e na gamı şimdi, şu anda.

e na seatı şimdi, şu saatte.

e no deqe şimdi, şu dakikada.

e, e da evet, evet verdi.

e, e wıni beno evet, evet öyle olur.

e, esti bi evet, vardı

e, ey wıni kerd evet, o öyle yaptı.

e, mı nan werd evet, ben yemek yedim.

e, mı rona evet, ben indirdim.

e, mı vıraşt evet, ben yaptım

e, to va evet, sen söyledın.

e 1-evet, hay hay, olur vb, 2-sözcüğün sonuna "e" gelip kelimeyi belirleyici hale sokar (nımıt-e, wend-e, pewt-e)

eba (Ar) yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş.

eba ra abadan.

eba xora dayenı-xora dayış aba giymek.

eba Zazayan Zazaların abası.

eba ebe, hemşire.

ebabil (Ar) dağ kırlangıçı.

ebad (Ar) ebat, boyut.

ebadê cı boyutu.

ebadın ebatlı, boyutlu.

ebana 1-bir aba daha, 2-abayla.

ebar kerde ambarlanmış olan.

ebar kerdenı-kerdış ambarlamak.

ebar kerdox ambarlayan.

ebar ambar, depo, erzak killeri.

Ebasi Abasi (bir halk topluluğu).

ebaya abayla.

ebayê bir aba.

ebayinı ebelik.

ebayın abalı.

ebba ebe, hemşire.

ebbasi (Ar) Abbas bin Abdulmuttalib soyundan gelen kavim.

ebbayinı kerdenı-kerdış ebelik yapmak.

ebbayinı ebelik.

ebcet kuran alfabesinde hece girişi kısmı.

ebdal bıyayenı-bıyayış gezginci olmak, abdal olmak.

ebdal gezgin dervişlere verilen ad.

ebdaley abdallık, gezgincilik.

ebdalo abdaldır, gezgincidir.

ebdıla bir erkek ismi.

ebe (Tr) doğum yaptıran kadın, hemşire.

ebe goşandê xo ya aşnawıt kullaklariyle duydu.

ebe seredê xo ya kerdenı-kerdış kendi başına yapmak.

ebe seyana yüzlerce.

ebe sond bo yemin olsun ki.

ebe taybeti özelikle.

ebe xo sınasnayenı-sınasnayış kendini tanımak.

ebe 1-ile, 2-üzerine, adına (yemin ederken söylenir).

ebed ez ey dı qısey nêkena hiçbir zaman onunla konuşmam.

ebed ez nêşına hiçbir zaman gitmem.

ebed nêbeno hiçbir zaman olmaz.

ebed 1-ebediyet, sonsuza dek, 2-hiçbir zaman.

ebedi (Ar) sonsuz, ölümsüz, sonsuza dek, illelebet.

ebedi do bımano ilelebet kalacak.

ebedi ma merdım nêbenê sonsuza dek biz adam olmayız.

ebediyen (Ar) sonsuz olarak, sonsuza dek.

ebediyet (Ar) sonsuzluk.

ebelıxey ebelik.

ebeya ebedir.

ebeyinı kerdenı-kerdış ebelik yapmak.

ebeyinı ebelik.

ebre 1-terazi ibresi, 2-kap ağırlığı.

ebrey sandıqı sandığın ağırlığı.

ebrey tasda xapanı kapan tasının ibresi.

ebubekır bir erkek ismi.

ebı eya bi heşt onunla sekiz oldular.

ebı eya piya bi panc onunla birlikte beş oldular.

ebı eya onunla.

ebı ile, onunla.

ebıheyat (Ar) efsanelere göre insanları ölümsüzleştiren bir su.

ecaba (Ar) merak, kararsızlık veya kuşkuyu anlatan sözcük.

ecaba se keno acaba ne yapiyor.

ecar (Ar) atılgan, gözü pek, yiğit, cesur, kabına sığmaz.

ecayib diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

ecayib mend acayip kaldı.

ecayib mendenı-mendış acayip kalmak.

ecayib mendox acayip kalan.

ecayib acayip, tuhaf.

ecayibey acayiplik, tuhaflık.

ecayibinı acayiplik.

ecayiv amyayenı-amyayış tuhaf gelmek.

ecayiv diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

ecayiv mend acayip kaldı.

ecayiv mendenı-mendış acayip kalmak.

ecayiv mendox acayip kalan.

ecayiv acayip, tuhaf.

ecayiva acayiptir (dişil).

ecayivey acayiplik, tuhaflık.

ecayivinı tuhaflık, acayiplik.

ecayivo acayiptir (eril).

ecayıb (Ar) garip, tuhaf, yabansı, yadırganan, şaşılacak, şaşmaya değer.

ecayıb amyayenı-amyayış tuhaf gelmek.

ecayıb diyayenı-dıyayış tuhaf görmek.

ecayıb mend acayip kaldı.

ecayıb mendenı-mendış acayip kalmak.

ecayıb mendox acayip kalan.

ecayıb acayip.

ecayıba acayiptir (dişil).

ecayıbey acayip olma durumu.

ecayıbinı tuhaflık, acayiplik.

ecayıbo acayiptir (eril).

ecdad (Ar) atalar, dedeler, soy, sop, sülale, kök vb.

ecdadê cı ecdadı.

ecdadey ecdadlık.

ecdadinı ecdadlık.

ecêb şıyayenı-şıyayış acayibine gitmek.

ecêb mend acayip kaldı, hayret etti.

ecêb mende acayip kalmış olan.

ecêb mendenı-ecêb mendış acayip kalmak.

ecêb mendox acayip kalan.

ecêb o do biro acaba o gelecek.

ecêb wıniyo acaba öylemidır.

eceb (Ar) acaba, acep.

eceb seni bı acaba ne oldu?.

ecêb acayip, hayret, acaba.

ecêba cı acayipliği.

ecêba gıranı garip, çok tuhaf, ne hikmetse, büyük felaket, ağır felaket.

eceba do biro acaba gelecek?

eceba se keno acaba ne yapiyor.

eceba acaba.

ecêban acayipleri.

ecêbdê cı şı acayibine gitti.

ecêbey acayiplik, tuhaflık.

ecêbna bı beğenmişti.

ecêbna beğendi.

ecêbnayan beğenilenlerini.

ecêbnaye beğenilmiş olan.

ecêbnayenı-ecêbnayış beğenmek.

ecêbnena beğeniyor (dişil).

ecêbneno beğeniyor (eril).

ecebo gıran çok tuhaf.

ecel (Ar) hayatın sonu, ölüm zamanı.

ecel amyaye ecelı gelmiş olan.

ecel amyayenı-amyayış aceli gelmek.

ecel amyayox aceli gelen, gelmiş olan kimse.

ecel ra acelden.

ecel u merg ecel ve ölüm.

ecel varnayox ecel yağdıran.

eceldê xo ya merd aceliyle öldü.

ecelê cı ame aceli geldi.

ecelê cı ameyo aceli gelmiştir.

ecelê cı esto acelesi vardır.

ecelê cı 1-acelesi, 2-eceli.

ecele (Ar) çabuk davranma, ivedi, acele, tez.

ecele amyayenı-amyayış çabuk gelmek.

ecele bıkı kı tı xo ey resnê acele et ki ona yetişesin.

ecele bıkı acele et.

ecele şı çabuk gitti.

ecele kerd acele etti.

ecele kerdenı-kerdış acele etmek, çabuk davranmak.

ecele kerdox acele eden kimse.

ecele mekı ez zi bira to resa acele etme bende gelip sana yetişeyim.

ecele ra aceleden.

ecele remayenı-remayış çabuk koşmak.

ecele xo vırna çabuk kendini değiştirdı.

eceleci acele eden, çabuk davranan, telaşlı, tez iş gören.

ecelecılıxey acelecilik.

eceley to çıçiyo acelen nedir.

eceleya aceleyle.

eceleyinı acelecilik.

eceleyın aceleci.

ecell ame kêveri ver ecel kapiya geldi.

ecell ecel, ölümün gelmesi.

ecelli ver kes nêreyêno ecelin önünde kimse kurtulmaz.

ecelo kor kör talih.

ecelo xırab kötü talih.

ecelo xırav kötü talih.

ecelvarnayox

ecem (Ar) iran kavimine ecem denilir, İranlı.

ecem bıyayenı-bıyayış acem olmak.

ecem Kürdi Kürt müziği ve makamı.

ecema 1-acemidir, 2-acemdır (dişil).

ecemey kerdenı-kerdış acemilik yapmak.

ecemey kerdox acemilik yapan.

ecemey acemilik, usta olmamak.

ecemeya acemce.

ecemi (Ar) bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, işi beceremiyen.

ecemi bıyayenı-bıyayış acemi olmak.

ecemi embıryanê ma yê ecemler komşumuzdurlar.

ecemi acemler (İran halkı).

ecemicılıxey acemcilik, acemi olma durumu.

ecemilıxey acemi olma durumu, acemilik.

eceminı kerdenı-kerdış acemilik yapmak.

eceminı acemilik.

ecemiya acemidir (dişil).

ecemiyey acemilik.

ecemiyo acemidır (eril).

ecemo 1-acemidir, 2-acemdır (eril).

ecêv şıyayenı-şıyayış acayibine gitmek.

ecêv mend acayip kaldı, hayret etti.

ecêv mendenı-ecêb mendış acayip kalmak.

ecêv mendox acayip kalan.

ecêv o do biro acaba o gelecek.

ecêv wıniyo acaba öylemidır.

ecev seni bı acaba ne oldu?.

ecev acaba, acep.

ecêv acayip, hayret, acaba.

ecêva gıranı çok tuhaf, ne hikmetse, büyük felaket, ağır felaket.

eceva (eceba) acaba.

eceva do biro acaba gelecek?

eceva se keno acaba ne yapiyor.

ecêvdê cı şı acayibine gitti.

ecêvey tuhaflık.

ecêvna beğendi.

ecêvnayan beğenilenlerini.

ecêvnayenı-ecêbnayış beğenmek.

ecêvneno beğeniyor.

ecevo gıran çok tuhaf.

eçi kı çocuk dilinde döv, tokatla.

ecil (Ar) hastahanelerde hemen hastaya müdahale edilen yer, ivedi, anında yapılması gereken.

ecil bıyayenı-bıyayış acil olmak.

ecilen (Ar) hemen, hiç zaman yitirmeden, anında.

ecilen vanê mıdaxele bıbo acilen müdahele yapılması gerekir.

eciley acil olma durumu.

ecilo acildir.

eciz (Ar) gücü bir şeye yetmez olanın durumu, güçsüzlük, bıkmak, bıktırmak.

eciz bıyaye aciz olmuş olan.

eciz bıyayenı-bıyayış aciz olmak, bıkmak.

eciz kerd usandırdı, bıktırdı, aciz etti.

eciz kerde aciz edilmiş olan.

eciz kerdenı-kerdış aciz etmek, bıktırmak.

eciz kerdox aciz eden.

eciza acizdir (dişil).

ecizane (Ar+Far) acizlere yakışacak biçimde.

ecizey acizlik.

ecizinı acizlik.

ecizo acizdir (eril).

ecnebi (Ar) yabancı, başka devletten olan, kendi halkından olmayan kimse.

ecnebi bıyayenı-bıyayış yabancı olmak.

ecnebi 1-yabancı, 2-yabancı ülke.

ecnebi yabancı, yabancı uyruklu.

ecnebilıxey ecnebilik.

ecnebinı yabancılık.

ecnebiya yabancıdır (dişil).

ecnebiyê yabancıdırlar.

ecnebiyey ecnebi olma durumu.

ecnebiyo yabancıdır (eril).

ecrım biyo baş bellası olmuş.

ecrım bıyaye baş bellası olmuş olan.

ecrım bıyayenı-bıyayış baş belası olmak.

ecrım bella, baş bellası, kene gibi yapışıp bırakmamak vs.

ecrıma baş bellasıdır (dişil).

ecrımey baş bellası olma durumu.

ecrımo baş bellasıdır (eril).

ecza (Ar) ilaç maddelerinin genel adı.

eczaci ilaç yapan veya satan kimse.

eczacinı kerdenı-kerdış eczacılık yapmak.

eczacinı kerdox eczacılık yapan kimse.

eczacinı eczacılık.

eczaciya eczacıdır (dişil).

eczaciyê eczacıdırlar.

eczaciyo eczacıdır (eril).

eczacılıxey eczacılık.

eczacıyinı eczacılık.

eczane akerdenı-akerdış eczane açmak.

eczaxane (Ar+Far) eczahane, ilaç yapılıp satılan yer.

eçı bı çocuk dilinde "dövülme".

eçı kerdenı-kerdış çocuk dilinde "vurmak, dövmek, tokat atmak".

eçı mekı çocuk dilinde "vurma, dövme".

eçı çocuk dilinde "vur".

ecıbnaye beğenilmiş olan.

ecıbnayenı-ecıbnayış beğenmek, razı olmak.

ecıbnayox beğenen.

ecıbnenê beğeniyorlar.

ecıbyaye beğenilmiş olan.

ecıbyayenı-ecıbyayış beğenilmek.

ecır bıyayenı-bıyayış başına bella olmak, başına müsalat olmak.

ecır-mecır baş bellası.

ecır 1-başına bella olmak, 2-günah, acı çektirmek, 3-öbür dünyada çekilen eziyet, ceza, 4-başına müsalat olma.

ecız bı aciz oldu.

ecız bıbı aciz olmuştu.

ecız bıyaye aciz olmuş olan.

ecız bıyayenı-bıyayış aciz olmak.

ecız bıyayox aciz olan.

ecız kerd bı aciz etmişti.

ecız kerd aciz etti.

ecız kerde aciz edilmiş olan.

ecız kerdenı-kerdış aciz etmek.

ecız kerdox aciz eden kimse.

ecız mebı aciz olma.

ecız mende aciz kalmış olan.

ecız mendenı-mendış aciz kalmak.

ecız nêbeno aciz olmiyor.

ecız nêbı aciz olmadı.

ecız nêbıyayenı-nêbıyayış aciz olmamak.

ecız nêbıyayox aciz olmayan.

ecız aciz, usandırmak, bıktırmak.

ecıza acizdir (dişil).

ecızey aciz olma durumu, acizlik.

ecızeya xo nişan dê acizliğini gösterdi.

ecızina xo acizliğini.

ecızinı kerdenı-kerdış acizlik yapmak.

ecızinı acizlik.

ecızo acizdir (eril).

eda (Ar) 1-davranış, tavır, 2-naz, cilve, 3-yapmak yerine getirmek.

eda bıyaye yapılmış, yerine getirilmiş olan.

eda bıyayenı-bıyayış yapılmak yerine getirilmek.

eda keno 1-naz ediyor, 2-yerine getiriyor.

eda kerde yapılıp yerine getirilmiş olan.

eda kerdenı-kerdış yerine getirmek.

eda kerdox yapan, yerine getiren.

eda mekı 1-naz etme, 2-yerine getirme, yapma.

edalet (Ar) hak ve hukkuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, eşitlik vb.

edalet ca ardenı-ardış adaleti yerine getirmek.

edaleta adaletle.

edaletinı adaletli olma durumu.

edaletlı adaletli, adil.

edaletı dı adalette.

edaletın adaletli.

edaletına adaletlidir (dişil).

edaletıno adaletlidir (eril).

edali 1-güzel olma durumu, 2-nazlı, cilveli.

edaliya nazlıdır, cilvelidir (dişil).

edaliyo nazlıdır, cilvelidir (eril).

edalı nazlı.

edat (Ar) bir kelimeden sonra gelerek o kelime ile diğer ögeler arasında ilgi kuran kelime, ilgeç.

edat dı edatta.

edat ra edattan.

edatan edatları.

edatana edatlarla.

edatê gırêdayenı bağlama edatları.

edati edatlar.

edatiya edatla.

edato edattır.

edatın edatlı.

edayın edalı, nazlı, cilveli, işveli.

edbir gırotenı-gırotış tedbir almak.

edbir gırotox tedbir alan.

edbir tedbir.

edbira tedbirle.

edbirey tedbirli olma durumu.

edbirgırotoxi (ünlemi) tetbirliler, tetbir alıcılar, ünlemler.

edbirinı tedbirli olma durumu, tedbirlik.

ede bê haydi gel.

ede bıkı haydi yap.

ede bıremı haydi kaç.

ede meşo haydi gitme.

ede vajı haydi söyle.

ede haydi, de.

edeb (Ar) toplum töresine uygun davranma, incelik, terbiye, haddini bilmek.

edeb u şerm utanmazlık.

edebdê xo ya qısey bıkı edebinle konuş.

edebdê xo ya edebinle.

edebê xo bızanı edebinı bil, terbiyeni takın, haddini bil.

edebê xo mevırnı terbiyeni bozma.

edebi (Ar) edebiyatla ilgili.

edebinı edeplilik.

edebiyat (Ar) edebiyat, literatür.

edebiyat dı edebiyatta.

edebiyat ra edebiyattan.

edebiyata edebiyatla.

edebiyatci edebiyatçı.

edebiyatcinı edebiyatcılık.

edebiyatcılıxey edebiyatçılık.

edebiyatê Zazaki Zaza edebiyatı.

edebiyatinı edebiyatçılık.

edebiyatvan edebiyatçı.

edebsız (bêedeb) edepsiz, terbiyesiz.

edebsıza edebsizdir (dişil).

edebsızê edebsizdirler.

edebsızey mekı edebsizlik etme.

edebsızinı (bêedebey) edepsizlik.

edebsızo edepsizdir (eril).

edebın bıyayenı-bıyayış edepli olmak.

edebın edepli, terbiyeli, uslu.

edebına edeplidir, terbiyelidir (dişil).

edebıno edeplidir, terbiyelidir (eril).

edebıyat (Ar) edebiyat, literatür.

edebıyat dı edebiyatta.

edebıyat ra edebiyattan.

edebıyata edebiyatla.

edebıyatci edebiyatçı.

edebıyatcinı edebiyatcılık.

edebıyatcılıxey edebiyatçılık.

edebıyatê şardê xo halkının edebiyatını.

edebıyatê Zazaki Zaza edebiyatı.

edebıyatinı edebiyatçılık.

edebıyatvan edebiyatçı.

edet (Ar) 1-sayı, 2-alışkı, 3-kadınlarda ay başı olma, 4-topluluk için eskiden beri gelen ve uyulan kural, töre, 5-bir şeyi yapma alışkanlığı.

edet bi 1-adettı, 2-ay başı oldu.

edet bıyaye adet olunmuş olan.

edet bıyayenı-bıyayış adet olmak.

edet di ay başı oldu.

edet dı adette.

edet dıyayenı-dıyayış aş başı olmak (Kadın).

edet kerde adet edinmiş olan.

edet kerdenı-kerdış adet etmek.

edet kerdox adet eden kimse.

edet ra teber alışagelenin, törenin dışında.

edet ra tever 1-adetin dışında, 2-alışılmışın dışında.

edet ra vete geleneklerin dışında.

edet ra vetenı-vetış kural dışına çıkarma.

edet ra vetox adetlerin dışında hareket eden kimse.

edet ra vıjyayenı-vıjyayış adetten dışarı, adetten çıkmak.

edet ra adetten.

edet u kültürê ma adet ve kültürümüz.

edetan ra bahskerdenı-bahskerdış adetlerden bahsetmek.

edetan ra vıjiya adetlerden çıktı.

edetan ramıtenı-ramıtış adetlerini sürdürmek.

edetanê xo domkerdenı-domkerdış adetlerini sürdürmek.

edetê ma adetlerimiz.

edetiya adetle.

edeto adettir.

edetra vetenı-vetış adetten çıkarmak.

edetra vetox adetten çıkaran.

edetra adetten.

edev edep.

edevê xo bızanı edebini bil.

edevinı kerdenı-kerdış edeplilik etmek.

edevinı edepli olma durumu.

edevın edepli.

edevına edeplidir (dişil).

edevıno edeplidir (eril).

edib (Ar) edebiyatla uğraşan, edebi eser veren yazar.

edib bıyayenı-bıyayış edip olmak.

ediba ediptir (dişil).

edibey kerdenı-kerdış ediplik yapmak.

edibey edip olma durumu.

edibo ediptir (eril).

editor (Fr) basıcı, yayımcı.

editor bıyayenı-bıyayış editör olmak.

editora editördür (dişil).

editorey kerdenı-kerdış editörlük yapmak.

editorey kerdox editörlük yapan kimse.

editorey editörlük.

editorinı kerdenı-kerdış editörlük yapmak.

editorinı editörlük.

editoro editördür (eril).

edli (Ar) adaletle ilgili.

edliye (Ar) hukuk ve adalet işlerinin görüldüğü resmi yer ve devlet kuruluşu.

edliye dı adliyede.

edliye ra adliyeden.

edliyeci adliye kuruluşunda meslek görevlisi, çalışanı.

edliyecinı kerdenı-kerdış adliyecilik yapmak.

edliyecinı adliyecilik.

edliyeciya adliyecidir (dişil).

edliyeciyo adliyecidir (eril).

ednan bir erkek ismi.

edo arêkera topliyacağım.

edo bera götüreceğim.

edo bira geleceğim.

edo biyara getireceğim.

edo bura yiyeceğim.

edo bıçarna gezdireceğim.

edo bıçina biçeceğim.

edo bıderza dikeceğim.

edo bıdırna yırtacağım.

edo bıfetılna kovaliyacağım.

edo bışıma içeceğim.

edo bıkara ekeceğim.

edo bıkışa öldüreceğim.

edo bırama süreceğim.

edo bıremna kaçıracağım.

edo çekera atacağım.

edo cıkera keseceğim.

edo degira dolduracağım.

edo şıra gideceğim.

edo komkera topliyacağım, yığacağım.

edo pakera takacağım.

edo pakkera temizliyeceğim.

edo pêraveja birbirinden çıkaracağım, ayırt edeceğim.

edo pırkera dolduracağım.

edo rafina sereceğim.

edo vayda savuracağım.

edo wışkkera kurutacağım.

edo ben, bende.

edres (Fr) bir kimsenin arandığında bulunabileceği yer, oturduğu yer.

edres dı adreste.

edres gırotenı-gırotış adres almak.

edres nuşnayenı-nuşnayış adres yazmak.

edres ra adresten.

edres zanayenı-zanayış adres bilmek.

edresa adresle.

edrescinı kerdenı-kerdış adrescilik yapmak.

edrescinı adrescilik.

edresi adresler.

edresın adresli.

edu bi seredê ma rê başımıza bella oldu.

edu başbellesı, bella, düşman vb.

edu pire ve buna benzer şeylere denir.

edulı bir bayan ismi.

eduya seredê ma başımızın bellası.

eduya başbellasıdır (dişil).

eduyan dı 1-pirelerde, bitlerde, 2-başbellası olanlarda.

eduyan ra 1-pirelerden, bitlerden, 2-başbellası olanlardan.

eduyana pirelerle, bitlerle.

eduyey kerdenı-kerdış baş bellalığını yapmak, başa bella olmak.

eduyo başbellasıdır (eril).

eduyın pireli, bitli vb.

edılna bı süslemişti, püslemişti.

edılna süsledı, püsledı, düzene soktu.

edılnay süslediler.

edılnaye süslenmiş olan.

edılnayenı-edılnayış süslemek, püslemek, kalıba, düzene sokmak.

edılnayox süsleyen, püsleyen.

edılnena süslüyor, püslüyor (dişil).

edılneno süslüyor, püslüyor (eril).

edıziya bı yorulmuştu.

edıziya yoruldu.

edıziyaya yorulmuş (dişil).

edıziyaye yorulmuş olan.

edıziyayê yorulmuşlar.

edıziyayenı-edıziyayış yorulmak.

edıziyayo yorulmuş (eril).

edıziyayox yorulan.

edızna bı yormuştu.

edızna yordu.

edıznaya yormuşlar.

edıznaye yorgun, yorgun düşen, yorulmuş olan.

edıznayenı-edıznayış yormak.

edıznayo yormuş, yormuşlar.

edıznayox yoran.

edıznena yoruyor (dişil).

edızneno yoruyor (eril).

edızya bi yorulmuştu.

edızya bı yorulmuştu.

edızya yoruldu.

edızyaya yorulmuş (dişil).

edızyaye bı yorgundu..

edızyaye yorgun, yorulmuş olan.

edızyayê yorulmuşlar.

edızyayenı-edızyayış yorulmak.

edızyayêya yorgundur (dişil).

edızyayeyo yorgundur (eril).

edızyayo yorulmuş (eril).

edızyayox yorulan.

ee evet evet.

eeda tamam, anlaşıldı.

ef (Ar) 1-mazur görme, 2-bir suçu, kusuru veya hatayı bağışlama.

ef ame af geldi.

ef bıbı af olmuştu.

ef bıkı af et.

ef bıyaye af edilmiş olan.

ef bıyayenı-bıyayış af olmak.

ef bıyayox af edilen.

ef cı dayenı-dayış afetmek.

ef dayenı-dayış afetmek.

ef dı afda.

ef kerd af etti.

ef kerde af edilmiş olan, af etmiş olan.

ef kerdenı-kerdış af etmek, bağışlamak.

ef kerdox af eden kimse.

ef kerdoxi af ediciler.

ef nêkerde af edilmemiş olan.

ef nêkerdenı-nêkerdış af etmemek.

ef nêkerdox af edilmiyen.

ef ra afdan.

ef vet af çıkardı.

ef vetenı-vetış af çıkarmak.

ef vetox af çıkaran kimse.

ef vıjiya af çıktı.

ef vıjyayenı-vıjyayış af çıkmak.

efa af ile.

efan dı aflarda,

efan ra aflardan.

efana aflarla.

efar-efara harmanın altında kalan taneler.

efara cı afarası.

efara kerdenı-kerdış harmanın altındaki taneleri toplamak.

efara ra afaradan.

efareyın afaralı, tozlu topraklı taneler.

efe (Tr) zeybek, yiğit.

efelıxey efelik.

efendi (Yun) efendi, ağır başlı, kibar, nazik vb.

efendi bı efendi ol.

efendi bıyaye-bıyayış efendi olmak, kibar olmak.

efendinı kerdenı-kerdış efendilik yapmak, memur olmak.

efendinı kerdox efendilik yapan.

efendinı efendilik.

efendiya efendidir (dişil).

efendiyey efendilik.

efendiyeya efendilikle.

efendiyo efendidir (eril).

eferim şıma rê aferim size.

eferim aferim, bravo.

eferin (Far) 1-okşama, alkışlama, beğenme gibi duyguları belirtmek için söylenir, 2-eskide öğrencilere verilen beğenme kağıdı.

eferin şıma rê aferim size.

eferım to rê aferim sana.

eferım aferim, bravo.

efeyinı kerdenı-kerdış efecilik yapmak.

efeyinı efelik.

efğani afganlı.

efğanki afgan dili.

efğanıc afkanlı.

efğanıj afkanlı.

efğanız afkanlı.

efi ver kewtenı-kewtış afa uğramak.

efiyet (Ar) hasta olmama durumu, sağlık, esenlik.

efiyet bo afiyet olsun, canına değsin.

efiyet canına değsin, yaransın anlamındada kulanılır.

efiyetey sağlıklı olma durumu.

efiyetı bıyayenı-bıyayış sağlıklı olmak.

efkar (Ar) tasa, kaygı, dertli olma durumu, efkar.

efkar vılla kerdenı-kerdış efkar dağıtmak.

efkarey efkar olma durumu, tasalı.

efkari cı tepışt efkar tuttu.

efkarinı efkarlık.

efkarın bı efkarliydi.

efkarın bıyayenı-bıyayış efkerlı olmak.

efkarın efkarlı.

efkarına efkarlıdır (dişil).

efkarınê efkarlıdırlar.

efkarıno efkarlıdır (eril).

eflatun (Ar) 1-açık mor rengi, 2-kiymetli bir madde.

eflatun dı eflatunda.

eflatun ra eflatundan.

eflatuna eflatunla.

eflatuno 1-eflatun rengindedir, 2-kiymetli bir maddedir.

eflatunın eflatunlı.

efo gırd büyük af.

efo ümumi genel af.

efsane efsane, macera, olağan üstü varlıkları, olayları konu edinen hayali hikaye, manzum masal.

efsaney efsaneler.

efsaneya efsaneyle.

efsaneyın efsaneli.

efsun (Far) büyü, sihir, üfürük.

efsun bıyaye büyülü, sihirli olmuş olan.

efsun bıyayenı-bıyayış büyülenmek.

efsun kerde afsun edilmiş olan.

efsun kerdenı-kerdış afsun etmek, büyülemek.

efsun kerdox afsunlayan.

efsunci büyücü, üfürükçü.

efsuncinı kerdenı-kerdış afsunculuk yapmak.

efsuncinı afsunculuk.

efsuncılıxey büyücülük.

efsuninı büyücülük.

efsunkar (Far) büyülü, sihirli.

efsunın afsunlu, büyülü, sihirli.

efıyet (Ar) hasta olmama durumu, sağlık, esenlik.

efıyet bo afiyet olsun, canına değsin.

efıyet canına değsin, yaransın anlamındada kulanılır.

efıyetey sağlıklı olma durumu.

