ha ame, ha do biro ha geldi ha gelecek

ha babam ha de babam de

ha bê haydi gel

ha berdo ha nêberdo ha götürmüş ha götürmemiş

ha bürı ha bürı ha ye ha ye

ha bıgi haydi al, al sana

ha diyo ha nêdiyo ha görmüş ha görmemiş

ha gıdi ha haydi seni göreyim haydi

ha ho kerdenı-kerdış imdat istemek

ha ho imdat anlamında

ha pıro dı ha pıro dı ha vur ha vur

ha sıktır sıktır ol

ha to rê, ha mı rê ha sana ha bana

ha to rê al sana

ha vajı, ha vajı vengo ha söyle, ha söyle boştur

ha vajı evet söyle, de söyle

ha vato ha vato ha söylemiş ha söylemiş

ha vazı ha mevazı ha söyle ha söyleme

ha vazı ha vazı ha söyle ha söyle

ha werdo ha çinayo ha yemiş ha biçmiş

ha, to se va evet, sen ne söyledın?

ha, to wıni kerd evet, sen öyle yaptın

ha 1-efendim anlamında, 2-evet, evet sözcüğü, buyur, buyurma sözcüğü, 3-devam et anlamında, 4-haydi, al sana, de, işte (ha wına

işte böyle ha vazı haydi söyle)

haa evet, ya

hab (Ar) kolayca yutulabilmesi için küçük toparlak ilaç, tablet

habci uyuşturucu hap kulananlara derler

habcinı hapçılık

habe habe tane tane

habe 1-tane, 2-haydi, acele et, ileri

habeş (Ar) Etiyopya halkında, bilali habeşin soyundan olan kimse

habib (Ar) sevilen, sevgili, yar

habükı saçma atan bir çeşit tüfek

hac (Ar) Mekede yapılan Kabeyi ziyaret ve tavaf töreni, haç

hac şiyayenı-şiyayış hacca gitmek

haç (Erm) hristiyanlığın sembolu olan çapraz

haca dı çıçi esto orada ne var

haca dı mend orada kaldı

haca dı orada

haca ra o taraftan

haca o yer, o taraf, ora vb

hacet (Ar) 1-hacet, gereklilik, lüzum, 2-aptest, ihtiyaç duyulan şey

hacet (hecet) araç-gereç, alet

hacet macet araç gereç, edavat hırdavat

hacet vinayenı-vinayış lüzumlu görmek, gereksinmek

hacet cinsel veya üreme organları

hacet organ, alet

hacetan ra 1-organlardan, 2-araç gereçlerden

hacetê cı çıniyo 1-gereği yoktur, 2-organları yoktur, 3-gereçleri yoktur

hacetê cı 1-gereği, 2-organları, 3-araç gereçleri

hacetın 1-organlı, 2-araçlı, gereçli

hachacık-hachacıkı kırlangıç

hachacık-hachacıkı kırlangıç

haci 1-haca gidip hacı tevaf edene derler, hacı olmak, 2-bir erkek ismi

haciwat hacivat ve karagöz

haciz (Ar) icra yolu ile el konulması, birinin malına icra yoliyle ey koyma

haciz kerdenı-kerdış haciz etmek, haczetmek

hacizın hacizli

hacizıno hacizlidir

hacüc mend kısa kaldı, cüce kaldı

hacüc 1-kısa boylu, cüce, büyümeyen, 2-tüylü, eşkiya tipli, haydut

hacüca 1-kısa boyludur, cücedir, hayduttur (dişil)

hacüco 1-kısa boyludur, cücedir, hayduttur (eril)

hacım (Ar) bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum

hacımın hacımlı, hacmı olan

haçın haçı olan

hadd (Ar) sınır, uç, derece

haddê xo bızanı haddını bil

haddê xo to ravêrna dereceyi aştın, haddını geçtin

hadê bêri haydi gel, de gel

hadê beso haydi yeter, de yeter

hadê şori haydi git

hadê ma berê haydi götürelim

hadê ma şırê haydi gidelim

hadê 1-buyur, haydi, de, 2-"def ol" anlamında

hademe (Ar) iş yerlerinde temizlik yapan işçi, odacı

hademê hademe (dişil)

hademecılıxey hademecilik

hademey hademelik, hademe olma durumu

hademeyey hademelik

hademeyinı hademelik

hadim (Ar) hizmet eden, hizmet edici

hadis (Ar) HzMuhammedin kurul sözleri

hadise (Ar) olay, mesele çıkarmak

hadise vetenı-vetış olay çıkarmak

hadisey olaylar

hadiseyın hadiseli

hadisın hadisli

hadre (hadıre, hedre) hazır, amade, anında

hadre bı 1-hazırlandı, 2-hazırdı

hadre bımı hazırlanalımmı?

hadre bıyayenı-bıyayış hazırlanmak

hadre kemı hazırliyalımmı?

hadre kerdenı-kerdış hazırlamak

hadre kerdoğ hazırlayan kimse

hadre kı hazırla

hadre mekı hazırlama

hadre ra hadre hazırdan hazıra

hadre ra hazırdan

hadre hazır, amade

hadrebı 1-hazırdı, 2-hazırlan

hadrekerdoğ hazırlayan, hazırlayıcı

hadreya hazırdır (dişil)

hadreyê 1-hazırdırlar, amadedirler, 2-hazırmıdırlar?

hadreyey hazırlık, hazır olma durumu

hadreyeya xo hazırlığını

hadreyinı hazırlık, tedarik

hadreyo hazırdır (eril)

hadım (Ar) kısırlaştırılmış veya çocuğu olmayan kimse

hadımey hadımlık

hadıre (hadre) hazır, amade

hadırê haydin

hafif (Ar) hafif

hafifey hafiflik

hafifinı hafiflik

hafifın hafif olma durumu

hafiye (Ar) dedektif

hafiyelıxey hafiyelik, dedektiflik

hafiyeyinı hafiyecilik

hafta birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem

haftalıx 1-haftalık, 2-haftalık yevmiye, haftalık harçlık

haftalıxci ücretini haftadan haftaya alan

haftayın haftalık

hafza akılda tutma, ezberleme, hıfz

hafız (Ar) 1-Kuran'ın bütününü ezbere bilen veya okuyan kimse, hafız, ezberci, 2-gözleri görmeyen, kör, ama, 3-zihin

hafız ki ezbere okuma durumu

hafıza (Ar) bellek

hafıza ra zihinden

hafızada mı dı nêmendo hafızamda kalmamış

hafızey 1-körlük, 2-hafızlık, ezbere okumak, 3-zihinlik

hafızki ezbere

haş-haşt çocuğu susturmak için sarfedilen teseli, ikna etme sözcüğü

haşa (Ar) bir durum ve davranışı kabulenmediği zaman kullanılır, haşa, estağfurullah

haşa cematira haşa cemaatten

haşa huzürira haşa huzurdan

haşa to ra haşa senden

haşa, wıni niyo haşa, öyle değildir

haşar uyanma, ayık olma, uyumama

haşare (Ar) ufak tefek böcekler

haşat kerdenı-kerdış darmadağan etmek, dağıtmak

haşat darmadağan etme

haşhaş (Ar) kapsüllerinden afyon çıkarılan bir bitki, uyuşturucu çıkarılan bir bitki ve bu bitkinin sakızı

haşhaşın haşhaşlı

haşiş (Ar) kenevirden çıkarılan esrar

haşişın haşişli

haşin (Ar) sert, kırıcı, gönül kırıcı olan

haşiney haşinlik

haşmed (xoflı) büyük, hoflu, korkunç, korkulur

haşmet (Ar) görkem

haşmetın görkemli

haşti özgürlük

hah, bı ya, oldu?

hah, wına raşt vazı hah, böyle doğru söyle

hah, wıniyo yok be, öylemidir

hah bir şeyin tasdiki, gerçekleşmesi veya başarı olması durumunda söylenir, "ya, öyle mı, yok canım, yok be, evet de, sahi mi, tekrar, işte vb"

haho kerdenı-kerdış imdat istemek, yardım istemek

haho key ma veşa haho evimiz yandı

haho haho, sesleniş, çağrı, imdat, yardım isteme sözcüğüdür

hain (Ar) hiyanet eden kimse

haina haindir (dişil)

hainê haindirler (çoğul)

hainey hainlik

haineya haince

haininı hainlik

haino haindir (eril)

haiz (Ar) bir şeyi olan, elinde bulunduran

haizın haizli

hak dı yumurtada

hak şıknayenı-şıknayış yumurta kırmak

hak şıktenı-şıktış yumurta kırmak

hak şıkıtenı-şıkıtış yumurta kırmak

hak hakira vıjêno yumurta yumurtadan çıkar

hak kerdenı-kerdış yumurtlamak, yumurta etmek

hak ra bıryayenı-bıryayış 1-yumurtadan kesilmek, 2-yumurtadan olmak

hak ra yumurtadan

hak sürkerdenı-sürkerdış yumurta kızartmak

hak xaşênayenı-xaşênayış yumurta haşlamak

hak yumurta

hakçık kerdenı-kerdış yumurta kırma oynunu oynamak

hakçık yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun

hakçıq kerdenı-kerdış yumurta kırma oynunu oynamak

hakçıq yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun

hakê camêrdan erkek dölendirme organı, erkek yumurtaları, daşak

hakê cıniyan kadın yumurtaları

hakê huli hindi yumurtası

hakê mıriçıkan kuş yumurtası

hakeki 1-daşakcık, 2-yumurtacık

hakem (Ar) 1-yargıç, 2-oyun ve müsabakaları yöneten kimse

hakem bıyayenı-bıyayış hakem olmak

hakema hakemdir (dişil)

hakemcinı hakemcilik

hakemcılıxey hakemcilik

hakemey kerdenı-kerdış hakemlik yapmak

hakemey hakemlik

hakeminı kerdenı-kerdış hakemlik yapmak

hakeminı hakemlik

hakemo hakemdir (eril)

hakeza (Ar) bunun gibi, böyle

haki şelqnayenı-şelqnayış yumurta haşlamak

haki kerdenı-kerdış yumurtlamak, yumurta yapmak

haki kerdi yumurta yaptı

haki ra yumurtadan

haki sürkerdenı-sürkerdış yumurta kızartmak

haki yumurtalar

hakim (Ar) hakim, egemen, yargıç

hakim bıyayenı-bıyayış 1-egemen olmak, sahip olmak, 2-yargıç olmak

hakima hakimdir (dişil)

hakimê fekdê xo bı ağzına hakim ol

hakimê xo bı kendine hakim ol?

hakimey kerdenı-kerdış yargıçlık yapmak

hakimey yargıçlık, hakimlik

hakiminı kerdenı-kerdış hakimlik yapmak

hakiminı hakimlik

hakimiyet (Ar) egemenlik

hakimo hakimdir (eril)

hakkı toprak

haklüz yumurtaları birbirine vurarak oynanan bir oyun

hakmêş yumurtanın üstüne sinek konma oyunu

haknan yumurtalı ekmek

hako cılq çürük yumurta, cılk yumurta

hako yumurtadır

hakra cemile vıraştenı-vıraştış yumurtadan cemile yapmak

hakrê (Dora merdım tırbkerdenı, nımıtenı) içine ölü koyup gömülen küp, ölü gömme küpü

hakrıb pekmezli yumurta

hakım 1-hakim, yargıç, 2-kendine sahip olmak

hakımê fekdê xo bı ağzına hakim ol

hakımê hakimmısın?

hakımey hakimlik, yargıçlık

hakıminı hakimlik, yargıçlık

hakın yumurtalı

hal (Ar) 1-durum, vaziyet, 2-davranış, tutum, tavır, 3-çözüm

hal (Fr) üstü kapalı pazar veya spor yeri

hal be hal 1-kolay kolay, 2-çabuk çabuk

hal biya aybaşı olmuş

hal biyo hal edilmiş

hal bıyayenı-bıyayış hallolmak, halledilmek

hal hazır hali hazır, hazır durumda

hal keno hal eder

hal kerd hal etti

hal kerdenı-kerdış halletmek, meseleyi çözmek

hal kerdoğ hal eden kimse

hal kı no hal bo durum bu durum olsa

hal no hal bo hal bu hal olsa

hal perskerdenı-perskerdış halını sormak

hal ra kewtenı-kewtış takattan düşmek

hal ra vıst haldan düşürdü

hal ra haldan

hal tey nêmendo halı kalmamış, gücü tükenmiş

hal u ehwal vaziyet, durum

hal u hewal durum, vaziyet, ahval, hal ve ahval

hal u hewalê to senino hal ve ahvalın nasıldır?

hal u kar iş güç, hal iş

hal u karê to o yo hal u karın odur, işin gücün odur

hal u karê to işin gücün

hal u mede hal ve durum, olay bu

hal u tarz hal ve tarz, durum ve tarz

hal ve hal kolay kolay

hal-xatır hal hatır

hal aybaşı olmak (kadınlarda), 2-durum, 3-kadınlarda hamile olma durumu

hala (Ar) şimdiye kadar veya o zamana kadar

hala hala Alla Alla (kızarken sarfedilen sözcük)

hala tiyê tiyadı halen burdamısın?

hala to nêberdo halen götürmemişsin?

hala tı vınderdê halen durmuşsın?

hala halen

halan hallerde, (nê halan dı

bu hallerde)

halana bu hallerle, (bı nê halana

bu hallerle)

halat (Yün) kenevirden yapılmış çok kalın ip

halatın halatlı

halbe hal 1-kolay kolay, 2-durum

halbiyaye hal edilmiş olan

halbüki ey nêvatbı halbuki o söylememıştı

halbüki oysa, oysa ki

haldê xo ra bewni haline bak

haldê xo ya haliyle

haldı halde, durumda, (no haldı

bu halde)

halê cı çıniyo 1-hallı yoktur, keyifsizdir, 2-moralı bozuktur, 3-hastadır, takatsızdır, halsızdır vs

halê cı durumu, vaziyeti

halê fiilan (verban) Gr; fiillerin durumu

halê ma xırabo halimiz haraptır

halê sêwregı Siverekın durumu

halê to senino halın nasıldır, durumun nasıldır

halê xo çıniyo 1-halı yoktur, 2-moralı bozuktur, 3-hastadır

halê xo durumu, vaziyeti

halef (Ar) birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse

halên (halin) yuva (uçan hayvanların yuvası)

halên ra yuvadan

halên vıraştenı-vıraştış yuva yapmak

halen (Ar) daha

halen niyameyo halen gelmemiş

halên yuva

halen yuva

halêna hamiledir

halênê mıriçıkan kuşların yuvası

halet-haleti karasapan

haleti kara saban, sabanlar

haletı karasaban

haletın karasabanlı

halhal (Ar) kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik

hali (Far) halı

hali durumlar, vaziyetler, haller

haliç (Ar) körfez

halife (Ar) halife, hükümdar

halifelıxey halifelik

halifeyey halifelik

halifeyinı halifelik

halin (halên) yuva (uçan hayvanların yuvası)

halin vıraştenı-vıraştış yuva yapmak

halindê cı dı yuvasında

halindê xo ra yuvasından

halinê zerqetan yaban arılarının yuvası

halini yuvalar

halinın yuvalı

halis (Ar) katışık olmayan, saf

halk (Ar) halk

halkerdoğ hal eden kimse, aracı

hallo hey, ey, efendi

halnêbiyaye hal edilmemiş olan

halo xırab kötü durum

halq (Ar) halk, aynı uyruktan olan insan topluluğu

halqa (Ar) halka, çember

halqa bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek

halqe kerdenı-kerdış halkalamak

halqeci halkacı

halqeyinı halkacılık

halqeyın halkalı

halra bı haldan oldu, bitkin, yorgun düşmek, takatten kesilmek

halter (Yün) halter

halterci haltercı

haltercılıxey haltercilik

halweşey iyi durum, sağlık, idare dececek durumda

halxırab kötü vaziyet

halı (hemle) hamile

halıci halıcı

halıcılıxey halıcılık

halıhazır (Ar) şimdiki durum, hazırda olan

halıq (Ar) 1-yaradan, tanrı, 2-yoktan var eden, yaratan

halıyinı halıcılık

halıyın halılı

ham kı çocuk dilinde "ye", hem et, yut anlamında

ham madde ham madde

ham 1-işlenmemiş, 2-pişmemiş, çiğ, 3-yenecek kadar olgun olmayan (meyve vb için), 4-çocuk dilinde "ye" anlamında kulanılır

hama 1-derhal, hemen, anında, şu anda vs, 2-fakat, ama, 3-hepsi, 4-gelmiş, geldi (dişil)

hama bi gelmişti

hama hama nezdi bı hemen hemen yaklaştı

hama hama hemen hemen, neredeyse

hama ma şırê derhal gidelim

hamal (Ar) ücretle yük taşiyan, sırtında yük taşıyıp geçinen kimse

hamalcinı hamalcılık

hamalcılıxey hamalcılık

hamaley hamallık

hamalinı hamallık

hamam (Ar) içinde yıkanılan yer

hamamci hamamcı

hamamcılıxey hamamcılık

hamami hamamlar

hamamvan hamamcı

hamamın hamamlı

hamarat ev işlerinde çalışkan ve becerikli ev kadını

hamaya gelmiş (dişil)

hamayê gelmişler

hamayenı-hamayış (amyayış) gelmek

hamayo gelmiş (eril)

hambeli (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden bir tanesi

hambürger (Alm) bir tür köfteli ve yuvarlak ekmekli sandviç

hambürgerci hamburger yapan veya satan kimse

hambürgerxane hamburger yapılıp satılan yer, hamburger lokantası

hambürgerın hamburgerli

hamd (Ar) Tanrı'ya şükretme

hamd bo Tanrıya şükürler olsun

hamd kerdenı-kerdış şükretmek

hame bi gelmişti

hamê geldi (dişil)

hame geldi (eril)

Hamêlkan Amerikan

hamerikan amerika

hamey (amey) geldiler

hameya gelmiş (dişil)

hameyê (ameyê) gelmişler

hameyo gelmiş (eril)

hamile (Ar) gebe, yüklü

hamiyet (Ar) bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası

hamle (Ar) 1-ileri atılma, atılım, 2-saldırış, 3-santraçta taş sürma, 4-atak

hamle kerdenı-kerdış saldırmak, ataka geçmek

hamlecı atılımcı

hamleya 1-hamiledir, 2-atakla

hamlıxey hamlık, ham olma durumu

hamo gelmiş (eril)

hamorana sayılarla

hamordbı saymıştı

hamordenı-hamordış saymak

hamordey sayılmış, sayılı

hamordi saydılar

hamorena sayiyor (dişil)

hamorenê sayiyorlar

hamoreno sayiyor (eril)

hamsi (Lazca) hamsi, küçük ince uzun bir balık türü

han 1-bey, beyler beyi anlamında bir unvan, sultan, 2-yolcuların barındıkları konaklama yeri

hana (wına) böyle

hana şi böyle gitti

hana niame daha gelmedi, halen gelmedi

hana daha, halen

hanabi böyle oldu

hançer kerdenı-kerdış hançerlemek

hançerı ucu eğri ve sivri bir tür bıçak

hançerın hançerli

hanci 1-yine, bir daha, 2-han işleten kimse

hanci ame yine geldi

hanciyinı hancılık

hancılıxey hancılık

hand o kadar

handayê bu kadar, o kadar, miktar

handê pê birbir kadar

handê ray o kadar yol

handê xo kendin kadar

handê kadar, bunca

handikap (İng) elverişsiz durum, engel, 2-kütürüm, sakat

hando o kadardır

handıro handadır

hane 1-bazı sabit şeylerin isminin sonuna gelen bir sözcük (kütüphane gibi), 2-ev, konut, 3-yer, basamak

hanedan soy, büyük aile, belli ve büyük soydan gelen

hanedaney hanedanlık

hanedaninı hanedanlık

hanelıx hanelik

hanêna bakiyor (dişil)

hanênê bakiyorlar (çoğul)

hanêno (wınyêno) bakiyor (eril)

haneyın haneli

hanifeyinı hanifilik

hanifi (Ar) 1-müslümanlığın dört mezhebinden biri, 2-bir erkek ismi

hanifilıxey hanefillik

hantal (Tr) 1-kocaman, iri, kaba, 2-işi, davranışı ağır ve yavaş olan

hanvan hanci, han işleten kimse

hanya cı ra kendisine baktı

hanyay baktılar

hanyaya bakmış (dişil)

hanyayê 1-bakiyordu, 2-bakmışlar (çoğul)

hanyayenı-hanyayış bakmak

hanyayo bakmış (eril)

hanım 1-kız ve kadınlara verilen unvan, 2-karı, eş, 3-saygın kadın

hanımey hanımlık

hanıminı hanımlık

hanın hanlı

hapis (Ar) hapis, tutuk evi, ceza evi

hapis kerdenı-kerdış hapse koymak

hapisxane hapishane

Haq (Heq) 1-Tanrı, Rab, tanrının adlarından biri, 2-Hak, adalet, hukuk, 3-eşitlik, 4-elde edilen, hakkı olan, emek karşılığı ücret, 5-pay, 6-doğruluk, 7-yaptığının karşılığı elde edilen

haq dayenı-dayış hak vermek

haq gırotenı-gırotış hak almak

haq heqê to vıni nêkero tanrı hakkını kaybetmesin

haq kerd hak etti

haq kerdbı hak etmişti

haq kerdenı-kerdış hak etmek

haq kerdoğ hak eden, hakkı olan kimse

haq ra haktan, doğruluktan

haq sınasnayenı-sınasnayış hak tanımak

haq u huqüq hak ve hukuk

haqaret (Ar) onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış

haqaretey kerdenı-kerdış hakaret etmek, onurunu kırmak

haqaretey haksızlık, hakaret etme

haqdê cı dı hakkında

haqdê xo ya hakkiyle

haqê xo hakkını

haqey (heqey) haklılık, hakikat

haqeya cı hakikatı

haqiqat (Ar) hakikat, bir işin doğrusu, gerçek

haqiqetê cı hakikatı

haqiqeten (Ar) gerçekten

haqiqetey gerçeklik

haqiqi (Ar) 1-gerçek, 2-sahte olmayan, hakikisi

haqlılıxey haklılık

haqlıyinı haklı olma durumu

haqo haktır

haqperest (Ar+Far) haksever

haqqey doğruluk

haqsınasnayoğ haktanır

haqsızey haksızlık

har biyo kudurmuş, azmış

har bı 1-kudurgandı, haylazdı, yaramazdı, 2-kudurdu, yaramazlaştı

har bıyaye kudurmuş, saldırgan

har bıyayenı-bıyayış 1-kudurmak, 2-saldırganlaşmak, yaramazlık yapmak

har kerdenı-kerdış 1-kudurtmak, 2-saldırgan hale sokmak

har niyo kavgacı değil, fakirdir, yaramaz değil

har 1-kudurgan, 2-saldırgan, 3-yaramaz, 4-çılgın, 5-kavgacı, haylaz, şuna buna çatan, rahat durmayan, azan

har kudurgan, hartır

daha kudurgan, hartırın daha daha kudurgan

hara siya kara toprak

hara sıpê beyaz toprak

hara 1-kudurgandır, yaramazdır, haylazdır, kavgacıdır (dişil), 2-topraktır

harab (Ar) 1-yıkılacak duruma gelmiş, viran, 2-bitkin, yorgun, perişan

harabe (Ar) yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı

harabe biyo harap olmuş, viran olmuş

haraç (Ar) 1-Osmanlılar döneminde toprak sahiplerinden alınan vergi, 2-zor ve zorbalıkla alınan para

haraç gırotenı-gırotış 1-haraç almak, 2-vergi toplamak

harakıri (Japoni) karnını bıçakla deşme yoluyla kendini öldürme, intihar

haram (Ar) din kuralarına aykırı olan, dince yasak olan

harami (Ar) hırsız, haydut

haramiyey hırsızlık, haydutluk

haramiyinı haremilik, haydutluk

haramzade (Ar+Far) yasa dışı birleşmelerden doğan çocuk, piç

harar (Ar) büyük çuval

hararet (Ar) 1-ısı, sıcaklık, 2-susuzluk, susama, 3-çoşkunluk, ateşlilik

hararetê cı berz bı harareti yükseldi

hararetê cı berz bıyayenı-bıyayış ateşi yükselmek

hararetê cı bolo harareti çoktur

hararetê cı esto ateşi vardır

hararetê cı vıstenı-vıştış ateşini düşürmek

hararetê cı werışt harareti yükseldi

hararetey hararet olma durumu

hararetın hararetli

hararetına hararetlidir (dişil)

hararetıno hararetlidir (eril)

harb (Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma

harbi (Ar) ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk

harbi mert, doğru, hilesiz, doğru söyleme

harbiye (Ar) subay yetiştiren yüksek okul, harp okulu

harbiyeli harp okulu öğrencisi

harc (Ar) 1-resmi pul vb şeyler için ödenen vergi, veya harcama, 2-yapılarda tuğla veya taşların örgüsünde, duvarları sıvamada kulanılan, toprak, saman veya kum, kirç, çimento gibi şeyleri su ile kararak yapılan karışım

harc kerdenı-kerdış 1-harç sürmek, sıvamak, 2-harcamak

harc harcanan para, masraf

harcırah (Ar) yolluk, yol ödeneği

hard (erd) 1-yer, toprak, kara parçası, 2-getirdi, 3-tarla

hard eştenı-eştış yere atmak

hard gırotenı-gırotış yer almak, yer kaplamak

hard lerzana yeri titreti

hard lerzanayenı-lerzanayış yeri titretmek

hard ra hewadayenı-hewadayış yerden kaldırmak

hard ra vıziya yerden çıktı

hard ra vızyayenı-vızyayış yerden çıkmak

hard ro dayenı-dayış 1-yere vurmak, 2-yere düşürmek

hard u azmên têtewr lerzana yeri ve göğü birlikte titreti

hard u azmên yer ve gök

hard 1-toprak, yer, kara parçası, 2-getirdi

harda siya kara toprak

hardal (Ar) bir bitki adı

hardalın hardallı

hardenı-hardış getirmek

hardlez deprem

hardo awi sulu tarla

hardo bej susuz tarla

hardo keye eve getirmiş

hardo lerzeno yer titriyor

hardo mende yerde kalmış olan

hardo mendenı-mendış yerde kalmak

hardo nêramıte sürülmemiş tarla

hardo ronayenı-ronayış yere koymak, yere bırakmak, yere indirmek

hardo verdayenı-verdayış yerde bırakmak

hardo 1-getirmiş, 2-yerde

hardı kutenı-kutış yere çakmak, toprağa çakmak

hardın topraklı

hare at yeri, hara

harekât (Ar) 1-davranışlar, 2-manevra, çarpışma, kovalama gibi işler

hareket (Ar) 1-devinim, kımıldama, kıpırdama, 2-davranış, 3-yola çıkma

hareket kerdenı-kerdış hareket etmek, devinmek, kıpırdamak

hareketey hareketlilik

hareketın hareketli

harem (Ar) saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm

haremlıx haremlik

haremın haremli, haremi olan

harey kerdenı-kerdış haylazlık, yaramazlık yapmak

harey 1-kudurganlık, 2-saldırganlık, 3-yaramazlık, 4-çılgınlık

harf (Ar) alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri

harfiyat (Ar) kazı

hari azgınlar, kudurganlar, yaramazlar

haric (Ar) dış, dıştan, dışarıdan

harici (Ar) dışla ilgili, dıştan gelen

hariciye (Ar) 1-dış işleri, 2-ameliyat veya tedavi gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu

hariciyeci hariciyeci

hariciyecılıxey hariciyecilik

hariciyeyinı hariciyecilik

harika (Ar) harika, mükemel, eksiksiz, kusursuz, tam vb

hariqülede (Ar) harikulâde, olağan üstü

harir (Ar) ipek

harircinı ipekcilik

haririnı ipekcilik

harirın ipekli

harita (Ar) harita, düzlem üzerine çizilen taslak

haritaci haritacı

haritacılıxey haritacılık

haritavan haritacı

haritayinı haritacılık

harman (Far) harman

harmancılıxey harmancılık

harmoni (Fr) armoni, uyum

haro kudurgandır, yaramazdır, kavgacıdır (eril)

harolik çiftleşme aşısına gelen erkek hayvan

harün 1-zenginlik, variyet, 2-bir erkek ismi

harwêş (arwêş) tavşan

harı kudurgan, yaramaz, kavgacı, haylaz (dişil)

has (Ar) 1-özgü, mahsus, 2-katıksız, en iyi cinsten, saf

hasa (Ar) bir durum ve davranışı kabulenmediği zaman kulanılır, haşa, estağfurullah

hasa cematira haşa cemaatten

hasa huzürira haşa huzurdan

hasa to ra haşa senden

hasa, wıni niyo haşa, öyle değildir

hasa hastır, temizdir, saftır (dişil)

hasad (Ar) ürün kaldırma, ekin biçme işi, hasat

hasadcılıxey hasatçılık

hasar (Ar) herhangi bir olayın yol açtığı, kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar

hasarê do bol da teni buğdaya çok hasar verdi

hasarın hasarlı

hasas nazik, duyarlı, içli, titiz, saf, kuşkulu vb

hasbıhal (Ar) söyleşi, sohbet

hased (Ar) kıskançlık, çekememezlik

hasey saflık

haso katıksızdır, saftır, mahsuztur (eril)

hasret (Ar) özlem

hasretey özlem çekme durumu, ayrılık, hasretlik

hasretinı hasretlik

hasretın hasretli

hassas (Ar) 1-duyum ve duygularını algılayan, 2-nazik, duyarlı, içli vb

hassasa duyguludur, hasastır (dişil)

hassasey hassas olma durumu

hassasinı hasas olma durumu

hassasiyet (Ar) hassaslık, duygunluk, duyarlık

hassaso duyguludur (eril)

hasseten (Ar) ayrıca, özelikle, bilhasa

hastalıxey hastalık

hastaxane hastahane

hastaxanelıx hastahanelik

hasüd (Ar) kıskanç, yaramaz

hasüdey kıskançlık, yaramazlık

hasüdinı yaramazlık, kıskançlık

hasüdın yaramaz, kıskanç

hasıd (pexil) kıskanç, başkasını çekemiyen

hasıl (Ar) olan, ortaya çıkan, görünen

hasıl bı seredê ma rê başımıza türedı, başımıza varoldu

hasıl bıyayenı-bıyayış hasıl olmak, ortaya çıkmak, türemek, var olmak

hasıl kerdenı-kerdış ortaya çıkarmak, peyda etmek

hasıl 1-peyda olma, bulunma, türeme, var olma, varma, bir yerden çıkma, 2-ürün, verim, hasılat

hasılad (Ar) ürün, gelir, kazanç

hasılatê ma hasılatımız

hasım (Ar) düşman, karşı taraf

hasımey düşmanlık

hasıminı düşmanlık, hasımlık

hasır (Ar) saz vb bitki maddelerinden örülen taban veya tavan örtüsü

hasırcinı hasırcılık

hasırcılıxey hasırcılık

hasırvan hasırcı

hasırın hasırlı

hata key ne zamana kadar

hata kı tı birê ta ki sen gelene kadar

hata merg ölünceye kadar

hata qabloyandê telefon u televizyoni telefon ve televizyon kablolarının hatı

hata tırenı tren hattı

hata ne kadar, kadar, dek, ta ki

hatan key ne zamana kadar?

hatan merg ölüme dek, ölünceye kadar

hatan u hatan sonsuza dek

hatan kadar, dek, ta ki, ne kadar

hatbila durmadan, ha bire ha

hatbina durmadan, ha bire ha

hatib (Ar) toplum karşısında söz söyleyen kimse, konuşmacı

hatibey hatip olma durumu

hatibinı hatiplik

hatiya (etiya) burası, bura, aha bura

hatiya dı aha burada

hatiya ra aha buradan

hatta (Ar) bile, hem de, üstelik, ayrıca

hatta dewı dı zi cı ra heskerdê köyde bile onu seviyorlardı

hatta key ne zamana kadar

hatünı 1-kadın, saygın kadın, 2-bir kadın ismi

hatı (Ar) 1-çizgi, 2-yol güzergahı, 3-iletişim kanalı vs

hatı bir bayan ismi

hatıl (Ar) duvarı berkitmek için yatay olarak taşların arasına yerleştirilen direk

hatıl antenı-antış hatıl çekmek

hatılın hatıllı

hatım (Ar) Kuranı baştan sonuna kadar okumak

hatım kerdenı-kerdış hatım etmek

hatır (Ar) gönül alma, birine karşı duyulan saygı, sevgi

hatıra (Ar) anı, yadigar

hatırat (Ar) anılar, hatıralar

hatıratın hatırası olan

hatırê cı gırot gönlünü aldı

hatırê cı mı hetı esto hatırı vardır yanımda

haval arkadaş, dost, yoldaş

havalı yoldaş, dost, arkadaş (dişil)

havarde aşağı

havlıyinı havluculuk

havıl kerdenı-kerdış iyi netice almak, neticeye ulaştırmak

havıl 1-çabuk, anında, 2-başarı, bir işten olumlu netice çıkarma

havılêna ame anında geldi, çabuk geldi

havılêna şo bê çabuk git gel

haw-haw hav hav (köpek havlamsının çıkardığı ses)

haw köpek havlarken çıkarılan ses

hawa (hewa) (Ar) 1-hava, 2-gök, 3-rüzgar, yel, 4-bir bayan ismi

hawa alani hava alanı

hawa bı germ hava sıcak oldu

hawa dayenı-dayış hava vermek

hawa dı 1-kaldır, 2-havada

hawa finayenı-finayış hoplatmak

hawa finı hoplat

hawa gazi hava gazı

hawa gırot hava aldı

hawa gırotenı-gırotış hava almak

hawa ra havada

hawa serdo hava soğuktur

hawa vırya hava değişti

hawa vıstenı-vıstış hoplatmak

hawa weşo hava iyidir

hawa durum, içinde bulunduğu hal, gibi

hawaci havacı

hawacinı havacılık

hawacılıxey havacılık

hawada bı kaldırmıştı

hawada cor yukariya kaldırdı

hawada kerd sandıqı kaldırdı sandıka koydu

hawada kaldırdı, kaldırayım?

hawadano kaldıriyor

hawadar kibir, kendini beğenmiş, burnu havada olan kimse

hawaday kaldırdılar, sakladılar

hawadayenı-hawadayış kaldırmak, gizlemek

hawadayo kaldırmış

hawadis (Ar) havadis, haber

hawadı berı kaldır götür

hawadı 1-havada, 2-kaldır

hawale (Ar) havale, başkasının sorumluluğuna bırakma, devretme

hawan (Kur) içinde bir şey dövmeye yarayan kap

hawana bıcını başka bir hava çal

hawana başka bir yol, hava

hawanta (awanta) avanta, parasız gelen, havadan gelme, belleş

hawanta gırotenı-gırotış haraç almak

hawanta gırweyayenı-gırweyayış havanta çalışmak

hawanta gırweyêno belleş çalışiyor, avanta çalışiyor

hawanta gırweynayenı-gırweynayış havanta çalıştırmak

hawanta karkerdenı-karkerdış belaş çalışmak

hawanta avanta, bedevadan gelen

hawar (hewar) imdat, feryat, medet ummak

hawar u fixan havar ve figan

hawara (hewara) perê havadan uçtu

hawara 1-yukardan, 2-havadan

hawara 1-havadan, feryattır, çağırıştır

hawayo kı tey içinde bulunduğu hava

hawayo kı vano söylediği gibi, söylediği havada

hawayo limın kirli hava

hawayın havalı

hawhaw 1-çocuk dilinde köpek, 2-köpek havlaması

hawle yüz kısmında çıkan çıban

hawli havlu

hawlücinı havluculuk

hawlücılıxey havluculuk

hawlüyinı havluculuk

hawlıci havlucu

hawlıcinı havluculuk

hawlılıx havluluk

hawlıyın havlulu

hawna (hewna) halen, daha

hawna tı nêşiyê daha gitmemişsın?

