ha ame, ha do biro ha geldi ha gelecek
ha babam ha de babam de
ha bê haydi gel
ha berdo ha nêberdo ha götürmüş ha götürmemiş
ha bürı ha bürı ha ye ha ye
ha bıgi haydi al, al sana
ha diyo ha nêdiyo ha görmüş ha görmemiş
ha gıdi ha haydi seni göreyim haydi
ha ho kerdenı-kerdış imdat istemek
ha ho imdat anlamında
ha pıro dı ha pıro dı ha vur ha vur
ha sıktır sıktır ol
ha to rê, ha mı rê ha sana ha bana
ha to rê al sana
ha vajı, ha vajı vengo ha söyle, ha söyle boştur
ha vajı evet söyle, de söyle
ha vato ha vato ha söylemiş ha söylemiş
ha vazı ha mevazı ha söyle ha söyleme
ha vazı ha vazı ha söyle ha söyle
ha werdo ha çinayo ha yemiş ha biçmiş
ha, to se va evet, sen ne söyledın?
ha, to wıni kerd evet, sen öyle yaptın
ha 1-efendim anlamında, 2-evet, evet sözcüğü, buyur, buyurma sözcüğü, 3-devam et anlamında, 4-haydi, al sana, de, işte (ha wına
işte böyle ha vazı haydi söyle)
haa evet, ya
hab (Ar) kolayca yutulabilmesi için küçük toparlak ilaç, tablet
habci uyuşturucu hap kulananlara derler
habcinı hapçılık
habe habe tane tane
habe 1-tane, 2-haydi, acele et, ileri
habeş (Ar) Etiyopya halkında, bilali habeşin soyundan olan kimse
habib (Ar) sevilen, sevgili, yar
habükı saçma atan bir çeşit tüfek
hac (Ar) Mekede yapılan Kabeyi ziyaret ve tavaf töreni, haç
hac şiyayenı-şiyayış hacca gitmek
haç (Erm) hristiyanlığın sembolu olan çapraz
haca dı çıçi esto orada ne var
haca dı mend orada kaldı
haca dı orada
haca ra o taraftan
haca o yer, o taraf, ora vb
hacet (Ar) 1-hacet, gereklilik, lüzum, 2-aptest, ihtiyaç duyulan şey
hacet (hecet) araç-gereç, alet
hacet macet araç gereç, edavat hırdavat
hacet vinayenı-vinayış lüzumlu görmek, gereksinmek
hacet cinsel veya üreme organları
hacet organ, alet
hacetan ra 1-organlardan, 2-araç gereçlerden
hacetê cı çıniyo 1-gereği yoktur, 2-organları yoktur, 3-gereçleri yoktur
hacetê cı 1-gereği, 2-organları, 3-araç gereçleri
hacetın 1-organlı, 2-araçlı, gereçli
hachacık-hachacıkı kırlangıç
hachacık-hachacıkı kırlangıç
haci 1-haca gidip hacı tevaf edene derler, hacı olmak, 2-bir erkek ismi
haciwat hacivat ve karagöz
haciz (Ar) icra yolu ile el konulması, birinin malına icra yoliyle ey koyma
haciz kerdenı-kerdış haciz etmek, haczetmek
hacizın hacizli
hacizıno hacizlidir
hacüc mend kısa kaldı, cüce kaldı
hacüc 1-kısa boylu, cüce, büyümeyen, 2-tüylü, eşkiya tipli, haydut
hacüca 1-kısa boyludur, cücedir, hayduttur (dişil)
hacüco 1-kısa boyludur, cücedir, hayduttur (eril)
hacım (Ar) bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum
hacımın hacımlı, hacmı olan
haçın haçı olan
hadd (Ar) sınır, uç, derece
haddê xo bızanı haddını bil
haddê xo to ravêrna dereceyi aştın, haddını geçtin
hadê bêri haydi gel, de gel
hadê beso haydi yeter, de yeter
hadê şori haydi git
hadê ma berê haydi götürelim
hadê ma şırê haydi gidelim
hadê 1-buyur, haydi, de, 2-"def ol" anlamında
hademe (Ar) iş yerlerinde temizlik yapan işçi, odacı
hademê hademe (dişil)
hademecılıxey hademecilik
hademey hademelik, hademe olma durumu
hademeyey hademelik
hademeyinı hademelik
hadim (Ar) hizmet eden, hizmet edici
hadis (Ar) HzMuhammedin kurul sözleri
hadise (Ar) olay, mesele çıkarmak
hadise vetenı-vetış olay çıkarmak
hadisey olaylar
hadiseyın hadiseli
hadisın hadisli
hadre (hadıre, hedre) hazır, amade, anında
hadre bı 1-hazırlandı, 2-hazırdı
hadre bımı hazırlanalımmı?
hadre bıyayenı-bıyayış hazırlanmak
hadre kemı hazırliyalımmı?
hadre kerdenı-kerdış hazırlamak
hadre kerdoğ hazırlayan kimse
hadre kı hazırla
hadre mekı hazırlama
hadre ra hadre hazırdan hazıra
hadre ra hazırdan
hadre hazır, amade
hadrebı 1-hazırdı, 2-hazırlan
hadrekerdoğ hazırlayan, hazırlayıcı
hadreya hazırdır (dişil)
hadreyê 1-hazırdırlar, amadedirler, 2-hazırmıdırlar?
hadreyey hazırlık, hazır olma durumu
hadreyeya xo hazırlığını
hadreyinı hazırlık, tedarik
hadreyo hazırdır (eril)
hadım (Ar) kısırlaştırılmış veya çocuğu olmayan kimse
hadımey hadımlık
hadıre (hadre) hazır, amade
hadırê haydin
hafif (Ar) hafif
hafifey hafiflik
hafifinı hafiflik
hafifın hafif olma durumu
hafiye (Ar) dedektif
hafiyelıxey hafiyelik, dedektiflik
hafiyeyinı hafiyecilik
hafta birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
haftalıx 1-haftalık, 2-haftalık yevmiye, haftalık harçlık
haftalıxci ücretini haftadan haftaya alan
haftayın haftalık
hafza akılda tutma, ezberleme, hıfz
hafız (Ar) 1-Kuran'ın bütününü ezbere bilen veya okuyan kimse, hafız, ezberci, 2-gözleri görmeyen, kör, ama, 3-zihin
hafız ki ezbere okuma durumu
hafıza (Ar) bellek
hafıza ra zihinden
hafızada mı dı nêmendo hafızamda kalmamış
hafızey 1-körlük, 2-hafızlık, ezbere okumak, 3-zihinlik
hafızki ezbere
haş-haşt çocuğu susturmak için sarfedilen teseli, ikna etme sözcüğü
haşa (Ar) bir durum ve davranışı kabulenmediği zaman kullanılır, haşa, estağfurullah
haşa cematira haşa cemaatten
haşa huzürira haşa huzurdan
haşa to ra haşa senden
haşa, wıni niyo haşa, öyle değildir
haşar uyanma, ayık olma, uyumama
haşare (Ar) ufak tefek böcekler
haşat kerdenı-kerdış darmadağan etmek, dağıtmak
haşat darmadağan etme
haşhaş (Ar) kapsüllerinden afyon çıkarılan bir bitki, uyuşturucu çıkarılan bir bitki ve bu bitkinin sakızı
haşhaşın haşhaşlı
haşiş (Ar) kenevirden çıkarılan esrar
haşişın haşişli
haşin (Ar) sert, kırıcı, gönül kırıcı olan
haşiney haşinlik
haşmed (xoflı) büyük, hoflu, korkunç, korkulur
haşmet (Ar) görkem
haşmetın görkemli
haşti özgürlük
hah, bı ya, oldu?
hah, wına raşt vazı hah, böyle doğru söyle
hah, wıniyo yok be, öylemidir
hah bir şeyin tasdiki, gerçekleşmesi veya başarı olması durumunda söylenir, "ya, öyle mı, yok canım, yok be, evet de, sahi mi, tekrar, işte vb"
haho kerdenı-kerdış imdat istemek, yardım istemek
haho key ma veşa haho evimiz yandı
haho haho, sesleniş, çağrı, imdat, yardım isteme sözcüğüdür
hain (Ar) hiyanet eden kimse
haina haindir (dişil)
hainê haindirler (çoğul)
hainey hainlik
haineya haince
haininı hainlik
haino haindir (eril)
haiz (Ar) bir şeyi olan, elinde bulunduran
haizın haizli
hak dı yumurtada
hak şıknayenı-şıknayış yumurta kırmak
hak şıktenı-şıktış yumurta kırmak
hak şıkıtenı-şıkıtış yumurta kırmak
hak hakira vıjêno yumurta yumurtadan çıkar
hak kerdenı-kerdış yumurtlamak, yumurta etmek
hak ra bıryayenı-bıryayış 1-yumurtadan kesilmek, 2-yumurtadan olmak
hak ra yumurtadan
hak sürkerdenı-sürkerdış yumurta kızartmak
hak xaşênayenı-xaşênayış yumurta haşlamak
hak yumurta
hakçık kerdenı-kerdış yumurta kırma oynunu oynamak
hakçık yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun
hakçıq kerdenı-kerdış yumurta kırma oynunu oynamak
hakçıq yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun
hakê camêrdan erkek dölendirme organı, erkek yumurtaları, daşak
hakê cıniyan kadın yumurtaları
hakê huli hindi yumurtası
hakê mıriçıkan kuş yumurtası
hakeki 1-daşakcık, 2-yumurtacık
hakem (Ar) 1-yargıç, 2-oyun ve müsabakaları yöneten kimse
hakem bıyayenı-bıyayış hakem olmak
hakema hakemdir (dişil)
hakemcinı hakemcilik
hakemcılıxey hakemcilik
hakemey kerdenı-kerdış hakemlik yapmak
hakemey hakemlik
hakeminı kerdenı-kerdış hakemlik yapmak
hakeminı hakemlik
hakemo hakemdir (eril)
hakeza (Ar) bunun gibi, böyle
haki şelqnayenı-şelqnayış yumurta haşlamak
haki kerdenı-kerdış yumurtlamak, yumurta yapmak
haki kerdi yumurta yaptı
haki ra yumurtadan
haki sürkerdenı-sürkerdış yumurta kızartmak
haki yumurtalar
hakim (Ar) hakim, egemen, yargıç
hakim bıyayenı-bıyayış 1-egemen olmak, sahip olmak, 2-yargıç olmak
hakima hakimdir (dişil)
hakimê fekdê xo bı ağzına hakim ol
hakimê xo bı kendine hakim ol?
hakimey kerdenı-kerdış yargıçlık yapmak
hakimey yargıçlık, hakimlik
hakiminı kerdenı-kerdış hakimlik yapmak
hakiminı hakimlik
hakimiyet (Ar) egemenlik
hakimo hakimdir (eril)
hakkı toprak
haklüz yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun
hakmêş yumurtanın üstüne sinek konma oyunu
haknan yumurtalı ekmek
hako cılq çürük yumurta, cılk yumurta
hako yumurtadır
hakra cemile vıraştenı-vıraştış yumurtadan cemile yapmak
hakrê (Dora merdım tırbkerdenı, nımıtenı) içine ölü koyup gömülen küp, ölü gömme küpü
hakrıb pekmezli yumurta
hakım 1-hakim, yargıç, 2-kendine sahip olmak
hakımê fekdê xo bı ağzına hakim ol
hakımê hakimmısın?
hakımey hakimlik, yargıçlık
hakıminı hakimlik, yargıçlık
hakın yumurtalı
hal (Ar) 1-durum, vaziyet, 2-davranış, tutum, tavır, 3-çözüm
hal (Fr) üstü kapalı pazar veya spor yeri
hal be hal 1-kolay kolay, 2-çabuk çabuk
hal biya aybaşı olmuş
hal biyo hal edilmiş
hal bıyayenı-bıyayış hallolmak, halledilmek
hal hazır hali hazır, hazır durumda
hal keno hal eder
hal kerd hal etti
hal kerdenı-kerdış halletmek, meseleyi çözmek
hal kerdoğ hal eden kimse
hal kı no hal bo durum bu durum olsa
hal no hal bo hal bu hal olsa
hal perskerdenı-perskerdış halını sormak
hal ra kewtenı-kewtış takattan düşmek
hal ra vıst haldan düşürdü
hal ra haldan
hal tey nêmendo halı kalmamış, gücü tükenmiş
hal u ehwal vaziyet, durum
hal u hewal durum, vaziyet, ahval, hal ve ahval
hal u hewalê to senino hal ve ahvalın nasıldır?
hal u kar iş güç, hal iş
hal u karê to o yo hal u karın odur, işin gücün odur
hal u karê to işin gücün
hal u mede hal ve durum, olay bu
hal u tarz hal ve tarz, durum ve tarz
hal ve hal kolay kolay
hal-xatır hal hatır
hal aybaşı olmak (kadınlarda), 2-durum, 3-kadınlarda hamile olma durumu
hala (Ar) şimdiye kadar veya o zamana kadar
hala hala Alla Alla (kızarken sarfedilen sözcük)
hala tiyê tiyadı halen burdamısın?
hala to nêberdo halen götürmemişsin?
hala tı vınderdê halen durmuşsın?
hala halen
halan hallerde, (nê halan dı
bu hallerde)
halana bu hallerle, (bı nê halana
bu hallerle)
halat (Yün) kenevirden yapılmış çok kalın ip
halatın halatlı
halbe hal 1-kolay kolay, 2-durum
halbiyaye hal edilmiş olan
halbüki ey nêvatbı halbuki o söylememıştı
halbüki oysa, oysa ki
haldê xo ra bewni haline bak
haldê xo ya haliyle
haldı halde, durumda, (no haldı
bu halde)
halê cı çıniyo 1-hallı yoktur, keyifsizdir, 2-moralı bozuktur, 3-hastadır, takatsızdır, halsızdır vs
halê cı durumu, vaziyeti
halê fiilan (verban) Gr; fiillerin durumu
halê ma xırabo halimiz haraptır
halê sêwregı Siverekın durumu
halê to senino halın nasıldır, durumun nasıldır
halê xo çıniyo 1-halı yoktur, 2-moralı bozuktur, 3-hastadır
halê xo durumu, vaziyeti
halef (Ar) birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse
halên (halin) yuva (uçan hayvanların yuvası)
halên ra yuvadan
halên vıraştenı-vıraştış yuva yapmak
halen (Ar) daha
halen niyameyo halen gelmemiş
halên yuva
halen yuva
halêna hamiledir
halênê mıriçıkan kuşların yuvası
halet-haleti karasapan
haleti kara saban, sabanlar
haletı karasaban
haletın karasabanlı
halhal (Ar) kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
hali (Far) halı
hali durumlar, vaziyetler, haller
haliç (Ar) körfez
halife (Ar) halife, hükümdar
halifelıxey halifelik
halifeyey halifelik
halifeyinı halifelik
halin (halên) yuva (uçan hayvanların yuvası)
halin vıraştenı-vıraştış yuva yapmak
halindê cı dı yuvasında
halindê xo ra yuvasından
halinê zerqetan yaban arılarının yuvası
halini yuvalar
halinın yuvalı
halis (Ar) katışık olmayan, saf
halk (Ar) halk
halkerdoğ hal eden kimse, aracı
hallo hey, ey, efendi
halnêbiyaye hal edilmemiş olan
halo xırab kötü durum
halq (Ar) halk, aynı uyruktan olan insan topluluğu
halqa (Ar) halka, çember
halqa bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek
halqe kerdenı-kerdış halkalamak
halqeci halkacı
halqeyinı halkacılık
halqeyın halkalı
halra bı haldan oldu, bitkin, yorgun düşmek, takatten kesilmek
halter (Yün) halter
halterci haltercı
haltercılıxey haltercilik
halweşey iyi durum, sağlık, idare dececek durumda
halxırab kötü vaziyet
halı (hemle) hamile
halıci halıcı
halıcılıxey halıcılık
halıhazır (Ar) şimdiki durum, hazırda olan
halıq (Ar) 1-yaradan, tanrı, 2-yoktan var eden, yaratan
halıyinı halıcılık
halıyın halılı
ham kı çocuk dilinde "ye", hem et, yut anlamında
ham madde ham madde
ham 1-işlenmemiş, 2-pişmemiş, çiğ, 3-yenecek kadar olgun olmayan (meyve vb için), 4-çocuk dilinde "ye" anlamında kulanılır
hama 1-derhal, hemen, anında, şu anda vs, 2-fakat, ama, 3-hepsi, 4-gelmiş, geldi (dişil)
hama bi gelmişti
hama hama nezdi bı hemen hemen yaklaştı
hama hama hemen hemen, neredeyse
hama ma şırê derhal gidelim
hamal (Ar) ücretle yük taşiyan, sırtında yük taşıyıp geçinen kimse
hamalcinı hamalcılık
hamalcılıxey hamalcılık
hamaley hamallık
hamalinı hamallık
hamam (Ar) içinde yıkanılan yer
hamamci hamamcı
hamamcılıxey hamamcılık
hamami hamamlar
hamamvan hamamcı
hamamın hamamlı
hamarat ev işlerinde çalışkan ve becerikli ev kadını
hamaya gelmiş (dişil)
hamayê gelmişler
hamayenı-hamayış (amyayış) gelmek
hamayo gelmiş (eril)
hambeli (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden bir tanesi
hambürger (Alm) bir tür köfteli ve yuvarlak ekmekli sandviç
hambürgerci hamburger yapan veya satan kimse
hambürgerxane hamburger yapılıp satılan yer, hamburger lokantası
hambürgerın hamburgerli
hamd (Ar) Tanrı'ya şükretme
hamd bo Tanrıya şükürler olsun
hamd kerdenı-kerdış şükretmek
hame bi gelmişti
hamê geldi (dişil)
hame geldi (eril)
Hamêlkan Amerikan
hamerikan amerika
hamey (amey) geldiler
hameya gelmiş (dişil)
hameyê (ameyê) gelmişler
hameyo gelmiş (eril)
hamile (Ar) gebe, yüklü
hamiyet (Ar) bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası
hamle (Ar) 1-ileri atılma, atılım, 2-saldırış, 3-santraçta taş sürma, 4-atak
hamle kerdenı-kerdış saldırmak, ataka geçmek
hamlecı atılımcı
hamleya 1-hamiledir, 2-atakla
hamlıxey hamlık, ham olma durumu
hamo gelmiş (eril)
hamorana sayılarla
hamordbı saymıştı
hamordenı-hamordış saymak
hamordey sayılmış, sayılı
hamordi saydılar
hamorena sayiyor (dişil)
hamorenê sayiyorlar
hamoreno sayiyor (eril)
hamsi (Lazca) hamsi, küçük ince uzun bir balık türü
han 1-bey, beyler beyi anlamında bir unvan, sultan, 2-yolcuların barındıkları konaklama yeri
hana (wına) böyle
hana şi böyle gitti
hana niame daha gelmedi, halen gelmedi
hana daha, halen
hanabi böyle oldu
hançer kerdenı-kerdış hançerlemek
hançerı ucu eğri ve sivri bir tür bıçak
hançerın hançerli
hanci 1-yine, bir daha, 2-han işleten kimse
hanci ame yine geldi
hanciyinı hancılık
hancılıxey hancılık
hand o kadar
handayê bu kadar, o kadar, miktar
handê pê birbir kadar
handê ray o kadar yol
handê xo kendin kadar
handê kadar, bunca
handikap (İng) elverişsiz durum, engel, 2-kütürüm, sakat
hando o kadardır
handıro handadır
hane 1-bazı sabit şeylerin isminin sonuna gelen bir sözcük (kütüphane gibi), 2-ev, konut, 3-yer, basamak
hanedan soy, büyük aile, belli ve büyük soydan gelen
hanedaney hanedanlık
hanedaninı hanedanlık
hanelıx hanelik
hanêna bakiyor (dişil)
hanênê bakiyorlar (çoğul)
hanêno (wınyêno) bakiyor (eril)
haneyın haneli
hanifeyinı hanifilik
hanifi (Ar) 1-müslümanlığın dört mezhebinden biri, 2-bir erkek ismi
hanifilıxey hanefillik
hantal (Tr) 1-kocaman, iri, kaba, 2-işi, davranışı ağır ve yavaş olan
hanvan hanci, han işleten kimse
hanya cı ra kendisine baktı
hanyay baktılar
hanyaya bakmış (dişil)
hanyayê 1-bakiyordu, 2-bakmışlar (çoğul)
hanyayenı-hanyayış bakmak
hanyayo bakmış (eril)
hanım 1-kız ve kadınlara verilen unvan, 2-karı, eş, 3-saygın kadın
hanımey hanımlık
hanıminı hanımlık
hanın hanlı
hapis (Ar) hapis, tutuk evi, ceza evi
hapis kerdenı-kerdış hapse koymak
hapisxane hapishane
Haq (Heq) 1-Tanrı, Rab, tanrının adlarından biri, 2-Hak, adalet, hukuk, 3-eşitlik, 4-elde edilen, hakkı olan, emek karşılığı ücret, 5-pay, 6-doğruluk, 7-yaptığının karşılığı elde edilen
haq dayenı-dayış hak vermek
haq gırotenı-gırotış hak almak
haq heqê to vıni nêkero tanrı hakkını kaybetmesin
haq kerd hak etti
haq kerdbı hak etmişti
haq kerdenı-kerdış hak etmek
haq kerdoğ hak eden, hakkı olan kimse
haq ra haktan, doğruluktan
haq sınasnayenı-sınasnayış hak tanımak
haq u huqüq hak ve hukuk
haqaret (Ar) onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış
haqaretey kerdenı-kerdış hakaret etmek, onurunu kırmak
haqaretey haksızlık, hakaret etme
haqdê cı dı hakkında
haqdê xo ya hakkiyle
haqê xo hakkını
haqey (heqey) haklılık, hakikat
haqeya cı hakikatı
haqiqat (Ar) hakikat, bir işin doğrusu, gerçek
haqiqetê cı hakikatı
haqiqeten (Ar) gerçekten
haqiqetey gerçeklik
haqiqi (Ar) 1-gerçek, 2-sahte olmayan, hakikisi
haqlılıxey haklılık
haqlıyinı haklı olma durumu
haqo haktır
haqperest (Ar+Far) haksever
haqqey doğruluk
haqsınasnayoğ haktanır
haqsızey haksızlık
har biyo kudurmuş, azmış
har bı 1-kudurgandı, haylazdı, yaramazdı, 2-kudurdu, yaramazlaştı
har bıyaye kudurmuş, saldırgan
har bıyayenı-bıyayış 1-kudurmak, 2-saldırganlaşmak, yaramazlık yapmak
har kerdenı-kerdış 1-kudurtmak, 2-saldırgan hale sokmak
har niyo kavgacı değil, fakirdir, yaramaz değil
har 1-kudurgan, 2-saldırgan, 3-yaramaz, 4-çılgın, 5-kavgacı, haylaz, şuna buna çatan, rahat durmayan, azan
har kudurgan, hartır
daha kudurgan, hartırın daha daha kudurgan
hara siya kara toprak
hara sıpê beyaz toprak
hara 1-kudurgandır, yaramazdır, haylazdır, kavgacıdır (dişil), 2-topraktır
harab (Ar) 1-yıkılacak duruma gelmiş, viran, 2-bitkin, yorgun, perişan
harabe (Ar) yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı
harabe biyo harap olmuş, viran olmuş
haraç (Ar) 1-Osmanlılar döneminde toprak sahiplerinden alınan vergi, 2-zor ve zorbalıkla alınan para
haraç gırotenı-gırotış 1-haraç almak, 2-vergi toplamak
harakıri (Japoni) karnını bıçakla deşme yoluyla kendini öldürme, intihar
haram (Ar) din kuralarına aykırı olan, dince yasak olan
harami (Ar) hırsız, haydut
haramiyey hırsızlık, haydutluk
haramiyinı haremilik, haydutluk
haramzade (Ar+Far) yasa dışı birleşmelerden doğan çocuk, piç
harar (Ar) büyük çuval
hararet (Ar) 1-ısı, sıcaklık, 2-susuzluk, susama, 3-çoşkunluk, ateşlilik
hararetê cı berz bı harareti yükseldi
hararetê cı berz bıyayenı-bıyayış ateşi yükselmek
hararetê cı bolo harareti çoktur
hararetê cı esto ateşi vardır
hararetê cı vıstenı-vıştış ateşini düşürmek
hararetê cı werışt harareti yükseldi
hararetey hararet olma durumu
hararetın hararetli
hararetına hararetlidir (dişil)
hararetıno hararetlidir (eril)
harb (Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma
harbi (Ar) ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk
harbi mert, doğru, hilesiz, doğru söyleme
harbiye (Ar) subay yetiştiren yüksek okul, harp okulu
harbiyeli harp okulu öğrencisi
harc (Ar) 1-resmi pul vb şeyler için ödenen vergi, veya harcama, 2-yapılarda tuğla veya taşların örgüsünde, duvarları sıvamada kulanılan, toprak, saman veya kum, kirç, çimento gibi şeyleri su ile kararak yapılan karışım
harc kerdenı-kerdış 1-harç sürmek, sıvamak, 2-harcamak
harc harcanan para, masraf
harcırah (Ar) yolluk, yol ödeneği
hard (erd) 1-yer, toprak, kara parçası, 2-getirdi, 3-tarla
hard eştenı-eştış yere atmak
hard gırotenı-gırotış yer almak, yer kaplamak
hard lerzana yeri titreti
hard lerzanayenı-lerzanayış yeri titretmek
hard ra hewadayenı-hewadayış yerden kaldırmak
hard ra vıziya yerden çıktı
hard ra vızyayenı-vızyayış yerden çıkmak
hard ro dayenı-dayış 1-yere vurmak, 2-yere düşürmek
hard u azmên têtewr lerzana yeri ve göğü birlikte titreti
hard u azmên yer ve gök
hard 1-toprak, yer, kara parçası, 2-getirdi
harda siya kara toprak
hardal (Ar) bir bitki adı
hardalın hardallı
hardenı-hardış getirmek
hardlez deprem
hardo awi sulu tarla
hardo bej susuz tarla
hardo keye eve getirmiş
hardo lerzeno yer titriyor
hardo mende yerde kalmış olan
hardo mendenı-mendış yerde kalmak
hardo nêramıte sürülmemiş tarla
hardo ronayenı-ronayış yere koymak, yere bırakmak, yere indirmek
hardo verdayenı-verdayış yerde bırakmak
hardo 1-getirmiş, 2-yerde
hardı kutenı-kutış yere çakmak, toprağa çakmak
hardın topraklı
hare at yeri, hara
harekât (Ar) 1-davranışlar, 2-manevra, çarpışma, kovalama gibi işler
hareket (Ar) 1-devinim, kımıldama, kıpırdama, 2-davranış, 3-yola çıkma
hareket kerdenı-kerdış hareket etmek, devinmek, kıpırdamak
hareketey hareketlilik
hareketın hareketli
harem (Ar) saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm
haremlıx haremlik
haremın haremli, haremi olan
harey kerdenı-kerdış haylazlık, yaramazlık yapmak
harey 1-kudurganlık, 2-saldırganlık, 3-yaramazlık, 4-çılgınlık
harf (Ar) alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri
harfiyat (Ar) kazı
hari azgınlar, kudurganlar, yaramazlar
haric (Ar) dış, dıştan, dışarıdan
harici (Ar) dışla ilgili, dıştan gelen
hariciye (Ar) 1-dış işleri, 2-ameliyat veya tedavi gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu
hariciyeci hariciyeci
hariciyecılıxey hariciyecilik
hariciyeyinı hariciyecilik
harika (Ar) harika, mükemel, eksiksiz, kusursuz, tam vb
hariqülede (Ar) harikulâde, olağan üstü
harir (Ar) ipek
harircinı ipekcilik
haririnı ipekcilik
harirın ipekli
harita (Ar) harita, düzlem üzerine çizilen taslak
haritaci haritacı
haritacılıxey haritacılık
haritavan haritacı
haritayinı haritacılık
harman (Far) harman
harmancılıxey harmancılık
harmoni (Fr) armoni, uyum
haro kudurgandır, yaramazdır, kavgacıdır (eril)
harolik çiftleşme aşısına gelen erkek hayvan
harün 1-zenginlik, variyet, 2-bir erkek ismi
harwêş (arwêş) tavşan
harı kudurgan, yaramaz, kavgacı, haylaz (dişil)
has (Ar) 1-özgü, mahsus, 2-katıksız, en iyi cinsten, saf
hasa (Ar) bir durum ve davranışı kabulenmediği zaman kulanılır, haşa, estağfurullah
hasa cematira haşa cemaatten
hasa huzürira haşa huzurdan
hasa to ra haşa senden
hasa, wıni niyo haşa, öyle değildir
hasa hastır, temizdir, saftır (dişil)
hasad (Ar) ürün kaldırma, ekin biçme işi, hasat
hasadcılıxey hasatçılık
hasar (Ar) herhangi bir olayın yol açtığı, kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar
hasarê do bol da teni buğdaya çok hasar verdi
hasarın hasarlı
hasas nazik, duyarlı, içli, titiz, saf, kuşkulu vb
hasbıhal (Ar) söyleşi, sohbet
hased (Ar) kıskançlık, çekememezlik
hasey saflık
haso katıksızdır, saftır, mahsuztur (eril)
hasret (Ar) özlem
hasretey özlem çekme durumu, ayrılık, hasretlik
hasretinı hasretlik
hasretın hasretli
hassas (Ar) 1-duyum ve duygularını algılayan, 2-nazik, duyarlı, içli vb
hassasa duyguludur, hasastır (dişil)
hassasey hassas olma durumu
hassasinı hasas olma durumu
hassasiyet (Ar) hassaslık, duygunluk, duyarlık
hassaso duyguludur (eril)
hasseten (Ar) ayrıca, özelikle, bilhasa
hastalıxey hastalık
hastaxane hastahane
hastaxanelıx hastahanelik
hasüd (Ar) kıskanç, yaramaz
hasüdey kıskançlık, yaramazlık
hasüdinı yaramazlık, kıskançlık
hasüdın yaramaz, kıskanç
hasıd (pexil) kıskanç, başkasını çekemiyen
hasıl (Ar) olan, ortaya çıkan, görünen
hasıl bı seredê ma rê başımıza türedı, başımıza varoldu
hasıl bıyayenı-bıyayış hasıl olmak, ortaya çıkmak, türemek, var olmak
hasıl kerdenı-kerdış ortaya çıkarmak, peyda etmek
hasıl 1-peyda olma, bulunma, türeme, var olma, varma, bir yerden çıkma, 2-ürün, verim, hasılat
hasılad (Ar) ürün, gelir, kazanç
hasılatê ma hasılatımız
hasım (Ar) düşman, karşı taraf
hasımey düşmanlık
hasıminı düşmanlık, hasımlık
hasır (Ar) saz vb bitki maddelerinden örülen taban veya tavan örtüsü
hasırcinı hasırcılık
hasırcılıxey hasırcılık
hasırvan hasırcı
hasırın hasırlı
hata key ne zamana kadar
hata kı tı birê ta ki sen gelene kadar
hata merg ölünceye kadar
hata qabloyandê telefon u televizyoni telefon ve televizyon kablolarının hatı
hata tırenı tren hattı
hata ne kadar, kadar, dek, ta ki
hatan key ne zamana kadar?
hatan merg ölüme dek, ölünceye kadar
hatan u hatan sonsuza dek
hatan kadar, dek, ta ki, ne kadar
hatbila durmadan, ha bire ha
hatbina durmadan, ha bire ha
hatib (Ar) toplum karşısında söz söyleyen kimse, konuşmacı
hatibey hatip olma durumu
hatibinı hatiplik
hatiya (etiya) burası, bura, aha bura
hatiya dı aha burada
hatiya ra aha buradan
hatta (Ar) bile, hem de, üstelik, ayrıca
hatta dewı dı zi cı ra heskerdê köyde bile onu seviyorlardı
hatta key ne zamana kadar
hatünı 1-kadın, saygın kadın, 2-bir kadın ismi
hatı (Ar) 1-çizgi, 2-yol güzergahı, 3-iletişim kanalı vs
hatı bir bayan ismi
hatıl (Ar) duvarı berkitmek için yatay olarak taşların arasına yerleştirilen direk
hatıl antenı-antış hatıl çekmek
hatılın hatıllı
hatım (Ar) Kuranı baştan sonuna kadar okumak
hatım kerdenı-kerdış hatım etmek
hatır (Ar) gönül alma, birine karşı duyulan saygı, sevgi
hatıra (Ar) anı, yadigar
hatırat (Ar) anılar, hatıralar
hatıratın hatırası olan
hatırê cı gırot gönlünü aldı
hatırê cı mı hetı esto hatırı vardır yanımda
haval arkadaş, dost, yoldaş
havalı yoldaş, dost, arkadaş (dişil)
havarde aşağı
havlıyinı havluculuk
havıl kerdenı-kerdış iyi netice almak, neticeye ulaştırmak
havıl 1-çabuk, anında, 2-başarı, bir işten olumlu netice çıkarma
havılêna ame anında geldi, çabuk geldi
havılêna şo bê çabuk git gel
haw-haw hav hav (köpek havlamsının çıkardığı ses)
haw köpek havlarken çıkarılan ses
hawa (hewa) (Ar) 1-hava, 2-gök, 3-rüzgar, yel, 4-bir bayan ismi
hawa alani hava alanı
hawa bı germ hava sıcak oldu
hawa dayenı-dayış hava vermek
hawa dı 1-kaldır, 2-havada
hawa finayenı-finayış hoplatmak
hawa finı hoplat
hawa gazi hava gazı
hawa gırot hava aldı
hawa gırotenı-gırotış hava almak
hawa ra havada
hawa serdo hava soğuktur
hawa vırya hava değişti
hawa vıstenı-vıstış hoplatmak
hawa weşo hava iyidir
hawa durum, içinde bulunduğu hal, gibi
hawaci havacı
hawacinı havacılık
hawacılıxey havacılık
hawada bı kaldırmıştı
hawada cor yukariya kaldırdı
hawada kerd sandıqı kaldırdı sandıka koydu
hawada kaldırdı, kaldırayım?
hawadano kaldıriyor
hawadar kibir, kendini beğenmiş, burnu havada olan kimse
hawaday kaldırdılar, sakladılar
hawadayenı-hawadayış kaldırmak, gizlemek
hawadayo kaldırmış
hawadis (Ar) havadis, haber
hawadı berı kaldır götür
hawadı 1-havada, 2-kaldır
hawale (Ar) havale, başkasının sorumluluğuna bırakma, devretme
hawan (Kur) içinde bir şey dövmeye yarayan kap
hawana bıcını başka bir hava çal
hawana başka bir yol, hava
hawanta (awanta) avanta, parasız gelen, havadan gelme, belleş
hawanta gırotenı-gırotış haraç almak
hawanta gırweyayenı-gırweyayış havanta çalışmak
hawanta gırweyêno belleş çalışiyor, avanta çalışiyor
hawanta gırweynayenı-gırweynayış havanta çalıştırmak
hawanta karkerdenı-karkerdış belaş çalışmak
hawanta avanta, bedevadan gelen
hawar (hewar) imdat, feryat, medet ummak
hawar u fixan havar ve figan
hawara (hewara) perê havadan uçtu
hawara 1-yukardan, 2-havadan
hawara 1-havadan, feryattır, çağırıştır
hawayo kı tey içinde bulunduğu hava
hawayo kı vano söylediği gibi, söylediği havada
hawayo limın kirli hava
hawayın havalı
hawhaw 1-çocuk dilinde köpek, 2-köpek havlaması
hawle yüz kısmında çıkan çıban
hawli havlu
hawlücinı havluculuk
hawlücılıxey havluculuk
hawlüyinı havluculuk
hawlıci havlucu
hawlıcinı havluculuk
hawlılıx havluluk
hawlıyın havlulu
hawna (hewna) halen, daha
hawna tı nêşiyê daha gitmemişsın?