efıyetı bıyayenı-bıyayış sağlıklı olmak.

eşar kerdenı-kerdış küp vb. şeyleri macunlamak.

eşar 1-karışık, 2-astar etme, 3-ön yemek, arta kalan yemek, 4-küp vb. şeylerin içini macun ile sıvamak.

eşare haşere.

eşarp-eşarpı (Fr) kadın baş örtüsü.

eşarpa eşarpla.

eşarpi eşarplar.

eşarpı xo antenı-antış eşarp başına örtmek.

eşarpın eşarplı.

eşarın 1-karışık olma durumu, 2-astarlı, 3-arta kalan yemek kırıntıları.

eşbabi kurutulmuş kayısı.

eşere haşere.

eşhedubilla mı nêdiyo yemin ederim ben görmemişim.

eşhedubilla ti yê raşt nêvanê yemin ederim sen doğru söylemiyorsun.

eşhedubilla yemin ederim vb.

eşhedı ardenı-ardış şahadet getirmek.

eşhedı şehadet getirmek.

eşir aşiret.

eşira cı aşireti.

eşiran aşiretleri.

eşirana aşiretlerle.

eşirê bir aşiret.

eşiret (Ar) oymak.

eşiri aşiretler.

eşirna bir aşiret daha.

eşirname aşiret ismi, lakabı.

eşkawena dikişini söküyor (dişil).

eşkaweno dikişini söküyor (eril).

eşkawiya (aşkawiya) söküldü.

eşkawna 1-dikişi söktü, 2-dikişi sökeyim?.

eşkawnaye dikişi sökülmüş olan.

eşkawnayenı-eşkawnayış dikişi sökmek, çözmek.

eşkawnayox dikişi söken.

eşkawno dikişi söksün?

eşkawya söküldü.

eşkawyaye dikişi sökülmüş olan.

eşkawyayenı-aşkawyayış dikişi sökülmek.

eşkawyayo dikişi sökülmüş.

eşkawyayın sökük, sökülme, sökülmek, sökülmüş olan.

eşkawıt bı dikişini sökmüştü.

eşkawıte dikişi sökülmüş olan.

eşkawıtenı-eşkawıtış dikişi sökmek.

eşkawıto sökmüş.

eşkawıtox dikişi söken.

eşkayayenı-aşkayayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

eşkena yapabilirim, edebilirim.

eşkence diyaye iskence görmüş olan.

eşkence diyayenı-diyayış iskence görmek.

eşkence diyayox iskence gören.

eşkence dı mendenı-mendış iskencede kalmak.

eşkence dı iskencede.

eşkence kerdenı-kerdış iskence yapmak.

eşkence kerdox iskence yapan kimse.

eşkence pa kerdenı-kerdış iskence yapmak.

eşkence ra iskenceden.

eşkence xo rê kerdenı-kerdış kendisine iskence yapmak.

eşkence iskence.

eşkenceci iskenceciler, iskence yapan kişiler.

eşkencelıxey iskencecilik.

eşkenceya iskenceyle.

eşkenceyinı iskencecilik.

eşkera (akerde) açık, aşikar, açık bir şekilde, gizlememek vb.

eşkera bıyaye açıklanmış olan.

eşkera bıyayenı-bıyayış açıklanmak.

eşkera eşkera açık açık.

eşkera kerde açıklanmış olan.

eşkera kerdenı-kerdış açıklamak.

eşkera kerdox açıklayan kimse.

eşkera kı açıkla.

eşkera mekı açıklama.

eşkera aşikar, açık açık, aleni.

eşkere (eşkera) açık, apaçık, aşikar, alelani vb.

eşkere bıyaye açıklanmış olan.

eşkere bıyayenı-bıyayış açıklanmak.

eşkere eşkere açık açık.

eşkere kerde açıklanmış olan.

eşkere kerdenı-kerdış açıklamak.

eşkere kerdox açıklayan kimse.

eşkere kı açıkla.

eşkere mekı açıklama.

eşkere aşikar.

eşkoyaye sökük.

eşkoyayenı-aşkoyayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

eşnawena duyuyor, işitiyor (dişil).

eşnaweno duyuyor, işitiyor (eril).

eşnawiya duyuldu, işitildi.

eşnawıt duydu, işiti.

eşnawıtenı-eşnawıtış duyma, duymak.

eşnawıto duymuş, işitmiş.

eşq dı aşkta.

eşq kewtenı-kewtış aşka düşmek.

eşq ra aşktan.

eşq zeri kewtenı-kewtış aşk yüreğine düşmek.

eşq-eşqı (Ar) aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk, sevda, gönül vb.

eşqa werışt xoser aşk ile üstüne kalktı.

eşqa aşk ile.

eşqal (Ar) şekli, biçimi, kılığı.

eşqalê cı kê maneno eşkalı kime benziyor?

eşqalê cı seni bı eşkalı nasıldı?

eşqalê cı eşkalı.

eşqalın eşkallı.

eşqê cı dı aşkında.

eşqê cı mı zeridıro aşkı yöreğimdedir.

eşqê cı aşkı.

eşqê welati memleket aşkı.

eşqê xo da teber aşkını dışariya verdi.

eşqi cı tepışt aşk kendisini yakaladı.

eşqi ver aşkın elinden.

eşqiya (Ar) haydut, yol kesen saki, mahkum, kanunsuz işler yapan vb.

eşqiya bıyayenı-bıyayış eşkiya olmak.

eşqiyacılıxey eşkiyacılık.

eşqiyalıxey eşkiyalık, haydutluk.

eşqiyana bir eşkiya daha.

eşqiyay eşkiyalar, haydutlar.

eşqiyaya eşkiyadır (dişil).

eşqiyayan dewê ma talan kerdi eşkiyalar köylerimizi talan ettiler.

eşqiyayan eşkiyalar.

eşqiyayê eşkiyadırlar.

eşqiyayey keno eşkiyalık yapiyor.

eşqiyayey kerdenı-kerdış eşkiyalık yapmak.

eşqiyayinı kerdê eşkiyalık yapiyordu.

eşqiyayinı eşkiyalık.

eşqiyayo eşkiyadır (eril).

eşqın aşk ile dolu olan, aşklı.

eşqıya (Ar) haydut, yol kesen saki, mahkum, kanunsuz işler yapan vb.

eşqıya bıyayenı-bıyayış eşkiya olmak.

eşqıyacılıxey eşkiyacılık.

eşqıyalıxey eşkiyalık, haydutluk.

eşqıyana bir eşkiya daha.

eşqıyay eşkiyalar, haydutlar.

eşqıyaya eşkiyadır (dişil).

eşqıyayan dewê ma talan kerdi eşkiyalar köylerimizi talan ettiler.

eşqıyayan eşkiyalar.

eşqıyayê 1-eşkiyadırlar, 2-bir eşkiya.

eşqıyayey keno eşkiyalık yapiyor.

eşqıyayey kerdenı-kerdış eşkiyalık yapmak.

eşqıyayinı kerdê eşkiyalık yapiyordu.

eşqıyayinı kerdenı-kerdış eşkiyalık yapmak.

eşqıyayinı eşkiyalık.

eşqıyayo eşkiyadır (eril).

eşraf (Ar) 1-bir yerin ileri gelenleri, 2-sayılı kişi, hatırı sayılır sözü dinlenilir.

eşraf bıyayenı-bıyayış eşraf olmak.

eşrafa eşraftır (dişil).

eşrafey kerdenı-kerdış eşraflık yapmak.

eşrafey eşraflık.

eşrafinı eşraflık.

eşrafo eşraftır (eril).

eşt a pê birbirini dövdüler, tokatladılar.

eşt acı tokatladı, dövdü.

eşt awı miyan suyun içine attı.

eşt bani ser damın üstüne attı.

eşt biri bın kuyunun altına attı.

eşt bı 1-atmıştı, 2-vardı, varmiydi?

eşt cı kendisine attı.

eşt darı dar ağacına astı, idam etti.

eşt erd yere attı.

eşt payan bın ayakların altına aldı.

eşt payan ver tekmiklerin ününe verdi, tekmikledı.

eşt pê birbirine attı, bitbirine sıktı.

eşt qamyonı ser kamyonun üstüne attı.

eşt qaravana boşa attı, hedefı vuramadı.

eşt ser baskın yaptı, özerine attı, aniden bastı, özerine yığdı, iftira etti.

eşt silan ver tokatların ününe verdi, tokatladı.

eşt teber dışarı attı.

eşt war aşağiya attı.

eşt werte ortaya attı.

eşt xençeran ver hançerlerin ününe verdi, hançerledi.

eşt xo pey 1-arkasına attı, 2-himayesine aldı.

eşt zere 1-içeriye atmak. 2-hapse atmak.

eşt 1-attı, 2-fırlatı, 3-sıktı.

eşta 1-atmış (dişil), 2-varmıdır?

eştan atılanlar.

eştê atiyordu, atiyorduk.

eşte atmış, fırlatılmış olan.

eştena atmayla, sıkmayla.

eştenı-eştış 1-atış, atmak, 2-silah vs. atmak, sıkmak, 3-fırlatmak.

eşti acı tokatladı.

eşto 1-atmış, 2-vardı.

eştox atıcı, atan.

eştoxi atacılar.

eştı attı.

eşure (Ar) buğday, nohut gibi taneleri, kuru yemişleri şekerle kaynatarak yapılan bir tür tatlı.

eşure vıraştenı-vıraştış aşure yapmak.

eşure werdenı-werdış aşure yemek.

eşurelıx aşurede yapımında kullanılan buğday vb.

eşureyın aşureli.

eşya (Ar) taşınabilen cansız varlıkların bütünü.

eşya dı eşyada.

eşya ra eşyadan.

eşyay cı eşyası.

eşyay eşyalar.

eşyaya eşyayla.

eg abırnayê ayırsaydı.

eg abırno ayırırsa.

eg aşanayê kazsaydı.                

eg aşano kazarsa,               

eg aşkawiyo dikişi sökülürse.

eg arêdo toplarsa.         

eg awdo sularsa.

eg ayabiyayê uyansaydı.

eg ayabo uyanırsa.

eg barakerdê bölüşseydi.       

eg barakero bölüşürse.

eg berzo atarsa.

eg bewniro bakarsa.     

eg bewniyayê baksaydı.

eg biro, niro gelirse, gelmezse?

eg biro gelirse, gelse, şayet gelse.

eg biyameyê gelseydi.

eg biyardê getirseydi.

eg boyaxkerdê boyasaydı.

eg boyaxkero boyalarsa.

eg buro yerse.

eg bıasayê görünseydi.        

eg bıaso görünürse.

eg bıberdê götürseydi.

eg bıbermo aglasaydı.

eg bıbo olursa?

eg bıbırno keserse.

eg bıcakerdê yerleştirseydi.

eg bıçarnayê gezdirseydi.

eg bıçarno gezdirirse.

eg bıçinayê biçseydi.      

eg bıçino biçerse.

eg bıcınayê yontsaydı.       

eg bıcıno yontarsa.

eg bıçırayno otlarsa.

eg bıdawo sıvasa, eger sıvasa.

eg bıdeştê dikseydi.

eg bıderbıno sırmalarsa.

eg bıderwo süpürürse, süpürse.

eg bıderzo dikerse.

eg bıdoşo sağarsa.

eg bıdotê sağsaydı.

eg bıdırna yırtarsam.

eg bıdırnayê yırtsaydı.

eg bıdırno yırtarsa.

eg bıdıskiyo pıro yapışırsa.

eg bıdıskıno pıro yapıştırırsa.

eg bıecêbno beğenirse.

eg bıecêvno beğenirse?

eg bıecıbno beğenirse.

eg bıedılno süslerse.

eg bıedıziyo yorulursa?

eg bıeştê atsaydı.   

eg bıemno emzirirse?

eg bıerciyo değerse.

eg bışanayê salasaydı.

eg bışano salasa.

eg bışeqnayê serpseydi.

eg bışeqno serperse.

eg bışiyayê gitseydi.        

eg bışuwo yıkarsa.

eg bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı.

eg bışıknayê kırsaydı.

eg bışımo içerse.   

eg bışımıtê içseydi.        

eg bışıtê yıkasaydı.

eg bıheleyno eritseydi, eritirse.

eg bıherinayê satın alsaydı.   

eg bıherino satın alırsa.

eg bıheweynayê barındırsaydı.

eg bıhuwayê gülseydi.

eg bıhuwo gülerse.

eg bıkaro ekerse.

eg bıkarıtê ekseydi.       

eg bıkendê kazsaydı.

eg bıkeno kazarsa.              

eg bımasayê şişseydi.    

eg bımaso şişerse.   

eg bımuno örerse.

eg bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa.

eg bınuşnayê yazsaydı.

eg bınuştê yazsaydı.

eg bıpawo beklerse, bekleseydi.

eg bıperayê uçsaydı.

eg bıpernayê uçursaydı.            

eg bıpero uçarsa.

eg bıqesnayê kırpsaydı.

eg bıqesno kırparsa.  

eg bıremayê kaçsaydı.         

eg bıremno kaçırırsa.

eg bıremo kaçarsa.           

eg bıresno yetiştirirse.

eg bırêso örerse.             

eg bırêstê örseydi.                                      

eg bıroşo satarsa.                     

eg bırotê satsaydı.        

eg bırıjnayê dökseydi.       

eg bırıjno dökerse.

eg bıtaşo traş ederse.

eg bıterqıno kızartsa.

eg bıvarayê yağsaydı.     

eg bıvaro yağarsa.     

eg bıveşnayê yaksaydı.

eg bıveşno yakarsa.  

eg bıvrêjo kusarsa.        

eg bıvırıtê kussaydı.         

eg bıwano okursa.         

eg bıwendê okusaydı.       

eg bıwerdê yeseydi.                                     

eg bıxemılnayê süsleseydi.

eg bıxemılno süslerse.

eg bıxşıkero testerelerse.

eg bıxılnayê yıksaydı.

eg bıxılno yıkarsa.

eg bıyameyê gelseydi.

eg bızano bilirse.

eg çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı. 

eg cıkerdê keseydi.      

eg cıkero keserse.                

eg dax kero dağlarsa, eger dağlarsa.

eg dekewo girerse, eger girerse.

eg dinda devirirsem.

eg dindo devirirse.

eg doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse.

eg dıramatik bo dramatik olursa.

eg dırbetın bo yaralanırsa.

eg dırbetın kero yaralarsa, yaralasa.

eg ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı.

eg ecızkero yorarsa, aciz ederse.

eg eşkawiyo dikişi sökülürse.

eg ercan kero ucuzlatırsa.

eg ereba bıramo araba sürerse.

eg ewro biro bu gün gelirse.

eg şabo sevinirse.    

eg şıro giderse.

eg gazkerdê dişleseydi.

eg gezıkerdê süpürseydi.

eg gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı.             

eg gıdişkero toplayıp lodalarsa.              

eg gıdikerdê zayıflatsaydı.         

eg gıdikero zayıflatırsa.              

eg gırêdayê bağlasaydı.       

eg gırzekerdê balyalasaydı.            

eg gırzekero balyalarsa.       

eg hêlkerdê salasaydı.

eg henekerdê kınalasaydı.

eg henekero kınalarsa.

eg holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı.     

eg holbo sıçrarsa, hoplarsa.     

eg honık kerdê soğutsaydı.

eg kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi.        

eg kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi        

eg kalankero yabancı otlarını temizlerse.           

eg lıngı berzo ayak atarsa.

eg lıngı bıeştê ayak atsaydı.

eg nan buro ekmek yerse.

eg niro gelmezse.

eg pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi.

eg pakero 1-takarsa, 2-temizlerse.

eg pakkerdê temizleseydi.

eg pakkero temizlerse.

eg palibıkerdê ekin biçseydi.

eg palibıkero ekin biçerse.             

eg par bıyameyê geçen sene gelseydi.

eg paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi.

eg payşıro ayakla giderse, yaya giderse.

eg pikerdê tükürseydi.

eg pikero tükürürse.

eg pukero tükürürse.                  

eg purkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)               

eg purkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

eg pırkerdê doldursaydı.

eg pırkero doldurursa.

eg pıro do döverse, vurursa.

eg pırodayê dövseydi, vursaydı.        

eg pırodo döverse.

eg qülkerdê delseydi.           

eg qülıkero delerse.           

eg rakerdê serseydi.               

eg rakero sererse.               

eg rakewo yatarsa.                   

eg rakewtê yatsaydı.                  

eg ray kewtê yola düşseydi?

eg rayfino yola düşürürse, yola koyarsa.               

eg rayvıstê yola koysaydı.

eg rewtero yontarsa.           

eg rutbo kel olursa, çıplaklaşırsa.   

eg rutkerdê kel etseydi.         

eg salmekerdê başıboş bıraksaydı.          

eg salmekero başı boş bırakırsa.            

eg sıktırkerdê sıktır etseydi.

eg sıktırkero sıktır ederse.              

eg tepışo tutarsa.             

eg tepıştê tutsaydı.                       

eg vajo söylerse?

eg vaydeyayê savrulsaydı.

eg vaydeyo savrulursa.

eg vaydo savurursa.

eg vazdayê kaçsaydı, koşsaydı.

eg vazdo kaçarsa, koşarsa.

eg vıllakerdê dağıtsaydı.          

eg vıllakero dağıtırsa.

eg vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı.

eg vıraştê yapsaydı.      

eg vırazo yaparsa.                                                         

eg wekerdê yaksaydı.     

eg wekero yakarsa.     

eg werzanayê kaldırsaydı.             

eg werzo kalkarsa.             

eg werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi.

eg xorado giyerse.

eg yağme kero yağmalarsa.

eg zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa.

eg zana bildiyse.

eg zay kero kaybederse, yetirirse.

eg zelal kero arındırırsa.

eg zor kero zorlaştırırsa.

eg zuri bıkero yalan söylerse.

eg zılım bıkero zulum ederse.

eg-egı şayet, veya, eger, ama vb.

eg-ekı eger, şayet, veya vb.

eg eger, şayet, ama, veya olası, vb. ve "sa, se, dı vb". eklerin yerini alır.

egemen (Tr) hükümran, hakim.

egemen bı egemendı.

egemen bıyaye egemen olmuş olan.

egemen bıyayenı-bıyayış egemen olmak.

egemen bıyayox egemen olan.

egemena egemendir (dişil).

egemeney egemenlik.

egemeno egemendir (eril).

egemeyinı egemenlik.

eger (heger) şayet, eger, olası (şart cümlelerinin başına getirilir).

eger abırnayê ayırsaydı.

eger abırno ayırırsa.

eger aşanayê kazsaydı.                

eger aşano kazarsa,               

eger aşkawiyo dikişi sökülürse.

eger arêdo toplarsa.         

eger awdo sularsa.

eger ayabiyayê uyansaydı.

eger ayabo uyanırsa.

eger barakerdê bölüşseydi.       

eger barakero bölüşürse.

eger berzo atarsa.

eger bewniro bakarsa.     

eger bewniyayê baksaydı.

eger biro, niro gelirse, gelmezse?

eger biro gelirse, gelse, şayet gelse.

eger biro gelirse.

eger biyameyê gelseydi.

eger biyardê getirseydi.

eger boyaxkerdê boyasaydı.

eger boyaxkero boyalarsa.

eger buro yerse.

eger bıasayê görünseydi.        

eger bıaso görünürse.

eger bıberdê götürseydi.

eger bıbermo aglasaydı.

eger bıbo olursa?

eger bıbırno keserse.

eger bıcakerdê yerleştirseydi.

eger bıçarnayê gezdirseydi.

eger bıçarno gezdirirse.

eger bıçinayê biçseydi.      

eger bıçino biçerse.

eger bıcınayê yontsaydı.       

eger bıcıno yontarsa.

eger bıçırayno otlarsa.

eger bıdawo sıvasa, eger sıvasa.

eger bıdeştê dikseydi.

eger bıderbıno sırmalarsa.

eger bıderwo süpürürse, süpürse.

eger bıderzo dikerse.

eger bıdoşo sağarsa.

eger bıdotê sağsaydı.

eger bıdırna yırtarsam.

eger bıdırnayê yırtsaydı.

eger bıdırno yırtarsa.

eger bıdıskiyo pıro yapışırsa.

eger bıdıskıno pıro yapıştırırsa.

eger bıecêbno beğenirse.

eger bıecêvno beğenirse?

eger bıecıbno beğenirse.

eger bıedılno süslerse.

eger bıedıziyo yorulursa?

eger bıeştê atsaydı.   

eger bıemno emzirirse?

eger bıerciyo değerse.

eger bışanayê salasaydı.

eger bışano salasa.

eger bışeqnayê serpseydi.

eger bışeqno serperse.

eger bışiyayê gitseydi.        

eger bışuwo yıkarsa.

eger bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı.

eger bışıknayê kırsaydı.

eger bışımo içerse.   

eger bışımıtê içseydi.        

eger bışıtê yıkasaydı.

eger bıheleyno eritseydi, eritirse.

eger bıherinayê satın alsaydı.   

eger bıherino satın alırsa.

eger bıheweynayê barındırsaydı.

eger bıhuwayê gülseydi.

eger bıhuwo gülerse.

eger bıkaro ekerse.

eger bıkarıtê ekseydi.       

eger bıkendê kazsaydı.

eger bıkeno kazarsa.              

eger bımasayê şişseydi.    

eger bımaso şişerse.   

eger bımuno örerse.

eger bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa.

eger bınuşnayê yazsaydı.

eger bınuştê yazsaydı.

eger bıpawo beklerse, bekleseydi.

eger bıperayê uçsaydı.

eger bıpernayê uçursaydı.            

eger bıpero uçarsa.

eger bıqesnayê kırpsaydı.

eger bıqesno kırparsa.  

eger bıremayê kaçsaydı.         

eger bıremno kaçırırsa.

eger bıremo kaçarsa.           

eger bıresno yetiştirirse.

eger bırêso örerse.             

eger bırêstê örseydi.                                       

eger bıroşo satarsa.                     

eger bırotê satsaydı.        

eger bırıjnayê dökseydi.       

eger bırıjno dökerse.

eger bıtaşo traş ederse.

eger bıterqıno kızartsa.

eger bıvarayê yağsaydı.     

eger bıvaro yağarsa.      

eger bıveşnayê yaksaydı.

eger bıveşno yakarsa.  

eger bıvrêjo kusarsa.        

eger bıvırıtê kussaydı.         

eger bıwano okursa.         

eger bıwazo ma do bıdê eğer istese biz vereceğiz.

eger bıwendê okusaydı.       

eger bıwerdê yeseydi.                                     

eger bıxemılnayê süsleseydi.

eger bıxemılno süslerse.

eger bıxşıkero testerelerse.

eger bıxılnayê yıksaydı.

eger bıxılno yıkarsa.

eger bıyameyê gelseydi.

eger bızano bilirse.

eger çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı. 

eger cıkerdê keseydi.      

eger cıkero keserse.                

eger çınêbıyayenı-çınêbıyayış kusur veya hata olmamak (mal vb)

eger çıniyo kusur yoktur, hata yoktur, sağlamdır.

eger dax kero dağlarsa, eger dağlarsa.

eger dekewo girerse, eger girerse.

eger dinda devirirsem.

eger dindo devirirse.

eger doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse.

eger dıramatik bo dramatik olursa.

eger dırbetın bo yaralanırsa.

eger dırbetın kero yaralarsa, yaralasa.

eger ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı.

eger ecızkero yorarsa, aciz ederse.

eger eşkawiyo dikişi sökülürse.

eger ercan kero ucuzlatırsa.

eger ereba bıramo araba sürerse.

eger estbıyayenı-estbıyayış kusur olmak, hata olmak (mal vb.)

eger ewro biro bu gün gelirse.

eger şabo sevinirse.    

eger şıro giderse.

eger gazkerdê dişleseydi.

eger gezıkerdê süpürseydi.

eger gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı.             

eger gıdişkero toplayıp lodalarsa.              

eger gıdikerdê zayıflatsaydı.         

eger gıdikero zayıflatırsa.              

eger gırêdayê bağlasaydı.       

eger gırzekerdê balyalasaydı.            

eger gırzekero balyalarsa.       

eger hêlkerdê salasaydı.

eger henekerdê kınalasaydı.

eger henekero kınalarsa.

eger holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı.     

eger holbo sıçrarsa, hoplarsa.     

eger honık kerdê soğutsaydı.

eger kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi.        

eger kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi        

eger kalankero yabancı otlarını temizlerse.           

eger kı şayet, eger, olası.

eger lıngı berzo ayak atarsa.

eger lıngı bıeştê ayak atsaydı.

eger nan buro ekmek yerse.

eger niro şayet gelmese?.

eger niro gelmezse.

eger pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi.

eger pakero 1-takarsa, 2-temizlerse.

eger pakkerdê temizleseydi.

eger pakkero temizlerse.

eger palibıkerdê ekin biçseydi.

eger palibıkero ekin biçerse.             

eger par bıyameyê geçen sene gelseydi.

eger paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi.

eger payşıro ayakla giderse, yaya giderse.

eger pikerdê tükürseydi.

eger pikero tükürürse.

eger pukero tükürürse.                   

eger purkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)               

eger purkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

eger pırkerdê doldursaydı.

eger pırkero doldurursa.

eger pıro do döverse, vurursa.

eger pırodayê dövseydi, vursaydı.        

eger pırodo döverse.

eger qülkerdê delseydi.           

eger qülıkero delerse.           

eger rakerdê serseydi.               

eger rakero sererse.               

eger rakewo yatarsa.                   

eger rakewtê yatsaydı.                  

eger ray kewtê yola düşseydi?

eger rayfino yola düşürürse, yola koyarsa.               

eger rayvıstê yola koysaydı.

eger rewtero yontarsa.           

eger rutbo kel olursa, çıplaklaşırsa.   

eger rutkerdê kel etseydi.         

eger salmekerdê başıboş bıraksaydı.          

eger salmekero başı boş bırakırsa.            

eger sıktırkerdê sıktır etseydi.

eger sıktırkero sıktır ederse.              

eger tepışo tutarsa.            

eger tepıştê tutsaydı.                       

eger tey çıniyo kusur içinde yok.

eger vajo söylerse?

eger vaydeyayê savrulsaydı.

eger vaydeyo savrulursa.

eger vaydo savurursa.

eger vazdayê kaçsaydı, koşsaydı.

eger vazdo kaçarsa, koşarsa.

eger vıllakerdê dağıtsaydı.          

eger vıllakero dağıtırsa.

eger vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı.

eger vıraştê yapsaydı.      

eger vırazo yaparsa.                                                         

eger wazeno şayet isterse.

eger wekerdê yaksaydı.     

eger wekero yakarsa.     

eger werzanayê kaldırsaydı.             

eger werzo kalkarsa.             

eger werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi.

eger wına şıro şayet böyle giderse.

eger wıniyose şayet öyleyse.

eger xorado giyerse.

eger yağme kero yağmalarsa.

eger zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa.

eger zana bildiyse.

eger zay kero kaybederse, yetirirse.

eger zelal kero arındırırsa.

eger zor kero zorlaştırırsa.

eger zuri bıkero yalan söylerse.

eger zılım bıkero zulum ederse.

eger 1-çürüklük, 2-kusur, 3-noksanlık, eksiklik, 4-eger, şayet, ama, veya olası, vb. ve "sa, se, dı vb". eklerin yerini alır, 5-kusur ve hatası olmayan, sağlam (mal vb)

egerıno kusurludur, hatalıdır.

egit (Kür) yiğit, mert, delikanlı, cesur vs.

egit bıyayenı-bıyayış mert olmak, yiğit olmak.

egita yiğittir, merttir (dişil).

egitey kerdenı-kerdış yiğitlik, mertlik, kahramanlık yapmak.

egitey yiğitlik, mertlik.

egitini yiğitlik, mertlik.

egito yiğittir, merttir (eril).

egitım (Tr) eğitme işi, eğitim.

egitım diyaye eğitim görmüş olan.

egitım diyayenı-diyayış eğitim görmek.

egitım diyayox eğitim gören kimse.

egitım vinayenı-vinayış eğitim görmek.

egitım vinayox eğitim görmüş olan.

egitım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak.

egitım vıraştox eğitim yapan kimse.

egitıma eğitimle.

egitımci eğitimci.

egitımcinı kerdenı-kerdış eğitimcilik yapmak.

egitımcinı eğitimcilik.

egitımcılıxey eğitimcilik.

egitımey eğitimle ilgili.

egitımın eğitimli.

egle biyo eylenmiş, oyalanmış.

egle bı eylendı, oyalandı.

egle bıyaye oyalanmış, eylenmiş olan.

egle bıyayenı-bıyayış 1-eylenmek, 2-vakit doldurmak, 3-oyalanmak.

egle kerdenı-kerdış 1-eylendirmek, 2-oyalandırmak, 3--meşkul edip vakit geçirmek.

egle kerdox eylendiren, oyalayan.

egle 1-eylenme, oyalanma, 2-alay etme, 3-vakit geçirme.

egoist (Fr) bencil, yalnız kendini düşünen.

egoist bıyayenı-bıyayış egoist olmak.

egoista bencildir (dişil).

