pa akerdenı-akerdış ile açmak

pa ame 1-birlikte geldi, 2-yaya geldi, ayakla geldi

pa amyayenı-amyayış ile gelmek, onunla gelmek

pa anışt ona kondu

pa anıştenı-anıştış  üzerine konmak, üstüne konmak

pa berdenı-berdış birlikte götürmek, onunla götürmek

pa bêri ile gel, onunla gel, birlikte gel

pa bestenı-bestış 1-birleştirmek, 2-birbirine sarmak, 3-yapıştırmak vs

pa bürı 1-birlikte ye, 2-kendisiyle ye

pa bı 1-birlikteydi, bitişikti,  2-yapışıktı, 3-beraberdi

pa bışkını onunla kır

pa bıkenı kendisiyle kaz, ile kaz

pa bıtersê onunla korkut

pa bıyayenı-bıyayış 1-bitişik olmak, 2-beraber olmak

pa çinayenı-çinayış ile biçmek, onunla biçmak

pa cıkerd birlikte kesti

pa cıkı birlikte kes

pa darda bıyayenı-bıyayış bir şeye veya yere asılı kalmak

pa darda kerdenı-kerdış bir şeye veya yere asmak

pa dayenı-dayış onunla vermek, birlikte vermek

pa deşt ile dikti, onunla dikti, birlikte dikti

pa deştenı-deştış birlikte dikmek, onunla dikmak

pa degi onunla, birlikte doldur ve sıkıştır

pa derg bı ile uzandı

pa diyarkewı 1-ile yukarı çık, 2-kendisiyle yukarı çık

pa dıskınaye yapıştırılmış olan

pa dıskınayenı-dıskınayış yapıştırmak

pa dıskıyaye yapışmış olan, yapışık

pa dıskıyayenı-dıskıyayış yapışmak

pa şa bı onunla sevindi

pa şanayenı-şanayış (ile) sallamak, birlikte sallamak

pa şiyayenı-şiyayış onunla gitmek, beraber gitmek

pa şo u pa bê onunla git onunla gel

pa şo birlikte git, tırman ve yürü

pa şori ile git, onunla git, birlikte git

pa şı birlikte gitti

pa şımıtenı-şımıtış onunla içmek, birlikte içmek

pa şıyayenı-şıyayış ile, birlikte gitmek

pa geyra onunla gezdi

pa geyrayenı-geyrayış 1-onunla gezmek, 2-üstünde gezmek

pa gırêdaye bir yere veya şeye bağlı olma

pa gırêdayenı-gırêdayış bir yere veya şeye bağlamak

pa gırotenı-gırotış 1-birlikte almak, 2-onunla kapatmak

pa kaşbıyayenı-bıyayış birlikte sürüklenmek, çekilmek

pa karıt onunla ekti, birlikte ekti

pa kerdenı-kerdış 1-takmak, 2-asmak, 3-yapıştırmak

pa kewtenı-kewtış birlikte düşmek, üzerine düşüp onunla uğraşmak

pa koyayenı-koyayış değmek, çarpmak

pa küwatenı-küwatış 1-kendisiyle dövmek, 2-çarpmak, değmek

pa kılit kerdenı-kerdış onunla kilitlemek, kapatmak

pa leyri kı birlikte, onunla yuvarla

pa meşo ile gitme, kendisiyle gitme

pa mende asılı kalmış olan

pa mendenı-mendış 1-asılı kalmak, 2-birlikte veya beraber kalmak

pa menı 1-sıkma, kurşunlama, 2-yakma

pa niyayen-niyayış birisine takılmak, canına düşmek

pa nıştenı-nıştış bir yere veya şeye konmak

pa pışt onunla sardı

pa pırkı onunla doldur

pa rakewt birlikte yattı, kendisiyle yattı, onunla yattı (elbise vbgibi şeylerle yatmak)

pa rakewtenı-rakewtış birlikte yatmak, onunla yatmak

pa rakewı 1-birlikte yat, 2-kendisiyle yat

pa ramıt onunla sürdü, birlikte sürdü

pa remayenı-remayış birlikte kaçmak, onunla kaçmak

pa ronışt onunla oturdu, birlikte oturdu

pa ronıştenı-ronıştış onunla oturmak, birlikte oturmak

pa tahnayenı-tahnayış onunla öğütmek, ile öğütmek

pa verdayenı-verdayış 1-asılı bırakmak, 2-birlikte veya beraber bırakmak

pa vındana onunla durdurdu

pa vındanayenı-vındanayış 1-bir şeye veya yere dayiyarak bırakmak, 2-onunla susturmak, alıkoymak

pa vınderd onunla durdu

pa vıstenı-vıstış ile, kendisiyle düşürmek

pa wegrotenı-wegrotış onunla taşımak, birlikte taşımak

pa werd birlikte, beraberinde yedi, onunla yedi

pa werdenı-werdış birlikte yemek

pa werdı kı onunla, ile ufala, ufalt

pa werışt ile kaltı, birlikte kalktı

pa werıştenı-werıştış onunla kalkmak, birlikte kalkmak

pa zelıqiya yapıştı, yakasına sakız gibi yapışma durumu

pa zelıqna yapıştırdı

pa zelıqnayenı-zelıqnayış bitiştirmek, yapıştırmak

pa 1-birlikte, beraber, beraberinde, onunla, ile, bitişik, 2-ayak, 3-bitiştiren, birleştiren, birleşik ek, mek, mak eklerini oluşturur, 4-yapışık

paakerdenı-paakerdış açmak

paç bıyayenı-bıyayış öpülmek, öpülmüş olan

paç keno öpüyor

paç kerdenı-kerdış öpmek

paç 1-bez, peçe, çocuk sarma bezi, çaput, 2-öpücük

paça (Far) paça

paca pencere, ışık gelen yer, aydınlatma deliği

paçaci paçacı

paçacılığey paçacılık

paçawan paçacı

paçawra (Yün) paçavra

paçawraci paçavracı

paçawracilığey paçavracılık

paçawrayinı paçavracılık

paçi öpücükler

padaye sarılı, yumulup sarılan

padayenı-padayış 1-bir şeyi birbirine sarmak, dolamak, 2-pestil vb şeyleri bir beze sarıp güneşte kurutmağa vermek, 3-birlikte vermek

padşa padişah

padşayinı padişahlık

padişa (Far) padişah

padişahey padişahlık

padişayinı padişahlık

padisa padişah, kral

padiyarkewtoğ merdiven

padıskiya 1-mecazi manada başbellası olmak, 2-yapıştı, yapışma, yapışık

pafta (Far) pafta

paşa paşa

paşayey paşalık

paşayinı paşalık

paşazade paşa oğlu, rahatına düşkün ve gösterişi seven

paşêne cumartesi günü

paşmüre tewatenı-tewatış kuyruk sokumu kemiğinin ağrıması

paşmür-paşmüre 1-karın kısmının kalça üzerindeki boşluklar, 2-kuyruk sokumu kemiği, 3-midenin altındaki boşluk yer

paşmürey mı dekewto 1-küçük karnım içeri girmiş, 2-belim kaymış

paşna 1-topuk, ayak topuğu, ökçe, 2-yastık

paşnay cı topuğu

paştazıknayek, paştazıknayoğ sofa, koltuk

paştdayenek koltuk

paştdayış bel vermek, yardım etmek, arka çıkmak

paştdayışê hüqüqi hukuk yardımı

paştdayoğ arka çıkan, destekleyen, bel veren

paştger arka çıkıcı, destekçi

paşti cı dayenı-dayış desteklemek, bel vermek

paşti dayenı-dayış arka çıkmak, bel vermek

paşti dê cı bel verdi, arka çıktı, destekledı

paşti gırotı 1-destek aldı, bel aldı, arka çıkıldı, 2-bel ağrısı tuttu

paşti ma do bize arka çıksa, bel verse

paşti pê dayenı-dayış birbirine arka çıkmak

paşti pırodayenı-pırodayış sırt vurma, yaralama (yük hayvanlarında)

paşti ser kewt sırt üstü düştü

paşti ser rakewt sırt üstü yattı

paşti ser sırt üstü

paşti tepışten-paşti tepıştış destek vermek, taraf tutmak, cesaret almak

paşti vıjyayenı-vıjyayış arka çıkmak

paşti vızyayenı-vızyayış arka çıkmak, destek olmak

paşti waştenı-waştış destek istemek

paşti 1-arka çıkmak, sahiplenmek, birine bel vermek, desteklemek, 2-sırt, bel

paştidayoğ bel veren, arka çıkan, destekleyen kimse

paştinêtepışteney arka çıkmayan, bel vermeyen, desteklemeyen

paştipagırêdayoğ kendisine bel bağlanan kimse

paştipêdayeney birbirine bel vermek, arka çıkmak, destek olmak

paştipênêdayeney birbirini desteklememek, bel vermemek

paştiser sırt üstü, bel üstü

paştitepışteney arka çıkmak, bel vermek desteklemek

paştiya 1-sırtiyle, 2-sırttır

paştkursi (Paştdan, Paştazıkne, qoltıx)

paşttext sedır, koltuk

paşıtenı-paşıtış bir şeyin kabuğunu soymak

paşıt kabuğunu soydu

paşıte kabuğu soyulu olan

paşıto kabuğunu soymuş

pag-pagı ev yapmak için ayrılmış arsa, harabe yer

paga bawkalan ataların, dedelerin yerleşim yeri

paga kalıkan dedelerin mekanı, dedelerin ocağı, yeri

page eski yerleşim yeri, mekan

pagı arsa, ev yapmak için ayrılan yer

pagırêdaye bağlı, birlikte düğümlü

paha (Far) değer, fiyat

pahalığey pahalılık

pahesiya 1-duydu, 2-uyandı

pahh 1-alay geçer gibi araya laf atmak, "hayda, aha", 2-birini korkutmak için birden pahh sözcüğünü sarfetmek, 3-vah, ne yazık anlamında

pahliwan pehlivan

pahliwaney pehlivanlık

pahliwaninı pehlivanlık

pahn-pahnı 1-enli, yassı ve geniş, 2-yere diz çöküp kendini gizlemek, saklamak

pahney yassılık, enlilik, yassı olma durumu

pahnkerden-pahnkerdış enlileştirmek, genişletmek, yassılaştırmak

paiz (payız) sonbahar

pajena kaşiyor, kabuğunu soyuyor (dişil)

pajeno kaşiyor, kabuğunu soyuyor (eril)

pajiya kabuğu soyuldu

pajyayenı-pajyayış kabuğu soyulmuş olmak

pajıt kaşıdı, kabuğunu soydu

pajıte kabuğu soyulmuş olan

pajıtenı-pajıtış bir şeyin kabuğunu soymak

pajıto kabuğunu soymuş

pajıtoğ kabuğu soyan, soyıcı

pak (Far) pak, temiz

pak bıyayenı-bıyayış temizlenmek, kurtulmak

pak kerd bı temizlemişti

pak kerde temizlenmiş olan

pak kerdenı-pak kerdış temizlemek, bakımını yapmak

pak kerdoğ temizleyen kimse, temizleyici

pak kı temizle

pak mekı temizleme

pak mende temiz kalmış olan

pak mendenı-mendış temiz kalmak

pak nêbiyayenı-nêbiyayış temizlenmemek, kurtulmamak

pak nêkerdenı-nêkerdış temizlememek

pak nêkerdo temizlememiş

pak u limın temiz ve kirli

paka pakı tertemiz (dişil)

paka temizdir (dişil)

pakayi 1-temizlik, 2-havanın açık olma durumu

pakê newi temiz ve yenisini

pakê 1-temizdirler (çoğul), 2-temizmisin?

pakerdan (takıyan) takıları

pakerden eklemek, ilave etmek

pakerdenı-pakerdış eklemek, yamalamak, bitiştirmek

paket (Fr) paket

paket kerdenı-kerdış paketlemek

paketi paketler

paketo paketlidir

paketı her hangi bir paket

paketın paketli

pakewti tutuşmuş

pakey temizlik

pakeya xo temizliğini

pakeyi temizlik

pakkemı 1-temizliyelim, temizliyelimmı?, 2-takalımmı?

pakkerd temizledi

pakkerdê temizliyordu

pakkerdo temizlemiş

pakkı temizle

pakmekı temizleme

paknêkerd temizlemedi

pako pak tertemiz (eril)

pako temizdir (eril)

pakt (Fr) anlaşma, balkan paktı

pakı 1-tak, 2-temiz (dişil)

pal dayenı-dayış yan yatmak, yan taraf özeri yere uzanmak

pal 1-bacak, 2-yan, yan gelip yatma

pala 1-kaba, pisbıyık, kaba bıyık, 2-kavisli, kısa, uç bölümü geniş bir tür kılıç, 3-kıvrık, gür ve uzun, 4-yamaç, dağların güneş alıp bıraktıkları yer

palakoyan dağ yamacı

palamüd (Yün) bir cins balık

palan (Far) eyer

palan 1-bir yıldız, bir gezegen adı, 2-yıldız kümesi, 3-grip, yaz nezlesi

palas (Fr) lüks otel veya gösterişli yapı

palas kilim

palasqe askerlerin takmış oldukları deri kemer, hakkiki deriden yapılmış kemer

palawra (‹sp) palavra

palawra eştenı-eştış palavra atmak

palawraci palavracı

palawracılığey palavracılık

palawraeştoğ palavra atan kimse, palavracı

palawrayinı palavracılık

palax-palaxı (püş u palaxı) kurumuş ot ve bitkilerin sapları, otların beyazlaşma, sarılaşma, kuruma durumu, sararmış, beyazlaşmış, kurumuş ot

palaxe kurumuş yabani ot vb

palaxın kurumuş ot sap vs

paldan sofa

paldım binek hayvanlarının çulunu, semerini hayvana bağlayan kemer

pale 1-işçi, tarım işçisi, ırgat, 2-ustanın elli altında çalışan işçi, amele

paley ırgat, ekin biçen işçiler

paleya işçidir (dişil)

paleyinı işçilik

paleyo işçidir (eril)

pali kerdenı-kerdış ekin biçmek

pali ekin biçimi, ekin biçmek

palişte 1-bud, 2-kalça, baldır, bacak

palişteyın 1-budlu, 2-kalçalı

paliştekê mı kalçam

palişteko çep sol kalça

palişteko raşt sağ kalça

paliker palici, ekin biçici

palikerdê ekin biçiyordu

palikerdoğ ekin biçen kimse, biçici

paliste but

palistey vistıray dana budu

paliwan 1-ekin biçen kimse, 2-pehlivan

paliwani 1-ekin biçen işçiler, 2-pehlivanlar

paliya ma qediyê, ma şeley xo berdi çıwêni ser

palküç-palküçı el ile atılabilen taş

palkuç-palkuçı elle atılabilen taş

palkursi koltuk

Palo Elazığın ilçesi

paloke fabrika, pamuğu çigitten ayıran fabrika, cırcır, pamuk çekilen yer

palqüç-palqüçı el ile atılabilen taş

palquç-palquçı elle atılabilen taş

palsna (palışna) topuk

palto (Fr) palto, giyecekler üzerine giyilen kalın giysi

paltoyın paltolu

palüke fabrika, pamuk çekilen yer, cırcır

palyaço (‹t) palyaço

palyaçolığey palyaçoluk

palyaçoyey palyaçoluk

palyaçoyinı palyaçoluk

palıci ekin biçicisi, ekin biçen kişi

palışna lıngan ayak topuğu

palışna ayak topuğu, topuk

palışte kalça

palıng panter

palıngi ayak izi, ayak ile

palısqe (Mac) palaska, bir çeşit kayış, kemer

palısqeyo mêri hakiki deriden yapılmış, yaslı ve enli kemer

palıstek vucudun yan kısmı

pamekı takma

pamende asılı kalmış olan

pampor asfalt yol, kara yolu

pamük (Far) pamuk

pamük arêkrdenı-arêkerdış pamuk toplamak

pamük karıtenı-karıtış pamuk ekmek

pan bıyayenı-bıyayış yassı olmak

pan kerdenı-kerdış yaslılaştırmak, yassılaştırmak

pan yassı, geniş

pana 1-yakayım, 2-takayım, 3-sıkayım

panaye 1-yakılmış olan, 2-kurşun sıkılmış olan

panayenı-panayış 1-yakmak, tutuşturmak, 2-ateş etmek, sıkmak, 3-takmak, 4-dokundurmak, ellini değdirmek

