılık, miletçilik, 2-yabancılık, yabancı olma durumu
şari mendenı-mendış mec; bedua anlamında "elden geri kalasın"
şari nêmend elle benzemedi
şari 1-eloğlu, elalem, yabancı 2-halklar, milletler
şarid başkasının
şaristan ra şehirlerden
şaristan (sükı) şehir
şariyê şahriye
şariye bırnayenı-bırnayış şehriye yapmak, şehriye kesmek
şarjür (Fr) şarjör
şarlatan (Fr) şarlatan, karşısındakini kandıran, dolandıran
şarlataney şarlatanlık
şarlataninı şarlatanlık
şarlatanlığey şarlatanlık
şarname halk olma kimliği, milliyet kimliği, hangi halktan olduğunu belirten belge
şarnay başka bir halk
şarnayna başka bir halk
şar nêbiyayeney halk olmamak, halk kabulenmemek
şaro xerib yabancı halk, eloğlu
şarp 1-tokat sesi, vuruş sesi, sopa sesi, 2-yaş ağaç vb şeylerin yere düşmesi neticesinde çıkardıkları ses
şarpa renkli tülbent
şarpi tokat sesi, şapırdama sesi
şarpini cıra vıjiyê şarp sesi kendisinden çıktı
şarq (Ar) doğu
şarqiyat (Ar) doğu bilimi
şarqı (Ar) şarkı
şarqıci şarkıcı
şarqıcinı şarkıcılık
şarqıcılığey şarkıcılık
şart (Ar) olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
şartêna bir şartla
şartname (Ar+Far) şartname
şarz (Fr) şarj, yükleme, doldurma
şarz kerdenı-kerdış şarz yapmak, doldurmak
şarı başa sarılan siyah renkli baş örtüsü, poşu
şarıştan şehir
şarıstan şehir
şarıstaninı şehircilik
şarıstanı açık saçık giyinen kadın, şehir kılıklı kadın, yosma
şarıstanıc şehirli
şarıstanıj şehirli
şarıstanız şehirli
şas biyo şaşırmış, şaşkın
şas bıyayenı-bıyayış şaşırmak
şas diyayenı-diyayış hatalı görmek, yanlış görmek
şas şiyayenı-şiyayış şaş gitmek, eğri gitmek
şas kerdenı-kerdış 1-şaşırmak, şaşırtmak, sersemleştirmek, 2-hata yapmak, yanlış yapmak
şas kerdo hata yapmış, şaşırmış
şas mendenı-mendış şaşmak, acayibına gitmek, hayret etmek
şas ray şiyayenı-şiyayış eğri yol gitmek
şaş 1-eğri, 2-yanlış, yanlışlık, hatalı, hatalı, yanılma, yanılgı, yanılan, hata yapan, 3-şaşkın, 4-şaşı, eğri gözlü
şasa 1-egridir, 2-şaşıdır, 3-hatalıdır, yanlıştır (dişil)
şas biyayenı-biyayış şaşı olmak, şaşırmak, hata yapmak
şasekçewt egri büğrü, şaşı ve eğri
şasey mekı hata yapma, yanlış yapma
şasey 1-şaşılık, 2-eğrilik, yanlışlık, hata yapma durumu
şaseya cı vıjiyê hatası çıktı, yanlışı çıktı
şaseyey yanlışlık, hatalılık
şaseyinı yanlışlık, hata yapma durumu
şasi 1-hata, yanlışlık, 2-şaşı, eğrilik
şasinı 1-hata yapma durumu, yanlışlık, 2-şaşkınlık
şasiyê 1-eğridirler, 2-şaşıdırlar, 3-yanlıştırlar
şasma saçma, silah saçması
şasme saçma
şasmey saçmalar
şaso 1-egridir, 2-şaşıdır, 3-hatalıdır, yanlıştır (eril)
şası 1-şaşı, eğri, şaşı gözlü (dişil), 2-sarık
şasıkı sarık
şato (Fr) şato
şato vıraştenı-vıraştış şato yapmak, şato inşa etmek
şatoyın şatolu
şavlêr bir cins meşe ağacı, palamut
şawate yangın, cayır cayır yanma, tutuşma
şawate vetenı-vetış yangın çıkarmak
şawıt bı 1-göndermişti, 2-sörtmüştü
şawıtenı-şawıtış 1-göndermek, 2-sörtmek
şawıto 1-göndermiş, 2-sörtmüş
şawıtoğ 1-gönderen, 2-sörten
şax 1-dal, kol, budak, 2-kısım, şık, bölüm
şaxa cori yukarı kısım
şaxa hewti yedincı şık
şaxan dalları, kısımları, bölümlerı
şaxap matkap
şaxapın matkaplı
şaxê daran ağaçların dalları, budakları
şaxê henalewri nar ağacının kolları, dalları
şaxê rısti (tumci, cumli) cümlenin kısımları, bölümleri, dalları
şaxê tıwêrı tut ağacının dalları, budakları
şaxs (Ar) kimse, kişi, zat
şaxsi (Ar) şahsi, kişiye ait, kişisel, kişi ile ilgili
şaxsiyet (Ar) 1-kişilik, 2-kişi, değerli kişi, karekter sahibi
şaxıs (Ar) kimse, kişi, zat
şay maran şahmeran
şay şah
şayan 1-uygun, değer, layık, yaraşır, 2-görünmek, bilinmek, gizlememek
şayano to ra sence bilinmektedir
şayba bir bayan ismi
şayê koyan dağların şahı, kralı
şayê maran şahmeran, yılanların şahı
şayê 1-yapabiliyordu, 2-bir elme
şayenı-şayış yapabilmek, edebilmek
şayet (Far) eğer, şayet
şayet ez bira şayet gelirsem
şayi kewtı mı zeri neşe, sevinç yöreğime doldu, düştü
şayi ronê şenlik kurdu
şayi vıraştı şenlik yaptı
şayi eğlence, şenlik, düğün dernek, neşe, sevinç, ziyafet
şayir şair
şayira şairdir (dişil)
şayoro şairdir (eril)
şayirey şairlik
şayo 1-şahtır, 2-yapabilmiş?
şayo bıkero yapabilmişmi?
şayo şıro gidebilmişmi, gitmişmi?
şayırinı şahirlik
şear (şar) 1-halk, millet, 2-elalem, eloğlu, yabancı
şear bıyayeney halk olmak, milletleşmek
şear bıyayenı-bıyayış halk olmak, milletleşmek
şearan dı 1-halklarda, 2-yabancılarda
şearan 1-halklar, 2-yabancılarda
şearandê dınyay miyan dı dünya halklarının içende
şearanê binan xo reynayo, bê ma diğer halklar kendini kurtarmış, bizden başka
şear biyayeney halk olma durumu, halk kabul edilmek, halk olmak
şearbiyayeneyda xo ra meşermayı halk oluşundan utanma
şeardê xo rê vajı kendi halkına söyle
şearê düri başka devletlerin halkı
şearê Dımıliyan Dımıli halkı
şearê ma zahf peyra mendo halkımız çok geri kalmıştır
şearê ma halkımız, milletimiz
şearê ra ma reyay bir halktan biz kurtulduk
şearê welatê ma memleketimizin halkı
şearê xeribey yabancı ülkelerin halkı
şearê xo halkını
şearê Zazayan, şaro en kıhanê Mezepotomyayo Zaza halkı Mezepotomyanın en eski halklarındandır
şearey 1-halk olma durumu, halklılık, miletçilik, 2-yabancılık, yabancı olma durumu
şeari mendenı-mendış mec; bedua anlamında "elden geri kalasın"
şeari nêmend elle benzemedi
şeari 1-eloğlu, elalem, yabancı 2-halklar, milletler
şearid başkasının
şearistan ra şehirlerden
şearistan (sükı) şehir
şeariyê şahriye
şeariye bırnayenı-bırnayış şehriye yapmak, şehriye kesmek
şearjür (Fr) şarjör
şearlatan (Fr) şarlatan, karşısındakini kandıran, dolandıran
şearlataney şarlatanlık
şearlataninı şarlatanlık
şearlatanlığey şarlatanlık
şearname halk olma kimliği, milliyet kimliği, hangi halktan olduğunu belirten belge
şearnay başka bir halk
şearnayna başka bir halk
şear nêbiyayeney halk olmamak, halk kabulenmemek
şearo xerib yabancı halk, eloğlu
şebaş kerdenı-kerdış para ve hediye toplamak, kırkım yapmak
şebaş düğünlerde, eylencelerde tepsi veya bohça açılıp, evlenenlere ve çalgıcılara toplanan para ve hediyeli eşya toplanma şekline denilir
şebas kerdenı-kerdış para, mücevher vb şeyleri takma töreni yapmak
şebas döğünde geline para, mücevher vb şeyler takma töreni
şebate vetenı-vetış yangın çıkarmak
şebate yangın
şebek bir maymun çeşidi
şebeke (Ar) şebeke, gizli çalışanların tümü, meçhul işler çeviren topluluk
şebeke ronayenı-ronayış şebeke kurmak
şebeke vıraştenı-vıraştış şebeke kurmak
şebekeyın şebekeli
şebêno benziyor
şebeno benziyor
şebeno ey ona benziyor
şebêno ey ona benziyor
şebeyayenı-şebeyayış benzemek
şebeyêno cı kendisine benziyor
şebeyna cı benzeti
şebeynayenı-şebeynayış benzetmek
şef (Fr) yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse, bölüm başkanı
şef bıyayenı-bıyayış şef olmak
şef kerdenı-kerdış şef yapmak, bölüm başkanı yapmak
şefaat (Ar) şefaat
şefaat diyayenı-diyayış şafaat bulmak
şefaat kerdenı-kerdış şafaat etmek
şefaatcı şafaatçi
şefaatey şefaatlık
şefaatın şafaatli
şefaet birinden birinin bağışlanmasını isteme
şefaet diyayenı-diyayış şafaat bulmak
şefaet kerdenı-kerdış şafaat etmek
şefaetcı şafaatçi
şefaetey şefaatlık
şefaetın şafaatli
şefahet birinden birinin bağışlanmasını isteme
şefahet diyayenı-diyayış şafaat bulmak
şefahet kerdenı-kerdış şafaat etmek
şefahetcı şafaatçi
şefahetey şefaatlık
şefahetın şafaatli
şefaq eştenı-eştış sabah olmak, şafak sökmek
şefaq tan vakti, sabahın erken vakti
şefaqê rew sabahleyin erken
şefaqê sabahleyin, güneş doğmadan
şefaqêri öbür gün sabahleyin
şefaqi da pıro sabah güneşinin vurması, doğması
şefaqi eşt sabah oldu
şefcılığey şefcilik
şefcinı şefcilik
şefeq sabah, tan vakti
şefeqê rew sabahleyin erken
şefey kerdenı-kerdış şeflik yapmak
şefey şeflik
şeffaf (Ar) saydam
şeffafey şaffaflık
şeffaflığey şeffaflık
şefinı şeflik
şefiq (Ar) şefiq, sevecan, şefkanli
şefkan savaşçı
şefkaninı savaşçılık
şeflığey şeflik
şeflıxinı şeflik
şefqat 1-şefkat, acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik, 2-ilgi, alaka
şefqat mısnayenı-mısnayış 1-acıyarak korumak, 2-ilgi göstermek
şefqatcılığey şefkatlilik
şefqatey şefkatlik
şefqatinı şefkatlılık
şefqatli (Ar) şefkatli, acıyarak ve koruyarak seven
şeş (6) altı
şeş babet altı çeşit
şeş bı şeş altışer altışer, altı altı
şeş şeş altı altı
şeşan 1-altıncı, 2-altıları
şeşderbı altı mermi yiyen eski bir tabanca
şeşhezari (6000) altıbin
şeşlet altı parça, altılı doğum, altız
şeşna altı daha
şeşna sernı altı daha ekle
şeşo-şeş altı altı
şeşper (Far) savaş araçlarından altı dilimli topuz
şeşqat altı misli, altı kat
şeşsey (600) altı yüz
şeşti (60) atmış
şeşti yü şeş (66) atmışaltı
şeştihezar (60 000) atmışbin
şeştiyüşeş, çıhar dıha hewtay atmış altı, dört daha yetmiş
şeştiyın atmışıncı
şeştiyını atmışıncı (dişil)
