fa müzikte bir nota
feél (Ar) aktif, işler durumda olan, etkin, çalışkan
feel bi faaldı, etkindi (dişil)
feel bı faaldı, etkindi (eril)
feel bıyaye faal olmuş olan
feel bıyayenı-bıyayış faal olmak
feel kerde faallaştırılmış olan
feel kerdenı-kerdış faallaştırmak
feel kerdoğ faallaştıran
feela faaldır, etkindir (dişil)
feeley faal olma durumu
feeliyet (Ar) çalışma, canlılık, hareket, etkinlik, çalışır durumda olma
feeliyetey çalışmalar, etkinlikler, faal olma durumu, etkin olma durumu, faaliyetlik
feelo faaldır, etkindir (eril)
fabrika (Ìt) fabrika, üretim evi
fabrikaci fabrikacı
fabrikacinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak
fabrikacinı fabrikatörlük
fabrikasyon (Fr) fabrikada yapılarak tüketim duruma getirilen madde
fabrikator bı fabrikatördü (eril)
fabrikator fabrikası olan kişi
fabrikatora fabrikatördür (dişil)
fabrikatorey fabrikatörlük
fabrikatorinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak
fabrikatorinı fabrikatörlük
fabrikatoro fabrikatördür (eril)
fabrikatorı bi fabrikatördü (dişil)
fabrikayinı fabrikacılık
fabrike bı fabrikaydı
fabrike dı vıraşt fabrikada yaptı
fabrike dı fabrikada
fabrike ra fabrikadan
fabrike rona fabrika kurdu
fabrikeyinı fabrikacılık
fabrikeyo fabrikadır
fabriqa (Ìt) fabrika, üretim evi
fabriqaci fabrikacı
fabriqacinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak
fabriqacinı fabrikatörlük
fabriqator (Fr) fabrikatör, fabrikacı
fabriqator bı fabrikatördü (eril)
fabriqatora fabrikatördür (dişil)
fabriqatorcılıxey fabrikatörcülük
fabriqatorey fabrikatörlük
fabriqatorinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak
fabriqatorinı fabrikatörlük
fabriqatoro fabrikatördür (eril)
fabriqatorı bi fabrikatördü (dişil)
fabriqayinı fabrikacılık
fabriqe (paloke) (İt) fabrika
fabriqe bı fabrikaydı
fabriqe dı vıraşt fabrikada yaptı
fabriqe dı fabrikada
fabriqe ra fabrikadan
fabriqe rona fabrika kurdu
fabriqeyinı fabrikacılık
fabriqeyo fabrikadır
facia (Ar) 1-üzüntü veren acıklı olay, afet, 2-trajedi
facia bi facia oldu
facia bıyayenı-bıyayış facia olmak
facia dı faciada
facia ra faciadan
faciaya faciayla
faciayın facialı
faciya (Ar) 1-üzüntü veren acıklı olay, afet, 2-trajedi
faciya bi facia oldu
faciya bıyayenı-bıyayış facia olmak
faciya dı faciada
faciya ra faciadan
faciyaya faciayla
faciyayın facialı
fadık bir bayan ismi
fafel bı dili peltekti (eril)
fafel dili peltek olan, birbirine dolanan
fafela dili peltektir (dişil)
fafeley dili peltek olma durumu
fafelo dili peltektir (eril)
fafelı bi dili peltekti (dişil)
faşişta faşistir (dişil)
faşişto faşistir (eril)
faşist (Fr) faşizm yanlısı olan
faşistan faşistler
faşistey faşistlik
faşisti faşistler
faşiştinı faşiştlik
faşizm (Fr) aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti
faşizmey faşist olma durumu, faşizmlik
faşizmı faşiştlik, faşizım
fahş ba tı kabahat olasın
fahş bıyayenı-bıyayış 1-fahişe olmak, 2-rezil olmak, dile düşmek
fahş-fahşı fahişe
fahş 1-kavgacı, ahlaksız, 2-kabahat, 3-kötü yolla düşen kadın veya kız
fahşey kerdenı-kerdış fahişelik yapmak
fahşey fahişelik
fahiş (Ar) ahlak ve törelere uygun olmayan
fahişe (Ar) ahlaksız, oruspu, kötü işler yapan kadın, kız
fahişey fahişeler, oruspular
fahişeyey oruspuluk, fahişelik
fahl weynayenı-weynayış fala bakmak
fahla cı vıjiyê falı çıktı
fahlci fala bakan
fahlcinı kerdenı-kerdış falcılık yapmak
fahlcinı falcılık
fahlciya falcıdır (dişil)
fahlciyo falcıdır (eril)
fahlcılıxey falcılık
fahlcıyey falcılık
fahley falcılık
fahlinı falcılık
fahlı (Ar) fal
fahlı akerdenı-akerdış fal açmak
fahlı akerdoğ fal açan veya fahla bakan kimse
fahlı ra wınyayenı-wınyayış fala bakmak
fahlın fallı
fahm beno anlaşıliyor
fahm bı anlaşıldı
fahm bık-bıkı anla
fahm bıkero anlayacak, anlasa?
fahm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak
fahm kerd anladı
fahm kerdenı-kerdış anlamak, anlayış
fahm kerdo anlamış
fahm kerdoğ anlayan
fahm kero anlasa?
fahm nêkena anlamiyor (dişil)
fahm nêkeno anlamiyor (eril)
fahm nêkerdenı-nêkerdış anlamiyan
fahm ra fahm anlamadan anlamaya
fahm anlayış, anlamak
fahmey 1-anlama, 2-anlayış
fahmkar anlayan, anlayışlı
fahmkerdena izah etmeyle
fahmkerdenı-fahmkerdış kavrama, anlama
fahmkor bı anlayışsızdı (eril)
fahmkor anlamiyan, anlayışsız
fahmkora anlayışsızdır (dişil)
fahmkorey anlama yeteneği az olma durumu
fahmkoro anlayışsızdır (eril)
fahmkorı bi anlayışsızdı (dişil)
fahri (Ar) saygı için verilen veya övünç için kabul edilen, üyelik, başkanlık
fail (Ar) eden, yapan, işleyen
failê cı beliyo faili belidir
failê cı faili
faiq bir erkek ismi
faiz (Ar) paraya karşılık alınan kar getiri, ürem
faiz dana faiz veriyor (dişil)
faiza gêno faizle aliyor
faiza faizle
faizci faizle para veren kimse, tefeci
faizcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak
faizcinı faizcilik
faizciya faizcidir (dişil)
faizciyo faizcidir (eril)
faizcılıxey faizcilik
faizey ra faizlikten
faizey faizcilik
faizinı faizcilik
faktor (Fr) etken, etmen
faktorê cı etkenı
faktorey faktörlük
Fakulte (Fr) Fakülte
Fakulte dı wendenı-wendış Fakültede okumak
Fakulte dı Fakültede
Fakulte ra Fakülteden
fakulte (Fr) ünivesitenin kollarından biri
Fakultey fakülteler
fakulteyinı fakültecilik
Fakulteyın fakülteli
fala cı vıjiyê falı çıktı
falan (Ar) falan, bir şeyi söylemek istemediği zaman kullanılır
falan bêvan falan filan
falan ca falan yer, filan yer
falan dewı falan köy
falan kes falan kişi, falanca
falan keyna falan kız
falan merdım falan adam
falan herhangi bir kişi
falani wına va falan böyle dedi
falaqe (Ar) falaka, bir iskence çeşidi
falaqe kerdenı-kerdış falaka etmek
falaqeci falakcı
falaqero dayenı-dayış falakaya vurmak
falaqeyinı falakacılık
falax (palax) kuru ot
falci fala bakan, falcı
falcinı kerdenı-kerdış falcılık yapmak
falcinı falcılık
falciya falcıdır (dişil)
falciyinı falcılık
falciyo falcıdır (eril)
falcılıxey falcılık
falcıyey falcılık
faley falcılık
falı (Ar) fal
falı akerdenı-akerdış fal açmak
falı akerdoğ fal açan veya fahla bakan kimse
falı ra wınyayenı-wınyayış fala bakmak
falın fallı
fam beno anlaşıliyor
fam bı anlaşıldı
fam bık-bıkı anla
fam bıkero anlayacak, anlasa?
fam bıyayenı-bıyayış anlaşılmak
fam keno anliyor
fam kerd anladı
fam kerdenı-kerdış anlamak, kavramak, anlayış
fam kerdo anlamış, kavramış
fam kerdoğ anlayan, kavrayan
fam kero anlasa?
fam nêkena anlamiyor (dişil)
fam nêkeno anlamiyor (eril)
fam nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak, anlamiyan
fam nêkerdoğ anlamayan, kavramayan
fam ra fahm anlamadan anlamaya
fam anlayış, anlamak, kavram
famey 1-anlama, kavram, 2-anlayış
familye (Ìt) 1-aile, 2-özelikleri sebebiyle bir araya gelen cinslerin topluluğu
famkar anlayan, kavrayan, anlayışlı
famkerdena anlayışla, anlamayla, izah etmeyle
famkor bı anlayışsızdı (eril)
famkor anlamiyan, anlayışsız
famkora anlayışsızdır (dişil)
famkorey anlama yeteneği az olma durumu
famkoro anlayışsızdır (eril)
famkorı bi anlayışsızdı (dişil)
famına anlayışlıdır (dişil)
famıno anlayışlıdır (eril)
fanatik (Fr) bir kimse veya şeye aşırı düşkün ve tutkun olan kimse
fanatik bıyayenı-bıyayış fanatik olmak
fanatika fanatiktir (dişil)
fanatikey dı fanatiklikte
fanatikey kerdenı-kerdış fanatiklik yapmak
fanatikey ra fanatiklikten
fanatikey fanatik olma durumu, fanatiklik
fanatikeya fanatiklikle
fanatikinı fanatiklik
fanatiko fanatiktir (eril)
fanatikyinı fanatiklik
fanatizm (Fr) aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık
fanatizma aşırı düşkündür (dişil)
fanatizmê diniyo din düşkünüdür
fanatizmey fanatizmlik
fanatizminı kerdenı-kerdış fanatizmlik yapmak
fanatizminı fanatizmlik
fanatizmo aşırı düşkündür (eril)
fanatizmyinı fanatizmlik
fani (Ar) ölümlü, gelip geçici, kalımsız
fani bi faniydi (dişil)
fani bı faniydi (eril)
fani dınya geçici dünya, ölümlü dünya, fani dünya
fani geçicı, fani, ölümlü, yalan vb
fanil atlet
fanila (İt) ince pamuktan dokunmuş bir çeşit iç çamaşırı, atlet
fanilıxey fanilik, fani olma durumu
faniyey fani olma durumu, geçicilik
faniyinı fanilik
faniyo fanidir
fanos-fanosı (Ar) ayaklı fener, panus
fanosê bir fener
fanosi fenerler
fanosna bir fener daha
fanosın fenerli
fanta bir meyve suyu markası
fantasi hayali, duş kurma
fantasinı hayalcılık
fantasiya hayalla, fantasiyle
fantasiyê cı hayalı, fantasisı
fantastik (Fr) gerçek olmayan, hayali
fantastikeya hayalcılıkla
fantastiko gerçek değildir
fantastisk hayal gücüne dayanan kimse, hayalcı
fantazi (Fr) hayali, gerçek dışı, değişik heves ve düşünüş
fantazinı hayalcılık
fantaziya hayalla, fantasiyle
fantaziyê cı hayalı, fantasisı
fanüs-fanüsı (Ar) ayaklı fener, panus
fanüsê bir fener
fanüsi fenerler
fanüsna bir fener daha
fanüsın fenerli
faqat (Ar) fakat, ama, lakin, ancağ, ancak
faqat wıni nêbeno fakat öyle olmaz
faqir (Ar) 1-zavallı, 2-alçak gönülü, 3-zararsız, sesiz sedasız, 4-fakir, yoksul, fukara, geçimini zor sağlayan
faqir bı fakirdi (eril)
faqira fakirdir, sesizdir, zararsızdır (dişil)
faqirê bir fakir
faqirey dı fakirlikde
faqirey ra fakirlikten
faqirey fakirlik, fakir olma durumu
faqireya fakirlikle
faqiri fakirler
faqirinı fakirlik
faqiriyinı fakirlik
faqirna bir fakir daha
faqiro fakirdir, sesizdir, zararsızdır (eril)
faqirxane (Ar+Far) fakirhane, düşkünler yurdu
faqirı bi fakirdi (dişil)
faqtor (Fr) etken, etmen
faqtorey faktörlük
faqtorinı faktörlük
faqtoriyinı faktörlük
far (Fr) taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan ışık verici
far dı farda
far ra fardan
faraza dayenı-dayış örnek vermek
faraza örnek, misal
faraza örnek
farazayinı örnekçilik
farazayın örnekli
farazinı örnekçilik
farfara (Ar) ağzı karabalık, gürültücü
fari farlar
fariya far ile
fark (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım
fark beno fark ediliyor, fark oluyor
fark bıyaye farkedilmiş olan
fark bıyayenı-bıyayış fark olmak, farkedilmek
fark kerd fark etti
fark kerde fark edilmiş olan
fark kerdenı-kerdış fark etmek, görmek
fark kerdoğ fark eden
farka fark ile
farkê nabêni ara farkı
farkın farklı
farq (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım
farq beno fark ediliyor, fark oluyor
farq bıyaye farkedilmiş olan
farq bıyayenı-bıyayış fark olmak, farkedilmek
farq kerd fark etti
farq kerde fark edilmiş olan
farq kerdenı-kerdış fark etmek, görmek
farq kerdoğ fark eden
farqa fark ile
farqê nabêni ara farkı
farqın farklı
Fars (Ar) iran halkı ve bu halktan olan kimse
Farsi 1-farsça, 2-farıslar
Farski farsça
farz (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey
farz bı 1-farz oldu, 2-farzdı
farz bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım
farz bıkı farz et
farz bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)
farz kerdenı-kerdış farz etmek
farzan dı farzlarda
farzan ra farzlardan
farzana farzlarla
farzi farzlar
farzo farzdır (yapılması)
farın farlı
farına farlıdır (dişil)
farıno farlıdır (eril)
Farıs (Ar) iran halkı ve bu halktan olan kimse, İranlı, fars
Farısa Farsdır (dişil)
farısi qısey keno farsça konuşuyor
farısi 1-farsça dili, 2-farslar, persler
farıski qısey keno farsça konuşuyor
farıski farsça, farsça dili
Farıso Farsdır (eril)
farız iranlı, fars
farızi farsça
farızki farsça
fasa fiso değer ve önemi olmyan, boş
fasa fisoyo fasafisodur
fasarya (Yün) boş, anlamsız
fasarya qısey kenê anlamsız konuşuyorsun
faso (İt) falso, yanlış davranma, yanlış hareket, açık vermek
faso da açık verdi
faso dabı faso vermişti
faso dano faso veriyor
fasoy cı vıjiya meydan falsosı meydana çıktı
fasoyın fasolu
fasülye (Yün) fasulye
fasülyey fasulyeler
fasıl (Ar) bölüm, kısım, devre vs
fasıl cı dayenı-dayış dinlendirmek, ara vermek
fasıl dikmek, işlemek (elbise dikme provasında kaba iğne dikişi)
fasıla (Ar) aralık, ara, kesinti
fasıla fasulye
fasıley fasulyeler
fasılna bı işlemişti, dikmişti
fasılna işledi, nakışladı, desenledi
fasılnaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş
fasılnayenı-fasılnayış işlemek, dikmek, nakışlamak, ölçüsünü alıp, biçip taslağını dikme işi
fasılnayoğ ölçüsünü alıp biçen ve taslağını diken kimse
fasılnena işliyor, dikiyor (dişil)
fasılneno işliyor, dikiyor (eril)
fasılyaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş olma durumu
fasılyayenı-fasılyayış ölçüsü alınıp dikilmiş olan, dikime hazır
fasılın aralıklı, kesintisiz
fatêha wendenı-wendış fatiha okumak
fatêha fatiha
fatêhana bir fatiha daha
fatêhayê bıwanı bir fatiha oku
fatêhayê bir fatiha
fatêhayın fatihalı
fatih (Ar) zafer kazanan, fetheden
fatiha (Ar) Elhem suresi, rahmet için okunan dua
fatiha wendenı-wendış fatiha okumak
fatihana bir fatiha daha
fatihayê bıwanı bir fatiha oku
fatihayê bir fatiha
fatihayın fatihalı
fatihey fatihalar
fatmoq öveyik
fatüra (İt) fatura, satıcı tarafından alıcıya verilen hesap pusulası
fatüra bırnayenı-bırnayış fatura kesmek
fatüra dayenı-dayış fatura vermek
fatüra dayoğ fatura veren
fatüra gırotenı-gırotış fatura almak
fatüra gırotoğ fatura alan
fatüracinı kerdenı-kerdış faturacılık yapmak
fatüracinı faturacılık
fatürali faturalı
fatürana bir fatura daha
fatüraya faturayla
fatürayê bir fatura
fatürayinı faturacılık
fatürayın faturalı
fatım bir bayan ismi
faül (İng) kural dışı hareket
faül bıyayenı-bıyayış faul olmak
faül kerdenı-kerdış faul yapmak
faül kerdoğ faul yapan
faülın faullı
fawori (Fr) favori, üstünlük kazanacağına inanılan (takım, kimse vb)
fawori to kamo favorin kimdir?
faxri bir erkek ismi
fay (Fr) bir çeşit temizleme ilacı, tozu
faya şıt fay ile yıkadı
faya pakkerd fay ile temizledi
fayans (Fr) pişmiş balçıkta yapılan resimli, süslü levha
fayans dı fayansda
fayans ra fayansdan
fayansa fayansla
fayansci fayansçı
fayanscinı kerdenı-kerdış fayanscılık yapmak
fayanscinı fayanscılık
fayanscılıxey fayansçılık
fayansi fayanslar
fayansinı fayanscılık
fayanssın fayanslı
fayansvan fayans yapan veya satan kimse
fayansın bı fayansliydi
fayansına fayanslıdır (dişil)
fayansıno fayanslıdır (eril)
fayda (Ar) yarar, kar
faydali faydalı
faydana başka yarar
faydê cı esto yararı vardır, karı vardır
faydê cı to rê bı faydası sana oldu?
fayde (Ar) yarar, kar, çıkar
fayde dano yarar sağliyor
fayde dayenı-dayış fayda vermek
fayde di fayda gördü
fayde diyayenı-diyayış fayda görmek, faydalanmak
fayde esto fayda var, yarar var
fayde kerdenı-kerdış fayda sağlamak, karlanmak
fayde nêdiyayenı-nêdiyayış fayda görmemek
fayde nêkeno fayda etmez, faydası olmaz
fayde vinayenı-vinayış istifade etmek, yararlanmak
fayde yarar
faydena başka yarar
faydey cı beno faydası olur
faydey cı faydası
faydey to çıçiyo faydan nedir?
