fa müzikte bir nota

feél (Ar) aktif, işler durumda olan, etkin, çalışkan

feel bi faaldı, etkindi (dişil)

feel bı faaldı, etkindi (eril)

feel bıyaye faal olmuş olan

feel bıyayenı-bıyayış faal olmak

feel kerde faallaştırılmış olan

feel kerdenı-kerdış faallaştırmak

feel kerdoğ faallaştıran

feela faaldır, etkindir (dişil)

feeley faal olma durumu

feeliyet (Ar) çalışma, canlılık, hareket, etkinlik, çalışır durumda olma

feeliyetey çalışmalar, etkinlikler, faal olma durumu, etkin olma durumu, faaliyetlik

feelo faaldır, etkindir (eril)

fabrika (Ìt) fabrika, üretim evi

fabrikaci fabrikacı

fabrikacinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak

fabrikacinı fabrikatörlük

fabrikasyon (Fr) fabrikada yapılarak tüketim duruma getirilen madde

fabrikator bı fabrikatördü (eril)

fabrikator fabrikası olan kişi

fabrikatora fabrikatördür (dişil)

fabrikatorey fabrikatörlük

fabrikatorinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak

fabrikatorinı fabrikatörlük

fabrikatoro fabrikatördür (eril)

fabrikatorı bi fabrikatördü (dişil)

fabrikayinı fabrikacılık

fabrike bı fabrikaydı

fabrike dı vıraşt fabrikada yaptı

fabrike dı fabrikada

fabrike ra fabrikadan

fabrike rona fabrika kurdu

fabrikeyinı fabrikacılık

fabrikeyo fabrikadır

fabriqa (Ìt) fabrika, üretim evi

fabriqaci fabrikacı

fabriqacinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak

fabriqacinı fabrikatörlük

fabriqator (Fr) fabrikatör, fabrikacı

fabriqator bı fabrikatördü (eril)

fabriqatora fabrikatördür (dişil)

fabriqatorcılıxey fabrikatörcülük

fabriqatorey fabrikatörlük

fabriqatorinı kerdenı-kerdış fabrikatörlük yapmak

fabriqatorinı fabrikatörlük

fabriqatoro fabrikatördür (eril)

fabriqatorı bi fabrikatördü (dişil)

fabriqayinı fabrikacılık

fabriqe (paloke) (İt) fabrika

fabriqe bı fabrikaydı

fabriqe dı vıraşt fabrikada yaptı

fabriqe dı fabrikada

fabriqe ra fabrikadan

fabriqe rona fabrika kurdu

fabriqeyinı fabrikacılık

fabriqeyo fabrikadır

facia (Ar) 1-üzüntü veren acıklı olay, afet, 2-trajedi

facia bi facia oldu

facia bıyayenı-bıyayış facia olmak

facia dı faciada

facia ra faciadan

faciaya faciayla

faciayın facialı

faciya (Ar) 1-üzüntü veren acıklı olay, afet, 2-trajedi

faciya bi facia oldu

faciya bıyayenı-bıyayış facia olmak

faciya dı faciada

faciya ra faciadan

faciyaya faciayla

faciyayın facialı

fadık bir bayan ismi

fafel bı dili peltekti (eril)

fafel dili peltek olan, birbirine dolanan

fafela dili peltektir (dişil)

fafeley dili peltek olma durumu

fafelo dili peltektir (eril)

fafelı bi dili peltekti (dişil)

faşişta faşistir (dişil)

faşişto faşistir (eril)

faşist (Fr) faşizm yanlısı olan

faşistan faşistler

faşistey faşistlik

faşisti faşistler

faşiştinı faşiştlik

faşizm (Fr) aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti

faşizmey faşist olma durumu, faşizmlik

faşizmı faşiştlik, faşizım

fahş ba tı kabahat olasın

fahş bıyayenı-bıyayış 1-fahişe olmak, 2-rezil olmak, dile düşmek

fahş-fahşı fahişe

fahş 1-kavgacı, ahlaksız, 2-kabahat, 3-kötü yolla düşen kadın veya kız

fahşey kerdenı-kerdış fahişelik yapmak

fahşey fahişelik

fahiş (Ar) ahlak ve törelere uygun olmayan

fahişe (Ar) ahlaksız, oruspu, kötü işler yapan kadın, kız

fahişey fahişeler, oruspular

fahişeyey oruspuluk, fahişelik

fahl weynayenı-weynayış fala bakmak

fahla cı vıjiyê falı çıktı

fahlci fala bakan

fahlcinı kerdenı-kerdış falcılık yapmak

fahlcinı falcılık

fahlciya falcıdır (dişil)

fahlciyo falcıdır (eril)

fahlcılıxey falcılık

fahlcıyey falcılık

fahley falcılık

fahlinı falcılık

fahlı (Ar) fal

fahlı akerdenı-akerdış fal açmak

fahlı akerdoğ fal açan veya fahla bakan kimse

fahlı ra wınyayenı-wınyayış fala bakmak

fahlın fallı

fahm beno anlaşıliyor

fahm bı anlaşıldı

fahm bık-bıkı anla

fahm bıkero anlayacak, anlasa?

fahm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak

fahm kerd anladı

fahm kerdenı-kerdış anlamak, anlayış

fahm kerdo anlamış

fahm kerdoğ anlayan

fahm kero anlasa?

fahm nêkena anlamiyor (dişil)

fahm nêkeno anlamiyor (eril)

fahm nêkerdenı-nêkerdış anlamiyan

fahm ra fahm anlamadan anlamaya

fahm anlayış, anlamak

fahmey 1-anlama, 2-anlayış

fahmkar anlayan, anlayışlı

fahmkerdena izah etmeyle

fahmkerdenı-fahmkerdış kavrama, anlama

fahmkor bı anlayışsızdı (eril)

fahmkor anlamiyan, anlayışsız

fahmkora anlayışsızdır (dişil)

fahmkorey anlama yeteneği az olma durumu

fahmkoro anlayışsızdır (eril)

fahmkorı bi anlayışsızdı (dişil)

fahri (Ar) saygı için verilen veya övünç için kabul edilen, üyelik, başkanlık

fail (Ar) eden, yapan, işleyen

failê cı beliyo faili belidir

failê cı faili

faiq bir erkek ismi

faiz (Ar) paraya karşılık alınan kar getiri, ürem

faiz dana faiz veriyor (dişil)

faiza gêno faizle aliyor

faiza faizle

faizci faizle para veren kimse, tefeci

faizcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak

faizcinı faizcilik

faizciya faizcidir (dişil)

faizciyo faizcidir (eril)

faizcılıxey faizcilik

faizey ra faizlikten

faizey faizcilik

faizinı faizcilik

faktor (Fr) etken, etmen

faktorê cı etkenı

faktorey faktörlük

Fakulte (Fr) Fakülte

Fakulte dı wendenı-wendış Fakültede okumak

Fakulte dı Fakültede

Fakulte ra Fakülteden

fakulte (Fr) ünivesitenin kollarından biri

Fakultey fakülteler

fakulteyinı fakültecilik

Fakulteyın fakülteli

fala cı vıjiyê falı çıktı

falan (Ar) falan, bir şeyi söylemek istemediği zaman kullanılır

falan bêvan falan filan

falan ca falan yer, filan yer

falan dewı falan köy

falan kes falan kişi, falanca

falan keyna falan kız

falan merdım falan adam

falan herhangi bir kişi

falani wına va falan böyle dedi

falaqe (Ar) falaka, bir iskence çeşidi

falaqe kerdenı-kerdış falaka etmek

falaqeci falakcı

falaqero dayenı-dayış falakaya vurmak

falaqeyinı falakacılık

falax (palax) kuru ot

falci fala bakan, falcı

falcinı kerdenı-kerdış falcılık yapmak

falcinı falcılık

falciya falcıdır (dişil)

falciyinı falcılık

falciyo falcıdır (eril)

falcılıxey falcılık

falcıyey falcılık

faley falcılık

falı (Ar) fal

falı akerdenı-akerdış fal açmak

falı akerdoğ fal açan veya fahla bakan kimse

falı ra wınyayenı-wınyayış fala bakmak

falın fallı

fam beno anlaşıliyor

fam bı anlaşıldı

fam bık-bıkı anla

fam bıkero anlayacak, anlasa?

fam bıyayenı-bıyayış anlaşılmak

fam keno anliyor

fam kerd anladı

fam kerdenı-kerdış anlamak, kavramak, anlayış

fam kerdo anlamış, kavramış

fam kerdoğ anlayan, kavrayan

fam kero anlasa?

fam nêkena anlamiyor (dişil)

fam nêkeno anlamiyor (eril)

fam nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak, anlamiyan

fam nêkerdoğ anlamayan, kavramayan

fam ra fahm anlamadan anlamaya

fam anlayış, anlamak, kavram

famey 1-anlama, kavram, 2-anlayış

familye (Ìt) 1-aile, 2-özelikleri sebebiyle bir araya gelen cinslerin topluluğu

famkar anlayan, kavrayan, anlayışlı

famkerdena anlayışla, anlamayla, izah etmeyle

famkor bı anlayışsızdı (eril)

famkor anlamiyan, anlayışsız

famkora anlayışsızdır (dişil)

famkorey anlama yeteneği az olma durumu

famkoro anlayışsızdır (eril)

famkorı bi anlayışsızdı (dişil)

famına anlayışlıdır (dişil)

famıno anlayışlıdır (eril)

fanatik (Fr) bir kimse veya şeye aşırı düşkün ve tutkun olan kimse

fanatik bıyayenı-bıyayış fanatik olmak

fanatika fanatiktir (dişil)

fanatikey dı fanatiklikte

fanatikey kerdenı-kerdış fanatiklik yapmak

fanatikey ra fanatiklikten

fanatikey fanatik olma durumu, fanatiklik

fanatikeya fanatiklikle

fanatikinı fanatiklik

fanatiko fanatiktir (eril)

fanatikyinı fanatiklik

fanatizm (Fr) aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık

fanatizma aşırı düşkündür (dişil)

fanatizmê diniyo din düşkünüdür

fanatizmey fanatizmlik

fanatizminı kerdenı-kerdış fanatizmlik yapmak

fanatizminı fanatizmlik

fanatizmo aşırı düşkündür (eril)

fanatizmyinı fanatizmlik

fani (Ar) ölümlü, gelip geçici, kalımsız

fani bi faniydi (dişil)

fani bı faniydi (eril)

fani dınya geçici dünya, ölümlü dünya, fani dünya

fani geçicı, fani, ölümlü, yalan vb

fanil atlet

fanila (İt) ince pamuktan dokunmuş bir çeşit iç çamaşırı, atlet

fanilıxey fanilik, fani olma durumu

faniyey fani olma durumu, geçicilik

faniyinı fanilik

faniyo fanidir

fanos-fanosı (Ar) ayaklı fener, panus

fanosê bir fener

fanosi fenerler

fanosna bir fener daha

fanosın fenerli

fanta bir meyve suyu markası

fantasi hayali, duş kurma

fantasinı hayalcılık

fantasiya hayalla, fantasiyle

fantasiyê cı hayalı, fantasisı

fantastik (Fr) gerçek olmayan, hayali

fantastikeya hayalcılıkla

fantastiko gerçek değildir

fantastisk hayal gücüne dayanan kimse, hayalcı

fantazi (Fr) hayali, gerçek dışı, değişik heves ve düşünüş

fantazinı hayalcılık

fantaziya hayalla, fantasiyle

fantaziyê cı hayalı, fantasisı

fanüs-fanüsı (Ar) ayaklı fener, panus

fanüsê bir fener

fanüsi fenerler

fanüsna bir fener daha

fanüsın fenerli

faqat (Ar) fakat, ama, lakin, ancağ, ancak

faqat wıni nêbeno fakat öyle olmaz

faqir (Ar) 1-zavallı, 2-alçak gönülü, 3-zararsız, sesiz sedasız, 4-fakir, yoksul, fukara, geçimini zor sağlayan

faqir bı fakirdi (eril)

faqira fakirdir, sesizdir, zararsızdır (dişil)

faqirê bir fakir

faqirey dı fakirlikde

faqirey ra fakirlikten

faqirey fakirlik, fakir olma durumu

faqireya fakirlikle

faqiri fakirler

faqirinı fakirlik

faqiriyinı fakirlik

faqirna bir fakir daha

faqiro fakirdir, sesizdir, zararsızdır (eril)

faqirxane (Ar+Far) fakirhane, düşkünler yurdu

faqirı bi fakirdi (dişil)

faqtor (Fr) etken, etmen

faqtorey faktörlük

faqtorinı faktörlük

faqtoriyinı faktörlük

far (Fr) taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan ışık verici

far dı farda

far ra fardan

faraza dayenı-dayış örnek vermek

faraza örnek, misal

faraza örnek

farazayinı örnekçilik

farazayın örnekli

farazinı örnekçilik

farfara (Ar) ağzı karabalık, gürültücü

fari farlar

fariya far ile

fark (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım

fark beno fark ediliyor, fark oluyor

fark bıyaye farkedilmiş olan

fark bıyayenı-bıyayış fark olmak, farkedilmek

fark kerd fark etti

fark kerde fark edilmiş olan

fark kerdenı-kerdış fark etmek, görmek

fark kerdoğ fark eden

farka fark ile

farkê nabêni ara farkı

farkın farklı

farq (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım

farq beno fark ediliyor, fark oluyor

farq bıyaye farkedilmiş olan

farq bıyayenı-bıyayış fark olmak, farkedilmek

farq kerd fark etti

farq kerde fark edilmiş olan

farq kerdenı-kerdış fark etmek, görmek

farq kerdoğ fark eden

farqa fark ile

farqê nabêni ara farkı

farqın farklı

Fars (Ar) iran halkı ve bu halktan olan kimse

Farsi 1-farsça, 2-farıslar

Farski farsça

farz (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey

farz bı 1-farz oldu, 2-farzdı

farz bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım

farz bıkı farz et

farz bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)

farz kerdenı-kerdış farz etmek

farzan dı farzlarda

farzan ra farzlardan

farzana farzlarla

farzi farzlar

farzo farzdır (yapılması)

farın farlı

farına farlıdır (dişil)

farıno farlıdır (eril)

Farıs (Ar) iran halkı ve bu halktan olan kimse, İranlı, fars

Farısa Farsdır (dişil)

farısi qısey keno farsça konuşuyor

farısi 1-farsça dili, 2-farslar, persler

farıski qısey keno farsça konuşuyor

farıski farsça, farsça dili

Farıso Farsdır (eril)

farız iranlı, fars

farızi farsça

farızki farsça

fasa fiso değer ve önemi olmyan, boş

fasa fisoyo fasafisodur

fasarya (Yün) boş, anlamsız

fasarya qısey kenê anlamsız konuşuyorsun

faso (İt) falso, yanlış davranma, yanlış hareket, açık vermek

faso da açık verdi

faso dabı faso vermişti

faso dano faso veriyor

fasoy cı vıjiya meydan falsosı meydana çıktı

fasoyın fasolu

fasülye (Yün) fasulye

fasülyey fasulyeler

fasıl (Ar) bölüm, kısım, devre vs

fasıl cı dayenı-dayış dinlendirmek, ara vermek

fasıl dikmek, işlemek (elbise dikme provasında kaba iğne dikişi)

fasıla (Ar) aralık, ara, kesinti

fasıla fasulye

fasıley fasulyeler

fasılna bı işlemişti, dikmişti

fasılna işledi, nakışladı, desenledi

fasılnaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş

fasılnayenı-fasılnayış işlemek, dikmek, nakışlamak, ölçüsünü alıp, biçip taslağını dikme işi

fasılnayoğ ölçüsünü alıp biçen ve taslağını diken kimse

fasılnena işliyor, dikiyor (dişil)

fasılneno işliyor, dikiyor (eril)

fasılyaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş olma durumu

fasılyayenı-fasılyayış ölçüsü alınıp dikilmiş olan, dikime hazır

fasılın aralıklı, kesintisiz

fatêha wendenı-wendış fatiha okumak

fatêha fatiha

fatêhana bir fatiha daha

fatêhayê bıwanı bir fatiha oku

fatêhayê bir fatiha

fatêhayın fatihalı

fatih (Ar) zafer kazanan, fetheden

fatiha (Ar) Elhem suresi, rahmet için okunan dua

fatiha wendenı-wendış fatiha okumak

fatihana bir fatiha daha

fatihayê bıwanı bir fatiha oku

fatihayê bir fatiha

fatihayın fatihalı

fatihey fatihalar

fatmoq öveyik

fatüra (İt) fatura, satıcı tarafından alıcıya verilen hesap pusulası

fatüra bırnayenı-bırnayış fatura kesmek

fatüra dayenı-dayış fatura vermek

fatüra dayoğ fatura veren

fatüra gırotenı-gırotış fatura almak

fatüra gırotoğ fatura alan

fatüracinı kerdenı-kerdış faturacılık yapmak

fatüracinı faturacılık

fatürali faturalı

fatürana bir fatura daha

fatüraya faturayla

fatürayê bir fatura

fatürayinı faturacılık

fatürayın faturalı

fatım bir bayan ismi

faül (İng) kural dışı hareket

faül bıyayenı-bıyayış faul olmak

faül kerdenı-kerdış faul yapmak

faül kerdoğ faul yapan

faülın faullı

fawori (Fr) favori, üstünlük kazanacağına inanılan (takım, kimse vb)

fawori to kamo favorin kimdir?

faxri bir erkek ismi

fay (Fr) bir çeşit temizleme ilacı, tozu

faya şıt fay ile yıkadı

faya pakkerd fay ile temizledi

fayans (Fr) pişmiş balçıkta yapılan resimli, süslü levha

fayans dı fayansda

fayans ra fayansdan

fayansa fayansla

fayansci fayansçı

fayanscinı kerdenı-kerdış fayanscılık yapmak

fayanscinı fayanscılık

fayanscılıxey fayansçılık

fayansi fayanslar

fayansinı fayanscılık

fayanssın fayanslı

fayansvan fayans yapan veya satan kimse

fayansın bı fayansliydi

fayansına fayanslıdır (dişil)

fayansıno fayanslıdır (eril)

fayda (Ar) yarar, kar

faydali faydalı

faydana başka yarar

faydê cı esto yararı vardır, karı vardır

faydê cı to rê bı faydası sana oldu?

fayde (Ar) yarar, kar, çıkar

fayde dano yarar sağliyor

fayde dayenı-dayış fayda vermek

fayde di fayda gördü

fayde diyayenı-diyayış fayda görmek, faydalanmak

fayde esto fayda var, yarar var

fayde kerdenı-kerdış fayda sağlamak, karlanmak

fayde nêdiyayenı-nêdiyayış fayda görmemek

fayde nêkeno fayda etmez, faydası olmaz

fayde vinayenı-vinayış istifade etmek, yararlanmak

fayde yarar

faydena başka yarar

faydey cı beno faydası olur

faydey cı faydası

faydey to çıçiyo faydan nedir?