şeşübêş (Far+Tr) tavla oyununda zarların altı ile beş gelmesi
şeşüçıhar (Far) tavla oyununda zarların altı ile dört gelmesi
şeşüdu (Far) tavla oyununda zarların altı ile iki gelmesi
şeşüsê (Far) tavla oyununda zarların altı ile bir gelmesi
şeşüyek (Far) tavla oyununda zarların altı ile bir gelmesi
şeşıki ramazan orucundan sonra tutulan altı günlük oruç
şeşın altıncı
şeşını altıncı
şeh bi hal oldu, çözüldü, anlaşıldı
şeh kerdenı-kerdış safi etmek, birbirinden ayırmak, hal etmek
şeh 1-birbirinden ayırt etmek, 2-hal etme, çözme, 3-tanımak
şehar şehir
şehar nüşnayenı-nüşnayış şiir yazmak
şehbender (Far) konsolos
şeher şiir
şeher nüşnayenı-nüşnayış şiir yazmak
şeheri şiirler
şehid (Ar) şehit, kutsal bir ülke veya inanç uğruna savaşırken ölen kimse
şehid biyayenı-biyayış şehit olmak, şehit düşmek
şehid dayenı-dayış şehit vermek
şehid kerdenı-kerdış şehit etmek
şehidey şehitlik, şehit olma durumu
şehidinı şehitlik
şehidkewteney
şehid kewteney şehit düşmek
şehidlıx şehitlerin bulunduğu veya gömüldüğü yer
şehir (Far) şehir, kent
şehirci şehirci
şehircinı şehircilik
şehircılığey şehircilik
şehname (Far) mahzun olarak yazılan tarih
şehr şiir
şehr nüşnayenı-nüşnayış şiir yazmak
şehriye bırnayenı-bırnayış şehriye kesmek, şeriye yapmak
şehriyeci şehriyecı
şehriyecinı şehriyecilik
şehriye (Ar) türlü biçimlerde kesilerek kurutulan buğday unu hamuru
şehriye ra şorba vıraştenı-vıraştış şehriyeden çorba yapmak
şehriyevan şehriye kesen, şehriye kesici
şehvet cinsel aşk
şehvetın şehvetli
şehwani cinsel aşk, cinsiyetle ilişkili
şehwet amyayenı-amyayış şehvete gelmek
şehwet ardenı-ardış şehvete getirmek
şehwet (Ar) aşk, heyecan, şehvet, cinsel aşk, cinsel istek, kösnü
cinsel aşk
şehwetli şehvetli, cinsel isteği olan, kösnüllü
şehwetperest (Ar+Far) cinsel ilişkilerine aşırı derecede düşkün olan
şehwetın şehvetli
şehzade (Far) padişahların ve oğulllarının erkek çocuklarına verilen san
şehzadelığey şehzade olma durumu
şehzadeyey şehzade olma durumu
şehzadeyinı şehzadelik
şek (Ar) şüphe
şek kerdenı-kerdış şüphe etmek
şek kewtenı-kewtış şüpheye düşmek
şek mekı şüphe etme
şekal eskitilip arkasını kırarak giyilen ayakabı
şeker (Far) şeker
şeker ard bı şeker getirmiştı
şeker pancari şeker pancarı
şeker qamışi şeker kamışı
şeker rotoğ şeker satan kimse
şekerci şekerci
şekercılığey şekercilik
şekercinı şekercilik
şekercıyey şekercilik
şekercıyinı şekercilik
şekerdan şekerlik, şeker konulan kap
şekerdanlıx şekerlik
şekerek az tatlımsı olan ve çiçekleri çok güzel olan bir ot çeşidi
şekerinı şekercilik
şekerli şekerli
şekerloqım şekerli lokum
şekerlıx şekerlik, şeker konulan kap
şekero qele kesme şeker
şekerok 1-deve dikeni, 2-şeker pancarı, şekerli bir bitki
şekerxane şeker imalat edilen veya satılan yer
şekerın şekerli
şekşekok 1-beş taş oyunu, 2-içinde bilyeler olan ve şekşek eden bir çocuk oyuncağı
şekil şekil, biçim
şekilê cı şekli
şekilın şekilli
şekla bu şekilde
şeklê cı şekli
şeklêdê heywanidı bir hayvan şeklinde
şeklen (Ar) biçim bakımından, biçim yönünden
şeklêna bir şekilde
şekli (Ar) biçimle ilgili, biçimsel, şekiller
şekıl (Ar) şekil, biçim vs
şekıl dayenı-dayış şekil vermek
şekıl gırotenı-gırotış şekil almak, biçim almak
şekıl kerdenı-kerdış şekillendirmek
şekıl u biçımiya şekil ve biçimiyle
şekılci biçimci, formaliteci, formalist
şekılcılığey şekilcilik, biçimcilik
şekılcıyey şekilcilik, biçimcilik
şekılnaya başka bir şekilde
şekılperest (Ar+Far) biçimciliğe aşırı önem veren kimse, formaliteci
şekılın şekilli
şelagı bel, sırt veya omuzda taşınan insan yükü
şelagı wegrotenı-wegrotış sırta veya omuzda yük taşımak
şelale (Ar) büyük çağlayan
şele kerdenı-kerdış biçilen ekini toplayıp hayvan yükü yapmak
şelega çaran çalı yükü
şelegı sırta taşınan yük
şelele hantal, ağır ve iri insan vucudu
şelênay (veti, vıran kerdi) soydular
şelênayenı-şelênayış soymak, herşeyini almak, soygun
şelet bıyayenı-bıyayış rahatsız olmak
şelet kerdenı-kerdış rahatsız etmek
şelet rahatsızlık
şeletey rahatsız olma durumu
şeley biçilen ekinin hayvan yükü
şelgem şalgam
şelgem şımıtenı-şımıtış şalgam içmek
şelgemın şalgamlı
şelgemcinı şalgamcılık
şellagı insan yükü
şelle biçilip demetlenmiş ekini büyük harar veya çullara doldurup binek hayvanlarına yükleyip harman yerine getirmek
şelme yatak yüklüğünü örten motifli çarşaf vb
şelmık yenilen bit ot çeşidi
şelnayena cay deştenı kerd belli teyellemekle dikiş yerini belirledi
şelnayenı-şelnayış teyellemek, seyrek ve eğirti dikiş
şelp 1-suya atlarken çıkan su sesi, 2-yaş şeylerin düşmesi veya birbirine çarpması neticesinde çıkan ses
şelpax-selpaxı tokat
şelpağana tokatlarla
şelpaxi day pıro tokatladı, tokat vurdu
şelpaxi kerdenı-kerdış tokatlamak
şelpaxı eştenı-eştış tokat atmak
şelpaxı pırodayenı-pırodayış tokat vurmak
şelpaze 1-darbe vurulmak, kazaya uğramak, felaket, 2-belengaz
şelpazeya belengazdır (dişil)
şelpazeyo belengazdır (eril)
şelpazeyinı 1-belengazlık, 2-darbecilik
şelpe pıro dayenı-dayış cin çarpmak, uykusunda korkmak
şelpe cin çarpmak, uykusunda korkmak
şelpeyê ma solıxê xo bıgirê bir müdet dinlenelim
şelpeyê vındı biraz, bir müdet dur
şelpeyê bir ara, bir müdet
şelpi da pıro cinler çarptı, şelpe vurdu
şelpi su sesi, yaş eşya sesi, yağmur sesi
şelpiyayenı-şelpiyayış ıslanmak, sırılsıklam olmak, sıpsıklam olmak
şelpı şelpa ciya awı miyan dı suyun içinde şelpı şelpıdır
şelqna bı haşlamıştı
şelqna haşladı
şelqnaye haşlanmış olan
şelqnayenı-şelqnayış haşlamak
şelqnayo haşlamış
şelqnayoğ haşlayan kimse
şelqyaye haşlanmış olan
şelqyayenı-selqyayış haşlanmak, haşlanmış olmak
şelqıyayenı-selqıyayış haşlanmak, haşlanmış olmak
şelqyayo haşlanmış
şelqınayenı-şelqınayış haşlamak
şelqıneno haşliyor
şelt yatak vb şeylerin bütünü
şeltanê xo bıgi u şo yataklarını al ve git
şeltanê xo yatak vb şeylerini
şelte 1-döşek ve yorgan, yatak ve yatak takımı, 2-şilte, kalın çaput, kalın bez, 3-hantal, yerinden kalkamiyan, kötü ve yırtık elbise giyen, 4-pamuk ile doldurulmuş ağır döşek, ağır yorgan
şelteyın kötü ve yırtık pırtık elbise giyen, hantal, şapşal
şeltok kötü, yırtı pırtık, geniş ve düzensiz giyinen
şelwar şalvar
şelwarcinı şalvarcılık
şelwari (şelwali) şalvar
şelwarinı şalvarcılık
şelwarli şalvar giymiş olan, şalvarlı
şelwarın şalvarlı
şelxem şalgam
şelxem şımıtenı-şımıtış şalgam içmek
şelxemın şalgamlı
şelxemcinı şalgamcılık
şelya teyelendi
şelya bı teyelenmişti
şelyayenı-şelyayış teyelenmiş olmak, teyelenmek
şelıqiya dokunmadan, sürtünmeden veya güneşten kızarma
şelıqiyayenı-şelıqiyayış 1-güneşin önünde yanıp pişmek, kavrulmak, sıcaklardan derinin kızarıp yanması, 2-yumurtanın az pişmiş şekli
şelıqna kızartı, kavurdu
şelıqna bı kavurmuştu
şelıqnayenı-şelıqnayış kavurmak, yağda kızartmak
şema (Fr) 1-bir biçimin ana çizgilerini gösteren çizim, 2-bir tasarının planı, çizelge
şema vıraştenı-vıraştış cizelge yapmak, şema yapmak
şema wınyayenı-wınyayış şemaya bakmak
şema 1-bal mumu, 2-çalışma plan ve çizelgesi, 3-günlük, haftalık, aylık veya yıllık okul ders çizelgesi
şemal 1-dış görünüş özelikleri, 2-huy, karekter
şemamok-semamokı küçük ve kokulu bir kavun cinsi
şemandıra (Yün) şamandıra
şemata (Ar) gürültü, patırtı
şemataci gürültü, patırtı yapan, yaygaracı
şemate kerdenı-kerdış patırtı götürtü yapmak
şemate vetenı-vetış görültü patırtı çıkarmak
şemate vetoğ görültü patırtı çıkaran kimse
şemate şamata, görültü patırtı
şemateci gürültü, patırtı yapan, yaygaracı
şematecinı patırtıcılık, görültücülük, şamatacılık
şemateyın gürültülü, patırtılı
şemayın 1-balmumlu, 2-şemalı
şeme (bahdê êni) cumartesi günü
şemê bir bayan ismi
şemedan üzerine mum yerleştirilen destek
şemedanın şemedanlı
şemşa 1-şemsiye, 2-gölge yapan şey
şemşa darı ağaç gölgesi
şemşa ragi şemşiye aç
şemşada darı dı roşı ağacın gölgesinde otur
şemşê bir bayan ismi
şemşêr kılıç
şemşêrmase kılıç balığı
şemşi şemşiye
şemşiya şemşiye
şemşiye (Ar) şemşiye
şemşiyeci şemşiyeci
şemşiyecinı şemşiyecilik
şemşiyecılığey şemşiyecilik
şemşiyecılıxinı şemşiyecilik
şemşiyelıx şemşiyelik
şemşiyewan şemşiye yapan veya satan kimse, şemşiyeci
şemşiyeyın şemşiyeli
şemşyêr kılıç
şempaze (Fr) bir cins maymun
şems (Ar) güneş
şemsê dıhirı öğle güneşi
şemse (Ar) güneş biçiminde süs
şemı yapabiliriz
şemıge eşik, kapı ağzı
şemıtiya kaydı
şemıtiyayo kaymış
şemıtiyayenı-şemıtiyayış kaymak
şemıtna kaydırdı
şemıtnayenı-şemıtnayış kaydırmak
şemıtnayoğ kaydıran
şena bıkero yapabilir, edebilir (dişil)
şena vajo söyliyebilir (dişil)
şena 1-yapabilir, edebilir, 2-yapabilirim, yapabilirmisin (dişil)
şena biro gelebilir (dişil)
şenayenı-şenayış yapabilmek, edebilmek
şenbe cumartesi günü
şendılna sarktı
şendılnayenı-şendılnayış sarkıtmak, aşağiya sarkıtmak
şendılnayo sarkmıştır
şenê berê key xo evine götürebilirmisin?, evine götürebilirsin?