egoistê bencildirler.

egoistey kerdenı-kerdış bencillik yapmak.

egoistey kerdox bencillik yapan kimse.

egoistey egoistlik, bencillik.

egoistinı egoistlik.

egoisto bencildir (eril).

egoizm (Fr) bencillik.

egoizma bencildir (dişil).

egoizminı bencillik.

egoizmo bencildir (eril).

egoizım (Fr) bencillik.

egoizıma bencildir (dişil).

egoizıminı bencillik.

egoizımo bencildir (eril).

egotizım (Fr) benlikçilik.

egsıg-egsıgı kadına söylenir (eksi etek anlamında).

egsıga eksi etektir, zavalıdır.

egsıgey 1-eksi etek olma, zavalı (kadınlar için), 2-eksiklik.

egsıgeya cı farq bi eksikliği fark oldu.

egzama (Yun) bir nevi deri hastalığı, mayasıl.

egzama bıyayenı-bıyayış egzama olmak.

egzamın egzamllı.

egzersisz (Fr) alıştırma, idman.

egzotik (Fr) uzak, yabancıl, yabancı ülkelerle ilgili.

egı abırnayê ayırsaydı.

egı abırno ayırırsa.

egı aşanayê kazsaydı.                

egı aşano kazarsa,               

egı aşkawiyo dikişi sökülürse.

egı amê şayet geldiyse.

egı arêdo toplarsa.         

egı awdo sularsa.

egı ayabiyayê uyansaydı.

egı ayabo uyanırsa.

egı barakerdê bölüşseydi.       

egı barakero bölüşürse.

egı bêro eğer gelirse.

egı berzo atarsa.

egı bewniro bakarsa.     

egı bewniyayê baksaydı.

egı biro, niro gelirse, gelmezse?

egı biro gelirse, gelse, şayet gelse.

egı biyameyê gelseydi.

egı biyardê getirseydi.

egı boyaxkerdê boyasaydı.

egı boyaxkero boyalarsa.

egı buro yerse.

egı bıasayê görünseydi.        

egı bıaso görünürse.

egı bıberdê götürseydi.

egı bıbermo aglasaydı.

egı bıbo olursa?

egı bıbırno keserse.

egı bıcakerdê yerleştirseydi.

egı bıçarnayê gezdirseydi.

egı bıçarno gezdirirse.

egı bıçinayê biçseydi.      

egı bıçino biçerse.

egı bıcınayê yontsaydı.       

egı bıcıno yontarsa.

egı bıçırayno otlarsa.

egı bıdawo sıvasa, eger sıvasa.

egı bıdeştê dikseydi.

egı bıderbıno sırmalarsa.

egı bıderwo süpürürse, süpürse.

egı bıderzo dikerse.

egı bıdoşo sağarsa.

egı bıdotê sağsaydı.

egı bıdırna yırtarsam.

egı bıdırnayê yırtsaydı.

egı bıdırno yırtarsa.

egı bıdıskiyo pıro yapışırsa.

egı bıdıskıno pıro yapıştırırsa.

egı bıecêbno beğenirse.

egı bıecêvno beğenirse?

egı bıecıbno beğenirse.

egı bıedılno süslerse.

egı bıedıziyo yorulursa?

egı bıeştê atsaydı.   

egı bıemno emzirirse?

egı bıerciyo değerse.

egı bışanayê salasaydı.

egı bışano salasa.

egı bışeqnayê serpseydi.

egı bışeqno serperse.

egı bışiyayê gitseydi.        

egı bışuwo yıkarsa.

egı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı.

egı bışıknayê kırsaydı.

egı bışımo içerse.   

egı bışımıtê içseydi.        

egı bışıtê yıkasaydı.

egı bıheleyno eritseydi, eritirse.

egı bıherinayê satın alsaydı.   

egı bıherino satın alırsa.

egı bıheweynayê barındırsaydı.

egı bıhuwayê gülseydi.

egı bıhuwo gülerse.

egı bıkaro ekerse.

egı bıkarıtê ekseydi.       

egı bıkendê kazsaydı.

egı bıkeno kazarsa.              

egı bımasayê şişseydi.    

egı bımaso şişerse.   

egı bımuno örerse.

egı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa.

egı bınuşnayê yazsaydı.

egı bınuştê yazsaydı.

egı bıpawo beklerse, bekleseydi.

egı bıperayê uçsaydı.

egı bıpernayê uçursaydı.            

egı bıpero uçarsa.

egı bıqesnayê kırpsaydı.

egı bıqesno kırparsa.  

egı bıremayê kaçsaydı.         

egı bıremno kaçırırsa.

egı bıremo kaçarsa.           

egı bıresno yetiştirirse.

egı bırêso örerse.             

egı bırêstê örseydi.                                      

egı bıroşo satarsa.                     

egı bırotê satsaydı.        

egı bırıjnayê dökseydi.       

egı bırıjno dökerse.

egı bıtaşo traş ederse.

egı bıterqıno kızartsa.

egı bıvarayê yağsaydı.     

egı bıvaro yağarsa.     

egı bıveşnayê yaksaydı.

egı bıveşno yakarsa.  

egı bıvrêjo kusarsa.         

egı bıvırıtê kussaydı.         

egı bıwano okursa.         

egı bıwendê okusaydı.       

egı bıwerdê yeseydi.                                    

egı bıxemılnayê süsleseydi.

egı bıxemılno süslerse.

egı bıxşıkero testerelerse.

egı bıxılnayê yıksaydı.

egı bıxılno yıkarsa.

egı bıyameyê gelseydi.

egı bızano bilirse.

egı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı. 

egı cıkerdê keseydi.      

egı cıkero keserse.                

egı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa.

egı dekewo girerse, eger girerse.

egı dinda devirirsem.

egı dindo devirirse.

egı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse.

egı dıramatik bo dramatik olursa.

egı dırbetın bo yaralanırsa.

egı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa.

egı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı.

egı ecızkero yorarsa, aciz ederse.

egı eşkawiyo dikişi sökülürse.

egı ercan kero ucuzlatırsa.

egı ereba bıramo araba sürerse.

egı ewro biro bu gün gelirse.

egı şabo sevinirse.    

egı şıro giderse.

egı gazkerdê dişleseydi.

egı gezıkerdê süpürseydi.

egı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı.              

egı gıdişkero toplayıp lodalarsa.              

egı gıdikerdê zayıflatsaydı.         

egı gıdikero zayıflatırsa.              

egı gırêdayê bağlasaydı.      

egı gırzekerdê balyalasaydı.            

egı gırzekero balyalarsa.       

egı hêlkerdê salasaydı.

egı henekerdê kınalasaydı.

egı henekero kınalarsa.

egı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı.     

egı holbo sıçrarsa, hoplarsa.     

egı honık kerdê soğutsaydı.

egı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi.        

egı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi        

egı kalankero yabancı otlarını temizlerse.           

egı lıngı berzo ayak atarsa.

egı lıngı bıeştê ayak atsaydı.

egı nan buro ekmek yerse.

egı niro gelmezse.

egı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi.

egı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse.

egı pakkerdê temizleseydi.

egı pakkero temizlerse.

egı palibıkerdê ekin biçseydi.

egı palibıkero ekin biçerse.             

egı par bıyameyê geçen sene gelseydi.

egı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi.

egı payşıro ayakla giderse, yaya giderse.

egı pikerdê tükürseydi.

egı pikero tükürürse.

egı pukero tükürürse.                  

egı purkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)               

egı purkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

egı pırkerdê doldursaydı.

egı pırkero doldurursa.

egı pıro do döverse, vurursa.

egı pırodayê dövseydi, vursaydı.        

egı pırodo döverse.

egı qülkerdê delseydi.           

egı qülıkero delerse.           

egı rakerdê serseydi.               

egı rakero sererse.               

egı rakewo yatarsa.                    

egı rakewtê yatsaydı.                  

egı ray kewtê yola düşseydi?

egı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa.               

egı rayvıstê yola koysaydı.

egı rewtero yontarsa.           

egı rutbo kel olursa, çıplaklaşırsa.   

egı rutkerdê kel etseydi.         

egı salmekerdê başıboş bıraksaydı.          

egı salmekero başı boş bırakırsa.            

egı sıktırkerdê sıktır etseydi.

egı sıktırkero sıktır ederse.              

egı tepışo tutarsa.            

egı tepıştê tutsaydı.                        

egı vajo söylerse?

egı vaydeyayê savrulsaydı.

egı vaydeyo savrulursa.

egı vaydo savurursa.

egı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı.

egı vazdo kaçarsa, koşarsa.

egı vıllakerdê dağıtsaydı.          

egı vıllakero dağıtırsa.

egı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı.

egı vıraştê yapsaydı.      

egı vırazo yaparsa.                                                         

egı wekerdê yaksaydı.     

egı wekero yakarsa.     

egı werzanayê kaldırsaydı.             

egı werzo kalkarsa.            

egı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi.

egı xorado giyerse.

egı yağme kero yağmalarsa.

egı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa.

egı zana bildiyse.

egı zay kero kaybederse, yetirirse.

egı zelal kero arındırırsa.

egı zor kero zorlaştırırsa.

egı zuri bıkero yalan söylerse.

egı zılım bıkero zulum ederse.

egı eger, şayet, ama, veya vb. ve "sa, se, dı vb". eklerin yerini alır.

egıtım (Tr) eğitme işi, eğitim.

egıtım diyaye eğitim görmüş olan.

egıtım diyayenı-diyayış eğitim görmek.

egıtım diyayox eğitim gören kimse.

egıtım vinayenı-vinayış eğitim görmek.

egıtım vinayox eğitim görmüş olan.

egıtım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak.

egıtım vıraştox eğitim yapan kimse.

egıtımci eğitimci.

egıtımcılıxey eğitimcilik.

egıtımey eğitimle ilgili.

egıtımın eğitimli.

eh vıradı wa şıro boş ver, bırak gitsin.

eh boş ver, aldırma anlamında bir sözcük.

eha ame işte geldi.

eha tewa işte ağrıdı.

eha "işte, öyle, böyle, şöyle, aha" anlamlarını veren bir sözcük.

ehali (Ar) aynı yerde, ülkede, şehirde oturanların tamamı.

ehali sukda ma şehrimizin ahalisi.

ehbab (Ar) kendisiyele ilişki kurulup dostluk elde edilen kimse.

ehbab bıyaye ahpap olmuş olan.

ehbab bıyayenı-bıyayış ahpap olmak, dost olmak.

ehbab bıyayox ahpap olan kimse.

ehbab kerde ahpap edilmiş olan.

ehbab kerdenı-kerdış ahpap etmek, dost etmek.

ehbab kerdox dost edilen kimse.

ehbaba mına ahpabımdır (dişil).

ehbaba ahpaptır (dişil).

ehbabê mıno ahpabımdır, dostumdur (eril).

ehbabey ahpaplık, dostluk.

ehbabeya ahpaplıkla.

ehbabinı kerdenı-kerdış ahpaplık yapmak.

ehbabinı ahpaplık.

ehbabo ahpaptır (eril).

ehd (Ar) kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant.

ehd bo nêvıradana tı şırê ahd olsun bırakmam sen gidesin.

ehd bo ahd olsun.

ehd bıyayenı-bıyayış ahd olmak.

ehd kerde ahd etmiş olan.

ehd kerdenı-kerdış ahd etmek.

ehd kerdox ahd eden.

ehdın ahd olma durumu.

ehe tiz kerd aha osurdu.

ehe aha, işte, ya, öyle mi.

ehemmiyet (Ar) önem.

ehemmiyet cı dayanı-dayış kendisine önem vermek.

ehemmiyet cı dayox kendisine önem veren.

ehemmiyet da cı kendisine önem verdi.

ehemmiyet dayenı-dayış önem vermek.

ehemmiyeta 1-önemle, 2-tedbirlidir (dişil).

ehemmiyetın önemli, mühim.

eheng bıyayenı-bıyayış ahenkli olmak.

eheng dı ahengde.

eheng ra ahenkten.

eheng uyum, uyuşma, anlaşma, uyum sağlama.

ehengana ahenklerle.

ehengey uyum sağlama durumu.

ehenginı ahenklilik, uyumluluk.

ehengtar (Far) ahenkli.

ehengtara ahenklidir (dişil).

ehengtarey ahenklilik.

ehengtaro ahenklidir (eril).

ehengın bı ahenkliydi (eril).

ehengın ahenkli, uyumlu, düzenli (eril).

ehengına ahenklidir (dişil).

ehengıno ahenklidir (eril).

ehengını bi ahenkliydi (dişil).

ehengını ahenkli (dişil).

ehil (Ar) yetenekli, erbab, alışık.

ehil bıyayenı-bıyayış yetenekli olmak, işin erbabı olmak.

ehila yeteneklidir, işin erbabıdır (dişil).

ehiley yetenekli olma durumu.

ehilinı yeteneklilik.

ehilo yeteneklidir, işin erbabıdır (eril).

ehkam (küşat) 1-şaka, 2-alay etmek, ahkem kesmek.

ehkam bıyayenı-bıyayış şaka olmak.

ehkam kerdenı-kerdış şaka yapmak.

ehkam kerdox şaka yapan.

ehkamey kerdenı-kerdış 1-şaka yapmak, 2-alay etmek.

ehkamey 1-şaka etme durumu, 2-alay etme durumu.

ehkaminı şaka etme durumu.

ehkamın şakalı.

ehkamına şakacıdır (dişil).

ehkamıno şakacıdır (eril).

ehl ahali, halk, kul.

ehlaq (Ar) ahlak, toplum içinde uymak zorunda bulunulan davranış biçimi

ehlaq dı ahlakta.

ehlaq ra ahlaktan.

ehlaqê cı ahlakı.

ehlaqna başka bir ahlak.

ehlaqo rınd iyi ahlak.

ehlaqo xırab kötü ahlak.

ehlaqın ahlaklı.

ehlê cenneti cennet etli, cennetlik.

ehlê cı ahalisi, halkı.

ehlê ma halkımız, ahalimiz.

ehli (Ar) evcil.

ehli bıyaye evcilleşmiş olan.

ehli bıyayenı-bıyayış evcil olmak, evcilleşmek.

ehli haq ehli hak.

ehli islam islam dininden olana denilir.

ehli kerdenı-kerdış evcilleştirmek.

ehli kerdox evcilleştiren.

ehli sınet ehli sünet.

ehlibeyt (Ar) Hz.Muhammedin ailesine verilen ad.

ehlisünet (Ar) Hz.Muhammede inananlar ve sünetlerini yerine getirenler.

ehliya evcildir (dişil).

ehliyet-ehliyetı sürücülük belgesi, 2-iş yapma belgesi.

ehliyeta cı ehliyeti.

ehliyeta ramıtenda ereba araba sürme ehliyeti.

ehliyeta ehliyetle.

ehliyetê bir ehliyet.

ehliyetna bir ehliyet daha.

ehliyetı dayenı-dayış ehliyet vermek.

ehliyetı dayox ehliyet veren.

ehliyetı gırotenı-gırotış ehliyet almak.

ehliyetı gırotox ehliyet alan.

ehliyetın ehliyetli.

ehliyetına ehliyetlidir (dişil).

ehliyetıno ehliyetlidir (eril).

ehliyo evcildir (eril).

ehlizewq (Ar) zevk sahibi, zevki olan kimse.

ehlıyet-ehlıyetı (Ar) 1-yeterlik, uzluk, 2-araba sürme belgesi.

ehlıyeta cı ehliyeti.

ehlıyeta ramıtenda ereba araba sürme ehliyeti.

ehlıyeta 1-ehliyetle, 2-ehliyettir.

ehlıyetê bir ehliyet.

ehlıyeti ehliyetler.

ehlıyetna bir ehliyet daha.

ehlıyetı dayenı-dayış ehliyet vermek.

ehlıyetı dayox ehliyet veren kimse.

ehlıyetı gırotenı-gırotış ehliyet almak.

ehlıyetı gırotox ehliyet alan kimse.

ehlıyetın ehliyetli.

ehlıyetına ehliyetlidir (dişil).

ehlıyetıno ehliyetlidir (eril).

ehmaq (Ar) aklını gereği gibi kullanamayan, buddala, aptal.

ehmaq bı ahmaktı.

ehmaq bıyayenı-bıyayış ahmak olmak.

ehmaqa ahmaktır (dişil)

ehmaqê ahmaktırlar.

ehmaqey (ahmaqey) ahmaklık, ahmak olma durumu.

ehmaqey kerde ahmaklık yapmış olan.

ehmaqey kerdenı-kerdış ahmaklık yapmak.

ehmaqey kerdox ahmaklık yapan kimse.

ehmaqeya ahmakça.

ehmaqinı ahmaklık.

ehmaqlıxey ahmak olma durumu.

ehmaqo ahmaktır (eril).

ehmed bir erkek ismi.

ehpab (Ar) kendisiyele ilişki kurulup dostluk elde edilen kimse.

ehpab bıyaye ahpap olmuş olan.

ehpab bıyayenı-bıyayış ahpap olmak, dost olmak.

ehpab bıyayox ahpap olan kimse.

ehpab kerde ahpap edilmiş olan.

ehpab kerdenı-kerdış ahpap etmek, dost etmek.

ehpab kerdox dost edilen kimse.

ehpaba mına ahpabımdır (dişil).

ehpaba ahpaptır (dişil).

ehpabê mıno ahpabımdır, dostumdur (eril).

ehpabey ahpaplık, dostluk.

ehpabeya ahpaplıkla.

ehpabinı kerdenı-kerdış ahpaplık yapmak.

ehpabinı ahpaplık.

ehpabo ahpaptır (eril).

ehpap (Ar) kendisiyele ilişki kurulup dostluk elde edilen kimse.

ehpap bıyaye ahpap olmuş olan.

ehpap bıyayenı-bıyayış ahpap olmak, dost olmak.

ehpap bıyayox ahpap olan kimse.

ehpap kerde ahpap edilmiş olan.

ehpap kerdenı-kerdış ahpap etmek, dost etmek.

ehpap kerdox dost edilen kimse.

ehpapa mına ahpabımdır (dişil).

ehpapa ahpaptır (dişil).

ehpapê mıno ahpabımdır, dostumdur (eril).

ehpapey ahpaplık, dostluk.

ehpapeya ahpaplıkla.

ehpapinı kerdenı-kerdış ahpaplık yapmak.

ehpapinı ahpaplık.

ehpapo ahpaptır (eril).

ehwal (Ar) durum, durumlar, haller, vaziyet, vaziyetler.

ehwalê cı durumu, vaziyeti.

ehwalê to senino durumun nasıldır.

ejdad bı ejdattı.

ejdad bıyayenı-bıyayış ced olmak, ejdat olmak.

ejdad ata, ced.

ejdada ejdattır (dişil).

ejdadê to ceddın, atan.

ejdadey cedlik, atalık.

ejdadinı kerdenı-kerdış ejdatlık yapmak.

ejdadinı kerdox ejdatlık yapan.

ejdadinı ejdatlık.

ejdado ceddir, ejdattır (eril).

ejdat ata, ced.

ejdata ejdattır (dişil).

ejdatê to ceddın, atan.

ejdatey cedlik, atalık.

ejdatinı kerdenı-kerdış ejdatlık yapmak.

ejdatinı kerdox ejdatlık yapan.

ejdatinı ejdatlık.

ejdato ceddir, ejdattır (eril).

ejderha büyük yılan, ejderha.

ejderhaya ejderhadır (dişil).

ejderhayo ejderhadır (eril).

ejdiha ejderha.

ejdihaya ejderhadır (dişil).

ejdihayo ejderhadır (eril).

ejektor (Fr) fışkırtıcı.

ejnebi (Ar) yabancı, başka devletten olan, kendi halkından olmayan kimse.

ejnebi bıyayenı-bıyayış yabancı olmak.

ejnebi yabancı, yabancı uyruklu.

ejnebilıxey ecnebilik.

ejnebinı yabancılık.

ejnebiya yabancıdır (dişil).

ejnebiyê yabancıdırlar.

ejnebiyey ecnebi olma durumu.

ejnebiyo yabancıdır (eril).

ek (Tr) ek, ilave.

ek abırnayê ayırsaydı.

ek abırno ayırırsa.

ek aşanayê kazsaydı.                

ek aşano kazarsa,               

ek aşkawiyo dikişi sökülürse.

ek ame geldiyse.

ek arêdo toplarsa.         

ek awdo sularsa.

ek ayabiyayê uyansaydı.

ek ayabo uyanırsa.

ek barakerdê bölüşseydi.       

ek barakero bölüşürse.

ek berzo atarsa.

ek bewniro bakarsa.     

ek bewniyayê baksaydı.

ek biro, niro gelirse, gelmezse?

ek biro gelirse, gelse, şayet gelse.

ek biyameyê gelseydi.

ek biyardê getirseydi.

ek boyaxkerdê boyasaydı.

ek boyaxkero boyalarsa.

ek buro yerse.

ek bıasayê görünseydi.        

ek bıaso görünürse.

ek bıberdê götürseydi.

ek bıbermo aglasaydı.

ek bıbo olursa?

ek bıbırno keserse.

ek bıcakerdê yerleştirseydi.

ek bıçarnayê gezdirseydi.

ek bıçarno gezdirirse.

ek bıçinayê biçseydi.      

ek bıçino biçerse.

ek bıcınayê yontsaydı.       

ek bıcıno yontarsa.

ek bıçırayno otlarsa.

ek bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas.

ek bıdeştê dikseydi.

ek bıderbıno sırmalarsa.

ek bıderwo süpürürse, süpürse.

ek bıderzo dikerse.

ek bıdoşo sağarsa.

ek bıdotê sağsaydı.

ek bıdırna yırtarsam.

ek bıdırnayê yırtsaydı.

ek bıdırno yırtarsa.

ek bıdıskiyo pıro yapışırsa.

ek bıdıskıno pıro yapıştırırsa.

ek bıecêbno beğenirse.

ek bıecêvno beğenirse?

ek bıecıbno beğenirse.

ek bıedılno süslerse.

ek bıedıziyo yorulursa?

ek bıeştê atsaydı.   

ek bıemno emzirirse?

ek bıerciyo değerse.

ek bıfêno düşürürse.

ek bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde).

ek bıfetılno kovalarsa.

ek bıfetısiyo boğulursa.

ek bıfıkıriyo düşünürse.

ek bışanayê salasaydı.

ek bışano salasa.

ek bışeqnayê serpseydi.

ek bışeqno serperse.

ek bışiyayê gitseydi.        

ek bışuwo yıkarsa.

ek bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı.

ek bışıknayê kırsaydı.

ek bışımo içerse.   

ek bışımıtê içseydi.        

ek bışıtê yıkasaydı.

ek bıheleyno eritseydi, eritirse.

ek bıherinayê satın alsaydı.   

ek bıherino satın alırsa.

ek bıheweynayê barındırsaydı.

ek bıhuwayê gülseydi.

ek bıhuwo gülerse.

ek bıkaro ekerse.

ek bıkarıtê ekseydi.       

ek bıkendê kazsaydı.

ek bıkeno kazarsa.              

ek bımasayê şişseydi.    

ek bımaso şişerse.   

ek bımuno örerse.

ek bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa.

ek bınuşnayê yazsaydı.

ek bınuştê yazsaydı.

ek bıpawo beklerse, bekleseydi.

ek bıperayê uçsaydı.

ek bıpernayê uçursaydı.            

ek bıpero uçarsa.

ek bıqesnayê kırpsaydı.

ek bıqesno kırparsa.  

ek bıremayê kaçsaydı.         

ek bıremno kaçırırsa.

ek bıremo kaçarsa.           

ek bıresno yetiştirirse.

ek bırêso örerse.             

ek bırêstê örseydi.                                      

ek bıroşo satarsa.                     

ek bırotê satsaydı.        

ek bırıjnayê dökseydi.       

ek bırıjno dökerse.

ek bıtaşo traş ederse.

ek bıterqıno kızartsa.

ek bıvarayê yağsaydı.     

ek bıvaro yağarsa.      

ek bıveşnayê yaksaydı.

ek bıveşno yakarsa.  

ek bıvrêjo kusarsa.        

ek bıvırıtê kussaydı.         

ek bıwano okursa.         

ek bıwendê okusaydı.       

ek bıwerdê yeseydi.                                    

ek bıxemılnayê süsleseydi.

ek bıxemılno süslerse.

ek bıxşıkero testerelerse.

ek bıxılnayê yıksaydı.

ek bıxılno yıkarsa.

ek bıyameyê gelseydi.

ek bızano bilirse.

ek çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı. 

ek cıkerdê keseydi.      

ek cıkero keserse.                

ek dax kero dağlarsa, eger dağlarsa.

ek dekewo girerse, eger girerse.

ek dinda devirirsem.

ek dindo devirirse.

ek doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse.

ek dıramatik bo dramatik olursa.

ek dırbetın bo yaralanırsa.

ek dırbetın kero yaralarsa, yaralasa.

ek ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı.

ek ecızkero yorarsa, aciz ederse.

ek eşkawiyo dikişi sökülürse.

ek ercan kero ucuzlatırsa.

ek ereba bıramo araba sürerse.

ek ewro biro bu gün gelirse.

ek fahm kero anlasa.

ek fam kero anlasa.

ek felc bo felç olursa?

ek fırçe kero fırçalarsa.

ek şabo sevinirse.    

ek şıro giderse.

ek gazkerdê dişleseydi.

ek gezıkerdê süpürseydi.

ek gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı.             

ek gıdişkero toplayıp lodalarsa.              

ek gıdikerdê zayıflatsaydı.         

ek gıdikero zayıflatırsa.              

ek gırêdayê bağlasaydı.      

ek gırzekerdê balyalasaydı.            

ek gırzekero balyalarsa.       

ek hêlkerdê salasaydı.

ek henekerdê kınalasaydı.

ek henekero kınalarsa.

ek holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı.     

ek holbo sıçrarsa, hoplarsa.     

ek honık kerdê soğutsaydı.

ek kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi.        

ek kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi        

ek kalankero yabancı otlarını temizlerse.           

ek lıngı berzo ayak atarsa.

ek lıngı bıeştê ayak atsaydı.

ek nan buro ekmek yerse.

ek niro gelmezse.

ek pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi.

ek pakero 1-takarsa, 2-temizlerse.

ek pakkerdê temizleseydi.

ek pakkero temizlerse.

ek palibıkerdê ekin biçseydi.

ek palibıkero ekin biçerse.             

ek par bıyameyê geçen sene gelseydi.

ek paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi.

ek payşıro ayakla giderse, yaya giderse.

ek pey bıhesiyo duyarsa.

ek pikerdê tükürseydi.

ek pikero tükürürse.

ek pukero tükürürse.                  

ek purkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)               

ek purkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

ek pırkerdê doldursaydı.

ek pırkero doldurursa.

ek pıro do döverse, vurursa.

ek pırodayê dövseydi, vursaydı.        

ek pırodo döverse.

ek qülkerdê delseydi.           

ek qülıkero delerse.           

ek rakerdê serseydi.               

ek rakero sererse.               

ek rakewo yatarsa.                   

ek rakewtê yatsaydı.                  

ek ray kewtê yola düşseydi?

ek rayfino yola düşürürse, yola koyarsa.               

ek rayvıstê yola koysaydı.

ek rewtero yontarsa.           

ek rutbo kel olursa, çıplaklaşırsa.

ek rutkerdê kel etseydi.         

ek salmekerdê başıboş bıraksaydı.          

ek salmekero başı boş bırakırsa.            

ek sıktırkerdê sıktır etseydi.

ek sıktırkero sıktır ederse.              

ek tepışo tutarsa.            

ek tepıştê tutsaydı.                       

ek vajo söylerse?

ek vaydeyayê savrulsaydı.

ek vaydeyo savrulursa.

ek vaydo savurursa.

ek vazdayê kaçsaydı, koşsaydı.

ek vazdo kaçarsa, koşarsa.

ek vıllakerdê dağıtsaydı.          

ek vıllakero dağıtırsa.

ek vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı.

ek vıraştê yapsaydı.      

ek vırazo yaparsa.                                                         

ek wekerdê yaksaydı.     

ek wekero yakarsa.      

ek werzanayê kaldırsaydı.             

ek werzo kalkarsa.            

ek werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi.

ek xorado giyerse

ek yağme kero yağmalarsa.

ek zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa.

ek zana bildiyse.

ek zay kero kaybederse, yetirirse.

ek zelal kero arındırırsa.

ek zor kero zorlaştırırsa.

ek zuri bıkero yalan söylerse.

ek zılım bıkero zulum ederse.

ek eger, şayet, ama, veya vb. ve "sa, se, dı vb". eklerin yerini alır.

ekan ekleri.

ekandê cı dı eklerinde.

ekdar edat, ilgeç.

ekdê cı dı ekinde.

ekê "an´i""an" eki yeri belirler(dew´an köyler, keynan kızlar).

ekê cı eki.

eke vaja eğer söylesem.

eke eğer, şayet, veya.

eki ekler.

ekib (Fr) takım.

ekib dı ekipde.

ekib ra ekipten.

ekib ronayenı-ronayış ekip kurmak.