panayoğ silah vb sıkan, yakan, tutuşturan, yakıcı, tutuşturucu

panayır (Yün) panayır

panc  (5) beş                             

panc bı panc beşer beşer, beş beş

panc fıni beş defa

panc hezari (5000) beşbin

panc kemi se, newayüpanc yüzden beş eksik, dokzanbeş

panc kemiyê beş eksiktir

panc koşe beş köşe

panc letı beşiz

panc panc beş beş

panc ra çeyregê kemi beşten çeyrek eksik

panc ra dıdı kemi beşten iki eksik

panc u nim beşbuçuk

pancan 1-donları, 2-paçaları

pancar çinayenı-çinayış pancar biçmek

pancar karıtenı-karıtış pancar ekmek

pancar pancar

pancarci pancarcı

pancarcılığey pancarcılık

pancarın pancarlı

pancarinı pancarcılık

pancas  (50) elli

pancas bı pancas ellişer ellişer, elli elli

pancas ra vist u panc 50/25 ellide yirmibeşi

pancas u hirêçeyregi elli ve üşçeyrek

pancasan ellilikleri, ellileri

pancashezar (50 000) ellibin

pancasın ellinci

pancasını ellincısı

pance akerdenı-akerdış paça açmak

pance dırate yırtık paça

pance dıryayenı-dıryayış paçası yırtılmak

pance mıriçık yabanda, kırsal yerlerde va çalılıklar arasında olur ve yenilir

pance qelışna paçayı yırtı, yardı

pance ra vete mec: dondan çıkmış vaziyete, arsız, utanmaz

pance 1-kadın ayak üst giyecegi, kadın donu, kilotu vs, 2-paça, pantol, şalvar vs ayak giyeceğinin ayak bilek kısmı, paçası, 3-bazı döğüş horozlarının ayak bileklerinde olan tüy püskül

pancês (esüpanc) 15 onbeş

pancês, panc dıha vist onbeş, beş daha yirmi

pancêsi onbeşinci, onbeşincisi

pancêsın onbeşinci

pancey cıniyan kadın donu, kadın şalvarı

pancey donlar

panceyın paçalı

pancşeme perşembe

pancgen beşgen, beş kenarlı çokgen

panchezari (5000) beşbin

pancmilyon-pancmilyoni beş milyon

pancna beş daha, beş misli daha

panco-panc beş beş, beşer beşer

pancqat beşkat, beş misli

pancsey (500) beşyüz

pancseyhezar (500 000) beşyüzbin

pancın beşinci, beşli

pancını ra hirê 5/3 beşte üç

pancını beşincisi

panda (‹ng) panda, bir hayvan cinsi

panê 1-sıkın, ateşleyin (silah vb), 2-yakın, tutuşturun, 3-takın

panel (Fr) panel

paneyo 1-yakılsın, 2-takılsın

panşeme (pancşeme) perşembe

pangnotı kağıt para, lira

panik (Fr) panik

panj (panc) (5) beş

panjfın beşkat, beş defa

panjşeme perşembe

pankart (Fr) pankart

pankerdenı-kerdış ezmek, tepelemek

panknotı banknot

pankınotı pankınot, lira anlamında

pano (Fr) pano

pano 1-sıksın, 2-yaslıdır

panorama (Fr) panorama, genel görünüm

panos-panosı elde taşınabilen uzun kulplu gaz lambası, lüküs

panotı madeni lira

pansey (pancsey) beşyüz

pansiyon (Fr) pansiyon

pansiyon akerdenı-akerdış pansiyon açmak

pansiyon gırweynayenı-gırweynayış pansiyon çalıştırmak

pansiyonci pansiyoncu

pansiyoncılığey pansiyonculuk

pansiyoninı pansiyonculuk

pansüman (Fr) pansuman

pansüman kerdenı-kerdış pansuman etmek

pansümanci pansumancı

pansümancılığey pansumancılık

pansümaninı pansumancılık

pantol (pontol) (Fr) pantol

pantolci pantolcu

pantolcinı pantolculuk

pantolê fek hera paçası geniş pantolon

pantoli deştenı-deştış pantol dikmek

pantoli 1-pantol, 2-pantollar

pantolon (Fr) pantolon

pantoloncılığey pantolonculuk

pantolın pantollu

panüşneno birlikte yaziyor, onunla yaziyor

panüşt-panüştoğı qelemı

panüşt-panüştı kalem

panüşta to ya senin kalemindir

panz (5) beş

panz qat beş kat, beş misli

panzehir (Far) panzehir

panzerı (Alm) panzer

panzsey (500) beşyüz

panzın beşinci

panı 1-sık (silah vb), 2-yak, tutuştur, 3-tak

panık Kalınca yufka

panın yassı ve geniş olma durumu

pap kabuk

papa (‹t) papa

papatya (yün) papatya

papağanı (Ar) papağan

papaz (Yün) papaz

papazinı papazlık

papê engürı basılmış üzüm posası, kabuğu

papê sayan elmaların kabuğu

papor-paporı şose, asfalt yol

papüç (Far) papuç, yün vb şeylerden yapılan çocuk ayakabısı

papüççi papuççu

papüççılığey papuççuluk

papüççinı papuçculuk

papür-papürı 1-şose, asfalt yol, 2-vapur

papuççın papuçlu

papyon (Fr) papyon, papyon kravat

papık yün vb şeylerden yapılan terlik

paq baldır bacak

paqlawa baklava

paqlawayinı baklavacılık

paqlewe baklava

peqleweyinı baklavacılık

paqleweyın baklavalı

paqley heran eşek baklası

paqley kesan kaplunbağa baklası

paqley sıltani bezelyenin bir çeşidi

paqley bakla

par 1-geçen yıl, 2-pay, hise, kendisine düşen miktar

par kerdenı-par kerdış paylaşmak, bölüşmek, taksim etmek

para (Far) para

para mı benim payım

parabol (Fr) parabol

paraşüt (Fr) paraşüt

paraşüta pera paraşüt ile uçtu

paraşütci paraşütçü

paraşütcılığey paraşütçülük

paragraf (Fr) paragraf

paralel (Fr) paralel

paramparçe (Tr) paramparça

paranga (‹t) ağız cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir

parantez (Fr) parantez

paraxraf (Fr) paragraf

parazit (Fr) parazit

parçe bıyayenı-bıyayış parçalanmak

parçe kerde parçalanmış olan

parçe kerdenı-parçe kerdış parçalamak

parçe parçe kerd parça parça etti

parçe parçe kerdenı-kerdış parça parça etmek

parçe-parçe parça parça

parçe parça

parçebı 1-parçalandı, 2-parçaydı

parçeci parçacı

parçecinı parçacılık

parçecılığey parçacılık

parçek parçacık, bir parça

parçeveng (hece) hece, hece sesi

parçey parçalar

parçeyê bir parça

parçeyo parçadır, parçalanmış

parçeyın parçalı

pardiso (Fr) pardösü, palto, parke

pardon (Fr) pardon, "özür dilerim" anlamında

pardım eyerin, çulun, semerin arka tarafını yük hayvalarının kuyruğu altında bağlamaya yariyan kemer

pardımın paldımlı

parê (perê) cı,cücisayfa perê çıhari

dördüncü sayfa

pare (Far) 1-parça, kısım, 2-tane, adet

pare 1-bir hise, bir bölüm, pay, 2-hayvan yükünün bir teki, bir çuval teki

pareke-parekı bölüştür

parên geçen yılki, geçen yıldan kalan

parêno geçen yılındır

parey xeli buğday yükünün bir tanesi, bir teki

pareyê mı hisem, payım

pareyê 1-yük hayvanının yükünden bir tek, 2-bir hise

parêz kerdenı-kerdış perhiz etmek

parêz kerdoğ perhiz eden kimse

parêz perhiz, gelişi güzel yemeyen

parêzın perhizli

parfum (Fr) parfüm, güzel koku

parfum karardenı parfüm kulanmak

parfum rotenı-rotış parfüm satmak

parfum vetenı-vetış parfüm çıkarmak

parfumcinı parfümcülük

parfuminı parfümcülük

parşüyeqolındi zenginler, ensesi kalın olanlar

parşumen (Yün) parşömen, parşümen kağıdı

parke (Fr) parke, döşeme

parke (‹ng) parka, başlıklı bir çeşit üstlük

parlamenter (Fr) parlamenter

parlamenterey parlamenterlik

parlamento (‹t) parlamento

parlaq (Tr) parlak

parlaq kerdenı-kerdış parlatmak

parlaqey parlaklık

parlaqlığey parlaklık

parlax (Tr) parlak

parlax kerdenı-kerdış parlatmak

parlaxey parlaklık

parlaxlığey parlaklık

parnaya 1-uçurmuş, 2-yüksek bir yerden düşürmüş (dişil)

parnayenı-parnayış 1-uçurmak, 2-yüksek bir yerden düşürmek

parnayo 1-uçurmuş, 2-yüksek bir yerden düşürmüş (eril), 3-geçen yıldandır

parnayoğ 1-uçuran, 2-yüksek bir yerden düşüren kimse

parola (‹t) parola

paronge bir yıllını doldurmuş hayvan yavrusu, dana

parpin bıyayenı-bıyayış aşılanmak

parpin kerdenı-kerdış aşı yapmak, aşılamak

parpin aşı

parpün aşı yarası, aşı izi

parq (Fr) park

parqandı parklarda

pars (Far) leopar

pars tepıştenı-tepıştış pars tutmak

pars vetenı-vetış pars tutmak

pars pas, zeng tutmuş metal

parse kena dileniyor (dişil)

parse keno dileniyor (eril)

parse kerdenı-kerdış dilenmek, dilencilik yapmak

parse kerdoğ dilenen, dilencilik yapan kimse

parse dilenme, dilencilik, dilenmede alınan, dilenilen şey, parsa

parseci dilenci, dilenen

parsecinı kerdenı-kerdış dilencilik yapmak

parsecinı dilencilik

parsek dilenme, dilenci

parsekci dilenci, eşya toplayan

parsekey dilencilik

parsêl (Fr) parsel

parsêl biyo parsellenmiş

parsêl kerdenı-kerdış parsellemek

parselci tarlaları, arsaları parselleyen, yerlerı bölüştüren

parsêlın parselli

parsu kaburga

parsın parslı

parti (Fr) parti

parti ronayenı-ronayış parti kurmak

parti vıraştenı-vıraştış parti kurmak

parti 1-bir araya gelip yiyip, içip eylenmek, 2-bir seferlik mal vbçıkarmak

partici partili

particinı particilik

particılığey particilik

partidı gırweyayenı-gırweyayış partide çalışmak

partilığey particilik

partira abıriyay partiden ayrıldılar

partiya çepı sol parti

partiya dıdını mı to ra berdı ikinci partiyi ben yutum (oyunda)

partiya şari halk partisi

partiya karkerdoğan işçi partisi

partiya raştı sağ parti

partiyan partiler, partilerden

partiyê mal ma da pıro bir parti mal vurduk

partiyey particilik

partiyın partili

partiyinı particilik

partizan partici

partizaney partizancılık

partizaninı partizancılık

partizanlığey partizancilik

partner (‹ng) eş, iş arkadaşı, ortak

partıcinı particilik

partıli partili

parzün (perzün) bez süzgeç, bez torba, yoğurt vs içine koyup süzerler

parzün bıyaye-bıyayış süzülmüş, süzgeçe vurulmuş olan

parzün kerdenı-kerdış süzmek, süzgeçe vurmak

parzünro dayenı-dayış süzgeçe vurmak

parzünın süzgeçli

parzım kerdenı-parzım kerdış süzmek

pas (‹ng) pas, topu başkasına geçirmek, pas vermek

pas dayenı-dayış pas vermek, paslaşmak

pas gırotenı-gırotış pas tutmak

pas tepıştenı-tepıştış pas tutmak, paslanmak

pas pas, pas tutmak

pasa paşa, padişah

pasaj (Fr) pasaj, üzeri kapalı veya açık çarşı

pasaport (Fr) pasaport

pasaport vetenı-vetış pasaport çıkarmak

pasayinı paşalık, padişahlık

pasif (Fr) pasif

pasif hereket kerdenı pasif hareket etmek, davranmak

pasifey pasiflik

pasiflığey pasiflik

pasifo pasiftir

pasiv pasiv, önevsiz

pasiv hereket kerdenı pasif hareket etmek, davranmak

pasivey pasiflik

pasivlığey pasiflik

paskal (Fr) insanı güldürüp eğlendiren kimse

paskaley paskallık

paskallığey paskallık

paskalo paskaldır

paskil bir çeşit tartı aracı

pasli paslı

pasna topuk

pasnay cı topuğu

pasney topuklar

paspas kerdenı-kerdış paspas etmek

paspas 1-yeri temizlemede kullanılan bezli temizlik aracı, 2-eşik önlerine konulan silecek

pasport pasaport

pasta (‹t) 1-bir tür hamur tatlısı, 2-makarna

pasta vıraştenı-vıraştış pasta yapmak

pastaci pastacı

pastacılığey pastacılık

pastaxane pastahane

pastacinı pastacılık

paste posta

pastêx pestil

pastexane postahane

pastêxcinı pestilcilik

pastêxê cı vet pestilını çıkardı

pastey pastalar

pastkan (terine) ayranın kurutulmuşundan yapılan ve sonradan su dökülüp, eritilip ayran yapılan kurutulmuş ayran

pastorize (Fr) pastörize

pastırmaci pastırmacı

pastırmacinı pastırmacılık

pastırmacılığey pastırmacılık

pastırme werdenı-werdış pastırme yemek

pastırme pastırma

pastıxê cı vet pestilini çıkardı

pat gum pat güm sesi, pat güm birbirine girişmek

pat pati çıt çıt

pat 1-kaşıdı, kabuğunu soydı, 2-yere düşerken çıkarılan ses

pata (‹t) oyunda yenen ve yenilenin olmaması, berabere kalma

patata patates

patatês (‹t) patates

patatey patatesler

patatez (‹t) patates

patavatsız (Tr) patavatsız

pate 1-soyulu, kaşılı (kabuğu), 2-kazılı

patê soyuyordu, kaşıyordu

paten (Fr) paten

patent (‹ng) patent, uyrukluk belgesi

patenı-patış 1-bir şeyin kabuğunu soymak, kabuğunu kaşımak, 2-kazımak

pati kaşıdı, soydu (kabuk)

patik (Yün) küçük çocuk ayakabısı

patika (Bülg) patika, keçi yolu

patil burma, hayvanlar için otan örülen burma

patilê babet babet vaşi çeşit çeşit otun burmaları

patili burmalar

patilı burma, bir burma

patinaj (Fr) patinaj, patenle kayma işi, taşıtın kayarak ilerlemesi

patiska (‹t) patiska, bir çeşit bez

patoloji (Fr) hastalıklar bilimi

patozcinı patozculuk

patozci patoz işleten kimse

patpat 1-patpat, mısır darısından yapılır, 2-üst üste patlayan silah sesleri

patrik (Yün) ortadoks ve doğu kiliselerinin başkanlarına verilen ad

patrikxane patriğin görev yeri

patron (Fr) işveren, patron

patrona patrondur (dişil)

patroncılığey kerdenı-kerdış patronculuk yapmak

patroncılığey patronculuk

patroney iş verncilik, patronluk

patroninı patronluk

patronlığey patronluk

patrono patrondur (eril)

patı soydu, kaşıdı

patıki patates

patır kutur patır kütür

pavê to ya seni bekliyorum

pave kerdenı-kerdış mükayyet olması, beklemek veya korumak için bırakmak

pave mendenı-mendış beklemek (birini beklemek)