hawna tı tiyadırê halen sen burdamısın?
hawr gök, bulut
hawran kış için hazırlanan katık vb
hawrayi bulutlu, yağışlı
hawrıng (evrıng) koyun ve keçi kırpmakta kullanılan iri makas
hawtay (hewtay) (70) yetmiş
hawtês (hewtês) (17) onyedi
hawtêsın (hewtêsın) onyedinci
hawüç (Far) havuç
hawüd (Ar) deve semeri
hawüd-hawüdı deve semeri
hawüz (Ar) havuz
hawüzı dı havuzda
hawüzın havuzlu
hawyar (Tr) havyar, balık yumurtası
hawır bıyayenı-bıyayış mukayet olmak, bakmak, ilgilenmek
hawır kerdenı-kerdış bakımına bırakmak, mukayet olmaya bırakmak
hawır mukayet olma, kendine sahip çıkma
hawırdor çevre, etraf
hawırê xo bı kendine mukayet ol
hay cı pey bıyayenı-bıyayış farkında olmak
hay cı pey esta 1-farkındadır, 2-haberdardır
hay cı haberi
hay gıdi hay hey seni hey, ah ah (geçmişi hatırlatır)
hay hay baş üstüne anlamında, olur, hay hay, peki, başüstüne, tabi vs
hay ho kerdenı-kerdış imdat istemek
hay ho imdat anlamında
hay kesi kimsenin haberi
hay lo hey lo, eyvah
hay mı rê vay bana, vay başıma
hay mı haberim
hay pey bıyayenı-bıyayış haberi olmak, haberdar olmak, farkında olmak
hay pey nêbıyayenı-nêbıyayış haberi olmamak, farkında olmamak
hay teweno ay ağriyor
hay wax eyvah
hay xo bı kendine mukayet ol
hay-haydar haberı olan, uyanık, tedbirlı, duyarlı
hay 1-fark etme, haberdar olma, farkına varma, 2-inleme, ah, ay etme vay, eyvah sözcüğü, 3-uyanık olma, haberdar olma, mukayet olma
haya (Ar) utanma duygusu, utanç, utanma, sıkılma
haya biyo uyanmış
haya bı 1-uyandı, 2-uyanıktı, uyumamıştı
haya bıyayenı-bıyayış 1-uyanmak, 2-haberi olmak, haberdar olmak
haya cı bıyayenı-bıyayış haberi olmak, uyarılmış olmak
haya cı çınêbıyayenı-çınêbıyayış haberi olmamak
haya cı çıniya haberı yoktur
haya cı esta haberi vardır
haya cı pey bi haberı oldu, haberı vardı
haya cı haberi
haya kerd uyandırdı
haya kerdenı-kerdış uyandırmak, haberdar etmek
haya kesi cıra çıniya kendisinden kimsenin haberi yoktur
haya mı haberim
haya to cı ra esta haberin kendisinden varmı?
haya to to ra bıbo haberin senden olsun
haya 1-uyanık, yatmamış, uyumamış, 2-haberdar, haydar, haber
hayal (Ar) hayal, düş, hulya
hayalci hayalcı
hayalcılıxey hayalcılık
hayalet (Ar) gerçekte var olmadığı halde varmış gibi görünen cin, peri, hortlak gibi görüntüler
hayali (Ar) hayal ürünü olan
hayalinı hayalcılık
hayalperest hayalcı, hayal kurmayı çok seven, düşçü
hayat (Ar) hayat, yaşam, dirim, ömür, yaşantı, 2-meslek ve durum, 3-canlılığı gösteren hareket, canlı yaşam, yazgı, kader
hayati (Ar) hayatla ilgili
hayatı köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı bir kaç yanı açık, sofa, avlu
haybıkı ey nêvato halbuki o söylememiş
haybıkı halbuki
haydar bı 1-göz kulak ol, uyanık ol, 2-kendine mukayet ol, 3-bilgisi vardı, haberı oldu
haydar bıyayenı-bıyayış 1-haberdar olmak, 2-bakmak, gözetlemek, göz kulak olmak, 3-kendini kolamak, 4-uyarılmış olmak
haydar kerdenı-kerdış 1-haberdar etmek, uyarmak, 2-bildirmek, haber vermek
haydar kerdoğ haberdar eden, uyaran
haydar kı duyur, ilet, uyar
haydar 1-uyanık, uyarılmış, 2-haberdar, farkında olmak, bilgisi dahilinde olmak, 3-kendini kolamak, 4-bakmak, göz kulak olmak, 5-gözetlemek, ilgilenmek
haydarê cı bı kendisine göz kulak ol
haydarê xo bı kendine mukayet ol, kendine göz kulak ol
haydarey 1-uyanıklılık, uyarılmış olma durumu, 2-haberdar olma durumu
haydarname duyuru, duyurma
haydê bürı haydi ye, de ye
haydê destanê xo bılünı haydi elini terpet
haydê ma şırê haydi gidelim
haydê mevınderê haydi durmayın
haydê mevındı haydi durma
haydê ravêrê haydi geçin
haydê üza ra haydi oradan
haydê werzı haydi kalk
haydê wızara haydi oradan
haydê haydi, de, ileri, de gel veya de yürü (isteklendirmek, çabuklaştırmak için kullanılır)
haydüd 1-eşkiya, saki, 2-korku veren iri yarı kimse, 3-yaramaz ve sevimli çocuklar içinde kullanılır
haydüda hayduttur (dişil)
haydüdey haydutluk
haydüdinı haydutluk
haydüdo hayduttur (eril)
hayf (Ar) acıma, üzülme belirten "vah, yazık" vb, sözcükler yerine kulanılır
hayfbı yazıktı, yazık oldu
hayhay olur, seve seve, elbette gibi sözcüklerin yerine kulanılır
hayho vay, vay aman
hayig bıyayenı-bıyayış uyanık olmak, haydar olmak
hayig kerdenı-kerdış uyarmak, haydar etmek
hayig uyanık, ayık, haydar
hayiga uyanıktır, haydardır (dişil)
hayigo uyanıktır, haydardır (eril)
haylê aman, vay halime, feryat anlamındı seslenış (dişil)
hayleme 1-çok seslilik, karabalık, 2-eylem
haylo aman, vay, eyvah, hoppala gibi sözcüklerle feryat etmeyi oluşturur
hayr (Ar) 1-karşılık beklenmeden yapılan yardım, 2-iyi, hayırlı, yararlı vb
hayr kerdenı-kerdış hayır yapmak, iyilikte bulunmak
hayran (Ar) çok beğenen, hayranlık duyan
hayranê to ba hayranın olum
hayraney hayranlık duyma
hayraninı hayranlık
hayrdê xo ya hayrına
hayret (Ar) şaşılacak bir şeye karşısında söylenir, şaşkınlık, şaşırma
hayro to hayırdır, ne yapiyorsun?
hayro 1-hayırdır, 2-hayırdır, ne var?
hayrperwer (Ar+Far) hayırsever, iyiliksever, yardımsever
hayrperwerey hayırseverlik
hayrperwerinı hayır severlik
haysiyet (Ar) değer, saygınlık, itibar, onur
haysiyetê cı ya kay mekı onuru ile oynama, itibariyle oynama
haysiyetê cı ya kaykerdenı-kaykerdış onuruyla oynamak
haywan (Ar) hayvan, insanlardan farklı, dil ve akıldan yoksun canlı yaratık
haywana hayvandır (dişil)
haywancinı hayvancılık
haywancılıxey hayvancılık, hayvan yetiştirme ve bakma
haywanê gemı yaban hayvanları
haywanê gırdi büyük baş hayvan
haywanê keyi ev hayvanları, evcil hayvanlar
haywanê werdi küçük baş hayvan
haywaney mekı hayvanlık etme
haywaney hayvanlık
haywani hayvanlar
haywaninı kerdenı-kerdış 1-hayvancılık yapmak, 2-hayvanca davranmak
haywaninı hayvanlık, hayvancılık
haywano hayvandır (eril)
haywax eyvah, çok yazık
hayıg bı 1-ayıktı, 2-uyanıktı
hayıg bıyayenı-bıyayış uyanık olmak, kendini kollamak, dikkat etmek
hayıg kerd uyandırdı, ayıktırdı
hayıg uyanık olmak, kendini kollamak, ayık, haydar
hayıga ayıktır, uyanıktır, haydardır (dişil)
hayıgê xo bı kendini kolla, kendine dikkat et, kendine mukayet ol
hayıgey ayık olma durumu, uyanıklılık
hayıgo 1-ayıktır, 2-uyanıktır (eril)
hayın (Ar) hiyanet eden kimse
hayıney hainlik
hayıneya haince
hayıninı hainlik
hayır (Ar) 1-olumsuz cümlelerde olumsuz anlamı pekiştirir, 2- "yok, öyle değil, olmaz" anlamında onama, inkar kelimesi
hayırperwer (Ar+Far) hayırsever, iyiliksever, yardımsever
hayırperwerey hayırseverlik
hayırperwerinı hayır severlik
haz (Ar) hoşa giden duygulama, hoşlanma ve onlardan duyulan manevi sevinç
hazar (1000) bin
hazarê bir bin
hazarna bin daha
hazimet (Ar) bozgun, yenilgi
hazin (Ar) acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü
hazin hazin nalayê hazin hazin inliyordu
hazine (Ar) hazine
hazinecılıxey hazinecilik
hazinedar (Ar+Far) hazineye bakan, bekleyen veya yöneten kimse
haziney altünan altın hazinesi
haziney dewletı devlet hazinesi
haziney mali mal hazinesi
haziney peran para hazinesi
hazineyinı hazinecilik
haziran (Ar) haziran ayı
hazm (Ar) 1-sindirme, sindirim, 2-tahamül etmek
hazm kerdenı-kerdış hazmetmek, yutmak
hazne (Ar) hazine, define
hazret (Ar) kutsal sayılan kimselerin adlarının başına gelen unvan
hazır (Ar) hazır, amade
hazır bı 1-hazırlandı, 2-hazırdı
hazır bıyayenı-bıyayış hazır omak
hazır kerdenı-kerdış hazırlamak, amade etmek
hazıra hazırdır, amadedir (dişil)
hazırcewab gerektiğinde çabuk ve yerinde cevep bulup veren
hazırey hazırlık
hazıreya xo hazırlığını
hazırinı hazırlık
hazıro hazırdır, amadedir (eril)
he bew 1-hele bak, 2-şuna bak
he bewni de bak, bir bak
he kı tı nêşınê, vajı ez nêşına eğer gitmiyorsan, söyle ben gitmiyorum
he kı eger, şayet
he de, hele, bir
heb (Ar) kolayca yutulabilmesi için küçük toparlak ilaç, tablet
heb bı heb tane tane
heb heb birer birer, tane tane
heb ra hebı taneden taneye, tabletten tablette
heb ve heb tane tane
heb-hebe tahıl tanesi, tohum
heb 1-tane, birer, 2-tablet, hab, 3-biraz, birazcık
heba xo 1-habını, 2-taneni
heban ra 1-haplerden, 2-tanelerden, 3-ekmek tuluğundan
heban 1-ekmek tuluğu, 2-hapleri, 3-taneleri
hebanê cı 1-haplerini, 2-tanelerini
hebanı ra nan vetenı-vetış ekmek tuluğundan ekmek çıkarmak
hebci uyuşturucu hap kulananlara derler
hebê aras (solıx) bıgi biraz dinlen, biraz soluk al
hebê bê nakıştı biraz bu tarafa gel
hebê dı bir hapta
hebê nerm bı biraz yumuşak ol, biraz yumuşa
hebê seri başağrısı tableti
hebê xeli buğday taneleri
hebe kerdenı-kerdış tanelere ayırmak, tanelemek
hebê 1-azıcık, biraz, birazcık, 2-bir tane, 3-bir habe
hebeş (Ar) Etiyopya halkında, bilali habeşin soyundan olan kimse
hebekê goşt mı rê zi verdı birazcık et banada bırak
hebekê biraz, birazcık, azıcık
hebekna biraz daha
hebeyê bir tane, bir habe
hebhebok iri taneli bir üzüm cinsi
hebhebokı örümcek familyesinden bir cins örümcek
hebi 1-tabletler, haplar, 2-taneler
hebib (Ar) sevilen, sevgili, yar
hebmercanı bir üzüm cinsi
hebmercü tüm mercimek
hebna şo akıştı biraz daha git öbür tarafa
hebna biraz, biraz daha, az daha, 2-bir tablet daha
hebsiya siyah taneli bir üzüm cinsi
hebı 1-tablet, 2-tane
hebık-hebıkı saçma ve kurşun atan dolma tüfek
hebıkê azıcık, biraz, birazcık
hebıkna biraz daha
hebın 1-haplı, 2-taneli
hebına 1-biraz daha, 2-tabletlidir, 3-tanelidir
hec (Ar) Mekede yapılan Kabeyi ziyaret ve tavaf töreni
hec şiyayenı-şiyayış hacca gitmek
hece (Ar) bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği
hece kerdenı-kerdış hecelemek
hececinı hececilik
hecer bir kadın ismi
hecet (Ar) 1-hacet, gereklilik, lüzum, 2-aptest, ihtiyaç duyulan şey
hecet (hacet) 1-araç-gereç, alet, 2- erkeğin üreme organı
hecey heceler
heceyinı hececilik
heceyın heceli
hechecık (hejhejık) kırlangıç
heci 1-haca gidip hacı tevaf eden kişi, hacı olmak, 2-bir erkek ismi
heciwat hacivat ve karagöz
heciyan haciler
heciyo 1-hacıdır, 2-hacidir
heciz (Ar) icra yolu ile el konulması
heciz kerdenı-kerdış haciz etmek, haczetmek
hecizın hacizli
hecizıno hacizlidir
heclegleg hacı leylek (yazın bir ülkeye, kışın bir ülkeye giden leylekler için söylerler)
hecım (Ar) bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum
hecımın hacımlı, hacmı olan
hed bıyayenı-bıyayış hal olmak
hed kena hal ederim
hed kerdenı-kerdış hal etmek
hed u hesab haddi ve hesabı
hed u hesabê cı çıniyo haddi ve hesabı yoktur
hed u hesabê xo zano haddini ve hesabını biliyor
hed 1-had, 2-hal, haletme, öğrenme, ortaya çıkarma, 3-sayılı, sınırlı, söyledığinı ve yaptığını bilen, 4-kimet
hedê cı mısna cı haddini bildirdi
hedê xo bızanı haddini bil, kiymetini bil
hedê xo dı kendi haline, haddinde
hedê xo nêzano haddini bilmiyor
hedê xo zanayenı-zanayış haddini bilmek
hedê xo zanayoğ haddini bilen
hedê xo zano haddini biliyor
hedê “git" anlamında
hedef (Ar) 1-gaye, amaç, maksat, 2-nişan alınacak yer, hedef, nişangeh, istikamet, doğrultu
hedef bıyaye hedef olmuş olan
hedef bıyayenı-bıyayış hedef olmak
hedef dı pırodayenı-pırodayış hedefte vurmak
hedef dı hedefde
hedef şanayenı-şanayış hedefi vurmak
hedef gırot nişan aldı
hedef gırotenı-gırotış hedef almak
hedef kerdenı-kerdış hedef etmek, hedef almak
hedef ra hedeften
hedef ro dayenı-dayış hedefi vurmak
hedefdıro hedeftedir
hedefê mı hedefim
hedefın hedefli
heder (Ar) boşa gitme, ziyan olma, karşılığını alamama, harcanma
heder bı heder oldu, boşa gitti
heder bıyayenı-bıyayış heder olmak, boşa gitmek
heder kerdenı-kerdış heder etmek, ziyan etmek
heder yaralama, kahr etme, tüketme
hedes pewtenı-pewtış tüm mercimek pişirmek
hedes tüm mercimek
hedi "git" anlamında
hedis (Ar) HzMuhammedin kurul sözleri, hadis, Peygamberin sözleri, ders çıkarılan laflar
hedise (Ar) (biyayenı) olay, mesele çıkarmak, vukaat, hadise
hedise vetenı-vetış olay çıkarmak
hedisey olaylar
hediseyê bir olay, olan olaylar
hediseyın hadiseli
hediye (Ar) armağan
hediye dayenı-dayış armağan vermek
hediye gırotenı-gırotış hediye almak
hediye kerdenı-kerdış armağan etmek
hediyelıx hediyelik
hediyeyinı hediyecilik
hedre (hadre) hazır, amade, anında
hedre bıyayenı-bıyayış hazır olmak, hazırlanmak
hedre kerd hazırladı
hedre kerdenı-kerdış hazırlamak
hedzanayoğ haddini bilen, ağırbaşlı
hedı "git" anlamında
hedıki nohutun haşlanmışı
hedıriyayenı-hedıriyayış kızarmak, kırmızı olmak, pişmek
hedıriyayo (biyosür) kızarmış, kırmızı olmuş
hedıryayenı-hedıryayış kızarmak, güneşin önünde pişip kırmızı olmak
hefif bıyayenı-bıyayış hafif olmak, hafifleşmek
hefif kerdenı-kerdış hafifleştirmek
hefifa hafiftir (dişil)
hefifey hafiflik
hefifinı hafiflik
hefifo hafiftir (eril)
hefiye (Ar) dedektif
hefiye bıyayenı-bıyayış hafiye olmak
hefiyelıxey hafiyelik, dedektiflik
hefiyeya hafiyedir (dişil)
hefiyeyinı kerdenı-kerdış hafiyecilik yapmak
hefiyeyinı hafiyelik, hafiyecilik
hefiyeyo hafiyedir (eril)
hefle şiyayenı-şiyayış feste gitmek, geceye gitmek
hefle kerdenı-kerdış fest yapmak, gece tertiplemek
hefle şenlik, fest, gece tertiplemesi vs
hefs (heps) hapis, ceza evi, tutuk evi
hefs kerdenı-kerdış hapse koymak
hefsi (hepsi) tutuklu, mahpus, cezaevindeki cezalı ve tutuklu kişi
hefsxane (hepsxane) hapishane, cezaevi
hefta verênı geçen hafta
hefta birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
heftalıx 1-haftalık, 2-haftalık yevmiye, haftalık harçlık
heftalıxci ücretini haftadan haftaya alan
heftan 1-şubat ayı, 2-haftaları
heftana haftalarca
hefte ra hefte haftadan haftaya
hefte hafta
heftelıx haftalık
heftey haftalar
hefti miyan dı haftanın içinde
hefti havlama
heş 1-kendine gelmek, aklını toparlamak, hatırlamak, 2-akıl, us, beyn, 3-ayıkma
heş-heşı ayı
heşa borekı beyaz ayı
heşa bozı boz bir ayı
heşa cemaati ra cemaattan dışarı, haşa cemaaten
heşa şıma ra heşa sizden
heşa huzüri ra cemaattan dışarı
heşa to ra haşa senden
heşa 1-ayıdır, 2-afbuyur anlamında, haşa
heşana 1-af buyurmakla, 2-ayılarla
heşar bıyayenı-bıyayış uyanmak, kendine gelmek
heşar kerdenı-kerdış uyarmak, uyandırmak, ayıktırmak
heşar 1-uyanmak, ayıkmak, kendine gelmek, 2-uyanık, uyanmış
heşara ayıktır, uyanıktır, kendine gelmiş (dişil)
heşare haşere
heşareyo haşaredir
heşaro ayıktır, uyanıktır, kendine gelmiş (eril)
heşbê sus, konuşma
heşê bir ayı
heşek ayı, ayıcık veya ayı gibi yapılan oyuncak
heşekan ayıları
heşekê bir ayı, ayıcık
heşeki ayılar, ayıcıklar
heşi ayılar
heşkere bıyayenı-bıyayış açıklanmak, açıklanmış olmak
heşkere heşkere açık açık
heşkere kerdenı-kerdış aşikar etmek, açıklamak
heşkere aşikar, açık, açıklama
heşmet azgın, aşk azgını, istekle sevme, arzu etme
heşmetey istekle sevme arzusu, azgınlık
heşmetinı azgınlık, aşırı sevme, aşırı istek
heşmetkar arzu eden, seven, istekle sarılan kimse
heşmetkara arzuyla, istekle seviyor (dişil)
heşmetkarinı hayran kalmak, candan istemek, sempatisi olmak
heşmetkaro arzuyla, istekle seviyor (eril)
heşna 1-işitti, duydu, 2-salladı, titreti, 3-bir ayı daha
heşnayenı-heşnayış 1-işitmek, duymak, duyurmak, 2-salamak, titretmek
heşnena saliyor, titretiyor
heşran kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak
heşran hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması
heşt bı heşt sekizer sekizer
heşt tımıni keylêno sekiz tümün bir kiledir
heşt (8) sekiz
heştan sekizinci
heştay (80) sekzen
heştayhezar (80 000) sekzenbin
heştayın sekzeninci
heşte hafta
heştês (18) Desüheşt (18) onsekiz
heştêsın onsekizincı
heşthezari (8000) sekizbin
heştlet sekizli, sekizparça, sekizli doğum
heştletey sekizparça
heştqat sekizkat, sekiz misli
heştsey (800) sekizyüz
heştın-heştını sekizıncı
heşı ayı
heşır neşır beno haşır neşır oluyor
heşır-neşır gidip gelmek, alıp vermek, ilgisi olmak, birbirlerini sevip sevmek
heşır ilgisi olmak, gidip gelmek, alıp vermek
heg abırnayê ayırsaydı
heg abırno ayırırsa
heg aşanayê kazsaydı
heg aşano kazarsa,
heg aşkawiyo dikişi sökülürse
heg arêdo toplarsa
heg awdo sularsa
heg ayabiyayê uyansaydı
heg ayabo uyanırsa
heg barakerdê bölüşseydi
heg barakero bölüşürse
heg berzo atarsa
heg bewniro bakarsa
heg bewniyayê baksaydı
heg biro, niro gelirse, gelmezse?
heg biro gelirse, gelse, şayet gelse
heg biyameyê gelseydi
heg biyardê getirseydi
heg boyaxkerdê boyasaydı
heg boyaxkero boyalarsa
heg büro yerse
heg bıasayê görünseydi
heg bıaso görünürse
heg bıberdê götürseydi
heg bıbermo aglasaydı
heg bıbo olursa?
heg bıbırno keserse
heg bıcakerdê yerleştirseydi
heg bıçarnayê gezdirseydi
heg bıçarno gezdirirse
heg bıçinayê biçseydi
heg bıçino biçerse
heg bıcınayê yontsaydı
heg bıcıno yontarsa
heg bıçırayno otlarsa
heg bıdawo sıvasa, eger sıvasa
heg bıdeştê dikseydi
heg bıderbıno sırmalarsa
heg bıderwo süpürürse, süpürse
heg bıderzo dikerse
heg bıdoşo sağarsa
heg bıdotê sağsaydı
heg bıdırna yırtarsam
heg bıdırnayê yırtsaydı
heg bıdırno yırtarsa
heg bıdıskiyo pıro yapışırsa
heg bıdıskıno pıro yapıştırırsa
heg bıecêbno beğenirse
heg bıecêvno beğenirse?
heg bıecıbno beğenirse
heg bıedılno süslerse
heg bıedıziyo yorulursa?
heg bıeştê atsaydı
heg bıemno emzirirse?
heg bıerciyo değerse
heg bışanayê salasaydı
heg bışano salasa
heg bışeqnayê serpseydi
heg bışeqno serperse
heg bışiyayê gitseydi
heg bışüwo yıkarsa
heg bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
heg bışıknayê kırsaydı
heg bışımo içerse
heg bışımıtê içseydi
heg bışıtê yıkasaydı
heg bıheleyno eritseydi, eritirse
heg bıherinayê satın alsaydı
heg bıherino satın alırsa
heg bıheweynayê barındırsaydı
heg bıhüwayê gülseydi
heg bıhüwo gülerse
heg bıkaro ekerse
heg bıkarıtê ekseydi
heg bıkendê kazsaydı
heg bıkeno kazarsa
heg bımasayê şişseydi
heg bımaso şişerse
heg bımüno örerse
heg bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
heg bınüşnayê yazsaydı
heg bınüştê yazsaydı
heg bıpawo beklerse, bekleseydi
heg bıperayê uçsaydı
heg bıpernayê uçursaydı
heg bıpero uçarsa
heg bıqesnayê kırpsaydı
heg bıqesno kırparsa
heg bıremayê kaçsaydı
heg bıremno kaçırırsa
heg bıremo kaçarsa
heg bıresno yetiştirirse
heg bırêso örerse
heg bırêstê örseydi
heg bıroşo satarsa
heg bırotê satsaydı
heg bırıjnayê dökseydi
heg bırıjno dökerse
heg bıtaşo traş ederse
heg bıterqıno kızartsa
heg bıvarayê yağsaydı
heg bıvaro yağarsa
heg bıveşnayê yaksaydı
heg bıveşno yakarsa
heg bıvrêjo kusarsa
heg bıvırıtê kussaydı
heg bıwano okursa
heg bıwendê okusaydı
heg bıwerdê yeseydi
heg bıxemılnayê süsleseydi
heg bıxemılno süslerse
heg bıxşıkero testerelerse
heg bıxılnayê yıksaydı
heg bıxılno yıkarsa
heg bıyameyê gelseydi
heg bızano bilirse
heg çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
heg cıkerdê keseydi
heg cıkero keserse
heg dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
heg dekewo girerse, eger girerse
heg dinda devirirsem
heg dindo devirirse
heg doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
heg dıramatik bo dramatik olursa
heg dırbetın bo yaralanırsa
heg dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
heg ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
heg ecızkero yorarsa, aciz ederse
heg eşkawiyo dikişi sökülürse
heg ercan kero ucuzlatırsa
heg ereba bıramo araba sürerse
heg ewro biro bu gün gelirse
heg şabo sevinirse
heg şıro giderse
heg gazkerdê dişleseydi
heg gezıkerdê süpürseydi
heg gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
heg gıdişkero toplayıp lodalarsa
heg gıdikerdê zayıflatsaydı
heg gıdikero zayıflatırsa
heg gırêdayê bağlasaydı
heg gırzekerdê balyalasaydı
heg gırzekero balyalarsa
heg hêlkerdê salasaydı
heg henekerdê kınalasaydı
heg henekero kınalarsa
heg holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
heg holbo sıçrarsa, hoplarsa
heg honık kerdê soğutsaydı
heg kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
heg kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
heg kalankero yabancı otlarını temizlerse
heg lıngı berzo ayak atarsa
heg lıngı bıeştê ayak atsaydı
heg nan büro ekmek yerse
heg niro gelmezse
heg pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
heg pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
heg pakkerdê temizleseydi
heg pakkero temizlerse
heg palibıkerdê ekin biçseydi
heg palibıkero ekin biçerse
heg par bıyameyê geçen sene gelseydi
heg paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
heg payşıro ayakla giderse, yaya giderse
heg pikerdê tükürseydi
heg pikero tükürürse
heg pükero tükürürse
heg pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
heg pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
heg pırkerdê doldursaydı
heg pırkero doldurursa
heg pıro do döverse, vurursa
heg pırodayê dövseydi, vursaydı
heg pırodo döverse
heg qulkerdê delseydi
heg qulıkero delerse
heg rakerdê serseydi
heg rakero sererse
heg rakewo yatarsa
heg rakewtê yatsaydı
heg ray kewtê yola düşseydi?
heg rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
heg rayvıstê yola koysaydı
heg rewtero yontarsa
heg rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
heg rütkerdê kel etseydi
heg salmekerdê başıboş bıraksaydı
heg salmekero başı boş bırakırsa
heg sıktırkerdê sıktır etseydi
heg sıktırkero sıktır ederse
heg tepışo tutarsa
heg tepıştê tutsaydı
heg vajo söylerse?
heg vaydeyayê savrulsaydı
heg vaydeyo savrulursa
heg vaydo savurursa
heg vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
heg vazdo kaçarsa, koşarsa
heg vıllakerdê dağıtsaydı
heg vıllakero dağıtırsa
heg vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
heg vıraştê yapsaydı
heg vırazo yaparsa
heg wekerdê yaksaydı
heg wekero yakarsa
heg werzanayê kaldırsaydı
heg werzo kalkarsa
heg werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
heg xorado giyerse
heg yağme kero yağmalarsa
heg zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
heg zana bildiyse
heg zay kero kaybederse, yetirirse
heg zelal kero arındırırsa
heg zor kero zorlaştırırsa
heg züri bıkero yalan söylerse
heg zılım bıkero zulum ederse
heg eger, şayet, ama, veya olası, vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır
hegemen (Tr) hükümran, hakim
hegemen bı egemendı
hegemen bıyaye egemen olmuş olan
hegemen bıyayenı-bıyayış egemen olmak
hegemen bıyayoğ egemen olan
hegemena egemendir (dişil)
hegemeney egemenlik
hegemeno egemendir (eril)
hegemeyinı egemenlik
hegemonya (Yün) bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasi baskısı
heger (heger) şayet, eger, olası (şart cümlelerinin başına getirilir)
heger abırnayê ayırsaydı
heger abırno ayırırsa
heger aşanayê kazsaydı
heger aşano kazarsa,
heger aşkawiyo dikişi sökülürse
heger arêdo toplarsa
heger awdo sularsa
heger ayabiyayê uyansaydı
heger ayabo uyanırsa
heger barakerdê bölüşseydi
heger barakero bölüşürse
heger berzo atarsa
heger bewniro bakarsa
heger bewniyayê baksaydı
heger biro, niro gelirse, gelmezse?
heger biro gelirse, gelse, şayet gelse
heger biro gelirse
heger biyameyê gelseydi
heger biyardê getirseydi
heger boyaxkerdê boyasaydı
heger boyaxkero boyalarsa
heger büro yerse
heger bıasayê görünseydi
heger bıaso görünürse
heger bıberdê götürseydi
heger bıbermo aglasaydı
heger bıbo olursa?
heger bıbırno keserse
heger bıcakerdê yerleştirseydi
heger bıçarnayê gezdirseydi
heger bıçarno gezdirirse
heger bıçinayê biçseydi
heger bıçino biçerse
heger bıcınayê yontsaydı
heger bıcıno yontarsa
heger bıçırayno otlarsa
heger bıdawo sıvasa, eger sıvasa
heger bıdeştê dikseydi
heger bıderbıno sırmalarsa
heger bıderwo süpürürse, süpürse
heger bıderzo dikerse
heger bıdoşo sağarsa
heger bıdotê sağsaydı
heger bıdırna yırtarsam
heger bıdırnayê yırtsaydı
heger bıdırno yırtarsa
heger bıdıskiyo pıro yapışırsa
heger bıdıskıno pıro yapıştırırsa
heger bıecêbno beğenirse
heger bıecêvno beğenirse?
heger bıecıbno beğenirse
heger bıedılno süslerse
heger bıedıziyo yorulursa?
heger bıeştê atsaydı
heger bıemno emzirirse?
heger bıerciyo değerse
heger bışanayê salasaydı
heger bışano salasa
heger bışeqnayê serpseydi
heger bışeqno serperse
heger bışiyayê gitseydi
heger bışüwo yıkarsa
heger bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
heger bışıknayê kırsaydı
heger bışımo içerse
heger bışımıtê içseydi
heger bışıtê yıkasaydı
heger bıheleyno eritseydi, eritirse
heger bıherinayê satın alsaydı
heger bıherino satın alırsa
heger bıheweynayê barındırsaydı
heger bıhüwayê gülseydi
heger bıhüwo gülerse
heger bıkaro ekerse
heger bıkarıtê ekseydi
heger bıkendê kazsaydı
heger bıkeno kazarsa
heger bımasayê şişseydi
heger bımaso şişerse
heger bımüno örerse
heger bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
heger bınüşnayê yazsaydı
heger bınüştê yazsaydı
heger bıpawo beklerse, bekleseydi
heger bıperayê uçsaydı
heger bıpernayê uçursaydı
heger bıpero uçarsa
heger bıqesnayê kırpsaydı
heger bıqesno kırparsa
heger bıremayê kaçsaydı
heger bıremno kaçırırsa
heger bıremo kaçarsa
heger bıresno yetiştirirse
heger bırêso örerse
heger bırêstê örseydi
heger bıroşo satarsa
heger bırotê satsaydı
heger bırıjnayê dökseydi
heger bırıjno dökerse
heger bıtaşo traş ederse
heger bıterqıno kızartsa
heger bıvarayê yağsaydı
heger bıvaro yağarsa
heger bıveşnayê yaksaydı
heger bıveşno yakarsa
heger bıvrêjo kusarsa
heger bıvırıtê kussaydı
heger bıwano okursa
heger bıwazo ma do bıdê eğer istese biz vereceğiz
heger bıwendê okusaydı
heger bıwerdê yeseydi
heger bıxemılnayê süsleseydi
heger bıxemılno süslerse
heger bıxşıkero testerelerse
heger bıxılnayê yıksaydı
heger bıxılno yıkarsa
heger bıyameyê gelseydi
heger bızano bilirse
heger çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
heger cıkerdê keseydi
heger cıkero keserse
heger çınêbıyayenı-çınêbıyayış kusur veya hata olmamak (mal vb)
heger çıniyo kusur yoktur, hata yoktur, sağlamdır
heger dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
heger dekewo girerse, eger girerse
heger dinda devirirsem
heger dindo devirirse
heger doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
heger dıramatik bo dramatik olursa
heger dırbetın bo yaralanırsa
heger dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
heger ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
heger ecızkero yorarsa, aciz ederse
heger eşkawiyo dikişi sökülürse
heger ercan kero ucuzlatırsa
heger ereba bıramo araba sürerse
heger estbıyayenı-estbıyayış kusur olmak, hata olmak (mal vb)
heger ewro biro bu gün gelirse
heger şabo sevinirse
heger şıro giderse
heger gazkerdê dişleseydi
heger gezıkerdê süpürseydi
heger gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
heger gıdişkero toplayıp lodalarsa
heger gıdikerdê zayıflatsaydı
heger gıdikero zayıflatırsa
heger gırêdayê bağlasaydı
heger gırzekerdê balyalasaydı
heger gırzekero balyalarsa
heger hêlkerdê salasaydı
heger henekerdê kınalasaydı
heger henekero kınalarsa
heger holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
heger holbo sıçrarsa, hoplarsa
heger honık kerdê soğutsaydı
heger kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
heger kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
heger kalankero yabancı otlarını temizlerse
heger kı şayet, eger, olası
heger lıngı berzo ayak atarsa
heger lıngı bıeştê ayak atsaydı
heger nan büro ekmek yerse
heger niro şayet gelmese?
heger niro gelmezse
heger pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
heger pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
heger pakkerdê temizleseydi
heger pakkero temizlerse
heger palibıkerdê ekin biçseydi
heger palibıkero ekin biçerse
heger par bıyameyê geçen sene gelseydi
heger paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
heger payşıro ayakla giderse, yaya giderse
heger pikerdê tükürseydi
heger pikero tükürürse
heger pükero tükürürse
heger pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
heger pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
heger pırkerdê doldursaydı
heger pırkero doldurursa
heger pıro do döverse, vurursa
heger pırodayê dövseydi, vursaydı
heger pırodo döverse
heger qayıl nêbenê, ma nêherinê eger razı olmiyorsan biz almiyalım
heger qulkerdê delseydi
heger qulıkero delerse
heger rakerdê serseydi
heger rakero sererse
heger rakewo yatarsa
heger rakewtê yatsaydı
heger ray kewtê yola düşseydi?
