ray ra yoldan

ra: 1-"dan, den, ya, ye" eklerinin yerini alır, (keye-ra evden, dewı-ra

köyden, bın-ra altan, koşe-ra

kenardan, 2-fiilerin başına gelip birleşik fiil oluşturur

rebb (Ar) tanrı

rebbani (Ar) 1-tanrı'dan gelen, tanrı'ya ulaşmış

rebbena (Ar) tanrı'mız

rabest tuttu, serdi (su vb şeyleri tarlaya tutmak, bırakmak)

rabestenı-rabestış suyu doğrultup tarlaya veye bağçelere salmak

rabesti su arklarına bırakılmış olma durumu

rabestnayenı-rabestnayış suyu hatlarına bırakmak

rabestı awa xo bostani miyan suyunu bostanın çine saldı

rabestı suyu bırak, yoluna koy

rabiya serildı

rabiyayenı-rabiyayış serilmek

rabıya serildi

rabıyabı serilmişti

rabıyaye serilmiş olan

rabıyayenı-rabıyayış serilmek

rabıyayo serilmiş

raca (‹ng) hindistanda prenslere verilen unvan

raçarna keye eve dönderdi

raçarnayenı-raçarnayış geri çevirmek, yolundan döndermek

racêrimı 1-dönelim, 2-alalım, 3-kaldıralım, 4-sarılalım

racêrya cı el kaldırdı, karşı koydu

racêryayenı-racêryayış 1-karşı koymak, el kaldırmak, 2-almak, kaldırmak

racêrımı keye eve dönelim

racêrımı tıfıngan tüfekleri alalım, tüfeğe sarılalım

racon (Tr) racon

racıfinayenı-racıfinayış 1-tutuşturmak, yakmak, 2-kapatmak, kilitlemek

racıfinı tutuştur

racıfinayoğ tutuşturan, yakan

racıkewtenı-racıkewtış tutuşmak, yakılmak

racıkewte tutuşmuş olan

racın-racını kapat

racınaye bı kapalıydı, kapatılmıştı

racınaye kapalı, kapatılmış olan

racınayenı-racınayış 1-kapatmak, 2-tutuşturmak

racınayo kapatmış

racını 1-kapat, kilitle, 2-tutuştur

rada 1-ötüzdü, yutuldu (kumar vb şeylerde), 2-kaybeti, yetirdi

rada bı yutulmuştu, ötüzmüştü, kaybetmişti

radar (‹ng) radar

radarci radarcı

radarcinı radarcılık

radarey radarcılık

radarlığey radarcılık

radaye kaybetmiş olan, ötüzen

radayenı-radayış 1-kumar, bahis vb oyunlarda yutulmak, ötüzmek, 2-kaybetmek, yitirmek

radayo qumar dı kumarda kaybetmiş, ütüzmüş

radayo yutulmuş, ötüzmüş, kaybetmiş

radayoğ ütüzen, kumarda kaybeden

radayoğ yutulan, ötüzen kimse

radikal (Fr) köklü, kesin, kökten

radikal dinci kökten dinci

radikalizım (Fr) köktencilik

radiyasyon (Fr) ışın etkisiyle olan, ışınım

radiyo (Fr) radyo

radiyoaktif (Fr) ışın etkinliği olan

radiyoaktifey radyoaktif olma durumu

radiyobiyoloji (Fr) ışınların canlı dokular üzerindeki etkisini inceliyen bilim

radiyoci radyocu

radyocinı radiyoculuk

radiyocılığey radyoculuk

radnaye gerilmiş olan

radnayenı-radnayış germek, sermek (ip vb şeyleri sermek)

radnayo germiş, sermiş

rado radio

radon (Lat) bir element

radüci radyocu

radün radiyo

radyasyon (Fr) ışınım

radyator (Fr) radyatör

radyatorci radyatörcü

radyo radiyo

radyocinı radyoculuk

radyoci radyocı

radyoloji (Fr) ışık, elektrik ve ısı ışınımlarını inceliyen bilim dalı, ışın bilimi

radyoloğ (Fr) radyolog, ışın bilimi uzmanı, ışın bilimcisi

radyoskopi (Fr) radyoskopi

radyüm (Fr) bir element adı

radı ötüz (kumar vb)

radımı ardından, ardı sıra gitmek, izini takip etmek

raêra Öğütülmüş buğdaydan yapılan yemek

raf (Ar) raf

rafadan (Tr) yumurtanın bir pişiriliş şekli

rafin-rafinı 1-ser, 2-yatır

rafina bı yatırmıştı, sermişti

rafina erd yere serdi, yatırdı

rafina gerdi, serdi

rafinaj (Fr) arıtım

rafinaye serili, yatırılmış, serilmiş olan

rafinayenı-rafinayış 1-sermek, 2-yatırmak, boyu boyuna uzatmak

rafinayoğ yatıran, seren kimse

rafineno çıman ver gözler önüne seriyor

rafineno seriyor

rafinı 1-ser, 2-ger, 3-yatır

rafiye ser

rafıste serili olan

rafıstenı-rafıştış sermek, çamaşır vb şeyleri bir yerlere asmak

rafıstoğ seren

rafıyaye serili, serilmiş olan

raşan-raşanı 1-salla, 2-silkele

raşana pıra serptı, serpiştırdı (tohum vb serpmek)

raşana 1-saladı, 2-sirkeledi

raşanaye 1-sallanmış, 2-silkelenmiş olan

raşanayenı-raşanayış 1-sallamak, 2-sirkelemek, 3-devşirmek

raşanayoğ 1-sallayan, 2-silkeleyen kimse

raşanyaye 1-sallanmış, 2-silkelenmiş olma

raşanyayenı-raşanyayış 1-sallanmak, 2-silkelenmek, 3-devşirilmek

raşanı 1-salla, 2-sirkele, 3-devşir

raşt amyayenı-amyayış tesadüf etmek, rast gelmek

raşt biyayenı-biyayış doğru olmak, doğrulluktan ayrılmamak

raşt bı 1-doğrul, 2-doğruydu

raşt bıyayenı-bıyayış 1-doğru olmak, 2-doğrulmak, 3-düzgün hale gelmek

raşt çewt doğru eğri

raşt diyayenı-diyayış doğru görmek

raşt hame rast geldi, tesadüf etti

raşt kerde doğrultan, yanlışı kapatan kimse

raşt kerdenı-kerdış doğrultmak, yanlışı gidermek, düzeltmek, sağlama çıkarmak, yoluna koymak

raşt kerdoğ doğrultan, yanlışı gideren kimse

raşt kerê 1-doğrultun, dikleştirin

raşt kuşat gerçek şaka

raşt kı 1-doğrult, 2-yolluna koy, 2-yolcula

raşt mengi recep, şaban ramazan ayları

raşt qıse doğru söz

raşt u çep sağ ve sol, çapraz

raşt u raşt dosdoğru, doğru istikamet

raşt vajı ganê mı bıgi doğru söyle canımı al

raşt vajı doğru söyle

raşt vatenı-vatış doğru söz, doğruyu söylemek

raşt vıcyayenı-vıcyayış doğru çıkmak, gerçek olmak

raşt vıjyayenı-vıcyayış doğru çıkmak, gerçek olmak

raşt zürı doğru yalan

raşt-raşt rayda xo ra şı dosdoğru yoluna gitti

raşt 1-doğru, direk, doğru istikamet, 2-ileri istikamet, 3-dik, eğri olmayan, 4-gerçek, hakikat, 5-sağsağ taraf, sağ yön

raşta raşt doğrudan doğruya, direkt

raştaraşt dosdoğru

raştay doğrusu

raştdiyayoğ doğruyu gören, gerçekleri gören

raştê cı yeno karşılaşiyor

raştê cı doğrusu

raştey dı doğrulukta

raştey ra teber doğruluğun dışında, hakikatın dışında, gerçekle ilgisi olmayan

raştey ra doğruluktan

raştey ser doğrusu, doğruluk üzerine

raştey doğru olma durumu, doğruluk, gerçeklik, hakikat

raşteya cı vajı doğrusunu söyle

raşteya cı doğrusu, gerçeği

raşteya ma naya gerçeğimiz budur

raşteya siyaseti çıniya siyasetin doğruluğu yoktur

raşteyna başka doğrusu

raşti ser sağ yan üstü

raşti 1-doğrular, 2-sağcılar

raştinı doğruluk

raştkerd doğrultu, yoluna koydu

raştkerdenı-raştkerdış doğrultmak

raşto 1-doğrudur, 2-diktir

raştvatenı-raştvatış doğruyu söylemek

raştvatoğ doğruyu söyleyen, gerçekçi

ragêrayenı-ragêrayış 1-ününde tutmak, germek, 2-kendine hakim olmak, ellini tutmak

ragêrna perdê xo perdesini gerdi

ragêrı ellini tut, kendine hakim ol, sakin ol anlamında kullanılır

rageyra cı karşı koydu, el kaldırdı, saldırıda bulundu

rageyra rayda xo ser yolunun üstüne döndü

rageyrayenı-rageyrayış 1-geri dönmek, 2-caymak, 3-yalvarmak, ricada bulunmak, 4-aramak, araştırmak, bulmaya çalışmak, 5-karşı koymak, karşı çıkmak, saldırıda bulunmak, 6-kendini alı koymak, kendine gelip sinirine hakım olmak

rageyreno pêrdê xo babasına el kaldıriyor, karşı çıkiyor

ragi tut, ger (destanê xo ragi

ellini tut)

ragiro 1-gerse, 2-tutsa, kendine hakim olsa

ragoşna cı kulak verdi, dinledi

ragoşnayenı-ragoşnayış kulak vermek, gizliden dinlemek

ragojnayenı-ragojnayış süzmek, suyunu almak

ragojyayenı-ragojyayış süzülmek, süzülmüş olmak

ragoznayenı-ragoznayış süzmek, suyunu almak

ragozyayenı-ragozyayış süzülmek, süzülmüş olmak

ragünayenı-ragünayış keçi, koyun vb hayvanları yaymak, meraya mırakmak

ragırot acı karşı koydu, karşı çıktı, karşısında direndi, vurdu

ragırot vera ününde tuttu (havlu vb şeyleri birinin ününde tutmak)

ragırotenı-ragırotış 1-ellini tutmak, bellayı def etmek, kavgaya mahal vermemek, 2-parayla tutumak, 3-sabretmek, 4-doğacak kazaya mani olmak, 5-direnmek, karşı koymak, 6-nefsini yenmek, 7-ününde tutmak, germek

rahar yol

rahat (Ar) rahat

rahatey rahatlık

rahateya rahatlıkla

rahatinı rahatlık

rahatlığey rahatlık

rahib (Ar) rahib

rahibe (Ar) kadın rahib

rahibelığey rahibelik

rahibey rahibeler

rahibinı rahibelik

rahiblığey rahiplik

rahim döl yatağı

rahim (Ar) koruyan, acıyan, merhamet eden

rahm to pize kewo acıma hisi içine dolsun, karnına girsin

rahm 1-acıma hisi, acıma durumu, 2-rahmet

rahma Homay şa bo Tanrının rahmetı özerinde olsun

rahman (Ar) herkese, her canlıya merhamet eden

rahman 1-merhamet, temiz yüreklilik, acıma hisi taşiyan kişi, 2-yağmur

rahmani (Ar) tanrı ile ilgili, tanrı'sal

rahmani merhametli, temiz yürekli, cennetlikli kişi

rahmê xo şa kero rahmet etsin, sevindirsin

rahmet (Ar) 1-suçu bağışlama, merhamet etme, 2-yağmur

rahmet cı rê wendenı-wendış rahmet okumak

rahmet şiyayenı-şiyayış ölmek, rahmetine kavuşmak

rahmet u bereket bolluk ve bereket

rahmet varnayenı-varnayış rahmet yağmak

rahmet merhum, rahmet

rahmetey rahmetlik

rahmeti rahmetli, rahmetlik, merhum

rahmetli Yılmaz Guney rahmetli Yılmaz Güney

rahmetli Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş anlamında

rahmetı amyayenı-amyayış 1-yağmur yağmak, gelmek, bolluk olmak, 2-acımak, yöreği yumuşamak

rahmetı dayenı-dayış yağmur vermek

rahmetı varayenı-varayış yağmur yağmak

rahmetı yağmur, rahmet

rahmı yağmur

rahne (Far) gedik, yarık

rahwan (Far) atın dörtnala koşusu

rakena seriyor (dişil)

rakeno seriyor (eril)

rakerd bı sermişti

rakerd serdi

rakerdê 1-seriyordu, 2-serili, serilmiş olan

rakerde serili, serilmiş olan

rakerdenı-rakerdış 1-sermek, 2-germek (rakerd, rakerdo, rakerdbı, rakeno, do rakero, merakı, rakı, nêrakerd, nêrakeno, rakerdoğ)

rakerdeyo 1-serilidir, 2-gerilidir

rakerdoğ seren

rakerd u şı serdi ve gitti

raket (Fr) raket

rakew-rakewı yat

rakewno 1-yatiyor, 2-uyuyor

rakewt bı yatmıştı, uyumuştu (eril)

rakewt bi yatmıştı, uyumuştu (dişil)

rakewt yattı

rakewta yatmış (dişil)

rakewte 1-yatmış, 2-uyumuş olan

rakewtê yatmışlar (çoğul)

rakewtena yatmayla, uyumayla

rakewtenı-rakewtış yatmak, uzanmak, uyumak

rakewteyo uyuyor, uykudadır, uyanmamış

rakewti yatılar

rakewto yatmış, uzanmış, uyumuş (eril)

rakewtoğ 1-yatmış, 2-uyumuş olan

rakewtıbi yatmıştı, uzanmıştı (dişil)

rakewı yat

rakot (rakewt) yattı

rakotenı-rakotış yatmak, uzanmak, uyumak

rakowtenı-rakowtış yatmak, uzanmak, uyumak

raküyê yat, yatın

raküyênê yatınız

rakı ser

ralli (‹ng) ralli

ram (Far) boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan

raman 1-fikir, 2-rahman, yöreğinde acıma hisi olan

ramawo kaçmış, kaytarmış

ramayê kaçmışlar

ramayenı-ramayış kaçmak, kaytarmak

ramayo kaçmış, kaytarmış

ramazan (Ar) 1-ramazan, oruç tutulan ay, 2-bir erkek ismi

ramazanlıx ramazanlık

ramediyayenı-ramediyayış yorgunluktan boylu boyuna yere uzanmak

ramedı ötüzme (kumar vb)

ramefinı serme

rameşanı sirkeleme

ramekı serme

ramen rahmen, gibi

ramenê sürüyorlar, sördürüyorlar, devam ediyorlar

ramêno sürülebilir, sürülür, sürüyor

ramerdiye uzan

ramet cı rê wendenı-wendış rahmet okumak

ramet şiyayenı-şiyayış ölmek, rahmetine kavuşmak

ramet u bereket bolluk ve bereket

rameti rahmetli

rametı amyayenı-amyayış yağmur yağmak, gelmek, bolluk gelmek

rametı dayenı-dayış yağmur vermek

rametı varayenı-varayış yağmur yağmak

ramojenı-ramojış 1-göstermek, sunmak, 2-öne sürmek

ramojna gösterdi (eril)

ramojnabı göstermişti (eril)

ramojnaya göstermiş (dişil)

ramojnayenı-ramojnayış 1-göstermek, takdim etmek, 2-sergilemek, 3-pazara çıkarmak

ramojnayo göstermiş (eril)

ramojnê gösterdi (dişil)

ramojnêbi göstermişti (dişil)

ramojno göstersin?