pave verdayenı-verdayış mükayyet etmek, korumak için bırakmak

pave 1-bekleme, 2-emanet etme, 3-mükayyet, birini birisine beklemesi için bırakmak, teslim etmek

pavenayoğ bekleyen, kendini koruyan

paveno bekliyor

pavêşikerdenı-kerdış ilave etmek, ek, eklemek, fazla etmek

pawê to ya seni bekliyorum

pawe kerdenı-kerdış mükayyet olması, beklemek veya korumak için bırakmak

pawe mendenı-mendış beklemek (birini beklemek)

pawe verdayenı-verdayış mükayyet etmek, korumak için bırakmak

pawe 1-bekleme, 2-emanet etme, 3-mükayyet, birini birisine beklemesi için bırakmak, teslim etmek

pawenayoğ bekleyen, kendini koruyan

paweno bekliyor

pawext süreç

pawey cı verda ona emanet etti, bakması için onun yanına bıraktı

pawey cı verdayenı-verdayış korumasına bırakmak, ona emanet etmek

pawey to 1-sana emanet, 2-sana ait, 3-senin korumanda

pawok emanet, birinin yanına bir şeyi emanet etme

pawyon (fr) pavyon, içkili eylence ve saz yeri, gazino

pawyonci pavyoncu

pawyoncinı pavyonculuk

pawyoncılığey pavyonculuk

pawınayoğ kendini savunan, koruyan

pawıt bı beklemişti                 

pawıt bekledi

pawıte beklenilen, korumaya alınan, korunan

pawıtenı-pawıtış 1-beklemek, korumak, 2-gözlemek, gözkulak olmak, 3-birinden bir şey ummak

pawıtey bekçi

pawıtkar iş bekleyen, işi gücü beklemek olan

pawıtname bekleme belgesi

pawıto beklemiş

pawıtoğ bekçi, bekleyen, bekleyici, koruyucu, korucu, gözetleyen, gözleyici

paxil kıskanç

paxiley kıskançlık

paxilinı kıskançlık

paxır (paqır) bakır

paxırın bakırlı

pay bıyaye tepelenmiş olan

pay bıyayenı-bıyayış tepelenmiş olmak

pay bıyayoğ tepelenen

pay dı ayağında

pay şiyayenı-şiyayış 1-yeni yürümeye başlayıp yürümek, 2-yayan gitmek

pay şı yayan gitti, yalın ayak gitti, ayakla gitti

pay geyrayenı-geyrayış yeni yürümeye başlayıp gezmek

pay kerdenı-kerdış 1-basmak, tepelemek, ayak altında ezmek, 2-hisselemek, 3-ayağına giydirmek

pay kewtenı-kewtış yürümeye başlamak, yürüyebilecek hale gelmek

pay mı hisem, payım

pay nêser bastı

pay pırodayenı-pırodayış 1-işi bozmak, sabote etmek, engellemek, mani olmak, 2-tekmik vurmak, tekmelemek

pay ra vındanayenı-vındanayış ayakta durdurmak

pay ra ayakta

pay ser nayenı-nayış ayakla basmak, ayak üstüne koymak, mecazi manada bırakmamak

pay vındanayenı-vındanayış ayakta durdurmak

pay vınderdenı-vınderdış ayakta durmak

pay xo gırotı payını aldı

pay 1-ayak, ayaklar, 2-hisse, pay, eşit bölme, 3-yayan, 4-basma, basmak, 5-tekme, tekmeleme

paya lıngan ayak izi

paya mı zi benim hisemide

paya mı payım

paya xo nêser ayağını üstüne koydu

paya xo hisesini, payını, 2-ayağını

paya ayakta, ayakla

payam (Far) badem

payan bındı ayaklar altında

payan ayaklar

payana ayaklarlar

paydar kerdenı-kerdış 1-hisedar etmek, 2-onurlandırmak

paydar 1-hisedar, bir şeyde payı olan veya pay sahibi kimse, 2- onurlandırılmış olan

paydarey 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu

paydarinı 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu

paydos (yün) paydos, geçici olarak işi bırakma, ara verme

paydos bıyayenı-bıyayış işi bırakmış olmak, dinlenmeye çekilme

paydos kerdenı-paydos kerdış paydos etmek, ara vermek

paydos kerdoğ paydos eden, ara verdiren

paydos ra paydos aradan araya, paydostan paydosa

paye (Far) rütbe, derece, aşama, resminişan

paye bı at vb hayvanlardan inmek

paye bıkı övün, gururlan

paye dayenı-dayış övmek

paye kerdenı-kerdış övünmek, gururlanmak, fiyaka yapmak, üstünlük taslamak

paye kerdoğ övünen kimse

paye mekı övünme, gururlanma

paye xo dayenı-dayış kendini övmek, övünmek

payê 1-bir ayak, 2-bir hise

paye fiyaka, gösteriş, kibirlenme, övgü, övünme, gururlanma

payedar 1-kendini öven, 2-şerefli, gururlu kimse, 3-kibirlenen, 4-kendini birşey sayan, 5-fiyakalı, gösteriş hastası

payedarey fiyakalılık, kibirlilik

payeker övünen, çalım satan

payekerd övündü

payenêkerd övünmedi

payey kerdenı-kerdış övünmek

payidar (Far) 1-kalımlı, kalıcı, sabit, 2-sonsuza kadar, 3-yok olmama, yaşamını sürdürme

payiji sonbaharda

payiz sonbahar

paykerdê basiyorlardı, eziyorlardı, tepeliyorlardı

paykerdena sera ravêrd basarak üstünden geçti 

paykerdo basmışlar, ezmişler

paykerdoğ basan, tepeleyen, ayak altında ezen kimse

paykerê 1-tepeleyin, 2-çiğneyin, 3-basın

paykı bas, ayak altına al anlamında

payliwan pehlivan

payliwaney pehlivanlık

payliwaninı pehlivanlık

paymal darmadağan etme

paymekı basma

payon (payan) ayaklar

payra bıroşı ayakta sat

payra ayakta

payravındenı-payravınderdış ayakta durmak

payser ayak üstü

paytext 1-başşehir, başkent, 2-tahtın ayağı

payton-paytonı (Yün) payton, çift atla çekilen binek arabası

paytonci paytoncu

paytoncinı kerdenı-kerdış paytonculuk yapmak

paytoncinı paytonculuk

paytoncılığey paytonculuk

paytoni paytonlar

paytoninı paytonculuk

paytonvan paytoncu

paytonvaney paytonculuk

paytonı nıştenı-nıştış paytona binmek

payıdar kerdenı-kerdış 1-hisedar etmek, 2-onurlandırmak

payıdar 1-hisedar, onurlandırılmış olan

payıdarey 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu

payıdarinı 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu

payız ra payız sonbahar

payız sonbahar

payıze sonbaharın ki, sonbaharda olan

payızo peyên sonbaharın son ayı, kasım ayı

payızo verên sonbaharın ilk ayı, eylül ayı

payızo werteyên sonbaharın ortancı ayı, ekim ayı

pazar (Far) bazar, pazar, alım satım yeri

pazar kerdenı-kerdış pazarlamak

pazen (Fr) bir tür pamuklu bez

pazi (Far) pazı, kolun omuz ile dirsek arasındaki kas kitlesi

pazyayenı-pazyayış kabuğu soyulmuş olmak

pazıbend (Far) beli bir amaçla kola geçirilen enli kuşak

pazıtenı-pazıtış bir şeyin kabuğunu soymak, kaşımak

pazıtoğ soyan, kaşiyan

 

 

pe neya bununla

pe ile beraber, bitişik

peçe (‹t) kadınların yüzlerine örtükleri ince siyah örtü

peçete (‹t) yemek yerken kulanılan kağıt veya kumaş parçası

pedagog (Fr) eğitimci, terbiyeci

pedagoji (Fr) eğitim, eğitim bilimi

pedagojik (Fr) eğitimle ilgili, eğitimsel

pedal (Fr) pedal, ayaklık

pede ame içinde geldi

pede çinayenı-çinayış sövmek, köfretmek

pede da soktu (yılan, arı vb şeylerin sokması gibi)

pede dayenı-dayış sokmak (akrep, yılan, arı vb)

pede fetısiya içinde boğuldu

pede şiyayenı-şiyayış 1-harcanmak, iflas etmek veya anılmamak, 2-içinde gitmek, suya kapılıp suda gitmek

pede şi akıntiya kapıldı, içinde gitti (su vb) (dişil)

pede şı içinde gitti, akıntiya kapıldı (suda gitmek gibi) (eril)

pede kewt birini bir şeyde ikna etmek için uğraşmak, uğraştı, kendisiyle ilgilendi

pede kewtenı-kewtış kendisiyle uğraşmak, ilgilenmek

pede mevıradı akıntıya bırak

pede vetenı-vetış 1-tanımak, hatırlamak, bilmek, 2-birbirinden çıkarmak

pede vıradayenı-vıradayış 1-boş vermek, kulak asmamak, 2-içinde bırakmak, salıvermek, akıntıya kaptırmak

pede vıradayo akıntıya bırakmış

pede 1-içinde, 2-"ile, siyle, ne, na, de, da" vb eklerin yerini alır, 3-sokma, batırma, 4-uğraş, ilgilenme, 5-akıntısında, 6-devamlı, mütemadiyen

pededayenı-dayış ısırmak, sokmak (yılan, arı vb)

pedeşiyayenı-şiyayış kendini koyvermek, akıntiya kapılmak, içinde gitmek

pedekü sok, batır (iğne vb)

pedekuwatenı-pedekuwatış 1-batırmak, 2-sokmak

peder (Far) baba

peş (Far) arka

peşin (Far) peşin

peşin gırotenı-gırotış peşin almak, elden ödeyerek almak

peşinat (Far) peşin olarak verilen para

peşinci peşin para ile satan veya satın alan kimse

peşkira destê xo kerdi pak peşkir ile elerini temizledi

peşkirci peşkir dokuyan veya satan kimse

peşkircılığey peşkircilik

peşkircini peşkircilik

peşkirey peşkircilik

peşkirı (Far) havlu, el kurulanan büyük mendil veya keten bez, peçete

peşkirı antı xo ver peşkir önüne çekti

peşm-peşmi yün

peşmên yünlü

peşmi cınayenı yün çırpmak

peşmın yünlü

peşminı yüncülük

peşrew (Far) peşrev

peştemalci havlu gibi şeyleri dokuyan ve satan kimse

peştemalcılığey peştemalcilik

peştemaley peştemalcilik

peştemalı (Far) peştemal

peh 1-peh, alay etme mahiyetinde kullanılan bir sözcük, 2-vay be, işe bak, yazık oldu anlamındada kullanılır

pehan yassı, geniş

pehaney ser yassılamasına, enlemesine

pehaney yassı olma durumu

pehano yassıdır

pehliwan (Far) pehlivan, güreşçi

pehlıwan (Têmanevan, têmanetepıştoğ) pehlivan, güreşçi

pehlıwaney pehlivanlık

pehlıwaninı pehlivanlık

pehlıwanlığey pehlivanlık

pehpeh (Far) beğenme, şaşma anlatır

pejmürde (Far) 1-eski püskü, yırtık, 2-dağınık, perişan

pejmürde bıyayenı-bıyayış perişan olmak

pejmürdeyey pejmürdelik

pejmıryayenı-pejmıryayış düşünmek, tasarlamak, fikir edinmek

pek 1-sert, katı, 2-sağlam, dayanıklı

pekala wa zey to bo dediğin gibi senin gibi olsun

pekala dediğin gibi olsun, öyle kabul edelim

peke 1-gizliden kumar vb oynanan üstü veya etrafı kapalı yer, 2-topuk

peki (Tr) peki

peki, to vızêr se kerd peki, sen dün ne yaptın?

pel yaprak

pelçıqyaya ezildim, tepelendim

pelêxiyayene-pelêxiyayış ezilmek, büzülmek, ezmek, büzmek

pelêxna ezdi, posasını çıkardı

pelêxnayenı-pelêxnayış ezmek, posasını çıkarmak

pelezna sıktı, posasını çıkardı

pelezyayenı-pelezyayış ezilip büzülmek, posası çıkmak

peleznayenı (pıloznayenı) sıkmak, posasını çıkarmak

pelg rıjna yaprak döktü

pelg-pelge yaprak, sayfa, kanat

pelgê desi onuncu yaprak

pelgê tıwêrı dut yaprağı

pelgün yaprak

pelgünê yapraklarını

pelikan (Fr) iri bir kuş cinsi

peliwan pehlivan

peliwaney pehlivanlık

peliwaninı pehlivanlık

pelkêr kavaka benzer bir ağaç cinsi

pelte (Far) pelte, bir tür tatlı

pelwe pelwe lapa lapa

pelwe kar tenesi, lapa

pelık yaprak

pelıng (Far) panter

pelısêna buruşuyor, soluyor

pelısiyaye solmuş, buruşmuş olan

pelısiyayenı-pelısiyayış solmak, buruşmak

pelısna soldurdu, buruşturdu, büzdü

pelısnayo buruşturmuş, soldurtmuş

pelısnaye buruşmuş, buruşturulmuş olan

pelısyayenı-pelısyayış solmak, buruşmak

pelısnayenı-pelısnayış soldurmak, buruşturmak

pelısnayoğ buruşturan, solduran

pelıste buruşuk, soluk

pelısyaye buruşmuş olan

pelıxiya pêser ezilip büzüldü

pelıxiya ezildi, buruştu, soldu

pelıxiyayenı-pelıxiyayış ezilmek, büzülmek

pelıxna pêser ezdi, üst üste bastı, katladı

pelıxna ezdi, çiğnedi, bastı, sıktı

pelıxnayenı-pelıxnayış sıkmak, basıp ezmek, ayaklar altında çiğnemek

pelıxnayoğ sıkan, basan, baskı altında tutan

pelıxıyayenı-pelıxıyayış ezilmek

pembe (Far) beyazla biraz kırmızının karışmasından doğan bir renk

pemê ma pamuğumuz

peme antenı-antış pamuk çekmek

peme arêdayenı-arêdayış pamuk toplamak

peme arêkerdenı-arêkerdış pamuk toplamak

peme arêkerdoğ pamuk toplayan

peme cınayenı pamuk çırpmak

peme dı pamukta

peme karıtenı-karıtış pamuk ekmek

peme ra pamuktan

peme vetenı-vetış pamuk çekmek

peme pamuk

pemeci pamukçu

pemecinı pamukçuluk

pemeyinı pamukçuluk

pemeyın pamuklu

pemi dı pamukta

pemi ra pamuktan

penalti (‹ng) penaltı

penc pênc (du pênc) dübeş (tavla oyununda zarların gelişi)

penc u çar (Far) beş ve dört (tavla oyununda zarların gelişi)

penc u du (Far) beş ve iki (tavla oyununda zarların gelişi)

penc u şeş (Far) beş ve altı (tavla oyununda zarların gelişi)

penc u sê (Far) beş ve üç (tavla oyununda zarların gelişi)

penc u yek (Far) beş ve bir (tavla oyununda zarların gelişi)

penc 1-pençe, 2-bitki kökü, bitki saçağı

pence (Far) 1-ayakabıların tabanındaki kösele, 2-yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmak ve tırnakları

pence eştenı-eştış pençe atmak, pençelemek

pence kerdenı-kerdış pençelemek, tırnaklamak

pençe (Far) 1-ayakabıların tabanındaki kösele, 2-yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmak ve tırnakları