faydeyê nêda cı bir fayda vermedi

faydeyın faydalı

fayiz (faiz) faiz

fayiz dana faiz veriyor (dişil)

fayiz dayenı-dayış faiz vermek

fayiz dayoğ faiz veren

fayiza gêno faizle aliyor

fayiza faizle

fayizci faizle para veren kimse, tefeci

fayizcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak

fayizcinı faizcilik

fayizciya faizcidir (dişil)

fayizciyo faizcidir (eril)

fayizcılıxey faizcilik

fayizey ra faizlikten

fayizey faizcilik

fayizinı faizcilik

fayton (Yün) payton, çift atla çekilen binek arabası

faytonci paytoncu

faytoncinı kerdenı-kerdış paytonculuk yapmak

faytoncinı paytonculuk

faytoncılıxey paytonculuk

faytoni paytonlar

faytonvan paytoncu

faytonvaney paytonculuk

faytonı nıştenı-nıştış paytona binmek

faytoyinı faytonculuk

fayzi dabı faiz vermişti

fayzi dano faiz veriyor (eril)

fayın faylı

fayız dabı faiz vermişti

fayız dana faiz veriyor (dişil)

fayız dano faiz veriyor (eril)

fayız faiz

fayıza gêno faizle aliyor

fayıza faizle

fayızci faizle para veren kimse, tefeci

fayızcinı kerdenı-kerdış faizcilik yapmak

fayızcinı faizcilik

fayızciya faizcidir (dişil)

fayızciyo faizcidir (eril)

fayızcılıxey faizcilik

fayızey ra faizlikten

fayızey faizcilik

fayızinı faizcilik

fayızyinı faizcilik

fazi dabı faiz vermişti

fazi dano faiz veriyor (eril)

fazilet (Ar) erdem

faziletey erdemlilik

faziletli erdemli

fazla (Ar) ziyade, daha çok, bolca

fazla fazla ziyade ziyade, daha çok çok

fazıl (Ar) faziletli, erdemli

 

 

fe demirin simgesi

feci (Ar) acıklı, yürekler acısı, trajedi

feci qeza ravêrna feci kaza geçirdi

fecır (felc) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen

fecır bıyaye felç olmuş olan

fecır bıyayenı-bıyayış felç olmak

fecır dı felçte

fecır kerdenı-kerdış felç etmek

fecır kerdoğ felç eden

fecır ra felçten

fecıra 1-felçle, 2-felçlidir (dişil)

fecırey felçli olma durumu, felçlilik

fecırinı felçlilik

fecıriya felçleşti, felç oldu

fecırın bı felçliydi (eril)

fecırın felçlı

fecırına felçlidir (dişil)

fecırıno felçlidir (eril)

fecırını bi felçliydi (dişil)

fecırını felçli (dişil)

feda (Ar) bir amaç uğrunda bir değer veya varlıktan vazgeçme, uğruna verme

feda bıyaye feda olmuş olan

feda bıyayenı-bıyayış feda olmak

feda kerd feda etti

feda kerdenı-kerdış feda etmek

feda kerdoğ feda eden

fedai (Ar) 1-bir amaç uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti, 2-bir kimseyi veya yeri koruyan kimse

fedai bi fedaiydi (dişil)

fedai bı fedaiydi (eril)

fedainı kerdenı-kerdış fedailik yapmak

fedainı fedailik

fedaiya fedaidir (dişil)

fedaiyey kerdenı-kerdış fedailik yapmak

fedaiyey fedailik

fedaiyinı fedailik

fedaiyo fedaidir (eril)

fedakar (Ar+Far) özverili

fedakar bı fedakardı (eril)

fedakar bıyayenı-bıyayış fedakar olmak

fedakara fedakardır (dişil)

fedakarey kerdenı-kerdış fedakarlık etmek, özveride bulunmak

fedakarey lazıma fedakarlık lazımdır

fedakarey fedakar olma durumu

fedakareya fedakarlıkla

fedakarinı kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak

fedakarinı fedakarlık

fedakarlıxey kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak

fedakarlıxey fedakarlık

fedakaro fedakardır (eril)

fedakaryinı fedakarlık

fedakarı bi fedakardı (dişil)

fedakerd feda etti

fedakerde feda edilmiş olan

fedakerdenı-fedakerdış feda etmek

fedakerdoğ feda eden

fedayi (Ar) 1-bir amaç uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti, 2-bir kimseyi veya yeri koruyan kimse

fedayi bi fedaiydi (dişil)

fedayi bı fedaiydi (eril)

fedayilıxey fedailik

fedayinı kerdenı-kerdış fedailik yapmak

fedayinı kerdoğ fedailik eden, fedai

fedayinı fedailik

fedayiya fedaidir (dişil)

fedayiyey kerdenı-kerdış fedailik yapmak

fedayiyey fedailik

fedayiyinı fedailik

fedayiyo fedaidir (eril)

fedekar bı fedakardı (eril)

fedekar bıyayenı-bıyayış fedakar olmak

fedekar fedakar, özverili

fedekara fedakardır (dişil)

fedekarey kerdenı-kerdış fedakarlık etmek, özveride bulunmak

fedekarey lazıma fedakarlık lazımdır

fedekarey fedakar olma durumu

fedekareya fedakarlıkla

fedekarinı kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak

fedekarinı fedakarlık

fedekarlıxey kerdenı-kerdış fedakarlık yapmak

fedekarlıxey fedakarlık

fedekaro fedakardır (eril)

fedekarı bi fedakardı (dişil)

fedekerd feda etti

fedekerdenı-kerdış feda etmek

fedekerdoğ feda eden

federal (Fr) federasyon durumunda birleşmiş olan

federaley federasyon olma durumu, federasyonluk

federalist (Fr) federalizm yanlısı

federalista federalizm yanlısıdır (dişil)

federalisto federalizm yanlısıdır (eril)

federalizım (Fr) bağımsızlık çerçevesinde birleşme yöntemi

federasyon (Fr) devletler birliği

federasyoney federasyonluk

federasyoneya federasyonla

federatif (Fr) federalizme bağlı veya uygun olan

federe (Fr) federasyona bağlı olan

fehş ba tı kabahat olasın

fehş bıyayenı-bıyayış fahişe olmak

fehş-fahşı 1-fahişe, 2-kabahat, 3-kavgacı, şımarık, ahlaksız, konuşkan vb

fehşa fahişedir

fehşey kerdenı-kerdış fahişelik yapmak

fehşey fahişelik

fehşeyinı fahişelik

fehşı bi fahişeydi

fejir dı tan vaktinde

fejir ra werışt şafaktan kalktı

fejir şafak, tan vakti

fejirê şafakta

fek akerde ağzı açık

fek akerdenı-akerdış ağzını açmak

fek antenı-antış esnetmek

fek belaş boş konuşan, boş laf eden, geveze, boş boğaz

fek beleşey boş boğazlık etme durumu

fek çarıx büyük ağızlı, geniş ağızlı

fek cemıdiya ağzı dondı

fek çewt eğri ağızlı

fek cı eştenı-eştış laf atmak

fek cı ra şıtenı-şıtış birine verilen veya bir davadan vazgeçmek

fek dı pırodayenı-pırodayış ağzına vurmak

fek dı warkerdenı-warkerdış ağzına batırmak

fek dı 1-ağızda, 2-ağzında

fek eşt cı dil uzatı

fek eştoğ buna şuna dil uzatan, ağız atan, laf gezdiren

fek erzeno ey ney ona buna laf atiyor

fek gırote ağzı kapalı

fek helêsiya ağzı uyuştu, ağzı yara oldu, çörüdü

fek hera geniş ağızlı

fek kewtenı-kewtış dile düşmek

fek merzı kesi kimseye laf atma, dil uzatma

fek panayenı-panayış birine silahın ağzını doğrultmak, silah sıkmak

fek pışte ağzı sarılı, cevabını veremiyen, kendini savunamiyen

fek pırodayenı-pırodayış vurgun vurmak

fek qerısiya ağzı uyuştu

fek ra fek ağızdan ağıza

fek ra kerdenı-kerdış ağzına sokmak

fek ra pırr ağzına kadar dolu

fek ra vetenı-vetış ağzından çıkarmak

fek ra 1-ağızdan, 2-ağzına kadar

fek totık geniş ağızlı, göt ağızlı

fek tıra kerdenı-kerdış gelişi güzel laf etmek, sövmek

fek u ri şı erdra yüzü koyu yere düştü

fek u ri kerd vılla yüzünü gözünü dağıtı

fek u ri 1-yüz üstü, 2-yüz göz, 3-ağız burun

fek u riser ağız ve yüz üstü

fek u rü ağız üstü, yüzü koyu

fek u zınci ağız ve burun

fek veşa ağzı yandı

fek vıradayenı-vıradayış vaz geçmek

fek vıradı vazgeçti

fek züwa bıyayenı-bıyayış ağzı kurumak, tükürük ağzında kalmamak

fek züwa ağzı kuru

fek ağız

feka nayenı-nayış ağzına vermek

feka ağziyle, agız ile

fekandê şari mekewı başkalarının ağzına düşme

fekaqelışna ağızını yardı, parçaladı, ağzını açtı

fekbelaş beleş ağızlı, hep boş konuşan

fekçewt eğri ağızlı

fekdê cı dı ağzında

fekdê xo dı caweno  ağzında çiğniyor

fekdı gıre bi ağzında dügümlendi

fekê cı akerdenı-akerdış ağzını açmak

fekê cı gırotenı-gırotış ağzını kapatmak

fekê cı ağzı, ağzını

fekê da pıro bir ağız vurdu, dişledi

fekê kardi bıçak ağzı

fekê kêberi kapı ağzı

fekê bir ağız

fekeşte şuna buna laf atan, ağız kavgası yapan

fekşılwal donsuz

fekgurêx köpek ağızlı

fekhera bir balık cinsı

feki kewtoğ ağızlara düşen, dile, dillere düşen

feki rê ağıza

feki ser ağız üstü, yüz üstü, yüzü kulu

fekiser ağız üstü, yüzü kulu

fekiya ağziyle

fekmelês ağzını açamiyan, kendini savunamiyan, cevabını veremiyen, korkak

fekmılla-fekmıllay enseme

feknêtepışte ağzını tutamiyan, laf dolaştıran

fekra pırr bı ağzına kadar doldu

fekra pırr ağzına kadar dolu

fekra 1-ağızdan, 2-ağzına kadar dop dolu

feksılwar donsuz

feksırwal donsuz

fekvılla ağzında söz durmayan, sözleri gezdiren

felah (Ar) 1-kurtuluş, selamet, 2-çifçi

felaha çifçidir (dişil)

felahey çifçilik

felahinı kerdenı-kerdış çifçilik yapmak

felahinı çifçilik

felaho çifçidir (eril)

felaket (Ar) 1-üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela

felaket ame ma seredı felaket başımıza geldi

felaket ard cı sere dı felaket başına getirdi

felaket ard felaket getirdi

felaket bı felaketti (eril)

felaket dı felakette

felaket ra nêtersayenı-nêtersayış felaketten korkmamak

felaket ra rema felaketten kaçtı

felaket ra tersayenı-tersayış felaketten korkmak

felaket ra xo pawıtenı-pawıtış felaketten kendini korumak

felaket ra felaketten

felaket sere dı ardenı-ardış felaket başına getirmek

felaketa felakettir, mec; yaramazdır (dişil)

felaketana felaketlerle

felaketê bir felaket

felaketey felaket durumu

felaketi ver rema felakettin önünden kaçtı

felaketi felaketler

felaketiy felaketle

felaketna bir felaket daha

felaketo gırd büyük felaket

felaketo gırse büyük felaket

felaketo felakettir, mec; yaramazdır (eril)

felaketzade (Ar+Far) felakete uğramış olan kimse

felaketı bi felaketti (dişil)

felaketın felaketli

felaqe (Ar) falaka, bir iskence çeşidi

felaqe dı falakada

felaqe kerdenı-kerdış falaka etmek

felaqe kerdoğ falaka eden

felaqe ra falakadan

felaqeci falakcı

felaqecinı falakacılık

felaqeciya falakacıdır (dişil)

felaqeciyo falakacıdır (eril)

felaqero dayenı-dayış falakaya vurmak

felaqero dayoğ falakaya vuran

felaqey falakalar

felaqeya falakayla

felaqeyinı falakacılık

felaqeyın falakalı

felc (fecır) (Ar) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen

felc bi felç oldu (dişil)

felc biyo felç olmuş

felc bı felç oldu (eril)

felc bıyaye felç olmuş olan

felc bıyayenı-bıyayış felç olmak

felc dı felçte

felc kerd felç etti

felc kerde felç edilmiş olan

felc kerdenı-kerdış felç etmek

felc kerdoğ felç eden

felc ra felçten

felç (fecır) (Ar) felç, yerden kalkamiyan, hareket edemiyen

felç bi felç oldu (dişil)

felç biyo felç olmuş

felç bı felç oldu (eril)

felç bıyaye felç olmuş olan

felç bıyayenı-bıyayış felç olmak

felç dı felçte

felç kerd felç etti

felç kerde felç edilmiş olan

felç kerdenı-kerdış felç etmek

felç kerdoğ felç eden

felç ra felçten

felca felçle

felça felçle

felcey felçlik, felç olma durumu

felçey felçlik, felç olma durumu

felcın bı felçliydi (eril)

felçın bı felçliydi (eril)

felcın felçlı

felçın felçlı

felcına felçlidir (dişil)

felçına felçlidir (dişil)

felcıno felçlidir (eril)

felçıno felçlidir (eril)

felcını bi felçliydi (dişil)

felçını bi felçliydi (dişil)

felcını felçli (dişil)

felçını felçli (dişil)

felek bi felektı (dişil)

felek bı felekti (eril)

felek 1-ruhları alan kişi, cani melek, 2-acımasız, zalim, cani

feleka felektir (dişil)

felekê bir felek

feleki da ma ro felek bize vurdu

feleki dı din iman çıniyo felekte din iman yoktur

feleki ra bıtersı felekten kork

feleki ra felekten

feleki ray ma bırnê felek yolumuzu kesti

feleki felekler

felekiya felekle

felekiyê felektirler

felekna bir felek daha

feleko felektir (eril)

feleqe dı falakada

feleqe kerdenı-kerdış falaka etmek

feleqe kerdoğ falaka eden

feleqe ra falakadan

feleqeci falakcı

feleqecinı falakacılık

feleqeciya falakacıdır (dişil)

feleqeciyo falakacıdır (eril)

feleqero dayenı-dayış falakaya vurmak

feleqero dayoğ falakaya vuran

feleqey falakalar

feleqeya falakayla

feleqeyinı falakacılık

feleqeyın falakalı

feletêno (reyêno) kurtuluyor

feletêya bı kurtulmuştu

feletêya kurtuldu

feletna (reyna) kurtardı

feletna bı kurtarmıştı

feletneno kurtariyor

feletıyaya kurtulmuş olan (dişil)

feletıyayo kurtulmuş olan (eril)

felhan bıyayenı-bıyayış sürülmek, nadasa bırakılmak

felhan kerde sürülüp nadasa bırakılmış olan

felhan kerdenı-kerdış felhan etmek, sürüp hazırlamak

felhan kerdoğ tarlayı sürüp bırakan kimse

felhan sürülüp bırakılmış tarla

felhanın sürülüp bırakılmış olan tarla

fellah (Ar) çifçi

fellaha çifçidir (dişil)

fellahey çifçilik

fellahinı kerdenı-kerdış çifçilik yapmak

fellahinı çifçilik

fellaho çifçidir (eril)

felsefe (Ar) bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü

felsefe dı felsefede

felsefe ra felsefeden

felsefe wendenı-wendış felsefe okumak

felsefeci bi felsefeciydi (dişil)

felsefeci bı felsefeciydi (eril)

felsefeci felsefeci

felsefecinı kerdenı-kerdış felsefecilik yapmak

felsefecinı felsefecilik

felsefeciya felsefecidir (dişil)

felsefeciyinı felsefecilik

felsefeciyo felsefecidir (eril)

felsefeya felsefeyle

felsefeyın felsefeli

feminist (Fr) feminizm yanlısı

feminista feministir

feministey dı feministlikte

feministey ra feministlikten

feministey feministlik

feministeya feministlikle

feministinı kerdenı-kerdış feministlik yapmak

feministinı feministlik

feminizım (Fr) kadın ile erkek hakkını eşit kılma düşüncesi, ilkesi

fen (Ar) fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ad

fen bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak

fen kerdoğ hile yapan, kandıran kimse, kandırıkçı

fen u fenbaz hile ve hilebazlık

fen hile, dalavere, aldatma, kandırma, hilekarlık, düzenbazlık, sahtekarlık, birini kaydırmak, oyun oynamak

fena (Ar) 1-iyi nitelikte olmayan, kötü, güç, tehlikeli, 2-hileyle, kendırmayla

fena bi 1-kötü oldu, 2-fenaydı (dişil)

fena bı 1-kötü oldu, 2-fenaydi (eril)

fena kerdenı-kerdış kötü etmek, mec:kötü dövmek

fena no kar nêbeno hileyle bu iş olmaz

fenalıxey mekı fenalık etme, kötülük etme

fenalıxey fenalık, kötülük

fenaya kötüdür (dişil)

fenayinı 1-hilebazlık, hilekarlık, 2-kötü olma durumu

fenayo kötüdür (eril)

fenbaz u fêlbaz hilebaz ve kurnaz

fenbaz hilekar, hilebaz

fenbaza fenbazdır (dişil)

fenbazey fen yapmak, hilekarlık, hilebazlık

fenbazo fenbazdır (eril)

fenbazinı hilecilik, fetbazlık

fenci 1-fen derslerini veren öğretmen, 2-hile yapan, aldatan

fencinı 1-fencilik, fen derslerini verme durumu, 2-hilecilik

fend mekı hile yapma

fend hile, oyun, düzen, kaydırmaca

fenda zorê cı berd hileyle, sahtekarlıkla yendi

fener (Yün) bir aydınlatma aracı

fenera fenerle

fenerana fenerlerle

fenerci fenerci

fenercinı kerdenı-kerdış fenercilik yapmak

fenercinı fenercilik

fenercılıxey fenercilik

feneri fenerler

fenerinı fenercilik

fenervan fenerci, fener yapan veya satan

feneryinı fenercilik

fenerın fenerli

feney bıyayenı-bıyayış hile olmak

feney kerdenı-kerdış hile yapmak

feney hile yapma durumu

feni kena hile yapiyor (dişil)

feni keno hile yapiyor (eril)

feni hileler, dekler

fenik (Alm) alman markının yüzde biri

fenikê bir fenik

fenikna bir fenik daha

fenkar hile yapan, fen yapan

fenkara hilecidir (dişil)

fenkarey hilecilik

fenkaro hilecidir (eril)

fenker hilebaz, kurnaz, kandırok

fenkerdoğ hile yapan kimse

fenni (Ar) fenle ilgili

fenok hile yapan, kandıran kimse

fenı bi hile oldu

fenı bı ma kerda bizi kandırmışlar

fenı bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak

fenı kerde hile yapmış olan

fenı kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak

fenı kerdoğ hile yapan

fenı kerdı hile yaptı

fenı mekı mı hile yapma bana

fenı mekı hile yapma

fenı hile, dek, dolap, kandırma

fenıkiya içi geçti, arzuladı

fenıkya bayıldı, içi geçti

fenına hilekardır, fencidir (dişil)