ramot bi göstermişti (dişil)

ramot bı göstermişti (eril)

ramot gösterdi

ramotenı-ramotış 1-göstermek, sunmak, 2-öne sürmek

ramotna gösterdi (eril)

ramotnaya göstermiş (dişil)

ramotnayo göstermiş (eril)

ramotnê gösterdi (dişil)

ramotnena gösteriyor (dişil)

ramotneno gösteriyor (eril)

rampa (‹t) rampa, bir yolun yokuşlu bölümü

rampayın rampalı

ramyaye sürülmüş olan, sürülü

ramyayenı-ramyayış sürülmek

ramıt bi sürmüştü

ramıt bı sürmüştü

ramıt dışmeni ser düşmanın üzerine saldırdı

ramıt ser u va üzerine saldırdı ve dedi

ramıt ser saldırdı, hücuma geçti, üzerine yürüdü, hücum etti

ramıt u karıt sürdü ve ekti

ramıt sürdü

ramıte sürülü, sürülmüş olan

ramıtê sürüyordu

ramıtena sürmeyle

ramıtenda cı dı sürmesinde

ramıtenı-ramıtış sürmek

ramıteyê sürülmüşler

ramıteyo sürülmüş

ramıto sürmüş

ramıtoğ süren, sürücü

ramıya u kariya sürüldü ve ekildi

ramıyayenı-ramıyayış sürülmüş olmak

ramıyayo sürülmüş

ran gırot 1-canlı aldı, 2-rehin aldı

ran ran wınêno roy ra süze süze Frata bakiyor

ran tepışt canlı tutu, rehin aldı

ran 1-canlı tutmak, rehin almak, 2-baldır, 3-ilgisini vermek, dikkatle izlemek, 4-süzmek, süzüp süzüp bakmak, aşağdan yukariya incelemek, 5-yer, yer anlamında

rana bir yol daha

randewü (Fr) randevu

randewü dayenı-dayış randevu vermek, randevuleşmek

randewüwaney randevuculuk

randıman (Fr) randıman, verim

randıman dayenı-dayış randıman vermek, veri vermek

randımaney randımanlık

ranê xo nayo dınyay ser ilgisini dünyanın üzerine vermiş

ranêşana sirkelemedi

ranêkerd sermedi

rankerdenı-rankerdış 1-süzmek, 2-rehin almak, 3-dikkatini üzerine çekmek

ranza (‹t) ranza, üst üste yapılan yatak yeri

rap yere düşerken çıkan ser

raperayenı-raperayış yüksek bir yerden düşmek

rapernaye yüksek veya dik bir yerden düşürülmüş veya yuvarlanmış olan

rapernayenı-rapernayış yüksek bir yerden düşürmek, uçurmak

raperyayenı-raperyayış yüksek bir yerden düşmek, uçmak

rapini cı ra vıjiyê rap sesi kendisinden çıktı

rapor (Fr) rapor

rapor dayenı-dayış rapor vermek

rapor kerdenı-kerdış raporlamak, bildirmek

rapora nêweşxani hastahane raporu

raporci raporcu

raporli raporlu

raporın raporlu

raptiye (Ar) raptiye

raptiye kerdenı-kerdış raptiyelemek

rapıznayenı-rapıznayış titretmek, dondurmak

rapızyayenı-rapızyayış titremek, depişmek

raqam (Ar) rakam, sayılar gösterge işaretleri

raqam bıyayenı-bıyayış rakamlanmak

raqam kerdenı-kerdış rakamlamak

raqami rakamlar

raqi (Ar) rakı

raqib (Ar) rakip

raqibcılığey rakiplik

raqibcinı rakipcilik

raqibe (Ar) kadın rakip

raqibey rakipcilik

raqqase (Ar) dansöz, raksı meslek edinmiş kadın

raqqasnayenı-raqqasnayış dans etmek, dans ettirmek

raqqasyayenı-raqqasyayış dans etmek

raqs (Ar) dans, salınım

raqıci rakıcı

raqıcinı rakıcılık

raqıcılığey rakıcılık

raqılayenı-raqılayış oynatmak, titretmek, terpetmek

raqıs 1-dans, raks, oynama, 2-sevinç, neşe

rasad (Ar) rasat, gözlem

rasadci rasatçı, gözlemci

rasadxane (Ar+Far) rasathane

rasan-rasanı 1-salla, 2-silkele

rasanaye 1-sallanmış, 2-silkelenmiş olan

rasanayenı-rasanayış 1-sallamak, 2-silkelemek

rasanayoğ 1-sallayan, 2-silkeleyen kimse

rasanyaye 1-sallanmış, 2-silkelenmiş olma

rasanyayenı-rasanyayış 1-sallanmak, 2-silkelenmek

rasna cı yetiştirdi

rasna 1-yetiştirdi, 2-büyüttü

rasnayenı-rasnayış 1-yetiştirmek, 2-büyütmek

rasnaya 1-yetiştirmiş, 2-büyütmüş (dişil)

rasnayo 1-yetiştirmiş, 2-büyütmüş (eril)

raspa (‹t) iri dişli bir törpü

rast 1-doğru, gerçek, hakkikat, 2-tesadüf, 3-direk, doğru istikamet, ileri istikamet, 4-düz, düzgün, pürüzsüz, 5-sağ yön, sağ taraf, 6-dik, eğri olmayan

rast amyayenı-amyayış rastlamak, rast gelmek, tesadüf etmek

rast bı doğruydu, gerçekti

rast bıyayenı-bıyayış 1-doğru olmak, 2-doğrulmak, 3-düzgün hale gelmek

rast diyayenı-diyayış doğru görmek

rast şiyayenı-şiyayış doğru istikamete gitmek

rast kerde doğrultan, yanlışı kapatan kimse

rast kerdenı-kerdış düzeltmek, doğrultmak, yanlışı gidermek, gerçeğini ortaya çıkarmak

rast kerdoğ doğrultan, yanlışı gideren kimse

rast kı 1-doğrult, 2-yolluna koy, 2-yolcula

rast u çep sağ ve sol, çapraz

rast u rast doğru istikamet

rast vazı doğru söyle

rast vıcyayenı-vıcyayış doğru çıkmak, gerçek olmak

rast vıjyayenı-vıcyayış doğru çıkmak, gerçek olmak

rastarast dosdoğru

rastay doğrusu

rastbı doğruydu

rastey dı doğrulukta

rastey ra doğruluktan

rastey doğruluk, gerçeklik, doğru olma durumu, hakikat

rasteya cı doğrusu

rasteyna başka doğrusu

rastgele (Far+Tr) rastgele, gelişigüzel

rastinı doğruluk

rastiye doğruluk, gerçeklik

rasto 1-doğrudur, 2-düzdür, 3-sağdır, sağcıdır, 3-sahimidir?

ratenayenı-ratenayış 1-ip vb şeyleri germek, 2-dokumak için ip vb şeyleri tezgaha takmak

raternı ger, ser

ratnaye bir yere gerilmiş olan, dik uzatılmış olan

ratnayenı-ratnayış 1-ip vb şeyleri bir yere germek, sermek, 2-dik uzatmak

ratnayo germiş, sermiş

ratnayoğ 1-ip vb şeyleri bir yere geren, 2-dik uzatan kimse

ratneya serili, gerili, serildi, gerildi

ratneyayenı-ratneyayış 1-ip vb şeylerin bir yere gerilmesi, 2-dik uzanmak

raürzê lıngan ser ayağa kalkın

raürzê kalkın

ravaze kalk

ravazê kalkın

raver berdenı-berdış ileriye götürmek, ilerletmek

raver şiyayenı-şiyayış ileriye gitmek, ilerletmek, sınırı aşmak

raver şo peyra memanı ileri git, geri kalma

raver 1-ileri, ileriye, ön, öne, önce, önceden, ileri bir zaman, 2-geç

ravêr 1-ileri, ileriye, ön, öne, önce, önceden, ileri bir zaman, 2-geç

ravêrd bı geçmişti

ravêrd geçti

ravêrda geçmiş (dişil)

raverdayenı-raverdayış kenara vermek, ayaklar altından çekmek

ravêrdbı geçmişti

ravêrde geçmiş olan

ravêrdê geçmişler

ravêrdena cı geçmişi

ravêrdena geçmeyle

ravêrdenı-ravêrdış 1-su vb şeylerden geçmek, 2-zaman geçmek, geçme, geçmek, geçit

ravêrdeyo geçerlidir

raverdi ano ileriye doğru getiriyor

ravêrdi geçtiler

ravêrdibi geçmiştiler

ravêrdo geçmiş (eril)

ravêrdoğ geçen, geçici

ravêrdı geçti (dişil)

ravêrenê geçiyorlar

ravêrena geçiyor, geçer, geçerli (dişil)

ravêreno geçiyor, geçer, geçerli (eril)

ravêri ondan önce, önceden

ravêrna geçirdi

ravêrnay geçırdı, geçirdiler (öbür tarafa geçırmek)

ravêrnaye geçirilmiş olan

ravêrnayenı-ravêrnayış 1-geçirme, geçirmek, 2-birinin yapmış olduğu hatayı af etmek, sesini çıkarmamak, 3-idare etmek, tahamülü olmak, 4-mecazi; sesini çıkarmamak, eyvellah etmek

ravêrnayoğ geçiren

ravêrnena geçiriyor (dişil)

ravêrneno geçiriyor (eril)

ravernı ellini önünde tutmak, birine ellini siper etmek

ravêro 1-geçse, geçsin?2-önünde siperdir, 3-yol kenarında

ravêrı geç

ravey amyayenı-amyayış ileri gelmek

ravey berd ileri götürdü

ravey berde ilerleten, ileri götüren kimse

ravey berdenı-berdış ileri götürmek, ilerletmek

ravey berdoğ ileri götüren, ilerleten kimse

ravey şiyayenı-şiyayış ileriye gitmek, ilerletmek

ravey şı ileri gitti, sınırı aştı

ravey şıbı ileri gitmişti

ravey şıyaye ilerici

ravey şıyayenı-şıyayış ileri gitmek, ilerletmek

ravey ra ilerisinden

ravey 1-bir an önce, 2-ileri, ileriye, 3-önce, önceden

raveykewte ilerici, ilerleyen, önde giden

ravyarnayenı-ravyarnayış geçirmek, idare etmek, tahammül etmek

ravyarnena 1-geçiriyor, 2-idare ediyor (dişil)

ravyarneno 1-geçiriyor, 2-idare ediyor (eril)

ravındanı durdurmak, sakinleştirmek

ravınderê durun, kavga etmeyin anlamında kulanılır

ravısta sermiş (dişil)

ravıste serili olan

ravıstenı-ravıştış sermek, çamaşır vb şeyleri bir yerlere asmak, 2-germek, 3-yatırmak, yerde uzatmak

ravısto sermiş, germiş

ravıstoğ seren geren kimse

raxbet (Ar) 1-istek, arzu, 2-beğenme, itibar, saygınlık görmek

raxmen (Ar) rağmen

ray (‹ng) ray, demir yolu

ray akerdenı-akerdış yol açmak, yolu açmak, önayak olmak

ray berdenı-berdış iz sürmek, hedefe doğru ilerlemek

ray bıd-ray bıdı 1-yol ver, 2-rey ver

ray bırnaye yolu kesilmiş olan

ray bırnayenı-bırnayış yol kesmek, soygun yapmak

ray bırnayoğ yol kesen, kesici

ray bırnêbi yolu kesmişti

ray bırneno yol kesiyor

ray cı çıniya çaresi yoktur, yolu yoktur

ray cı dayenı-dayış kendisine göstermek

ray dano yol veriyor

ray dayenı-dayış yol vermek, müsade etmek, izin vermek

ray dayoğ yol veren kimse

ray diyayen-diyayış yolunu bulmak, çare bulmak

ray dı yolda

ray şaş kerde yollunu şaşırmış olan

ray şaş kerdenı-kerdış 1-yollunu şaşırmak, 2-kötü yolla düşmek

ray şaş kerdoğ yollunu şaşıran kimse

ray gırotenı-gırotış yolu kapatmak, geçmesine mani olmak

ray kerden-kerdış yolculamak, yollamak, yolla koymak

ray kewt bı yolla düşmüştü

ray kewtenı-kewtış yolla düşmek, yola koyulmak, yolculuk yapmak

ray kewto yolla düşmüş

ray kewtoğ yolla düşen kimse

ray kı yolla düşür, yolcula

ray kışta yolun kenarında

ray mı da bana gösterdı

ray mısnaye yollu göstermiş olan

ray mısnayenı-mısnayış yol göstermek

ray mısnayoğ yol gösterici

ray nêşıno yol gitmiyor, yaya gitmiyor

ray pawete yolu beklemiş olan

ray pawıtenı-pawıtış yolunu beklemek, yolunu gözetlemek

ray pawıtoğ yolunu bekleyen, yol bekleyicisi

ray pê mısnayenı birbirine yol göstermek

ray ra berdenı-berdış yoldan götürmek

ray ra mende yolda kalmış olan

ray ra mendenı-mendış yolda kalmak

ray ra mendoğ yolda kalan kimse

ray ra teber befinı yoldan dışarı çıkarma

ray ra vete yoldan çıkmış olan

ray ra vetenı-vetış yoldan çıkarmak

ray ra vetoğ yoldan çıkaran

ray ra vıjyaye yoldan çükmış olan

ray ra vıjyayenı-vızyayış yoldan çıkmak, kötü yolla düşmek

ray ra vıjyayoğ yoldan çıkan kimse

ray ra vıjıya bı yoldan çıkmıştı

ray ra vıjıyayo yoldan çıkmış

ray ra vızyaye yoldan çükmış olan

ray ra vızyayenı-vızyayış yoldan çıkmak, kötü yolla düşmek

ray ra vızyayoğ yoldan çıkan kimse

ray ra vızıya bı yoldan çıkmıştı

ray ra vızıyayo yoldan çıkmış

ray ra yoldan

ray ramıtenı-ramıtış yol sürmek, iz sürmek

ray ray 1-bazen bazen, 2-yol yol, 3-arasıra, nadiren

ray rewan yol yolcu

ray tepıştenı-tepıştış yolunu tutmak, geçmesini önlemek

ray vıni kerde yollunu kaybetmiş olan

ray vıni kerdoğ yollunu kaybeden kimse

ray vıni kerdenı-kerdış yolunu kaybetmek, yolunu şaşırmak

ray vıraştenı-vıraştış yol yapmak

ray vıraştoğ yol yapan kimse

ray vırnayenı-vırnayış yol değiştirmek

ray xo di yolunu buldu, mecazi; bir işte yolunu bulmak, rüşvet almak

ray xırebe kerdenı-kerdış yollu bozmak

ray 1-yol 2-bu defa, kere, kez, 3-oy, rey

raya cı diyayenı-diyayış yollunu bulmak

raya cı pawena yolunu bekliyor

raya cı pawıtê yollunu bekliyor

raya cı pawıtenı-pawıtış yolunu beklemek

raya cı yollu

raya heqey 1-tanrı yolu, 2-doğruluk, doğruluk yolu

raya heqi tepıştenı-tepıştış hak yolunu tutmak

raya heqi hak yolu

raya heqı doğru yol, hak yolu

raya kı ma po şırê na raya gideceğimiz yol bu yoldur

raya mündfatma saman yolu

raya oli din yolu

raya raştı doğru yol

raya rehatı kolay yol

raya xo şaş kerdı yollunu şaşırdı

raya xo şaş kerdenı-kerdış yolunu şaşırmak, kötü yolla düşmek

raya xo vırnê yollunu değiştirdi

raya yoldur

rayan yolları

raybaz bütün yolları bilen kimse

rayber 1-rehber, öncü, yol gösterici, 2-önder

raybêr önder, yol gösteren

rayberdxane devlet dairesi, yol gösteren yer

rayberê ma çıniyo yol göstericimiz, rehberimiz yoktur

rayberey öncülük, yol göstericilik

rayberinı öncülük, liderlik, önderlik

raybın yolun dibi

raybırnayoğ yol kesen kimse

rayçewt doğru yolda olmayan, eğri yol

rayda heqi dı bıyayenı-bıyayış hak yolunda olmak

rayda heqi ra şiyayenı-şiyayış hak yolundan yürümek

rayda heqi ra hak yolundan

rayda xo ra şiyayenı-şiyayış yolundan gitmek, yoluna devam etmek, kimseye karışmamak

rayda izin verdi

raydan izın

raydar yolu bilen, yol veren veya gösteren kimse  

raydayenı-raydayış 1-göstermek, 2-yol vermek, müsade etmek, 3-izin vermek

raydayoğ izin veren kimse

rayê cı rê diyayenı-diyayış bir çare bulmak

rayê cı yolları

rayê nêvetey karışık yollar

rayê raya xo ma finı bir ara bize uğra, yolunu bize düşür

rayê 1-bir yol, 2-kez, kere, defa

rayenbaz yol arkadaşı

rayerı akı yolu aç

rayerı megi yolu kapatma

rayerı ser yolun özerine

rayfinı yola koy

rayşiyayeney yürüyüş yapma durumu

rayşiyayenı-rayşiyayış yürüyüş, yol gitmek

rayşiyayoğ yürüyüş yapan, yol yürüyen

rayşiyayış mıting, yürüyüş

raykewtenı-raykewtış yolla düşmek, hareket etmek

raykewtoğ yolla düşen, hareket eden kimse

raykı yolcula, yolla koy

raymefinı yolla koyma, yolculama

raymekı yolla koyma, yolculama

rayna (reyna) başka yol, başka çare

rayna to vero esta vajı başka bir yol önünde var söyle?