hawna tı tiyadırê halen sen burdamısın?

hawr gök, bulut

hawran kış için hazırlanan katık vb

hawrayi bulutlu, yağışlı

hawrıng (evrıng) koyun ve keçi kırpmakta kullanılan iri makas

hawtay (hewtay) (70) yetmiş

hawtês (hewtês) (17) onyedi

hawtêsın (hewtêsın) onyedinci

hawüç (Far) havuç

hawüd (Ar) deve semeri

hawüd-hawüdı deve semeri

hawüz (Ar) havuz

hawüzı dı havuzda

hawüzın havuzlu

hawyar (Tr) havyar, balık yumurtası

hawır bıyayenı-bıyayış mukayet olmak, bakmak, ilgilenmek

hawır kerdenı-kerdış bakımına bırakmak, mukayet olmaya bırakmak

hawır mukayet olma, kendine sahip çıkma

hawırdor çevre, etraf

hawırê xo bı kendine mukayet ol

hay cı pey bıyayenı-bıyayış farkında olmak

hay cı pey esta 1-farkındadır, 2-haberdardır

hay cı haberi

hay gıdi hay hey seni hey, ah ah (geçmişi hatırlatır)

hay hay baş üstüne anlamında, olur, hay hay, peki, başüstüne, tabi vs

hay ho kerdenı-kerdış imdat istemek

hay ho imdat anlamında

hay kesi kimsenin haberi

hay lo hey lo, eyvah

hay mı rê vay bana, vay başıma

hay mı haberim

hay pey bıyayenı-bıyayış haberi olmak, haberdar olmak, farkında olmak

hay pey nêbıyayenı-nêbıyayış haberi olmamak, farkında olmamak

hay teweno ay ağriyor

hay wax eyvah

hay xo bı kendine mukayet ol

hay-haydar haberı olan, uyanık, tedbirlı, duyarlı

hay 1-fark etme, haberdar olma, farkına varma, 2-inleme, ah, ay etme vay, eyvah sözcüğü, 3-uyanık olma, haberdar olma, mukayet olma

haya (Ar) utanma duygusu, utanç, utanma, sıkılma

haya biyo uyanmış

haya bı 1-uyandı, 2-uyanıktı, uyumamıştı

haya bıyayenı-bıyayış 1-uyanmak, 2-haberi olmak, haberdar olmak

haya cı bıyayenı-bıyayış haberi olmak, uyarılmış olmak

haya cı çınêbıyayenı-çınêbıyayış haberi olmamak

haya cı çıniya haberı yoktur

haya cı esta haberi vardır

haya cı pey bi haberı oldu, haberı vardı

haya cı haberi

haya kerd uyandırdı

haya kerdenı-kerdış uyandırmak, haberdar etmek

haya kesi cıra çıniya kendisinden kimsenin haberi yoktur

haya mı haberim

haya to cı ra esta haberin kendisinden varmı?

haya to to ra bıbo haberin senden olsun

haya 1-uyanık, yatmamış, uyumamış, 2-haberdar, haydar, haber

hayal (Ar) hayal, düş, hulya

hayalci hayalcı

hayalcılıxey hayalcılık

hayalet (Ar) gerçekte var olmadığı halde varmış gibi görünen cin, peri, hortlak gibi görüntüler

hayali (Ar) hayal ürünü olan

hayalinı hayalcılık

hayalperest hayalcı, hayal kurmayı çok seven, düşçü

hayat (Ar) hayat, yaşam, dirim, ömür, yaşantı, 2-meslek ve durum, 3-canlılığı gösteren hareket, canlı yaşam, yazgı, kader

hayati (Ar) hayatla ilgili

hayatı köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı bir kaç yanı açık, sofa, avlu

haybıkı ey nêvato halbuki o söylememiş

haybıkı halbuki

haydar bı 1-göz kulak ol, uyanık ol, 2-kendine mukayet ol, 3-bilgisi vardı, haberı oldu

haydar bıyayenı-bıyayış 1-haberdar olmak, 2-bakmak, gözetlemek, göz kulak olmak, 3-kendini kolamak, 4-uyarılmış olmak

haydar kerdenı-kerdış 1-haberdar etmek, uyarmak, 2-bildirmek, haber vermek

haydar kerdoğ haberdar eden, uyaran

haydar kı duyur, ilet, uyar

haydar 1-uyanık, uyarılmış, 2-haberdar, farkında olmak, bilgisi dahilinde olmak, 3-kendini kolamak, 4-bakmak, göz kulak olmak, 5-gözetlemek, ilgilenmek

haydarê cı bı kendisine göz kulak ol

haydarê xo bı kendine mukayet ol, kendine göz kulak ol

haydarey 1-uyanıklılık, uyarılmış olma durumu, 2-haberdar olma durumu

haydarname duyuru, duyurma

haydê bürı haydi ye, de ye

haydê destanê xo bılünı haydi elini terpet

haydê ma şırê haydi gidelim

haydê mevınderê haydi durmayın

haydê mevındı haydi durma

haydê ravêrê haydi geçin

haydê üza ra haydi oradan

haydê werzı haydi kalk

haydê wızara haydi oradan

haydê haydi, de, ileri, de gel veya de yürü (isteklendirmek, çabuklaştırmak için kullanılır)

haydüd 1-eşkiya, saki, 2-korku veren iri yarı kimse, 3-yaramaz ve sevimli çocuklar içinde kullanılır

haydüda hayduttur (dişil)

haydüdey haydutluk

haydüdinı haydutluk

haydüdo hayduttur (eril)

hayf (Ar) acıma, üzülme belirten "vah, yazık" vb, sözcükler yerine kulanılır

hayfbı yazıktı, yazık oldu

hayhay olur, seve seve, elbette gibi sözcüklerin yerine kulanılır

hayho vay, vay aman

hayig bıyayenı-bıyayış uyanık olmak, haydar olmak

hayig kerdenı-kerdış uyarmak, haydar etmek

hayig uyanık, ayık, haydar

hayiga uyanıktır, haydardır (dişil)

hayigo uyanıktır, haydardır (eril)

haylê aman, vay halime, feryat anlamındı seslenış (dişil)

hayleme 1-çok seslilik, karabalık, 2-eylem

haylo aman, vay, eyvah, hoppala gibi sözcüklerle feryat etmeyi oluşturur

hayr (Ar) 1-karşılık beklenmeden yapılan yardım, 2-iyi, hayırlı, yararlı vb

hayr kerdenı-kerdış hayır yapmak, iyilikte bulunmak

hayran (Ar) çok beğenen, hayranlık duyan

hayranê to ba hayranın olum

hayraney hayranlık duyma

hayraninı hayranlık

hayrdê xo ya hayrına

hayret (Ar) şaşılacak bir şeye karşısında söylenir, şaşkınlık, şaşırma

hayro to hayırdır, ne yapiyorsun?

hayro 1-hayırdır, 2-hayırdır, ne var?

hayrperwer (Ar+Far) hayırsever, iyiliksever, yardımsever

hayrperwerey hayırseverlik

hayrperwerinı hayır severlik

haysiyet (Ar) değer, saygınlık, itibar, onur

haysiyetê cı ya kay mekı onuru ile oynama, itibariyle oynama

haysiyetê cı ya kaykerdenı-kaykerdış onuruyla oynamak

haywan (Ar) hayvan, insanlardan farklı, dil ve akıldan yoksun canlı yaratık

haywana hayvandır (dişil)

haywancinı hayvancılık

haywancılıxey hayvancılık, hayvan yetiştirme ve bakma

haywanê gemı yaban hayvanları

haywanê gırdi büyük baş hayvan

haywanê keyi ev hayvanları, evcil hayvanlar

haywanê werdi küçük baş hayvan

haywaney mekı hayvanlık etme

haywaney hayvanlık

haywani hayvanlar

haywaninı kerdenı-kerdış 1-hayvancılık yapmak, 2-hayvanca davranmak

haywaninı hayvanlık, hayvancılık

haywano hayvandır (eril)

haywax eyvah, çok yazık

hayıg bı 1-ayıktı, 2-uyanıktı

hayıg bıyayenı-bıyayış uyanık olmak, kendini kollamak, dikkat etmek

hayıg kerd uyandırdı, ayıktırdı

hayıg uyanık olmak, kendini kollamak, ayık, haydar

hayıga ayıktır, uyanıktır, haydardır (dişil)

hayıgê xo bı kendini kolla, kendine dikkat et, kendine mukayet ol

hayıgey ayık olma durumu, uyanıklılık

hayıgo 1-ayıktır, 2-uyanıktır (eril)

hayın (Ar) hiyanet eden kimse

hayıney hainlik

hayıneya haince

hayıninı hainlik

hayır (Ar) 1-olumsuz cümlelerde olumsuz anlamı pekiştirir, 2- "yok, öyle değil, olmaz" anlamında onama, inkar kelimesi

hayırperwer (Ar+Far) hayırsever, iyiliksever, yardımsever

hayırperwerey hayırseverlik

hayırperwerinı hayır severlik

haz (Ar) hoşa giden duygulama, hoşlanma ve onlardan duyulan manevi sevinç

hazar (1000) bin

hazarê bir bin

hazarna bin daha

hazimet (Ar) bozgun, yenilgi

hazin (Ar) acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü

hazin hazin nalayê hazin hazin inliyordu

hazine (Ar) hazine

hazinecılıxey hazinecilik

hazinedar (Ar+Far) hazineye bakan, bekleyen veya yöneten kimse

haziney altünan altın hazinesi

haziney dewletı devlet hazinesi

haziney mali mal hazinesi

haziney peran para hazinesi

hazineyinı hazinecilik

haziran (Ar) haziran ayı

hazm (Ar) 1-sindirme, sindirim, 2-tahamül etmek

hazm kerdenı-kerdış hazmetmek, yutmak

hazne (Ar) hazine, define

hazret (Ar) kutsal sayılan kimselerin adlarının başına gelen unvan

hazır (Ar) hazır, amade

hazır bı 1-hazırlandı, 2-hazırdı

hazır bıyayenı-bıyayış hazır omak

hazır kerdenı-kerdış hazırlamak, amade etmek

hazıra hazırdır, amadedir (dişil)

hazırcewab gerektiğinde çabuk ve yerinde cevep bulup veren

hazırey hazırlık

hazıreya xo hazırlığını

hazırinı hazırlık

hazıro hazırdır, amadedir (eril)

he bew 1-hele bak, 2-şuna bak

he bewni de bak, bir bak

he kı tı nêşınê, vajı ez nêşına eğer gitmiyorsan, söyle ben gitmiyorum

he kı eger, şayet

he de, hele, bir

heb (Ar) kolayca yutulabilmesi için küçük toparlak ilaç, tablet

heb bı heb tane tane

heb heb birer birer, tane tane

heb ra hebı taneden taneye, tabletten tablette

heb ve heb tane tane

heb-hebe tahıl tanesi, tohum

heb 1-tane, birer, 2-tablet, hab, 3-biraz, birazcık

heba xo 1-habını, 2-taneni

heban ra 1-haplerden, 2-tanelerden, 3-ekmek tuluğundan

heban 1-ekmek tuluğu, 2-hapleri, 3-taneleri

hebanê cı 1-haplerini, 2-tanelerini

hebanı ra nan vetenı-vetış ekmek tuluğundan ekmek çıkarmak

hebci uyuşturucu hap kulananlara derler

hebê aras (solıx) bıgi biraz dinlen, biraz soluk al

hebê bê nakıştı biraz bu tarafa gel

hebê dı bir hapta

hebê nerm bı biraz yumuşak ol, biraz yumuşa

hebê seri başağrısı tableti

hebê xeli buğday taneleri

hebe kerdenı-kerdış tanelere ayırmak, tanelemek

hebê 1-azıcık, biraz, birazcık, 2-bir tane, 3-bir habe

hebeş (Ar) Etiyopya halkında, bilali habeşin soyundan olan kimse

hebekê goşt mı rê zi verdı birazcık et banada bırak

hebekê biraz, birazcık, azıcık

hebekna biraz daha

hebeyê bir tane, bir habe

hebhebok iri taneli bir üzüm cinsi

hebhebokı örümcek familyesinden bir cins örümcek

hebi 1-tabletler, haplar, 2-taneler

hebib (Ar) sevilen, sevgili, yar

hebmercanı bir üzüm cinsi

hebmercü tüm mercimek

hebna şo akıştı biraz daha git öbür tarafa

hebna biraz, biraz daha, az daha, 2-bir tablet daha

hebsiya siyah taneli bir üzüm cinsi

hebı 1-tablet, 2-tane

hebık-hebıkı saçma ve kurşun atan dolma tüfek

hebıkê azıcık, biraz, birazcık

hebıkna biraz daha

hebın 1-haplı, 2-taneli

hebına 1-biraz daha, 2-tabletlidir, 3-tanelidir

hec (Ar) Mekede yapılan Kabeyi ziyaret ve tavaf töreni

hec şiyayenı-şiyayış hacca gitmek

hece (Ar) bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği

hece kerdenı-kerdış hecelemek

hececinı hececilik

hecer bir kadın ismi

hecet (Ar) 1-hacet, gereklilik, lüzum, 2-aptest, ihtiyaç duyulan şey

hecet (hacet) 1-araç-gereç, alet, 2- erkeğin üreme organı

hecey heceler

heceyinı hececilik

heceyın heceli

hechecık (hejhejık) kırlangıç

heci 1-haca gidip hacı tevaf eden kişi, hacı olmak, 2-bir erkek ismi

heciwat hacivat ve karagöz

heciyan haciler

heciyo 1-hacıdır, 2-hacidir

heciz (Ar) icra yolu ile el konulması

heciz kerdenı-kerdış haciz etmek, haczetmek

hecizın hacizli

hecizıno hacizlidir

heclegleg hacı leylek (yazın bir ülkeye, kışın bir ülkeye giden leylekler için söylerler)

hecım (Ar) bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum

hecımın hacımlı, hacmı olan

hed bıyayenı-bıyayış hal olmak

hed kena hal ederim

hed kerdenı-kerdış hal etmek

hed u hesab haddi ve hesabı

hed u hesabê cı çıniyo haddi ve hesabı yoktur

hed u hesabê xo zano haddini ve hesabını biliyor

hed 1-had, 2-hal, haletme, öğrenme, ortaya çıkarma, 3-sayılı, sınırlı, söyledığinı ve yaptığını bilen, 4-kimet

hedê cı mısna cı haddini bildirdi

hedê xo bızanı haddini bil, kiymetini bil

hedê xo dı kendi haline, haddinde

hedê xo nêzano haddini bilmiyor

hedê xo zanayenı-zanayış haddini bilmek

hedê xo zanayoğ haddini bilen

hedê xo zano haddini biliyor

hedê “git" anlamında

hedef (Ar) 1-gaye, amaç, maksat, 2-nişan alınacak yer, hedef, nişangeh, istikamet, doğrultu

hedef bıyaye hedef olmuş olan

hedef bıyayenı-bıyayış hedef olmak

hedef dı pırodayenı-pırodayış hedefte vurmak

hedef dı hedefde

hedef şanayenı-şanayış hedefi vurmak

hedef gırot nişan aldı

hedef gırotenı-gırotış hedef almak

hedef kerdenı-kerdış hedef etmek, hedef almak

hedef ra hedeften

hedef ro dayenı-dayış hedefi vurmak

hedefdıro hedeftedir

hedefê mı hedefim

hedefın hedefli

heder (Ar) boşa gitme, ziyan olma, karşılığını alamama, harcanma

heder bı heder oldu, boşa gitti

heder bıyayenı-bıyayış heder olmak, boşa gitmek

heder kerdenı-kerdış heder etmek, ziyan etmek

heder yaralama, kahr etme, tüketme

hedes pewtenı-pewtış tüm mercimek pişirmek

hedes tüm mercimek

hedi "git" anlamında

hedis (Ar) HzMuhammedin kurul sözleri, hadis, Peygamberin sözleri, ders çıkarılan laflar

hedise (Ar) (biyayenı) olay, mesele çıkarmak, vukaat, hadise

hedise vetenı-vetış olay çıkarmak

hedisey olaylar

hediseyê bir olay, olan olaylar

hediseyın hadiseli

hediye (Ar) armağan

hediye dayenı-dayış armağan vermek

hediye gırotenı-gırotış hediye almak

hediye kerdenı-kerdış armağan etmek

hediyelıx hediyelik

hediyeyinı hediyecilik

hedre (hadre) hazır, amade, anında

hedre bıyayenı-bıyayış hazır olmak, hazırlanmak

hedre kerd hazırladı

hedre kerdenı-kerdış hazırlamak

hedzanayoğ haddini bilen, ağırbaşlı

hedı "git" anlamında

hedıki nohutun haşlanmışı

hedıriyayenı-hedıriyayış kızarmak, kırmızı olmak, pişmek

hedıriyayo (biyosür) kızarmış, kırmızı olmuş

hedıryayenı-hedıryayış kızarmak, güneşin önünde pişip kırmızı olmak

hefif bıyayenı-bıyayış hafif olmak, hafifleşmek

hefif kerdenı-kerdış hafifleştirmek

hefifa hafiftir (dişil)

hefifey hafiflik

hefifinı hafiflik

hefifo hafiftir (eril)

hefiye (Ar) dedektif

hefiye bıyayenı-bıyayış hafiye olmak

hefiyelıxey hafiyelik, dedektiflik

hefiyeya hafiyedir (dişil)

hefiyeyinı kerdenı-kerdış hafiyecilik yapmak

hefiyeyinı hafiyelik, hafiyecilik

hefiyeyo hafiyedir (eril)

hefle şiyayenı-şiyayış feste gitmek, geceye gitmek

hefle kerdenı-kerdış fest yapmak, gece tertiplemek

hefle şenlik, fest, gece tertiplemesi vs

hefs (heps) hapis, ceza evi, tutuk evi

hefs kerdenı-kerdış hapse koymak

hefsi (hepsi) tutuklu, mahpus, cezaevindeki cezalı ve tutuklu kişi

hefsxane (hepsxane) hapishane, cezaevi

hefta verênı geçen hafta

hefta birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem

heftalıx 1-haftalık, 2-haftalık yevmiye, haftalık harçlık

heftalıxci ücretini haftadan haftaya alan

heftan 1-şubat ayı, 2-haftaları

heftana haftalarca

hefte ra hefte haftadan haftaya

hefte hafta

heftelıx haftalık

heftey haftalar

hefti miyan dı haftanın içinde

hefti havlama

heş 1-kendine gelmek, aklını toparlamak, hatırlamak, 2-akıl, us, beyn, 3-ayıkma

heş-heşı ayı

heşa borekı beyaz ayı

heşa bozı boz bir ayı

heşa cemaati ra cemaattan dışarı, haşa cemaaten

heşa şıma ra heşa sizden

heşa huzüri ra cemaattan dışarı

heşa to ra haşa senden

heşa 1-ayıdır, 2-afbuyur anlamında, haşa

heşana 1-af buyurmakla, 2-ayılarla

heşar bıyayenı-bıyayış uyanmak, kendine gelmek

heşar kerdenı-kerdış uyarmak, uyandırmak, ayıktırmak

heşar 1-uyanmak, ayıkmak, kendine gelmek, 2-uyanık, uyanmış

heşara ayıktır, uyanıktır, kendine gelmiş (dişil)

heşare haşere

heşareyo haşaredir

heşaro ayıktır, uyanıktır, kendine gelmiş (eril)

heşbê sus, konuşma

heşê bir ayı

heşek ayı, ayıcık veya ayı gibi yapılan oyuncak

heşekan ayıları

heşekê bir ayı, ayıcık

heşeki ayılar, ayıcıklar

heşi ayılar

heşkere bıyayenı-bıyayış açıklanmak, açıklanmış olmak

heşkere heşkere açık açık

heşkere kerdenı-kerdış aşikar etmek, açıklamak

heşkere aşikar, açık, açıklama

heşmet azgın, aşk azgını, istekle sevme, arzu etme

heşmetey istekle sevme arzusu, azgınlık

heşmetinı azgınlık, aşırı sevme, aşırı istek

heşmetkar arzu eden, seven, istekle sarılan kimse

heşmetkara arzuyla, istekle seviyor (dişil)

heşmetkarinı hayran kalmak, candan istemek, sempatisi olmak

heşmetkaro arzuyla, istekle seviyor (eril)

heşna 1-işitti, duydu, 2-salladı, titreti, 3-bir ayı daha

heşnayenı-heşnayış 1-işitmek, duymak, duyurmak, 2-salamak, titretmek

heşnena saliyor, titretiyor

heşran kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak

heşran hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması

heşt bı heşt sekizer sekizer

heşt tımıni keylêno sekiz tümün bir kiledir

heşt (8) sekiz

heştan sekizinci

heştay (80) sekzen

heştayhezar (80 000) sekzenbin

heştayın sekzeninci

heşte hafta

heştês (18) Desüheşt (18) onsekiz

heştêsın onsekizincı

heşthezari (8000) sekizbin

heştlet sekizli, sekizparça, sekizli doğum

heştletey sekizparça

heştqat sekizkat, sekiz misli

heştsey (800) sekizyüz

heştın-heştını sekizıncı

heşı ayı

heşır neşır beno haşır neşır oluyor

heşır-neşır gidip gelmek, alıp vermek, ilgisi olmak, birbirlerini sevip sevmek

heşır ilgisi olmak, gidip gelmek, alıp vermek

heg abırnayê ayırsaydı

heg abırno ayırırsa

heg aşanayê kazsaydı

heg aşano kazarsa,

heg aşkawiyo dikişi sökülürse

heg arêdo toplarsa

heg awdo sularsa

heg ayabiyayê uyansaydı

heg ayabo uyanırsa

heg barakerdê bölüşseydi

heg barakero bölüşürse

heg berzo atarsa

heg bewniro bakarsa

heg bewniyayê baksaydı

heg biro, niro gelirse, gelmezse?

heg biro gelirse, gelse, şayet gelse

heg biyameyê gelseydi

heg biyardê getirseydi

heg boyaxkerdê boyasaydı

heg boyaxkero boyalarsa

heg büro yerse

heg bıasayê görünseydi

heg bıaso görünürse

heg bıberdê götürseydi

heg bıbermo aglasaydı

heg bıbo olursa?

heg bıbırno keserse

heg bıcakerdê yerleştirseydi

heg bıçarnayê gezdirseydi

heg bıçarno gezdirirse

heg bıçinayê biçseydi

heg bıçino biçerse

heg bıcınayê yontsaydı

heg bıcıno yontarsa

heg bıçırayno otlarsa

heg bıdawo sıvasa, eger sıvasa

heg bıdeştê dikseydi

heg bıderbıno sırmalarsa

heg bıderwo süpürürse, süpürse

heg bıderzo dikerse

heg bıdoşo sağarsa

heg bıdotê sağsaydı

heg bıdırna yırtarsam

heg bıdırnayê yırtsaydı

heg bıdırno yırtarsa

heg bıdıskiyo pıro yapışırsa

heg bıdıskıno pıro yapıştırırsa

heg bıecêbno beğenirse

heg bıecêvno beğenirse?

heg bıecıbno beğenirse

heg bıedılno süslerse

heg bıedıziyo yorulursa?

heg bıeştê atsaydı

heg bıemno emzirirse?

heg bıerciyo değerse

heg bışanayê salasaydı

heg bışano salasa

heg bışeqnayê serpseydi

heg bışeqno serperse

heg bışiyayê gitseydi

heg bışüwo yıkarsa

heg bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

heg bışıknayê kırsaydı

heg bışımo içerse

heg bışımıtê içseydi

heg bışıtê yıkasaydı

heg bıheleyno eritseydi, eritirse

heg bıherinayê satın alsaydı

heg bıherino satın alırsa

heg bıheweynayê barındırsaydı

heg bıhüwayê gülseydi

heg bıhüwo gülerse

heg bıkaro ekerse

heg bıkarıtê ekseydi

heg bıkendê kazsaydı

heg bıkeno kazarsa

heg bımasayê şişseydi

heg bımaso şişerse

heg bımüno örerse

heg bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

heg bınüşnayê yazsaydı

heg bınüştê yazsaydı

heg bıpawo beklerse, bekleseydi

heg bıperayê uçsaydı

heg bıpernayê uçursaydı

heg bıpero uçarsa

heg bıqesnayê kırpsaydı

heg bıqesno kırparsa

heg bıremayê kaçsaydı

heg bıremno kaçırırsa

heg bıremo kaçarsa

heg bıresno yetiştirirse

heg bırêso örerse

heg bırêstê örseydi

heg bıroşo satarsa

heg bırotê satsaydı

heg bırıjnayê dökseydi

heg bırıjno dökerse

heg bıtaşo traş ederse

heg bıterqıno kızartsa

heg bıvarayê yağsaydı

heg bıvaro yağarsa

heg bıveşnayê yaksaydı

heg bıveşno yakarsa

heg bıvrêjo kusarsa

heg bıvırıtê kussaydı

heg bıwano okursa

heg bıwendê okusaydı

heg bıwerdê yeseydi

heg bıxemılnayê süsleseydi

heg bıxemılno süslerse

heg bıxşıkero testerelerse

heg bıxılnayê yıksaydı

heg bıxılno yıkarsa

heg bıyameyê gelseydi

heg bızano bilirse

heg çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

heg cıkerdê keseydi

heg cıkero keserse

heg dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

heg dekewo girerse, eger girerse

heg dinda devirirsem

heg dindo devirirse

heg doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

heg dıramatik bo dramatik olursa

heg dırbetın bo yaralanırsa

heg dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

heg ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

heg ecızkero yorarsa, aciz ederse

heg eşkawiyo dikişi sökülürse

heg ercan kero ucuzlatırsa

heg ereba bıramo araba sürerse

heg ewro biro bu gün gelirse

heg şabo sevinirse

heg şıro giderse

heg gazkerdê dişleseydi

heg gezıkerdê süpürseydi

heg gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

heg gıdişkero toplayıp lodalarsa

heg gıdikerdê zayıflatsaydı

heg gıdikero zayıflatırsa

heg gırêdayê bağlasaydı

heg gırzekerdê balyalasaydı

heg gırzekero balyalarsa

heg hêlkerdê salasaydı

heg henekerdê kınalasaydı

heg henekero kınalarsa

heg holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

heg holbo sıçrarsa, hoplarsa

heg honık kerdê soğutsaydı

heg kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

heg kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

heg kalankero yabancı otlarını temizlerse

heg lıngı berzo ayak atarsa

heg lıngı bıeştê ayak atsaydı

heg nan büro ekmek yerse

heg niro gelmezse

heg pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

heg pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

heg pakkerdê temizleseydi

heg pakkero temizlerse

heg palibıkerdê ekin biçseydi

heg palibıkero ekin biçerse

heg par bıyameyê geçen sene gelseydi

heg paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

heg payşıro ayakla giderse, yaya giderse

heg pikerdê tükürseydi

heg pikero tükürürse

heg pükero tükürürse

heg pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

heg pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

heg pırkerdê doldursaydı

heg pırkero doldurursa

heg pıro do döverse, vurursa

heg pırodayê dövseydi, vursaydı

heg pırodo döverse

heg qulkerdê delseydi

heg qulıkero delerse

heg rakerdê serseydi

heg rakero sererse

heg rakewo yatarsa

heg rakewtê yatsaydı

heg ray kewtê yola düşseydi?

heg rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

heg rayvıstê yola koysaydı

heg rewtero yontarsa

heg rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

heg rütkerdê kel etseydi

heg salmekerdê başıboş bıraksaydı

heg salmekero başı boş bırakırsa

heg sıktırkerdê sıktır etseydi

heg sıktırkero sıktır ederse

heg tepışo tutarsa

heg tepıştê tutsaydı

heg vajo söylerse?

heg vaydeyayê savrulsaydı

heg vaydeyo savrulursa

heg vaydo savurursa

heg vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

heg vazdo kaçarsa, koşarsa

heg vıllakerdê dağıtsaydı

heg vıllakero dağıtırsa

heg vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

heg vıraştê yapsaydı

heg vırazo yaparsa

heg wekerdê yaksaydı

heg wekero yakarsa

heg werzanayê kaldırsaydı

heg werzo kalkarsa

heg werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

heg xorado giyerse

heg yağme kero yağmalarsa

heg zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

heg zana bildiyse

heg zay kero kaybederse, yetirirse

heg zelal kero arındırırsa

heg zor kero zorlaştırırsa

heg züri bıkero yalan söylerse

heg zılım bıkero zulum ederse

heg eger, şayet, ama, veya olası, vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır

hegemen (Tr) hükümran, hakim

hegemen bı egemendı

hegemen bıyaye egemen olmuş olan

hegemen bıyayenı-bıyayış egemen olmak

hegemen bıyayoğ egemen olan

hegemena egemendir (dişil)

hegemeney egemenlik

hegemeno egemendir (eril)

hegemeyinı egemenlik

hegemonya (Yün) bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasi baskısı

heger (heger) şayet, eger, olası (şart cümlelerinin başına getirilir)

heger abırnayê ayırsaydı

heger abırno ayırırsa

heger aşanayê kazsaydı

heger aşano kazarsa,

heger aşkawiyo dikişi sökülürse

heger arêdo toplarsa

heger awdo sularsa

heger ayabiyayê uyansaydı

heger ayabo uyanırsa

heger barakerdê bölüşseydi

heger barakero bölüşürse

heger berzo atarsa

heger bewniro bakarsa

heger bewniyayê baksaydı

heger biro, niro gelirse, gelmezse?

heger biro gelirse, gelse, şayet gelse

heger biro gelirse

heger biyameyê gelseydi

heger biyardê getirseydi

heger boyaxkerdê boyasaydı

heger boyaxkero boyalarsa

heger büro yerse

heger bıasayê görünseydi

heger bıaso görünürse

heger bıberdê götürseydi

heger bıbermo aglasaydı

heger bıbo olursa?

heger bıbırno keserse

heger bıcakerdê yerleştirseydi

heger bıçarnayê gezdirseydi

heger bıçarno gezdirirse

heger bıçinayê biçseydi

heger bıçino biçerse

heger bıcınayê yontsaydı

heger bıcıno yontarsa

heger bıçırayno otlarsa

heger bıdawo sıvasa, eger sıvasa

heger bıdeştê dikseydi

heger bıderbıno sırmalarsa

heger bıderwo süpürürse, süpürse

heger bıderzo dikerse

heger bıdoşo sağarsa

heger bıdotê sağsaydı

heger bıdırna yırtarsam

heger bıdırnayê yırtsaydı

heger bıdırno yırtarsa

heger bıdıskiyo pıro yapışırsa

heger bıdıskıno pıro yapıştırırsa

heger bıecêbno beğenirse

heger bıecêvno beğenirse?

heger bıecıbno beğenirse

heger bıedılno süslerse

heger bıedıziyo yorulursa?

heger bıeştê atsaydı

heger bıemno emzirirse?

heger bıerciyo değerse

heger bışanayê salasaydı

heger bışano salasa

heger bışeqnayê serpseydi

heger bışeqno serperse

heger bışiyayê gitseydi

heger bışüwo yıkarsa

heger bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

heger bışıknayê kırsaydı

heger bışımo içerse

heger bışımıtê içseydi

heger bışıtê yıkasaydı

heger bıheleyno eritseydi, eritirse

heger bıherinayê satın alsaydı

heger bıherino satın alırsa

heger bıheweynayê barındırsaydı

heger bıhüwayê gülseydi

heger bıhüwo gülerse

heger bıkaro ekerse

heger bıkarıtê ekseydi

heger bıkendê kazsaydı

heger bıkeno kazarsa

heger bımasayê şişseydi

heger bımaso şişerse

heger bımüno örerse

heger bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

heger bınüşnayê yazsaydı

heger bınüştê yazsaydı

heger bıpawo beklerse, bekleseydi

heger bıperayê uçsaydı

heger bıpernayê uçursaydı

heger bıpero uçarsa

heger bıqesnayê kırpsaydı

heger bıqesno kırparsa

heger bıremayê kaçsaydı

heger bıremno kaçırırsa

heger bıremo kaçarsa

heger bıresno yetiştirirse

heger bırêso örerse

heger bırêstê örseydi

heger bıroşo satarsa

heger bırotê satsaydı

heger bırıjnayê dökseydi

heger bırıjno dökerse

heger bıtaşo traş ederse

heger bıterqıno kızartsa

heger bıvarayê yağsaydı

heger bıvaro yağarsa

heger bıveşnayê yaksaydı

heger bıveşno yakarsa

heger bıvrêjo kusarsa

heger bıvırıtê kussaydı

heger bıwano okursa

heger bıwazo ma do bıdê eğer istese biz vereceğiz

heger bıwendê okusaydı

heger bıwerdê yeseydi

heger bıxemılnayê süsleseydi

heger bıxemılno süslerse

heger bıxşıkero testerelerse

heger bıxılnayê yıksaydı

heger bıxılno yıkarsa

heger bıyameyê gelseydi

heger bızano bilirse

heger çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

heger cıkerdê keseydi

heger cıkero keserse

heger çınêbıyayenı-çınêbıyayış kusur veya hata olmamak (mal vb)

heger çıniyo kusur yoktur, hata yoktur, sağlamdır

heger dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

heger dekewo girerse, eger girerse

heger dinda devirirsem

heger dindo devirirse

heger doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

heger dıramatik bo dramatik olursa

heger dırbetın bo yaralanırsa

heger dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

heger ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

heger ecızkero yorarsa, aciz ederse

heger eşkawiyo dikişi sökülürse

heger ercan kero ucuzlatırsa

heger ereba bıramo araba sürerse

heger estbıyayenı-estbıyayış kusur olmak, hata olmak (mal vb)

heger ewro biro bu gün gelirse

heger şabo sevinirse

heger şıro giderse

heger gazkerdê dişleseydi

heger gezıkerdê süpürseydi

heger gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

heger gıdişkero toplayıp lodalarsa

heger gıdikerdê zayıflatsaydı

heger gıdikero zayıflatırsa

heger gırêdayê bağlasaydı

heger gırzekerdê balyalasaydı

heger gırzekero balyalarsa

heger hêlkerdê salasaydı

heger henekerdê kınalasaydı

heger henekero kınalarsa

heger holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

heger holbo sıçrarsa, hoplarsa

heger honık kerdê soğutsaydı

heger kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

heger kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

heger kalankero yabancı otlarını temizlerse

heger kı şayet, eger, olası

heger lıngı berzo ayak atarsa

heger lıngı bıeştê ayak atsaydı

heger nan büro ekmek yerse

heger niro şayet gelmese?

heger niro gelmezse

heger pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

heger pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

heger pakkerdê temizleseydi

heger pakkero temizlerse

heger palibıkerdê ekin biçseydi

heger palibıkero ekin biçerse

heger par bıyameyê geçen sene gelseydi

heger paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

heger payşıro ayakla giderse, yaya giderse

heger pikerdê tükürseydi

heger pikero tükürürse

heger pükero tükürürse

heger pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

heger pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

heger pırkerdê doldursaydı

heger pırkero doldurursa

heger pıro do döverse, vurursa

heger pırodayê dövseydi, vursaydı

heger pırodo döverse

heger qayıl nêbenê, ma nêherinê eger razı olmiyorsan biz almiyalım

heger qulkerdê delseydi

heger qulıkero delerse

heger rakerdê serseydi

heger rakero sererse

heger rakewo yatarsa

heger rakewtê yatsaydı

heger ray kewtê yola düşseydi?