fenıno hilekardır, fencidir (eril)

feodal (Fr) derbeylikle ilgili

feodal bi feodaldı (dişil)

feodal bı feodaldı (eril)

feodal feodal

feodala feodaldır (dişil)

feodaley derebeylik

feodalinı kerdenı-kerdış feodallık yapmak

feodalinı feodallık

feodalite (Fr) derebeylik

feodalizm (Fr) derebeylik sistemi

feodalizmey derebeylik sistemi olma durumu

feodalo feodaldır (eril)

feqet (Ar) fakat, ama, lakin, ancağ

feqet ard ray fakat yolla getirdi

feqet mı nêdi fakat ben görmedim

feqet nêbeno fakat olmaz

feqet ti yê raşt nêvanê fakat sen doğru söylemiyorsun

feqi 1-medreselerde okuyan kişi, din ögrenimini gören öğrenci, 2-tavşan vb hayvanları yakalamak için kurulan tuzaklar

feqir (Ar) 1-zavallı, fakir, yoksul, fukara, geçimini zor sağlayan, 2-alçak gönülü, 3-kimseye zararı olmayan, sesiz

feqir bi fakirdi (eril)

feqir bı fakirdi, zararsızdı, sessizdi (eril)

feqir bıyayenı-bıyayış fakir olmak

feqir fıqara fakir fukara

feqir fıqare lıngan ver şı fakir fukara ayaklar altında gitti

feqir fıqare rezil bı fakir fukara rezil oldu

feqir fıqare fakir fukara

feqira fakirdir, sesizdir, zararsızdır (dişil)

feqirê 1-bir fakir, 2-fakirdirler

feqirey (neçarey) fakirlik, yoksulluk

feqirey bellay seriya fakirlik başa belladır

feqirey di fakirlik gördü

feqirey dı fakirlikte

feqirey ra merd fakirlikten öldü

feqirey ra fakirlikten

feqireya fakirlikle

feqireyda xo dı fakirliğinde

feqiri fakirler

feqirinı fakirlik, yoksulluk

feqiriyinı fakirlik

feqirna bir fakir daha

feqiro fakirdir, sesizdir, zararsızdır (eril)

feqirxane (Ar+Far) fakirhane, düşkünler yurdu

feqirı bi fakirdi, zararsızdı, sessizdi (dişil)

feqı kewtenı-kewtış tuzağa düşmek

feqı ronayenı-ronayış tuzak kurmak

feqı tavşan ve benzeri hayvanları yakalamaya yariyan tuzak, kapan

feqın tuzaklı

fer 1-parlaklık, ışık, nur, canlılık, aydınlık, 2-tek sayılı, tek, çiftin karşıtı, (mesela: bir, üç, beş, dokuz, onyedi vs)

fera (vera) 1-önden, önünden, yanı başından, 2-karşılamaya gitme, 3-tektir

fera berde önünden götürülmüş olan

fera berdenı-berdış önünden götürmek

fera berdoğ önünden götüren

fera ey şo ona doğru git, onu karşıla

fera mı bê bana doğru gel

fera ravêrd önünden geçti

fera ravêrdenı-ravêrdış önünden geçmek

fera ya zewnca tek midir, çift midir?

feragat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme

feragat kerde feragat etmiş olan

feragat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek

feragat kerdoğ feragat eden

feragatın feragatlı

ferah (Ar) bol, geniş, havadar, aydınlık

ferah (Ar) gönül sevinci, sıkıntısız, tasasız, iç rahatlığı

ferah bıyayenı-bıyayış 1-geniş olmak, 2-tasasız olmak

ferahey 1-bolluk, genişlik, 2-rahatlama, sevinme, ferahlama

ferahinı ferahlık

feraho geniştir, ferahtır

ferahın ferahlı

feraqat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme

feraqat kerde feragat etmiş olan

feraqat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek

feraqat kerdoğ feragat eden

feraqatın feragatlı

feraqet kerd hakkından vaz geçti, hibe etti

feraqet kerde bağışlanmış olan, hibe edilen

feraqet kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek

feraqet kerdoğ hibe eden, hakkından vaz geçen

feraqet bağışlama, hibe etme, hakkından vaz geçme

feraqetinı hibe etme, bağışlama durumu

feraqetın hibeli

feraset (fahmker) anlamak, anlayış, anlayan

feraset 1-hibe etmek, bağışlamak, 2-davadan vazgeçmek, çekilmek vb

feraset kavram

ferasetey hibe etme durumu, bağışlama durumu

ferasetinı hibe etme durumu

ferasetın hibeli, bağışlanmış olan

Ferat (ro) 1-Fırat nehri, 2-bir erkek ismi

ferax (Ar) vazgeçme, çekilme, el çekme, başkasına bırakma

ferağat (Ar) kendi isteğiyle hakkından vazgeçme

ferağat kerde feragat etmiş olan

ferağat kerdenı-kerdış feragat etmek, hiba etmek

ferağat kerdoğ feragat eden

ferağatın feragatlı

ferc bi felç oldu (dişil)

ferc biyo felç olmuş

ferc bı felç oldu (eril)

ferc bıyaye felç olmuş olan

ferc bıyayenı-bıyayış felç olmak

ferc dı felçte

ferc kerd felç etti

ferc kerde felç edilmiş olan

ferc kerdenı-kerdış felç etmek

ferc kerdoğ felç eden

ferc ra felçten

ferc felç

ferca felçle

fercey felçlik, felç olma durumu

fercın bı felçliydi (eril)

fercın felçlı

fercına felçlidir (dişil)

fercıno felçlidir (eril)

fercını bi felçliydi (dişil)

fercını felçli (dişil)

ferd (Ar) birey, kişi, fert

ferdan ra fertlerden

ferdana bireylerle, kişilerle

ferdandê cı dı fertlerinde

ferdê bir kişi

ferdey fertlik

ferdi (Ar) bireysel, kişisel, fertle ilgili

ferdi hereket mekı ferdi hareket etme

ferdna bir birey daha, bir kişi daha

ferê bir tek

feribot (İng) gemi, araba vapuru

feribota feribottur

feribotana feribotlarla

feribotê bir feribot

feriboti feribotlar

feribotna bir feribot daha

feribotın feribotlu

ferid bir erkek ismi

ferida bir bayan ismi

ferit bir erkek ismi

fermal kerdenı-kerdış fermallamak

fermal kı fermalla

fermal kapatma zinciri

fermalana fermallarla

fermalın bı fermalliydi

fermalın fermallı

fermalıno fermallıdır

ferman dayenı-dayış ölüm emrini vermek, çıkarmak

ferman dayoğ ferman veren, çıkaran kimse

ferman dı fermanda

ferman ilan kerdenı-kerdış ferman ilan etmek

ferman ra fermandan

ferman vet ma sırgün kerê ferman çıkardılar bizi sürmeye

ferman vetenı-vetış ferman çıkarmak

ferman vetoğ ferman çıkaran

ferman vılla kerdenı-kerdış ferman yaymak

ferman buyruk, emir, emirname, cezalandırma emri vb

fermandar 1-ferman veren veya çıkaran, 2-en büyük askeri komutan

fermandar 1-emreden, ferman çıkaran, 2-ordu komutanı

fermandara fermandardır (dişil)

fermandarê azmini hava komutanı

fermandarê derya deniz komutanı

fermandarê erdi kara kuvvetleri

fermandarey fermandarlık

fermandarinı fermandarlık

fermandaro fermandardır (eril)

fermandaryinı fermandarlık

fermanê cı vet fermanını çıkardı

fermanê cı veto fermanını çıkarmış

fermanê ma vet fermanımızı çıkardılar

fermanê ma veto fermanımızı çıkarmışlar

fermanê padişay padişah fermanı

fermanê Zazayan Zazaların fermanı

fermani fermanlar

fermaniya fermanla

fermano fermandır

fermanın fermanlı

ferna bir tek daha

fero tektir

ferq (Ar) fark, benzer şeyleri birbirinden ayıran özelik, başkalık, ayrım

ferq beno fark ediliyor?, fark oluyor

ferq dı farkta

ferq keno tı zi şırê fark edermi sende gidesin?

ferq keno fark ediyor, fark edermi?

ferq kerde fark etmiş olan

ferq kerdenı-kerdış fark etmek, farkına varmak, görmek

ferq kerdoğ fark eden, gören kimse

ferq mabêndê inan mefinı fark aralarına sokma

ferq nabên vıstenı-vıstış araya fark sokmak

ferq nêkeno fark etmez, fark etmiyor

ferq nêkerdenı-nêkerdış fark etmemek

ferq ra ferq farktan farka

ferq ra farktan

ferq tede diyayenı-diyayış içinde fark görmek, fark etmek

ferq tey diyayenı-diyayış içinde fark görmek, farketmek

ferq werte vıstenı-vıstış farklılık yaratmak

ferq wertedı dıyayenı-diyayış ortada fark bulmak, farketmek

ferqa fark ile

ferqê cı çıçiyo farkı nedir?

ferqê cı jew niyo farkı aynı değildir

ferqê cı jewo farkı aynıdır

ferqê cı farkı

ferqê werti ortadaki fark

ferqe nabêni ara farkı, arasındaki fark

ferqê bir fark

ferqna bir fark daha

ferqo gırd büyük fark

ferqın farklı

ferqına farklıdır (dişil)

ferqıno farklıdır (eril)

ferqızna bı 1-bir şey koparmıştı, 2-kıskıvrak yakalamıştı

ferqızna 1-bir şey kopardı, 2-kıskıvrak yakaladı

ferqıznayenı-ferqıznayış 1-birisinden bir şey koparmak, 2-kıskıvrak yakalamak

ferqıznayoğ 1-bir şey koparan, 2-kıskıvrak yakalayan

ferqıznena 1-bir şey kopariyor, 2-kıskıvrak yakaliyor (dişil)

ferqızneno 1-bir şey kopariyor, 2-kıskıvrak yakaliyor (eril)

ferqıznı 1-bir şey kopar, 2-kıskıvrak yakala

ferqızya kurtuldu

ferqızyaye birinin elinden kurtulmuş olan

ferqızyayenı-ferqızyayış birisinin ellinden kurtulmak

ferqızyayoğ kıskıvrak yakalanmaktan kurtulan

fersat arde fırsata getirilmiş olan

fersat ardenı-ardış fırsata getirmek

fersat ardoğ fırsata getiren

fersat cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fersat cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fersat dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fersat diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fersat kewt cı dest fırsat elline geçti

fersat nêdi fırsat görmedi

fersat ra vıziya fırsattan çıktı

fersat ra fırsattan

fersat fırsat

fersatê cı fırsatı

fersatê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fersatna bir fırsat daha

fersatın fırsatlı

fersen arde fırsata getirilmiş olan

fersen ardenı-ardış fırsata getirmek

fersen ardoğ fırsata getiren

fersen cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fersen cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fersen dayenı-dayış fırsat vermek

fersen dayoğ fırsat veren

fersen dest kewtenı-kewtış fırsat elline düşmek

fersen dest kewtoğ fırsat elline düşen, fırsat elline geçen kimse

fersen diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fersen kewt cı dest fırsat elline geçti

fersen nêdi fırsat görmedi, fırsat bulmadı

fersen ra vıziya fırsattan çıktı

fersen ra fırsattan

fersen fırsat

fersend arde fırsata getirilmiş olan

fersend ardenı-ardış fırsata getirmek

fersend ardoğ fırsata getiren

fersend cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fersend cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fersend dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fersend diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fersend kewt cı dest fırsat elline geçti

fersend nêdi fırsat görmedi

fersend ra vıziya fırsattan çıktı

fersend ra fırsattan

fersendê cı fırsatı

fersendê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fersendinı fırsatçılık

fersendna bir fırsat daha

fersendın fırsatlı

ferset arde fırsata getirilmiş olan

ferset ardenı-ardış fırsata getirmek

ferset ardoğ fırsata getiren

ferset cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

ferset cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

ferset dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

ferset diyayenı-diyayış fırsat bulmak

ferset kewt cı dest fırsat elline geçti

ferset nêdi fırsat görmedi

ferset ra vıziya fırsattan çıktı

ferset ra fırsattan

fersetê cı fırsatı

fersetê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fersetna bir fırsat daha

fersetın fırsatlı

fert birey, kişi

fertana bireylerle, kişilerle

fertê bir kişi

fertna bir birey daha, bir kişi daha

ferxe bi 1-cesurdu, kahramandı, korkusuzdu, 2-güçlüydü (dişil)

ferxe bı 1-cesurdu, kahramandı, korkusuzdu, 2-güçlüydü (eril)

ferxe bıyayenı-bıyayış 1-cesur ve korkusuz olmak, 2-güçlü kuvvetli olmak

ferxe 1-cesur, kahraman, cesaretli, yiğit, mert, 2-güçlü, kuvvetli, 3-besli olma, etine dolgun olma

ferxena bir yiğit daha, bir korkusuz daha

ferxeya 1-cesurdur, yiğittir, 2-güçlüdür, kuvvetlidir (dişil)

ferxeyinı yiğitlik, kahramanlık, korkusuzluk, 2-güçlü olma durumu

ferxeyo 1-cesurdur, yiğittir, 2-güçlüdür, kuvvetlidir (eril)

ferxo bir erkek ismi

feryad kena feryat ediyor (dişil)

feryad keno feryat ediyor (eril)

feryad kerd bı feryad etmişti

feryad kerd feryat etti

feryad kerdenı-kerdış feryat etmek, bağırmak, çığlık atmak

feryad kerdoğ haykıran, çığlık atan

feryad mekı feryat etme

feryad u fixan kerdenı-kerdış feryat ve fiğan etmek

feryad u fixan bağırıp çağırma, çığlık atma

feryad bağırma, çığlık, çığlık atma, haykırış

feryada feryatla

feryadê cı feryadı

feryadinı feryat etme durumu

feryadna bir feryat daha

feryadın feryatlı

ferz (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey

ferz bi şıra ziyareteyda ey farz oldu onun ziyaretine gitmek

ferz bo kı farz olsun ki

ferz bo farz olsa, farz olsun

ferz bı ez şıra gitmem farz oldu

ferz bı to o ard keye farz miydi onu eve getirdin?

ferz bı tı şırê farz miydi sen gidesin?

ferz bı farz oldu

ferz bıkı kı mı nêva farz et ki ben söylemedim

ferz bıkı kı farzetki

ferz bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım

ferz bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)

ferz kerdenı-kerdış farz etmek

ferzana farzlarla

ferzê bir farz

ferzna bir farz daha

ferzo farzdır (yapılması)

ferzın farzlı

ferı amê tek geldi

ferı tek, tek sayılı, çiftin karşıtı

ferıkiyayenı-ferıkiyayış 1-kayıp yutulmak, 2-hazmedilmek

ferıqnayenı-ferıqnayış 1-ayırmak, 2-kurtarmak

ferız (farz, ferz) (Ar) müslümanlıkta yapılması zorunlu kılınan şey

ferız bi şıra ziyareteyda ey farz oldu onun ziyaretine gitmek

ferız bo kı farz olsun ki

ferız bo farz olsa, farz olsun

ferız bı ez şıra gitmem farz oldu

ferız bı to o ard keye farz miydi onu eve getirdin?

ferız bı tı şırê farz miydi sen gidesin?

ferız bı farz oldu

ferız bıkı kı mı nêva farz et ki ben söylemedim

ferız bıkı kı farzetki

ferız bıkı mı nêvato farz et ben söylememışım

ferız bıyayenı-bıyayış farz olmak (yapılması)

ferız kerdenı-kerdış farz etmek

ferızana farzlarla

ferızê bir farz

ferızna bir farz daha

ferızo farzdır (yapılması)

ferızın farzlı

fes (Far) bir tür erkek başlığı

fesad (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan

fesad bıyayenı-bıyayış fesat olmak

fesada (fêsada) fesattır (dişil)

fesadci fesatçı

fesadcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak

fesadcılıxey fesatçılık

fesadê bir fesat

fesadey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak

fesadey kerdoğ fesatlık yapan

fesadey ara bozuculuk, karıştırıcılık, şeytanlık

fesadeya fesatlıkla

fesadi ra fesatlıktan

fesadi fesatlar

fesadinı kena fesatlık yapiyor (dişil)

fesadinı keno fesatlık yapiyor (eril)

fesadinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak

fesadinı fesatlık

fesadna bir fesat daha

fesado fesattır, ara bozucudur (eril)

fesal cıra gırot fırsatı kendisinden aldı, biçime getirdi

fesal 1-ölçü, elbise vb şeylerde ölçüyü alma ve biçme, 2-fırsat, biçime getirmek

fesalê cı gırot ölçüsünü aldı

fesalnayenı-fesalnayış elbise vb şeylerde ölçüyü alıp kaba olarak dikmek, elbise taslağını yapmak

fesat (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan

fesat bı fesattı

fesat bıyayenı-bıyayış fesat olmak

fesata fesattır, ara bozucudur (dişil)

fesatci fesatçı

fesatcinı fesatçılık

fesatcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak

fesatcılıxey fesatçılık

fesatê bir fesat

fesatey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak

fesatey kerdoğ fesatlık yapan

fesatey ara bozuculuk, karıştırıcılık

fesateya fesatlıkla

fesati ra fesattan

fesati fesatlar

fesatinı kena fesatlık yapiyor (dişil)

fesatinı keno fesatlık yapiyor (eril)

fesatinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak

fesatinı fesatlık

fesatna bir fesat daha

fesato fesattır, ara bozucudur (eril)

fesatyinı fesatçılık

fesê bir fes

fesih (Ar) net, açık ve düzgün, okunabilen, açık anlaşılan ve dile getirilen

fesih bıyaye fesih olmuş olan

fesih bıyayenı-bıyayış fesih olmak

fesih kerdenı-kerdış fesihleştirmek

fesih zelal, arındırılmış

fesihey fesih olma durumu

fesiho fesihtir

fesin dı kerestede

fesin kerdenı-kerdış kerestelemek

fesin ra keresteden

fesin kereste

fesiniya keresteyle

fesinın keresteli

feslê cı bıgi ölçüsünü al

feslê kar u gırwi iş güç zamanı

feslê pali ekin biçme zamanı

fesna bir fes daha

festiwal (Fr) festival, gösteri, şenlik

festiwal vıraştenı-vıraştış festival yapmak

festiwalan dı festivallerde

festiwalan ra festivallerden

festiwali festivaller

festiwalın festivallı

fesubhanalla (Ar) acayip kalma ve şaşma sözcüğüdür, hayret, şaşma ve büyüklük belirten bir söz

fesı xo sere nayenı-nayış fes giymek

fesı fes, başa giyilen başlık

fesıh (Ar) verilmiş bir yargıyı, kararı kaldırma, bozma

fesıh kerdenı-kerdış feshetmek

fesıl 1-bir şeyin zamanı, dönemi, 2-dikmek, işlemek (elbise dikme provasında kaba iğne dikişi)

fesılna bı işlemişti, dikmişti, ölçüsünü almıştı

fesılna işledi, nakışladı, desenledi, ölçüsünü aldı

fesılna ölçüsünü alıp biçti

fesılnaye işlemiş olan, dikilmiş olan, ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş

fesılnayenı-fasılnayış 1-işlemek, dikmek, nakışlamak, 2-giyim eşyasının ölçüsünü almak, ölçüsünü alıp, biçip taslağını dikme işi

fesılnayoğ ölçüsünü alıp biçen ve taslağını diken kimse

fesılnena işliyor, dikiyor (dişil)

fesılneno işliyor, dikiyor (eril)

fesılyaye ölçülüp biçilmiş ve taslağı dikilmiş olma durumu

fesılyayenı-fesılyayış elbise vb şeylerde ölçüsü alınıp taslağının yapılmış olması

fesılyayo işlenmiş, taslağı yapılmış

fesın fesli

fetbaz bı fetbazdı (eril)

fetbaz dedikoducu, karıştırıcı, kurnaz

fetbaza fetbazdır (dişil)

fetbazê fetbazsın, fetbazdırlar

fetbazey kerdenı-kerdış fetbazlık yapmak

fetbazey kerdoğ fetbazlık yapan

fetbazey ra fetbazlıktan

fetbazey fetbaz olma durumu

fetbazeya fetbazlıkla

fetbazi fetbazlar

fetbazinı fetbazcılık

fetbazo fetbazdır (eril)

fetbazı bi fetbazdı (dişil)

fetelêna geziniyor (dişil), 2-kovalaniyor (dişil)

fetelenê geziyorlar, gezıniyorlar, dolaşiyorlar

fetelêno geziniyor (eril), 2-kovalaniyor (eril)

fetelimı dolaşalım, gezinelim

fetelina geziniyor, dolaşiyor (dişil)

fetelino geziniyor, dolaşiyor (eril)

fetelis gezme, dolaşma, seyahat

feteliya 1-gezindi, dolaştı, 2-kovalandı

feteliyayenı-feteliyayış 1-gezinmek, dolaşmak, tur atmak, 2-kovalanmak

feteliyayoğ dolaşan, gezinen, tur attan

feteliyêno 1-kovalaniyor, 2-geziniyor, dolaşiyor

fetelna bı kovalamıştı

fetelnay kovaladı

fetelnayenı-fetelnayış kovalamak, ardına vermek, peşine düşmek

fetelneno kovaliyor

fetelneyêno kovalaniyor

fetelyeno kovalaniyor

feteq bıyayenı-bıyayış 1-fıtık olmak, 2-özüntüden çatlamak

feteq kerdenı-kerdış fıtık etmek

feteq fıtık

feteqna çatlattı

feteqnayenı-feteqnayış patlatmak, çatlatmak

feteqya çatladı, patladı, fıtık oldu

feteqyayenı-feteqyayış patlamak, çatlamak

feteqın fıtıklı

feti bir erkek ismi

fetih ra fetihten

fetih fethetme

fetwa (Ar) şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge

fetwa dayenı-dayış fetva vermek

fetwa dayoğ fetva veren

fetwacinı fetvacılık

fetwana bir fetva daha

fetwayê bir fetva, dinde yapılmalar için verilen izin, bildirge

fetwayinı fetvacılık

fetwayın fetvalı

fetıh (Ar) bir yeri veya ülkeyi savaşarak alma

fetıh bı fethedildi

fetıh bıyayenı-bıyayış fethedilmek

fetıh kena fethediyor (dişil)

fetıh keno fethediyor (eril)

fetıh kerd fethettı

fetıh kerde fethedilmiş olan

fetıh kerdenı-kerdış fethetmek

fetıh kerdoğ fetheden

fetıhın fetihli

fetılêno 1-dolaşiyor, tur atiyor, 2-kovalaniyor

fetılna bi kovalamıştı (eril)

fetılna bı kovalamıştı (eril)

fetılna kovaladı, peşine düştü

fetılnay kovaladılar

fetılnaye 1-kovalanmış olan, 2-gezinip dolaşmış olan

fetılnayenı ra 1-kovalamadan, 2-gezip dolaşmaktan, tur atmaktan

fetılnayenı-fetılnayış 1-kovalamak, 2-dolaşmak, gezmek, tur atmak, 3-eşelemek, kurcalamak, 4-ardına vermek, peşine düşmek

fetılnê bi kovalamıştı (dişil)

fetılnena kovaliyor (dişil)

fetılnenê kovaliyorlar

fetılneno kovaliyor (eril)

fetılneyay kovalandılar

fetılyayenı-fetılyayış 1-kovalanmak, 2-eşelenmek, 3-kurcalanmak, 4-dolaşmak, gezmek, tur atmak

fetıq bıyayenı-bıyayış 1-fıtık olmak, 2-özüntüden çatlamak

fetıq kerdenı-kerdış fıtık etmek

fetıq fıtık

fetıqna 1-fıtık etti, 2-mec: çatlattı

fetıqnayenı-feteqnayış 1-patlatmak, çatlatmak, 2-fıtık etmek

fetıqya çatladı, patladı, fıtık oldu

fetıqyayenı-feteqyayış 1-patlamak, çatlamak, 2-fıtık olmak

fetıqın fıtıklı

fetısiya bı boğulmuştu (eril)

fetısiya boğuldu

fetısiyaya boğulmuş (dişil)

fetısiyayenı-fetısiyayış boğulmak

fetısiyayo boğulmuş (eril)

fetısiyê bi boğulmuştu (dişil)

fetısna bı boğmuştu

fetısna boğdu

fetısnaye boğulmuş olan

fetısnayenı-fetısnayış boğmak

fetısnayo boğmuş

fetısnayoğ boğan

fetısnena boğuyor (dişil)

fetısneno boğuyor (eril)

fetısya boğuldu

fetısyaye boğulmuş olan

fetısyayenı-fetısyayış boğulmak

fewqalade (Ar) güzel, çok iyi, çok üstün, olağanüstü

fewqale mükemel, fevkala, pek güzel

fewqalede bı güzel oldu, uydu

fewqalede bıyayenı-bıyayış mükemel olmak, pek güzel uymak

fewqalede ümış beno fevkalede uyuyor

fewqaledeyo olağan üstüdür, çok güzeldir, mükemeldir

fewt (Ar) 1-ölme, 2-ölünün naaşı, ceset mezar, 3-elden çıkma, yitirme

fewtê cı dayenı-dayış fevtini vermek, ölüm beyanında bulunmak

fewtê cı naşı

feza (Ar) uzay

fezleke (Ar) özet, bir kararın kısaca yazılması

fêhl bıyayenı-bıyayış kıskanç olmak, kıskanmak

fêhl kıskançlık, rol yapmak, içi bozuk olmak

fêhlinı kerdenı-kerdış kıskançlık yapmak

fêhlinı kıskançlık

fêhlına kıskançtır (dişil)

fêhlıno kıskançtır (eril)

fêhlıyinı kıskançlık

fêhm bı anlaşıldı

fêhm bıkemı anliyalım, kavriyalım

fêhm bıkı anla, kavra

fêhm bıyaye anlaşılmış, kavranmış olan

fêhm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak, kavranmak

fêhm bıyo anlaşılmış, kavranmış

fêhm kerdenı-kerdış anlamak, kavramak

fêhm kerdoğ anlayan, kavrayan

fêhm mekı anlama, kavrama

fêhm nêkena anlamiyor, kavramiyor (dişil)

fêhm nêkeno anlamiyor, kavramiyor (eril)

fêhm nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak

fêhm anlama, kavrama

fêhmkor bı anlayışsızdı (eril)

fêhmkor anlayışsız, anlamayan

fêhmkora anlayışsızdır (dişil)

fêhmkorey anlama yeteneği az olma durumu

fêhmkorinı anlamamazlık, kavramamazlık

fêhmkoro anlayışsızdır (eril)

fêhmkorı bi anlayışsızdı (dişil)

fêl 1-hile, düzen, iç oyun, 2-kıskançlık, kin, kindarlık, 3-imece, imece usulu iş yapma

fêla xeley heme çinay imece usuliyle buğdayları hep biçtiler

fêla imeceyle

fêlbaz bı hilekardı, sahtekardı (eril)

fêlbaz hilekar, kurnaz, kandırıcı

fêlbaza hilekardır, sahtekardır (dişil)

fêlbazey kerdenı-kerdış sahtekarlık yapmak

fêlbazey hilekarlık, kurnazlık

fêlbazinı kerdenı-kerdış sahtekarlık yapmak

fêlbazinı kerdoğ hilekarlık yapan

fêlbazinı mekı sahtekarlık, hilekarlık yapma

fêlbazinı sahtekarlık, hilekarlık

fêlbazo hilekardır, sahtekardır (eril)

fêlbazı bi hilekardı, sahtekardı (dişil)

fêlê dewda ma köyümüzün imecesi

fêlê pizi iç kin, karın kini

fêlê zerida to bolo senin içinde kıskançlık çoktur

fêli 1-imece işini yapan işçiler, 2-tahıl biçiciler, paleler, ameleler

fêlın kıskançlı, kinli

fêlına kıskançtır, kinlidir (dişil)

fêlıney kıskançlık, kindarlık

fêlıno kıskançtır, kinlidir (eril)

fêlıyinı 1-kıskançlık, kindarlık, 2-hilebazlık, kurnazlık

fêm bı anlaşıldı

fêm bıkemı anliyalım, kavriyalım

fêm bıkı anla, kavra

fêm bıyaye anlaşılmış, kavranmış olan

fêm bıyayenı-bıyayış anlaşılmak, kavranmak

fêm bıyo anlaşılmış, kavranmış

fêm kerdenı-kerdış anlamak, kavramak

fêm kerdoğ anlayan, kavrayan

fêm mekı anlama, kavrama

fêm nêkena anlamiyor, kavramiyor (dişil)

fêm nêkeno anlamiyor, kavramiyor (eril)

fêm nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak

fêm anlayış, kavrayış

fêmey anlayış, anlamak

fêmkerdena anlayışla, anlamayla

fêmkor bı anlayışsızdı (eril)

fêmkor anlayışsız, anlamayan

fêmkora anlayışsızdır (dişil)

fêmkorey anlama yeteneği az olma durumu

fêmkorinı anlamamazlık, kavramamazlık

fêmkoro anlayışsızdır (eril)

fêmkorı bi anlayışsızdı (dişil)

fên (Ar) fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ad

fên bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak

fên kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak

fên kerdoğ kandırıkçı, kandıran, hile yapan kimse

fên nêkerdenı-nêkerdış hile yapmamak, kandırmamak

fên u fenbaz hile ve hilebazlık

fên dalavere, aldatma, kandırma, hile, hilekarlık, düzenbazlık, sahtekarlık, birini kaydırmak, oyun oynamak

fêna (Ar) iyi nitelikte olmayan, kötü

fêna bi 1-kötü oldu, 2-fenaydı (dişil), 3-düşürmüştü (dişil)

fêna bı 1-kötü oldu, 2-fenaydi (eril), 3-düşürmüştü (eril)

fêna cor yukarı çıkardı

fêna cı 1-dövdü, vurdu, 2-isabet etti, değdi

fêna erd yere düşürdü, yere vurdu

fêna kerdenı-kerdış kötü etmek, mec:kötü dövmek

fêna düşürdü, düşürür, düşürüyor (dişil)

fênalıxey mekı fenalık etme, kötülük etme

fênalıxey fenalık, kötülük

fênaya kötüdür (dişil)

fênayê cı dövüyordu

fênaye 1-düşürülmüş olan, 2-dövülmüş olan

fênayenı-fênayış 1-dövmek, vurmak, 2-düşürmek

fênayinı 1-kötüleşme, fena olma hali, 2-dövme işi

fênayo cı dövmüş (eril)

fênayo kötüdür (eril)

fênayoğ 1-döven, vuran, 2-düşüren

fênbaz u fêlbaz hilebaz ve kurnaz

fênbaz hilekar, hilebaz

fênbaza fenbazdır (dişil)

fênbazey fen yapmak, hilekarlık, hilebazlık

fênbazinı kerdenı-kerdış hilekarlık, kurnazlık yapmak

fênbazinı hilekarlık, kurnazlık

fênbazo fenbazdır (eril)

fênci 1-fen derslerini veren öğretmen, 2-hile yapan, aldatan

fêncinı 1-fencilik, 2-hilebazlık, kurnazlık

fêncıyinı 1-fencilik, 2-hilebazlık, kurnazlık

fênd mekı hile yapma

fênd hile, oyun, düzen, kaydırmaca

fênda zorê cı berd hileyle, sahtekarlıkla yendi

fênê ra birden

fênê ray yolla düşürüyorlar, yolculuyorlar

fênê 1-bir sefer, 2-düşürüyorlar, düşürürler, düşürmek

fênena düşürüyor (dişil)

fêneno düşürüyor (eril)

fêner (Yün) bir aydınlatma aracı

fênera fenerle

fênerana fenerlerle

fênerci fenerci

fênercinı kerdenı-kerdış fenercilik yapmak

fênercinı fenercilik

fênercılıxey fenercilik

fêneri fenerler

fênerinı fenercilik

fênervan fenerci, fener yapan veya satan

fênerın fenerli

fêney bıyayenı-bıyayış hile olmak

fêney kerdenı-kerdış hile yapmak

fêney hile yapma durumu

fênik (Alm) alman markının yüzde biri

fênikê bir fenik

fênikna bir fenik daha

fênkar hile yapan, fen yapan

fênkara hilecidir (dişil)

fênkarey hilecilik

fênkaro hilecidir (eril)

fênna no kar nêbeno hileyle bu iş olmaz

fênna hileyle

fênni (Ar) fenle ilgili

fêno cor yukarı, yukariya çıkariyor, tırmandıriyor

fêno cı dövüyor, vuruyor, kendisini dövüyor, kendisine vuruyor

fêno diyar yukariya çıkariyor, tırmandıriyor

fêno düri uzaklaştıriyor

fêno erd yere düşürüyor, yere vuruyor

fêno fek 1-ağzına vuruyor, 2-ağıza düşürüyor, dedikoduya yol açiyor

fêno nezdi yaklaştıriyor, yakına getiriyor

fêno 1-düşürüyor, 2-vuruyor (eril)

fênok hile yapan, kandıran kimse

fênı bi hile oldu

fênı bı ma kerda bizi kandırmışlar

fênı bıyayenı-bıyayış hile yapılmak, kandırılmak

fênı kerde hile yapmış olan

fênı kerdenı-kerdış hile yapmak, kandırmak

fênı kerdoğ hile yapan

fênı kerdı hile yaptı

fênı mekı mı hile yapma bana

fênı mekı hile yapma

fênı hile, kandırma

fênına hilekardır, fencidir (dişil)

fênıno hilekardır, fencidir (eril)

fêodal (Fr) derbeylikle ilgili

fêodal bi feodaldı (dişil)

fêodal bı feodaldı (eril)

fêodal bıyayenı-bıyayış feodal olmak

fêodala feodaldır (dişil)

fêodaley derebeylik

fêodalinı kerdenı-kerdış feodallık yapmak

fêodalinı feodallık

fêodalite (Fr) derebeylik

fêodalizm (Fr) derebeylik sistemi

fêodalizmey derebeylik sistemi olma durumu

fêodalo feodaldır (eril)

fêodalyinı feodallık

fêr bı alış, öğren

fêr bıyayenı-bıyayış alışmak, öğrenmek

fêr kerdenı-kerdış alıştırmak, öğretmek

fêr kerdoğ öğreten, alıştıran

fêr mebı alışma, öğrenme

fêr nêkerdenı-nêkerdış öğretmemek, alıştırmamak

fêr 1-öğrenme, alışma, 2-alışkanlık

fêrışta bi ferıştahtı (dişil)

fêrışta 1-feriştah, ruhları alan, 2-çok güçlü olan, 3-zalim, gaddar (dişil)

fêrışte bı feriştahtı (eril)

fêrışte bıyayenı-bıyayış 1-gaddar olmak, ruhları almak, 2-güçlü olmak

fêrışte 1-feriştah, felek, canlıları, ruhları alan ezrail, 2-çok güçlü olan, 3-zalim, gaddar (eril)

fêrışteya feriştahtır (dişil)

fêrışteyinı feriştahlık

fêrışteyo feriştahtır (eril)

fêrıştinı kerdenı-kerdış azraillik yapmak, gaddarlık etmek

fêrıştinı feriştahlık

fêsad (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan, fesat, laf götürüp getiren, kışkırtıcı vb

fêsad bı fesattı (eril)

fêsad bıyayenı-bıyayış fesat olmak

fêsada fesattır (dişil)

fêsadci fesatçı

fêsadcinı kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak

fêsadcinı fesatçılık

fêsadcılıxey kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak

fêsadcılıxey fesatçılık

fêsadê 1-bir fesat, 2-fesattırlar (çoğul)

fêsadey keno fesatlık ediyor

fêsadey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikodu yapmak

fêsadey kerdoğ fesatlık yapan

fêsadey ara bozuculuk, karıştırıcılık, şeytanlık, fesatlık

fêsadeya fesatlıkla

fêsadi ra fesattan

fêsadi fesatlar

fêsadinı kena fesatlık yapiyor (dişil)

fêsadinı keno fesatlık yapiyor (eril)

fêsadinı kerdenı-kerdış fesatlık yapmak

fêsadinı fesatlık

fêsadna bir fesat daha

fêsado fesattır, ara bozucudur (eril)

fêsadı bi fesattı (dişil)

fêsat (Ar) ara bozucu, karıştırıcı, iyimser olmayan

fêsat bı fesattı (eril)

fêsata fesattır, ara bozucudur (dişil)

fêsatci fesatçı

fêsatcinı kerdenı-kerdış fesatçılık yapmak

fêsatcinı fesatçılık

fêsatcılıxey fesatçılık

fêsatey kerdenı-kerdış fesatlık yapmak, dedikoduculuk yapmak

fêsatey ara bozuculuk, karıştırıcılık

fêsatinı fesatçılık

fêsato fesattır, ara bozucudur (eril)

fêsatyinı fesatçılık

fêsatı bi fesattı (dişil)

fêz keçi, koyun, deve vb hayvanların dinlenme yeri

 