faydeyê nêda cı bir fayda vermedi
faydeyın faydalı
fayiz (faiz) faiz
fayiz dana faiz veriyor (dişil)
fayiz dayenı-dayış faiz vermek
fayiz dayoğ faiz veren
fayiza gêno faizle aliyor
fayiza faizle
fayizci faizle para veren kimse, tefeci
fayizcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak
fayizcinı faizcilik
fayizciya faizcidir (dişil)
fayizciyo faizcidir (eril)
fayizcılıxey faizcilik
fayizey ra faizlikten
fayizey faizcilik
fayizinı faizcilik
fayton (Yün) payton, çift atla çekilen binek arabası
faytonci paytoncu
faytoncinı kerdenı-kerdış paytonculuk yapmak
faytoncinı paytonculuk
faytoncılıxey paytonculuk
faytoni paytonlar
faytonvan paytoncu
faytonvaney paytonculuk
faytonı nıştenı-nıştış paytona binmek
faytoyinı faytonculuk
fayzi dabı faiz vermişti
fayzi dano faiz veriyor (eril)
fayın faylı
fayız dabı faiz vermişti
fayız dana faiz veriyor (dişil)
fayız dano faiz veriyor (eril)
fayız faiz
fayıza gêno faizle aliyor
fayıza faizle
fayızci faizle para veren kimse, tefeci
fayızcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak
fayızcinı faizcilik
fayızciya faizcidir (dişil)
fayızciyo faizcidir (eril)
fayızcılıxey faizcilik
fayızey ra faizlikten
fayızey faizcilik
fayızinı faizcilik
fayızyinı faizcilik
fazi dabı faiz vermişti
fazi dano faiz veriyor (eril)
fazilet (Ar) erdem
faziletey erdemlilik
faziletli erdemli
fazla (Ar) ziyade, daha çok, bolca
fazla fazla ziyade ziyade, daha çok çok
fazıl (Ar) faziletli, erdemli
fe demirin simgesi
feci (Ar) acıklı, yürekler acısı, trajedi
feci qeza ravêrna feci kaza geçirdi
fecır (felc) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen
fecır bıyaye felç olmuş olan
fecır bıyayenı-bıyayış felç olmak
fecır dı felçte
fecır kerdenı-kerdış felç etmek
fecır kerdoğ felç eden
fecır ra felçten
fecıra 1-felçle, 2-felçlidir (dişil)
fecırey felçli olma durumu, felçlilik
fecırinı felçlilik
fecıriya felçleşti, felç oldu
fecırın bı felçliydi (eril)
fecırın felçlı
fecırına felçlidir (dişil)
fecırıno felçlidir (eril)
fecırını bi felçliydi (dişil)
fecırını felçli (dişil)
feda (Ar) bir amaç uğrunda bir değer veya varlıktan vazgeçme, uğruna verme
feda bıyaye feda olmuş olan
feda bıyayenı-bıyayış feda olmak
feda kerd feda etti
feda kerdenı-kerdış feda etmek
feda kerdoğ feda eden
fedai (Ar) 1-bir amaç uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti, 2-bir kimseyi veya yeri koruyan kimse
fedai bi fedaiydi (dişil)
fedai bı fedaiydi (eril)
fedainı kerdenı-kerdış fedailik yapmak
fedainı fedailik
fedaiya fedaidir (dişil)
fedaiyey kerdenı-kerdış fedailik yapmak
fedaiyey fedailik
fedaiyinı fedailik
fedaiyo fedaidir (eril)
fedakar (Ar+Far) özverili
fedakar bı fedakardı (eril)
fedakar bıyayenı-bıyayış fedakar olmak
fedakara fedakardır (dişil)
fedakarey kerdenı-kerdış fedakarlık etmek, özveride bulunmak
fedakarey lazıma fedakarlık lazımdır
fedakarey fedakar olma durumu
fedakareya fedakarlıkla
fedakarinı kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak
fedakarinı fedakarlık
fedakarlıxey kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak
fedakarlıxey fedakarlık
fedakaro fedakardır (eril)
fedakaryinı fedakarlık
fedakarı bi fedakardı (dişil)
fedakerd feda etti
fedakerde feda edilmiş olan
fedakerdenı-fedakerdış feda etmek
fedakerdoğ feda eden
fedayi (Ar) 1-bir amaç uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti, 2-bir kimseyi veya yeri koruyan kimse
fedayi bi fedaiydi (dişil)
fedayi bı fedaiydi (eril)
fedayilıxey fedailik
fedayinı kerdenı-kerdış fedailik yapmak
fedayinı kerdoğ fedailik eden, fedai
fedayinı fedailik
fedayiya fedaidir (dişil)
fedayiyey kerdenı-kerdış fedailik yapmak
fedayiyey fedailik
fedayiyinı fedailik
fedayiyo fedaidir (eril)
fedekar bı fedakardı (eril)
fedekar bıyayenı-bıyayış fedakar olmak
fedekar fedakar, özverili
fedekara fedakardır (dişil)
fedekarey kerdenı-kerdış fedakarlık etmek, özveride bulunmak
fedekarey lazıma fedakarlık lazımdır
fedekarey fedakar olma durumu
fedekareya fedakarlıkla
fedekarinı kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak
fedekarinı fedakarlık
fedekarlıxey kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak
fedekarlıxey fedakarlık
fedekaro fedakardır (eril)
fedekarı bi fedakardı (dişil)
fedekerd feda etti
fedekerdenı-kerdış feda etmek
fedekerdoğ feda eden
federal (Fr) federasyon durumunda birleşmiş olan
federaley federasyon olma durumu, federasyonluk
federalist (Fr) federalizm yanlısı
federalista federalizm yanlısıdır (dişil)
federalisto federalizm yanlısıdır (eril)
federalizım (Fr) bağımsızlık çerçevesinde birleşme yöntemi
federasyon (Fr) devletler birliği
federasyoney federasyonluk
federasyoneya federasyonla
federatif (Fr) federalizme bağlı veya uygun olan
federe (Fr) federasyona bağlı olan
fehş ba tı kabahat olasın
fehş bıyayenı-bıyayış fahişe olmak
fehş-fahşı 1-fahişe, 2-kabahat, 3-kavgacı, şımarık, ahlaksız, konuşkan vb
fehşa fahişedir
fehşey kerdenı-kerdış fahişelik yapmak
fehşey fahişelik
fehşeyinı fahişelik
fehşı bi fahişeydi
fejir dı tan vaktinde
fejir ra werışt şafaktan kalktı
fejir şafak, tan vakti
fejirê şafakta
fek akerde ağzı açık
fek akerdenı-akerdış ağzını açmak
fek antenı-antış esnetmek
fek belaş boş konuşan, boş laf eden, geveze, boş boğaz
fek beleşey boş boğazlık etme durumu
fek çarıx büyük ağızlı, geniş ağızlı
fek cemıdiya ağzı dondı
fek çewt eğri ağızlı
fek cı eştenı-eştış laf atmak
fek cı ra şıtenı-şıtış birine verilen veya bir davadan vazgeçmek
fek dı pırodayenı-pırodayış ağzına vurmak
fek dı warkerdenı-warkerdış ağzına batırmak
fek dı 1-ağızda, 2-ağzında
fek eşt cı dil uzatı
fek eştoğ buna şuna dil uzatan, ağız atan, laf gezdiren
fek erzeno ey ney ona buna laf atiyor
fek gırote ağzı kapalı
fek helêsiya ağzı uyuştu, ağzı yara oldu, çörüdü
fek hera geniş ağızlı
fek kewtenı-kewtış dile düşmek
fek merzı kesi kimseye laf atma, dil uzatma
fek panayenı-panayış birine silahın ağzını doğrultmak, silah sıkmak
fek pışte ağzı sarılı, cevabını veremiyen, kendini savunamiyen
fek pırodayenı-pırodayış vurgun vurmak
fek qerısiya ağzı uyuştu
fek ra fek ağızdan ağıza
fek ra kerdenı-kerdış ağzına sokmak
fek ra pırr ağzına kadar dolu
fek ra vetenı-vetış ağzından çıkarmak
fek ra 1-ağızdan, 2-ağzına kadar
fek totık geniş ağızlı, göt ağızlı
fek tıra kerdenı-kerdış gelişi güzel laf etmek, sövmek
fek u ri şı erdra yüzü koyu yere düştü
fek u ri kerd vılla yüzünü gözünü dağıtı
fek u ri 1-yüz üstü, 2-yüz göz, 3-ağız burun
fek u riser ağız ve yüz üstü
fek u rü ağız üstü, yüzü koyu
fek u zınci ağız ve burun
fek veşa ağzı yandı
fek vıradayenı-vıradayış vaz geçmek
fek vıradı vazgeçti
fek züwa bıyayenı-bıyayış ağzı kurumak, tükürük ağzında kalmamak
fek züwa ağzı kuru
fek ağız
feka nayenı-nayış ağzına vermek
feka ağziyle, agız ile
fekandê şari mekewı başkalarının ağzına düşme
fekaqelışna ağızını yardı, parçaladı, ağzını açtı
fekbelaş beleş ağızlı, hep boş konuşan
fekçewt eğri ağızlı
fekdê cı dı ağzında
fekdê xo dı caweno ağzında çiğniyor
fekdı gıre bi ağzında dügümlendi
fekê cı akerdenı-akerdış ağzını açmak
fekê cı gırotenı-gırotış ağzını kapatmak
fekê cı ağzı, ağzını
fekê da pıro bir ağız vurdu, dişledi
fekê kardi bıçak ağzı
fekê kêberi kapı ağzı
fekê bir ağız
fekeşte şuna buna laf atan, ağız kavgası yapan
fekşılwal donsuz
fekgurêx köpek ağızlı
fekhera bir balık cinsı
feki kewtoğ ağızlara düşen, dile, dillere düşen
feki rê ağıza
feki ser ağız üstü, yüz üstü, yüzü kulu
fekiser ağız üstü, yüzü kulu
fekiya ağziyle
fekmelês ağzını açamiyan, kendini savunamiyan, cevabını veremiyen, korkak
fekmılla-fekmıllay enseme
feknêtepışte ağzını tutamiyan, laf dolaştıran
fekra pırr bı ağzına kadar doldu
fekra pırr ağzına kadar dolu
fekra 1-ağızdan, 2-ağzına kadar dop dolu
feksılwar donsuz
feksırwal donsuz
fekvılla ağzında söz durmayan, sözleri gezdiren
felah (Ar) 1-kurtuluş, selamet, 2-çifçi
felaha çifçidir (dişil)
felahey çifçilik
felahinı kerdenı-kerdış çifçilik yapmak
felahinı çifçilik
felaho çifçidir (eril)
felaket (Ar) 1-üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
felaket ame ma seredı felaket başımıza geldi
felaket ard cı sere dı felaket başına getirdi
felaket ard felaket getirdi
felaket bı felaketti (eril)
felaket dı felakette
felaket ra nêtersayenı-nêtersayış felaketten korkmamak
felaket ra rema felaketten kaçtı
felaket ra tersayenı-tersayış felaketten korkmak
felaket ra xo pawıtenı-pawıtış felaketten kendini korumak
felaket ra felaketten
felaket sere dı ardenı-ardış felaket başına getirmek
felaketa felakettir, mec; yaramazdır (dişil)
felaketana felaketlerle
felaketê bir felaket
felaketey felaket durumu
felaketi ver rema felakettin önünden kaçtı
felaketi felaketler
felaketiy felaketle
felaketna bir felaket daha
felaketo gırd büyük felaket
felaketo gırse büyük felaket
felaketo felakettir, mec; yaramazdır (eril)
felaketzade (Ar+Far) felakete uğramış olan kimse
felaketı bi felaketti (dişil)
felaketın felaketli
felaqe (Ar) falaka, bir iskence çeşidi
felaqe dı falakada
felaqe kerdenı-kerdış falaka etmek
felaqe kerdoğ falaka eden
felaqe ra falakadan
felaqeci falakcı
felaqecinı falakacılık
felaqeciya falakacıdır (dişil)
felaqeciyo falakacıdır (eril)
felaqero dayenı-dayış falakaya vurmak
felaqero dayoğ falakaya vuran
felaqey falakalar
felaqeya falakayla
felaqeyinı falakacılık
felaqeyın falakalı
felc (fecır) (Ar) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen
felc bi felç oldu (dişil)
felc biyo felç olmuş
felc bı felç oldu (eril)
felc bıyaye felç olmuş olan
felc bıyayenı-bıyayış felç olmak
felc dı felçte
felc kerd felç etti
felc kerde felç edilmiş olan
felc kerdenı-kerdış felç etmek
felc kerdoğ felç eden
felc ra felçten
felç (fecır) (Ar) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen
felç bi felç oldu (dişil)
felç biyo felç olmuş
felç bı felç oldu (eril)
felç bıyaye felç olmuş olan
felç bıyayenı-bıyayış felç olmak
felç dı felçte
felç kerd felç etti
felç kerde felç edilmiş olan
felç kerdenı-kerdış felç etmek
felç kerdoğ felç eden
felç ra felçten
felca felçle
felça felçle
felcey felçlik, felç olma durumu
felçey felçlik, felç olma durumu
felcın bı felçliydi (eril)
felçın bı felçliydi (eril)
felcın felçlı
felçın felçlı
felcına felçlidir (dişil)
felçına felçlidir (dişil)
felcıno felçlidir (eril)
felçıno felçlidir (eril)
felcını bi felçliydi (dişil)
felçını bi felçliydi (dişil)
felcını felçli (dişil)
felçını felçli (dişil)
felek bi felektı (dişil)
felek bı felekti (eril)
felek 1-ruhları alan kişi, cani melek, 2-acımasız, zalim, cani
feleka felektir (dişil)
felekê bir felek
feleki da ma ro felek bize vurdu
feleki dı din iman çıniyo felekte din iman yoktur
feleki ra bıtersı felekten kork
feleki ra felekten
feleki ray ma bırnê felek yolumuzu kesti
feleki felekler
felekiya felekle
felekiyê felektirler
felekna bir felek daha
feleko felektir (eril)
feleqe dı falakada
feleqe kerdenı-kerdış falaka etmek
feleqe kerdoğ falaka eden
feleqe ra falakadan
feleqeci falakcı
feleqecinı falakacılık
feleqeciya falakacıdır (dişil)
feleqeciyo falakacıdır (eril)
feleqero dayenı-dayış falakaya vurmak
feleqero dayoğ falakaya vuran
feleqey falakalar
feleqeya falakayla
feleqeyinı falakacılık
feleqeyın falakalı
feletêno (reyêno) kurtuluyor
feletêya bı kurtulmuştu
feletêya kurtuldu
feletna (reyna) kurtardı
feletna bı kurtarmıştı
feletneno kurtariyor
feletıyaya kurtulmuş olan (dişil)
feletıyayo kurtulmuş olan (eril)
felhan bıyayenı-bıyayış sürülmek, nadasa bırakılmak
felhan kerde sürülüp nadasa bırakılmış olan
felhan kerdenı-kerdış felhan etmek, sürüp hazırlamak
felhan kerdoğ tarlayı sürüp bırakan kimse
felhan sürülüp bırakılmış tarla
felhanın sürülüp bırakılmış olan tarla
fellah (Ar) çifçi
fellaha çifçidir (dişil)
fellahey çifçilik
fellahinı kerdenı-kerdış çifçilik yapmak
fellahinı çifçilik
fellaho çifçidir (eril)
felsefe (Ar) bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü
felsefe dı felsefede
felsefe ra felsefeden
felsefe wendenı-wendış felsefe okumak
felsefeci bi felsefeciydi (dişil)
felsefeci bı felsefeciydi (eril)
felsefeci felsefeci
felsefecinı kerdenı-kerdış felsefecilik yapmak
felsefecinı felsefecilik
felsefeciya felsefecidir (dişil)
felsefeciyinı felsefecilik
felsefeciyo felsefecidir (eril)
felsefeya felsefeyle
felsefeyın felsefeli
feminist (Fr) feminizm yanlısı
feminista feministir
feministey dı feministlikte
feministey ra feministlikten
feministey feministlik
feministeya feministlikle
feministinı kerdenı-kerdış feministlik yapmak
feministinı feministlik
feminizım (Fr) kadın ile erkek hakkını eşit kılma düşüncesi, ilkesi
fen (Ar) fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ad
fen bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak
fen kerdoğ hile yapan, kandıran kimse, kandırıkçı
fen u fenbaz hile ve hilebazlık
fen hile, dalavere, aldatma, kandırma, hilekarlık, düzenbazlık, sahtekarlık, birini kaydırmak, oyun oynamak
fena (Ar) 1-iyi nitelikte olmayan, kötü, güç, tehlikeli, 2-hileyle, kendırmayla
fena bi 1-kötü oldu, 2-fenaydı (dişil)
fena bı 1-kötü oldu, 2-fenaydi (eril)
fena kerdenı-kerdış kötü etmek, mec:kötü dövmek
fena no kar nêbeno hileyle bu iş olmaz
fenalıxey mekı fenalık etme, kötülük etme
fenalıxey fenalık, kötülük
fenaya kötüdür (dişil)
fenayinı 1-hilebazlık, hilekarlık, 2-kötü olma durumu
fenayo kötüdür (eril)
fenbaz u fêlbaz hilebaz ve kurnaz
fenbaz hilekar, hilebaz
fenbaza fenbazdır (dişil)
fenbazey fen yapmak, hilekarlık, hilebazlık
fenbazo fenbazdır (eril)
fenbazinı hilecilik, fetbazlık
fenci 1-fen derslerini veren öğretmen, 2-hile yapan, aldatan
fencinı 1-fencilik, fen derslerini verme durumu, 2-hilecilik
fend mekı hile yapma
fend hile, oyun, düzen, kaydırmaca
fenda zorê cı berd hileyle, sahtekarlıkla yendi
fener (Yün) bir aydınlatma aracı
fenera fenerle
fenerana fenerlerle
fenerci fenerci
fenercinı kerdenı-kerdış fenercilik yapmak
fenercinı fenercilik
fenercılıxey fenercilik
feneri fenerler
fenerinı fenercilik
fenervan fenerci, fener yapan veya satan
feneryinı fenercilik
fenerın fenerli
feney bıyayenı-bıyayış hile olmak
feney kerdenı-kerdış hile yapmak
feney hile yapma durumu
feni kena hile yapiyor (dişil)
feni keno hile yapiyor (eril)
feni hileler, dekler
fenik (Alm) alman markının yüzde biri
fenikê bir fenik
fenikna bir fenik daha
fenkar hile yapan, fen yapan
fenkara hilecidir (dişil)
fenkarey hilecilik
fenkaro hilecidir (eril)
fenker hilebaz, kurnaz, kandırok
fenkerdoğ hile yapan kimse
fenni (Ar) fenle ilgili
fenok hile yapan, kandıran kimse
fenı bi hile oldu
fenı bı ma kerda bizi kandırmışlar
fenı bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak
fenı kerde hile yapmış olan
fenı kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak
fenı kerdoğ hile yapan
fenı kerdı hile yaptı
fenı mekı mı hile yapma bana
fenı mekı hile yapma
fenı hile, dek, dolap, kandırma
fenıkiya içi geçti, arzuladı
fenıkya bayıldı, içi geçti
fenına hilekardır, fencidir (dişil)
fenıno hilekardır, fencidir (eril)
feodal (Fr) derbeylikle ilgili
feodal bi feodaldı (dişil)
feodal bı feodaldı (eril)
feodal feodal
feodala feodaldır (dişil)
feodaley derebeylik
feodalinı kerdenı-kerdış feodallık yapmak
feodalinı feodallık
feodalite (Fr) derebeylik
feodalizm (Fr) derebeylik sistemi
feodalizmey derebeylik sistemi olma durumu
feodalo feodaldır (eril)
feqet (Ar) fakat, ama, lakin, ancağ
feqet ard ray fakat yolla getirdi
feqet mı nêdi fakat ben görmedim
feqet nêbeno fakat olmaz
feqet ti yê raşt nêvanê fakat sen doğru söylemiyorsun
feqi 1-medreselerde okuyan kişi, din ögrenimini gören öğrenci, 2-tavşan vb hayvanları yakalamak için kurulan tuzaklar
feqir (Ar) 1-zavallı, fakir, yoksul, fukara, geçimini zor sağlayan, 2-alçak gönülü, 3-kimseye zararı olmayan, sesiz
feqir bi fakirdi (eril)
feqir bı fakirdi, zararsızdı, sessizdi (eril)
feqir bıyayenı-bıyayış fakir olmak
feqir fıqara fakir fukara
feqir fıqare lıngan ver şı fakir fukara ayaklar altında gitti
feqir fıqare rezil bı fakir fukara rezil oldu
feqir fıqare fakir fukara
feqira fakirdir, sesizdir, zararsızdır (dişil)
feqirê 1-bir fakir, 2-fakirdirler
feqirey (neçarey) fakirlik, yoksulluk
feqirey bellay seriya fakirlik başa belladır
feqirey di fakirlik gördü
feqirey dı fakirlikte
feqirey ra merd fakirlikten öldü
feqirey ra fakirlikten
feqireya fakirlikle
feqireyda xo dı fakirliğinde
feqiri fakirler
feqirinı fakirlik, yoksulluk
feqiriyinı fakirlik
feqirna bir fakir daha
feqiro fakirdir, sesizdir, zararsızdır (eril)
feqirxane (Ar+Far) fakirhane, düşkünler yurdu
feqirı bi fakirdi, zararsızdı, sessizdi (dişil)
feqı kewtenı-kewtış tuzağa düşmek
feqı ronayenı-ronayış tuzak kurmak
feqı tavşan ve benzeri hayvanları yakalamaya yariyan tuzak, kapan
feqın tuzaklı
fer 1-parlaklık, ışık, nur, canlılık, aydınlık, 2-tek sayılı, tek, çiftin karşıtı, (mesela: bir, üç, beş, dokuz, onyedi vs)
fera (vera) 1-önden, önünden, yanı başından, 2-karşılamaya gitme, 3-tektir
fera berde önünden götürülmüş olan
fera berdenı-berdış önünden götürmek
fera berdoğ önünden götüren
fera ey şo ona doğru git, onu karşıla
fera mı bê bana doğru gel
fera ravêrd önünden geçti
fera ravêrdenı-ravêrdış önünden geçmek
fera ya zewnca tek midir, çift midir?