ekib vıraştenı-vıraştış ekip oluşturmak.

ekibana ekiplerle.

ekibê cı ekibi.

ekibê bir ekip.

ekibi ekipler.

ekibinı ekipcilik.

ekibna bir ekip daha.

ekibo ekiptir.

eklem (Tr) eklem.

ekoloji (Fr) çevre bilimi.

ekonomi (Fr) iktisat.

ekonomi dı ekonomide.

ekonomi ra ekonomiden.

ekonomik (Fr) ekonomi ile ilgili, iktisadi.

ekonomist (Fr) ekonomi uzmanı.

ekonomiyê cı ekonomisi.

ekonomiyey iktisatlı olma durumu, idareli kullanma.

ekpa edat.

ekran (Fr) görüntülük, resim gösteren şeylerin görüntü kısmı.

ekranê data bilgisayar ekranı.

ekranê telewizyoni televizyonun ekranı.

eks 1-aksi, inat, 2-dingil.

eksa inattır (dişil).

eksê qamyonı kamyonun dingili.

eksê aksidirler.

ekselans (Fr) yüksek makam sahibi yabancılara verilen unvan.

eksen (Tr) eksen.

ekser-ekseri 1-çoğunluk, ekseriyet, 2-genelikle.

ekserey 1-çoğunluk, ekseriyet, 2-genelikle.

ekseriyê cı ameybi çoğunluğu gelmişti.

ekseriyet (Ar) çoğunluk, çokluk.

ekseriyetey çoğunluluk.

eksersiz (Fr) 1-alıştırma, 2-idman.

eksey kerdenı-kerdış aksilik yapmak, çıkarmak.

eksey mekı aksilik etme, çıkarma.

eksey 1-aksilik, 2-inatlık.

eksigı eksi etek, zavalı.

eksilıxey aksilik.

eksinı aksilik.

eksiya aksidir (dişil).

eksiyê aksidirler.

eksiyo aksidir (eril).

ekso inattır (eril).

eksoz (İng) motorlarda yanan akar yakıt gazı ve bu gazın boşatılma borusu.

eksoz ra eksozdan.

eksozcinı kerdenı-kerdış eksozculuk yapmak.

eksozcinı eksozculuk.

eksozciya eksozcudur (dişil).

eksozciyo eksozcudur (eril).

eksozê texsi taksinın eksozu.

eksozê bir eksoz.

eksozinı eksozculuk.

eksoziya eksozla.

eksozna bir eksoz daha.

eksozın eksozlu.

ekspert (Fr) bilir kişi, uzman.

ekspert bıyayenı-bıyayış uzmanolmak.

eksperta uzmandır (dişil).

ekspertcinı kerdenı-kerdış ekspertcilik yapmak.

ekspertê bir ekspert.

ekspertey kerdenı-kerdış uzmanlık yapmak.

ekspertey bilir kişi olma durumu.

ekspertinı ekspertcilik.

ekspertna bir ekspert daha.

eksperto uzmandır (eril).

ekspress (Fr) çok hızlı giden tren, uçak veya gemi.

ekstra (Fr) 1-en iyi, üstün nitelikli, 2-fazladan, gerekenden başka.

ekstra bıyayenı-bıyayış ekstra olmak.

ekstra gırweyêno ekstra çalışiyor.

ekstra gırweynayenı-gırweynayış ekstra çalıştırmak.

ekstra kar kerdenı-kerdış fazladan iş yapmak.

ekstrayo ekstradır.

eksug-eksugı zavallı, eksi etek (kadın ve kızlar için söylenir).

eksuga zavalıdır, eksi etektir.

eksugey zavalı olma durumu (kadınlar için söylenir).

eksuginı zavalılık.

ekvator (Fr) yer yuvarını iki eşit parçaya bölen en büyük çember.

ekvator dı ekvatorda.

ekvator ra ekvatordan.

ekvatorın ekvatorlu.

ekzotermik (Fr) ısı veren.

ekı abırnayê ayırsaydı.

ekı abırno ayırırsa.

ekı aşanayê kazsaydı.                

ekı aşano kazarsa,               

ekı aşkawiyo dikişi sökülürse.

ekı ame geldiyse.

ekı arêdo toplarsa.         

ekı awdo sularsa.

ekı ayabiyayê uyansaydı.

ekı ayabo uyanırsa.

ekı barakerdê bölüşseydi.       

ekı barakero bölüşürse.

ekı berzo atarsa.

ekı bewniro bakarsa.     

ekı bewniyayê baksaydı.

ekı biro, niro gelirse, gelmezse?

ekı biro şayet gelirse.

ekı biro gelirse, gelse, şayet gelse.

ekı biyameyê gelseydi.

ekı biyardê getirseydi.

ekı boyaxkerdê boyasaydı.

ekı boyaxkero boyalarsa.

ekı buro yerse.

ekı bıasayê görünseydi.        

ekı bıaso görünürse.

ekı bıberdê götürseydi.

ekı bıbermo aglasaydı.

ekı bıbo olursa?

ekı bıbırno keserse.

ekı bıcakerdê yerleştirseydi.

ekı bıçarnayê gezdirseydi.

ekı bıçarno gezdirirse.

ekı bıçinayê biçseydi.      

ekı bıçino biçerse.

ekı bıcınayê yontsaydı.       

ekı bıcıno yontarsa.

ekı bıçırayno otlarsa.

ekı bıdawo sıvarsa, sıvasa, eger sıvas.

ekı bıdeştê dikseydi.

ekı bıderbıno sırmalarsa.

ekı bıderwo süpürürse, süpürse.

ekı bıderzo dikerse.

ekı bıdoşo sağarsa.

ekı bıdotê sağsaydı.

ekı bıdırna yırtarsam.

ekı bıdırnayê yırtsaydı.

ekı bıdırno yırtarsa.

ekı bıdıskiyo pıro yapışırsa.

ekı bıdıskıno pıro yapıştırırsa.

ekı bıecêbno beğenirse.

ekı bıecêvno beğenirse?

ekı bıecıbno beğenirse.

ekı bıedılno süslerse.

ekı bıedıziyo yorulursa?

ekı bıeştê atsaydı.   

ekı bıemno emzirirse?

ekı bıerciyo değerse.

ekı bıfêno düşürürse.

ekı bıfesılno işlerse, taslağını yaparsa (dikişlerde).

ekı bıfetılno kovalarsa.

ekı bıfetısiyo boğulursa.

ekı bıfıkıriyo düşünürse.

ekı bışanayê salasaydı.

ekı bışano salasa.

ekı bışeqnayê serpseydi.

ekı bışeqno serperse.

ekı bışiyayê gitseydi.        

ekı bışuwo yıkarsa.

ekı bışıdênayê sağlamlaştırsaydı, sarsaydı.

ekı bışıknayê kırsaydı.

ekı bışımo içerse.   

ekı bışımıtê içseydi.        

ekı bışıtê yıkasaydı.

ekı bıheleyno eritseydi, eritirse.

ekı bıherinayê satın alsaydı.   

ekı bıherino satın alırsa.

ekı bıheweynayê barındırsaydı.

ekı bıhuwayê gülseydi.

ekı bıhuwo gülerse.

ekı bıkaro ekerse.

ekı bıkarıtê ekseydi.       

ekı bıkendê kazsaydı.

ekı bıkeno kazarsa.              

ekı bımasayê şişseydi.    

ekı bımaso şişerse.   

ekı bımuno örerse.

ekı bıneqırno düzlerse, nıkarlarsa.

ekı bınuşnayê yazsaydı.

ekı bınuştê yazsaydı.

ekı bıpawo beklerse, bekleseydi.

ekı bıperayê uçsaydı.

ekı bıpernayê uçursaydı.            

ekı bıpero uçarsa.

ekı bıqesnayê kırpsaydı.

ekı bıqesno kırparsa.  

ekı bıremayê kaçsaydı.         

ekı bıremno kaçırırsa.

ekı bıremo kaçarsa.           

ekı bıresno yetiştirirse.

ekı bırêso örerse.              

ekı bırêstê örseydi.                                      

ekı bıroşo satarsa.                     

ekı bırotê satsaydı.        

ekı bırıjnayê dökseydi.       

ekı bırıjno dökerse.

ekı bıtaşo traş ederse.

ekı bıterqıno kızartsa.

ekı bıvarayê yağsaydı.     

ekı bıvaro yağarsa.     

ekı bıveşnayê yaksaydı.

ekı bıveşno yakarsa.  

ekı bıvrêjo kusarsa.        

ekı bıvırıtê kussaydı.         

ekı bıwano okursa.         

ekı bıwendê okusaydı.       

ekı bıwerdê yeseydi.                                     

ekı bıxemılnayê süsleseydi.

ekı bıxemılno süslerse.

ekı bıxşıkero testerelerse.

ekı bıxılnayê yıksaydı.

ekı bıxılno yıkarsa.

ekı bıyameyê gelseydi.

ekı bızano bilirse.

ekı çerxkerdê 1-dolaştırsaydı, 2-çarklasaydı. 

ekı cıkerdê keseydi.       

ekı cıkero keserse.                

ekı dax kero dağlarsa, eger dağlarsa.

ekı dekewo girerse, eger girerse.

ekı dinda devirirsem.

ekı dindo devirirse.

ekı doş bo 1-dönerse, 2-dolaşırsa, gezerse.

ekı dıramatik bo dramatik olursa.

ekı dırbetın bo yaralanırsa.

ekı dırbetın kero yaralarsa, yaralasa.

ekı ecızkerdê yorsaydı, bıktırsaydı.

ekı ecızkero yorarsa, aciz ederse.

ekı eşkawiyo dikişi sökülürse.

ekı ercan kero ucuzlatırsa.

ekı ereba bıramo araba sürerse.

ekı ewro biro bu gün gelirse.

ekı fahm kero anlasa.

ekı fam kero anlasa.

ekı felc bo felç olursa?

ekı fırçe kero fırçalarsa.

ekı şabo sevinirse.    

ekı şıro eger giderse.

ekı şıro giderse.

ekı gazkerdê dişleseydi.

ekı gezıkerdê süpürseydi.

ekı gıdişkerdê toplayıp lodalasaydı.             

ekı gıdişkero toplayıp lodalarsa.              

ekı gıdikerdê zayıflatsaydı.         

ekı gıdikero zayıflatırsa.              

ekı gırêdayê bağlasaydı.      

ekı gırzekerdê balyalasaydı.            

ekı gırzekero balyalarsa.       

ekı hêlkerdê salasaydı.

ekı henekerdê kınalasaydı.

ekı henekero kınalarsa.

ekı holbiyayê sıçrasaydı, hoplasaydı.     

ekı holbo sıçrarsa, hoplarsa.     

ekı honık kerdê soğutsaydı.

ekı kalanbıkerdê yabancı otlarını temizleseydi.        

ekı kalankerdê yabancı otlarını temizleseydi        

ekı kalankero yabancı otlarını temizlerse.           

ekı lıngı berzo ayak atarsa.

ekı lıngı bıeştê ayak atsaydı.

ekı nan buro ekmek yerse.

ekı niro gelmezse.

ekı pakerdê 1-taksaydı, 2-temizleseydi.

ekı pakero 1-takarsa, 2-temizlerse.

ekı pakkerdê temizleseydi.

ekı pakkero temizlerse.

ekı palibıkerdê ekin biçseydi.

ekı palibıkero ekin biçerse.             

ekı par bıyameyê geçen sene gelseydi.

ekı paybışiyayê ayakla gitseydi, yaya gitseydi.

ekı payşıro ayakla giderse, yaya giderse.

ekı pey bıhesiyo duyarsa.

ekı pikerdê tükürseydi.

ekı pikero tükürürse.

ekı pukero tükürürse.                  

ekı purkerdê kaşısaydı, soysaydı (kabuğunu)               

ekı purkero kaşarsa, soyarsa (kabuğunu)

ekı pırkerdê doldursaydı.

ekı pırkero doldurursa.

ekı pıro do döverse, vurursa.

ekı pırodayê dövseydi, vursaydı.        

ekı pırodo döverse.

ekı qülkerdê delseydi.           

ekı qülıkero delerse.           

ekı rakerdê serseydi.               

ekı rakero sererse.               

ekı rakewo yatarsa.                    

ekı rakewtê yatsaydı.                  

ekı ray kewtê yola düşseydi?

ekı rayfino yola düşürürse, yola koyarsa.               

ekı rayvıstê yola koysaydı.

ekı rewtero yontarsa.           

ekı rutbo kel olursa, çıplaklaşırsa.

ekı rutkerdê kel etseydi.         

ekı salmekerdê başıboş bıraksaydı.          

ekı salmekero başı boş bırakırsa.            

ekı sıktırkerdê sıktır etseydi.

ekı sıktırkero sıktır ederse.              

ekı tepışo tutarsa.            

ekı tepıştê tutsaydı.                        

ekı vajo söylerse?

ekı vaydeyayê savrulsaydı.

ekı vaydeyo savrulursa.

ekı vaydo savurursa.

ekı vazdayê kaçsaydı, koşsaydı.

ekı vazdo kaçarsa, koşarsa.

ekı vıllakerdê dağıtsaydı.          

ekı vıllakero dağıtırsa.

ekı vıraşte bıyayê yapılı olmuş olsaydı.

ekı vıraştê yapsaydı.      

ekı vırazo yaparsa.                                                         

ekı wekerdê yaksaydı.     

ekı wekero yakarsa.     

ekı werzanayê kaldırsaydı.             

ekı werzo kalkarsa.            

ekı werıştê u biyameyê kalkıp gelseydi.

ekı wıniyo eger öyleyse.

ekı xorado giyerse.

ekı yağme kero yağmalarsa.

ekı zamq kero zamklarsa, yapıştırırsa.

ekı zana bildiyse.

ekı zay kero kaybederse, yetirirse.

ekı zelal kero arındırırsa.

ekı zor kero zorlaştırırsa.

ekı zuri bıkero yalan söylerse.

ekı zılım bıkero zulum ederse.

ekı eger, şayet, ama, veya vb. ve "sa, se, dı vb". eklerin yerini alır.

ekı "eger, şayet, ama, veya, öyleyse" sözcüklerinin "yse, inde"pekiştirir.

ekı ekı (dişil ek)

ekıs bıyayenı-bıyayış aksi olmak.

ekıs inat, aksi.

ekısa inattır, aksidir (dişil).

ekısey kerdenı-kerdış aksilik yapmak, çıkarmak.

ekısey mekı aksilik etme, çıkarma.

ekısey 1-aksilik, 2-inatlık.

ekısilıxey aksilik.

ekısinı aksilik.

ekısiya aksidir (dişil).

ekısiyê aksidirler.

ekısiyo aksidir (eril).

ekıso inattır, aksidir (eril).

el alem se vano wa vajo el alem ne söylerse söylesin.

el alem her kes, yabancılar.

el aman (Ar) bezginlik ve sızlama anlatır.

el aman kerd el aman etti.

el aman kerdenı-kerdış el aman etmek.

elaf tahıl vs. alıp satan kimse.

elafa tahıl satıcısıdır (dişil).

elafey dı elaflıkta.

elafey ra elaflıktan.

elafey tahıl satıcılığı.

elafeya elaflıkla.

elafinı kerdenı-kerdış elafcılık yapmak.

elafinı elafcılık.

elafo tahıl satıcısıdır (eril).

elafıranga bıyayenı-bıyayış alafranga olmak.

elafıranga dı alafrangada.

elafıranga ra alafrangadan.

elafıranga alafranga, yabancı işi, modern iş vb.

elafırangayinı kerdenı-kerdış alafrangalılık etmek.

elafırangayinı alafranga olma durumu.

elafırangayın bı alafırangaliydi.

elafırangayına alafrangalıdır (dişil).

elafırangayıney alafranga olma durumu.

elafırangayıno alafrangalıdır (eril).

elafırangayını bi alafrangaliydi (dişil).

elamek to rê yazık sana.

elamek yazık.

elamet (Ar) 1-belirti, işaret, iz, nişan vb, 2-büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey, alamet.

elamet beli bıyayenı-bıyayış alamet belirlemeleri ortaya çıkmak.

elamet nişan dayenı-dayış alamet belirtisini göstermek.

elameta Ellay Allahın alameti.

elametan xo nişan da alametler kendini belirledi, belirti.

elametê cı belli bı alameti belli oldu.

elametê cı boliyê alametleri çoktur.

elametê cı alametleri.

elametê dınyay dünyanın alametleri.

elametê Ellay Allahın alameti.

elametê gırani büyük felaketler, ağır alametler.

elametın alametli.

elaqe (Ar) ilgi, gönül bağı.

elaqe gırêdayenı-gırêdayış ilişki kurmak, aracı olmak.

elaqe nêkerdenı-nêkerdış ilgilendirmemek.

elaqe ronayenı-ronayış ilişki kurmak.

elaqedar (Ar+Far) ilgili, ilgilendirmek.

elaqedar biya ilgilenmiş (dişil).

elaqedar biyê 1-ilgileniyorlardı, 2-ilgilenmiştiler.

elaqedar biyo ilgilenmiş (eril).

elaqedar bı ilgilendi.

elaqedar bıyaye ilgilenmiş olan.

elaqedar bıyayenı-bıyayış ilgilenmek.

elaqedar bıyayox ilgilenen kimse.

elaqedar kerdenı-kerdış ilgilendirmek, alakadar etmek.

elaqedar kerdox ilgilendiren, alakadar eden.

elaqedar mebı ilgilenme.

elaqedar nêbıyayenı-nêbıyayış ilgilenmemek.

elaqedarey alakadar etme durumu.

elaqeder (Ar+Far) ilgili, ilgilendirmek.

elaqeder biya ilgilenmiş (dişil).

elaqeder biyê 1-ilgileniyorlardı, 2-ilgilenmiştiler.

elaqeder biyo ilgilenmiş (eril).

elaqeder bı ilgilendi.

elaqeder bıyaye ilgilenmiş olan.

elaqeder bıyayenı-bıyayış ilgilenmek.

elaqeder bıyayox ilgilenen kimse.

elaqeder kerdenı-kerdış ilgilendirmek, alakadar etmek.

elaqeder kerdox ilgilendiren, alakadar eden.

elaqeder mebı ilgilenme.

elaqeder nêbıyayenı-nêbıyayış ilgilenmemek.

elaqederey alakadar etme durumu.

elaqey cı pa çıniyo alakası yoktur.

elaqeyinı alakalılık.

elaqeyın alakalı.

elastik (Fr) elastiki, esnek.

elastik bıyayenı-bıyayış elastikli olmak.

elastikey elastikli olma durumu.

elastiko elastiklidir.

elastikın elastikli.

elaw 1-dilenci kılıklı, daburka ve saz çalıp para toplayan kimselere denilir.

elawekil bir yemin sözcüğü, Allahıma, Allah adına.

elay keno uyuyor.

elay kerdenı-kerdış çocuk dilinde yatmak, uyumak.

elay kı uyu.

elbet (helbet) elbet, hayhay.

elbet rojê ma do zi biro elbet bizimde günümüz gelecek.

elbet wıniyo herhalde öyledir.

elbet-helbet (Ar) her halde, şüphesiz, kuşkusuz, hayhay, tabi.

elbı-elbıkı tahtadan yapılan, içine yogurt vb. sulu şeyler konulan kap.

elbıka masti yoğurt kabı.

elbıka elbıkle.

elbıkı dı elbıkde.

elbıkı ra elbıkden.

elbıkın-elbıkını elbıklı.

elçi (Tr) kendi develetini başka devlet karşısında temsil eden kimse.

elçi bı elçiydi.

elçilıxey kerdê elçilik yapiyordu.

elçilıxey kerdenı-kerdış elçilik yapmak.

elçilıxey kerdox elçilik yapan.

elçilıxey elçilik.

elçinı kerdenı-kerdış elçilik yapmak.

elçinı kerdox elçilik yapan kimse.

elçinı elçilik.

elçiya elçidir (dişil).

elçiyê elçidirler.

elçiyey keno elçilik yapiyor.

elciyey elçilik.

elçiyinı kerdenı-kerdış elçilik yapmak.

elçiyinı elçilik.

elçiyo elçidir (eril).

eleştiri (Tr) eleştiri, kritik ve yanlışları bulup göstermek.

eleştirmecılıxey eleştirmecilik, eleştirme durumu.

eleştirmen (Tr) eleştirmeci.

eleştirmenlıxey eleştirmenlik.

eleg kerde elenmiş olan.

eleg kerdenı-kerdış elemek.

eleg kerdox eleyen, eleğe vuran.

eleg-elegı toz, tane ve yabancı maddeleri tanelerin içinden ayıran araç.

elega 1-elekle, 2-elektir.

elegci elek yapan veya satan kimse.

elegcılıxey elekçilik.

elegna bir elek dah.

elegı bıyayenı-bıyayış elenmiş olmak.

elegı dı elekte.

elegı kerdenı-kerdış elemek, eleğe vurmek.

elegı ra elekten.

elegı ro dayenı-dayış eleğe vurmak, elemek.

elegı ro dayox eleğe vuran, eleyen kimse.

elektrikvan elektrikçi.

elektron (Fr) negatif elektrik atomu.

elektronik (Fr) elektron temeline dayanan.

elektroniko elektronludur.

elektronikvan elektronikçi.

elektırik (Fr) enerjinin kullanım biçimi.

elektırik dayenı-dayış elektrik vermek.

elektırik dı elektrikte.

elektırik gırotenı-gırotış elektriklenmek, elektrik almak.

elektırik ra elektrikten.

elektırik tepıştenı-tepıştış elektrik tutmak, elektriğe yakalnmak.

elektırika elektrikle.

elektırikci elektrikçi.

elektırikcinı kerdenı-kerdış elektrikçilik yapmak.

elektırikcinı elektrikcilik.

elektırikcılıxey elektrikçilik.

elektırikinı elektrikcilik.

elektırikiya elektrikle.

elektırikın elektrikli.

elelacele (Ar) çarçabuk, çok acele ederek.

elelecele bê çarçabuk gel.

elelecele şo çarçabuk git.

elelecele vanê no gırwe bıbo çarçabuk bu iş olmalıdır.

elelecelinı alelacele etme durumu.

elem (Ar) 1-acı, üzüntü, keder, 2-dünya, cihan, yer ve gök yüzündeki nesnelerin oluşturduğu bütün.

elem dano acı veriyor.

elem daye elem vermiş olan.

elem dayenı-dayış elem vermek.

elem dayox elem veren.

elem dı elemde.

elem eşkere apaçık.

elem kerdenı-kerdış alem yapmak.

elem kerdox alem yapan.

elem pêro jew niyo alem hepsi bir değildir.

elem ra elemden.

elem se vano wa vajo alem ne derse desin.

elem vıraştê alem yapiyorlardı.

elem vıraştenı-vıraştış alem yapmak.

elema elemle.

Eleman ki almanca.

eleman (Fr) öğe, unsur, bir toplulukta çalışanlardan her biri.

eleman gırotenı-gırotış eleman almak.

Eleman Alman.

elemana 1-elemanla, 2-elemandır (dişil).

elemanana elemanlarla.

elemanê bir eleman.

elemaney eleman olma durumu.

Elemani almanca.

elemani elemanlar.

elemanna bir eleman daha.

elemano elemandır (eril).

Elemanıc alman, alman halkından olan kimse.

Elemanıj alman, alman halkından olan kimse.

elemanın elemanlı.

Elemanız alman, alman halkından olan kimse.

elemdar (Ar+Far) bayraktar, sancaktar.

elemê cınan cinlerin alemi.

elemê haywanan hayvan alemi.

element (Alm) 1-kimyasal çözümlemeyle ayrıştırılamayan veya bileşim yoluyla elde edilmeyen madde, 2-kalorifer, radyatör.

elemın elemli, kederli, üzüntülü.

elemına elemlidir, kederlidir, üzüntülüdür (dişil).

elemıno elemlidir, kederlidir, üzüntülüdür (eril).

eleqe (alaqe) alaka, ilgi.

eleqedar (alaqedar) ilgilendirmek, alakadar etmek.

eleqedar nêkeno ilgilendirmiyor, ilgilendirmez.

eleqeder bı ilgilen.

eleqeder bıyaye ilgilenmiş olan.

eleqeder bıyayenı-bıyayış alakadar olmak, ilgilenmek.

eleqeder keno ilgilendiriyor.

eleqeder kerdenı-kerdış ilgilendirmek.

eleqeder nêkerdenı-nêkerdış ilgilendirmemek.

eletrikvan elektrikçi.

eletırik (Fr) enerjinin kullanım biçimi.

eletırik dayenı-dayış elektrik vermek.

eletırik dı elektrikde.

eletırik gırotenı-gırotış elektriklenmek, elektrik almak.

eletırik ra elektrikden.

eletırik tepıştenı-tepıştış elektrik tutmak, elektriğe yakalnmak.

eletırika elektrikle.

eletırikci elektrikçi.

eletırikcinı kerdenı-kerdış elektrukçilik yapmak.

eletırikcinı elektrikcilik.

eletırikciyo elektrikcıdır.

eletırikcılıxey elektrikçilik.

eletırikinı elektrikcilik.

eletırikın elektrikli.

Elewi bıyayenı-bıyayış Alevi olmak.

elewi (Ar) alevilik mezhebine bağlı olan kimse.

Elewicinı kerdenı-kerdış Alevicilik yapmak.

Elewicinı Alevicilik.

Elewicılıxey Alevicilik.

Elewitey Alevicilik.

Elewitinı Alevilik.

Elewiya Alevidir (dişil).

Elewiyan ra Alevilerden.

Elewiyey Alevilik.

Elewiyinı kerdenı-kerdış Alevicilik yapmak.

Elewiyinı Alevicilik.

Elewiyo Alevidir (eril).

eleyh (Ar) karşı, karşıt, zıt, karşı duruma geçmek.

eleyh dı mevazı alehinde söyleme.

eleyh dı alehinde.

eleyhdê cı dı qısey kerdenı-kerdış alehinde konuşmak.

eleyhdê cı dı aleyhinde.

eleyhdı bi alehindeydiler.

eleyhdıra alehindedir (dişil).

eleyhdıro alehindedir (eril).

eleyhtar (Ar+Far) karşı olan, karşıtçı.

eleyhtarey karşıtçılık.

eleyhtarinı karşıtcılık.

eleyhtê cı dı qısey bi alehinde konuşma oldu.

eleyhtı bıyaye aleyhte olan.

eleyhtı bıyayenı-bıyayış alehinde, karşında olmak.

eleyhtı dı alehinde.

eleyhtı qıse kerde alehte konuşmuş olan.

eleyhtı qıse kerdox aleyhte konuşan kimse.

eleyhtı qısey kerdenı-kerdış alehinde konuşmak.

eleyhtı qısey mekı alehinde konuşma.

eleyhtı aleyhinde.

eleykümeselam (Ar) selama karşılık verilen, selametı iade etme sözcüğü.

Elfaba (Ar) alfabe.

Elfaba latini latin alfabesi.

Elfaba ma bizim alfabemiz.

Elfabe dı Alfabede.

Elfabe ra Alfabeden.

Elfabe Alfabe.

Elfabeya Alfabeyle.

Elfabeyın Alfabeli.

elfatiha fatiha okumak için söylenir.

elhemdülila şükür Allaha şükür.

elhemdülila düze çıkarken, rahata kavuşurken söylenir.

elhemdülilla (Ar) Allaha şükür anlamında kullanılır.

Eli (Ar) 1-yüce, yüksek, 2-bir erkek ismi.

elicenab (Ar) 1-cömert, misafir perver, 2-onurlu, şerefli.

elicenab bı cömerttı, alicenaptı..

elicenab bıyayenı-bıyayış cömert olmak, onurlu olmak.

elicenaba cömertir (dişil).

elicenabê cömerttirler.

elicenabey kerdenı-kerdış cömertlik yapmak.

elicenabey cömertlik, onurluluk.

elicenabo cömertir (dişil).

Elif (Ar) 1-Arap alfabesinin ilk harfinin adı, 2-bir bayan ismi.

Elifabe dı Alfabede.

Elifabe ra Alfabeden.

Elifabe Alfabe.

Elifabeya Alfabeyle.

Elifabeyın Alfabeli.

elifba (Ar) alfabe.

elifba latini latin alfabesi.

elifba ma bizim alfabemiz.

elifba Kuran alfabesine denilir.

Elişan bir erkek ismi.

Elişêr bir erkek ismi.

elim (Ar) acınacak, acıklı.

elimalla (Ar) alimallah, "Allah bilir, Allahın izni ile" anlamında kulanılır.

elimalla bedelê des merdımano alimallah on kişiye bedeldir.

elimalla, ma zi estê Allahın izni ile bizde varız.

elimalla, tı zanê se kena to alimallah, sen bilirsin ne yaparım sana.

elips (Fr) elips.

elips kerdenı-kerdış elips şekline sokmak.

elipsın bı elips şeklindeydi.

elipsın elips şeklinde olma durumu.

elipsıno elips şeklindedir.

elit (Erm) seçkin.

elit bıyayenı-bıyayış seçkin olmak.

elitey seçkin olma durumu.

elitinı seçkin olma durumu.

elito seçkindir (eril).

elitın bı seçkindi.

elitın seçkin.

elitına seçkindir (dişil).