 

fıçe (Yün) fırça

fıçe bı fırçalandı

fıçe bıyaye fırçalanmış olan

fıçe bıyayenı-bıyayış fırçalanmış olmak

fıçe dı fırçada

fıçe kerde fırçalanmış olan

fıçe kerdenı-kerdış fırçalamak

fıçe kerdo fırçalamış

fıçe kerdoğ fırçalayan

fıçe kı fırçala

fıçe mekı fırçalama

fıçe ra fırçadan

fıçeci fırçacı

fıçecinı kerdenı-kerdış fırçacılık yapmak

fıçecinı fırçacılık

fıçecılıxey fırçacılık

fıçeya fırçayla

fıçeyinı fırçacılık

fıçeyın fırçalı

fıçeyıno fırçalıdır

fıçi (Yün) yuvarlak, karnı şişkin, alt ve üstü düz sıvı kabı

fıçi mazoti mazot fıçısı

fıçiyın fıçılı

fıçı bıyayenı-bıyayış fıçılanmak

fıçı dı fıçıda

fıçı kerdenı-kerdış fıçıya koymak

fıçı kerdoğ fıçılayan, fıçıya koyan

fıçı kı fıçıla, fıçıya koy

fıçı mekı fıçılama

fıçı ra fıçıdan

fıçı fıçı

fıçıci fıçıcı

fıçıcinı kerdenı-kerdış fıçıcılık yapmak

fıçıcinı fıçıcılık

fıçıcılıxey fıçıcılık

fıçına bir fıçı daha

fıçıya fıçiyle

fıçıyê bir fıçı

fıçıyinı fıçıcılık

fıçıyo pırr dolu fıçı

fıçıyo veng boş fıçı

fış fış keno 1-burnunu çekiyor, 2-fışıldiyor

fış fış 1-hafif akan suyun sesi, 2-burun çekmesi, burun çekme, sümkürme sesi

fış vızyayenı-vızyayış kof çıkmak, çürük çıkmak

fış vızyayoğ kof çıkmış olan, çürük çıkmış olan

fış 1-çocuklara burnunu fış et derler, 2-kof, boş, çürük, çürümüş olan, hafif, gevşek

fışa burnunu çekti, hapşırdı

fışayenı-fışayış burnunu çekmek, sümkürmek

fışeng-fışengı fişek

fışeng fişek, kurşun, mermi

fışenga tıfıngı tüfek mermisi

fışengan ra fişeklerden

fışengana fişeklerle

fışengci fişekçi

fışengê bir fişek

fışengi eştenı-eştış fişek atmak

fışengi fişekler, mermiler

fışenginı fişekcilik

fışenglıx kütüklük, fişeklik

fışengna bir fişek daha

fışengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer

fışengı fişek, mermi, kurşun vb

fışengın fişekli

fışeynayenı-fışeynayış çökelek vb şeyleri suda elle eritmek

fışş fışş (fışşı-fışşı) burun çekmek, sümük atmak

fışşı-fışşa zınci burnun fışşı fışşı

fışka bı hapşırmıştı (eril)

fışka hapşırdı

fışkaye hapşırmış olan

fışkayenı-fişkayış hapşırmak

fışkê bi hapşırmıştı (dişil)

fışkena hapşıriyor (dişil)

fışkeno hapşıriyor (eril)

fışkna hapşırtı

fışknayenı-fışknayış hapşırtmak

fışkı hapşır, hapşırık

fışo 1-hafiftir, 2-gevşektir, 3-koftır, 4-çürüktür

fışqi heran eşeklerin dışkısı

fışqi heri eşek fışkısı

fışqi kerdenı-kerdış fışkı etmek

fışqi mewı mec; bok yeme

fışqi ra fışkıdan

fışqi vılla kerdenı-kerdış mec; ortalığı karıştırmak, halt işlemek

fışqi vılla mekı mec; Bok dağıtma

fışqi werd mec; bok yedi

fışqi werdenı werdış mec

1-bok yemek, 2-halt işlemek

fışqiyıno göbrelidir

fışqı dı fışkıda

fışqı at, eşek vb binek hayvanlarının dışkısı, göbre

fışqıyın bı göbreliydi

fışqıyın dışkılı

fışt va rema birden kaçtı

fışt birden, aniden çıkma, kaçma, sıçrama vb

fışı-fışı sümük çekme, burun çekme

fışıni içi boş ve kof veya küflü olan şeyler

fıkarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)

fıkare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)

fıkare bıyayenı-bıyayış fakir olmak

fıkare 1-fakir, 2-uslu, sessiz

fıkareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)

fıkareyey fakirlik, fukaralık

fıkareyinı fakirlik

fıkareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)

fıkrê xo fikrini

fıkır (Ar) fikir, düşünce, mütalaa

fıkır ardenı-ardış aklına düşünmek

fıkır kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek

fıkır kerdoğ fikir eden, düşünen

fıkır kewtenı-kewtış fikrine düşmek

fıkıranê xo fikirlerini

fıkırcinı fikircilik

fıkırdê cı ra fikrinden

fıkırê düşündü (dişil)

fıkırêna düşünüyor (dişil)

fıkırênê düşünüyorlar (çoğul)

fıkırêno düşünüyor (eril)

fıkırey fikir, fikirlilik

fıkıriya düşündü (eril)

fıkıriyaye düşünmüş olan

fıkıriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fıkıriyayenda xo dı düşüncelerinde

fıkıriyayenı-fıkıryayış düşünmek

fıkıriyê düşündü (dişil)

fıkırrınd iyi fikirli, iyi düşünceli

fıkırtari karanlık fikirli

fıkırweş iyi fikirli

fıkırxırab kötü fikirli

fıkırya bı düşünmüştü (eril)

fıkıryaye düşünmüş olan

fıkıryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fıkıryayenda xo dı düşüncelerinde

fıkıryayenı-fıkıryayış düşünmek

fıkıryê bi düşünmüştü (dişil)

fıkıryena düşünüyor (dişil)

fıkıryeno düşünüyor (eril)

fıkırzelal açık fikirli

fıkırın fikirli

fılan bêvan falan filan

fılan bêvani mewni falan filana bakma

fılan ca filan yer, falan yer

fılan kes filan adam, falan adam, filan kişi, falanca adam

fılan merdım se bı filan adam ne oldu

fılan merdım filan adam

fılan falan, filan, herhangi bir kişi

fılani dı falanda, filanda

fılani ra falandan, filandan

fılani va filan adam söyledi

fılaniya filanla, falanla

fılfılık (pılpılık) kelebek

fılhan bıyayenı-bıyayış sürülmek, nadasa bırakılmak

fılhan dı sürülüp nadasa bırakılmış tarlada

fılhan kerde sürülüp nadasa bırakılmış olan

fılhan kerdenı-kerdış felhan etmek, sürüp hazırlamak, sürüp nadasa bırakmak

fılhan kerdoğ tarlayı sürüp bırakan kimse

fılhan sürülüp bırakılmış, sürülüp seneye ekime bırakılan tarla, nadas

fılhanın sürülüp bırakılmış olan tarla, nadaslı, sürülü

fılharız-fılharızi kardelen

fıliş filiz, dal budak

fılişana filizlerle, dal budakla

fılinta 1-bir çeşit tüfek, 2-güzel giyinmek, yakışıklı olmak

fılit (İng) Sinek, sivri sinek gibi böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç

fılita 1-bir çeşit tüfek, 2-güzel giyinmiş kız veya kadına derler, şık anlamında

fıliz (Ar) ocaktan çıkarılan işlenmemiş maden birleşiği

fıliz dayenı-dayış filiz vermek, filizlenmek

fıliz küçük dal veya yaprak sürgün

fılizan dı filizlerde

fılizan ra filizlerden

fılizana filizlerle

fılizın filizli

fılkarızi çiğdem çiçeğinin zehirli olanları

fılurt (İng) kadınla erkek arasındaki yakın ilişki

fılurt kerdenı-kerdış flört etmek

fılım dı filimde

fılım mevrazı filim yapma

fılım ra filimden

fılım vıraştenı-vıraştış filim yapmak

fılım filim

fılımcinı filimcilim

fılımê bir filım

fılıminı filimcilik

fılımkarton çizgi filimi

fılımna bir filım daha

fılımın filimlı

fılıtenı-fılıtış kurtulmak

fılıtiya bı kurtulmuştu

fılıtiya kurtuldu

fılıtna kurtardı

fılıtnayenı-fılıtnayış kurtarmak

fılıtyayenı-fılıtyayış kurtulmak, kurtuluş

fılıtıyayo kurtulmuş

fın fın bazen

fın defa, kez, kere, bir sefer

fına beno bir daha olur

fına şıno bir daha gider

fına nêvana bir daha söylemem

fına o keye nêşına bir daha o eve gitmem

fına ra xo ver önüne katmak

fına tekrar keno bir daha tekrarlar

fına wıni mekı bir daha öyle etme

fına zi tı zanê yinede sen bilirsin?

fına zi yinede

fına bir daha, yine, tekrar

fınaki bir daha, başka bir sefer

fınd-fındı burnun uç kısmındaki delikler, burun, burun ucu

fınd mum

fında cıya anışt burnuna kondu

fında mumla, mum ile

fınden-fındenı (vınden) durmak, beklemek

fındetawo bekliyor, durmuş

fındetiya bekledi, durdu

fındeto duruyor, bekliyor

fındi mumlar

fındna durdurdu

fındnayenı-fındnayış durdurmak

fındüq fındık

fındı (tıfıkı, mümı) mum

fındı dur, bekle

fındın mumlu

fındına mumludur (dişil)

fındıno mumludur (eril)

fındıq-fındıqı 1-fındık, 2-kutu gibi, derli toplu, güzel canlı ve cansız

fındıqan dı fındıklarda

fındıqan ra fındıklardan

fındıqci fındıqçı

fındıqcinı kerdenı-kerdış fındıkçılık yapmak

fındıqcinı fındıkçılık

fındıqcılıxey fındıkçılık

fındıqêr fındık ağacı

fındıqêri fındık ağaçları

fındıqi fındıklar

fındıqinı fındıkçılık

fındıqı fındık

fındıqın fındıklı

fınê bê bir defa, bir sefer gel

fınê ra birden, aniden

fınê bir daha, bir sefer, bir kez, bir defa, bir kere

fınêdı birden, aniden

fınekê bir sefer, bir seferlik, bir sefercik

fınêra birden, aniden

fınna yine, bir daha, birkez daha

fınnê bir defa, birkez

fını kere, defa, kez

fınıkê bir defa, bir kere, bir kez, bir kerecik, bir seferlik, bir sefercik

fıq u fıqare fakir fukara

fıqara fakir, yoksul

fıqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)

fıqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)

fıqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak

fıqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, sesiz sedasız kişi, 2-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara

fıqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı

fıqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz

fıqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)

fıqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)

fıqareyey fakirlik, fukaralık

fıqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır

fıqareyinı fukaralık, fakirlik

fıqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)

fıqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)

fıqra (Ar) 1-fıkra, güldürücü hikaye, 2-kanun maddelerinin bendlerı

fıqra vatenı-vatış fıkra söylemek

fıqra vatoğ fıkra söyleyen

fıqraci fıkracı

fıqracinı fıkracılık

fıqracılıxey fıkracılık

fıqrana 1-bir fıkra daha, 2-maddenin bir bendi daha

fıqravan fıkracı

fıqraya fıkrayla

fıqrayan dı fıkralarda

fıqrayan ra fıkralardan

fıqrayê bir fıkra

fıqrayinı fıkracılık

fıqrayın fıkralı

fıqre (Ar) fıkra, güldürücü hikaye

fıqre vatenı-vatış fıkra söylemek

fıqre vatoğ fıkra söyleyen

fıqreci fıkracı

fıqrecinı fıkracılık

fıqrecılıxey fıkracılık

fıqrena 1-bir fıkra daha, 2-maddenin bir bendi daha

fıqrevan fıkracı

fıqreya fıkrayla

fıqreyan dı fıkralarda

fıqreyan ra fıkralardan

fıqreyê bir fıkra

fıqreyinı fıkracılık

fıqreyın fıkralı

fıqı-fıqı kendi aralarında sesizce konuşup gölmek

fır fır kana kana su veya çorba içerken çıkarılan ses

fır keno içiyor

fır kerd birden içip yutmak

fır kerdenı-kerdış su çorba vb sulu şeyleri içmek, yutmak, içerken ses çıkarmak, yudumlamak, bir defada yutmak

fır 1-burun çekmek, 2-sulu bir şeyi birden yutmak, birden içmek, 3-yudum

fıra uçtu

Fıransa Fransa

Fıransi Fransızca

Fıranski Fransızca

Fıransız Fransız

fıraq kap kaçak, tas tabak

fıraq kapkaçak, yemek kapları

fıraqan ra kap kaçaktan

fıraqet bıyaye hibe edilmiş olan

fıraqet bıyayenı-bıyayış hibe edilmek

fıraqet kerd bağışladı

fıraqet kerdenı-kerdış bağışlamak, hibe etmek

fıraqet kerdoğ bağışlayan, hibe eden

fıraqet bağış, bağışlama, hiba etme

fıraqşo (fıraqşü) 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler

fıraqşü (fıraqşo) 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler

fıraqi şıti kap kaçak yıkadı

fıraqi kapkaçak

fıraqsü 1-bulaşık suyu, 2-çok sulu olupta tadı olmiyan yemeklerede derler

fıraqxane bulaşıkhane

fırar bı 1-firar oldu, 2-firardı (eril)

fırar kerd bi firar etmişti (dişil)

fırar kerd bı firar etmişti (eril)

fırar kerd firar etti

fırar kerdenı-kerdış firar etmek, kaçmak

fırar kerdo firar etmiş

fırar firar, kaçkın, mahkum, kaçak

fırara firardır, kaçaktır (dişil)

fırarey firarlık, mahkumluk

fırarinı firarlık, mahkumluk

fıraro firardır, kaçaktır (eril)

fırarı bi firardı (dişil)

fırarın firarlı

fırarına firarlıdır, mahkumdur (dişil)

fırarıno firarlıdır, mahkumdur (eril)

fıraya 1-uçtum, 2-uçmuş (dişil)

fırayenı-fırayış 1-fırlamak, 2-uçma, uçmak, çok hızlı gitmek

fırayo uçmuş (eril)

fırçe (Yün) fırça

fırçe bı fırçalandı

fırçe bıyaye fırçalanmış olan

fırçe bıyayenı-bıyayış fırçalanmış olmak

fırçe dı fırçada

fırçe kerde fırçalanmış olan

fırçe kerdenı-kerdış fırçalamak

fırçe kerdo fırçalamış

fırçe kerdoğ fırçalayan

fırçe kı fırçala

fırçe mekı fırçalama

fırçe nêkerdenı-nêkerdış fırçalamamak

fırçe ra fırçadan

fırçeci fırçacı

fırçecinı kerdenı-kerdış fırçacılık yapmak

fırçecinı fırçacılık

fırçecılıxey fırçacılık

fırçeya fırçayla

fırçeyinı fırçacılık

fırçeyın fırçalı

fırçeyıno fırçalıdır

fırên bıyayenı-bıyayış firenlenmiş olmak

fırên kerde firenlenmiş olan

fırên kerdenı-kerdış firenlemek

fırên kerdoğ firenleyen

fırên kı firenle, firen yap

fırên mekı firenleme

fırên nêkerdenı-nêkerdış firenlememek

fırên firen

fırêna firenle

fırena uçuyor (dişil)

fırêncinı firencilik

fıreng-fırengı domates

fırengi (şamık) domates, domatesler

fırengi bir çeşit hastalık

fırenkınegi atlet

fıreno uçuyor (eril)

fırênı firen

fırênın firenli

fırez 1-ekini biçilip halen sürülmemiş tarla, 2-ekinlerin içinde yeşerıp, etrafa dağılan bir yabani ot

fırêze ra firezden

fırêze 1-sürülüp ekilmemiş olan boş tarla, firez, 2-ekini biçilip köklerı ve sapları hayvanların yemesine bırakılan tarla

fırêzeyın firezli

fırfırok vantilatör

fırfırık 1-fırıldak, 2-vantilatör, 3-yerinde durmayan, sağa sola dönen, 4-küçük bir kuş adı, 5-rüzgara karşı dönen pervane

fırfırıkın 1-fırıldaklı, 2-vantilatörlü, 3-yerinde durmama durumu

fırig 1-bademin taze meyvesi, 2-meyvelerin daha olmamışı, 3-olgunlaşmak üzere olan meyve tahıl ürünü

fırigın firigli

fıring 1-çağala, badem meyvesinin tazesi, 2-çiçekten yeni çıkmış meyve

fıriniya cı ya fır fır sesidir

fırk kerdenı-kerdış döğümlemek, döğüm atmak

fırk 1-kramp, ani gelen sancı, 2-döğüm

fırkê miyani belin omurulik kemiğinin halkaları

fırke kewtenı-kewtış toplum dışında kalmak

fırke toplum dışı, toplum dışında

fırkı bı 1-birden ağrı girdi, 2-halkalı olarak düğümle

fırkı bıyayenı-bıyayış halkalı olarak düğümlenmiş olan

fırkı dekewte kramp girmiş, sancı girmiş olma

fırkı dekewtenı-dekewtış kramp girmek, aniden sancılanmak, vucudun herhangi bir yanının aniden tutulması

fırkı kerde halkalı olarak düğümlenmiş olan

fırkı kerdenı-kerdış halkalı düğüm yapmak

fırkı kewtı mı miyane belim tutuldu, kramp girdi belime

fırkı kı halkalı olarak düğümle

fırkı miyane kewtenı-kewtış bel tutulması olmak

fırkı 1-düğüm, halkalı düğüm, açılması kolay düğüm, 2-bel tutulması, kramp, 3-vucudun herhangi bir yerinin birden tutulması, ağrı girmesi

fırkın 1-ağrı girmiş olan, 2-halkalı, 3-aralıklı, seyrek, 4-döğümlü, 5-kramplı, sancılı

fırna bı uçurmuştu

fırna 1-uçurtu, 2-değiştirdi, 3-fırlatı

fırna burun deliği

fırnaye uçurulmuş olan

fırnayenı-fırnayış 1-değiştirmek, 2-uçurmak, 3-fırlatmak

fırnayoğ uçuran

fırnena uçuruyor (dişil)

fırneno uçuruyor (eril)

fırnıkın 1-sümüklü, uzun veya çirkin burunlu

fırqa (Ar) 1-insan topluluğu, 2-tümen, siyasi parti

fırqa hewti yedinci fırka

fırqa idamkerdenı idam etme fırkası, maddesi

fırqa 1-bölüm, 2-madde, 3-şık, 4-kısım vb

fırqaci partici, parti üyesi

fırqacinı 1-particilik, 2-fırkacılık

fırqacılıxey particilik

fırqay fırkalar

fırqayinı 1-fırkacılık, 2-particilik, 3-bölümcülük

fırqayın 1-bölümlü, 2-maddeli, 3-şıklı, 4-kısımlı

fırqe 1-bölüm, 2-madde, 3-şık, 4-kısım vb

fırqey hewti yedinci fırka

fırqey idamkerdenı idam etme fırkası, maddesi

fırqey fırkalar

fırqeyinı fırkacılık

fırr kerd başına dikip içmek, içerken ses çıkarmak (çorba vs)

fırr kerdenı-kerdış 1-sulu şeyleri ses çıkararak içmek, 2-burun çekmek, höpürdetmek

fırr-fırr burun çekme, çorba vb şeyleri içerken çıkarılan ses

fırr 1-direnç, güç, 2-kuşlar birden uçarken çıkardıkları ses, 3-su, çorba vb şeyleri içerken çıkarılan ses, 4-at vb hayvanların burundan çıkardıkları ses

fırrayenı-fırrayış 1-uçmak, 2-atların burundan çıkardıkları ses

fırrê nêmendenı-nêmendış bir damla kalmamak

fırrê tey nêverdê bir damla içinde bırakmadı

fırrê zere kadar, bir damla

fırreng 1-vücutta yara oluşturan bir nevi hastalık, 2-domates

fırsad (Ar) uygun zaman, uygun durum veya şart

fırsad arde fırsata getirilmiş olan

fırsad ardenı-ardış fırsata getirmek

fırsad ardoğ fırsata getiren

fırsad cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fırsad cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fırsad da cı dest başkasının eline fırsat vermek