feragat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme
feragat kerde feragat etmiş olan
feragat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek
feragat kerdoğ feragat eden
feragatın feragatlı
ferah (Ar) bol, geniş, havadar, aydınlık
ferah (Ar) gönül sevinci, sıkıntısız, tasasız, iç rahatlığı
ferah bıyayenı-bıyayış 1-geniş olmak, 2-tasasız olmak
ferahey 1-bolluk, genişlik, 2-rahatlama, sevinme, ferahlama
ferahinı ferahlık
feraho geniştir, ferahtır
ferahın ferahlı
feraqat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme
feraqat kerde feragat etmiş olan
feraqat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek
feraqat kerdoğ feragat eden
feraqatın feragatlı
feraqet kerd hakkından vaz geçti, hibe etti
feraqet kerde bağışlanmış olan, hibe edilen
feraqet kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek
feraqet kerdoğ hibe eden, hakkından vaz geçen
feraqet bağışlama, hibe etme, hakkından vaz geçme
feraqetinı hibe etme, bağışlama durumu
feraqetın hibeli
feraset (fahmker) anlamak, anlayış, anlayan
feraset 1-hibe etmek, bağışlamak, 2-davadan vazgeçmek, çekilmek vb
feraset kavram
ferasetey hibe etme durumu, bağışlama durumu
ferasetinı hibe etme durumu
ferasetın hibeli, bağışlanmış olan
Ferat (ro) 1-Fırat nehri, 2-bir erkek ismi
ferax (Ar) vazgeçme, çekilme, el çekme, başkasına bırakma
ferağat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme
ferağat kerde feragat etmiş olan
ferağat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek
ferağat kerdoğ feragat eden
ferağatın feragatlı
ferc bi felç oldu (dişil)
ferc biyo felç olmuş
ferc bı felç oldu (eril)
ferc bıyaye felç olmuş olan
ferc bıyayenı-bıyayış felç olmak
ferc dı felçte
ferc kerd felç etti
ferc kerde felç edilmiş olan
ferc kerdenı-kerdış felç etmek
ferc kerdoğ felç eden
ferc ra felçten
ferc felç
ferca felçle
fercey felçlik, felç olma durumu
fercın bı felçliydi (eril)
fercın felçlı
fercına felçlidir (dişil)
fercıno felçlidir (eril)
fercını bi felçliydi (dişil)
fercını felçli (dişil)
ferd (Ar) birey, kişi, fert
ferdan ra fertlerden
ferdana bireylerle, kişilerle
ferdandê cı dı fertlerinde
ferdê bir kişi
ferdey fertlik
ferdi (Ar) bireysel, kişisel, fertle ilgili
ferdi hereket mekı ferdi hareket etme
ferdna bir birey daha, bir kişi daha
ferê bir tek
feribot (İng) gemi, araba vapuru
feribota feribottur
feribotana feribotlarla
feribotê bir feribot
feriboti feribotlar
feribotna bir feribot daha
feribotın feribotlu
ferid bir erkek ismi
ferida bir bayan ismi
ferit bir erkek ismi
fermal kerdenı-kerdış fermallamak
fermal kı fermalla
fermal kapatma zinciri
fermalana fermallarla
fermalın bı fermalliydi
fermalın fermallı
fermalıno fermallıdır
ferman dayenı-dayış ölüm emrini vermek, çıkarmak
ferman dayoğ ferman veren, çıkaran kimse
ferman dı fermanda
ferman ilan kerdenı-kerdış ferman ilan etmek
ferman ra fermandan
ferman vet ma sırgün kerê ferman çıkardılar bizi sürmeye
ferman vetenı-vetış ferman çıkarmak
ferman vetoğ ferman çıkaran
ferman vılla kerdenı-kerdış ferman yaymak
ferman buyruk, emir, emirname, cezalandırma emri vb
fermandar 1-ferman veren veya çıkaran, 2-en büyük askeri komutan
fermandar 1-emreden, ferman çıkaran, 2-ordu komutanı
fermandara fermandardır (dişil)
fermandarê azmini hava komutanı
fermandarê derya deniz komutanı
fermandarê erdi kara kuvvetleri
fermandarey fermandarlık
fermandarinı fermandarlık
fermandaro fermandardır (eril)
fermandaryinı fermandarlık
fermanê cı vet fermanını çıkardı
fermanê cı veto fermanını çıkarmış
fermanê ma vet fermanımızı çıkardılar
fermanê ma veto fermanımızı çıkarmışlar
fermanê padişay padişah fermanı
fermanê Zazayan Zazaların fermanı
fermani fermanlar
fermaniya fermanla
fermano fermandır
fermanın fermanlı
ferna bir tek daha
fero tektir
ferq (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım
ferq beno fark ediliyor?, fark oluyor
ferq dı farkta
ferq keno tı zi şırê fark edermi sende gidesin?
ferq keno fark ediyor, fark edermi?
ferq kerde fark etmiş olan
ferq kerdenı-kerdış fark etmek, farkına varmak, görmek
ferq kerdoğ fark eden, gören kimse
ferq mabêndê inan mefinı fark aralarına sokma
ferq nabên vıstenı-vıstış araya fark sokmak
ferq nêkeno fark etmez, fark etmiyor
ferq nêkerdenı-nêkerdış fark etmemek
ferq ra ferq farktan farka
ferq ra farktan
ferq tede diyayenı-diyayış içinde fark görmek, fark etmek
ferq tey diyayenı-diyayış içinde fark görmek, farketmek
ferq werte vıstenı-vıstış farklılık yaratmak
ferq wertedı dıyayenı-diyayış ortada fark bulmak, farketmek
ferqa fark ile
ferqê cı çıçiyo farkı nedir?
ferqê cı jew niyo farkı aynı değildir
ferqê cı jewo farkı aynıdır
ferqê cı farkı
ferqê werti ortadaki fark
ferqe nabêni ara farkı, arasındaki fark
ferqê bir fark
ferqna bir fark daha
ferqo gırd büyük fark
ferqın farklı
ferqına farklıdır (dişil)
ferqıno farklıdır (eril)
ferqızna bı 1-bir şey koparmıştı, 2-kıskıvrak yakalamıştı
ferqızna 1-bir şey kopardı, 2-kıskıvrak yakaladı
ferqıznayenı-ferqıznayış 1-birisinden bir şey koparmak, 2-kıskıvrak yakalamak
ferqıznayoğ 1-bir şey koparan, 2-kıskıvrak yakalayan
ferqıznena 1-bir şey kopariyor, 2-kıskıvrak yakaliyor (dişil)
ferqızneno 1-bir şey kopariyor, 2-kıskıvrak yakaliyor (eril)
ferqıznı 1-bir şey kopar, 2-kıskıvrak yakala
ferqızya kurtuldu
ferqızyaye birinin elinden kurtulmuş olan
ferqızyayenı-ferqızyayış birisinin ellinden kurtulmak
ferqızyayoğ kıskıvrak yakalanmaktan kurtulan
fersat arde fırsata getirilmiş olan
fersat ardenı-ardış fırsata getirmek
fersat ardoğ fırsata getiren
fersat cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fersat cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fersat dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fersat diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fersat kewt cı dest fırsat elline geçti
fersat nêdi fırsat görmedi
fersat ra vıziya fırsattan çıktı
fersat ra fırsattan
fersat fırsat
fersatê cı fırsatı
fersatê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fersatna bir fırsat daha
fersatın fırsatlı
fersen arde fırsata getirilmiş olan
fersen ardenı-ardış fırsata getirmek
fersen ardoğ fırsata getiren
fersen cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fersen cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fersen dayenı-dayış fırsat vermek
fersen dayoğ fırsat veren
fersen dest kewtenı-kewtış fırsat elline düşmek
fersen dest kewtoğ fırsat elline düşen, fırsat elline geçen kimse
fersen diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fersen kewt cı dest fırsat elline geçti
fersen nêdi fırsat görmedi, fırsat bulmadı
fersen ra vıziya fırsattan çıktı
fersen ra fırsattan
fersen fırsat
fersend arde fırsata getirilmiş olan
fersend ardenı-ardış fırsata getirmek
fersend ardoğ fırsata getiren
fersend cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fersend cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fersend dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fersend diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fersend kewt cı dest fırsat elline geçti
fersend nêdi fırsat görmedi
fersend ra vıziya fırsattan çıktı
fersend ra fırsattan
fersendê cı fırsatı
fersendê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fersendinı fırsatçılık
fersendna bir fırsat daha
fersendın fırsatlı
ferset arde fırsata getirilmiş olan
ferset ardenı-ardış fırsata getirmek
ferset ardoğ fırsata getiren
ferset cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
ferset cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
ferset dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
ferset diyayenı-diyayış fırsat bulmak
ferset kewt cı dest fırsat elline geçti
ferset nêdi fırsat görmedi
ferset ra vıziya fırsattan çıktı
ferset ra fırsattan
fersetê cı fırsatı
fersetê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fersetna bir fırsat daha
fersetın fırsatlı
fert birey, kişi
fertana bireylerle, kişilerle
fertê bir kişi
fertna bir birey daha, bir kişi daha
ferxe bi 1-cesurdu, kahramandı, korkusuzdu, 2-güçlüydü (dişil)
ferxe bı 1-cesurdu, kahramandı, korkusuzdu, 2-güçlüydü (eril)
ferxe bıyayenı-bıyayış 1-cesur ve korkusuz olmak, 2-güçlü kuvvetli olmak
ferxe 1-cesur, kahraman, cesaretli, yiğit, mert, 2-güçlü, kuvvetli, 3-besli olma, etine dolgun olma
ferxena bir yiğit daha, bir korkusuz daha
ferxeya 1-cesurdur, yiğittir, 2-güçlüdür, kuvvetlidir (dişil)
ferxeyinı yiğitlik, kahramanlık, korkusuzluk, 2-güçlü olma durumu
ferxeyo 1-cesurdur, yiğittir, 2-güçlüdür, kuvvetlidir (eril)
ferxo bir erkek ismi
feryad kena feryat ediyor (dişil)
feryad keno feryat ediyor (eril)
feryad kerd bı feryad etmişti
feryad kerd feryat etti
feryad kerdenı-kerdış feryat etmek, bağırmak, çığlık atmak
feryad kerdoğ haykıran, çığlık atan
feryad mekı feryat etme
feryad u fixan kerdenı-kerdış feryat ve fiğan etmek
feryad u fixan bağırıp çağırma, çığlık atma
feryad bağırma, çığlık, çığlık atma, haykırış
feryada feryatla
feryadê cı feryadı
feryadinı feryat etme durumu
feryadna bir feryat daha
feryadın feryatlı
ferz (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey
ferz bi şıra ziyareteyda ey farz oldu onun ziyaretine gitmek
ferz bo kı farz olsun ki
ferz bo farz olsa, farz olsun
ferz bı ez şıra gitmem farz oldu
ferz bı to o ard keye farz miydi onu eve getirdin?
ferz bı tı şırê farz miydi sen gidesin?
ferz bı farz oldu
ferz bıkı kı mı nêva farz et ki ben söylemedim
ferz bıkı kı farzetki
ferz bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım
ferz bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)
ferz kerdenı-kerdış farz etmek
ferzana farzlarla
ferzê bir farz
ferzna bir farz daha
ferzo farzdır (yapılması)
ferzın farzlı
ferı amê tek geldi
ferı tek, tek sayılı, çiftin karşıtı
ferıkiyayenı-ferıkiyayış 1-kayıp yutulmak, 2-hazmedilmek
ferıqnayenı-ferıqnayış 1-ayırmak, 2-kurtarmak
ferız (farz, ferz) (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey
ferız bi şıra ziyareteyda ey farz oldu onun ziyaretine gitmek
ferız bo kı farz olsun ki
ferız bo farz olsa, farz olsun
ferız bı ez şıra gitmem farz oldu
ferız bı to o ard keye farz miydi onu eve getirdin?
ferız bı tı şırê farz miydi sen gidesin?