pençe eştenı-eştış pençe atmak, pençelemek

pençe kerdenı-kerdış pençelemek, tırnaklamak

pençey şêri Aslanın pençesi

pençey heşı ayının pençesi

pencecinı pençecilik

pençecinı pençecilik

pencecılığey pençecilik

pençecılığey pençecilik

pençey sewli ayakabının pençesi

pencey sewli ayakabının pençesi

pencera (pencıra) (Far) pencere

pencera ra pencereden

pencerayın pencereli

pencere pencere

pençere pencere

pencerey pencereler

pencereyın pencereli

pencey şêri aslan pençesi

pencey heşı ayının pençesı

pencey postaldê mı kewto ayakabımın pençesı düşmüş

pençey postaldê mı kewto ayakabımın pençesı düşmüş

pençey pençeler

pencey pençeler

pencşeme (Far) perşembe

pencra pencere

pencrayın pencereli

pencür (pırüncık) tırnaklamak, tırnak atmak, çındiklemek, çındık atmak

pencür bı pıro pençeledi, pençe vurdu, tırnakladı

pencür kerdenı-percür kerdış tırnak atmak, çındıklemek

pencür pençe

pencürık bı pıro pençeledi, tırnakladı

pencürık kerdenı-kerdış 1-pençelemek, tırnaklamak, 2-çındıklemek

pencürık 1-pençe, 2-çındık

pencürıki kerd pençeledi, tırnakladı

pencüwek-pencüwekı bir oyun adı

pencuwek-pencuwekı bir oyun adı

pencıra (pencera) pencere

pendosyayenı-pendosyayış şişmek, mayalayıp şirmek, su alıp şişmek

pengüen (Fr) kutuplarda yaşiyan bir deniz kuşu

pengüeni penguenler

penir (Far) peynir

penir tepıştenı-tepıştış peynir tutmak

penirci peynirci

penircılığey peynircilik

penircinı peynircilik

penirli peynirli

peniro sıpe beyaz peynir

penirın peynirli

penis (Lat) erkeklik organı

penisilin (‹ng) penisilin

pensa pense

pense (Fr) pense, maşa veya kıskaç

penze pençe, filiz

penıxiya ekşidi, ezildi ve şişti

penıxiyayenı-penıxiyayış ekşimek, kabarmak

penıxnayenı-penıxnayış 1-ekşitmek, kabartmak, 2-ezmek

pepo guguk kuşu, guguk kuşunun ötüşü

peppaz papaz

peppazey papazlık

peppazinı papazlık

pepaz papaz

pepazey papazlık

pepazinı papazlık

pepüg bıyayenı-bıyayış zavalı olmak, kimsesiz olmak

pepüg-pepügı 1-guguk kuşu, 2-çok genç ve güzel kız, 3-zavalı kız anlamında, kimsesi olmayan kız, 4-güzel bebek

pepüginı 1-zavalılık, kimsesizlik, 2-güzellik

pepık küf

pepık bıyaye küflenmiş olan

peq 1-birini aniden korkutma sözcüğü, seslenişi, 2-patlama sesi

peqa sıçradı, fırladı, patlayıp dağıldı

peqayenı-peqayış patlamak, patlayıp sıçramak

peqnayenı-peqnayış patlatıp sıçratmak, her birini bir tarafa dağıtmak

peqpeqoq çekirge

peqıq 1-vucuttaki kabarcık, uçuk, 2-sıçrama (su damlacıkları vs)

per bı per sayfa sayfa

per şıknayenı-şıknayış kanadını kırmak

per şıkte kırık kanatlı

per u perzane kol ve kanat

per u perzaney kol ve kanatlar

per u pür yaprak ve kabuk

per yaprak, kanat, sayfa

pera cêr aşağı uçtu, aşağı düştü

pera cı qol kolundan tuttu

pera cı 1-tutu, el attı, 2-yapıştı, 3-soktı, ısırdı (yılan vb)

pera 1-düştü, 2-uçtu

peradiş ağız münakaşası

perakende (Far) malarını parça parça, teker teker, azar azar satmak

perakende mal rotenı perakende mal satmak

perakendeci perakendeci

perakendecılığey perakendecilik

perakendeyinı perakendecilik

perana 1-uçuyor (dişil), 2-parayla

peranê uçuyorlar

perarey daha evelki gün, daha öbür gün, daha önceki gün

peray cêr aşağiya düştüler

peray 1-uçtular, 2-fırlayıp düştüler

peraye uçmuş olan

perayenı-perayış 1-uçmak, 2- fırlayarak düşmek

perç gastirik, karın ekşime ve şişme hali

perçe perçe parça parça

perçe parça

percin kerdenı-percin kerdış çitlemek, etrafına çit çekmek, kapatmak

perçin (Far) perçin

perçin kerde çitlenmiş

perçin kerdenı-kerdış perçinlemek, çitlemek

perçin çit

percin çitle örülmüş tarla vb şeylerin duvarı, çit, çitleme, perçin

percinkerdbı perçinlemişti, çitlemişti

percinkerdo perçinlemiş, çitlemiş

percinın perçinli, çitli

perçıfyayenı-perçıfyayış uyuşmak, uyuşuk hale gelmek

perdah (Far) 1-parlatma, parlaklık, 2-traştan sonra tersine yapılan ikinci traş

perdah ant ridê mı yüzüme perdah çekti

perdê dara ağaç yaprağiyle

perde ant xo ri yüzüne perde çekti, görmemezlikten geldi

perde antenı-antış perde çekmek

perde kerdenı-kerdış perdelemek, perde çekmek

perde perde, bir şeyi kapatmak için önüne gerilen kapatmalık

perdeci perdeci

perdecinı perdecilik

perdecılığey perdecilik

perdelıx perdelik

perdewan perdeci

perdeyın perdeli

pere kerdenı-kerdış para etmek, sözü kabul edilmek

pere nımıtenı-nımıtış para saklamak

pere ronayenı-ronayış 1-raiş koyma, 2-şarta girme

pere vetenı-vetış para çıkarmak

pere werdenı-werdış 1-rüşvet yemek, 2-çok para harcamak

pere 1-para, 2-sayfa

pereci paracı

perecinı paracılık, cimrilik, parayı sevme sevdası

perekende (Far) malarını parça parça, teker teker, azar azar satmak

perekende mal rotenı perakende mal satmak

perekende prekende, parça parça satım

perekendeci perakendeci

perekendecinı perakendecilik

perekendecılığey perakendecilik

perena uçuyor (dişil)

perende bıyayenı-bıyayış evi yuvası dağılmak, perende olmak

perende darmadağınık, perende

perenê cı ısıriyorlar, sokuyorlar

pereng bıyayenı-bıyayış yuvası dağılmak, bozguna uğramak

pereng dağılmak, perende olmak

pereno uçuyor (eril)

perestenı-perestış tapmak, tapınmak

perestiş (Far) tapma, taparcasına sevme

perestişkar (Far) taparcasına seven, tapınan

perey şandı evelki gün akşam üzeri

perey 1-dün değil öbür gün, 2-paralar

pereyên dün değil öbür günkü

pereyın 1-dün değil öbür günün, 2-paralı

perêz perhiz

performans (Fr) başarım, takat sırı

perşan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

perşan kerd perişan etti

perşan kerdenı-kerdış perişan etmek

perşan perişan

perşana perişandır (dişil)

perşanê perişandırlar (çoğul)

perşaney perişanlık

perşaninı perişanlık

perşano perişandır (eril)

perşi sorun, sorular

perge belge

pergel vılla bı yuvası dağıldı, ailesinden koptı

pergel vıllabiyayen yuvası dağılmak, perişan olmak

pergel 1-geometride kullanılan daire çizme aleti, 2-varı yoku, her şeyi, yuvası dağılmak, perişan olmak

pergende biyayenı-biyayış dağılmak, perişan olmak

pergende 1-bir orda bir burda, yeri yurdu belli olmayan, 2-yuvası dağılan, perişan duruma düşen, ailesinden kopan

pergendey dağınıklık, yersiz yurtsuz

perhiz (Far) perhiz, rejim

perhiz tepıştenı-tepıştış perhiz tutmak

perhizkar (Far) perhiz yapan, rejim yapan

perhizıno perhizlidir

peri (Far) 1-peri, çok güzel, cennet hurisi, 2-doğa üstü güçleri olduğuna inanılan, hayali dişi varlık

peri cenneti cennet perileri

peri pa ruway kanatlandı, mecazi manada canlandı

peri 1-kanat, kanatlar, 2-parayı

perişan (pêrişan) perişan

perişan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

perişan kerd perişan etti

perişan kerdenı-kerdış perişan etmek

perişan perişan, halı kötü olan

perişana perişandır (dişil)

perişanê perişandırlar (çoğul)

perişaney perişanlık, fakirlik

perişaninı perişanlık, fakirlik

perişano perişandır (eril)

perişanı perişan (dişil)

perisan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

perisan kerd perişan etti

perisan kerdenı-kerdış perişan etmek

perisan perişan

perisana perişandır (dişil)

perisanê perişandırlar (çoğul)

perisaney perişanlık

perisaninı perişanlık

perisano perişandır (eril)

periyinı perilik

periyod (Fr) devir

periyodik (Fr) belli aralıklarla tekrarlanan, süreli

periyodna ame şı bir devir daha gelip geçti

permanent (Fr) permanant

permew tevek yaprağı, asma yaprağı

perna 1-uçurdu (kuş vb),2-yüksek bir yerden aşagiya düşürmek

pernabı uçurmuştu

pernayenı-pernayış 1-uçurtmak, 2-bir yerden düşürmek, 3-mecazi manada aşırmak, zula etmek

pernayoğ uçuran, uçurucu

pernê uçurdu

pernenê 1-uçuruyorlar, 2-yüksek bir yerden düşürüyorlar

pernıkı kerdenı-kerdış küsmek, burun kaldırmak

pernıkı mec: burun, burun ucu

peron (Fr) trene binip inilen bölmeli ve döşemeli yerler

peronê şeşi dı ma seatê pawıt altıncı peronda biz bir saat bekledik

peronê hewti yedinci peron

peronê ma şaş nüşnabi peronimizi yanlış yazmıştı

peroz 1-öğle, öğle vakti, 2-güneşlik yer, güneş altı

perpeliye ro titredi

perpesnayenı-perpesnayış 1-uçurtmak, 2-sıçratmak

perpuleki (perpüleki) yaprak, yaprak kırıntıları

perpışyaye 1-buruşmuş, solmuş, sararmış olan, 2-debinmiş olan

perpışyayenı-perpışyayış 1-buruşmak, solmak, 2-debinmek, debeleşmek

perpılık (pılpılık) kelebek

perpıtya çırpındı, debelendı, can çekiştı

perpıtyayenı-perpıtyayış yerde debelenmek, yerde titremek, can çekişmek

perpıziya (pırpıziya) çırpındı, can çekiştı, debelendı

perpıziyayenı-perpıziyayış çırpınmak, yerde debelenmek, yerde titremek, can çekişmek

perpıznayenı-perpıznayış çırpındırmak

perpızyayenı-perpızyayış çırpınmak, tavuk, kuş vb şeylerde çırpma, can çekişme

perr akerdenı-akerdış yaprak açmak

perr rıjnayenı-rıjnayış yaprak dökmek

perr u perzane kol kanat

perr u sapê nebi mısır darısının yaprak ve sapı

perr 1-kanat, 2-yaprak

perra cı ısırdı

perra 1-uçtu, 2-ısırdı, soktu

perrayenı-perrayış uçmak

perrê daran ağaçların yaprakları

perrê darandê meyweyan meyve ağaçlarının yaprakları

perrê darano wışk ağaçların kuru yaprakları

perrê darı ağaç yaprağı

perrê tuwêran tut ağaçlarının yaprakları

perre para

perrenê uçuyorlar

perreno uçuyor

perrey paralar

perri pa ruwayenı-ruwayış kanatlanmak

perri rıjnayenı-rıjnayış 1-yaprak dökmek, 2-kanatları yontulma

perroj 1-öğle, öğle vakti, 2-güneşe karşı

perrın yapraklı

pers bo sorulsa, sorulacak

pers eyb nêbo ayıp olmasa

pers keno soruyor

pers kerdoğ soran, soruşturan

pers kı sor

pers mekı sorma

pers u perskerdenı soru ve sorma, sorulma

pers soru, sual

persa soruyla, sormayla

persan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

persan kerd perişan etti

persan kerdenı-kerdış perişan etmek

persan 1-perişan, 2-soruları

persana 1-perişandır (dişil), 2-sorularla

persanê perişandırlar (çoğul)

persaney perişanlık

persano perişandır (eril)

persayenı-persayış sorma, sormak

persdayoğ soran, sorucu

persdê cı ra sorusundan

persê kesi nêkeno kimseyi sormiyor

persê bir soru

persi perskerdi sorular sordu

persi sorular

perskerdena sormayla

perskerdenana sora sora, sormalarla 

perskerdenı-perskerdış sormak, sorguya çekmek, soruşturmak

perskerdoğ soran, sorguya çeken, sorucu

perso taybeti gensoru

personalê belediye belediye personalı, çalışanları

personalê fabriqi fabrika personalı, çalışanları

personel (Fr) personel, görevli kadrosu, çalışanların tümü

perspektif (Fr) perspektif

persı sorma, herhangi bir laf

persı eyb nêbo sorma ayıp olmasın

perüq (‹t) peruk, takma saç

perüq xo ya kerdenı peruk takmak

perüqar (‹t) berber

perüqın peruklu

pervaz menteşe

pervazın menteşeli

pervazinı menteşecilik

perwa (Far) perva, çekinme, sakınma, korku

perwa mı kesira çıniya 1-kimseden korkum yoktur, 2-kimseden sakındığım yoktur

perwa cı esta 1-korkusu vardır, 2-sakıncası vardır

perwane 1-pervane, vantilatör, 2-kanat

perwaneci pervaneci

perwanecılığey pervanecilik

perwaney pervaneler

perwaneyo geyreno pervane dönüyor

perwaneyın vantiltörlü

perwaneyinı pervanecilik, vantilatörcülük

perwayê kewt mı pize bir korku içime düştü

perwaz (Far) pervaz

perwazê verdê kêberi helısiyayo kapı ağzındaki tahta çürümüştür

perwerde kerdenı-kerdış hazırlamak, harekete geçirmek, amade etmek

perwerde hazır, amade, sunulmuş vb

perzane kanat

perzaneyın kanatlı

perzin çit

perzin kerdenı-kerdış çitlemek

perzün kerde süzgeçe vurulmuş olan (bezden yapılan)

perzün kerdenı-kerdış bezden yapılan süzgeçle süzmek, süzgeçe vurmak

perzün kerdoğ süzgeçe vuran veya süzen kimse

perzün ro dayenı-dayış bezden yapılan süzgeçe vurmak

perzün ro kerdenı-kerdış bezden yapılan süzgeçle süzmek

perzüno têlın metallı süzgeç

perzün bezli süzgeç

perzünro dayenı-dayış süzgeçe vurmak, süzmek

perzünın süzgeçli (bezden yapılan)

perı kanat, bir kanat

pes (Far) yeter, kafi

pes va u da pırı şı pes dedi ve vurdu gitti

pes koyun sürüsü

pesdayenı-dayış övünmek, kibirlenmek

pesdayoğ övünen, kibirlenen

peseta (‹sp) ispanyol para birimi

pesimist (Fr) kötümser, karamsar

pesimistey rınd niya karamsarlık iyi değildir

pesimistey pesimistlik

pesimistlığey pesimistlik

pesimizım (Fr) kötümserlik, karamsarlık

pesingı (pısingı) kedi

pesir mec: yaka, gırtlak, yapışmak, boş bırakmamak, peşine takılmak

pesirê ma nêvıradanê yakamızı bırakmiyorlar, peşimizi bırakmiyorlar

peskar mebı karışma

peskar bı karıştı, müdahale etti, dokundu

peskar karışma, müdahale etme, dokunma

pesn övünme, kendini övme

pesndar hep kendini öven kimse

pesndayenı-pesndayış övünmek, kendini övmek

pesndayoğ övünen

pesnê cı da (başkasını) övmek, pesnini vermek

pesnê xo dano övünüyor, pesnini veriyor

pesnê xo dayenı-dayış övünmek, kendi kendini methetmek

peso (‹sp) bir çok güney amerika ülkelerinde kulanılan para birimi

pespaye (Far) alçak, soysuz, aşağılık

pespayeci alçak, soysuz

pespayelığey alçaklık, soysuzluk

pespayı kötümser, karamsar, tedirgin

pesın övünüş, övünme

pet kerdenı-kerdış sıkmak, sıkıştırmak, germek

pet 1-dayanıklı, metin, 2-sıkı, 3-hızlı, 4-tutarlı

peta 1-dayanıklıdır, 2-sıkıdır, 3-hızlıdır, 4-tutarlıdır (dişil)