fırsad daye fırsat verilmiş olan

fırsad dayenı-dayış fırsat vermek

fırsad dayoğ fırsat veren

fırsad dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fırsad diyaye fırsat bulmuş olan

fırsad diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fırsad kewt cı dest fırsat elline geçti

fırsad nêdi fırsat görmedi

fırsad ra vıziya fırsattan çıktı

fırsad ra fırsattan

fırsad vinayenı-vinayış fırsat bulmak

fırsadci fırsatçı

fırsadcinı fırsatçılık

fırsadê cı fırsatı

fırsadê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fırsadey uygun zaman

fırsadinı fırsatçılık

fırsadna bir fırsat daha

fırsadın fırsatlı

fırsat arde fırsata getirilmiş olan

fırsat ardenı-ardış fırsata getirmek

fırsat ardoğ fırsata getiren

fırsat cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fırsat cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fırsat da cı dest başkasının eline fırsat vermek

fırsat daye fırsat verilmiş olan

fırsat dayenı-dayış fırsat vermek

fırsat dayoğ fırsat veren

fırsat dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fırsat diyaye fırsat bulmuş olan

fırsat diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fırsat kewt cı dest fırsat elline geçti

fırsat nêdi fırsat görmedi

fırsat ra vıziya fırsattan çıktı

fırsat ra fırsattan

fırsat vinayenı-vinayış fırsat bulmak

fırsat fırsat

fırsatci fırsatçı

fırsatcinı fırsatçılık

fırsatê cı fırsatı

fırsatê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fırsatna bir fırsat daha

fırsatın fırsatlı

fırsen arde fırsata getirilmiş olan

fırsen ardenı-ardış fırsata getirmek

fırsen ardoğ fırsata getiren

fırsen cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fırsen cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fırsen da cı dest başkasının eline fırsat vermek

fırsen daye fırsat verilmiş olan

fırsen dayenı-dayış fırsat vermek

fırsen dayoğ fırsat veren

fırsen dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fırsen diyaye fırsat bulmuş olan

fırsen diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fırsen kewt cı dest fırsat elline geçti

fırsen nêdi fırsat görmedi

fırsen ra vıziya fırsattan çıktı

fırsen ra fırsattan

fırsen vinayenı-vinayış fırsat bulmak

fırsen fırsat

fırsenci fırsatçı

fırsencinı fırsatçılık

fırsend arde fırsata getirilmiş olan

fırsend ardenı-ardış fırsata getirmek

fırsend ardoğ fırsata getiren

fırsend cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fırsend cı ra gırot fırsatı elline geçirdi, kendisinden fırsatı aldı

fırsend da cı dest başkasının eline fırsat vermek

fırsend daye fırsat verilmiş olan

fırsend dayenı-dayış fırsat vermek

fırsend dayoğ fırsat veren

fırsend dest kewtenı-kewtış fırsat elline düşmek

fırsend dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fırsend diyaye fırsat bulmuş olan

fırsend diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fırsend kewt cı dest fırsat elline geçti

fırsend nêdi fırsat görmedi

fırsend ra vıziya fırsattan çıktı

fırsend ra fırsattan

fırsend vinayenı-vinayış fırsat bulmak

fırsend fırsat

fırsendci fırsatçı

fırsendcinı fırsatçılık

fırsendê cı fırsatı

fırsendê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fırsendey fırsat elle geçme durumu, fırsatçılık

fırsendna bir fırsat daha

fırsendın fırsatlı

fırset arde fırsata getirilmiş olan

fırset ardenı-ardış fırsata getirmek

fırset ardoğ fırsata getiren

fırset cı dest kewtenı-kewtış fırsat elline geçmek

fırset cı ra gırot kendisinden fırsatı aldı

fırset da cı dest başkasının eline fırsat vermek

fırset daye fırsat verilmiş olan

fırset dayenı-dayış fırsat vermek

fırset dayoğ fırsat veren

fırset dest kewtoğ fırsat elline geçen kimse

fırset diyaye fırsat bulmuş olan

fırset diyayenı-diyayış fırsat bulmak

fırset kewt cı dest fırsat elline geçti

fırset nêdi fırsat görmedi

fırset ra vıziya fırsattan çıktı

fırset ra fırsattan

fırset vinayenı-vinayış fırsat bulmak

fırset fırsat

fırsetci fırsatçı

fırsetcinı fırsatçılık

fırsetê cı fırsatı

fırsetê mı dı ro fırsatımdadır, himayemdedir

fırsetna bir fırsat daha

fırsetın fırsatlı

fırt fırt yerinde durmayıp bir bu tarafa bir o tarafa koşuşturmak

fırt va u rema şi fırt dedi ve kaçtı gitti

fırt 1-birden ayağa kalkma, koşuşturma, yerinde duramamak, 2-yudum, damla

fırtê bir yudum, bir damla

fırtna bir yudum daha

fırtına (İt) fırtına

fırtına dı fırtınada

fırtına qelayna bı fırtına koparmıştı

fırtına qelayna fırtına kopardı

fırtına qelaynayenı-qelaynayış fırtına koparmak

fırtına qılayna bı fırtına koparmıştı

fırtına qılayna fırtına kopardı

fırtına qılaynayenı-qılaynayış fırtına koparmak

fırtına ra fırtınadan

fırtına werışt fırtına kalktı

fırtınaya 1-fırtınayla, 2fırtınadır (dişil)

fırtınayo fırtınadır (eril)

fırtınayın fırtınalı

fırtıne (İt) fırtına

fırtıne dı fırtınada

fırtıne qelayna bı fırtına koparmıştı

fırtıne qelayna fırtına kopardı

fırtıne qelaynayenı-qelaynayış fırtına koparmak

fırtıne qılayna bı fırtına koparmıştı

fırtıne qılayna fırtına kopardı

fırtıne qılaynayenı-qılaynayış fırtına koparmak

fırtıne qıleyayenı-qıleyayış fırtına kopmak

fırtıne ra fırtınadan

fırtıne werışt fırtına kalktı

fırtıneya 1-fırtınayla, 2fırtınadır (dişil)

fırtıneyo fırtınadır (eril)

fırtıneyın fırtınalı

fırün-fırünı (Yün) fırın, ocak

fırüna nani ekmek fırını

fırünci fırıncı

fırüncinı kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak

fırüncinı fırıncılık

fırüncılıxey fırıncılık

fırünê bir fırın

fırüninı fırıncılık

fırünna bir fırın daha

fırünvan fırın işleten, fırıncı

fırünı dı pewt fırında pişirdi

fırünı dı pewtenı-pewtış fırında pişirmek

fırünı dı fırında

fırünı ra vet fırından çıkardı

fırünı ra fırından

fırünın fırınlı

fırıldak doşkerdenı-doşkerdış 1-topaç çevirmek, gezdirmek, 2-hilebazlık, sahtekarlık yapmak

fırıldak 1-topaç, 2-dolap çeviren, hilebazlık, sahtekarlık yapana derler, sözünün eri olmayan, dönek, 3-döner bir araç, çark ve ona benzer döner şeyler, 4-hile, düzen, dolandırma

fırıldakci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse

fırıldakcinı 1-topaçcılık, 2-hilebazlık, sahtekarlık

fırıldakın 1-topaçlı, 2-hileli, sahte olma durumu

fırıldaq doşkerdenı-doşkerdış 1-topaç çevirmek, gezdirmek, 2-hilebazlık, sahtekarlık yapmak

fırıldaq 1-topaç, 2-dolap çeviren, hilebazlık, sahtekarlık yapana derler, sözünün eri olmayan, dönek, 3-döner bir araç, çark ve ona benzer döner şeyler, 4-hile, düzen, dolandırma

fırıldaqci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse

fırıldaqcinı 1-topaçcılık, 2-hilebazlık, sahtekarlık

fırıldaqın 1-topaçlı, 2-hileli, sahte olma durumu

fırına nani ekmek fırını

fırınci fırıncı

fırıncinı kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak

fırıncinı fırıncılık

fırınciya fırıncıdır (dişil)

fırınciyo fırıncıdır (eril)

fırıncılıxey kerdenı-kerdış fırıncılık yapmak

fırıncılıxey fırıncılık

fırındaqci 1-dolap çeviren kimse, 2-topaç satan kimse

fırındı pewtenı-pewtış fırında pişirmek

fırınê bir fırın

fırınna bir fırın daha

fırını (Yün) fırın, ocak

fırını dı fırında

fırını ra fırından

fıs fıs kerdenı-kerdış fısıldamak

fıs fıs gizli ve yavaş konuşurken çıkan ses

fıs vızyayenı-vızyayış kof çıkmak, çürük çıkmak

fıs vızyayoğ kof çıkmış olan, çürük çıkmış olan

fıs-fısı osuruk

fıs 1-kof, çürük, çürümüş olan, hafif, gevşek, 2-osuruk, sesiz yellenme

fısa şeytani şeytan osuruğu, mec: birden karşısına çıkmak

fısa mari içi kof ve siyah dumanla dolu bir mantarlaşma şekli

fısayenı-fısayış fısıldama, tısıldama, ağır soluk alma vb

fısek korkak, korkak kişilere denilir

fıseka korkaktır (dişil)

fısekey korkaklık, cesaretsizlik

fıseko korkakdır (eril)

fısendê cı kewt mı dest fırsatı ellime düştü

fıseng fişek, kurşun, mermi

fısenga tıfıngı tüfek mermisi

fısengan ra fişeklerden

fısengana fişeklerle

fısengci fişekçi

fısengcinı fişekcilik

fısengê bir fişek

fısengi eştenı-eştış fişek atmak

fısengi fişekler, mermiler

fısenginı fişekçilik

fısenglıx kütüklük, fişeklik

fısengna bir fişek daha

fısengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer

fısengı fişek, mermi, kurşun vb

fısengın fişekli

fısi kerdenı-kerdış osurmak

fısi kerdoğ osuran

fısi osuruklar

fısker bı osurukçuydu (eril)

fısker osurukçu

fıskera osurukçudur (dişil)

fıskero osurukçudur (eril)

fıskerı bi osurukçuydu (dişil)

fıso 1-hafiftir, 2-gevşektir, 3-koftır, 4-çürüktür, 5-osuruktur

fısonek 1-korkak, 2-osurukçu

fısqi heri eşek fışkısı, dışkısı

fısqi kerdenı-kerdış fışkı etmek, dışkısını etmek

fısqi mewı mec; bok yeme

fısqi ra fışkıdan

fısqi vılla kerdenı-kerdış mec; ortalığı karıştırmak, halt işlemek

fısqi vılla mekı mec; Bok dağıtma

fısqi werd mec; bok yedi

fısqi werdenı werdış mec

1-bok yemek, 2-halt işlemek

fısqi at, eşek vb hayvanların dışkısı

fısqi hayvan dışkısı

fısqiyıno göbrelidir

fısqı dı fışkıda

fısqı-fısqi at, eşek vb binek hayvanlarının dışkısı

fısqıyın bı göbreliydi

fısqıyın dışkılı

fıstıke anus

fıstıq 1-güzel anlamında, 2-fıstık meyvesi, fıstık, antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı

fıstıqa 1-fıstıktır, 2-güzeldir (kız veya bayan için söylenir)

fıstıqan dı 1-fıstıklarda, 2-güzellerde

fıstıqan ra 1-fıstıklardan, 2-güzellerden

fıstıqana 1-fıstıklarla, 2-güzellerle

fıstıqci fıstıkçı

fıstıqcinı kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak

fıstıqcinı fıstıkçılık

fıstıqcılıxey kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak

fıstıqcılıxey fıstıkçılık

fıstıqê 1-bir fıstık, 2-bir güzel

fıstıqêr fıstık ağacı

fıstıqêri fıstık ağaçları

fıstıqi arêkerdi fıstık topladı

fıstıqi werdenı-werdış fıstık yemek

fıstıqi 1-fıstıklar, 2-argo olarak güzel kızlarada derler

fıstıqinı fıstıkcılık

fıstıqlıx fıstık ormanı veya bahçesi

fıstıqvan fıstık yetiştiren veya satan kimse

fıstıqı 1-fıstık, 2-argo: güzel anlamında, yüzü ve vucudu güzel anlamında

fıstıx 1-güzel anlamında, 2-fıstık meyvesi, fıstık, antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı

fıstıxa 1-fıstıktır, 2-güzeldir (kız veya bayan için söylenir)

fıstıxan dı 1-fıstıklarda, 2-güzellerde

fıstıxan ra 1-fıstıklardan, 2-güzellerden

fıstıxana 1-fıstıklarla, 2-güzellerle

fıstıxci fıstıkçı

fıstıxcinı kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak

fıstıxcinı fıstıkçılık

fıstıxcılıxey kerdenı-kerdış fıstıkçılık yapmak

fıstıxcılıxey fıstıkçılık

fıstıxê 1-bir fıstık, 2-bir güzel

fıstıxêr fıstık ağacı

fıstıxêri fıstık ağaçları

fıstıxi arêkerdi fıstık topladı

fıstıxi werdenı-werdış fıstık yemek

fıstıxi 1-fıstıklar, 2-argo olarak güzel kızlarada derler

fıstıxinı 1-fıstıkcılık, 2-güzelik salonu işletme işi

fıstıxlıx fıstık ormanı veya bahçesi

fıstıxvan fıstık yetiştiren veya satan kimse

fıstıxı 1-fıstık, 2-argo: güzel anlamında, yüzü ve vucudu güzel anlamında

fısı kerdenı-kerdış osurmak

fısı osuruk

fısın osuruklu, mec: korkak

fısına 1-osurukludur, 2-mec: korkaktır (dişil)

fısıno 1-osurukludur, 2-mec: korkaktır (eril)

fıtali kerdenı-kerdış pamuğu iplik yapmak için yumak yapmak

fıtali iplik yapmak için hazırlanan pamuk

fıtalın ip yapmak için hazırlanmış pamuk yumağı

fıtar-fıtarı iftar, iftar vakti, orucu açma vakti

fıtara xo akerdı iftarını açtı

fıtarı akerdenı-akerdış iftarını açmak

fıtarı dı iftarda

fıtarı ra fıtarı iftardan iftara

fıtil kerdenı-kerdış fitillemek, fitili ateşlemek

fıtil-fıtilı (Ar) fitil

fıtil mec: kızdırmak

fıtila bari ince fitil

fıtila çılada idarê gaz lambasının fitili

fıtila lamba lamba fitili

fıtila qalını kalın fitil

fıtilan dı fitillerde

fıtilan ra fitillerden

fıtilana fitillerle

fıtilci fıtil yapan veya satan kimse

fıtilcinı fitilcilik

fıtili fitiller

fıtilinı fitilcilik

fıtilı fitil

fıtilın fitili

fıtilıno fitillidir

fıtnê bi fitneydi, kışkırtıciydi (dişil)

fıtne bı fitneydi, kışkırtıciydi (eril)

fıtne u fêsad fitne ve fesat

fıtne ara bozucu, kışkırtıcı, insanların arasına ikilik sokup onlari birbirine bırakana, insanları birbirine karşı kışkırtana ve şeytanlık yapana derler

fıtnebaz işi gücü fitnelik olan kimse

fıtneci kışkırtıcı, karıştırıcı

fıtnecinı kışkırtıcılık, fitnecilik

fıtnecılıxey fitnecilik

fıtnecılıxeya fitnecilikle

fıtnelıxey kerdenı-kerdış fitnelik etmek

fıtney fitneler

fıtneya fitnedir, kışkırtıcıdır (dişil)

fıtneyê fitnedirler (çoğul)

fıtneyey mekı fitnelik, kışkırtıcılık yapma

fıtneyey fitnelik, kışkırtıcılık, dedikoduculuk vb

fıtneyeya fitnelikle

fıtneyinı kerdenı-kerdış fitnelik yapmak, kışkırtmak

fıtneyinı mekı fitnelik yapma

fıtneyinı werte vıstenı-vıstış fitnelik, fesatlık araya sokmak

fıtneyinı wertedı esta fitnelik arada var

fıtneyinı fitnelik, kışkırtıcılık

fıtneyo fitnedir, kışkırtıcıdır (eril)

fıtran dı fitrelerde

fıtran ra fitrelerden

fıtrana fitrelerle

fıtrê xo day fitresini verdi

fıtri (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre

fıtri dayenı-dayış fitre vermek

fıtri dayoğ fitre veren

fıtrın fitreli

fıtıl kerdenı-kerdış fitillemek, fitili ateşlemek

fıtıl-fıtilı (Ar) fitil

fıtıl mec: kızdırmak

fıtıla bari ince fitil

fıtıla çılada idarê gaz lambasının fitili

fıtıla lamba lamba fitili

fıtıla qalını kalın fitil

fıtılan dı fitillerde

fıtılan ra fitillerden

fıtılana fitillerle

fıtılci fıtil yapan veya satan kimse

fıtılcinı fitilcilik

fıtıli fitiller

fıtılinı fitilcilik

fıtılın fitili

fıtılıno fitillidir

fıtıq (Ar) 1-fıtık, bel kayması

fıtıq bi fıtık oldu (dişil)

fıtıq biyo fıtık olmuş (eril)

fıtıq bı fıtık oldu (eril)

fıtıq bıbı fıtık olmuştu

fıtıq bıya fıtık olmuş (dişil)

fıtıq bıyayenı-bıyayış fıtık olmak

fıtıq kerdenı-kerdış fıtık etmek

fıtıqê mıyani bel kayması, bel fıtığı

fıtıqın fıtıklı

fıtır (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre

fıtır dayenı-dayış fitre vermek

fıtır dayoğ fitre veren

fıtıran dı fitrelerde

fıtıran ra fitrelerden

fıtırana fitrelerle

fıtırê xo day fitresini verdi

fıtırın fitreli

fıtısiya 1-korktu, 2-koptu, 3-boğuldu

fıtısna 1-korkutu, 2-ödünü kopartı, 3-boğdu

fıtısyayenı-fıtısyayış 1-korkmak, 2-kopmak, 3-boğulmak

fıtıx bi fıtık oldu (dişil)

fıtıx biyayenı-biyayış fıtık olmak

fıtıx biyo fıtık olmuş (eril)

fıtıx bı fıtık oldu (eril)

fıtıx bıbı fıtık olmuştu

fıtıx bıya fıtık olmuş (dişil)

fıtıx kerdenı-kerdış fıtık etmek

fıtıx fıtık

fıtıxê mıyani bel kayması, bel fıtığı

fıyat (Ar) fiyat, değer, eder

fıyat dı fiyatta

fıyat pa nayenı-nayış fiyat koymak

fıyat ra fiyatan

fıyatê cı fiyatı

fıyato bol yüksek fiyat

fıyatın bı fiyatliydi

fıyatın fiyatlı

fıyatıno fiyatlıdır

fızik (Fr) matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgilariyle uğraşan bilim dalı, fizik

fızik dı fizikde

fızik ra fizikten

fızikci fizikçi

fızikcinı fizikçilik

fıziki fiziksel, bedensel

fızikinı fizikcilik

fızikiya fizikle

fızikvan fizik ile uğraşan kimse

fızüli (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna

fızüli divan edebiyatı şairlerinden

fızüliyo boşunadır

fızıl dedikoducu erkek

fızılı dedikoducu kadın

 