ferız bı farz oldu
ferız bıkı kı mı nêva farz et ki ben söylemedim
ferız bıkı kı farzetki
ferız bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım
ferız bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)
ferız kerdenı-kerdış farz etmek
ferızana farzlarla
ferızê bir farz
ferızna bir farz daha
ferızo farzdır (yapılması)
ferızın farzlı
fes (Far) bir tür erkek başlığı
fesad (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan
fesad bıyayenı-bıyayış fesat olmak
fesada (fêsada) fesattır (dişil)
fesadci fesatçı
fesadcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak
fesadcılıxey fesatçılık
fesadê bir fesat
fesadey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak
fesadey kerdoğ fesatlık yapan
fesadey ara bozuculuk, karıştırıcılık, şeytanlık
fesadeya fesatlıkla
fesadi ra fesatlıktan
fesadi fesatlar
fesadinı kena fesatlık yapiyor (dişil)
fesadinı keno fesatlık yapiyor (eril)
fesadinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak
fesadinı fesatlık
fesadna bir fesat daha
fesado fesattır, ara bozucudur (eril)
fesal cıra gırot fırsatı kendisinden aldı, biçime getirdi
fesal 1-ölçü, elbise vb şeylerde ölçüyü alma ve biçme, 2-fırsat, biçime getirmek
fesalê cı gırot ölçüsünü aldı
fesalnayenı-fesalnayış elbise vb şeylerde ölçüyü alıp kaba olarak dikmek, elbise taslağını yapmak
fesat (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan
fesat bı fesattı
fesat bıyayenı-bıyayış fesat olmak
fesata fesattır, ara bozucudur (dişil)
fesatci fesatçı
fesatcinı fesatçılık
fesatcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak
fesatcılıxey fesatçılık
fesatê bir fesat
fesatey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak
fesatey kerdoğ fesatlık yapan
fesatey ara bozuculuk, karıştırıcılık
fesateya fesatlıkla
fesati ra fesattan
fesati fesatlar
fesatinı kena fesatlık yapiyor (dişil)
fesatinı keno fesatlık yapiyor (eril)
fesatinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak
fesatinı fesatlık
fesatna bir fesat daha
fesato fesattır, ara bozucudur (eril)
fesatyinı fesatçılık
fesê bir fes
fesih (Ar) net, açık ve düzgün, okunabilen, açık anlaşılan ve dile getirilen
fesih bıyaye fesih olmuş olan
fesih bıyayenı-bıyayış fesih olmak
fesih kerdenı-kerdış fesihleştirmek
fesih zelal, arındırılmış
fesihey fesih olma durumu
fesiho fesihtir
fesin dı kerestede
fesin kerdenı-kerdış kerestelemek
fesin ra keresteden
fesin kereste
fesiniya keresteyle
fesinın keresteli
feslê cı bıgi ölçüsünü al
feslê kar u gırwi iş güç zamanı
feslê pali ekin biçme zamanı
fesna bir fes daha
festiwal (Fr) festival, gösteri, şenlik
festiwal vıraştenı-vıraştış festival yapmak
festiwalan dı festivallerde
festiwalan ra festivallerden
festiwali festivaller
festiwalın festivallı
fesubhanalla (Ar) acayip kalma ve şaşma sözcüğüdür, hayret, şaşma ve büyüklük belirten bir söz
fesı xo sere nayenı-nayış fes giymek
fesı fes, başa giyilen başlık
fesıh (Ar) verilmiş bir yargıyı, kararı kaldırma, bozma
fesıh kerdenı-kerdış feshetmek
fesıl 1-bir şeyin zamanı, dönemi, 2-dikmek, işlemek (elbise dikme provasında kaba iğne dikişi)
fesılna bı işlemişti, dikmişti, ölçüsünü almıştı
fesılna işledi, nakışladı, desenledi, ölçüsünü aldı
fesılna ölçüsünü alıp biçti
fesılnaye işlemiş olan, dikilmiş olan, ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş
fesılnayenı-fasılnayış 1-işlemek, dikmek, nakışlamak, 2-giyim eşyasının ölçüsünü almak, ölçüsünü alıp, biçip taslağını dikme işi
fesılnayoğ ölçüsünü alıp biçen ve taslağını diken kimse
fesılnena işliyor, dikiyor (dişil)
fesılneno işliyor, dikiyor (eril)
fesılyaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş olma durumu
fesılyayenı-fesılyayış elbise vb şeylerde ölçüsü alınıp taslağının yapılmış olması
fesılyayo işlenmiş, taslağı yapılmış
fesın fesli
fetbaz bı fetbazdı (eril)
fetbaz dedikoducu, karıştırıcı, kurnaz
fetbaza fetbazdır (dişil)
fetbazê fetbazsın, fetbazdırlar
fetbazey kerdenı-kerdış fetbazlık yapmak
fetbazey kerdoğ fetbazlık yapan
fetbazey ra fetbazlıktan
fetbazey fetbaz olma durumu
fetbazeya fetbazlıkla
fetbazi fetbazlar
fetbazinı fetbazcılık
fetbazo fetbazdır (eril)
fetbazı bi fetbazdı (dişil)
fetelêna geziniyor (dişil), 2-kovalaniyor (dişil)
fetelenê geziyorlar, gezıniyorlar, dolaşiyorlar
fetelêno geziniyor (eril), 2-kovalaniyor (eril)
fetelimı dolaşalım, gezinelim
fetelina geziniyor, dolaşiyor (dişil)
fetelino geziniyor, dolaşiyor (eril)
fetelis gezme, dolaşma, seyahat
feteliya 1-gezindi, dolaştı, 2-kovalandı
feteliyayenı-feteliyayış 1-gezinmek, dolaşmak, tur atmak, 2-kovalanmak
feteliyayoğ dolaşan, gezinen, tur attan
feteliyêno 1-kovalaniyor, 2-geziniyor, dolaşiyor
fetelna bı kovalamıştı
fetelnay kovaladı
fetelnayenı-fetelnayış kovalamak, ardına vermek, peşine düşmek
fetelneno kovaliyor
fetelneyêno kovalaniyor
fetelyeno kovalaniyor
feteq bıyayenı-bıyayış 1-fıtık olmak, 2-özüntüden çatlamak
feteq kerdenı-kerdış fıtık etmek
feteq fıtık
feteqna çatlattı
feteqnayenı-feteqnayış patlatmak, çatlatmak
feteqya çatladı, patladı, fıtık oldu
feteqyayenı-feteqyayış patlamak, çatlamak
feteqın fıtıklı
feti bir erkek ismi
fetih ra fetihten
fetih fethetme
fetwa (Ar) şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge
fetwa dayenı-dayış fetva vermek
fetwa dayoğ fetva veren
fetwacinı fetvacılık
fetwana bir fetva daha
fetwayê bir fetva, dinde yapılmalar için verilen izin, bildirge
fetwayinı fetvacılık
fetwayın fetvalı
fetıh (Ar) bir yeri veya ülkeyi savaşarak alma
fetıh bı fethedildi
fetıh bıyayenı-bıyayış fethedilmek
fetıh kena fethediyor (dişil)
fetıh keno fethediyor (eril)
fetıh kerd fethettı
fetıh kerde fethedilmiş olan
fetıh kerdenı-kerdış fethetmek
fetıh kerdoğ fetheden
fetıhın fetihli
fetılêno 1-dolaşiyor, tur atiyor, 2-kovalaniyor
fetılna bi kovalamıştı (eril)
fetılna bı kovalamıştı (eril)
fetılna kovaladı, peşine düştü
fetılnay kovaladılar
fetılnaye 1-kovalanmış olan, 2-gezinip dolaşmış olan
fetılnayenı ra 1-kovalamadan, 2-gezip dolaşmaktan, tur atmaktan
fetılnayenı-fetılnayış 1-kovalamak, 2-dolaşmak, gezmek, tur atmak, 3-eşelemek, kurcalamak, 4-ardına vermek, peşine düşmek
fetılnê bi kovalamıştı (dişil)
fetılnena kovaliyor (dişil)
fetılnenê kovaliyorlar
fetılneno kovaliyor (eril)
fetılneyay kovalandılar
fetılyayenı-fetılyayış 1-kovalanmak, 2-eşelenmek, 3-kurcalanmak, 4-dolaşmak, gezmek, tur atmak
fetıq bıyayenı-bıyayış 1-fıtık olmak, 2-özüntüden çatlamak
fetıq kerdenı-kerdış fıtık etmek
fetıq fıtık
fetıqna 1-fıtık etti, 2-mec: çatlattı
fetıqnayenı-feteqnayış 1-patlatmak, çatlatmak, 2-fıtık etmek
fetıqya çatladı, patladı, fıtık oldu
fetıqyayenı-feteqyayış 1-patlamak, çatlamak, 2-fıtık olmak
fetıqın fıtıklı
fetısiya bı boğulmuştu (eril)
fetısiya boğuldu
fetısiyaya boğulmuş (dişil)
fetısiyayenı-fetısiyayış boğulmak
fetısiyayo boğulmuş (eril)
fetısiyê bi boğulmuştu (dişil)
fetısna bı boğmuştu
fetısna boğdu
fetısnaye boğulmuş olan
fetısnayenı-fetısnayış boğmak
fetısnayo boğmuş
fetısnayoğ boğan
fetısnena boğuyor (dişil)
fetısneno boğuyor (eril)
fetısya boğuldu
fetısyaye boğulmuş olan
fetısyayenı-fetısyayış boğulmak
fewqalade (Ar) güzel, çok iyi, çok üstün, olağanüstü
fewqale mükemel, fevkala, pek güzel
fewqalede bı güzel oldu, uydu
fewqalede bıyayenı-bıyayış mükemel olmak, pek güzel uymak
fewqalede ümış beno fevkalede uyuyor
fewqaledeyo olağan üstüdür, çok güzeldir, mükemeldir
fewt (Ar) 1-ölme, 2-ölünün naaşı, ceset mezar, 3-elden çıkma, yitirme
fewtê cı dayenı-dayış fevtini vermek, ölüm beyanında bulunmak
fewtê cı naşı
feza (Ar) uzay
fezleke (Ar) özet, bir kararın kısaca yazılması
fêhl bıyayenı-bıyayış kıskanç olmak, kıskanmak
fêhl kıskançlık, rol yapmak, içi bozuk olmak
fêhlinı kerdenı-kerdış kıskançlık yapmak
fêhlinı kıskançlık
fêhlına kıskançtır (dişil)
fêhlıno kıskançtır (eril)
fêhlıyinı kıskançlık
fêhm bı anlaşıldı
fêhm bıkemı anliyalım, kavriyalım
fêhm bıkı anla, kavra
fêhm bıyaye anlaşılmış, kavranmış olan
fêhm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak, kavranmak
fêhm bıyo anlaşılmış, kavranmış
fêhm kerdenı-kerdış anlamak, kavramak
fêhm kerdoğ anlayan, kavrayan
fêhm mekı anlama, kavrama
fêhm nêkena anlamiyor, kavramiyor (dişil)
fêhm nêkeno anlamiyor, kavramiyor (eril)
fêhm nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak
fêhm anlama, kavrama
fêhmkor bı anlayışsızdı (eril)
fêhmkor anlayışsız, anlamayan
fêhmkora anlayışsızdır (dişil)
fêhmkorey anlama yeteneği az olma durumu
fêhmkorinı anlamamazlık, kavramamazlık
fêhmkoro anlayışsızdır (eril)
fêhmkorı bi anlayışsızdı (dişil)
fêl 1-hile, düzen, iç oyun, 2-kıskançlık, kin, kindarlık, 3-imece, imece usulu iş yapma
fêla xeley heme çinay imece usuliyle buğdayları hep biçtiler
fêla imeceyle
fêlbaz bı hilekardı, sahtekardı (eril)
fêlbaz hilekar, kurnaz, kandırıcı
fêlbaza hilekardır, sahtekardır (dişil)
fêlbazey kerdenı-kerdış sahtekarlık yapmak
fêlbazey hilekarlık, kurnazlık
fêlbazinı kerdenı-kerdış sahtekarlık yapmak
fêlbazinı kerdoğ hilekarlık yapan
fêlbazinı mekı sahtekarlık, hilekarlık yapma
fêlbazinı sahtekarlık, hilekarlık
fêlbazo hilekardır, sahtekardır (eril)
fêlbazı bi hilekardı, sahtekardı (dişil)
fêlê dewda ma köyümüzün imecesi
fêlê pizi iç kin, karın kini
fêlê zerida to bolo senin içinde kıskançlık çoktur
fêli 1-imece işini yapan işçiler, 2-tahıl biçiciler, paleler, ameleler
fêlın kıskançlı, kinli
fêlına kıskançtır, kinlidir (dişil)
fêlıney kıskançlık, kindarlık
fêlıno kıskançtır, kinlidir (eril)
fêlıyinı 1-kıskançlık, kindarlık, 2-hilebazlık, kurnazlık
fêm bı anlaşıldı
fêm bıkemı anliyalım, kavriyalım
fêm bıkı anla, kavra
fêm bıyaye anlaşılmış, kavranmış olan
fêm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak, kavranmak
fêm bıyo anlaşılmış, kavranmış
fêm kerdenı-kerdış anlamak, kavramak
fêm kerdoğ anlayan, kavrayan
fêm mekı anlama, kavrama
fêm nêkena anlamiyor, kavramiyor (dişil)
fêm nêkeno anlamiyor, kavramiyor (eril)
fêm nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak
fêm anlayış, kavrayış
fêmey anlayış, anlamak
fêmkerdena anlayışla, anlamayla
fêmkor bı anlayışsızdı (eril)
fêmkor anlayışsız, anlamayan
fêmkora anlayışsızdır (dişil)
fêmkorey anlama yeteneği az olma durumu
fêmkorinı anlamamazlık, kavramamazlık
fêmkoro anlayışsızdır (eril)
fêmkorı bi anlayışsızdı (dişil)
fên (Ar) fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ad
fên bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak
fên kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak
fên kerdoğ kandırıkçı, kandıran, hile yapan kimse
fên nêkerdenı-nêkerdış hile yapmamak, kandırmamak
fên u fenbaz hile ve hilebazlık
fên dalavere, aldatma, kandırma, hile, hilekarlık, düzenbazlık, sahtekarlık, birini kaydırmak, oyun oynamak
fêna (Ar) iyi nitelikte olmayan, kötü
fêna bi 1-kötü oldu, 2-fenaydı (dişil), 3-düşürmüştü (dişil)
fêna bı 1-kötü oldu, 2-fenaydi (eril), 3-düşürmüştü (eril)
fêna cor yukarı çıkardı
fêna cı 1-dövdü, vurdu, 2-isabet etti, değdi
fêna erd yere düşürdü, yere vurdu
fêna kerdenı-kerdış kötü etmek, mec:kötü dövmek
fêna düşürdü, düşürür, düşürüyor (dişil)
fênalıxey mekı fenalık etme, kötülük etme
fênalıxey fenalık, kötülük
fênaya kötüdür (dişil)
fênayê cı dövüyordu
fênaye 1-düşürülmüş olan, 2-dövülmüş olan
fênayenı-fênayış 1-dövmek, vurmak, 2-düşürmek
fênayinı 1-kötüleşme, fena olma hali, 2-dövme işi
fênayo cı dövmüş (eril)
fênayo kötüdür (eril)
fênayoğ 1-döven, vuran, 2-düşüren
fênbaz u fêlbaz hilebaz ve kurnaz
fênbaz hilekar, hilebaz
fênbaza fenbazdır (dişil)
fênbazey fen yapmak, hilekarlık, hilebazlık
fênbazinı kerdenı-kerdış hilekarlık, kurnazlık yapmak
fênbazinı hilekarlık, kurnazlık
fênbazo fenbazdır (eril)
fênci 1-fen derslerini veren öğretmen, 2-hile yapan, aldatan
fêncinı 1-fencilik, 2-hilebazlık, kurnazlık
fêncıyinı 1-fencilik, 2-hilebazlık, kurnazlık
fênd mekı hile yapma
fênd hile, oyun, düzen, kaydırmaca
fênda zorê cı berd hileyle, sahtekarlıkla yendi
fênê ra birden
fênê ray yolla düşürüyorlar, yolculuyorlar
fênê 1-bir sefer, 2-düşürüyorlar, düşürürler, düşürmek
fênena düşürüyor (dişil)
fêneno düşürüyor (eril)
fêner (Yün) bir aydınlatma aracı
fênera fenerle
fênerana fenerlerle
fênerci fenerci
fênercinı kerdenı-kerdış fenercilik yapmak
fênercinı fenercilik
fênercılıxey fenercilik
fêneri fenerler
fênerinı fenercilik
fênervan fenerci, fener yapan veya satan
fênerın fenerli
fêney bıyayenı-bıyayış hile olmak
fêney kerdenı-kerdış hile yapmak
fêney hile yapma durumu
fênik (Alm) alman markının yüzde biri
fênikê bir fenik
fênikna bir fenik daha
fênkar hile yapan, fen yapan
fênkara hilecidir (dişil)
fênkarey hilecilik
fênkaro hilecidir (eril)
fênna no kar nêbeno hileyle bu iş olmaz
fênna hileyle
fênni (Ar) fenle ilgili
fêno cor yukarı, yukariya çıkariyor, tırmandıriyor
fêno cı dövüyor, vuruyor, kendisini dövüyor, kendisine vuruyor
fêno diyar yukariya çıkariyor, tırmandıriyor
fêno düri uzaklaştıriyor
fêno erd yere düşürüyor, yere vuruyor
fêno fek 1-ağzına vuruyor, 2-ağıza düşürüyor, dedikoduya yol açiyor
fêno nezdi yaklaştıriyor, yakına getiriyor
fêno 1-düşürüyor, 2-vuruyor (eril)
fênok hile yapan, kandıran kimse
fênı bi hile oldu
fênı bı ma kerda bizi kandırmışlar
fênı bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak
fênı kerde hile yapmış olan
fênı kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak
fênı kerdoğ hile yapan
fênı kerdı hile yaptı
fênı mekı mı hile yapma bana
fênı mekı hile yapma
fênı hile, kandırma
fênına hilekardır, fencidir (dişil)
fênıno hilekardır, fencidir (eril)
fêodal (Fr) derbeylikle ilgili
fêodal bi feodaldı (dişil)
fêodal bı feodaldı (eril)
fêodal bıyayenı-bıyayış feodal olmak
fêodala feodaldır (dişil)
fêodaley derebeylik
fêodalinı kerdenı-kerdış feodallık yapmak
fêodalinı feodallık
fêodalite (Fr) derebeylik
fêodalizm (Fr) derebeylik sistemi
fêodalizmey derebeylik sistemi olma durumu
fêodalo feodaldır (eril)
fêodalyinı feodallık
fêr bı alış, öğren
fêr bıyayenı-bıyayış alışmak, öğrenmek
fêr kerdenı-kerdış alıştırmak, öğretmek
fêr kerdoğ öğreten, alıştıran
fêr mebı alışma, öğrenme
fêr nêkerdenı-nêkerdış öğretmemek, alıştırmamak
fêr 1-öğrenme, alışma, 2-alışkanlık
fêrışta bi ferıştahtı (dişil)
fêrışta 1-feriştah, ruhları alan, 2-çok güçlü olan, 3-zalim, gaddar (dişil)
fêrışte bı feriştahtı (eril)
fêrışte bıyayenı-bıyayış 1-gaddar olmak, ruhları almak, 2-güçlü olmak
fêrışte 1-feriştah, felek, canlıları, ruhları alan ezrail, 2-çok güçlü olan, 3-zalim, gaddar (eril)
fêrışteya feriştahtır (dişil)
fêrışteyinı feriştahlık
fêrışteyo feriştahtır (eril)
fêrıştinı kerdenı-kerdış azraillik yapmak, gaddarlık etmek
fêrıştinı feriştahlık
fêsad (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan, fesat, laf götürüp getiren, kışkırtıcı vb
fêsad bı fesattı (eril)
fêsad bıyayenı-bıyayış fesat olmak
fêsada fesattır (dişil)
fêsadci fesatçı
fêsadcinı kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak
fêsadcinı fesatçılık
fêsadcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak
fêsadcılıxey fesatçılık
fêsadê 1-bir fesat, 2-fesattırlar (çoğul)
fêsadey keno fesatlık ediyor
fêsadey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikodu yapmak
fêsadey kerdoğ fesatlık yapan
fêsadey ara bozuculuk, karıştırıcılık, şeytanlık, fesatlık
fêsadeya fesatlıkla
fêsadi ra fesattan