heger rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

heger rayvıstê yola koysaydı

heger rewtero yontarsa

heger rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

heger rütkerdê kel etseydi

heger salmekerdê başıboş bıraksaydı

heger salmekero başı boş bırakırsa

heger sıktırkerdê sıktır etseydi

heger sıktırkero sıktır ederse

heger tepışo tutarsa

heger tepıştê tutsaydı

heger tey çıniyo kusur içinde yok

heger tı nêgirê ez do bıgira eger sen almasan ben alacağım

heger tı nirê ez do bira şayet sen gelmesen ben geleceğim

heger tı wazenê wa ê to bo eger istiyorsan senin olsun?

heger vajo söylerse?

heger vaydeyayê savrulsaydı

heger vaydeyo savrulursa

heger vaydo savurursa

heger vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

heger vazdo kaçarsa, koşarsa

heger vıllakerdê dağıtsaydı

heger vıllakero dağıtırsa

heger vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

heger vıraştê yapsaydı

heger vırazo yaparsa

heger wazeno şayet isterse

heger wekerdê yaksaydı

heger wekero yakarsa

heger werzanayê kaldırsaydı

heger werzo kalkarsa

heger werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

heger wına şıro şayet böyle giderse

heger wıniyose şayet öyleyse

heger xorado giyerse

heger yağme kero yağmalarsa

heger zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

heger zana bildiyse

heger zay kero kaybederse, yetirirse

heger zelal kero arındırırsa

heger zor kero zorlaştırırsa

heger züri bıkero yalan söylerse

heger zılım bıkero zulum ederse

heger 1-eger, şayet, ama, veya olası, vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır

heger kusur ve hatası olmayan, sağlam (mal vb)

hegerın bıyayenı-bıyayış kusurlu olmak, hatalı olmak

hegerın nêbıyayenı-nêbıyayış kusurlu olmamak

hegerın niyo kusurlu değildir, hatalı değildir

hegerıno kusurludur, hatalıdır

hegit yiğit, mert, delikanlı, cesur vs

hegit bıyayenı-bıyayış mert olmak, yiğit olmak

hegita yiğittir, merttir (dişil)

hegitey kerdenı-kerdış yiğitlik, mertlik, kahramanlık yapmak

hegitey yiğitlik, mertlik

hegitini yiğitlik, mertlik

hegito yiğittir, merttir (eril)

hegitım (Tr) eğitme işi, eğitim

hegitım diyaye eğitim görmüş olan

hegitım diyayenı-diyayış eğitim görmek

hegitım diyayoğ eğitim gören kimse

hegitım vinayenı-vinayış eğitim görmek

hegitım vinayoğ eğitim görmüş olan

hegitım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak

hegitım vıraştoğ eğitim yapan kimse

hegitıma eğitimle

hegitımci eğitimci

hegitımcinı kerdenı-kerdış eğitimcilik yapmak

hegitımcinı eğitimcilik

hegitımcılıxey eğitimcilik

hegitımey eğitimle ilgili

hegitımın eğitimli

hegle biyo eylenmiş, oyalanmış

hegle bı eylendı, oyalandı

hegle bıyaye oyalanmış, eylenmiş olan

hegle bıyayenı-bıyayış 1-eylenmek, 2-vakit doldurmak

hegle kerdenı-kerdış 1-eylendirmek, 2-oyalandırmak, 3--meşkul edip vakit geçirmek

hegle kerdoğ eylendiren, oyalayan

hegle 1-eylenme, oyalanma, 2-alay etme, 3-vakit geçirme

hegoist (Fr) bencil, yalnız kendini düşünen

hegoist bıyayenı-bıyayış egoist olmak

hegoista bencildir (dişil)

hegoistê bencildirler

hegoistey kerdenı-kerdış bencillik yapmak

hegoistey kerdoğ bencillik yapan kimse

hegoistey egoistlik, bencillik

hegoistinı egoistlik

hegoisto bencildir (eril)

hegoizm (Fr) bencillik

hegoizma bencildir (dişil)

hegoizminı bencillik

hegoizmo bencildir (eril)

hegoizım (Fr) bencillik

hegoizıma bencildir (dişil)

hegoizıminı bencillik

hegoizımo bencildir (eril)

hegotizım (Fr) benlikçilik

hegsıg-hegsıgı kadına söylenir (eksi etek anlamında)

hegsıga eksi etektir, zavalıdır

hegsıgey 1-eksi etek olma, zavalı (kadınlar için), 2-eksiklik

hegsıgeya cı farq bi eksikliği fark oldu

hegzama (Yün) bir nevi deri hastalığı, mayasıl

hegzama bıyayenı-bıyayış egzama olmak

hegzamın egzamllı

hegzersisz (Fr) alıştırma, idman

hegzotik (Fr) uzak, yabancıl, yabancı ülkelerle ilgili

hegı abırnayê ayırsaydı

hegı abırno ayırırsa

hegı aşanayê kazsaydı

hegı aşano kazarsa,

hegı aşkawiyo dikişi sökülürse

hegı amê şayet geldiyse

hegı arêdo toplarsa

hegı awdo sularsa

hegı ayabiyayê uyansaydı

hegı ayabo uyanırsa

hegı barakerdê bölüşseydi

hegı barakero bölüşürse

hegı bêro eğer gelirse

hegı berzo atarsa

hegı bewniro bakarsa

hegı bewniyayê baksaydı

hegı biro, niro gelirse, gelmezse?

hegı biro gelirse, gelse, şayet gelse

hegı biyameyê gelseydi

hegı biyardê getirseydi

hegı boyaxkerdê boyasaydı

hegı boyaxkero boyalarsa

hegı büro yerse

hegı bıasayê görünseydi

hegı bıaso görünürse

hegı bıberdê götürseydi

hegı bıbermo aglasaydı

hegı bıbo olursa?

hegı bıbırno keserse

hegı bıcakerdê yerleştirseydi

hegı bıçarnayê gezdirseydi

hegı bıçarno gezdirirse

hegı bıçinayê biçseydi

hegı bıçino biçerse

hegı bıcınayê yontsaydı

hegı bıcıno yontarsa

hegı bıçırayno otlarsa

hegı bıdawo sıvasa, eger sıvasa

hegı bıdeştê dikseydi

hegı bıderbıno sırmalarsa

hegı bıderwo süpürürse, süpürse

hegı bıderzo dikerse

hegı bıdoşo sağarsa

hegı bıdotê sağsaydı

hegı bıdırna yırtarsam

hegı bıdırnayê yırtsaydı

hegı bıdırno yırtarsa

hegı bıdıskiyo pıro yapışırsa

hegı bıdıskıno pıro yapıştırırsa

hegı bıecêbno beğenirse

hegı bıecêvno beğenirse?

hegı bıecıbno beğenirse

hegı bıedılno süslerse

hegı bıedıziyo yorulursa?

hegı bıeştê atsaydı

hegı bıemno emzirirse?

hegı bıerciyo değerse

hegı bışanayê salasaydı

hegı bışano salasa

hegı bışeqnayê serpseydi

hegı bışeqno serperse

hegı bışiyayê gitseydi

hegı bışüwo yıkarsa

hegı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

hegı bışıknayê kırsaydı

hegı bışımo içerse

hegı bışımıtê içseydi

hegı bışıtê yıkasaydı

hegı bıheleyno eritseydi, eritirse

hegı bıherinayê satın alsaydı

hegı bıherino satın alırsa

hegı bıheweynayê barındırsaydı

hegı bıhüwayê gülseydi

hegı bıhüwo gülerse

hegı bıkaro ekerse

hegı bıkarıtê ekseydi

hegı bıkendê kazsaydı

hegı bıkeno kazarsa

hegı bımasayê şişseydi

hegı bımaso şişerse

hegı bımüno örerse

hegı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

hegı bınüşnayê yazsaydı

hegı bınüştê yazsaydı

hegı bıpawo beklerse, bekleseydi

hegı bıperayê uçsaydı

hegı bıpernayê uçursaydı

hegı bıpero uçarsa

hegı bıqesnayê kırpsaydı

hegı bıqesno kırparsa

hegı bıremayê kaçsaydı

hegı bıremno kaçırırsa

hegı bıremo kaçarsa

hegı bıresno yetiştirirse

hegı bırêso örerse

hegı bırêstê örseydi

hegı bıroşo satarsa

hegı bırotê satsaydı

hegı bırıjnayê dökseydi

hegı bırıjno dökerse

hegı bıtaşo traş ederse

hegı bıterqıno kızartsa

hegı bıvarayê yağsaydı

hegı bıvaro yağarsa

hegı bıveşnayê yaksaydı

hegı bıveşno yakarsa

hegı bıvrêjo kusarsa

hegı bıvırıtê kussaydı

hegı bıwano okursa

hegı bıwendê okusaydı

hegı bıwerdê yeseydi

hegı bıxemılnayê süsleseydi

hegı bıxemılno süslerse

hegı bıxşıkero testerelerse

hegı bıxılnayê yıksaydı

hegı bıxılno yıkarsa

hegı bıyameyê gelseydi

hegı bızano bilirse

hegı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

hegı cıkerdê keseydi

hegı cıkero keserse

hegı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

hegı dekewo girerse, eger girerse

hegı dinda devirirsem

hegı dindo devirirse

hegı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

hegı dıramatik bo dramatik olursa

hegı dırbetın bo yaralanırsa

hegı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

hegı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

hegı ecızkero yorarsa, aciz ederse

hegı eşkawiyo dikişi sökülürse

hegı ercan kero ucuzlatırsa

hegı ereba bıramo araba sürerse

hegı ewro biro bu gün gelirse

hegı şabo sevinirse

hegı şıro giderse

hegı gazkerdê dişleseydi

hegı gezıkerdê süpürseydi

hegı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

hegı gıdişkero toplayıp lodalarsa

hegı gıdikerdê zayıflatsaydı

hegı gıdikero zayıflatırsa

hegı gırêdayê bağlasaydı

hegı gırzekerdê balyalasaydı

hegı gırzekero balyalarsa

hegı hêlkerdê salasaydı

hegı henekerdê kınalasaydı

hegı henekero kınalarsa

hegı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

hegı holbo sıçrarsa, hoplarsa

hegı honık kerdê soğutsaydı

hegı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

hegı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

hegı kalankero yabancı otlarını temizlerse

hegı lıngı berzo ayak atarsa

hegı lıngı bıeştê ayak atsaydı

hegı nan büro ekmek yerse

hegı niro gelmezse

hegı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

hegı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

hegı pakkerdê temizleseydi

hegı pakkero temizlerse

hegı palibıkerdê ekin biçseydi

hegı palibıkero ekin biçerse

hegı par bıyameyê geçen sene gelseydi

hegı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

hegı payşıro ayakla giderse, yaya giderse

hegı pikerdê tükürseydi

hegı pikero tükürürse

hegı pükero tükürürse

hegı pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

hegı pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

hegı pırkerdê doldursaydı

hegı pırkero doldurursa

hegı pıro do döverse, vurursa

hegı pırodayê dövseydi, vursaydı

hegı pırodo döverse

hegı qulkerdê delseydi

hegı qulıkero delerse

hegı rakerdê serseydi

hegı rakero sererse

hegı rakewo yatarsa

hegı rakewtê yatsaydı

hegı ray kewtê yola düşseydi?

hegı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

hegı rayvıstê yola koysaydı

hegı rewtero yontarsa

hegı rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

hegı rütkerdê kel etseydi

hegı salmekerdê başıboş bıraksaydı

hegı salmekero başı boş bırakırsa

hegı sıktırkerdê sıktır etseydi

hegı sıktırkero sıktır ederse

hegı tepışo tutarsa

hegı tepıştê tutsaydı

hegı vajo söylerse?

hegı vaydeyayê savrulsaydı

hegı vaydeyo savrulursa

hegı vaydo savurursa

hegı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

hegı vazdo kaçarsa, koşarsa

hegı vıllakerdê dağıtsaydı

hegı vıllakero dağıtırsa

hegı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

hegı vıraştê yapsaydı

hegı vırazo yaparsa

hegı wekerdê yaksaydı

hegı wekero yakarsa

hegı werzanayê kaldırsaydı

hegı werzo kalkarsa

hegı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

hegı xorado giyerse

hegı yağme kero yağmalarsa

hegı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

hegı zana bildiyse

hegı zay kero kaybederse, yetirirse

hegı zelal kero arındırırsa

hegı zor kero zorlaştırırsa

hegı züri bıkero yalan söylerse

hegı zılım bıkero zulum ederse

hegı eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır

hegıtım (Tr) eğitme işi, eğitim

hegıtım diyaye eğitim görmüş olan

hegıtım diyayenı-diyayış eğitim görmek

hegıtım diyayoğ eğitim gören kimse

hegıtım vinayenı-vinayış eğitim görmek

hegıtım vinayoğ eğitim görmüş olan

hegıtım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak

hegıtım vıraştoğ eğitim yapan kimse

hegıtımci eğitimci

hegıtımcılıxey eğitimcilik

hegıtımey eğitimle ilgili

hegıtımın eğitimli

heh ya, öyle mi?

hejhejık (hechecık) kırlangıç

hek abırnayê ayırsaydı

hek abırno ayırırsa

hek aşanayê kazsaydı

hek aşano kazarsa,

hek aşkawiyo dikişi sökülürse

hek ame geldiyse

hek arêdo toplarsa

hek awdo sularsa

hek ayabiyayê uyansaydı

hek ayabo uyanırsa

hek barakerdê bölüşseydi

hek barakero bölüşürse

hek berzo atarsa

hek bewniro bakarsa

hek bewniyayê baksaydı

hek biro, niro gelirse, gelmezse?

hek biro gelirse, gelse, şayet gelse

hek biyameyê gelseydi

hek biyardê getirseydi

hek boyaxkerdê boyasaydı

hek boyaxkero boyalarsa

hek büro yerse

hek bıasayê görünseydi

hek bıaso görünürse

hek bıberdê götürseydi

hek bıbermo aglasaydı

hek bıbo olursa?

hek bıbırno keserse

hek bıcakerdê yerleştirseydi

hek bıçarnayê gezdirseydi

hek bıçarno gezdirirse

hek bıçinayê biçseydi

hek bıçino biçerse

hek bıcınayê yontsaydı

hek bıcıno yontarsa

hek bıçırayno otlarsa

hek bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas

hek bıdeştê dikseydi

hek bıderbıno sırmalarsa

hek bıderwo süpürürse, süpürse

hek bıderzo dikerse

hek bıdoşo sağarsa

hek bıdotê sağsaydı

hek bıdırna yırtarsam

hek bıdırnayê yırtsaydı

hek bıdırno yırtarsa

hek bıdıskiyo pıro yapışırsa

hek bıdıskıno pıro yapıştırırsa

hek bıecêbno beğenirse

hek bıecêvno beğenirse?

hek bıecıbno beğenirse

hek bıedılno süslerse

hek bıedıziyo yorulursa?

hek bıeştê atsaydı

hek bıemno emzirirse?

hek bıerciyo değerse

hek bıfêno düşürürse

hek bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)

hek bıfetılno kovalarsa

hek bıfetısiyo boğulursa

hek bıfıkıriyo düşünürse

hek bışanayê salasaydı

hek bışano salasa

hek bışeqnayê serpseydi

hek bışeqno serperse

hek bışiyayê gitseydi

hek bışüwo yıkarsa

hek bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

hek bışıknayê kırsaydı

hek bışımo içerse

hek bışımıtê içseydi

hek bışıtê yıkasaydı

hek bıheleyno eritseydi, eritirse

hek bıherinayê satın alsaydı

hek bıherino satın alırsa

hek bıheweynayê barındırsaydı

hek bıhüwayê gülseydi

hek bıhüwo gülerse

hek bıkaro ekerse

hek bıkarıtê ekseydi

hek bıkendê kazsaydı

hek bıkeno kazarsa

hek bımasayê şişseydi

hek bımaso şişerse

hek bımüno örerse

hek bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

hek bınüşnayê yazsaydı

hek bınüştê yazsaydı

hek bıpawo beklerse, bekleseydi

hek bıperayê uçsaydı

hek bıpernayê uçursaydı

hek bıpero uçarsa

hek bıqesnayê kırpsaydı

hek bıqesno kırparsa

hek bıremayê kaçsaydı

hek bıremno kaçırırsa

hek bıremo kaçarsa

hek bıresno yetiştirirse

hek bırêso örerse

hek bırêstê örseydi

hek bıroşo satarsa

hek bırotê satsaydı

hek bırıjnayê dökseydi

hek bırıjno dökerse

hek bıtaşo traş ederse

hek bıterqıno kızartsa

hek bıvarayê yağsaydı

hek bıvaro yağarsa

hek bıveşnayê yaksaydı

hek bıveşno yakarsa

hek bıvrêjo kusarsa

hek bıvırıtê kussaydı

hek bıwano okursa

hek bıwendê okusaydı

hek bıwerdê yeseydi

hek bıxemılnayê süsleseydi

hek bıxemılno süslerse

hek bıxşıkero testerelerse

hek bıxılnayê yıksaydı

hek bıxılno yıkarsa

hek bıyameyê gelseydi

hek bızano bilirse

hek çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

hek cıkerdê keseydi

hek cıkero keserse

hek dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

hek dekewo girerse, eger girerse

hek dinda devirirsem

hek dindo devirirse

hek doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

hek dıramatik bo dramatik olursa

hek dırbetın bo yaralanırsa

hek dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

hek ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

hek ecızkero yorarsa, aciz ederse

hek eşkawiyo dikişi sökülürse

hek ercan kero ucuzlatırsa

hek ereba bıramo araba sürerse

hek ewro biro bu gün gelirse

hek fahm kero anlasa

hek fam kero anlasa

hek felc bo felç olursa?

hek fırçe kero fırçalarsa

hek şabo sevinirse

hek şıro giderse

hek gazkerdê dişleseydi

hek gezıkerdê süpürseydi

hek gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

hek gıdişkero toplayıp lodalarsa

hek gıdikerdê zayıflatsaydı

hek gıdikero zayıflatırsa

hek gırêdayê bağlasaydı

hek gırzekerdê balyalasaydı

hek gırzekero balyalarsa

hek hêlkerdê salasaydı

hek henekerdê kınalasaydı

hek henekero kınalarsa

hek holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

hek holbo sıçrarsa, hoplarsa

hek honık kerdê soğutsaydı

hek kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

hek kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

hek kalankero yabancı otlarını temizlerse

hek lıngı berzo ayak atarsa

hek lıngı bıeştê ayak atsaydı

hek nan büro ekmek yerse

hek niro gelmezse

hek pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

hek pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

hek pakkerdê temizleseydi

hek pakkero temizlerse

hek palibıkerdê ekin biçseydi

hek palibıkero ekin biçerse

hek par bıyameyê geçen sene gelseydi

hek paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

hek payşıro ayakla giderse, yaya giderse

hek pey bıhesiyo duyarsa

hek pikerdê tükürseydi

hek pikero tükürürse

hek pükero tükürürse

hek pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

hek pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

hek pırkerdê doldursaydı

hek pırkero doldurursa

hek pıro do döverse, vurursa

hek pırodayê dövseydi, vursaydı

hek pırodo döverse

hek qulkerdê delseydi

hek qulıkero delerse

hek rakerdê serseydi

hek rakero sererse

hek rakewo yatarsa

hek rakewtê yatsaydı

hek ray kewtê yola düşseydi?

hek rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

hek rayvıstê yola koysaydı

hek rewtero yontarsa

hek rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

hek rütkerdê kel etseydi

hek salmekerdê başıboş bıraksaydı

hek salmekero başı boş bırakırsa

hek sıktırkerdê sıktır etseydi

hek sıktırkero sıktır ederse

hek tepışo tutarsa

hek tepıştê tutsaydı

hek vajo söylerse?

hek vaydeyayê savrulsaydı

hek vaydeyo savrulursa

hek vaydo savurursa

hek vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

hek vazdo kaçarsa, koşarsa

hek vıllakerdê dağıtsaydı

hek vıllakero dağıtırsa

hek vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

hek vıraştê yapsaydı

hek vırazo yaparsa

hek wekerdê yaksaydı

hek wekero yakarsa

hek werzanayê kaldırsaydı

hek werzo kalkarsa

hek werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

hek xorado giyerse

hek yağme kero yağmalarsa

hek zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

hek zana bildiyse

hek zay kero kaybederse, yetirirse

hek zelal kero arındırırsa

hek zor kero zorlaştırırsa

hek züri bıkero yalan söylerse

hek zılım bıkero zulum ederse

hek eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı, di vb" eklerin yerini alır

hekan ekleri

hekandê cı dı eklerinde

hekat (ıstanık, estanık) hikaye

hekatın hikayeli

hekdar edat, ilgeç

hekdê cı dı ekinde

hekê "an´i" "an" eki yeri belirler(dew´an

köyler, keynan kızlar)

hekê cı eki

heke abırnayê ayırsaydı

heke abırno ayırırsa

heke aşanayê kazsaydı

heke aşano kazarsa,

heke aşkawiyo dikişi sökülürse

heke ame geldiyse

heke arêdo toplarsa

heke awdo sularsa

heke ayabiyayê uyansaydı

heke ayabo uyanırsa

heke barakerdê bölüşseydi

heke barakero bölüşürse

heke berzo atarsa

heke bewniro bakarsa

heke bewniyayê baksaydı

heke biro, niro gelirse, gelmezse?

heke biro gelirse, gelse, şayet gelse

heke biyameyê gelseydi

heke biyardê getirseydi

heke boyaxkerdê boyasaydı

heke boyaxkero boyalarsa

heke büro yerse

heke bıasayê görünseydi

heke bıaso görünürse

heke bıberdê götürseydi

heke bıbermo aglasaydı

heke bıbo olursa?

heke bıbırno keserse

heke bıcakerdê yerleştirseydi

heke bıçarnayê gezdirseydi

heke bıçarno gezdirirse

heke bıçinayê biçseydi

heke bıçino biçerse

heke bıcınayê yontsaydı

heke bıcıno yontarsa

heke bıçırayno otlarsa

heke bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas

heke bıdeştê dikseydi

heke bıderbıno sırmalarsa

heke bıderwo süpürürse, süpürse

heke bıderzo dikerse

heke bıdoşo sağarsa

heke bıdotê sağsaydı

heke bıdırna yırtarsam

heke bıdırnayê yırtsaydı

heke bıdırno yırtarsa

heke bıdıskiyo pıro yapışırsa

heke bıdıskıno pıro yapıştırırsa

heke bıecêbno beğenirse

heke bıecêvno beğenirse?

heke bıecıbno beğenirse

heke bıedılno süslerse

heke bıedıziyo yorulursa?

heke bıeştê atsaydı

heke bıemno emzirirse?

heke bıerciyo değerse

heke bıfêno düşürürse

heke bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)

heke bıfetılno kovalarsa

heke bıfetısiyo boğulursa

heke bıfıkıriyo düşünürse

heke bışanayê salasaydı

heke bışano salasa

heke bışeqnayê serpseydi

heke bışeqno serperse

heke bışiyayê gitseydi

heke bışüwo yıkarsa

heke bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

heke bışıknayê kırsaydı

heke bışımo içerse

heke bışımıtê içseydi

heke bışıtê yıkasaydı

heke bıheleyno eritseydi, eritirse

heke bıherinayê satın alsaydı

heke bıherino satın alırsa

heke bıheweynayê barındırsaydı

heke bıhüwayê gülseydi

heke bıhüwo gülerse

heke bıkaro ekerse

heke bıkarıtê ekseydi

heke bıkendê kazsaydı

heke bıkeno kazarsa

heke bımasayê şişseydi

heke bımaso şişerse

heke bımüno örerse

heke bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

heke bınüşnayê yazsaydı

heke bınüştê yazsaydı

heke bıpawo beklerse, bekleseydi

heke bıperayê uçsaydı

heke bıpernayê uçursaydı

heke bıpero uçarsa

heke bıqesnayê kırpsaydı

heke bıqesno kırparsa

heke bıremayê kaçsaydı

heke bıremno kaçırırsa

heke bıremo kaçarsa

heke bıresno yetiştirirse

heke bırêso örerse

heke bırêstê örseydi

heke bıroşo satarsa

heke bırotê satsaydı

heke bırıjnayê dökseydi

heke bırıjno dökerse

heke bıtaşo traş ederse

heke bıterqıno kızartsa

heke bıvarayê yağsaydı

heke bıvaro yağarsa

heke bıveşnayê yaksaydı

heke bıveşno yakarsa

heke bıvrêjo kusarsa

heke bıvırıtê kussaydı

heke bıwano okursa

heke bıwendê okusaydı

heke bıwerdê yeseydi

heke bıxemılnayê süsleseydi

heke bıxemılno süslerse

heke bıxşıkero testerelerse

heke bıxılnayê yıksaydı

heke bıxılno yıkarsa

heke bıyameyê gelseydi

heke bızano bilirse

heke çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

heke cıkerdê keseydi

heke cıkero keserse

heke dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

heke dekewo girerse, eger girerse

heke dinda devirirsem

heke dindo devirirse

heke doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

heke dıramatik bo dramatik olursa

heke dırbetın bo yaralanırsa

heke dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

heke ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

heke ecızkero yorarsa, aciz ederse

heke eşkawiyo dikişi sökülürse

heke ercan kero ucuzlatırsa

heke ereba bıramo araba sürerse

heke ewro biro bu gün gelirse

heke fahm kero anlasa

heke fam kero anlasa

heke felc bo felç olursa?

heke fırçe kero fırçalarsa

heke şabo sevinirse

heke şıro giderse

heke gazkerdê dişleseydi

heke gezıkerdê süpürseydi

heke gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

heke gıdişkero toplayıp lodalarsa

heke gıdikerdê zayıflatsaydı

heke gıdikero zayıflatırsa

heke gırêdayê bağlasaydı

heke gırzekerdê balyalasaydı

heke gırzekero balyalarsa

heke hêlkerdê salasaydı

heke henekerdê kınalasaydı

heke henekero kınalarsa

heke holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

heke holbo sıçrarsa, hoplarsa

heke honık kerdê soğutsaydı

heke kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

heke kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

heke kalankero yabancı otlarını temizlerse

heke lıngı berzo ayak atarsa

heke lıngı bıeştê ayak atsaydı

heke nan büro ekmek yerse

heke niro gelmezse

heke pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

heke pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

heke pakkerdê temizleseydi

heke pakkero temizlerse

heke palibıkerdê ekin biçseydi

heke palibıkero ekin biçerse

heke par bıyameyê geçen sene gelseydi

heke paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

heke payşıro ayakla giderse, yaya giderse

heke pey bıhesiyo duyarsa

heke pikerdê tükürseydi

heke pikero tükürürse

heke pükero tükürürse

heke pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

heke pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

heke pırkerdê doldursaydı

heke pırkero doldurursa

heke pıro do döverse, vurursa

heke pırodayê dövseydi, vursaydı

heke pırodo döverse

heke qulkerdê delseydi

heke qulıkero delerse

heke rakerdê serseydi

heke rakero sererse

heke rakewo yatarsa

heke rakewtê yatsaydı

heke ray kewtê yola düşseydi?

heke rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

heke rayvıstê yola koysaydı

heke rewtero yontarsa

heke rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

heke rütkerdê kel etseydi

heke salmekerdê başıboş bıraksaydı

heke salmekero başı boş bırakırsa

heke sıktırkerdê sıktır etseydi

heke sıktırkero sıktır ederse

heke tepışo tutarsa

heke tepıştê tutsaydı

heke vaja eğer söylesem

heke vajo söylerse?

heke vaydeyayê savrulsaydı

heke vaydeyo savrulursa

heke vaydo savurursa

heke vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

heke vazdo kaçarsa, koşarsa

heke vıllakerdê dağıtsaydı

heke vıllakero dağıtırsa

heke vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

heke vıraştê yapsaydı

heke vırazo yaparsa

heke wekerdê yaksaydı

heke wekero yakarsa

heke werzanayê kaldırsaydı

heke werzo kalkarsa

heke werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

heke xorado giyerse

heke yağme kero yağmalarsa

heke zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

heke zana bildiyse

heke zay kero kaybederse, yetirirse

heke zelal kero arındırırsa

heke zor kero zorlaştırırsa

heke züri bıkero yalan söylerse

heke zılım bıkero zulum ederse

heke eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır

hekem (Ar) 1-yargıç, 2-oyun ve müsabakaları yöneten kimse

hekemcılıxey hakemcilik

hekemey hakemlik

hekeminı hakemlik

heki ekler

hekib (Fr) takım

hekib dı ekipde

hekib ra ekipten

hekib ronayenı-ronayış ekip kurmak

hekib vıraştenı-vıraştış ekip oluşturmak

hekibana ekiplerle

hekibê cı ekibi

hekibê bir ekip

hekibi ekipler

hekibinı ekipcilik

hekibna bir ekip daha

hekibo ekiptir

hekim (Ar) 1-doktor, tabip, 2-hakim, yargıç, 3-egemen

hekim bı hakimdi, hakim oldu

hekim bıyayenı-bıyayış egemen olmak

hekima hakimdir, tabiptir (dişil)

hekimcılıxey hekimcilik

hekimey tabiblik, hekimlik, doktorluk, tabip olma durumu

hekimey yargıçlık, hakimlik

hekiminı 1-tabiplik, hekimlik, 2-hakimlik, yargıçlık, 3-hakimiyet

hekimiyet (Ar) egemenlik

hekimo hakimdir (eril)

hekmet (hikmet) ne meseleyse, ne olaysa, ne hikmetse, acayiplik

hekmeta gıranı büyük hikmet, acayiplik

hekmeta kı amê ma sere dı başımıza gelen hikmet

hekmetı dı mendenı-mendış hikmete kalmak, şaşmak

hektar (Fr) yüz ar (ha) (10000 metrekare)

hektogram (Fr) yüz gramlık ağırlık birimi, yani bir kilogramın onda biri (hg)

hektolitre (Fr) yüz litrelik hacim ölçü birimi (hl)

hektometre (Fr) yüz metrelik uzunluk ölçü birimi, kilometrenin onda biri (hm)

heküke banyo, evlerde veya dışarda banyo yapılan kapalı küçük yer

hekı abırnayê ayırsaydı

hekı abırno ayırırsa

hekı aşanayê kazsaydı

hekı aşano kazarsa,

hekı aşkawiyo dikişi sökülürse

hekı ame geldiyse

hekı arêdo toplarsa

hekı awdo sularsa

hekı ayabiyayê uyansaydı

hekı ayabo uyanırsa

hekı barakerdê bölüşseydi

hekı barakero bölüşürse

hekı berzo atarsa

hekı bewniro bakarsa

hekı bewniyayê baksaydı

hekı biro, niro gelirse, gelmezse?

hekı biro gelirse, gelse, şayet gelse

hekı biyameyê gelseydi

hekı biyardê getirseydi

hekı boyaxkerdê boyasaydı

hekı boyaxkero boyalarsa

hekı büro yerse

hekı bıasayê görünseydi

hekı bıaso görünürse

hekı bıberdê götürseydi

hekı bıbermo aglasaydı

hekı bıbo olursa?

hekı bıbırno keserse

hekı bıcakerdê yerleştirseydi

hekı bıçarnayê gezdirseydi

hekı bıçarno gezdirirse

hekı bıçinayê biçseydi

hekı bıçino biçerse

hekı bıcınayê yontsaydı

hekı bıcıno yontarsa

hekı bıçırayno otlarsa

hekı bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas

hekı bıdeştê dikseydi

hekı bıderbıno sırmalarsa

hekı bıderwo süpürürse, süpürse

hekı bıderzo dikerse

hekı bıdoşo sağarsa

hekı bıdotê sağsaydı

hekı bıdırna yırtarsam

hekı bıdırnayê yırtsaydı

hekı bıdırno yırtarsa

hekı bıdıskiyo pıro yapışırsa

hekı bıdıskıno pıro yapıştırırsa

hekı bıecêbno beğenirse

hekı bıecêvno beğenirse?

hekı bıecıbno beğenirse

hekı bıedılno süslerse

hekı bıedıziyo yorulursa?

hekı bıeştê atsaydı

hekı bıemno emzirirse?

hekı bıerciyo değerse

hekı bıfêno düşürürse

hekı bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde)

hekı bıfetılno kovalarsa

hekı bıfetısiyo boğulursa

hekı bıfıkıriyo düşünürse

hekı bışanayê salasaydı

hekı bışano salasa

hekı bışeqnayê serpseydi

hekı bışeqno serperse

hekı bışiyayê gitseydi

hekı bışüwo yıkarsa

hekı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı

hekı bışıknayê kırsaydı

hekı bışımo içerse

hekı bışımıtê içseydi

hekı bışıtê yıkasaydı

hekı bıheleyno eritseydi, eritirse

hekı bıherinayê satın alsaydı

hekı bıherino satın alırsa

hekı bıheweynayê barındırsaydı

hekı bıhüwayê gülseydi

hekı bıhüwo gülerse

hekı bıkaro ekerse

hekı bıkarıtê ekseydi

hekı bıkendê kazsaydı

hekı bıkeno kazarsa

hekı bımasayê şişseydi

hekı bımaso şişerse

hekı bımüno örerse

hekı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa

hekı bınüşnayê yazsaydı

hekı bınüştê yazsaydı

hekı bıpawo beklerse, bekleseydi

hekı bıperayê uçsaydı

hekı bıpernayê uçursaydı

hekı bıpero uçarsa

hekı bıqesnayê kırpsaydı

hekı bıqesno kırparsa

hekı bıremayê kaçsaydı

hekı bıremno kaçırırsa

hekı bıremo kaçarsa

hekı bıresno yetiştirirse

hekı bırêso örerse

hekı bırêstê örseydi

hekı bıroşo satarsa

hekı bırotê satsaydı

hekı bırıjnayê dökseydi

hekı bırıjno dökerse

hekı bıtaşo traş ederse

hekı bıterqıno kızartsa

hekı bıvarayê yağsaydı

hekı bıvaro yağarsa

hekı bıveşnayê yaksaydı

hekı bıveşno yakarsa

hekı bıvrêjo kusarsa

hekı bıvırıtê kussaydı

hekı bıwano okursa

hekı bıwendê okusaydı

hekı bıwerdê yeseydi

hekı bıxemılnayê süsleseydi

hekı bıxemılno süslerse

hekı bıxşıkero testerelerse

hekı bıxılnayê yıksaydı

hekı bıxılno yıkarsa

hekı bıyameyê gelseydi

hekı bızano bilirse

hekı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı

hekı cıkerdê keseydi

hekı cıkero keserse

hekı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa

hekı dekewo girerse, eger girerse

hekı dinda devirirsem

hekı dindo devirirse

hekı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse

hekı dıramatik bo dramatik olursa

hekı dırbetın bo yaralanırsa

hekı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa

hekı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı

hekı ecızkero yorarsa, aciz ederse

hekı eşkawiyo dikişi sökülürse

hekı ercan kero ucuzlatırsa

hekı ereba bıramo araba sürerse

hekı ewro biro bu gün gelirse

hekı fahm kero anlasa

hekı fam kero anlasa

hekı felc bo felç olursa?

hekı fırçe kero fırçalarsa

hekı şabo sevinirse

hekı şıro giderse

hekı gazkerdê dişleseydi

hekı gezıkerdê süpürseydi

hekı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı

hekı gıdişkero toplayıp lodalarsa

hekı gıdikerdê zayıflatsaydı

hekı gıdikero zayıflatırsa

hekı gırêdayê bağlasaydı

hekı gırzekerdê balyalasaydı

hekı gırzekero balyalarsa

hekı hêlkerdê salasaydı

hekı henekerdê kınalasaydı

hekı henekero kınalarsa

hekı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı

hekı holbo sıçrarsa, hoplarsa

hekı honık kerdê soğutsaydı

hekı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi

hekı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi

hekı kalankero yabancı otlarını temizlerse

hekı lıngı berzo ayak atarsa

hekı lıngı bıeştê ayak atsaydı

hekı nan büro ekmek yerse

hekı niro gelmezse

hekı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi

hekı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse

hekı pakkerdê temizleseydi

hekı pakkero temizlerse

hekı palibıkerdê ekin biçseydi

hekı palibıkero ekin biçerse

hekı par bıyameyê geçen sene gelseydi

hekı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi

hekı payşıro ayakla giderse, yaya giderse

hekı pey bıhesiyo duyarsa

hekı pikerdê tükürseydi

hekı pikero tükürürse

hekı pükero tükürürse

hekı pürkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)

hekı pürkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

hekı pırkerdê doldursaydı

hekı pırkero doldurursa

hekı pıro do döverse, vurursa

hekı pırodayê dövseydi, vursaydı

hekı pırodo döverse

hekı qulkerdê delseydi

hekı qulıkero delerse

hekı rakerdê serseydi

hekı rakero sererse

hekı rakewo yatarsa

hekı rakewtê yatsaydı

hekı ray kewtê yola düşseydi?