rayname yürüyüş izni, yol izni

raynêdaye geçitsiz, geçit vermeme

raynêdayoğ yol vermeyen, engel olan kimse

rayo berd yürüttü, yoldan götürdü

rayo berdenı-berdış yürütme yürütmek

rayo berdo yürütmüş

rayo berdoğ yürüten

rayo berı yoldan götür

rayo bı yoldaydı

rayo mendenı-mendış yolda kalmak

rayo verdayenı-verdayış yolda bırakmak

rayo yolda, yoldan

rayok ana yolların kenarındaki küçük yaya yollar  

raypa rampa, yokuş

raypacêr iniş, inişli rampa

rayra vıjyayenı-vıjyayış yoldan çıkmak, kötü işlere bulaşmak

rayraşt doğru yol, doğru yolda olan

rayver rahber

rayverinı kerdenı-kerdış rahberlik yapmak

rayverinı rahberlik

rayvervıstxane resmi daire

rayvıraştenı-vıraştış yol yapmak

rayvıstenı-rayvıştış yoluna koymak

rayvıstoğ yolla koyan kimse

raywan yolcu

raywaney kerdenı-kerdış yolculuk yapmak

raywaney yolculuk

raywe bir kişilik yolcu

raywon (raywan) yolcu

rayzan yol bilen

rayzıwan dilbilen, dil bilimcisi

razaki (Ar) bir cins üzüm

razi (Ar) uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden

razi biyayenı-biyayış razı olmak, memnun olmak

razi bıyayenı-bıyayış razı olmak, kabullenmek

razi kerdenı-razi kerdış razı etmek, kabullendirmek, hoşnut kılmak, memnun etmek

razi nêbiyayenı-nêbiyayış razı olmamak, memnun olmamak

razi razı, hoşnut, memnun

raziba razı olayım

raziyey razı olma durumu

raziya razıdır (dişil)

raziyo razıdır (eril)

razı (Ar) uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden

razı bıyaye razı edilmiş olma

razı bıyayenı-bıyayış razı olmak, kabullenmek

razı bıyayoğ razı edilmiş olan

razı kerde razı edilmiş olan

razı kerdenı-kerdış razı etmek, kabullendirmek

razı kerdoğ razı eden kimse

razıyey razı olma durumu

razıyo razıdır

 

 

reahatlığey rahatlık, kolaylık

reaksiyon (Fr) tepki, tepkime

reaksiyonist tepkici

realişon gerçekçilik

realist (Fr) gerçekçi

realite (Fr) gerçek

realitey gerçeklik

realizmey gerçekçilik

realizım (Fr) gerçekçilik

rebab (Ar) bir çalgı aleti

rebb (Ar) tanrı

rebbani (Ar) 1-tanrı'dan gelen, tanrı'ya ulaşmış

rebbena (Ar) tanrı'mız

Rebbi Rab, Tanrı, ‹llah vs

rebêş ışkın

reben 1-kendi halinde, zavalı, fakir, kimsesiz, çaresiz, ümitsiz, 2-bir erkek ismi

rebenê zavalı anlamında (dişil)

Rebenı bir bayan ismi

Rebi Rab

reca bıkı rica et

reca kena rica ediyor (dişil)

reca kenê rica ediyorlar (çoğul)

reca keno rica ediyor (eril)

reca kerd rica etti

reca kerdena rica etmeyle

reca kerdbı rica etmişti

reca kerdenı-kerdış rica etmek, ricada bulunmak, yalvarmak

reca mekı rica etme

reca mınet rica minnet, zar zor

reca dileyiş, dileme, dilek, rica, yalvarış

recaci ricacı

recacılığey ricacılık

reca kerdoğ rica eden kimse

reçal (riçal) reçel

recayinı ricada bulunma

recber 1-çiftçi, 2-işçi, amele, günlükçü, 3-yol gösteren, iz süren

recbêr 1-çiftçi, 2-işçi, amele, günlükçü, 3-yol gösteren, iz süren

reçber 1-çiftçi, 2-işçi, amele, günlükçü, 3-yol gösteren, iz süren

reçbêr 1-çiftçi, 2-işçi, amele, günlükçü, 3-yol gösteren, iz süren

recber bir erkek ismi

recberinı kerdenı-kerdış amelelik yapmak, işçilik yapmak

reçberinı amelelik, işçilik

Recberı bir bayan ismi

receb (Ar) 1-üç ayların birincisi, recep ayı, 2-bir erkek ismi

recefiya ezilip büzüldü

recefiyayenı-recefiyayış ezilip büzülmek

recefnayenı-recefnayış ezip büzmek

reçel (Far) reçel, meyveleri şekerle kaynatarak hazırlanan tatlı

reçel vıraştenı-vıraştış reçel yapmak

reçelcılığey reçelcilik

reçelê mışmışan kaysı reçelı

reçelê xewxan şeftali reçeli

reçelinı reçelcilik

reçete (‹t) reçete

reçete nüşnayenı-nüşnayış reçete yazmak

reçetey tıxtori doktor reçetesi

reçetey vıraştenda dolman dolme yapmanın reçetesi

recim kerdenı-kerdış recim etmek, yemesini kontrol altına almak

recim 1-şeytanı def etme, lanet, lanetleme, özerinden def etmeye çalışma, 2-perhiz, çok yememek, 3-idare, rejim

reçine (‹t) reçine

reçı iz, yol

recıfiyayenı-recıfiyayış büzülüp titremek, üst üste katlanmak, büzülmek, soğuk vb şeylerden titremek, üşümek

recıfna ezdi, suyunu çıkardı

recıfyayenı-recıfyayış 1-ezilip büzülmek, 2-titremek, 3-uyuşmak, buruşmak

recım kerdenı-recım kerdış recim etmek

recım recim, yemek ve yiyecek az yememekle kendini cezalandırmak

recımdı biyayenı-biyayış recimde olmam, az yemek yememek

red bıyayenı-bıyayış red edilmek

red kerd reddetti

red kerde red edilmiş olan

red kerdenı-kerdış reddetmek

red kerdoğ red eden

red red, kabullenmeme

redaksiyon (Fr) redaksiyon

redaktor (Fr) redaktör

redaktorey redaktörlük

redaktorinı redaktörlük

redaktorlığey redaktörlük

redd (Ar) uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme

redd bıyayenı-bıyayış red edilmek

redd kerd reddetti

redd kerde red edilmiş olan

redd kerdenı-kerdış reddetmek, kabullenmemek

redd kerdoğ red eden

redekte kerdenı-kerdış redekte etmek

redmedyayenı-redmedyayış oturup dinlenmek, soluk almak

redmedyena oturup dinlenmek

ref bı ref grup grup, dizi dizi, sürü sürü

ref bıyayenı-bıyayış dizilmek, sıra oluşturmak, kor bağlamak

ref kerdenı-kerdış raflamak, rafta dizmek

ref refi sürüler halinde, sürü sürü

ref 1-raf, 2-grup, sürü, kuş sürüsü, 3-dizi, kitle, tabaka

refaqat (Ar) arkadaşlık etme, birlikte bulunma, eşlik etme

refaqatci hastahanelerde hastanın yanında kalıp yardım eden

refaqatcinı rafakatçılık

refê fıraqan tabakların rafı

refê mıriçıkan kuş grubu, kuş sürüsü

refê postalan ayakabı rafı

referandüm (Fr) halk oylaması

referans (Fr) bir kimsenin yararlığını, yeteneğini gösteren belge

refiq (Ar) 1-arkadaş, dost, yoldaş, 2-koca, eş

refiqa (Ar) eş, karı, zevce

refleks (Fr) refleks

reflektor (Fr) reflektör, gelen ışınları yansıtan araç, yansıtaç

reform (Fr) reform

reformci reformcu

reformcılığey reformculuk

reformist reformcu, yenilikçi

reşber 1-işçi, amele, işçilik yapan kimse, çiftçi, çiftlik işçi ve korumacısı

reşbercılığey işçilik, amellelik

reşberey kerdenı-kerdış işçilik yapmak

reşberey işçilik, amelelik

reşberinı işçilik, amelelik

reşeyayenı-reşeyayış serpilmek

reşeynayenı-reşeynayış serpmek

reşid (Ar) 1-ergin, 2-bir erkek ismi

reşle toplu olarak tarlalara girip sebze, meyve ve tahılları yiyen kuş sürüsüne derler

reşme desenli püskülü saçaklı

reşmey çitan çitlerin püskülü saçakları

reşmey mündi kuşağın püskülü saçakları

reşmeyın püskülü saçaklı

reh can, can düşmek, canlanmak

reha (Far) kurtuluş, kurtulma

rehabilitasyon (Fr) rehabilitasyon

rehan 1-bir bayan ismi, 2-bir çiçek ismi

rehat (Ar) rahat, kolay

rehat biyayenı-biyayış 1-mecazi; hık demeden ölmek, anında can vermek, 2-rahat olmak, rahatlamak, kolay olmak

rehat kerdenı-kerdış 1-rahat etmek, dinlenmek, 2-anında öldürmek

rehat nêbı rahat değildi

rehat nêvınderdenı-nêvınderdış rahat durmamak, haylaz olmak

rehat rehat ez nêmırena ben kolay kolay ölmem, rahatça ölmem

rehat rehat kolay kolay, rahat rahat, rahatça, kolayca

rehat vınderdenı-vınderdış rahar durmak, uslu uslu oturmak

rehat vınderê rahat durun

rehatey rahatlık

rehatinı rahatlık

rehateya rahatlıkla, kolaylıkla

rehato kolaydır, rahattır

rehber (Ar) 1-kılavuz, 2-yol gösteren kimse veya şey, delil

rehberey rehberlik, kılavuzluk

rehberinı rehberlik, kılavuzluk

rehberinı kerdenı-kerdış rehberlik yapmak

rehberlığey rehberlik, kılavuzluk

rehêl nişan takıldıktan sonra gelin için istenen kiymetli eşyalar, mücevherler

rehet (Ar) rahat

rehet biyayenı-biyayış 1-mecazi; hık demeden ölmek, anında can vermek, 2-rahat olmak, rahatlamak, kolay olmak

rehet kerdenı-rehet kerdış rahat etmek, dinlenmek

rehet nêvınderdenı-nêvınderdış rahat durmamak, haylaz olmak

rehet rehet ez nêmırena ben kolay kolay ölmem, rahatça ölmem

rehet rehet kolay kolay, rahat rahat, rahatça, kolayca

rehet vındanayenı-vındanayış rahat durdurmak, susturmak

rehet vınderdenı-vınderdış rahar durmak, uslu uslu oturmak

rehet rahat, kolay

rehetey kolaylık, rahatlık

reheteya rahatlıkla

rehetinı rahatlık

rehetlığey rahatlık

rehibe (Ar) kadın rahib

rehibelığey rahibelik

rehibey rahibeler

rehim (Ar) döl yatağı

rehin (Ar) 1-bir şeyi, bir şeye karşı bir yere ödünç bırakmak, 2-birinden bir şeyi alıp alıkoymak

rehine (Ar) rehine, tutak

rehir 1-esir, 2-rehin, 3-killi yapışkan toprak

rehm acıma duygusu, merhamet, yüreğine acıma hisı düşen

rehman (Ar) herkese, her canlıya merhamet eden, temiz yürekli olan

rehmani (Ar) tanrı ile ilgili, tanrı'sal, nurlu, merhametli, temiz ve iyi niyetli, hayırsever, cennetlik,insaflı

rehmet (Ar) 1-suçu bağışlama, merhamet etme, 2-yağmur

rehmet varayenı-varayış bolluk yağmak, rahmet yağmak, yağmur yağmak

rehmet vareno rahmet yağiyor

rehmet varnayenı-varnayış rahmet yağmak, rahmet yağdırmak

rehmet rahmet, bereket, yağmur yağma durumu

rehmetey rahmetlik

rehmeti rahmetli

rehmetli Yılmaz Guney rahmetli Yılmaz Güney

rehmetli Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş anlamında

rehmetın rahmetli

rehmı kewtı pize acıma hisi içine düştü

rehmı merhamet, merhamet hisi, acıma duygusu

rehwan (Far) 1-atın dörtnala koşusu, 2-biniciyi sarsmayan binek hayvanlarının bir koşu biçimi

rehwaney rahvanlık, binek hayvanlarının bir koşu biçimi

reis (Ar) başkan, ser

reisê belediye belediye reisi

reisey reislik

reisinı reislik

reislığey reislik

rejber amele, işçi

rejberinı amelelik, işçilik

rejim (Fr) 1-yönetme, düzenleme biçimi, 2-bir devletin yönetim biçimi

rejisor (Fr) rejisör

rejisorey rejisörlük

rejisorinı rejisörlük

rejisorlığey rejisörlük

rejım dinda rejimı devırdı

rejım kerdenı-kerdış recim etmek, zayıflamak

rejım 1-bir idare şekli, rejim, 2-recim, zayiflama yöntemi

rekat (Ar) rekat, namaz bölümlerı, her eğilip kalkmak bir rekat sayılır

reklam (Fr) reklam

reklam kerdenı-kerdış reklam etmek

reklam vıraştenı-vıraştış reklam yapmak

reklamci reklamcı

reklamcinı reklamcılık

reklamey reklamcılık

reklaminı reklamcılık

reklamlığey reklamcılık

reklamın reklamlı

rekomendera 1-tavsiye etme, 2-taahütlü gönderme

rekor (Fr) rekor, en üst derece

rekor şıkıtenı-şıkıştış rekor kırmak

rekortman (Fr) rekortmen, rekor kıran

rekortmaney rekortmenlik

rektor (Fr) rektör

rektorey rektörlük

rektorinı rektörlük

rektorlığey rektörlük

rem kaçış, firar etme, kaçma

rema bı kaçmıştı (eril)