fêsadi fesatlar
fêsadinı kena fesatlık yapiyor (dişil)
fêsadinı keno fesatlık yapiyor (eril)
fêsadinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak
fêsadinı fesatlık
fêsadna bir fesat daha
fêsado fesattır, ara bozucudur (eril)
fêsadı bi fesattı (dişil)
fêsat (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan
fêsat bı fesattı (eril)
fêsata fesattır, ara bozucudur (dişil)
fêsatci fesatçı
fêsatcinı kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak
fêsatcinı fesatçılık
fêsatcılıxey fesatçılık
fêsatey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak
fêsatey ara bozuculuk, karıştırıcılık
fêsatinı fesatçılık
fêsato fesattır, ara bozucudur (eril)
fêsatyinı fesatçılık
fêsatı bi fesattı (dişil)
fêz keçi, koyun, deve vb hayvanların dinlenme yeri
fıçe (Yün) fırça
fıçe bı fırçalandı
fıçe bıyaye fırçalanmış olan
fıçe bıyayenı-bıyayış fırçalanmış olmak
fıçe dı fırçada
fıçe kerde fırçalanmış olan
fıçe kerdenı-kerdış fırçalamak
fıçe kerdo fırçalamış
fıçe kerdoğ fırçalayan
fıçe kı fırçala
fıçe mekı fırçalama
fıçe ra fırçadan
fıçeci fırçacı
fıçecinı kerdenı-kerdış fırçacılık yapmak
fıçecinı fırçacılık
fıçecılıxey fırçacılık
fıçeya fırçayla
fıçeyinı fırçacılık
fıçeyın fırçalı
fıçeyıno fırçalıdır
fıçi (Yün) yuvarlak, karnı şişkin, alt ve üstü düz sıvı kabı
fıçi mazoti mazot fıçısı
fıçiyın fıçılı
fıçı bıyayenı-bıyayış fıçılanmak
fıçı dı fıçıda
fıçı kerdenı-kerdış fıçıya koymak
fıçı kerdoğ fıçılayan, fıçıya koyan
fıçı kı fıçıla, fıçıya koy
fıçı mekı fıçılama
fıçı ra fıçıdan
fıçı fıçı
fıçıci fıçıcı
fıçıcinı kerdenı-kerdış fıçıcılık yapmak
fıçıcinı fıçıcılık
fıçıcılıxey fıçıcılık
fıçına bir fıçı daha
fıçıya fıçiyle
fıçıyê bir fıçı
fıçıyinı fıçıcılık
fıçıyo pırr dolu fıçı
fıçıyo veng boş fıçı
fış fış keno 1-burnunu çekiyor, 2-fışıldiyor
fış fış 1-hafif akan suyun sesi, 2-burun çekmesi, burun çekme, sümkürme sesi
fış vızyayenı-vızyayış kof çıkmak, çürük çıkmak
fış vızyayoğ kof çıkmış olan, çürük çıkmış olan
fış 1-çocuklara burnunu fış et derler, 2-kof, boş, çürük, çürümüş olan, hafif, gevşek
fışa burnunu çekti, hapşırdı
fışayenı-fışayış burnunu çekmek, sümkürmek
fışeng-fışengı fişek
fışeng fişek, kurşun, mermi
fışenga tıfıngı tüfek mermisi
fışengan ra fişeklerden
fışengana fişeklerle
fışengci fişekçi
fışengê bir fişek
fışengi eştenı-eştış fişek atmak
fışengi fişekler, mermiler
fışenginı fişekcilik
fışenglıx kütüklük, fişeklik
fışengna bir fişek daha
fışengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer
fışengı fişek, mermi, kurşun vb
fışengın fişekli
fışeynayenı-fışeynayış çökelek vb şeyleri suda elle eritmek
fışş fışş (fışşı-fışşı) burun çekmek, sümük atmak
fışşı-fışşa zınci burnun fışşı fışşı
fışka bı hapşırmıştı (eril)
fışka hapşırdı
fışkaye hapşırmış olan
fışkayenı-fişkayış hapşırmak
fışkê bi hapşırmıştı (dişil)
fışkena hapşıriyor (dişil)
fışkeno hapşıriyor (eril)
fışkna hapşırtı
fışknayenı-fışknayış hapşırtmak
fışkı hapşır, hapşırık
fışo 1-hafiftir, 2-gevşektir, 3-koftır, 4-çürüktür
fışqi heran eşeklerin dışkısı
fışqi heri eşek fışkısı
fışqi kerdenı-kerdış fışkı etmek
fışqi mewı mec; bok yeme
fışqi ra fışkıdan
fışqi vılla kerdenı-kerdış mec; ortalığı karıştırmak, halt işlemek
fışqi vılla mekı mec; Bok dağıtma
fışqi werd mec; bok yedi
fışqi werdenı werdış mec
1-bok yemek, 2-halt işlemek
fışqiyıno göbrelidir
fışqı dı fışkıda
fışqı at, eşek vb binek hayvanlarının dışkısı, göbre
fışqıyın bı göbreliydi
fışqıyın dışkılı
fışt va rema birden kaçtı
fışt birden, aniden çıkma, kaçma, sıçrama vb
fışı-fışı sümük çekme, burun çekme
fışıni içi boş ve kof veya küflü olan şeyler
fıkarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)
fıkare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)
fıkare bıyayenı-bıyayış fakir olmak
fıkare 1-fakir, 2-uslu, sessiz
fıkareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)
fıkareyey fakirlik, fukaralık
fıkareyinı fakirlik
fıkareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)
fıkrê xo fikrini
fıkır (Ar) fikir, düşünce, mütalaa
fıkır ardenı-ardış aklına düşünmek
fıkır kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek
fıkır kerdoğ fikir eden, düşünen
fıkır kewtenı-kewtış fikrine düşmek
fıkıranê xo fikirlerini
fıkırcinı fikircilik
fıkırdê cı ra fikrinden
fıkırê düşündü (dişil)
fıkırêna düşünüyor (dişil)
fıkırênê düşünüyorlar (çoğul)
fıkırêno düşünüyor (eril)
fıkırey fikir, fikirlilik
fıkıriya düşündü (eril)
fıkıriyaye düşünmüş olan
fıkıriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fıkıriyayenda xo dı düşüncelerinde
fıkıriyayenı-fıkıryayış düşünmek
fıkıriyê düşündü (dişil)
fıkırrınd iyi fikirli, iyi düşünceli
fıkırtari karanlık fikirli
fıkırweş iyi fikirli
fıkırxırab kötü fikirli
fıkırya bı düşünmüştü (eril)
fıkıryaye düşünmüş olan
fıkıryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fıkıryayenda xo dı düşüncelerinde
fıkıryayenı-fıkıryayış düşünmek
fıkıryê bi düşünmüştü (dişil)
fıkıryena düşünüyor (dişil)
fıkıryeno düşünüyor (eril)
fıkırzelal açık fikirli
fıkırın fikirli
fılan bêvan falan filan
fılan bêvani mewni falan filana bakma
fılan ca filan yer, falan yer
fılan kes filan adam, falan adam, filan kişi, falanca adam
fılan merdım se bı filan adam ne oldu
fılan merdım filan adam
fılan falan, filan, herhangi bir kişi
fılani dı falanda, filanda
fılani ra falandan, filandan
fılani va filan adam söyledi
fılaniya filanla, falanla
fılfılık (pılpılık) kelebek
fılhan bıyayenı-bıyayış sürülmek, nadasa bırakılmak
fılhan dı sürülüp nadasa bırakılmış tarlada
fılhan kerde sürülüp nadasa bırakılmış olan
fılhan kerdenı-kerdış felhan etmek, sürüp hazırlamak, sürüp nadasa bırakmak
fılhan kerdoğ tarlayı sürüp bırakan kimse
fılhan sürülüp bırakılmış, sürülüp seneye ekime bırakılan tarla, nadas
fılhanın sürülüp bırakılmış olan tarla, nadaslı, sürülü
fılharız-fılharızi kardelen
fıliş filiz, dal budak
fılişana filizlerle, dal budakla
fılinta 1-bir çeşit tüfek, 2-güzel giyinmek, yakışıklı olmak
fılit (İng) Sinek, sivri sinek gibi böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç
fılita 1-bir çeşit tüfek, 2-güzel giyinmiş kız veya kadına derler, şık anlamında
fıliz (Ar) ocaktan çıkarılan işlenmemiş maden birleşiği
fıliz dayenı-dayış filiz vermek, filizlenmek
fıliz küçük dal veya yaprak sürgün
fılizan dı filizlerde
fılizan ra filizlerden
fılizana filizlerle
fılizın filizli
fılkarızi çiğdem çiçeğinin zehirli olanları
fılurt (İng) kadınla erkek arasındaki yakın ilişki
fılurt kerdenı-kerdış flört etmek
fılım dı filimde
fılım mevrazı filim yapma
fılım ra filimden
fılım vıraştenı-vıraştış filim yapmak
fılım filim
fılımcinı filimcilim
fılımê bir filım
fılıminı filimcilik
fılımkarton çizgi filimi
fılımna bir filım daha
fılımın filimlı
fılıtenı-fılıtış kurtulmak
fılıtiya bı kurtulmuştu
fılıtiya kurtuldu
fılıtna kurtardı
fılıtnayenı-fılıtnayış kurtarmak
fılıtyayenı-fılıtyayış kurtulmak, kurtuluş
fılıtıyayo kurtulmuş
fın fın bazen
fın defa, kez, kere, bir sefer
fına beno bir daha olur
fına şıno bir daha gider
fına nêvana bir daha söylemem
fına o keye nêşına bir daha o eve gitmem
fına ra xo ver önüne katmak
fına tekrar keno bir daha tekrarlar
fına wıni mekı bir daha öyle etme
fına zi tı zanê yinede sen bilirsin?
fına zi yinede
fına bir daha, yine, tekrar
fınaki bir daha, başka bir sefer
fınd-fındı burnun uç kısmındaki delikler, burun, burun ucu
fınd mum
fında cıya anışt burnuna kondu
fında mumla, mum ile
fınden-fındenı (vınden) durmak, beklemek
fındetawo bekliyor, durmuş
fındetiya bekledi, durdu
fındeto duruyor, bekliyor
fındi mumlar
fındna durdurdu
fındnayenı-fındnayış durdurmak
fındüq fındık
fındı (tıfıkı, mümı) mum
fındı dur, bekle
fındın mumlu
fındına mumludur (dişil)
fındıno mumludur (eril)
fındıq-fındıqı 1-fındık, 2-kutu gibi, derli toplu, güzel canlı ve cansız
fındıqan dı fındıklarda
fındıqan ra fındıklardan
fındıqci fındıqçı
fındıqcinı kerdenı-kerdış fındıkçılık yapmak
fındıqcinı fındıkçılık
fındıqcılıxey fındıkçılık
fındıqêr fındık ağacı
fındıqêri fındık ağaçları
fındıqi fındıklar
fındıqinı fındıkçılık
fındıqı fındık
fındıqın fındıklı
fınê bê bir defa, bir sefer gel
fınê ra birden, aniden
fınê bir daha, bir sefer, bir kez, bir defa, bir kere
fınêdı birden, aniden
fınekê bir sefer, bir seferlik, bir sefercik
fınêra birden, aniden
fınna yine, bir daha, birkez daha
fınnê bir defa, birkez
fını kere, defa, kez
fınıkê bir defa, bir kere, bir kez, bir kerecik, bir seferlik, bir sefercik
fıq u fıqare fakir fukara
fıqara fakir, yoksul
fıqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)
fıqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)
fıqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak
fıqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, sesiz sedasız kişi, 2-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara
fıqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı
fıqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz
fıqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)
fıqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)
fıqareyey fakirlik, fukaralık
fıqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır
fıqareyinı fukaralık, fakirlik
fıqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)
fıqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)
fıqra (Ar) 1-fıkra, güldürücü hikaye, 2-kanun maddelerinin bendlerı
fıqra vatenı-vatış fıkra söylemek
fıqra vatoğ fıkra söyleyen
fıqraci fıkracı
fıqracinı fıkracılık
fıqracılıxey fıkracılık
fıqrana 1-bir fıkra daha, 2-maddenin bir bendi daha
fıqravan fıkracı
fıqraya fıkrayla
fıqrayan dı fıkralarda
fıqrayan ra fıkralardan
fıqrayê bir fıkra
fıqrayinı fıkracılık
fıqrayın fıkralı
fıqre (Ar) fıkra, güldürücü hikaye
fıqre vatenı-vatış fıkra söylemek
fıqre vatoğ fıkra söyleyen
fıqreci fıkracı
fıqrecinı fıkracılık
fıqrecılıxey fıkracılık
fıqrena 1-bir fıkra daha, 2-maddenin bir bendi daha
fıqrevan fıkracı
fıqreya fıkrayla
fıqreyan dı fıkralarda
fıqreyan ra fıkralardan
fıqreyê bir fıkra
fıqreyinı fıkracılık
fıqreyın fıkralı
fıqı-fıqı kendi aralarında sesizce konuşup gölmek
fır fır kana kana su veya çorba içerken çıkarılan ses
fır keno içiyor
fır kerd birden içip yutmak
fır kerdenı-kerdış su çorba vb sulu şeyleri içmek, yutmak, içerken ses çıkarmak, yudumlamak, bir defada yutmak
fır 1-burun çekmek, 2-sulu bir şeyi birden yutmak, birden içmek, 3-yudum
fıra uçtu
Fıransa Fransa
Fıransi Fransızca
Fıranski Fransızca
Fıransız Fransız
fıraq kap kaçak, tas tabak
fıraq kapkaçak, yemek kapları
fıraqan ra kap kaçaktan
fıraqet bıyaye hibe edilmiş olan
fıraqet bıyayenı-bıyayış hibe edilmek
fıraqet kerd bağışladı
fıraqet kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek
fıraqet kerdoğ bağışlayan, hibe eden
fıraqet bağış, bağışlama, hiba etme
fıraqşo (fıraqşü) 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler
fıraqşü (fıraqşo) 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler
fıraqi şıti kap kaçak yıkadı
fıraqi kapkaçak
fıraqsü 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler
fıraqxane bulaşıkhane
fırar bı 1-firar oldu, 2-firardı (eril)
fırar kerd bi firar etmişti (dişil)
fırar kerd bı firar etmişti (eril)
fırar kerd firar etti
fırar kerdenı-kerdış firar etmek, kaçmak
fırar kerdo firar etmiş
fırar firar, kaçkın, mahkum, kaçak
fırara firardır, kaçaktır (dişil)
fırarey firarlık, mahkumluk
fırarinı firarlık, mahkumluk
fıraro firardır, kaçaktır (eril)
fırarı bi firardı (dişil)
fırarın firarlı
fırarına firarlıdır, mahkumdur (dişil)
fırarıno firarlıdır, mahkumdur (eril)
fıraya 1-uçtum, 2-uçmuş (dişil)
fırayenı-fırayış 1-fırlamak, 2-uçma, uçmak, çok hızlı gitmek
fırayo uçmuş (eril)
fırçe (Yün) fırça
fırçe bı fırçalandı
fırçe bıyaye fırçalanmış olan
fırçe bıyayenı-bıyayış fırçalanmış olmak
fırçe dı fırçada
fırçe kerde fırçalanmış olan
fırçe kerdenı-kerdış fırçalamak
fırçe kerdo fırçalamış
fırçe kerdoğ fırçalayan
fırçe kı fırçala
fırçe mekı fırçalama
fırçe nêkerdenı-nêkerdış fırçalamamak
fırçe ra fırçadan
fırçeci fırçacı
fırçecinı kerdenı-kerdış fırçacılık yapmak
fırçecinı fırçacılık
fırçecılıxey fırçacılık
fırçeya fırçayla
fırçeyinı fırçacılık
fırçeyın fırçalı
fırçeyıno fırçalıdır
fırên bıyayenı-bıyayış firenlenmiş olmak
fırên kerde firenlenmiş olan
fırên kerdenı-kerdış firenlemek
fırên kerdoğ firenleyen
fırên kı firenle, firen yap
fırên mekı firenleme
fırên nêkerdenı-nêkerdış firenlememek
fırên firen
fırêna firenle
fırena uçuyor (dişil)
fırêncinı firencilik
fıreng-fırengı domates
fırengi (şamık) domates, domatesler
fırengi bir çeşit hastalık
fırenkınegi atlet
fıreno uçuyor (eril)
fırênı firen
fırênın firenli
fırez 1-ekini biçilip halen sürülmemiş tarla, 2-ekinlerin içinde yeşerıp, etrafa dağılan bir yabani ot
fırêze ra firezden
fırêze 1-sürülüp ekilmemiş olan boş tarla, firez, 2-ekini biçilip köklerı ve sapları hayvanların yemesine bırakılan tarla
fırêzeyın firezli
fırfırok vantilatör
fırfırık 1-fırıldak, 2-vantilatör, 3-yerinde durmayan, sağa sola dönen, 4-küçük bir kuş adı, 5-rüzgara karşı dönen pervane
fırfırıkın 1-fırıldaklı, 2-vantilatörlü, 3-yerinde durmama durumu
fırig 1-bademin taze meyvesi, 2-meyvelerin daha olmamışı, 3-olgunlaşmak üzere olan meyve tahıl ürünü
fırigın firigli
fıring 1-çağala, badem meyvesinin tazesi, 2-çiçekten yeni çıkmış meyve
fıriniya cı ya fır fır sesidir
fırk kerdenı-kerdış döğümlemek, döğüm atmak
fırk 1-kramp, ani gelen sancı, 2-döğüm
fırkê miyani belin omurulik kemiğinin halkaları
fırke kewtenı-kewtış toplum dışında kalmak
fırke toplum dışı, toplum dışında
fırkı bı 1-birden ağrı girdi, 2-halkalı olarak düğümle
fırkı bıyayenı-bıyayış halkalı olarak düğümlenmiş olan
fırkı dekewte kramp girmiş, sancı girmiş olma
fırkı dekewtenı-dekewtış kramp girmek, aniden sancılanmak, vucudun herhangi bir yanının aniden tutulması
fırkı kerde halkalı olarak düğümlenmiş olan
fırkı kerdenı-kerdış halkalı düğüm yapmak
fırkı kewtı mı miyane belim tutuldu, kramp girdi belime
fırkı kı halkalı olarak düğümle
fırkı miyane kewtenı-kewtış bel tutulması olmak
fırkı 1-düğüm, halkalı düğüm, açılması kolay düğüm, 2-bel tutulması, kramp, 3-vucudun herhangi bir yerinin birden tutulması, ağrı girmesi
fırkın 1-ağrı girmiş olan, 2-halkalı, 3-aralıklı, seyrek, 4-döğümlü, 5-kramplı, sancılı
fırna bı uçurmuştu
fırna 1-uçurtu, 2-değiştirdi, 3-fırlatı
fırna burun deliği
fırnaye uçurulmuş olan
fırnayenı-fırnayış 1-değiştirmek, 2-uçurmak, 3-fırlatmak
fırnayoğ uçuran
fırnena uçuruyor (dişil)
fırneno uçuruyor (eril)
fırnıkın 1-sümüklü, uzun veya çirkin burunlu
fırqa (Ar) 1-insan topluluğu, 2-tümen, siyasi parti
fırqa hewti yedinci fırka
fırqa idamkerdenı idam etme fırkası, maddesi
fırqa 1-bölüm, 2-madde, 3-şık, 4-kısım vb
fırqaci partici, parti üyesi
fırqacinı 1-particilik, 2-fırkacılık
fırqacılıxey particilik
fırqay fırkalar
fırqayinı 1-fırkacılık, 2-particilik, 3-bölümcülük
fırqayın 1-bölümlü, 2-maddeli, 3-şıklı, 4-kısımlı
fırqe 1-bölüm, 2-madde, 3-şık, 4-kısım vb
fırqey hewti yedinci fırka
fırqey idamkerdenı idam etme fırkası, maddesi
fırqey fırkalar
fırqeyinı fırkacılık
fırr kerd başına dikip içmek, içerken ses çıkarmak (çorba vs)
fırr kerdenı-kerdış 1-sulu şeyleri ses çıkararak içmek, 2-burun çekmek, höpürdetmek
fırr-fırr burun çekme, çorba vb şeyleri içerken çıkarılan ses