heger rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
heger rayvıstê yola koysaydı
heger rewtero yontarsa
heger rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
heger rütkerdê kel etseydi
heger salmekerdê başıboş bıraksaydı
heger salmekero başı boş bırakırsa
heger sıktırkerdê sıktır etseydi
heger sıktırkero sıktır ederse
heger tepışo tutarsa
heger tepıştê tutsaydı
heger tey çıniyo kusur içinde yok
heger tı nêgirê ez do bıgira eger sen almasan ben alacağım
heger tı nirê ez do bira şayet sen gelmesen ben geleceğim
heger tı wazenê wa ê to bo eger istiyorsan senin olsun?
heger vajo söylerse?
heger vaydeyayê savrulsaydı
heger vaydeyo savrulursa
heger vaydo savurursa
heger vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
heger vazdo kaçarsa, koşarsa
heger vıllakerdê dağıtsaydı
heger vıllakero dağıtırsa
heger vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
heger vıraştê yapsaydı
heger vırazo yaparsa
heger wazeno şayet isterse
heger wekerdê yaksaydı
heger wekero yakarsa
heger werzanayê kaldırsaydı
heger werzo kalkarsa
heger werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
heger wına şıro şayet böyle giderse
heger wıniyose şayet öyleyse
heger xorado giyerse
heger yağme kero yağmalarsa
heger zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
heger zana bildiyse
heger zay kero kaybederse, yetirirse
heger zelal kero arındırırsa
heger zor kero zorlaştırırsa
heger züri bıkero yalan söylerse
heger zılım bıkero zulum ederse
heger 1-eger, şayet, ama, veya olası, vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır
heger kusur ve hatası olmayan, sağlam (mal vb)
hegerın bıyayenı-bıyayış kusurlu olmak, hatalı olmak
hegerın nêbıyayenı-nêbıyayış kusurlu olmamak
hegerın niyo kusurlu değildir, hatalı değildir
hegerıno kusurludur, hatalıdır
hegit yiğit, mert, delikanlı, cesur vs
hegit bıyayenı-bıyayış mert olmak, yiğit olmak
hegita yiğittir, merttir (dişil)
hegitey kerdenı-kerdış yiğitlik, mertlik, kahramanlık yapmak
hegitey yiğitlik, mertlik
hegitini yiğitlik, mertlik
hegito yiğittir, merttir (eril)
hegitım (Tr) eğitme işi, eğitim
hegitım diyaye eğitim görmüş olan
hegitım diyayenı-diyayış eğitim görmek
hegitım diyayoğ eğitim gören kimse
hegitım vinayenı-vinayış eğitim görmek
hegitım vinayoğ eğitim görmüş olan
hegitım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak
hegitım vıraştoğ eğitim yapan kimse
hegitıma eğitimle
hegitımci eğitimci
hegitımcinı kerdenı-kerdış eğitimcilik yapmak
hegitımcinı eğitimcilik
hegitımcılıxey eğitimcilik
hegitımey eğitimle ilgili
hegitımın eğitimli
hegle biyo eylenmiş, oyalanmış
hegle bı eylendı, oyalandı
hegle bıyaye oyalanmış, eylenmiş olan
hegle bıyayenı-bıyayış 1-eylenmek, 2-vakit doldurmak
hegle kerdenı-kerdış 1-eylendirmek, 2-oyalandırmak, 3--meşkul edip vakit geçirmek
hegle kerdoğ eylendiren, oyalayan
hegle 1-eylenme, oyalanma, 2-alay etme, 3-vakit geçirme
hegoist (Fr) bencil, yalnız kendini düşünen
hegoist bıyayenı-bıyayış egoist olmak
hegoista bencildir (dişil)
hegoistê bencildirler
hegoistey kerdenı-kerdış bencillik yapmak
hegoistey kerdoğ bencillik yapan kimse
hegoistey egoistlik, bencillik
hegoistinı egoistlik
hegoisto bencildir (eril)
hegoizm (Fr) bencillik
hegoizma bencildir (dişil)
hegoizminı bencillik
hegoizmo bencildir (eril)
hegoizım (Fr) bencillik
hegoizıma bencildir (dişil)
hegoizıminı bencillik
hegoizımo bencildir (eril)
hegotizım (Fr) benlikçilik
hegsıg-hegsıgı kadına söylenir (eksi etek anlamında)
hegsıga eksi etektir, zavalıdır
hegsıgey 1-eksi etek olma, zavalı (kadınlar için), 2-eksiklik
hegsıgeya cı farq bi eksikliği fark oldu
hegzama (Yün) bir nevi deri hastalığı, mayasıl
hegzama bıyayenı-bıyayış egzama olmak
hegzamın egzamllı
hegzersisz (Fr) alıştırma, idman
hegzotik (Fr) uzak, yabancıl, yabancı ülkelerle ilgili
hegı abırnayê ayırsaydı
hegı abırno ayırırsa
hegı aşanayê kazsaydı
hegı aşano kazarsa,
hegı aşkawiyo dikişi sökülürse
hegı amê şayet geldiyse
hegı arêdo toplarsa
hegı awdo sularsa
hegı ayabiyayê uyansaydı
hegı ayabo uyanırsa
hegı barakerdê bölüşseydi
hegı barakero bölüşürse
hegı bêro eğer gelirse
hegı berzo atarsa
hegı bewniro bakarsa
hegı bewniyayê baksaydı
hegı biro, niro gelirse, gelmezse?
hegı biro gelirse, gelse, şayet gelse
hegı biyameyê gelseydi
hegı biyardê getirseydi
hegı boyaxkerdê boyasaydı
hegı boyaxkero boyalarsa
hegı büro yerse
hegı bıasayê görünseydi
hegı bıaso görünürse
hegı bıberdê götürseydi
hegı bıbermo aglasaydı
hegı bıbo olursa?
hegı bıbırno keserse
hegı bıcakerdê yerleştirseydi
hegı bıçarnayê gezdirseydi
hegı bıçarno gezdirirse
hegı bıçinayê biçseydi
hegı bıçino biçerse
hegı bıcınayê yontsaydı
hegı bıcıno yontarsa
hegı bıçırayno otlarsa
hegı bıdawo sıvasa, eger sıvasa
hegı bıdeştê dikseydi
hegı bıderbıno sırmalarsa
hegı bıderwo süpürürse, süpürse
hegı bıderzo dikerse
hegı bıdoşo sağarsa
hegı bıdotê sağsaydı
hegı bıdırna yırtarsam
hegı bıdırnayê yırtsaydı
hegı bıdırno yırtarsa
hegı bıdıskiyo pıro yapışırsa
hegı bıdıskıno pıro yapıştırırsa
hegı bıecêbno beğenirse
hegı bıecêvno beğenirse?
hegı bıecıbno beğenirse
hegı bıedılno süslerse
hegı bıedıziyo yorulursa?
hegı bıeştê atsaydı
hegı bıemno emzirirse?
hegı bıerciyo değerse
hegı bışanayê salasaydı
hegı bışano salasa
hegı bışeqnayê serpseydi
hegı bışeqno serperse
hegı bışiyayê gitseydi
hegı bışüwo yıkarsa
hegı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
hegı bışıknayê kırsaydı
hegı bışımo içerse
hegı bışımıtê içseydi
hegı bışıtê yıkasaydı
hegı bıheleyno eritseydi, eritirse
hegı bıherinayê satın alsaydı
hegı bıherino satın alırsa
hegı bıheweynayê barındırsaydı
hegı bıhüwayê gülseydi
hegı bıhüwo gülerse
hegı bıkaro ekerse
hegı bıkarıtê ekseydi
hegı bıkendê kazsaydı
hegı bıkeno kazarsa
hegı bımasayê şişseydi
hegı bımaso şişerse
hegı bımüno örerse
hegı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
hegı bınüşnayê yazsaydı
hegı bınüştê yazsaydı
hegı bıpawo beklerse, bekleseydi
hegı bıperayê uçsaydı
hegı bıpernayê uçursaydı
hegı bıpero uçarsa
hegı bıqesnayê kırpsaydı
hegı bıqesno kırparsa
hegı bıremayê kaçsaydı
hegı bıremno kaçırırsa
hegı bıremo kaçarsa
hegı bıresno yetiştirirse
hegı bırêso örerse
hegı bırêstê örseydi
hegı bıroşo satarsa
hegı bırotê satsaydı
hegı bırıjnayê dökseydi
hegı bırıjno dökerse
hegı bıtaşo traş ederse
hegı bıterqıno kızartsa
hegı bıvarayê yağsaydı
hegı bıvaro yağarsa
hegı bıveşnayê yaksaydı
hegı bıveşno yakarsa
hegı bıvrêjo kusarsa
hegı bıvırıtê kussaydı
hegı bıwano okursa
hegı bıwendê okusaydı
hegı bıwerdê yeseydi
hegı bıxemılnayê süsleseydi
hegı bıxemılno süslerse
hegı bıxşıkero testerelerse
hegı bıxılnayê yıksaydı
hegı bıxılno yıkarsa
hegı bıyameyê gelseydi
hegı bızano bilirse
hegı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
hegı cıkerdê keseydi
hegı cıkero keserse
hegı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
hegı dekewo girerse, eger girerse
hegı dinda devirirsem
hegı dindo devirirse
hegı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
hegı dıramatik bo dramatik olursa
hegı dırbetın bo yaralanırsa
hegı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
hegı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
hegı ecızkero yorarsa, aciz ederse
hegı eşkawiyo dikişi sökülürse
hegı ercan kero ucuzlatırsa
hegı ereba bıramo araba sürerse
hegı ewro biro bu gün gelirse
hegı şabo sevinirse
hegı şıro giderse
hegı gazkerdê dişleseydi
hegı gezıkerdê süpürseydi
hegı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
hegı gıdişkero toplayıp lodalarsa
hegı gıdikerdê zayıflatsaydı
hegı gıdikero zayıflatırsa
hegı gırêdayê bağlasaydı
hegı gırzekerdê balyalasaydı
hegı gırzekero balyalarsa
hegı hêlkerdê salasaydı
hegı henekerdê kınalasaydı
hegı henekero kınalarsa
hegı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
hegı holbo sıçrarsa, hoplarsa
hegı honık kerdê soğutsaydı
hegı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
hegı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
hegı kalankero yabancı otlarını temizlerse
hegı lıngı berzo ayak atarsa
hegı lıngı bıeştê ayak atsaydı
hegı nan büro ekmek yerse
hegı niro gelmezse
hegı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
hegı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
hegı pakkerdê temizleseydi
hegı pakkero temizlerse
hegı palibıkerdê ekin biçseydi
hegı palibıkero ekin biçerse
hegı par bıyameyê geçen sene gelseydi
hegı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
hegı payşıro ayakla giderse, yaya giderse
hegı pikerdê tükürseydi
hegı pikero tükürürse
hegı pükero tükürürse
hegı pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
hegı pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
hegı pırkerdê doldursaydı
hegı pırkero doldurursa
hegı pıro do döverse, vurursa
hegı pırodayê dövseydi, vursaydı
hegı pırodo döverse
hegı qulkerdê delseydi
hegı qulıkero delerse
hegı rakerdê serseydi
hegı rakero sererse
hegı rakewo yatarsa
hegı rakewtê yatsaydı
hegı ray kewtê yola düşseydi?
hegı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
hegı rayvıstê yola koysaydı
hegı rewtero yontarsa
hegı rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
hegı rütkerdê kel etseydi
hegı salmekerdê başıboş bıraksaydı
hegı salmekero başı boş bırakırsa
hegı sıktırkerdê sıktır etseydi
hegı sıktırkero sıktır ederse
hegı tepışo tutarsa
hegı tepıştê tutsaydı
hegı vajo söylerse?
hegı vaydeyayê savrulsaydı
hegı vaydeyo savrulursa
hegı vaydo savurursa
hegı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
hegı vazdo kaçarsa, koşarsa
hegı vıllakerdê dağıtsaydı
hegı vıllakero dağıtırsa
hegı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
hegı vıraştê yapsaydı
hegı vırazo yaparsa
hegı wekerdê yaksaydı
hegı wekero yakarsa
hegı werzanayê kaldırsaydı
hegı werzo kalkarsa
hegı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
hegı xorado giyerse
hegı yağme kero yağmalarsa
hegı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
hegı zana bildiyse
hegı zay kero kaybederse, yetirirse
hegı zelal kero arındırırsa
hegı zor kero zorlaştırırsa
hegı züri bıkero yalan söylerse
hegı zılım bıkero zulum ederse
hegı eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır
hegıtım (Tr) eğitme işi, eğitim
hegıtım diyaye eğitim görmüş olan
hegıtım diyayenı-diyayış eğitim görmek
hegıtım diyayoğ eğitim gören kimse
hegıtım vinayenı-vinayış eğitim görmek
hegıtım vinayoğ eğitim görmüş olan
hegıtım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak
hegıtım vıraştoğ eğitim yapan kimse
hegıtımci eğitimci
hegıtımcılıxey eğitimcilik
hegıtımey eğitimle ilgili
hegıtımın eğitimli
heh ya, öyle mi?
hejhejık (hechecık) kırlangıç
hek abırnayê ayırsaydı
hek abırno ayırırsa
hek aşanayê kazsaydı
hek aşano kazarsa,
hek aşkawiyo dikişi sökülürse
hek ame geldiyse
hek arêdo toplarsa
hek awdo sularsa
hek ayabiyayê uyansaydı
hek ayabo uyanırsa
hek barakerdê bölüşseydi
hek barakero bölüşürse
hek berzo atarsa
hek bewniro bakarsa
hek bewniyayê baksaydı
hek biro, niro gelirse, gelmezse?
hek biro gelirse, gelse, şayet gelse
hek biyameyê gelseydi
hek biyardê getirseydi
hek boyaxkerdê boyasaydı
hek boyaxkero boyalarsa
hek büro yerse
hek bıasayê görünseydi
hek bıaso görünürse
hek bıberdê götürseydi
hek bıbermo aglasaydı
hek bıbo olursa?
hek bıbırno keserse
hek bıcakerdê yerleştirseydi
hek bıçarnayê gezdirseydi
hek bıçarno gezdirirse
hek bıçinayê biçseydi
hek bıçino biçerse
hek bıcınayê yontsaydı
hek bıcıno yontarsa
hek bıçırayno otlarsa
hek bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas
hek bıdeştê dikseydi
hek bıderbıno sırmalarsa
hek bıderwo süpürürse, süpürse
hek bıderzo dikerse
hek bıdoşo sağarsa
hek bıdotê sağsaydı
hek bıdırna yırtarsam
hek bıdırnayê yırtsaydı
hek bıdırno yırtarsa
hek bıdıskiyo pıro yapışırsa
hek bıdıskıno pıro yapıştırırsa
hek bıecêbno beğenirse
hek bıecêvno beğenirse?
hek bıecıbno beğenirse
hek bıedılno süslerse
hek bıedıziyo yorulursa?
hek bıeştê atsaydı
hek bıemno emzirirse?
hek bıerciyo değerse
hek bıfêno düşürürse
hek bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)
hek bıfetılno kovalarsa
hek bıfetısiyo boğulursa
hek bıfıkıriyo düşünürse
hek bışanayê salasaydı
hek bışano salasa
hek bışeqnayê serpseydi
hek bışeqno serperse
hek bışiyayê gitseydi
hek bışüwo yıkarsa
hek bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
hek bışıknayê kırsaydı
hek bışımo içerse
hek bışımıtê içseydi
hek bışıtê yıkasaydı
hek bıheleyno eritseydi, eritirse
hek bıherinayê satın alsaydı
hek bıherino satın alırsa
hek bıheweynayê barındırsaydı
hek bıhüwayê gülseydi
hek bıhüwo gülerse
hek bıkaro ekerse
hek bıkarıtê ekseydi
hek bıkendê kazsaydı
hek bıkeno kazarsa
hek bımasayê şişseydi
hek bımaso şişerse
hek bımüno örerse
hek bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
hek bınüşnayê yazsaydı
hek bınüştê yazsaydı
hek bıpawo beklerse, bekleseydi
hek bıperayê uçsaydı
hek bıpernayê uçursaydı
hek bıpero uçarsa
hek bıqesnayê kırpsaydı
hek bıqesno kırparsa
hek bıremayê kaçsaydı
hek bıremno kaçırırsa
hek bıremo kaçarsa
hek bıresno yetiştirirse
hek bırêso örerse
hek bırêstê örseydi
hek bıroşo satarsa
hek bırotê satsaydı
hek bırıjnayê dökseydi
hek bırıjno dökerse
hek bıtaşo traş ederse
hek bıterqıno kızartsa
hek bıvarayê yağsaydı
hek bıvaro yağarsa
hek bıveşnayê yaksaydı
hek bıveşno yakarsa
hek bıvrêjo kusarsa
hek bıvırıtê kussaydı
hek bıwano okursa
hek bıwendê okusaydı
hek bıwerdê yeseydi
hek bıxemılnayê süsleseydi
hek bıxemılno süslerse
hek bıxşıkero testerelerse
hek bıxılnayê yıksaydı
hek bıxılno yıkarsa
hek bıyameyê gelseydi
hek bızano bilirse
hek çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
hek cıkerdê keseydi
hek cıkero keserse
hek dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
hek dekewo girerse, eger girerse
hek dinda devirirsem
hek dindo devirirse
hek doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
hek dıramatik bo dramatik olursa
hek dırbetın bo yaralanırsa
hek dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
hek ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
hek ecızkero yorarsa, aciz ederse
hek eşkawiyo dikişi sökülürse
hek ercan kero ucuzlatırsa
hek ereba bıramo araba sürerse
hek ewro biro bu gün gelirse
hek fahm kero anlasa
hek fam kero anlasa
hek felc bo felç olursa?
hek fırçe kero fırçalarsa
hek şabo sevinirse
hek şıro giderse
hek gazkerdê dişleseydi
hek gezıkerdê süpürseydi
hek gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
hek gıdişkero toplayıp lodalarsa
hek gıdikerdê zayıflatsaydı
hek gıdikero zayıflatırsa
hek gırêdayê bağlasaydı
hek gırzekerdê balyalasaydı
hek gırzekero balyalarsa
hek hêlkerdê salasaydı
hek henekerdê kınalasaydı
hek henekero kınalarsa
hek holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
hek holbo sıçrarsa, hoplarsa
hek honık kerdê soğutsaydı
hek kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
hek kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
hek kalankero yabancı otlarını temizlerse
hek lıngı berzo ayak atarsa
hek lıngı bıeştê ayak atsaydı
hek nan büro ekmek yerse
hek niro gelmezse
hek pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
hek pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
hek pakkerdê temizleseydi
hek pakkero temizlerse
hek palibıkerdê ekin biçseydi
hek palibıkero ekin biçerse
hek par bıyameyê geçen sene gelseydi
hek paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
hek payşıro ayakla giderse, yaya giderse
hek pey bıhesiyo duyarsa
hek pikerdê tükürseydi
hek pikero tükürürse
hek pükero tükürürse
hek pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
hek pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
hek pırkerdê doldursaydı
hek pırkero doldurursa
hek pıro do döverse, vurursa
hek pırodayê dövseydi, vursaydı
hek pırodo döverse
hek qulkerdê delseydi
hek qulıkero delerse
hek rakerdê serseydi
hek rakero sererse
hek rakewo yatarsa
hek rakewtê yatsaydı
hek ray kewtê yola düşseydi?
hek rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
hek rayvıstê yola koysaydı
hek rewtero yontarsa
hek rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
hek rütkerdê kel etseydi
hek salmekerdê başıboş bıraksaydı
hek salmekero başı boş bırakırsa
hek sıktırkerdê sıktır etseydi
hek sıktırkero sıktır ederse
hek tepışo tutarsa
hek tepıştê tutsaydı
hek vajo söylerse?
hek vaydeyayê savrulsaydı
hek vaydeyo savrulursa
hek vaydo savurursa
hek vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
hek vazdo kaçarsa, koşarsa
hek vıllakerdê dağıtsaydı
hek vıllakero dağıtırsa
hek vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
hek vıraştê yapsaydı
hek vırazo yaparsa
hek wekerdê yaksaydı
hek wekero yakarsa
hek werzanayê kaldırsaydı
hek werzo kalkarsa
hek werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
hek xorado giyerse
hek yağme kero yağmalarsa
hek zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
hek zana bildiyse
hek zay kero kaybederse, yetirirse
hek zelal kero arındırırsa
hek zor kero zorlaştırırsa
hek züri bıkero yalan söylerse
hek zılım bıkero zulum ederse
hek eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı, di vb" eklerin yerini alır
hekan ekleri
hekandê cı dı eklerinde
hekat (ıstanık, estanık) hikaye
hekatın hikayeli
hekdar edat, ilgeç
hekdê cı dı ekinde
hekê "an´i" "an" eki yeri belirler(dew´an
köyler, keynan kızlar)
hekê cı eki
heke abırnayê ayırsaydı
heke abırno ayırırsa
heke aşanayê kazsaydı
heke aşano kazarsa,
heke aşkawiyo dikişi sökülürse
heke ame geldiyse
heke arêdo toplarsa
heke awdo sularsa
heke ayabiyayê uyansaydı
heke ayabo uyanırsa
heke barakerdê bölüşseydi
heke barakero bölüşürse
heke berzo atarsa
heke bewniro bakarsa
heke bewniyayê baksaydı
heke biro, niro gelirse, gelmezse?
heke biro gelirse, gelse, şayet gelse
heke biyameyê gelseydi
heke biyardê getirseydi
heke boyaxkerdê boyasaydı
heke boyaxkero boyalarsa
heke büro yerse
heke bıasayê görünseydi
heke bıaso görünürse
heke bıberdê götürseydi
heke bıbermo aglasaydı
heke bıbo olursa?
heke bıbırno keserse
heke bıcakerdê yerleştirseydi
heke bıçarnayê gezdirseydi
heke bıçarno gezdirirse
heke bıçinayê biçseydi
heke bıçino biçerse
heke bıcınayê yontsaydı
heke bıcıno yontarsa
heke bıçırayno otlarsa
heke bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas
heke bıdeştê dikseydi
heke bıderbıno sırmalarsa
heke bıderwo süpürürse, süpürse
heke bıderzo dikerse
heke bıdoşo sağarsa
heke bıdotê sağsaydı
heke bıdırna yırtarsam
heke bıdırnayê yırtsaydı
heke bıdırno yırtarsa
heke bıdıskiyo pıro yapışırsa
heke bıdıskıno pıro yapıştırırsa
heke bıecêbno beğenirse
heke bıecêvno beğenirse?
heke bıecıbno beğenirse
heke bıedılno süslerse
heke bıedıziyo yorulursa?
heke bıeştê atsaydı
heke bıemno emzirirse?
heke bıerciyo değerse
heke bıfêno düşürürse
heke bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)
heke bıfetılno kovalarsa
heke bıfetısiyo boğulursa
heke bıfıkıriyo düşünürse
heke bışanayê salasaydı
heke bışano salasa
heke bışeqnayê serpseydi
heke bışeqno serperse
heke bışiyayê gitseydi
heke bışüwo yıkarsa
heke bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
heke bışıknayê kırsaydı
heke bışımo içerse
heke bışımıtê içseydi
heke bışıtê yıkasaydı
heke bıheleyno eritseydi, eritirse
heke bıherinayê satın alsaydı
heke bıherino satın alırsa
heke bıheweynayê barındırsaydı
heke bıhüwayê gülseydi
heke bıhüwo gülerse
heke bıkaro ekerse
heke bıkarıtê ekseydi
heke bıkendê kazsaydı
heke bıkeno kazarsa
heke bımasayê şişseydi
heke bımaso şişerse
heke bımüno örerse
heke bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
heke bınüşnayê yazsaydı
heke bınüştê yazsaydı
heke bıpawo beklerse, bekleseydi
heke bıperayê uçsaydı
heke bıpernayê uçursaydı
heke bıpero uçarsa
heke bıqesnayê kırpsaydı
heke bıqesno kırparsa
heke bıremayê kaçsaydı
heke bıremno kaçırırsa
heke bıremo kaçarsa
heke bıresno yetiştirirse
heke bırêso örerse
heke bırêstê örseydi
heke bıroşo satarsa
heke bırotê satsaydı
heke bırıjnayê dökseydi
heke bırıjno dökerse
heke bıtaşo traş ederse
heke bıterqıno kızartsa
heke bıvarayê yağsaydı
heke bıvaro yağarsa
heke bıveşnayê yaksaydı
heke bıveşno yakarsa
heke bıvrêjo kusarsa
heke bıvırıtê kussaydı
heke bıwano okursa
heke bıwendê okusaydı
heke bıwerdê yeseydi
heke bıxemılnayê süsleseydi
heke bıxemılno süslerse
heke bıxşıkero testerelerse
heke bıxılnayê yıksaydı
heke bıxılno yıkarsa
heke bıyameyê gelseydi
heke bızano bilirse
heke çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
heke cıkerdê keseydi
heke cıkero keserse
heke dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
heke dekewo girerse, eger girerse
heke dinda devirirsem
heke dindo devirirse
heke doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
heke dıramatik bo dramatik olursa
heke dırbetın bo yaralanırsa
heke dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
heke ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
heke ecızkero yorarsa, aciz ederse
heke eşkawiyo dikişi sökülürse
heke ercan kero ucuzlatırsa
heke ereba bıramo araba sürerse
heke ewro biro bu gün gelirse
heke fahm kero anlasa
heke fam kero anlasa
heke felc bo felç olursa?
heke fırçe kero fırçalarsa
heke şabo sevinirse
heke şıro giderse
heke gazkerdê dişleseydi
heke gezıkerdê süpürseydi
heke gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
heke gıdişkero toplayıp lodalarsa
heke gıdikerdê zayıflatsaydı
heke gıdikero zayıflatırsa
heke gırêdayê bağlasaydı
heke gırzekerdê balyalasaydı
heke gırzekero balyalarsa
heke hêlkerdê salasaydı
heke henekerdê kınalasaydı
heke henekero kınalarsa
heke holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
heke holbo sıçrarsa, hoplarsa
heke honık kerdê soğutsaydı
heke kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
heke kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
heke kalankero yabancı otlarını temizlerse
heke lıngı berzo ayak atarsa
heke lıngı bıeştê ayak atsaydı
heke nan büro ekmek yerse
heke niro gelmezse
heke pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
heke pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
heke pakkerdê temizleseydi
heke pakkero temizlerse
heke palibıkerdê ekin biçseydi
heke palibıkero ekin biçerse
heke par bıyameyê geçen sene gelseydi
heke paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
heke payşıro ayakla giderse, yaya giderse
heke pey bıhesiyo duyarsa
heke pikerdê tükürseydi
heke pikero tükürürse
heke pükero tükürürse
heke pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
heke pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
heke pırkerdê doldursaydı
heke pırkero doldurursa
heke pıro do döverse, vurursa
heke pırodayê dövseydi, vursaydı
heke pırodo döverse
heke qulkerdê delseydi
heke qulıkero delerse
heke rakerdê serseydi
heke rakero sererse
heke rakewo yatarsa
heke rakewtê yatsaydı
heke ray kewtê yola düşseydi?
heke rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
heke rayvıstê yola koysaydı
heke rewtero yontarsa
heke rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
heke rütkerdê kel etseydi
heke salmekerdê başıboş bıraksaydı
heke salmekero başı boş bırakırsa
heke sıktırkerdê sıktır etseydi
heke sıktırkero sıktır ederse
heke tepışo tutarsa
heke tepıştê tutsaydı
heke vaja eğer söylesem
heke vajo söylerse?
heke vaydeyayê savrulsaydı
heke vaydeyo savrulursa
heke vaydo savurursa
heke vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
heke vazdo kaçarsa, koşarsa
heke vıllakerdê dağıtsaydı
heke vıllakero dağıtırsa
heke vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
heke vıraştê yapsaydı
heke vırazo yaparsa
heke wekerdê yaksaydı
heke wekero yakarsa
heke werzanayê kaldırsaydı
heke werzo kalkarsa
heke werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
heke xorado giyerse
heke yağme kero yağmalarsa
heke zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
heke zana bildiyse
heke zay kero kaybederse, yetirirse
heke zelal kero arındırırsa
heke zor kero zorlaştırırsa
heke züri bıkero yalan söylerse
heke zılım bıkero zulum ederse
heke eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır
hekem (Ar) 1-yargıç, 2-oyun ve müsabakaları yöneten kimse
hekemcılıxey hakemcilik
hekemey hakemlik
hekeminı hakemlik
heki ekler
hekib (Fr) takım
hekib dı ekipde
hekib ra ekipten
hekib ronayenı-ronayış ekip kurmak
hekib vıraştenı-vıraştış ekip oluşturmak
hekibana ekiplerle
hekibê cı ekibi
hekibê bir ekip
hekibi ekipler
hekibinı ekipcilik
hekibna bir ekip daha
hekibo ekiptir
hekim (Ar) 1-doktor, tabip, 2-hakim, yargıç, 3-egemen
hekim bı hakimdi, hakim oldu
hekim bıyayenı-bıyayış egemen olmak
hekima hakimdir, tabiptir (dişil)
hekimcılıxey hekimcilik
hekimey tabiblik, hekimlik, doktorluk, tabip olma durumu
hekimey yargıçlık, hakimlik
hekiminı 1-tabiplik, hekimlik, 2-hakimlik, yargıçlık, 3-hakimiyet
hekimiyet (Ar) egemenlik
hekimo hakimdir (eril)
hekmet (hikmet) ne meseleyse, ne olaysa, ne hikmetse, acayiplik
hekmeta gıranı büyük hikmet, acayiplik
hekmeta kı amê ma sere dı başımıza gelen hikmet
hekmetı dı mendenı-mendış hikmete kalmak, şaşmak
hektar (Fr) yüz ar (ha) (10000 metrekare)
hektogram (Fr) yüz gramlık ağırlık birimi, yani bir kilogramın onda biri (hg)
hektolitre (Fr) yüz litrelik hacim ölçü birimi (hl)
hektometre (Fr) yüz metrelik uzunluk ölçü birimi, kilometrenin onda biri (hm)
heküke banyo, evlerde veya dışarda banyo yapılan kapalı küçük yer
hekı abırnayê ayırsaydı
hekı abırno ayırırsa
hekı aşanayê kazsaydı
hekı aşano kazarsa,
hekı aşkawiyo dikişi sökülürse
hekı ame geldiyse
hekı arêdo toplarsa
hekı awdo sularsa
hekı ayabiyayê uyansaydı
hekı ayabo uyanırsa
hekı barakerdê bölüşseydi
hekı barakero bölüşürse
hekı berzo atarsa
hekı bewniro bakarsa
hekı bewniyayê baksaydı
hekı biro, niro gelirse, gelmezse?
hekı biro gelirse, gelse, şayet gelse
hekı biyameyê gelseydi
hekı biyardê getirseydi
hekı boyaxkerdê boyasaydı
hekı boyaxkero boyalarsa
hekı büro yerse
hekı bıasayê görünseydi
hekı bıaso görünürse
hekı bıberdê götürseydi
hekı bıbermo aglasaydı
hekı bıbo olursa?
hekı bıbırno keserse
hekı bıcakerdê yerleştirseydi
hekı bıçarnayê gezdirseydi
hekı bıçarno gezdirirse
hekı bıçinayê biçseydi
hekı bıçino biçerse
hekı bıcınayê yontsaydı
hekı bıcıno yontarsa
hekı bıçırayno otlarsa
hekı bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas
hekı bıdeştê dikseydi
hekı bıderbıno sırmalarsa
hekı bıderwo süpürürse, süpürse
hekı bıderzo dikerse
hekı bıdoşo sağarsa
hekı bıdotê sağsaydı
hekı bıdırna yırtarsam
hekı bıdırnayê yırtsaydı
hekı bıdırno yırtarsa
hekı bıdıskiyo pıro yapışırsa
hekı bıdıskıno pıro yapıştırırsa
hekı bıecêbno beğenirse
hekı bıecêvno beğenirse?
hekı bıecıbno beğenirse
hekı bıedılno süslerse
hekı bıedıziyo yorulursa?
hekı bıeştê atsaydı
hekı bıemno emzirirse?
hekı bıerciyo değerse
hekı bıfêno düşürürse
hekı bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)
hekı bıfetılno kovalarsa
hekı bıfetısiyo boğulursa
hekı bıfıkıriyo düşünürse
hekı bışanayê salasaydı
hekı bışano salasa
hekı bışeqnayê serpseydi
hekı bışeqno serperse
hekı bışiyayê gitseydi
hekı bışüwo yıkarsa
hekı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı
hekı bışıknayê kırsaydı
hekı bışımo içerse
hekı bışımıtê içseydi
hekı bışıtê yıkasaydı
hekı bıheleyno eritseydi, eritirse
hekı bıherinayê satın alsaydı
hekı bıherino satın alırsa
hekı bıheweynayê barındırsaydı
hekı bıhüwayê gülseydi
hekı bıhüwo gülerse
hekı bıkaro ekerse
hekı bıkarıtê ekseydi
hekı bıkendê kazsaydı
hekı bıkeno kazarsa
hekı bımasayê şişseydi
hekı bımaso şişerse
hekı bımüno örerse
hekı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa
hekı bınüşnayê yazsaydı
hekı bınüştê yazsaydı
hekı bıpawo beklerse, bekleseydi
hekı bıperayê uçsaydı
hekı bıpernayê uçursaydı
hekı bıpero uçarsa
hekı bıqesnayê kırpsaydı
hekı bıqesno kırparsa
hekı bıremayê kaçsaydı
hekı bıremno kaçırırsa
hekı bıremo kaçarsa
hekı bıresno yetiştirirse
hekı bırêso örerse
hekı bırêstê örseydi
hekı bıroşo satarsa
hekı bırotê satsaydı
hekı bırıjnayê dökseydi
hekı bırıjno dökerse
hekı bıtaşo traş ederse
hekı bıterqıno kızartsa
hekı bıvarayê yağsaydı
hekı bıvaro yağarsa
hekı bıveşnayê yaksaydı
hekı bıveşno yakarsa
hekı bıvrêjo kusarsa
hekı bıvırıtê kussaydı
hekı bıwano okursa
hekı bıwendê okusaydı
hekı bıwerdê yeseydi
hekı bıxemılnayê süsleseydi
hekı bıxemılno süslerse
hekı bıxşıkero testerelerse
hekı bıxılnayê yıksaydı
hekı bıxılno yıkarsa
hekı bıyameyê gelseydi
hekı bızano bilirse
hekı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı
hekı cıkerdê keseydi
hekı cıkero keserse
hekı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa
hekı dekewo girerse, eger girerse
hekı dinda devirirsem
hekı dindo devirirse
hekı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse
hekı dıramatik bo dramatik olursa
hekı dırbetın bo yaralanırsa
hekı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa
hekı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı
hekı ecızkero yorarsa, aciz ederse
hekı eşkawiyo dikişi sökülürse
hekı ercan kero ucuzlatırsa
hekı ereba bıramo araba sürerse
hekı ewro biro bu gün gelirse
hekı fahm kero anlasa
hekı fam kero anlasa
hekı felc bo felç olursa?