hekı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa

hekı rayvıstê yola koysaydı

hekı rewtero yontarsa

hekı rütbo kel olursa, çıplaklaşırsa

hekı rütkerdê kel etseydi

hekı salmekerdê başıboş bıraksaydı

hekı salmekero başı boş bırakırsa

hekı sıktırkerdê sıktır etseydi

hekı sıktırkero sıktır ederse

hekı tepışo tutarsa

hekı tepıştê tutsaydı

hekı vajo söylerse?

hekı vaydeyayê savrulsaydı

hekı vaydeyo savrulursa

hekı vaydo savurursa

hekı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı

hekı vazdo kaçarsa, koşarsa

hekı vıllakerdê dağıtsaydı

hekı vıllakero dağıtırsa

hekı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı

hekı vıraştê yapsaydı

hekı vırazo yaparsa

hekı wekerdê yaksaydı

hekı wekero yakarsa

hekı werzanayê kaldırsaydı

hekı werzo kalkarsa

hekı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi

hekı xorado giyerse

hekı yağme kero yağmalarsa

hekı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa

hekı zana bildiyse

hekı zay kero kaybederse, yetirirse

hekı zelal kero arındırırsa

hekı zor kero zorlaştırırsa

hekı züri bıkero yalan söylerse

hekı zılım bıkero zulum ederse

hekı eger, şayet, ama, veya vb ve "sa, se, dı vb" eklerin yerini alır

hekım doktor, tabip

hel (hal) çözüm, hal

hel-helı 1-yarım gün, 2-vardiye

hela (Ar) yüz numara, aptesthane, tualet

hela binı öbür yarım gün, başka yarım gün

hela şani gırweynayenı akşam postası, vardiyesi çalıştırmak

hela şani akşam vakti, ögleden sonraki zaman

hela şewray sabah vakti, sabah özeri, öğleden önceki zaman

hela hela Allah Allah, hele hele

hela sodıri günün öğleden önceki vakti

hela 1-hele, 2-gün yarısıdır

helak bı derbeder oldu

helak bıyaye 1-acısı olmuş olan, 2-yorgun düşmüş olan

helak bıyayenı-bıyayış 1-yaralı olmak, yara almak, 2-derbeder olmak, acısı olmak, 3-yorgun olmak

helak kerdenı-kerdış 1-içten, yürekten yaralamak, 2-bitkin, yorgun düşürmek, 3-derbeder etmek

helak kerdoğ 1-yaralayan, 2-yorgun ve bitkin düşüren

helak kewt bitkin düştü

helak 1-derbeder, acısı olan, dertli, kederli, 2-yara, yaralı, gönül yarası, yürek yarası, 3-hasta olma durumu, 4-acıklı veya ağır bir söz işitmek, 5-ağır bir söz dokunmak, 6-yorgun, bitkin düşmek, 7-ağır hasta olan, 3-kurumuş yara, yaralı bereli

helaka yaralıdır, derbederdir, bitkindir (dişil)

helakey yaralı, derbeder, bitkin olma durumu

helakeyda xo ya şı a dıni o yaralariyle, hastalığiyle öbür dünyaya gitti

helako yaralıdır, derbederdir, bitkindir (eril)

helakın yaralı, derbeder olma durumu

helal (Ar) dince yasaklanmamış olan

helal bo to rê helal olsun sana

helal bo 1-halal olsun, 2-aşk olsun, 3-maşalla, aferim, ne mutlu sana vs

helal bıyayenı-bıyayış halal olmak

helal kerd halal etti

helal kerdenı-kerdış 1-birine yedirdiğini halal etmek, 2-halalllaşmak

helal halal, emeğin karşılığı kazanılan, cenup olmayan

helala cı helalı, nikahlı karısı

helale yeni kurt düşmek özere olan ette derler (goşto kı newe kermi kenê dekewê eyrê vanê)

helaley waştenı-waştış hellallık istemek, hellallaşmak

helaley waştı halallık istedi, halallaştı

helaley 1-halal olma durumu, 2-halallık, halallaşma, 3-yıkanıp cenupluktan kurtulmak

helaleya xo waştenı-waştış helallığını istemek, helallaşmak

helalinı halallaşmak, halallık

helalzade (Ar) 1-nikahlı ana babadan doğmuş, 2-doğruluktan ayrılmayan

helaw-helawı (Ar) helva, şeker, yağ, un ve irmikle yapılan tatlı

helawci helvacı

helawcinı helvacılık

helawcılıxey helvacılık

helawxane helva yapılan veya satılan yer

helawın helvalı

helbe tahtadan yapılmış olan kova

helbet elbet, her halde, şüphesiz, kuşkusuz, hayhay, tabi vb

helbi 1-dokumada kullanılan ince ve uzun ölçü, 2-tahta metre, 3-dokumacılıkta yönler arasında ipi geçiren içi oyulmuş tahta (mekik)

helbı (elbı) tahdadan yapılıp içine sulu şeyler konulan kap

helbıke tahtadan yapılmış olan kova

helê (Nimroj) yarım gün

hele bê haydi gel

hele bewni bir bak, hele bak

hele ey qe se kerd hele o ne yaptı

hele fınê bê bewni hiç olmazsa bir sefer gel bak

hele hele 1-haydi haydi, de de, hele hele, 2-hayret ifade eder, evet, şuna bak, öyle mi vs

hele 1-bir kere, hiç olmazsa, her şeyden önce, 2-haydi, de, hele

helê bir yarım günlük

helêna 1-eritti, eriyor, 2-yarım günle

helênabı eritmişti

helênaye eritilmiş olan

helênayenı-helênayış eritmek

helênayo eritmiş

helênena eritiyor (dişil)

helênenê eritiyorlar

helêneno eritiyor (eril)

helêsnayenı-helêsnayış 1-uyuşturmak, 2-çürütmek

helêsnena 1-uyuşturuyor, 2-çürütüyor (dişil)

helêsneno 1-uyuşturuyor, 2-çürütüyor (eril)

helêsıya bı 1-uyuşmuştu, 2-çürümüştü

helêsıyayenı-helêsıyayış 1-uyuşmak, 2-çürümek

heleyaye erimiş olan

heleyayenı-heleyayış erimek

heleyna bı eritmişti

heleyna eriti

heleynaye eritilmiş olan

heleynayê eritiyordu

heleynayenı-heleynayış sindirmek, eritmek

heleynayo eritmiş

helife (Ar) halife, hükümdar

helifelıxey halifelik

helifey halifeler

helifeyey halifelik

helifeyinı halifelik

helikopter (Fr) helikopter

helim bıyayenı-bıyayış uysal olmak

helim 1-uysal, sessiz, 2-kaymak

helimey uysallık

heliminı uysallık

helimiya kaydı

helimnayenı-helimnayış kaydırmak

helis patlıcan ezmesi

heliya eridi

heliyabı erimişti

heliyaye erimiş olan

heliyayenı-heliyayış erimek

heliyayo erimiş

helk (Ar) halk

helkê awı su kovası

helke kova, helke

hella hella Allah Allah (kızdığında veya tepki gösterdiğinde söylenir, hayret belirtme sözü)

helle helle hella hella (öfke belirtme ve kızma sözcüğü)

helle hoppala

hellı yarım gün, öğle arası

hellıyabı erimişti

hellıyay eridı, eridiler

hellıyaya erimiş (dişil)

hellıyayê eriyordu

hellıyayenı-hellıyayış erimek

hellıyayey erimiş olan

hellıyayo erimiş (eril)

helm (hılm) 1-kaynayan veya pişen yemeklerin buhar kokusu, 2-koku, iç koku, nefes ve soluk alma kokusu, ağız kokusu

helm vıjyayenı-vıjyayış koku, buhar kokusu çıkmak

helm vızyayenı-vızyayış koku, buhar kokusu çıkmak

helmê amnani yazın sıcak kokusu

helmê arıqi ter kokusu

helmê feki ağız kokusu

helmê şami yemek kokusu

helmê nefesi nefes kokusu

helmo boyın kokmuş veya kötü koku

helmo cı ra yeno koku kendisinden geliyor

helmo germın sıcak kokusu

helmo gıran ağız koku

helmın bıyayenı-bıyayış kokmak, kokmuş olmak, kokulu olmak

helmın kokulu

helmına kokuludur (dişil)

helmıno kokuludur (eril)

helna bı eritmişti

helna eritti

helnaye erimiş olan

helnayenı-helnayış eritmek

help nefes alıp verirken yüreğin küt küt atması, soluk

helpaze yelpaze, serinletmek için hava veren nesne

helpazey yelpazeler

helpazeyın yelpazeli

helpeze küwatenı-küwatış nefes nefese alıp vermek

helpeze yorgunluk nefesi, nefes nefese

helpı helpa zerida cıya yüreği küt küt atiyor

helpı helpı nefes nefese solumak

helq (Ar) halk, aynı uyruktan olan insan topluluğu

helq bı var oldu, yaratıldı

helq bıyayenı-bıyayış var olmal, yaratılmak

helq kerdenı-kerdış var etmek, yaratmak

helqa (Ar) halka, çember

helqa akerdenı-akerdış halkayı açmak

helqa bi çember oldular, daire şeklini aldılar

helqa bıyaye halka olmuş olan

helqa bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek

helqa eştenı-eştış halka atmak

helqa kerde halkalanmış olan

helqa kerdenı-kerdış halkalamak, halka yapmak

helqa kerdoğ halkalayan, halka yapan

helqa kı kolay açılabilecek şekilde düğümle

helqa 1-açılması kolay düğüm, 2-yüzük, 3-yuvarlak, daire vs

helqe bıyaye halka olmuş olan

helqe bıyayenı-bıyayış halka olmak, çemberlenmek

helqe kerde halkalanmış olan

helqe kerdenı-kerdış halkalamak, halka yapmak, düğümlemek

helqe kerdoğ halkalayan, halka yapan

helqe halka, çember, yuvarlak, daire vs

helqeci halkacı

helqecinı kerdenı-kerdış halkacılık yapmak

helqecinı halkacılık

helqey miyani omurga kemiklerinin halkaları

helqeyinı halkacılık

helqeyın halkalı

helsnaye 1-çürümüş olmak, 2-ezilmiş olmak

helsnayenı-helsnayış 1-çürütmek, 2-ezmek

helsyaye 1-çürük, çürümüş, 2-ezik, ezilmiş

helsyayenı-helsyayış 1-çürümek, 2-ezilmek

helwa vıraştenı-vıraştış helva yapmak

helwa werdenı-werdış helva yemek

helwa helva

helwacinı kerdenı-kerdış helvacılık yapmak

helwacinı kerdoğ helvacılık yapan

helwacinı helvacılık

helwayinı helvacılık

helwayın helvalı

helya eridi

helyaya erimiş (dişil)

helyaye erimiş olan

helyayenı-helyayış erimek

helyayo erimiş (eril)

helı 1-anlık, 2-yarım gün, 3-öğle vakti, 4-günün ortası, 4-koyun ve keçilerı sağma vakti

helık-helıkı çömlek

helıkyayenı-helıkyayış 1-derbeder olmak, 2-ekzema olmak

helıkın çömlekli

helısiya bı çürümüştü, bozulmuştu

helısiya çürüdü, bozuldu

helısiyaye çürümüş, ezilip bozulmuş, işe yaramaz

helısiyayê çürümüşler, bozulmuşlar

helısiyaye mecazi manada; ellinden hiçbir şey gelmiyen, tembel, hantal, cesaretsiz, kokuşmuş, kuvvetsiz vs

helısiyayenı-helısiyayış çürümek, ezilip bozulmak, tembellik vs

helısna 1-çok dövmek, evirip çevirip çiğnemek, 2-ezdı, çürüttü, ezip bozdu

helısnaye 1-çürümüş olmak, 2-ezilmiş olmak

helısnayenı-helısnayış 1-çürütmek, 2-ezmek

helısnayoğ çürüten

helıstey (helısiyayey) çürümüşler

helısyaye 1-çürük, çürümüş, 2-ezik, ezilmiş

helısyayenı-helsyayış 1-çürümek, 2-ezilmek

helıyayê erimişler, tükenmişler, çürümüşler

hem bê, hem meyı hem gel, hem gelme

hem şo, hem bürı hem git, hem ye

hem kerd 1-kanaat getirdi, 2-çocuk dilinde yedi

hem kerdenı-kerdış çocuk dilinde yemek yemek

hem kerdenı-kerdış kanaat getirmek, olaniyle razı olmak

hem kı (hemı kı) çocuk dilinde "ye"

hem mı rê, hem to rê hem bana, hem sana

hem rewnayo çoktandır

hem to rê çıçi hem sana ne?

hem zi hem de

hem 1-açıklayıcı nitelikte olan ikinci cümleyi birinciye bağlar, 2-bir şeyi açıklamak veya anlamını güçlendirmek için "özellikle, üstelik,hem, zaten, bir de, dır" anlamında ve eklerinin yerine kullanılır, 3-kanaat, 4-çocuk dilinde "ye" anlamında bir sözcük

hema 1-ama, fakat, ancak, lakin vb, 2-hemen, derhal, anında, daha

hema bahdo yena daha sonra gelirim

hema hema hemen hemen, takriben

hema yena hemen gelirim

hema zey to niyo fakat senin gibi değil

hemal (Ar) ücretle yük taşiyan kimse, hamal

hemal ki hamalca, hamalvari

hemala hamaldır (dişil)

hemalcılıxey hamalcılık

hemalê bir hamal

hemaley kerdenı-kerdış hamallık yapmak

hemaley mekı hamallık yapma

hemaley hamallık

hemaleya hamallıkla

hemalinı kerdenı-kerdış hamallık yapmak

hemalinı hamallık

hemalna bir hamal daha

hemalo hamaldır (eril)

hemam (keraşo) (Ar) hamam, içinde yıkanılan yer

hemamci (Kerşoci) hamamcı

hemamci bı hamamcı oldu (cinsel ilişkide bulunulma)

hemamcinı kerdenı-kerdış hamamcılık yapmak

hemamcinı hamamcılık

hemamciya hamacıdır (dişil)

hemamciyo hamacıdır (eril)

hemamcılıxey hamamcılık

hemamê bir hamam

hemamey hamamcılık

hemami hamamlar

hemaminı hamamcılık

hemamna bir hamam daha

hemamvan hamamci

hemamvaney hamamcılık

hemarat bıyayenı-bıyayış hamarat olmak, becerikli olmak

hemarat ev işlerinde çalışkan ve becerikli ev kadını

hemaya gelmiş (dişil)

hemayar (Far) denk, eşit

hemayar bıyayenı-bıyayış denk olmak

hemayarê pêyê birbirinin dengidir

hemayenı-hemayış gelmek

hemayo gelmiş (eril)

hembaz (embaz, enbaz) arkadaş, dost, yoldaş

hembaza arkadaştır (dişil)

hembazê arkadaştırlar

hembazey arkadaşlık

hembazi arkadaşlar

hembazinı arkadaşlık, yoldaşlık

hembazo arkadaştır (eril)

hembeli (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden bir tanesi ve bu mezhepten olan kişi

Hembêli Hambelli mezhebi

hembeliya hembeli mezhebindendir (dişil)

hembeliyo hembeli mezhebindendir (eril)

hember vızyayenı-vızyayış karşı çıkmak, karşı koymak

hember werıştenı-werıştış karşısında ayağa kalkmak, karşı durmak, baş kaldırmak

hember karşı, karşı gelmek, karşı koymak, karşıt

hemberdê cı dı karşısında

hemberdê to dı ra karşındayım, sana karşiyim

hemca ra ma amey aynı yerden biz geldik

hemca aynı yerden olan kimse

hemcıns aynı cinsten olan

hemcınsdê pêrayê aynı cinstendirler

hemd (Ar) Tanrı'ya şükretme, hamd, şükür

hemd bo Tanrıya şükürler olsun

hemd kerdenı-kerdış şükretmek

hemd bilinen, istenen ve isterek yapılan

hemdê mı nêbı istiyerek olmadı

hemdem çağdaş

hemderd (Far) dert ortağı

heme antı hepsini çektı, hepsini emdı

heme ca bütün yer, her yer

heme çi her şey

heme çiyê cı bütün her şeyi

heme dewıji şiyê kar bütün köylüler işe gitmişler

heme di hepsini gördü

heme şi ma teniya mendi hepsi gitti biz yalnız kaldık

heme kes bı merdım, bê ma herkes adam oldu, bizden başka

heme kes hepsi, herkes

heme pêya hepsi birlikte

heme hepsi, kamu, tüm, hep, tümü, bütün, hepiniz

hemed (hemet) emanet, koruma, muhafaza etme, himaye

hemed bıyaye korunmuş, himaye edilmiş olan

hemed bıyayenı-bıyayış korunmak, muhafaza olmak, himaye edilmek

hemed kerde korunmuş, muhafaza edilmiş olan

hemed kerdenı-kerdış korumak, himaye etmek, muhafaza etmek

hemed kerdoğ koruyan, muhafaza eden

hemedê Homa bı Allaha emanet ol

hemedê ma bı bize emanet edildi

hemeg da emek verdi

hemeg dayenı-dayış emek vermek

hemeg dayoğ emek veren

hemeg tey ant içinde emek yedi

hemeg tey werd içinde emek yedi

hemeg werdenı-werdış emek yemek, emek vermek

hemeg werdoğ emek yiyen

hemeg emek

hemegdar emekdar

hemegdara emekdardır (dişil)

hemegdarê pêyê birbirinin emekdarıdır

hemegdarey emekdarlık

hemegdarinı emekdarlık

hemegdaro emekdardır (eril)

hemegê mı emeğim

hemego veng boş emek

hemegın emekli, emek yeme durumu

hemekes herkes, hepsi

hemeliyaye sindirilmiş olan

hemeliyayenı-hemeliyayış sindirilmek, sindirilmiş olmak

hemeliyayo sindirilmiş

hemelna sindirdi

hemelnabı sindirmişti

hemelnayenı-hemelnayış sindirmek

hemelnayo sindirmiş

hemelnayoğ sindiren

hemen cay xo gırot hemen yerini aldı

hemen herünı dı hemen, yerinde

hemen rema şı hemen kaçtı gitti

hemen anında, hiç vakit geçirmeden, çabucak, gecikmeden vb

hemey hepsi

hemeyayenı-hemeyayış 1-bayatlanmak, bozulmak, 2-sindirilmiş olmak

hemeynayenı-hemeynayış bozmak, bayatlamak

hemfıkır aynı düşüncede, aynı görüşte olan, hemfikir

hemşeri hemşehirli, aynı ilden, aynı şehirden olan, memleketli (askerlik arkadaşları birbirine hemşerim diye hitap ederler)

hemşerilıxey hemşehrilik, hemşerilik

hemşerinı hemşerilik

hemşeriya mına hemşerimdir (dişil)

hemşeriyê mıno hemşerimdir (eril)

hemşeriyey kerdenı-kerdış hemşerilik yapmak

hemşeriyey hemşerilik

hemşeriyinı kerdenı-kerdış hemşerilik yapmak

hemşeriyinı hemşericilik

hemşira (hemşire) hemşire, ebe

hemşira u ebe hemşire ve ebe

hemşire (Far) 1-kız kardeş, bacı, 2-diplomalı hasta bakıcı kadın, ebe

hemşirena bir hemşire daha

hemşirey hemşireler

hemşireya hemşiredir

hemşireyê bir hemşire

hemşireyinı kerdenı-kerdış hemşirelik yapmak

hemşireyinı hemşirelik

hemşo (emşo) bu gece

hemşo bê bu gece gel

hemşo şı bu gece gitti

hemgi arılar

hemgı arı

hemgımên vetenı-vetış bal çıkarmak

hemgımên bal

hemgımênın ballı

hemhal aynı durumda olan

hemhüdüd sınırdaş

hemhudüd sınır, ortak sınırlar

hemid bir erkek ismi

hemila 1-hamile, 2-bir bayan ismi

hemiya piya hepsiyle birlikte

hemiya hepsiyle

hemle (Ar) 1-ileri atılma, atılım, 2-saldırış, 3-santraçta taş sürma, 4-atak

hemle kerdenı-kerdış saldırmak, ataka geçmek

hemle verdayenı-verdayış hamile bırakmak

hemle hamile, gebe olan kadın

hemlecı atılımcı

hemleya hamiledir

hemlıx 1-damızlık oğlak, 2-özel olarak beslenen kurbanlık hayvan

hemmal aynı mal

hemmiş yemiş, kurutulmuş meyve

hempa (Far) kötü işlerde birlikte hareket eden kimse, ayaktaş, omuzdaş

hempa aynı ayarda, eşit

hemsar yular

hemser bıyayenı-bıyayış yaşıt olmak

hemser ma zerar kerd bu sene biz zarar ettik

hemser 1-yaşıt, 2-bu yıl

hemserê mı yaşıtım

hemserinı yaşıt olma durumu, yaşıtlık

hemsükıj aynı şehirli

hemti dan, ayran çorbası yapımında kullanılan döğülmüş bulgur

hemüşık (herşık) köstebek

hemver dayenı-dayış cevabını vermek, karşılığını vermek

hemver ê çiyan o eşyalara karşı

hemver inan onlara karşı

hemver pê birbirine karşı

hemver ra eninden

hemver vızyayenı-vızyayış karşı çıkmak, karşı koymak

hemver werıştenı-werıştış karşısında ayağa kalkmak, karşı durmak, baş kaldırmak

hemver 1-eni, eni boyu, 2-karşı, karşı koymak, karşı gelmek, karşıt

hemverdê cı dı karşısında

hemverdê to dı ra karşındayım, sana karşiyim

hemverıno enlidir

hemwelat aynı memleket

hemwext 1-çağdaş, 2-aynı zaman

hemzemin (Far) aynı düzeyde olan, aynı temelde

hemzole (herzale) çalı çırpı ve sırıklardan yapılan yazlık bekleme ve yatma ve gülgelenme yeri, yazlık gülgelik

hemzık antenı-antış emzik emmek, çekmek

hemzık emzik

hemzıkın emzikli

hemı kerd çocuk dilinde "yedi"

hemı kı 1-hala, 2-çocuk dilinde ye, yut anlamında

hemıl (halı) hamile

Hemılkan Amerika

Hemılkani 1-Amerikaca, 2-amerika halkından olan

Hemılkanki Amerikaca

Hemılkanıc Amerikalı

Hemılkanıj Amerikalı

Hemılkanız Amerikalı

hemılna süsledi

hemılnabı süslemişti

hemılnayê süslüyordu

hemılnayenı-hemılnayış (xemılnayen) süslemek, düzene sokmak

hemın-hemını hepsi, hepsini

hemın birşey

hemını dı hepsinde

hemını ra hepsinden

hemını rê hepsine

hen beno o kadar olur

hen bi zengin o kadar zengin oldu?

hen bol merdım o kadar çok adam

hen bol o kadar çok

hen bı (hond bı) o kadardı?

hen goş a eya menı o kadar ona kulak asma

hen kemi o kadar az?

hen kes o kadar kişi

hen kesi o kadar kişi

hen meşermayi o kadar utanma

hen merdım o kadar adam?

hen merdımi o kadar adam?

hen mı to rê va o kadar ben sana söyledim

hen nêbeno o kadar olmak

hen nêweş mekewı o kadar hasta düşme

hen tayn o kadar az

hen vêşi o kadar çok?

hen zalım mebı o kadar zalim olma

hen o kadar

hena 1-böyle, 2-bu (dişil)

hena bıkı böyle yap

hena mekı böyle yapma

henalewr nar ağacı

henalor nar ağacı

henar nar

henardan kurutulmuş nar taneleri

henari narlar

henartal nar tanelerini muhafaza eden acılı zar tabakası

henartol nar kabuğu

henay va bu söyledi (dişil)

hencıknayenı-hencıknayış 1-yolmak, 2-ezmek, çiğnemek, lime etmek

hencıknayoğ 1-yollan, 2-ezen, çiğneyen

hencıkya ezildi

hencıkyaye 1-yolunmuş, 2-ezilmiş olan

hencıkyayenı-hencıkyayış 1-yolunmak, 2-ezilmek, lime lime olmak

hencıqnayenı-hencıknayış 1-yolmak, 2-ezmek, çiğnemek, lime etmek

hencıqnayoğ 1-yollan, 2-ezen, çiğneyen

hencıqya ezildi

hencıqyaye 1-yolunmuş, 2-ezilmiş olan

hencıqyayenı-hencıkyayış 1-yolunmak, 2-ezilmek, lime lime olmak

hencırna 1-yordu, bıktırdı, 2-ezdi, limeledi, 3-sızlattı

hencırnayenı-hencırnayış 1-yormak, 2-sızlatmak, sızlandırmak

hencırnayoğ 1-yoran, 2-sızlatan

hencırneno 1-yoruyor, 2-eziyor, 3-sızlatiyor

hencırya 1-yoruldu, bıktı, 2-sızlandı

hencıryayenı-hencıryayış 1-yorulmak, 2-sızlanmak

hencırıyaye 1-yorulmuş, bıkmış, 2-sızlanmış olan

hencırıyayenı-hencırıyayış 1-yorulmak, 2-sızlanmak, acımak, yanmak

hend (hond) kadar, bu kadar, o kadar, böyle

hend beno o kadar olur

hend bi zengin o kadar zengin oldu?

hend bol merdım o kadar çok adam

hend bol o kadar çok

hend bı (hond bı) o kadardı?

hend goş a eya menı o kadar ona kulak asma

hend kemi o kadar az?

hend kes o kadar kişi

hend kesi o kadar kişi

hend meşermayi o kadar utanma

hend merdım o kadar adam?

hend merdımi o kadar adam?

hend mı to rê va o kadar ben sana söyledim

hend nêbeno o kadar olmak

hend nêweş mekewı o kadar hasta düşme

hend tayn o kadar az

hend vêşi o kadar çok?

hend zalım mebı o kadar zalim olma

hend kadar

henday bu kadar, bu kadardır

hendayê (hondayê) bu kadar

hendayê berey bu kadar geç

hendayê bol bu kadar çok

hendayê merdım bu kadar insan

hendayê o kadar, bu kadar

hendayêna bu kadarına bu kadara

hendê (hondê) kadar, o kadar

hendê dınüşan iki yazı kadar

hendê ey to zi cefa werdo onun kadar sende emek yemişsin?

hendê ey tı zi sücdarê onun kadar sende suçlusun?

hendê kê kimin kadar?

hendê mısqalê zere kadar

hendê pê eşit, birbir kadar

hendê seatê ma dersı di bir saat kadar biz ders gördük

hendê to ez zi pey qahriyaya senin kadar bende özüldüm

hendê xo bürı ihtiyacın kadar ye

hendê xo bıgi u berı ihtiyacın kadar al ve götür

hendêna gırot o kadara aldı?

hendêna o kadara

hendeq (Ar) geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış çukur

hendey çokluk

hendna (hondna) bir o kadar daha

hendna daha bıgi bir o kadar daha al

hendo (hondo) o kadardır?

hendok ne kadar, "den, dan"

hendokı nêdayo to ro seni dövmeden

hendı (hondı) o kadar?

hendı kı nêdiyo görmeden

hendı mend o kadar kaldı?

hendıkı hukmê to esto ne kadar hükmün varsa

hendıkı ne kadar, ne kadar ki, o kadar

hendılko kokulu bir ot çeşidi

hendına (hondına) bir o kadar daha, bir misli daha

hendıno o kadardır?

henê (enê) bunlar

henê fına amey bunlar yine geldiler?

henê fına nêvındenê bunlar yine durmuyorlar?

henê niyê bunlar değildir

hene bıyayenı-bıyayış kınalanmak, kına yakılmak

hene kerde kınalanmış olan, kına yakılmış olan

hene kerdenı-kerdış kınalamak

hene kerdoğ kınalayan, kına yakan

hene kerdı kınaladılar

hene kına

heneci kınacı

henecinı kerdenı-kerdış kınacılık yapmak

henecinı kınacılık

henedaşık taş yosunu

henek (kuşat) şaka, espiri

henek kerdenı-kerdış şaka yapmak

henekci şakacı

henekê xo pa kerdenı-kerdış 1-şaka yapmak, 2-dalga geçmek

henekey dı şakada

henekey kerdı şaka yaptı

henekey mekı şaka yapma

henekey nêkerdenı-nêkerdış şaka yapmamak

henekey ra şakadan

henekey şaka, şakacık

heneki kerdenı-kerdış şaka yapmak

heneki pa ravêrdenı-ravêrdış dalga geçmek

heneki şakalar, şakacıktan, şaka olarak

henekin şakadan, şakacıktan

henekina şakadan

henênan va bunlar söyledi

heneyinı kınacılık

heneyın kınalı

heneyına kınalıdır (dişil)

heneyıno kınalıdır (eril)

hengaç 1-kara saban, 2-küçük tarla, bostan

hengam zaman, an

hengemên bal

hengemênın ballı

hengi dınya yeni dünya meyvesi

hengi arılar

hengüra siya kara üzüm

hengüre üzüm

hengürı (engürı) üzüm

hengı (hıngı) bal arısı

hengımên (hıngımên) bal

hengımên vetenı-vetış bal çıkarmak

hengımêninı balcılık

hengımênın ballı

heni (ini) çeşme

heni dewda ma köyümüzün çeşmesi

heni mı va, heni mı va o kadar söyledım, o kadar söyledım

heni niyo öyle değilmidir?

heni to rê bes niyo artık sana yeter değil?

heni artık, yetmez

henifi (Ar) müslümanlığın dört mezhebinden biri

henifilıxey hanefillik

heniyo kı vano öyledir ki söylüyor

heniyo kı öyledir ki

heniyo se öyleyse

heniyo 1-öylemidir?, 2-öyle, 3-doğrumudur anlamında

henna bir o kadar daha

henne kına

henneyın kınalı

heno bu (eril)

henqerek neya pa hafiften değdi

henqerek azıcık, hafiften, birazcık, az

henqüt bıyayenı-bıyayış broşit olmak

henqüt-henqütı broşit

henqına boğdu

henqınayenı-henıqnayış nefesten kesmek, boğazlayıp boğmak

henqıya nefesten kesildi

henqıyayenı-henqıyayış 1-nefesten kesilmek, tıkanıp boğulmak

hentbol (İng) el topu

henüçıq bıyayenı-bıyayış boğmaca hastalığına yakalanmak

henüçıq boğmaca, boğmaca hastalığı

henışk çene

henık-henıkı çene

henıqna 1-boğdu, 2-darağacına astı

henıqna boğdu, altına alıp yada boğazını sıkıp boğmaya çalışmak

henıqnayê 1-eziyordu, 2-boğuyordu

henıqnayenı-henıqnayış 1-ezmek, 2-nefesten kesmek, boğazlayıp boğmak

henıqneno boğuyor, boğazliyor

henıqoq bir çeşit armut

henıqya boğuldu, nefesten kesildi

henıqyayenı-henıqyayış 1-nefesten kesilmek, tıkanıp boğulmak

henıqut bir hastalık ve bu hastalıkta boğaz kapanır, sert öksürülür

hep kerdenı-kerdış çocuk dilinde yemek yemek

hep kı çocuk dilinde ye anlamında

hep 1-hab, tablet, 2-çocuk dilinde ye anlamında

hepcinı 1-hapçılık, 2-tanecilik

hepis (Ar) hapis, tutuk evi, ceza evi

hepisxane hapishane

heps (hefs) hapis, ceza evi, tutuk evi

hepsi (hefsi) tutuklu, mahpus, cezaevindeki cezalı ve tutuklu kişi

hepsxane (hefsxane) hapishane, cezaevi

hepyek (Far) tavlada her iki zarında bir bir gelmesi

hepı kerd çocuk dilinde "yedi" manasında

hepı çocuk dilinde "ye" anlamında

hepıs bıyayenı-bıyayış hapsedilmek

hepıs kerde içeri tıkılmış olan

hepıs kerdenı-kerdış hapse koymak, içeri tıkmak

hepıs kerdoğ hapseden, içeri tıkan

hepıs kewtenı-kewtış hapse düşmek, tutuklanmak

hepıs ra remayenı-remayış hapisten kaçmak

hepıs ra hapisten

hepıs hapis

hepısdıra hapistedir (dişil)

hepısdıro hapistedir (eril)

hepıskı hapse koy, içeriye kilitle

hepısmekı hapse koyma, içeriye kilitleme

hepısxane dı hapishanede

hepısxane hapishane, tutuk evi, ceza evi

heq (Ar) 1-hak, adalet, hukuk, 2-emek karşılığı ücret, 3-pay, 4-doğruluk, 5-tanrı'nın adlarından biri, rab, 6-eşitlik, 7-elde edilen, hakkı olan

heq bo hak olsun, yemin olsun

heq cıra razibo Allah kendisinden razı olsun

heq dayenı-dayış hak vermek

heq gıroteney hakkını almak

heq gırotenı-gırotış hakkını almak

heq kemaney nêdo hak eksiklik, noksanlık, yokluk vermesin

heq kenê wıni mekı Allahını seversen öyle yapma

heq kenê Allahını seversen, Allah aşkına

heq kerd hak etti

heq kerde hak etmiş olan

heq kerdenı-kerdış haketmek

heq kerdoğ hak eden

heq kesi sere dı niyaro Tanrı kimsenin başına vermesin

heq kesi tengdı nêverdo Tanrı kimseyi darda bırakmasın

heq mevazı u meravêrı hak deme ve geçme?