fırr 1-direnç, güç, 2-kuşlar birden uçarken çıkardıkları ses, 3-su, çorba vb şeyleri içerken çıkarılan ses, 4-at vb hayvanların burundan çıkardıkları ses
fırrayenı-fırrayış 1-uçmak, 2-atların burundan çıkardıkları ses
fırrê nêmendenı-nêmendış bir damla kalmamak
fırrê tey nêverdê bir damla içinde bırakmadı
fırrê zere kadar, bir damla
fırreng 1-vücutta yara oluşturan bir nevi hastalık, 2-domates
fırsad (Ar) uygun zaman, uygun durum veya şart
fırsad arde fırsata getirilmiş olan
fırsad ardenı-ardış fırsata getirmek
fırsad ardoğ fırsata getiren
fırsad cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fırsad cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fırsad da cı dest başkasının eline fırsat vermek
fırsad daye fırsat verilmiş olan
fırsad dayenı-dayış fırsat vermek
fırsad dayoğ fırsat veren
fırsad dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fırsad diyaye fırsat bulmuş olan
fırsad diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fırsad kewt cı dest fırsat elline geçti
fırsad nêdi fırsat görmedi
fırsad ra vıziya fırsattan çıktı
fırsad ra fırsattan
fırsad vinayenı-vinayış fırsat bulmak
fırsadci fırsatçı
fırsadcinı fırsatçılık
fırsadê cı fırsatı
fırsadê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fırsadey uygun zaman
fırsadinı fırsatçılık
fırsadna bir fırsat daha
fırsadın fırsatlı
fırsat arde fırsata getirilmiş olan
fırsat ardenı-ardış fırsata getirmek
fırsat ardoğ fırsata getiren
fırsat cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fırsat cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fırsat da cı dest başkasının eline fırsat vermek
fırsat daye fırsat verilmiş olan
fırsat dayenı-dayış fırsat vermek
fırsat dayoğ fırsat veren
fırsat dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fırsat diyaye fırsat bulmuş olan
fırsat diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fırsat kewt cı dest fırsat elline geçti
fırsat nêdi fırsat görmedi
fırsat ra vıziya fırsattan çıktı
fırsat ra fırsattan
fırsat vinayenı-vinayış fırsat bulmak
fırsat fırsat
fırsatci fırsatçı
fırsatcinı fırsatçılık
fırsatê cı fırsatı
fırsatê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fırsatna bir fırsat daha
fırsatın fırsatlı
fırsen arde fırsata getirilmiş olan
fırsen ardenı-ardış fırsata getirmek
fırsen ardoğ fırsata getiren
fırsen cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fırsen cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fırsen da cı dest başkasının eline fırsat vermek
fırsen daye fırsat verilmiş olan
fırsen dayenı-dayış fırsat vermek
fırsen dayoğ fırsat veren
fırsen dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fırsen diyaye fırsat bulmuş olan
fırsen diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fırsen kewt cı dest fırsat elline geçti
fırsen nêdi fırsat görmedi
fırsen ra vıziya fırsattan çıktı
fırsen ra fırsattan
fırsen vinayenı-vinayış fırsat bulmak
fırsen fırsat
fırsenci fırsatçı
fırsencinı fırsatçılık
fırsend arde fırsata getirilmiş olan
fırsend ardenı-ardış fırsata getirmek
fırsend ardoğ fırsata getiren
fırsend cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fırsend cı ra gırot fırsatı elline geçirdi, kendisinden fırsatı aldı
fırsend da cı dest başkasının eline fırsat vermek
fırsend daye fırsat verilmiş olan
fırsend dayenı-dayış fırsat vermek
fırsend dayoğ fırsat veren
fırsend dest kewtenı-kewtış fırsat elline düşmek
fırsend dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fırsend diyaye fırsat bulmuş olan
fırsend diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fırsend kewt cı dest fırsat elline geçti
fırsend nêdi fırsat görmedi
fırsend ra vıziya fırsattan çıktı
fırsend ra fırsattan
fırsend vinayenı-vinayış fırsat bulmak
fırsend fırsat
fırsendci fırsatçı
fırsendcinı fırsatçılık
fırsendê cı fırsatı
fırsendê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fırsendey fırsat elle geçme durumu, fırsatçılık
fırsendna bir fırsat daha
fırsendın fırsatlı
fırset arde fırsata getirilmiş olan
fırset ardenı-ardış fırsata getirmek
fırset ardoğ fırsata getiren
fırset cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek
fırset cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı
fırset da cı dest başkasının eline fırsat vermek
fırset daye fırsat verilmiş olan
fırset dayenı-dayış fırsat vermek
fırset dayoğ fırsat veren
fırset dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse
fırset diyaye fırsat bulmuş olan
fırset diyayenı-diyayış fırsat bulmak
fırset kewt cı dest fırsat elline geçti
fırset nêdi fırsat görmedi
fırset ra vıziya fırsattan çıktı
fırset ra fırsattan
fırset vinayenı-vinayış fırsat bulmak
fırset fırsat
fırsetci fırsatçı
fırsetcinı fırsatçılık
fırsetê cı fırsatı
fırsetê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir
fırsetna bir fırsat daha
fırsetın fırsatlı
fırt fırt yerinde durmayıp bir bu tarafa bir o tarafa koşuşturmak
fırt va u rema şi fırt dedi ve kaçtı gitti
fırt 1-birden ayağa kalkma, koşuşturma, yerinde duramamak, 2-yudum, damla
fırtê bir yudum, bir damla
fırtna bir yudum daha
fırtına (İt) fırtına
fırtına dı fırtınada
fırtına qelayna bı fırtına koparmıştı
fırtına qelayna fırtına kopardı
fırtına qelaynayenı-qelaynayış fırtına koparmak
fırtına qılayna bı fırtına koparmıştı
fırtına qılayna fırtına kopardı
fırtına qılaynayenı-qılaynayış fırtına koparmak
fırtına ra fırtınadan
fırtına werışt fırtına kalktı
fırtınaya 1-fırtınayla, 2fırtınadır (dişil)
fırtınayo fırtınadır (eril)
fırtınayın fırtınalı
fırtıne (İt) fırtına
fırtıne dı fırtınada
fırtıne qelayna bı fırtına koparmıştı
fırtıne qelayna fırtına kopardı
fırtıne qelaynayenı-qelaynayış fırtına koparmak
fırtıne qılayna bı fırtına koparmıştı
fırtıne qılayna fırtına kopardı
fırtıne qılaynayenı-qılaynayış fırtına koparmak
fırtıne qıleyayenı-qıleyayış fırtına kopmak
fırtıne ra fırtınadan
fırtıne werışt fırtına kalktı
fırtıneya 1-fırtınayla, 2fırtınadır (dişil)
fırtıneyo fırtınadır (eril)
fırtıneyın fırtınalı
fırün-fırünı (Yün) fırın, ocak
fırüna nani ekmek fırını
fırünci fırıncı
fırüncinı kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak
fırüncinı fırıncılık
fırüncılıxey fırıncılık
fırünê bir fırın
fırüninı fırıncılık
fırünna bir fırın daha
fırünvan fırın işleten, fırıncı
fırünı dı pewt fırında pişirdi
fırünı dı pewtenı-pewtış fırında pişirmek
fırünı dı fırında
fırünı ra vet fırından çıkardı
fırünı ra fırından
fırünın fırınlı
fırıldak doşkerdenı-doşkerdış 1-topaç çevirmek, gezdirmek, 2-hilebazlık, sahtekarlık yapmak
fırıldak 1-topaç, 2-dolap çeviren, hilebazlık, sahtekarlık yapana derler, sözünün eri olmayan, dönek, 3-döner bir araç, çark ve ona benzer döner şeyler, 4-hile, düzen, dolandırma
fırıldakci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse
fırıldakcinı 1-topaçcılık, 2-hilebazlık, sahtekarlık
fırıldakın 1-topaçlı, 2-hileli, sahte olma durumu
fırıldaq doşkerdenı-doşkerdış 1-topaç çevirmek, gezdirmek, 2-hilebazlık, sahtekarlık yapmak
fırıldaq 1-topaç, 2-dolap çeviren, hilebazlık, sahtekarlık yapana derler, sözünün eri olmayan, dönek, 3-döner bir araç, çark ve ona benzer döner şeyler, 4-hile, düzen, dolandırma
fırıldaqci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse
fırıldaqcinı 1-topaçcılık, 2-hilebazlık, sahtekarlık
fırıldaqın 1-topaçlı, 2-hileli, sahte olma durumu
fırına nani ekmek fırını
fırınci fırıncı
fırıncinı kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak
fırıncinı fırıncılık
fırınciya fırıncıdır (dişil)
fırınciyo fırıncıdır (eril)
fırıncılıxey kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak
fırıncılıxey fırıncılık
fırındaqci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse
fırındı pewtenı-pewtış fırında pişirmek
fırınê bir fırın
fırınna bir fırın daha
fırını (Yün) fırın, ocak
fırını dı fırında
fırını ra fırından
fıs fıs kerdenı-kerdış fısıldamak
fıs fıs gizli ve yavaş konuşurken çıkan ses
fıs vızyayenı-vızyayış kof çıkmak, çürük çıkmak
fıs vızyayoğ kof çıkmış olan, çürük çıkmış olan
fıs-fısı osuruk
fıs 1-kof, çürük, çürümüş olan, hafif, gevşek, 2-osuruk, sesiz yellenme
fısa şeytani şeytan osuruğu, mec: birden karşısına çıkmak
fısa mari içi kof ve siyah dumanla dolu bir mantarlaşma şekli
fısayenı-fısayış fısıldama, tısıldama, ağır soluk alma vb
fısek korkak, korkak kişilere denilir
fıseka korkaktır (dişil)
fısekey korkaklık, cesaretsizlik
fıseko korkakdır (eril)
fısendê cı kewt mı dest fırsatı ellime düştü
fıseng fişek, kurşun, mermi
fısenga tıfıngı tüfek mermisi
fısengan ra fişeklerden
fısengana fişeklerle
fısengci fişekçi
fısengcinı fişekcilik
fısengê bir fişek
fısengi eştenı-eştış fişek atmak
fısengi fişekler, mermiler
fısenginı fişekçilik
fısenglıx kütüklük, fişeklik
fısengna bir fişek daha
fısengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer
fısengı fişek, mermi, kurşun vb
fısengın fişekli
fısi kerdenı-kerdış osurmak
fısi kerdoğ osuran
fısi osuruklar
fısker bı osurukçuydu (eril)
fısker osurukçu
fıskera osurukçudur (dişil)
fıskero osurukçudur (eril)
fıskerı bi osurukçuydu (dişil)
fıso 1-hafiftir, 2-gevşektir, 3-koftır, 4-çürüktür, 5-osuruktur
fısonek 1-korkak, 2-osurukçu
fısqi heri eşek fışkısı, dışkısı
fısqi kerdenı-kerdış fışkı etmek, dışkısını etmek
fısqi mewı mec; bok yeme
fısqi ra fışkıdan
fısqi vılla kerdenı-kerdış mec; ortalığı karıştırmak, halt işlemek
fısqi vılla mekı mec; Bok dağıtma
fısqi werd mec; bok yedi
fısqi werdenı werdış mec
1-bok yemek, 2-halt işlemek
fısqi at, eşek vb hayvanların dışkısı
fısqi hayvan dışkısı
fısqiyıno göbrelidir
fısqı dı fışkıda
fısqı-fısqi at, eşek vb binek hayvanlarının dışkısı
fısqıyın bı göbreliydi
fısqıyın dışkılı
fıstıke anus
fıstıq 1-güzel anlamında, 2-fıstık meyvesi, fıstık, antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı
fıstıqa 1-fıstıktır, 2-güzeldir (kız veya bayan için söylenir)
fıstıqan dı 1-fıstıklarda, 2-güzellerde
fıstıqan ra 1-fıstıklardan, 2-güzellerden
fıstıqana 1-fıstıklarla, 2-güzellerle
fıstıqci fıstıkçı
fıstıqcinı kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak
fıstıqcinı fıstıkçılık
fıstıqcılıxey kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak
fıstıqcılıxey fıstıkçılık
fıstıqê 1-bir fıstık, 2-bir güzel
fıstıqêr fıstık ağacı
fıstıqêri fıstık ağaçları
fıstıqi arêkerdi fıstık topladı
fıstıqi werdenı-werdış fıstık yemek
fıstıqi 1-fıstıklar, 2-argo olarak güzel kızlarada derler
fıstıqinı fıstıkcılık
fıstıqlıx fıstık ormanı veya bahçesi
fıstıqvan fıstık yetiştiren veya satan kimse
fıstıqı 1-fıstık, 2-argo: güzel anlamında, yüzü ve vucudu güzel anlamında
fıstıx 1-güzel anlamında, 2-fıstık meyvesi, fıstık, antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı
fıstıxa 1-fıstıktır, 2-güzeldir (kız veya bayan için söylenir)
fıstıxan dı 1-fıstıklarda, 2-güzellerde
fıstıxan ra 1-fıstıklardan, 2-güzellerden
fıstıxana 1-fıstıklarla, 2-güzellerle
fıstıxci fıstıkçı
fıstıxcinı kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak
fıstıxcinı fıstıkçılık
fıstıxcılıxey kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak
fıstıxcılıxey fıstıkçılık
fıstıxê 1-bir fıstık, 2-bir güzel
fıstıxêr fıstık ağacı
fıstıxêri fıstık ağaçları
fıstıxi arêkerdi fıstık topladı
fıstıxi werdenı-werdış fıstık yemek
fıstıxi 1-fıstıklar, 2-argo olarak güzel kızlarada derler
fıstıxinı 1-fıstıkcılık, 2-güzelik salonu işletme işi
fıstıxlıx fıstık ormanı veya bahçesi
fıstıxvan fıstık yetiştiren veya satan kimse
fıstıxı 1-fıstık, 2-argo: güzel anlamında, yüzü ve vucudu güzel anlamında
fısı kerdenı-kerdış osurmak
fısı osuruk
fısın osuruklu, mec: korkak
fısına 1-osurukludur, 2-mec: korkaktır (dişil)
fısıno 1-osurukludur, 2-mec: korkaktır (eril)
fıtali kerdenı-kerdış pamuğu iplik yapmak için yumak yapmak
fıtali iplik yapmak için hazırlanan pamuk
fıtalın ip yapmak için hazırlanmış pamuk yumağı
fıtar-fıtarı iftar, iftar vakti, orucu açma vakti
fıtara xo akerdı iftarını açtı
fıtarı akerdenı-akerdış iftarını açmak
fıtarı dı iftarda
fıtarı ra fıtarı iftardan iftara
fıtil kerdenı-kerdış fitillemek, fitili ateşlemek
fıtil-fıtilı (Ar) fitil
fıtil mec: kızdırmak
fıtila bari ince fitil
fıtila çılada idarê gaz lambasının fitili
fıtila lamba lamba fitili
fıtila qalını kalın fitil
fıtilan dı fitillerde
fıtilan ra fitillerden
fıtilana fitillerle
fıtilci fıtil yapan veya satan kimse
fıtilcinı fitilcilik
fıtili fitiller
fıtilinı fitilcilik
fıtilı fitil
fıtilın fitili
fıtilıno fitillidir
fıtnê bi fitneydi, kışkırtıciydi (dişil)
fıtne bı fitneydi, kışkırtıciydi (eril)
fıtne u fêsad fitne ve fesat
fıtne ara bozucu, kışkırtıcı, insanların arasına ikilik sokup onlari birbirine bırakana, insanları birbirine karşı kışkırtana ve şeytanlık yapana derler
fıtnebaz işi gücü fitnelik olan kimse
fıtneci kışkırtıcı, karıştırıcı
fıtnecinı kışkırtıcılık, fitnecilik
fıtnecılıxey fitnecilik
fıtnecılıxeya fitnecilikle
fıtnelıxey kerdenı-kerdış fitnelik etmek
fıtney fitneler
fıtneya fitnedir, kışkırtıcıdır (dişil)
fıtneyê fitnedirler (çoğul)
fıtneyey mekı fitnelik, kışkırtıcılık yapma
fıtneyey fitnelik, kışkırtıcılık, dedikoduculuk vb
fıtneyeya fitnelikle
fıtneyinı kerdenı-kerdış fitnelik yapmak, kışkırtmak
fıtneyinı mekı fitnelik yapma
fıtneyinı werte vıstenı-vıstış fitnelik, fesatlık araya sokmak
fıtneyinı wertedı esta fitnelik arada var
fıtneyinı fitnelik, kışkırtıcılık
fıtneyo fitnedir, kışkırtıcıdır (eril)
fıtran dı fitrelerde
fıtran ra fitrelerden
fıtrana fitrelerle
fıtrê xo day fitresini verdi
fıtri (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre
fıtri dayenı-dayış fitre vermek
fıtri dayoğ fitre veren
fıtrın fitreli
fıtıl kerdenı-kerdış fitillemek, fitili ateşlemek
fıtıl-fıtilı (Ar) fitil
fıtıl mec: kızdırmak
fıtıla bari ince fitil
fıtıla çılada idarê gaz lambasının fitili
fıtıla lamba lamba fitili
fıtıla qalını kalın fitil
fıtılan dı fitillerde
fıtılan ra fitillerden
fıtılana fitillerle
fıtılci fıtil yapan veya satan kimse
fıtılcinı fitilcilik
fıtıli fitiller
fıtılinı fitilcilik
fıtılın fitili
fıtılıno fitillidir
fıtıq (Ar) 1-fıtık, bel kayması
fıtıq bi fıtık oldu (dişil)
fıtıq biyo fıtık olmuş (eril)
fıtıq bı fıtık oldu (eril)
fıtıq bıbı fıtık olmuştu
fıtıq bıya fıtık olmuş (dişil)
fıtıq bıyayenı-bıyayış fıtık olmak
fıtıq kerdenı-kerdış fıtık etmek
fıtıqê mıyani bel kayması, bel fıtığı
fıtıqın fıtıklı
fıtır (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre
fıtır dayenı-dayış fitre vermek
fıtır dayoğ fitre veren
fıtıran dı fitrelerde
fıtıran ra fitrelerden
fıtırana fitrelerle
fıtırê xo day fitresini verdi
fıtırın fitreli
fıtısiya 1-korktu, 2-koptu, 3-boğuldu
fıtısna 1-korkutu, 2-ödünü kopartı, 3-boğdu
fıtısyayenı-fıtısyayış 1-korkmak, 2-kopmak, 3-boğulmak
fıtıx bi fıtık oldu (dişil)
fıtıx biyayenı-biyayış fıtık olmak
fıtıx biyo fıtık olmuş (eril)
fıtıx bı fıtık oldu (eril)
fıtıx bıbı fıtık olmuştu
fıtıx bıya fıtık olmuş (dişil)
fıtıx kerdenı-kerdış fıtık etmek
fıtıx fıtık
fıtıxê mıyani bel kayması, bel fıtığı
fıyat (Ar) fiyat, değer, eder
fıyat dı fiyatta
fıyat pa nayenı-nayış fiyat koymak
fıyat ra fiyatan
fıyatê cı fiyatı
fıyato bol yüksek fiyat
fıyatın bı fiyatliydi
fıyatın fiyatlı
fıyatıno fiyatlıdır
fızik (Fr) matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgilariyle uğraşan bilim dalı, fizik