fiat (Ar) fiyat, değer, eder

fiat dı fiyatta

fiat pa nayenı-nayış fiyat koymak

fiat ra fiyatan

fiatê cı fiyatı

fiato bol yüksek fiyat

fiatın bı fiyatliydi

fiatın fiyatlı

fiatına fiyatlıdır (dişil)

fiatıno fiyatlıdır (eril)

fidan (Yün) yeni yetişen veya başka bir yere dikmek için yetiştirilen ağaç

fidanan dı fidanlarda

fidanan ra fidanlardan

fidanana fidanlarla

fidancinı kerdenı-kerdış fidancılık yapmak

fidancinı kerdoğ fidancılık yapan

fidancinı fidancılık

fidancılıxey fidan işi ile uğraşmak

fidani fidanlar

fidaninı fidancılık

fidanlıx fidan yetiştirilen yer

fidanvan fidan eken veya satan kimse

fidanın fidanlı

fide (Yün) dikmek için yetiştirilen bitki veya sebze

fideci fide yetiştiren veya satan kimse

fidecinı kerdenı-kerdış fidecilik yapmak

fidecinı kerdoğ fidecilik yapan

fidecinı fidecilik

fidecılıxey fidecilik

fidelıx fide yetiştirilen yer

fidevan fide yetiştiren veya satan kimse

fideyan dı fidelerde

fideyan ra fidelerden

fideyana fidelerle

fideyinı fidecilik

fideyın fideli

fidye dayenı-dayış fidye vermek

fidye dayoğ fidye veren

fidye gırotenı-gırotış fidye almak

fidye gırotoğ fidye alan

fidye kurtulmak için verilen bedel

fidyecinı fidyecilik

fidyeyinı fidyecilik

fidyeyın fidyeli

fiş (Fr) fiş, para yada mal karşılığı resmi yerlerde kesilen makbuz

fiş bıyaye fişlenmiş olan

fiş bıyayenı-bıyayış fişlenmiş olmak, fişlenmek

fiş kerdenı-kerdış fişlemek

fiş kerdoğ fişleyen

fişeg-fişegı fişek

fişegana fişeklerle

fişegcinı fişekcilik

fişegi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak

fişegi fişekler

fişeginı fişekcilik

fişegın fişekli

fişeng-fişengı fişek, kurşun, mermi

fişenga tıfıngı tüfek mermisi

fişengan ra fişeklerden

fişengana fişeklerle

fişengci fişekçi

fişengcinı fişekcilik

fişengê bir fişek

fişengi eştenı-eştış fişek atmak

fişengi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak

fişengi fişekler, mermiler

fişenginı fişekcilik

fişenglıx kütüklük, fişeklik

fişengna bir fişek daha

fişengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer

fişengı fişek, mermi, kurşun vb

fişengın fişekli

fişengıno fişeklidir

fişka bı hapşırmıştı (eril)

fişka hapşırdı

fişkaye hapşırmış olan

fişkayenı-fişkayış hapşırmak

fişkê bi hapşırmıştı (dişil)

fişkeno hapşıriyor

fişt birden kaçış

fişt ra 1-serdi, 2-yoluna koydu

figur (Fr) figür

figuran (Fr) az rollere çıkan kimse

figuran bı fıgürandı (eril)

figuran bıyayenı-bıyayış figüran olmak

figurana figürandır (dişil)

figuraney kerdenı-kerdış figüranlık yapmak

figuraney kerdoğ figüranlık yapan

figuraney figüranlık

figuraninı figüranlık

figurano figürandır (eril)

figuranı bi fıgürandı (dişil)

figuranı figüran (dişil)

figuranın figüranlı

fihrist (Far) katalog, alfabetik sıralama

fihrist kerdenı-kerdış fihristlemek, sırasiyle sıralamak

fihrist ra katalogdan

fihristın kataloglu

fiil (Ar) 1-iş, davranış, 2-olumlu veya olumsuz zaman kavramı taşıyan  veya zaman kavramı ile birlikte şahıs kavramı veren kelime

fiil dı fiilde

fiil ra fiilden

fiilan dı fiillerde

fiilan ra fiillerden

fiilana fiillerle

fiilê karkerdenı iş yapma fiili

fiilen (Ar) gerçekten, gerçekten yaparak, çalışarak, katılarak

fiilen kewt miyan fiilen içine girdi

fiilen mıyandıro fiilen içindedir

fiili (Ar) 1-eylemli, gerçekten yapılan iş, 2-fiiller

fiiliya fiil ile

fikiê xo fikrini

fikir ardenı-ardış aklına düşünmek

fikir kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek

fikir kerdoğ fikir eden, düşünen

fikir kewtenı-kewtış fikrine düşmek

fikir fikir, düşünce

fikiranê xo fikirlerini

fikircinı fikircilik

fikirdê cı ra fikrinden

fikirê 1-düşündü (dişil), 2-bir fikir

fikirêna düşünüyor (dişil)

fikirênê düşünüyorlar (çoğul)

fikirêno düşünüyor (eril)

fikirey fikir

fikirinı fikirlilik

fikiriya düşündü (eril)

fikiriyaye düşünmüş olan

fikiriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fikiriyayenda xo dı düşüncelerinde

fikiriyayenı-fıkıryayış düşünmek

fikiriyê düşündü (dişil)

fikirrınd iyi fikirli, iyi düşünceli

fikirtari karanlık fikirli

fikirweş iyi fikirli

fikirxırab kötü fikirli

fikirya bı düşünmüştü (eril)

fikiryaye düşünmüş olan

fikiryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fikiryayenda xo dı düşüncelerinde

fikiryayenı-fikiryayış düşünmek

fikiryê bi düşünmüştü (dişil)

fikiryena düşünüyor (dişil)

fikiryeno düşünüyor (eril)

fikirzelal açık fikirli

fikirın fikirli

fikır (Ar) fikir, düşünce, mütalaa

fikır ardenı-ardış aklına düşünmek

fikır kerdenı-kerdış fikir etmek, düşünmek

fikır kerdoğ fikir eden, düşünen

fikır kewtenı-kewtış fikrine düşmek

fikıranê xo fikirlerini

fikırcinı fikircilik

fikırdê cı ra fikrinden

fikırê 1-düşündü (dişil), 2-bir fikir

fikırêna düşünüyor (dişil)

fikırênê düşünüyorlar (çoğul)

fikırêno düşünüyor (eril)

fikırey fikir

fikırinı fikirlilik

fikıriya düşündü (eril)

fikıriyaye düşünmüş olan

fikıriyayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fikıriyayenda xo dı düşüncelerinde

fikıriyayenı-fıkıryayış düşünmek

fikıriyê düşündü (dişil)

fikırrınd iyi fikirli, iyi düşünceli

fikırtari karanlık fikirli

fikırweş iyi fikirli

fikırxırab kötü fikirli

fikırya bı düşünmüştü (eril)

fikıryaye düşünmüş olan

fikıryayenanê xo fikirlerini, düşüncelerini

fikıryayenda xo dı düşüncelerinde

fikıryayenı-fikiryayış düşünmek

fikıryê bi düşünmüştü (dişil)

fikıryena düşünüyor (dişil)

fikıryeno düşünüyor (eril)

fikırzelal açık fikirli

fil (Ar) 1-iş, davranış, 2-olumlu veya olumsuz zaman kavramı taşıyan  veya zaman kavramı ile birlikte şahıs kavramı veren kelime

fil (Ar) iri bir hayvan

fil dı fiilde

fil ra fiilden

filan bêvan falan filan

filan bêvani mewni falan filana bakma

filan ca filan yer, falan yer

filan dı fiillerde

filan kes filan adam, falan adam, filan kişi, falanca adam

filan merdım se bı filan adam ne oldu

filan merdım filan adam

filan ra fiillerden

filan falan, filan, herhangi bir kişi

filana fiillerle

filani dı falanda, filanda

filani ra falandan, filandan

filani va filan adam söyledi

filani falan

filaniya filanla, falanla

filê karkerdenı iş yapma fiili

file (Fr) alış verişte kullanılan ağ torba, yün, pamuk vb ipliklerden düğümlerle oluşmuş ağ

file dı filede

file kerdenı-kerdış fileye koymak

file kerdoğ fileye koyan kimse

file ra fileden

filen (Ar) gerçekten, gerçekten yaparak, çalışarak, katılarak

filen kewt miyan fiilen içine girdi

filen mıyandıro fiilen içindedir

fileyın fileli

fili (Ar) 1-eylemli, gerçekten yapılan iş, 2-fiiller

filika (İt) gemilerde bulundurulan sandal

filimkarton çizgi filimi

filinta (Alm) 1-namlusu kısa bir çeşit tüfek, 2-güzel giyimli, yakışıklı

filipini filipin halkından veya soyundan olan kimse

filistini filistin halkından olan kimse

filistinıc filistin halkından olan kimse, filistinli

filistinıj filistin halkından olan kimse, filistinli

filistinız filistin halkından olan kimse, filistinli

filiya fiil ile

filketen çatalı iğne, filteken

filketenı bıyayenı-bıyayış çatallı iğne ile iğnelenmiş olan

filketenı kerdenı-kerdış çatallı iğne ile iğnelemek

filketenı kerdoğ çatallı iğne ile iğneleyen

filketenın filtekenli

filketenıno çatallı iğnelidir

filo uçakları veya gemileri içine alabilen büyük savaş gemisi

filoş (İng) poker oynunda aynı renk ve türden beş kağıt grubu

filok (filoq) bir ot çeşidi

filozof (Fr) felsefeci

filozof bı filozoftı (eril)

filozofa filozoftur (dişil)

filozofey felfesefecilik, filozofluk

filozofeya filozofça

filozofi 1-filozofla ilgili, 2-filozoflar

filozofik filozoflukla ilgili

filozofo filozoftur (eril)

filozofı bi filozoftı (dişil)

filtekenı bıyayenı-bıyayış çatallı iğne ile iğnelenmiş olan

filtekenı kerdenı-kerdış çatalı iğne ile iğnelemek

filtekenı kerdoğ çatallı iğne ile iğneleyen

filtekenı çatalı iğne

filtekenın filtekenli

filtekenıno çatalı iğnelidir

filtre (Fr) süzgeç, süzek

filtreyın bı süzgeçliydi

filtreyın filtreli

filtreyıno süzgeçlidir

filım (İng) film

filım antenı-antış film çekmek

filım dı filimde

filım mevrazı filim yapma

filım ra filimden

filım vıraştenı-vıraştış film yapmak, film çekmek

filımci filmci

filımcinı filmcilik

filımcılıxey filmcilik

filımdı kaykerdenı filmde oynamak

filımê bir filım

filımey filim yapma durumu

filıminı filmcilik

filımkarton çizgi filimi

filımna bir filım daha

filımvan filmci, film yapan

filımın filimlı

fina (di) bulmak

fina (vina) gördü

fina bı 1-düşürmüştü, 2-bulmuştu, 3-görmüştü

fina cor yukarı çıkartı

fina cı dövdü, vurdu

fina erd yere düşürdü

fina miyan 1-içine verdi, 2-içine düşürdü

fina war aşağiya düşürdü

fina 1-düşürdü, 2-vurdu, dövdü

final (Fr) sonucu belirten karşılaşma

final mendenı-mendış finala kalmak

finali kaykerdenı-kaykerdış finalı oynamak

finalist (Fr) finala kalan sporcu veya takım

finans (Fr) gereken para veya krediyi sağlama

finans baqani ekonomi bakanı

finanse kerdenı-kerdış finanse etmek

finaye 1-düşürülmüş olan, 2-bulunmuş olan

finayenı-finayış 1-düşürmek, 2-vurmak, 3-bulmak, 4-görmek, 5-dövmek

finayoğ 1-düşüren, 2-vuran, 3-bulan, 4-gören, 5-döven

fincan-fincanı (Ar) kahve bardağı

fincana qahwi kahve fincanı

fincana fincanla

fincanci fincancı

fincancinı kerdenı-kerdış fincancılık yapmak

fincancinı fincancılık

fincancılıxey fincancılık

fincanê elektrixi elektrik tellerine takılan yalıtkan araç

fincanê bir fincan

fincani fincanlar

fincaninı fincancılık

fincanna bir fincan daha

fincanvan fincan yapan veya satan kimse

fincanı dı fincanda

fincanı ra fincandan

fincanı bardak, fincan

fincanın fincanlı

fincanına fincanlıdır

findo küçük bir köpek cinsi

finena cı dövüyor, vuruyor (dişil)

finena erd yere düşürüyor, yere vuruyor (dişil)

finena 1-düşürüyor, 2-buluyor, 3-vuruyor, 4-koyuyor  (Kab vb) (dişil)

fineno a cor yukarı çıkariyor

fineno cı kendisine vuruyor (eril)

fineno erd yere düşürüyor, yere vuruyor (eril)

fineno ninan bunları dövüyor

fineno 1-düşürüyor, 2-buluyor, 3-vuruyor, 4-koyuyor (kab vb) (eril)

fini fin dili

fino (İt) çok tüylü küçük bir köpek türü

fino cı dövüyor, vuruyor

fiq-fiqı kahkaha ile gülmek, kıkır kıkır gülmek

fiqayê yüksek sesle kahkaha atarak gülüyordu

fiqayenı-fiqayış kahkaha atmak, kahkaha atarak gülmek

fiqena kahkaha atarak gülüyor (dişil)

fiqeno kahkaha atarak gülüyor (eril)

fiqfiqı kahkaha

fiqi dayenı-dayış kahkaha ile güldürmek

fiqiya ci ya kahkahasıdır

firar (Ar) kaçma, kurtulma, firar, kaçak, kaçkın, mahkum

firar kerd bi fırar etmişti (dişil)

firar kerd bı firar etmişti (eril)

firar kerd firar etti

firar kerdenı-kerdış firar etmek, kaçmak

firar kerdo firar etmiş

firara kaçaktır (dişil)

firarey firar etme durumu, firarlık, kaçaklık, kaçakta

firarinı firarlık, firarcılık

firaro kaçaktır (eril)

firarın firarlı

firarına firarlıdır, mahkumdur (dişil)

firarıno firarlıdır, mahkumdur (eril)

firawün (Ar) eski mısır hükümdarlarının unvanı

firawün (Ar) suratsız, asık yüzlü, kötü yürekli, gaddar ve zalim olan kimse

fire (Yün) her tür ticari malda kuruma, dökülme, bozulma gibi sebeplerden dolayı eksilme, kilosundan kilo kaybetme

fire dabı fire vermişti

fire dano fire veriyor

fire daye fire vermiş olan

fire dayenı-dayış fire vermek

fire dı firede

fire ra fireden

Firewn Firavun

firewün bıyayenı-bıyayış acımasız olmak

firewüna firavundur, zalimdir, gaddardır, kötü yüreklidir (dişil)

firewüney kerdenı-kerdış gaddarlık yapmak, zülüm yapmak

firewüney gaddarlık, zalimlik, kötü yüreklilik

firewüno firavundur, zalimdir, gaddardır, kötü yüreklidir (eril)

firey cı firesi

fireya fireyle

fireyın fireli

firfirokı cıneno düdük çaliyor

firfirokı düdük

firfirokın düdüklü

firma (İt) şirket, kuruluş

firma qumaşi kumaş firması

firma ronayenı-ronayış firma kurmak

firq bıyayenı-bıyayış iflah olmak

firq nêbı iflah olmadı

firq nêbıyayenı-nêbıyayış iflah olmamak

firq-firqı kahkaha ile gülmek, kıkır kıkır gülmek

firq iflah

firqayê yüksek sesle kahkaha atarak gülüyordu

firqayenı-fiqayış kahkaha atmak, kahkaha atarak gülmek

firqê cı bırna iflahını kesti

firqê cı bırnayenı-bırnayış iflahını kesmek

firqê cı bırneno iflahını kesiyor

firqena kahkaha atarak gülüyor (dişil)

firqeno kahkaha atarak gülüyor (eril)

firqi dayenı-dayış kahkaha ile güldürmek, bağırtmak

firqiya ci ya kahkahasıdır, bağırmasıdır

firqı firqa ciya yüksek sesle konuşması veya gülmesidir

firqıfirqı kahkaha, yüksek sesle gülme konuşma

firt va rema birden kaçtı

firt-firt birden koşa koşa gitme

firt birden, aniden kalkma, koşma, hareket etme vb

fiseg-fişegı fişek

fisegana fişeklerle

fisegi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak

fisegi fişekler

fiseginı fişekcilik

fisegın fişekli

fiseng-fişengı fişek, kurşun, mermi

fisenga tıfıngı tüfek mermisi

fisengan ra fişeklerden

fisengana fişeklerle

fisengci fişekçi

fisengcinı fişekcilik

fisengê bir fişek

fisengi eştenı-eştış fişek atmak

fisengi pê eştenı-eştış birbirine kurşun sıkmak

fisengi fişekler, mermiler

fisenginı fişekcilik

fisenglıx kütüklük, fişeklik

fisengna bir fişek daha

fisengxane fişek deposu veya fişek yapılan yer

fisengı fişek, mermi, kurşun vb

fisengın fişekli

fisengıno fişeklidir

fisfistok sıprey, fışkırtıcı

fiske hafif atılan tokat, zor değebilen tokat

fiskos (Tr) başkalarının duyamayacağı biçimde gizli ve alçak sesle konuşma

fist mıyan içine koydu, içine düşürdü

fistan (Yün) bir çeşit giysi, entari, mintan

fistan xoradayenı-xoradayış fistan giymek

fistanê cı fistanı

fistanek fistancık

fistanlıx fistan yapmaya elverişli

fistanok 1-küçücük miltan, 2-masal

fistanın fistanlı

fistenı-fistış 1-koymak, 2-içine düşürmek, 3-vurmak, 4-yollamak, göndermek, 5-dövmek

fistêra destanê xo bılünı çabuk elini terpet

fistêra şına yena çabuk gider gelirim

fistêra, ma berey kewti çabuk, biz geciktik

fistêra çabuk, acele hızlı gitmek, yürümek

fisto cı vurmuş, dövmüş

fisto mıyan içine koymuş

fisto ray yola düşürmüş, göndermiş, yollamış

fistoki burunlara ilaç sıkmaya yarayan araç

fistonek (estanık, ıstanık) masal

fistıra destanê xo bılünı çabuk elini terpet

fistıra şına yena çabuk gider gelirim

fistıra, ma berey kewti çabuk, biz geciktik

fistıra çabuk, acele hızlı gitmek, yürümek

fit (Ar) birini başkasına karşı kışkırtma

fit bi 1-ödeştı, 2-kışkırtıldı (dişil)

fit bı 1-ödeştı, 2-kışkırtıldı (eril)

fit bıyaye 1-ödeşmiş olan, 2-kışkırtılmış olan

fit bıyayenı-bıyayış 1-ödeşmek, 2-kışkırtılmak

fit kerde 1-kışkırtılmış olan, 2-ödeştirilmiş olan

fit kerdenı-kerdış 1-fitlemek, kışkırtmak, 2-ödeştirmek

fit kerdoğ 1-kışkırtan kimse, kışkırtıcı, kışkırtmacı, 2-ödeştiren

fit u fitne fit ve fitne

fit u şit fit ve şit, şeytan

fit 1-ödeşme, 2-kışkırtma, , fitleme

fitnê bi fitneydi, kışkırtıciydi (dişil)