Ella (Ar) yaradan, tanrı, rab, mevla, illah vs.

Ella sinayenı-sinayış Allahını sevmek.

Ella sinenê wıni mekı Allahını seversen öyle yapma.

Ella sinenê Allahını seversen, Allahını sınarsan.

Ella to ef kero Allah seni af etsin.

Ella u tıhala Allahu tealla.

ella zano to serd gıroto Allah bilir sen soğuk almışsın.

ella zano Allah biliyor.

ellafıranga bıyayenı-bıyayış alafranga olmak.

ellafıranga dı alafrangada.

ellafıranga ra alafrangadan.

ellafıranga alafranga, yabancı işi, modern iş vb.

ellafırangayinı kerdenı-kerdış alafrangalılık etmek.

ellafırangayinı alafranga olma durumu.

ellafırangayın bı alafırangaliydi.

ellafırangayına alafrangalıdır (dişil).

ellafırangayıney alafranga olma durumu.

ellafırangayıno alafrangalıdır (eril).

ellafırangayını bi alafrangaliydi (dişil).

ellakerimo ma rê Allah kerimdir bize.

ellakerimo Allah kerimdir.

ellamet (Ar) belirti, işaret, iz, nişan vb.

ellamet (Ar) büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey.

ellamet beli bıyayenı-bıyayış alamet belirlemeleri ortaya çıkmak.

ellamet nişan dayenı-dayış alamet belirtisini göstermek.

ellamet alamet, felaket belirtisi.

ellameta Ellay Allahın alameti.

ellametan xo nişan da alametler kendini belirledi, belirti.

ellametê cı belli bı alameti belli oldu.

ellametê dınyay dünyanın alametleri.

ellametê Ellay Allahın alameti.

ellametê gırani büyük felaketler, ağır alametler.

ellametê gırdi büyük alametler, felaketler.

ellasinenê bêri Allahını seversen gel.

ellasinenê destê xo pa menı Allahını seversen ellini vurma.

ellasinenê ey rıhat verdı allahını seversen onu rahat bırak.

ellasinenê Allahını seversen.

Ellauteala yüce allah, cenabi Allah anlamında kulanılır.

ellawekil mı nêberdo yemin ederim ben götürmemişim.

ellawekil ti yê raşt nêvanê yemin ederim sen doğru söylemiyorsun.

ellawekil to berdo yemin ederim sen götürmüşsün.

ellawekil bir yemin etme sözcüğüdür.

Ellay kenê Allahına.

Ellay sinenê Allahını seversen.

ellay ser ez sond wena Allahın üzerine yemin ederim.

elle zano tı bol nêweşê Allah bilir sen çok hastasın?

ello (Fr) bir seslenme veya telefon konuşmasında kullanılan sözcük.

ello, tı kamê alo, sen kimsin?

elman (Fr) cermen soyundan olan bir halk ve bu halktan olan kimse.

elmani alman dili, almanca.

elmanki alman dili.

elmanıc almanlı.

elmanıj almanlı.

elmanız almanlı.

elmas (Alm) mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş.

elmas dı elmasda.

elmas ra elmastan.

elmascinı kerdenı-kerdış elmascılık yapmak.

elmascinı elmascılık.

elmasi elmaslar.

elmasin elmaslı.

elmasinı kerdenı-kerdış elmascılık yapmak.

elmasinı elmascılık.

elmasiya elmasla.

elmasın elmaslı.

elmasına elmaslıdır (dişil.

elmasıno elmaslıdır (eril).

elo (Fr) bir seslenme veya telefon konuşmasında kullanılan sözcük.

elo, tı kamê alo, sen kimsin?

elo telefon sözcüğü.

elun eylül ayı.

elweda (Ar) ayrılırken kullanılan, Allah ısmarladık anlamında sözcük.

elweda dınya elveda dünya.

elyaf işlenmiş veya işlenmeye hazır yön.

elzınya bi piçti (dişil).

elzınya bı piçti (eril).

elzınya bıyayenı-bıyayış piç olmak.

elzınya piç.

elzınyaya piçtir (dişil).

elzınyayey piç, piçlik, piç olma durumu.

elzınyayinı kerdenı-kerdış piçlik yapmak.

elzınyayinı piçlik.

elzınyayo piçtir (eril).

Elıf (Ar) Arap alfabesinin ilk harfinin adı.

Elıf-Elıfı bir bayan ismi.

elıfbê dı alfabede.

elıfbê ra alfabeden.

elıfbê alfabe.

elıfbêya alfabeyle.

elıyet-ehlıyetı (Ar) 1-yeterlik, uzluk, 2-araba sürme belgesi.

elıyeta ehliyetle.

elıyetcinı kerdenı-kerdış ehliyetcilik yapmak.

elıyetcinı ehliyetcilik.

elıyeti ehliyetler.

elıyetı dayenı-dayış ehliyet vermek.

elıyetı dayox ehliyet veren kimse.

elıyetı gırotenı-gırotış ehliyet almak.

elıyetı gırotox ehliyet alan kimse.

elıyetın ehliyetli.

ema (Ar) kör, gözleri görmeyen.

ema bıyayenı-bıyayış kör olmak.

ema ma se kerê fakat biz ne yapalım?

ema mı halam.

ema zey to niyo fakat senin gibi değildir.

ema lakin, yahut, ama, fakat, ancak vb. anlamlarda kulanılır.

emaşkül pede dayenı-dayış akrep ısırmak.

emaşkül akrep.

emaşküli da pede akrep ısırdı.

emaşküli akrepler.

eman (aman) şikayetlenme anlamında kullanılır.

eman (Ar) 1-usanç ve öfke anlatır, 2-dikkat uyandırma, bir suçun bağışlanmasında veya yardım istemede kullanılır.

eman cı nêdayenı-nêdayış aman vermemek, göz açtırmamak.

eman eman aman aman.

eman kerdenı-kerdış ilallah etmek, yardım istemek.

eman medı cı aman verme.

eman mekı aman etme.

eman nêdayenı-nêdayış aman vermemek.

emanê mı va halalarım söyledi.

emanet (Ar) 1-korunmak, göz kulak olması için bir yere veya birine bırakılan şey, eşya, kimse vb, 2-birisi ile gönderilen şey.

emanet bıyaye emanet edilmiş olan.

emanet bıyayenı-bıyayış emanet olmak.

emanet kerd emanet etti.

emanet kerde emanet edilmiş olan.

emanet kerdenı-kerdış emanet etmek.

emanet kerdox emanet eden kimse.

emaneta 1-emanettir (dişil), 2-emanetle.

emanetci ücret karşılığı eşyayı alı koyan kimse.

emanetcinı emanetcilik.

emanetcılıxey emanetçilik.

emanetê to sana emanet.

emanetey emanet etme durumu.

emaneteya ma hetı maneno emanet ile yanımızda kaliyor.

emaneteya emanetle.

emaneto emanettirr (eril).

emanetın emanetlı.

emar bıyaye seçilip temizlenmiş olan.

emar şeçip temizleme işi (tahıl vb. şeylerde), tarlanın taşlarını ve otlarını seçmek, sürülür hale getirmek.

emare bıyayenı-bıyayış seçilip temizlenmek.

emare kerdenı-kerdış taş, ot vb. temizlemek, sürmek, bakımını yapmak.

emare tarla vb. gibi ekim yerlerinin bakımı, sürmesi, temizlenmesi.

emareyın seçilip temizlenmiş olan.

emaya kördür (dişil).

emaye (Fr) bakmak, korumak, boya veya cilalamak, bakımını yapmak.

emaye bıyaye boyalanıp cilalanmış olan.

emaye bıyayenı-bıyayış boyalanıp cilalanmak.

emaye kerdenı-kerdış boyalanıp cilalanmak.

emaye kerdox boyalayıp cilalayan.

emayo kördür (eril).

embar kerd bı depolamıştı.

embar kerd ambarlanmış olan, ambarladı, depoladı.

embar kerdenı-kerdış ambarlamak.

embar tahıl, yiyecek ve bazı eşyaların konulup saklandığı yer, depo.

embarci ambarcı.

embarcinı dı ambarcılıkta.

embarcinı kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

embarcinı kerdox ambarcılık yapan kimse.

embarcinı ra ambarcılıktan.

embarcinı ambarcılık.

embarciya ambarcıdır (dişil).

embarciyo ambarcıdır (eril).

embarcılıxey keno ambarcılık yapiyor.

embarcılıxey ambarcılık.

embarek (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

embarek bo mübarek olsun.

embarek bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

embarek kerdenı-kerdış kutlamak.

embarek kerdox kutlayan

embargo (İsp) bir malın serbest sürümünü engelemek için konulan yasak.

embargo na ser ambargo koydu.

embargo ronayenı-ronayış ambargo indirmek, ambargo koymak.

embarinı ambarcılık.

embarvan (embarci) ambarcı.

embarık (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

embarık bo mübarek olsun.

embarık bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

embarık kerdenı-kerdış kutlamak.

embarık kerdox kutlayan

embarık kutlu, kutlama, mübarek.

embaz (hembaz) arkadaş, dost, yoldaş.

embaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak.

embaza arkadaştır (dişil).

embazek arkadaş olma durumu, arkadaş.

embazey (enbazey) arkadaşlık, yoldaşlık, dostluk vb.

embazey kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

embazey arkadaşlık.

embazi arkadaşlar.

embazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

embazinı arkadaşlık.

embazo arkadaştır (eril).

embeli güzel kokulu.

ember (Ar) güzel koku.

embıla dil, dil otu.

embıriyan komşu.

embıriyaney komşuluk.

embıryan bıyaye komşu olmuş olan.

embıryan bıyayenı-bıyayış komşu olmak.

embıryan kerde komşu edilmiş olan.

embıryan komşu.

embıryanê ma komşularımız.

embıryaney kerdenı-kerdış komşuluk yapmak.

embıryaney kerdox komşuluk yapan kimse.

embıryaney komşuluk.

embıryani komşular.

embıryaninı komşuluk.

emê mı halalarım.

emê hala.

emeg (cefa) emek, bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.

emeg da cı emek verdi.

emeg da emek verdi.

emeg dayenı-dayış emek vermek.

emeg dayox emek veren.

emeg dı emekte.

emeg ra emekten.

emeg tey ant içinde emek yedi.

emeg tey werd içinde emek yedi.

emeg tey werdenı-werdış içinde emek yemek, emek sarfetmek.

emeg werd emek yedi.

emeg werdenı-werdış emek yemek, emek vermek.

emeg werdox emek yiyen.

emega emekle.

emegdar emekçi, emektar.

emegdara emekdardır (dişil).

emegdarê pêyê birbirinin emekdarıdırlar.

emegdarey emektar olma durumu.

emegdarinı emekdarlık.

emegdaro emekdardır (eril).

emegê cı tey bolo emeği içinde çoktur.

emegê mı emeğim.

emego veng boş emek.

emegın emek verilerek elde edilen, zor, zahmetli, emek yeme durumu.

emeklı (Tr) tekaüt., emekli.

emeklıxey emeklilik.

emektar (Tr+Far) bir işte en çok emeği geçen kimse.

emektarey emektar olma durumu.

emel (Ar) gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek.

emel bı ishale düştü.

emel bıyaye 2-güvenilir olma, 2-ishal olmak.

emel bıyayenı-bıyayış 1-güvenmek, 2-ishal olmak.

emel şi ishalı gitti.

emel şiyaye ishalli, ameli gitmiş olan.

emel şiyayenı-şiyayış ameli gitmek, isal olmak.

emel kerd güvendı, inandı.

emel kerdenı-kerdış güvenmek, inanmak, itibar etmek.

emel kerdox inanan, güvenen kimse.

emel kerdoxi inananlar.

emel kewtenı-kewtış isal olmak, amele düşmek.

emel nêbeno inan onlara güven olmaz.

emel nêkerd inanmadı, güvenmedi.

emel nêkerdenı-nêkerdış inanmamak, güvenmemek, tatmin olmamak.

emel nêkerdox inanmayan, güvenmeyen kimse.

emel pa biyayox güvenilmek, güvenilen, sağlam kişi.

emel pıro günayenı-günayış amel olmak, isal olmak.

emel pıro güneye isale düşmüş olan, amel olmuş olan.

emel u itiqat inanç ve itikat.

emel 1-inanç, inanma, tatmin olma, güven, güvenme, emin olma, 2-ishal olma, ishalı gitme, amel olma durumu.

emele (Ar) işçi, emekçi, kaba işte çalıştırılan işçi, ırgat.

emele bıyayenı-bıyayış işçi olmak.

emele bıyayox işçi olan kimse.

emelelıxey amelelik.

emeley 1-işçiler, ameleler, 2-inanma, güvenme durumu.

emeley inanma, inanç.

emeleyinı işçi olma durumu, amelelik.

emelinı kerdenı-kerdış işçilik, amelelik yapmak.

emelinı işçilik, amelelik.

emeliyat (Ar) operasyon, ameliyat.

emeliyat bi ameliyat oldu (dişil).

emeliyat biyo ameliyat olmuş.

emeliyat bı ameliyat oldu (eril).

emeliyat bıyayenı-bıyayış ameliyat olmak.

emeliyat dı ameliyatta.

emeliyat kerd ameliyat etti.

emeliyat kerdenı-kerdış ameliyat etmek.

emeliyat kerdo ameliyat etmişler.

emeliyat kerdı ameliyat etti (dişil).

emeliyat ra ameliyattan.

emeliyata ameliyatla.

emeliyatey ameliyat etme durumu.

emeliyatxane (Ar+Far) hastaların ameliyat edildiği yer.

emeliyatın emeliyatlı (eril).

emeliyatını ameliyatlı (dişil).

emelkerd inandı, güvendi.

emelkerdox inanan.

emelnêkerd inanmadı, güvenmedi.

emelnêkerdox inanmiyan.

emelpabiyayox güvenilir olmak, güvenilen.

emelın 1-inançlı, güvenilir, 2-ishallı.

emelına 1-isallıdır, 2-güvenilir kişidir, inançlıdır (dişil).

emelıno 1-güvenilir kişidir, 2-ishallıdır (eril).

emelıyat (Ar) operasyon, ameliyat.

emelıyat bi ameliyat oldu (dişil).

emelıyat biyo ameliyat olmuş.

emelıyat bı ameliyat oldu (eril).

emelıyat bıyayenı-bıyayış ameliyat olmak.

emelıyat dı ameliyatta.

emelıyat kerd ameliyat etti.

emelıyat kerdenı-kerdış ameliyat etmek.

emelıyat kerdo ameliyat etmişler.

emelıyat kerdı ameliyat etti (dişil).

emelıyat ra ameliyattan.

emelıyata ameliyatla.

emelıyatey ameliyat etme durumu.

emelıyatxane (Ar+Far) hastaların ameliyat edildiği yer.

emelıyatın emeliyatlı (eril).

emelıyatını ameliyatlı (dişil).

emer bir erkek ismi.

emeriqa emerika.

emeriqanıc amerikalı.

emeriqanıj amerikalı.

emeriqanız amerikalı.

emêza hala kızı.

emşo bê bu gece gel.

emşo ez nêrakewta bu gece ben yatmadım.

emşo ra tepeya bu geceden sonra.

emşo vera bu geceden sonra.

emşo bu gece.

emşoyên bu gecenin ki, bu geceki.

emin (Ar) 1-emniyetli, tehlikesiz, 2-şüphesiz, 3-inanılır, güvenilir.

emin bıyaye emin olmuş olan.

emin bıyayenı-bıyayış emin olmak, güvenmek.

emin bıyayox emin olan kimse.  

emin kerdenı-kerdış inandırmak.

emin bir erkek ismi.

emina bir bayan ismi.

emina emindir (dişil).

eminê tı, do biro eminmisin gelecek?

eminê emindirler.

eminey emin olma durumu.

emino emindir (eril).

emir (Ar) Araplarda bir şehir veya ülkenin başı, başkanı.

emir (Ar) bir işte emir verme yetkisi olan kimse, üst, emreden, buyuran.

emir bıyayenı-bıyayış emredilmek.

emir da emir verdi.

emir dano emir veriyor.

emir daye emir vermiş olan.

emir dayenı-dayış emir vermek.

emir dayox emreden kimse.

emir eri emir erı.

emir gırot emir aldı.

emir gırotenı-gırotış emir almak.

emir gırotox emir alan kimse.

emir kerdenı-kerdış emretmek.

emir kerdox emreden kimse.

emir ra emirle.

emirber emir altında olan.

emirberey emir eri olma durumu.

emirbero emirberdir (eril).

emirey amir olma durumu, amirlik.

emirinı amirlik, emretme yetkisine sahip olma durumu.

emirlıxey emir olma durumu, baş, başkan.

emirname emretme, isteme belgesi.

emirın emirli.

emkeyna hala kızı.

emkeynaya mı halam kızı.

emlaq (Ar) bağ, bahçe, arsa gibi taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı.

emlaq kerd emlak etti.

emlaq kerdenı-kerdış parsellemek.

emlaq kerdo emlak etmiş, parsellemiş.

emlaqci emlakçi.

emlaqcinı kerdenı-kerdış emlakçılık yapmak.

emlaqcinı emlakçılık.

emlaqcılıxey kerdenı-kerdış emlakçılık yapmak.

emlaqcılıxey emlakçilik.

emlaqinı emlakcılık.

emlaqın emlaklı.

emna bı emzirmişti.

emna 1-emdirdi, 2-emzirdi.

emnaya emzirmiş (dişil).

emnayê emzirilmiş olan (dişi).

emnaye emzirilmiş olan (eril).

emnayenı-emnayış 1-emzirmek, 2-emdirmek.

emnayo emzirmiş (eril).

emnena emziriyor.

emniyet (Ar) 1-emniyet, güven, tetbir, itimat, güvenlik, 2-karakol, 3-bir araçta güveni sağlayıcı parça, tertibat.

emniyet amiri emniyet amirı.

emniyet gırotenı-gırotış tedbir almak

emniyet kerdenı-kerdış tabanca vb. şeyleri emniyete alma.

emniyet ra emniyetten.

emniyet temin kerdenı-kerdış güvence sağlamak.

emniyet temin kerdox güvenceyi sağlayan kimse.

emniyetê dabança tabancanın emniyetı.

emniyetê xo bıgi tedbirini al.

emniyetı dı emniyete.

emniyetıdıra 1-güvencededir, emniyettedir, 2-karakoldadır (dişil).

emniyetıdıro 1-emniyetedır, güvencededir, 2-karakoldadır (eril).

emniyetın emniyetli, emniyetı olan.

emperyalist (Fr) emperyalizm yanlısı olan kimse.

emperyalistê emperyalisttirler.

emperyalistey emperyalistlik.

emperyalizım (Fr) bir milletin başka bir milleti kendi siyasi ve ekonomik egemenliği altına alma durumu.

empoze (Fr) zorla benimsetilmiş, kabul ettirilmiş olan.

empoze biyo empoze edilmiş.

empoze bıyayenı-bıyayış zorla kabullenmek.

empoze kerdenı-kerdış empoze etmek, zorla benimsetmek.

empoze kı empoze et.

emrana emirlerle.

emrê (temenê) bir ömür.

emrê cı ömrü.

emrê Ellay Allahın emri.

emrê mı ravêrd ömrüm geçti.

emrê to derg bo ömrün uzun olsun.

emrêdo kılm kısa bir ömür.

emrivaki (Ar) oldu bittiye getirmek.

emrivaki no kar nêbeno oldu bitiye getirilmez bu iş.

emsal bıyayenı-bıyayış yaşıt olmak.

emsal 1-yaşıt, eş, denk, 2-misal.

emsala mına yaşıtımdır (dişil).

emsala yaşıttır (dişil).

emsalê mıno yaşıtımdır (eril).

emsalê to yo yaşıtındır.

emsalê 1-bir misal, 2-yaşıttırlar.

emsaley aynı yaşta olma durumu.

emsalinı yaşıtlık.

emsalo yaşıttır (eril).

emser ma zerar kerd bu yıl biz zarar ettik.

emser tepeya bu yıldan sonra.

emser vera bu yıldan sonra.

emser vewrı bol nêvarê bu sene kar çok yağmadı.

emser bu yıl, bu sene.

emserên bu yılınki.

emserin bu yıllık, bu senelik.

emso bê bu gece gel.

emso ra tepeya bu geceden sonra.

emso vera bu geceden sonra.

emso bu akşam, bu gece.

emsoyên bu gecenin ki, bu geceki.

emsu vera bu geceden sonra.

emsu bu gece.

emun aman.

emveyvı halanın gelinı.

emyaya emzirilmiş (dişil).

emyaye emzirilmiş olan.

emyayenı-emyayış emzirilmiş olmak, emzirilmek.

emyayo emzirilmiş (eril).

emza hala oğlu.

emzade hala oğlu.

emzıg antenı-antış emzik çekmek, emmek.

emzıg fek kerdenı-kerdış emzik ağzına koymak.

emzıg emzik, biberon.

emzıgana emziklerle.

emzıgcinı kerdenı-kerdış emzigcilik yapmak.

emzıgcinı emzikcilik.

emzıgê bir emzik.

emzıgi emzikler.

emzıgna bir emzik daha.

emzıgın emzikli.

emı hala, bibı, babanın kızkardeşi.

emık-emıkı halacik, hala.

emın (Ar) 1-emniyetli, tehlikesiz, 2-şüphesiz, 3-inanılır, güvenilir.

emın bıyaye emin olmuş olan.

emın bıyayenı-bıyayış emin olmak, güvenmek.

emın bıyayox emin olan kimse.  

emın kerde inandırılmış olan.

emın kerdenı-kerdış inandırmak.

emına emindir (dişil).

emınê tı, do biro eminmisin gelecek?

emınê emindirler.

emıney emin olma durumu.

emıno emindir (eril).

emır (Ar) 1-bir işte emir verme yetkisi olan kimse, üst, emreden, buyuran, 2-buyruk, komut, emir.

emır (Ar) Araplarda bir şehir veya ülkenin başı, başkanı.

emır bıyayenı-bıyayış emredilmek.

emır da bı emir vermişti.

emır da emir verdi.

emır danê emir veriyorlar.

emır dano emir veriyor.

emır daye emir vermiş olan.

emır dayenı-dayış emir vermek.

emır dayox emreden kimse.

emır eri emir erı.

emır gırot emir aldı.

emır gırotenı-gırotış emir almak.

emır gırotox emir alan kimse.

emır kenê 1-emrediyorlar, 2-yaşiyorlar.

emır kerd bı 1-emretmişti, 2-ömür etmişti, ömür sürmüştü.

emır kerd derg ömrünü uzattı.

emır kerd 1-emretti, 2-yaşadı.

emır kerde emredilmiş olan.

emır kerdena ömür etmeyle, yaşamayla.

emır kerdenda ömür etmesinde, yaşamasında.

emır kerdenı-kerdış 1-ömür sürmek, yaşamak, 2-buyurmak, emir vermek, emretmek.

emır kerdox 1-yaşiyan, ömreden, 2-emreden, buyuran kimse.

emır ra 1-ömürden, 2-emirle.

emır ömür, yaşam, yaşama süresi, yaş.

emıra 1-emir ile, emretmeyle, 2-yaşlıdır, yaşça (dişil)

emırali bir erkek ismi.

emırber (Ar) emir eri, emir altında olan.

emırbera emirberdir (dişil).

emırberey emir eri olma durumu.

emırberinı kerdenı-kerdış emirberlik yapmak.

emırberinı emirberlik.

emırdar 1-emreden, emir veren, 2-ömür süren.

emırdarinı emirdarlık.

emırdê Ellaya Allahın emriyle.

emırdê mı dı ömrümde.

emırdê to dı senin ömründe.

emırdê xo dı ömrümde, hayatımda.

emırey amir olma durumu, amirlik.

emırkılm kısa ömürlü.

emırlıxey emir olma durumu, baş, başkan.

emırna bir ömür daha,

emırname rışt emirname gönderdi.

emırname emirname, yazılı buyruk.

emıro 1-ömürdür, 2-emirdir, emirmidir?.

emırwari emredercesine, emretme durumu.

emırwariya nêbeno emirvariyle olmak.

emırwariyê emredicidirler.

emırın 1-yaşlı, ömürlü, 2-emirli, buyruklu.

en bol ki en çok.

en bol en çok.

en gırd en büyük, en büyüğü.

en rınd en iyisi, en güzeli.

en veri en önce.

en başına geldiği sıfatların en üstün derecede olduğunu gösterir.

ena (hına, wına) böyle, şöyle.

ena (na) bu, böyle, işte bu (dişil için).

ena beno tı şırê böyle olurmu sen gidesin?

ena beno 1-böyle olurmu?, 2-böyle olur.

ena bol wınêna mı ra bu çok bana bakiyor (dişil).

ena mekı böyle etme.

ena ray 1-bu yol, 2-bu defa, bu kez, bu sefer.

ena 1-böyle, 2-işte bu (dişil).

enabı böyleydi.

enay berd bu götürdü (dişil).

enay va bu söyledi (dişil).

enayi (Tr) avanak.

enayi bı enayiydi.

enayilıxey enayilik.

enayina enayilikle.

enayinı mekı enayilik etme.

enayinı enayilik.

enayiya enayidir (dişil).

enayiyê enayidirler.

enayiyey kerdı enayilik etti.

enayiyey enayilik.

enayiyeya enayilikle.

enayiyo enayidir (eril).

enayo böyledir.

enayın (wınayın) böylesı.

enbar kerd bı depolamıştı.

enbar kerd ambarladı, ambarlanmış olan, depoladı.

enbar kerdenı-kerdış ambarlamak.

enbar ambar, erzak deposu, tahıl, yiyecek ve bazı eşyaların konulup saklandığı yer, depo.

enbarci ambarcı.

enbarcinı dı ambarcılıkta.

enbarcinı kerdenı-kerdış ambarcılık yapmak.

enbarcinı kerdox ambarcılık yapan kimse.

enbarcinı ra ambarcılıktan.

enbarcinı ambarcılık.

enbarciya ambarcıdır (dişil).

enbarciyo ambarcıdır (eril).

enbarcılıxey keno ambarcılık yapiyor.

enbarcılıxey ambarcılık.

enbarek (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

enbarek bo mübarek olsun.

enbarek bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

enbarek kerdenı-kerdış kutlamak.

enbarek kerdox kutlayan

enbargo (İsp) bir malın serbest sürümünü engelemek için konulan yasak.

enbargo na ser ambargo koydu.

enbargo ronayenı-ronayış ambargo indirmek, ambargo koymak.

enbari ambarlar.

enbarinı ambarcılık.

enbarvan (embarci) ambarcı.

enbarık (bımbarek) mübarek, kutlu olsun.

enbarık bo mübarek olsun.

enbarık bıyayenı-bıyayış kutlanmak.

enbarık kerdenı-kerdış kutlamak.

enbarık kerdox kutlayan

enbarık kutlu, kutlama, mübarek.

enbaz (embaz, hembaz) arkadaş, dost, yoldaş.

enbaz bıyayenı-bıyayış arkadaş olmak.

enbaz kerdenı-kerdış arkadaş etmek.

enbaza arkadaştır (dişil).

enbazbend arkada, yoldaş.

enbazbendê demi devrin arkadaşları, 2-gr: zaman zarfları.

enbazdê xo re vajı arkadaşına söyle.

enbazê mı pêro şi arkadaşlarım hepsi gitti.

enbazêdê mı merd bir arkadaşım öldü.

enbazek arkadaş olma durumu, arkadaş.

enbazey (embazey) arkadaşlık, yoldaşlık, dostluk vb.

enbazey kerdenı-kerdış arkadaşlık etmek, yapmak.

enbazi arkadaşlar.

enbazinı kerdenı-kerdış arkadaşlık yapmak.

enbazinı arkadaşlık.

enbazkar 1-gr: zarf, 2-iş arkadaşı.

enbazkarandı gr: zarflarda.

enbazkarê demi zaman zarfları.

enbazo arkadaştır (eril).

enbeli güzel kokulu.

enber (Ar) güzel koku.

enber ardıç.

enbıryan bıyaye komşu olmuş olan.

enbıryan bıyayenı-bıyayış komşu olmak.

enbıryan kerde komşu edilmiş olan.

enbıryan kerdenı-kerdış komşu etmek.

enbıryan komşu.

enbıryanê ma bol rındiyê komşularımız çok iyidirler.

enbıryaney kerdenı-kerdış komşuluk yapmak.

enbıryaney kerdox komşuluk yapan kimse.

enbıryaney komşuluk.

enbıryani komşular.

enbıryaninı komşuluk.

enc cı eştenı-eştış dikiş atmak.

enc dı dikişte.

enc kerde dikilmiş olan.

enc kerdenı-kerdış dikmek.

enc kerdox diken.

enc ra dikişten.

enc 1-sökük, sökükü dikmek, 2-dikiş.

encam (Kür) netice, akibet.

encamdê nê leci dı bu savaşın neticesinde.

encamê cı akibeti, neticesi.

encê bir dikiş.

encilan dı incirlerde.

encilan ra incirlerden.

encilana incirlerle.