fızik dı fizikde
fızik ra fizikten
fızikci fizikçi
fızikcinı fizikçilik
fıziki fiziksel, bedensel
fızikinı fizikcilik
fızikiya fizikle
fızikvan fizik ile uğraşan kimse
fızüli (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna
fızüli divan edebiyatı şairlerinden
fızüliyo boşunadır
fızıl dedikoducu erkek
fızılı dedikoducu kadın
fiat (Ar) fiyat, değer, eder
fiat dı fiyatta
fiat pa nayenı-nayış fiyat koymak
fiat ra fiyatan
fiatê cı fiyatı
fiato bol yüksek fiyat
fiatın bı fiyatliydi
fiatın fiyatlı
fiatına fiyatlıdır (dişil)
fiatıno fiyatlıdır (eril)
fidan (Yün) yeni yetişen veya başka bir yere dikmek için yetiştirilen ağaç
fidanan dı fidanlarda
fidanan ra fidanlardan
fidanana fidanlarla
fidancinı kerdenı-kerdış fidancılık yapmak
fidancinı kerdoğ fidancılık yapan
fidancinı fidancılık
fidancılıxey fidan işi ile uğraşmak
fidani fidanlar
fidaninı fidancılık
fidanlıx fidan yetiştirilen yer
fidanvan fidan eken veya satan kimse
fidanın fidanlı
fide (Yün) dikmek için yetiştirilen bitki veya sebze
fideci fide yetiştiren veya satan kimse
fidecinı kerdenı-kerdış fidecilik yapmak
fidecinı kerdoğ fidecilik yapan
fidecinı fidecilik
fidecılıxey fidecilik
fidelıx fide yetiştirilen yer
fidevan fide yetiştiren veya satan kimse
fideyan dı fidelerde
fideyan ra fidelerden
fideyana fidelerle
fideyinı fidecilik
fideyın fideli
fidye dayenı-dayış fidye vermek
fidye dayoğ fidye veren
fidye gırotenı-gırotış fidye almak
fidye gırotoğ fidye alan
fidye kurtulmak için verilen bedel
fidyecinı fidyecilik
fidyeyinı fidyecilik
fidyeyın fidyeli
fiş (Fr) fiş, para yada mal karşılığı resmi yerlerde kesilen makbuz
fiş bıyaye fişlenmiş olan
fiş bıyayenı-bıyayış fişlenmiş olmak, fişlenmek
fiş kerdenı-kerdış fişlemek
fiş kerdoğ fişleyen
fişeg-fişegı fişek
fişegana fişeklerle
fişegcinı fişekcilik
fişegi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak
fişegi fişekler
fişeginı fişekcilik
fişegın fişekli
fişeng-fişengı fişek, kurşun, mermi
fişenga tıfıngı tüfek mermisi
fişengan ra fişeklerden
fişengana fişeklerle
fişengci fişekçi
fişengcinı fişekcilik
fişengê bir fişek
fişengi eştenı-eştış fişek atmak
fişengi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak
fişengi fişekler, mermiler
fişenginı fişekcilik
fişenglıx kütüklük, fişeklik
fişengna bir fişek daha
fişengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer
fişengı fişek, mermi, kurşun vb
fişengın fişekli
fişengıno fişeklidir
fişka bı hapşırmıştı (eril)
fişka hapşırdı
fişkaye hapşırmış olan
fişkayenı-fişkayış hapşırmak
fişkê bi hapşırmıştı (dişil)
fişkeno hapşıriyor
fişt birden kaçış
fişt ra 1-serdi, 2-yoluna koydu
figur (Fr) figür
figuran (Fr) az rollere çıkan kimse
figuran bı fıgürandı (eril)
figuran bıyayenı-bıyayış figüran olmak
figurana figürandır (dişil)
figuraney kerdenı-kerdış figüranlık yapmak
figuraney kerdoğ figüranlık yapan
figuraney figüranlık
figuraninı figüranlık
figurano figürandır (eril)
figuranı bi fıgürandı (dişil)
figuranı figüran (dişil)
figuranın figüranlı
fihrist (Far) katalog, alfabetik sıralama
fihrist kerdenı-kerdış fihristlemek, sırasiyle sıralamak
fihrist ra katalogdan
fihristın kataloglu
fiil (Ar) 1-iş, davranış, 2-olumlu veya olumsuz zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte şahıs kavramı veren kelime
fiil dı fiilde
fiil ra fiilden
fiilan dı fiillerde
fiilan ra fiillerden
fiilana fiillerle
fiilê karkerdenı iş yapma fiili
fiilen (Ar) gerçekten, gerçekten yaparak, çalışarak, katılarak
fiilen kewt miyan fiilen içine girdi
fiilen mıyandıro fiilen içindedir
fiili (Ar) 1-eylemli, gerçekten yapılan iş, 2-fiiller
fiiliya fiil ile
fikiê xo fikrini
fikir ardenı-ardış aklına düşünmek
fikir kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek
fikir kerdoğ fikir eden, düşünen
fikir kewtenı-kewtış fikrine düşmek
fikir fikir, düşünce
fikiranê xo fikirlerini
fikircinı fikircilik
fikirdê cı ra fikrinden
fikirê 1-düşündü (dişil), 2-bir fikir
fikirêna düşünüyor (dişil)
fikirênê düşünüyorlar (çoğul)
fikirêno düşünüyor (eril)
fikirey fikir
fikirinı fikirlilik
fikiriya düşündü (eril)
fikiriyaye düşünmüş olan
fikiriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fikiriyayenda xo dı düşüncelerinde
fikiriyayenı-fıkıryayış düşünmek
fikiriyê düşündü (dişil)
fikirrınd iyi fikirli, iyi düşünceli
fikirtari karanlık fikirli
fikirweş iyi fikirli
fikirxırab kötü fikirli
fikirya bı düşünmüştü (eril)
fikiryaye düşünmüş olan
fikiryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fikiryayenda xo dı düşüncelerinde
fikiryayenı-fikiryayış düşünmek
fikiryê bi düşünmüştü (dişil)
fikiryena düşünüyor (dişil)
fikiryeno düşünüyor (eril)
fikirzelal açık fikirli
fikirın fikirli
fikır (Ar) fikir, düşünce, mütalaa
fikır ardenı-ardış aklına düşünmek
fikır kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek
fikır kerdoğ fikir eden, düşünen
fikır kewtenı-kewtış fikrine düşmek
fikıranê xo fikirlerini
fikırcinı fikircilik
fikırdê cı ra fikrinden
fikırê 1-düşündü (dişil), 2-bir fikir
fikırêna düşünüyor (dişil)
fikırênê düşünüyorlar (çoğul)
fikırêno düşünüyor (eril)
fikırey fikir
fikırinı fikirlilik
fikıriya düşündü (eril)
fikıriyaye düşünmüş olan
fikıriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fikıriyayenda xo dı düşüncelerinde
fikıriyayenı-fıkıryayış düşünmek
fikıriyê düşündü (dişil)
fikırrınd iyi fikirli, iyi düşünceli
fikırtari karanlık fikirli
fikırweş iyi fikirli
fikırxırab kötü fikirli
fikırya bı düşünmüştü (eril)
fikıryaye düşünmüş olan
fikıryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini
fikıryayenda xo dı düşüncelerinde
fikıryayenı-fikiryayış düşünmek
fikıryê bi düşünmüştü (dişil)
fikıryena düşünüyor (dişil)
fikıryeno düşünüyor (eril)
fikırzelal açık fikirli
fil (Ar) 1-iş, davranış, 2-olumlu veya olumsuz zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte şahıs kavramı veren kelime
fil (Ar) iri bir hayvan
fil dı fiilde
fil ra fiilden
filan bêvan falan filan
filan bêvani mewni falan filana bakma
filan ca filan yer, falan yer
filan dı fiillerde
filan kes filan adam, falan adam, filan kişi, falanca adam
filan merdım se bı filan adam ne oldu
filan merdım filan adam
filan ra fiillerden
filan falan, filan, herhangi bir kişi
filana fiillerle
filani dı falanda, filanda
filani ra falandan, filandan
filani va filan adam söyledi
filani falan
filaniya filanla, falanla
filê karkerdenı iş yapma fiili
file (Fr) alış verişte kullanılan ağ torba, yün, pamuk vb ipliklerden düğümlerle oluşmuş ağ
file dı filede
file kerdenı-kerdış fileye koymak
file kerdoğ fileye koyan kimse
file ra fileden
filen (Ar) gerçekten, gerçekten yaparak, çalışarak, katılarak
filen kewt miyan fiilen içine girdi
filen mıyandıro fiilen içindedir
fileyın fileli
fili (Ar) 1-eylemli, gerçekten yapılan iş, 2-fiiller
filika (İt) gemilerde bulundurulan sandal
filimkarton çizgi filimi
filinta (Alm) 1-namlusu kısa bir çeşit tüfek, 2-güzel giyimli, yakışıklı
filipini filipin halkından veya soyundan olan kimse
filistini filistin halkından olan kimse
filistinıc filistin halkından olan kimse, filistinli
filistinıj filistin halkından olan kimse, filistinli
filistinız filistin halkından olan kimse, filistinli
filiya fiil ile
filketen çatalı iğne, filteken
filketenı bıyayenı-bıyayış çatallı iğne ile iğnelenmiş olan
filketenı kerdenı-kerdış çatallı iğne ile iğnelemek
filketenı kerdoğ çatallı iğne ile iğneleyen
filketenın filtekenli
filketenıno çatallı iğnelidir
filo uçakları veya gemileri içine alabilen büyük savaş gemisi
filoş (İng) poker oynunda aynı renk ve türden beş kağıt grubu
filok (filoq) bir ot çeşidi
filozof (Fr) felsefeci
filozof bı filozoftı (eril)
filozofa filozoftur (dişil)
filozofey felfesefecilik, filozofluk
filozofeya filozofça
filozofi 1-filozofla ilgili, 2-filozoflar
filozofik filozoflukla ilgili
filozofo filozoftur (eril)
filozofı bi filozoftı (dişil)
filtekenı bıyayenı-bıyayış çatallı iğne ile iğnelenmiş olan
filtekenı kerdenı-kerdış çatalı iğne ile iğnelemek
filtekenı kerdoğ çatallı iğne ile iğneleyen
filtekenı çatalı iğne
filtekenın filtekenli
filtekenıno çatalı iğnelidir
filtre (Fr) süzgeç, süzek
filtreyın bı süzgeçliydi
filtreyın filtreli
filtreyıno süzgeçlidir
filım (İng) film
filım antenı-antış film çekmek
filım dı filimde
filım mevrazı filim yapma
filım ra filimden
filım vıraştenı-vıraştış film yapmak, film çekmek
filımci filmci
filımcinı filmcilik
filımcılıxey filmcilik
filımdı kaykerdenı filmde oynamak
filımê bir filım
filımey filim yapma durumu
filıminı filmcilik
filımkarton çizgi filimi
filımna bir filım daha
filımvan filmci, film yapan
filımın filimlı
fina (di) bulmak
fina (vina) gördü
fina bı 1-düşürmüştü, 2-bulmuştu, 3-görmüştü
fina cor yukarı çıkartı
fina cı dövdü, vurdu
fina erd yere düşürdü
fina miyan 1-içine verdi, 2-içine düşürdü
fina war aşağiya düşürdü
fina 1-düşürdü, 2-vurdu, dövdü
final (Fr) sonucu belirten karşılaşma
final mendenı-mendış finala kalmak
finali kaykerdenı-kaykerdış finalı oynamak
finalist (Fr) finala kalan sporcu veya takım
finans (Fr) gereken para veya krediyi sağlama
finans baqani ekonomi bakanı
finanse kerdenı-kerdış finanse etmek
finaye 1-düşürülmüş olan, 2-bulunmuş olan
finayenı-finayış 1-düşürmek, 2-vurmak, 3-bulmak, 4-görmek, 5-dövmek
finayoğ 1-düşüren, 2-vuran, 3-bulan, 4-gören, 5-döven
fincan-fincanı (Ar) kahve bardağı
fincana qahwi kahve fincanı
fincana fincanla
fincanci fincancı
fincancinı kerdenı-kerdış fincancılık yapmak
fincancinı fincancılık
fincancılıxey fincancılık
fincanê elektrixi elektrik tellerine takılan yalıtkan araç
fincanê bir fincan
fincani fincanlar
fincaninı fincancılık
fincanna bir fincan daha
fincanvan fincan yapan veya satan kimse
fincanı dı fincanda
fincanı ra fincandan
fincanı bardak, fincan
fincanın fincanlı
fincanına fincanlıdır
findo küçük bir köpek cinsi
finena cı dövüyor, vuruyor (dişil)
finena erd yere düşürüyor, yere vuruyor (dişil)
finena 1-düşürüyor, 2-buluyor, 3-vuruyor, 4-koyuyor (Kab vb) (dişil)
fineno a cor yukarı çıkariyor
fineno cı kendisine vuruyor (eril)
fineno erd yere düşürüyor, yere vuruyor (eril)
fineno ninan bunları dövüyor
fineno 1-düşürüyor, 2-buluyor, 3-vuruyor, 4-koyuyor (kab vb) (eril)
fini fin dili
fino (İt) çok tüylü küçük bir köpek türü
fino cı dövüyor, vuruyor
fiq-fiqı kahkaha ile gülmek, kıkır kıkır gülmek
fiqayê yüksek sesle kahkaha atarak gülüyordu
fiqayenı-fiqayış kahkaha atmak, kahkaha atarak gülmek
fiqena kahkaha atarak gülüyor (dişil)
fiqeno kahkaha atarak gülüyor (eril)
fiqfiqı kahkaha
fiqi dayenı-dayış kahkaha ile güldürmek
fiqiya ci ya kahkahasıdır
firar (Ar) kaçma, kurtulma, firar, kaçak, kaçkın, mahkum
firar kerd bi fırar etmişti (dişil)
firar kerd bı firar etmişti (eril)
firar kerd firar etti
firar kerdenı-kerdış firar etmek, kaçmak
firar kerdo firar etmiş
firara kaçaktır (dişil)
firarey firar etme durumu, firarlık, kaçaklık, kaçakta
firarinı firarlık, firarcılık
firaro kaçaktır (eril)
firarın firarlı
firarına firarlıdır, mahkumdur (dişil)
firarıno firarlıdır, mahkumdur (eril)
firawün (Ar) eski mısır hükümdarlarının unvanı
firawün (Ar) suratsız, asık yüzlü, kötü yürekli, gaddar ve zalim olan kimse
fire (Yün) her tür ticari malda kuruma, dökülme, bozulma gibi sebeplerden dolayı eksilme, kilosundan kilo kaybetme
fire dabı fire vermişti
fire dano fire veriyor
fire daye fire vermiş olan
fire dayenı-dayış fire vermek
fire dı firede
fire ra fireden
Firewn Firavun
firewün bıyayenı-bıyayış acımasız olmak
firewüna firavundur, zalimdir, gaddardır, kötü yüreklidir (dişil)
firewüney kerdenı-kerdış gaddarlık yapmak, zülüm yapmak
firewüney gaddarlık, zalimlik, kötü yüreklilik
firewüno firavundur, zalimdir, gaddardır, kötü yüreklidir (eril)
firey cı firesi
fireya fireyle
fireyın fireli
firfirokı cıneno düdük çaliyor
firfirokı düdük
firfirokın düdüklü
firma (İt) şirket, kuruluş
firma qumaşi kumaş firması
firma ronayenı-ronayış firma kurmak
firq bıyayenı-bıyayış iflah olmak
firq nêbı iflah olmadı
firq nêbıyayenı-nêbıyayış iflah olmamak
firq-firqı kahkaha ile gülmek, kıkır kıkır gülmek
firq iflah
firqayê yüksek sesle kahkaha atarak gülüyordu
firqayenı-fiqayış kahkaha atmak, kahkaha atarak gülmek
firqê cı bırna iflahını kesti
firqê cı bırnayenı-bırnayış iflahını kesmek
firqê cı bırneno iflahını kesiyor
firqena kahkaha atarak gülüyor (dişil)
firqeno kahkaha atarak gülüyor (eril)
firqi dayenı-dayış kahkaha ile güldürmek, bağırtmak
firqiya ci ya kahkahasıdır, bağırmasıdır
firqı firqa ciya yüksek sesle konuşması veya gülmesidir
firqıfirqı kahkaha, yüksek sesle gülme konuşma
firt va rema birden kaçtı
firt-firt birden koşa koşa gitme
firt birden, aniden kalkma, koşma, hareket etme vb
fiseg-fişegı fişek
fisegana fişeklerle
fisegi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak
fisegi fişekler
fiseginı fişekcilik
fisegın fişekli
fiseng-fişengı fişek, kurşun, mermi
fisenga tıfıngı tüfek mermisi
fisengan ra fişeklerden
fisengana fişeklerle
fisengci fişekçi
fisengcinı fişekcilik
fisengê bir fişek
fisengi eştenı-eştış fişek atmak
fisengi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak
fisengi fişekler, mermiler
fisenginı fişekcilik
fisenglıx kütüklük, fişeklik
fisengna bir fişek daha
fisengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer
fisengı fişek, mermi, kurşun vb
fisengın fişekli
fisengıno fişeklidir
fisfistok sıprey, fışkırtıcı
fiske hafif atılan tokat, zor değebilen tokat
fiskos (Tr) başkalarının duyamayacağı biçimde gizli ve alçak sesle konuşma
fist mıyan içine koydu, içine düşürdü
fistan (Yün) bir çeşit giysi, entari, mintan
fistan xoradayenı-xoradayış fistan giymek
fistanê cı fistanı
fistanek fistancık
fistanlıx fistan yapmaya elverişli
fistanok 1-küçücük miltan, 2-masal
fistanın fistanlı
fistenı-fistış 1-koymak, 2-içine düşürmek, 3-vurmak, 4-yollamak, göndermek, 5-dövmek
fistêra destanê xo bılünı çabuk elini terpet
fistêra şına yena çabuk gider gelirim
fistêra, ma berey kewti çabuk, biz geciktik
fistêra çabuk, acele hızlı gitmek, yürümek
fisto cı vurmuş, dövmüş
fisto mıyan içine koymuş
fisto ray yola düşürmüş, göndermiş, yollamış
fistoki burunlara ilaç sıkmaya yarayan araç
fistonek (estanık, ıstanık) masal
fistıra destanê xo bılünı çabuk elini terpet
fistıra şına yena çabuk gider gelirim
fistıra, ma berey kewti çabuk, biz geciktik
fistıra çabuk, acele hızlı gitmek, yürümek
fit (Ar) birini başkasına karşı kışkırtma
fit bi 1-ödeştı, 2-kışkırtıldı (dişil)
fit bı 1-ödeştı, 2-kışkırtıldı (eril)
fit bıyaye 1-ödeşmiş olan, 2-kışkırtılmış olan
fit bıyayenı-bıyayış 1-ödeşmek, 2-kışkırtılmak
fit kerde 1-kışkırtılmış olan, 2-ödeştirilmiş olan
fit kerdenı-kerdış 1-fitlemek, kışkırtmak, 2-ödeştirmek
fit kerdoğ 1-kışkırtan kimse, kışkırtıcı, kışkırtmacı, 2-ödeştiren
fit u fitne fit ve fitne
fit u şit fit ve şit, şeytan
fit 1-ödeşme, 2-kışkırtma, , fitleme
fitnê bi fitneydi, kışkırtıciydi (dişil)
fitne bı fitneydi, kışkırtıciydi (eril)
fitne u fêsad fitne ve fesat
fitne (Ar) ara bozucu, kışkırtıcı, insanların arasına ikilik sokup onlari birbirine bırakana, insanları birbirine karşı kışkırtana ve şeytanlık yapana derler
fitnebaz işi gücü fitnelik olan kimse
fitneci kışkırtıcı, karıştırıcı
fitnecinı kışkırtıcılık, fitnecilik
fitnecılıxey fitnecilik