heq nêbo huqüq zi nêbeno hak olmasa hukukda olmaz

heq nêdayeney hak vermemek

heq nêgıroteney hak almamak

heq nêkerdenı-nêkerdış hak etmemek

heq nêsınasnayeney hak tanımamak

heq nêwerdeney hak yememek

heq nêwerdoğ hak yemez, hak yemeyen kimse

heq ra amyayenı-amyayış hakından gelmek

heq ra haktan, hakında

heq rıza hak için

heq sınasnayeney hak tanımak

heq sınasnayenı-sınasnayış haktanımak

heq sınasnayoğ hak taniyan, haktanır

heq tehala yüce Tanrı

heq u huqüq hak ve hukuk

heq werdenı-werdış hak yemek, başkasının hakkını tanımamak

heq zewal nêdo Tanrı yokluk vermesin

heq doğru, gerçek, hak

heqaret (Ar) onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış

heqaret kerdenı-kerdış hakaret etmek

heqaret kerdoğ hakaret eden

heqaretey bıyayenı-bıyayış hakaret olmak, haksızlık olmak

heqaretey kerdenı-kerdış hakaret etmek

heqaretey haksızlık, hakaret etme

heqber ame hakkından geldi

heqber amyayoğ hakkından gelen kişi

heqber hakkında, hakkından gelmek

heqberdê ey ra bê onun hakkından gel

heqberdê ey ra tı niyamey onun hakkından sen gelemedın

heqberê cı hakkında gelme

heqberey hakından

heqbereyda çiyê ra ninê dest merzı cı hakkından gelmiyorsan el atma

heqbereyda cı ra ame hakkından geldi

heqdar hak eden, hak veren, hakkı olan, hak sahibi

heqdayeney hak vermek, haklılık, hak vericilik

heqdayoğ hak veren, verici

heqdê cı dı hakkında

heqdê cı ra ame hakkından geldi

heqdê cı ra hakkından

heqdê cıra amayayenı-amyayış hakkından gelmek

heqdê cıra niyamyayenı-niyamyayış hakkından gelememek

heqdê cıra yeno hakkından geliyor

heqdê xo ra fek nêvıradayenı-nêvıradayış hakkından vazgeçmemek

heqdê xo sero bıyayenı-bıyayış doğru yolda olmak

heqdê xo ya hakkiyle

heqê cı çıniyo hakkı yoktur

heqê cı esto hakkı vardır

heqê cı tey esto içinde hakkı var

heqê cı hakkı

heqê ma esto hakkımız var

heqê mı hakkım

heqê xo sero nêverdano özerinde hakkını bırakmiyor

heqê xo waştenı-waştış hakkını istemek

heqê xo hakkını

heqet wıniyo öylemidir, gerçekmidir

heqet öylemi, gerçek

heqey (haqey) haklılık, doğruluk

heqey ra niyabırêna doğruluktan ayrılmiyor (dişil)

heqey ra niyabırêno doğruluktan ayrılmiyor (eril)

heqey ser şiyayenı-şiyayış ölmek, rahmetine kavuşmak

heqey u neheqey haklılık ve haksızlık

heqey haklılık, hakkı olma durumu

heqeyda xo ra hakkından, haklılığından

heqeyda xo seroyo 1-ölümü yaklaşmış, 2-doğruluğun özerindedir

heqgıroteney hakkını alma durumu

heqi ser bo kı Tanrı adına yemin ederim ki

heqi 1-haklar, 2-bir erkek ismi

heqibe ra heybeden

heqibe heybe

heqibena bir heybe daha

heqibey heybeler

heqibeyê gozi bir heybe ceviz

heqibeyê bir heybe

heqibeyinı kerdenı-kerdış heybecilik yapmak

heqibeyinı heybecilik

heqibeyo nexşın nakışlı heybe

heqibeyın heybeli

heqida xo ra hakkından, haklılığından, ölümünden

heqin bıkı mı nêvato inan ben söylememişim

heqin bıkı inan

heqin kerdenı-kerdış inanmak

heqin inanma, inanç, inanmak

heqiqat (Ar) hakikat, bir işin doğrusu, gerçek

heqiqet hakkikat, bir işin gerçeği, doğrusu

heqiqeta 1-hakikattır, 2-hakketten

heqiqetan hakkikatları

heqiqetci hakikatlı

heqiqetê cı hakikatı

heqiqeten (Ar) gerçekten

heqiqetêno hakkikattır

heqiqetey ra meremı gerçeklerden kaçma

heqiqetey ra hakikatten

heqiqetey gerçeklik

heqiqeti gerçekler

heqiqi (Ar) 1-gerçek, 2-sahte olmayan, hakikisi

heqiqi bıyayenı-bıyayış gerçek olmak, sahte olmamak

heqira waştenı-waştış Tanrıdan istemek

heqirê dest akerdenı-akerdış Tanrıya el açmak

heqive ra heybeden

heqive heybe

heqivena bir heybe daha

heqivey heybeler

heqiveyê gozi bir heybe ceviz

heqiveyê bir heybe

heqiveyinı kerdenı-kerdış heybecilik yapmak

heqiveyinı heybecilik

heqiveyo nexşın nakışlı heybe

heqiveyın heybeli

heqiya hakla

heqli bıyayenı-bıyayış haklı olmak

heqli haklı

heqliya haklıdır (dişil)

heqliyey haklılık

heqliyo haklıdır (eril)

heqlılıxey haklılık

heqnêdayeney

heqnêgıroteney

heqnêsınasnayeney

heqnêwerdeney

heqnêwerdoğ

heqo gırd büyük hak

heqo kı ma bışiyayê bizim gitmemiz gerekirdi

heqo kı mı da to sana verdiğim hak

heqo kı gerekir ki, hakdir ki

heqo ma şırê bizim gitmemiz lazım, haktır biz gidelim

heqo haktır, gerekir

heqperest (Ar+Far) haksever

heqqey doğruluk, haklılık

heqsınasnayeney

heqsınasnayoğ

heqsızey haksızlık

heqwerd hak yiyen, hak yedi

heqwerdeney

heqwerdeney hak yemek, hakkını vermemek

heqwerdenı-werdış hak yemek, hak tanımamak

her bıyayeney eşek olma durumu

her bıyayenı-bıyayış eşekleşmek

her ca her yer

her çi 1-her şey, 2-her ne kadar

her daym her zaman

her jew her biri

her jewo sereyê anceno her biri bir baş çekiyor

her kam her kim

her kes şıno herkes gidiyor

her kes o rayêno şıno her biri bir yoldan gidiyor

her kes her kişi

her ki eşekçe

her merdım jew nêbeno her adam bir olmaz

her merdım her adam

her qıse her laf

her roc her gün

her roj her gün

her roz her gün

her seatı her saat

her tım her zaman, daima

her u kıri eşek ve sıpa

her 1-herbiri, hep, her, 2-tekil isimleri tamlayan sözcük, "birer birer olarak", 3-eşek

hera 1-geniş, bol, 2-toprak, topraktır, toprakla, 3-eşektir (dişil)

hera bıyayenı-bıyayış geniş olmak

hera kaykeno toprakla oynuyor

hera kaykerdenı-kaykerdış toprakla oynamak

hera kerdenı-kerdış genişletmek

hera kerdoğ genişleten kimse

hera geniş, heratır

daha geniş, heratırın daha daha geniş

herac haraç

heraj (xeraj) garaj

heram (Ar) din kuralarına aykırı olan, dince yasak olan

heram bi haram oldu (dişil)

heram bo haram olsun

heram bı haram oldu (eril)

heram bıyayenı-bıyayış haram olmak, haramlaşmak

heram kerd haram etti

heram kerde haram edilmiş olan

heram kerdenı-kerdış haram etmek

heram kerdoğ haram eden

heram mekı haram etme

heram nêbo haram olmasın

heram nêkerdeı-nêkerdış haram etmemek

heram ra haramdan

heram werdenı-werdış haram yemek

heram werdoğ haram yiyen

herama haramdır, cenübettir (dişil)

heramey haram olma durumu

herami (Ar) hırsız, haydut

heramiyey hırsızlık, haydutluk

heramo haramdır, cenübettir (eril)

heramwerd haram yedi, haram yiyen

heramxor haram yiyen kimse

heramxora haram yiyendir (dişil)

heramxorey haramlılık

heramxoro haram yiyendir (eril)

heramxur haram yiyen kimse

heramxura haram yiyendir (dişil)

heramxurey haramlılık

heramxuro haram yiyendir (eril)

heramzade (Ar+Far) yasa dışı birleşmelerden doğan çocuk, piç

heramzadeyo haramzadedir (eril)

heran barkı eşekleri yükle

heran 1-eşekleri, 2-toprağı, toprakları

heraret (Ar) 1-ısı, sıcaklık, 2-susuzluk, susama, 3-çoşkunluk, ateşlilik

heraretê cı berz bı harareti yükseldi

heraretê cı berz bıyayenı-bıyayış ateşi yükselmek

heraretê cı bolo harareti çoktur

heraretê cı esto ateşi vardır

heraretê cı vıstenı-vıştış ateşini düşürmek

heraretê cı werışt harareti yükseldi

heraretey hararet olma durumu

heraretın hararetli

heraretına hararetlidir (dişil)

heraretıno hararetlidir (eril)

heray geniş, genişler

herayêr daha, daha çok geniş

herayey ser genişlemesine, genişliğine

herayey genişlik, genişlemesine

herayeya cı genişliği

herb (ceng)(Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma

herb bıyayenı-bıyayış harb olmak, savaş çıkmak

herb dest peykerdenı-peykerdış savaş çıkmak, başlamak

herb dı savaşta

herb kerdenı-kerdış savaşmak, harb etmek

herb kewtenı-kewtış harbe girmek

herb kewtoğ harbe girmiş olan

herb qezenc kerdenı-kerdış savaşı kazanmak

herb ra savaştan

herb ronayenı-ronayış savaş ilan etmek

herb vetenı-vetış savaş çıkarmak

herb vıni kerdenı-kerdış savaşı kaybetmek

herb vızyayenı-vızyayış savaş çıkmak

herba gırotenı-gırotış savaşla almak

herba savaşla

herbab becerikli, ellinden iş gelen

herbaba beceriklidir (dişil)

herbabinı beceriklilik

herbabo beceriklidir (eril)

herbê cıhani Cihan harbı

herbê dınyay Dünya savaşı

herbi (Ar) ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk

herbi bı mert ol, doğru ol, harbi ol

herbi dest pey kerd savaş başladı

herbi şo meselandê xo ser harbi git meselelerinin üstüne

herbi 1-delikanlıca, açıkça, mertçe, harbi, dobra dobır, 2-harplar

herbinı mertlik, doğruluk, harbi olma durumu

herbiye (Ar) subay yetiştiren yüksek okul, harp okulu, harbiye

herbiyeli harp okulu öğrencisi

hercale derme çatma yapı, gülgelik, kulube, dört direk özerine oturtulan yapı

herçend hernekadar

herçi herşey

herciya heme çi herşeye değdi, değer

herciyaye değerli

herciyayenı-herciyayış değme, değerli olma

herciyayeyo değerlidir

herçiyê xo herşeyini

herciyêno heme çi herşeye değiyor

herd (hard, erd) toprak, yer, kara parçası

herda ma dı toprağımızda

herda ma sero toprağımızın özerinde

herdem bê herzaman gel

herdem nêbeno herzaman olmaz

herdem her zaman, her an

herdiş-herdişı (erdiş) sakal

herdişı cıkerdenı-cıkerdış sakalını kesmek

herdişı taşıtenı-taşıtış sakalını traş etmek

herdişı vıradayenı-vıradayış sakal bırakmak

herdişın sakalı

herdos kerdenı-kerdış avuçlamak

herdos bir avuç

herdosana avuçlarla

herdosê ardi bir avuç un

herdosê bir avuç

herdı kaykeno toprakta oynuyor

herdı kaykerdenı-kaykerdış toprakta oynamak

herdı mendenı-mendış toprakta kalmak

herdı to no eşek seni siksin

herê gemı yaban eşeği

herê 1-bir eşek, 2-bir koca yada herhangi bir erkek kadına seslenirken der

herek (Yün) bazı sarılgan ve sarkan bitkilerin tutunması için dikilen sırık

herek 1-eşek, eşekcik, 2-tahtadan yapılan eşek oyuncak, tahtadan yapılıp pekmez bulamacına batırılıp güneşte kurutulup kışın o kuru pekmezi yenilen o tahtaya derler

herekê her hangi bir eşek

hereket (Ar) 1-devinim, kımıldama, kıpırdama, 2-davranış, 3-yola çıkma

hereket bıyaye hareket edilmiş olan

hereket bıyayeney hareket edilmek

hereket bıyayenı-bıyayış hareket oluşturmak, hareker edilmek

hereket dı harekette

hereket kena hareket ediyor (dişil)

hereket kerde hareket etmiş olan

hereket kerdenı-kerdış hareket etmek, devinmek, kıpırdamak

hereket kerdoğ hareket eden

hereket nêbiyayeney hareketsizlik

hereket nêbıyayenı-nêbıyayış hareket edilmemek, hareketsizlik

hereket ra hareketten

hereket u bereket hareket ve bereket

hereketana hareketlerle

hereketanê xo hareketlerini

hereketbiyayeney hareketlilik, hareket olma durumu

hereketê cı hareketleri

hereketê kı ti yê kenê yaptığın hareketler

hereketêdê cı her hangi bir hareketi

hereketey hareketlilik

hereketi hareketler

hereketnêbiyayeney hareketsizlik, hareket olmama durumu

hereketın hareketli

herekey eşeklik

herem (Ar) saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, harem

herem dı haremde

herem ra haremden

herem vıraştenı-vıraştış çul vb şeyleri örmek için iplik yapmak

herem 1-çul vb şeylerin dokumasında kullanılan ip, 2-çul, halı vb şeylerin yapıldığı tezgah, 3-pamuktan örülüp ip haline getirilmiş olan iplik, yün, yünden yapılan ip vb, 4-bölge, mıntika, civar, 5-haram

herema haramdır (dişil)

hereman dı haremlerde

heremandê cı dı haremlerinde

heremanê cı haremlerini

heremê dı her hangi bir bölgede

heremê ra her hangi bir bölgeden

heremlıx haremlik

heremo haramdır (eril)

heremüs köstebek

heremı dı bölgede

heremı ra bölgeden

heremın yünlü, pamuklu

herey bıyayenı-bıyayış geç olmak

herey kerdenı-kerdış eşeklik yapmak

herey kewt gecikti

herey kewtenı-kewtış gecikmek

herey kewto gecikmiş

herey kewtoğ geciken

herey memanı gecikme

herey mend gecikti

herey mendenı-mendış geç kalmak, gecikmek

herey mendoğ geç kalmış olan, geciken

herey 1-gecikme, gecikmek, zamanını kaçırmak, 2-eşeklik

hereyey mekı eşeklik etme

hereyey 1-gecikme durumu, 2-eşeklik, eşeklilik

herf (Ar) alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri

herfan dı harflerde

herfan ra harflerden

herfan harfleri

herfana harflerle

herfê bêvengi sesiz harfler

herfê vengıni sesli harfler

herfê bir harf

herfi harfler

herfiyat (Ar) kazı

herfna bir harf daha

herfı (nüşa, tip) harf

herşan kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak, herşan etmek

herşan 1-tozıtma, toz koparmak, 2-meydan okuma, 3-bellasını satma, 4-hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması, 5-zevkten kudurmak, 6- buyur etmek, bende varım demek vs

herşık (hermüşık) köstebek

herga kı her sefer

hergam her zaman

hergamı pawıtenı-pawıtış her an beklemek

hergamı to pawena her an seni bekliyorum

hergamı her zaman, her an, her adım

hergele (Far) at, eşek sürüsü

hergele (Far) terbiyesiz ve görgüsüz kişiler için kullanılan sövgü sözcüğü

hergeleci at eşek çobanı

hergelecinı hergelecilik

hergeleciyey hergele olma durumu

hergelecılıxey hergele olma durumu

hergeleyinı hergelecilik, sığır çobancılığı

hergoş tavşan

hergı çi her şey

hergı dest her el

hergı fına kı her seferde

hergı fını her sefer, her defa

hergı jew çiyê vano her biri bir şey söylüyor

hergı jew hetêna şı her biri bir tarafa gitti,

hergı jew her biri

hergı jü her biri (dişil)

hergı roj her gün

hergı her, defa, kez

herhal dı herhalde

herhal ey nêvato herhalde o söylememiş

herhal ma dı çiyê çıniyo herhalde bizde bir şey yok

herhal u kardı herhalu karda

herhal wıniyo herhalde öyledir, onun gibidir

herhal herhalde

herherê mec; kız kız, ulan ulan (dişil için söylenir)

herhero ulan ulan, seni seni (eril için söylenir)

heri amey eşekler geldi

heri nêşeno şıno cılı eşeğe edemiyor palanına gidiyor

heri eşekler

herina (hêrna) satın aldı

herina bı satın almıştı

herina satın aldı

herinay bi satın almıştılar

herinaya satın almış (dişil)

herinayê satın aliyordu

herinaye satın alınmış olan

herinayenı-herinayış (hêrnayenı-hêrnayış) satın almak

herinayenı-herinayış

herinayo satın almış (eril)

herinayoğ satın alan kimse, alıcı

herinayoği alıcılar

herinê satın aldı

herinena satın aliyor (dişil)

herinenê satın aliyorlar

herineno satın aliyor (eril)

herineyaya satın alınmış (dişil)

herineyayenı-herineyayış

herineyayo satın alınmış (eril)

herinı kerdenı-kerdış eşeklik yapmak

herinı eşeklik

herir (Ar) ipek

heririnı ipekcilik

herirxane ipekhane

herirın ipekli

herjew (heryew) her biri

herkam herkim

herkamo herkimdir

herkes lacê pêrdê xo yo herkes babasının oğludur

herkes qebül keno hepsi kabul ediyor

herkes her şahıs, insanların bütünü, hepsi

herkor (kerkor) Devamlı yeşil olan bir ot

herkı toprak, toprakla

hermanayenı-hermanayış bozmak

hermanê bozdu

hermê mıno teweno kolum ağriyor

herme 1-kol, 2-omuz, boyun arkası

hermek masum, zavalı

Hermena Ermenidir (dişil)

Hermeni 1-Ermeni, 2Ermenice

Hermeninı Ermenilik

Hermenistan Ermenistan

Hermeniya Ermenidir (dişil)

Hermeniyê Ermenidirler

Hermeniyo Ermenidir (eril)

Hermenki Ermenice

Hermeno Ermendir (eril)

hermet 1-hürmet, saygı, 2-yardım, emanet

Hermey omuzlar

hermeyın kollu, omuzlu

hermnaye bozuk, bozuk olan, bozulmuş, çürümüş

hermnayenı-hermnayış bozmak

hermnayo bozmuş, çürütmüş

hermnayoğ bozan, bozucu

hermüşık köstebek

hermüşıki köstebekler

hermyaye bozuk, bozulmuş olan

hermyayenı-hermyayış bozulmak, çürümek

hermyayo bozulmuş, çürümüş

hermyayoğ bozulan

hermuşık (hermüşık) köstebek

hermınayenı-hermınayış bozmak, çürütmek

hermınayo bozmuş, çürütmüş

hermınayoğ bozan

hermıyaye bozulmuş olan

hermıyayenı-hermıyayış bozulmak, çürümek

herna (hêrna) satın aldı

herna bı satın almıştı

hernay bi satın almıştılar

hernaya satın almış (dişil)

hernayê satın aliyordu

hernaye satın alınmış olan

hernayenı-hernayış (hêrnayenı-hêrnayış) satın almak

hernayo satın almış (eril)

hernayoğ satın alan kimse, alıcı

hernayoği alıcılar

hernê satın aldı

hernena satın aliyor (dişil)

hernenê satın aliyorlar

herneno satın aliyor (eril)

herneyaya satın alınmış (dişil)

herneyayo satın alınmış (eril)

hero to rê vana ulan sana söylüyorum

hero tı vinenê ulan sen görürsün?

hero xuli her eşek oğlu eşek

hero 1-mec; ulan, lan, behey, yahu, ahmak vb anlamında kullanılan bir hitap sözcüğü, 2-eşektir

herok bir balık cinsı

herr toprak, kara parçası

herrem rêsanayenı-rêsanayış ip örmek

herrem vıraştenı-vıraştış ip yapmak

herrem pamuk vb şeylerden yapılam yumuşak ip

herrşan meydan okumak

herroc hergün

herroj hergün

herroz hergün

herrın topraklı

hers bı kızdı, sinirlendi, küstü

hers bıyayenı-bıyayış kızmak, sinirlenmek, küsmek

hers kerdenı-kerdış kızdırmak, sinirlendirmek, küstürmek

hers mebı kızma, sinirlenme, küsme

hers-hersı göz yaşı

hers kızmak, sinirlenmek, küsmek

hersa sinirle, kızmayla

hersêna sinirli, sinirle

hersi (hêrsi) gözyaşı

hersi çıman ra warkerdenı-kerdış gözlerinden yaş dökülmek

hersi rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek

hersi warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek

hersi göz yaşı, gözyaşları

hersıni yaşlı, (göz yaşları)

hertot kuru bağ dalları, asma dalları

herüg-herügı (hêrüg, erüg) erik

herün-herünı yer, yeri, yerinde, mevki

herüna cı dı yerine

herüna cı yeri, yerine

heründa cı dı yerinde, yerine

herünnam isim yerine

herünnamê kesan (şexsan) şahıs isimlerı

herünnamê perskerdenı soru isimleri

herünname zamir

herünnamey (canam) zamirler, şahıs isimleri

herünnamey belli belirli zamirler

herünnamey perskerdenı soru zamirleri

herünnamey(ê) nebelli belirsiz zamirler

herünnamey zamirler

herünnameyê herünnami isim yerine kullanılan zamirler

herünı arde yerine getirilmiş olan

herünı ardenı-ardış yerine getirmek

herünı ardoğ yerine getiren

herünı dı ca ardenı-ardış anında yerine getirmek

herünı dı kar şiyayenı-şiyayış yerine işe gitmek

herünı dı karıtenı-karıtış yerinde, yerine ekmek

herünı dı lawnayenı-lawnayış yerinde emzirtmek

herünı dı ronıştenı-ronıştış yerinde oturmak

herünı dı versêne dayenı-dayış anında cevap vermek, karşılık vermek

herünı dı 1-yerinde, 2-anında, 3-hemen

herünı gırotenı-gırotış yerini almak, yerine geçmek

herünı kerdenı-kerdış yerine koymak

herünı kewtenı-kewtış 1-yerine girmek, 2-yerine geçmek

herünı pırkerdenı-pırkerdış yerini doldurmak

herünı ra kerdenı-kerdış yerinden etmek

herünı ra lünayenı-lünayış yerinden oynatmak

herünı ra lüweno yerinden oynuyor

herünı ra vetenı-vetış yerinden çıkarmak

herünı ra vetoğ yerinden çıkaran

herünı ra werıştenı-werıştış yerinden kalmak

herünı ra yerinden

herünı yeri

herv (ceng)(Ar) harp, savaş, çatışma, çarpışma

herv bıyayenı-bıyayış harb olmak, savaş çıkmak

herv dest peykerdenı-peykerdış savaş çıkmak, başlamak

herv dı savaşta

herv kerdenı-kerdış savaşmak, harb etmek

herv kewtenı-kewtış harbe girmek

herv kewtoğ harbe girmiş olan

herv qezenc kerdenı-kerdış savaşı kazanmak

herv ra savaştan

herv ronayenı-ronayış savaş ilan etmek

herv vetenı-vetış savaş çıkarmak

herv vıni kerdenı-kerdış savaşı kaybetmek

herv vızyayenı-vızyayış savaş çıkmak

herv savaş, harp

herva gırotenı-gırotış savaşla almak

herva savaşla

hervê cıhani Cihan harbı

hervê dınyay Dünya savaşı

hervi dest pey kerd savaş başladı

herwext her zaman

herwına, bi u qediya her böyle, oldu ve bitti

herwına böyle, her böyle

herxarda eşeği koşturdu

heryayenı-heryayış satın alınmak

heryew (herjew) her biri

herzale (erzale) çalı çılpıdan yapılan ve altında oturulan gülgelik

herı kerdenı-kerdış topraklamak, östünü toprakla örtmek

herı 1-dişi eşek (manherı), 2-toprak

herış ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü

herışın ağızlı, ağız sütü olma durumu

herıkna süzdü

herıknabı süzmüştü

herıknayenı-herıknayış süzmek

herıknena süzüyor (dişil)

herıknenê süzüyorlar

herıkneno süzüyor (eril)

herıkyaye süzülüp akmış olan

herıkyayenı-herıkyayış süzülüp akmak

herıkyayo süzülmüş

herıkyenê süzülüp akiyor

herımiya bı bozulmuştu

herımiya bozuldu

herımiyayenı-herımiyayış bozulmak

herımna

herımna bozdu

herımnabı bozmuştu

herımnaye bozuk, bozuk olan

herımnayenı-herımnayış bozmak, kullanılmaz hale getirmek

herımnayoğ bozan, bozucu

herımnena bozuyor (dişil)

herımnenê bozuyorlar

herımneno bozuyor (eril)

herımyaye bozuk, bozulmuş olan

herımyayenı-herımyayış bozulmak

herımyayoğ bozulan

herın topraklı

herıqêno süzülüyor, arıniyor

herıqiya süzüldü, arındı

herıqna süzdü

herıqnabı süzmüştü

herıqnayenı-herıqnayış süzmek, arındırmak

herıqnê 1-boğdu, ezdi, 2-sürükledi

herıqnena süzüyor (dişil)

herıqnenê süzüyorlar

herıqneno süzüyor (eril)

herıqyayenı-herıqyayış süzülüp akmak

herıqyenê süzülüp akiyor

herıs ağız (yeni doğan süt hayvanlarının ilk sötü)

hayasızinı hayasızlık

hes acıkerdenı-kerdış seslenmek

hes bıkerê 1-sevseler, 2-ses çıkarsalar

hes kena 1-seviyor, hoşlaniyor, (dişil), 2-seviyorum, 3-sesleniyor, sesleniyorum

hes kenê 1-seviyorlar, 2-sesleniyorlar

hes keno 1-seviyor, hoşlaniyor (eril), 2-cevap veriyor, sesleniyor, konuşuyor

hes kerd bı 1-sevmişti, 2-seslenmişti

hes kerd 1-sevdi, hoşlandı, 2-seslendi, ses çıkardı

hes kerde 1-seven, sevilen, konuşmuş olan

hes kerdena sevmeyle, sevilmeyle

hes kerdenı-kerdış aşk, sevgi, sevmek, hoşlanmak, 2--seslenmek, konuşmak

hes kerdoğ seven, hoşlanan, aşık olan

hes-hesı ayı

hes 1-ses, 2-sevgi, sevmek, hoşlanmak, 3-akıl, fikir

hesa borekı beyaz ayı

hesa bozı boz bir ayı

hesa cemaati ra cemaattan dışarı

hesa şıma ra heşa sizden

hesa huzüri ra cemaattan dışarı

hesa to ra heşa senden

hesa 1-ayıdır, 2-haşa

hesab (Ar) 1-hesap, 2-kişisel özelikler, nitelikler

hesab bıyaye hesaplanmış olan

hesab bıyayenı-bıyayış hesaplanmış olmak

hesab daye hesap vermiş olan

hesab dayenı-dayış hesap vermek

hesab dayoğ hesap veren

hesab diyayenı-diyayış hesap görmek

hesab dı hesapta

hesab gırotenı-gırotış 1-hesap almak, 2-hesabını tutmak

hesab kerde hesaplanmış olan, hesaba katılmış olan

hesab kerdenı-kerdış hesaplamak

hesab kerdoğ hesaplayan, hesaba katan

hesab pers beno hesap soruluyor

hesab pers bıyayenı-bıyayış hesap sorulmak

hesab pers kerd hesap sordu

hesab pers kerdenı-kerdış hesap sormak

hesab pers kerdoğ hesap soran

hesab ra hesab hesaptan hesaba

hesab ra hesaptan

hesab ronayenı-ronayış şart koşmak

hesab u kıtab hesap kitap

hesab vetenı-vetış hesap çıkarmak

hesab vinayenı-vinayış 1-hesap görmek, 2-hesaplaşmak

hesaba 1-şekilde, 2-hesapla

hesabci hesapçı

hesabcinı hesabcılık

hesabê cı niyame hesabına gelmedi

hesabê cı hesabı

hesabê xo hesabını

hesabi hesaplar

hesabkerdoğ hasaplayan

hesabnaye hesaplanmış olan

hesabnayenı-hesabnayış hesaplamak, hesaba katmak

hesabnayoğ hesaplayan

hesabquwet hesabı kuvvetli olan kimse

hesabro dayenı-dayış hesaba vurmak, hesaplamak

hesabın hasaplı

hesad (hasad) hasat

hesad hewadayenı-hewadayış hasat kaldırmak

hesanık masal

hesar bıyayenı-bıyayış hasar olmak, zarara uğramak

hesar pırodayenı-pırodayış hasar vurmak, zarara uğratmak

hesar hasar, zarar ziyan

hesarın 1-hasarlı, 2-karışık, kirli (tahıllarda)

hesav bıyaye hesaplanmış olan

hesav bıyayenı-bıyayış hesaplanmış olmak

hesav daye hesap vermiş olan

hesav dayenı-dayış hesap vermek

hesav dayoğ hesap veren

hesav diyayenı-diyayış hesap görmek

hesav dı hesapta

hesav gırotenı-gırotış 1-hesap almak, 2-hesabını tutmak

hesav kerde hesaplanmış olan, hesaba katılmış olan

hesav kerdenı-kerdış hesaplamak

hesav kerdenı-kerdış hesaplamak

hesav kerdoğ hesaplayan, hesaba katan

hesav pers beno hesap soruluyor

hesav pers bıyayenı-bıyayış hesap sorulmak

hesav pers kerd hesap sordu

hesav pers kerdenı-kerdış hesap sormak

hesav pers kerdoğ hesap soran

hesav ra hesab hesaptan hesaba

hesav ra hesaptan

hesav ronayenı-ronayış şart koşmak

hesav u kıtab hesap kitap

hesav vetenı-vetış hesap çıkarmak

hesav vinayenı-vinayış 1-hesap görmek, 2-hesaplaşmak

hesav 1-kişisel özelikler, nitelikler, 2-hesap

hesava 1-şekilde, 2-hesapla

hesavci hesapçı

hesavcinı hesabcılık

hesavê cı niyame hesabına gelmedi

hesavê cı hesabı

hesavê xo hesabını

hesavi hesaplar

hesavnaye hesaplanmış olan

hesavnayenı-hesabnayış hesaplamak, hesaba katmak

hesavnayoğ hesaplayan

hesavquwet hesabı kuvvetli olan kimse

hesavro dayenı-dayış hesaba vurmak, hesaplamak

hesavın hasaplı

hesê cı cı sere ra şı aklı başından gitti

hesê mı mı sere dı niyo aklım başımda değil

hesê mı mı sere ra şı aklım başımdan gitti

hesê xo kerdenı-kerdış sesini çıkarmak

hesê xo mekı, vındı sesini çıkarma, dur

hesê xo nêkerd sesini çıkarmadı

hesê xo nêkerdenı-nêkerdış sesini çıkarmamak

hesê bir ayı

Hesen Huseynek yabani bir çiçek adı (çiçeklerı kırmızı renklı ve çok güzeldırler)

hesen bir erkek ismi

hesênayenı-hesênayış 1-uyandırmak, 2-ayıktırmak, 3-duyurmak

heseni bir cins üzüm çeşidi

hesêno xo 1-uyaniyor, 2-ayıkiyor, 3-duyuyor

hesi ayılar

hesir (hêsir, esir) esir

hesir gırotenı-gırotış esir almak

hesir kewtenı-kewtış esir düşmak

hesirey (hêsirey, esirey) esirlik

hesiya xo uyandı kendine geldi

hesiya 1-uyandı, ayıktı, 2-duydu, haberı oldu

hesiyaya xo 1-uyandım, kendime geldim, 2-uyanmış (dişil)

hesiyayenı-hesiyayış 1-duymak, işitmek, 2-uyanmak

hesiyêno uyaniyor, ayıkiyor

hesiyet onur

hesiyetê cı ya kaykerdenı-kaykerdış onuruyla oynamak

hesiyetname kişilikname, şahsiyetname

hesiyetın onurlu

heskerd 1-sevdi, 2-seslendi

heskerdoğ seven, sevdalanan, aşık olan

heskerdoğandê xo sevdiklerinin

heskerdoği sevenler

hesna 1-bir ayı daha, 2-duyurdu, uyardı

hesnabı uyarmıştı, duyurmuştu

hesnawıtenı-hesnawıtış duymak, işitmek

hesnawıto duymuş, işitmiş

hesnayenı-hesnayış duyurmak, haber vermek, uyarmak, haydar etmek

hesnêkerd 1-sevmedı, 2-sesini çıkarmadı

hesnêkero 1-sevmesin, 2-konuşmasın

hesnena uyariyor (dişil)

hesneno uyariyor (eril)

heso boz boz ayı (eril)

hesran kerdenı-kerdış hayvanlarda meydan okumak

Hesran 1-Çermikte bir bölge ve bu bölgede yaşıyan halkın aşiret adı, 2-hayvanların meydan okuyarak ayaklariyle toprakla oynaması

Hesranız Hesranlı

hesret (Ar) 1-özlem, efkar, hasret, ızdırap, bir şeyin yokluğunu çekmek, 2-yok olma, bulunmama, kıt olmak

hesret antenı-antış hasret çekmek, özlemek

hesret bı hasretti

hesret mend hasret kaldı

hesret mendenı-mendış hasret kalmak

hesret verda hasret bıraktı

hesret verdayenı-verdayış hasret bırakmak

hesret verdayoğ hasret bırakan

hesreta 1-hasrettir (dişil), 2-hasretle

hesretê cı özlemi, hasreti

hesretey ante hasretlik çekmiş olan

hesretey antenı-antış hasretlik çekmek

hesretey antoğ hasretlik çeken

hesretey dı mendenı-mendış hasret içinde kalmak

hesretey özlem çekme durumu, ayrılık, hasretlik

hesreteya cı hasretliği

hesreteya özlemle, hasretlikle

hesretinı antenı-antış hasretlik çekmek

hesretinı hasretlik

hesreto cı rê hasrettir kendisine

hesreto hasrettir (eril)

hesretın hasretli

hest bıyaye katılaşmış olan

hest bıyayenı-bıyayış katılaşmak

hest kerdenı-kerdış katılaştırmak

hest kerdoğ katılaştıran

hest sert, katı

hestey (estey) kemik

hestrax tavan

hestün-hestünı direk, orta direk, sütun

hestın hafif katılı

hesü 1-cadı kadın, yaramaz kadın, 2-ayı

hesüd yaramaz, kıskanç, karıştırıcı

hesüdey yaramazlık, kıskançlık

hesüdinı kerdenı-kerdış yaramazlık yapmak

hesüdinı yaramazlık

hesyabı xo uyanmıştı, kendine gelmişti

hesyayenı-hesyayış 1-uyanmak, ayık ve uyanık olmak, meselenin farkına varmak, 2-kendine gelmek

hesyayo xo uyanmış, kendine gelmiş

hesyena xo uyaniyor, kendine geliyor (dişil)

hesyeno xo uyaniyor, ayıkiyor, kendine geliyor (eril)

hesyeno 1-duyuyor, işitiyor, 2-uyaniyor

hesıbêno 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor

hesıbiyaye hesaplanmış olan

hesıbiyayenı-hesıbiyayış sayılmak, hesaplanmak

hesıbna hesapladı, hesaba kattı

hesıbnayan hesaplananları

hesıbnayenı-hesıbnayış 1-hesaplamak, hesaba katmak, saymak, 2-göz ününe almak

hesıbnayoğ hesaplayan, hesaplayıcı

hesıbnena hesabliyor (dişil)

hesıbnenê hesapliyor, hesabliyorlar, sayiyorlar

hesıbneno hesapliyor (eril)

hesıbyayenı-hesıbyayış sayılmak, hesablanmış olmak

hesır (Ar) 1-saz vb bitki maddelerinden örülen taban veya tavan örtüsü, 2-hasır

hesırcılıxey hasırcılık

hesırinı hasırcılık

hesırvan hasırcı

hesırın hasırlı

hesıvêna 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor (dişil)

hesıvêno 1-sayıliyor, 2-hesaba katıliyor (eril)

hesıviyaye hesaplanmış olan

hesıviyayenı-hesıbiyayış sayılmak, hesaplanmak

hesıvna hesapladı, hesaba kattı

hesıvnayenı-hesıvnayış hesaplamak, hesaba katmak, saymak

hesıvnena 1-hesapliyor, 2-sayiyor (dişil)

hesıvneno hesapliyor, sayiyor (eril)

het şiyayenı-şiyayış yanına gitmek

het ra yanından

het-hetı amyayenı-amyayış yanına gelmek

het-hetı yanı, taraf, yanında, yanı başında, bitişiğinde

het 1-bir taraf, 2-yanı başı, yanında, yanına, yanı başında

heta (heya) kadar, ne zamana, nereye

heta binı diğer taraf

heta key ma do mıl ronê ne zamana kadar boyun bökeceğiz?

heta key no şıma rê bımano ne zamana kadar bu size kalsın?

heta key, ma do kole bê ne zamana kadar köle olacağız?