rema kaçtı

remay roy ver Fratın önüne kaçtılar

remay kaçtılar

remaye kaçan, kaçıcı, kaçak, kaçkın, firar

remayê kaçiyordu, kaçmışlar, kaçiyorlardı

remayeney kaçma, kaçmak durumu, kaçış

remayenı-remayış kaçmak, firar etmek, tüymek, ortadan kaybolmak

remayo kaçmış (eril)

remayoğ kaçkın, kaçan, kaçıcı, kaçak

remayışê cı kaçışı

remazan (Ar) ramazan, oruç tutulan ay

remazanlıx ramazanlık

remê bi kaçmıştı (dişil)

remê kaçtı (dişil)

rememı kaçiyoruz

remena kaçiyor (dişil)

remenê kaçiyorlar (çoğul)

remeno kaçıyor (eril)

remezan) 1-bir erkek ismi, 2-ramazan ayı

remi (‹ng) bir iskambil oyunu

remil (Ar) bir fala bakış çeşidı

remiz (Ar) sembol, rumuz

remna kaçırdı

remnabı kaçırmıştı

remnaya kaçırmışlar, kaçırmış (dişil)

remnayê 1-kaçırılmış olan, kaçırılmış kız veya kadın (dişil), 2-kaçıriyorlardı

remnaye kaçırılmış olan (eril)

remnayenda cı dı kaçırmasında

remnayenı-remnayış kaçırmak

remnayi kaçırılmış olan (dişil)

remnayo kaçırmışlar, kaçırmış (eril)

remnayoğ kaçıran, kaçıran kişi, kaçırıcı

remnê kaçırdı

remnêbi kaçırmıştı

remnena kaçıriyor (dişil)

remnenê kaçıriyorlar (çoğul)

remneno kaçıriyor (eril)

remro dayenı-dayış kaçırtmak

remtelebe kaçkın, yarı deli, inat, sportik giyimli vs

remtelebi bir masal kahramanının adı

remtü-remtüwi (rentü) iri bir dut çeşidi

remtüwêrı bir çeşit dut ağacı

remzan 1-bir erkek ismi, 2-oruç tutma ayı, ramazan

remzi bir erkek ismi

remıl (Ar) 1-gaipten haber verme işi, 2-bir fala bakış çeşidı, 3-medum, iskambil falına bakan kimse, gaipten haber veren falcı

remıldar 1-gaipten haber veren, 2-fala bakan kimse

rena bir kere daha, bir kez daha, bir yol daha, bir kere daha dene

renc kerdenı-kerdış pis etmek, rezil etmek, kırmak

renc 1-birinin kalbini toplum içinde kırmak, onu küçük düşürmek, 2-emek, çaba, işçilik, 3-güc karşılığı iş yapan, emek veren

rencber biyayenı-biyayış işçi olmak, emeğin karşılığı kazanc sağlamak

rencber işçi, emekçi, yevmesi ile çalışan kişi

rençberey kerdenı-kerdış rençperlik etmek

rencberey işçilik, emekçilik

rençberey rençperlik

rencberinı kerdenı-kerdış amelelik, işçilik yapmak

rençberinı kerdenı-kerdış amelelik, işçilik yapmak

rencberinı amelelik, işçilik

rençberinı amelelik, işçilik

rençberlığey rençperlik

rencide incinmiş, kalbi kırılmış, gurur kırıcı

rencide bıyayenı-bıyayış gururu kırılmak, rencide olmak

rencide kerdenı-kerdış gururunu kırmak, rencide etmek

rençper ırgat, çifçi, işçi

rende kerdenı-kerdış rendelemek

rende rende

rendewü (Fr) randevu

rendewü dayenı-dayış randevu vermek, randevuleşmek

rendewüwaney randevuculuk

rendey rendeler

rendeyın rendeli

reng bı reng rengarenk, çeşit çeşit renk

reng kerdenı-kerdış renklendirmek

reng u reng rengarenk, babet babet renk

reng-rengı renk, boyağ

renga zengı pas rengi

renga 1-renktir, 2-rengi

rengandê cı dı renklerinde

rengaqahwi kahve rengi

rengareng (Far) çeşitli renkleri olan, renk renk

rengci renkçi

rengdar renkli, renk veren, renklerı süsleyen

rengdarey renklendirmek, renk vermek

rengdarinı renkcilik, renklilik

rengdayoğ renk veren, boyatan, süsleyen, renklendiren

rengên (rengin) renkli

rengey renklilik

rengi renkler

rengin renkli, güzel renk

rengino renklidir

rengli renkli

renglığey renklilik

rengwan renk veren, renklendiren, boyayan, boyacı

rengweş güzel renk

rengın renkli

rengıney renkli olma durumu

rengıninı renklilik

rengıno rengın renklinin renklisi

rengıno renklidir

rentü bir çeşit tut çeşidi

rentüy bir çeşit tut cinsi

rentuwêr-rentüwêrı bir çeşit tut ağacı

rep kerdenı-kerdış birine bir şey vurup cansız yere uzatmak

rep kerdı dikleştırdı

rep mend mecazi; geberdı, hareketsiz kaldı, terpenemedı

rep mendenı-mendış hareketsiz durmak, hareket edememek

rep rep birden çıkan ayak sesleri, potin sesleri

rep tep patırtı, götürtü, pat küt

rep u rüt kupkuru

rep u tep dövüşürken karşılıklı birbirine vurmaya derler

rep va kewt tep dedi düştü

rep 1-ayak sesi, 2-sert şeylerin yere düşmesinden çıkan ses, 3-dayak sesi, 4-canlı bir şeyin aniden ölüp sertleşerek katılaşma hali, 5-hareket etmeyen ve yerinde hareketsiz duran, hareketsiz kalan, dimdik duran

repayenı-repayış 1-vuruş, 2-döşüş sesi, 3-tıkırdama, tıkırdamak

repeynayenı-repeynayış dayak atmak, köteklemek, sesli dövmek

repi kerdenı-kerdış patırtı sesini çıkarmak

repi u tepi rep ve tep sesleri, mec; birbirini vurma, tokatlama

repi vıstı ser birini dövmek, tokatlamak

repi ses çıkarmak, gürültü etmek

repini cı ra vıjiyê rap sesi kendisinden çıktı

repini şapır şapır ses çıkma, ayak sesleri, seslilik, rep sesini çıkarma durumu

reptiye (Ar) raptiye

reptiye kerdenı-kerdış raptiyelemek

repı repı mekerê ses çıkarmayın, gürültü etmeyin

repı repı ayakabı vb şeylerin çıkardığı ses

repışnayenı-repışnayış 1-yere yapıştırmak, 2-tokat atmak

repışnayoğ yapıştıran, tokat atan, tokat yapıştıran

repışyayenı-repışyayış 1-yere çakılmak, 2-tokat atılmış olmak

repık dayak, dayak atma

repıki kerdenı-kerdış dayak atmak, tokatlamak

repıkna dayak attı, tokatladı, dövdü

repısna erd ro yere çarptı

repısna pıro tokat atmak, gelişi güzel tokatlamak, dövmek

repısnay pıro patakladı, tokat yapıştırdı

repısnayenı-repısnayış 1-birine vurmak, yapıştırmak, 2-yere çakmak

repısnayenı-repısnayış üst üste pataklamak, yapıştırmak, dövmek, vurmak

repısnayoğ 1-vuran, 2-yere çarpan

repısyayenı-repıyayış yere çakılmak

req req takırtı tukurtu sesi

req u teq 1-birbirine değen iki şeyin çıkardığı ses, tak tuk, pat küt, 2-mecazi; silah seslerine derler, takırtı patırtı

req 1-su kaplunbağasının büyüğü, 2-takırtı, ses çıkarmak

reqabet (Ar) rekabet, çekişme, yarışma, yarış

reqabet kerdenı-kerdış birbirleri ile rekabet etmek, yarışmak

reqabet kewtenı-kewtış rekabete girmek, birbiri ile yarışmak

reqabetey rekabet olma durumu

reqabetinı rakabetlik

reqabetın rakabetli

reqam (Ar) rakam, sayılar gösterge işaretleri

reqam bıyayenı-bıyayış rakamlanmak

reqam kerdenı-kerdış rakamlamak

reqamdê cı dı rakamında

reqami rakamlar

reqamın rakamlı

reqayena gozan cevizlerin tıkırtı sesi, ses çıkarması

reqayenı-reqayış 1-tıkırdamak, tıkırtı sesini çıkarmak, 2-çınlamak, 3-req req seslerini çıkarmak, 4-titreyip ölmek

reqeşiyayenı-reqeşiyayış oynamak, dans etmek

reqem (Ar) rakam, sayılar gösterge işaretleri

reqem bıyayenı-bıyayış rakamlanmak

reqem kerdenı-kerdış rakamlamak

reqem rakam, sayı

reqemdê cı dı rakamında

reqemi rakamlar

reqemın rakamlı

reqes oynama, dans

reqesyayenı-reqesyayış oynamak, dans etmek

reqi 1-takırtı, tıkırtı, ses çıkarma, ses çıkma, 2-rakı

reqib (Ar) rakip

reqiba rakiptir (dişil)

reqibbı rakipti

reqibcılığey rakiplik

reqibe (Ar) kadın rakip

reqibê rakiptirler (çoğul)

reqibey rakipcilik

reqibinı rakiplik

reqibo rakiptir (eril)

reqlam (Fr) reklam

reqlamey reklamcılık

reqlaminı reklamcılık

reqnayenı-reqnayış tıkırdamak, tıkırtı sesini çıkarmak

reqqase (Ar) dansöz, raksı meslek edinmiş kadın

reqqi takırtı vb şeylerin sesi

reqqısnayenı-reqqısnayış dans etirmek

reqs-reqıs (Ar) dans, raks, hareketli oyun oynama, salınım

reqı reqı sert şeylerin birbirine değmesinden çıkan sesler

reqı su kamlunbağası

reqıs kerdenı-kerdış dans yapmak

reqıs oyun, dans, halay, raks

reqısêno oynuyor, dans ediyor

reqısiyayen-reqısiyayış halay çekmek, oynayıp her tarafını oynatmak, oynamak, dans etmek

reqısnayenı-reqısnayış dans yaptırmak

reqısya 1-yapıştı yere, 2-dans etti, oynadı, jıpladı

reqısyayenı-reqısyayış dans yapmak

resa bı cı yetişmişti

resa cı yetişti

resa yetiştı, erişti, ulaştı

resaye yetişkin, yetişmiş, olgun

resayenı-resayış 1-yetişmek, kavuşmak, ulaşmak, 2-büyümek, olgunlaşmak

resaya yetişmiş (dişil)

resayo yetişmiş, ulaşmış (eril)

resayoğ yetişen, ulaşan, olgunlaşan, kendini yetiştiren

resê bi 1-yetişmişti, olmuştu, 2- büyümüştü

resê cı yetişti (dişil)

resê yetişti, erişti (dişil)

resen örülmüş kalın ip, urgan, sicim

resena yetişiyor (dişil)

reseno cı yetişiyor

reseno yetişiyor, yetişir

resepsiyon (Fr) 1-kabul, kabul etme, 2-resmi ziyafet

resisor (Fr) rejisör

resm (Ar) resim

resm antenı-antış resim çekmek

resm dı resimde

resm ra resimden

resm vetenı-vetış resim çıkarmak

resm vıraştenı-vıraştış resim yapmak

resmê cı resmi

resmen (Ar) resmen

resmeyın püsküllü

resmi (Ar) resmi olma durumu, devletle ilgili

resmigeçit (Ar+Tr) geçit töreni

resminişan rütbe

resmiya resmidir (dişil)

resmiyê resmidirler (çoğul)

resmiyet resmiyet, resmi olma durumu

resmiyetey resmi olma durumu, samimiyetlik

resmiyetinı resmiyetlik, samimiyetlik

resmiyo resmidir (eril)

resmın resimli

resna cı yetiştirdı

resna ma bize yetiştirdi, bize ulaştırdı

resnabı yetiştirmişti

resnayê yetişkin (dişil)

resnaye yetiştirilmiş olan, yetiştirilen, yetişkin (eril)

resnayenı-resnayış yetiştirmek, ulaştırmak

resnayey yetişkinler, yetiştirilmiş olanlar

resnayo yetiştirmiş, ulaştırmış

resnayoğ yetiştiren, ulaştıran, yetiştirici, ulaştırıcı

resnê yetiştirdi, büyütü

resnena pê biriktiriyor

resnena yetiştiriyor, ulaştıriyor (dişil)

resnenê yetiştiriyorlar, ulaştıriyorlar (çoğul)

resneno yetiştiriyor, ulaştıriyor (eril)

ressam (Ar) resim yapan sanatçı

ressamey ressamlık

ressamlığey ressamlık

rest (Fr) rest, meydan okuma

rest ca yerine yetişti

resta 1-kirmen, 2-yetişti, olgunlaştı

restoran (Fr) lokanta

restore (Fr) eski durumu veya ilk biçimine getirilmiş

restüne yetişmek, yetiştim

resül (Ar) haberci, kitaplı peygamber

resültat netice, sonuç

Resülüllah Allahın elçisi Peygamber eleyhiselam

resım (wêne) resim, fotograf

resım antenı-antış fotoğraf çekmek, fotoğraf çektirmek

resım kerdenı-kerdış resimlemek

resım vıraştenı-vıraştış resim yapmak

resımci resimci

resımwan resim yapan, resimci

resımın resimli

ret reddetmek

rew ame çabuk geldi, tez geldi, erken geldi

rew bê erken gel

rew berey ergeç, en sonunda

rew bı 1-çabuk oldu, 2-çabuktu

rew bıyayenı-bıyayış çabuk olmak, çabuk yetişmek, erken olmak

rew şi çabuk gitti

rew şo erken git

rew ra çoktan

rew rew tez tez, çabuk çabuk, acele acele

rew rewi çabuk çabuk, kolay kolay, tez tez vb

rew u berey çabuk ve geç

rew versêneyê cı bırışı tez cevabını gönder

rew xo cı resnı çabuk kendini yetiştir

rew çabuk, tez, erken, acele vs

rew çabuk, tez, rewtır

daha çabuk, rewtırın daha daha çabuk

rewa (Far) yakışır, yerinde, uygun

rewa yeşerdi

rewal 1-bir şeyi olmayan, çıplak, zavalı, 2-çok görme anlamında bir sözcük

rewaluasyon (Fr) paranın değerini altın ve dövize göre ayarlama

rewan 1-giden, yürüyen, yayan, 2-atın dörtnala koşusu

rewani (Far) bir tür tatlı çeşidi

rewanici rewani yapıp satan kimse

rewanney yaya yolculuk

rewarew çabuk çabuk, kolay kolay

rewberey ergeç

rewê (rıwê) yeşerdı

rewêr ondan daha çabuk, daha erken

rewêri ondan daha önce, ondan daha erken

rewey çabukluk

rewiş (Far) 1-gidiş, yürüyüş, 2-üslüp, 3-tutum, yol

rewir (Alm) okul, kışla gibi yerlerde hastalar için ayrılmış yer

rewizyon (Fr) yeniden gözden geçirme, düzeltme, konrol etme

rewizyonci revizyoncu

rewizyoncılığey revizyonculuk

rewizyonist revizyonist

rewna ra çoktan

rewna çoktan, epey zaman

rewnarayo çoktandır

rewnayo mı tı nêdiyê çoktandır seni görmemişim

rewnayo çoktandır

rewo erkendir

rewra çoktan

rewrew çabuk çabuk, sık sık, kolay kolay

rewt-rewti dam tavanını örten mertek

rewt-rewtı mertek, uzun deynek gibi ağaç dalları, sırıklar

rewtci mertek veya sırık satan kimse

rewtê darandê mêşi meşe ağaçlarının mertekleri, sırıkları

rewtê sorni saçak mertekleri

rewtê bir mertek, bir sırık

rewti ince ve uzun direk, sırık, mertekler, sırıklar

rewtkerdenı-rewtkerdış merteklemek

rewtkerdoğ mertekleyen, sırıklayan kimse

rewtwan mertek, sırık vb satan veya hazırlayan kimse

rewtxane merteklerin, sırıkların satıldığı yer

rewtın mertekli, sırıklı

rewıkı ayran tulumu (deriden yapılır)