fitnecılıxeya fitnecilikle
fitnelıxey kerdenı-kerdış fitnelik etmek
fitney fitneler
fitneya fitnedir, kışkırtıcıdır (dişil)
fitneyê fitnedirler (çoğul)
fitneyey mekı fitnelik, kışkırtıcılık yapma
fitneyey fitnelik, kışkırtıcılık, dedikoduculuk vb
fitneyeya fitnelikle
fitneyinı kerdenı-kerdış fitnelik yapmak, kışkırtmak
fitneyinı mekı fitnelik yapma
fitneyinı werte vıstenı-vıstış fitnelik, fesatlık araya sokmak
fitneyinı wertedı esta fitnelik arada var
fitneyinı fitnelik, kışkırtıcılık
fitneyo fitnedir, kışkırtıcıdır (eril)
fitran dı fitrelerde
fitran ra fitrelerden
fitrana fitrelerle
fitrê xo day fitresini verdi
fitri (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre
fitri dayenı-dayış fitre vermek
fitri dayoğ fitre veren
fitrın fitreli
fitı fitı ıslıık çalma durumu
fitık-fitıkı (gurguzi) 1-düdük, ıslık çalmak, dili ile veya parmaklarını ağzına götürerek ıslık çalmak
fitık-fitıkı 1-dödük, 2-ıslık
fitıkcinı düdükçülük
fitıki düdükler
fitıkinı düdükçülük
fitıkı cınayenı-cınayış ıslık çalmak, düdük çalmak
fitıkı cınayoğ ıslık çalan
fitıkı ıslık
fitıkın düdüklü
fixan kerde haykırıp bağırmış, çağırmış olan
fixan kerdenı-kerdış figan etmek, acı ile bağırmak
fixan kerdoğ haykırıp bağıran kimse
fixan mekı inleme, feryat etme, haykırma
fixan 1-acı ile bağırma, inleme, feryat etme, 2-haykırış, bağırış, çağırış
fixanın feryatlı
fiyaqe (İt) gösteriş, çalım, caka, afi
fiyaqe kena fiyaka ediyor (dişil)
fiyaqe keno fiyaka ediyor (eril)
fiyaqe kerdenı karê camêrdey niyo fiyaka etmek erkek işi değildir
fiyaqe kerdenı-kerdış gösteriş yapmak, çalım satmak
fiyaqe kerdoğ fiyaka eden
fiyaqe mekı fiyaka etme, övünme
fiyaqe ra fiyakadan
fiyaqe roşeno çalım satiyor
fiyaqeci fiyakacı, gösterişçi
fiyaqeya fiyakayla
fiyaqeyın fiyakalı, gösterişli
fiyaqi fiyakayı
fiyasko (İt) bir girişimde gülünç ve başarısız sonuç
fiyaskoya qediya fiyasko ile bitti
fiyat (Ar) fiyat, değer
fiyat pa nayenı-nayış fiyat koymak
fiyatın fiyatlı
fiyet kerdenı-kerdış fiyatlamak, fiyat koymak
fiyet fiyat, değer
fiyetê cı fiyatı
fiyetın fiyatlı
fiyetıno fiyatlıdır, pahalıdır
fizik (Fr) matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgilariyle uğraşan bilim dalı
fizik dı fizikde
fizik ra fizikten
fizikci fizikçi
fizikcinı fizikçilik
fiziki fiziksel, bedensel
fizikinı fizikcilik
fizikiya fizikle
fizikvan fizik ile uğraşan kimse
flaş (İng) fotoğraf çekiminde kulanılan lamba
flaş acıvıstenı-acıvıstış falaş yakmak
flaş ra flaştan
flaşa flaşla
flaşın flaşlı
flama (İt) mızrak ucuna takılan küçük bayrak
flama wegrotenı-wegrotış flama taşımak
flamaya parti partinın flaması
flori (İt) altın para
florin (İt) holanda para birimi, gülden
flurt (İng) kadınla erkek arasında yakın ilişki
flurt kena flürt ediyor (dişil)
flurt keno flürt ediyor (eril)
flurt kerdenı-kerdış flürt etmek
flurt kerdoğ flürt eden kimse
flut (Fr) öflemeli bir çalgı
flutci flüt çalan kimse
fodıla zey ay onun gibi güzel
fodıla güzel ve endamlıdır (dişil)
fodıley güzel ve endamlı olma durumu
fodılinı güzel olma durumu
fodılo güzel ve endamlıdır (eril)
fodılı güzel ve endamlı kız veya kadın
fodılını güzel ve endamlı olma durumu
fok (Fr) bir balık türü
fol (Yün) tavuğun altına konulan yalancı yumurta
fol kerd kergı bın fol tavuğun altına koydu
folk (İng) halk
folklor (İng) halk bilimi
folklor ra folklorden
folklorci 1-halk bilimcisi, 2-halk oyunlarını bilen veya oynayan kimse
folklorê ma folklorumuz
folklorik halk bilimiyle ilgili
folklorinı folklorculuk
folklorist folklorcu
folkloriya folklorla
folklorın folklorlı
fom (fam, fêm) anlamak, kavramak
fom bıkı anla
fom keno anliyor
fom kerd anladı
fom kerdenı-kerdış anlamak, kavramak
fom kerdoğ anlayan, kavrayan
fom mekı anlama, kavrama
fom nêkeno anlamiyor
fom nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak
fom nêkerdoğ anlamayan, kavramayan
fomey anlayış, kavrayış
fomına anlayışlıdır (dişil)
fomıno anlayışlıdır (eril)
fon ra fondan
fon-fond (Fr) gerektikçe harcamak üzere ayrılıp işletilen para
fonda (İt) geminin demir attığı yer
fondê xo ra fonından
fonksiyon (Fr) 1-işlev, 2-görev, 3-niceliklere bağlı olarak değişen nicelik
fonolog (Fr) ses bilimcisi
fonologa fonologdır (dişil)
fonologcinı fonologculuk
fonologey fonologluk
fonologinı fonologculuk, fonologluk
fonologo fonologdır (eril)
fonoloji (Fr) ses bilimi
font (Fr) dökme demir
fora (İt) yelkenleri açmak için verilen komut
form (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu yerinde olmak
form cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek
form da cı şekillendirdi, biçim verdi
form dayenı-dayış forum vermek
form dayoğ forum veren
forma (İt) öğrencilerin, sporcular vb grup ve takımların giydiği tek tip elbise
forma xoradayenı-xoradayış forma giymek
forma xoradayoğ forma giyen
formalist (Fr) biçimci, formaliteci
formalite (Fr) biçimsel davranış
formalitey cı formalitesi
formaliteyo formalitedir
formalizm (Fr) biçimcilik
formana şekillerle, biçimlerle
formasyon (Fr) biçimlenme, şekilenme
format boy, çap, büyüklük
formay formalar
formaya formayla
formayana formalarla
formayê bir forma
formê cı cadıro formu yerindedir
formê xodıro formundadır
formen (İng) işçilerin düzenli ve verimli çalışmasını sağlayan eleman
formena formendir (dişil)
formeney kerdenı-kerdış formenlik yapmak
formeney formenlik
formeni formenler
formeninı formenlik
formeniyinı formenlik
formeno formendir (eril)
formika (İng) formika, marangozlıkta kullanılan bir çeşit madde
formika ra vıraştenı-vıraştış formikadan yapmak
formikacinı formikacılık
formikayinı formikacılık
formikayın formikalı
formiqa (İng) formika, marangozlıkta kullanılan bir çeşit madde
formiqa ra vıraştenı-vıraştış formikadan yapmak
formiqacinı formikacılık
formiqayinı formikacılık
formiqayın formikalı
formna bir forma daha
formul (Fr) formül
formula formülle
formulan dı formüllerde
formulan ra formüllerden
formulana formüllerle
formule bıyaye formüle edilmiş olan
formule bıyayenı-bıyayış formülle edilmek
formule kerdenı-kerdış formüle etmek
formuli formüller
formulın formüllü
formıl (Fr) formül
formıla formülle
formılan dı formüllerde
formılan ra formüllerden
formılana formüllerle
formıle bıyaye formüle edilmiş olan
formıle bıyayenı-bıyayış formülle edilmek
formıle kerdenı-kerdış formüle etmek
formıli formüller
formılın formüllü
formın biçimli, şekilli
fors kerdenı-kerdış övünmek, çalım satmak, kibirlenmek
fors kerdoğ fors eden kimse, hava atan
fors mekı fors etme
fors nêkerdenı-nêkerdış övünmemek, kibirlenmemek, çalım satmamak
fors fiyaka, gösteriş, çalım satmak, övünme, kibirlenme
forsa (İt) gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü
forsa nêbeno övünmeyle, kibirlenmeyle, çalım satmayla olmaz
forsa övünmeyle, çalım satmayla, kibirlenmeyle
forsana fiyakayla, övünmeyle
forsey övünme durumu, kibirlilik
forsinı övünme, kibirlenme durumu, çalım satma hali
forsın gösterişli, forslu
forsına forsludur (dişil)
forsıno forsludur (eril)
forüm (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu yerinde olmak
forüm (Lat) toplantı yerleri, toplantı alanları, genel toplantı
forüm cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek
forüm da cı şekillendirdi, biçim verdi
forüm dayenı-dayış forum vermek
forüm dayoğ forum veren
forümın biçimli, şekilli
forım (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu yerinde olmak
forım cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek
forım da cı şekillendirdi, biçim verdi
forım dayenı-dayış forum vermek
forım dayoğ forum veren
forımın biçimli, şekilli
fos vıjiya fos çıktı, kalıbının adamı değildı
fos vıjyayenı-vıjyayış 1-boş çıkmak, 2-kuru gösterişten ibaret olmak
fos 1-çürük, boş, kof, 2-kuru gösteriş
fosa 1-boştur, çürüktür, 2-hiç birşeydir, gösterişten ibarettir (dişil)
fosfor (Fr) bir element adı
fosfor ra fosfordan
fosfor vetenı-vetış fosfor çıkarmak
fosforcinı fosforculuk
fosforinı fosforculuk
fosforın fosforlu
fosforına 1-fosforludur, 2-fiyakalıdır (dişil)
fosforıno 1-fosforludur, 2-fiyakalıdır (eril)
fosil (Fr) bitki artıkları, kalıntıları
fosilın fosilli, içinde fosil bulunan
fosilıno fosillidir
foso 1-boştur, çürüktür, 2-hiç birşeydir, gösterişten ibarettir (eril)
fosseptik (Fr) lağım çukuru
fosseptik aşanayenı-aşanayış lağam çukuru açmak
fosseptikinı lağamcılık
fosseptikın lağamlı
fotbol (İng) ayak top oyunu
fotbol kaykerdenı-kaykerdış futbol oynamak
fotbolci 1-futbolcü, 2-fotbolcular
fotbolı dı futbolda
fotbolı ra futboldan
fotêl (fotêr) fotülü şapka
fotêlın fotüllü
fotêr (fotêl) fotülü şapka
foto (Yün) 1-ışık, 2-fotoğrafın kısaltmışı
fotofıniş (İng) yarışlarda varış anını tespit eden alet
fotograf fotoğraf
fotografci fotoğrafçı
fotografcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak
fotografcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan
fotografcinı fotoğrafçılık
fotografciya fotoğrafçıdır (dişil)
fotografciyo fotoğrafçıdır (eril)
fotografcılıxey fotografçılık
fotografinı fotoğrafcılık
fotografxane fotograf çekilen ve tap edilen yer
fotokopi (Fr) fotograf yolu ile kopyasını çıkarma, kopiya çekme makinesi
fotomodel (Fr) fotograf için modellik eden kimse
fotomodela fotomodeldir (dişil)
fotomodeli fotomodeller
fotomodelinı kerdenı-kerdış fotomodellik yapmak
fotomodelinı kerdoğ fotomodellik yapan kimse
fotomodelinı fotomodellik
fotomodelo fotomodeldir (eril)
fotomomtaj (Fr) bir kaç fotografın birleştirilmesi
fotomomtaj kerdenı-kerdış fotomomtaj yapmak
fotomomtaj kerdoğ fotomomtaj yapan kimse
fotomomtajın fotomomtajlı
fotoqraf fotoğraf
fotoqrafci fotoğrafçı
fotoqrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak
fotoqrafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan
fotoqrafcinı fotoğrafçılık
fotoqrafciya fotoğrafçıdır (dişil)
fotoqrafciyo fotoğrafçıdır (eril)
fotoqrafcılıxey fotografçılık
fotoqrafinı fotoğrafcılık
fotoqrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer
fotoroman (Fr) dizi fotograflardan oluşan hikaye veya roman
fotoğraf (Fr) fotograf
fotoğrafci fotorafçı
fotoğrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak
fotoğrafcinı fotoğrafçılık
fotoğrafciya fotoğrafçıdır (dişil)
fotoğrafciyo fotoğrafçıdır (eril)
fotoğrafcılıxey fotografçılık
fotoğrafinı fotoğrafçılık
fotoğrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer
fotraf (fotıraf) fotoğraf
fotraf fotoğraf
fotrafci fotoğrafçı
fotrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak
fotrafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan
fotrafcinı fotoğrafçılık
fotrafciya fotoğrafçıdır (dişil)
fotrafciyo fotoğrafçıdır (eril)
fotrafcılıxey fotografçılık
fotrafinı fotoğrafçılık
fotrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer
fotıraf (fotraf) fotoğraf
fotırafci fotoğrafçı
fotırafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak
fotırafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan
fotırafcinı fotoğrafçılık
fotırafciya fotoğrafçıdır (dişil)
fotırafciyo fotoğrafçıdır (eril)
fotırafcılıxey fotografçılık
fotırafinı fotoğrafçılık
fotırafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer
foya cı vetenı-vetış foyasını çıkarmak
foya cı vıjiyê foyası çıktı
foye foya, hilesini hurdasını ortaya çıkarma
foyey cı foyası
fraksiyon (Fr) teşkilatlanmış değişik gruplar
frank (Fr) Fransa para birimi
Fransi fransızca dili
Franski fransızca dili
Fransız fransa halkından ve soyundan olan kimse
frên (Fr) herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durduran mekanizma
frên kerdenı-kerdış fren etmek, frenlemek
fren (Fr) herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durduran mekanizma
fren kerdenı-kerdış fren etmek, frenlemek
frengi (Tr) cinsel birleşmelerden bulaşan bir nevi hastalık
freqans (Fr) frekans, ses, dalge vb birim zamandaki titreşim sayısı
freze (Fr) tornacılıkta kulanılan delik genişletme aleti
füar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi
füar dı fuarda
füarci fuar işleriyle uğraşan kimse
füarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak
füarcinı fuarcılık
füarcılıxey fuarcılık
füarinı fuarcılık
füarın fuarlı
fühüş (Ar) para karşılığında bir çok kişi ile cinsel ilişkide bulunmak
fühüşey kerdenı-kerdış fuhuşluk yapmak
fühüşey fuhuşluk
fühüşinı fuhuşluk, fuhuşculuk
fühüşyinı fuhuşluk
fül (Ar) eşek baklası
fül (İng) tam, dolu, bütün, eksiksiz
fül bi tam doldu, tam doluydu, tam sarhoştı (dişil)
fül bı tam doldu, tam doluydu, tam sarhoştu (eril)
fül bıyayenı-bıyayış tam dolmak
fül kerd tam doldurdu
fül kerdenı-kerdış tam doldurmak
fül kerdoğ tam dolduran
fülley tam dolu olma durumu
füllo tam doludur
fünda (Tr) süpürge otu
füqara (fıqara) zavallı, fakir, yoksul, kimsesiz
füqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)
füqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)
füqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak
füqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, 2-sesiz sedasız kişi, 3-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara
füqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı
füqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz
füqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)
füqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)
füqareyey fakirlik, fukaralık
füqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır
füqareyinı fukaralık, fakirlik
füqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)
füqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)
fütbol (İng) ayak top oyunu
fütbol kaykerdenı-kaykerdış futbol oynamak
fütbolci futbolcü
fütbolcinı futbolculuk
füwar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi
füwar dı fuarda
füwarci fuar işleriyle uğraşan kimse
füwarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak
füwarcinı fuarcılık
füwarcılıxey fuarcılık
füwarinı fuarcılık
füwarın fuarlı
füzüli (fızüli) (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna
füzüli divan edebiyatı şairlerinden
füzüliyo boşunadır
fuqara (fıqara) zavallı, fakir, yoksul, kimsesiz
fuqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)
fuqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)
fuqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak
fuqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, 2-sesiz sedasız kişi, 3-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara
fuqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı
fuqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz
fuqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)
fuqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)
fuqareyey fakirlik, fukaralık
fuqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır
fuqareyinı fukaralık, fakirlik
fuqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)
fuqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)
fuwar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi
fuwar dı fuarda
fuwarci fuar işleriyle uğraşan kimse
fuwarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak
fuwarcinı fuarcılık
fuwarcılıxey fuarcılık
fuwarinı fuarcılık
fuwarın fuarlı
fuze (Fr) yakıcı maddenin sürekli yanmasından doğan hareket ettirici öğe
fuzüli (fızüli) (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna
fuzüli divan edebiyatı şairlerinden
fuzüliyo boşunadır