hekı fırçe kero fırçalarsa
hekı şabo sevinirse
hekı şıro giderse
hekı gazkerdê dişleseydi
hekı gezıkerdê süpürseydi
hekı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı
hekı gıdişkero toplayıp lodalarsa
hekı gıdikerdê zayıflatsaydı
hekı gıdikero zayıflatırsa
hekı gırêdayê bağlasaydı
hekı gırzekerdê balyalasaydı
hekı gırzekero balyalarsa
hekı hêlkerdê salasaydı
hekı henekerdê kınalasaydı
hekı henekero kınalarsa
hekı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı
hekı holbo sıçrarsa, hoplarsa
hekı honık kerdê soğutsaydı
hekı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi
hekı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi
hekı kalankero yabancı otlarını temizlerse
hekı lıngı berzo ayak atarsa
hekı lıngı bıeştê ayak atsaydı
hekı nan büro ekmek yerse
hekı niro gelmezse
hekı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi
hekı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse
hekı pakkerdê temizleseydi
hekı pakkero temizlerse
hekı palibıkerdê ekin biçseydi
hekı palibıkero ekin biçerse
hekı par bıyameyê geçen sene gelseydi
hekı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi
hekı payşıro ayakla giderse, yaya giderse
hekı pey bıhesiyo duyarsa
hekı pikerdê tükürseydi
hekı pikero tükürürse
hekı pükero tükürürse
hekı pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)
hekı pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)
hekı pırkerdê doldursaydı
hekı pırkero doldurursa
hekı pıro do döverse, vurursa
hekı pırodayê dövseydi, vursaydı
hekı pırodo döverse
hekı qulkerdê delseydi
hekı qulıkero delerse
hekı rakerdê serseydi
hekı rakero sererse
hekı rakewo yatarsa
hekı rakewtê yatsaydı
hekı ray kewtê yola düşseydi?
hekı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa
hekı rayvıstê yola koysaydı
hekı rewtero yontarsa
hekı rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa
hekı rütkerdê kel etseydi
hekı salmekerdê başıboş bıraksaydı
hekı salmekero başı boş bırakırsa
hekı sıktırkerdê sıktır etseydi
hekı sıktırkero sıktır ederse
hekı tepışo tutarsa
hekı tepıştê tutsaydı
hekı vajo söylerse?
hekı vaydeyayê savrulsaydı
hekı vaydeyo savrulursa
hekı vaydo savurursa
hekı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı
hekı vazdo kaçarsa, koşarsa
hekı vıllakerdê dağıtsaydı
hekı vıllakero dağıtırsa
hekı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı
hekı vıraştê yapsaydı
hekı vırazo yaparsa
hekı wekerdê yaksaydı
hekı wekero yakarsa
hekı werzanayê kaldırsaydı
hekı werzo kalkarsa
hekı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi
hekı xorado giyerse
hekı yağme kero yağmalarsa
hekı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa
hekı zana bildiyse
hekı zay kero kaybederse, yetirirse
hekı zelal kero arındırırsa
hekı zor kero zorlaştırırsa
hekı züri bıkero yalan söylerse
hekı zılım bıkero zulum ederse
hekı eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır
hekım doktor, tabip
hel (hal) çözüm, hal
hel-helı 1-yarım gün, 2-vardiye
hela (Ar) yüz numara, aptesthane, tualet
hela binı öbür yarım gün, başka yarım gün
hela şani gırweynayenı akşam postası, vardiyesi çalıştırmak
hela şani akşam vakti, ögleden sonraki zaman
hela şewray sabah vakti, sabah özeri, öğleden önceki zaman
hela hela Allah Allah, hele hele
hela sodıri günün öğleden önceki vakti
hela 1-hele, 2-gün yarısıdır
helak bı derbeder oldu
helak bıyaye 1-acısı olmuş olan, 2-yorgun düşmüş olan
helak bıyayenı-bıyayış 1-yaralı olmak, yara almak, 2-derbeder olmak, acısı olmak, 3-yorgun olmak
helak kerdenı-kerdış 1-içten, yürekten yaralamak, 2-bitkin, yorgun düşürmek, 3-derbeder etmek
helak kerdoğ 1-yaralayan, 2-yorgun ve bitkin düşüren
helak kewt bitkin düştü
helak 1-derbeder, acısı olan, dertli, kederli, 2-yara, yaralı, gönül yarası, yürek yarası, 3-hasta olma durumu, 4-acıklı veya ağır bir söz işitmek, 5-ağır bir söz dokunmak, 6-yorgun, bitkin düşmek, 7-ağır hasta olan, 3-kurumuş yara, yaralı bereli
helaka yaralıdır, derbederdir, bitkindir (dişil)
helakey yaralı, derbeder, bitkin olma durumu
helakeyda xo ya şı a dıni o yaralariyle, hastalığiyle öbür dünyaya gitti
helako yaralıdır, derbederdir, bitkindir (eril)
helakın yaralı, derbeder olma durumu
helal (Ar) dince yasaklanmamış olan
helal bo to rê helal olsun sana
helal bo 1-halal olsun, 2-aşk olsun, 3-maşalla, aferim, ne mutlu sana vs
helal bıyayenı-bıyayış halal olmak
helal kerd halal etti
helal kerdenı-kerdış 1-birine yedirdiğini halal etmek, 2-halalllaşmak
helal halal, emeğin karşılığı kazanılan, cenup olmayan
helala cı helalı, nikahlı karısı
helale yeni kurt düşmek özere olan ette derler (goşto kı newe kermi kenê dekewê eyrê vanê)
helaley waştenı-waştış hellallık istemek, hellallaşmak
helaley waştı halallık istedi, halallaştı
helaley 1-halal olma durumu, 2-halallık, halallaşma, 3-yıkanıp cenupluktan kurtulmak
helaleya xo waştenı-waştış helallığını istemek, helallaşmak
helalinı halallaşmak, halallık
helalzade (Ar) 1-nikahlı ana babadan doğmuş, 2-doğruluktan ayrılmayan
helaw-helawı (Ar) helva, şeker, yağ, un ve irmikle yapılan tatlı
helawci helvacı
helawcinı helvacılık
helawcılıxey helvacılık
helawxane helva yapılan veya satılan yer
helawın helvalı
helbe tahtadan yapılmış olan kova
helbet elbet, her halde, şüphesiz, kuşkusuz, hayhay, tabi vb
helbi 1-dokumada kullanılan ince ve uzun ölçü, 2-tahta metre, 3-dokumacılıkta yönler arasında ipi geçiren içi oyulmuş tahta (mekik)
helbı (elbı) tahdadan yapılıp içine sulu şeyler konulan kap
helbıke tahtadan yapılmış olan kova
helê (Nimroj) yarım gün
hele bê haydi gel
hele bewni bir bak, hele bak
hele ey qe se kerd hele o ne yaptı
hele fınê bê bewni hiç olmazsa bir sefer gel bak
hele hele 1-haydi haydi, de de, hele hele, 2-hayret ifade eder, evet, şuna bak, öyle mi vs
hele 1-bir kere, hiç olmazsa, her şeyden önce, 2-haydi, de, hele
helê bir yarım günlük
helêna 1-eritti, eriyor, 2-yarım günle
helênabı eritmişti
helênaye eritilmiş olan
helênayenı-helênayış eritmek
helênayo eritmiş
helênena eritiyor (dişil)
helênenê eritiyorlar
helêneno eritiyor (eril)
helêsnayenı-helêsnayış 1-uyuşturmak, 2-çürütmek
helêsnena 1-uyuşturuyor, 2-çürütüyor (dişil)
helêsneno 1-uyuşturuyor, 2-çürütüyor (eril)
helêsıya bı 1-uyuşmuştu, 2-çürümüştü
helêsıyayenı-helêsıyayış 1-uyuşmak, 2-çürümek
heleyaye erimiş olan
heleyayenı-heleyayış erimek
heleyna bı eritmişti
heleyna eriti
heleynaye eritilmiş olan
heleynayê eritiyordu
heleynayenı-heleynayış sindirmek, eritmek
heleynayo eritmiş
helife (Ar) halife, hükümdar
helifelıxey halifelik
helifey halifeler
helifeyey halifelik
helifeyinı halifelik
helikopter (Fr) helikopter
helim bıyayenı-bıyayış uysal olmak
helim 1-uysal, sessiz, 2-kaymak
helimey uysallık
heliminı uysallık
helimiya kaydı
helimnayenı-helimnayış kaydırmak
helis patlıcan ezmesi
heliya eridi
heliyabı erimişti
heliyaye erimiş olan
heliyayenı-heliyayış erimek
heliyayo erimiş
helk (Ar) halk
helkê awı su kovası
helke kova, helke
hella hella Allah Allah (kızdığında veya tepki gösterdiğinde söylenir, hayret belirtme sözü)
helle helle hella hella (öfke belirtme ve kızma sözcüğü)
helle hoppala
hellı yarım gün, öğle arası
hellıyabı erimişti
hellıyay eridı, eridiler
hellıyaya erimiş (dişil)
hellıyayê eriyordu
hellıyayenı-hellıyayış erimek
hellıyayey erimiş olan
hellıyayo erimiş (eril)
helm (hılm) 1-kaynayan veya pişen yemeklerin buhar kokusu, 2-koku, iç koku, nefes ve soluk alma kokusu, ağız kokusu
helm vıjyayenı-vıjyayış koku, buhar kokusu çıkmak
helm vızyayenı-vızyayış koku, buhar kokusu çıkmak
helmê amnani yazın sıcak kokusu
helmê arıqi ter kokusu
helmê feki ağız kokusu
helmê şami yemek kokusu
helmê nefesi nefes kokusu
helmo boyın kokmuş veya kötü koku
helmo cı ra yeno koku kendisinden geliyor
helmo germın sıcak kokusu
helmo gıran ağız koku
helmın bıyayenı-bıyayış kokmak, kokmuş olmak, kokulu olmak
helmın kokulu
helmına kokuludur (dişil)
helmıno kokuludur (eril)
helna bı eritmişti
helna eritti
helnaye erimiş olan
helnayenı-helnayış eritmek
help nefes alıp verirken yüreğin küt küt atması, soluk
helpaze yelpaze, serinletmek için hava veren nesne
helpazey yelpazeler
helpazeyın yelpazeli
helpeze küwatenı-küwatış nefes nefese alıp vermek
helpeze yorgunluk nefesi, nefes nefese
helpı helpa zerida cıya yüreği küt küt atiyor
helpı helpı nefes nefese solumak
helq (Ar) halk, aynı uyruktan olan insan topluluğu
helq bı var oldu, yaratıldı
helq bıyayenı-bıyayış var olmal, yaratılmak
helq kerdenı-kerdış var etmek, yaratmak
helqa (Ar) halka, çember
helqa akerdenı-akerdış halkayı açmak
helqa bi çember oldular, daire şeklini aldılar
helqa bıyaye halka olmuş olan
helqa bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek
helqa eştenı-eştış halka atmak
helqa kerde halkalanmış olan
helqa kerdenı-kerdış halkalamak, halka yapmak
helqa kerdoğ halkalayan, halka yapan
helqa kı kolay açılabilecek şekilde düğümle
helqa 1-açılması kolay düğüm, 2-yüzük, 3-yuvarlak, daire vs
helqe bıyaye halka olmuş olan
helqe bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek
helqe kerde halkalanmış olan
helqe kerdenı-kerdış halkalamak, halka yapmak, düğümlemek
helqe kerdoğ halkalayan, halka yapan
helqe halka, çember, yuvarlak, daire vs
helqeci halkacı
helqecinı kerdenı-kerdış halkacılık yapmak
helqecinı halkacılık
helqey miyani omurga kemiklerinin halkaları
helqeyinı halkacılık
helqeyın halkalı
helsnaye 1-çürümüş olmak, 2-ezilmiş olmak
helsnayenı-helsnayış 1-çürütmek, 2-ezmek
helsyaye 1-çürük, çürümüş, 2-ezik, ezilmiş
helsyayenı-helsyayış 1-çürümek, 2-ezilmek
helwa vıraştenı-vıraştış helva yapmak
helwa werdenı-werdış helva yemek
helwa helva
helwacinı kerdenı-kerdış helvacılık yapmak
helwacinı kerdoğ helvacılık yapan
helwacinı helvacılık
helwayinı helvacılık
helwayın helvalı
helya eridi
helyaya erimiş (dişil)
helyaye erimiş olan
helyayenı-helyayış erimek
helyayo erimiş (eril)
helı 1-anlık, 2-yarım gün, 3-öğle vakti, 4-günün ortası, 4-koyun ve keçilerı sağma vakti
helık-helıkı çömlek
helıkyayenı-helıkyayış 1-derbeder olmak, 2-ekzema olmak
helıkın çömlekli
helısiya bı çürümüştü, bozulmuştu
helısiya çürüdü, bozuldu
helısiyaye çürümüş, ezilip bozulmuş, işe yaramaz
helısiyayê çürümüşler, bozulmuşlar
helısiyaye mecazi manada; ellinden hiçbir şey gelmiyen, tembel, hantal, cesaretsiz, kokuşmuş, kuvvetsiz vs
helısiyayenı-helısiyayış çürümek, ezilip bozulmak, tembellik vs
helısna 1-çok dövmek, evirip çevirip çiğnemek, 2-ezdı, çürüttü, ezip bozdu
helısnaye 1-çürümüş olmak, 2-ezilmiş olmak
helısnayenı-helısnayış 1-çürütmek, 2-ezmek
helısnayoğ çürüten
helıstey (helısiyayey) çürümüşler
helısyaye 1-çürük, çürümüş, 2-ezik, ezilmiş
helısyayenı-helsyayış 1-çürümek, 2-ezilmek
helıyayê erimişler, tükenmişler, çürümüşler
hem bê, hem meyı hem gel, hem gelme
hem şo, hem bürı hem git, hem ye
hem kerd 1-kanaat getirdi, 2-çocuk dilinde yedi
hem kerdenı-kerdış çocuk dilinde yemek yemek
hem kerdenı-kerdış kanaat getirmek, olaniyle razı olmak
hem kı (hemı kı) çocuk dilinde "ye"
hem mı rê, hem to rê hem bana, hem sana
hem rewnayo çoktandır
hem to rê çıçi hem sana ne?
hem zi hem de
hem 1-açıklayıcı nitelikte olan ikinci cümleyi birinciye bağlar, 2-bir şeyi açıklamak veya anlamını güçlendirmek için "özellikle, üstelik,hem, zaten, bir de, dır" anlamında ve eklerinin yerine kullanılır, 3-kanaat, 4-çocuk dilinde "ye" anlamında bir sözcük
hema 1-ama, fakat, ancak, lakin vb, 2-hemen, derhal, anında, daha
hema bahdo yena daha sonra gelirim
hema hema hemen hemen, takriben
hema yena hemen gelirim
hema zey to niyo fakat senin gibi değil
hemal (Ar) ücretle yük taşiyan kimse, hamal
hemal ki hamalca, hamalvari
hemala hamaldır (dişil)
hemalcılıxey hamalcılık
hemalê bir hamal
hemaley kerdenı-kerdış hamallık yapmak
hemaley mekı hamallık yapma
hemaley hamallık
hemaleya hamallıkla
hemalinı kerdenı-kerdış hamallık yapmak
hemalinı hamallık
hemalna bir hamal daha
hemalo hamaldır (eril)
hemam (keraşo) (Ar) hamam, içinde yıkanılan yer
hemamci (Kerşoci) hamamcı
hemamci bı hamamcı oldu (cinsel ilişkide bulunulma)
hemamcinı kerdenı-kerdış hamamcılık yapmak
hemamcinı hamamcılık
hemamciya hamacıdır (dişil)
hemamciyo hamacıdır (eril)
hemamcılıxey hamamcılık
hemamê bir hamam
hemamey hamamcılık
hemami hamamlar
hemaminı hamamcılık
hemamna bir hamam daha
hemamvan hamamci
hemamvaney hamamcılık
hemarat bıyayenı-bıyayış hamarat olmak, becerikli olmak
hemarat ev işlerinde çalışkan ve becerikli ev kadını
hemaya gelmiş (dişil)
hemayar (Far) denk, eşit
hemayar bıyayenı-bıyayış denk olmak
hemayarê pêyê birbirinin dengidir
hemayenı-hemayış gelmek
hemayo gelmiş (eril)
hembaz (embaz, enbaz) arkadaş, dost, yoldaş
hembaza arkadaştır (dişil)
hembazê arkadaştırlar
hembazey arkadaşlık
hembazi arkadaşlar
hembazinı arkadaşlık, yoldaşlık
hembazo arkadaştır (eril)
hembeli (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden bir tanesi ve bu mezhepten olan kişi
Hembêli Hambelli mezhebi
hembeliya hembeli mezhebindendir (dişil)
hembeliyo hembeli mezhebindendir (eril)
hember vızyayenı-vızyayış karşı çıkmak, karşı koymak
hember werıştenı-werıştış karşısında ayağa kalkmak, karşı durmak, baş kaldırmak
hember karşı, karşı gelmek, karşı koymak, karşıt
hemberdê cı dı karşısında
hemberdê to dı ra karşındayım, sana karşiyim
hemca ra ma amey aynı yerden biz geldik
hemca aynı yerden olan kimse
hemcıns aynı cinsten olan
hemcınsdê pêrayê aynı cinstendirler
hemd (Ar) Tanrı'ya şükretme, hamd, şükür
hemd bo Tanrıya şükürler olsun
hemd kerdenı-kerdış şükretmek
hemd bilinen, istenen ve isterek yapılan
hemdê mı nêbı istiyerek olmadı
hemdem çağdaş
hemderd (Far) dert ortağı
heme antı hepsini çektı, hepsini emdı
heme ca bütün yer, her yer
heme çi her şey
heme çiyê cı bütün her şeyi
heme dewıji şiyê kar bütün köylüler işe gitmişler
heme di hepsini gördü
heme şi ma teniya mendi hepsi gitti biz yalnız kaldık
heme kes bı merdım, bê ma herkes adam oldu, bizden başka
heme kes hepsi, herkes
heme pêya hepsi birlikte
heme hepsi, kamu, tüm, hep, tümü, bütün, hepiniz
hemed (hemet) emanet, koruma, muhafaza etme, himaye
hemed bıyaye korunmuş, himaye edilmiş olan
hemed bıyayenı-bıyayış korunmak, muhafaza olmak, himaye edilmek
hemed kerde korunmuş, muhafaza edilmiş olan
hemed kerdenı-kerdış korumak, himaye etmek, muhafaza etmek
hemed kerdoğ koruyan, muhafaza eden
hemedê Homa bı Allaha emanet ol
hemedê ma bı bize emanet edildi
hemeg da emek verdi
hemeg dayenı-dayış emek vermek
hemeg dayoğ emek veren
hemeg tey ant içinde emek yedi
hemeg tey werd içinde emek yedi
hemeg werdenı-werdış emek yemek, emek vermek
hemeg werdoğ emek yiyen
hemeg emek
hemegdar emekdar
hemegdara emekdardır (dişil)
hemegdarê pêyê birbirinin emekdarıdır
hemegdarey emekdarlık
hemegdarinı emekdarlık
hemegdaro emekdardır (eril)
hemegê mı emeğim
hemego veng boş emek
hemegın emekli, emek yeme durumu
hemekes herkes, hepsi
hemeliyaye sindirilmiş olan
hemeliyayenı-hemeliyayış sindirilmek, sindirilmiş olmak
hemeliyayo sindirilmiş
hemelna sindirdi
hemelnabı sindirmişti
hemelnayenı-hemelnayış sindirmek
hemelnayo sindirmiş
hemelnayoğ sindiren
hemen cay xo gırot hemen yerini aldı
hemen herünı dı hemen, yerinde
hemen rema şı hemen kaçtı gitti
hemen anında, hiç vakit geçirmeden, çabucak, gecikmeden vb
hemey hepsi
hemeyayenı-hemeyayış 1-bayatlanmak, bozulmak, 2-sindirilmiş olmak
hemeynayenı-hemeynayış bozmak, bayatlamak
hemfıkır aynı düşüncede, aynı görüşte olan, hemfikir
hemşeri hemşehirli, aynı ilden, aynı şehirden olan, memleketli (askerlik arkadaşları birbirine hemşerim diye hitap ederler)
hemşerilıxey hemşehrilik, hemşerilik
hemşerinı hemşerilik
hemşeriya mına hemşerimdir (dişil)
hemşeriyê mıno hemşerimdir (eril)
hemşeriyey kerdenı-kerdış hemşerilik yapmak
hemşeriyey hemşerilik
hemşeriyinı kerdenı-kerdış hemşerilik yapmak
hemşeriyinı hemşericilik
hemşira (hemşire) hemşire, ebe
hemşira u ebe hemşire ve ebe
hemşire (Far) 1-kız kardeş, bacı, 2-diplomalı hasta bakıcı kadın, ebe
hemşirena bir hemşire daha
hemşirey hemşireler
hemşireya hemşiredir
hemşireyê bir hemşire
hemşireyinı kerdenı-kerdış hemşirelik yapmak
hemşireyinı hemşirelik
hemşo (emşo) bu gece
hemşo bê bu gece gel
hemşo şı bu gece gitti
hemgi arılar
hemgı arı
hemgımên vetenı-vetış bal çıkarmak
hemgımên bal
hemgımênın ballı
hemhal aynı durumda olan
hemhüdüd sınırdaş
hemhudüd sınır, ortak sınırlar
hemid bir erkek ismi
hemila 1-hamile, 2-bir bayan ismi
hemiya piya hepsiyle birlikte
hemiya hepsiyle
hemle (Ar) 1-ileri atılma, atılım, 2-saldırış, 3-santraçta taş sürma, 4-atak
hemle kerdenı-kerdış saldırmak, ataka geçmek
hemle verdayenı-verdayış hamile bırakmak
hemle hamile, gebe olan kadın
hemlecı atılımcı
hemleya hamiledir
hemlıx 1-damızlık oğlak, 2-özel olarak beslenen kurbanlık hayvan
hemmal aynı mal
hemmiş yemiş, kurutulmuş meyve
hempa (Far) kötü işlerde birlikte hareket eden kimse, ayaktaş, omuzdaş
hempa aynı ayarda, eşit
hemsar yular
hemser bıyayenı-bıyayış yaşıt olmak
hemser ma zerar kerd bu sene biz zarar ettik
hemser 1-yaşıt, 2-bu yıl
hemserê mı yaşıtım
hemserinı yaşıt olma durumu, yaşıtlık
hemsükıj aynı şehirli
hemti dan, ayran çorbası yapımında kullanılan döğülmüş bulgur
hemüşık (herşık) köstebek
hemver dayenı-dayış cevabını vermek, karşılığını vermek
hemver ê çiyan o eşyalara karşı
hemver inan onlara karşı
hemver pê birbirine karşı
hemver ra eninden
hemver vızyayenı-vızyayış karşı çıkmak, karşı koymak
hemver werıştenı-werıştış karşısında ayağa kalkmak, karşı durmak, baş kaldırmak
hemver 1-eni, eni boyu, 2-karşı, karşı koymak, karşı gelmek, karşıt
hemverdê cı dı karşısında
hemverdê to dı ra karşındayım, sana karşiyim
hemverıno enlidir
hemwelat aynı memleket
hemwext 1-çağdaş, 2-aynı zaman
hemzemin (Far) aynı düzeyde olan, aynı temelde
hemzole (herzale) çalı çırpı ve sırıklardan yapılan yazlık bekleme ve yatma ve gülgelenme yeri, yazlık gülgelik
hemzık antenı-antış emzik emmek, çekmek
hemzık emzik
hemzıkın emzikli
hemı kerd çocuk dilinde "yedi"
hemı kı 1-hala, 2-çocuk dilinde ye, yut anlamında
hemıl (halı) hamile
Hemılkan Amerika
Hemılkani 1-Amerikaca, 2-amerika halkından olan
Hemılkanki Amerikaca
Hemılkanıc Amerikalı
Hemılkanıj Amerikalı
Hemılkanız Amerikalı
hemılna süsledi
hemılnabı süslemişti
hemılnayê süslüyordu
hemılnayenı-hemılnayış (xemılnayen) süslemek, düzene sokmak
hemın-hemını hepsi, hepsini
hemın birşey
hemını dı hepsinde
hemını ra hepsinden
hemını rê hepsine
hen beno o kadar olur
hen bi zengin o kadar zengin oldu?
hen bol merdım o kadar çok adam
hen bol o kadar çok
hen bı (hond bı) o kadardı?
hen goş a eya menı o kadar ona kulak asma
hen kemi o kadar az?
hen kes o kadar kişi
hen kesi o kadar kişi
hen meşermayi o kadar utanma
hen merdım o kadar adam?
hen merdımi o kadar adam?
hen mı to rê va o kadar ben sana söyledim
hen nêbeno o kadar olmak
hen nêweş mekewı o kadar hasta düşme
hen tayn o kadar az
hen vêşi o kadar çok?
hen zalım mebı o kadar zalim olma
hen o kadar
hena 1-böyle, 2-bu (dişil)
hena bıkı böyle yap
hena mekı böyle yapma
henalewr nar ağacı
henalor nar ağacı
henar nar
henardan kurutulmuş nar taneleri
henari narlar
henartal nar tanelerini muhafaza eden acılı zar tabakası
henartol nar kabuğu
henay va bu söyledi (dişil)
hencıknayenı-hencıknayış 1-yolmak, 2-ezmek, çiğnemek, lime etmek
hencıknayoğ 1-yollan, 2-ezen, çiğneyen
hencıkya ezildi
hencıkyaye 1-yolunmuş, 2-ezilmiş olan
hencıkyayenı-hencıkyayış 1-yolunmak, 2-ezilmek, lime lime olmak
hencıqnayenı-hencıknayış 1-yolmak, 2-ezmek, çiğnemek, lime etmek
hencıqnayoğ 1-yollan, 2-ezen, çiğneyen
hencıqya ezildi
hencıqyaye 1-yolunmuş, 2-ezilmiş olan
hencıqyayenı-hencıkyayış 1-yolunmak, 2-ezilmek, lime lime olmak
hencırna 1-yordu, bıktırdı, 2-ezdi, limeledi, 3-sızlattı
hencırnayenı-hencırnayış 1-yormak, 2-sızlatmak, sızlandırmak
hencırnayoğ 1-yoran, 2-sızlatan
hencırneno 1-yoruyor, 2-eziyor, 3-sızlatiyor
hencırya 1-yoruldu, bıktı, 2-sızlandı
hencıryayenı-hencıryayış 1-yorulmak, 2-sızlanmak
hencırıyaye 1-yorulmuş, bıkmış, 2-sızlanmış olan
hencırıyayenı-hencırıyayış 1-yorulmak, 2-sızlanmak, acımak, yanmak
hend (hond) kadar, bu kadar, o kadar, böyle
hend beno o kadar olur
hend bi zengin o kadar zengin oldu?
hend bol merdım o kadar çok adam
hend bol o kadar çok
hend bı (hond bı) o kadardı?
hend goş a eya menı o kadar ona kulak asma
hend kemi o kadar az?
hend kes o kadar kişi
hend kesi o kadar kişi
hend meşermayi o kadar utanma
hend merdım o kadar adam?
hend merdımi o kadar adam?
hend mı to rê va o kadar ben sana söyledim
hend nêbeno o kadar olmak
hend nêweş mekewı o kadar hasta düşme
hend tayn o kadar az
hend vêşi o kadar çok?
hend zalım mebı o kadar zalim olma
hend kadar
henday bu kadar, bu kadardır
hendayê (hondayê) bu kadar
hendayê berey bu kadar geç
hendayê bol bu kadar çok
hendayê merdım bu kadar insan
hendayê o kadar, bu kadar
hendayêna bu kadarına bu kadara
hendê (hondê) kadar, o kadar
hendê dınüşan iki yazı kadar
hendê ey to zi cefa werdo onun kadar sende emek yemişsin?
hendê ey tı zi sücdarê onun kadar sende suçlusun?
hendê kê kimin kadar?
hendê mısqalê zere kadar
hendê pê eşit, birbir kadar
hendê seatê ma dersı di bir saat kadar biz ders gördük
hendê to ez zi pey qahriyaya senin kadar bende özüldüm
hendê xo bürı ihtiyacın kadar ye
hendê xo bıgi u berı ihtiyacın kadar al ve götür
hendêna gırot o kadara aldı?
hendêna o kadara
hendeq (Ar) geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış çukur
hendey çokluk
hendna (hondna) bir o kadar daha
hendna daha bıgi bir o kadar daha al
hendo (hondo) o kadardır?
hendok ne kadar, "den, dan"
hendokı nêdayo to ro seni dövmeden
hendı (hondı) o kadar?
hendı kı nêdiyo görmeden
hendı mend o kadar kaldı?
hendıkı hukmê to esto ne kadar hükmün varsa
hendıkı ne kadar, ne kadar ki, o kadar
hendılko kokulu bir ot çeşidi
hendına (hondına) bir o kadar daha, bir misli daha
hendıno o kadardır?
henê (enê) bunlar
henê fına amey bunlar yine geldiler?
henê fına nêvındenê bunlar yine durmuyorlar?
henê niyê bunlar değildir
hene bıyayenı-bıyayış kınalanmak, kına yakılmak
hene kerde kınalanmış olan, kına yakılmış olan
hene kerdenı-kerdış kınalamak
hene kerdoğ kınalayan, kına yakan
hene kerdı kınaladılar
hene kına
heneci kınacı
henecinı kerdenı-kerdış kınacılık yapmak
henecinı kınacılık
henedaşık taş yosunu
henek (kuşat) şaka, espiri
henek kerdenı-kerdış şaka yapmak
henekci şakacı
henekê xo pa kerdenı-kerdış 1-şaka yapmak, 2-dalga geçmek
henekey dı şakada
henekey kerdı şaka yaptı
henekey mekı şaka yapma
henekey nêkerdenı-nêkerdış şaka yapmamak
henekey ra şakadan
henekey şaka, şakacık
heneki kerdenı-kerdış şaka yapmak
heneki pa ravêrdenı-ravêrdış dalga geçmek
heneki şakalar, şakacıktan, şaka olarak
henekin şakadan, şakacıktan
henekina şakadan
henênan va bunlar söyledi
heneyinı kınacılık
heneyın kınalı
heneyına kınalıdır (dişil)
heneyıno kınalıdır (eril)
hengaç 1-kara saban, 2-küçük tarla, bostan
hengam zaman, an
hengemên bal
hengemênın ballı
hengi dınya yeni dünya meyvesi
hengi arılar
hengüra siya kara üzüm
hengüre üzüm
hengürı (engürı) üzüm
hengı (hıngı) bal arısı
hengımên (hıngımên) bal
hengımên vetenı-vetış bal çıkarmak
hengımêninı balcılık
hengımênın ballı
heni (ini) çeşme
heni dewda ma köyümüzün çeşmesi
heni mı va, heni mı va o kadar söyledım, o kadar söyledım
heni niyo öyle değilmidir?
heni to rê bes niyo artık sana yeter değil?
heni artık, yetmez
henifi (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden biri
henifilıxey hanefillik
heniyo kı vano öyledir ki söylüyor
heniyo kı öyledir ki
heniyo se öyleyse
heniyo 1-öylemidir?, 2-öyle, 3-doğrumudur anlamında
henna bir o kadar daha
henne kına
henneyın kınalı
heno bu (eril)
henqerek neya pa hafiften değdi
henqerek azıcık, hafiften, birazcık, az
henqüt bıyayenı-bıyayış broşit olmak
henqüt-henqütı broşit
henqına boğdu
henqınayenı-henıqnayış nefesten kesmek, boğazlayıp boğmak
henqıya nefesten kesildi
henqıyayenı-henqıyayış 1-nefesten kesilmek, tıkanıp boğulmak
hentbol (İng) el topu
henüçıq bıyayenı-bıyayış boğmaca hastalığına yakalanmak
henüçıq boğmaca, boğmaca hastalığı
henışk çene
henık-henıkı çene
henıqna 1-boğdu, 2-darağacına astı
henıqna boğdu, altına alıp yada boğazını sıkıp boğmaya çalışmak
henıqnayê 1-eziyordu, 2-boğuyordu
henıqnayenı-henıqnayış 1-ezmek, 2-nefesten kesmek, boğazlayıp boğmak
henıqneno boğuyor, boğazliyor
henıqoq bir çeşit armut
henıqya boğuldu, nefesten kesildi
henıqyayenı-henıqyayış 1-nefesten kesilmek, tıkanıp boğulmak
henıqut bir hastalık ve bu hastalıkta boğaz kapanır, sert öksürülür
hep kerdenı-kerdış çocuk dilinde yemek yemek
hep kı çocuk dilinde ye anlamında
hep 1-hab, tablet, 2-çocuk dilinde ye anlamında
hepcinı 1-hapçılık, 2-tanecilik
hepis (Ar) hapis, tutuk evi, ceza evi
hepisxane hapishane
heps (hefs) hapis, ceza evi, tutuk evi
hepsi (hefsi) tutuklu, mahpus, cezaevindeki cezalı ve tutuklu kişi
hepsxane (hefsxane) hapishane, cezaevi
hepyek (Far) tavlada her iki zarında bir bir gelmesi
hepı kerd çocuk dilinde "yedi" manasında
hepı çocuk dilinde "ye" anlamında
hepıs bıyayenı-bıyayış hapsedilmek
hepıs kerde içeri tıkılmış olan
hepıs kerdenı-kerdış hapse koymak, içeri tıkmak
hepıs kerdoğ hapseden, içeri tıkan
hepıs kewtenı-kewtış hapse düşmek, tutuklanmak
hepıs ra remayenı-remayış hapisten kaçmak
hepıs ra hapisten
hepıs hapis
hepısdıra hapistedir (dişil)
hepısdıro hapistedir (eril)
hepıskı hapse koy, içeriye kilitle
hepısmekı hapse koyma, içeriye kilitleme
hepısxane dı hapishanede
hepısxane hapishane, tutuk evi, ceza evi
heq (Ar) 1-hak, adalet, hukuk, 2-emek karşılığı ücret, 3-pay, 4-doğruluk, 5-tanrı'nın adlarından biri, rab, 6-eşitlik, 7-elde edilen, hakkı olan
heq bo hak olsun, yemin olsun
heq cıra razibo Allah kendisinden razı olsun
heq dayenı-dayış hak vermek
heq gıroteney hakkını almak
heq gırotenı-gırotış hakkını almak
heq kemaney nêdo hak eksiklik, noksanlık, yokluk vermesin
heq kenê wıni mekı Allahını seversen öyle yapma
heq kenê Allahını seversen, Allah aşkına
heq kerd hak etti
heq kerde hak etmiş olan
heq kerdenı-kerdış haketmek
heq kerdoğ hak eden
heq kesi sere dı niyaro Tanrı kimsenin başına vermesin
heq kesi tengdı nêverdo Tanrı kimseyi darda bırakmasın
heq mevazı u meravêrı hak deme ve geçme?