heta key ne zamana kadar

heta keye o wegrot u berd eve kadar onu taşıdı ve götürdü

heta nıka şimdiye kadar

heta to gêna senin tarafını tutuyor

heta yan, taraf, diğer

hetan key ma do destan bıvlênê ne zamana kadar el ufaliyacağız?

hetan kı ma jew nêbê ma nêreyênê biz bir olmiyana kadar kurtulamayiz?

hetan u heta ebediyete kadar

hetan u hetan ez to xo vira nêkena ebediyete kadar seni unutmam

hetan u hetan sonsuza kadar

hetan kadar

hetana kı tı nirê sen gelmiyene kadar

hetana ta ki, -e kadar

hetani (hetoni) kadar

hetani kı tı nêvajê sen söylemiyene kadar

hetani -e kadar

hetê bini bancı diğer ucu çek

hetê bini öbür tarafını, öbür ucunu

hetê bıniya altına taraf

hetê cêriya aşağiya taraf

hetê coriya yukariya taraf,

hetê cı ya kendisine taraf

hetê jewi bir ucunu, bir tarafını

hetê jüy bir ucunu, bir tarafını

hetê koşiya köşeye taraf

hetê kotiya ti yê şınê? nereye gidiyorsun?

hetê kotiya hangi tarafa, nereye, nereye doğru?

hetê ma ya bize taraf

hetê mına 1-benden taraf, 2-bana taraf

hetê pey geri, geriye

hetê peya arkaya doğru, arka tarafa

hetê ra bir yandan, bir taraftan

hetê ser kerd 1-hal etti, 2-yoluna koydu

hetê ser kerdenı-kerdış 1-hal etmek, 2-herhangi bir tarafa salmak

hetê ser kı hal et, çöz

hetê seriya başa doğru

hetê seriya üstüne taraf, başa taraf

hetê to ya sana taraf

hetê veriya ön tarafa doğru, öne doğru, ön taraf

hetê wertiya ortaya taraf, ortaya doğru

hetê xo ya kaş kerd kendi tarafına çekti

hetê xo ya kendi tarafına, kendine taraf

hetê 1-bir parça, bir taraf, 2-ne tarafa, hangi, doğru

hetêdê cı berd bir parçasını götürdü

hetêdê cı 1-bir parçasını, 2-bir tarafını, bir ucunu

hetek dı yanında

hetek yanına, yanında, yanıbaşında

hetekıra yanından

hetêna berd bir tarafa götürdü

hetêna berı bir tarafa, bir yere götür, herhangi bir tarafa götür

hetêna şı bir tarafa gitti

hetêna bir tarafa, bir yere, bir yöne, herhangi bir tarafa, herhangi bir yöne

hetênaya herhangi bir tarafa

hetêra bir taraftan

hetna ra amyayenı-amyayış başka taraftan, başka yönden gelmek

hetna ra başka taraftan, başka yönden

hetna başka taraf, başka yön

hetnaya şiyayenı-şiyayış başka tarafa, başka yöne gitmek

hetnaya şı başka bir tarafa gitti

hetnaya başka bir tarafa, başka yöne, herhangi bir yöne

heto bin 1-diğer uç, 2-diğer taraf, 3-öbür taraf, öbür uc

heto zü bir taraf

hetobin öbür taraf, öbür uc

hetoni (hetani) kadar

hetoni key ne zamana kadar

hetoni meştı yarına kadar

hettani kadar

hetı di yanında gördü

hetı dı yanında

hetı şiyaye yanına gitmiş olan

hetı şiyayenı-şiyayış yanına gitmek

hetı mend yanında kaldı

hetı mendenı-mendış yanında kalmak

hetı ra abıriya yanından ayrıldı

hetı ra ame yanından geldi

hetı ra amyayenı-amyayış yanından gelmek

hetı ra şiyayenı-şiyayış yanından gitmek

hetı ra gırot yanından aldı

hetı ra yanından

hetı va yanında söyledi

hetı werd yanında yedi

hetı taraf, yanında

hetıdıro yanındadır

hetıkna berbat etti, rezil etti, küçük düşürdü, ezdi, çiğnedı

hetıkna çatlatı, kızdırdı, mahf etti

hetıknabı 1-çatlatmıştı, 2-berbat etmişti

hetıknayenı-hetıknayış 1-berbat etmek, rezil etmek, küçük düşürmek, 2-çatlatmak, kızdırmak

hetıknena çatlatiyor (dişil)

hetıknenê 1-çatlatiyorlar, 2-berbat ediyorlar

hetıkneno çatlatiyor (eril)

hev bı hev 1-tane tane, 2-hap hap

hev 1-tane, 2-hap

heval (enbaz, olvaz) arkadaş, dost, yoldaş

heval-hevali türkü, türküler

hevala cı arkadaşı (dişil)

hevalê cı arkadaşı (eril)

hevaley (enbazey, olvazey) arkadaşlık, yoldaşlık

hevaleya arkadaşlıkla

hevalinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak

hevalinı arkadaşlık, yoldaşlık

hevcarık tahta kurusu

hevê bê hetê mına biraz bana taraf gel

hevê bewnê biraz bak

hevê bürı 1-biraz ye, 2-bir tablet ye

hevê bıdı mı 1-biraz bana ver, 2-bana bir tablet ver

hevê 1-biraz, azıcık, 2-bir tablet, 3-bir tane

hevêda cı bir tableti

hevekê 1-biraz, birazcık, bir habcik

hevekna biraz daha

heveyayenı-heveyayış barınmak, himaye edilmek

heveyayoğ barındırılan, barınmış olan

heveyna barındırdı

heveynaye barındırılmış olan

heveynayenı-heveynayış barındırmak

heveynayoğ barındıran

hevna 1-biraz daha, az daha, 2-bir tablet daha

hevrişk yağlı ekmek

hevrişım ipek

hevriye birinin kullandığını yıkamadan veya birinin ağzından bir şeyi veya artığını yememek

hevrışk yağlı ekmek

hevrıng koyun ve keçi kırpmakta kullanılan büyük makas

hevı 1-tablet, 2-biraz, 3-tane

hew hew kerdenı-kerdış havlamak

hew hew kerdoğ havlayan

hew hew köpek havlaması

hew hewa ciya havlamasıdır

hew-hewi avuntu, sabır

hewa (hawa) 1-hava, 2-gök, 3-rüzgar, yel, 4-tarz, biçim, kaide, usul, şekil

hewa dı mendenı-mendış havada kalmak

hewa dı tepıştenı-tepıştış havada tutmak, yakalamak

hewa dı vınderdenı-vınderdış havada durmak

hewa dı 1-havada, 2-kaldır

hewa kewt yukarı kalktı, uçtu, havalandı

hewa kewtenı-kewtış havalanmak, uçmak

hewa ra gırotenı-gırotış havada tutmak

hewa ra 1-havadan, 2-gökten

hewa vıstenı-vıstış yukarı kaldırmak, yukarı hoplatmak

hewada berd kaldırdı götürdü

hewada bı kaldırmıştı

hewada rona 1-kaldırdı indirdi, kaldırıp indirdi, 2-mec: ölçüp biçti, tartıp biçti

hewada kaldırdı, sakladı

hewadana kaldıriyor (dişil)

hewadanê kaldıriyorlar

hewadano kaldıriyor (eril)

hewadar havalı, fiyakalı

hewadaye kaldırılmış, ayırt edilmiş

hewadayena Cenazan cenazelerin kaldırılması

hewadayenı-hewadayış 1-kaldırmak, 2-saklamak, 3-gezdirmek

hewadayoğ kaldıran, kaldırıcı

hewadê kaldırın

hewade saklı, kaldırılmış olan

hewadeya kaldırıldı

hewadis havadis, haber, olay

hewadiso gırd büyük havadis, olay, haber

hewado kaldırsa

hewadı berı kaldır götür

hewadı 1-kaldır, 2-havada

hewadıyayenı-hewadıyayış

hewale bıyaye havale edilmiş olan

hewale bıyayenı-bıyayış havale edilmek, sevk edilmek

hewale kerd devr etti, havale etti

hewale kerdenı-kerdış havale etmek, sevk etmek

hewale kerdoğ havale eden, sevk eden

hewale kewtenı-kewtış havale geçirmek, hastalık nöbeti gelmek

hewale ravêrnayenı-ravêrnayış havale geçirmek, (hastalık nöbeti)

hewale 1-bir nevi kriz geçirme hastalığı, hastalık nöbeti, 2-havale, günderiş, devr etme

hewaleyın havaleli

hewana bıcını başka bir hava çal

hewana ray şıno başka bir biçimde yol gidiyor

hewana 1-başka biçim, başka bir hava, 2-barındırdı

hewanabı barındırmıştı

hewanayenı-hewanayış barındırmak, yer vermek

hewaneno barındıriyor

hewar (hawar) imdat, feryat, medet ummak

hewar kerdenı-kerdış feryat etmek, imdat çağırmak, çığlık atmak

hewar kerdoğ feryat eden, çığlık atan

hewar bağırış, sesleniş, çağırış

hewara şiyayenı-şiyayış havadan gitmek

hewara kewt yukardan düştü

hewara kewtenı-kewtış yukardan, havadan düşmek

hewara vındenı-vındış havada durmak

hewara 1-havadan, 2-bağırmayla, çağırmayla, çığlıkla

heware avare, başıboş

hewayenı-hewayış havlamak

hewayoğ havlayan

hewayın (hawayın) havalı

hewê (hebê) biraz, azıcık, birazcık

hewê mı ciya yeno sabrım kendisiyle geliyor

hewes (Ar) heves, istek, arzu, eğilim

hewes bıyayenı-bıyayış hevesi olmak

hewes kerdenı-kerdış heves etmek, heveslenmek

hewes kerdoğ heves eden

hewes heves, ilgi

hewesê cı hevesi

hewesê mı mı zeri dı mend hevesim içimde kaldı

hewesê xo cı dı nêverda hevesini içinde bırakmadı

hewesê xo cı ra gırot hevesini aldı, tadını çıkardı

hewesê xo tey nêverda hevesini içinde bırakmadı

hewesey hevesli olma durumu

hewesinı hevesli olma durumu

heweskar (Ar+Far) hevesli, hevesi olan kimse, istekli, arzulu

heweskar bı hevesliydi, merakliydi

heweskar heveskar, meraklı, hevesli

heweskara heveslidir, meraklıdır (dişil)

heweskarey hevesli olma durumu

heweskarinı hevesli olma durumu, heveslilik

heweskaro heveslidir, meraklıdır (eril)

hewesın hevesli

heweyayenı-heweyayış barınmak

heweyene barıniyorlar, duruyorlar

heweyna barındırdı

heweynabı barındırmıştı

heweynayenı-heweynayış barındırma, barındırmak

heweynayoğ barındıran, yerleştiren

heweynena barındıriyor (dişil)

heweynenê barındıriyorlar

heweyneno barındıriyor (eril)

hewş dı avluda

hewş ra avludan

hewş avlu, duvarla çevrili evin ünündeki boş kısım

hewşın avlulu

hewgelinı ortaklık

hewhew havlama sesi

hewi nêgırotı 1-soluk almadı, 2-dayanamadı, bekliyemedi, sabredemedi

hewi 1-barınma barındırma, 2-ümit, umut, 3-havlama, 4-sabır, 5-soluk

hewin gırotenı-gırotış sabretmek, dayanmak, sıkıntıya gelmek

hewin nêgırot sabredemedi, sıkıntıya dayanamadı

hewin nêgırotenı-nêgırotış barınamamak, dayanamamak, sabredememek, vakit dolduramamak

hewin sabır, onunla vaktini doldurup geçirmek, onda teseli bulmak

hewina mı na nina sabrım gelmiyor

hewineno barındıriyor

hewini 1-sabır, 2-soluk

hewiya to pey yena sabrın kendisiyle geliyor

hewiyayenı-hewiyayış barınmak

hewl bi 1-iyiydi, 2-müstahak oldu

hewl bı iyiydi, güzeldi

hewl bıyayenı-bıyayış 1-iyi olmak, elverişli olmak, kaliteli olmak, 2-müstahak olmak, hak etmek

hewl da xo kendini zorladı, çaba gösterdi, gayret etti

hewl dayenı-dayış gayret etmek, çaba harcamak, iyimser olmak

hewl ra hewl iyilikten iyilik

hewl xo dayenı-dayış çaba harcamak, gayret etmek

hewl xırab iyi kötü

hewl 1-iyi, güzel, uygun, değerli, işe yarar vs, 2-çaba harcama, gayret etme, kendini zorlamak, iyi olmaya çalışmak vs

hewl iyi, güzel

hewla vıraştenı-vıraştış helva yapmak

hewla werdenı-werdış helva yemek

hewla helva

hewlacinı kerdenı-kerdış helvacılık yapmak

hewlacinı kerdoğ helvacılık yapan

hewlacinı helvacılık

hewlan iyilerini

hewlayinı helvacılık

hewlayın helvalı

hewldanê xo çaba gösteriyorlar

hewldaye fedakar, kendini zorlayan ve iyi olan, iyi niyetli

hewldayena meseley hal benê fedakarlık ile meseleler hal olur

hewldayeney fedakarlık, iyi niyetlilik, yapıcılık

hewldayenı-hewldayış çaba harcamak, fedakarlık etmek

hewldayoğ fedakar, iyi niyetli ve yapıcı

hewlê ciyo iyi oldu anlamında

hewle gizli yer, sesiz yer, bir kenar

hewley kerdenı-kerdış iyilik yapmak

hewley 1-iyilik, 2-çaba harcama durumu

hewleyê dı gizli bir yerde, bir kenarda

hewlin (howlin) iyilik, yardımda bulunmak, arka çıkmak

hewlina cı iyiliği

hewlinı diyayenı-diyayış iyilik görmek

hewlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak

hewlinı kerdoğ iyilik eden kimse, iyiliksever

hewlinı kerdı iyilik etti

hewlinı iyilik

hewlna değiştirdi, taşıdı (yerini değiştirmek)

hewlnayenı-hewlnayış 1-yer değiştirmek, 2-başka yere taşımak

hewlnêdayeney (bêhewley) fedakarlık etmemek, yapıcı olmamak

hewlo iyidir, elverişlidir, uygundur

hewlyayenı-hewlyayış başka yere taşınmak

hewlı 1-etrafı duvarla örülmüş tarla, 2-avlu

hewlın iyi olma durumu

hewn cı çıman nêkewt gözüne uyku girmedi

hewn di rüya gördü

hewn diyayenı-diyayış rüya görmek

hewn dı diyayenı-diyayış rüyasında görmek

hewn dı mendenı-mendış uykuda kalmak

hewn dı tepıştenı-tepıştış uykuda yakalamak

hewn dı 1-uykuda, 2-rüyasında

hewn şenık uykusu hafif olmak

hewn gıran 1-uykusu ağır olmak, 2-derin uyku

hewn heram bıyayenı-bıyayış uykusu haram olmak, uykusu kaçmak

hewn kerdenı-kerdış 1-uyutmak, 2-uyumak

hewn kewtenı-kewtış uykuya dalmak

hewn nino uyku gelmiyor

hewn ra aya biya uykudan uyandım

hewn ra aya biyayenı-biyayış uykudan uyanmak

hewn ra aya kerdenı-kerdış uykudan uyandırmak

hewn ra cı aya kerdenı-kerdış kendisini uykudan kaldırmak

hewn ra werıştenı-werıştış uykudan kalkmak

hewn remayenı-remayış uykusu kaçmak, uyuyamamak

hewn u xeyal rüya ve hayal

hewn vina rüya gördü

hewn vinayenı-vinayış rüya görmek

hewn uyku, rüya

hewna (hawna) halen, daha, henüz

hewna a xo niyameyo halen kendine gelmemiş

hewna bıyayenı-bıyayış sönmüş olmak

hewna cıra kendisine baktı

hewna cıra kendisine baktı

hewna do fına biro bir daha gelecek

hewna şiyayenı-şiyayış 1-sönmüş olmak, 2-uykuya dalmak, uyumak

hewna şiyayenı-şiyayış uyumak, yatmak, uykuya dalmak

hewna şı 1-uykuya daldı, uyudu, 2-söndü

hewna şıyayenı-şıyayış 1-uyumak, uykuya dalmak, 2-sönmek

hewna gırd nêbiyo halen büyümemış?

hewna hewna daha daha

hewna kerd 1-söndürdü, 2-uyutu

hewna kerdenı-kerdış 1-söndürmek, 2-uyutmak

hewna ma xo nêhesiyayê henüz biz uyanmamışız

hewna mekı 1-uyutma, 2-söndürme

hewna nêşiyo daha gitmemiş, halen gitmemiş

hewna nêşı 1-sönmedi, 2-uyumadı

hewna nêkerdenı-nêkerdış 1-uyutmamak, 2-söndürmemek

hewna niame daha gelmedi, halen gelmedi

hewna niyame daha gelmedi, halen gelmedi

hewna sena yapabilir, daha yapabilirim, daha yapabilirmisin (dişil)

hewna 1-baktı, 2-daha, dahada, halen

hewna 1-daha, halen, 2-baktı

hewnakı uyut

hewnamekı uyutma

hewnayenı-hewnayış bakmak, göz gezdirmek

hewndê xo dı uykusunda

hewndıbı uykudaydı

hewndıra uykudadır (dişil)

hewndıro uykudadır (eril)

hewnê amnani yaz uykusu

hewnê cı amyayenı-amyayış uykusu gelmek

hewnê cı remayenı-remayış uykusu kaçmak

hewnê şewan 1-gecelerin rüyaları, 2-gecelerin uykusu

hewnê şewı gece uykusu

hewnê roji gündüz uykusu

hewnê seran yılların uykusu

hewnê xo gırotenı-gırotış uykusunu almak

hewnê zımıstani kış uykusu

hewnena bakiyor (dişil)

hewnêndo şirin tatlı bir uyku, tatlı bir rüya

hewnêno (wınêno) bakiyor (eril)

hewneno bakiyor (eril)

hewnşenık hafif uykulu

hewniya (wıniya) baktı

hewniya cıra kendisine baktı

hewniyayenı-hewniyayış bakmak, göz gezdirmek, aramak

hewno şenık hafif uyku, uykusu hafif

hewno gıran ağır uyku, derin uyku

hewno rınd iyi rüya

hewno xori derin uyku

hewno xırab kötü rüya

hewno rüyadır, uykudur

hewnıyayenı-hewnıyayış bakmak, göz gezdirmek, aramak

hewnıyêno (wınêno) bakiyor

hewr gurayenı-gurayış gök gürlemesi, gök gürlemek

hewr u ayam bulut ve açık hava

hewr vıjyayenı-vıjyayış bulut çıkmak

hewr 1-bulut, 2-gök

hewran bulutlu, bulutları

hewrayi bulutlu, yağışlı

hewrê pükıni bulutlu havalar

hewrês (çıx) çığ

hewrgura gök görledi

hewri amey bulut geldi, bulutlaştı

hewri amyayenı-amyayış hava bulutlanmak, bulut gelmek

hewri gurayenı-gurayış gök görlemek

hewri bulutlar

hewro gureno gök gürlüyor

hewrın bulutlu

hewrınbı bulutluydu

hewrıno bulutludur

hewsar (wesar) yular, havsar

hewsarın yularlı

hewt bı hewt yedişer yedişer

hewt roji hefteyêno yedi gün bir haftadır

hewt sinsele yedi göbek, yedi sülalen

hewt sılaleyê to senin yedi sülalen

hewt zuriyetê to senin yedi züriyetin

hewt (7) yedi

hewtan yedinci, yedincisini

hewtay bı hewtay yetmişer yetmişer

hewtay ra çewres 70/40 yetmişte kırk

hewtay u hewtay yetmiş yatmiş, yetmişer yetmişer

hewtay (70) yetmiş

hewtayan yetmişinci, yetmişleri

hewtayhezar (70 000) yetmişbin

hewtayüjew, new dıha heştay yetmiş bir, dokuz daha yüz

hewtayın-hewtayını yetmişinci

hewtês (desühewt) (17) onyedi

hewtêsın onyedincı

hewthezari (7000) yedibin

hewtlet yedi parça, yedili, yedi doğumlu

hewtletey yedi parça

hewtname 1-yedi isimli, 2-haftalık beyaname

hewto hewt yedi yedi

hewtqat yedikat, yedi misli

hewtreng yedi renk

hewtsey (700) yediyüz

hewtseyhezar (700 000) yediyüzbin

hewttalaq yedi talak (boşanmalarda kullanılır)

hewtın-hewtını yedinci

hewtını ra şeş 7/6 yedide altısı

hewüşe 1-avlu, 2-üstü açık hayvan barınağı

hewz-hewzı havuz

hewz mavili, bulutla kaplı mavimsi

hewzê bir havuz

hewzi havuzlar

hewzna bir havuz daha

hewzı dı havuzda

hewzı ra havuzdan

hewzın havuzlu

hewı-hewı havlamak

hewılna başka yere nakıl etti, yerini değiştirdi

hewılnabı yerini değiştirmişti

hewılnayenı-hewılnayış nakletmek, yerini değiştirmek

hewılnena naklediyor, yerini değiştiriyor (dişil)

hewılnenê naklediyorlar, yerini değiştiriyorlar

hewılneno naklediyor, yerini değiştiriyor (eril)

hewılyabı nakılolmuştu

hewılyayenı-hewılyayış yer değiştirmek, başka yere nakıl olmak

hewılyayo nakılolmuş, yerini değiştirmiş

hey gıdi dınya hey hey gecicı dünya hey!

hey hey bir seslenme sözcüğü

hey kewt heye düştü, cezbeye kapıldı, zıkre düştü

hey kewtenı-kewtış cezbeye tutulmak, zikire kapılmak, heye düşmek

hey lo aman, aman aman, ağ bize vb sözcükler yerine kullanılır

hey, to rê vana hey, sana söyliyorum

hey 1-bir sesleniş, seslenme veya dikkat çekme sözcüğü, seslenme ünlemi, hey, ey gibi, 2-ismini bildiklerimizin çağırma seslenışı, 3-zikir, zikire düşmek, cezbeye kapılmakta hep söylenir (hey, hey Allah hey)

heya bıkı utan

heya kerdenı-kerdış utanmak, haya etmek

heya key ne zamana kadar

heya koti no do wına şıro nereye kadar bu böyle gidecek

heya koti nereye kadar?

heya nêkeno utanmiyor

heya tey çıniya kendisinde utanma yoktur

heya tı amey gelene kadar

heya 1-utanma duygusu, ar, namus, haya, 2-kadar, ne zamana, nereye kadar, 3-canlıların namahrem yeri, 4-kelimenin sonuna "ne" ekini getirir, 4-evet

heyan heyan ebediyete kadar, sonsuza kadar

heyani merg ez xo vira nêkena ölünceye kadar ben unutmam

heyani tı nirê ez nêşına sen gelmiyene kadar ben gitmem

heyani kadar, oluncaya kadar, ebediyete kadar, sonsuz

heyasız (bêheya) utanmaz, hayasız, arsız, yaramaz, kudurgan

heyat kerdenı-kerdış hayat sürmek, hayat etmek

heyat 1-balkon, 2-hayat, yaşam

heyatê cı hayatı, yaşamı

heyatı salon, balkon, hol

heyb korkusu, heybeti, görkem

heyba cı korkusu, heybeti, görkemi

heybê cı heybeti, görkemi

heybet (Ar) 1-korku ve saygı uyandıran görünüş, 2-azamet, büyüklük, 3-korku, korkunç, 4-ihtişam, görkem, gösteriş, heybet

heybetşêr aslan heybeti, korkunç heybet, görkemli

heybeti heybetler

heybetın 1-korkulu, 2-ihtişamlı, 3-görkemli

heybetına heybetlidir (dişil)

heybetıno heybetlidir (eril)

heybgıran korkunç olan

heyder bir erkek ismi

heyecan (Ar) sevinç, korku, üzüntü vb duygulardan oluşan durum

heyecan da heyecan verdi

heyecan dayenı-dayış heyecan vermek

heyecan ra heyecandan

heyecan heyecan, iç kıpırdama, iç korku yada sevgi

heyecaney heyecanlanma durumu

heyecani cı tepışt heyecan tutu

heyecani gırotenı-gırotış heyecan sarmak, telaşa kapılmak

heyecaninı heyecanlılık, sevinçlik

heyecanın bı heyecanliydi

heyecanın heyecanlı

heyecanına heyecanlıdır (dişil)

heyecanıno heyecanlıdır (eril)

heyelan (Ar) toprak kayması, göçü

heyelan bıyayenı-bıyayış toprak kayması olmak

heyelanın heyelanlı

heyet (Ar) kurul, bir maksat için bir kaç kişiden oluşan topluluk

heyeta dewı köy heyetı

heyeta xo ronê heyetını kurdu

heyf (hêf) 1-intikam, intikam almak, öc almak, 2-yazık, yazık olma, acıma, acınma sözcüğü

heyf bı kı o merd ne yazık ki o öldü?

heyf bı merd yazık oldu öldü

heyf gırotenı-gırotış intikam almak

heyf gırotoğ intikam alan kimse

heyf kı ne yazık ki

heyf 1-yazık, 2-intikam

heyfê cı 1-yazık (oldu), yazığı, 2-intikamı

heyfê xo gırot intikamını aldı

heyfo yazıktır (eril)

heyşt (8) sekiz

heyştay (80) sekzen

heyştês (18) onsekiz

heyştın sekizincı

heyi heyi 1-türkülerde sevda veya sesleniş sözcükleri, 2-zikir edilirken söylenen sözcükler

heyi kewtenı-kewtış zikire düşmek, zikirde kendinden geçmek

heykel (Ar) taş, tunç, bakır, alçı vb şeylerden kalıba dökülüp yapılan eser, put

heykel vıraştenı-vıraştı heykel yapmak

heykelci heykel yapan sanatçı

heykelcılıxey heykelcilik

heykelinı heykelcilik

heykeltıraş (Ar+Far) heykelci, yontucu

heykelın heykelli

heylo key ma veşna heylo evimizi yaktı

heylo-weylo heylo-veylo

heylo bir inleme, avaz, imdat vb sözcüğü

heyran bıyayenı-bıyayış hayran olmak

heyran u heşmetkar can u gönülden istekli olan

heyran u qurban hayran ve kurban

heyran-qurban yalvarış mahiyetinde "hayran kurban"

heyran hayran, hoşlanan

heyranba meşo hayran olayım gitme?

heyranê cı hayranı

heyraney hayranlık duyma

heyraninı hayran olma durumu

heyret kerdenı-kerdış hayret etmek

heyret hayret

heysiyet cı dı nêverda onur kendisinde bırakmadı

heysiyet haysiyet, terbiye, ahlak, onur vs

heysiyetê cı şıkıtenı-şıkıtış onurunu kırmak

heysiyetê cıya kaykerdenı-kaykerdış haysiyetiyle, onuruyla oynamak

heysiyetın haysiyetli, onurlu

heywan hayvan

heywana hayvandır (dişil)

heywanan dı hayvanlarda

heywanan ra hayvanlardan

heywanan hayvanları

heywanandê xo rê hayvanlarınıza

heywanbı hayvandı

heywanê gemı yaban hayvanları

heywanê keyi ev hayvanları

heywanê maki dişi hayvanlar

heywanê neri erkek hayvanlar

heywaney hayvanlık

heywani hayvanlar

heywaninı kerdenı-kerdış 1-hayvanlık yapmak, 2-hayvancılık yapmak

heywaninı mekı 1-hayvanlık etme, 2-hayvancılık etme

heywaninı hayvancılık, hayvanlık

heywano hayvandır (eril)

heywax eyvah

heza (eza) yas, yasa gitme, şin, başsağlığı

heza şiyayenı-şiyayış başsağlığına gitmek

hezar dalawêrey binbir oyun, dalavere

hezar kay binbir oyun

hezar maney binbir mana

hezar piney binbir yama

hezar qapi binbir kapı

hezar qulp binbir kulp

hezar qulqulıki binbir delik, binbir oyun

hezar ra jew binde bir

hezar ray binbir yol

hezar u se (1100) binyüz

hezar zürı binbir yalan

hezar (1000) bin

hezarana binlerce

hezarê bir bin

hezarna bir bin daha

hezarqat binkat

hezarünewseyüneway (1990) bindokuzyüzdokzan

hezaz bıyayenı-bıyayış heyelan olmak

hezaz erezyon, toprak kayması

hezaz erezyon

hezaz heyelan, toprak kayması

hezazın heyelanlı

hezeyayenı-hezeyayış titremek, yerinden oynamak

hezeyna saladı, titreti, yerinden oynattı

hezeynabı titretmişti, yerinden oynatmıştı

hezeynayenı-hezeynayış titretmek, yerinden oynatmak

hezeyneno titretiyor, yerinden oynatiyor

hezimet (Ar) bozgun, yenilgi, azimet

heziran (hezirane) haziran ayı, altıncı ay

hezirane haziran ayı

heziranı Haziran ayı

heziya titredi, yerinde oynadı, salandı

heziyayenı-heziyayış titremek, yerinden oynamak, salanmak

hezkena hoşlaniyor, seviyor (dişil)

hezkeno hoşlaniyor, seviyor (eril)

hezm kerdenı-kerdış sindirmek

hezm nêkerdenı-nêkerdış sindirememek, içine sığdıramamak

hezm hazım, sindirme

heznayenı-heznayış titretmek, oynatmak

hezok bataklık

hezret din büyüklerinin isimlerinin önüne getirilen saygınlık belirten sözcük

hezreti Eli vato Hz Ali söylemiş

hezya titredı, sarstı, terpendı, yerinden oynadı

hezyayenı-hezyayış titremek, yerinden oynamak

hezım kerdenı-kerdış sindirmek

hezım nêkerdenı-nêkerdış sindirememek, içine sığdıramamak

hezım hazım, sindirme

hezın yas, yürek acısı, keder

hezın tepıştenı-tepıştış yas tutmak

hezının yaslı, kederli

hêc (hêj) azgınlaşan hayvana derler (en çok develerde görülür)

hêç (qe) hiç

hêç bıyayenı-bıyayış hiç olmak

hêç hesıbnayenı-hesıbnayış hiç saymak

hêç kerdenı-kerdış hiç etmek, çörütmek

hêç ra hiçten, hiç bir sebepten

hêç wıni nêbeno hiç öyle olmaz

hêc deve vb hayvanların kızgın hali

hêça hiçtir (dişil)

hêçê hiçtirler

hêço hiçtir (eril)

hêdi şi yavaş giti (dişil)

hêdi şiyayenı-şiyayış yavaş gitmek

hêdi şı yavaş giti (eril)

hêdi şıyayenı-şıyayış yavaş gitmek

hêdi hêdi şi yavaş yavaş gitti

hêdi hêdi yavaş yavaş

hedi hêdi ame yavaş yavaş geldi

hêdi yavaş, sessiz, görültüsüz patırtısız

hêdikêna şı yavaşça gitti

hêdikêna yavaşça

hêdiyêna şı yavaşça gitti

hêdiyêna sesizce, yavaşça

hêdiyey yavaşça, yavaş olma durumu

hêf (heyf) 1-intikam, öc almak, 2-yazık, yazık olma, ne yazık oldu

hêf bı kı o merd ne yazık ki o öldü?