peto 1-dayanıklıdır, 2-sıkıdır, 3-hızlıdır, 4-tutarlıdır (eril)

petatiz (patatez) patates

peteg petek

petek (Tr) petek

petrol (Fr) petrol

petrolci petrolcü

petrolcılığey petrolcülük

pewjena pişiriyor (dişil)

pewjenê pişiriyorlar (çoğul)

pewjeno pişiriyor (eril)

pewjêno pişiyor

pewjiya pişti

pewjiyayenı-pewjiyayış pişmek

pewjna pişirdi

pewjnayenı-pewjnayış pişirmek

pewlek gülbe, kar vb şeylerin yağan topağı, kütle, lapa

pewlo şapşal, dağınık, başıbozuk, deli dolu

pewt bı pişirmişti

pewt pişirdi

pewte pişmiş olan, pişirilmiş olan

pewtê pişiriyorlardı

pewtenı ra pewtenı pişirmeden pişirmeye            

pewtenı rê pişirmeye

pewtenı-pewtış pişirmek

pewto pişirmiş

pewtoğ pişiren, pişirici

pewyaye pişmiş olan

pewyayenı-pewyayış pişmiş olan, pişirilmiş olan

pewzenê pişiriyorlar

pewziyayenı-pewziyayış pişirilmek

pewznayenı-pewznayış pişirmek

pewznayoğ pişiren, pişirici

pewzyaye pişirilmiş olan, pişik

pewzyayenı-pewzyayış pişmak, pişirilmek

pexil (hasıd) kıskanç, başkasını çekemeyen, cimri, ona-buna tahamülü olmayan, egoist kişi

pexil bıyayenı-bıyayış kıskanç olmak

pexila kıskançtır (dişil)

pexiley çekememezlik, kıskançlık

pexilinı kerdenı-kerdış kıskanmak, kıskançlık yapmak

pexilinı kıskançlık

pexilo kıskançtır (eril)

pexm küstek, tekmik

pey ame birlikte geldi

pey bıhesiyo duyarsa

pey cı nino arkası gelmiyor

pey da cı son verdi

pey dı ame geri geldi

pey dı menden-pey dı mendış geride kalmak, arkada kalmak

pey dı verdayen-pey dı verdayış geride bırakmak, arkada bırakmak

pey dı arkasında, gıyabında, ardında, sonra vb

pey şabı sevindi

pey şanayenı-şanayış 1-arkasına düşmek, 2-arkasına vurmak

pey şı 1-taştı, üsten, taşıdı (su vb), 2-sızdı (su vb), 3-birlikte gitti, 4-benzedi

pey hesnaye duymuş olan

pey hesnayenı-hesnayış duyurmak, duyuru

pey hesyaye duymuş olan

pey hesyayenı-hesyayış 1-duymak, 2-işitmek

pey huwatenı-huwatış kendisine, birisine gülmek

pey kewtenı-kewtış 1-arkasına düşmek, 2-laf almak için uğraşmak

pey merd onunla öldü

pey mıli ense arkası, boyun arkası, ense

pey nêzanaye haberi olmayan

pey nêzanayenı-nêzanayış haberi olmamak

pey nıştenı-nıştış arkasına binmek

pey paye keno onunla övüniyor

pey qahryayenı özülmek, kendisine özülmek, önünde kendini özmek

pey ra arkadan, geriden

pey rıdnaye beğendirilen

pey rıdnayenı-rıdnayış beğendirmek

pey rıdyaye beğenen, beğenmiş olan

pey rıdyayenı-rıdyayış beğenmek

pey u ver arka ve ön

pey werışt onunla kalktı

pey wıyate gülıünç duruma düşmüş olan

pey wıyayê birine gülüyordu

pey wıyayenı-wıyatış birine gülmak

pey wıyenê kendisne gülüyorlar

pey zanayê biliyordu, haberı vardı

pey zanayenı-zanayış 1-bilmek, 2-haberi olmak

pey 1-arka, arka taraf, 2-ile, onunla, birlikte vb, 3-akmak (su vbşeylerin üsten taşması gibi), 4-son, geri, geriye

peya yayan, yaya (dişil)

peyamyayena birlikte gelmeyle

peyaroj 1-güneş görmeyen kısım, 2-kuzey, kuzey batı

peyatinı yaya, yayacılık

peyber karşı

peyber bıyayenı-bıyayış karşı olmak

peyber vıjyayenı-vıjyayış karşı çıkmak

peybiyaye birlikte olmak, onunla olmak

peybıhesiyo duysa, işitse

peybıhesnê duyurun, haber verin, bildirin, haberdar edin

peybıhesnı duyur

peybıvıjiya arka çıkmak, arka çıkayım?

peybızanê bilin, bilseler, duysalar

peyda beno bulunur

peyda biyayenı-peyda biyayış bulunmak, sağlanmak, temin edilmek

peyda biyo türemiş, müsalat olmuş

peyda bıyayenı-bıyayış 1-bulunmak, 2-temin edilmek, 3-ortaya çıkarılmak

peyda kerd buluşturdu, temin etti

peyda kerdenı-kerdış 1-bulmak, 2-yaratmak, 3-oluşturmak, 4-temin etmek, 5-edinmek, 6-ortaya çıkmak, 7-tedarik etmek, sağlamak

peyda kerdoğ 1-bulan, 2-yaratan, 3-oluşturan, 4-temin eden

peyda kı, bıvinı ara bul?

peyda kı temin et, bul, bulmaya çalış?

peyda nêbeno bulunmuyor, temin edilemiyor

peyda nêbi bulunmadı, temin edilmedi

peyda nêbı bulunmadı

peyda nêkerd bulmadı, temin edemedi, buluşturamadı

peyda 1-türeme, 2-müsalat olma, 3-bulma, bulunma, bulunan, temin etme, tedarik etmek, sağlamak, 4-edinme, ortaya çıkma, 5-oluşma, oluşturma, yaratma

peydah kerdenı-kerdış peydahlamak

peydah meşru yoldan temin etme

peydê ara verdi

peyderpey 1-ardı ardına, arka arkaya, sürekli, 2-sonsuza dek, 3-hiçbir zaman, 4-azar azar, bölüm bölüm, 5-peşi sıra

peydı ame geri geldi

peydı ardenı-ardış geri getirtmek

peydı berdenı-berdış geri götürmek

peydı da pıro geri teptı

peydı da geri verdi

peydı dayenı-dayış geri vermek

peydı eşt 1-geri attı, 2-geri teptı, 3-erteledi

peydı eştenı-eştış geri atmak, ertelemek

peydı şiyayenı-şiyayış geri gitmek

peydı şi geri gitti (dişil), geri gittiler (çoğul)

peydı şı geri gitti (eril)

peydı gırot geri aldı

peydı mendenı-mendış geride kalmak

peydı nışt cı arkasına bindı, arkada bindı

peydı pışkna geri savdı

peydı qısekerdenı-qısekerdış arkasında konuşmak

peydı qısekerdoğ dedikoducu, hep başkasının arkasında konuşan kimse

peydı ronayenı-ronayış 1-arkasına indirmek, 2-geri ekmek, dikmek

peydı rotenı-rotış geri satmak

peydı rıştenı-rıştış geri göndermek

peydı verdayenı-verdayış geride bırakmak

peydı zi sıtar nêbı arkadada sıtar olmadı

peydı 1-geri, geride, 2-arkada

peydımende geri kalmış, gerici

peydımendoğ geri kalmış, gerici

peyê cı arkası

peyê mıli boyun arkası, ense

peyê xo 1-arkanı, 2-adamı, korucusu

peye 1-fedai, başkasını koruyan, korumacı, birinin adamı olmak, 2-yayan, yaya

peyedar 1-fedai, başkasına peyelik eden, 2-yayancı, 3-övünen

peyeştış birlikte atmak, onunla atmak

peyên arkadaki, en arkada, sonda ki

peyeyo 1-korumacıdır, 2-yayandır

peyetey şı yayan gitti

peyetey yayan, yayan olma durumu

peyeyey fedailik, korumacılık

peyeyini 1-korumacılık, 2-fedailik

peyeyinı kerdenı-kerdış 1-korumacılık yapmak, 2-fedailik yapmak

peyşa pişti

peyşaye pişmiş olan

peyşayenı-peyşayış 1-pişmek, pişirmek, 2-kurumak, suyu çekilmek (su vb şeyleri)

peyşna pişirdi

peyşnabı pişirmişti

peyşnayenı-peyşnayış 1-pişirmek, 2-suyunu kurutmak, 3-söndürmek

peyşnê 1-pişirdi, 2-söndürdü

peyşnena pişiriyor (dişil)

peyşnenê pişiriyorlar (çoğul)

peyşneno pişiriyor (eril)

peyşneyay pişirildiler

peyşyayenı-peyşyayış pişmek, pişirilmak

peygoş bıyayenı-bıyayış ihmal olmak, ihmal edilmek

peygoş kerdenı-kerdış ihmal etmek

peygoş ihmal

peyhesêna 1-duyurdu, 2-duyuyor (dişil)

peyhesêno duyuyor (eril)

peyhesiya duydu

peyhesiyê duydu (dişil)

peyhesna duyurdu

peyhesnayena duyurmakla

peyhesnayenı-peyhesnayış duyurmak, iletmek, haber vermek

peyhesnayoğ duyuran

peyhesnı duyur

peyhesyaye duymuş olan

peyhesyayenı-peyhesyayış duymak, işitmek

peyhesyayoğ duyan

peyhüwatenı kendisine gülmek, alay etmek

peyig-peyigı şalvar vb giysilerin arka kuyruğu

peyin sonuncu, en arkadaki

peyk (Far) bir başkasına bağımlı olanlar

peyk uydu

peymaneno benziyor

peymehesnê duyurmayın, bildirmeyin

peymeno ölçüyor

peymezanê bilmeyin, duymayın

peymte ölçülmüş olan

peymtenı-peymtış 1ölçmek, 2-adımlamak

peymıtbı ölçmüştü

peymıte ölçülmüş olan

peymıtenı-peymıtış 1-ölçmek, 2-tartmak

peymıto ölçmüş

peymıtoğ ölçen, tartan, ölçüp biçen

peyname soyadı

peynamey soyadlar

peynêhesiya duymadı

peynêhesiyo duymazsa, işitmezse

peynêhesna duyurmadı, bildirmedi

peynêhesyayenı-peynêhesyayış duymamak, haberi olmamak

peyneyin arkadaki, en sonundaki

peynêzanê bilmiyorlar, duymamışlar

peyni amê 1-sonu geldi, 2-arkası geldi

peyni ardenı-ardış sonunu getirmek

peyni ardı sonunu getirdi

peyni dayenı-dayış son vermek

peyni dê cı son verdi

peyni dı sonunda

peyni nina sonu gelmez

peyni peyni dı 1-sonu sonunda, 2-neticede

peyni ra arkadan

peyni tı do nirê sonunda sen gelmiyeceksin?

peyni u verni ön ve arka

peyni 1-son, sonu, bitim noktası, nihayet, 2-arka

peynida cı dı arkasında

peynida ey dı onun arkasında

peynidı bı arkadaydı

peynidıro arkadadır

peynir (penir) peynir

peynir rê arkasına

peyniri ra peynirden

peynirin peynirli

peynirli peynirli

peynirın peynirli

peyniya cı bı quweta arkası kuvvetlidir

peyniya cı arkası

peyniya mesela meselenin sonu

peyniya xo hesap keno gerisini hesap ediyor

peyniya xo arkanı, geçmişini, gerini

peyniyên arkada ki, sonda ki, en geride ki

peynır peynir

peynırci peynirci

peynırinı peynircilik

peynıyên 1-sonuncu, 2-arkadaki

peynıyêna sonuncudur (dişil)

peynıyêni arkadakiler, sonuncular

peynıyêno sonuncudur (eril)

peynıyênı ver arkadakinin önünde

peynıyênı arkadaki (dişil)

peynıyın sonuncu, sondaki

peyra memanı geri kalma, arkada kalma

peyra mende geri kalmış

peyra pera cı 1-arkadan yapıştı, 2-arkadan tuttu, 3-arkadan ısırdı

peyra u vera arkadan ve önden

peyra ver arkadan öne

peyra verdayenı-verdayış arkada, geride bırakmak

peyra zi arkadanda

peyra arkadan

peyramende geri kalmış, geride kalmış, arkada kalmış

peyramendeney geri kalmak

peyramendenı-peyramendış 1-arkada kalmak, 2-geri kalmak

peyray başkasının izinden giden, peyelik eden, izleyen

peyremendeney geri kalma durumu

peyrew (Far) izinden giden, izleyen, izleyici

peyroj gün arkası

peysaye 1-pişmiş olan, 2-suyu çekilmiş veya kurumuş olan (dere, çeşme vs)