rewın çoktanın

rexbet (Ar) 1-istek, arzu, 2-beğenme, itibar

rexbet di değer gördü

rexbet 1-rekabet, yarış, 2-değer, rağbet

rexbetey keno rekabet ediyor

rexdek korkak, gevşek

rext gırêdayenı-gırêdayış kuşanmak

rext fişeklik

rextê xo gırêdayê fişekliklerini bağlamışlar, kuşanmışlar

rextın reğtlı

rey (ray) yol

rey bıd-rey bıdı oy ver

rey bıdê oy verin

rey da oy verdi

rey dano oy veriyor

rey dayê kök vermiş, kök salmış

rey dayenı-dayış oy vermek

rey medı oy verme

rey rey bazen, ara sıra, nadiren

rey xo karardenı-karardış oyunu kullanmak

rey xo oyunu

rey ağaç köklerinin canlı damarları

reya 1-kurtuldu, 2-oyla

reyaya kurtulmuş (dişil)

reyayabı kurtulmuştu

reyaye kurtulmuş olan

reyayen kurtuluş

reyayena cı kurtuluşu

reyayenı-reyayış 1-kurtulmak, kurtuluş, 2-düğümleri veya bağlanmış olan şeyleri çözüp kurtulmak, 3-kol, bacak veya insanın herhangi bir yerinin yerinden çıkması

reyayo kurtulmuş (eril)

reyayoğ kurtulan

reyayoği kurtulanlar

reydar oyu olan, oy veren, ou hakkı olan

reyde onunla, birlikte, yanında

reydı mendo yolda kalmış

reydır bê onunla birlikte gel

reyê bi kurtulmuştu

reyê daran ağaçların canlı damarları

reyê 1-kurtuldu (dişil), 2-bir oy

reyena kurtuluyor (dişil)

reyenê kurtuluyorlar

reyeno kurtuluyor (eril)

reyhan (Ar) bir çiçek adı

reyis reis

reyna bı kurtarmıştı

reyna 1-kurtardı, 2-bir yol daha, 3-bir oy daha

reynaya kurtarmış (dişil)

reynayê kurtarmışlar (çoğul)

reynaye kurtarılmış, kurtulmuş olan

reynayenı-reynayış kurtarmak

reynaynabı kurtarmıştı

reynayo kurtarmış (eril)

reynayoğ kurtarıcı, kurtaran

reyneno 1-kurtariyor, 2-lafı ağzından aliyor, konuşturuyor

reyıs bı reisdi, başkandı

reyıs reis, başkan

reyısey reislik, başkanlık

reyısinı reislik, başkanlık

reyıso reisdir, başkandır

rez bırna bağı kesti, budadı

rez bırnayenı-bırnayış bağı budamak, bağı kesmek, bağ budaması

rez bağ

rezalet (Ar) toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik

rezaletey vetenı-vetış rezaletlik çıkarmak

rezaletey rezaletlik, rezillik, kepazelik

rezaletinı vetenı-vetış rezaletlik çıkarmak

rezaletinı rezaletlik

rezayey rızalık

rezbır eylül ayı

rezervasyon (Fr) rezervasyon

rezi bağlar, bağları

rezil (Ar) alçak, aşağılık

rezil bıkero rezil edecek

rezil bıyayenı-bıyayış rezil olmak

rezil kerdenı-kerdış rezil etmek

rezil rezil, kepaze

reziley antenı-antış rezillik çekmek

reziley fekraya rezilik ağzına kadardır

reziley rezalet, rezillik

rezili reziller, kepazeler

rezilla rezildir (dişil)

rezillê rezildirler (çoğul)

rezilley rezillik

rezillo rezildir (eril)

rezinı bağcılık

rezkarıtoğ bağ ekicisi

rezmerkerdoğ bağ beleyicisi

rezpawıtoğ bağ bekçisi

rezpawıtoğ bağ bekçisi

rezramıtoğ bağ sürücüsü

rezwan bağcı

 

rê dayenı-dayış oy vermek

rê 1-"e, a, na" eklerinin yerini alır (şıma rê

size, inan rê onlara, keyi rê

eve), 2-oy

rêber (rayber) rehber, yol gösterici

rêberey rehberlik

rêberinı rehberlik

rêç ramıtenı-ramıtış iz sürmek

rêç-rêçe (rıstım, riçe) kök, ağaç köklerı

rêç-rêçı iz, ayak izi, izcik, yol

rêçal vıraştenı-vıraştış reçel yapmak

rêçal reçel

rêçalın reçelli

rêçeyın köklü, saçaklı

rêçı ramıte iz sürmüş olan

rêçı ramıtenı-ramıtış iz sürmek

rêçı ramıtoğ iz süren

rêçın 1-izli, izle ilgili, 2-köklü

rêşta rêştenı-rêştış kirmen eğirmek

rêşta rêştoğ kirmen eğiren kimse

rêşta rıştenı-rıştış kirmen eğirmek

rêşta rıştoğ kirmen eğiren kimse

rêşta kirmen, elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç

rêştenı-rêştış iğde eğirmek, örmek

rêştey kirmenler, iğler 

rêj beno sıziyor

rêj kerdenı-kerdış suyu damlatmak, suyu akıtmak

rêj su vb şeyleri elbise vb şeylerden damlatmak, süzmek, sızmak, iz yapmak, damlamak

rêj bıyayenı-rêjbıyayış süzülmek, akıp gitmek

rêj kerde süzülmüş

rêjıkna süzdü

rêjıknayenı-rêjıknayış süzme, süzmek, damlatmak

rêjıkyayenı-rêjıkyayış süzülmek, damlamak

rêjıyayenı-rêjıyayış damlamak, sızmak

rêm (lim) irin, cerahat, yara içindeki iltihap

rêm dekewten-dekewtış irin tutmak, irin bağlamak

rêm tepıştenı-tepıştış irin tutmak

rêmın irinli, iltihaplı

rêmına irinlidir, irin tutmuş

rêncber işçi, emekçi

rêng renk, boya

rêngi renkler, boyalar

rês rêştenı-rêştış yün eğirmek

rês rêştoğ yün eğiren

rês rıştenı-rıştış yün eğirmek

rês rıştoğ yün eğiren

rês yün iplik, eğrilmiş yün, örülmüş yün

rêsanayenı-rêsanayış yün vb eğirmek

rêsanayoğ yün vb eğiren kimse

rêsa yetişti

rêsayenı-rêsayış yetişmek, büyümek, öremek

rêsena eğiriyor

rêsneyeno örülüyor, eğiriliyor

rêsrıste kelebek cinsinden küçük bir hayvan, böcek

rêstenı-rêstış eğirmek, örmek

rêsyayenı-rêsyayış eğirilmiş olmak, örülmüş olmak

rêsın yünlü, yünden yapılmış olan

rêtık (ritık) hayvanların cıvık dışkısı

rêtıkın dışkılı (cıvık dışkı)

rêvaş baharda kırlarda, meşe ağaçlarının diplerinde, kayalar altında çıkan ekşimsi bir ot çeşidi

rêw bê çabuk gel, erken gel

rêw çabuk, erken, hızlı

rêwi yolcu, gelip geçici

rêx u ritıkı hayvanların dışkı ve cıvık dışkısı

rêx-rêxı büyük baş hayvanların dışkısı, tezek yapmak için toplanan sığırların dışkısı, göbresi

rêxa dewari sığırların dışkısı

rêxın dışkılı, sık sık dışkı yapan, altını pis edip kirleten

rêyna 1-kurtardı, 2-bir yol, 3-yine, bir daha, başka sefer, bir kez

rêz anten-antış sıra çekmek, taraf tutmak, taraf çekmek

rêz biyayenı-biyayış dizilmek, sıralanmak

rêz bı rêz sıra sıra, dizi dizi, satır satır, ard arda

rêz bıyaye dizilmiş, sıralanmış olan

rêz bıyayenı-bıyayış arka arkaya dizilmek, sıra olmak, sıralanmak

rêz kenê diziyorlar, sıraliyorlar

rêz keno diziyor, sıraliyor

rêz kera dizeyim, sıraliyayım

rêz kerde sıralanmış, sıraya konulmuş, dizilmiş olan

rêz kerdenda cıra beliyo sıralamasından belidir

rêz kerdenı-kerdış sıralamak, dizmek, hizaya getirmek

rêz kerdoğ sıralayan, dizen, sıraya koyan, hizaliyan

rêz rêzı 1-dizi, dizi dizi, sıra, sıra sıra, satır satır, tabaka tabaka, 2-iz, adım

rêza rısti satır, cümle dizisi

rêzan sıraları, dizileri, satırları

rêzandê cı dı dizilerinde, sıralarında, satırlarında, hizasında

rêzber (rêzkerdenı) dısiplin

rêzdan 1-disiplin, 2-sıralama, sıraya koyma, hizaya koymak

rêzdê cı vındı hizasında dur, sırasında dur

rêzê müran boncuk dizisi, boncuk sırası

rêze kerde sıralanmış, dizilmiş olan

rêze kerdenı-kerdış sıralamak, dizmek

rêze kerdoğ dizen, sıraya koyan kimse

rêze rêze sıra sıra, dizi dizi

rêzkar (dısiplin, umışben)  

rêzokêr disiplinci

rêzık-rêzıkı 1-az su sızması, 2-su izi, az suyun belirlediği iz

rêzıka awı su izi

rêzıl-rêzılı zincir

rêzıla estan kemikler zinciri

rêzıla gırêda zincirle bağladı

rêzıla seatı saatın zinciri

rêzılek-rêzılekı ağaçlara sarılan, dolanan zarar lı bir bitki

rêzılek ince uzun bir ot çeşidı, bostan ve tarlalarda olur ve bitkilere dolanır

rêzılı zincir

 

 

rı ant cı yüz çektı, yüzledı

rı ant werxani yorgana yüz çektı, yorganı yüzledı

rı bı rı yüz yüze

rı çarnayenı-çarnayış yüz çevirmek

rı cı dayenı-dayış yüz vermek

rı cı dayoğ yüz veren

rı çınêbıyayenı-çınêbıyayış yüzü olmamak, tutmamak

rı çıniyo qısey bıkero yüzü tutmiyor konuşsun

rı da cı yüz verdi

rı dayenı-dayış 1-yüzünü dönmek, çekip gitmek, 2-yüz vermek, şımartmak

rı dı yüzünde

rı gırot yüz aldı, şımardı

rı gırote yüz almış olan

rı gırotenı-gırotış yüz almak, yüz bulmak

rı gırotoğ yüz alan kimse

rı medı cı yüz verme

rı ra yüzden

rı sıpe yüzü ak

rı sıya yüzü kara

rı tırşın ekşi suratlı

rı 1-yüz, çehre, sima, surat, 2-dış görünüm, 3-giyilecek veya içinde yatılacak eşyaların dış yüzü, dış tarafı

rıb ra pekmezden

rıb u rıwen pekmez ile yağ

rıb pekmez

rıbê engürı üzüm pekmezi

rıbê qawınan kavun pekmezi

rıbê tüwan tut pekmezi

rıbê zebeşan karpuz pekmezi

rıbê ıncilan incir pekmezi

rıbiya pekmezle

rıbın pekmezli

rıç 1-kök, 2-soy, sop

rıca kerdenı-kerdış rica etmek, ricada bulunmak

rıca mınet rica minnet, yalvarma yakarma, tümbet altında bırakma

rıca u mınet nêkerdenı-nêkerdış rica ve minet etmemek

rıca u mınet rica ve minet

rıca rica

rıcaci rıştenı-rıştış ricacı göndermek

rıcaci ricacı

rıcacinı ricacilik

rıçey 1-kök, kökler, kök saçakları, 2-iz, izler

rıçey darı ağacın kökleri

rıcıfna (arêda pêser) topladı, bir araya getirdi, kümeleştirdi

rıcıfna ezdi, posasını çıkardı

rıcıfnayenı-rıcıfnayış 1-bir araya kümelemek, 2-ezmek, posasını çıkarmak

rıcıfyayenı-rıcıfyayış 1-bir aray kümelenmiş olmak, 2-ezilmiş, posası çıkartılmış olan

rıçık 1-kök, 2-soy, sop

rıçıkê ma 1-kökümüz, 2-soyumuz

rıcıyayenı-rıcıyayış yıkılmak, çökmek

rıcyayenı-rıcyayış yıkılmak, çökmek

rıcnayenı-rıcnayış yıkmak, çökertmek

rıdê ay ra onun yüzünden (dişil)

rıdê ey ra onun yüzünden (eril)

rıdê şıma ra sizin yüzünüzden

rıdê inan ra onların yüzünden

rıdê ma ra bizim yüzümüzden

rıdê mı ra benim yüzümden

rıdê to ra senin yüzünden

rıdna cı beğendirdi

rıdnayenı-rıdnayış beğendirmek

rıdya cı beğendi

rıdyayenı-rıdyayış bêğenmek, beğenilmiş olmak

rıdyayoğ beğenen

rışena gönderiyor (dişil)

rışenê dar idam ağacına gönderirler

rışenê gönderirler

rışeno gönderiyor (eril)

rışiya döküldü, serpıldı, dökülüp serpilmek

rışiyaye dökülmüş olan

rışiyayenı-rışiyayış 1-yıkılmak, 2-dökülmek, 3-serpilmek

rışiyêna dökülüyor

rışk-rışkı küçük küçük bitler, bit sirkesi, bit yumurtaları

rışkın bitli, pis, kirli

rışna döktü

rışnayê döküyordu

rışnayenı-rışnayiş 1-yıkmak, 2-dökmek, döküp serpmek

rışnayoğ 1-yıkan, 2-döken

rışt gönderdi, yolladı

rışta kirmen, iğ, yün örmeye yariyan araç

rışte 1-gönderilmiş olan, gönderilen, 2-eğrilmiş, örülmüş olan

rıştenı-rıştış 1-eğirmek, örmek, 2-göndermek, yollamak

rışto 1-göndermiş, 2-yavşak, kadın kılıklı

rıştoğ 1-gönderen, gönderici, 2-eğiren, eğirici

rıştık odun, çalı çırpıdan oluşmuş hayvan yükünün bir tekı

rıştıke yün örme çubuğu, kirmen

rışwet dayenı-dayış rüşvet vermek

rışwet dayoğ rüşvet veren

rışwet gırotenı-gırotış rüşvet almak

rışwet gırotoğ rüşvet alan

rışwet werdenı-werdış rüşvet yemek

rışwet werdoğ rüşvet yiyen

rışwet rüşvet

rışya döküldü

rışyayenı-rışyayış dökülmek

rışıyaye dökülmüş olan

rışıyayenı-rıjıyayış dökülmek

rıh (Far) yazıdaki mürekebi kurutmak için kullanılan renli bir kum

rıh gırotenı-gırotış canını almak, ruhunu almak

rıh gırotoğ ruhları alan

rıh vızyayenı-vızyayış ruhu çıkmak

rıh can, ruh

rıhan 1-ruhları, 2-reyhan çiçeği

rıhat rahat, kolay

rıhat bıyayenı-bıyayış kolay olmak

rıhat kerdenı-kerdış 1-rahat etmek, 2-öldürmek, can vermek

rıhber canlı varlık

rıhê xo teslim kerd ruhunu teslim etti, can verdi

rıhşirın canı tatlı, cantatlı, tatlıcan

rıhm rahmet

rıhm pize kewtenı-kewtış rahmet içine girmek, acımak

rıhtım (Far) gemilerin yanaştığı, yük aldığı, bağlanıp kalktığı yer

rıhıstin ruh alan, azrail, felek

rıjşıt  sütlaç

rıjiya döküldü, serpildi

rıjiyaye 1-yıkılmış olan, 2-dökülmüş olan

rıjiyayenı-rıjiyayış yıkılmak, dökülmek

rıjiyayo dökülmüş, yıkılmış

rıjiyayoğ 1-yıkılan, 2-dökülen

rıjiyê yıkıldı

rıjna bı dökmüştü, yıkmıştı

rıjna döktü, yıktı

rıjnay döktüler, yıktılar

rıjnaya dökmüş

rıjnayê 1-döküyordu, 2-dökmüşler, 3-yıkıyordu

rıjnaye dökülmüş olan dökük

rıjnaye yıkık, yıkılmış

rıjnayenı-rıjnayış yıkmak, dökmek

rıjnayoğ döken, yıkan, yıkıcı, dökücü

rıjnê döktü

rıjnena döküyor (dişil)