heq nêbo huqüq zi nêbeno hak olmasa hukukda olmaz
heq nêdayeney hak vermemek
heq nêgıroteney hak almamak
heq nêkerdenı-nêkerdış hak etmemek
heq nêsınasnayeney hak tanımamak
heq nêwerdeney hak yememek
heq nêwerdoğ hak yemez, hak yemeyen kimse
heq ra amyayenı-amyayış hakından gelmek
heq ra haktan, hakında
heq rıza hak için
heq sınasnayeney hak tanımak
heq sınasnayenı-sınasnayış haktanımak
heq sınasnayoğ hak taniyan, haktanır
heq tehala yüce Tanrı
heq u huqüq hak ve hukuk
heq werdenı-werdış hak yemek, başkasının hakkını tanımamak
heq zewal nêdo Tanrı yokluk vermesin
heq doğru, gerçek, hak
heqaret (Ar) onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış
heqaret kerdenı-kerdış hakaret etmek
heqaret kerdoğ hakaret eden
heqaretey bıyayenı-bıyayış hakaret olmak, haksızlık olmak
heqaretey kerdenı-kerdış hakaret etmek
heqaretey haksızlık, hakaret etme
heqber ame hakkından geldi
heqber amyayoğ hakkından gelen kişi
heqber hakkında, hakkından gelmek
heqberdê ey ra bê onun hakkından gel
heqberdê ey ra tı niyamey onun hakkından sen gelemedın
heqberê cı hakkında gelme
heqberey hakından
heqbereyda çiyê ra ninê dest merzı cı hakkından gelmiyorsan el atma
heqbereyda cı ra ame hakkından geldi
heqdar hak eden, hak veren, hakkı olan, hak sahibi
heqdayeney hak vermek, haklılık, hak vericilik
heqdayoğ hak veren, verici
heqdê cı dı hakkında
heqdê cı ra ame hakkından geldi
heqdê cı ra hakkından
heqdê cıra amayayenı-amyayış hakkından gelmek
heqdê cıra niyamyayenı-niyamyayış hakkından gelememek
heqdê cıra yeno hakkından geliyor
heqdê xo ra fek nêvıradayenı-nêvıradayış hakkından vazgeçmemek
heqdê xo sero bıyayenı-bıyayış doğru yolda olmak
heqdê xo ya hakkiyle
heqê cı çıniyo hakkı yoktur
heqê cı esto hakkı vardır
heqê cı tey esto içinde hakkı var
heqê cı hakkı
heqê ma esto hakkımız var
heqê mı hakkım
heqê xo sero nêverdano özerinde hakkını bırakmiyor
heqê xo waştenı-waştış hakkını istemek
heqê xo hakkını
heqet wıniyo öylemidir, gerçekmidir
heqet öylemi, gerçek
heqey (haqey) haklılık, doğruluk
heqey ra niyabırêna doğruluktan ayrılmiyor (dişil)
heqey ra niyabırêno doğruluktan ayrılmiyor (eril)
heqey ser şiyayenı-şiyayış ölmek, rahmetine kavuşmak
heqey u neheqey haklılık ve haksızlık
heqey haklılık, hakkı olma durumu
heqeyda xo ra hakkından, haklılığından
heqeyda xo seroyo 1-ölümü yaklaşmış, 2-doğruluğun özerindedir
heqgıroteney hakkını alma durumu
heqi ser bo kı Tanrı adına yemin ederim ki
heqi 1-haklar, 2-bir erkek ismi
heqibe ra heybeden
heqibe heybe
heqibena bir heybe daha
heqibey heybeler
heqibeyê gozi bir heybe ceviz
heqibeyê bir heybe
heqibeyinı kerdenı-kerdış heybecilik yapmak
heqibeyinı heybecilik
heqibeyo nexşın nakışlı heybe
heqibeyın heybeli
heqida xo ra hakkından, haklılığından, ölümünden
heqin bıkı mı nêvato inan ben söylememişim
heqin bıkı inan
heqin kerdenı-kerdış inanmak
heqin inanma, inanç, inanmak
heqiqat (Ar) hakikat, bir işin doğrusu, gerçek
heqiqet hakkikat, bir işin gerçeği, doğrusu
heqiqeta 1-hakikattır, 2-hakketten
heqiqetan hakkikatları
heqiqetci hakikatlı
heqiqetê cı hakikatı
heqiqeten (Ar) gerçekten
heqiqetêno hakkikattır
heqiqetey ra meremı gerçeklerden kaçma
heqiqetey ra hakikatten
heqiqetey gerçeklik
heqiqeti gerçekler
heqiqi (Ar) 1-gerçek, 2-sahte olmayan, hakikisi
heqiqi bıyayenı-bıyayış gerçek olmak, sahte olmamak
heqira waştenı-waştış Tanrıdan istemek
heqirê dest akerdenı-akerdış Tanrıya el açmak
heqive ra heybeden
heqive heybe
heqivena bir heybe daha
heqivey heybeler
heqiveyê gozi bir heybe ceviz
heqiveyê bir heybe
heqiveyinı kerdenı-kerdış heybecilik yapmak
heqiveyinı heybecilik
heqiveyo nexşın nakışlı heybe
heqiveyın heybeli
heqiya hakla
heqli bıyayenı-bıyayış haklı olmak
heqli haklı
heqliya haklıdır (dişil)
heqliyey haklılık
heqliyo haklıdır (eril)
heqlılıxey haklılık
heqnêdayeney
heqnêgıroteney
heqnêsınasnayeney
heqnêwerdeney
heqnêwerdoğ
heqo gırd büyük hak
heqo kı ma bışiyayê bizim gitmemiz gerekirdi
heqo kı mı da to sana verdiğim hak
heqo kı gerekir ki, hakdir ki
heqo ma şırê bizim gitmemiz lazım, haktır biz gidelim
heqo haktır, gerekir
heqperest (Ar+Far) haksever
heqqey doğruluk, haklılık
heqsınasnayeney
heqsınasnayoğ
heqsızey haksızlık
heqwerd hak yiyen, hak yedi
heqwerdeney
heqwerdeney hak yemek, hakkını vermemek
heqwerdenı-werdış hak yemek, hak tanımamak
her bıyayeney eşek olma durumu
her bıyayenı-bıyayış eşekleşmek
her ca her yer
her çi 1-her şey, 2-her ne kadar
her daym her zaman
her jew her biri
her jewo sereyê anceno her biri bir baş çekiyor
her kam her kim
her kes şıno herkes gidiyor
her kes o rayêno şıno her biri bir yoldan gidiyor
her kes her kişi
her ki eşekçe
her merdım jew nêbeno her adam bir olmaz
her merdım her adam
her qıse her laf
her roc her gün
her roj her gün
her roz her gün
her seatı her saat
her tım her zaman, daima
her u kıri eşek ve sıpa
her 1-herbiri, hep, her, 2-tekil isimleri tamlayan sözcük, "birer birer olarak", 3-eşek
hera 1-geniş, bol, 2-toprak, topraktır, toprakla, 3-eşektir (dişil)
hera bıyayenı-bıyayış geniş olmak
hera kaykeno toprakla oynuyor
hera kaykerdenı-kaykerdış toprakla oynamak
hera kerdenı-kerdış genişletmek
hera kerdoğ genişleten kimse
hera geniş, heratır
daha geniş, heratırın daha daha geniş
herac haraç
heraj (xeraj) garaj
heram (Ar) din kuralarına aykırı olan, dince yasak olan
heram bi haram oldu (dişil)
heram bo haram olsun
heram bı haram oldu (eril)
heram bıyayenı-bıyayış haram olmak, haramlaşmak
heram kerd haram etti
heram kerde haram edilmiş olan
heram kerdenı-kerdış haram etmek
heram kerdoğ haram eden
heram mekı haram etme
heram nêbo haram olmasın
heram nêkerdeı-nêkerdış haram etmemek
heram ra haramdan
heram werdenı-werdış haram yemek
heram werdoğ haram yiyen
herama haramdır, cenübettir (dişil)
heramey haram olma durumu
herami (Ar) hırsız, haydut
heramiyey hırsızlık, haydutluk
heramo haramdır, cenübettir (eril)
heramwerd haram yedi, haram yiyen
heramxor haram yiyen kimse
heramxora haram yiyendir (dişil)
heramxorey haramlılık
heramxoro haram yiyendir (eril)
heramxur haram yiyen kimse
heramxura haram yiyendir (dişil)
heramxurey haramlılık
heramxuro haram yiyendir (eril)
heramzade (Ar+Far) yasa dışı birleşmelerden doğan çocuk, piç
heramzadeyo haramzadedir (eril)
heran barkı eşekleri yükle
heran 1-eşekleri, 2-toprağı, toprakları
heraret (Ar) 1-ısı, sıcaklık, 2-susuzluk, susama, 3-çoşkunluk, ateşlilik
heraretê cı berz bı harareti yükseldi
heraretê cı berz bıyayenı-bıyayış ateşi yükselmek
heraretê cı bolo harareti çoktur
heraretê cı esto ateşi vardır
heraretê cı vıstenı-vıştış ateşini düşürmek
heraretê cı werışt harareti yükseldi
heraretey hararet olma durumu
heraretın hararetli
heraretına hararetlidir (dişil)
heraretıno hararetlidir (eril)
heray geniş, genişler
herayêr daha, daha çok geniş
herayey ser genişlemesine, genişliğine
herayey genişlik, genişlemesine
herayeya cı genişliği
herb (ceng)(Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma
herb bıyayenı-bıyayış harb olmak, savaş çıkmak
herb dest peykerdenı-peykerdış savaş çıkmak, başlamak
herb dı savaşta
herb kerdenı-kerdış savaşmak, harb etmek
herb kewtenı-kewtış harbe girmek
herb kewtoğ harbe girmiş olan
herb qezenc kerdenı-kerdış savaşı kazanmak
herb ra savaştan
herb ronayenı-ronayış savaş ilan etmek
herb vetenı-vetış savaş çıkarmak
herb vıni kerdenı-kerdış savaşı kaybetmek
herb vızyayenı-vızyayış savaş çıkmak
herba gırotenı-gırotış savaşla almak
herba savaşla
herbab becerikli, ellinden iş gelen
herbaba beceriklidir (dişil)
herbabinı beceriklilik
herbabo beceriklidir (eril)
herbê cıhani Cihan harbı
herbê dınyay Dünya savaşı
herbi (Ar) ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk
herbi bı mert ol, doğru ol, harbi ol
herbi dest pey kerd savaş başladı
herbi şo meselandê xo ser harbi git meselelerinin üstüne
herbi 1-delikanlıca, açıkça, mertçe, harbi, dobra dobır, 2-harplar
herbinı mertlik, doğruluk, harbi olma durumu
herbiye (Ar) subay yetiştiren yüksek okul, harp okulu, harbiye
herbiyeli harp okulu öğrencisi
hercale derme çatma yapı, gülgelik, kulube, dört direk özerine oturtulan yapı
herçend hernekadar
herçi herşey
herciya heme çi herşeye değdi, değer
herciyaye değerli
herciyayenı-herciyayış değme, değerli olma
herciyayeyo değerlidir
herçiyê xo herşeyini
herciyêno heme çi herşeye değiyor
herd (hard, erd) toprak, yer, kara parçası
herda ma dı toprağımızda
herda ma sero toprağımızın özerinde
herdem bê herzaman gel
herdem nêbeno herzaman olmaz
herdem her zaman, her an
herdiş-herdişı (erdiş) sakal
herdişı cıkerdenı-cıkerdış sakalını kesmek
herdişı taşıtenı-taşıtış sakalını traş etmek
herdişı vıradayenı-vıradayış sakal bırakmak
herdişın sakalı
herdos kerdenı-kerdış avuçlamak
herdos bir avuç
herdosana avuçlarla
herdosê ardi bir avuç un
herdosê bir avuç
herdı kaykeno toprakta oynuyor
herdı kaykerdenı-kaykerdış toprakta oynamak
herdı mendenı-mendış toprakta kalmak
herdı to no eşek seni siksin
herê gemı yaban eşeği
herê 1-bir eşek, 2-bir koca yada herhangi bir erkek kadına seslenirken der
herek (Yün) bazı sarılgan ve sarkan bitkilerin tutunması için dikilen sırık
herek 1-eşek, eşekcik, 2-tahtadan yapılan eşek oyuncak, tahtadan yapılıp pekmez bulamacına batırılıp güneşte kurutulup kışın o kuru pekmezi yenilen o tahtaya derler
herekê her hangi bir eşek
hereket (Ar) 1-devinim, kımıldama, kıpırdama, 2-davranış, 3-yola çıkma
hereket bıyaye hareket edilmiş olan
hereket bıyayeney hareket edilmek
hereket bıyayenı-bıyayış hareket oluşturmak, hareker edilmek
hereket dı harekette
hereket kena hareket ediyor (dişil)
hereket kerde hareket etmiş olan
hereket kerdenı-kerdış hareket etmek, devinmek, kıpırdamak
hereket kerdoğ hareket eden
hereket nêbiyayeney hareketsizlik
hereket nêbıyayenı-nêbıyayış hareket edilmemek, hareketsizlik
hereket ra hareketten
hereket u bereket hareket ve bereket
hereketana hareketlerle
hereketanê xo hareketlerini
hereketbiyayeney hareketlilik, hareket olma durumu
hereketê cı hareketleri
hereketê kı ti yê kenê yaptığın hareketler
hereketêdê cı her hangi bir hareketi
hereketey hareketlilik
hereketi hareketler
hereketnêbiyayeney hareketsizlik, hareket olmama durumu
hereketın hareketli
herekey eşeklik
herem (Ar) saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, harem
herem dı haremde
herem ra haremden
herem vıraştenı-vıraştış çul vb şeyleri örmek için iplik yapmak
herem 1-çul vb şeylerin dokumasında kullanılan ip, 2-çul, halı vb şeylerin yapıldığı tezgah, 3-pamuktan örülüp ip haline getirilmiş olan iplik, yün, yünden yapılan ip vb, 4-bölge, mıntika, civar, 5-haram
herema haramdır (dişil)
hereman dı haremlerde
heremandê cı dı haremlerinde
heremanê cı haremlerini
heremê dı her hangi bir bölgede
heremê ra her hangi bir bölgeden
heremlıx haremlik
heremo haramdır (eril)
heremüs köstebek
heremı dı bölgede
heremı ra bölgeden
heremın yünlü, pamuklu
herey bıyayenı-bıyayış geç olmak
herey kerdenı-kerdış eşeklik yapmak
herey kewt gecikti
herey kewtenı-kewtış gecikmek
herey kewto gecikmiş
herey kewtoğ geciken
herey memanı gecikme
herey mend gecikti
herey mendenı-mendış geç kalmak, gecikmek
herey mendoğ geç kalmış olan, geciken
herey 1-gecikme, gecikmek, zamanını kaçırmak, 2-eşeklik
hereyey mekı eşeklik etme
hereyey 1-gecikme durumu, 2-eşeklik, eşeklilik
herf (Ar) alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri
herfan dı harflerde
herfan ra harflerden
herfan harfleri
herfana harflerle
herfê bêvengi sesiz harfler
herfê vengıni sesli harfler
herfê bir harf
herfi harfler
herfiyat (Ar) kazı
herfna bir harf daha
herfı (nüşa, tip) harf
herşan kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak, herşan etmek
herşan 1-tozıtma, toz koparmak, 2-meydan okuma, 3-bellasını satma, 4-hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması, 5-zevkten kudurmak, 6- buyur etmek, bende varım demek vs
herşık (hermüşık) köstebek
herga kı her sefer
hergam her zaman
hergamı pawıtenı-pawıtış her an beklemek
hergamı to pawena her an seni bekliyorum
hergamı her zaman, her an, her adım
hergele (Far) at, eşek sürüsü
hergele (Far) terbiyesiz ve görgüsüz kişiler için kullanılan sövgü sözcüğü
hergeleci at eşek çobanı
hergelecinı hergelecilik
hergeleciyey hergele olma durumu
hergelecılıxey hergele olma durumu
hergeleyinı hergelecilik, sığır çobancılığı
hergoş tavşan
hergı çi her şey
hergı dest her el
hergı fına kı her seferde
hergı fını her sefer, her defa
hergı jew çiyê vano her biri bir şey söylüyor
hergı jew hetêna şı her biri bir tarafa gitti,
hergı jew her biri
hergı jü her biri (dişil)
hergı roj her gün
hergı her, defa, kez
herhal dı herhalde
herhal ey nêvato herhalde o söylememiş
herhal ma dı çiyê çıniyo herhalde bizde bir şey yok
herhal u kardı herhalu karda
herhal wıniyo herhalde öyledir, onun gibidir
herhal herhalde
herherê mec; kız kız, ulan ulan (dişil için söylenir)
herhero ulan ulan, seni seni (eril için söylenir)
heri amey eşekler geldi
heri nêşeno şıno cılı eşeğe edemiyor palanına gidiyor
heri eşekler
herina (hêrna) satın aldı
herina bı satın almıştı
herina satın aldı
herinay bi satın almıştılar
herinaya satın almış (dişil)
herinayê satın aliyordu
herinaye satın alınmış olan
herinayenı-herinayış (hêrnayenı-hêrnayış) satın almak
herinayenı-herinayış
herinayo satın almış (eril)
herinayoğ satın alan kimse, alıcı
herinayoği alıcılar
herinê satın aldı
herinena satın aliyor (dişil)
herinenê satın aliyorlar
herineno satın aliyor (eril)
herineyaya satın alınmış (dişil)
herineyayenı-herineyayış
herineyayo satın alınmış (eril)
herinı kerdenı-kerdış eşeklik yapmak
herinı eşeklik
herir (Ar) ipek
heririnı ipekcilik
herirxane ipekhane
herirın ipekli
herjew (heryew) her biri
herkam herkim
herkamo herkimdir
herkes lacê pêrdê xo yo herkes babasının oğludur
herkes qebül keno hepsi kabul ediyor
herkes her şahıs, insanların bütünü, hepsi
herkor (kerkor) Devamlı yeşil olan bir ot
herkı toprak, toprakla
hermanayenı-hermanayış bozmak
hermanê bozdu
hermê mıno teweno kolum ağriyor
herme 1-kol, 2-omuz, boyun arkası
hermek masum, zavalı
Hermena Ermenidir (dişil)
Hermeni 1-Ermeni, 2Ermenice
Hermeninı Ermenilik
Hermenistan Ermenistan
Hermeniya Ermenidir (dişil)
Hermeniyê Ermenidirler
Hermeniyo Ermenidir (eril)
Hermenki Ermenice
Hermeno Ermendir (eril)
hermet 1-hürmet, saygı, 2-yardım, emanet
Hermey omuzlar
hermeyın kollu, omuzlu
hermnaye bozuk, bozuk olan, bozulmuş, çürümüş
hermnayenı-hermnayış bozmak
hermnayo bozmuş, çürütmüş
hermnayoğ bozan, bozucu
hermüşık köstebek
hermüşıki köstebekler
hermyaye bozuk, bozulmuş olan
hermyayenı-hermyayış bozulmak, çürümek
hermyayo bozulmuş, çürümüş
hermyayoğ bozulan
hermuşık (hermüşık) köstebek
hermınayenı-hermınayış bozmak, çürütmek
hermınayo bozmuş, çürütmüş
hermınayoğ bozan
hermıyaye bozulmuş olan
hermıyayenı-hermıyayış bozulmak, çürümek
herna (hêrna) satın aldı
herna bı satın almıştı
hernay bi satın almıştılar
hernaya satın almış (dişil)
hernayê satın aliyordu
hernaye satın alınmış olan
hernayenı-hernayış (hêrnayenı-hêrnayış) satın almak
hernayo satın almış (eril)
hernayoğ satın alan kimse, alıcı
hernayoği alıcılar
hernê satın aldı
hernena satın aliyor (dişil)
hernenê satın aliyorlar
herneno satın aliyor (eril)
herneyaya satın alınmış (dişil)
herneyayo satın alınmış (eril)
hero to rê vana ulan sana söylüyorum
hero tı vinenê ulan sen görürsün?
hero xuli her eşek oğlu eşek
hero 1-mec; ulan, lan, behey, yahu, ahmak vb anlamında kullanılan bir hitap sözcüğü, 2-eşektir
herok bir balık cinsı
herr toprak, kara parçası
herrem rêsanayenı-rêsanayış ip örmek
herrem vıraştenı-vıraştış ip yapmak
herrem pamuk vb şeylerden yapılam yumuşak ip
herrşan meydan okumak
herroc hergün
herroj hergün
herroz hergün
herrın topraklı
hers bı kızdı, sinirlendi, küstü
hers bıyayenı-bıyayış kızmak, sinirlenmek, küsmek
hers kerdenı-kerdış kızdırmak, sinirlendirmek, küstürmek
hers mebı kızma, sinirlenme, küsme
hers-hersı göz yaşı
hers kızmak, sinirlenmek, küsmek
hersa sinirle, kızmayla
hersêna sinirli, sinirle
hersi (hêrsi) gözyaşı
hersi çıman ra warkerdenı-kerdış gözlerinden yaş dökülmek
hersi rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek
hersi warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek
hersi göz yaşı, gözyaşları
hersıni yaşlı, (göz yaşları)
hertot kuru bağ dalları, asma dalları
herüg-herügı (hêrüg, erüg) erik
herün-herünı yer, yeri, yerinde, mevki
herüna cı dı yerine
herüna cı yeri, yerine
heründa cı dı yerinde, yerine
herünnam isim yerine
herünnamê kesan (şexsan) şahıs isimlerı
herünnamê perskerdenı soru isimleri
herünname zamir
herünnamey (canam) zamirler, şahıs isimleri
herünnamey belli belirli zamirler
herünnamey perskerdenı soru zamirleri
herünnamey(ê) nebelli belirsiz zamirler
herünnamey zamirler
herünnameyê herünnami isim yerine kullanılan zamirler
herünı arde yerine getirilmiş olan
herünı ardenı-ardış yerine getirmek
herünı ardoğ yerine getiren
herünı dı ca ardenı-ardış anında yerine getirmek
herünı dı kar şiyayenı-şiyayış yerine işe gitmek
herünı dı karıtenı-karıtış yerinde, yerine ekmek
herünı dı lawnayenı-lawnayış yerinde emzirtmek
herünı dı ronıştenı-ronıştış yerinde oturmak
herünı dı versêne dayenı-dayış anında cevap vermek, karşılık vermek
herünı dı 1-yerinde, 2-anında, 3-hemen
herünı gırotenı-gırotış yerini almak, yerine geçmek
herünı kerdenı-kerdış yerine koymak
herünı kewtenı-kewtış 1-yerine girmek, 2-yerine geçmek
herünı pırkerdenı-pırkerdış yerini doldurmak
herünı ra kerdenı-kerdış yerinden etmek
herünı ra lünayenı-lünayış yerinden oynatmak
herünı ra lüweno yerinden oynuyor
herünı ra vetenı-vetış yerinden çıkarmak
herünı ra vetoğ yerinden çıkaran
herünı ra werıştenı-werıştış yerinden kalmak
herünı ra yerinden
herünı yeri
herv (ceng)(Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma
herv bıyayenı-bıyayış harb olmak, savaş çıkmak
herv dest peykerdenı-peykerdış savaş çıkmak, başlamak
herv dı savaşta
herv kerdenı-kerdış savaşmak, harb etmek
herv kewtenı-kewtış harbe girmek
herv kewtoğ harbe girmiş olan
herv qezenc kerdenı-kerdış savaşı kazanmak
herv ra savaştan
herv ronayenı-ronayış savaş ilan etmek
herv vetenı-vetış savaş çıkarmak
herv vıni kerdenı-kerdış savaşı kaybetmek
herv vızyayenı-vızyayış savaş çıkmak
herv savaş, harp
herva gırotenı-gırotış savaşla almak
herva savaşla
hervê cıhani Cihan harbı
hervê dınyay Dünya savaşı
hervi dest pey kerd savaş başladı
herwext her zaman
herwına, bi u qediya her böyle, oldu ve bitti
herwına böyle, her böyle
herxarda eşeği koşturdu
heryayenı-heryayış satın alınmak
heryew (herjew) her biri
herzale (erzale) çalı çılpıdan yapılan ve altında oturulan gülgelik
herı kerdenı-kerdış topraklamak, östünü toprakla örtmek
herı 1-dişi eşek (manherı), 2-toprak
herış ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü
herışın ağızlı, ağız sütü olma durumu
herıkna süzdü
herıknabı süzmüştü
herıknayenı-herıknayış süzmek
herıknena süzüyor (dişil)
herıknenê süzüyorlar
herıkneno süzüyor (eril)
herıkyaye süzülüp akmış olan
herıkyayenı-herıkyayış süzülüp akmak
herıkyayo süzülmüş
herıkyenê süzülüp akiyor
herımiya bı bozulmuştu
herımiya bozuldu
herımiyayenı-herımiyayış bozulmak
herımna
herımna bozdu
herımnabı bozmuştu
herımnaye bozuk, bozuk olan
herımnayenı-herımnayış bozmak, kullanılmaz hale getirmek
herımnayoğ bozan, bozucu
herımnena bozuyor (dişil)
herımnenê bozuyorlar
herımneno bozuyor (eril)
herımyaye bozuk, bozulmuş olan
herımyayenı-herımyayış bozulmak
herımyayoğ bozulan
herın topraklı
herıqêno süzülüyor, arıniyor
herıqiya süzüldü, arındı
herıqna süzdü
herıqnabı süzmüştü
herıqnayenı-herıqnayış süzmek, arındırmak
herıqnê 1-boğdu, ezdi, 2-sürükledi
herıqnena süzüyor (dişil)
herıqnenê süzüyorlar
herıqneno süzüyor (eril)
herıqyayenı-herıqyayış süzülüp akmak
herıqyenê süzülüp akiyor
herıs ağız (yeni doğan süt hayvanlarının ilk sötü)
hayasızinı hayasızlık
hes acıkerdenı-kerdış seslenmek
hes bıkerê 1-sevseler, 2-ses çıkarsalar
hes kena 1-seviyor, hoşlaniyor, (dişil), 2-seviyorum, 3-sesleniyor, sesleniyorum
hes kenê 1-seviyorlar, 2-sesleniyorlar
hes keno 1-seviyor, hoşlaniyor (eril), 2-cevap veriyor, sesleniyor, konuşuyor
hes kerd bı 1-sevmişti, 2-seslenmişti
hes kerd 1-sevdi, hoşlandı, 2-seslendi, ses çıkardı
hes kerde 1-seven, sevilen, konuşmuş olan
hes kerdena sevmeyle, sevilmeyle
hes kerdenı-kerdış aşk, sevgi, sevmek, hoşlanmak, 2--seslenmek, konuşmak
hes kerdoğ seven, hoşlanan, aşık olan
hes-hesı ayı
hes 1-ses, 2-sevgi, sevmek, hoşlanmak, 3-akıl, fikir
hesa borekı beyaz ayı
hesa bozı boz bir ayı
hesa cemaati ra cemaattan dışarı
hesa şıma ra heşa sizden
hesa huzüri ra cemaattan dışarı
hesa to ra heşa senden
hesa 1-ayıdır, 2-haşa
hesab (Ar) 1-hesap, 2-kişisel özelikler, nitelikler
hesab bıyaye hesaplanmış olan
hesab bıyayenı-bıyayış hesaplanmış olmak
hesab daye hesap vermiş olan
hesab dayenı-dayış hesap vermek
hesab dayoğ hesap veren
hesab diyayenı-diyayış hesap görmek
hesab dı hesapta
hesab gırotenı-gırotış 1-hesap almak, 2-hesabını tutmak
hesab kerde hesaplanmış olan, hesaba katılmış olan
hesab kerdenı-kerdış hesaplamak
hesab kerdoğ hesaplayan, hesaba katan
hesab pers beno hesap soruluyor
hesab pers bıyayenı-bıyayış hesap sorulmak
hesab pers kerd hesap sordu
hesab pers kerdenı-kerdış hesap sormak
hesab pers kerdoğ hesap soran
hesab ra hesab hesaptan hesaba
hesab ra hesaptan
hesab ronayenı-ronayış şart koşmak
hesab u kıtab hesap kitap
hesab vetenı-vetış hesap çıkarmak
hesab vinayenı-vinayış 1-hesap görmek, 2-hesaplaşmak
hesaba 1-şekilde, 2-hesapla
hesabci hesapçı
hesabcinı hesabcılık
hesabê cı niyame hesabına gelmedi
hesabê cı hesabı
hesabê xo hesabını
hesabi hesaplar
hesabkerdoğ hasaplayan
hesabnaye hesaplanmış olan
hesabnayenı-hesabnayış hesaplamak, hesaba katmak
hesabnayoğ hesaplayan
hesabquwet hesabı kuvvetli olan kimse
hesabro dayenı-dayış hesaba vurmak, hesaplamak
hesabın hasaplı
hesad (hasad) hasat
hesad hewadayenı-hewadayış hasat kaldırmak
hesanık masal
hesar bıyayenı-bıyayış hasar olmak, zarara uğramak
hesar pırodayenı-pırodayış hasar vurmak, zarara uğratmak
hesar hasar, zarar ziyan
hesarın 1-hasarlı, 2-karışık, kirli (tahıllarda)
hesav bıyaye hesaplanmış olan
hesav bıyayenı-bıyayış hesaplanmış olmak
hesav daye hesap vermiş olan
hesav dayenı-dayış hesap vermek
hesav dayoğ hesap veren
hesav diyayenı-diyayış hesap görmek
hesav dı hesapta
hesav gırotenı-gırotış 1-hesap almak, 2-hesabını tutmak
hesav kerde hesaplanmış olan, hesaba katılmış olan
hesav kerdenı-kerdış hesaplamak
hesav kerdenı-kerdış hesaplamak
hesav kerdoğ hesaplayan, hesaba katan
hesav pers beno hesap soruluyor
hesav pers bıyayenı-bıyayış hesap sorulmak
hesav pers kerd hesap sordu
hesav pers kerdenı-kerdış hesap sormak
hesav pers kerdoğ hesap soran
hesav ra hesab hesaptan hesaba
hesav ra hesaptan
hesav ronayenı-ronayış şart koşmak
hesav u kıtab hesap kitap
hesav vetenı-vetış hesap çıkarmak
hesav vinayenı-vinayış 1-hesap görmek, 2-hesaplaşmak
hesav 1-kişisel özelikler, nitelikler, 2-hesap
hesava 1-şekilde, 2-hesapla
hesavci hesapçı
hesavcinı hesabcılık
hesavê cı niyame hesabına gelmedi
hesavê cı hesabı
hesavê xo hesabını
hesavi hesaplar
hesavnaye hesaplanmış olan
hesavnayenı-hesabnayış hesaplamak, hesaba katmak
hesavnayoğ hesaplayan
hesavquwet hesabı kuvvetli olan kimse
hesavro dayenı-dayış hesaba vurmak, hesaplamak
hesavın hasaplı
hesê cı cı sere ra şı aklı başından gitti
hesê mı mı sere dı niyo aklım başımda değil
hesê mı mı sere ra şı aklım başımdan gitti
hesê xo kerdenı-kerdış sesini çıkarmak
hesê xo mekı, vındı sesini çıkarma, dur
hesê xo nêkerd sesini çıkarmadı
hesê xo nêkerdenı-nêkerdış sesini çıkarmamak
hesê bir ayı
Hesen Huseynek yabani bir çiçek adı (çiçeklerı kırmızı renklı ve çok güzeldırler)
hesen bir erkek ismi
hesênayenı-hesênayış 1-uyandırmak, 2-ayıktırmak, 3-duyurmak
heseni bir cins üzüm çeşidi
hesêno xo 1-uyaniyor, 2-ayıkiyor, 3-duyuyor
hesi ayılar
hesir (hêsir, esir) esir
hesir gırotenı-gırotış esir almak
hesir kewtenı-kewtış esir düşmak
hesirey (hêsirey, esirey) esirlik
hesiya xo uyandı kendine geldi
hesiya 1-uyandı, ayıktı, 2-duydu, haberı oldu
hesiyaya xo 1-uyandım, kendime geldim, 2-uyanmış (dişil)
hesiyayenı-hesiyayış 1-duymak, işitmek, 2-uyanmak
hesiyêno uyaniyor, ayıkiyor
hesiyet onur
hesiyetê cı ya kaykerdenı-kaykerdış onuruyla oynamak
hesiyetname kişilikname, şahsiyetname
hesiyetın onurlu
heskerd 1-sevdi, 2-seslendi
heskerdoğ seven, sevdalanan, aşık olan
heskerdoğandê xo sevdiklerinin
heskerdoği sevenler
hesna 1-bir ayı daha, 2-duyurdu, uyardı
hesnabı uyarmıştı, duyurmuştu
hesnawıtenı-hesnawıtış duymak, işitmek
hesnawıto duymuş, işitmiş
hesnayenı-hesnayış duyurmak, haber vermek, uyarmak, haydar etmek
hesnêkerd 1-sevmedı, 2-sesini çıkarmadı
hesnêkero 1-sevmesin, 2-konuşmasın
hesnena uyariyor (dişil)
hesneno uyariyor (eril)
heso boz boz ayı (eril)
hesran kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak
Hesran 1-Çermikte bir bölge ve bu bölgede yaşıyan halkın aşiret adı, 2-hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması
Hesranız Hesranlı
hesret (Ar) 1-özlem, efkar, hasret, ızdırap, bir şeyin yokluğunu çekmek, 2-yok olma, bulunmama, kıt olmak
hesret antenı-antış hasret çekmek, özlemek
hesret bı hasretti
hesret mend hasret kaldı
hesret mendenı-mendış hasret kalmak
hesret verda hasret bıraktı
hesret verdayenı-verdayış hasret bırakmak
hesret verdayoğ hasret bırakan
hesreta 1-hasrettir (dişil), 2-hasretle
hesretê cı özlemi, hasreti
hesretey ante hasretlik çekmiş olan
hesretey antenı-antış hasretlik çekmek
hesretey antoğ hasretlik çeken
hesretey dı mendenı-mendış hasret içinde kalmak
hesretey özlem çekme durumu, ayrılık, hasretlik
hesreteya cı hasretliği
hesreteya özlemle, hasretlikle
hesretinı antenı-antış hasretlik çekmek
hesretinı hasretlik
hesreto cı rê hasrettir kendisine
hesreto hasrettir (eril)
hesretın hasretli
hest bıyaye katılaşmış olan
hest bıyayenı-bıyayış katılaşmak
hest kerdenı-kerdış katılaştırmak
hest kerdoğ katılaştıran
hest sert, katı
hestey (estey) kemik
hestrax tavan
hestün-hestünı direk, orta direk, sütun
hestın hafif katılı
hesü 1-cadı kadın, yaramaz kadın, 2-ayı
hesüd yaramaz, kıskanç, karıştırıcı
hesüdey yaramazlık, kıskançlık
hesüdinı kerdenı-kerdış yaramazlık yapmak
hesüdinı yaramazlık
hesyabı xo uyanmıştı, kendine gelmişti
hesyayenı-hesyayış 1-uyanmak, ayık ve uyanık olmak, meselenin farkına varmak, 2-kendine gelmek
hesyayo xo uyanmış, kendine gelmiş
hesyena xo uyaniyor, kendine geliyor (dişil)
hesyeno xo uyaniyor, ayıkiyor, kendine geliyor (eril)
hesyeno 1-duyuyor, işitiyor, 2-uyaniyor
hesıbêno 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor
hesıbiyaye hesaplanmış olan
hesıbiyayenı-hesıbiyayış sayılmak, hesaplanmak
hesıbna hesapladı, hesaba kattı
hesıbnayan hesaplananları
hesıbnayenı-hesıbnayış 1-hesaplamak, hesaba katmak, saymak, 2-göz ününe almak
hesıbnayoğ hesaplayan, hesaplayıcı
hesıbnena hesabliyor (dişil)
hesıbnenê hesapliyor, hesabliyorlar, sayiyorlar
hesıbneno hesapliyor (eril)
hesıbyayenı-hesıbyayış sayılmak, hesablanmış olmak
hesır (Ar) 1-saz vb bitki maddelerinden örülen taban veya tavan örtüsü, 2-hasır
hesırcılıxey hasırcılık
hesırinı hasırcılık
hesırvan hasırcı
hesırın hasırlı
hesıvêna 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor (dişil)
hesıvêno 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor (eril)
hesıviyaye hesaplanmış olan
hesıviyayenı-hesıbiyayış sayılmak, hesaplanmak
hesıvna hesapladı, hesaba kattı
hesıvnayenı-hesıvnayış hesaplamak, hesaba katmak, saymak
hesıvnena 1-hesapliyor, 2-sayiyor (dişil)
hesıvneno hesapliyor, sayiyor (eril)
het şiyayenı-şiyayış yanına gitmek
het ra yanından
het-hetı amyayenı-amyayış yanına gelmek
het-hetı yanı, taraf, yanında, yanı başında, bitişiğinde
het 1-bir taraf, 2-yanı başı, yanında, yanına, yanı başında
heta (heya) kadar, ne zamana, nereye
heta binı diğer taraf
heta key ma do mıl ronê ne zamana kadar boyun bökeceğiz?
heta key no şıma rê bımano ne zamana kadar bu size kalsın?
heta key, ma do kole bê ne zamana kadar köle olacağız?