peysayenı-peysayış 1-pişmiş olmak, pişmek, 2-suyu çekilmek

peyser açarna geri dönderdi, geri günderdı

peyser açarnayenı-açarnayış geri çevirmek, geri vermek

peyser ageyrayenı-ageyrayış geri dönmek

peyser ame geri geldi, geri geri geldi

peyser amyayenı-amyayış geri gelmek

peyser şiyayenı-şiyayış 1-geri gitmek, 2-arka üstü gitmek

peyser şıyayenı-şıyayış geri gitmek

peyser 1-arka üstü, 2-geri, gerisine, geriye,

peyserki geri geriye, arka üstü

peyserık arka üstü, anarya

peyvazey (musabaqa): yarışma

peyxamber Peygamber

peyxember (Far) peygamber

peyxemberey peygamberlik

peyzanayena duymayla, bilmeyle

peyzanayenı-peyzanayış 1-bilme, bilmek, haberi olmak, duymak, 2-kavram

peyıg şalvarın kuyruğu, peyiği

peyıka şelwaran şalvarların arkası, kuyruğu

peyıkı şalvarların arka ve uzun kuyruğuna derler

pezeveng (Far) erkeklere meşru yoldan kadın bulan kimse

pezevengcılığey pezevenklik

pezevengey pezevenklik

peyzevenginı pezevenklik

pê berdenı-berdış birbirini götürmek

pê bın dı birbirinin altında

pê çarnayenı-çarnayış birbirini gezdirmek

pê cıkerdenı-cıkerdış birbirini kesmek

pê dayenı-dayış birbirlerine vermek

pê dest kewtenı-kewtış el ele tutuşmak

pê dest ra vetenı-vetış birbirinin ağzından çıkarmak

pê dest ra birbirinin elinden

pê destı birbirinin ellinde

pê deznayenı-deznayış birbirini incitmek, yaralamak

pê di birbirini gördü

pê diyayenı-diyayış birbirini görmek

pê dı bıdê u bıgirê birbirinizle alın verin

pê dı da u gırot birbirleriyle alıp verdiler

pê dı birbirinizle, birbiriyle, birbirlerinde

pê dıma şıyayenı-şıyayış birbirinin ardı gitmek

pê dıma ard arda

pê dımı kewtenı-kewtış birbirinin ardına düşmek

pê dımı rêz bıyayenı-bıyayış arka arkaya dizilmek, sıralanmak

pê dımı rêzkerdenı-rêzkerdış ard arda sıralamak

pê dımı birbirinin arkasında, ardısıra

pê dırbetın kerdenı-kerdış birbirini yaralamak

pê dırnayenı-dırnayış birbirini yırtmak, parçalamak, dişlemek

pê eştenı-eştış 1-atışmak, 2-birbirini atmak

pê ey onun arkası

pê fek ra gırotenı-gırotış birbirinin ağzından almak

pê feka nayenı-nayış birbirinin ağzına vermek

pê fetılnayenı-fetılnayış birbirini kovalamak

pê fetısnayenı-fetısnayış birbirini boğmak

pê şa kerdenı-kerdış birbirini sevindirmek

pê şanayen-pê şanayış birbirine karıştırmak, katıştırmak

pê şanayenı-şanayış birbirine dayamak, yaslamak, birbirine vurmak, isabet etmek

pê şiyayenı-şiyayış birbirine benzemek

pê şınê birbirine benziyorlar

pê şıt birbirini yıkadı

pê gazkerdenı-kerdış birbirini dişlemek

pê geyrayenı-geyrayış birbirini aramak

pê goni kerdenı-kerdış birbirini kanatmak

pê güni kerdenı-kerdış birbirini kanatmak

pê gırotenı-gırotış birbirini almak, birbiriyle evlenmek

pê haşar uyanma

pê hêlkerd birbirini saladı

pê hemver ardenı-ardış karşı karşiya getirmek

pê hetek birbirinin yanında

pê hetı dı yanyana, birbirinin yanında

pê hetı rakewtenı-rakewtış birbirinin yanında yatmak

pê hetı yan yana, birbirinin yanında

pê hüwatenı-hüwatış birbirine gülmek

pê hüwatero dayenı-dayış birbirini güldürmek

pê hüwayenı-hüwayış birbirine gülmek, birbiriyle alay etmek

pê huwatenı-huwatış birbirine gülmek

pê huwatero dayenı-dayış birbirini güldürmek

pê huwayenı-huwayış birbirine gülmek, birbiriyle alay etmek

pê itıbar kerdenı-kerdış birbirine inanmak, itibar etmek, güvenmek

pê kaşkerdenı-kerdış birbirini çekmek, birbirini yerden sürüklemek

pê kardi kerdenı-kerdış birbirini bıçaklamak

pê keno temam birbirini tamamliyor

pê kerdenı-kerdış anlaşmak

pê kewtenı-kewtış birbirine düşmek, dalaşmak

pê koteki kerdenı-kerdış birbirini tokatlamak

pê küwatenı-küwatış birbirini dövmek

pê kutkerdenı-kerdış birbirini itelemek

pê kuwatenı-kuwatış birbirini dövmek

pê kışt birbirini öldürdü

pê kışta ronayenı-ronayış yanyana indirmek

pê kıştenı-kıştış birbirini öldürmek

pê ma dı arkamızda

pê ma arkamız

pê manenê birbirine benziyorlar

pê meşıknê birbirinizi kırmayın

pê mendenı-mendış birbirine benzemek, benzer olmak

pê mısnayenı-mısnayış 1-birbirine göstermek, 2-birbirini öğretmek

pê mısna birbirini öğreti

pê nayenı-nayış birbirini sikmek

pê nüncıki kerdenı-kerdış birbirini yumruklamak

pê nıştenı-nıştış birbirine binmek

pê pawıt birbirini bekledi

pê perayenı-perayış birbirini tutmak, elele tutuşmak

pê pernayenı-pernayış yüksek bir yerden birbirini düşürmek

pê pers kerdenı-kerdış birbirini sormak

pê perskerdenı birbirini sormak, hal hatır sormak

pê pey ard arda, arka arkaya

pê peydı birbirinin arkasında, ard arda

pê peyhesnayenı-hesnayış birbirine duyurmak

pê peyo rêzkerdenı-rêzkerdış ard arda dizmek

pê peyo ronıştenı-ronıştış arka arkaya oturmak

pê peyo vınderdenı-vınderdış birbirinin arkasında durmak

pê peyo birbirinin arkasında

pê pis kerdenı-kerdış birbirini rezil etmek, pis etmek

pê qahr kerdenı-kerdış birbirini kahretmek, özmek

pê qahrnayenı-qahrnayış birbirini darıltmak, küstürtmek

pê qayıl benê birbirine razı oluyorlar, birbirini beğeniyorlar

pê qayıl bıyayenı-bıyayış birbirini beğenmek, razı olmak

pê qedina birbirini bitirdi

pê qerşün kerdenı-kerdış birbirini kurşunlamak, birbirine silah sıkmak

pê qırkerdenı-kerdış birbirini yok etmek, öldürmek

pê qırüncıki kerdenı-kerdış birbirini çindiklemek

pê ra cıkerdenı-cıkerdış birbirinden ayırmak, birbirinden kesmek

pê ra birbirlerinden

pê ravêrdenı-ravêrdış birbirine geçmek, bulaşmak, bulaşıcı

pê razi kerdenı-kerdış birbirini razı etmek

pê rê ümış benê birbirine uyuyorlar

pê rê birbirine, birbirlerine

pê remna birbirini kaçırdı

pê remnayenı-remnayış birbirini kaçırmak

pê resayenı-resayış kavuşmak, birbirine yetişmek

pê resnayenı-resnayış birbirini yetiştirmek

pê resnê birbirine yetiştirin

pê rêzkerdenı-kerdış birbirini sıralamak

pê roşanayenı-roşanayış birbirini sirkelemek

pê rotenı-rotış birbirini satmak

pê rıdı yüz yüze, karşı karşiya

pê sawıtenı-sawıtış birbirlerine sürmek

pê si kerdenı-kerdış birbirini taşlamak

pê tepışt birbirini tuttu

pê tepıştenı-tepıştış birbirini tutmak

pê tewnayenı-tewnayış birbirini incitmek

pê ver nayenı-nayış 1-ölçmek, 2-seviyesine bakmak, 3-ön öne koymak

pê verda birbirini bıraktı, boşandılar

pê verdayenı-verdayış 1-birbirini boşamak, 2-birbirine bırakmak, kışkırtmak

pê vero amyayenı-amyayış 1-birbirine karşı gelmek, 2-ön öne gelmek

pê vero kerdenı-kerdış deyiş tokuş, takas

pê vero rakewtenı-rakewtış yanyana yatmak

pê vero yan yana, ön öne

pê vinayenı-vinayış birbirini görmek, buluşmak

pê vırada birbirini bıraktı, boşandılar

pê vıradayenı-vıradayış birbirini bırakmak, birbirini boşamak

pê vıran kerdenı-kerdış birbirini soymak

pê vırarı kerdenı kerdış kucaklaşmak

pê vırarı kewtenı-kewtış birbirinin kucağına girmek, sevişmek

pê vırnayenı-vırnayış 1-deyiş tokuş yapmak, 2-birbirini değiştirmek

pê vıstenı-vıstış birbirini dövmek, kavga etmek

pê wegrotenı-wegrotış birbirini taşımak

pê werd birbirini öldürdü, birbirlerini yedi

pê werdenı-werdış birbirini yemek, birbirlerini yemek, öldürmek

pê werdi kerdenı-kerdış birbirini doğramak

pê wıyatenı-wıyatış birbirine gülmek

pê wıyayenı-wıyayış birbirine gülmek

pê xapeynayenı-xapeynayış birbirini kandırmak

pê xint kerdenı-kerdış birbirini delirtmek

pê ya birbiriyle, birbirleriyle

pê zanayenı-zanayış 1-birbirlerini bilmek, 2-birbirlerini tanımak

pê 1-birbiri, 2-arka, sonra

pê 1-arka, sonra, 2-bazı sözcülerin sonuna gelip onları pekiştirir (gorey pê hereket bıkerê), 3-birbirini, birbirlerini, ile, vasıtasiyle vb, 4-"den, dan, an, en, da, de" eklerinin yerini alır

pêbıezıbnê birbirinize kulak verin, dinleyin, birbirinizi taktir edin

pêbışewırê birbirinize danışın

pêçek-pêçekı tarlalarda olup bitkilere sarılan bir ot çeşidi

pêçenê sariyorlar

pêçenı-pêçış sarmak

pêçena sariyor (dişil)

pêçeno sariyor (eril)

pêd-pêdı birbirleriyle

pêda beno bulunur, temin edilir

pêda bı bulundu, temin edildi

pêda kerd buldu, temin etti, sağladı

pêda kerde bulunan, temin edilmiş olan

pêda kerden-kerdış bulmak, temin etmek, sağlamak, edinmek

pêda kı bul, buluştur, temin et

pêda bulunma, bulunan, bulma, edime, temin etme, sağlamak, oluşturma

pêdê cı dı arkasında

pêdê birbirine verin, birbirinize verin

pêdest kewê el elle tutuşun, el elle girin

pêdest kewtenı-kewtış elele tutuşmak

pêdest ra vet birbirinin ellerinden çıkardılar

pêdiyayenı-pêdiyayış görüşmek, birbirini görmek

pêdı şiyayenı-şiyayış birlikte gitmek, beraber gitmek

pêdı şı geri gitti

pêdı gırweyayenı-gırweyayış birlikte çalışmak, beraber çelışmak

pêdı karkerdenı-kerdış beraber çalışmak, birlikte çalışmak

pêdı kaykerdenı-kerdış birlikte oynamak, beraber oynamak, birbiriyle oynamak

pêdı kuşatkerdenı-kerdış birbiriyle şaka yapmak

pêdı lejkerdenı-kerdış birbiriyle kavga etmek, döğüşmek

pêdı mend geri kaldı

pêdı rakewtenı-rakewtış birbiriyle yatmak, beraber yatmak

pêdı rayşiyayenı-şiyayış birlikte yol gitmek, beraber yürümek

pêdı weş bıdê u bıgirê birbirinizle iyi alıp verin

pêdı 1-birbiriyle, birbirinizle, 2-geri, geriye, arka

pêdımı arka arkaya, ard arda

pêş (Far) arka

pêş 1-fistan veya mintanın ön kısmı, 2-kucak

pêşana karıştırdı

pêşanabı karıştırmıştı

pêşanayê karıştıriyordı

pêşanaye karıştırılmış olan, karıştırıcı

pêşanayenı-pêşanayış 1-karıştırmak, alt üst etmek, nifak sokmak, 2-birbirine katmak, 3-birbirini vurmak, kurşun vb şeyleri birbirine isabet etmek

pêşanayoğ karıştırıcı, nifakçı

pêşanê karıştırın

pêşaneno karıştıriyor

pêşanı karıştır

pêşaye pişmiş olan

pêşayenı-pêşayış 1-pişmek, 2-hapşırmak

pêşê 1-bir peş, kucak, 2-sarın

pêşewıryayenı-pêşewıryayış birbirine danışmak

pêşiya cı ra kendisine sarıldı

pêşiya pıro 1-sarıldı, 2-dollandı

pêşiya 1-hapşırdı, 2-sarıldı

pêşiyay pıro sarıldılar

pêşkeş taktim

pêşkewtenı-pêşkewtış peşine girmek, kirve olmak

pêşkira destê xo kerdi pak peşkir ile elerini temizledi

pêşkirci peşkir dokuyan veya satan kimse

pêşkircılığey peşkircilik

pêşkirey peşkircilik

pêşkirinı peşkircilik

pêşkirı (Far) havlu, el kurulanan büyük mendil veya keten bez, peçete

pêşkirı antı xo ver peşkir önüne çekti

pêşmal-pışmalı peştemal

peşmi yün

peşmiyın yünlü

peşminı yüncülük

pêşna 1-pişirdi, 2-söndürdü

pêşnaye pişmiş olan

pêşnayenı-pêşnayış pişirmek

pêşnayoğ pişiren

pêşo 1-geber, öl anlamında, 2-sarsa, dolasa

pêşrew (Far) peşrev

pêşver taktim ediyor

pêşyayenı-pêşyayış sarılmak, dolanmak

pêşya pıro sarıldı, dolandı

pêşın dayenı-dayış peşin vermek

pêşın gırotenı-gırotış peşin almak, elden ödeyerek almak

pêşın peşin, elde

pêşınat (Far) peşin olarak verilen para

pêşınci peşin para ile satan veya satın alan kimse

pêgırotenı-pêgırotış birbirini almak, birbiriyle evlenmek

pêhesêno duyuyor (eril)

pêhesnayenı-pêhesnayış duyurmak

pêhesyayenı-pêhesyayış duymak

pêhet-pêhetı yan yana, birbirinin yanında, birlikte, bir arada

pêhetı mendenı-mendış birbirinin yanında kalmak, birlikte kalmak

pêhetı rakewtenı-rakewtış birbirinin yanında yatmak

pêhimaye kerdenı-kerdış birbirini koruma, himaye etme

pêhimayekerdeney birbirini koruma durumu

pêhimayenêkerdeney birbirini korumama, himaye etmeme

pêjewbini birbirini, birbirinizi

pêjmürde (Far) 1-eski püskü, yırtık, 2-dağınık, perişan

pêjmürde bıyayenı-bıyayış perişan olmak

pêjmürdeyey pejmürdelik

pêkewtenı-pêkewtış birbirine düşmek, tartışmak

pêkışta yan yana, yanı başına, bitişikte

pêkıştenı-kıştış birbirini öldürmek

pêl dayenı-dayış dalgalanmak

pêl-pêlı dalga

pêlê awı su dalgaları

pêlê cı dalgaları

pêlek torba, kese, para kesesi

pêlekê zehfra safra kesesinin torbası

pêlekvaş ot elması

pêlekın torbalı

pêlewan pehlivan

pêli dalgalar

pêlo 1-pısırık, 2-tembel, 3-kendinden aciz

pêlı ver kewtenı-kewtış dalganın önüne düşmek

pêlın dalgalı, girdaplı

pêmeşanı karıştırma

pêmende birbirine benzeme

pêmendenı-pêmendış birbirine benzemek

pêmendey birbirine benzerler

pêmiyan kerdenı-kerdış 1-iç içe koymak, 2-birbirine katmak

pêmiyan iç içe

pêmyayenı-pêmyayış ölçülmek, tartılmak

pêmıte ölçülmüş, tartılmış olan

pêmıtenı-pêmıtış ölçmek, tartmak, ölçüp biçmek

pêmıtoğ ölçen, tartan

pêmıyan iç içe

pênc pênc (du pênc) dübeş (tavla oyununda zarların gelişi)

pênc u çar (Far) beş ve dört (tavla oyununda zarların gelişi)

pênc u du (Far) beş ve iki (tavla oyununda zarların gelişi)

pênc u şeş (Far) beş ve altı (tavla oyununda zarların gelişi)

pênc u sê (Far) beş ve üç (tavla oyununda zarların gelişi)

pênc u yek (Far) beş ve bir (tavla oyununda zarların gelişi)

pêncşeme (Far) perşembe

pênêşano karıştırmiya, karıştırmasın?

pênêtepışteney birbirini tutmama, desteklememe durumu

pêni ardenı-ardış sonunu getirmek

pêni dayenı-dayış son vermek

pêni dı sonunda, sonda, neticede

pêni pêni sonu sonu

pêni ra arkadan, sondan

pêni son, son vermek, nihayet, sonunda, sonu, arka

pênidı sonunda

pênidıro arkadadır, en sondadır

pênira arkadan

pêniya cı sonu

pêperê el elle tutuşun, birbirinizi tutun

pêpey ard arda, arka arkaya

pêpeydı rêzbi arka arkaya dizildiler, sıra oldular

pêpeydı ard arda, arka arkaya

pêpeydıqıseykerdeney birbirinin arkasında konuşma durumu

pêpeydıqıseynêkerdeney birbirinin arkasında konuşmama durumu

pêqarşiya birbirinin karşısında, karşı karşiya

pêqayılbiyayenı-pêqayılbiyayış birbirini beğenmek, birbirini istemek

pêqol kewê kol kola girin

pêr 1-baba, 2-kanat

pêra abırnay birbirinden ayırdılar, birbirinden ayırmak, kavga edenlerı ayırmak

pêra abırnayenı-abırnayış birbirinden ayırmak, ayırt etmek

pêra abırnê birbirinden ayırın

pêra abırneno birbirinden ayıriyor

pêra abırno birbirinden ayırsın?