şenê biyarê ray yolla getirebilirmisin?, yolla getirebilirsin?
şenê 1-edebilirmisin, yapabilirmisin? (misin ekiyle sözcüğü pekiştirir), 2-edebilirler, yapabilirler
şenê şırê gidebilirsin, gidebilirmisin?, gidebilirler
şeno biyaro getirebilir (eril)
şeno bıbo olabilir
şeno bıkero yapabilir, edebilir (eril)
şeno halkero hal edebilir
şeno teber do dışarı verebilir
şeno vajo söyliyebilir (eril)
şeno xo kendine edebilmek, kendine hakim olmak
şeno edebilir, yapabilir (eril) (bilir ekini sözcüğe ekler) (eril)
şeno yapabilirmi?
şenık bê hafif gel, hafif olun
şenık bı hafifti
şenık bıyaye hafifletilmiş olan
şenık bıyayenı-bıyayış hafif olmak
şenık kerde hafifletmiş olan
şenık kerdenı-kerdış hafifletmek
şenık kerdoğ hafifleten
şenık 1-hafif, 2-küçük, az, 3-cahil, bilmez, 4-atak, atik, hareketli
şenıka hafiftir, cahildir (dişil)
şenıkek küçücük, halen çocuk
şenıkeka küçücüktür (dişil)
şenıkeko küçücüktür (eril)
şenıkêr daha hafif
şenıkey hafiflik
şenıkinı hafiflilik, cahililik
şenıko hafiftir, cahildir (eril)
şenıkı 1-hafif, hafifleme, 2-yetişmemiş genç kız
şep tep şapırdama, yaş şeylerden çıkan patır kütür sesi
şepe fırtına veya tipide bir araya yığılan kar yığını
şepşal (Tr) şapşal
şepini u tepini şapırdama, paldır küldür birbirini tokatlama
şepini şıngırtı, şapırtı, tokat sesi
şepqa (Rüs) başa takılan başlık
şepqaci şapkacı
şepqacinı şapkacılık
şepqacılığey şapkacılık
şepqadan şapkalık
şepqalıx şapkalık
şepqawan şapkacı, şapta yapan veya satan kimse
şepı-şepı şapır şupur, paldır küldür, tokat atma sesi
şepırnayenı-şepırnayış 1-birden birine girişip vurmak, tokatlamak, 2-kayıp yere düşmek
şeq teq takır tukur, pat küt, hım güm sesi
şeq 1-iki bacak arası, apış, 2-tak sesi, (ceviz vb şeylerden çıkan ses)
şeqal yarık, çatlak
şeqam şıkyayenı-şıkyayış donma derecesinin kırılması, toprak çözülmesi
şeqam toprağın donma derecesine gelme durumu
şeqandê to dı bacaklarında
şeqate yarılmış, çatlak
şeqayayenı-şeqayayış 1-şakırdamak, 2-serpilmek
şeqayenı-şeqayış 1-şakırdamak, 2-serpilmek, 3-yarılmak, çatlamak
şeqşeq 1-şakırtı patırtı sesi, 2-haşhaş kozalağı, 3-şakırdı yapan çocuk oyuncağı
şeqşeqa dındanan dişlerin şakırdaması (soğuk vb şeylerden dolayı)
şeqşeqo 1-şekşeko, içinde bilye veya ona benzer şeyler olan küçük çocukların el oyuncağı, 2-yabani armut (şıqoq), 3-tarlalarda ve kıraç yerlerde yetişen bir bitki ve bunun kozalağı
şeqşeqoq şakşak eden bir çocuk oyuncağı
şeqşeqı şakırtı sesi
şeqi 1-bacak, bacaklar, 2-şakırtı sesi (ceviz ve ona benzerlerin çakırdı seslerı)
şeqini kenê şakşak ediyorlar
şeqini vetenı-vetış şak şak sesini çıkarmak
şeqini şıngırtı, şakırtı
şeqna erd ra tarlaya serptı
şeqna 1-serpti, 2-dağıtı
şeqnaye 1-serpilmiş olan, 2-dağıtılmış olan
şeqnayê serpiyordu
şeqnayenı-şeqnayış 1-serpmek, tohum serpmek, 2-şakırdatmak, 3-dağıtmak
şeqnayoğ serpen, dağıtan kimse
şeqnena serpiyor (dişil)
şeqneno serpiyor (eril)
şeqoqı küçük yabani armut
şeqyaye serpilmiş olan
şeqiyayenı-şeqiyayış saçılmak, serpilmek, dağılmak, sıçramak
şeqyayenı-şeqyayış saçılmak, serpilmek, dağılmak, sıçramak
şeqılnayenı-şeqılnayış serpip dağıtmak
şeqıya sıçradı, saçıldı
şeqıyayenı-şeqıyayış -serpilmek, 2-şakırdı sesini çıkarmak, şakırdamak
şerab (Ar) bir tür alkollu içki
şerab şımotoğ şarap içen kimse
şerab şımıtenı-şımıtış şarap içmek
şerab vıraştenı-vıraştış şarap yapmak
şerab vıraştoğ şarap yapan kimse
şerabci şarabcı
şerabcinı kerdenı-kerdış şarapçılık yapmak
şerabcinı şarapçılık
şerabcılığey şarapcılık
şerabsêxur çok şarap içen, şarap düşmanı kimse
şerabxane şarap yapılan yer
şerabın şaraplı
şerabıno şaraplıdır
şerbet (Ar) şerbet
şerbet şımıtenı-şımıtış şerbet içmek
şerbet vıraştenı-vıraştış şerbet yapmak
şerbetci şerbetçi
şerbetcinı şerbetcilik
şerbetcinı kerdenı-kerdış şerbetcilik yapmak
şerbetcılığey şerbetçilik
şerbetê beşilan kavun şerbetı
şerbetê engürı üzüm şerbetı
şerbetê şekeri şeker şerbetı
şerbetê hıngımêni bal şerbetı
şerbetê rıbi pekmez şerbetı
şerbetê zebeşan karpuz şerbetı
şerbetın şerbetli
şerbık bakır veya çinkodan yapılmış saplı bardak
şereb bir tür alkollu içki
şereb şımotoğ şarap içen kimse
şereb şımıtenı-şımıtış şarap içmek
şereb vıraştenı-vıraştış şarap yapmak
şereb vıraştoğ şarap yapan kimse
şerebci şarabcı
şerebcinı kerdenı-kerdış şarapçılık yapmak
şerebcinı şarapçılık
şerebcılığey şarapcılık
şerebsêxur çok şarap içen, şarap düşmanı kimse
şerebxane şarap yapılan yer
şerebın şaraplı
şerebıno şaraplıdır
şerebê tüwan tut şarabı
şeref (Ar) şeref, onur, erdem, şöhret vs
şerefdar şerefli kişi, şerefı olan
şerefdê to bo to nêberdo şerefine sen söylemedin?
şerefdê to ser to raşt va şerefine sen doğru söyledın?