encilê suri kırmızı incir.

encili arêkerdenı-arêkerdış incir toplamak.

encili rotenı-rotış incir satmak.

encili werdenı-werdış incir yemek.

encili incir, incirler.

encilna bir incir daha.

encilı incir.

encna bir dikiş daha, dikişledi.

encnayenı-encnayış 1-sökükü dikmek, 2-dikişi sökmek.

encur dı acurda.

encur ra acurdan.

encur acur.

encuranla turşi vıraştenı-vıraştış acurlardan turşu yapmak.

encuri arêkerdenı-arêkerdış acur toplamak.

encuri karıtenı-karıtış acur ekmek.

encuri werdenı-werdış acur yemek.

encuri acur, acurlar.

encuriya acurla.

encurna bir acur daha.

encurın acurlu.

encümen bı encümen dı (eril).

encümen bıyayenı-bıyayış encüman olmak.

encümen komisyon, komite, komite üyesi.

encümena encümendir (dişil).

encümenê belediye belediyenin encümanları.

encümenê bir encümen.

encümeney kerdenı-kerdış encümenlik yapmak.

encümeney encümen olma durumu.

encümeneya encümenlikle.

encümeninı kerdenı-kerdış encümenlik yapmak.

encümeninı encümenlik.

encümenna bir encümen daha.

encümeno encümendır (eril).

encümenı bi encümendı (dişil).

encılewr incir ağacı.

encılewr incir ağacı.

encın dikişli.

encına bı 1-sökükü dikmişti, 2-dikişini, örgüsünü sökmüştü

encına 1-sökükü dikti, 2-dikişi söktü.

encınayox 1-sökükü diken, 2-dikişi söken kimse.

encınena 1-sökükü dikiyor, 2-dikişi, örgüsünü söküyor (dişil).

encıneno 1-sökükü dikiyor, 2-dikişi, örgüsünü söküyor (eril).

encıno dikişlidir.

encıyayenı-encıyayış dikişi sökülmek.

encıyayo 1-sökükü dikilmiş, 2-dikişi sökülmüş.

encıyayox dikişi sökülen, sökülmüş olan.

endam (Kür) üye.

endam boy pos, vücut, beden.

endama üyedir (dişil).

endamê cı endamı. boyu posu.

endaminı boylu poslu olma durumu.

endamo weş güzel boy, pos.

endamo üyedir (eril).

endamın bıyayenı-bıyayış boyu posu yerinde olmak.

endamın boylu poslu.

endeks (Fr) indeks.

ender (Ar) çok az rastlanan, çok az bulunan, çok seyrek.

ender vinayenı-vinayış ender bulunmak.

ender vineya ender bulundu.

ender vineyêno çok az bulunur.

endi beso yeter artık.

endi emeleya mı pa nina artık güvenim kendisine gelmiyor.

endi ez zana artık ben biliyorum.

endi mı va o kadar söyledim.

endi wına beno artık bu biçimde olur.

endi wına mekı artık böyle yapma.

endi xo metewnı o kadar kendini incitme.

endi 1-bu kadar, o kadar, artık, yeter, 2-şimdi.

endişe kerdenı-kerdış endişe etmek, kaygılanmak.

endişe kerdox endişe eden.

endişe mekı tasalanma, kuşkulanma.

endişe ra endişeden.

endişe tasa, kaygı, kuşku, korku.

endişeya endişeyle.

endişeyinı endişeli, kaygılı olma durumu.

endişeyın endişeli, tasalı, kaygılı, korkulu.

endişeyına endişelidir (dişil).

endişeyıno endişelidir (eril).

endüstri (Fr) sanayi.

endüstri dı sanayide.

endüstri ra sanayiden.

endüstriya sanayiyle.

endüstriyalizım (Fr) sanayicilik.

endüstriyê sukda ma şehrimizin sanayisi.

endüstriyel (Fr) endüstri ile ilgili.

endık (hendık) ne kadar, ne miktarda.

endık beno o kadar olur.

endık esto biya ne kadar var getir.

endık şenê bıremı kaçabildiğin kadar kaç.

endık mı va endık beno o kadar söyledim ki o kadar olur.

endık mı va kı o kadar söyledim ki.

endık mı va ne kadar söyledım.

endık va, endık va o kadar söyledım, o kadar söyledım.

endıkı nêşiyo gitmeden?

endıkı nêwerdo yemeden?

endılko bir ot adı.

enê (henê) bunlar.

enê çıçiyê bunlar nedir.

enê estê ya bunlar var ya!

enen gelme, gelmek.

enenê geliyorlar.

enerji (Fr) 1-maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, 2-mec: manevi güç, hareket.

enerji dayenı-dayış enerji vermek, güç kaybetmek.

enerji dı enerjide.

enerji komkerdenı-komkerdış enerji toplamak.

enerji komkerdox enerji toplayan.

enerji ra enerjiden.

enerji vınikerdenı-vınikerdış enerji kaybetmek, gücü azalmak.

enerjik (Fr) güçlü ve hareketli.

enerjiko hareketlidir, enerji doludur.

enerjiya enerjiyle.

enerjiyê cı bolo enerjisi çoktur.

enerjiyey enerjik olma durumu.

enerjiyın enerjili.

enerjiyına enerjilidir (dişil).

enerjiyıno enerjilidir (eril).

enfeksiyon (Fr) hastalığa yol açan bir mikrobun genel veya yerel gelişmesi, yayılması.

enfes (Ar) çok güzel, nefis.

enfes bi nefisti (dişil).

enfes bı nefisti (eril).

enfes bıyayenı-bıyayış nefis olmak, çok güzel olmak.

enfesa çok güzeldir (dişil).

enfesey nefis olma durumu.

enfeso nefistir, çok güzeldir (eril).

enfiye (Ar) burna çekilmek için hazırlanmış toz ilaç, keyif verici toz.

enfiye ancena enfiye çekiyor (dişil).

enfiye anceno enfiye çekiyor (eril).

enfiye ant bı enfiye çekmişti.

enfiye ant zıncida xo burnuna enfiye çekti.

enfiye antê enfiye çekiyordu.

enfiye antenı-antış enfiye çekmek.

enfiye dı enfiyede.

enfiye ra enfiyeden.

enfiyecinı kerdenı-kerdış enfiyecilik yapmak.

enfiyecinı enfiyecilik.

enfiyeya merd enfiyeyle öldü.

enfiyeya enfiyeyle.

enfiyeyinı enfiyecilik.

enfiyeyın enfiyeli.

enflasyon (Fr) pahalılık, para değerinin düşmesi, hizmetlerin durması.

enflasyon kewt enflasyon düştü.

enflasyon kewtenı-kewtış enflasyonun düşmesi.

enflasyon werışt enflasyon kalktı.

enflasyon werıştenı-werıştış enflasyonın kalkması.

enformasyon (Fr) haber alma, haber verme, bilgi alma, danışma.

enformasyon gırotenı-gırotış bilgi almak, danışmak.

enfülansa (Fr) grip, boğaz iltihabı hastalığı.

enfülansa biyayenı-biyayış boğaz iltihabı hastalığına yakalanmak.

enfülansa biyo grip olmu.

engaz alet.

engazana aletlerle.

engazın aletli.

engebe (Tr) yer biçimleri, yüzey şekilleri, arıza.

engebeyın engebeli.

engeme benê uyum sağliyorlar.

engeme bi uyum sağladı (dişil).

engeme bı uyum sağladı (eril).

engeme uyum.

engemeyın uyumlu.

engemin bal.

enginar (Yun) dikenli bir bitki türü.

enginarın enginarlı.

enginarıno enginarlıdır.

engur-engurı (hengurı) üzüm.

engura dahlan asma üzümü ve ağacı.

engura mara yılanların üzümü derler ve yenilmez.

engura siya siyah üzüm.

engura surı kırmızı üzüm.

engura sıpê beyaz üzüm.

engışta engıştani yüzük parmağı.

engışta şehadeti şehadet parmağı.

engışta pilı baş parmak, büyük parmak.

engışta qıjı (qıçı) küçük parmak, serçe parmağı.

engışta werti orta parmak.

engışta parmakla.

engıştana parmaklarla.

engıştane (ıngıştane, hıngıştane) yüzük.

engıştaney nişani nişan yüzüğü.

engıştêna bir parmakla.

engışti parmaklar.

engıştna bir parmak daha.

engıştı (ıngıştı, hıngıştı) parmak.

engıştı dı parmakta.

engıştı ra parmaktan.

engımin (hıngımên) bal.

engımin dı balda.

engımin ra baldan.

engımin vetenı-vetış bal çıkarmak.

engımin werdenı-werdış bal yemek.

engıminiya balla.

engıminın ballı.

engıryayenı-engıryayış 1-kızmak, 2-somurtmak, 3-angırmak.

enişk dirsek.

enişt bilek.

eniştê desti elin bileği.

enişte bir kimsenin kız kardeşi veya hısımlarından birinin kocası.

enjeksiyon (Fr) iğne yapma, iğne vurma.

enjektor (Fr) enjektör, şırinka.

enka (enıka, nıka) şimdi, bu anda, hemen, derhal vb.

enka ame şimdi geldi.

enka ez vinena se beno şimdi ben görürüm ne olur.

enka şi şimdi gitti.

enka şiyayenı-şiyayış şimdi gitmek, hemen gitmek.

enka şına 1-hemen giderim, 2-hemen gider (dişil).

enka mısnena to şimdi sana gösteririm.

enka ra şimdiden.

enka werd şimdi yedi.

enka werdenı-werdış şimdi yemek.

enkaya şimdiyle.

enkaz (Ar) yıkıntı, döküntü, çöküntünün bıraktığı şeyler.

enkaz dı enkazda.

enkaz nêhewadayo enkazı kaldırmamışlar.

enkaz ra enkazdan.

enkazi bındı mend enkazın altında kaldı.

enkazi bındı mendenı-mendış enkazın altında kalmak.

enkaziya enkazla.

enkazın enkazlı.

enkir u mınkir enkir ve münkir (sorgulamayı yapan İki melek)

enkir u mınkiriya hesab pers kenê enkir ile münkir hesap sorarlar.

eno bol wınêno mı ra bu çok bana bakiyor (eril).

eno çıçiyo bu nedir?

eno kamo bu kimdir?

eno koti ra vıjiya bu nerden çıktı?

eno bu (eril).

enoyo ame budur geldi.

enoyo ma ra çıçi wazeno bu bizden ne istiyor?

enoyo vineno budur görüyor.

enoyo budur.

enpoze (Fr) zorla benimsetilmiş, kabul ettirilmiş olan.

enpoze biyo empoze edilmiş.

enpoze bıyayenı-bıyayış zorla kabullenmek.

enpoze kerdenı-kerdış empoze etmek, zorla benimsetmek.

enpoze kı empoze et.

enqaz (Ar) yıkıntı, döküntü, çöküntünün bıraktığı şeyler.

enqaz dı enkazda.

enqaz nêhewadayo enkazı kaldırmamışlar.

enqaz ra enkazdan.

enqazi bındı mend enkazın altında kaldı.

enqazi bındı mendenı-mendış enkazın altında kalmak.

enqaziya enkazla.

enqazın enkazlı.

enstitü (Fr) Üniversiteye bağlı veya bağımsız bir eğitim ve öğretim kurumu.

enstitüya zıwani dil enstitüsü.

enstrüman (Fr) çalgı.

enstrümanci enstrümen çalan kimse.

entari (Ar) bir tür kadın giysisı.

entegrasyon (Fr) bütünleşme, birleşme, uyum sağlama.

entegre (Fr) bir bütün veya grubu oluşturan.

entegre bı uyum sağladı.

entegre bıyayenı-bıyayış uyum sağlamak.

entegre kerd uyum saglattı.

entegre kerdenı-kerdış uyum saglatmak, alıştırmak.

entelektüel (Fr) aydın, münever, değişik dallarda öğrenim görmüş kimse.

entelektüelley entelektüel olma durumu.

enteresan (Fr) ilgi çekici, ilginç.

enteresan bıyayenı-bıyayış ilginç olmak.

enteresaney enteresanlık.

enteresanlıxey enteresanlık.

enteresano ilginçtir, enteresandır.

enterge uyum sağlamak, ayak uydurmak.

enternasyonal (Fr) beynelmilel, uluslar arası.

enternasyonal bi enternasyonaldı (dişil).

enternasyonal bı enternasyonaldı (eril).

enternasyonala beynelmileldir (dişil).

enternasyonaley beynelmilel olma durumu.

enternasyonalinı beynelmilelcilik.

enternasyonalizım (Fr) beynelmilelcilik.

enternasyonalo beynelmileldir (eril).

enternasyonalvan enternasyonalci.

entik (Fr) ilk çağ uygarlıkları ile ilgili olan şeyler.

entika (İt) eski çağlardan kalma eser veya tarihi değeri eski olan eşya.

entikaci antika eşya veya eser toplayan veya satan kimse.

entikacinı antikacılık.

entikacılıxey antika eşya veya eserlerle uğraşma işi.

entikalıx antikalık.

entikayinı kerdenı-kerdış antikacılık yapmak.

entikayinı antikacılık.

entike bı 1-acayiptı, 2-antikaydı.

entike bıyayenı-bıyayış 1-antika olmak, 2-acayip olmak.

entike 1-antika, tarihi degeri olan, kiymetli, mükemel vb, 2-mec; acayip, acayip olma, ıntıflı, derdi çekilmez, başkadır, eski adamdır gibi.

entikeyo 1-antikadır, 2-acayiptir, birbaşkadır, mükemeldir vb.

entiko antiktir.

entrika (İt) oyun, dolap, düzen, dalavere, hile.

entrikaci düzenci, dolap çevirici, dalavereci.

entrikacinı düzenbazlık, dalaverecilik.

entrikacılıxey entrikacı olma durumu.

entrikayê cı boliyê dalaverereli çoktur.

enuga kêberdê ma kapımızın giriş ve çıkışı, eniği.

enugı dı enikte.

enugı ra enikten.

enugı giriş ve çıkış için büyük dış kapıların bir köşesinde açılan küçük kapı.

enugın enikli.

enwa-enway (Ar) türler, çeşitler, neviler.

enway enway çi türlü türlü şeyler.

enwayê cı bolo türleri çoktur.

enıka (enıka, nıka) şimdi, bu anda, hemen, derhal vb.

enıka ame şimdi geldi.

enıka ez vinena se beno şimdi ben görürüm ne olur.

enıka şi şimdi gitti.

enıka şiyayenı-şiyayış şimdi gitmek, hemen gitmek.

enıka şına 1-hemen gider (dişil), 2-hemen giderim.

enıka şıno 1-hemen gider, şimdi gider (eril).

enıka mısnena to şimdi sana gösteririm.

enıka ra şimdiden.

enıka werd şimdi yedi.

enıka werdenı-werdış şimdi yemek.

enıka şimdi, şu anda.

enıkaya şimdiyle.

epêce ame epeyce geldi.

epêce ma xover da epeyce direndik.

epêce merdimi arêbıyay pêser epeyce insan bir araya toplandı.

epêce merdımi şi epeyce insan gitti.

epêce epeyce, bir hayli.

epêceyo epeycedir, bir haylidir.

epey bı tı şi çok zaman oldu sen gittin.

epey insan amebı epey insan gelmişti.

epey merdım ame bi veyve epey insan gelmişti düğüne.

epey az denmeyecek kadar, oldukça, hayli, epey, çok zaman vb.

epeyi oldukça, epeyce.

epidemi (Fr) bir tür salgın hastalık.

epidemioloji (Fr) salgın hastalıklarını inceleyen bilim dalı.

epik (Fr) destanla ilgili, destansı (eser).

epikın epikli.

epikıno epiklidir.

eqbal dı istikbalde.

eqbal ra istikbalden.

eqbal istikbal, şans, talih, kader.

eqbalê cı rınd niyo istikbalı iyi değildir.

eqbalê cı istikbalı.

eqbalê mı no xırab kötü talihim.

eqbalo rınd iyi talih, iyi istikbal.

eqbalo xırab kötü istikbal, kötü talih.

eqbalın istikballı.

eqli (Ar) akılla ilgili, akla dayanan.

eqliyat (Ar) akıl yolu ile kazanılan bilgiler.

eqliye (Ar) akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu.

eqliyeci akıl hastalıkları uzmanı.

eqlıselim (Ar) sağ duyu.

eqs aksi, inat, ters.

eqsê cı kerd aksini yaptı, tersını yaptı.

eqsê cı tersi.

eqsê inattırlar, aksidirler.

eqsey kerdenı-kerdış inatlık yapmak, aksilik çıkarmak.

eqsey mekı inatlık yapma.

eqsey rınd niya  aksilik iyi değildir.

eqsey vetenı-vetış zorluk çıkarmak, aksilik çıkarmak.

eqsey inatlık, aksilik.

eqsi (Ar) ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi, ters giden.

eqsilıxey aksilik.

eqsilıxeya aksilikle.

eqsina nêbeno aksilikle, inatlıkla olmaz.

eqsina aksilikle, inatlıkla.

eqsinı kerdenı-kerdış inatlık yapmak.

eqsinı inatlık, aksilik, terslik.

eqsiseda (Ar) ses, yankı.

eqsiyinı aksilik, inatlık.

eqssa aksidir, inattır (dişil).

eqsso aksidir, inattır (eril).

eqıs (inad) inatçı, aksi, ters cevap veren, tersını yapan.

eqısê cı kerd aksini yaptı, tersını yaptı.

eqısê cı tersi, aksi.

eqısê inattırlar, aksidirler.

eqısey kerdenı-kerdış inatlık yapmak, aksilik çıkarmak.

eqısey mekı inatlık yapma.

eqısey rınd niya  aksilik iyi değildir.

eqısey vetenı-vetış zorluk çıkarmak, aksilik çıkarmak.

eqısey inatlık, aksilik.

eqısi (Ar) ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi, ters giden.

eqısilıxey aksilik.

eqısilıxeya aksilikle.

eqısina nêbeno aksilikle, inatlıkla olmaz.

eqısina aksilikle, inatlıkla.

eqısinı kerdenı-kerdış inatlık yapmak.

eqısinı inatlık, aksilik, terslik.

eqısiyinı aksilik, inatlık.

eqıssa aksidir, inattır (dişil).

eqısso aksidir, inattır (eril).

era ancena yerden çekiyor (dişil).

era ancenê yerden çekiyorlar.

era anceno yerden çekiyor (eril).

era ante 1-yerden çekilmiş olan, 2-yerden sökülen.

era antenı-antış 1-yerden çekmek, 2-yerden sökmek.

era antox 1-yerden çeken, 2-yerden söken.

era arêkerde yerden toplanmış olan.

era arêkerdenı-arêkerdış yerden toplamak.

era arêkerdox yerden toplayan.

era berdenı-berdış yerden götürmek, yaya götürmek.

era şanaye yere serpilmiş olan.

era şanayenı-şanayış 1-yere serpmek, 2-yere vurmak.

era şanayox yere serpen.

era gerrayox yerden gezen.

era geyra 1-yerde gezdı, 2-yerde aradı.

era geyrayenı-geyrayış 1-yerde aramak, 2-yerde dolaşmak.

era geyrayox yerden gezen kimse.

era hewadaye yerden kaldırılmış olan.

era hewadayenı-hewadayış yerden kaldırmak.

era hewadayox yerden kaldıran.

era kaşbı yerden sörüklendı.

era kaşkerde yerden sürüklenmiş, çekilmiş olan.

era kaşkerdenı-kaşkerdış yerden sürüklemek, çekmek.

era kaşkerdox yerden çeken kimse.

era kerde yere serilmiş olan.

era kerdenı-kerdış yere sermek, yere düşürmek.

era kerdox yere seren, düşüren.

era komkerd yerden topladı.

era komkerde yerden toplanmış olan.

era komkerdenı-komkerdış yerden toplamak.

era komkerdox yerden toplayan.

era pakkerde yerden temizlenmiş olan, silinmiş olan.

era pakkerdenı-pakkerdış yerden temizlemek, silmek.

era pakkerdox yerden temizleyen, silen.

era vete yerden çıkmış olan, çıkan.

era vetenı-vetış yerden çıkarmak.

era vetox yerden çıkaran.

era vıjyayenı-vıjyayış 1-yerden çıkmak, 2-tarladan çıkmak.

era vıjyayox yerden çıkan.

era vızyayenı-vıjyayış 1-yerden çıkmak, 2-tarladan çıkmak.

era vızyayox yerden çıkan.

era werzanaye yerden kaldırılmış olan.

era werzanayenı-werzanayış yerden kaldırmak.

era werzanayox yerden kaldırılan.

era werzınaye yerden kaldırılmış olan.

era werzınayox yerden kaldırılan.

era wınyaye yere bakmış olan.

era wınyayenı-wınyayış yere bakmak.

era wınyayox yere bakan.

era yerden.

erafe arife, dini bayramlarda bayramdan bir önceki gün.

eraq (arıq) ter.

eraq dı terde,

eraq ra terden.

eraq rıjnayenı-rıjnayış ter dökmek.

eraq rıjneno ter döküyor.

eraq war kerde ter dökmüş olan.

eraq warkerdenı-kerdış ter dökmek.

eraq-eraqı (araq) rakı, sert alkollü içki.

eraqcinı rakıcılık.

eraqi dı rakıda.

eraqi şımıtenı-şımıtış rakı içmek.

eraqi ra rakıdan.

eraqiya rakiyla.

eraqiyın rakılı.

eraqın terli.

eraqına terlidir (dişil).

eraqıno terlidir (eril).

erasa (arasa) arsa (biçilmiş, hazırlanmış tahıların satıldığı yer, pazar)

erasa dı arsada.

erasa ra arsadan.

erasa rızi pirinç arsası.

erasat öbür dünyada insanların toplandığı meydan.

erasayın arsalı.

erat (Tr+Ar) erden başgedikliye kadar olan askerlere verilen ad.

erati erler.

erazi (arazi) arazi.

erazi dı arazide.

erazi ra araziden.

eraziya araziyle.

eraziyê dewda ma köyümüzün arazisi.

eraziyın arazili.

erbab (Ar) bir işten anlayan, bir işi iyi yapan, işin ehli olan kimse.

erbab bi becerikliydi, ellinden her iş gelirdi (dişil).

erbab bı becerikliydi, erbabdı (eril).

erbab bıyaye becerikli olmak

erbab bıyayenı-bıyayış işin ehli olmak, işten anlamak.

erbab işin ehli.

erbaba beceriklıdır, işin ehlidir, ellinden her iş gelir (dişil).

erbabey beceriklik, ustalık, her şeyi yapabilen, işin ehli olma durumu.

erbabeya becerilikle, beceriyle.

erbabina cı becerikliliği.

erbabinı becerilik, becerme işi.

erbabo beceriklıdır, işin ehlidir, ellinden her iş gelir (eril).

erbabı bi becerikliydi, erbabdı (dişil).

erbaş (Tr) onbaşı ve çavuş rütbesindeki askerler.

erbana cınayê def çaliyordu.

erbana cınayenı-cınayış def çalmak.

erbana cınayox def çalan.

erbana cınena def çaliyor (dişil).

erbana cıneno def çaliyor (eril).

erbana def, dervişler beyit söylerken, zikir yaparken çalarlar.

erbana dümbelek.

erbanana bir def daha.

erbanaya defle.

erbanayê bir def,

erbane (erbana) def, dervişler zıkır yaparken çalarlar.

erbaneci def çalan kişi, arbaneci.

erbanecinı kerdenı-kerdış defçilik yapmak.

erbanecinı defcilik, def çalma işi.

erbaneyinı defçilik.

erbaneyın defli.

erbê xo zeydına şerefini yükselti.

erbe dı darada.

erbe ra daradan.

erbe 1-bozuk teraziyi dengelemek için hafif gelen kefeye, taş, demir vb. ağırlık koymak, 2-ibre, 3-tartıda kap ağırlıgı, hacım genişliği, dara.

erbe şeref, değer.

erbera kewtenı-kewtış 1-daradan düşmek, 2-değerden düşmek.

erbet bo arbet olsın, arbet olasın, rezil olasın.

erbet bıyayenı-bıyayış rezil olmak, yüzü kara çıkmak.

erbet kerd rezil etti.

erbet kerdenı-kerdış rezil etmek.

erbet kerdox rezil eden.

erbet ra arbet için.

erbet rezil olma, yüzü kara çıkma durumu.

erbetbê arbet olasın, rezil olasın.

erbetey kötülük yapma, kabahat işleme.

erbeteya cı rezilliği.

erbetirê arbet için.

erbey cı ard dıperey şerefini iki paralık etti.

erbey cı bıgi darasını al.

erbey cı 1-darası, 2-değeri.

erbeya darayla, kap ağırlığiyle.

erbeyın 1-daralı, 2-değerli.

ercan (erzan) ucuz.

ercan biyo ucuzlamış.

ercan bı 1-ucuzdu, 2-ucuzladı.

ercan bıyaye ucuzlanmış olan.

ercan bıyayenı-bıyayış ucuzlamak.

ercan kerd ucuzlatı.

ercan kerde ucuzlatılmış olan.

ercan kerdenı-kerdış ucuzlatmak.

ercan kerdox ucuzlatan kimse.

ercan ra ucuzdan.

ercan roşiya ucuz satıldı.

ercan rot ucuza sattı, ucuz sattı.

ercana xo rot ucuza kendini sattı.

ercana ucuzdur (dişil).

ercaney dı ucuzlukta.

ercaney ra ucuzluktan.

ercaney ucuzluk.

ercaneya 1-ucuzluktur, 2-ucuzlukla.

ercaninı ucuzluk.

ercano ucuzdur (eril).

ercêno heme çi her şeye değer.

ercêno maldê dınyay dünya malına değer.

ercêno değer.

ercinayenı-ercınayış değerlendirmek.

erciya değdi, makbule geçti (değer anlamında).

erciyayê bi değerliydi (dişil).

erciyaye bı değerliydi (eril).

erciyayê değer, değerli (dişil).

erciyaye değer, değerli (eril).

erciyaye değerli, kiymetli.

erciyayenı-erciyayış değmek, değerinde olmak.

erciyayenı-ercıyayış değmek, değerı olmak.

erciyayeyo değerlidir.

erciyayox değeri olan, değerli.

erciyêno değer.

ercınayenı-ercınayış değerlendirmek.

ercıya değdi, makbule geçti (değer anlamında).

ercıyayê bi değerliydi (dişil).

ercıyaye bı değerliydi (eril).

ercıyaye değerli, kiymetli.

ercıyayenı-ercıyayış değmek, değerı olmak.

ercıyayeyo değerlidir.

ercıyayox değeri olan, değerli.

ercıyêno değer.

erd bı erd tarla tarla, tarladan tarlaya, yerden yere.

erd dı yerde.

erd kewtenı-kewtış yere düşmek.

erd ra vıjyayenı-vıjyayış 1-yerden çıkmak, 2-tarladan çıkmak.

erd ra yerden.

erd ramıtenı-ramıtış tarla sürmek.

erd u azmin dı yerde ve gökte.

erd u azmin yer ve gök.

erd 1-yer, 2-kara parçası, 3-ekilebilen arazi, 4-tarla.

erdan awdano tarlaları suluyor.

erdan dê ma dı tarlalarımızda.

erdan tarlaları.

erdê ma tarlamız, tarlalarımız

erdi awdano tarlayı suluyor.

erdi tarlalar.

erdiş sıpe ak sakallı.

erdiş-erdişı (herdiş) sakal.

erdişa cı sakalı.

erdişa sakalla, sakaldır.

erdişsıpey beyaz sakalılar, yaşlılar.

erdişı biya sıpê sakalı beyaz olmuş.

erdişı cıkerdı sakalı kestirdı.

erdişı dı sakalda.

erdişı ra sakaldan.

erdişı taşıtenı-taşıtış sakalını traş etmek.

erdişı vıradê sakal bıraktı.

erdişın bı sakaliydi.

erdişın sakalı.

erdişına sakallıdır (dişil).

erdişıno sakalıdır (eril).

erdiyê awdeyênê tarlalar sulaniyor.

erdlerz deprem, yer sarsıntısı, yer titreşimi.

erdnayenı-erdnayış yere koymak

erdo bı yerdeydi.

erdo denışnayenı-denışnayış yere çakmak, yerde dikleştirmek.

erdo di yerde buldu.

erdo karıte ekilmiş, ekili tarla.

erdo mende yerde kalmış, mec: evlenmemiş.

erdo mendenı-mendış 1-yerde kalmak, 2-mec; evlenememek.

erdo paykerd yerde tekmikledı, bastı.

erdo paykerdenı-paykerdış yerde tepelemek.

erdo ramıte sürülmüş tarla.

erdo rona 1-yere indirdi, 2-yerde ekti.

erdo rüwa yerde yeşerdı.

erdo 1-yerde, 2-tarladır..

erdos bı erdos avuç avuç.

erdos avuç dolusu.

erdosê bir avuç.

erdosek bir avuç, avuçcuk.

erdosna bir avuç daha.

erdra yerden.

erdıro yerdedir.

ereb (Ar)1-Arap, bir halk, 2-siyah renkli, 3-çekilen filmin negatifı.

ereb bazar tahmini pazarlık, götürü usulu pazarlık.

ereba bıramo araba sürse.

ereba dı arabada.

ereba ra arabadan.

ereba ramıtenı-ramıtış araba sürmek.

ereba tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı.

erebaci arabacı.

erebacinı kerdenı-kerdış arabacılık yapmak.

erebacinı arabacılık.

erebacılıxey arabacılık.

ereban eşt dewan ser Araplar köylerin özerine attılar.

erebana 1-arabalarla, 2-bir araba daha.

erebay arabalar.

erebaya arabayla.

erebayinı arabacılık.

erebayın arabalı.

erebayıno arabalıdır.

erebe dı arabada.

erebe ra arabadan.

erebê bir arap.

erebeci arabacı.

erebecinı kerdenı-kerdış arabacılık yapmak.

erebecinı arabacılık.

erebecılıxey arabacılık.

erebena bir araba daha.

erebey arabalar.

erebeya arabayla.

erebeyın arabalı.

erebeyıno arabalıdır.