pêra akerdenı-akerdış birbirinden açmak

pêra barakerdenı-kerdış bölüştürmek

pêra berdenı-berdış birbirinden ötmek

pêra beste birbirine sarılı

pêra bestenı-bestış birbirine dolamak, birbirine sarmak

pêra bestoğ birbirine saran kimse

pêra bıbê birbirinizden olun, vaz geçin

pêra bıgirê birbirinizden alın

pêra bıkışê birbirinizden öldürün

pêra ca kerdenı-ca kerdış birbirinden ayırmak, ayrı yere yerleştirmek

pêra ca kerdi birbirinden ayırdılar, ayrı yere koydular

pêra ca kerê birbirinden ayırın

pêra ca ayrı, ayrı ayrı, birbirinden ayrı

pêra cakı birbirinden ayır

pêra cıkerdenı-cıkerdış birbirinden kesmek

pêra cıkerê birbirnden koparın, kesin

pêra dayenı-dayış birbirine giydirmek

pêra düri vıstenı-vıstış birbirinden uzaklaştırmak

pêra dürifinê birbirinden uzaklaştırın

pêra dürikewê birbirinizden uzaklaşın

pêra fek vıradê birbirinizden vaz geçin, birbirinze musalat olmayın

pêra şı uçtu gitti

pêra gırotenı-gırotış birbirinden almak

pêra kerdenı-kerdış 1-birbirinden ayırmak, 2-birbirine saplamak

pêra mebê birbirinizden olmayın

pêra megirê birbirinizden almayın

pêra mekışê birbirinizden öldürmeyin

pêra nezdibê birbirinize yaklaşın

pêra nezdikerdenı-kerdış birbirine yaklaştırmak

pêra perskerdenı-kerdış birbirinden sormak

pêra pıştenı-pıştış birbirine sarmak, birbirine dolamak

pêra quwettıt birbirinden kuvvettır

pêra quwetır birbirinden kuvvettir

pêra veja birbirinden çıkarayım

pêra vejê birbirinden çıkarın

pêra vetenı-vetış birbirinden çıkarmak, birbirinden ayırt etmek

pêra vıstenı-vıstış birbirinden sökmek

pêra werdenı-werdış birbirinden yemek, kumarda birbirini ötmek, birbirini yutmak, ötüzmek

pêra xatır waşt u abıryay birbirinden hatır isteyip ayrıldılar

pêra xatır waştenı-waştış Allah ısmarladık demek

pera abırnaybi birbirinden ayırmıştılar

pêra 1-birbirlerinden, 2-uçtu

pêrabeste birbirine sarılı, birbirine bağlı

pêrabesten-pêrabestış birbirine sarmak, birbirine bağlamak

pêrabestı 1-birbirine sar, 2-birbirine dola

pêraca birbirinden ayrı

pêran anne, baba ve kardeşler (gelin olan kızın anne ve babasının evi)

pêrandê cı ra anne, babasından, baba evinden

pêranê veyvı gelinin anne, baba, kardeş ve bacıları, baba evi

pêrapêşı birbirine sar, birbirine dola

pêrapışt birbirine doladı, sardı

pêrapışte birbirine sarılı olan, dolanmış olan

pêrapıştenı-pıştış birbirine sarmak, dolamak

pêrar ez şiya welat öbür sene ben memlekete gittim

pêrar vewrı bol nêvarê öbür sene kar çok yağmadı

pêrar evelki sene, öbür sene, geçen sene değil bir sene sonraki yıl

pêrarên evelki senenin

pêrarın evel seneki

pêravêrdi Bulaşıcı, birinden birine geçmek

pêravıst birbirinden söktü

pêray uçtular

pêrd baba

pêrdê mı dı babamda

pêrdê mı ra babamdan

pêrdê mı rê vajı babama söyle

pêrdê mı rê babama

pêrdê mı babamı

pêrê mı va babam söyledi

pêrê mı babam

pêrê raşt vajê birbirine doğru söyleyin

pêrê rıştenı-rıştış birbirine göndermek

pêrê to baban

pêrê vajê birbirinize söyleyin, birbirine söyleyin

pêrê vatenı-vatış birbirine söylemek

pêrê wahêrnêvıjyayeney birbirine sahip çıkmamaklık

pêrê wahêrvıjyayeney birbirine sahip çıkmaklık

pêrê wendenı-wendış birbirine okumak

pêrê birbirine, birbirinize

pêresê birbirinize yetişin

pêresnê birbirinize yetiştirin

pêrêwahêrnêvıjyayeney birbirine sahip çıkmamak

pêrêwahêrvıjyayeney birbirine sahip çıkmak

pêrêzkerd birbirini sıraya koydu, ard arda dizdi

pêrşan perişan

pêrşaney perişanlık

pêrşaninı perişanlık

pêri (Far) peri, 1-doğa üstü güçleri olduğuna inanılan, hayali dişi varlık, 2-çok güzel, cennet hurisi

pêri cenneti cennet perileri

pêrişan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

pêrişan kerd perişan etti

pêrişan kerdenı-kerdış perişan etmek

pêrişan perişan

pêrişana perişandır (dişil)

pêrişanê perişandırlar (çoğul)

pêrişaney perişanlık, fakirlik

pêrişaninı perişanlık

pêrişano perişandır (eril)

pêrisan bıyayenı-bıyayış perişan olmak

pêrisan kerd perişan etti

pêrisan kerdenı-kerdış perişan etmek

pêrisan perişan

pêrisana perişandır (dişil)

pêrisanê perişandırlar (çoğul)

pêrisaney perişanlık

pêrisaninı perişanlık

pêrisano perişandır (eril)

pêriyinı perilik

pêro bıyayenı-bıyayış birbirini çindiklemek, birbirine dokunmak

pêro dayenı-dayış birbirini vurmak, dövmek, dövüşmek, kavga etmek

pêro dıskınaye birbirine yapıştırılmış olan, yapışık

pêro dıskınayenı-dıskınayış birbirine yapıştırmak

pêro dıskıyaye birbirine yapışmış olan, yapışık

pêro dıskıyayenı-dıskıyayış birbirine yapışmak

pêro şi hepsi gitti

pêro guna birbirine değdi, birbirine çarptı

pêro gunayenı-gunayış birbirine değmek

pêro nêdano 1-kavga etmiyor, 2-hepsini vermiyor

pêro piya hepsi birlikte

pêro qijayenı-qijayış birbirine bağırmak

pêro qirayenı-qirayış birbirine bağırmak

pêro vısnay 1-hepsini kopardı, 2-hepsinin ödünü kopardı, korkutu

pêro vısnayenı-vısnayış 1-hepsini koparmak, 2-korkutmak

pêro hepsi, tamamen, toplam, yekün, tümü

pêrodayenı-pêrodayış döğüşmek, kavga etmek

pêrodayoğ kavgacı, kavga eden kimse

pêromedê kavga etmeyin, döğüşmeyin

pêroz öğle, gün ortası

pêrsan kerde perişan edilmiş olan

pêrsan kerdenı-kerdış perişan etmek, yıpratmak

pêrsaninı perişanlık

pêrü hepsi, tümü, temamı, toplamı

pêrüyını hepsini, tümünü

pêrıko hepsi, tümü, tamamı, toplamı

pêrıkını arêdı hepsini topla

pêrıkını bürı hepsini ye

pêrıkını hepsini

pêrın-pêrını hepsini, tümünü

pêrınan hepsini

pêrınanê cı hepsini

pêrını piya hepsini birlikte

pêrını ra hepsinden

pêrını rê hepsine

pês mintan vb şeylerin ün taraftaki kısmı, peş

pêsanayenı-pêsanayış 1-karıştırmak, kurcalamak, 2-kışkırtmak, 3-iç içe katmak

pêsanaye 1-karıştırılmış olan, kurcalanan, 2-içiçe katılmış olan

pêsanayoğ 1-karıştıran, kurcaliyan, 2-içiçe katan

pêser amyayenı-amyayış bir araya gelmek, toplanmak

pêser ardenı-ardış bir araya getirmek, birleştirmek, toplamak

pêser dı eşti birbirinin üzerinden attı

pêser dı şiyayenı-şiyayış birbirini gitmek, ziyaret etmek, halını sormak

pêser eştenı-eştış üst üste atmak, yığmak

pêser kerdenı-kerdış üst üste koymak, üst üste yerleştirmek, üst üste dökmek, birbirine katmak, üst üste eklemek

pêser kerdoğ birbirine katan, üst üste ekleyen, üst üste koyan

pêser nayenı-nayış üst üste koymak, üst üste yerleştirmek

pêser vıstenı-vıstış 1-birbirinden sökmek, dağıtmak, 2-oyunda sayı karşısındakinin üstüne geçirmek, sayı yapmak

pêser üst üste, bir arada, birbiri üzerine

pêsera antenı-antış birbirinin üzerinden çekmek

pêsera birbirinin özerinden

pêseramyayeney bir araya gelmek, toplanmak

pêserdı şı birbirine gidip geliyorlar

pêsero barbiyayenı toplu olarak bölüştürülmek

pêsero dayenı-dayış 1-üst üste vermek, 2-üst üste yıkmak veya yığmak

pêsero gunayenı-gunayış üst üste yığılmak, üst üste düşmek

pêsero kewtenı-kewtış 1-üst üste yatmak, 2-üst üste düşmek

pêsero kombiyayenı üst üste toplanmak

pêsero masayenı üst üste şişmek

pêsero pêsero tekrar tekrar, üst üste

pêsero üst üste, topluca, tekrar tekrar, birbirinin üstüne

pêserok-pêserokı dergi, mecmua

pêseroki dergiler, mecmualar

pêsir mec: yaka, gırtlak, yakasına yapışmak, boş bırakmamak, peşine takılmak

pêsirê ma nêvıradanê yakamızı bırakmiyorlar, peşimizi bırakmiyorlar

pêsmalı bulaşık vb şeyleri yıkarken önüne taktıkları önlüg

pêsnayenı-pêsnayış pişirmek

pêsnaye pişmiş olan

pêsnayoğ pişiren

pêsyayenı-pêsyayış pişmek

pêsın peşin

pêsın dayenı-dayış peşin vermek

pêsın gırotenı-gırotış peşin almak

pêsır pesir, etek, mintanın ucu

pêt biyayenı-pêt biyayış metin olmak, dayanmak, güçlü olmak

pêt bıyayenı-bıyayış 1-dayanıklı olmak, 2-sıkı olmak, sıkışmak

pêt kerdenı-kerdış sıkmak, sağlamlaştırmak, dayanmak, sıkıştırmak, sıkılaştırmak

pêt kerdoğ sıkıştıran, sıkıştırıcı

pêt kı sıkıştır

pêt u sıst sıkı ve gevşek

pêt 1-sıkı, sıkıca, kaskatı, sert, 2-dayanıklı, dayanıklı ve çalışkan, sağlam, 3-metin, 4-hızlı, 5-, becerikli ve yiğit, 6-sesli, yüksek sesle konuşmak

pêt sıkı, pêttır

daha sıkı, pêttırın daha daha sıkı

pêta berzı hızlı at

pêta dayanıklıdır, sıkıdır, metindir, beceriklidir (dişil)

pêta hızlı

pêtê xo ard var gücünü kullandı

pêtê xo ardenı-ardış kızmak, bağırıp çağırmak, var gücünü kullanmak

pêteg arı peteği, bal peteği

pêtegın petekli

pêtepışteney birbirini destekleme durumu

pêtepıştenı-pêtepıştış birbirini tutmak, desteklemek, arka çıkmak

pêtepıstenı-pêtepıstış birbirini tutmak, desteklemek, arka çıkmak

pêtey 1-dayanıklılık, 2-sıkı olma durumu, 3-güçlülük, sağlamlık, metinlik, dayanıklılık

pêtinı dayanıklılık, becerilik, sağlamlık, sıkı olma durumu

pêto 1-sıkıdır, 2-katıdır, 3-sıskadır, 4-dayanıklıdır

pêver dayenı-dayış birbirinin önünde direnmek, mücadele etmek

pêver nayenı-nayış karşılaştırmak, birbirinin ününe koymak

pêver birbirine karşı, birbirinin önünde, ön öne, birbirinin önüne

pêvera qahryayenı-qahryayış birbirinin önünde darılmak, kıskançlık yapmak

pêvera ravêrdenı-ravêrdış birbirinin önünden geçmek

pêvera werd birbirinin önünde yedi, aynı kaptan yemek

pêvera birbirinin önünden, birbirlerinin önünden

pêverkerdenı-kerdış ayrı kefelere koyup tartmak, birbiriyle karşılaştırmak

pêvernayenı-nayış 1-birbirinin önüne koymak, 2-değiştirmek, 3-östünden almadan karşılıklı vermek, 4-karşılaştırma, karşı karşiya koyma

pêvero vıjiyayenı-vıjiyayış birbirine karşı gelmek

pêvero zey dikan vınderdi horoz gibi birbirinin önünde durdular

pêvero birbirinin önünde, yanyana, karşı karşiya, ön öne

pêvrin kerdenı-kerdış değiş tokuş yapmak

pêvrin kerdoğ değiş tokuş yapan

pêvrin değiş tokuş

pêvırarı kewtenı-kewtış birlikte yatmak, aynı yatağa girmek, kucak kucağa yatmak

pêvırnayenı-pêvırnayış değiştirmek, değiş tokuş yapmak

pêwerd birbirini yedi

pêwerdenı-werdış birbirini yemek

Pêxember Peygamber

Pêxemberey Peygamberlik

pêxemberinı peygamberlik

pêxij kerd birbirini kaydırdı

pêxij kerdenı-kerdış birbirini kaydırmak

pêya berdi birbiriyle, birlikte götürdü

pêya biyaye bitişik

pêya bıyayenı-bıyayış bitişik olmak, yapışık olmak

pêya deştenı-deştış birbirine dikmak, bitiştirmek

pêya dıskıyayenı-dıskıyayış birbirine yapışmak

pêya gırêda birbirine bağladı

pêya gırêdanê birbirine bağliyorlar

pêya gırêday birbirine bağladılar

pêya gırêdaybi birbirine bağlamıştı

pêya gırêdayenı-gırêdayış birbirine bağlamak

pêya gırêdayoğ birbirine bağlayan

pêya kaykerdenı-kerdış birbiriyle oynamak, mec: birbiriyle alay etmek

pêya kerdenı-kerdış 1-birleştirmek, birbirine geçirmek, birbirine yapıştırmak, bitiştirmek

pêya pêşyayenı-pêşyayış birbirine sarılmak, birbirine dolanmak

pêya zelıqnayenı-zelıqnayış birbirine yapıştırmak

pêya birbiriyle, bitişik, birlikte, beraber, ile

pêyabestan birbirini pekiştirenleri, saranları

pêyabestê pekiştirin, birbirine sarın

pêyabesteney pekiştirme, birbirine sarma durumu

pêyabesteno birbirine sariyor, doliyor

pêyabestı 1-birbirine sar, 2-birbirine dola

pêyabestenı-bestış pekiştirmek, birbirine sarmak

pêyadıskiyay birbirine yapıştı

pêyagırêdayeney birbirine bağlılık

pêyan ra bê 1-benzerlerden olsunlar, 2-arkalardan gel

pêyan benzerler

pêyana, pêyanê birbiriyle iliştirmek, yapıştırmak

pêyanêbesteney birbirine iliştirmemek, sarmamak, yapıştırmamak

pêyanêgırêdayeney birbirine bağlamama durumu

pêyano yapıştırsın, bitiştirsin?