şerefdê xo ser sond bürı şerefin üzerine yemin et
şerefê insani heme çiyê insaniyo insanın şerefı insanın herşeyidir
şerefê xo merzı şerefinı atma
şerefe (Ar) minarenin ezan okunan balkonlu yeri
şerefey şereflilik, onurluluk
şerefeyinı şereflilik
şerefinı şereflilik
şerefli onurlu, şeref veren
şerefname şeref belgesi, şerefli olduğuna dair kanıt, onur belgesi
şerefsız bıyayenı-bıyayış şerefsiz olmak
şerefsız şerefsiz, onursuz
şerefsıza şerefsizdir (dişil)
şerefsızey kerdenı-kerdış şerefsizlik yapmak
şerefsızey mekı şerefsizlik etme
şerefsızinı şerefsizlik
şerefsızo xuli şerefsız şerefsiz oğlu şerefsiz
şerefsızo şerefsizdir (eril)
şerefxan bir erkek ismi
şerefın şerefli, onurlu, itibarlı
şerefsızinı kerdenı-kerdış şerefsizlik yapmak
şerh (Ar) açma, ayırma, açıklama, yorumlama
şerh kerd hal etti, meseleyi cözdü, sıkunetı sağladı
şerh kerdenı-kerdış 1-açıklamak, yorumlamak, 2-hal etmek, çözmek
şerh 1-şeriata göre hareket etmek, 2-hal etmek, çözmek, sıkunet, iki kişi arasındaki kırgınlığı gidermek
şerhen şeriata göre
şerhi şeriata göre
şeriat (Ar) islam hukuku
şeriatci şeriatçı, şeriat kanunlarının uygulamasını isteyen kimse
şeriatcılığey şeriatçilik
şeriatcinı şeriatçılık
şerif (Ar) 1-kutsal, şerefli, 2-soylu, temiz, 3-bir erkek ismi
şerik (Ar) ortak
şerik bıyayenı-bıyayış ortak olmak
şerik kerdenı-kerdış ortak etmek
şerikcılığey ortaklık, ortakçılık
şerikey ortaklık, ortakçılık
şerikinı ortakçılık, ortaklık
şerikê mı no ortağımdır
şerit 1-boydan boya akan ve düz giden ince su hatı, 2-kendır, yön veya pamuktan yapılan kısa urban, kalın ve kısa ip
şerit ratenı-ratış şerit germek, ip çekmek
şeritan şeritlerı, iplerı
şeriye şehriye
şeriye bırnayenı-bırnayış şehriye kesmek, şeriye yapmak
şeriyeci şehriyecı
şeriyecinı şehriyecilik
şerker kavgacı
şerkera kavgacıdır (dişil)
şerkero kavgacıdır (eril)
şerm bıyayenı-bıyayış ayıp olmak
şerm kerde utanmış olan
şerm kerdenı-kerdış utanmak
şerm kerdoğ utanan kimse
şerm nêmendenı-nêmendış edeb, haya kalmamak
şerm utanma, utanç, utangaçlık, sıkılma, ayıp
şermayay utandılar
şermaye utanmış olan, utangaç
şermayênê utaniyorlar (dişil)
şermayêno utaniyor (eril)
şermayenı-şermayış utanma, utanmak
şermayoğ utanan, utangaç
şermezar biyayenı-biyayış mahçup olmak
şermezar kerdenı-kerdış mahçup etmek
şermezar mahçup, utandırma
şermi cı rema utanması geçti,
şermi nêmendo utanma kalmamış, haya kalmamış
şermi utanma, utangaçlık
şermna utandırdı
şermnayenı-şermnayış utandırmak, utanç hale sokmak
şermok utangaç, utanan
şermoka utangaçtır (dişil)
şermoko utangaçtır (eril)
şermokın utangaçlı (eril)
şermokını utangaç (dişil)
şermınayenı-şermınayış utandırmak
şermına utandırdı (eril)
şermınê utandırdı (dişil)
şermınok utangaç, utangaçlı
şermınoki utangaçlılık
şermıtiya kaydı
şermıtnayenı-şermıtnayış kaydırmak, sürüklemek
şermıtyayenı-şermıtyayış kaymak, sürüklenmek
şermıyayenı-şermıyayış utanma, utanmak
şermızar biyayenı-biyayış mahçup olmak
şermızar kerdenı-kerdış mahçup etmek
şermızar mahçup
şermızarey mahçupluk
şermızarinı mahçupluk
şerp va, sileyê eştı a cı şerp dedi bir tokat çektı
şerp şerp dayê pêro şerp şerp vuruyordu
şerp 1-tokat sesi, vuruş sesi, sopa sesi, 2-yaş ağaç vb şeylerin yere düşmesi neticesinde çıkardıkları ses
şerpaze 1-hiç bir şeyi umursamayan, 2-bitkin, yorgun düşmüş olan, 3-dalıp giden, 4-saçı başı darmadağan olan
şerpi şapşup sesi, vuruş sesi, tokat sesi vb
şerpini u terpini birbirini vururken çıkan tokat sesleri
şerpı şerpa perandê darana ağaç dalarının şakırtısiydı
şerpı şerpa silan bi tokat sesiydi
şerpı şerpı şıngırtı, şakırtı, vuruş sesi, tokat sesi
şerpıze biyayenı-biyayış perişan olmak, rezil olmak
şerpıze kerdenı-kerdış perişan etmek, rezil etmek
şerpıze perişan
şerq (Ar) şark, doğu
şerqi vatenı-vatış şarkı söylemek
şerqi vıraştenı-vıraştış şarkı yapmak
şerqi wendenı-wendış şarkı okumak, söylemek
şerqi 1-doğulu, şarklı, 2-şarkı
şerqınayenı-şerqınayış saçmak, serpmek, sıçratmak
şerqına serpti, sıçrattı, saçtı
şerqıyın şarkılı
şerr bıyayenı-bıyayış 1-kötülük olmak, 2-kavga olmak
şerr kerdenı-kerdış 1-kavga etmek, 2-kötülük yapmak
şerr 1-kavga, döğüş, 2-kötülük
şert (Ar) olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
şert bi ez şıra şart oldu gitmem
şert bo ez do qezenc kera şart olsun ben kazanacağım
şert bo şart olsun
şert bıyayenı-bıyayış şart olmak
şert kena o fına nino şart kılarım o bir daha gelmez
şert kerdenı-kerdış şart kılmak, şart koşmak, bahse girmek
şert kewtenı-kewtış bahse girmek
şert tepıştenı-tepıştış şart koşmak
şert u şürt şartlar, şurtlar, koşul ve detay
şert u şürtê cı şartları şurtları
şert bahse girme, şart koşma, idaaya girme, koşul
şerta şartla
şertandê ma dı şartlarımızda
şertê mı şartım
şertêna bir şartla
şerti şartlar
şertın şartlı
şevak (şefaq) sabah, tan vakti
şevakê rew sabahleyin erken
şevaq (şefaq) sabah, tan vakti
şevaqê rew sabahleyin erken
şew bı şew her gece, gece bı gece
şew bıyayenı-bıyayış gece olmak
şew kerdenı-kerdış gecelemek, geceyi sabahlamak
şew ra şewı geceden geceye
şew u roj gece gündüz, 24 saat
şew-şewı gece
şewa berati Berat gecesi
şewa binı öbür gece, diğer gece
şewa kı şi geçen gece
şewa kı ravêrdı geçen gece
şewa kı yena gelecek gece
şewa Leyletul Qedri Leyletül Kadir gecesi
şewa ma gecemiz
şewa roşnayi aydınlık, ışıklı gece
şewa tari karanlık gece
şewa gecedir
şewat cı kewtenı-kewtış ateş düşmek, hararet basmak
şewat kewt gandê mı canıma ateş düştü
şewat ateş, yanma, hararet, yangın
şewate vetenı-vetış yangın çıkarmak
şewate vetoğ yangın çıkaran kimse
şewate vıradayenı-vıradayış ateş bırakmak, yangın çıkarmak
şewate vıradayoğ ateş bırakan, yangın çıkaran kimse
şewate vızyayenı-vızyayış yangın çıkmak
şewate ateş, hararet, yanma, yangın
şewatenı-şewatış yanmak, yangın çıkmak, tutuşmak
şewatey gan u zeri yürek ve ciger ateşi
şewatey cı ateşi, harareti, acısı
şewateyın hararetli, ateşli
şewato yangındır, yaniyor anlamında
şewber gecelerin gececisi
şewbnayenı-şewbnayış benzetmek
şewbyayenı-şewbyayış benzemek
şewdar gececi, geceleri, geceliyen, gecenin adamı
şewder gececı, gece adamı
şewdırnayo bendê to ya sabahtandır seni koliyorum
şewê roşni aydınlık günler
şewê tari xofınê karanlık geceler korkunçtur
şewê tari karanlık geceler
şewê bir gece
şewêna bir geceyle
şewşewok-şewşewokı yarasa
şewşewük-şewşewükı yarasa
şewşewık-şewşewıkı yarasa
şewşı cı tepışt gece körlüğü tuttu, tavuk körlüğüne yakalandı
şewşı gırotenı-gırotış gece körlüğüne tutulmak, gece körlüğüne yakalanmak
şewşı kewtenı-kewtış gece körlüğüne yakalanmak
şewşı gece körlüğü, tavuk körlüğü hastalığı
şewi geceler
şewket 1-şefket, 2-sevkiyat
şewk ışık, güneş ışınları, nur
şewko ışıktır, aydınlanmış, nurludur
şewkê fılan kesi filan adamın nuru
şewlo deli divane, üstü başı dağınık kimse, şapşal, deli dolu, başıbozuk
şewloya deli divanedir, aptaldır, şapşaldır (dişil)
şewloyo deli divanedir, aptaldır, şapşaldır (eril)
şewna başka bir gece, gelecek gece, yarın gece
şewq (Ar) 1-istek, heves, 2-sevinç, neşe, 3-aydınlık, ışık, nur, ışıldamak
şewq biyayenı-biyayış aydınlanmak, ışıldanmak, ışımak
şewq bıyayenı-bıyayış ışık olmak, ışıldamak
şewq dayenı-dayış parlamak, ışık saçmak, aydınlanmak
şewq dayoğ aydınlatıcı, aydınlatan, ışık veren
şewq diyayenı-diyayış ışık görmüş olan, aydınlığa kavuşan
şewq kerdenı-kerdış aydınlatmak, ışıldatmak, ışımak
şewq u şemal parlaklık, aydınlık ve görünüş
şewq u roşn aydınlık ve parlaklık
şewq-şewqtır-şewqtırın aydın-daha aydın-daha daha aydın
şewqa şapka
şewqat 1-ordu, askeri birlik, 2-sevkiyat, manga manga asker
şewqayın şapkalı
şewqê aşmi ayın aşığı, parlaklığı
şewqê roji güneşin ışığı, güneşin aydınlığı
şewqet 1-ilgi ve alaka göstermek, ilgilenmek, şevkat, 2-sekiyat
şewqet mısnayenı-mısnayış ilgi göstermek, ilgilenmek
şewqeyın şapkalı
şewqi da pıro ışık vurdu
şewqi dayo awırı ışık suya vurmuştur
şewqi pak kı şapkayı temizle
şewqın parlaklık, aydınlık, ışıklı
şewra berey berey sabah geç geç
şewra ma şınê yarın sabah biz gideriz
şewra ra heta şan sabahtan akşama kadar
şewra rewê ma şi wendexane sabahleyin erkenden biz okula gittik
şewra rewê ma werışti mı sabahleyin erkenden biz kalktık
şewra rewê sabahleyin erken
şewra 1-sabahleyin, 2-bir bayan ismi
şewrayên sabahki
şewrayêri öbür gün sabahleyin
şewrnayo to pawena sabahtandır seni bekliyorum
şewta tadayê bükülmüş yaş değnek
şewta yaş deynek, ince yaş ağaç dalı
şewterna daha öbür gece
şewtı (rewtı) yaş değnek
şewver gecenin onikiden sonraki vakti
şewı dı gecede
şewı kerdenı-kerdış gecelemek
şewı ra geceden
şewı vıraştenı-vıraştış gece yapmak
şewı gece, geceleyin
şewıriya danıştı, anlaştı
şewırnayenı-şewırnayış 1-danıştırmak, anlaştırmak, 2-tartıştırmak, 2-tartışmaya sokmak
şewıryayenı-şewıryayış 1-tartışmak, münakaşa etmek, 2-danışmak, anlaşmak
şexs şahış, kişi, fert
şexsan şahısları, kişileri, fertleri
şexsana şahıslarla
şexsandê cı dı şahıslarında
şexsê cı mı ra asa şahsı benden göründü
şexsê 1-bir şahıs, 2-şahsı
şexsen şahsen
şexsêna bir şahısla
şexsi şahsi, kişisel
şexsiyan şahısları
şexsiyê şahsidir
şexsiyet u qerekterê xo şahsiyet ve karekterini
şexsiyet şahsiyet, kişilik