hêf bı merd yazık oldu öldü

hêf bıyayenı-bıyayış yazık olmak

hêf gırotenı-gırotış intikam almak

hêf gırotoğ intikam alan kimse

hêf kı ne yazık ki, yazık ki

hêfê cı ame yazığı geldi

hêfê cı yazık (oldu), yazığı

hêfê xo gırot intikamını aldı

hêfo gıran büyük yazık

hêfo yazıktır

hêş (heş) kendine gelmek, aklını toparlamak, hatırlamak, akıl, us

hêş ame mı ayıktım, kendime geldim

hêş kerdenı-kerdış bebeklere türkü söylüyerek onları beşikte sallamak

hêş mı seredı nêmend akıl başımda kalmadı

hêş bebeklere türkü söylüyerek onları beşikte sallayıp uyutmak

hêşê cı aklı, akılı

hêşê mı ame mı sere aklım başıma geldi

hêşê mı nêgino aklım almiyor

hêşt sekiz

hêştay sekzen

hêşya xo kendine geldi, uyandı

hêşyar kerd uyandırdı, uyardı

hêşyar uyanık, tedbirli, gözaçık

hêşyaye uyanık, tedbirli, gözaçık, aklı başında

hêşın (êşın) yeşil

hêşın bıyayenı-bıyayış yeşil olmak, yeşermek

hêşın kerdenı-kerdış yeşilleştirmek, yeşertmek, yeşile boyamak

hêşına yeşildir (dişil)

hêşıney yeşillik, yeşil olma durumu

hêşıninı yeşillik, yeşil olma durumu

hêşıno yeşildir (eril)

hêga 1-küçük tarla, 2-yamaçların eteğinde olan ve ekilen arazi parçası

hêgan yeğen

hêganê mı yeğenim

hêj (hêc) azgınlaşan hayvana derler (en çok develerde görülür)

hêj bıyayenı-bıyayış azgınlaşmak

hêj kerdenı-kerdış azgınlaştırmak

hêj kewtenı-kewtış deve vb hayvanlarda kudurmak, azgınlaşmak

hêja değerli

hêjay heme çi her şeye değer

hêjay maldê dınyay dünya malına bedel

hêjaya değerlidir (dişil)

hêjayinı değerli olma durumu

hêjayo değerlidir (eril)

hêji biyo azgınlaşmış

hêjın azgınlaşmış olan

hêjını kudurmuş dişi deveye derler

hêjıyaye değerli

hêkat kerdenı-kerdış hikaye etmek

hêkat hikaye

hêkati hikayeler

hêkatın hikayeli

hêkaye vatoğ hikaye söyleyen

hêkaye hikaye

hêkayey cı hikayesi

hêkayey vatenı-vatış hikayeler söylemek

hêkayey hikayeler

hêkayeyın hikayeli

hêkel vıraştenı-vıraştı heykel yapmak

hêkel taş, tunç, bakır, alçı vb şeylerden kalıba dökülüp yapılan eser, put

hêkelci heykel yapan sanatçı

hêkelcinı heykelcilik

hêkelcılıxey heykelcilik

hêkelinı heykelcilik

hêkeltıraş (Ar+Far) heykelci, yontucu

hêkelın heykelli

hêl bıyayenı-bıyayış 1-deve vb hayvanları çömeltmek, 2-sallamak

hêl kerdenı-kerdış sallamak

hêl 1-deve vb hayvanlarda çökmek, çömelmek, diz üstü çömelmek, 2-salama, salamak, sallanma

hêlak bıyayenı-bıyayış derbeder olmak, heder olmak

hêlaka yaralıdır, derbederdir (dişil)

hêlako yaralıdır, derbederdir (eril)

hêlbenê salaniyorlar

hêlbıyayenı-hêlbıyayış salanmak

hêle 1-nefes, nefesten olma, nefes nefese soluklamak, çok yorulmak, 2-takat, 3-kuvvet, 4-bitkin düşme

hêlek yaralı, derbeder, dertli, heder

hêlera bı 1-nefesten oldu, nefesten kesildi, çok yoruldu (bir iş yapan yada koşan için derler), 2-takattan kesildi, 3-bitkin düşmek (dişil)

hêlera bı 1-nefesten oldu, nefesten kesildi, çok yoruldu (bir iş yapan yada koşan için derler), 2-takattan kesildi, 3-bitkin düşmek (eril)

hêlera bıryayenı-bıryayış nefesten kesilmek, çok yorulmak

hêlera bıyayenı-bıyayış nefesten olmak

hêlera kewt nefsten kesildı (yorgunluk anında)

hêlera kewtenı-kewtış 1-nefesten kesilmek, 2-takattan kesilmek

hêlera vıstenı-vıstış takattan kesmek, yormak, bitkin düşürmek

hêli kartal

hêlkan 1-salıncak, 2-yamaç

hêlkan sallıncak

hêlkana zeri yüreğin hasas yeri

hêlkerdê saliyordu

hêlkerdenı-kerdış sallamak

hêlli kara kartal

hêlm vıjyayenı-vıjyayış koku çıkmak

hêlm ağır koku, yemek vb şeylerin kokusu

hêlmın kokulu

hêlnêkerdenı-nêkerdış sallamamak

hêlıgı gelincik otu

hêlık-hêlıkı salıncak

hêlıka gıjkıne peri

hêlıkan salıncak

hêm (him) 1-temel, zemin, 2-hem

hêm (yêm, êm) yem, hayvan yemi, hayvan yiyeceği

hêm dayenı-dayış yem vermek

hêm kerdenı-kerdış yemlemek

hêmg bal arısı

hêmgen bal

hêmü amey hepsi geldi

hêmü hepsi, bütün, tamamı

hêmüyan hepsini

Hêmılkan Amerika

hêmıno benimdir

hên bı öğrendı, anladı

hên vano böyle söylüyor, öyle söylüyor

hên 1-böyle, öyle, 2-ondan sonra, 3-öğrenmek, anlamak

hênayenı-hênayış 1-bakmak, göz atmak, 2-satın almak

hênayvi duymuştular

hêne 1-çeşme, 2-cuma günü

hêngen bal

hêngür-hêngürı üzüm

hêni (ini) çeşme

hêni çımi göz çeşmesi

Hêni Diyarbakırın Hani kazası

hêniyın çeşmeli

Hênıyıc hanili

Hênıyıj hanili

Hênıyız hanili

hêq hak, tanrı

hêr çi her şey

hêr merdım her adam

hêr 1-her, 2-eşek

hêrayenı-hêrayış at kişnemesi

hêrdiş sıpe ak sakallı

hêrdiş-hêrdişı sakal

hêrdişı cıkerdenı-cıkerdış sakalı kesmek

hêrdişı sıpe kerdenı-kerdış sakallına ak düşmek, sakalı beyaz olmak

hêrdişı verdayenı-verdayış sakal bırakmak

hêrdişın sakalı

hêrêdene kızmak, küsmek, darılmak

hêrêdiya kızdı, küstü, darıldı

hêrêdiyayenı-hêrêdiyayış darılmak, küsmek, kızmak

hêrêdiyayo kızmış, darılmış, küsmüş

hêrêdnayenı-hêrêdnayış darıltmak, küstürmek

hêreno kişniyor,

hêrey kewt gecikti

hêrey geç kalma durumu, geç, geç vakit, gecikme

hêrkes şı herkes gitti

hêrkes herkes

hêrna (herina) satın aldı

hêrna bı satın almıştı

hêrna satın aldı

hêrnayenı-hêrnayış (herinayenı-herinayış) satın almak

hêrnayoğ satın alan

hêrneno satın aliyor

hêrs bi kızdı, darıldı, sinirlendi (dişil)

hêrs bı kızdı, darıldı, sinirlendı (eril)

hêrs bıyaye kızmış olan

hêrs bıyayenı-bıyayış kızmak, darılmak, sinirlenmek

hêrs bıyayoğ kızan

hêrs kerde kızdırılmış olan

hêrs kerdenı-kerdış kızdırmak, darıltmak, küstürmek

hêrs kerdoğ kızdıran, küstüren, sinirlendiren

hêrs mebı darılma, küsme, sinirlenme

hêrs nêbı darılmadı, küsmedi, sinirlenmedi

hêrs nêbıyaye darılmamış olan

hêrs nêbıyayenı-nêbıyayış kızmamak, darılmamak, küsmemek

hêrs ra 1-hırsından, 2-kızgınlığından

hêrs 1-sinirlenme, küsme, küskünlük, kızma,darılma, gücenme, 2-hırs, 3-gözyaşı, ağlama damlacıkları, 4-öfke, kin, kızgınlık, asabilik, sinir

hêrsa sinirle, kızmayla

hêrsê cı ronıştenı-ronıştış siniri yatışmak

hêrsê çıman rıjyay gözyaşları döküldü

hêrsê xo vet sinirini çıkardı, hırsını aldı

hêrsi (hersi) gözyaşı

hêrsi çıman ra warkerdenı-kerdış gözlerinden yaş dökülmek

hêrsi rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek

hêrsi warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek

hêrskı kızdır, darılt

hêrsmekı kızdırma, darıltma

hêrsok 1-çabuk kızan, çabuk darılan, çabuk öfkelenen, 2-göz yaşlarını tutamiyan, ufak bir şeyde ağlayan

hêrsın 1-hırslı, 2-kızgın, asabili, 3-küskün, dargın

hêrsına sinirlidir, asabidir, kızgındır (dişil)

hêrsıno sinirlidir, asabidir, kızgındır (eril)

hêrüg (herüg, erüg) erik

hêrış ard ser östüne saldırdı, hucum etti

hêrış bıyayenı-bıyayış saldırı olmak, hucum edilmek

hêrış kerdenı-kerdış saldırmak, hucum etmek, atağa geçmek

hêrış ser ardenı-ardış üstüne saldırmak, hucum etmek

hêrış 1-ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü, 2-saldırma, atak

hêrışbazi saldırganlık

hêrışın ağızlı, ağız sütü olma durumu

hêrıs ağız, yeni doğmuş süt hayvanlarının ilk ağızlık sütü

hêrısın ağızlı, ağız sütü olma durumu

hês ayı

hêsar bıyayenı-bıyayış uyanmak, ayıkmak

hêsar kerdenı-kerdış uyandırmak, ayıktırmak

hêsar uyandırma

hêsbıyayenı-bıyayış kızmak

hêse dayenı-dayış pay vermek

hêse gırotenı-gırotış pay almak

hêse kerdenı-kerdış paylamak

hêse hise, pay

hêseyın hiseli

hêsi ayılar

hêsir (hesir, esir) 1-esir, 2-her zaman dayak yiyene, ağliyana ve çalıştırılana derler

hêsir gırotenı-gırotış esir almak

hêsir kewt esir düştü

hêsir kewtenı-kewtış esir düşmak

hêsir tepıştenı-tepıştış esir tutmak

hêsira esirdir (dişil)

hêsirey (hesirey, esirey) esirlik

hêsirinı esir olma durumu

hêsiro esirdir (eril)

hêskerd kızdırdı

hêskerdenı-kerdış kızdırmak

hêsna duyurdu, haber verdi

hêsnaye duymuş, duyurulmuş olan

hêsnayene-hêsnayenış duyurmak, haber vermek

hêsse (hisse) hisse, pay

hêsse dayenı-dayış pay vermek

hêsse gırotenı-gırotış pay almak

hêsse kerdenı-kerdış paylamak

hêsseyın hiseli

hêstir gözyaşı

hêstiri rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek

hêstiri warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek

hêstır göz yaşı

hêstıri rıjnayenı-rıjnayış göz yaşı dökmek

hêstıri warkerdenı-warkerdış göz yaşı dökmek

hêsyayenı-hêsyayış duymak, haberi almış olmak

hêt şiyayenı-şiyayış yanına gitmek

hêt to ya sana taraf, sana doğru

hêt baldır

hêt taraf, cephe, yön, yanı başı, doğru istikamet

hêtê mına bana taraf

hêtêra bir taraftan

hêto bin öbür taraf, öbür yan

hêto jew bir taraf

hêtım (êtım, sêqur) yetim, anasız babasız, öksüz

hêtım bıyayenı-bıyayış öksüz olmak

hêtım mendenı-mendış öksüz kalmak

hêtım verdayenı-verdayış öksüz bırakmak

hêtımê hêtıman yetimlerin yetimı

hêtımey (êtımey, sêqurey) yetimlik, öksüzlük

hêtımxane (êtımxane, sêqurxane) yetimhane, öksüz evi

hêtıra amyayenı-amyayış yanından gelmek

hêwan hayvan

hêwaney mekı hayvanlık etme

hêwaney hayvanlık

hêwani hayvanlar

hêwaninı kerdenı-kerdış hayvanlık yapmak

hêwaninı hayvancılık

hêwax eyvah

hêwes kerdenı-kerdış heves etmek

hêwes ilgi, heves, zevk

hêwesê mı çıniyo hevesim yoktur

hêwi bıyayenı-bıyayış beklentisi olmak, ümidi olmak

hêwi kerdenı-kerdış ümit etmek

hêwi nêkerdenı-nêkerdış ümit etmemek, beklememek

hêwi 1-ümit, beklenti, 2-kuma

hêwiya mı çıniya ümidım yoktur

hêwl xo dayenı-dayış kendini iyiliğe zorlamak, çaba harcamak

hêwl iyi, güzel, değer

hêwla iyidir, güzeldir (dişil)

hêwleya cı mı rê bi iyiliği bana oldu

hêwleya cı iyiliği

hêwlinı bıyayenı-bıyayış iyilik olmak, iyilik yapılmak

hêwlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak

hêwlinı iyilik, yardım yapma durumu

hêwlo iyidir, güzeldir (eril)

hêwr gurayenı-gurayış gök görlemek

hêwr bulut, gök

hêwrın bulutlu

hêwrıno bulutludur

hêya cı dı nêmendo kendisinde haya kalmamış

hêya kerdenı-kerdış haya etmek, utanmak

hêya kerdoğ utanan, haya eden

hêya nêmendo haya kalmamış, utanma kalmamış

hêya utanma duygusu

hêyay cı ravêrdo hayası geçmiş, utanması kalmamış

hêz bıyayenı-bıyayış sıra olmak, dizilmek

hêz dayenı-dayış güç vermek, arka çıkmak

hêz gırotenı-gırotış güç almak, kuvvetlenmek

hêz kerdenı-kerdış sıraya dizmek

hêz kewtenı-kewtış sıraya girmek, dizilmek

hêz pawıtenı-pawıtış kuvvet beklemek

hêz 1-güç, kuvvet, 2-sıra, dizi

hêza sıra, dizi

hêzê cı gücü, kuvveti

hêzê xo karardenı-ardış kuvvetini denemek, baskı yapmak

hêzı kışın hayvanlara yedirmek için ağaç yapraklarını çalılariyle kesip dizmek, yığın yapmak

hıç-hıç bir şeye kızarak hıç hıç eyme

hıçı-hıça çımê kesi nêtersenê hıç hıç etmeyle kimsenin gözü korkmaz

hıçı-hıçı mekı hıç hıç etme

hıcız bıyayenı-bıyayış haciz olmak

hıcız kerdenı-hıcız kerdış haciz koymak, haciz etmek

hıcız kerdoğ haciz koyan, hacızlayan

hıcızın hacizli

hıdrellez (Ar) Hızır ve İlyas Peygamberlerin her yıl buluştukları 6 mayıs günü ve dolayısiyle yapılan geleneksel bayram

hıdüd dı hudutta

hıdüd ra huduttan

hıdüd ronayenı-ronayış sınır koymak, sınırlamak

hıdüd hudut

hıdüdın hudutlu

hıfz (Ar) akılda tutma, ezberleme

hıfz kerdenı-kerdış ezberlemek, aklında tutmak

hıfzisıhha (Ar) sağlık ve yaşam için alınması gerekli önlemlerin bütünü

hış biyayenı-biyayış susmak

hış hış sus, sus

hış sus, ağlayan çocuğu susturma ve durdurma sözcüğü

hışayenı-hışayış kişneme, kişnemek

hışş hışt 1-hey hey, ulan ulan, filan filan, 2-kes lan

hışş, hetê mı na bê ulan, hey, bana taraf gel

hışm öfke, kızgınlı, gaddarlık, zalimlik, gazab

hışmê cı gazabı, öfkesi

hışmın hışımlı, öfkeli

hışmına öfkelidir, gaddardır, kızgındır (dişil)

hışmıno öfkelidir, gaddardır, kızgındır (eril)

hışt 1-birine seslenme sözcüğü, 2-çocuğu göldürmek sevindirmek veya susturmak için söylenir, 3-sus, kes, sesin çıkmasın anlamında

hıkayet (estanık, fistanok) hikaye, masal, mesele

hılak yaralı, derbeder, dertli, kederli

hılk yorgunluktan derin nefes alma

hılkı hılkı kerdenı-kerdış nefes nefese solumak

hılkı hılkı nefes nefese

hılm (helm) 1-ağır koku, kaynayan, pişen yemek vb şeylerin kokusu, sıcaklık kokusu, buhar, 2-koku, iç koku, nefes ve soluk alma kokusu, ağız kokusu

hılm vıjyayenı-vıjyayış buhar kokusu çıkmak

hılm vızyayenı-vızyayış buhar kokusu çıkmak

hılmê amnani yazın sıcak kokusu

hılmê arıqi ter kokusu

hılmê feki ağız kokusu

hılmê şami yemek kokusu

hılmê nefesi nefes kokusu

hılmo boyın kokmuş veya kötü koku

hılmo cı ra yeno koku kendisinden geliyor

hılmo germın sıcak kokusu

hılmo gıran ağız koku

hılmın bıyayenı-bıyayış kokmak, kokmuş olmak, kokulu olmak

hılmın buhar kokulu, ağır kokulu

hılo bıyayenı-bıyayış hoplamak, sıçramak

hılp hılp 1-nefes nefese, 2-hüngür hüngür

hılp nefes alıp verirken yüreğin küt küt atması, soluk

hılpayenı-hılpayış 1-nefes nefese, 2-hüngür hüngür ağlamak

hılpi 1-yorgunlukta derinden nefes alma durumu, nefes nefese solumak, iç çekmek, 2-hüngür

hılpı helpa zerida cıya yüreği küt küt atiyor

hılpı hılpı 1-nefes nefese solumak, 2-hüngür hüngür iç çekmek

hılpı yorulan bir kişinin soluk alırken çıkardığı ses, soluk almak

hılqıki (zıqlıqi) geğirme, hıçkırık

hılqıki ver amyayenı-amyayış gegirmek, hıçkırmak

hıltan çiçek tutma sapları kuruduktan sonra kürdan olarakda kullanılan çiçekleri ve çiçek tohumu çok güzel kokulu olan bir bitki

hılülık yırtıcı bir kuş cinsi

hılülıkı dermeli çatmalı çardak, barınak

hılı buhar

hım düri, hım nezdi hem uzak, hem yakın

hım ey u hım zi to rınd nêkerd hem sen hemde o hiç iyi etmedi?

hım mı va hım zi ey va hem ben söyledim hem de o söyledı

hım nezdi, hım düri hem yakın, hem uzak

hım to rê hım mı rê hem sana hem bana

hım to rê al sana anlamında bir sözcük

hım u gum birbirini vurup ses çıkarmak

hım zi hemde, üstelik

hım-gum dibek döverken, işe başlarken söylenir

hım-hım köpekler birbirlerini korkutmak için birbirlerine hımlarlar

hım 1-hem, 2-birine vururken ağzından çıkardığı sözcük

hıma (hama, hema) 1-derhal, hemen, anında, şu anda vs, 2-fakat, ama, 3-yaklaşık olarak

hıma şı hemen gitti

hıma hıma ma resay ca hemen hemen yerimize vardık

hıma hıma yaklaşık olarak, hemen hemen

hıma kar vırada anında işi bıraktı

hıma mı werzana çaküç hemen çekuçı kaptım

hıma mı xo resna cı hemen ben kendisine yetiştim

hıma nıka hemen şimdi

hıma wıni nêbeno ama öyle olmaz

hıma yena derhal gelirim

hımbıl bıyayenı-bıyayış hantal olmak, tembel olmak

hımbıl uyuşuk, tembel, hantal

hımbılına tembeldir, uyuşuktur, hantaldır (dişil)

hımbılıno tembeldir, uyuşuktur, hantaldır (eril)

hımhım kızan bir kişinin ağzının içinde mırıldanma sesi

hın bıyayenı-bıyayış öğrenmek

hın kerdenı-kerdış öğretmek

hın öğrenmek

hına (ena, wına) böyle, şöyle

hına beno böyle olur

hına nêbeno böyle olmaz

hınar nar

hınari narlar

hınarın narlı

hınc gırotenı-gırotış kin bağlamak, öc almak

hınc öc almayı güden öfke

hıncê cı anışt öfkesi dindi

hıncê xo gırot öfkesi dindi, öcünü aldı

hıncık 1-kin, öfke, kindarlık, 2-kıvırcık saç, saçın kıvırcık veya dağınık olması

hıncıkın kinli, öfkeli, kıskanç

hıncın öfkeli, kinlı

hıncına öfkelidir, kinlidir (dişil)

hıncıney öfkeli olma durumu, kin bağlama

hıncıno öfkelidir, kinlidir (eril)

hınd o kadar

hında daha

hındayê bu kadar

hındi (zebeş) karpuz

Hındi 1-Hintli, 2-Hind tavuğu, şam tavuğu

Hındistan Hindistan

Hındistanıc Hindistanlı

Hındistanıj Hindistanlı

Hındistanız Hindistanlı

hındna bê nezdi biraz daha yaklaş

hındna bir o kadar daha, birah daha

hındı 1-daha, 2-o kadar

hıng-hıngı bal arısı

hınglêsiyayenı-hınglêsiyayış 1-uyuşmak, 2-kramp girmek

hınglêsnaye uyuşturulmuş olan

hınglêsnayenı-hınglêsnayış uyuşturmak

hınglêsyaye uyuşmuş olan

hınglêsyayenı-hınglêsyayış uyuşmak

hıngolı (hêlıkı) salıncak

hıngolı nıştenı-nıştış salıncağa binmek

hıngolıkın salıncaklı

hıngolın salıncaklı

hıngı-hıngı ağliyarak burun çekmek (çocuklarda olur)

hıngıştane yüzük

hıngıştı parmak

hıngıle vıraştenı-vıraştış şenlik yapmak, eylenmek

hıngıle 1-yalın ayak, 2-şenlik, fest, eylence

hıngılêsiyabı uyuşmuştu

hıngılêsiyayenı-hıngılêsiyayış uyuşmak

hıngılêsiyayo uyuşmuş

hıngılêsnayenı-hıngılêsnayış uyuşturmak

hıngıleyın 1-yalın ayaklı, 2-şenlikli

hıngılme vıraştenı-vıraştış şenlik yapmak, eylenmek

hıngılme şenlik, eylence, fest

hıngılmey şenlikler

hıngılmeyın şenlikli, eylenceli

hıngılnayenı-hıngılnayış 1-titretmek, 2-sallamak, 3-şenlendirmek

hıngılyayenı-hıngılyayış 1-titrenmiş olmak, 2-sallanmış olmak, 3-şenlenmiş olmak

hıngılnenê titretiyorlar, şenlendıriyorlar

hıngımên (hengımên) bal

hıni beno öyle olur

hıni bi kayboldu

hıni bı 1-kayboldu, 2-öyle yapıldı, öyle oldu

hıni bıyayenı-bıyayış 1-kaybolmak, 2-öyle yapılmak

hıni dewı köyün çeşmesi

hıni kerdenı-kerdış 1-kaybetmek, 2-öyle yapmak

hıni nêbeno 1-kaybolmak, 2-öyle olmaz

hıni nêbeno 1-öyle olmaz, 2-daha olmaz

hıni nino daha gelmez

hıni to rê bes niyo artık sana yeter değil?

hıni vıraziya öyle yapıldı

hıni 1-daha, 2-öyle, 3-artık, 4-kaybolma, 5-çeşme, 6-olur olmaz anlamında

hınibo öyle olsun, öylemi olsun?

hınzır (Ar) 1-domuz, 2-gaddar, katı ve kötü yürekli, kurnaz

hınzıra domuzdur (dişil)

hınzırey hınzırlık, hınzır olma durumu

hınzırinı hınzırlık

hınzırlıxey hınzırlık

hınzıro zey to senin gibi domuz

hınzıro hınzırdır (eril)

hınzıro xuli xınzır domuz oğlu domuz

hınık (honık) serin, serinlik

hınık bıyayenı-bıyayış serin olmak, serinleşmek, soğumak

hınık kerdenı-kerdış serinletmek

hınık kı serinleştir, soğut

hınık mekı serinleştirme, soğutma

hınık u şenık serin ve hafif

hınık serin, hınıktır

daha serin, hınıktırın daha daha serin

hınıka serindir

hınıkci 1-soğutucu, 2-soğuk içecekler satan kimse

hınıkê bıdı mı serin bir içecek ver bana

hınıke (honıkoğ) buzdolabı

hınıke yayla, serinleme yeri

hınıkêri daha serin

hınıkey serinlik, serin olma durumu

hınıki serin içecek, içecekler

hınıko (honıko) serindir

hınıkı serin, serindir

hınıkın serin, serinlik, serince, serin olma durumu

hıp u holi sırılsıklam yaş

hır vetenı-vetış hır çıkarmak, kavga çıkarmak

hır kavga, dalaş

hıra bıyayenı-bıyayış genişlenmek, geniş olmak

hıra kerdenı-kerdış genişletmek

hıra 1-geniş, bol, büyük, 2-zırlama, zırladı, 3-kişneme

hıraya genişdir, boldır (dişil)

hırayenı-hırayış zırlamak

hırayey ser genişlemesine

hırayey genişlik, bolluk

hırayo geniştir, boldır (eril)

hırçın bıyayenı-bıyayış hırçınlaşmak, hırçın olmak

hırçın huysuz, kavgacı, çabuk sinirlene

hırçıney hırçınlık, hırçın olma durumu

hırdawat 1-kilit, çivi, tel gibi metal eşya, 2-önemsiz, ufak tefek gereksiz eşya

hırdawatci hırdavatçı

hırdawatcinı hırdavatçılık

hırdawatcılıxey hırdavatçılık

hırdawatey hırdavat işlerini yapma

hırdos bir avuç, iki el dolusu

hırg-hırgı her, defa, kez

hırgı fın her defasında, her zaman, her sefer

hırgı roj her gün

hırgı roz her gün

hırgırı dalaşma, çekişme, ağız kavgası

hıri 1-yön, 2-kişneme

hıricinı yöncülük

hıristiyan (Yün) İsa peygamberin dininden olan

hıristiyan bıyayenı-bıyayış hristiyan olmak

hıristiyan kerdenı-kerdış hristiyanlaştırmak

hıristiyana hristiyandır (dişil)

hıristiyancinı hristiyanlık

hıristiyancılıxey hristiyancılık

hıristiyaney hristiyanlık

hıristiyano hristiyandır (eril)

hıriyın yönlü

hırka (Ar) bir tür üst giysi, en çok dervişler giyerler

hırka xoradayenı-xoradayış hırka giymak

hırkayın hırkalı

hırs (Ar) 1-sonu gelmeyen işte aşırı tutku, 2-öfke, kızgınlı

hırsê xo gırotenı-gırotış öfkesini dindirmek

hırsêna hırs ile, hırslı, öfkeyle, sinirle

hırsın bıyayenı-bıyayış hırslı olmak, öfkeli olmak

hırsın hırslı, öfkeli

hırsına hırslıdır (dişil)

hırsıno hırslıdır (eril)

hırvan hırci, hır çıkaran, kavga eden

hırvetoğ hır çıkaran, kavgacı

hıs bıyayenı-bıyayış his edilmek

hıs kerdenı-kerdış his etmek

hıs kerdoğ his eden

hıs his

hısê cı hisi

hısın hisli

hıya ıslaktır, yaştır (dişil)

hıyanet (Ar) 1-kötülük etme veya karşı davranma, 2-güveni kötüye kulanma, aldatma, vefasızlık

hıyanet kerdenı-kerdış hıyanet etmek

hıyanet kerdoğ hıyanetçı, hıyanet eden kimse

hıyaneta hainlikle, hıyanetle

hıyanetey ra hıyanetlikten

hıyanetey hıyanetlik

hıyanetinı hıyanetlik

hıyar 1-salatalık, 2-kaba saba, ahmak, görgüsüz ve budala anlamında

hıyarcılıxey hıyar yetiştirme ve satma

hıyarê awi sulu salatalıklar

hıyarê beji susuz salatalıklar

hıyarlıx hıyar yetiştirilen yer veya bahçe

hıyaro xuli hıyar hıyar oğlu hıyar

hıyarın hıyarlı

hıyey yaşlık, ıslaklık

hıyo yaştır, ıslaktır (eril)

hız dayenı-dayış hız vermek, hızlandırmak

hız sürat, çabukluk

hızarci hızarcı

hızarcılıxey hızarcılık

hızarı tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik, motor veya su güçüyle çalışan büyük bıçkı makinesi

hızarın hızarlı

hızêna süratlı

hızür dı huzurda,

hızür ra huzurdan

hızür huzur

hızürdıra huzurdadır

hızürey huzurlu olma durumu

hızır (Ar) halk inanışına göre yardıma koşan ulu kimse

hızıro xoca hızır hoca

hi biyayenı-biyayış ıslanmak

hi bıyayenı-bıyayış ıslanmak, yaş olmak

hi bıyayoğ ıslanmış olan, yaş olan

hi kerdenı-kerdış ıslatmak, yaş etmek

hi kerdoğ ıslatan, yaş eden

hi u holi sırılsıklam yaş

hi u holık sırıl sıklam yaş olma durumu

hi u züwa yaş kuru

hi züwa kaykerdenı-kaykerdış yaş kuru oynamak

hi züwa oyunda ilk oyuncuyu yada grubu belirlemek için paranın yada yaslı bir taşın bir tarafını tükürük ederler ve atarlar havaya, kim ne demişse onunkisi gelirse o önce oyuna başlar

hi züwa yaş kuru

hi yaş, ıslak, nemli

hibe (Ar) bağışlama, bağış

hibe kerdeney bağışta bulunmak

hibe kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek

hibe kerdoğ hibe eden

hibe nêkerdeney hibe etmemek

hibe bağış

hibenêkerdeney hibe etmeme hali

hibeyın hibeli, bağışlanmış olan

hiç bıyayenı-bıyayış hiç olmak

hiç mevajı hiç söyleme

hiç mı nêdi hiç ben görmedim

hiç mı nêwerd hiç ben yemedim

hiç nêbeno hiç olmaz

hiç nêbo hiç olmasa

hiç 1-boş, hiç, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse, 2- olumsuz cümlelerde fiilin anlamını pekiştirir ve soru cümlesindede belirsiz zamanı anlatır

hicab (Ar) utanma, utanç, sıkılma

hicab bıkero ez yena gerekirse ben gelirim

hicab gereksinme, luzüm, gereklilik, icap

hicabet gereksinme

hicaz şiyayenı-şiyayış haca gitmek

hicaz hac, hacı tevaf etme, hac yeri

hicazdıro hacdadır, hicazdadır

hiçek hiç bir şey, yaramaz

hiçkik hıçkırık, göz yaşı

hiçnameyey hiç isim almayan, ismi hiç olan

hicran (Ar) 1-bir yerden veya kimseden ayrılma, 2-ayrılık acısı

hicret (Ar) göç

hicri (Ar) hicreti başlangıç olarak alan tarih (Hicri 1300 yılı)

hicız kerdenı-kerdış haciz etmek, el koymak

hicız sernayenı-sernayış haciz yoluyla el koymak

hicız sernayoğ icracı

hicız 1-haciz, 2-icra

hicızın hacizli

hidayet (Ar) doğru yol

hiddet (Ar) öfke, kızgınlık

hiddeta werışt öfkeyle kalktı

hiddetın kızgın, öfkeli

hidrobiyoloji (Fr) suda yaşayan canlıların hayatını inceleyen bilim dalı

hidrodinamik (Fr) sıvıların direnc ve hareketini inceleyen bilim dalı

hidroelektrik (Fr) suda elektrik üreten merkez

hidrograf (Yün, Fr) hidrografi uzmanı

hidrojen (Yün, Fr) suda bulunan bir gaz adı

hidrolog (Fr) su bilimi uzmanı

hidroloji (Fr) su bilimi

hidrometre (Fr) su ölçümü

hiir hiir 1-gülme sesine derler, 2-atın kişnemesi

hikaye (Ar) hikaye, öykü, olay, aslı olmayan söz vs

hikaye nüşnayenı hikaye yazmak

hikaye nüştoğ hikaye yazarı

hikayeyın hikayeli

hikmet (Ar) 1-felsefe, bilgelik, 2-Tanrı'nın insanlarca anlaşılamayan amacı, 3-keramet

hikmet ne meseleyse, olaysa, hikmetse, sırrı çözülemiyen, acayip

hikmeta gıranı acayiplik, büyük hikmet

hikmetê Ellay Allahın hikmeti

hil 1-meyil, 2-neşe, 3-zilatinli kağıt

hila mı bı to niya senden neşe alamiyorum

hila mı to seroya meylim senin üzerinedir

hilaf (Ar) 1-aykırı, karşıt, ters, 2-yalan

hilaf tey çıniyo yalan içinde yok

hilal (Ar) yeni ay

hilalın hilallı

hile (Ar) düzen, dolap, oyun, entrika

hile keno hile yapiyor

hile kerdenı-kerdış hile etmek, hile yapmak, dolap çevirmek

hile u xurde hile ve hürda

hile 1-hile, dek, 2-hastalıklı olma durumu

hilebaz hile yapmayı çok seven, hileci, hilebaz, hilekar

hilebazey hilbazlık

hileci hile yapan kimse

hilekar hile yapan, hilekar, hileci

hilekarey hile etme durumu

hilekarinı hilekarlık

hilekaro xuli hilekar hilekarın hilekarı, hilekarın oğlu hilekar

hileliyo hilelidir

hileyın 1-hileli, özürlü, çürük, darbe yemiş, 2-hastalıklı, hastalık görmüş organ vs

hill ateşte çabuk çabuk yanmayan bir kağıt, zilatin

hillın zilatinli

hiltan çiçek tutma sapları kuruduktan sonra kürdan olarakda kulanılan çiçekleri ve çiçek tohumu çok güzel kokulu olan bir bitki

him (hêm) temel, zemin

him akerdenı-akerdış temel açmak

him akerdoğ temelci, temel açan kimse

him dı temelde

him eştenı-eştış temel atmak

him eştoğ temel atan

him kendenı-kendış temel kazmak

him ra temelden

him ronayenı-ronayış temel atmak, temel kurmak

him 1-kök, 2-temel, zemin

himaye (Ar) koruma, gözetme, esirgeme, kayırma, elinden tutma

himaye bıyayenı-bıyayış korunmak

himaye kerdeney himaye etmek, himaye etme durumu

himaye kerdenı-kerdış korumak, kayırmak

himaye kerdoğ himaye eden, koruyan, koruyucu

himaye nêkerdeney himaye etmemek

himê rêzkerdenda qısan söz dizimlerinin temelleri

himê rıstan cümlelerin temeli

himi temeller

himmet (Ar) 1-çalışma, emek, gayret, 2-lütuf

himı temele konulan büyük taş, kagir

himın temeli, zeminli

hindi (Ar) bir kümes hayvanı, elelok

hindi 1-hint dili, 2-hint soyundan, halkından olan kimse

hindki hint dili

hindolog (Fr) hindoloji bilgini

hindoloji (Fr) hint dil bilimi

hindüizm (Fr) hindistanda bulunan bir din

hini (ini) çeşme, pınar

hinı (ini) çeşme, pınar

hipodrüm (Fr) at yarışları yapılan alan, koşu alanı

hippi (İng) derbederce yaşiyan gençler topluluğu

hir killi ve sert zemin veya toprak

hira (hera) geniş, bol

hira kerdenı-kerdış genişletmek

hira kı genişlet

hira 1-kişnedi, 2-zırladı, 3-geniş

hiraye geniş, genişlik

hirayenı-hirayış kişnemek, atın kişniyerek çıkardığı ses, kişneyiş

hirayey ser genişlemesine

hirayey genişlik, bolluk

hirayeyê kişniyordu

hirayo 1-geniştir, 2-kişnemişti

hirê (3) üç

hirê babeti tüy estê üç türlü tut vardır

hirê bı hirê üçer üçer

hirê cemi üç öğün yemek vs

hirê fıni üç defa

hirê gam üç adım

hirê gami eştenı-eştış üç adım atlamak

hirê gami üç adım

hirê heme üçü birden

hirê hemını üçünü

hirê hirê üç üç, üçer üçer

hirê lıngı üç adım, üç adım oyunu

hirê qatikı üçe katla

hirê qatın üç katlı

hirê ra zew üçte bir

hirê seyna üçyüz daha

hirê u nim üçbuçuk

hire çeyregi üç çeyrek

hire let 1-üçüz, 2-üç parça

hirêşeme (sali) salı günü

hirêhezari (3000) üçbin

hirêlıng sehpa

hirêqat üç kat

hirês (13) Desühirê onüç

hirêsey (300) üçyüz

hirêsi dama şeklinde oynanan üç taş oyunu

hirêyın üçüncü

hirgüşi dirgen

hirhir huwenê kahkahayla güliyorlar

hirhir kişneme

hirhirı kahkahalı gülme, fıkırdamak

hirini 1-kişneme sesi, 2-kahkaha sesi

hiro biro karşılıklı bir şeye binerken birbirine söylerler (hiro

git, biro gel anlamında kulanılır)

hirr killi tabaka

hirrı hirrı kerdenı-kerdış 1-kişnemek, 2-kahkaha atmak

hirrı hirrı 1-kişneme, 2-mec: kız veya kadınlarda kahkaha atma

hirrı kil

hirı dı üçte

hirı hirı 1-at kişnemsi, 2-kahkahalı gülme, 3-üçer üçer

hirı ra üçten

hirına üç daha

hirını ra jew 3/1 üçte bir

hirını ra nim kemi üçten yarım eksik

hirını üçüncüsü

hirıs (30) otuz

hirıs ra panc 30/5 otuzda beş

hirıs roj mengêno otuz gün bir aydır

hirıs otuz

hirısan otuzları

hirısê otuz, otuzluk, otuza yakın

hirıshezar (30 000) otuzbin

hirısın-hirısını otuzlu, otuzuncu

hirıyan üçleri

his (Ar) duygu, sezgi, sezme

his bıkera his edeyim

his bıyayenı-bıyayış his edilmek

his kerdenı-kerdış his etmek

hisan ra duygulardan, sezgilerden

hisan duyguları

hisana duygularla

hisandê xo dı duygularında

hisanê xo duygularını

hisar (Ar) korunmak için taştan yapılmış yüksek duvarlı ve kuleli yapı

hisbiyayenı-biyayış his edilmek

hisdar duygusal

hisdara duygusaldır

hisdarey duygulu olma durumu, duygusal, duygusallık

hisdareya duygusallıkla

hisdarinı duygusallık

hisdaro duyguludur (eril)

hisê cı duyguları

hise dayenı-dayış pay vermek

hise dayoğ pay veren

hise gırotenı-gırotış pay almak

hise gırotoğ pay alan

hise kerdenı-kerdış paylamak, hiselemek

hise kerdoğ paylayan

hise pay

hisedar (Ar+Far) hissesi olan, paydaş

hisedara hisedardır (dişil)

hisedarbı hisedardı

hisedarê hisedardırlar

hisedarey hisedar olma durumu

hisedarinı hisedarlık

hisedaro hisedardır (eril)

hisey xo gırotenı-gırotış payını almak

hiseyın paylı, ortaklı, hiseli

hisi hereket kerdenı-kerdış hisi hareket etmek

hisi duygular, duygusal, duygusallık

hiskara duyguludur, duygusaldır (dişil)