Erebi (Ar) 1-araplar, 2-arapça, arapça dili.

erebi bazar gelişi güzel alış veriş.

Erebistan Arabistan.

Erebistanıc arabistanlı.

Erebistanıj arabistanlı.

Erebistanız arabistanlı.

Erebiya Arapça.

erebki arapça, arapça dili.

erebna bir arap daha.

Erefat Arafat.

erefe bayramdan bir önceki gün.

eren (Tr) kendini tanrı'ya adamış, ermiş, evliya, veli.

erevi bazar gelişi güzel alış veriş.

Erevi Araplar.

Erevistan Arabistan.

Erevistanıc arabistanlı.

Erevistanıj arabistanlı.

Erevistanız arabistanlı.

erevki arapça, arapça dili.

erey (berey, herey) geç, gecikmek, zamanında gelememek, geç gelmek, geç kalma.

erey bê geç gel.

erey dayenı-dayış geç vermek.

erey kewt geciktı, zamanında gelmedı.

erey kewtenı-kewtış gecikmek.

erey kewtox geciken.

erey mekewı gecikme.

erey memanı gecikme.

erey mende geç kalmış olan.

erey mendenı-mendış geç kalmak, gecikmek.

erey vıstenı-vıstış geciktirmek.

erey gecikme, geç.

ereyey gecikme.

erş arş, gökün yedinci katı.

erşê Ellay Allah katı.

ergoş tavşan.

eriş berd ser üstüne saldırdı, atağa geçti.

eriş bıkı saldır.

eriş bıyayenı-bıyayış saldırı olmak, saldırılmak.

eriş kerde saldırılmış olan.

eriş kerdenı-kerdış saldırmak, hucuma geçmek.

eriş kerdox saldıran.

eriş mekı saldırma.

eriş ser berdenı-berdış üstüne saldırmak.

eriş 1-hucum, saldırı, 2-yeni doğan süt hayvanının ilk ağız sütü.

eril (Tr) erkek cinsinden sayılan kelime.

erilo erkektir, erkek cinsindendir.

erina (herina) satın aldı.

erina bi satın almıştı.

erina bı satın almıştı.

erinaye satın alınmış olan.

erinayenı-erinayış (herinayen) satın almak.

erinayox (herinayox) alıcı, alan.

erinena satın aliyor (dişil).

erineno satın aliyor (eril).

erineya satın alındı.

erjiya bı 1-atılmıştı, 2-değmişti (değer bakımından).

erjiya cı tutu (köpek vs).

erjiya 1-atıldı, 2-değdi (değer bakımından).

erjiyayenı-erziyayış 1-atılmak, 2-değmek, değeri olmak.

erjiyayox 1-atılan, atılıp tutan, 2-değeri olan.

erkan (Ar) bir toplumun ileri gelenleri, büyükler, üstler.

erkan dı toplulukta, cemiyette.

erkan ra topluluktan, cemiyetten.

erkanê sukda ma şehrimizin ileri gelenleri.

erkaniya toplulukla, cemiyetle.

erkanıharb (Ar) kurmay.

erkanın erkanlı.

Ermeni 1-Ermeni dili, 2-Ermenistanda yaşayan bir halk ve bu halktan olan kimse.

Ermenistan Ermeni halkının yeri, yurdu, vatanı.

Ermeniya Ermenice.

Ermenki ermeni dili, ermence.

ermiş (Tr) evliya, veli.

ero burı ulan ye.

ero daye yere vurulmuş, yere düşürülmüş olan.

ero dayenı-dayış yere vurmak, yere düşürmek.

ero dayox yere vuran.

ero dı yere vur, yere düşür.

ero Ellay ra bıtersı behey Allahtan kork.

ero ero seni seni.

ero eybo ulan ayıptır.

ero şıma ana pê ri ulan sizi yüzleştiririm.

ero günaye yere düşmüş olan.

ero günayenı-günayış yere düşmek.

ero günayox yere düşen.

ero ma bıray pê niyê yahu biz kardaş değilmiyiz?

ero ma vinenê biz görürüz.

ero medı yere vurma, yere düşürme.

ero meşo lan gitme.

ero mısnena to ulan sana gösteririm.

ero no çıçiyo yahu bu nedir.

ero qey tı mı rê yenê zar sen bana gelirsin.

ero teba nêbeno bir şey olmaz.

ero to vinena seni görürüm.

ero tı do bıvinê sen göreceksin.

ero tı mı rê yenê sen bana gelirsin.

ero tı vinenê sen görürsün?

ero wıni mekı lan öyle yapma.

ero xo bıpawı behey kendini koru.

ero 1-yere, 2-bugün, 3-"im, ım, ın, in, un, üm, ün, üz " gibi ekleri sözcüğün sonuna getirip ikaz anlamını vererek sözcükle pekiştirirler, 4-lan, ulan, behey, yahu, seni vb. sözcüklerle cümleyi pekiştirir.

erotik (Fr) cinsiyetle ilişkisi olan.

erotikın erotikli.

eroyin (Fr) uyuşturucu bir madde.

eroyin dı eroyinde.

eroyin kar ardenı-ardış eroin kullanmak.

eroyin ra eroyinden.

eroyincinı kerdenı-kerdış eroyincilik yapmak.

eroyincinı eroyincilik.

eroyincı eroinci.

eroyincılıxey eroincilik.

eroyinman (Fr) eroin kullanma alışkanlığı olan kimse.

eroyinvan (Fr) eroin yapıp satan kimse.

eroyinı eroincilik.

eroyinın eroyinli.

erozyon (Fr) aşınma, kayma.

erozyon bı toprak kayması oldu.

erozyon bıyayenı-bıyayış erozyon olmak.

erozyon dı erozyanda.

erozyon ra erozyondan.

erozyona erozyonla.

erozyonın erozyonlu.

erqana kanallarla.

erqci kanalcı, kanal kazan, deşen veya açan kimse.

erqcinı kerdenı-kerdış arkçılık, kanalcılık yapmak.

erqcinı arkçılık, kanalcılık.

erqcılıxey kanalcılık.

erqi kanallar.

erqinı kanalcılık.

erqı aşanayenı-aşanayış kanal kazmak.

erqı aşanayox kanal kazan kimse.

erqı dı kanalda.

erqı pakkerdenı-pakkerdış kanal temizlemek.

erqı ra berdenı-berdış kanaldan götürmek.

erqı ra kanaldan.

erqı içinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, kanal.

erqın kanallı.

err, mı nêzanayê do wıni bo beh, ben bilmiyordum öyle olacak.

err, o zi merd vah be, o da öldü.

err, rewnayo ma pê nêdiyo vay be, çoktandır birbirimizi görmemişiz.

err, wıni seni beno hayret, öyle nasıl olur.

err "hayret, acayiplik, vah be, vay be, beh, endişe vb" belirten bir sözcük, way be, yazık oldu anlamında.

ersa (arasa) arsa, ev yapma yeri.

ersa dı arsada.

ersa ra arsadan.

ersayın arsalı, ev yapma yeri.

erug-erugı (hêrug, herug) erik.

erugan erikleri.

erugê zerdi sarı erikler.

erugê bir erik.

erugêr-erugêrı erik ağacı.

erugêran erugi tepıştê erik ağaçları erik tutmuş.

erugêri erik ağaçları.

erugêrı ra erik ağacından.

erugi erikler.

eruginı erikcilik.

eruglıx erik bahçesi.

erugna bir erik daha.

Erxeni ergani.

Erxeniyıc erganili.

Erxeniyıj erganili.

Erxeniyız erganili.

erxı kanal, su arkı.

ery kewta gecikmiş (dişil).

ery kewte gecikmiş olan.

ery kewto gecikmiş (eril).

ery mekewı gecikme.

ery gecikme.

eryin eroin.

eryina eroyinle.

erzal dayenı-dayış dilekçe vermek.

erzal dayox dilekçe veren.

erzal dilekçe.

erzalci dilekçe yazan kimse.

erzalcinı dilekçecilik.

erzale (herzale) çalı çılpıdan yapılan ve altında oturulan gülgelik.

erzale vıraştenı-vıraştış direk, sırık, deynek, çalı çırpıdan gölgelik yapmak

erzaleyın çalı çırpıdan yapılmış gülgelikli.

erzali bındı ronışto gülgeliğin altında oturmuş.

erzalinı dilekçecilik.

erzan (ercan) ucuz.

erzan bı ucuzdu.

erzan bıyayenı-bıyayış ucuzlanmak.

erzan kerde ucuzlanmış olan.

erzan kerdenı-kerdış ucuzlatmak.

erzan kerdox ucuzlatan.

erzaney ucuzluk.

erzaninı ucuzluk.

erzano ucuzdur.

erzaq (Ar) uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı, erzak, tayin, malzeme, yiyecek vs.

erzaq dı erzaqda.

erzaq herinayenı-herinayış erzak almak.

erzaq ra erzaktan.

erzaqa erzakla.

erzaqê cı erzakı.

erzaqê keyi evin erzağı.

erzaqê zımıstani kış erzakı.

erzaqiya erzakla.

erzaqın erzaklı.

erzena 1-atiyor, 2-mec: sıkiyor (yalan vb. söylemek) (dişil)

erzenê berzı 1-atiyorsan at, 2-sıkiyorsan sık.

erzêno heme çi her şeye atıliyor, her şeyi tutiyor.

erzeno erd yere atiyor.

erzeno 1-atiyor, 2-mec: sıkiyor (yalan vb. söylemek) (eril).

erziya bı atılmıştı.

erziya cı tutu (köpek vs).

erziya 1-atıldı, 2-sıkıldı.

erziyaya 1-atılmış (dişil), 2-atıldım.

erziyaye 1-atılmış olan, 2-sıkılmış olan.

erziyayê 1-atılmışlar, 2-atıliyordu, sıkıliyordu (silah vb).

erziyayenı-erziyayış 1-atılma, atılmak, 2-sıkılmak, 3-köpek vb. hayvanların birden insanın özerine atılıp onları ısırmak.

erziyayo 1-atılmış, 2-sıkılmış (eril).

erziyayox atılan, sıkılan.

erziyêno atıliyor.

erzon 1-ucuz, 2-atma, el atma.

erzoninı ucuzluk.

erzono ucuzdur.

erzuhal (arzuhal) dilekçe, name, istemlerini belirten resmi mektup.

erzuhalci (arzuhalcı) dilekçe yazan kişi, arzuhalcı.

erzuhalcina arzuhalcılıkla.

erzuhalcinı kerdenı-kerdış arzuhalcılık yapmak.

erzuhalcinı kerdox arzuhalcılık yapan.

erzuhalcinı arzuhalcılık.

erzuhalciya arzuhalcıdır (dişil).

erzuhalciyo arzuhalcıdır (eril).

erzuhalcıyey arzuhalcılık.

erzyayenı-erzyayış 1-irkilmek, 2-atılmak, 3-sıkılmak.

erzyayox 1-irkilen, 2-atılan, 3-sıkılan.

erzyena atıliyor (dişil).

erzyeno atıliyor (eril).

Erzıngan Erzincan.

Erzınganıc Erzincanlı.

Erzınganıj Erzincanlı.

Erzınganız Erzincanlı.

erzıya bı 1-atılmıştı, 2-sıkılmıştı.

erzıya cı tutu (köpek vs), soktu (yılan vb)

erzıya 1-atıldı, 2-sıkıldı (silah vb).

erzıyaye 1-atılmış olan, 2-sıkılmış olan.

erzıyayenı-erziyayış 1-atılmak, 2-sıkılmak (silah vb).

erzıyayo atılmış.

erzıyayox atılan, atılmış olan.

erzıyêno atıliyor (eril).

erış berd ser üstüne saldırdı, atağa geçti, hucum etti.

erış bıkı saldır, hucum et.

erış bıyayenı-bıyayış saldırı olmak, saldırılmak, hucuma geçmek.

erış kerde saldırılmış olan.

erış kerdenı-kerdış saldırmak, hucuma geçmek.

erış kerdox saldıran, hucum eden.

erış mekı saldırma.

erış ser berdenı-berdış üstüne saldırmak.

erış 1-hucum, saldırı, 2-yeni doğan süt hayvanının ilk ağız sütü.

erık hayret.

es (Tr) notada duraklama zamanı.

esabi (esabi, asabi) sinirli, asabi, ahlaksız, dar görüşlü.

esabi bi asabiydi (dişil).

esabi bı asabiydi (eril).

esabi bıyayenı-bıyayış 1-sinirli olmak, sinirlenmek.

esabi kerdenı-kerdış asabileştirmek.

esabi mebı asabi olma.

esabinı keno asabilik yapiyor.

esabiya asabidir (dişil).

esabiyecinı kerdenı-kerdış asabiyecilik yapmak.

esabiyecinı asabiyecilik.

esabiyey ra asabiyelikten.

esabiyey asabi olma durumu.

esabiyeya asabilikle.

esabiyo asabidir (eril).

esahbe sahibler, sahib çıkanlar, Hz. Muhammedin meclisinden olan kimseler.

esans (Fr) bitkilerden,  kimyasal yoldan elde edilen kokulu ve uçucu sıvı.

esans vıraştenı-vıraştış esans yapmak.

esanscinı kerdenı-kerdış esanscılık yapmak.

esanscinı esanscılık.

esansê gülan güllerin esansı.

esansên esanslı.

esansinı esanscılık.

esansın esanslı.

esaret (Ar) kölelik, tutsaklık, esirlik.

esaret bıyayenı-bıyayış köle olmak.

esaret kerdenı-kerdış köle etmek.

esareta köledir (dişil).

esaretey kölelik.

esaretinı kerdenı-kerdış kölelik yapmak.

esaretinı kölelik.

esareto köledir (eril).

esas (Ar) bir şeyin özünü oluşturan ana öğe, temel.

esas gırotenı-gırotış temel almak.

esasdê xo dı aslında.

esasê cı esası, aslı, temelı.

esasê xo dı aslında.

esasen aslında.

esasinı esas olma durumu.

esasın esaslı, temellı, köklü.

esebi (esabi, asabi) sinirli, asabi, ahlaksız, dar görüşlü.

esebi bi asabiydi (dişil).

esebi bı asabiydi (eril).

esebi bıyayenı-bıyayış 1-sinirli olmak, 2-sinirlenmek.

esebi kerdenı-kerdış asabileştirmek.

esebi mebı asabi olma.

esebinı keno asabilik yapiyor.

esebiya asabidir (dişil).

esebiyecinı kerdenı-kerdış asabiyecilik yapmak.

esebiyecinı asabiyecilik.

esebiyey ra asabiyelikten.

esebiyey asabi olma durumu.

esebiyeya asabilikle.

esebiyo asabidir (eril).

esef (Ar) acınma, yerinme.

esefa üzülerek, acınarak.

esefey esef olma durumu.

esefeya acınmayla.

eser (Ar) emek verilerek ortaya konulan ürün, yapıt.

eser dayenı-dayış eser vermek.

eseranê cı eserlerini.

eserê cı eseri.

eserê do rınd da iyi bir eser verdi.

eseri eserler.

eserın eserli.

eshabe (Ar) sahabe.

esheb (eshab) sahabe (hacı ziyaret eden yada Peygamberi görenlere denir).

esir (hêsir, hesir) esir, savaşlarda, çarpışmalarda ele geçirilen karşı tarafın çarpışmacısı, köle.

esir bıyayenı-bıyayış esir olmak.

esir kerdenı-kerdış esir etmek.

esir kewtenı-kewtış esir düşmek, savaşta ele geçmek.

esira köledir (dişil).

esircılıxey köle veya cariye alış verişi yapma işi.

esirey (hêsirey, hesirey) esirlik, kölelik.

esirey dı kölelikte.

esirey ra kölelikten.

esireya kölelikle.

esirinı kerdenı-kerdış kölelik yapmak, esirlik yapmak.

esirinı kölelik, esirlik.

esiro köledir (eril).

eskawena dikişini söküyor (dişil).

eskaweno dikişini söküyor (eril).

eskawiya (aşkawiya) söküldü.

eskawna 1-dikişi söktü, 2-dikişi sökeyim?.

eskawnaye dikişi sökülmüş olan.

eskawnayenı-eşkawnayış dikişi sökmek, çözmek.

eskawnayox dikişi söken.

eskawno dikişi söksün?

eskawya dikişi söküldü.

eskawyaye dikişi sökülmüş olan.

eskawyayenı-aşkawyayış dikişi sökülmek.

eskawyayo dikişi sökülmüş.

eskawıt bı dikişini sökmüştü.

eskawıte dikişi sökülmüş olan.

eskawıtenı-eşkawıtış dikişi sökmek.

eskawıto dikişi sökmüş.

eskawıtox dikişi söken.

eskayayenı-aşkayayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

eskeft (kaf) mağara.

eskeft dı mağarada.

eskeft kewtenı-kewtış mağaraya girmek.

eskeft ra mağaradan.

eskeftın kaya oyuklu, mağaralı.

eskence (iskence) iskence.

eskence diyaye iskence görmüş olan.

eskence diyayenı-diyayış iskence görmek.

eskence diyayox iskence gören.

eskence dı mendenı-mendış iskencede kalmak.

eskence dı iskencede.

eskence kerdenı-kerdış iskence yapmak.

eskence kerdox iskence yapan kimse.

eskence pa kerdenı-kerdış iskence yapmak.

eskence ra iskenceden.

eskence xo rê kerdenı-kerdış kendisine iskence yapmak.

eskence iskence.

eskenceci iskenceciler, iskence yapan kişiler.

eskencelıxey iskencecilik.

eskenceya iskenceyle.

eskenceyinı iskencecilik.

esker (Ar) erden maraşale kadar orduda görevli bulunan herkes.

eskera (akerde) açık, aşikar, açık bir şekilde, gizlememek vb.

eskera bıyaye açıklanmış olan.

eskera bıyayenı-bıyayış açıklanmak.

eskera eşkera açık açık.

eskera kemı açıkliyalım, açıkliyalımmı?

eskera kerde açıklanmış olan.

eskera kerdenı-kerdış açıklamak.

eskera kerdox açıklayan kimse.

eskera kı açıkla.

eskera aşikar, açık açık, aleni

eskeran berê askerleri götürün.

eskerê Tırkan Türk askeri.

eskere (eşkera) açık, apaçık, aşikar, alelani vb.

eskere bıyaye açıklanmış olan.

eskere bıyayenı-bıyayış açıklanmak.

eskere eşkere açık açık.

eskere kemı açıkliyalım, açıkliyalımmı?.

eskere kerde açıklanmış olan.

eskere kerdenı-kerdış açıklamak.

eskere kerdox açıklayan kimse.

eskere kı açıkla.

eskere mekı açıklama.

eskerey dı askerlikte.

eskerey kerdenı-kerdış askerlik yapmak.

eskerey ra askerlikten.

eskerey askerlik.

eskeri (Ar) 1-askerlikle ilgili, 2-askerler.

eskerinı kerdenı-kerdış askerlik yapmak.

eskerinı askerlik.

eskoyaye sökük.

eskoyayenı-aşkoyayış elbise vb. şeylerin dikişlerinin sökülmesi.

eskıc (eskıj) kuru üzüm.

eskıcekı 1-üzümcük, 2-bir oyun ismi.

eskıci kuru üzümler.

eskıcı kuru üzüm.

eskıj (eskıc) kuru üzüm.

eskıjekı 1-üzümcük, 2-bir oyun ismi.

eskıji kuru üzümler.

eskız (eskıc) kuru üzüm.

eskızekı 1-üzümcük, 2-bir oyun ismi.

eskızi kuru üzümler.

esl 1-asıl, esas, 2-soy, sop, asil.

esla merdım nêbeno aslen adam olmaz.

esla nêvano aslen söylemiyor.

esla 1-asla, 2-asildir (dişil).

eslê cı çıniyo aslı yoktur.

eslê cı aslı, soyu, sopu.

eslê xo dı aslında.

eslen aslen, aslında.

esma bir bayan ismi.

esmer esmer.

esmera esmerdir (dişil).

esmerey ra esmerlikten.

esmerey esmer olma durumu.

esmereya esmerlikle.

esmerinı esmer olma durumu.

esmero esmerdir (eril).

esnaf (Ar) zanaat veya küçük ticaretle geçinenlerin genel adı.

esnaf bi esnaftı (dişil).

esnaf bı esnaftı (eril).

esnaf bıyayenı-bıyayış esnaf olmak.

esnafa esnafdır, işin ehlidir (dişil).

esnafcılıxey esnafcılık.

esnafê bir esnaf.

esnafey dı esnaflıkta.

esnafey kerdenı-kerdış esnaflık yapmak.

esnafey ra esnaflıktan.

esnafey esnaflık.

esnafeya esnaflıkla.

esnafinı kerdenı-kerdış esnaflık yapmak.

esnafinı kerdox esnaflık yapan kimse.

esnafinı esnaflık.

esnafna bir esnaf daha.

esnafo esnafdır, işin ehlidir (eril).

esnaw (asnaw) yüzmek, yüzme.

esnawa yüzmeyle.

esnawena 1-işitiyorum, 2-işitiyor (dişil).

esnawenı-esnawetış işitmek.

esnawı dı yüzmede.

esnawı kerdenı-kerdış yüzmek.

esnawı kerdox yüzen.

esnawı ra yüzmeden.

espar süvari jandarma.

esparey süvarilik, gezginci jandarma.

espari süvari jandarmalar.

esparık-esparıkı (ısparıkı) nergiz çiçeğinin bir cinsi.

esparıka kormışkani Kormışkan bayramının nergiz çiçeği.

esparıki nergizler.

espıci dekewtenı-dekewtış bit girmek, bit düşmek.

espıci diyayenı-diyayış bit görmek.

espıci pa xılbiyê kendisinde bitler kümelenmiş, yığılmış.

espıci bitler.

espıcı (ıspıjı) bit.

espıcın (ıspıjın) bitli.

espıcına bitlidir (dişil).

espıcıno bitlidir (eril).

espıj-espıjı (ıspıj, espıc) bit.

espıji dekewtenı-dekewtış bit girmek, bit düşmek.

espıji diyayenı-diyayış bit görmek.

espıji bitler.

espıjın bitli.

espıjına bitlidir (dişil).

espıjıno bitlidir (eril).

espıri (Fr) şakalı söz.

espıri kerdenı-kerdış espiri etmek, şaka ile söz söylemek.

espıri kerdox espiri yapan kimse.

espıriyın esprili.

espız-espızı bit.

espızi dekewtenı-dekewtış bit girmek, bit düşmek.

espızi diyayenı-diyayış bit görmek.

espızi bitler.

espızın bitli.

espızına bitlidir (dişil).

espızıno bitlidir (eril).

esq kewtenı-kewtış aşka düşmek.

esq aşk, sevgi.

esqa aşk ile.

esqi cı tepışt aşk kendisini yakaladı.

esqo aşktır.

esqın aşklı.

Esrafil (israfil) bir melek adı.

esrar şımıt esrar içti.

esrar şımıtenı-şımıtış esrar içmek.

esrar şımıtox esrar içicı.

esrar karıt esrar ektı.

esrar karıtenı-karıtış esrar ekmek.

esrar vıraştenı-vıraştış esrar yapmak.

esrar kenevirden çıkarılan, uyşturucu ve sarhoş edici bir madde.

esrarci esrar içen, yapan veya satan kimse.

esrarcinı kerdenı-kerdış esrarcılık yapmak.

esrarcinı esrarcılık.

esrarciya esrarcıdır (dişil).

esrarciyê esrarcıdırlar.

esrarciyo esrarcıdır (eril).

esrarcılıxey esrarcılık.

esrarengiz (Ar+Far) sırlarla örtülü, esrarlı.

esrarengiz wertera bı vıni esrarengiz ortadan kayboldu.

esrarinı esrarcılık.

esrarkêş (Ar+Far) esrar kullanma alışkanlığı olan, keyifçi, esrar içicı.

esrarkêşey esrarkeşlik.

esrarkêşinı esrarkeşlik.

esrarın 1-esrarlı, 2-gizli yönleri bulunan.

esrarıno esrarlıdır.

essah (ar) doğru, gerçek, sahi.

essah bıyayenı-bıyayış doğru olmak, gerçek olmak, sahi.

essah vanê sahi mi söylüyorsun?

essah, raşto essah, doğrumudur?.

essahey essah olma durumu.

est awı miyan suyun içine attı.

est bani ser damın üstüne attı.

est biri bın kuyunun altına attı.

est bı 1-atmıştı, 2-vardı, varmiydi?

est cı kendisine attı.

est payan bın ayakların altına aldı, ayakların altına attı.

est payan ver tekmiklerin ününe verdi, tekmikledı.

est qamyonı ser kamyonun üstüne attı.

est silan ver tokatların ününe verdi, tokatladı.

est war aşağiya attı.

est xo pey arkasına attı.

est attı, fırlatı.

esta 1-atmış (dişil), 2-vardır, varmıdır (dişil)?.

estami bir çeşit küçük el ateş küreği.

estamiya adır vezı ateş küreğiyle ateş çıkar.