şexsiyetan şahsiyetli
şexsiyetey şahsiyetlik
şexsiyeti şahsiyetler
şexıs şahıs, kişi, fert
şey (Ar) şey, nesne, madde vs
şeyşti atmış
şeyştiyın atmışıncı
şeyh (Ar) şeyh
şeyhey şeyhlik
şeyhinı şeyhlik
şeyhulislam (Ar) şeyhülislam
şeyr kerdenı-kerdış seyretmek, bakmak
şeyr bakmak, tamaşa etmek
şeytan (Ar) şeytan
şeytan kewt qelbdê cı şeytan kalbine girdı
şeytan u şeytaney şeytan ve şeytanlık
şeytan 1-şeytan, 2-mecazi:gözaçık, yaramaz, karıştırıcı, haylaz, kurnaz
şeytanbeko ortalıkta şeytanlık yapan ve insanları birbirine düşüren
şeytanet (Ar) şeytanlık, kurnazlık
şeytaney şeytanlık, kurnazlık, gözaçıklık
şeytaneyinı şeytanlık
şeytani şeytanlar, şeytanlık düşünenler
şeytaninı şeytanlık
şeytano xuli şeytan şeytan oğlu şeytan
şeytanok şeytan, şeytancılık yapan, şeytancı
şeytı yaş değnek
şêk kerdenı-kerdış şüphe eden, şüpheci
şêk kewtenı-kewtış şüpheye düşmek
şêk şüphe
şêkey şüphecilik
şêllık (dıllıg) geçim, geçinme, geçimlilik
şêlmok hardal
şêlıg cemaat, topluluk, halk kitlesi
şêlıgê ma cemaatimiz, topluluğumuz
şêlıgi topluluk, cemaat, cemaatlik
şêlım (dibsor) şalgam
şêlıng kavun cinsiden kalın ve uzun salatalık
şên biyayenı-biyayış şen olmak, şenlenmek, canlanmak
şên bıyayenı-bıyayış şenlenmek, neşeli olmak
şên kerdenı-kerdış şenlendirmek, canlandırmak, işlek hale getirmek, neşelendirmek
şên-şêntır-şêntırın şen, daha şen, daha daha şen
şên 1-şen, neşeli, keyifli, sevinçli, 2-şenlik, karabalık
şêna neşelidir, sevinçlidir (dişil)
şênayey 1-yeşillik, 2-karabalık, şenlik, işleklik, topluluk, 3-neşelilik
şênayeyda cıra kalabalığından, şenliğinden
şênayi 1-şenlik, karabalik, 2-neşeli olma durumu, 3-yeşillik
şênayinı 1-neşelilik, 2-yeşillilik, 3-topluluk
şêne kerdenı-kerdış gögüslemek
şênê 1-neşelidirler, şendirler, 2-yeşildirler
şêney 1-neşelilik, sevinçlik, 2-şenlik, kalabalık, 3-yeşillik
şêneyda cıra bewni 1-kalabalığına bak, şenliğine bak, 2-yeşilliğine bak
şên kerdeney şen etmek, şenlendirmek
şêno 1-neşelidir, sevinçlidir (eril), 2-yeşildir
şênın 1-neşeli, sevinçli, 2-yeşil olma durumu
şêr 1-aslan, 2-mecazi: cesur, yiğıt, mert kişi anlamında
şêran 1-aslanları, 2-yiğitlerı, mertlerı
şêrbaz cesurluk, aslanlık, mertlik
şêrber cesur, mert kişi, kahraman
şêrê 1-bir aslan, 2-gidin, gidesin
şêrek 1-Aslan, aslancık, aslan yavrusu, 2- küçük kahraman
şêreki 1-aslanlar, aslancıklar, 2-küçük kahramanlar
şêrey aslanlık, cesurluk, yiğitlik, mertlik
şêri aslanlar, yiğitler, mertler, cesurlar
şêrik (Ar) ortak
şêrik bıyayenı-bıyayış ortak olmak
şêrik kerdenı-kerdış ortak etmek
şêrikcılığey ortaklık
şêrikey ortaklık
şêrıkinı ortaklık
şêrinı kerdenı-kerdış yiğitlik yapmak
şêrinı yiğitlik, aslanlık, kahramanlık
şêro 1-gitse, gitsin, 2-aslandır, yiğittir
şêrwan 1-kahraman, aslan, yiğit, mert, cesur, sözünün eri, 2-savaşçı, kavgacı
şêrwaney kahramanlık, aslanlık, yiğitlik, mertlik
şêrı 1-dişi aslan, 2-aslan, yiğit, mert (dişil)
şêseme salı
şêtan bıyayenı-bıyayış şeytan olmak, göz açık olmak
şêtan şeytan
şêtaninı kerdenı-kerdış şeytanlık yapmak
şêtaninı şeytanlık
şêwıryayenı-şêwıryayış 1-münakaşa etmek, tartışmak, 2-danışmak
şêwırya 1-danıştı, 2-tartıştı
şêwırnayenı-şêwırnayış 1-tartıştırmak, 2-anlaştırmak
şêx bıyayenı-bıyayış şeyh olmak
şêx Seid fieyh Said
şêx fieyh
şêxey kerdenı-kerdış şeyhlik yapmak
şêxey fieyhlik
şêxinı kerdenı-kerdış şeyhlik yapmak
şêxinı şeyhlik
şêxmüz bir erkek ismi
şêxo 1-şeyhtir, 2-bir erkek ismi
şêxê 1-bir şeyh, 2-bir erkek ismi
şı ame gitti geldi
şı bı gitmiştı
şı bın u vıjiya alta gitti ve çıktı
şı cêr aşağiya gitti, aşağiya indi
şı cor yukariya gitti, yukariya çıktı
şı dest teslim oldu, kendini ele verdi
şı dewı köye gitti
şı heqeyda xo ser tanrının rahmetine kavuştı, vefat etti
şı hetı yanına gitti
şı nêşı gitti gitmedı?
şı pede battı, içinde gitti, boğuldu
şı pey arkaya gitti
şı rahmetı vefat etti, rahmetine kavuştu
şı ray ser yolun özerine gitti
şı ser özerine gitti
şı teslim bı gitti teslim oldu
şı u ame gitti ve geldi
şı ver önüne gitti
şı verni 1-karşılamaya gitti, 2-yolunu kestı
şı war lıncidı çamura battı
şı war battı, gümüldü, sapladı
şı gitti
şıb şap, çimento şerbetiyle şap çekmek
şıbak duvarın iç kısmında açılan küçük baca
şıbı ey ona çekmiştı, ona benzemıştı
şıbı gitmişti
şıdênaye metin, sağlam, direnebilen, sıkıca bağlanmış
şıdênayenı-şıdênayış 1-sıkıca bağlamak, sıkmak, sarmak, dolamak, sıkıştırmak, sağlam sarıp germek, 2-metin olmak, direnmek, mukavemet göstermek, 3-tehlikelere karşı gögüs germek, 4- techizatlanmak, kuşanmak, 4-dirençli
şıdêna bı sıkı germişti, sıkı sarmıştı
şıdênayın 1-sıkıca bağlı, 2-dirençli
şıdet tepki bıxoya ano şidet tepkiyi birlikte getirir
şıdeyayenı-şıdeyayış 1-sıkıca bağlanmış olmak, 2-direnç göstermek, direnmek
şıdêyayenı-şıdeyayış 1-sıkıca bağlanmış olmak, 2-direnç göstermek, direnmek
şıdeyayo gerilmiş, sıkıştırılmış
şıdeynayenı-şıdeynayış 1-sıkıca bağlamak, sıkmak, 2-direnmek, mukavemet göstermek, 3-tehlikelere karşı gögüs germek
şıdeynayın 1-sıkıca bağlı, 2-dirençli
şıdeynenê sıkıştıriyorlar, geriyorlar
şıdiyaye metin
şıdiyayenı-şıdiyayış 1-sıkıca bağlanmış olmak, 2-direnç göstermek, direnmek
şıdıyayenı-şıdıyayış 1-sıkıca bağlanmış olmak, 2-direnç göstermek, direnmek, inat etmek, baş kaldırmak
şıdıya sıkıca bağlandı
şıfaq (şefaq) sabah, tan vakti
şıfaqê rew sabahleyin erken
şıfe bıyayenı-bıyayış şüphe teşkil etmek, kuşkulanma
şıfe dı mendenı-mendış şüphede kalmak, kuşkulanmak
şıfe dı verdayenı-verdayış şüphede bırakmak, kuşkulanmdırmak
şıfe dı verdayoğ şüphede bırakan, kuşkulandıran
şıfe dı şüphede, kuşkuda
şıfe kerdenı-kerdış şüphe etmek, kuşkulanmak, şüphelenmek, şüpheye kapılmak
şıfe kerdoğ şüphe eden, kuşkulanan
şıfe kewtenı-kewtış şüphelenmek, kuşkulanmak, şüpheye düşmek
şıfe şüphe, kuşku
şıfeci şüpheci, kuşkucu
şıfeciya şüphecidir, kuşkucudur (dişil)
şıfeciyo şüphecidir, kuşkucudur (eril)
şıfeli şüpheli, kuşkulu
şıfeyın şüpheli, kuşkulu
şışş 1-ağlayan çocuğu durdurmak için kullanılan sözcük, 2-birine kızdığı zaman onu durdurmak için kullandığı sözcük
şışı şiş
şıir şiir
şıji 1-ayran veya yoğurtun üstüne çıkan sarı su, 2-yeni yapılan peynirin üstüne çıkan ekşimsi su
şık (Alm) güzel, zarif, modaya uygun giyinmiş olan
şık berd cı ser 1-şüpheyi üzerine götürdü, 2-his etti
şık berd farkına vardı
şık bı 1-anladı, farkına vardı, 2-şüphelendi, kuşkulandı
şık bıyayenı-bıyayış anlamak, farkına varmak
şık bıyayenı-bıyayış hisedilme, kuşkulanma, şüphelenme
şık keno anliyor, farkına variyor
şık kerdenı-kerdış 1-şüphelenmek, 2-his etmek, 3-kuşkulanmak, 4-anlamak, farkına varmak
şık kerdoğ şüphe eden, şüpheci
şık kewtenı-kewtış şüpheye düşmek, kuşkulanmak
şık kewtoğ şüpheye düşen, kuşkulanan
şık nêbı
şık ronayenı-ronayış kuşkulanıp takip altına almak
şık ser berdenı-berdış 1-şüphe üzerine çekmek, 2-his etmek
şık ser vıstenı-vıstış 1-şüphelendirmek, 2-hislendirmek
şık vıst cı 1-şüphe etti, 2-his etti
şık 1-düşünme, farkına varma, 2-şüphe, şüphelenme, kuşku, kuşkulanma, 3-şekil, yüz, 4-his, kaygı, kaygılanma
şık kaygılanmak, şüphelenmek
şıkat biyo şikayet olmuş
şıkat kerdenı-kerdış şikayet etmek
şıkat şikayet
şıkatê kırık, kırılmış
şıkatenı-şıkatış kırmak, parçalamak
şıkayet biyayenı-biyayış şikayet edilmek, şikayet olunmak
şıkayet kerd şikayet etti
şıkayet kerdenı-kerdış şikayet etmek
şıkayet şikayet
şıkayetci şikayetçı
şıkeft (kaf) mağara
şıkeft kewtenı-kewtış mağara girmek
şıkey şüphecilik
şıkey cı şı ser şüphelendi
şıkiya kırıldı
şıkiyayenı-şıkiyayış kırılmak, parçalanmak
şıklığey şıklık, şık olma durumu
şıkna bı kırmıştı
şıkna kırdı
şıknayê 1-kıriyordu, 2-kırmışlar
şıknayenı-sıknayış kırmak, parçalamak
şıknayo kırmış
şıknayoğ kıran, parçalayan
şıknenê 1-kıriyorlar, 2-kırabilirler
şıkneno kıriyor
şıkte kırık
şıktenı-şıktış kırmak, parçalamak
şıkyabi kırılmıştı
şıkyaye kırık
şıkyayenı-sıkyayış kırılmak, parçalanmak
şıkyayo kırılmış, parçalanmış
şıkur bıyayenı-bıyayış şükredilmek
şıkur kerdenı-kerdış şükretmek
şıkur kerdoğ şükreden
şıkur şükür
şıkıl şekil
şıkılê cı şekli, şiması
şıkılın şekilli
şıkın şüpheli, kuşkulu
şıkır kerdenı-kerdış şükretmek
şıkır şükür
şıkıt bı kırmıştı
şıkıt kırdı
şıkıte kırık
şıkıtenı-şıkıtış kırmak, parçalamak
şıkıteyo kırıktır
şıkıto kırmış
şıkıtoğ kıran, kırıcı
şıkıya kırıldı
şıkıya bı kırılmıştı
şıkıyêna kırıliyor
şıkıyenı-şıkıyış kırılmak
şıl yaş, ıslak
şılabendı uçkur
şıli şerpiya vaya yağmur ve rüzgarın vızıltısıdır
şıli varayenı-varayış yağmur yağmak
şıli varena yağmur yağiyor
şıli varnayenı-varnayış yağmur yağdırmak
şıli u şarpi yağmur ve kar yağışı, ayaz, tipi
şıli 1-yağış, sağnak yağmur, 2-kar karışımı yağmur
şılli u şerpi karla karışık yağmur, fazla yağış
şılli yağış, kar karışımı yağmur
şıllıki (şollık) tavada veya sacda yapılan küçük yufka ekmek ve bu ekmeğin özerine kaynatılmış pekmez dökülerek yenilen bir yemek çeşidi
şıllımpe karla karışık yağmur
şıllıxı şıllık, aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış (kadın)
şılmaqe şamar, tokat
şılope 1-kar ve yağmur karışımı yağış, 2-belleş anlamında
şılopo belleşmidir, belleştir
şılpi damlama sesi
şılwali don, kilot
şılwalındi uçkur
şılwar 1-şalvar, 2-don, kilot
şıma amey siz geldiniz?