rıjneno döküyor (eril)                                     

rıjneyêna dökülüyor

rıjya 1-yıkıldı, 2-döküldü

rıjyaye 1-yıkılmış olan, 2-dökülmüş olan

rıjyayenı-rıjyayış dökülmek, yıkılmak

rıjyê yıkıldı, döküldü

rıjıyay döküldüler, yıkıldılar

rıjıyaye dökülmüş olan

rıjıyayenı-rıjıyayış dökülmek, yıkılmak

rık kerdenı-kerdış inat etmek

rıka xo cıra vıradı ondan vazgeç, onu rahat bırak anlamında

rıka xo gırota cı kinini bağlamış

rıka xo mına gırêdaya kafayı bana takmış

rıka xo pa gırêdaya inat etmiş, vazgeçmiyor anlamında

rıkat rekat, namaz rekatları

rıkê xo gırêda cı kin bağladı

rıkı gırêdaye kin bağlamış olan

rıkı gırêdayenı-gırêdayış belasını satmak, bulaşmak, kin bağlamak

rıkı gırêdayoğ kin bağlayan kimse

rıkı kerdenı-kerdış inat etmek, vazgeçmemek

rıkı nêkerdenı-nêkerdış 1-kin bağlamamak, 2-inat etmemek

rık-rıkı birine kafayı takmak, takılmak, bellasını satmak, vazgeçmemek, yakasını bırakmamak, kin bağlamak, 2-çekişme, birinden vazgeçmeme, 3-inat, 4-zıt gitme

rıkın 1-kinli, kindar, 2-inatlı, inatçı, 3-bellalı

rım kalkan, mızrak

rıncan

rınd (hewl) iyi, uygun, değerli, işe yarar

rınd biyayen-biyayış iyi olmak, sevilip sayılmak, güzel olmak

rınd bıyaye güzelleşmiş olan

rınd bıyayeney iyi olma durumu, iyilik etme durumu     

rınd bıyayenı-bıyayış güzelleşmek, iyileşmek

rınd bızanı iyi bil?

rınd kerdenı-kerdış 1-iyi etmek, 2-iyileştirmek

rınd kerdenı-kerdış güzelleştirmek, iyileştirmek

rınd kerdoğ güzelleştiren, iyileştiren kimse

rınd u nerınd iyi ve kötü

rınd u xırab iyi ve kötü

rınd iyi, güzel, cazibeli, sevimli, hoş

rınd iyi, güzel, rındtır

daha iyi, rındtırın daha daha iyi

rında cı aya kı iyisi odur ki

rında güzeldir (dişil)

rından güzellerini, iyilerini

rındê cı güzelı, iyisi

rındê 1-güzeldirler, iyidirler, 2-güzel, 3-iyisin, güzelsin

rınde rende

rındek güzel, sevimli, şirin, yakışıklı (eril)

rındeka güzeldir (dişil)

rındekê bir güzel

rındekey güzellik, iyilik, iyilikle, yakışıklılık

rındekeya iyilikle, güzellikle

rındeki güzellik, sevimlilik, iyilik

rındeko güzeldir, yakışıklıdır (eril)

rındêl rundel, daireli dönemeç

rındêna 1-güzelcene, iyilikle, 2-iyi bir güzel, çok güzeldir anlamında bir sözcük

rındêr ondan güzeli, ondan iyisi, iyinin iyisi, güzelin güzeli

rındêri yo dan iyidir

rındêri daha iyi, daha güzel

rındey çıçiya iyilik nedir?

rındey kerdenı-kerdış iyilik etmek, sevapta bulunmak

rındey 1-iyilik, 2-güzellik

rındeya cı iyiliği, güzeliği

rındeya güzellikle, iyilikle

rındinı kerdenı-kerdış iyilik etmek

rındinı 1-güzellik, 2-iyilik

rındo rınd! iyiden iyiye

rındo iyidir, güzeldir (eril)

rında iyidir, güzeldir (dişil)

rındık 1-bir güzel, 2-bir bayan ismi

rındıkêna vajı güzellikle söyle

rındıkey güzellik, sevimlilik

rındıkeya güzellikle

rınerm yumuşak yüzlü

rıngg bakır veya maddeni eşyaların birbirine değmesi sonucu çıkan ses

rıngi vetenı-vetış çanak, tabak sesini çıkarmak

rıngi çanak, tabak sesi

rıngini teştira vıjiyê teşten ses çıktı

rıperr sayfa

rıperri sayfalar

rısiya kerdenı-kerdış yüzünü kara çıkarmak, rezil etmek, utandırmak

rısiya yüzü kara, utanılacak durum, rüsva, ayıbı olan kişi

rısiyaye 1-yıkılmış olan, 2-dökülmüş olan

rısiyayenı-rısiyayış yıkılmak, dökülmek

rısiyayey yüzkarası, yüzkaralığı, utanç verici duruma düşmek

rısiyayinı yüzkaralığı, utanılacak durum

rısiyayoğ 1-yıkılan, 2-dökülen

rısiyê yıkıldı

rısk (Ar) 1-yiyecek içecek şey, azık, 2-tanrı'nın verdiği nimet

rısk (rısq) 1-bir şeyin mesuliyetini, yükünü, riskını gözününe almak, 2-kısmet, veriş

rıskê cı riski

rıskı pire yavrusu, saçta oluşan küçük küçük pireler

rıskın pire yavrulu olma durumu

rısna bı dökmüştü, yıkmıştı

rısna döktü, yıktı

rısnay döktü

rısnaye dökülmüş olan dökük, yıkık, yıkılmış

rısnayê döküyordu, yıkıyordu

rısnayenı-rısnayış yıkmak, dökmek

rısnayoğ döken, yıkan, yıkıcı, dökücü

rısnena döküyor (dişil)

rısneno döküyor (eril)                                    

rısq dayenı-dayış risk vermek

rısq risk, rızık

rısqê to tım hera bo riskın her zaman geniş olsun

rıst 1-gönderdi, 2-eğirdi (yün vb)

rıstan miyan dı cümlelerin içinde

rıstan ra cümlelerden

rıstan cümleleri

rıstana cümlelerle

rıstandê cı dı cümlelerinde

rıste cümle

rıstedê cı dı cümlesinde

rıstem korkusuz, cesur, dayanıklı, gaddar, zalım vs

rıstenı-rıstış 1-göndermek, 2-yün eğirmek, 3-yazıp dizmek, kelimeleri ard arda sıralamak

rısteyan cümleleri

rısteyandê cı dı cümlelerinde

rısteyê kı nüşneyayê yazılan cümleler

rısteyo derg uzun cümle

rısteyo cümledir

rısteyın cümleli

rısteyını 1-cümleli, 2-dizilmeli

rısti 1-gönderdi, 2-cümleyi

rıstiya cümle ile 

rıstoğ yazan, dizen, ard arda cümleleri sıralayan

rıstım 1-kök, saçak, toprak altındaki ince ağaç kökleri, 2-rıhtım

rıswa yüzü kara, yüzü kara çıkma

rıswet dayenı-dayış rüşvet vermek

rıswet dayoğ rüşvet veren

rıswet gırotenı-gırotış rüşvet almak

rıswet gırotoğ rüşvet alan

rıswet werdenı-werdış rüşvet yemek

rıswet werdoğ rüşvet yiyen

rıswet rüşvet

rısyaye 1-yıkılmış olan, 2-dökülmüş olan

rısyayenı-rısyayış dökülmek, yıkılmak

rısyê yıkıldı, döküldü

rısım antenı-antış resim çekmek

rısım resim, fotoğraf

rısıpeyey yüz akiyle, üvünecek duruma gelmek, iyi sonuç

rıtırşın asık suratlı

rıway yeşerdiler

rıwayenı-rıwayış yeşermek

rıwê yeşerdı

rıwen (ruwen) yağ

rıwen dı yağda

rıwen ra yağdan

rıwena yağ ile

rıwenê keli tere yağı

rıwenê keyi hayvan yağı, tereyağı

rıwenê mangan inek yağı

rıwen kı yağla

rıwen mekı yağlama

rıweno kele tereyağı

rıwenın yağlı

rıwenıno yağlıdır

rıx inat, kin bağlama, zıd gitme

rıxa xo gırêdê cı kin bağladı, inadına üzerine gitti

rız dı pirinçte

rız ra pirinçten

rız vıraştenı-vıraştış pilav pişirmek, pilav yapmak

rız pirinç

rıza (Ar) 1-razı olma, isteme, istek, 2-bir erkek ismi

rıza 1-pirinçle, 2-onay

rıza mısnayenı-mısnayış rıza göstermek, izin vermek

rızay cı gırotenı-gırotış müsadesini almak

rızayenı-rızayış çürüyüp dökülmek, yıkım haline gelmek

rızayey rızalık, isteklilik

rızayi istek

rızci pirinçcı

rızgar 1-bir erkek ismi, 2-yel, rüzgar

rıziya yıkıldı, çüktü, döküldü

rızk rızık, risk, kısmet

rızkın riskli

rızna yıktı, döktü

rıznaye 1-yıkık, yıkılmış, 2-dökük, dökülmüş

rıznayenı-rıznayış yıkmak, dökmek

rıznayoğ döken

rızq risk, kısmet

rızwan pirinç eken, yetiştiren veya satan

rızyaya dökülmüş, yıkılmış

rızyaye dökülmüş, yıkılmış olan

rızyayenı-rızyayış 1-dökülmek, 2-yıkılmak

rızyayo dökülmüş, yıkılmış

rızın pirinçli

rızıq rızık

rızıqın riskli

 

ri amyayenı-amyayış sakalı çıkmak

ri balışnan yastıkların yüzü

ri bı ri yüz yüze, karşı karşiya

ri ceneti cennet yüzü

ri cı dayenı-dayış yüz vermek, şımartmak

ri cı dayoğ yüz vermek, şımartmak

ri cı nêgêno yüzü tutmiyor

ri daye 1-yüz vermiş olan, 2-yüz çeviren, 3-şımartan

ri dayenı-dayış 1-yüz vermek, şımartmak, 2-yüzünü çevirip gitmek, terketmek

ri dayoğ 1-yüz veren, şımartan, 2-yüz çeviren, ilgilenmeyen

ri derg kerdenı-kerdış sakal uzatmak

ri diyaye yüz bulmuş, şımarmış olan

ri diyayenı-diyayış yüz bulmak, şımarmak

ri doşegan düşeklerin yüzü

ri dı yüzde, suratta

ri gırot şımardı, yüz aldı

ri gırotenı-gırotış yüz almak, şımarmak

ri na ser ısrar etti, kabullenmeye zorladı

ri nêda yüz vermedi

ri nêdayenı-nêdayış yüz vermemek

ri pak kerdenı-kerdış yüzünü temizlemek

ri ra ri yüzden yüze

ri ra yüzden

ri ro do tokatı yüzüne vursa, lafı yüzüne vursa

ri sawıtenı-sawıtış yüzüne sürmek, yüzünü kara etmek

ri siya biyayenı-biyayış yüzü kara olmak, rezil olmak

ri siyayo bênamüs yüzü kara namusuz

ri siyayo rezil yüzü kara rezil

ri siyayo zürker yüzü kara yalancı

ri tada yüz çevirdi

ri tadayenı-tadayış yüz çevirmek, ilgilenmemek

ri taşıtenı-taşıtış sakalını traş etmek

ri to siya bo yüzün kara olsun, mecazi; yalan söylüyorsun anlamında

ri tırtişın yüzü buruşuk, asık, yüz hatları çıkmış

ri verda sakal bıraktı

ri werxanan yorganların yüzü

ri xo gırot yüzünü aldı, traş oldu

ri xo siya kerdenı-kerdış yalan söylemek, yüzünü kara çıkarmak

ri xo sıpe vetenı-vetış temiz çıkmak, yüzünü ak çıkarmak

ri yastıxan yastıkların yüzü

ri 1-yüz, surat, görünüm, 2-sakal

riakerde yüzü meydanda olan, kötü şeyler yapmamış olan, yüzaçık

riayet (Ar) 1-sayma, saygı, itibar etme, 2-uyma, boyun eğme

riayet kerdenı-kerdış riayet etmek

riayetkar (Ar+Far) uyan, saygı gösteren, riayet eden

riazmini gökyüzü, gökün yüzü

rica (Ar) dileyiş, dileme, dilek

rica kerdenı-kerdış rica etmek, ricada bulunmak

rica mınet rica minnet

ricaci ricacı

ricacinı ricada bulunma

riçal reçel

riçalê xewxan şeftali reçeli

riçalın reçelli

riçandê ciya kökleriyle

riçe kerdenı-kerdış filizlenmek, kökü üzerinde yeniden yeşermek

riçe kök, salınan kök, kökün canlı damarları

riçey daran ağaçların kökleri

riçey dındanan dişlerin kökleri

riçık ağaç köklerinde veya dalarında çıkan küçük filizler

rida (weqa, hedise) olay

rida 1-yüz çevirdi, 2-yüz verdi

ridê cı dı vatenı-vatış yüzüne karşı söylemek, yüzüne vurmak

ridê to ra senin yüzünden

rierdi yer yüzü, toprağın yüzü

rişên şen yüzlü, güleç yüzlü, neşeli yüzlü

rişirın tatlı yüzlü, şirin yüzlü

rişık 1-yüz, sima, yüzün ekşime hali, 2-saçak

rişıte yüzü yıkanmış, mecazi; her şeyde temiz olan, suç ve kusuru olmayan

rişıtoğ temize çıkmış kimse

rihuwatoğ yüzü gülen, gülmeli ve neşeli, özüntüsü olmayan

rimel (Fr) rimel, kirpik sürülen yağlı sürme

ring (‹ng) boks yapılan yer

ringg bakır veya maddeni eşyaların birbirine değmesi sonucu çıkan ses

ripak temiz yüzlü

riper sayfa

ripere sayfa

risale (Ar) küçük kitap

risiya biyayenı-risiya biyayış yüzü kara çıkmak, rezil olmak

risiya kerdenı-risiya kerdış yüzünü kara etmek, güç durumda bırakmak

risiya yüzü kara, kötü bir şey yapma

risiyay yüzü karalar, utanmazlar

risiyayey yüzkarası, yüzkaralığı, utanç verici duruma düşmek

risk (Fr) mesuliyet, sorumluluk, risk, rıziko

rispe kerdenı-kerdış yüzünü ak etmek, yüzünü ağartmak

riste eğirilmiş olan

ristenı-ristış eğirmek

ristoğ eğiren

risıpe kerdenı-kerdış 1-yüzünü ak çıkarmak, iyi not vermek, 2-sakalına ak düşmek

risıpe 1-ak sakalı, yaşlı, ihtiyar, 2-yüzü ak

ritık-ritıkı sulu veya cıvık hayvan dışkısı

ritıkı kerdenı-kerdış sulu dışkı yapmak

ritıkı kewtenı-kewtış mec; ishal olmak

ritıkın sulu hayvan dışkılı, mec; boklu

ritırş yüzü asık, ekşi yüzlü

riwayet (Ar) rivayet, söylenti

riwayet (vatış) rivayet

riya (Ar) iki yüzlülük

riya yüzle

riyakar (Ar+Far) iki yüzlü

riyakarey iki yüzlülük

riyakarinı kerdenı-kerdış iki yüzlülük yapmak

riyakarinı iki yüzlülük

riyaset (Ar) başkanlık

riyê awı su yüzü

riyê balışnan yastık yüzü

riyê cı çıniyo biro mı hetı yüzü tutmiyor yanıma gele

riyê cılan yatak yüzü

riyê doşegan düşek yüzü

riyê dıriyey korbo iki yüzlülüğün yüzü kör olsun

riyê erdi yer yüzü

riyê merdımdê bênamüsi tım siyayo namussuz adamın yüzü herzaman karadır

riyê to siya bo yüzün kara olsun

riyê werxanan yorgan yüzü

riyê xo şıtenı-şıtış yüzünü yıkamak

riyê xo siya kerdenı-kerdış yüzünü kara etme, mec: yalan söyleme

riyê xo siya mekı yüzünü kara çıkarma, yalan söyleme anlamında

riyê xo taşıtenı-taşıtış sakalını kesmek, traş olmak

riyê xo tırş kerdenı-kerdış surat asmak, yüzünü ekşitmek

riyey-dıriyey yüzlülük-ikiyüzlülük

riyo siya kara yüz, kötü bir şey yapana derler

riyın 1-sakalı, 2-yüzlü, suratlı

riziko (‹t) zarara uğrama tehlikesi

 