heta key ne zamana kadar
heta keye o wegrot u berd eve kadar onu taşıdı ve götürdü
heta nıka şimdiye kadar
heta to gêna senin tarafını tutuyor
heta yan, taraf, diğer
hetan key ma do destan bıvlênê ne zamana kadar el ufaliyacağız?
hetan kı ma jew nêbê ma nêreyênê biz bir olmiyana kadar kurtulamayiz?
hetan u heta ebediyete kadar
hetan u hetan ez to xo vira nêkena ebediyete kadar seni unutmam
hetan u hetan sonsuza kadar
hetan kadar
hetana kı tı nirê sen gelmiyene kadar
hetana ta ki, -e kadar
hetani (hetoni) kadar
hetani kı tı nêvajê sen söylemiyene kadar
hetani -e kadar
hetê bini bancı diğer ucu çek
hetê bini öbür tarafını, öbür ucunu
hetê bıniya altına taraf
hetê cêriya aşağiya taraf
hetê coriya yukariya taraf,
hetê cı ya kendisine taraf
hetê jewi bir ucunu, bir tarafını
hetê jüy bir ucunu, bir tarafını
hetê koşiya köşeye taraf
hetê kotiya ti yê şınê? nereye gidiyorsun?
hetê kotiya hangi tarafa, nereye, nereye doğru?
hetê ma ya bize taraf
hetê mına 1-benden taraf, 2-bana taraf
hetê pey geri, geriye
hetê peya arkaya doğru, arka tarafa
hetê ra bir yandan, bir taraftan
hetê ser kerd 1-hal etti, 2-yoluna koydu
hetê ser kerdenı-kerdış 1-hal etmek, 2-herhangi bir tarafa salmak
hetê ser kı hal et, çöz
hetê seriya başa doğru
hetê seriya üstüne taraf, başa taraf
hetê to ya sana taraf
hetê veriya ön tarafa doğru, öne doğru, ön taraf
hetê wertiya ortaya taraf, ortaya doğru
hetê xo ya kaş kerd kendi tarafına çekti
hetê xo ya kendi tarafına, kendine taraf
hetê 1-bir parça, bir taraf, 2-ne tarafa, hangi, doğru
hetêdê cı berd bir parçasını götürdü
hetêdê cı 1-bir parçasını, 2-bir tarafını, bir ucunu
hetek dı yanında
hetek yanına, yanında, yanıbaşında
hetekıra yanından
hetêna berd bir tarafa götürdü
hetêna berı bir tarafa, bir yere götür, herhangi bir tarafa götür
hetêna şı bir tarafa gitti
hetêna bir tarafa, bir yere, bir yöne, herhangi bir tarafa, herhangi bir yöne
hetênaya herhangi bir tarafa
hetêra bir taraftan
hetna ra amyayenı-amyayış başka taraftan, başka yönden gelmek
hetna ra başka taraftan, başka yönden
hetna başka taraf, başka yön
hetnaya şiyayenı-şiyayış başka tarafa, başka yöne gitmek
hetnaya şı başka bir tarafa gitti
hetnaya başka bir tarafa, başka yöne, herhangi bir yöne
heto bin 1-diğer uç, 2-diğer taraf, 3-öbür taraf, öbür uc
heto zü bir taraf
hetobin öbür taraf, öbür uc
hetoni (hetani) kadar
hetoni key ne zamana kadar
hetoni meştı yarına kadar
hettani kadar
hetı di yanında gördü
hetı dı yanında
hetı şiyaye yanına gitmiş olan
hetı şiyayenı-şiyayış yanına gitmek
hetı mend yanında kaldı
hetı mendenı-mendış yanında kalmak
hetı ra abıriya yanından ayrıldı
hetı ra ame yanından geldi
hetı ra amyayenı-amyayış yanından gelmek
hetı ra şiyayenı-şiyayış yanından gitmek
hetı ra gırot yanından aldı
hetı ra yanından
hetı va yanında söyledi
hetı werd yanında yedi
hetı taraf, yanında
hetıdıro yanındadır
hetıkna berbat etti, rezil etti, küçük düşürdü, ezdi, çiğnedı
hetıkna çatlatı, kızdırdı, mahf etti
hetıknabı 1-çatlatmıştı, 2-berbat etmişti
hetıknayenı-hetıknayış 1-berbat etmek, rezil etmek, küçük düşürmek, 2-çatlatmak, kızdırmak
hetıknena çatlatiyor (dişil)
hetıknenê 1-çatlatiyorlar, 2-berbat ediyorlar
hetıkneno çatlatiyor (eril)
hev bı hev 1-tane tane, 2-hap hap
hev 1-tane, 2-hap
heval (enbaz, olvaz) arkadaş, dost, yoldaş
heval-hevali türkü, türküler
hevala cı arkadaşı (dişil)
hevalê cı arkadaşı (eril)
hevaley (enbazey, olvazey) arkadaşlık, yoldaşlık
hevaleya arkadaşlıkla
hevalinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak
hevalinı arkadaşlık, yoldaşlık
hevcarık tahta kurusu
hevê bê hetê mına biraz bana taraf gel
hevê bewnê biraz bak
hevê bürı 1-biraz ye, 2-bir tablet ye
hevê bıdı mı 1-biraz bana ver, 2-bana bir tablet ver
hevê 1-biraz, azıcık, 2-bir tablet, 3-bir tane
hevêda cı bir tableti
hevekê 1-biraz, birazcık, bir habcik
hevekna biraz daha
heveyayenı-heveyayış barınmak, himaye edilmek
heveyayoğ barındırılan, barınmış olan
heveyna barındırdı
heveynaye barındırılmış olan
heveynayenı-heveynayış barındırmak
heveynayoğ barındıran
hevna 1-biraz daha, az daha, 2-bir tablet daha
hevrişk yağlı ekmek
hevrişım ipek
hevriye birinin kullandığını yıkamadan veya birinin ağzından bir şeyi veya artığını yememek
hevrışk yağlı ekmek
hevrıng koyun ve keçi kırpmakta kullanılan büyük makas
hevı 1-tablet, 2-biraz, 3-tane
hew hew kerdenı-kerdış havlamak
hew hew kerdoğ havlayan
hew hew köpek havlaması
hew hewa ciya havlamasıdır
hew-hewi avuntu, sabır
hewa (hawa) 1-hava, 2-gök, 3-rüzgar, yel, 4-tarz, biçim, kaide, usul, şekil
hewa dı mendenı-mendış havada kalmak
hewa dı tepıştenı-tepıştış havada tutmak, yakalamak
hewa dı vınderdenı-vınderdış havada durmak
hewa dı 1-havada, 2-kaldır
hewa kewt yukarı kalktı, uçtu, havalandı
hewa kewtenı-kewtış havalanmak, uçmak
hewa ra gırotenı-gırotış havada tutmak
hewa ra 1-havadan, 2-gökten
hewa vıstenı-vıstış yukarı kaldırmak, yukarı hoplatmak
hewada berd kaldırdı götürdü
hewada bı kaldırmıştı
hewada rona 1-kaldırdı indirdi, kaldırıp indirdi, 2-mec: ölçüp biçti, tartıp biçti
hewada kaldırdı, sakladı
hewadana kaldıriyor (dişil)
hewadanê kaldıriyorlar
hewadano kaldıriyor (eril)
hewadar havalı, fiyakalı
hewadaye kaldırılmış, ayırt edilmiş
hewadayena Cenazan cenazelerin kaldırılması
hewadayenı-hewadayış 1-kaldırmak, 2-saklamak, 3-gezdirmek
hewadayoğ kaldıran, kaldırıcı
hewadê kaldırın
hewade saklı, kaldırılmış olan
hewadeya kaldırıldı
hewadis havadis, haber, olay
hewadiso gırd büyük havadis, olay, haber
hewado kaldırsa
hewadı berı kaldır götür
hewadı 1-kaldır, 2-havada
hewadıyayenı-hewadıyayış
hewale bıyaye havale edilmiş olan
hewale bıyayenı-bıyayış havale edilmek, sevk edilmek
hewale kerd devr etti, havale etti
hewale kerdenı-kerdış havale etmek, sevk etmek
hewale kerdoğ havale eden, sevk eden
hewale kewtenı-kewtış havale geçirmek, hastalık nöbeti gelmek
hewale ravêrnayenı-ravêrnayış havale geçirmek, (hastalık nöbeti)
hewale 1-bir nevi kriz geçirme hastalığı, hastalık nöbeti, 2-havale, günderiş, devr etme
hewaleyın havaleli
hewana bıcını başka bir hava çal
hewana ray şıno başka bir biçimde yol gidiyor
hewana 1-başka biçim, başka bir hava, 2-barındırdı
hewanabı barındırmıştı
hewanayenı-hewanayış barındırmak, yer vermek
hewaneno barındıriyor
hewar (hawar) imdat, feryat, medet ummak
hewar kerdenı-kerdış feryat etmek, imdat çağırmak, çığlık atmak
hewar kerdoğ feryat eden, çığlık atan
hewar bağırış, sesleniş, çağırış
hewara şiyayenı-şiyayış havadan gitmek
hewara kewt yukardan düştü
hewara kewtenı-kewtış yukardan, havadan düşmek
hewara vındenı-vındış havada durmak
hewara 1-havadan, 2-bağırmayla, çağırmayla, çığlıkla
heware avare, başıboş
hewayenı-hewayış havlamak
hewayoğ havlayan
hewayın (hawayın) havalı
hewê (hebê) biraz, azıcık, birazcık
hewê mı ciya yeno sabrım kendisiyle geliyor
hewes (Ar) heves, istek, arzu, eğilim
hewes bıyayenı-bıyayış hevesi olmak
hewes kerdenı-kerdış heves etmek, heveslenmek
hewes kerdoğ heves eden
hewes heves, ilgi
hewesê cı hevesi
hewesê mı mı zeri dı mend hevesim içimde kaldı
hewesê xo cı dı nêverda hevesini içinde bırakmadı
hewesê xo cı ra gırot hevesini aldı, tadını çıkardı
hewesê xo tey nêverda hevesini içinde bırakmadı
hewesey hevesli olma durumu
hewesinı hevesli olma durumu
heweskar (Ar+Far) hevesli, hevesi olan kimse, istekli, arzulu
heweskar bı hevesliydi, merakliydi
heweskar heveskar, meraklı, hevesli
heweskara heveslidir, meraklıdır (dişil)
heweskarey hevesli olma durumu
heweskarinı hevesli olma durumu, heveslilik
heweskaro heveslidir, meraklıdır (eril)
hewesın hevesli
heweyayenı-heweyayış barınmak
heweyene barıniyorlar, duruyorlar
heweyna barındırdı
heweynabı barındırmıştı
heweynayenı-heweynayış barındırma, barındırmak
heweynayoğ barındıran, yerleştiren
heweynena barındıriyor (dişil)
heweynenê barındıriyorlar
heweyneno barındıriyor (eril)
hewş dı avluda
hewş ra avludan
hewş avlu, duvarla çevrili evin ünündeki boş kısım
hewşın avlulu
hewgelinı ortaklık
hewhew havlama sesi
hewi nêgırotı 1-soluk almadı, 2-dayanamadı, bekliyemedi, sabredemedi
hewi 1-barınma barındırma, 2-ümit, umut, 3-havlama, 4-sabır, 5-soluk
hewin gırotenı-gırotış sabretmek, dayanmak, sıkıntıya gelmek
hewin nêgırot sabredemedi, sıkıntıya dayanamadı
hewin nêgırotenı-nêgırotış barınamamak, dayanamamak, sabredememek, vakit dolduramamak
hewin sabır, onunla vaktini doldurup geçirmek, onda teseli bulmak
hewina mı na nina sabrım gelmiyor
hewineno barındıriyor
hewini 1-sabır, 2-soluk
hewiya to pey yena sabrın kendisiyle geliyor
hewiyayenı-hewiyayış barınmak
hewl bi 1-iyiydi, 2-müstahak oldu
hewl bı iyiydi, güzeldi
hewl bıyayenı-bıyayış 1-iyi olmak, elverişli olmak, kaliteli olmak, 2-müstahak olmak, hak etmek
hewl da xo kendini zorladı, çaba gösterdi, gayret etti
hewl dayenı-dayış gayret etmek, çaba harcamak, iyimser olmak
hewl ra hewl iyilikten iyilik
hewl xo dayenı-dayış çaba harcamak, gayret etmek
hewl xırab iyi kötü
hewl 1-iyi, güzel, uygun, değerli, işe yarar vs, 2-çaba harcama, gayret etme, kendini zorlamak, iyi olmaya çalışmak vs
hewl iyi, güzel
hewla vıraştenı-vıraştış helva yapmak
hewla werdenı-werdış helva yemek
hewla helva
hewlacinı kerdenı-kerdış helvacılık yapmak
hewlacinı kerdoğ helvacılık yapan
hewlacinı helvacılık
hewlan iyilerini
hewlayinı helvacılık
hewlayın helvalı
hewldanê xo çaba gösteriyorlar
hewldaye fedakar, kendini zorlayan ve iyi olan, iyi niyetli
hewldayena meseley hal benê fedakarlık ile meseleler hal olur
hewldayeney fedakarlık, iyi niyetlilik, yapıcılık
hewldayenı-hewldayış çaba harcamak, fedakarlık etmek
hewldayoğ fedakar, iyi niyetli ve yapıcı
hewlê ciyo iyi oldu anlamında
hewle gizli yer, sesiz yer, bir kenar
hewley kerdenı-kerdış iyilik yapmak
hewley 1-iyilik, 2-çaba harcama durumu
hewleyê dı gizli bir yerde, bir kenarda
hewlin (howlin) iyilik, yardımda bulunmak, arka çıkmak
hewlina cı iyiliği
hewlinı diyayenı-diyayış iyilik görmek
hewlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak
hewlinı kerdoğ iyilik eden kimse, iyiliksever
hewlinı kerdı iyilik etti
hewlinı iyilik
hewlna değiştirdi, taşıdı (yerini değiştirmek)
hewlnayenı-hewlnayış 1-yer değiştirmek, 2-başka yere taşımak
hewlnêdayeney (bêhewley) fedakarlık etmemek, yapıcı olmamak
hewlo iyidir, elverişlidir, uygundur
hewlyayenı-hewlyayış başka yere taşınmak
hewlı 1-etrafı duvarla örülmüş tarla, 2-avlu
hewlın iyi olma durumu
hewn cı çıman nêkewt gözüne uyku girmedi
hewn di rüya gördü
hewn diyayenı-diyayış rüya görmek
hewn dı diyayenı-diyayış rüyasında görmek
hewn dı mendenı-mendış uykuda kalmak
hewn dı tepıştenı-tepıştış uykuda yakalamak
hewn dı 1-uykuda, 2-rüyasında
hewn şenık uykusu hafif olmak
hewn gıran 1-uykusu ağır olmak, 2-derin uyku
hewn heram bıyayenı-bıyayış uykusu haram olmak, uykusu kaçmak
hewn kerdenı-kerdış 1-uyutmak, 2-uyumak
hewn kewtenı-kewtış uykuya dalmak
hewn nino uyku gelmiyor
hewn ra aya biya uykudan uyandım
hewn ra aya biyayenı-biyayış uykudan uyanmak
hewn ra aya kerdenı-kerdış uykudan uyandırmak
hewn ra cı aya kerdenı-kerdış kendisini uykudan kaldırmak
hewn ra werıştenı-werıştış uykudan kalkmak
hewn remayenı-remayış uykusu kaçmak, uyuyamamak
hewn u xeyal rüya ve hayal
hewn vina rüya gördü
hewn vinayenı-vinayış rüya görmek
hewn uyku, rüya
hewna (hawna) halen, daha, henüz
hewna a xo niyameyo halen kendine gelmemiş
hewna bıyayenı-bıyayış sönmüş olmak
hewna cıra kendisine baktı
hewna cıra kendisine baktı
hewna do fına biro bir daha gelecek
hewna şiyayenı-şiyayış 1-sönmüş olmak, 2-uykuya dalmak, uyumak
hewna şiyayenı-şiyayış uyumak, yatmak, uykuya dalmak
hewna şı 1-uykuya daldı, uyudu, 2-söndü
hewna şıyayenı-şıyayış 1-uyumak, uykuya dalmak, 2-sönmek
hewna gırd nêbiyo halen büyümemış?
hewna hewna daha daha
hewna kerd 1-söndürdü, 2-uyutu
hewna kerdenı-kerdış 1-söndürmek, 2-uyutmak
hewna ma xo nêhesiyayê henüz biz uyanmamışız
hewna mekı 1-uyutma, 2-söndürme
hewna nêşiyo daha gitmemiş, halen gitmemiş
hewna nêşı 1-sönmedi, 2-uyumadı
hewna nêkerdenı-nêkerdış 1-uyutmamak, 2-söndürmemek
hewna niame daha gelmedi, halen gelmedi
hewna niyame daha gelmedi, halen gelmedi
hewna sena yapabilir, daha yapabilirim, daha yapabilirmisin (dişil)
hewna 1-baktı, 2-daha, dahada, halen
hewna 1-daha, halen, 2-baktı
hewnakı uyut
hewnamekı uyutma
hewnayenı-hewnayış bakmak, göz gezdirmek
hewndê xo dı uykusunda
hewndıbı uykudaydı
hewndıra uykudadır (dişil)
hewndıro uykudadır (eril)
hewnê amnani yaz uykusu
hewnê cı amyayenı-amyayış uykusu gelmek
hewnê cı remayenı-remayış uykusu kaçmak
hewnê şewan 1-gecelerin rüyaları, 2-gecelerin uykusu
hewnê şewı gece uykusu
hewnê roji gündüz uykusu
hewnê seran yılların uykusu
hewnê xo gırotenı-gırotış uykusunu almak
hewnê zımıstani kış uykusu
hewnena bakiyor (dişil)
hewnêndo şirin tatlı bir uyku, tatlı bir rüya
hewnêno (wınêno) bakiyor (eril)
hewneno bakiyor (eril)
hewnşenık hafif uykulu
hewniya (wıniya) baktı
hewniya cıra kendisine baktı
hewniyayenı-hewniyayış bakmak, göz gezdirmek, aramak
hewno şenık hafif uyku, uykusu hafif
hewno gıran ağır uyku, derin uyku
hewno rınd iyi rüya
hewno xori derin uyku
hewno xırab kötü rüya
hewno rüyadır, uykudur
hewnıyayenı-hewnıyayış bakmak, göz gezdirmek, aramak
hewnıyêno (wınêno) bakiyor
hewr gurayenı-gurayış gök gürlemesi, gök gürlemek
hewr u ayam bulut ve açık hava
hewr vıjyayenı-vıjyayış bulut çıkmak
hewr 1-bulut, 2-gök
hewran bulutlu, bulutları
hewrayi bulutlu, yağışlı
hewrê pükıni bulutlu havalar
hewrês (çıx) çığ
hewrgura gök görledi
hewri amey bulut geldi, bulutlaştı
hewri amyayenı-amyayış hava bulutlanmak, bulut gelmek
hewri gurayenı-gurayış gök görlemek
hewri bulutlar
hewro gureno gök gürlüyor
hewrın bulutlu
hewrınbı bulutluydu
hewrıno bulutludur
hewsar (wesar) yular, havsar
hewsarın yularlı
hewt bı hewt yedişer yedişer
hewt roji hefteyêno yedi gün bir haftadır
hewt sinsele yedi göbek, yedi sülalen
hewt sılaleyê to senin yedi sülalen
hewt zuriyetê to senin yedi züriyetin
hewt (7) yedi
hewtan yedinci, yedincisini
hewtay bı hewtay yetmişer yetmişer
hewtay ra çewres 70/40 yetmişte kırk
hewtay u hewtay yetmiş yatmiş, yetmişer yetmişer
hewtay (70) yetmiş
hewtayan yetmişinci, yetmişleri
hewtayhezar (70 000) yetmişbin
hewtayüjew, new dıha heştay yetmiş bir, dokuz daha yüz
hewtayın-hewtayını yetmişinci
hewtês (desühewt) (17) onyedi
hewtêsın onyedincı
hewthezari (7000) yedibin
hewtlet yedi parça, yedili, yedi doğumlu
hewtletey yedi parça
hewtname 1-yedi isimli, 2-haftalık beyaname
hewto hewt yedi yedi
hewtqat yedikat, yedi misli
hewtreng yedi renk
hewtsey (700) yediyüz
hewtseyhezar (700 000) yediyüzbin
hewttalaq yedi talak (boşanmalarda kullanılır)
hewtın-hewtını yedinci
hewtını ra şeş 7/6 yedide altısı
hewüşe 1-avlu, 2-üstü açık hayvan barınağı
hewz-hewzı havuz
hewz mavili, bulutla kaplı mavimsi
hewzê bir havuz
hewzi havuzlar
hewzna bir havuz daha
hewzı dı havuzda
hewzı ra havuzdan
hewzın havuzlu
hewı-hewı havlamak
hewılna başka yere nakıl etti, yerini değiştirdi
hewılnabı yerini değiştirmişti
hewılnayenı-hewılnayış nakletmek, yerini değiştirmek
hewılnena naklediyor, yerini değiştiriyor (dişil)
hewılnenê naklediyorlar, yerini değiştiriyorlar
hewılneno naklediyor, yerini değiştiriyor (eril)
hewılyabı nakılolmuştu
hewılyayenı-hewılyayış yer değiştirmek, başka yere nakıl olmak
hewılyayo nakılolmuş, yerini değiştirmiş
hey gıdi dınya hey hey gecicı dünya hey!
hey hey bir seslenme sözcüğü
hey kewt heye düştü, cezbeye kapıldı, zıkre düştü
hey kewtenı-kewtış cezbeye tutulmak, zikire kapılmak, heye düşmek
hey lo aman, aman aman, ağ bize vb sözcükler yerine kullanılır
hey, to rê vana hey, sana söyliyorum
hey 1-bir sesleniş, seslenme veya dikkat çekme sözcüğü, seslenme ünlemi, hey, ey gibi, 2-ismini bildiklerimizin çağırma seslenışı, 3-zikir, zikire düşmek, cezbeye kapılmakta hep söylenir (hey, hey Allah hey)
heya bıkı utan
heya kerdenı-kerdış utanmak, haya etmek
heya key ne zamana kadar
heya koti no do wına şıro nereye kadar bu böyle gidecek
heya koti nereye kadar?
heya nêkeno utanmiyor
heya tey çıniya kendisinde utanma yoktur
heya tı amey gelene kadar
heya 1-utanma duygusu, ar, namus, haya, 2-kadar, ne zamana, nereye kadar, 3-canlıların namahrem yeri, 4-kelimenin sonuna "ne" ekini getirir, 4-evet
heyan heyan ebediyete kadar, sonsuza kadar
heyani merg ez xo vira nêkena ölünceye kadar ben unutmam
heyani tı nirê ez nêşına sen gelmiyene kadar ben gitmem
heyani kadar, oluncaya kadar, ebediyete kadar, sonsuz
heyasız (bêheya) utanmaz, hayasız, arsız, yaramaz, kudurgan
heyat kerdenı-kerdış hayat sürmek, hayat etmek
heyat 1-balkon, 2-hayat, yaşam
heyatê cı hayatı, yaşamı
heyatı salon, balkon, hol
heyb korkusu, heybeti, görkem
heyba cı korkusu, heybeti, görkemi
heybê cı heybeti, görkemi
heybet (Ar) 1-korku ve saygı uyandıran görünüş, 2-azamet, büyüklük, 3-korku, korkunç, 4-ihtişam, görkem, gösteriş, heybet
heybetşêr aslan heybeti, korkunç heybet, görkemli
heybeti heybetler
heybetın 1-korkulu, 2-ihtişamlı, 3-görkemli
heybetına heybetlidir (dişil)
heybetıno heybetlidir (eril)
heybgıran korkunç olan
heyder bir erkek ismi
heyecan (Ar) sevinç, korku, üzüntü vb duygulardan oluşan durum
heyecan da heyecan verdi
heyecan dayenı-dayış heyecan vermek
heyecan ra heyecandan
heyecan heyecan, iç kıpırdama, iç korku yada sevgi
heyecaney heyecanlanma durumu
heyecani cı tepışt heyecan tutu
heyecani gırotenı-gırotış heyecan sarmak, telaşa kapılmak
heyecaninı heyecanlılık, sevinçlik
heyecanın bı heyecanliydi
heyecanın heyecanlı
heyecanına heyecanlıdır (dişil)
heyecanıno heyecanlıdır (eril)
heyelan (Ar) toprak kayması, göçü
heyelan bıyayenı-bıyayış toprak kayması olmak
heyelanın heyelanlı
heyet (Ar) kurul, bir maksat için bir kaç kişiden oluşan topluluk
heyeta dewı köy heyetı
heyeta xo ronê heyetını kurdu
heyf (hêf) 1-intikam, intikam almak, öc almak, 2-yazık, yazık olma, acıma, acınma sözcüğü
heyf bı kı o merd ne yazık ki o öldü?
heyf bı merd yazık oldu öldü
heyf gırotenı-gırotış intikam almak
heyf gırotoğ intikam alan kimse
heyf kı ne yazık ki
heyf 1-yazık, 2-intikam
heyfê cı 1-yazık (oldu), yazığı, 2-intikamı
heyfê xo gırot intikamını aldı
heyfo yazıktır (eril)
heyşt (8) sekiz
heyştay (80) sekzen
heyştês (18) onsekiz
heyştın sekizincı
heyi heyi 1-türkülerde sevda veya sesleniş sözcükleri, 2-zikir edilirken söylenen sözcükler
heyi kewtenı-kewtış zikire düşmek, zikirde kendinden geçmek
heykel (Ar) taş, tunç, bakır, alçı vb şeylerden kalıba dökülüp yapılan eser, put
heykel vıraştenı-vıraştı heykel yapmak
heykelci heykel yapan sanatçı
heykelcılıxey heykelcilik
heykelinı heykelcilik
heykeltıraş (Ar+Far) heykelci, yontucu
heykelın heykelli
heylo key ma veşna heylo evimizi yaktı
heylo-weylo heylo-veylo
heylo bir inleme, avaz, imdat vb sözcüğü
heyran bıyayenı-bıyayış hayran olmak
heyran u heşmetkar can u gönülden istekli olan
heyran u qurban hayran ve kurban
heyran-qurban yalvarış mahiyetinde "hayran kurban"
heyran hayran, hoşlanan
heyranba meşo hayran olayım gitme?
heyranê cı hayranı
heyraney hayranlık duyma
heyraninı hayran olma durumu
heyret kerdenı-kerdış hayret etmek
heyret hayret
heysiyet cı dı nêverda onur kendisinde bırakmadı
heysiyet haysiyet, terbiye, ahlak, onur vs
heysiyetê cı şıkıtenı-şıkıtış onurunu kırmak
heysiyetê cıya kaykerdenı-kaykerdış haysiyetiyle, onuruyla oynamak
heysiyetın haysiyetli, onurlu
heywan hayvan
heywana hayvandır (dişil)
heywanan dı hayvanlarda
heywanan ra hayvanlardan
heywanan hayvanları
heywanandê xo rê hayvanlarınıza
heywanbı hayvandı
heywanê gemı yaban hayvanları
heywanê keyi ev hayvanları
heywanê maki dişi hayvanlar
heywanê neri erkek hayvanlar
heywaney hayvanlık
heywani hayvanlar
heywaninı kerdenı-kerdış 1-hayvanlık yapmak, 2-hayvancılık yapmak
heywaninı mekı 1-hayvanlık etme, 2-hayvancılık etme
heywaninı hayvancılık, hayvanlık
heywano hayvandır (eril)
heywax eyvah
heza (eza) yas, yasa gitme, şin, başsağlığı
heza şiyayenı-şiyayış başsağlığına gitmek
hezar dalawêrey binbir oyun, dalavere
hezar kay binbir oyun
hezar maney binbir mana
hezar piney binbir yama
hezar qapi binbir kapı
hezar qulp binbir kulp
hezar qulqulıki binbir delik, binbir oyun
hezar ra jew binde bir
hezar ray binbir yol
hezar u se (1100) binyüz
hezar zürı binbir yalan
hezar (1000) bin
hezarana binlerce
hezarê bir bin
hezarna bir bin daha
hezarqat binkat
hezarünewseyüneway (1990) bindokuzyüzdokzan
hezaz bıyayenı-bıyayış heyelan olmak
hezaz erezyon, toprak kayması
hezaz erezyon
hezaz heyelan, toprak kayması
hezazın heyelanlı
hezeyayenı-hezeyayış titremek, yerinden oynamak
hezeyna saladı, titreti, yerinden oynattı
hezeynabı titretmişti, yerinden oynatmıştı
hezeynayenı-hezeynayış titretmek, yerinden oynatmak
hezeyneno titretiyor, yerinden oynatiyor
hezimet (Ar) bozgun, yenilgi, azimet
heziran (hezirane) haziran ayı, altıncı ay
hezirane haziran ayı
heziranı Haziran ayı
heziya titredi, yerinde oynadı, salandı
heziyayenı-heziyayış titremek, yerinden oynamak, salanmak
hezkena hoşlaniyor, seviyor (dişil)
hezkeno hoşlaniyor, seviyor (eril)
hezm kerdenı-kerdış sindirmek
hezm nêkerdenı-nêkerdış sindirememek, içine sığdıramamak
hezm hazım, sindirme
heznayenı-heznayış titretmek, oynatmak
hezok bataklık
hezret din büyüklerinin isimlerinin önüne getirilen saygınlık belirten sözcük
hezreti Eli vato Hz Ali söylemiş
hezya titredı, sarstı, terpendı, yerinden oynadı
hezyayenı-hezyayış titremek, yerinden oynamak
hezım kerdenı-kerdış sindirmek
hezım nêkerdenı-nêkerdış sindirememek, içine sığdıramamak
hezım hazım, sindirme
hezın yas, yürek acısı, keder
hezın tepıştenı-tepıştış yas tutmak
hezının yaslı, kederli
hêc (hêj) azgınlaşan hayvana derler (en çok develerde görülür)
hêç (qe) hiç
hêç bıyayenı-bıyayış hiç olmak
hêç hesıbnayenı-hesıbnayış hiç saymak
hêç kerdenı-kerdış hiç etmek, çörütmek
hêç ra hiçten, hiç bir sebepten
hêç wıni nêbeno hiç öyle olmaz
hêc deve vb hayvanların kızgın hali
hêça hiçtir (dişil)
hêçê hiçtirler
hêço hiçtir (eril)
hêdi şi yavaş giti (dişil)
hêdi şiyayenı-şiyayış yavaş gitmek
hêdi şı yavaş giti (eril)
hêdi şıyayenı-şıyayış yavaş gitmek
hêdi hêdi şi yavaş yavaş gitti
hêdi hêdi yavaş yavaş
hedi hêdi ame yavaş yavaş geldi
hêdi yavaş, sessiz, görültüsüz patırtısız
hêdikêna şı yavaşça gitti
hêdikêna yavaşça
hêdiyêna şı yavaşça gitti
hêdiyêna sesizce, yavaşça
hêdiyey yavaşça, yavaş olma durumu
hêf (heyf) 1-intikam, öc almak, 2-yazık, yazık olma, ne yazık oldu
hêf bı kı o merd ne yazık ki o öldü?