şıma ameyê siz geliyordunuz, siz gelmişmisiniz?
şıma çıçi di, çıçi nêdi siz ne gördünüz, ne görmediniz?
şıma do birê gelecekmisiniz?
şıma do bürê yiyecekmisiniz?
şıma do şırê gidecekmisiniz?
şıma dı sizde
şıma şi siz gittiniz?
şıma kê ya şi sükı siz kiminle şehre gittiniz?
şıma qandê çıçi lej kerd siz ne için kavga ettiniz?
şıma ra sizden
şıma rê bes niyo size yeter değilmi?
şıma va bêrê ma wına bıkerê siz deniniz gelin biz böyle yapalım
şıma werd siz yediniz?
şıma ya sizinle
şıma yê sizsiniz?
şıma 1-siz, 2-balmumu
şıma kerdenı-kerdış mumyalamak
şımarık (Tr) şımarık, şımarmış, şımartılmış
şımarıklığey şımarıklık
şımarıkey şımarıklık
şımayê sizsiniz
şımayin sizler
şımayın rê sizin gibilere
şımbêli biçilmiş ekinin birkaç destenin bir araya getirilip diziliş şekli
şımêli toplanmış ot, buğday vb şeylerin kümeleri, demeti, destesi
şımêna içilebilir, içilir
şımena içiyor (dişil)
şımeno içiyor (eril)
şımşêr kılıç
şımşêr antenı-antış kılıç çekmek
şımşyêr kılıç
şımondi uçkur
şımündi 1-kıldan örülmüş ip, 2-ipten örülüp şalvara takılan bağ, uçkur, uçkuruk
şımündı kıldan örülüp çuvalın ağız köşesinin bir ucuna dikilen ve çuval ağzını dikmede veya kapatmada kulanılan kalınca ip
şımyayenı-şımyayış içilmek
şımı sükı şehre gidelim
şımı, bimı u bümı gidelim, gelelim ve yiyelim
şımı, nêşımı gidelim, gitmiyelim?
şımı gidelim, gidelimmi?
şımık-şımıki papuç, terlik, yazlık açık ayakabı
şımıt bı içmişti
şımıt u şıt içti ve yıkadı
şımıt u vırıt içtı ve küstü
şımıt, ya nêşımıt içti yahut içmedi?
şımıt içti
şımıte içilmiş olan
şımıtê içiyordu
şımıtenı ra kes mırd nêbeno içmekten adam doymaz
şımıtenı-şımıtış içmek
şımıtnayenı-şımıtnayış kaydırmak
şımıto içmiş (eril)
şımıtoğ içen, içici
şımıtoğê cı içicisı
şımıtya kaydı
şımıtyayenı-şımıtyayış kaymak
şımıyayenı-şımıyayış içilmek
şımıyêna içilir
şına gidiyor, (dişil) gidiyorum
şınasna tanıdı
şınasna bı tanımıştı
şınasnaye tanıdık
şınasnayenı-şınasnayış tanımak
şınasnayoğ tanınan, tanıdık
şınasneno taniyor
şınaweno işitiyor
şınawıt işitti, işitmiş
şınawıtenı-şınawıtış işitmek, duymak
şınê u yenê gidip geliyorlar
şınê gidiyorlar
şınê keye eve gidiyorlar
şıng 1-hayvanları bağlamak için yere çakılan kazık, 2-yer altı elması
şınig bir tümün
şıno erdan miyan tarlaların içine gidiyor
şıno welatê xo memleketine gidiyor
şınsanayenı-şınsanayış tanımak
şınsanayış dayenı-dayış tanıtmak
şıp şıpı şıp şıp sesi, suda oynarken çıkalılan su sesi
şıp su üstüne düşün su damlalarının çıkardığı ses
şıpe şüphe
şıphe dı mendenı-mendış şüphede kalmak, kuşkulanmak
şıphe dı verdayenı-verdayış şüphede bırakmak, kuşkulanmdırmak
şıphe dı verdayoğ şüphede bırakan, kuşkulandıran
şıphe dı şüphede, kuşkuda
şıphe kerdenı-kerdış şüphe etmek, kuşkulanmak
şıphe kerdoğ şüphe eden, kuşkulanan
şıphe kewtenı-kewtış şüphelenmek, kuşkulanmak
şıphe şüphe, kuşku
şıpheci şüpheci, kuşkucu
şıpheciya şüphecidir, kuşkucudur (dişil)
şıpheciyo şüphecidir, kuşkucudur (eril)
şıpheyın şüpheli, kuşkulu
şıqan rakenê çulları seriyorlar
şıqdırêr bir cins yaban armudunun ağacı
şıqdıri acımsı bir çeşit yaban armudu
şıqoq yabani armut
şıqoqêr yabani armut ağacı
şıqoqi yabani armutlar
şıqoqı yabani armut, küçük ve sert armut çeşidi
şıq-şıqı 1-dokunmada dokunmuş ince ve uzun kilim, 2-ince ve uzun tarla parçası
şır şırıltı, akan veya dökülen cıvık şeylerin çıkardığı ses
şıra (Far) mayalanmamış üzüm suyu
şıra bira gidip gelsem
şıra gideyim, gitsem
şıra koti nereye gideyim
şırê key xo evinize gidin
şırê gidin
şırşır şırıltı, şırıl şırıl akan su sesi
şıri akan suyun sesi
şırig kı ortak et
şırik ortak
şırini vetenı-vetış akan veya dökülen cıvık şeylerin ses çıkarması
şırinq 1-tokat atma sesi, tokat çarpması, 2-yere düşen sandam bir cismin çıkardığı ses
şırit 1-damın üzerini örten ana kiriş, 2-şerit, bağ, ip çekme, 3-kendır, yön veya pamuktan yapılan kısa urban, kalın ve kısa ip
şırnayenı-şırnayış şarıltı, şırıltı sesini çıkartmak, şırıldatmak
şıro sükı şehre gitse, şehre gitsin
şıro, ya nêşıro gitse, ya gitmese
şırowar 1-aşağı inse, 2-batsa, batırılsa
şırp damlama sesi
şırr sırr şarıl şarıl akma durmu
şırr şırıltı, akan veya dökülen cıvık şeylerin çıkardığı ses
şırri şarıldama, şarıltı, yüksek bir yerden akan suyun sesi, şarıltı sesi vb
şırrini vetenı-vetış akan veya dökülen cıvık şeylerin ses çıkarması
şırrini yukardan veya oluktan akan suyun sesi, şırıltı
şırrnayenı-şırnayış şarıltı, şırıltı sesini çıkartmak, şırıldatmak
şırryayenı-şıryayış şırıltı veya şarıltı sesini çıkarmak
şırrıb şurup
şırrıb vıraştenı-vıraştış şurup yapmak
şırrıb şımıtenı-şımıtış şurup içmek
şırrıbın şuruplu
şıryayenı-şıryayış şırıltı veya şarıltı sesini çıkarmak
şırınga (‹t) şırınga, enjektör
şıt dayenı-dayış süt vermek, emdirmek
şıt dotenı-dotış süt sağmak
şıt gırotenı-gırotış sağarak süt almak
şıt ra bırnayenı-bırnayış sütten kesmek, süt vermemek
şıt rotenı-rotış süt satmak
şıt u şeker süt ve şeker, mecazi: tatlı, şirin, güzel, halal uygun
şıt şımeno süt içiyor
şıt 1-süt, 2-yıkadı
şıtawı beyaz toprak veya kilden yapılan sıva, badana
şıtcinı sütcülük
şıtê qeçkan çoçuk sütü
şıtê delek küçük ve renklı çiçekler açan bir çiçek ve bu çiçeklerinın içinde tatlı bir su vardır ve bu su sütlüdür
şıtê şêri aslan sütü
şıtê marı ana sütü
şıtê may ana sütü
şıtê sêr Aslan sütü
şıtê xo heram kerdenı-kerdış kötü bir iş yapmak, sütünü haram etmek
şıtê xo kerd helal sütünü halal etti
şıtenı-şıtış yıkamak
şıt helal halal süt emmiş kişi
şıt heram haram süt emmiş kişi, sütü bozuk
şıt heraminı piç, helal süt emmemiş veya kötü işler yapana derler
şıtlac sütlaç, pirinçten yapılan sütlü yemek
şıtli 1-ekim için yetiştirilmiş sebze fidanı, 2-düz ve ince ağaç dalları
şıto 1-yıkamış, 2-süttür
şıto bı qaymax kaymaklı süt
şıto germ sıcak süt
şıto helal halal süt, ana sütü
şıto honık soğuk süt
şıto teze taze süt
şıtoğ yıkayan, yıkayıcı
şıtwer süt yiyen, süt emmen
şıtıl 1-ekmek için yetiştirilmiş sebze fidanı, 2-yaş ve ince ağaç dalları
şıtılê bancanan patlıcan şıtılı
şıtın sütlü
şıv-şıvı değnek, ince dal, yaş çubuk
şıvıng saçak
şıvıngê bani damın saçağı
şıwane xapokı ufak bir kuş cinsi
şıwane çoban
şıwaney miyan koyun çobanı
şıwaney çobanlar
şıwaneyey çobanlık
şıwaneyinı çobanlık
şıwaninı çobanlık
şıwaninı kerdenı-kerdış çobanlık yapmak
şıwanxapık Bir kuş adı
şıwar 1-aşağı indi, 2-batı, saplandı
şıwari süvari
şıwarı ağıt, türkü, mani, gazel
şıwênê yıkaniyorlar
şıwena yıkiyor (dişil)
şıweno yıkiyor (eril)
şıwiya yıkandı
şıwyayenı-şımyayış yıkanmak, yıkanmış olmak
şıwırnayenı-şıwırnayış danışıp tartışmak
şıwıt yıkadı
şıwıtê yıkiyorlardı
şıwıtenı-şıwıtış yıkamak
şıwıto yıkamış
şıwıtoğ yıkayan, yıkayıcı
şıwıyay yıkandılar, yıkandı
şıwıyayenı-şıwıyayış yıkanmak
şıwıya yıkandı
şıx şeyh
şıxul iş, çalışma, vezife
şıxulêno çalışiyor
şıxuley çalışma, iş
şıxulna çalıştırdı
şıxulya çalıştı
şıxulnayenı-şıxulnayış çalıştırmak
şıxulyayenı-şıxulyayış çalışmak, işlemek
şıyaye gitmiş olan
şıyayena zeyi evlenen bir kızın evlilikten sonra ilk defa baba evine gitmesi, ilk defa baba evini ziyaret etmesi
şıyayenı-şıyayış gitmek, yürümek
şıyayoğ giden, gidici
şıyes onaltı (16)
şıyês on altı (16)
şızi 1-ayran veya yoğurtun üstüne çıkan sarı su, 2-yeni yapılan peynirin üstüne çıkan ekşimsi su, 3-gitide
şıziya masti yoğurt suyu
şi bi gitmişti, gitmiştiler