hisker duygusal olan kimse, hisli

hiskerdenandê xo dı duygularında

hiskerdenı-kerdış his etmek

hiskerdoğ his eden, farkına varan

hiskik hıçkırık, göz yaşı, ağlamak, iç çekmek

hiskık hıçkırık

hisse (Ar) pay, hise

hissedar varis, bir malda payı olan

hissedarey hissedarlık

hissedarinı paydaşlık, hissedarlık

hisseyın hisseli

hissi (Ar) duygusal

hissiselim (Ar) sağ duyu

hissın duygulu, duygusu olan, içli

hisın duygulu, duygusu olan, içli

hit hit 1-pis pis gülme, 2-kahkahalı gülme

hit kerdenı-kerdış yaş etmek, ıslatmak

hit yaş, ıslak

hitab (Ar) sözü biri vey birilerine yöneltme, seslenme

hitab kenê hitap ediyorlar

hitab kerdenı-kerdış hitap etmek, seslenmek

hitabê cı hitabı

hitabe (Ar) söylev, hitap, hitap etme metni

hitaben (Ar) hitap yoluyle

hitabkerdenandê xo dı hitap etmelerinde

hitit (Fr) İöıı ve vııı yüzyıllar arasında Anadoluda göçlü bir imparatorluk kuran bir ulus, Etiler

hittık yönü tiftikli olan keçi

hitık-hitıkı tiftik keçisine derler

hiva kerdenı-kerdış bağışta bulunmak, bağışlamak, hiba etmek

hiva bağış, bağışlama

hive biyayenı-biyayış bağışlanmış olmak

hive kerdenı-kerdış bağışlamak

hive 1-bağış, 2-beklemek

hivey mı bımanı beni bekle

hivey to menda seni bekledim

hiya yaştır, ıslaktır (dişil)

hiyey yaş olma durumu, yaşlık, ıslaklık

hiyo yaştır, ıslaktır (eril)

hiz 1-ahlaksız davranış, 2-küp, yağ küpü

hiza Ar) doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu, sıra, boy sırası

hiza kerdenı-kerdış hizaya sokmak

hiza kewtenı-kewtış hizaya girmek

hizayê dı bir hizada

hize biyayenı-biyayış sıralanmak, hizaya girmek

hize kerdenı-kerdış sıralamak, dizmek

hize sıra, dizi, hiza

hizeyêdı aynı hizada, bir sırada

hizip (Ar) ikilik yaratmak, nifak aralarına sokmak

hizipey hizipçilik

hizmet (Ar) hizmet

hizmetci hizmetçi

hizmetcinı hizmetçilik

hizmetcılıxey hizmetçilik

hizmetkar (Ar+Far) erkek hizmetçi

hizmetkara hizmetçidir (dişil)

hizmetkarey hizmetkarlık

hizmetkarinı hizmetçilik

hizmetkaro hizmetçidir (eril)

hizı hiz (yağ, kavurma, pekmez vb şeyler konulan küp)

ho bürı de al ye

ho bı ho kendileri, kendi kendine

ho bıgi de al

ho bıremı de al kaç

ho dayenı-dayış 1-ur vb şeylerin yeniden çıkması, 2-yeniden filizlenme, boy atma

ho şori de al git

ho ho sığırları sürmek için denilir

ho kı davarları sür

ho tepşı al tut

ho to rê al sana

ho vira mekı unutma

ho vira mekı unutma

ho 1-"al, evet, de, buyurma vb" sözcükler anlamında kullanılır, 2-"git" anlamında sığırları, davarları sürme, yolla düşürmek, gitmesini sağlamak için sarfedilen sözcük, 3-kendi, kendisi, kendisiyle ilgili, alakalı, 4-öküzü çifte koşarken, sürerken "sür, git, devam et" anlamında sarfedilen bir sözcük

hobi (İng) düşkü, düşündeki

hoca 1-müslümanlükta din görevlisi, imam, 2-öğretmen

hocalıxey hocalık

hocay hocalar, öğretmenler

hocaya öğretmendir (dişil)

hocayinı kerdenı-kerdış 1-öğretmenlik yapmak, 2-imamlık yapmak

hocayinı 1-öğretmenlik, 2-imamlık

hocayo öğretmendir (eril)

hodı nêvineno kendinde bulamiyor, kendine güvenmiyor

hodı vineno kendinde buluyor, kendine güveniyor

hodı kendinde

hoş (çuşş) zırlayan eşek veya birine karşı harcanan kaba durdurma sözü

hoş (Far) beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren

hoşawa mışmışan kaysı hoşafı

hoşawa xewxan şeftali hoşafı

hoşawi vıraştenı-vıraştış hoşaf yapmak

hoşawı-hoşawi hoşaf, şeker şurubunda kaynatılmış meyve ve suyu

hoşbeş kerdenı-kerdış hoşbeş etmek

hoşbeş hatır sormak amaciyle sarfedilen ilk sözcükler

hoşnüt (Far) bir şey veya kimseden memnun olan, yakınması olmayan

hoşnüt bıyayenı-bıyayış hoşnut olmak

hoşnüta hoşnuttur (dişil)

hoşnütey hoşnutluk

hoşnütinı hoşnutluk, hoşnut olma durumu

hoşnüto hoşnuttur (eril)

hoşsohbet (Far) güzel ve tatlı konuşan kimse

hoşt köpeğe seslenme, köpekleri durdurmak veya ürkütüp kaçırmak için sarfedilen sözcük

hogeç iki yıllık erkek koyun

hogır 1-arkadaş, yoldaş, 2-alışkın

hogırey 1-arkadaşlık, 2-alışkanlık

hoho büyük baş hayvanları kovarken söylenir

hohodı nêdi kendisinde bulamadı

hohodı kendinde, kendisinde

hok bıyayenı-bıyayış düğüm olmak

hok kerdenı-kerdış düğümlemek

hok-hokı 1-düğüm, 1-dünemeç

hokey (İng) ucu kıvrık sopalarla buz üzerinde oynanan bir top oyunu

hokmat (hukmat) hükümet

hokmat ronayenı-ronayış hükümeti kurmak

hokı (gıre) 1-ilmik, düğüm, bağlam, ipin ucunu ilmiklemek, döğümlemek (en çok dikişlerde olur), 2-dönemeç

hokı bıyayenı-bıyayış döğümlenmiş olan

hokı kerd ilmikledi, döğümledı

hokı kerdenı-kerdış ilmiklemek, döğümlemek

hokın 1-düğümlü, 2-dünemeçli

hokıno 1-döğümlüdür, ilmiklidir, 2-dönemeçlidir

hokını rahat açılabilen ilmik şeklindeki düğüm

hol (İng) sofa

hol biya xo ser fırladım üstüme

hol bı tı amey iyi oldu sen geldin

hol bı xoser birden fırladı, kalktı

hol bı 1-iyiydi, 2-sıçradı, hopladı

hol bıyayenı-bıyayış 1-sıçramak, 2-birden fırlamak, kalkmak

hol kerdê hoplatiyordu

hol kerdenı-kerdış hoplatmak

hol mebı hoplama

hol nêbı 1-iyi değildi, 2-hoplamadı, sıçramadı

hol 1-gülge yapmak için yapılan yer, 2-harman, 3-iyi, güzel, elverişli, değerli, uygun vs, 4-sıçrama, hoplama, fırlama

holba sıçrasam, sıçrayayım?, zıplasam, zıplayayım?

holbiya sıçradım, fırladım, hopladım (üstüme)

holbı 1-fırladı, sıçradı, hopladı, 2-iyiydi

holding (İng) birçok ortaktan oluşan sermaye yatırım ortaklığı, ana ortaklık

holdingê sabancıyan sabancılar holdingi

hole gizli, sakin yer

holin (hewlin) iyilik

holinı kerdenı-kerdış iyilik etmek

holinı 1-iyilik, 2-kuş vb hayvanların yuvası

hollık kamış, ağaç daları, çalı ve çırpıdan yapılan gülgelik

hollıke (kozık) avcıların içinde av bekledikleri gizleme yeri, taşlı kulube

holo iyidir, güzeldir, uygundur

holta (volta) bir aşağı bir yukarı gidip gelme, gezinme

holta balık avlamada kullanılan ucu çankallı iğne

holıgı yaylada yapılan barınak (eve benzer)

holık çalı çırpıdan yapılan gülgelik

holıkı vıraştenı-vıraştış çalı çırpıdan gülgelik yapmak

holıkı çalı çırpıdan yapılan gülgelik

homa kesi erdo nêverdo Allah kimseyi yerde bırakmaz

homa to ra razi bo Allah senden razı olsun

homa'y Tanrı, tanrılar

homa'ya Tanrıdır (dişil)

homa'yo Tanrıdır (eril)

homa Tanrı, Rab, allah

homardenı-homardış (amorden-amordış) saymak

Homay sinenê Allahını seversen

homay ser Tanrı adına, tanrı üzerine

Homet ümet, halk, kavim

hometa ma ümetimiz, halkımız

homoseksuel (Fr) eş cinsel

homoseksuelley homoseksüellik, eşcinsellik

hon 1-uyku, uyuma, rüya, 2-al buyur

hon diyayenı-diyayış rüya görmek

hon kerdenı-kerdış uykuya dalmak, uyumak

hon to rê al sana

hona kerdenı-kerdış uyutmak

hona mı ra bana baktı

hona nêbeno böyle olmaz

hona nêbiyo halen olmamış

hona nêşiyo 1-halen gitmemiş, 2-uyumamış

hona niyameyo daha gelmemiş, halen gelmemiş

hona to ra sana baktı

hona weşo 1-daha sağdır, 2-böyle iyimidir?

hona 1-henüz, daha, halen, 2-böyle, 3-baktı

honaz ot biçicisi

honca mı to rê va o kadar san söyledım

honca nêbeno o kadar olmaz

honca 1-o kadar, 2-yonca

honçıke yer sofrası için kurulan ağaçtan yapılmış yuvarlak masa vb

hond (hend) bu kadar, o kadar, böyle, kadar

hond bı (hend bı) o kadardı?

hond gırd mekı o kadar büyütme

hond kemi o kadar az?

hond mı va o kadar söyledim

hond vêşi o kadar çok?

hond weşo o kadar iyidir

honda (henda) bu kadar, o kadara

honda roşeno o kadarına satiyor

hondayê (hendayê) bu kadar

hondayê bol bu kadar çok

hondayê nêbeno bu kadar olmaz

hondayê 1-o kadar, 2-bu kadar

hondê (hendê) kadar, o kadar

hondê xo kendin kadar

honde bu kadar, o kadar

hondna (hendna) bir o kadar daha

hondna daha bıgi bir o kadar daha al

hondo (hendo) o kadar, o kadardır?

hondo o kadardır

hondı (hendı) 1-o kadar?, 2-uykuda

hondı mend 1-o kadar kaldı?, 2-uykuda kaldı

hondık (tenekê) azıcık, şu kadarcık

hondına (hendına) bir o kadar daha, bir misli daha

honi bıgi al tut, de al

honi ney bıgi u şori al bunu ve git

honi to rê berı al sana götür

honi wa to rê bo al senin olsun

honi al, al sana

honrawa müzik

honık (hınık) serin, serinlik

honık bıyayenı-bıyayış serin olmak, serinleşmek, soğumak

honık kerdenı-kerdış serinletmek

honık kı serinleştir, soğut

honık mekı serinleştirme, soğutma

honık u şenık serin ve hafif

honık serin, honıktır

daha serin, honıktırın daha daha serin

honıka serindir

honıkci 1-soğutucu, 2-soğuk içecekler satan kimse

honıkê bıdı mı serin bir içecek ver bana

honıke (honıkoğ) buzdolabı

honıke yayla, serinleme yeri

honıkêri daha serin

honıkey serinlik, serin olma durumu

honıki serin içecek, içecekler

honıko (hınıko) serindir

honıkı serin, serindir

honıkın serin, serinlik, serince, serin olma durumu

hop hop kerdenı-kerdış hop hop yapmak, etmek

hop hop 1-dur anlamında seslenış, 2-zıplamak, hoplamak

hop 1-dur, dur anlamında bir sözcük, 2-atla, zıpla,hopla, 3-sıra benim anlamında veya beni bekle, 4-bir sesleniş, seslenme sözcüğü, 6-uyarma amacıylada kullanılır

hopala, se vano şuna bak ne söylüyor?

hopala şuna bak anlamında kullanılır

hoperlo-hoperlor (Fr) operlör

hoperlur (Fr) elektrik dalgalarını ses dalgalarına çevirip yükselten aygıt

hoperlura veynda hoparlör ile çağırdı

hoperlurın hoparlörlü

hophopda xo ra nêbeno hophopundan olmiyor

hopo 1-burnu havada olan, yukardan insanlara bakan kimseye derler, 2-oturup kalkmasında cidi olmayan, kız kılıklı, hareketli kimse

hoppela hoppala

hoqebaz sihirbak, okabaz

hoqebazey sihirbazlık

hoqebazinı sihirbazlık, okabazlık

hoqqa okka

hoqqabaz (Ar) 1-sihirbaz, 2-yalan dolanla iş gören kimse

hoqqabazey hokkabazlık

hoqqabazinı hokabazlık, sihirbazlık

hoqqe kerdenı-kerdış okkalamak

hoqqe okka

hoqqebaza hokkabazdır (dişil)

hoqqebazo hokkabazdır (eril)

hoqqena bir okka daha

hoqqeyê bir okka

hor gureno gök görliyor

hor vinayenı-vinayış hor görmek, küçümsemek

hor 1-gök, bulut, 2-değersiz, önemsiz görmek, küçümsemek

hora (Yün) el ele tutuşarak oynanan bir oyun

hora ez do biyameyê zaten ben gelecektim

hora nêbeno zaten olmaz

hora nêdano giymiyor

hora niyame zaten gelmedi

hora 1-zaten, 2-kendinden, kendiliğinden

horadayenı-horadayış giymek

horadı giy

hordi (werdi) ufak, küçük

hordi bıyayenı-bıyayış ufalmak, ufaltılmak, küçülmek

hordi kerdenı-kerdış ufalamak

hordi kı ufala, doğra

horê berı kendine götür

horê gırot kendine aldı

horê kendime, kendine

hori 1-huri, cenneteki güzel kız ve kadınlar, 2-derin

hori kendenı-kendış derin kazmak, derinleştirmek

horina bir huri daha

horiya 1-huridir, 2-derindir (dişil)

horiyê bir huri

horiyey 1-derinlik, 2-hurilik

horiyo derindir

hormon (Fr) iç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen insülin gibi uyarıcı maddelerin genel adı

hors 1-çam, 2-örs

horsêr çam ağacı

horsın örslü

hortım (Ar) hortum

hortımê awı su hortumu

hortımê fili fil hortumu

hortımê talazokı çöl fırtınasında doğam hortum

hortımın hortumlu

hosta biyayenı-biyayış usta olmak

hosta usta

hostana bir usta daha

hostay dêsi duvar ustası

hostayê bir usta

hostayina ustalıkla

hostayinı kerdenı-kerdış ustalık yapmak

hostayinı ustalık

hostes hostes, uçaklarda çalışan bayan yardımcı

hostescılıxey hosteslik

hostesey hosteslik

hostesinı hostescilik

hostesı (İng) taşıtlarda yolcuları ağarlayan kadın görevli

hot (7) yedi (7)

hot bı hot yedi yedi

hot hot yedi yedi, yedişer yedişer

hot sere 1-yedi yaşında, 2-yedi başlı

hotay yetmiş

hotayna bir yetmiş daha

hote hafta

hotel otel

hotgan yedi canlı

hotna yedi daha

hoto soytarı, işsiz, başıboş, geveze, deli dolu vb

hotobozı otobüs

hotın yedinci

hov başı boş, yabani

hovira ardenı-ardış hatırlatmak, aklına getirmek

hovira kerdenı-kerdış unutmak

hovira nêkerdenı-nêkerdış unutmamak

hovira unutma, aklına getirme

hovın vahşi, yabani

hovinı vahşilik, yabanilik

how yaban, yabani

howa 1-vahşidir, yabanidir (dişil), 2-güldü (eril)

howardalıxey hovardalık

howardayinı hovardalık

howarde 1-çapkın, 2-zevki için para harcamaktan kaçınmayan kimse

howayê 1-gülüyordu (eril), 2-gülüyorlardı

howatenı-howatış gülmek

howê güldü (dişil)

howla iyidir (dişil)

howlinı kerdenı-kerdış iyilik yapmak

howlinı iyilik

howlo iyidir (eril)

howo yabanidir (eril)

hoye biçilen ot sırası

hozan 1-şair, 2-ses sanatkarı, sanatçı, ozan

hozana ozandır (dişil)

hozaninı şairlik, ozanlık, ses sanatçılığı

hozano şairdir, ozandır (eril)

hristiyan (Yün) İsa peygamberin dininden olan

hristiyaney hristiyanlık

hristiyancılıxey hristiyancılık

hristiyan kerdenı hristiyanlaştırmak

hristiyan bıyayenı-bıyayış hristiyan olmak

hristiyana hristiyandır (dişil)

hristiyano hristiyandır (eril)

dervişlerin selamı, seslenişi

hübübat (Ar) tahıl

hücık 1-küçük yağ tuluğu, 2-pamuk tarlalarında yeşeren bir ot, bitki

hüd obur, çok yiyen, daima gözü aç olan

hüda (Far) tanrı, rab, allah

hüda aç gözlüdür, oburdur (dişil)

hüdinı obur olma durumu, aç gözlülük

hüdo aç gözlüdür, oburdur (eril)

hüdüd (Ar) 1-sınır, yol bitimi, 2-uç, son

hüdüdın hudutlu, sınırlanmış

hüdı berd kendisinde, beraberinde götürdü

hüdı berdenı-berdış beraberinde götürmek, kendisiyle götürmek

hüdı mebı beraberinde götürme

hüdı nêdi kendisinde bulamadı

hüdı kendisinde, beraberinde

hüfhüfık 1-deli dolu, 2-gözü doymaz

hüfhüfık bıyayenı-bıyayış 1-deli dolu olmak, 2-gözü doymamak

hüşk bıyayenı-bıyayış kurumak

hüşk kerde kurutulmuş olan

hüşk kerdene-kerdenış kurutmak

hüşk kuru, sert

hüşka kurudur, sertir (dişil)

hüşkayi 1-don, 2-ayaz, kuru yoğuk, 3-kuraklık

hüşkinı sertlik, sert olma durumu

hüşko kurudur, sertir (eril)

hühü bir sesleniş şekli, hitabı

hüi kürek

hülasa (Ar) özet, fezleke

Hüma Tanrı, Rab, İllah vb

hümar kaykerdenı-kaykerdış kumar oynamak

hümar 1-sayı, 2-kumar

hümardenı-hümardış saymak

hümay ma bizim tanrımız

hümma (Ar) ateşli bir hastalık, sıtma

hümma kewtenı-kewtış sıtmaya, hummaya yakalanmak

hümma tepıştenı-tepıştış sıtma tutmak, sıtmaya yakalanmak

hümmayın hummalı, sıtmalı

hümüs (Lat) bitkilerin çürümesiyle oluşan kutu renkte organik toprak

hün (Far) kan

hünêrkar bıyayenı-bıyayış sanatçı olmak

hünêrkar sanatçı

hünêrkara sanatçıdır (dişil)

hünêrkarinı kerdenı-kerdış sanatçılık yapmak

hünêrkarinı sanatçılık

hünêrkaro sanatçıdır (eril)

hünhar (Far) kan dökücü

hünhar bıyayenı-bıyayış zalim olmak, kan dökmek

hünhara kan dökücüdür, zalimdir (dişil)

hünharey kan dökücü olma durumu

hünhari kan dökücüler

hünharinı kerdenı-kerdış zalimlik yapmak, kan dökmek

hünharinı kan dökücülük, zalimlik

hünharo kan dökücüdür, zalimdir (eril)

hüni (Yün) bir sıvıyı ağzı dar bir kaba aktarmak için kullanılan koni biçimindeki araç

hünın kanlı

hüqüq (Ar) hukuk

hüqüqci hukukçu

hüqüqcinı hukukculuk

hüqüqciya hukukçudur (dişil)

hüqüqcüyo hukukçudur (eril)

hüqüqcılıxey hukukçuluk

hüqüqi (Ar) hukuk ile ilgili, tüzel

hüqüqinı hukukçuluk

hürafe (Ar) dine sonradan girmiş boş inanç

hürak keser

hürayê kaşıniyordu

hürayenı-hürayış kaşıntı, kaşınmak

hürayê kaşıniyordu

hüraynayenı-hüraynayış kaşımak

hürayna kaşıdı

hürda işe yarayamiyacak derecede bozulup sakatlanmış, zarar görmüş

hürdaci hurdacı

hürdacinı hurdacılık

hürdacılıxey hurdacılık

hürdahaş (Far) onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça

hürdahaş bıyayenı-bıyayış paramparça olmak

hürdahaş kerdenı-kerdış paramparça etmek

hürdawan hurdaci

hürdayinı kerdenı-kerdış hurdacılık yapmak

hürdayinı hurdacılık

hürdi biyayenı-biyayış ufalanmak, parçalanmak

hürdi hürdi kewt ray ufak ufak yola düştü

hürdi hürdi ufak ufak

hürdi kerdenı-kerdış ufaltmak, parçalamak

hürdi kerdoğ parçalayan

hürdi kı parçala

hürdi mekı parçalama, ufaltma

hürdi nêkerdenı-nêkerdış parçalamamak, ufaltmamak

hürdi ufak, küçük parça, ufacık

hürdına şi her ikisi gitti

hürdına ikisi, her ikisi

hürdınan berı her ikisini götür

hürdınan biya her ikisini getir

hürdınan piya her ikisini birlikte, her ikisi birlikte

hürdınan her ikisini

hürêna bı kaşımıştı

hürêna kaşıdı, kaşıniyor (dişil)

hürênaye kaşınmış olan

hürênayenı-hürênayış kaşımak

hürênayoğ kaşiyan

hürênda xo dı yerinde, yerine

hürêndi yerinde

hürênena kaşiyor (dişil)

hürêneno kaşiyor (eril)

hürêno kaşıniyor (eril)

hürhürık pêresnayenı-resnayış ufak tefek şeyler yetiştirmek, toplamak

hürhürık öteberi, ufak tefek şeyler

hüri (Ar) cennette yaşadığına inanılan kızlara verilen ad, ceneteki güzel kız yada kadınlara huri derler

hüri bıyayenı-bıyayış huri olmak, çok güzel olmak

hürina kaşıdı

hürinayê kaşiyordu

hürinayenı-hürinayış kaşımak

hüriya 1-huridir, 2-kaşındı

hüriyayê kaşıniyordu

hüriyayenı-hüriyayış kaşınmak

hüriyê ceneti cennet hurileri

hüriyinı hurilik

hürma (Far) hurma ağacının yemişi

hürmalıx hurma bahçesi veya hurma ağacı çok olan yer

hürmayêr hurma ağacı

hürmet bıyayenı-bıyayış saygı gösterilme, saygı gösterilmiş olma

hürmet diyayenı-diyayış saygı görmek

hürmet kerdenı-kerdış saygı göstermek

hürmet kerdoğ saygı gösteren

hürmet saygı

hürmetkar saygı gösteren

hürmetı qısür nêkerdenı-nêkerdış saygıda kusur etmemek

hürmey hurmalar

hürna şi her ikisi gitti

hürna her ikisi

hürnan berı her ikisini götür

hürnan biya her ikisini getir

hürnan piya her ikisini birlikte

hürnayan her ikisini

hürnayê kaşiyordu

hürnaye kaşınmış olan

hürnayenı-hürnayış kaşımak

hürnena kaşiyor (dişil)

hürneno kaşiyor (eril)

hürünı yeri

hürünıdı ronışt yerinde oturdu

hürınayê kaşiyordu

hürındi kaşıntı

hürınena kaşiyor (dişil)

hürıneno kaşiyor (eril)

hürıyayê kaşıniyordu

hürıyaye kaşınmış olan

hürıyayenı-hürıyayış kaşınmak, kaşıntı

hüsk bıyayenı-bıyayış kurumak

hüsk kerde kurutulmuş olan

hüsk kerdenı-kerdış kurutmak

hüsk 1-kuru, 2-sert, 3-susuz

hüska kurudur, sertir (dişil)

hüskinı sertlik, sert olma durumu

hüsko kurudur, sertir (eril)

hüsüs (Ar) özellik, mahsus

hüsüsi (Ar) özel, özel olarak, özel biçimde

hüsüsi şiya özel olarak gittim

hüsüsiyet (Ar) özellik

hüt bıyayenı-bıyayış 1-nemlenmek, 2-vahşileşmek, 3-aç kurt gibi olmak

hüt hewadayenı-hewadayış nem kapmak

hüt 1-nem, 2-vahşi, 3-aç kurt gibi her şeyi yiyen, 4-çok yiyen

hüta 1-aç kurt gibidir, 2-vahşidir, 3-nemlidir (dişil)

hütbe (Ar) cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve öğüt

hütbe dayenı-dayış hutbe vermek

hütinı 1-aç olma durumu, 2-vahşilik

hüto 1-aç kurt gibidir, 2-vahşidir, 3-nemlidir (eril)

hütı balina

hütık 1-bulduğunu atıştıran, aç gözlü kimse, 2-ufak tefek şey, bit, pire gibi şeyler

hütın 1-aç gözlü, 2-nemli

hüü kerdenı-kerdış yuh çekmek, yuhalamak

hüü 1-kurt vbhayvanları kaçırtmak sözcüğü, 2-yuh çekmek

hüüü 1-dervişlerin selamı, tanriya seslenış, 2-kurt vbhayvanların havlanışı, zurlaması

Hüüühü-züü kurtun bağırışı, aç olduğu zaman çıkardığı ses

hüw hüw kurt vb hayvanların havlama sesi

hüwa güldü

hüwate gülme

hüwatenı-hüwatış gülmek

hüwatero dayenı-dayış güldürmek

hüwayê gülüyordu

hüwayenı-hüwayış gülmek

hüwe kürek

hüwena gülüyor (dişil)

hüweno gülüyor (eril)

hüwiya güldü

hüwiyayenı-hüwiyayış gülmek

hüwyayenı-huwyayış gülmek

hüy bıyayenı-bıyayış alışkanlık haline gelmek

hüy gırotenı-gırotış ahlak edinmek, huy edinmek

hüy kerdenı-kerdış ahlak edinmek, huy edinmek

hüy 1-ahlak, 2-alışkanlık, insanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat, iç güdü durumunu almış alışkanlık

hüya güldü

hüyatenı-hüyatış gülme, gülmek

hüyatero dayenı-dayış güldürmek

hüyatoğ gülen

hüyayê gülüyordu

hüyayenı-hüyayış gülme, gülmek

hüyayoğ gülen

hüyê cı ahlakı

hüyena gülüyor (dişil)

hüyenê gülüyorlar

hüyeno gülüyor (eril)

hüyo rınd iyi ahlak, iyi alışkanlık

hüyo xırab kötü alışkanlık

hüyın huylu

hüzür (Ar) gönül rahatlığı, rahatlık, baş dinçliği vs

hüzür dı 1-katında, 2-huzurunda

hüzür remnayenı-remnayış huzurunu kaçırmak

hüzür tede nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak

hüzür tey nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak

hüzürdê şaridı va milletin huzurunda söyledi

hüzürdê padişaydıro padişahın huzurundadır

hüzürê cı cadıro huzuru yerindedir

hüzürê cı çıniyo huzuru yoktur, huzursuzdur

hüzürê cı remayenı-remayış huzuru kaçmak

hüzürê Ellay dı Allah katında

hucra dı hücrede

hucra kerdenı-kerdış hücreye koymak

hucra ra hücreden

hucra hücre

hucran dı gırweyênê hücrelerde çalışiyorlar

hucre (Ar) hücre

hucre dı hücrede

hucre kerdenı-kerdış hücreye koymak

hucre ra hücreden

hucrey tamaran heme merdê damaralın hücreleri hep ölmüş

hucreyêda werdi dı cezay xo ant küçük bir hücrede cezasını çekti

hucreyın hücreli

hucüm (Ar) saldırı, saldırma, saldırış, ataka geçme vs

hucüm berd ser üzerine saldırdı, hücum etti

hucüm kerdenı-kerdış hücum etmek, saldıriya geçmek

hucümbot (Ar+İng) bir tür savaş gemisi

hucım ard ser üstüne hucum etti, saldırdı

hucım kerdenı-kerdış hucum etmek

hucım hucum

hudüd hudut, sınır

huşk bıyayenı-bıyayış kurumak

huşk kerde kurutulmuş olan

huşk kerdene-kerdenış kurutmak

huşk kerdenı-kerdış kurutmak

huşk 1-kuru, 2-sert, 3-susuz

huşka kurudur, sertir (dişil)

huşkinı sertlik, sert olma durumu

huşko kurudur, sertir (eril)

hukman hükümleri

hukmat (hokmat) hükümet

hukmêna her hangi bir kuvvetle

hukmet (Ar) hükümet

hukmo hükümdür, yargıdır

hukum (Ar) hüküm, yargı

hukum kerdenı-kerdış hükmetmek

hukum ra rona war tahtan aşağı indirdı, idareyi ellinden aldı

hukum werdenı-werdış hüküm yemek, hüküm giymek

hukum yargı

hukumdar (Ar+Far) padişah, kral, hakan gibi taht sahibi olan kimseler

hukumdar yargı elinde olan, hükmeden

hukumdarey hükümdarlık

hukumdarinı hükümdarlık

hukumdarlıxey hükümdarlık

hukumkerdoğ hükmeden kimse, diktatör

hukumli hükümlü

hukumran (Ar) egemen, egemen olan, hükmeden, hakim olan

hukumraney egemenlik, hakimiyet

hukım hüküm, yargı

hukımdar hükümdar

hukımdarinı hükümdarlık

hukımli 1-hükmeden, egemen olan, 2-kuvvetli, güçlü

hulhuli 1-içi ve dışı aynı olmayan, içi bozuk, şüpheli, her şeyde mana arayan, 2-kuşkulu, telaşlı

huli (kerga mısri) hindi

huli içi bozuk, şüpheli, şüphe eden

hulli hindi

hullık (qullık) 1-yuvarlak koni şeklinde olan, 2-ahırlarda aydınlatma bacası

hullık çöplük

hulo bıyayenı-bıyayış hoplamak, havaya sıçramak, zıplamak

hulo kerdenı-kerdış hoplatmak, havaya sıçratmak, zıplatmak

hulo hoplama, sıçrama

hulq nefes, sabır, tahammül

hulıknayenı-hulıknayış süslemek, düzene sokmak

hulıknenê süslerler

humanist (Fr) insancıl

humanizmey hümanist olma durumu

humanizım (Fr) insancıllık, insanları sevme ülküsü

huner 1-beceri isteyen ustalık, beceri, beceriklilik, güç, hüner, marifet, 2-rol, rol yapma, oyun yapma, naza verme

hunerbaz hünerleri olan kimse

hunerê cı boliyê hünerleri çoktur

hunerey becerilik, hünerlik

hunerkar 1-sanatçı, 2-becerikli

hunerkar hüner sahibi, sanatkar, işi gücü hüner olan, hünerli

hunermend (Kur) sanatçı

hunermendey sanatçılık, hünerlik yapma durumu

hunerın hünerli

hunkar (Far) Osmanlılarda yalnız padişahlar için kullanılan bir unvan

huqüq hukuk

huqüqci hukukçu

huqüqcinı hukukculuk

huqüqciya hukukçudur (dişil)

huqüqcüyo hukukçudur (eril)

huqüqcılıxey hukukçuluk

huqüqi hukuk ile ilgili, tüzel, yasal yönden

huqüqinı hukukçuluk

hur (Ar) özgür

hur bıyayeney özgür olma durumu

hur bıyayenı-bıyayış özgür olmak

hura özgürdür (dişil)

hurdi (werdi) ufak, küçük, küçük parça, ufacık

hurdi biyayenı-biyayış ufalanmak, parçalanmak

hurdi hurdi (werdi werdi ufak ufak, küçük küçük, parça parça

hurdi hurdi kewt ray ufak ufak yola düştü

hurdi kerdenı-kerdış parçalamak, ufalamak, doğramak

hurdi kerdoğ parçalayan

hurdi kı parçala

hurdi mekı parçalama, ufaltma

hurdi nêkerdenı-nêkerdış parçalamamak, ufaltmamak

hurdna her ikisi

hurdına şi her ikisi gitti

hurdına ikisi, her ikisi

hurdınan berı her ikisini götür

hurdınan biya her ikisini getir

hurdınan piya her ikisini birlikte, her ikisi birlikte

hurdınan her ikisini

hurdını (wırdını) ikisini

hurêna kaşıdı, kaşıniyor (dişil)

hurêna kaşıniyor (dişil)

hurênayenı-hürênayış kaşımak

hurênayoğ kaşiyan

hurêno kaşıniyor (eril)

hurey özgür olma durumu, özgürlük

hurhürık öteberi, ufak tefek şeyler

hurinayenı-hurinayış kaşımak

huriyayenı-huriyayış kaşımak

hurmet (Ar) saygı

hurmet bıyayenı-bıyayış saygı gösterilme, saygı gösterilmiş olma

hurmet diyayenı-diyayış saygı görmek

hurmet kerdenı-kerdış saygı göstermek, hürmet etmek

hurmet kerdoğ hürmet eden kimse

hurmetey hürmet etme durumu, saygı, saygı gösterme, hürmet etme

hurmetkar hürmet eden, saygılı olan, saygı gösteren

hurmetkarey saygı gösterme durumu, saygınlık

hurmetkerdoğ hürmetkar, hürmet eden

hurmetı qısür nêkerdenı-nêkerdış saygıda kusur etmemek

hurmetın hürmetli, saygılı

hurna (wırna) ikisi, her ikisi

hurna şi her ikisi gitti

hurnan berı her ikisini götür

hurnan biya her ikisini getir

hurnan piya her ikisini birlikte

hurnayan her ikisini

hurnayenı-hurnayış kaşımak

huro özgürdür (eril)

hurr bıyayenı-bıyayış özgür olmak

hurr bağımsız, özgür, kimsenin buyruğu altında olmayan

hurra (İng) yaşa, çok yaşa

hurra özgürdür (dişil)

hurrey özgürlük, özgür olma durumu

hurriyet (Ar) özgürlük

hurriyet özgürlük, hürriyet

hurriyetê ma çıniyo özgürlüğümüz yoktur

hurriyetê ma ma dest ra gıroto hürriyetimizi elimizden almışlar

hurro özgürdür (eril)

hurünı yeri

hurındi kaşıntı

hurıyayê kaşıniyordu

hurıyayenı-hurıyayış kaşınmak, kaşıntı

huseyn bir erkek ismi

husnuniyet (Ar) temiz yüreklilik, iyi dilek, iyi niyet

husran (Ar) beklenilen şeyin elde edilmemesi yüzünden duyulan acı, düş kırıklığı

huwa güldü

huwate (hüwate) gülme

huwatenı-huwatış gülmek

huwatero dayenı-dayış güldürmek

huwatoğ gülen, gülünçlü

huwayê gülüyordu

huwayenı-huwayış gülmek

huwe (wıye) kürek

huwena 1-gülüyor (dişil), 2-bir kürek daha

huwenê gülüyorlar

huweno gülüyor (eril)

huweyın kürekli

huwiya güldü

huwiyayenı-huwiyayış gülmek

huwiyet (Ar) kimlik

huwiyet (sınasname) hüviyet, kimlik, nufus cüzdanı

huwiyetname hüviyet belgesi, kimlik tastiknamesi

huwyayenı-huwyayış gülmek

huwıyet vetenı-vetış kimlik çıkarmak

huwıyet kimlik

huwıyetê cı kimliği

huzür dı 1-katında, 2-huzurunda

huzür remnayenı-remnayış huzurunu kaçırmak

huzür tede nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak

huzür tey nêverdayenı-nêverdayış içinde huzur bırakmamak

huzür huzur, refah, rahat etmek

huzürê cı remayenı-remayış huzuru kaçmak

huzürê Ellay dı Allah katında

huzürey huzurlu olma durumu, rahatlık

huzürın huzurlu

huzun (Ar) acı, keder, gönül özgünlüğü

huzunın hüzünlü, dertli, içli, üzgün