hêf bı merd yazık oldu öldü
hêf bıyayenı-bıyayış yazık olmak
hêf gırotenı-gırotış intikam almak
hêf gırotoğ intikam alan kimse
hêf kı ne yazık ki, yazık ki
hêfê cı ame yazığı geldi
hêfê cı yazık (oldu), yazığı
hêfê xo gırot intikamını aldı
hêfo gıran büyük yazık
hêfo yazıktır
hêş (heş) kendine gelmek, aklını toparlamak, hatırlamak, akıl, us
hêş ame mı ayıktım, kendime geldim
hêş kerdenı-kerdış bebeklere türkü söylüyerek onları beşikte sallamak
hêş mı seredı nêmend akıl başımda kalmadı
hêş bebeklere türkü söylüyerek onları beşikte sallayıp uyutmak
hêşê cı aklı, akılı
hêşê mı ame mı sere aklım başıma geldi
hêşê mı nêgino aklım almiyor
hêşt sekiz
hêştay sekzen
hêşya xo kendine geldi, uyandı
hêşyar kerd uyandırdı, uyardı
hêşyar uyanık, tedbirli, gözaçık
hêşyaye uyanık, tedbirli, gözaçık, aklı başında
hêşın (êşın) yeşil
hêşın bıyayenı-bıyayış yeşil olmak, yeşermek
hêşın kerdenı-kerdış yeşilleştirmek, yeşertmek, yeşile boyamak
hêşına yeşildir (dişil)
hêşıney yeşillik, yeşil olma durumu
hêşıninı yeşillik, yeşil olma durumu
hêşıno yeşildir (eril)
hêga 1-küçük tarla, 2-yamaçların eteğinde olan ve ekilen arazi parçası
hêgan yeğen
hêganê mı yeğenim
hêj (hêc) azgınlaşan hayvana derler (en çok develerde görülür)
hêj bıyayenı-bıyayış azgınlaşmak
hêj kerdenı-kerdış azgınlaştırmak
hêj kewtenı-kewtış deve vb hayvanlarda kudurmak, azgınlaşmak
hêja değerli
hêjay heme çi her şeye değer
hêjay maldê dınyay dünya malına bedel
hêjaya değerlidir (dişil)
hêjayinı değerli olma durumu
hêjayo değerlidir (eril)
hêji biyo azgınlaşmış
hêjın azgınlaşmış olan
hêjını kudurmuş dişi deveye derler
hêjıyaye değerli
hêkat kerdenı-kerdış hikaye etmek
hêkat hikaye
hêkati hikayeler
hêkatın hikayeli
hêkaye vatoğ hikaye söyleyen
hêkaye hikaye
hêkayey cı hikayesi
hêkayey vatenı-vatış hikayeler söylemek
hêkayey hikayeler
hêkayeyın hikayeli
hêkel vıraştenı-vıraştı heykel yapmak
hêkel taş, tunç, bakır, alçı vb şeylerden kalıba dökülüp yapılan eser, put
hêkelci heykel yapan sanatçı
hêkelcinı heykelcilik
hêkelcılıxey heykelcilik
hêkelinı heykelcilik
hêkeltıraş (Ar+Far) heykelci, yontucu
hêkelın heykelli
hêl bıyayenı-bıyayış 1-deve vb hayvanları çömeltmek, 2-sallamak
hêl kerdenı-kerdış sallamak
hêl 1-deve vb hayvanlarda çökmek, çömelmek, diz üstü çömelmek, 2-salama, salamak, sallanma
hêlak bıyayenı-bıyayış derbeder olmak, heder olmak
hêlaka yaralıdır, derbederdir (dişil)
hêlako yaralıdır, derbederdir (eril)
hêlbenê salaniyorlar
hêlbıyayenı-hêlbıyayış salanmak
hêle 1-nefes, nefesten olma, nefes nefese soluklamak, çok yorulmak, 2-takat, 3-kuvvet, 4-bitkin düşme
hêlek yaralı, derbeder, dertli, heder
hêlera bı 1-nefesten oldu, nefesten kesildi, çok yoruldu (bir iş yapan yada koşan için derler), 2-takattan kesildi, 3-bitkin düşmek (dişil)
hêlera bı 1-nefesten oldu, nefesten kesildi, çok yoruldu (bir iş yapan yada koşan için derler), 2-takattan kesildi, 3-bitkin düşmek (eril)
hêlera bıryayenı-bıryayış nefesten kesilmek, çok yorulmak
hêlera bıyayenı-bıyayış nefesten olmak
hêlera kewt nefsten kesildı (yorgunluk anında)
hêlera kewtenı-kewtış 1-nefesten kesilmek, 2-takattan kesilmek
hêlera vıstenı-vıstış takattan kesmek, yormak, bitkin düşürmek
hêli kartal
hêlkan 1-salıncak, 2-yamaç
hêlkan sallıncak
hêlkana zeri yüreğin hasas yeri
hêlkerdê saliyordu
hêlkerdenı-kerdış sallamak
hêlli kara kartal
hêlm vıjyayenı-vıjyayış koku çıkmak
hêlm ağır koku, yemek vb şeylerin kokusu
hêlmın kokulu
hêlnêkerdenı-nêkerdış sallamamak
hêlıgı gelincik otu
hêlık-hêlıkı salıncak
hêlıka gıjkıne peri
hêlıkan salıncak
hêm (him) 1-temel, zemin, 2-hem
hêm (yêm, êm) yem, hayvan yemi, hayvan yiyeceği
hêm dayenı-dayış yem vermek
hêm kerdenı-kerdış yemlemek
hêmg bal arısı
hêmgen bal
hêmü amey hepsi geldi
hêmü hepsi, bütün, tamamı
hêmüyan hepsini
Hêmılkan Amerika
hêmıno benimdir
hên bı öğrendı, anladı
hên vano böyle söylüyor, öyle söylüyor
hên 1-böyle, öyle, 2-ondan sonra, 3-öğrenmek, anlamak
hênayenı-hênayış 1-bakmak, göz atmak, 2-satın almak
hênayvi duymuştular
hêne 1-çeşme, 2-cuma günü
hêngen bal
hêngür-hêngürı üzüm
hêni (ini) çeşme
hêni çımi göz çeşmesi
Hêni Diyarbakırın Hani kazası
hêniyın çeşmeli
Hênıyıc hanili
Hênıyıj hanili
Hênıyız hanili
hêq hak, tanrı
hêr çi her şey
hêr merdım her adam
hêr 1-her, 2-eşek
hêrayenı-hêrayış at kişnemesi
hêrdiş sıpe ak sakallı
hêrdiş-hêrdişı sakal
hêrdişı cıkerdenı-cıkerdış sakalı kesmek
hêrdişı sıpe kerdenı-kerdış sakallına ak düşmek, sakalı beyaz olmak
hêrdişı verdayenı-verdayış sakal bırakmak
hêrdişın sakalı
hêrêdene kızmak, küsmek, darılmak
hêrêdiya kızdı, küstü, darıldı
hêrêdiyayenı-hêrêdiyayış darılmak, küsmek, kızmak
hêrêdiyayo kızmış, darılmış, küsmüş
hêrêdnayenı-hêrêdnayış darıltmak, küstürmek
hêreno kişniyor,
hêrey kewt gecikti
hêrey geç kalma durumu, geç, geç vakit, gecikme
hêrkes şı herkes gitti
hêrkes herkes
hêrna (herina) satın aldı
hêrna bı satın almıştı
hêrna satın aldı
hêrnayenı-hêrnayış (herinayenı-herinayış) satın almak
hêrnayoğ satın alan
hêrneno satın aliyor
hêrs bi kızdı, darıldı, sinirlendi (dişil)
hêrs bı kızdı, darıldı, sinirlendı (eril)
hêrs bıyaye kızmış olan
hêrs bıyayenı-bıyayış kızmak, darılmak, sinirlenmek
hêrs bıyayoğ kızan
hêrs kerde kızdırılmış olan
hêrs kerdenı-kerdış kızdırmak, darıltmak, küstürmek
hêrs kerdoğ kızdıran, küstüren, sinirlendiren
hêrs mebı darılma, küsme, sinirlenme
hêrs nêbı darılmadı, küsmedi, sinirlenmedi
hêrs nêbıyaye darılmamış olan
hêrs nêbıyayenı-nêbıyayış kızmamak, darılmamak, küsmemek
hêrs ra 1-hırsından, 2-kızgınlığından
hêrs 1-sinirlenme, küsme, küskünlük, kızma,darılma, gücenme, 2-hırs, 3-gözyaşı, ağlama damlacıkları, 4-öfke, kin, kızgınlık, asabilik, sinir
hêrsa sinirle, kızmayla
hêrsê cı ronıştenı-ronıştış siniri yatışmak
hêrsê çıman rıjyay gözyaşları döküldü
hêrsê xo vet sinirini çıkardı, hırsını aldı
hêrsi (hersi) gözyaşı
hêrsi çıman ra warkerdenı-kerdış gözlerinden yaş dökülmek
hêrsi rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek
hêrsi warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek
hêrskı kızdır, darılt
hêrsmekı kızdırma, darıltma
hêrsok 1-çabuk kızan, çabuk darılan, çabuk öfkelenen, 2-göz yaşlarını tutamiyan, ufak bir şeyde ağlayan
hêrsın 1-hırslı, 2-kızgın, asabili, 3-küskün, dargın
hêrsına sinirlidir, asabidir, kızgındır (dişil)
hêrsıno sinirlidir, asabidir, kızgındır (eril)
hêrüg (herüg, erüg) erik
hêrış ard ser östüne saldırdı, hucum etti
hêrış bıyayenı-bıyayış saldırı olmak, hucum edilmek
hêrış kerdenı-kerdış saldırmak, hucum etmek, atağa geçmek
hêrış ser ardenı-ardış üstüne saldırmak, hucum etmek
hêrış 1-ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü, 2-saldırma, atak
hêrışbazi saldırganlık
hêrışın ağızlı, ağız sütü olma durumu
hêrıs ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü
hêrısın ağızlı, ağız sütü olma durumu
hês ayı
hêsar bıyayenı-bıyayış uyanmak, ayıkmak
hêsar kerdenı-kerdış uyandırmak, ayıktırmak
hêsar uyandırma
hêsbıyayenı-bıyayış kızmak
hêse dayenı-dayış pay vermek
hêse gırotenı-gırotış pay almak
hêse kerdenı-kerdış paylamak
hêse hise, pay
hêseyın hiseli
hêsi ayılar
hêsir (hesir, esir) 1-esir, 2-her zaman dayak yiyene, ağliyana ve çalıştırılana derler
hêsir gırotenı-gırotış esir almak
hêsir kewt esir düştü
hêsir kewtenı-kewtış esir düşmak
hêsir tepıştenı-tepıştış esir tutmak
hêsira esirdir (dişil)
hêsirey (hesirey, esirey) esirlik
hêsirinı esir olma durumu
hêsiro esirdir (eril)
hêskerd kızdırdı
hêskerdenı-kerdış kızdırmak
hêsna duyurdu, haber verdi
hêsnaye duymuş, duyurulmuş olan
hêsnayene-hêsnayenış duyurmak, haber vermek
hêsse (hisse) hisse, pay
hêsse dayenı-dayış pay vermek
hêsse gırotenı-gırotış pay almak
hêsse kerdenı-kerdış paylamak
hêsseyın hiseli
hêstir gözyaşı
hêstiri rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek
hêstiri warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek
hêstır göz yaşı
hêstıri rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek
hêstıri warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek
hêsyayenı-hêsyayış duymak, haberi almış olmak
hêt şiyayenı-şiyayış yanına gitmek
hêt to ya sana taraf, sana doğru
hêt baldır
hêt taraf, cephe, yön, yanı başı, doğru istikamet
hêtê mına bana taraf
hêtêra bir taraftan
hêto bin öbür taraf, öbür yan
hêto jew bir taraf
hêtım (êtım, sêqur) yetim, anasız babasız, öksüz
hêtım bıyayenı-bıyayış öksüz olmak
hêtım mendenı-mendış öksüz kalmak
hêtım verdayenı-verdayış öksüz bırakmak
hêtımê hêtıman yetimlerin yetimı
hêtımey (êtımey, sêqurey) yetimlik, öksüzlük
hêtımxane (êtımxane, sêqurxane) yetimhane, öksüz evi
hêtıra amyayenı-amyayış yanından gelmek
hêwan hayvan
hêwaney mekı hayvanlık etme
hêwaney hayvanlık
hêwani hayvanlar
hêwaninı kerdenı-kerdış hayvanlık yapmak
hêwaninı hayvancılık
hêwax eyvah
hêwes kerdenı-kerdış heves etmek
hêwes ilgi, heves, zevk
hêwesê mı çıniyo hevesim yoktur
hêwi bıyayenı-bıyayış beklentisi olmak, ümidi olmak
hêwi kerdenı-kerdış ümit etmek
hêwi nêkerdenı-nêkerdış ümit etmemek, beklememek
hêwi 1-ümit, beklenti, 2-kuma
hêwiya mı çıniya ümidım yoktur
hêwl xo dayenı-dayış kendini iyiliğe zorlamak, çaba harcamak
hêwl iyi, güzel, değer
hêwla iyidir, güzeldir (dişil)
hêwleya cı mı rê bi iyiliği bana oldu
hêwleya cı iyiliği
hêwlinı bıyayenı-bıyayış iyilik olmak, iyilik yapılmak
hêwlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak
hêwlinı iyilik, yardım yapma durumu
hêwlo iyidir, güzeldir (eril)
hêwr gurayenı-gurayış gök görlemek
hêwr bulut, gök
hêwrın bulutlu
hêwrıno bulutludur
hêya cı dı nêmendo kendisinde haya kalmamış
hêya kerdenı-kerdış haya etmek, utanmak
hêya kerdoğ utanan, haya eden
hêya nêmendo haya kalmamış, utanma kalmamış
hêya utanma duygusu
hêyay cı ravêrdo hayası geçmiş, utanması kalmamış
hêz bıyayenı-bıyayış sıra olmak, dizilmek
hêz dayenı-dayış güç vermek, arka çıkmak
hêz gırotenı-gırotış güç almak, kuvvetlenmek
hêz kerdenı-kerdış sıraya dizmek
hêz kewtenı-kewtış sıraya girmek, dizilmek
hêz pawıtenı-pawıtış kuvvet beklemek
hêz 1-güç, kuvvet, 2-sıra, dizi
hêza sıra, dizi
hêzê cı gücü, kuvveti
hêzê xo karardenı-ardış kuvvetini denemek, baskı yapmak
hêzı kışın hayvanlara yedirmek için ağaç yapraklarını çalılariyle kesip dizmek, yığın yapmak
hıç-hıç bir şeye kızarak hıç hıç eyme
hıçı-hıça çımê kesi nêtersenê hıç hıç etmeyle kimsenin gözü korkmaz
hıçı-hıçı mekı hıç hıç etme
hıcız bıyayenı-bıyayış haciz olmak
hıcız kerdenı-hıcız kerdış haciz koymak, haciz etmek
hıcız kerdoğ haciz koyan, hacızlayan
hıcızın hacizli
hıdrellez (Ar) Hızır ve İlyas Peygamberlerin her yıl buluştukları 6 mayıs günü ve dolayısiyle yapılan geleneksel bayram
hıdüd dı hudutta
hıdüd ra huduttan
hıdüd ronayenı-ronayış sınır koymak, sınırlamak
hıdüd hudut
hıdüdın hudutlu
hıfz (Ar) akılda tutma, ezberleme
hıfz kerdenı-kerdış ezberlemek, aklında tutmak
hıfzisıhha (Ar) sağlık ve yaşam için alınması gerekli önlemlerin bütünü
hış biyayenı-biyayış susmak
hış hış sus, sus
hış sus, ağlayan çocuğu susturma ve durdurma sözcüğü
hışayenı-hışayış kişneme, kişnemek
hışş hışt 1-hey hey, ulan ulan, filan filan, 2-kes lan
hışş, hetê mı na bê ulan, hey, bana taraf gel
hışm öfke, kızgınlı, gaddarlık, zalimlik, gazab
hışmê cı gazabı, öfkesi
hışmın hışımlı, öfkeli
hışmına öfkelidir, gaddardır, kızgındır (dişil)
hışmıno öfkelidir, gaddardır, kızgındır (eril)
hışt 1-birine seslenme sözcüğü, 2-çocuğu göldürmek sevindirmek veya susturmak için söylenir, 3-sus, kes, sesin çıkmasın anlamında
hıkayet (estanık, fistanok) hikaye, masal, mesele
hılak yaralı, derbeder, dertli, kederli
hılk yorgunluktan derin nefes alma
hılkı hılkı kerdenı-kerdış nefes nefese solumak
hılkı hılkı nefes nefese
hılm (helm) 1-ağır koku, kaynayan, pişen yemek vb şeylerin kokusu, sıcaklık kokusu, buhar, 2-koku, iç koku, nefes ve soluk alma kokusu, ağız kokusu
hılm vıjyayenı-vıjyayış buhar kokusu çıkmak
hılm vızyayenı-vızyayış buhar kokusu çıkmak
hılmê amnani yazın sıcak kokusu
hılmê arıqi ter kokusu
hılmê feki ağız kokusu
hılmê şami yemek kokusu
hılmê nefesi nefes kokusu
hılmo boyın kokmuş veya kötü koku
hılmo cı ra yeno koku kendisinden geliyor
hılmo germın sıcak kokusu
hılmo gıran ağız koku
hılmın bıyayenı-bıyayış kokmak, kokmuş olmak, kokulu olmak
hılmın buhar kokulu, ağır kokulu
hılo bıyayenı-bıyayış hoplamak, sıçramak
hılp hılp 1-nefes nefese, 2-hüngür hüngür
hılp nefes alıp verirken yüreğin küt küt atması, soluk
hılpayenı-hılpayış 1-nefes nefese, 2-hüngür hüngür ağlamak
hılpi 1-yorgunlukta derinden nefes alma durumu, nefes nefese solumak, iç çekmek, 2-hüngür
hılpı helpa zerida cıya yüreği küt küt atiyor
hılpı hılpı 1-nefes nefese solumak, 2-hüngür hüngür iç çekmek
hılpı yorulan bir kişinin soluk alırken çıkardığı ses, soluk almak
hılqıki (zıqlıqi) geğirme, hıçkırık
hılqıki ver amyayenı-amyayış gegirmek, hıçkırmak
hıltan çiçek tutma sapları kuruduktan sonra kürdan olarakda kullanılan çiçekleri ve çiçek tohumu çok güzel kokulu olan bir bitki
hılülık yırtıcı bir kuş cinsi
hılülıkı dermeli çatmalı çardak, barınak
hılı buhar
hım düri, hım nezdi hem uzak, hem yakın
hım ey u hım zi to rınd nêkerd hem sen hemde o hiç iyi etmedi?
hım mı va hım zi ey va hem ben söyledim hem de o söyledı
hım nezdi, hım düri hem yakın, hem uzak
hım to rê hım mı rê hem sana hem bana
hım to rê al sana anlamında bir sözcük
hım u gum birbirini vurup ses çıkarmak
hım zi hemde, üstelik
hım-gum dibek döverken, işe başlarken söylenir
hım-hım köpekler birbirlerini korkutmak için birbirlerine hımlarlar
hım 1-hem, 2-birine vururken ağzından çıkardığı sözcük
hıma (hama, hema) 1-derhal, hemen, anında, şu anda vs, 2-fakat, ama, 3-yaklaşık olarak
hıma şı hemen gitti
hıma hıma ma resay ca hemen hemen yerimize vardık
hıma hıma yaklaşık olarak, hemen hemen
hıma kar vırada anında işi bıraktı
hıma mı werzana çaküç hemen çekuçı kaptım
hıma mı xo resna cı hemen ben kendisine yetiştim
hıma nıka hemen şimdi
hıma wıni nêbeno ama öyle olmaz
hıma yena derhal gelirim
hımbıl bıyayenı-bıyayış hantal olmak, tembel olmak
hımbıl uyuşuk, tembel, hantal
hımbılına tembeldir, uyuşuktur, hantaldır (dişil)
hımbılıno tembeldir, uyuşuktur, hantaldır (eril)
hımhım kızan bir kişinin ağzının içinde mırıldanma sesi
hın bıyayenı-bıyayış öğrenmek
hın kerdenı-kerdış öğretmek
hın öğrenmek
hına (ena, wına) böyle, şöyle
hına beno böyle olur
hına nêbeno böyle olmaz
hınar nar
hınari narlar
hınarın narlı
hınc gırotenı-gırotış kin bağlamak, öc almak
hınc öc almayı güden öfke
hıncê cı anışt öfkesi dindi
hıncê xo gırot öfkesi dindi, öcünü aldı
hıncık 1-kin, öfke, kindarlık, 2-kıvırcık saç, saçın kıvırcık veya dağınık olması
hıncıkın kinli, öfkeli, kıskanç
hıncın öfkeli, kinlı
hıncına öfkelidir, kinlidir (dişil)
hıncıney öfkeli olma durumu, kin bağlama
hıncıno öfkelidir, kinlidir (eril)
hınd o kadar
hında daha
hındayê bu kadar
hındi (zebeş) karpuz
Hındi 1-Hintli, 2-Hind tavuğu, şam tavuğu
Hındistan Hindistan
Hındistanıc Hindistanlı
Hındistanıj Hindistanlı
Hındistanız Hindistanlı
hındna bê nezdi biraz daha yaklaş
hındna bir o kadar daha, birah daha
hındı 1-daha, 2-o kadar
hıng-hıngı bal arısı
hınglêsiyayenı-hınglêsiyayış 1-uyuşmak, 2-kramp girmek
hınglêsnaye uyuşturulmuş olan
hınglêsnayenı-hınglêsnayış uyuşturmak
hınglêsyaye uyuşmuş olan
hınglêsyayenı-hınglêsyayış uyuşmak
hıngolı (hêlıkı) salıncak
hıngolı nıştenı-nıştış salıncağa binmek
hıngolıkın salıncaklı
hıngolın salıncaklı
hıngı-hıngı ağliyarak burun çekmek (çocuklarda olur)
hıngıştane yüzük
hıngıştı parmak
hıngıle vıraştenı-vıraştış şenlik yapmak, eylenmek
hıngıle 1-yalın ayak, 2-şenlik, fest, eylence
hıngılêsiyabı uyuşmuştu
hıngılêsiyayenı-hıngılêsiyayış uyuşmak
hıngılêsiyayo uyuşmuş
hıngılêsnayenı-hıngılêsnayış uyuşturmak
hıngıleyın 1-yalın ayaklı, 2-şenlikli
hıngılme vıraştenı-vıraştış şenlik yapmak, eylenmek
hıngılme şenlik, eylence, fest
hıngılmey şenlikler
hıngılmeyın şenlikli, eylenceli
hıngılnayenı-hıngılnayış 1-titretmek, 2-sallamak, 3-şenlendirmek
hıngılyayenı-hıngılyayış 1-titrenmiş olmak, 2-sallanmış olmak, 3-şenlenmiş olmak
hıngılnenê titretiyorlar, şenlendıriyorlar
hıngımên (hengımên) bal
hıni beno öyle olur
hıni bi kayboldu
hıni bı 1-kayboldu, 2-öyle yapıldı, öyle oldu
hıni bıyayenı-bıyayış 1-kaybolmak, 2-öyle yapılmak
hıni dewı köyün çeşmesi
hıni kerdenı-kerdış 1-kaybetmek, 2-öyle yapmak
hıni nêbeno 1-kaybolmak, 2-öyle olmaz
hıni nêbeno 1-öyle olmaz, 2-daha olmaz
hıni nino daha gelmez
hıni to rê bes niyo artık sana yeter değil?
hıni vıraziya öyle yapıldı
hıni 1-daha, 2-öyle, 3-artık, 4-kaybolma, 5-çeşme, 6-olur olmaz anlamında
hınibo öyle olsun, öylemi olsun?
hınzır (Ar) 1-domuz, 2-gaddar, katı ve kötü yürekli, kurnaz
hınzıra domuzdur (dişil)
hınzırey hınzırlık, hınzır olma durumu
hınzırinı hınzırlık
hınzırlıxey hınzırlık
hınzıro zey to senin gibi domuz
hınzıro hınzırdır (eril)
hınzıro xuli xınzır domuz oğlu domuz
hınık (honık) serin, serinlik
hınık bıyayenı-bıyayış serin olmak, serinleşmek, soğumak
hınık kerdenı-kerdış serinletmek
hınık kı serinleştir, soğut
hınık mekı serinleştirme, soğutma
hınık u şenık serin ve hafif
hınık serin, hınıktır
daha serin, hınıktırın daha daha serin
hınıka serindir
hınıkci 1-soğutucu, 2-soğuk içecekler satan kimse
hınıkê bıdı mı serin bir içecek ver bana
hınıke (honıkoğ) buzdolabı
hınıke yayla, serinleme yeri
hınıkêri daha serin
hınıkey serinlik, serin olma durumu
hınıki serin içecek, içecekler
hınıko (honıko) serindir
hınıkı serin, serindir
hınıkın serin, serinlik, serince, serin olma durumu
hıp u holi sırılsıklam yaş
hır vetenı-vetış hır çıkarmak, kavga çıkarmak
hır kavga, dalaş
hıra bıyayenı-bıyayış genişlenmek, geniş olmak
hıra kerdenı-kerdış genişletmek
hıra 1-geniş, bol, büyük, 2-zırlama, zırladı, 3-kişneme
hıraya genişdir, boldır (dişil)
hırayenı-hırayış zırlamak
hırayey ser genişlemesine
hırayey genişlik, bolluk
hırayo geniştir, boldır (eril)
hırçın bıyayenı-bıyayış hırçınlaşmak, hırçın olmak
hırçın huysuz, kavgacı, çabuk sinirlene
hırçıney hırçınlık, hırçın olma durumu
hırdawat 1-kilit, çivi, tel gibi metal eşya, 2-önemsiz, ufak tefek gereksiz eşya
hırdawatci hırdavatçı
hırdawatcinı hırdavatçılık
hırdawatcılıxey hırdavatçılık
hırdawatey hırdavat işlerini yapma
hırdos bir avuç, iki el dolusu
hırg-hırgı her, defa, kez
hırgı fın her defasında, her zaman, her sefer
hırgı roj her gün
hırgı roz her gün
hırgırı dalaşma, çekişme, ağız kavgası
hıri 1-yön, 2-kişneme
hıricinı yöncülük
hıristiyan (Yün) İsa peygamberin dininden olan
hıristiyan bıyayenı-bıyayış hristiyan olmak
hıristiyan kerdenı-kerdış hristiyanlaştırmak
hıristiyana hristiyandır (dişil)
hıristiyancinı hristiyanlık
hıristiyancılıxey hristiyancılık
hıristiyaney hristiyanlık
hıristiyano hristiyandır (eril)
hıriyın yönlü
hırka (Ar) bir tür üst giysi, en çok dervişler giyerler
hırka xoradayenı-xoradayış hırka giymak
hırkayın hırkalı
hırs (Ar) 1-sonu gelmeyen işte aşırı tutku, 2-öfke, kızgınlı
hırsê xo gırotenı-gırotış öfkesini dindirmek
hırsêna hırs ile, hırslı, öfkeyle, sinirle
hırsın bıyayenı-bıyayış hırslı olmak, öfkeli olmak
hırsın hırslı, öfkeli
hırsına hırslıdır (dişil)
hırsıno hırslıdır (eril)
hırvan hırci, hır çıkaran, kavga eden
hırvetoğ hır çıkaran, kavgacı
hıs bıyayenı-bıyayış his edilmek
hıs kerdenı-kerdış his etmek
hıs kerdoğ his eden
hıs his
hısê cı hisi
hısın hisli
hıya ıslaktır, yaştır (dişil)
hıyanet (Ar) 1-kötülük etme veya karşı davranma, 2-güveni kötüye kulanma, aldatma, vefasızlık
hıyanet kerdenı-kerdış hıyanet etmek
hıyanet kerdoğ hıyanetçı, hıyanet eden kimse
hıyaneta hainlikle, hıyanetle
hıyanetey ra hıyanetlikten
hıyanetey hıyanetlik
hıyanetinı hıyanetlik
hıyar 1-salatalık, 2-kaba saba, ahmak, görgüsüz ve budala anlamında
hıyarcılıxey hıyar yetiştirme ve satma
hıyarê awi sulu salatalıklar
hıyarê beji susuz salatalıklar
hıyarlıx hıyar yetiştirilen yer veya bahçe
hıyaro xuli hıyar hıyar oğlu hıyar
hıyarın hıyarlı
hıyey yaşlık, ıslaklık
hıyo yaştır, ıslaktır (eril)
hız dayenı-dayış hız vermek, hızlandırmak
hız sürat, çabukluk
hızarci hızarcı
hızarcılıxey hızarcılık
hızarı tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik, motor veya su güçüyle çalışan büyük bıçkı makinesi
hızarın hızarlı
hızêna süratlı
hızür dı huzurda,
hızür ra huzurdan
hızür huzur
hızürdıra huzurdadır
hızürey huzurlu olma durumu
hızır (Ar) halk inanışına göre yardıma koşan ulu kimse
hızıro xoca hızır hoca
hi biyayenı-biyayış ıslanmak
hi bıyayenı-bıyayış ıslanmak, yaş olmak
hi bıyayoğ ıslanmış olan, yaş olan
hi kerdenı-kerdış ıslatmak, yaş etmek
hi kerdoğ ıslatan, yaş eden
hi u holi sırılsıklam yaş
hi u holık sırıl sıklam yaş olma durumu
hi u züwa yaş kuru
hi züwa kaykerdenı-kaykerdış yaş kuru oynamak
hi züwa oyunda ilk oyuncuyu yada grubu belirlemek için paranın yada yaslı bir taşın bir tarafını tükürük ederler ve atarlar havaya, kim ne demişse onunkisi gelirse o önce oyuna başlar
hi züwa yaş kuru
hi yaş, ıslak, nemli
hibe (Ar) bağışlama, bağış
hibe kerdeney bağışta bulunmak
hibe kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek
hibe kerdoğ hibe eden
hibe nêkerdeney hibe etmemek
hibe bağış
hibenêkerdeney hibe etmeme hali
hibeyın hibeli, bağışlanmış olan
hiç bıyayenı-bıyayış hiç olmak
hiç mevajı hiç söyleme
hiç mı nêdi hiç ben görmedim
hiç mı nêwerd hiç ben yemedim
hiç nêbeno hiç olmaz
hiç nêbo hiç olmasa
hiç 1-boş, hiç, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse, 2- olumsuz cümlelerde fiilin anlamını pekiştirir ve soru cümlesindede belirsiz zamanı anlatır
hicab (Ar) utanma, utanç, sıkılma
hicab bıkero ez yena gerekirse ben gelirim
hicab gereksinme, luzüm, gereklilik, icap
hicabet gereksinme
hicaz şiyayenı-şiyayış haca gitmek
hicaz hac, hacı tevaf etme, hac yeri
hicazdıro hacdadır, hicazdadır
hiçek hiç bir şey, yaramaz
hiçkik hıçkırık, göz yaşı
hiçnameyey hiç isim almayan, ismi hiç olan
hicran (Ar) 1-bir yerden veya kimseden ayrılma, 2-ayrılık acısı
hicret (Ar) göç
hicri (Ar) hicreti başlangıç olarak alan tarih (Hicri 1300 yılı)
hicız kerdenı-kerdış haciz etmek, el koymak
hicız sernayenı-sernayış haciz yoluyla el koymak
hicız sernayoğ icracı
hicız 1-haciz, 2-icra
hicızın hacizli
hidayet (Ar) doğru yol
hiddet (Ar) öfke, kızgınlık
hiddeta werışt öfkeyle kalktı
hiddetın kızgın, öfkeli
hidrobiyoloji (Fr) suda yaşayan canlıların hayatını inceleyen bilim dalı
hidrodinamik (Fr) sıvıların direnc ve hareketini inceleyen bilim dalı
hidroelektrik (Fr) suda elektrik üreten merkez
hidrograf (Yün, Fr) hidrografi uzmanı
hidrojen (Yün, Fr) suda bulunan bir gaz adı
hidrolog (Fr) su bilimi uzmanı
hidroloji (Fr) su bilimi
hidrometre (Fr) su ölçümü
hiir hiir 1-gülme sesine derler, 2-atın kişnemesi
hikaye (Ar) hikaye, öykü, olay, aslı olmayan söz vs
hikaye nüşnayenı hikaye yazmak
hikaye nüştoğ hikaye yazarı
hikayeyın hikayeli
hikmet (Ar) 1-felsefe, bilgelik, 2-Tanrı'nın insanlarca anlaşılamayan amacı, 3-keramet
hikmet ne meseleyse, olaysa, hikmetse, sırrı çözülemiyen, acayip
hikmeta gıranı acayiplik, büyük hikmet
hikmetê Ellay Allahın hikmeti
hil 1-meyil, 2-neşe, 3-zilatinli kağıt
hila mı bı to niya senden neşe alamiyorum
hila mı to seroya meylim senin üzerinedir
hilaf (Ar) 1-aykırı, karşıt, ters, 2-yalan
hilaf tey çıniyo yalan içinde yok
hilal (Ar) yeni ay
hilalın hilallı
hile (Ar) düzen, dolap, oyun, entrika
hile keno hile yapiyor
hile kerdenı-kerdış hile etmek, hile yapmak, dolap çevirmek
hile u xurde hile ve hürda
hile 1-hile, dek, 2-hastalıklı olma durumu
hilebaz hile yapmayı çok seven, hileci, hilebaz, hilekar
hilebazey hilbazlık
hileci hile yapan kimse
hilekar hile yapan, hilekar, hileci
hilekarey hile etme durumu
hilekarinı hilekarlık
hilekaro xuli hilekar hilekarın hilekarı, hilekarın oğlu hilekar
hileliyo hilelidir
hileyın 1-hileli, özürlü, çürük, darbe yemiş, 2-hastalıklı, hastalık görmüş organ vs
hill ateşte çabuk çabuk yanmayan bir kağıt, zilatin
hillın zilatinli
hiltan çiçek tutma sapları kuruduktan sonra kürdan olarakda kulanılan çiçekleri ve çiçek tohumu çok güzel kokulu olan bir bitki
him (hêm) temel, zemin
him akerdenı-akerdış temel açmak
him akerdoğ temelci, temel açan kimse
him dı temelde
him eştenı-eştış temel atmak
him eştoğ temel atan
him kendenı-kendış temel kazmak
him ra temelden
him ronayenı-ronayış temel atmak, temel kurmak
him 1-kök, 2-temel, zemin
himaye (Ar) koruma, gözetme, esirgeme, kayırma, elinden tutma
himaye bıyayenı-bıyayış korunmak
himaye kerdeney himaye etmek, himaye etme durumu
himaye kerdenı-kerdış korumak, kayırmak
himaye kerdoğ himaye eden, koruyan, koruyucu
himaye nêkerdeney himaye etmemek
himê rêzkerdenda qısan söz dizimlerinin temelleri
himê rıstan cümlelerin temeli
himi temeller
himmet (Ar) 1-çalışma, emek, gayret, 2-lütuf
himı temele konulan büyük taş, kagir
himın temeli, zeminli
hindi (Ar) bir kümes hayvanı, elelok
hindi 1-hint dili, 2-hint soyundan, halkından olan kimse
hindki hint dili
hindolog (Fr) hindoloji bilgini
hindoloji (Fr) hint dil bilimi
hindüizm (Fr) hindistanda bulunan bir din
hini (ini) çeşme, pınar
hinı (ini) çeşme, pınar
hipodrüm (Fr) at yarışları yapılan alan, koşu alanı
hippi (İng) derbederce yaşiyan gençler topluluğu
hir killi ve sert zemin veya toprak
hira (hera) geniş, bol
hira kerdenı-kerdış genişletmek
hira kı genişlet
hira 1-kişnedi, 2-zırladı, 3-geniş
hiraye geniş, genişlik
hirayenı-hirayış kişnemek, atın kişniyerek çıkardığı ses, kişneyiş
hirayey ser genişlemesine
hirayey genişlik, bolluk
hirayeyê kişniyordu
hirayo 1-geniştir, 2-kişnemişti
hirê (3) üç
hirê babeti tüy estê üç türlü tut vardır
hirê bı hirê üçer üçer
hirê cemi üç öğün yemek vs
hirê fıni üç defa
hirê gam üç adım
hirê gami eştenı-eştış üç adım atlamak
hirê gami üç adım
hirê heme üçü birden
hirê hemını üçünü
hirê hirê üç üç, üçer üçer
hirê lıngı üç adım, üç adım oyunu
hirê qatikı üçe katla
hirê qatın üç katlı
hirê ra zew üçte bir
hirê seyna üçyüz daha
hirê u nim üçbuçuk
hire çeyregi üç çeyrek
hire let 1-üçüz, 2-üç parça
hirêşeme (sali) salı günü
hirêhezari (3000) üçbin
hirêlıng sehpa
hirêqat üç kat
hirês (13) Desühirê onüç
hirêsey (300) üçyüz
hirêsi dama şeklinde oynanan üç taş oyunu
hirêyın üçüncü
hirgüşi dirgen
hirhir huwenê kahkahayla güliyorlar
hirhir kişneme
hirhirı kahkahalı gülme, fıkırdamak
hirini 1-kişneme sesi, 2-kahkaha sesi
hiro biro karşılıklı bir şeye binerken birbirine söylerler (hiro
git, biro gel anlamında kulanılır)
hirr killi tabaka
hirrı hirrı kerdenı-kerdış 1-kişnemek, 2-kahkaha atmak
hirrı hirrı 1-kişneme, 2-mec: kız veya kadınlarda kahkaha atma
hirrı kil
hirı dı üçte
hirı hirı 1-at kişnemsi, 2-kahkahalı gülme, 3-üçer üçer
hirı ra üçten
hirına üç daha
hirını ra jew 3/1 üçte bir
hirını ra nim kemi üçten yarım eksik
hirını üçüncüsü
hirıs (30) otuz
hirıs ra panc 30/5 otuzda beş
hirıs roj mengêno otuz gün bir aydır
hirıs otuz
hirısan otuzları
hirısê otuz, otuzluk, otuza yakın
hirıshezar (30 000) otuzbin
hirısın-hirısını otuzlu, otuzuncu
hirıyan üçleri
his (Ar) duygu, sezgi, sezme
his bıkera his edeyim
his bıyayenı-bıyayış his edilmek
his kerdenı-kerdış his etmek
hisan ra duygulardan, sezgilerden
hisan duyguları
hisana duygularla
hisandê xo dı duygularında
hisanê xo duygularını
hisar (Ar) korunmak için taştan yapılmış yüksek duvarlı ve kuleli yapı
hisbiyayenı-biyayış his edilmek
hisdar duygusal
hisdara duygusaldır
hisdarey duygulu olma durumu, duygusal, duygusallık
hisdareya duygusallıkla
hisdarinı duygusallık
hisdaro duyguludur (eril)
hisê cı duyguları
hise dayenı-dayış pay vermek
hise dayoğ pay veren
hise gırotenı-gırotış pay almak
hise gırotoğ pay alan
hise kerdenı-kerdış paylamak, hiselemek
hise kerdoğ paylayan
hise pay
hisedar (Ar+Far) hissesi olan, paydaş
hisedara hisedardır (dişil)
hisedarbı hisedardı
hisedarê hisedardırlar
hisedarey hisedar olma durumu
hisedarinı hisedarlık
hisedaro hisedardır (eril)
hisey xo gırotenı-gırotış payını almak
hiseyın paylı, ortaklı, hiseli
hisi hereket kerdenı-kerdış hisi hareket etmek
hisi duygular, duygusal, duygusallık
hiskara duyguludur, duygusaldır (dişil)
hisker duygusal olan kimse, hisli
hiskerdenandê xo dı duygularında
hiskerdenı-kerdış his etmek
hiskerdoğ his eden, farkına varan
hiskik hıçkırık, göz yaşı, ağlamak, iç çekmek
hiskık hıçkırık
hisse (Ar) pay, hise
hissedar varis, bir malda payı olan
hissedarey hissedarlık
hissedarinı paydaşlık, hissedarlık
hisseyın hisseli
hissi (Ar) duygusal
hissiselim (Ar) sağ duyu
hissın duygulu, duygusu olan, içli
hisın duygulu, duygusu olan, içli
hit hit 1-pis pis gülme, 2-kahkahalı gülme
hit kerdenı-kerdış yaş etmek, ıslatmak
hit yaş, ıslak
hitab (Ar) sözü biri vey birilerine yöneltme, seslenme
hitab kenê hitap ediyorlar
hitab kerdenı-kerdış hitap etmek, seslenmek
hitabê cı hitabı
hitabe (Ar) söylev, hitap, hitap etme metni
hitaben (Ar) hitap yoluyle
hitabkerdenandê xo dı hitap etmelerinde
hitit (Fr) İöıı ve vııı yüzyıllar arasında Anadoluda göçlü bir imparatorluk kuran bir ulus, Etiler
hittık yönü tiftikli olan keçi
hitık-hitıkı tiftik keçisine derler
hiva kerdenı-kerdış bağışta bulunmak, bağışlamak, hiba etmek
hiva bağış, bağışlama
hive biyayenı-biyayış bağışlanmış olmak
hive kerdenı-kerdış bağışlamak
hive 1-bağış, 2-beklemek
hivey mı bımanı beni bekle
hivey to menda seni bekledim
hiya yaştır, ıslaktır (dişil)
hiyey yaş olma durumu, yaşlık, ıslaklık
hiyo yaştır, ıslaktır (eril)
hiz 1-ahlaksız davranış, 2-küp, yağ küpü
hiza Ar) doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu, sıra, boy sırası
hiza kerdenı-kerdış hizaya sokmak
hiza kewtenı-kewtış hizaya girmek
hizayê dı bir hizada
hize biyayenı-biyayış sıralanmak, hizaya girmek
hize kerdenı-kerdış sıralamak, dizmek
hize sıra, dizi, hiza
hizeyêdı aynı hizada, bir sırada
hizip (Ar) ikilik yaratmak, nifak aralarına sokmak
hizipey hizipçilik
hizmet (Ar) hizmet
hizmetci hizmetçi
hizmetcinı hizmetçilik
hizmetcılıxey hizmetçilik
hizmetkar (Ar+Far) erkek hizmetçi
hizmetkara hizmetçidir (dişil)
hizmetkarey hizmetkarlık
hizmetkarinı hizmetçilik
hizmetkaro hizmetçidir (eril)
hizı hiz (yağ, kavurma, pekmez vb şeyler konulan küp)
ho bürı de al ye
ho bı ho kendileri, kendi kendine
ho bıgi de al
ho bıremı de al kaç
ho dayenı-dayış 1-ur vb şeylerin yeniden çıkması, 2-yeniden filizlenme, boy atma
ho şori de al git
ho ho sığırları sürmek için denilir
ho kı davarları sür
ho tepşı al tut
ho to rê al sana
ho vira mekı unutma
ho vira mekı unutma
ho 1-"al, evet, de, buyurma vb" sözcükler anlamında kullanılır, 2-"git" anlamında sığırları, davarları sürme, yolla düşürmek, gitmesini sağlamak için sarfedilen sözcük, 3-kendi, kendisi, kendisiyle ilgili, alakalı, 4-öküzü çifte koşarken, sürerken "sür, git, devam et" anlamında sarfedilen bir sözcük
hobi (İng) düşkü, düşündeki
hoca 1-müslümanlükta din görevlisi, imam, 2-öğretmen
hocalıxey hocalık
hocay hocalar, öğretmenler
hocaya öğretmendir (dişil)
hocayinı kerdenı-kerdış 1-öğretmenlik yapmak, 2-imamlık yapmak
hocayinı 1-öğretmenlik, 2-imamlık
hocayo öğretmendir (eril)
hodı nêvineno kendinde bulamiyor, kendine güvenmiyor
hodı vineno kendinde buluyor, kendine güveniyor
hodı kendinde
hoş (çuşş) zırlayan eşek veya birine karşı harcanan kaba durdurma sözü
hoş (Far) beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren
hoşawa mışmışan kaysı hoşafı
hoşawa xewxan şeftali hoşafı
hoşawi vıraştenı-vıraştış hoşaf yapmak
hoşawı-hoşawi hoşaf, şeker şurubunda kaynatılmış meyve ve suyu
hoşbeş kerdenı-kerdış hoşbeş etmek
hoşbeş hatır sormak amaciyle sarfedilen ilk sözcükler
hoşnüt (Far) bir şey veya kimseden memnun olan, yakınması olmayan
hoşnüt bıyayenı-bıyayış hoşnut olmak
hoşnüta hoşnuttur (dişil)
hoşnütey hoşnutluk
hoşnütinı hoşnutluk, hoşnut olma durumu
hoşnüto hoşnuttur (eril)
hoşsohbet (Far) güzel ve tatlı konuşan kimse
hoşt köpeğe seslenme, köpekleri durdurmak veya ürkütüp kaçırmak için sarfedilen sözcük
hogeç iki yıllık erkek koyun
hogır 1-arkadaş, yoldaş, 2-alışkın
hogırey 1-arkadaşlık, 2-alışkanlık
hoho büyük baş hayvanları kovarken söylenir
hohodı nêdi kendisinde bulamadı
hohodı kendinde, kendisinde
hok bıyayenı-bıyayış düğüm olmak
hok kerdenı-kerdış düğümlemek
hok-hokı 1-düğüm, 1-dünemeç
hokey (İng) ucu kıvrık sopalarla buz üzerinde oynanan bir top oyunu
hokmat (hukmat) hükümet
hokmat ronayenı-ronayış hükümeti kurmak
hokı (gıre) 1-ilmik, düğüm, bağlam, ipin ucunu ilmiklemek, döğümlemek (en çok dikişlerde olur), 2-dönemeç
hokı bıyayenı-bıyayış döğümlenmiş olan
hokı kerd ilmikledi, döğümledı
hokı kerdenı-kerdış ilmiklemek, döğümlemek
hokın 1-düğümlü, 2-dünemeçli
hokıno 1-döğümlüdür, ilmiklidir, 2-dönemeçlidir
hokını rahat açılabilen ilmik şeklindeki düğüm
hol (İng) sofa
hol biya xo ser fırladım üstüme
hol bı tı amey iyi oldu sen geldin
hol bı xoser birden fırladı, kalktı
hol bı 1-iyiydi, 2-sıçradı, hopladı
hol bıyayenı-bıyayış 1-sıçramak, 2-birden fırlamak, kalkmak
hol kerdê hoplatiyordu
hol kerdenı-kerdış hoplatmak
hol mebı hoplama
hol nêbı 1-iyi değildi, 2-hoplamadı, sıçramadı
hol 1-gülge yapmak için yapılan yer, 2-harman, 3-iyi, güzel, elverişli, değerli, uygun vs, 4-sıçrama, hoplama, fırlama
holba sıçrasam, sıçrayayım?, zıplasam, zıplayayım?