şi cêr aşağiya gitti, aşağiya indiler
şi cor yukariya gitti, yukariya çıktılar
şi ey ona benzedi
şi hetı yanına gitti, yanına gittiler
şi key xalan dayıların evine gitiler
şi pê hetı birbirinin yanına gittiler
şi pêra göreştiler, dalaştılar, kavgaya tutuştular
şi pıra battı
şi têra göreştiler, dalaştılar, kavgaya girdiler
şi war aşağı indi, aşağiya indiler
şi gitti, gittiler
şia (Ar) şii, şiilik
şia gitmiş
şia keye eve gittim
şiawayenı-şiawayış güneş vb şeylerin batması, batmak, batışı, batışını
şiayenı-şiayış gitmek
şiddet (Ar) şiddet, sertlik vs
şiddetey şiddete baş vurma
şifa (Ar) bedeni veya ruhi bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma
şifa biyayenı-biyayış şifa olmak, yaranmak
şifa bo şifa olsun
şifa diyayenı-diyayış şifa bulmak
şifa waştenı-waştış şifa dilemek, istemek
şifali şifalı olan
şifayın şifalı
şifayınan şifalılarını
şife keno (kewno şık) şüphe ediyor
şife kerd şüphelendi, kuşkulandı
şife kerde şüphe etmiş olan, şüpheli
şife kerdenı-kerdış şüphelenmek, şüphe etmek, kuşkulanmak, endişelenmek
şife kerdoğ şüphe eden kimse, şüpheli
şife şüphe, kuşku, endişe
şifey cı şı ser kuşkulandı, şüphelendi
şifelı şüpheli, şüpheli kişi
şifeyın şüpheli
şiffon kadın ve kızların başlarına örtükleri köşeleri işlemeli tülbent
şifon (Fr) şifon, ipekten dokunmuş ince, şeffaf kumaş
şifonın şifonlu
şifre (Fr) gizli haberleşmeye yarayan işaretlerin tümü
şifre kerdenı-kerdış şifrelemek
şifreli şifre ile yazılmış
şifreyın şifreli
şiş u kebab şiş ve kebab
şiş u tewqı şiş ve sac
şiş şiş, ucu sivri demir veya ağaçtan yapılmış ince uzun çubuk
şişa kebabi kebap şişı
şişa nani ekmek şişi
şişê kebabi kebap şişlerı
şişe sıvı veya içkilerin konulduğu, camdan yapılmış dar ağızlı uzun kap
şişeci şişe yapan veya satan kişi
şişecinı şişecilik
şişecılığey şişecilik
şişek bir yaşına yeni girmiş kuzu
şişko (Tr) şişman, etli butlu
şişkoyo şişmandır
şişkoy şişmanlar
şişman (Tr) şişman
şişxane 1-şiş kebapı yapılan yer, 2-şiş yapılan yer
şişı şiş, ince ve ucu sivri çubuk
şii (Ar) şiilik mezhebinden olan (kimse)
şiir (Ar) şiir
şiir nüştenı-nüştış şiir yazmak
şikayet (Ar) hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlaama, yakınma
şikayet kerdenı-kerdış şikayet etmek
şike (Fr) şike
şike kerdenı-kerdış şike etmek
şikeyın şikeli
şikiya kırıldı
şikiyaye kırılmış olan
şikiyayenı-şikiyayış kırılmak
şikna kırdı
şikna bı kırmıştı
şiknayenı-şiknayış kırmak
şiknayo kırmış
şikya kırıldı
şikyayo kırılmış
şikyayenı-şikyayış kırılmak
şila eştenı-eştış tokat atmak, tokatlamak
şila kerdenı-kerdış tokatlamak
şila pırodayenı-pırodayış tokat vurmak
şila tokat
şilan ver şanayenı-şanayış tokatların önüne vermek, tokatlamak
şilan 1-kuş burnu otu, 2-tokatları
şilanekêr şilan ağacı
şile kerdoğ tokatlayan
şile pırodayenı-pırodayış tokat vurmak
şile ra kerd ağzına kadar doldurdu
şile ağzına kadar doldurmak
şilep (Alm) yük taşımaya yarayan gemi, yük gemisi
şiley eştoğ tokat attan
şiley kerdenı-kerdış tokatlamak
şiley tokatlar
şilin (‹ng) avusturya para birimi
şilpa tokat, sille
şilpax kerdenı-kerdış tokatlamak, tokat çekmek
şilpağan ver şanayenı-şanayış tokatların önüne vermek, tokatlamak
şilpaxê dê pıro bir tokat vurdu, bir tokat çektı
şilpaxi eştoğ tokatlayan
şilpaxi kerdenı-kerdış tokatlamak
şilpaxi tokatlar, tokatlamak
şilpaxı eştenı-eştış tokat atmak
şilpaxı tokat, sille
şilpey kerd tokatladı
şilt (‹ng) şilt
şimal (Ar) kuzey
şimşirin şipşirin
şimündi uçkur
şimondi uçkur
şimı gidelim
şımı keye eve gidelim
şımı çarşi çarşiya gidelim
şin gırêda matem tutu, matem tutular
şin kerdenı-kerdış yas tutmak, ağlayıp sızlamak
şin u bermi yas ve ağlama
şin u şiwan yas tutup feryat etmek, ağlamak, bağırmak
şin 1-maten, yas, 2-kefeli ve kapanlı terazi
şinad bıyayenı-bıyayış senetlenmiş olmak
şinad kerde senetli
şinad kerdenı-kerdış senetlemek
şinad kerdoğ senetleyen kimse
şinad senet
şinadın senetli
şinayey yeşillik, tar tur, pıncar vs
şindar yaslı, acılı, üzüntülü olan
şindarê yaslıdırlar, özüntülüdürler
şindor sınır
şindı setenı-setış terazide tartmak
şinê erdan miyan tarlaların içine gidiyorlar
şine gitme, gitmek
şini 1-sini, büyük tepsi, 2-yeşillik
şinik (Yün) tahıl ölçeği, sekiz kiloya yakın ölçek
şinor sınır
şinorın sınırlı
şip kewt zere aniden içeri girdi
şip 1-birden, aniden, 2-damlama sesi
şipşak birden, çabucak, derhal, hemencecik
şipi girdap, girdaplı keskin su akıntısı
şiqayenı-şiqayış şıngırdamak, şıngırtı sesini çıkarmak
şiqi şıngırtı, şakırtı, yüksek ses
şiqnayenı-şiqnayış şıngırdatmak
şir 1-sarmısak, 2-süt
şirane tatlı, tatlı olma durumu
şirane werdenı-werdış 1-tatlı yemek, 2-mecazi: nişanlamak, nişan tatlısını yemek
şiraneci tatlı vb şeyleri satan, tatlıcı
şiraney werdenı-werdış nişanda yenilen tatlı, nişan tatlısı, şerbet vs
şiraney 1-tatlılık, tatlı yiyecekler, 2-nişanlamanın halk arasındaki deyimi
şiraneyinı tatlıcılık
şiraneya cı werdı nişanladılar
şirawi sarmısak katılarak yapılan sulu bir yemek çeşidı
şirayenı-şirayış kişnemek
şirayê kişniyordu
şirê bir üzüm cinsı
şire şıra, pekmez yapımında kullanılan üzüm suyu
şiret (Ar) geçimsiz, huysuz, kavga çıkarmaktan hoşlanan, şikayetlenme
şiret kerdenı-kerdış 1-şiret etmek, şikayetlenmek, yaygara çıkarmak, 2-öğüt vermek, öğütlemek, şikayetli öğüt, nasihat
şiretey şiret olma durumu, şiretlik
şiretinı şiret olma durumu
şirey engürı üzüm şırası
şireyın şiralı
şiri 1-şire üzümü, 2-süt dişlerine denilir, dındanê şiri
süt dişleri
şirin tatlı
şirina tatlıdır (dişil)
şirinaşir Musakka
şiriney tatlılık
şirino tatlıdır (eril)
şirit ip, urgan
şirket (Ar) şirket, ortaklık
şirket akerdenı-akerdış şirket açmak
şirket bı şirketti
şirket ronayenı-ronayış şirket kurmak
şirketcinı kerdenı-kerdış şirketcilik yapmak
şirketcinı şirketcilik
şirketcılığey şirketcilik
şirketo şirkettir
şirketın şirketli
şirmokın sarmısaklı
şirove yorum
şirove kerdenı-kerdış yorumlamak, yorum yapmak
şirowe yorum
şirowe kerdenı-kerdış yorum yapmak, özerinde tartışmak
şirqini cıra vıjiyê şıngırtı sesi kendisinden çıktı
şirqini u şerpini şıngırtı ve şapırtı sesi, vurup kırmak
şirqini vetı şıngırdadı, şıngırtı sesi çıkardı
şirqini kırılan cem vb şeylerin çıkardığı ses, şıngırtı
şirqı-şirqı kırılan cam vb şeylerin çıkardığı ses
şirın biyayenı-biyayış tatlı olmak, tatlılanmak, tatlılık
şirın bıyayenı-bıyayış 1-tatlı olmak, 2-sevimli olmak
şirın şirın tatlı tatlı
şirın kerdenı-kerdış hoş etmek, tatlılaştırmak
şirın yeno tatlı geliyor, tatlıdır
şirın-şirıntır-şirıntırın tatlı-daha tatlı-daha daha tatlı
şirın 1-sevimli, cana yakın, 2-tatlı, hoş
şirına şirını tatlının tatlısı, sevimlinin sevimlisi (dişil)
şirınê tatlıdırlar
şirıney 1-tatlı, tatlılık, şirinlik, 2-cana yakınlık, sevecanlık
şirıninı 1-tatlılık, 2-sevimlilik
şirıno şirın tatlının tatlısı, sevimlinin sevimlisi (eril)
şirını tatlı (dişil)
şirıno 1-tatlıdır, 2-cana yakındır (eril)
şis sis
şisi azmin gırot sis gökleri kapladı
şit şeytan, kurnaz, gözaçık
şita şeytan, gözaçık, kurnaz (dişil)
şito şeytan, gözaçık, kurnaz (eril)
şitı şeytan, gözaçık, kurnaz (dişil)
şivandê zıwanan dı dillerin şivelerinde, lehçelerinde
şivar çevre, civar
şive (Ar) söyleyiş özelliği, ağız, lehçe
şivedê ma ya bizim şivemizle
şivey ê zıwaniyê o dillin şiveleridirler, lehçeleridirler