Estamol İstanbul

estan (warlıxan, çiyan) varlıkları.

estan varlık, varlıkları.

estanık vatox masal söyleyen kimse.

estanık-estanıkı (ıstanık, fistanok) masal.

estanıki vatenı-vatış masal söylemek.

estanıki masallar.

estanıkvan (ıstanıkvan) masal anlatan veya yazan.

estanıkı va masal söyledı.

estar (astar) astar.

estar dı astarda.

estar kerde astarlı.

estar kerdenı-kerdış astarlamak.

estar kerdox astarlayan.

estar ra astardan.

estare (ıstare) yıldız.

estarey yıldızlar.

estareyo poçıkın kuyruklu yıldız.

estareyın yıldızlı.

estarinı kerdenı-kerdış astarcılık yapmak.

estarinı astarcılık.

estariya astarla.

estarın (astarın) astarlı, astarlanmış.

estarıno astarlıdır.

estbı se varsa.

estbı vardı.

estbıyayenı-estbıyayış var olmak.

estê kı vardırlar ki.

este dı kemikte.

este ra kemikten.

este u goşt et ve kemik.

este, bêeste kemikli, kemiksiz.

este 1-kemik, 2-varlık, 3-çakmak.

estê vardırlar.

esteney varlıklar.

estenı-estış 1-atma, atmak, 2-sıkma, sıkmak, 3-var olmak.

estetik (Fr) güzelliğin kurumsal bilimi, kusurlu organı güzelleştirme yöntemi.

estetik bıyayenı-bıyayış estetik olmak.

estetik kerdena zınci burun estetiki.

estetik kerdenı-kerdış estetik etme.

estetik ra estetikten.

estetika estetikle.

estetikcılıxey estetikçilik.

estetikey estetiklik.

estewrına kısırdır.

estewrını (ıstewrını) kısır, hayvanlarda doğum yapmamak.

estewrını mendenı-mendış kısır kalmak.

estewrını mendı kısır kaldı.

estewrını verdayenı-verdayış kısır bırakmak.

estexfurulla (Ar) sakınma, kendine hakim olma niyetiyle söylenen deyim.

estey 1-kemik, kemikler, 2-varlıklar.

esteyın kemikli.

esteyıni kemikli.

esti acı tokatladı.

esti rê kemiğe.

esti kemiği.

esto kı vardır ki. 

esto, çıniyo vardır, yoktur?

esto 1-atmış, 2-var, vardı, vardır, varmıdır (eril)?.

estor u cahni at ve tay.

estor at.

estora cınsı cins at.

estora Eli Hz. Alinin atı dedikleri çekirgeye benzer uzun bacaklı bir hayvan.

estorci at besleyen veya yetiştiren kimse.

estorcinı kerdenı-kerdış atçılık yapmak.

estorcinı atçılık.

estori atlar.

estox 1-atan, 2-sıkan (silah vb).

estun-estunı orta direk, sütun, evin ortasına dikilip o evin çatısını taşiyan kısa ve kalın direk.

estun-estunı sütun.

estuna keydê mı tiyê evimin direği sensin.

esıl 1-asıl, sahte olmayan, 2-soy sop.

esılê cı aslı.

etab (Fr) aşama, merhale, yarış bölümlerinden her biri.

etab ra aşamadan.

etabê dıdını ikinci aşama.

etabê jewi birinci aşama.

etabın aşamalı.

etamin (Fr) pamuk, ipek veya ketenden seyrek dokunmuş delikli kumaş.

etamin ra etaminden.

etamininı etamincilik.

etaminın etaminli.

etar attar, çerçi.

etara attardır (dişil).

etarey attarlık, çerçilik.

etari attarlar, çerçiler.

etarinı kerdenı-kerdış attarlık yapmak.

etarinı attarlık, çerçilik.

etaro attardır (eril).

eteg (Tr) etek, giysinin belden aşağıda kalan bölümü.

eteglıx eteklik.

etegın eteklı.

eter (Fr) hekimlikte kullanılan uçucu bir madde.

eter dı eterde.

eter ra eterden.

eteriya eterle.

eterın eterlı.

etiket (Fr) fiatları, türleri, miktarları vb. belirtmek için konulan yazılı kağıt.

etiket bıyayenı-bıyayış etiketlenmek.

etiket kerdenı-kerdış etiketlemek.

etiketana etiketlerle.

etiketci etiketleyen kimse.

etiketcinı kerdenı-kerdış etiketcilik yapmak.

etiketcinı etiketçilik.

etiketcılıxey etiketçilik.

etiketê fiyetê xeyaran salatalıkların fiat etiketı.

etiketın etiketli.

etilen (Fr) bir gaz adı.

etimolog (Fr) etimoloji uzmanı.

etimoloji (Fr) bir kelimenin kökenini belirten bilim.

etimolojik (Fr) köken bilimi ile ilgili.

etimolox (Fr) etimoloji uzmanı.

etiya (hatiya) bura, burası (göstererek).

etiya dı kewt burada düştü.

etiya dı kışt aha burada öldürdü.

etiya dı burada, aha (yeri göstermek dolayısiyle).

etiya ra ame buradan geldi.

etiya ra berdenı-berdış buradan götürmek.

etiya ra geyrayenı-geyrayış buralarda gezmek.

etiya ra buradan.

etiya burası.

etiyara rema buradan kaçtı.

etnik (Fr) kavimle ilgili, kavmi.

etnograf (Fr) kavim, ulus.

etnografya (Fr) kavimleri karşılaştırarak kültür oluşumlarını inceleyip araştıran bilim.

etnolog (Fr) etnoloji uzmanı.

etnoloji (Fr) insanların ırkını, nereden çıktıklarını, geldiklerini, kültürlerini, yer yüzüne yayılışlarını, niteliklerini inceleyip karşılaştıran ve sınıflayan bilim.

etnolojik (Fr) etnoloji ile ilgili.

etnolox (Fr) etnoloji uzmanı.

ettar (Ar) cincik boncuk, igne iplik, kağıt kalem, baharat vs, satan kimse.

ettarcinı attarcılık, aktarcılık

ettarcılıxey attarcılık, aktarcılık.

ettari attarlar, çerçiler.

ettarinı kerdenı-kerdış attarlık yapmak.

ettarinı attarlık, çerçilik, aktarlar.

ettariye (Ar) aktarın satığı şeyler.

ettaro attardır (eril).

etya dı kewt burada düştü.

etya dı kışt aha burada öldürdü.

etya dı burada, aha (yeri göstermek dolayısiyle).

etya ra ame buradan geldi.

etya ra berd buradan götürdü.

etya ra berdenı-berdış buradan götürmek.

etya ra geyrayenı-geyrayış buralarda gezmek.

etya ra rema buradan kaçtı.

etya ra xo eşt buradan kendini attı..

etya ra buradan.

etya burası, bura.

etyayey ra buralardan.

etüd (Fr) herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma.

etüd bıyaye etüt edilmiş olan.

etüd bıyayenı-bıyayış etüt edilmek.

etüd kerde etüt edilmiş olan.

etüd kerdenı-kerdış etüt etmek.

etüda etütle.

etüdın etüt edilmiş durumu.

etıya (tiya) bura, burası (göstererek)

etıya dı burada.

etıya ra buradan.

etıyayey ra buralardan.

eva ebe.

evdal 1-gezgincı, 2-türkü söyleyen, 3-derbeder olan, 4-sesi yanık olan.

evdalo xüli evdal abdal oğlu abdal.

eve jewbê birlik olurlarsa, birleşirlerse.

eve piya şi birlikte gitiler.

eve 1-ebe, 2-ile, birlikte, beraber.

eveya ebedir.

eveyey ebelik.

eveyinı kerdenı-kerdış ebelik yapmak.

eveyinı ebelik.

evleg kerdenı-kerdış bir tarlayı evleklere ayırmak.

evleg-evlegı sürmek veya ekmek için tarlayı bölümlere ayırmak, evlek.

evlegê erd bir evleklik yer.

evlegê bir evlek.

evraq-evraqı evrak.

evraqa tapi tapunun evrakı.

evraqın evraklı.

evuqat bı avukattı (eril).

evuqat avukat.

evuqata avukattır (dişil).

evuqatey dı avukatlıkta.

evuqatey ra avukatlıktan.

evuqatey avukatlık.

evuqati avukatlar.

evuqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

evuqatinı kerdox avukatlık yapan kimse.

evuqatinı avukatlık.

evuqatiya avukatla.

evuqato avukattır (eril).

evuqatı bi avukattı (dişil).

ew ve, ile, vede, veya.

eware aware geyreno başıboş geziyor.

eware bı ard zahmet etti getirdi.

eware bıyayenı-bıyayış zahmet edip gelmek.

eware kerdenı-kerdış boş yere, boşuna yorup bir yere getirtmek, zahmet vermek, boşuna istetmek, boş bırakmak.

eware kerdox zahmete sokulan.

eware mebı 1-zahmet etme, gelme, 2-boşa yorulma.

eware mend işsiz kaldı, boşta kaldı.

eware mendenı-mendış boş kalmak, işsiz kalmak.

eware mendox boş kalan, işsiz kalan kimse.

eware verda işsiz bıraktı, boşta bıraktı.

eware verdayenı-verdayış işsiz bırakmak.

eware verdayox işsiz bırakan.

eware 1-avare, başıboş, aylak, işsiz güçsüz dolaşan veya boşta olan kişi, boş, boşta gezen, işsiz kalma, 2-boşuna yorulmak, zahmat edip gelmek.

eware şakacı, sevdalı, tutkun vs.

ewareya işsizdir, boştadır (dişil).

ewareyey işsizlik, boşta kalma durumu.

ewareyinı avarelik, boşta gezme durumu.

ewareyo işsizdir, boştadır (eril).

ewca ra meşo o yerden gitme.

ewca telikeyo orası tehlikelidir.

ewca orası, o yer.

ewet (Tr) evet, öyledir.

ewla 1-evliya, ermiş kişi, kutsal kişi, 2-evlat.

ewlad (Ar) bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk.

ewlad ardenı-ardış çocuk getirmek.

ewlad dayenı-dayış evlat vermek.

ewlad dayox evlat verilmiş olan.

ewlad kerdenı-kerdış evlat edinmek.

ewladê ewladan 1-evlatların evladı, 2-hayırlı çocuklar, evlatlar için bunu söylerler.

ewladê ewladi evladın evladı, torun.

ewladê nebi Peygamber torunu, evladı.

ewladê resuli Peygamber evladı, torunu.

ewladey dayenı-dayış evlatlık vermek.

ewladey dı evlatlıkta.

ewladey ra çekerdenı-çekerdış evlatlıktan atmak.

ewladey ra eştenı-eştış evlatlıktan atmak, red etmek.

ewladey ra red kerdenı-kerdış evlatlıktan red etmek.

ewladey ra evlatlıktan.

ewladey evlatlık.

ewladeyda xo ra red kerd evlatlığından reddeti.

ewladeyda xo ravıst evlatlığından düşürdü.

ewladinı kerdenı-kerdış evlatlık yapmak.

ewladinı evlatlık.

ewlado bêxeyr hayırsız evlat.

ewlado bıxeyr hayırlı evlat.

ewlado xeyr hayırlı evlat.

ewlayê Resuli Peygamber evladı

ewleg kerdenı-kerdış evleklemek.

ewleg-evlegı sürmek veya ekmek için tarlayı bölümlere ayırmak, evlek.

ewleg-ewlegı (Yun) evlek, 1-saban iziyle bölünen bölümlerden her biri, 2-dönümün dörtte biri kadar olan alan, alan ölçüsü.

ewleg-ewlegı evlek.

ewlegê erd bir evlek tarla, yer.

ewlegê bir evlek, dönümün dörte biri.

ewlegna bir evlek daha.

ewliya (Ar) ermiş kişi, veli.

ewliya bi evliyaydı, ermiş kişiydi (dişil).

ewliya bı evliyaydı, ermiş kişiydi (eril).

ewliyalıxey ermişlik, evliyalık.

ewliyay evliyalar, ermişler.

ewliyaya ermiş kişidir, evliyadır (dişil).

ewliyayinı evliyalık.

ewliyayo ermiş kişidir, evliyadır (eril).

ewlıya (Ar) ermiş kişi, veli.

ewlıya bı evliyaydı, ermiş kişiydi.

ewlıyalıxey ermişlik, evliyalık.

ewlıyay evliyalar, ermişler.

ewlıyaya ermiş kişidir, evliyadır (dişil).

ewlıyayinı evliyalık.

ewlıyayo ermiş kişidir, evliyadır (eril).

ewna bıkı böyle et.

ewna mekı böyle etme.

ewna nêbeno böyle olmaz.

ewna 1-böyle, 2-baktı.

ewnayenı-ewnayış bakmak, gözetlemek.

ewnenê (wınênê) bakiyorlar, gözlüyorlar.

ewneyêno (wınêno) bakiyor, gözliyor.

ewniya (wıniya) baktı, gözledi.

ewniya bı bakmıştı.

ewniya cı ra kendisine baktı.

ewniya ma ra bize baktı.

ewnıya (wıniya) baktı, gözledi.

ewnıya bı bakmıştı.

ewnıya cı ra kendisine baktı.

ewnıya ma ra bize baktı.

ewr (hewr)(Kür) bulut.

ewr dı bulutlarda.

ewr ra bulutlardan.

ewrak dekerdor dosya.

ewraq-ewraqı (Ar) evrak, resmi yazılar, tanzim edilmiş resmi belgeler.

ewraqa mahkema mahkeme evrakı.

ewraqan dı ewraklarda.

ewraqan ra evraklardan.

ewraqana evraklarla.

ewraqcinı kerdenı-kerdış evrakçılık yapmak.

ewraqcinı evrakçılık.

ewraqi evraklar.

ewraqinı evrakcılık.

ewraqın evraklı.

ewrim (Tr) evrim, 1-doğa bilimi, 2-inkilap, 3-neteliksel ve niceliksel gelişme.

ewrimcinı evrimcilik.

ewrimcı evrimcilik yanlısı olan.

ewriminı evrimcilik.

ewro do biro bugün gelecek.

ewro meştı bugün yarın.

ewro ra tepeya bugünden sonra.

ewro ra tepya bugünden sonra.

ewro, meştı, biro, bintero, pıtırbintero (bıtirbintero).

ewro-meştı bugün-yarın.

ewro bugün.

ewroya bugünle.

ewroyên bugünkü, bugünün.

ewroyın bugünün.

ewrupa avrupa.

ewrımcinı evrimcilik.

ewrımcılıxey evrimi temel alan doğa bilimi ve felsefe öğretisi.

ewrıminı evrimcilik.

ewrın bulutlu.

ewta dı kewt burada düştü.

ewta dı vındenı-vındış burada durmak.

ewta dı vınderd bı burada durmuştu.

ewta dı burada (yeri gösterek konuşmak).

ewta ra remayenı-remayış buradan kaçmak.

ewta ra buradan.

ewwel önce, evvel.

ewweliyat öncelik, evveliyat.

ewweliyatê cı ra evveliyatınden.

ewıqat bı avukattı.

ewıqat avukat.

ewıqata avukattır (dişil).

ewıqatey dı avukatlıkta.

ewıqatey ra avukatlıktan.

ewıqatey avukatlık.

ewıqati avukatlar.

ewıqatinı kerdenı-kerdış avukatlık yapmak.

ewıqatinı kerdox avukatlık yapan kimse.

ewıqatinı avukatlık.

ewıqatiya avukatla.

ewıqato avukattır (eril).

ex benê çocuk dilinde incinirsin veya kirlenirsin anlamında.

ex kerd çocuk dilinde dövdü anlamında.

ex 1-balgam atılırken çıkarılan ses, 2-çocuklara elleme, pistir anlamında kullanılır.

exitım (Tr) eğitme işi, eğitim.

exitım diyayenı-diyayış eğitim görmek.

exitım diyayox eğitim gören kimse.

exitım vinayenı-vinayış eğitim görmek.

exitım vinayox eğitim gören kimse.

exitım vıraştenı-vıraştış eğitim yapmak.

exitım vıraştox eğitim yaptıran kimse.

exitımci eğitimci.

exitımcinı eğitimcilik.

exitımcılıxey eğitimcilik.

exitımey eğitimle ilgili.

exitıminı eğitimcilik.

exitımın eğitimli.

exlamur dı ıhlamurda.

exlamur ra ıhlamurdan.

exlamur ıhlamur.

exlamuriya ıhlamurla.

exlamurın ıhlamurlu.

exo pistir (çocuk dilinde).

extiyar (pir) ihtiyar.

extiyar bıyaye ihtiyar olmuş olan.

extiyar bıyayenı-bıyayış ihtiyar olmak.

extiyara ihtiyardır (dişil)

extiyarey ihtiyarlık.

extiyarinı ihtiyarlık.

extiyaro ihtiyardır (eril).

extıyar (pir) ihtiyar.

extıyar bıyaye ihtiyar olmuş olan.

extıyar bıyayenı-bıyayış ihtiyar olmak.

extıyara ihtiyardır (dişil)

extıyarey ihtiyarlık.

extıyarinı ihtiyarlık.

extıyaro ihtiyardır (eril).

ey (hey) ey, hey!

ey a piya bi hewt onunla birlikte yedi oldu.

ey a tepeya ondan sonra.

ey a onunla.

ey bol werd o çok yedi.

ey dê o verdi.

ey dı mendi tızbey mı onda kaldı tespihim.

ey dı onda.

ey dımı onun arkasında, onun ardında.

ey ey 1-onu onu, 2-yeter yeter.

ey şarê Zazayan ey Zaza halkı!

ey şuşeyê awı şımıtı o bir şişe su içti.

ey koli şıknay bi o odunları kırmıştı.

ey koli şıknay o odunları kırdı.

ey koli şıknayê o odun kırıyordu.

ey maneno ona benziyor.

ey menı onu sikme (eril).

ey ra bı 1-ondandı, 2-ondan oldu.

ey ra çıçi wazenê ondan ne istiyorsun?

ey ra tepya ondan sonra.

ey ra ondan.

ey raywan ey yolcu!

ey rê ona.

ey se va o ne söyledi?

ey va se o ne söyledı?

ey va zey şıma nêbeno o dedi sizin gibi olmaz.

ey va o söyledı.                            

ey vero onun önünde.

ey: tıxtor-ey, cambaz-ey, fetbaz-ey, enbaz-ey, mahlim-ey,

ey o (eril)

eya ame onunla geldi.

eya bi çıhar onunla dört oldu.

eya meşo onunla gitme.

eya 1-onunla, 2-evet, ya.

eyalet (Ar) valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bağımsız olan bölge.

eyalet dı eyalette.

eyalet ra eyaletten.

eyaletê cı eyalati.

eyaletiya eyaletle.

eyam (ayam) açık hava.

eyam bı weş hava iyi oldu, düzeldi.

eyam bıyayenı-bıyayış havanın açık olması, yağışsız olması.

eyam dı açık havada.

eyami akerd hava açtı.

eyamıno hava açıktır, yağışsızdır.

eyan (Ar) belli, açık, belli olmak, bilinir olmak, his edilmek.

eyan bi eyan oldu, belli oldu.

eyan bo emin ol.

eyan bıyaye ayan olmuş olan, his edilmiş olan.

eyan bıyayenı-bıyayış 1-içine doğmak, 2-ayan olmak, his edilmek.

eyan kerd 1-beyan etti, 2-inandı.

eyan kerdenı-kerdış 1-beyan etmek, 2-inanmak

eyan-beyan açıkça bildirmek, beyan etmek.

eyan 1-ayan, beyan olma, içine doğma, 2-gaipten haber vermek, his edilme.

eyano aşikardır, beyan olmak.

eyar (Ar) 1-altın, gümüş gibi madenlerde saflık derecesi, 2-bir iş veya davranışta gereken ölçü, 3-değer derecesi, 4-saat ayarlaması, 5-ayarlamak, 6-buluşmada aracı olman, vakit ayırtmak, 7-birini kandırmak.

eyar dı ayarda,

eyar kerde ayarlanmış olan.

eyar kerdenı-kerdış ayarlamak.

eyar ra kewt ayardan düştü.

eyar ra kewtenı-kewtış ayardan düşmek.

eyar ra ayardan.

eyarê cı ard dı perey değerini iki paraya getirdi, iki paralık etti.

eyarê cı ayarını.

eyariya ayarla.

eyarsız (bêeyar) 1-ayarsız, 2-ahlak ve karekterı olmayan vb.

eyarsızo zey to mı nêdi senin gibi ahlaksız görmedim.

eyarın ayarlı.

eyarıno ayarlıdır.

eyaz yayık, tuluk.

eyb bı ayıp oldu.

eyb nêbı to wıni va ayıp değildi sen öyle söyledın?

eyb niyo ayıp değil?.

eyb ayıp.

eybê do gırd büyük ayıp.

eybê xo nımıt ayıbını gizledi.

eybo, wıni mekı ayıptır, öyle yapma.

eybo ayıptır.

eyf bı yazık oldu.

eyf 1-yazık, 2-aha.

eyşt atı, fırlatı.

eyit kahraman, er kişi, yiğit, cesur.

eylem bıyayenı-bıyayış eylem yapılmak.

eylem dı eylemde.

eylem kerdenı-kerdış eylem yapmak, olay çıkarmak.

eylem kerdox eylem yapan.

eylem ra eylemden.

eylem vıraşte eylem yapmış olan.

eylem vıraştenı-vıraştış eylem yapmak.

eylem vıraştox eylem yapan kimse.

eylem aksiyon, tasarladığı bir şeyi hayata geçirmek, harekete kalkışmak.

eylema eylemle.

eyleman eylemleri.

eylemcı düşüncesini eylemi ile gerçekleştirmeye çalışan kimse.

eylemcılıxey eylemcilik.

eylemi eylemler.

eyleminı eylemcilik.

eylemın eylemli.

eylemına eylemlidir (dişil).

eylemıno eylemlidir (eril).

eylul (Ar) eylül ayının ismi.

eynad (inad) inat.

eynad bi inattı (dişil).

eynad bı inattı (eril).

eynada inatçıdır (dişil).

eynadey (inadey) inatçılık.

eynadey dı inatlıkta.

eynadey keno inatlık ediyor.

eynadey kerdenı-kerdış inatlık etmek.

eynadey kerdox inatlık eden.

eynadey mekı inatlık etme.

eynadey ra inatlıktan.

eynadeya inatlıkla.

eynadinı kerdenı-kerdış inatlık yapmak.

eynadinı inatlık.

eynado inatçıdır (eril).

eynan berd onlar götürdü.

eynan biya onları getir.

eynan di onlar gördü.

eynan dı onlarda.

eynan ra pers kı onlardan sor.

eynan ra onlardan.

eynan werd onlar yedi.

eynan onlar.

eynana onlarla.

eyni ca aynı yer.

eyni şewı ayni gece.

eyni keyna aynı kız.

eyni o yo aynı odur.

eyni otel dı ma rakewti mı aynı otelde biz yatık.

eyni zey pê yê aynı birbirine benziyorlar.

eyni aynı, benzer, tıpkı.

eynı lej aynı kavga.

eynı mesela aynı mesele.

eynı wextı aynı zamanda.

eynı 1-çeşme, 2-aynı, 3-onu sik (eril).

eyr bıyaye uyuz olmuş olan.

eyr bıyayenı-bıyayış uyuz olmak.

eyr dı ame onunla geldi.

eyr dı şı onunla gitti.

eyr dı mekewı onunla uğraşma.

eyr dı mend onda kaldı.

eyr dı onda, onunla.

eyr ra ondan.

eyr veta uyuz çıkarmış, ufak kızarık sivilce çıkaran.

eyr vetenı-vetış uyuz olmak, ufak kızarık sivilceler çıkarmak.

eyr 1-uyuz, kaşıntı, 2-o, ona.

eyra bı ondandı.

eyrena 1-kaşıniyor (eril), 2-canı dayak istiyor (dişil).

eyreno 1-kaşıniyor (eril), 2-canı dayak istiyor (eril).

eyrna bı 1-kaşımıştı, 2-satın almıştı.

eyrna 1-kaşıdı, 2-satın aldı.

eyrnaye satın alınmış olan.

eyrnayenı-eyrnayış satın almak.

eyrnayo satın almış.

eyrnayox satın alan.

eyrneno satın aliyor.

eyro dı ona vur (eril).

eyrıdı uyuzda.

eyrın uyuzlu.

eyrıra uyuzdan.

eyrıyın uyuzlu.

eysa bı görünmüştü.

eysayê (asayê) görünüyordu.

eysayenı-eysayış görünmek.

eysena görüniyor (dişil).

eysenê görünüyorlar.

eyseno görüniyor (eril).

eywah awıdı şı eyvah suda gitti.

eywah bı dırbetın eyvah yaralandı.

eywah dışmen ame eyvah düşman geldi.

eywah fetısiya eywah boğuldu.

eywah kerdenı-kerdış eyvah etmek.

eywah mı rê eyvah bana.

eywah acınmayı anlatan bir sözcük.

eywan damın ön tarafında inşa edilen, en az bir tarafı açık olan balkon yada salon.

eywanın balkonlı, teraslı.

eywax awıdı şı eyvah suda gitti.

eywax bı dırbetın eyvah yaralandı.

eywax dışmen ame eyvah düşman geldi.

eywax fetısiya eywah boğuldu.

eywax kerdenı-kerdış eyvah etmek.

eywax mı rê eyvah bana.

eywax, o zi şı eyvah oda gitti.

eywax-heywax eyvah-heyvah.

eywax acınmayı anlatan bir sözcük, eyvah.

eywellah (Ar) "Allaha ısmarladık" teşekür ederim" anlamında kullanılır.

eywellah kerdenı-kerdış boyun eğmek, pes etmek.

eywellah nêkeno eyvellah etmiyor, boyun eğmiyor.

eywellah boyun eğmek, pes etmek, birinden yardım istememek.

eyy eyy küçük baş hayvanları sürerken, kovarken söylenir.

ez ameya (amebiya) ben geldim, gelmiştim.

ez ameya keye ben eve geldim.

ez ara ben kötüyüm.

ez do bira ben geleceğim.

ez do şıra taqi ben taqiye gideceğim.

ez do bende.

ez ê to ben senin.

ez ey ra bol tersena ben ondan çok korkuyorum.

ez şiya ini ser ben çeşmenin özerine gittim

ez ke-ez kı 1-ben ki, 2-eğer ben, şayet ben, veya ben.

ez koley koleyan nêbena ben kölenin kölesi olmam.

ez par şiya welat ben geçen sene memlekete gitim.

ez tersaya ben kotktum.

ez u to ben ve sen.

ez u tı ben ve sen.

ez vana ben söylüyorum.

ez wazena ê kıtaban bıwana ben istiyorum o kitapları okuyayım.

ez wena ben yiyorum.

ez zana niyetê to bol xırabo ben biliyorum senin niyetin çok kötüdür.

ez ben.

eza (Ar) üzme, sıkıntı verme, eziyet, cefa, acı, sıkıntı, üzüntü.

eza cı dayenı-dayış eziyet vermek.

eza dı ronıştenı-ronıştış yasta, tahzide oturmak.

eza fıraqan şüwena ben bulaşıkları yıkiyorum.

eza 1-benim, 2-üye, 3-yas, tahziye, yasa gitmek, yasta oturmak.

ezab ancena azab çekiyor (dişil).

ezab anceno azab çekiyor (eril).

ezab ant acı çekti.

ezab antenı-antış azap çekmek, sıkıntı görmek.

ezab da cı acı verdi.

ezab dayenı-dayış acı vermek, azab çektirmek.

ezab dayox acı veren, azab çektiren.

ezab ra azaptan.

ezab azab, iskence, acı, sıkıntı.

ezaba aciyla.

ezabın azablı.

ezan (Ar) namaz vaktini bildirme ve namaza çağrı.

ezan dayenı-dayış ezan vermek, okumak.

ezan dayox ezan veren, okuyan kimse.

ezan wend ezan okudu.

ezan wendenı-wendış ezan okumak.

ezan wendox ezan okuyan kimse.

ezanê şewray sabah ezanı.

ezaxane eczane.

ezaxaneci eczacı.

ezaxanecinı eczanecilik.

ezaxaneciya eczanecidir (dişil).

ezaxaneciyinı eczanecilik.

ezaxaneciyo eczanecidir (eril).

ezaxaneyinı eczanecilik.

ezay üyeler.

ezaya azadır (dişil).

ezayê 1-bir aza, 2-azadırlar.

ezayey üyelik

ezayinı kerdenı-kerdış azalık yapmak.

ezayinı azalık.

ezayo azadır (eril).

ezayın eziyetli, sıkıntılı.

ezber kerd ezberledı.

ezber kerdenı-kerdış ezberlemek, hafızasında tutmak.

ezber bir metni veya sözü tekrarlayabilmek için hafızasında tutma.

ezbera mewlud waneno ezbere mevlüt okuyor.

ezbera waneno ezbere okuyor.

ezbera ezberden.

ezbercinı kerdenı-kerdış ezbercilik yapmak.

ezbercinı ezbercilik.

ezbercı anlatılanı harfi harfine hafızasında tutan kimse.

ezbercılıxey ezbercilik.

ezbet (berı) ber, boy, aşiret, soy, kabile, akraba.

ezbeti aşiretler, berler, soylar

ezeb niyo bekar değildir.

ezeb 1-evlenmemiş kişi, bekar, 2-acı ve sıkıntı çekmek.

ezeba bekardır (dişil).

ezebey bekarlık, evlenmemişlik.

ezebinı bekarlık.

ezebo bekardır (eril).

ezel (Ar) başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik.

ezel ra ma dostê ezelden biz dostuz.

ezel ra eskiden, ezelden.

ezev bekar.

ezeva bekardır (dişil).

ezevo bekardır (eril).

ezevı bekar kız.

ezexane eczane.

ezexaneci eczacı.

ezexanecinı eczanecilik.

ezexaneciya eczanecidir (dişil).

ezexaneciyo eczanecidir (eril).

ezexaneyinı eczanecilik.

ezi bende.

ezim kerde azmetmiş olan.

ezim kerdenı-kerdış azmetmek.

ezim kerdox azmeden.

ezim kararlılık, azim.

ezimkar azmeden, azimkar.

ezimkara azimkardır (dişil).

ezimkarey azmetme durumu.

ezimkaro azimkardır (eril).

eziyet (Ar) aşırı güçlük ve sıkıntı, canını yakma.

eziyet diyaye eziyet görmüş olan.

eziyet diyayenı-diyayış eziyet görmek, zahmet çekmek.

eziyet diyayox eziyet gören kimse.

eziyet kerdenı-kerdış eziyet etmek, canını yakmak.

eziyet kerdox eziyet eden kimse.

eziyet vinayenı-vinayış eziyet görmek.

eziyet vinayox eziyet gören kimse.

eziyeta eziyetle.

eziyetın eziyetli.

eziz bir erkek ismi.

ezo awı şımena ben su içiyorum.

ezo neçar ben zavalı.

ezo tiya dı ben buradayım.

ezo to peydı (paştida todıra) ben senin arkandayım.

ezo yena ben geliyorum.

ezo ben, benim (eril).

Ezrail (Ar) dört büyük melekten biri, ruhları alan melek.

Ezrailo Azraildir.

Ezrayil (ezrail) Azrail.

Ezrayilo Azraildir.

ezyet diyayenı-diyayış eziyet görmek.

ezyet diyayox eziyet gören kimse.

ezyet kerdenı-kerdış eziyet etmek.

ezyet kerdox eziyet eden kimse.

ezyet eziyet.

ezyeta eziyetle.

ezyetın eziyetli.

Ezırgan Erzincan.

Ezırganıc Erzincanlı.

Ezırganıj Erzincanlı.

Ezırganız Erzincanlı.

ezıyet (Ar) aşırı güçlük ve sıkıntı, canını yakma.

ezıyet diyaye eziyet görmüş olan.

ezıyet diyayenı-diyayış eziyet görmek, zahmet çekmek.

ezıyet diyayox eziyet gören kimse.

ezıyet kerdenı-kerdış eziyet etmek, canını yakmak.

ezıyet kerdox eziyet eden kimse.

ezıyet vinayenı-vinayış eziyet görmek.

ezıyet vinayox eziyet gören kimse.

ezıyeta eziyetle.

ezıyetın eziyetli.