 

ro dayenı-dayış 1-sızdırmak, 2-çömelerek veya daire olarak oturmak

ro u rover Frat ve fratın önü

ro 1-nehir, fırat nehri, 2-ruh, 3-nefes, 4-gönül, 5-uygun düşme, uyma, 6-yeri, eşyayı ve nereye bağlı olduğunu belirler ( ey-ro, ay-ro, cana-ro)

robar kerdenı-kerdış nehir kenarında elbise yıkamak

robar 1-dere kenarında elbise yıkanılan yer, 2-dere, çay vb yerlere elbise yıkamaya gitme

robari elbise yıkama zamanı

robiyaye dökülmüş olan

robiyayenı-robiyayış dökülmek

robiya döküldü

robot (Fr) makine ile programlanıp insan gibi hareket eden insan şekli

robotey robot olma durumu

robotey robotluk

robotinı robotluk

robyayenı-robyayış dökülmek

robıya pêser üst üste döküldü

robıyaye dökülmüş olan

robıyayenı-robıyayış yere dökülmek, toplu ve ağzı açılarak dökülmek

roc ame tepıştenı-tepıştış güneş tutuldu, güneş tutulması

roc bı roc gün be gün

roc gêryayenı-gêryayış günüş tutulmak, gün batmak

roc 1-gün, gündüz, 2-güneş

roca bêbextey kalleşlik günü

roca camêrdey erkeklik, yiğitlik günü

roca şiyayenı-şiyayışi gitme günü

roca hera geniş gün

roca mahşeri mahşer günü

roca merdenı-merdışi ölüm günü

roca namüsi namus günü

roca qeyamı kiyamet günü

roca roşani bayram günü

roca rındı iyi gün

roca tengı dar gün

roca xırabı kötü gün

rocakewte doğu

rocakewtenı-akewtış güneş doğmak

rocan ra rocê günlerden bir gün

rocawa gün batımı, batı

rocdıhirê gün ortasında

rocdıhirı gün ortası

rocê (rojê) birgün, günün birinde, günlerden birgün

rocê e do bira bir gün geleceğim

rocê rew bir a, bir gün evelden

roce (roje) oruç, oruç tutmak, oruçlu olmak

roce şıktenı-şıkıtış orucunu bozmak

roce gırote oruç tutmuş olan

roce gırotenı-gırotış oruç tutmak

roce gırotoğ oruç tutan kimse

roce werdenı-werdış orucunu yemek

rocey roci ramazan orucu

rocey xo akerdenı-akerdış orucunu açmak

rocey xo şıknayenı-şıknayış orucunu kırmak, bozmak

roceya oruçludur (dişil)

roceyê oruçludurlar (çoğul)

roceyey oruç ayında, oruç olma zamanı

roceyi oruçluk

roceyo oruçludur (eril)

roci 1-günler, 2-orucu, oruç

rocna başka bir gün

roco hera geniş gün

roco teng dar gün

roda bı sızmıştı, damlamıştı, nemlemıştı

rodayê sıziyordu, damlıyordu, nemleniyordu

rodayenı-rodayış 1-sızılmak, damlamak, 2-nemlenmek, 3-çömelerek oturmak

rodayo 1-çömelerek oturmuş, 2-sızmış, su damlamış

rodyüm (Fr) bir element adı

roş-roşı otur

roşan  bayram

roşana 1-oturtu, 2-sirkeledi, devşirdi

roşana u rıjna sirkeledi (devşirdi) ve döktü

roşanabı 1-oturtmuştu, 2-sirkelemişti

roşanay 1-oturtular, 2-sirkeledı, meyvesini döküp toplamış anlamında

roşanaye 1-silkilmiş olan, 2-oturtulmuş olan

roşanayenı-roşanayış 1-ağaç vb şeyleri sirkeleyip meyvesini yere dökmek, devşirmek, çırpıp sirkelemek, 2-oturtmak, verilen kızı geri getirtip bekletmek, vermemek, çocuğu kakasını yapmak için oturtmak vb

roşanayenı-roşanayış roşana, roşanayo, roşanabı, do roşano, meroşanı, roşanı, nêroşana, roşanayoğ

roşanayoğ 1-oturtan, 2-sirkeleyen, 3-devşiren

roşandê Kormıkani dı Kormışkan bayramında

Roşanê Heciyan kurban bayramı

Roşanê roji Ramazan bayramı, şeker bayramı

roşanê haciya kurban bayramı

roşanê heciyan kurban bayramı

roşanê Kormışkani Kormışkan bayramı

roşanê roci ramazan bayramı

roşanê rozi Ramazan bayramı

roşanena sirkeliyor, oturtiyor (kızan kadın, gelin vs eve getirip oturtmak)

roşaneno 1-oturtiyor, 2-sirkeliyor, 3-devşiriyor

roşani bayramlar

roşanna başka bir bayramda

roşanı 1-sirkele, 2-oturt

roşayna 1-silkeledi, 2-oturtu

roşaynaye 1-silkilmiş olan, 2-oturtulmuş olan

roşaynayenı-roşaynayış 1-silkelemek, 2-oturtmak

roşaynayoğ 1-silkeleyen, 2-oturtan kimse

roşenê 1-oturuyorlar, 2-satiyorlar

roşeno 1-satiyor, 2-oturuyor

roşiyayenı-roşiyayış satılmak

roşiya satıldı (eril)

roşiyê satıldı (dişil)

roşn biyayenı-biyayış aydınlanmak, ışıklanmak

roşn bıyayenı-bıyayış aydınlanmak

roşn dayenı-dayış ışık saçmak, aydınlatmak

roşn kerdenı-kerdış aydınlatmak, ışıklandırmak

roşn u roşan aydınlık ve bayram

roşn u roşnayi aydınlık ve aydınlatıcı

roşn u tari aydınlık ve karanlık

roşn ışık, aydınlık, nur, parlaklık, refahlık

roşna çıman göz nuru, göz ışığı

roşna çımi vejena gözün nurunu çıkarırım, gözün ışığını çıkarırım

roşna çımi gözün görme merceği, gözün nuru, gözün ışığı

roşna 1-göz bebeği, gözün görme merceği, 2-nur, ışık, 3-aydınlık, ışık veren aydınlatan şey, fer

roşnayi kewtenı-kewtış aydınlığa çıkmak

roşnayi aydınlık

roşnayın aydınlık olma durumu

roşnber aydın kişi

roşnbêr aydın

roşnberey aydın olma durumu

roşnêr daha aydın, daha ışıklı

roşney 1-aydınlık, nurluk, ışıklı, 2-göz aydınlatma merceklerı

roşni gözün nurlu merceği, göz nuru

roşo otursa

roştbêr aydın, bilir kişi

roşti 1-aydın, aydınlık, 2-ışık, 3-nur

roştiya çımi gözün aydınlığı, göz ışığı

roştiye aydınlık

roşyaye satılmış olan

roşyayenı-roşyayış satılmak

roşyayeyo xuli roşyaye satılmış oğlu satılmış

roşı otur

roşıyêna satıliyor (dişil)

roj akewtenı-akewtış güneş doğmak

roj ame tepıştenı-tepıştış güneş tutulmak

roj awa şıyayenı-şıyayış güneş batmak

roj awaro güneş batması

roj bı roj gün be gün

roj do sıfteyên ra ilk günden

roj şı awa güneş batı

roj gêryayenı-gêryayış günüş tutulmak, gün batmak

roj u şewı piya vistü çıhar (24) seatiyê gece ve gündüz birlikte 24 saattır

roj u şewı gündüz gece, gece gündüz, devamlı, daima

roj u roj gün ve gün, gün be gün

roj u tiji gün ve güneş

roj weş iyi günler

roj yeno roji xırabêri gün geliyor günden kötü

roj 1-gün, gündüz, 2-güneş

roja ayri değirmen günü

roja bêbextey kalleşlik günü

roja camêrdey erkeklik, yiğitlik günü

roja cı amê günü geldi

roja çınay çamaşır yıkama günü

roja şiyayenı-şiyayışi gitme günü

roja hera geniş gün

roja kı tı amey geldiğin gün

roja mahşeri mahşer günü

roja merdenı-merdışi ölüm günü

roja namüsi namus günü

roja qeyamı kiyamet günü

roja roşani bayram günü

roja rındı iyi gün

roja tengı dar gün

roja xırabı kötü gün

Rojakewt 1-doğu, 2-güneş doğdu, gün doğdu

rojakewte doğu

rojakewtenı-akewtış güneşin doğması, güneş doğmak

rojakewtenı doğu

rojame gün geldi, günü geldi, güneş çıktı

rojan ra rojê günlerden bir gün

rojan günleri

rojana günlerce

rojane günlük

rojawa batı, gün batımı, güneşin batığı taraf

rojberz sabahleyin biraz güneşin yükselişı

rojda bir kadın ismi

rojdi gün gördü  

rojdıhirê gün ortasında

rojdıhirı öğle arasıöğle vakti, günün ortası

rojê (rojê) bir gün, günün birinde

rojê betali boş günler, işsiz günler

rojê dergi uzun günler

rojê e do bira bir gün geleceğim

rojê kılmi kısa günler

rojê ma do zi biro bizimde günümüz gelecek

rojê rojê ma do zi akewo birgün bizimde güneşimiz doğacak

rojê to xêr günün hayırlı olsun

roje akerdenı-akerdış orucunu açmak

roje şıkıtenı-şıkıtış oruç kırmak, orucunu bozmak

roje gırote oruç tutmuş olan

roje gırotenı-gırotış oruç tutmak

roje gırotoğ oruç tutan kimse

roje tepıştenı-tepıştış oruç tutmak

roje werdenı-werdış orucunu yemek, oruç tutmamak

rojê birgün, günün birinde

roje oruç

rojet (Fr) rozet

rojew 1-günlük, 2-gündem

rojewdê cı dı günlüğünde, gündeminde

rojey roji ramazan orucu

rojey xo akerdenı-akerdış orucunu açmak

rojey xo şıknayenı-şıknayış orucunu kırmak, bozmak

rojeyi oruçluk

roji 1-günler, 2-orucu

rojkeye gündüz çocuk evi, ana gündüz evi

rojna başka bir gün

rojname (xezte) gazete

rojnamevan gazeteci

rojnamewan gazeteci

rojnew 1-bir erkek ismi, 2-yeni bir gün

rojnewı bir bayan ismi

rojo bahdoyên son gün

rojo êne cuma günü

rojo kı tı amey geldiğin gün

rojo 1-bir erkek ismi, 2-güneştir anlamında bir sözcük

rojver 1-bir erkek ismi, 2-güneşin tepelerden aşağıya indiği an

rojı bir gün

rokeno döküyor, boşaltiyor

rokerd erd yere döktü, boşaltı

rokerd boşaltı, döktü, yere veya herhangi bir yere dökmek, boşaltmak

rokerde dökülmüş, boşaltılmış, yere dökülmüş

rokerdenı-rokerdış dökmek, boşaltmak, dolu olarak yere dökmek

rokerdoğ döken, dökücü

roket (‹ng) roket

roketana roketlerle

roketatar (‹ng+Tr) roketatar

roketın roketli

rokewtenı-rokewtış suya girmek, ırmağa girmek, Frata girmek

rokı dök

rol (Fr) rol, oyun yapma

rolê cı rolu, oyunu

rolkaykeno rol yapiyor, rol oynar

rom (‹ng) alkollü bir içki

rom çete, eşkiya, soyguncu, devlet çetesı, dağlı asker

roman (Fr) roman

roman nüştoğ roman yazarı

roman ra romandan

romanan dı romanlarda

romanci romancı

romancılığey romancılık

romanê bir roman

romantik (Fr) romantik

romantikey romantiklik

romantiklığey romantiklik

romatizma (Yün) romantizma

romekı dökme

romürk (Fr) römork

ron (rıwen) yağ

ron antenı-antış yağ çekmek

ron kerde yağlanmış olan

ron kerdenı-kerdış yağlamak, yağ sürmek

ron kerdoğ yağlayan

ron ra yağdan

ron yağ

rona bı 1-indirmişti, 2-ekmişti

rona pey arkaya indirdı

rona ver ününe indirdı

rona 1-indirdı, 2-yağla, 3-dikti, ekti

ronana 1-indiriyor (dişil), 2-indiririm, 3-dikerim

ronanê 1-indiriyorlar, 2-dikiyorlar

ronano indiriyor (eril)

ronay 1-indirdiler, 2-diktiler, ektiler

ronaye 1-indirilmiş olan, 2-ekilmiş olan

ronayê 1-indiriyordu, 2-ekiyordu

ronayenı-ronayış 1-indirmek, 2-bitki, ağaç vb şeyleri ekmek, dikmek

ronayeyê dikilmişler

ronayeyo 1-ekilidir, ekilmiş, 2-indirilmiş

ronayo 1-dikmiş, 2-indirmiş, yere koymuş

ronayoğ 1-indiren, yere koyan 2-dikici, ekici, ağaç diken

roncınayenı-roncınayış doğramak, parçalamak

roncını ver önüne doğra

roncını doğra

ronê keyi ev yağı, hayvan yağı, tere yağı

ronê 1-dikin, 2-indirin

ronek kurum

roneno 1-indiriyor, 2-ekiyor, dikiyor

roneyay 1-indirildiler, 2-dikildiler, 3-ekildiler

roneyayo 1-dikilmiş, ekilmiş, 2-indirilmiş, yere konulmuş

roneyênê dikilirler, ekilirler, indirilir, yere konulabilir

ronşbêr aydın

ronşbêra aydındır (dişil)