şivey zıwani dillin lehçeleri, dillin şiveleri
şiving saçak
şivingê bani damın saçağı
şivık tatlı ve benzeri şeylerin bulaştırdığı yapıştırıcı madde, şireli
şivıkın tatlı, şireli ve yapışkan olma durumu
şivıkıno şireli ve yapıştırıcıdır
şiwan gırêda matem tuttu, matem tutular
şiwan matem, yas
şiya ey hetı onu yanına gittim
şiya keye eve gittim
şiya wendexane okula gittim
şiya 1-gittim, 2-gitmiş (dişil), 3-kara, siyah
şiya awı suya gitmiş
şiyaye 1-gitmiş olan, 2-elden gidici, ölümlü
şiyayenı u amyayenı gidiş geliş, gitmek gelmek
şiyayenı-şiyayış gitme, gidiş, gitmek
şiyayinı siyahlık
şiyayo şiya karanın karası, siyahın siyahı
şiyayoğ gidici, giden
şiyê seydê werdegan ördek avına gitmişler
şiyê u ameyê gidip geliyorlardı
şiyê wendexane okula gidiyorlardı
şiye gölge
şiyês (16) desüşeş on altı
şiyêsın onaltıncı
şiyenı-şiyiş 1-gitmek, 2-benzemek
şiyo sükı şehre gitmiş
şiyo keye eve gitmiş
şiyo gitmiş
şiyo ey ona benzemiş
şiyo mı bana benzemiş
şo estorı tepşı git atı tut
şo şo şo köpeğe gel anlamında
şo la git lan
şo lolo çocuk dilinde uyumaya git
şo veyndı bırardê xo git kardeşinı çağır
şo, meşo git, gitme
şo 1-git, 2-köpeği çağırma sözcüğü
şofêr (Fr) şoför, sürücü
şofêrey şoförlük
şofêrinı şoförlük
şoşban bıyayenı-bıyayış sağdıç olmak
şoşban kerdenı-kerdış sağdıç yapmak
şoşban sağdıç
şoşbaninı sağdıçlık
şoşman bıyayenı-bıyayış sağdıç olmak
şoşman kerdenı-kerdış sağdıç yapmak
şoşman evlenenecek olan erkeğe yol gösteren, onun sorumluluğunu yüklenen şahıs, sağdıç
şoşmaninı sağdıçlık
şoşne bıyayenı-bıyayış sağdıç olmak
şoşne kerdenı-kerdış sağdıç yapmak
şoşne sağdıç
şoşneninı sağdıçlık
şoşneyın sağdıçlı
şoşo 1-köpeği çağırma ve kışkırtma sözcüğü, 2-panik yaratmak, şayia
şok kriz
şok kewtenı-kewtış krize girmek
şok ravêrnayenı-ravêrnayış kriz geçirmek
şolık tavada veya sacda pişililip yağda kızartılan çok ince ekmek
şomi (şami) yemek, yiyecek içecek
şomi werdenı-werdış yemek yemek
şomi vıraştenı-vıraştış yemek pişirmek
şon (şan) akşam
şonayenı-şonayış 1-sallamak, 2-yayık yaymak
şone (şane) tarak
şone kerdenı-kerdış taramak
şonenê yayık vb şeyleri yayma
şonenı-şonenış süten yağ çıkarmak için yayığı çalkalamak, yaymak
şoni ser akşam üstü
şop çarnayoğ iz süren, izci
şop-şopı iz
şopa cı izi
şopa ey bıramı onun izini sür, izinden git
şopı çarnayenı-çarnayış iz gezdirmek
şopı ramıtenı-ramıtış iz sürmek
şopı ramıtoğ iz süren kimse
şopı ser berdenı-berdış iz üstüne götürmek
şopı sero bıyeyenı-bıyayış iz üstünde olmak
şoq (‹ng) şok, beklenmeyen olay
şoq dayenı-dayış parlamak, ışık şaçmak
şoq ravêrnayenı-ravêrnayış şok geçirmek
şoq kewtenı-kewtış şoka girmek
şoq 1-parlaklık, ışık, 2-şok
şor 1-konuşma, laf, 2-tuzlu
şoro tuzludur
şorabi tuzlu su (peynir suyu vb)
şorax çorak
şoraxo çoraktır
şorba doy ayran çorbası, meyir çorbası, dan çorbası
şorba mercüyan mercimek çorbası
şorba çorba
şorbeci çorbacı
şorbecinı şorbacılık
şore bataklık
şore dı war şiyayenı-şiyayış bataklığa batmak
şori xo pa pak kı git kendini onunla temizle
şort (‹ng) sporcuların giydikleri kısa pantolon
şorık-şorıkı salya
şorıka cı salyası
şorıkafeki ağız salyası, birisi bir şey yerken arzudan akan salya
şorıkın salyalı
şorıno tuzludur
şose (Fr) şoşe, kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
şote 1-yanmış odun parçası, ucu yanmış odun, 2-siyah
şoteyo sıya çok siyah
şotı değnek
şow (‹ng) şov, show
şowane çoban
şowaneyinı çobanlık
şowen (Fr) şovenizmden yana olan kimse
şowenist şoven olan, şoven olma durumu
şowenizım (Fr) şovenizm
şowq (şewq) aydınlık, ışık, nur
şowq dayenı-dayış ışık saçmak, ışındamak
şowı (şewı) gece
şowı nimê şowı gece yarısı
şoyay yıkandı
şoyaymı yıkandık
şoyayenı-şoyayış yıkanmak
şoyaya yıkanmış (dişil)
şoyayo yıkanmış (eril)
şüa (Ar) ışın
şüane çoban
şüaneyinı çobanlık
şübat (Ar) şubat ayı
şübe (Ar) şube
şübey eskerey askerlik şubesi
şübe nadas
şübe verdayenı-verdayış nadasa bırakmak
şüc suç
şüc kerdenı-kerdış suç işlemek
şücdar suçlu
şücê cı suçu
şüena yıkiyor
şüşa şişe, kavanoz
şüşa qazaği gazyağı şişesi
şüşe şişe, kavanoz
şüşekê bir şişecik
şüh (Ar) neşeli ve serbest kadın
şüj suç
şüj kerdenı-kerdış suç işlemek
şüjdar suçlu
şükur kerdenı-kerdış şükür etmek
şükur yarebi şükür yarebi
şükur şükür
şüma (şıma) siz
şüma şi koti siz nereye gittiniz?
şüma se kerd siz ne yaptınız
şüra (Ar) danışma kurulu
şüri (şıri) git, gitme isteği
şüri koti nereye gideyim?
şürtandê cı dı şartlarında, şurtlarında
şürti şartın kolları
şürüb (Ar) şurup
şürüb şımıtenı-şımıtış şurup içmek
şürübın şuruplu
şüsa şişe
şüt (çımakerde) 1-gözaçık, şeytan, şit, 2-yıkadı
şüt (‹ng) şut, top oyuncusunun yaptığı vuruş, topa vurup topu atmak
şüte yıkanmış olan
şütenı-şütış yıkamak
şüto yıkamış
şütoğ yıkayan, yıkayıcı
şütoğey yıkamacılık
şütış dayenı-dayış yıkamaya vermek
şüür (Ar) bilinç
şüürê xo vıni kerdenı-kerdış şuurını kaybetmek
şüwalye (Fr) şövalye
şüwalyecılığey şövalyecilik
şüwalyeyey şövalyelik
şüwalyeyinı şövalyecilik
şüwane (şıwane) çoban
şüwane bıyayenı-bıyayış çoban olmak
şüwaney çobanlar
şüwaninı kerdenı-kerdış çobanlık yapmak
şüwaninı çobanlık
şüwari suvari
şüwarinı suvarilik
şüwariyinı kerdenı-kerdış binicilik, suvarilik yapmak
şüwate yıkanmış olan
şüwatenı-şüwatış yıkamak
şüwatoğ yıkayan
şüwatış dayenı-dayış yıkamaya vermek
şüwen (Fr) şovenizmden yana olan kimse
şüwena 1-yıkiyor (dişil), 2-şövenistir
şüwenist şoven olan, şoven olma durumu
şüwenizım (Fr) şovenizm
şüweno 1-yıkiyor (eril), 2-şövendir
şüya yıkandı
şüyaye yıkanmış olan
şüyayenı-şüyayış yıkanmak, yıkanmış olmak
şüyayo yıkanmış
şüyayoğ yıkanılan
şüyıyayenı-şüyıyayış yıkanmış olmak, yıkanılma
şubhe (Ar) şüphe
şubhe kerdenı-kerdış şüphelenmek
şubheci şüpheci
şubhecılığey şüphecilik
şubheli şüpheli
şuhret (Ar) şöhret
şuhretê cı şöhreti
şuhretey şöhret olma durumu
şuhretli şöhretli
şukran (Ar) iyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık
şukri bir erkek ismi
şukur (Ar) şükür, şükretme, hamd olsun, tanrının verdiğiyle yetinmek
şulwalındi uçkur
şumine (Fr) ocak
şuna yıkiyor, yıkarım
şupe kerdenı-kerdış şüphelenmek
şupe şüphe, kuşku, endişe
şupeci şüpheci
şupecılığey şüphecilik
şupeli şüpheli, kuşku
şuphe şüphe, kuşku
şurübı şurup
şute yıkanmış olan
şutê yıkiyordu
şutenı-şutuş yıkama, yıkamak
şutenı-şutış yıkamak
şuto yıkamış
şutoğ yıkayan, yıkayıcı
şutoğey yıkamacılık
şutış dayenı-dayış yıkamaya vermek
şuwalye (Fr) şövalye
şuwalyecılığey şövalyecilik
şuwalyeyey şövalyelik
şuwalyeyinı şövalyecilik
şuwane (şıwane) çoban
şuwane bıyayenı-bıyayış çoban olmak
şuwaney çobanlar
şuwaninı kerdenı-kerdış çobanlık yapmak
şuwaninı çobanlık
şuwari suvari
şuwarinı suvarilik
şuwariyinı kerdenı-kerdış binicilik, suvarilik yapmak
şuwate yıkanmış olan
şuwatenı-şüwatış yıkamak
şuwatoğ yıkayan
şuwatış dayenı-dayış yıkamaya vermek
şuwen (Fr) şovenizmden yana olan kimse
şuwena 1-yıkiyor (dişil), 2-şövendir
şuwenist şoven olan, şoven olma durumu
şuwenizım (Fr) şovenizm
şuweno 1-yıkiyor (eril), 2-şövendir
şuwute yıkanmış olan
şuwutenı-şuwutış yıkama, yıkamak
şuwuto yıkamış
şuwutoğ yıkayan
şuxul iş, çalışma, meşgale, meşkuliyet
şuxulyayenı-şuxulyayış çalışmak, iş yapmak, işlemek
şuya yıkandı
şuyaye yıkanmış olan
şuyayenı-şüyayış yıkanmak, yıkanmış olmak
şuyayo yıkanmış
şuyayoğ yıkanılan
şuyıyayenı-şüyıyayış yıkanmış olmak, yıkanılma