fitne bı fitneydi, kışkırtıciydi (eril)

fitne u fêsad fitne ve fesat

fitne (Ar) ara bozucu, kışkırtıcı, insanların arasına ikilik sokup onlari birbirine bırakana, insanları birbirine karşı kışkırtana ve şeytanlık yapana derler

fitnebaz işi gücü fitnelik olan kimse

fitneci kışkırtıcı, karıştırıcı

fitnecinı kışkırtıcılık, fitnecilik

fitnecılıxey fitnecilik

fitnecılıxeya fitnecilikle

fitnelıxey kerdenı-kerdış fitnelik etmek

fitney fitneler

fitneya fitnedir, kışkırtıcıdır (dişil)

fitneyê fitnedirler (çoğul)

fitneyey mekı fitnelik, kışkırtıcılık yapma

fitneyey fitnelik, kışkırtıcılık, dedikoduculuk vb

fitneyeya fitnelikle

fitneyinı kerdenı-kerdış fitnelik yapmak, kışkırtmak

fitneyinı mekı fitnelik yapma

fitneyinı werte vıstenı-vıstış fitnelik, fesatlık araya sokmak

fitneyinı wertedı esta fitnelik arada var

fitneyinı fitnelik, kışkırtıcılık

fitneyo fitnedir, kışkırtıcıdır (eril)

fitran dı fitrelerde

fitran ra fitrelerden

fitrana fitrelerle

fitrê xo day fitresini verdi

fitri (Ar) Ramazan ayında verilen miktarı beli sadaka, fitre

fitri dayenı-dayış fitre vermek

fitri dayoğ fitre veren

fitrın fitreli

fitı fitı ıslıık çalma durumu

fitık-fitıkı (gurguzi) 1-düdük, ıslık çalmak, dili ile veya parmaklarını ağzına götürerek ıslık çalmak

fitık-fitıkı 1-dödük, 2-ıslık

fitıkcinı düdükçülük

fitıki düdükler

fitıkinı düdükçülük

fitıkı cınayenı-cınayış ıslık çalmak, düdük çalmak

fitıkı cınayoğ ıslık çalan

fitıkı ıslık

fitıkın düdüklü

fixan kerde haykırıp bağırmış, çağırmış olan

fixan kerdenı-kerdış figan etmek, acı ile bağırmak

fixan kerdoğ haykırıp bağıran kimse

fixan mekı inleme, feryat etme, haykırma

fixan 1-acı ile bağırma, inleme, feryat etme, 2-haykırış, bağırış, çağırış

fixanın feryatlı

fiyaqe (İt) gösteriş, çalım, caka, afi

fiyaqe kena fiyaka ediyor (dişil)

fiyaqe keno fiyaka ediyor (eril)

fiyaqe kerdenı karê camêrdey niyo fiyaka etmek erkek işi değildir

fiyaqe kerdenı-kerdış gösteriş yapmak, çalım satmak

fiyaqe kerdoğ fiyaka eden

fiyaqe mekı fiyaka etme, övünme

fiyaqe ra fiyakadan

fiyaqe roşeno çalım satiyor

fiyaqeci fiyakacı, gösterişçi

fiyaqeya fiyakayla

fiyaqeyın fiyakalı, gösterişli

fiyaqi fiyakayı

fiyasko (İt) bir girişimde gülünç ve başarısız sonuç

fiyaskoya qediya fiyasko ile bitti

fiyat (Ar) fiyat, değer

fiyat pa nayenı-nayış fiyat koymak

fiyatın fiyatlı

fiyet kerdenı-kerdış fiyatlamak, fiyat koymak

fiyet fiyat, değer

fiyetê cı fiyatı

fiyetın fiyatlı

fiyetıno fiyatlıdır, pahalıdır

fizik (Fr) matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgilariyle uğraşan bilim dalı

fizik dı fizikde

fizik ra fizikten

fizikci fizikçi

fizikcinı fizikçilik

fiziki fiziksel, bedensel

fizikinı fizikcilik

fizikiya fizikle

fizikvan fizik ile uğraşan kimse

 

 

flaş (İng) fotoğraf çekiminde kulanılan lamba

flaş acıvıstenı-acıvıstış falaş yakmak

flaş ra flaştan

flaşa flaşla

flaşın flaşlı

flama (İt) mızrak ucuna takılan küçük bayrak

flama wegrotenı-wegrotış flama taşımak

flamaya parti partinın flaması

flori (İt) altın para

florin (İt) holanda para birimi, gülden

flurt (İng) kadınla erkek arasında yakın ilişki

flurt kena flürt ediyor (dişil)

flurt keno flürt ediyor (eril)

flurt kerdenı-kerdış flürt etmek

flurt kerdoğ flürt eden kimse

flut (Fr) öflemeli bir çalgı

flutci flüt çalan kimse

 

 

 

fodıla zey ay onun gibi güzel

fodıla güzel ve endamlıdır (dişil)

fodıley güzel ve endamlı olma durumu

fodılinı güzel olma durumu

fodılo güzel ve endamlıdır (eril)

fodılı güzel ve endamlı kız veya kadın

fodılını güzel ve endamlı olma durumu

fok (Fr) bir balık türü

fol (Yün) tavuğun altına konulan yalancı yumurta

fol kerd kergı bın fol tavuğun altına koydu

folk (İng) halk

folklor (İng) halk bilimi

folklor ra folklorden

folklorci 1-halk bilimcisi, 2-halk oyunlarını bilen veya oynayan kimse

folklorê ma folklorumuz

folklorik halk bilimiyle ilgili

folklorinı folklorculuk

folklorist folklorcu

folkloriya folklorla

folklorın folklorlı

fom (fam, fêm) anlamak, kavramak

fom bıkı anla

fom keno anliyor

fom kerd anladı

fom kerdenı-kerdış anlamak, kavramak

fom kerdoğ anlayan, kavrayan

fom mekı anlama, kavrama

fom nêkeno anlamiyor

fom nêkerdenı-nêkerdış anlamamak, kavramamak

fom nêkerdoğ anlamayan, kavramayan

fomey anlayış, kavrayış

fomına anlayışlıdır (dişil)

fomıno anlayışlıdır (eril)

fon ra fondan

fon-fond (Fr) gerektikçe harcamak üzere ayrılıp işletilen para

fonda (İt) geminin demir attığı yer

fondê xo ra fonından

fonksiyon (Fr) 1-işlev, 2-görev, 3-niceliklere bağlı olarak değişen nicelik

fonolog (Fr) ses bilimcisi

fonologa fonologdır (dişil)

fonologcinı fonologculuk

fonologey fonologluk

fonologinı fonologculuk, fonologluk

fonologo fonologdır (eril)

fonoloji (Fr) ses bilimi

font (Fr) dökme demir

fora (İt) yelkenleri açmak için verilen komut

form (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu  yerinde olmak

form cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek

form da cı şekillendirdi, biçim verdi

form dayenı-dayış forum vermek

form dayoğ forum veren

forma (İt) öğrencilerin, sporcular vb grup ve takımların giydiği tek tip elbise

forma xoradayenı-xoradayış forma giymek

forma xoradayoğ forma giyen

formalist (Fr) biçimci, formaliteci

formalite (Fr) biçimsel davranış

formalitey cı formalitesi

formaliteyo formalitedir

formalizm (Fr) biçimcilik

formana şekillerle, biçimlerle

formasyon (Fr) biçimlenme, şekilenme

format boy, çap, büyüklük

formay formalar

formaya formayla

formayana formalarla

formayê bir forma

formê cı cadıro formu yerindedir

formê xodıro formundadır

formen (İng) işçilerin düzenli ve verimli çalışmasını sağlayan eleman

formena formendir (dişil)

formeney kerdenı-kerdış formenlik yapmak

formeney formenlik

formeni formenler

formeninı formenlik

formeniyinı formenlik

formeno formendir (eril)

formika (İng) formika, marangozlıkta kullanılan bir çeşit madde

formika ra vıraştenı-vıraştış formikadan yapmak

formikacinı formikacılık

formikayinı formikacılık

formikayın formikalı

formiqa (İng) formika, marangozlıkta kullanılan bir çeşit madde

formiqa ra vıraştenı-vıraştış formikadan yapmak

formiqacinı formikacılık

formiqayinı formikacılık

formiqayın formikalı

formna bir forma daha

formul (Fr) formül

formula formülle

formulan dı formüllerde

formulan ra formüllerden

formulana formüllerle

formule bıyaye formüle edilmiş olan

formule bıyayenı-bıyayış formülle edilmek

formule kerdenı-kerdış formüle etmek

formuli formüller

formulın formüllü

formıl (Fr) formül

formıla formülle

formılan dı formüllerde

formılan ra formüllerden

formılana formüllerle

formıle bıyaye formüle edilmiş olan

formıle bıyayenı-bıyayış formülle edilmek

formıle kerdenı-kerdış formüle etmek

formıli formüller

formılın formüllü

formın biçimli, şekilli

fors kerdenı-kerdış övünmek, çalım satmak, kibirlenmek

fors kerdoğ fors eden kimse, hava atan

fors mekı fors etme

fors nêkerdenı-nêkerdış övünmemek, kibirlenmemek, çalım satmamak

fors fiyaka, gösteriş, çalım satmak, övünme, kibirlenme

forsa (İt) gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü

forsa nêbeno övünmeyle, kibirlenmeyle, çalım satmayla olmaz

forsa övünmeyle, çalım satmayla, kibirlenmeyle

forsana fiyakayla, övünmeyle

forsey övünme durumu, kibirlilik

forsinı övünme, kibirlenme durumu, çalım satma hali

forsın gösterişli, forslu

forsına forsludur (dişil)

forsıno forsludur (eril)

forüm (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu  yerinde olmak

forüm (Lat) toplantı yerleri, toplantı alanları, genel toplantı

forüm cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek

forüm da cı şekillendirdi, biçim verdi

forüm dayenı-dayış forum vermek

forüm dayoğ forum veren

forümın biçimli, şekilli

forım (Fr) 1-biçim, şekil, kalıp, örnek, 2-gücünü ve yeteneğini koruma durumu, 3-gününde olmak, neşesi, gücü, sıhatı ve formu yerinde olmak

forım cı dayenı-dayış şekil vermek, biçimlendirmek

forım da cı şekillendirdi, biçim verdi

forım dayenı-dayış forum vermek

forım dayoğ forum veren

forımın biçimli, şekilli

fos vıjiya fos çıktı, kalıbının adamı değildı

fos vıjyayenı-vıjyayış 1-boş çıkmak, 2-kuru gösterişten ibaret olmak

fos 1-çürük, boş, kof, 2-kuru gösteriş

fosa 1-boştur, çürüktür, 2-hiç birşeydir, gösterişten ibarettir (dişil)

fosfor (Fr) bir element adı

fosfor ra fosfordan

fosfor vetenı-vetış fosfor çıkarmak

fosforcinı fosforculuk

fosforinı fosforculuk

fosforın fosforlu

fosforına 1-fosforludur, 2-fiyakalıdır (dişil)

fosforıno 1-fosforludur, 2-fiyakalıdır (eril)

fosil (Fr) bitki artıkları, kalıntıları

fosilın fosilli, içinde fosil bulunan

fosilıno fosillidir

foso 1-boştur, çürüktür, 2-hiç birşeydir, gösterişten ibarettir (eril)

fosseptik (Fr) lağım çukuru

fosseptik aşanayenı-aşanayış lağam çukuru açmak

fosseptikinı lağamcılık

fosseptikın lağamlı

fotbol (İng) ayak top oyunu

fotbol kaykerdenı-kaykerdış futbol oynamak

fotbolci 1-futbolcü, 2-fotbolcular

fotbolı dı futbolda

fotbolı ra futboldan

fotêl (fotêr) fotülü şapka

fotêlın fotüllü

fotêr (fotêl) fotülü şapka

foto (Yün) 1-ışık, 2-fotoğrafın kısaltmışı

fotofıniş (İng) yarışlarda varış anını tespit eden alet

fotograf fotoğraf

fotografci fotoğrafçı

fotografcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak

fotografcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan

fotografcinı fotoğrafçılık

fotografciya fotoğrafçıdır (dişil)

fotografciyo fotoğrafçıdır (eril)

fotografcılıxey fotografçılık

fotografinı fotoğrafcılık

fotografxane fotograf çekilen ve tap edilen yer

fotokopi (Fr) fotograf yolu ile kopyasını çıkarma, kopiya çekme makinesi

fotomodel (Fr) fotograf için modellik eden kimse

fotomodela fotomodeldir (dişil)

fotomodeli fotomodeller

fotomodelinı kerdenı-kerdış fotomodellik yapmak

fotomodelinı kerdoğ fotomodellik yapan kimse

fotomodelinı fotomodellik

fotomodelo fotomodeldir (eril)

fotomomtaj (Fr) bir kaç fotografın birleştirilmesi

fotomomtaj kerdenı-kerdış fotomomtaj yapmak

fotomomtaj kerdoğ fotomomtaj yapan kimse

fotomomtajın fotomomtajlı

fotoqraf fotoğraf

fotoqrafci fotoğrafçı

fotoqrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak

fotoqrafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan

fotoqrafcinı fotoğrafçılık

fotoqrafciya fotoğrafçıdır (dişil)

fotoqrafciyo fotoğrafçıdır (eril)

fotoqrafcılıxey fotografçılık

fotoqrafinı fotoğrafcılık

fotoqrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer

fotoroman (Fr) dizi fotograflardan oluşan hikaye veya roman

fotoğraf (Fr) fotograf

fotoğrafci fotorafçı

fotoğrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak

fotoğrafcinı fotoğrafçılık

fotoğrafciya fotoğrafçıdır (dişil)

fotoğrafciyo fotoğrafçıdır (eril)

fotoğrafcılıxey fotografçılık

fotoğrafinı fotoğrafçılık

fotoğrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer

fotraf (fotıraf) fotoğraf

fotraf fotoğraf

fotrafci fotoğrafçı

fotrafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak

fotrafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan

fotrafcinı fotoğrafçılık

fotrafciya fotoğrafçıdır (dişil)

fotrafciyo fotoğrafçıdır (eril)

fotrafcılıxey fotografçılık

fotrafinı fotoğrafçılık

fotrafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer

fotıraf (fotraf) fotoğraf

fotırafci fotoğrafçı

fotırafcinı kerdenı-kerdış fotoğrafçılık yapmak

fotırafcinı kerdoğ fotoğrafçılık yapan

fotırafcinı fotoğrafçılık

fotırafciya fotoğrafçıdır (dişil)

fotırafciyo fotoğrafçıdır (eril)

fotırafcılıxey fotografçılık

fotırafinı fotoğrafçılık

fotırafxane fotograf çekilen ve tap edilen yer

foya cı vetenı-vetış foyasını çıkarmak

foya cı vıjiyê foyası çıktı

foye foya, hilesini hurdasını ortaya çıkarma

foyey cı foyası

 

fraksiyon (Fr) teşkilatlanmış değişik gruplar

frank (Fr) Fransa para birimi

Fransi fransızca dili

Franski fransızca dili

Fransız fransa halkından ve soyundan olan kimse

frên (Fr) herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durduran mekanizma

frên kerdenı-kerdış fren etmek, frenlemek

fren (Fr) herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durduran mekanizma

fren kerdenı-kerdış fren etmek, frenlemek

frengi (Tr) cinsel birleşmelerden bulaşan bir nevi hastalık

freqans (Fr) frekans, ses, dalge vb birim zamandaki titreşim sayısı

freze (Fr) tornacılıkta kulanılan delik genişletme aleti

 

 

füar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi

füar dı fuarda

füarci fuar işleriyle uğraşan kimse

füarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak

füarcinı fuarcılık

füarcılıxey fuarcılık

füarinı fuarcılık

füarın fuarlı

fühüş (Ar) para karşılığında bir çok kişi ile cinsel ilişkide bulunmak

fühüşey kerdenı-kerdış fuhuşluk yapmak

fühüşey fuhuşluk

fühüşinı fuhuşluk, fuhuşculuk

fühüşyinı fuhuşluk

fül (Ar) eşek baklası

fül (İng) tam, dolu, bütün, eksiksiz

fül bi tam doldu, tam doluydu, tam sarhoştı (dişil)

fül bı tam doldu, tam doluydu, tam sarhoştu (eril)

fül bıyayenı-bıyayış tam dolmak

fül kerd tam doldurdu

fül kerdenı-kerdış tam doldurmak

fül kerdoğ tam dolduran

fülley tam dolu olma durumu

füllo tam doludur

fünda (Tr) süpürge otu

füqara (fıqara) zavallı, fakir, yoksul, kimsesiz

füqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)

füqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)

füqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak

füqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, 2-sesiz sedasız kişi, 3-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara

füqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı

füqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz

füqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)

füqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)

füqareyey fakirlik, fukaralık

füqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır

füqareyinı fukaralık, fakirlik

füqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)

füqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)

fütbol (İng) ayak top oyunu

fütbol kaykerdenı-kaykerdış futbol oynamak

fütbolci futbolcü

fütbolcinı futbolculuk

füwar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi

füwar dı fuarda

füwarci fuar işleriyle uğraşan kimse

füwarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak

füwarcinı fuarcılık

füwarcılıxey fuarcılık

füwarinı fuarcılık

füwarın fuarlı

füzüli (fızüli) (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna

füzüli divan edebiyatı şairlerinden

füzüliyo boşunadır

fuqara (fıqara) zavallı, fakir, yoksul, kimsesiz

fuqarê bi 1-fakirdi, 2-sesizdi (dişil)

fuqare bı 1-fakirdi, 2-sesizdi (eril)

fuqare bıyayenı-bıyayış fakir olmak

fuqare 1-kimseye zararı olmayan, dokunmayan, 2-sesiz sedasız kişi, 3-fakir, yoksul, kimsesiz, fukara

fuqarey verdê dêsan kimsesiz, sokakta kalan, zavallı

fuqarey verdê kêberi zavalı, kimsesiz

fuqarêya neçarı zavallı, kimsesiz (dişil)

fuqareya 1-fakirdir, 2-sesizdir (dişil)

fuqareyey fakirlik, fukaralık

fuqareyinı bellay seriya fakirlik baş bellasıdır

fuqareyinı fukaralık, fakirlik

fuqareyo neçar zavallı, kimsesiz (eril)

fuqareyo 1-fakirdir, 2-sesizdir (eril)

fuwar (Fr) ticari maları sergilemek amaciyle açılan büyük sergi

fuwar dı fuarda

fuwarci fuar işleriyle uğraşan kimse

fuwarcinı kerdenı-kerdış fuarcılık yapmak

fuwarcinı fuarcılık

fuwarcılıxey fuarcılık

fuwarinı fuarcılık

fuwarın fuarlı

fuze (Fr) yakıcı maddenin sürekli yanmasından doğan hareket ettirici öğe

fuzüli (fızüli) (Ar) gereksiz, yersiz, boşuna

fuzüli divan edebiyatı şairlerinden

fuzüliyo boşunadır