holbiya sıçradım, fırladım, hopladım (üstüme)
holbı 1-fırladı, sıçradı, hopladı, 2-iyiydi
holding (İng) birçok ortaktan oluşan sermaye yatırım ortaklığı, ana ortaklık
holdingê sabancıyan sabancılar holdingi
hole gizli, sakin yer
holin (hewlin) iyilik
holinı kerdenı-kerdış iyilik etmek
holinı 1-iyilik, 2-kuş vb hayvanların yuvası
hollık kamış, ağaç daları, çalı ve çırpıdan yapılan gülgelik
hollıke (kozık) avcıların içinde av bekledikleri gizleme yeri, taşlı kulube
holo iyidir, güzeldir, uygundur
holta (volta) bir aşağı bir yukarı gidip gelme, gezinme
holta balık avlamada kullanılan ucu çankallı iğne
holıgı yaylada yapılan barınak (eve benzer)
holık çalı çırpıdan yapılan gülgelik
holıkı vıraştenı-vıraştış çalı çırpıdan gülgelik yapmak
holıkı çalı çırpıdan yapılan gülgelik
homa kesi erdo nêverdo Allah kimseyi yerde bırakmaz
homa to ra razi bo Allah senden razı olsun
homa'y Tanrı, tanrılar
homa'ya Tanrıdır (dişil)
homa'yo Tanrıdır (eril)
homa Tanrı, Rab, allah
homardenı-homardış (amorden-amordış) saymak
Homay sinenê Allahını seversen
homay ser Tanrı adına, tanrı üzerine
Homet ümet, halk, kavim
hometa ma ümetimiz, halkımız
homoseksuel (Fr) eş cinsel
homoseksuelley homoseksüellik, eşcinsellik
hon 1-uyku, uyuma, rüya, 2-al buyur
hon diyayenı-diyayış rüya görmek
hon kerdenı-kerdış uykuya dalmak, uyumak
hon to rê al sana
hona kerdenı-kerdış uyutmak
hona mı ra bana baktı
hona nêbeno böyle olmaz
hona nêbiyo halen olmamış
hona nêşiyo 1-halen gitmemiş, 2-uyumamış
hona niyameyo daha gelmemiş, halen gelmemiş
hona to ra sana baktı
hona weşo 1-daha sağdır, 2-böyle iyimidir?
hona 1-henüz, daha, halen, 2-böyle, 3-baktı
honaz ot biçicisi
honca mı to rê va o kadar san söyledım
honca nêbeno o kadar olmaz
honca 1-o kadar, 2-yonca
honçıke yer sofrası için kurulan ağaçtan yapılmış yuvarlak masa vb
hond (hend) bu kadar, o kadar, böyle, kadar
hond bı (hend bı) o kadardı?
hond gırd mekı o kadar büyütme
hond kemi o kadar az?
hond mı va o kadar söyledim
hond vêşi o kadar çok?
hond weşo o kadar iyidir
honda (henda) bu kadar, o kadara
honda roşeno o kadarına satiyor
hondayê (hendayê) bu kadar
hondayê bol bu kadar çok
hondayê nêbeno bu kadar olmaz
hondayê 1-o kadar, 2-bu kadar
hondê (hendê) kadar, o kadar
hondê xo kendin kadar
honde bu kadar, o kadar
hondna (hendna) bir o kadar daha
hondna daha bıgi bir o kadar daha al
hondo (hendo) o kadar, o kadardır?
hondo o kadardır
hondı (hendı) 1-o kadar?, 2-uykuda
hondı mend 1-o kadar kaldı?, 2-uykuda kaldı
hondık (tenekê) azıcık, şu kadarcık
hondına (hendına) bir o kadar daha, bir misli daha
honi bıgi al tut, de al
honi ney bıgi u şori al bunu ve git
honi to rê berı al sana götür
honi wa to rê bo al senin olsun
honi al, al sana
honrawa müzik
honık (hınık) serin, serinlik
honık bıyayenı-bıyayış serin olmak, serinleşmek, soğumak
honık kerdenı-kerdış serinletmek
honık kı serinleştir, soğut
honık mekı serinleştirme, soğutma
honık u şenık serin ve hafif
honık serin, honıktır
daha serin, honıktırın daha daha serin
honıka serindir
honıkci 1-soğutucu, 2-soğuk içecekler satan kimse
honıkê bıdı mı serin bir içecek ver bana
honıke (honıkoğ) buzdolabı
honıke yayla, serinleme yeri
honıkêri daha serin
honıkey serinlik, serin olma durumu
honıki serin içecek, içecekler
honıko (hınıko) serindir
honıkı serin, serindir
honıkın serin, serinlik, serince, serin olma durumu
hop hop kerdenı-kerdış hop hop yapmak, etmek
hop hop 1-dur anlamında seslenış, 2-zıplamak, hoplamak
hop 1-dur, dur anlamında bir sözcük, 2-atla, zıpla,hopla, 3-sıra benim anlamında veya beni bekle, 4-bir sesleniş, seslenme sözcüğü, 6-uyarma amacıylada kullanılır
hopala, se vano şuna bak ne söylüyor?
hopala şuna bak anlamında kullanılır
hoperlo-hoperlor (Fr) operlör
hoperlur (Fr) elektrik dalgalarını ses dalgalarına çevirip yükselten aygıt
hoperlura veynda hoparlör ile çağırdı
hoperlurın hoparlörlü
hophopda xo ra nêbeno hophopundan olmiyor
hopo 1-burnu havada olan, yukardan insanlara bakan kimseye derler, 2-oturup kalkmasında cidi olmayan, kız kılıklı, hareketli kimse
hoppela hoppala
hoqebaz sihirbak, okabaz
hoqebazey sihirbazlık
hoqebazinı sihirbazlık, okabazlık
hoqqa okka
hoqqabaz (Ar) 1-sihirbaz, 2-yalan dolanla iş gören kimse
hoqqabazey hokkabazlık
hoqqabazinı hokabazlık, sihirbazlık
hoqqe kerdenı-kerdış okkalamak
hoqqe okka
hoqqebaza hokkabazdır (dişil)
hoqqebazo hokkabazdır (eril)
hoqqena bir okka daha
hoqqeyê bir okka
hor gureno gök görliyor
hor vinayenı-vinayış hor görmek, küçümsemek
hor 1-gök, bulut, 2-değersiz, önemsiz görmek, küçümsemek
hora (Yün) el ele tutuşarak oynanan bir oyun
hora ez do biyameyê zaten ben gelecektim
hora nêbeno zaten olmaz
hora nêdano giymiyor
hora niyame zaten gelmedi
hora 1-zaten, 2-kendinden, kendiliğinden
horadayenı-horadayış giymek
horadı giy
hordi (werdi) ufak, küçük
hordi bıyayenı-bıyayış ufalmak, ufaltılmak, küçülmek
hordi kerdenı-kerdış ufalamak
hordi kı ufala, doğra
horê berı kendine götür
horê gırot kendine aldı
horê kendime, kendine
hori 1-huri, cenneteki güzel kız ve kadınlar, 2-derin
hori kendenı-kendış derin kazmak, derinleştirmek
horina bir huri daha
horiya 1-huridir, 2-derindir (dişil)
horiyê bir huri
horiyey 1-derinlik, 2-hurilik
horiyo derindir
hormon (Fr) iç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen insülin gibi uyarıcı maddelerin genel adı
hors 1-çam, 2-örs
horsêr çam ağacı
horsın örslü
hortım (Ar) hortum
hortımê awı su hortumu
hortımê fili fil hortumu
hortımê talazokı çöl fırtınasında doğam hortum
hortımın hortumlu
hosta biyayenı-biyayış usta olmak
hosta usta
hostana bir usta daha
hostay dêsi duvar ustası
hostayê bir usta
hostayina ustalıkla
hostayinı kerdenı-kerdış ustalık yapmak
hostayinı ustalık
hostes hostes, uçaklarda çalışan bayan yardımcı
hostescılıxey hosteslik
hostesey hosteslik
hostesinı hostescilik
hostesı (İng) taşıtlarda yolcuları ağarlayan kadın görevli
hot (7) yedi (7)
hot bı hot yedi yedi
hot hot yedi yedi, yedişer yedişer
hot sere 1-yedi yaşında, 2-yedi başlı
hotay yetmiş
hotayna bir yetmiş daha
hote hafta
hotel otel
hotgan yedi canlı
hotna yedi daha
hoto soytarı, işsiz, başıboş, geveze, deli dolu vb
hotobozı otobüs
hotın yedinci
hov başı boş, yabani
hovira ardenı-ardış hatırlatmak, aklına getirmek
hovira kerdenı-kerdış unutmak
hovira nêkerdenı-nêkerdış unutmamak
hovira unutma, aklına getirme
hovın vahşi, yabani
hovinı vahşilik, yabanilik
how yaban, yabani
howa 1-vahşidir, yabanidir (dişil), 2-güldü (eril)
howardalıxey hovardalık
howardayinı hovardalık
howarde 1-çapkın, 2-zevki için para harcamaktan kaçınmayan kimse
howayê 1-gülüyordu (eril), 2-gülüyorlardı
howatenı-howatış gülmek
howê güldü (dişil)
howla iyidir (dişil)
howlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak
howlinı iyilik
howlo iyidir (eril)
howo yabanidir (eril)
hoye biçilen ot sırası
hozan 1-şair, 2-ses sanatkarı, sanatçı, ozan
hozana ozandır (dişil)
hozaninı şairlik, ozanlık, ses sanatçılığı
hozano şairdir, ozandır (eril)
hristiyan (Yün) İsa peygamberin dininden olan
hristiyaney hristiyanlık
hristiyancılıxey hristiyancılık
hristiyan kerdenı hristiyanlaştırmak
hristiyan bıyayenı-bıyayış hristiyan olmak
hristiyana hristiyandır (dişil)
hristiyano hristiyandır (eril)
hü dervişlerin selamı, seslenişi
hübübat (Ar) tahıl
hücık 1-küçük yağ tuluğu, 2-pamuk tarlalarında yeşeren bir ot, bitki
hüd obur, çok yiyen, daima gözü aç olan
hüda (Far) tanrı, rab, allah
hüda aç gözlüdür, oburdur (dişil)
hüdinı obur olma durumu, aç gözlülük
hüdo aç gözlüdür, oburdur (eril)
hüdüd (Ar) 1-sınır, yol bitimi, 2-uç, son
hüdüdın hudutlu, sınırlanmış
hüdı berd kendisinde, beraberinde götürdü
hüdı berdenı-berdış beraberinde götürmek, kendisiyle götürmek
hüdı mebı beraberinde götürme
hüdı nêdi kendisinde bulamadı
hüdı kendisinde, beraberinde
hüfhüfık 1-deli dolu, 2-gözü doymaz
hüfhüfık bıyayenı-bıyayış 1-deli dolu olmak, 2-gözü doymamak
hüşk bıyayenı-bıyayış kurumak
hüşk kerde kurutulmuş olan
hüşk kerdene-kerdenış kurutmak
hüşk kuru, sert
hüşka kurudur, sertir (dişil)
hüşkayi 1-don, 2-ayaz, kuru yoğuk, 3-kuraklık
hüşkinı sertlik, sert olma durumu
hüşko kurudur, sertir (eril)
hühü bir sesleniş şekli, hitabı
hüi kürek
hülasa (Ar) özet, fezleke
Hüma Tanrı, Rab, İllah vb
hümar kaykerdenı-kaykerdış kumar oynamak
hümar 1-sayı, 2-kumar
hümardenı-hümardış saymak
hümay ma bizim tanrımız
hümma (Ar) ateşli bir hastalık, sıtma
hümma kewtenı-kewtış sıtmaya, hummaya yakalanmak
hümma tepıştenı-tepıştış sıtma tutmak, sıtmaya yakalanmak
hümmayın hummalı, sıtmalı
hümüs (Lat) bitkilerin çürümesiyle oluşan kutu renkte organik toprak
hün (Far) kan
hünêrkar bıyayenı-bıyayış sanatçı olmak
hünêrkar sanatçı
hünêrkara sanatçıdır (dişil)
hünêrkarinı kerdenı-kerdış sanatçılık yapmak
hünêrkarinı sanatçılık
hünêrkaro sanatçıdır (eril)
hünhar (Far) kan dökücü
hünhar bıyayenı-bıyayış zalim olmak, kan dökmek
hünhara kan dökücüdür, zalimdir (dişil)
hünharey kan dökücü olma durumu
hünhari kan dökücüler
hünharinı kerdenı-kerdış zalimlik yapmak, kan dökmek
hünharinı kan dökücülük, zalimlik
hünharo kan dökücüdür, zalimdir (eril)
hüni (Yün) bir sıvıyı ağzı dar bir kaba aktarmak için kullanılan koni biçimindeki araç
hünın kanlı
hüqüq (Ar) hukuk
hüqüqci hukukçu
hüqüqcinı hukukculuk
hüqüqciya hukukçudur (dişil)
hüqüqcüyo hukukçudur (eril)
hüqüqcılıxey hukukçuluk
hüqüqi (Ar) hukuk ile ilgili, tüzel
hüqüqinı hukukçuluk
hürafe (Ar) dine sonradan girmiş boş inanç
hürak keser
hürayê kaşıniyordu
hürayenı-hürayış kaşıntı, kaşınmak
hürayê kaşıniyordu
hüraynayenı-hüraynayış kaşımak
hürayna kaşıdı
hürda işe yarayamiyacak derecede bozulup sakatlanmış, zarar görmüş
hürdaci hurdacı
hürdacinı hurdacılık
hürdacılıxey hurdacılık
hürdahaş (Far) onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
hürdahaş bıyayenı-bıyayış paramparça olmak
hürdahaş kerdenı-kerdış paramparça etmek
hürdawan hurdaci
hürdayinı kerdenı-kerdış hurdacılık yapmak
hürdayinı hurdacılık
hürdi biyayenı-biyayış ufalanmak, parçalanmak
hürdi hürdi kewt ray ufak ufak yola düştü
hürdi hürdi ufak ufak
hürdi kerdenı-kerdış ufaltmak, parçalamak
hürdi kerdoğ parçalayan
hürdi kı parçala
hürdi mekı parçalama, ufaltma
hürdi nêkerdenı-nêkerdış parçalamamak, ufaltmamak
hürdi ufak, küçük parça, ufacık
hürdına şi her ikisi gitti
hürdına ikisi, her ikisi
hürdınan berı her ikisini götür
hürdınan biya her ikisini getir
hürdınan piya her ikisini birlikte, her ikisi birlikte
hürdınan her ikisini
hürêna bı kaşımıştı
hürêna kaşıdı, kaşıniyor (dişil)
hürênaye kaşınmış olan
hürênayenı-hürênayış kaşımak
hürênayoğ kaşiyan
hürênda xo dı yerinde, yerine
hürêndi yerinde
hürênena kaşiyor (dişil)
hürêneno kaşiyor (eril)
hürêno kaşıniyor (eril)
hürhürık pêresnayenı-resnayış ufak tefek şeyler yetiştirmek, toplamak
hürhürık öteberi, ufak tefek şeyler
hüri (Ar) cennette yaşadığına inanılan kızlara verilen ad, ceneteki güzel kız yada kadınlara huri derler
hüri bıyayenı-bıyayış huri olmak, çok güzel olmak
hürina kaşıdı
hürinayê kaşiyordu
hürinayenı-hürinayış kaşımak
hüriya 1-huridir, 2-kaşındı
hüriyayê kaşıniyordu
hüriyayenı-hüriyayış kaşınmak
hüriyê ceneti cennet hurileri
hüriyinı hurilik
hürma (Far) hurma ağacının yemişi
hürmalıx hurma bahçesi veya hurma ağacı çok olan yer
hürmayêr hurma ağacı
hürmet bıyayenı-bıyayış saygı gösterilme, saygı gösterilmiş olma
hürmet diyayenı-diyayış saygı görmek
hürmet kerdenı-kerdış saygı göstermek
hürmet kerdoğ saygı gösteren
hürmet saygı
hürmetkar saygı gösteren
hürmetı qısür nêkerdenı-nêkerdış saygıda kusur etmemek
hürmey hurmalar
hürna şi her ikisi gitti
hürna her ikisi
hürnan berı her ikisini götür
hürnan biya her ikisini getir
hürnan piya her ikisini birlikte
hürnayan her ikisini
hürnayê kaşiyordu
hürnaye kaşınmış olan
hürnayenı-hürnayış kaşımak
hürnena kaşiyor (dişil)
hürneno kaşiyor (eril)
hürünı yeri
hürünıdı ronışt yerinde oturdu
hürınayê kaşiyordu
hürındi kaşıntı
hürınena kaşiyor (dişil)
hürıneno kaşiyor (eril)
hürıyayê kaşıniyordu
hürıyaye kaşınmış olan
hürıyayenı-hürıyayış kaşınmak, kaşıntı
hüsk bıyayenı-bıyayış kurumak
hüsk kerde kurutulmuş olan
hüsk kerdenı-kerdış kurutmak
hüsk 1-kuru, 2-sert, 3-susuz
hüska kurudur, sertir (dişil)
hüskinı sertlik, sert olma durumu
hüsko kurudur, sertir (eril)
hüsüs (Ar) özellik, mahsus
hüsüsi (Ar) özel, özel olarak, özel biçimde
hüsüsi şiya özel olarak gittim
hüsüsiyet (Ar) özellik
hüt bıyayenı-bıyayış 1-nemlenmek, 2-vahşileşmek, 3-aç kurt gibi olmak
hüt hewadayenı-hewadayış nem kapmak
hüt 1-nem, 2-vahşi, 3-aç kurt gibi her şeyi yiyen, 4-çok yiyen
hüta 1-aç kurt gibidir, 2-vahşidir, 3-nemlidir (dişil)
hütbe (Ar) cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve öğüt
hütbe dayenı-dayış hutbe vermek
hütinı 1-aç olma durumu, 2-vahşilik
hüto 1-aç kurt gibidir, 2-vahşidir, 3-nemlidir (eril)
hütı balina
hütık 1-bulduğunu atıştıran, aç gözlü kimse, 2-ufak tefek şey, bit, pire gibi şeyler
hütın 1-aç gözlü, 2-nemli
hüü kerdenı-kerdış yuh çekmek, yuhalamak
hüü 1-kurt vbhayvanları kaçırtmak sözcüğü, 2-yuh çekmek
hüüü 1-dervişlerin selamı, tanriya seslenış, 2-kurt vbhayvanların havlanışı, zurlaması
Hüüühü-züü kurtun bağırışı, aç olduğu zaman çıkardığı ses
hüw hüw kurt vb hayvanların havlama sesi
hüwa güldü
hüwate gülme
hüwatenı-hüwatış gülmek
hüwatero dayenı-dayış güldürmek
hüwayê gülüyordu
hüwayenı-hüwayış gülmek
hüwe kürek
hüwena gülüyor (dişil)
hüweno gülüyor (eril)
hüwiya güldü
hüwiyayenı-hüwiyayış gülmek
hüwyayenı-huwyayış gülmek
hüy bıyayenı-bıyayış alışkanlık haline gelmek
hüy gırotenı-gırotış ahlak edinmek, huy edinmek
hüy kerdenı-kerdış ahlak edinmek, huy edinmek
hüy 1-ahlak, 2-alışkanlık, insanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat, iç güdü durumunu almış alışkanlık
hüya güldü
hüyatenı-hüyatış gülme, gülmek
hüyatero dayenı-dayış güldürmek
hüyatoğ gülen
hüyayê gülüyordu
hüyayenı-hüyayış gülme, gülmek
hüyayoğ gülen
hüyê cı ahlakı
hüyena gülüyor (dişil)
hüyenê gülüyorlar
hüyeno gülüyor (eril)
hüyo rınd iyi ahlak, iyi alışkanlık
hüyo xırab kötü alışkanlık
hüyın huylu
hüzür (Ar) gönül rahatlığı, rahatlık, baş dinçliği vs
hüzür dı 1-katında, 2-huzurunda
hüzür remnayenı-remnayış huzurunu kaçırmak
hüzür tede nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak
hüzür tey nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak
hüzürdê şaridı va milletin huzurunda söyledi
hüzürdê padişaydıro padişahın huzurundadır
hüzürê cı cadıro huzuru yerindedir
hüzürê cı çıniyo huzuru yoktur, huzursuzdur
hüzürê cı remayenı-remayış huzuru kaçmak
hüzürê Ellay dı Allah katında
hucra dı hücrede
hucra kerdenı-kerdış hücreye koymak
hucra ra hücreden
hucra hücre
hucran dı gırweyênê hücrelerde çalışiyorlar
hucre (Ar) hücre
hucre dı hücrede
hucre kerdenı-kerdış hücreye koymak
hucre ra hücreden
hucrey tamaran heme merdê damaralın hücreleri hep ölmüş
hucreyêda werdi dı cezay xo ant küçük bir hücrede cezasını çekti
hucreyın hücreli
hucüm (Ar) saldırı, saldırma, saldırış, ataka geçme vs
hucüm berd ser üzerine saldırdı, hücum etti
hucüm kerdenı-kerdış hücum etmek, saldıriya geçmek
hucümbot (Ar+İng) bir tür savaş gemisi
hucım ard ser üstüne hucum etti, saldırdı
hucım kerdenı-kerdış hucum etmek
hucım hucum
hudüd hudut, sınır
huşk bıyayenı-bıyayış kurumak
huşk kerde kurutulmuş olan
huşk kerdene-kerdenış kurutmak
huşk kerdenı-kerdış kurutmak
huşk 1-kuru, 2-sert, 3-susuz
huşka kurudur, sertir (dişil)
huşkinı sertlik, sert olma durumu
huşko kurudur, sertir (eril)
hukman hükümleri
hukmat (hokmat) hükümet
hukmêna her hangi bir kuvvetle
hukmet (Ar) hükümet
hukmo hükümdür, yargıdır
hukum (Ar) hüküm, yargı
hukum kerdenı-kerdış hükmetmek
hukum ra rona war tahtan aşağı indirdı, idareyi ellinden aldı
hukum werdenı-werdış hüküm yemek, hüküm giymek
hukum yargı
hukumdar (Ar+Far) padişah, kral, hakan gibi taht sahibi olan kimseler
hukumdar yargı elinde olan, hükmeden
hukumdarey hükümdarlık
hukumdarinı hükümdarlık
hukumdarlıxey hükümdarlık
hukumkerdoğ hükmeden kimse, diktatör
hukumli hükümlü
hukumran (Ar) egemen, egemen olan, hükmeden, hakim olan
hukumraney egemenlik, hakimiyet
hukım hüküm, yargı
hukımdar hükümdar
hukımdarinı hükümdarlık
hukımli 1-hükmeden, egemen olan, 2-kuvvetli, güçlü
hulhuli 1-içi ve dışı aynı olmayan, içi bozuk, şüpheli, her şeyde mana arayan, 2-kuşkulu, telaşlı
huli (kerga mısri) hindi
huli içi bozuk, şüpheli, şüphe eden
hulli hindi
hullık (qullık) 1-yuvarlak koni şeklinde olan, 2-ahırlarda aydınlatma bacası
hullık çöplük
hulo bıyayenı-bıyayış hoplamak, havaya sıçramak, zıplamak
hulo kerdenı-kerdış hoplatmak, havaya sıçratmak, zıplatmak
hulo hoplama, sıçrama
hulq nefes, sabır, tahammül
hulıknayenı-hulıknayış süslemek, düzene sokmak
hulıknenê süslerler
humanist (Fr) insancıl
humanizmey hümanist olma durumu
humanizım (Fr) insancıllık, insanları sevme ülküsü
huner 1-beceri isteyen ustalık, beceri, beceriklilik, güç, hüner, marifet, 2-rol, rol yapma, oyun yapma, naza verme
hunerbaz hünerleri olan kimse
hunerê cı boliyê hünerleri çoktur
hunerey becerilik, hünerlik
hunerkar 1-sanatçı, 2-becerikli
hunerkar hüner sahibi, sanatkar, işi gücü hüner olan, hünerli
hunermend (Kur) sanatçı
hunermendey sanatçılık, hünerlik yapma durumu
hunerın hünerli
hunkar (Far) Osmanlılarda yalnız padişahlar için kullanılan bir unvan
huqüq hukuk
huqüqci hukukçu
huqüqcinı hukukculuk
huqüqciya hukukçudur (dişil)
huqüqcüyo hukukçudur (eril)
huqüqcılıxey hukukçuluk
huqüqi hukuk ile ilgili, tüzel, yasal yönden
huqüqinı hukukçuluk
hur (Ar) özgür
hur bıyayeney özgür olma durumu
hur bıyayenı-bıyayış özgür olmak
hura özgürdür (dişil)
hurdi (werdi) ufak, küçük, küçük parça, ufacık
hurdi biyayenı-biyayış ufalanmak, parçalanmak
hurdi hurdi (werdi werdi ufak ufak, küçük küçük, parça parça
hurdi hurdi kewt ray ufak ufak yola düştü
hurdi kerdenı-kerdış parçalamak, ufalamak, doğramak
hurdi kerdoğ parçalayan
hurdi kı parçala
hurdi mekı parçalama, ufaltma
hurdi nêkerdenı-nêkerdış parçalamamak, ufaltmamak
hurdna her ikisi
hurdına şi her ikisi gitti
hurdına ikisi, her ikisi
hurdınan berı her ikisini götür
hurdınan biya her ikisini getir
hurdınan piya her ikisini birlikte, her ikisi birlikte
hurdınan her ikisini
hurdını (wırdını) ikisini
hurêna kaşıdı, kaşıniyor (dişil)
hurêna kaşıniyor (dişil)
hurênayenı-hürênayış kaşımak
hurênayoğ kaşiyan
hurêno kaşıniyor (eril)
hurey özgür olma durumu, özgürlük
hurhürık öteberi, ufak tefek şeyler
hurinayenı-hurinayış kaşımak
huriyayenı-huriyayış kaşımak
hurmet (Ar) saygı
hurmet bıyayenı-bıyayış saygı gösterilme, saygı gösterilmiş olma
hurmet diyayenı-diyayış saygı görmek
hurmet kerdenı-kerdış saygı göstermek, hürmet etmek
hurmet kerdoğ hürmet eden kimse
hurmetey hürmet etme durumu, saygı, saygı gösterme, hürmet etme
hurmetkar hürmet eden, saygılı olan, saygı gösteren
hurmetkarey saygı gösterme durumu, saygınlık
hurmetkerdoğ hürmetkar, hürmet eden
hurmetı qısür nêkerdenı-nêkerdış saygıda kusur etmemek
hurmetın hürmetli, saygılı
hurna (wırna) ikisi, her ikisi
hurna şi her ikisi gitti
hurnan berı her ikisini götür
hurnan biya her ikisini getir
hurnan piya her ikisini birlikte
hurnayan her ikisini
hurnayenı-hurnayış kaşımak
huro özgürdür (eril)
hurr bıyayenı-bıyayış özgür olmak
hurr bağımsız, özgür, kimsenin buyruğu altında olmayan
hurra (İng) yaşa, çok yaşa
hurra özgürdür (dişil)
hurrey özgürlük, özgür olma durumu
hurriyet (Ar) özgürlük
hurriyet özgürlük, hürriyet
hurriyetê ma çıniyo özgürlüğümüz yoktur
hurriyetê ma ma dest ra gıroto hürriyetimizi elimizden almışlar
hurro özgürdür (eril)
hurünı yeri
hurındi kaşıntı
hurıyayê kaşıniyordu
hurıyayenı-hurıyayış kaşınmak, kaşıntı
huseyn bir erkek ismi
husnuniyet (Ar) temiz yüreklilik, iyi dilek, iyi niyet
husran (Ar) beklenilen şeyin elde edilmemesi yüzünden duyulan acı, düş kırıklığı
huwa güldü
huwate (hüwate) gülme
huwatenı-huwatış gülmek
huwatero dayenı-dayış güldürmek
huwatoğ gülen, gülünçlü
huwayê gülüyordu
huwayenı-huwayış gülmek
huwe (wıye) kürek
huwena 1-gülüyor (dişil), 2-bir kürek daha
huwenê gülüyorlar
huweno gülüyor (eril)
huweyın kürekli
huwiya güldü
huwiyayenı-huwiyayış gülmek
huwiyet (Ar) kimlik
huwiyet (sınasname) hüviyet, kimlik, nufus cüzdanı
huwiyetname hüviyet belgesi, kimlik tastiknamesi
huwyayenı-huwyayış gülmek
huwıyet vetenı-vetış kimlik çıkarmak
huwıyet kimlik
huwıyetê cı kimliği
huzür dı 1-katında, 2-huzurunda
huzür remnayenı-remnayış huzurunu kaçırmak
huzür tede nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak
huzür tey nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak
huzür huzur, refah, rahat etmek
huzürê cı remayenı-remayış huzuru kaçmak
huzürê Ellay dı Allah katında
huzürey huzurlu olma durumu, rahatlık
huzürın huzurlu
huzun (Ar) acı, keder, gönül özgünlüğü
huzunın hüzünlü, dertli, içli, üzgün