ronşbêro aydındır (eril)

ronistenı-ronistış oturmak

rono kele hayvan sütünden yapılan yağ, tere yağı

rono 1-indirse, 2-dikse, ekse

ronı 1-indir, 2-dik, ek

ronı ser üstüne koy, üstüne indir

ronış otur

ronışt ca 1-ikametgah, 2-makam

ronışt oturdu

ronıştca oturulan yer, ikamet yeri

ronışte oturmuş olan

ronıştê oturmuşlar

ronıştek makam

ronıştena cı oturması

ronıştena oturmakla

ronıştenı ra ecız bı oturmaktan aciz oldu

ronıştenı-ronıştış 1-oturmak, 2-ikamet etmek

ronıştey cı çıniyo oturması yoktur

ronıştge makam

ronıştgeh daire, mezringeh, makam

ronıştoğ oturan, yerleşen, oturucu

ronıştoği 1-oturanlar, oturucular, 2-nüfus

ronışttext daire, makam, koltuk

ronıştwar daire, makam, koltuk

ronıştı oturdu (dişil)

ronışti oturdular

ronık daire şeklinde ve geniş olarak, kırılmayan ince ağaç dalarından, ırmak kenarındaki ot ve hasırdan örülen seyar sofra, yemek altlığı

ronın yağlı

ronınıni yağlı olma durumu, yağlılık

ronıstenı-ronıstış oturmak

roportaj (Fr) röportaj

roportajcılığey röportajcılık

roportajcinı röportajcılık

roportajey röportajcılık

rosana 1-sirkeledi, 2-oturtu

rosanayenı-rosanayış 1-sirkelemek, meyve vb ağaçların meyvelerini sirkeleyip yere veya çula dökmek, 2-oturtmak

rosanena 1-sirkeliyor, 2-oturtiyor (dişil)

rosaneno 1-sirkeliyor, 2-oturtiyor (eril)

rosanı 1-sirkele, 2-oturt

rosemı 1-satiyoruz, 2-oturuyoruz

rosena 1-satiyor, 2-oturuyor (dişil)

roseno 1-satiyor, 2-oturuyor (eril)

rosn kı aydınlat

rosn ışık, aydınlık, nur, refahlık, parlaklık

rosnber aydın kişi

rosnıno aydınlıktır, ışıklıdır

rosyaye satılmış olan

rosyayenı-rosyayış satılmak

rot (‹ng) taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk

rot bı satmıştı

rot u gırot satı ve aldı

rot 1-sırık, 2-sattı

rota (‹t) gemi veya uçağın gidiş yönünü belirleyen, gidilen, izlenen yol

rota dayenı-dayış o tarafa itmek, kenara vermek

rota şo öbür tarafa git

rota şıyayenı-şıyayış o tarafa gitmek

rota 1-o tarafa, 2-satmış (dişil)

rotaye yontulmuş, budanmış olan

rotê 1-yontuyordu, 2-satiyordu, 3-satılmış olan (dişil)

rote satılmış olan (eril)

rotenı-rotış 1-satmak, satış, 2-budamak, yontmak, çırpmak

roterd budadı, fazla dalarını yontı

roterdê yontiyordu, çırpiyordu

roterdenı-roterdış yontmak, budamak

roterdo yontmış, çırpmış

roterdoğ yontan, budayan

rotereno yontiyor, budiyor

roteriyay yontuldular

roterı yont, buda

rotis satış, satma

roto satmış

rotoğ u herinayoğ satıcı ve alıcı

rotoğ satan, satıcı

rotoğê dı peran iki paralık, iki paralık satlık

rotı sattı

rovar ırmağın kenarında çamaşır yıkamaya gitmek, çemaşır günü

rovêjeno eliyor

rovêjnaye elenmiş, elekten geçirilmiş olan

rovêjnayenı-rovêjnayış 1-kalbura çevirmek, delik deşik etmek, 2-elemek

rovêjnayoğ eleyen

rovêjyayenı-rovêjyayış elenmiş olmak, elenmek

rovêjı elle, ellekten geçir

roveno eliyor

rover 1-çay, dere vb su kenarlarında çamaşır yıkamaya gitmek, 2-ırmağın kenarı

roverdenı-roverdış elemek, kalburdan geçirmek

roverdoğ eleyen

roverdıkı kaykerdenı-kerdış roverdık oynunu oynamak

roverdıkı yumurta, ceviz veya bunlar gibi yuvarlak şeylerin yamaçlı bir yerden bırakıp birbirine değmesi için oynanan bir oyun

rovêreno eliyor

rovêrnayenı-rovêrnayış 1-kalbura çevirmek, delik deşik etmek, 2-elemek

rovêrı ele, elekten geçir

roverıj fratın kenarlarına yerleşenlere denilir

roveynayenı-roveynayış 1-kalbura çevirmek, delik deşik etmek, 2-elemek

roviyayenı-roviyayış kalbura çevrilmek, delik deşik olmak

rovıjyaye elenmiş olan

rovıjyayenı-rovıjyayış elenmek

rovıte elenmiş, elekten geçirilmiş olan

rovıtenı-rovıtış 1-elemek, kalburdan geçirmek, 2-meseleyi deşmek, iğneden ipliğe incelemek

row bêri çabuk gel, acele gel

row row çabuk çabuk, hızlı hızlı, tez tez

row çabuk, hızlı, acele, tez

rowa yeşerdi, filizlendi

rowate yeşermiş, filizlenmiş olan

rowayenı-rowayış yeşermek, filiz vermek

roy ver Fratın önü, fratın kenarı, fratın kumsal kesimi

roy verdı ra Fratın kenarındadır, fratın yanındadır,

roy vero Fratın önünde

roy veroyo Fratın önündedir, fratın kenarındadır

roye kuru otun toz hali

royverıj Fratın yanındaki, önündeki köy ve kasabalardan olan erkek

royverıjı Fratın yanındaki, önündeki köy ve kasabalardan olan kız veya kadı

roz ame tepıştenı-tepıştış güneş tutulmak

roz bı roz gün be gün

roz gêryayenı-gêryayış günüş tutulmak, gün batmak

roz ra roz günden güne

roz roz gün gün, günden güne

roz 1-gün, gün arası, 2-güneş

roza bêbextey kalleşlik günü

roza camêrdey erkeklik, yiğitlik günü

roza şiyayenı-şiyayışi gitme günü

roza hera geniş gün, iyi gün

roza mahşeri mahşer günü

roza mehşeri kiyamet günü

roza merdenı-merdışi ölüm günü

roza namüsi namus günü

roza roşani bayram günü

roza rındı iyi gün

roza tengı dar gün

roza xırabı kötü gün

rozakewte doğu

rozakewtenı-akewtış güneş doğmak

rozawa gün batımı, batı

rozdar dar günün yardımcısı

rozdıhirê gün ortasında

rozdıhirı gün arası, gün ortası

rozê (rojê) bir gün, günün birinde

rozê e do bira bir gün geleceğim

rozê xo roz kerdê gününü gün ediyordu

roze gırote oruç tutmuş olan

roze gırotenı-gırotış oruç tutmak

roze gırotoğ oruç tutan kimse

roze werdenı-werdış orucunu yemek

roze 1-oruç, 2-gün

rozê bir gün

rozet (Fr) rozet

rozey xo akerdenı-akerdış orucunu açmak

rozey xo şıknayenı-şıknayış orucunu kırmak, bozmak

rozeyi oruçluk

rozna başka bir gün

rozsên iyi günün şen dostu

 

 

 

rüam (Ar) ölümcül bir hayvan hastalığı

rübidyüm (Fr) bir elemen adı

rüble (Rüs) sovyetler birliğinin para birimi

rüc güneş, gün

rüç yüz, yüzde beliren durum, yüz tipi

rücawün batı

rüçık ra bewni tipe bak

rüçık yüz hatları, surat, yüzün tipi, sima

rüçıkiyayo yoltulmuş, dökülmüş, keçelleşmiş

rüçıkna 1-yontı, yoldı, 2-bir surat daha, bir yüz daha

rüçıknaye 1-yollunmuş, 2-soyulmuş olma durumu

rüçıknayenı-rüçıknayış yolmak, tüylerini, kıllarını, yapraklarını yolmak

rüçıknayey yolunmuş olanlar

rüçıknayi 1-yollunmuş, 2-soyulmuş olma durumu (dişil)

rüçıknayoğ yolan

rüçıknenê yoluyorlar

rüçıko pis pis suratlı

rüçıksız suratsız, tipsiz, çirkin

rüçıkyaye 1-yollunmuş, 2-soyulmuş olan, 3-suratı asık

rüçıkyayê yolunmuşlar

rüçıkyayenı-rüçıkyayış 1-yollunmak, 2-soyulmak

rüçıkyayey yolunmuş olanlar

rüçıkyayi 1-yollunmuş, 2-soyulmuş olan (dişil)

rüçıkın yüzü asıklı, çelimsiz ve tipsiz anlamında, suratlı, tipli

rüçıkına çelimsizdir, tipsizdir, suratsızdır (dişil)

rüçıkıno çelimsizdir, tipsizdir, suratsızdır (eril)

rüçıkıyay yolundular, yontuldular

rüşnayenı-rüşnayış göndermek

rügan (Far) ayakabı, çanta vb yapımında kullanılan parlak bir deri

rüh (Ar) ruh

rühani (Ar) ruhla ilgili

rühen (Ar) ruh bakımından

rühi (Ar) ruhsal

rühiyat (Ar) ruh bilimi

rühiyatcinı ruhiyatcılık

rühiyatcı (Ar) ruh bilimi uzmanı, psikolog

rühiyatcılığey ruhiyatçılık

rühiyatçinı ruhiyatcılık

rühiyatçı (Ar) ruh bilimi uzmanı, psikolog

rühiyatçılığey ruhiyatçılık

rühsat (Ar) izin, müsade, izin belgesi, ruhsatname

rühsat dayenı-dayış ruhsat vermek

rühsatname (Ar+Far) resmi idarelerce verilen izin, ruhsat

rüj (Fr) dudak boyası

rükü (ruku) namazda dizlerini kırmayıp belden aşağiya eğilmek

rület (Fr) rulet

rüm (Ar) yunan asılı halk

rümet dayenı-dayış kiymet vermek, değer vermek

rümet değer, kiymet, değerlı, kimetlı

rümi (Ar) rumi

rümüz (Ar) rumuz

rüperr sayfa

rüs rus, rus halkının ismi

rüsna 1-günderdi, yolladı, 2-bir rus daha, 3-döktü

rüsnay erd yere döktüler

rüsnay 1-döktüler, 2-günderdiler, yolladılar

rüsnayenı-rüsnayış 1-göndermek, yollamak, 2-dökmek

rüsyayenı-rüsyayış 1-gönderilmek, 2-dökülmek

rüt biyayenı-biyayış çıplak olma durumu, saçın dökülme durumu

rüt bıyaye çıplak olmak, soyulup soğana çevrilmiş olmak

rüt bıyayoğ çıplak edilen, soyulup soğana çevrilmiş olan

rüt kerde çıplak edilmiş, soyulup soğana çevrilmiş olmak, yolunmuş olan, çıplaklaştırılan

rüt kerdenı-kerdış kel etmek, çıplak etmek, soyup soğana çevirmek

rüt kerdoğ çıplak eden, soyup soğana çeviren kimse

rüt u püt çırılçıplak, put gibi

rüt u rewal hiçbir şeyi olmayan, çırılçıplak

rüt çıplak, kel, baş açık, yoksul vb

rüt çıplak, kel, rüttır-rütêri

daha kel, rüttırın-rütırêri daha daha kel

rütbet nem, rutubet

rütbetın nemli, rutubetli

rütey çıplaklık, baş açıklık

rüto çıplak, keltoş, hiçbir şeyi olmayan, güvenilmeyen, itibarsız

rütübet (Ar) yaşlık, nem

rütübetın rutubetli, nemli

rütüş (Fr) rötuş

rütüşci rötuşçu

rütüşcılığey rötuşçuluk

rütüşcinı rötuşçuluk

rütüşey rötuşçuluk

rütüşın rötüşlü

rütın çıplak veya başında saçı olmayan, kel, hiçbir şeyi olmayan

rüvanş (Fr) rövanş

rüwa bı yeşermıştı

rüwa yeşerdi

rüwayenı-rüwayış yeşermek

rüwayo yeşermiş

rüwen kı yağla

rüwen mekı yağlama

rüwen yağ

rüweno 1yeşeriyor, 2-yağdır

rüwenın yağlı

rüz (Far) gün

rüzname (Far) gazete

rüzo êne cuma günü

rüzan ra rüzê günlerden bir gün

 

 

 

ruştiye (Ar) orta okul derecesinde olan eğitim kurumu

ruşwet (Ar) rüşvet

ruşwet dayenı-dayış rüşvet vermek

ruşwet gırotenı-gırotış rüşvet almak

ruşwet werdenı-werdış rüşvet yemek

ruşwetçi rüşvet alarak iş gören kimse

ruşwetcılığey rüşvetcilik

ruşwetey rüşvetcilik

ruh (Ar) ruh, can

ruh ame cı canlandı

ruh amyayenı-amyayış canlanmak, ruh gelmek

ruh dayenı-dayış 1-can vermek, canlandırmak, 2-ruhunu teslim etmek

ruh vıjyayenı-vıjyayış canı çıkmak, ruhu teslim olmak

ruhani (Ar) ruhla ilgili

ruhê cı gırot canını aldı

ruhê cı vıjiya canı çıktı, ruhu çekildı

ruhen (Ar) ruh bakımından

ruhi (Ar) ruhsal

ruhiyat (Ar) ruh bilimi

ruhiyatçı (Ar) ruh bilimi uzmanı, psikolog

ruhiyatçılığey ruhiyatçılık

rukü (Ar) rükü, namazda dizlerini dikleştirip belden yukarısını eğmek

ruku (Ar) rükü, namazda dizlerini dikleştirip belden yukarısını eğmek

rulans (Fr) poker gibi oyunlarda kulanılan sözcük, rölans

runesans (Fr) rönesans

runtgen (Alm) röntgen

runtgen antenı-antış röntgen çekmek

runtgenci röntgenci

rutgencinı rötgencilik

runtgencılığey röntgenlik

runtgeney röntgenlik

ruportaj (Fr) röportaj

ruportajcinı röportajcılık

ruportajcılığey röportajcılık

ruportajey röportajcılık

Rustemo Zal Zaloğlu Rüstem

ruswa rezil etmek, kırmak, utandırmak, utangaçlık, yüz karalığı, ayıplanacak hal vs

ruswet rüşvet

ruswet dayenı-dayış rüşvet vermek

ruswet gırotenı-gırotış rüşvet almak

ruswet werdenı-werdış rüşvet yemek

ruswetçi rüşvet alarak iş gören kimse

ruswetcılığey rüşvetcilik

ruswetey rüşvetcilik

rutbe (Ar) rütbe

rutbeli rütbeli

rutbet antenı-antış nemlenmek, rütubet çekmek, nem kapmak

rutbet rütubet, nem

rutübet rütubet, nem

rutubet rütubet

ruvanş (Fr) rövanş

ruwa (rüwa, rıwa) yeşerdı

ruwa bı yeşermıştı

ruway u resay yeşerdiler ve yetiştiler

ruway yeşerdiler

ruwayê yeşermişler

ruwayenı-rüwayış yeşermek

ruwayo yeşermiş

ruwen yağ

ruweno 1-yeşeriyor, 2-yağdır

ruweno kele tere yağı

ruwenın yağlı

ruya (Ar) düş, gerçekleşmesi imkansız durum, hayal

ruzgar (Far) rüzgar