pêyê birbirinindir

pêyên sonuncu, sonuncusu

pêyra arkadan

pêyser ame geri geldi

pêyser amyayenı-amyayış geri gelmek

pêyser geri

pêzere dı iç içe

pêzeveng (Far) erkeklere meşru yoldan kadın bulan kimse, pezevenk

pêzevengcılığey pezevenklik

pêzevengey pezevenklik

pêzevenginı pezevenklik

pêzewbini ra birbirlerinden

pêzewbini werd birbirlerini yedi

pêzewbini birbirini, birbirlerini

pêzeweng (pêzeveng) pezevenk

pêzewengcılığey pezevenkcilik

pêzewengey pezevenklik

pêzewenginı pezevenklik

pêzewmbini birbirlerini

pı tükürme, lanetleme

pıf kerdenı-kerdış üfürmek

pıf kerdoğ üfüren, üfürükçü

pıff kerdenı-kerdış üfürmek, üflemek, sündürmeye çalışmak

pıff 1-söndürmek, 2-ateşi yakmak için üflemek, üfürmek, 3-hava (üfürme ile çıkan hava), 4-üfürme, üfürme sesi, üfürme anında çıkarılan ses

pıffayenı-pıffayış puflamak, of püf etmek

pıffeno pufliyor

pıffiniya puflamayla

pıffra kerdı pırr hava ile doldurdu

pıffı-pıffa puff puff sesi

pıffı-pıffı 1-yılanın sesi, 2-iç çekme, hava doldurma

pış pış kedileri çağırmada kullanılan sözcük

pışa xo gırêdı uçkurunu bağla

pışa 1-hapşırdı, 2-uçkur, şalvar vb şeylerin uçkuru, 3-şal, pijema ve şalvarların uçkurunu geçirdikleri bel kısmına geçen dikişli üst kısım

pışayenı-pışayış hapşırmak

pışayoğ hapşıran

pışê kediyi severken yada çağırırken kulanılan bir sözcük

pışeno hapşıriyor

pışk kerdenı-kerdış kura çekerek pay etmek

pışk-pışkı 1-hapşırma, hapşırma sesi, 2-pay, kura çekmede düşen pay

pışk hapşırma, hapşırma sesi

pışka mı payım

pışka hapşırdı

pışkayê hapşıriyordu

pışkayenı-pışkayış hapşırma, hapşırmak

pışkena hapşıriyor, aksıriyor (dişil)

pışkeno hapşıriyor, aksıriyor (eril)

pışki 1-hapşırık, hapşırıklar, 2-kura çekmede düşen paylar

pışkiyayenı-pışkiyayış hapşırmak

pışkna 1-hapşırtı, 2-geri püskürtü, geri püskürtü (gelen kuvveti geri püskürme)

pışknayenı-pışknayış geri püskürtmek

pışko tompul çocuklara derler

pışkok tomurcuk

pışkoki dayenı-dayış tomurcuk vermek

pışkone bir tarafı yanıp ateş haline gelen odun yada ağaç parçası

pışkoni yarısı yanmış odun, kütük vb şeyler

pışkonı yanan odun parçası

pışkyayenı-pışkyayış hapşırmak, aksırmak

pışkul-pışkulı pışkül (keçi, koyun, tavşan, deve ve benzeri hayvanların dışkısı)

pışkuli kerdenı-kerdış dışkı yapmak

pışkuli pışküller

pışkulın dışkılı

pışkı eştenı-eştış hiselemek için kura çekmek, paylamak

pışkı 1-hise, pay, kura, bir şeyi paylaşmak, bölüştürmek veya hiselere ayırmak için kura çekmek gibi birşey (bu yazılı kağıt, ufak taş, çöp vb şeylerler olur), 2-hapşırık, aksırık

pışo pışo kediyi severken yada çağırırken kullanılan sözcük

pışo 1-çocuk dilinde kedi, 2-kediyi çağırma seslenişi

pışoti artık, arta kalan yemek artığı, yenilen yemeğin dibi, artığı

pışotiya xo artığını

pışotın artıklı

pışt 1-sardı, doladı, 2-kediyi kovmak için sarfedilen sözcük, 3-ucu sivri ağaç parçası (çocuklar ve gençler bunu oyun oynamada kullanırlar)

pışt pışt çocuğa seslenme ve çağırma sözcüğü

pışta sarmış, dolamış (dişil)

pıştbı sarmıştı, dolamıştı

pıştê sariyordu, doliyordu

pıştê sariyordu

pışte sarılı, örtük

pıştenı-pıştış sarmak, örtmek, sarmalamak, dolamak

pışto sarmış, dolamış (eril)

pıştpışt kediyi kovma seslenişi

pışı-pışı 1-kediye seslenme ve çağırma, 2-burun çekme

pışık 1-nezle olmak, soğuk almak, grip olmak, 2-talak

pıhan yassı, yayvan ve düz

pıhaney yaslı olma durumu

pıhanok bir balık ismi, balık cinsi

pıhanın yassı olma durumu, yasslı

pıhtı (Far) koyulaşarak yarı katı duruma gelmiş sıvı

pıjıqiyayenı-pıjıqiyayış 1-saçılmak, sıçramak, 2-kaymak

pıjıqiyê 1-saçıldı, sıçradı, 2-kaydı

pıjıqnê kaydırdı

pıl ince sopa, çalı sopası

pılan bıyaye planlanmış olan

pılan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak

pılan dı planda

pılan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak

pılan kerde planlanmış olan

pılan kerdenı-kerdış planlamak

pılan ra plandan

pılan ronayenı-ronayış plan kurmak

pılan vıraştenı-vıraştış plan yapmak

pılana planla

pılancinı plancılık

pılanê cı boliyê planları çoktur

pılani gizliden plan yapmak, illegal işler çevirmek, bazı işler döndermek

pılaninı plancılık

pılanın planlı

pılar döl tutmuş hayvanlarda yavruyu koruyan zar, hayvanlarda doğum esnasında doğan yavruyu saran ve himaye eden sümüklü kaygan bez, zar (at vb hayvanlarda olur)

pılêsnayenı-pılêsnayış 1-soldurmak, 2-buruşturmak, 3-pırtılaştırmak, 4-uyuşturmak

pılêsıyaya 1-buruşmuş, 2-pırtılaşmış, 3-solmuş, 4-uyuşmuş

pılêsıyayenı-pılêsıyayış 1-buruşmak, 2-solmak, 3-pırtılaşmak, 4-uyuşmak

pıliş çapak

pılişın çapaklı

pıllar vıstenı-vıştış bezli salya düşürmek (yeni doğan hayvanlarda)

pıllar yeni doğum yapan hayvanların doğum yapma yerinden gelen ve rahimdeki çocuğu saran salgı

pılların salyalı (yeni doğan hayvanlarda)

pıllişk çapak

pıllişkın çapaklı

pıllüsiya soldu

pıllüsnayenı-pıllüsnayış soldurmak, buruşturmak

pıllüsiyayenı-pıllüsiyayış solmak, solgunlaşmak

pıllı pıllı kerdenı-kerdış mırıldanmak

pıllı-pıllı mırıldanma, ağzının içinde konuşma

pıllık (bıllık) çocuk dilinde erkek organı, kamış

pıllık (tepelık) 1-başın tepesi, alnın üst kısmı, 2-şapkanın siperi

pılol-pılolı bulamaç, yeni doğum yapan kadınlar için undan yapılan bir yemek

pılola rıbi pekmez bulamaçı

pılola süri bekmezli bulamaç

pılolı vıraştenı-vıraştış bulamaç yapmak, pişirmek

pılolın bulamaçlı

pılor bulamaç

pılosiyaya solmuş

pılosnayenı-pılosnayış 1-soldurmak, sarartmak, 2-bastırmak, sıkıştırmak

pılosiyayenı-pılosiyayış 1-buruşmak, solmak, 2-basılmak, 3-sararmak

pıloğna bastı, sıktı

pıloğnaye 1-sıkıştırılmış, 2-basılmış olan

pıloğnayenı-pıloğnayış 1-sıkmak, 2-basmak, masaj yapmak, ellemek (iltihaplı yaraya basarak iltihabını dışarı çıkarmak gibi)

pıloğnayoğ basan, masaj yapan

pıloğneno basiyor, sıkiyor

pıloğyaye 1-büzülmüş, 2-sıkıştırılmış, 3-basılmış olan

pıloğyayenı-pıloğyayış 1-büzülmek, 2-sıkıştırılmış olmak, 3-basılmak

pıloziya pêser üst üste büzüldü

pıloziyayenı-pıloziyayış sıkılıp ezilmek, utanıp büzülmek

pılozna ezdi, bastı, katladı, basıp suyunu çıkardı anlamında

pıloznaye 1-ezilip büzülmüş, 2-basılıp sıkıştırılmış olan

pıloznayenı-pıloznayış 1-basıp sıkmak, 2-ezmek, ezip bükmek, büzmak

pıloznenê sıkıp basiyorlar

pılozneno sıkıp basiyor

pılozyaya 1-büzülmüş, 2-pırtılaşmış

pılozyaye 1-büzülmüş olan, 2-ezilmiş olan, 3-katlanmış, sıkışmış olan

pılozyayenı-pılozyayış 1-büzülmek, 2-ezilmek, 3-katlanmak, 4-sıkmak

pılpılıki kelebekler

pılpılıkı kelebek

pılpısyaya 1-buruşmuş, 2-pırtılaşmış, 3-solmuş, 4-uyuşmuş

pılpısyayenı-pılpısyayış 1-solmak, 2-buruşmak, 3-pırtılaşmak, 4-uyuşmak

pılpısnayenı-pılpısnayış 1-soldurmak, 2-buruşturmak, 3-pırtılaştırmak, 4-uyuşturmak

pılüs polis

pılıkı içinde irin toplanan veya kan pırtılaşmasından oluşan kabarcık

pılıng (kur) sırtlan

pımpa (‹t) pompa

pımpa kerdenı-kerdış pompalamak

pımpar soğukluk otu, pırpar

pıncar yeşillik, yenilen bazı otlar, tar ve tur (bahçe pıncarı vs)

pıncari pıncarlar

pıncarın pıncarlı

pıncür pençe

pıncürık kerdenı-kerdış 1-tırnaklamak, çimdiklemek, 2-tırmıklamak

pıncürık 1-tırnaklamak, çimdiklemek, 2-tırmık

pıncürıki kerdenı-kerdış 1-çimdiklemek, tırnaklamak, 2-tırmıklamak

pından bıyayenı-bıyayış etrefı çevrili, kapalı yerde suyun toplanması

pından dayenı-dayış göl vb yerlerdeki suyun kenara vurup dönmesi

pından kerdenı-kerdış etrafı çevrili ve kapalı bir yerde toplamak

pından 1-etrafı çevrili yerde toplanan su, 2-toplu olan suyun kıyıya vurması

pındol girdap

pındolık-pındolıkı 1-girdap, 2-kabarmış su damlacığı, suyun çok derin kısmı

pındosiya ekşiyip şişti, kabardı

pındosiyayenı-pındosiyayış şişmek, mayalayıp şişirmek, su alıp şişmek

pındosyayenı-pındosyayış şişmek, mayalayıp şişirmek, su alıp şişmek

pındosnaye şişirilmiş olan (hamur, su almış yara vb)

pındosnayenı-pındosnayış şişirmek (hamur, su almış yara vb)

pındosyaye şişmiş olan (hamur, su almış yara vb)

pındosık-pındosıkı 1-yeni su girmiş ve olgunlaşmaya yüz tutmuş incir, 2-şişik, şişmiş olma

pındı 1-bal arısı, 2-suda yaşayan midesi şişkin küçük bir böcek, 3-kan emmiş ve şişmiş olan pire

pındılık damlacık

pındılıki 1-içinde su bulunan sıvilceler, içinde irin toplanmış kabarcıklar, ufak şişkinlikler, 2-su damlacıkları, yağmur damlacıkları

pındılıkı 1-içinde su veya irin toplanan kabarcık, 2-küçük girdap

pıngı (hıngı) bal arısı

pınti (pinti) 1-pis, kirli, pasaklı, kötü, 2-aşırı derecede cimri

pıntilığey pintilik

pıntiyey pasaklılık, kirlilik, pislik, cimrilik

pıntiyinı 1-pasaklılık, 2-cimrilik

pıproşnı devşir

pıproşnayenı-pıproşnayış devşirmek, kuru bir şeyi avucunun içinde ufatmak

pır biyayenı-biyayış dolmak, bir şeye kızıp dolmak

pır bı doldu

pır bıyaye dolmuş, dolu olan

pır bıyayenı-bıyayış dolmak

pır keno dolduruyor

pır kerd doldurdu

pır kerde dolmuş, dolu olan

pır kerdenı-kerdış doldurmak

pır pır kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses

pır u veng dolu ve boş

pır 1-dolu, ağzına kadar dolmuş, dopdolu, 2-çok, 3-kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses

pıra bıyayenı-bıyayış geçirilmek, geçirilmiş olmak (iğne vb)

pıra daye giydirilmiş olan

pıra dayenı-dayış giydirmek

pıra şanayen-şanayış serpmek, üzerine serpmek

pıra şiyayenı-şiyayış batmak, saplanmak

pıra kerde sokulmuş, içine sokulmuş, geçirilmiş olan

pıra kerdenı-kerdış 1-geçirmek, 2-sokmak, 3-dalmak, daldırmak

pıra pışte dolandırılmış, sarılmış, dolatılmış olan

pıra pıştenı-pıştış dolamak, sarmak, dolatmak

pıra pıra mısa git gide öğrendi

pıra pıra ara sıra, yavaş yavaş, git gide

pıra vırnayenı-vırnayış kendisine fırlatmak

pıra 1-doludur (dişil), 2-içine, sokma, (mek, mak, miş, mış vb eklerin yerini alır)

pırabestenı-pırabestış sarmak, sarıp bağlamak

pıradaye giydirilmiş, örtülmüş olan

pıradayenı-pıradayış giydirmek, örtmek, üzerini kapatmak

pıradayoğ giydiren, giydirici

pıradı giydir

pıraşanabı serpmıştı

pıraşanayenı-pıraşanayış serpmek (tohum vb tarlaya serpmek)

pıraşaneno serpiyor

pırakerdenı-kerdış 1-saplamak, batırmak, sokmak, 2-içine vermek, gelişi güzel söğmek, 3-tohumu tarlaya serpmek, 4-bir işte sahtekarlık yapmak, savurmak, paylaşmada ihmalkarlık yapmak

pırakerdenı geçirmek derzıni pırakerdenı

iğneyi geçirmek

pırakerdenı mecazi: içine vermek, sövüp saymak

pırakı 1-batır, 2-sapla (iğne vb)

pıramedı giydirme

pıramekı saplama, sokma, batırma

pıranayenı-pıranayış kavurmak, kızartmak

pıraynayenı-pıraynayış kavurmak, kızartmak

pırayayenı-pırayayış kavrulmak

pıranê a kışta şo biraz öbür tarafa git

pıranê bê hetê mına biraz bana taraf gel

pıranê biraz, çok az

pıranekê nan bıdı mı azıcık ekmek bana ver

pıranekê azıcık, birazcık, bir lokmacık, bir akımlık, çok çok az

pıraney çoğunluk

pıraneya cı çoğu

pıranı (panı) sık

pırasa (Yün) pırasa

pırawo (bırawo) aferin, yaşa, bravo

pırawo to rê bıravo sana

pırayenı-pırayış kavurmak

pırayna kavurdu

pıraynabı kavurmuştu

pıraynayoğ kavuran, kavurucu

pırayneno kavuruyor

pırayneyayê kavrulmuşlar

pırç bırêsê yünü örün

pırç bıwarê yünü taraklamak

pırç tadê yün sardı, yünü sar

pırç 1-yün, 2-yenilen bir ot çeşidi

pırça cı yünü

pırçı tüy, kıl

pırçık 1-kakül, püskül, 2-ince kök, ince kıl, tüy vb

pırçıknayenı-pırçıknayış tüylerini yolmak, kıllarını yolmak

pırçıkyayenı-pırçıkyayış yolunmuş olmak

pırçıkyaye yolunmuş, buruşmuş, suyu kesilmiş olan

pırçıkın tüylü, kıllı

pırçıkın yünlü

pırçın tüylü, kıllı

pırçıqnaye yolunmuş olan

pırçıqnayenı-pırçıqnayış yolmak

pırçıqyaye yolunmuş, buruşmuş, suyu kesilmiş olan

pırçıqyayenı-pırçıqyayış yolunmuş olmak

pırçıqın yünlü

pırd dı köprüde

pırd gırêdayenı-gırêdayış köprü kurmak

pırd ra ravêrdenı-ravêrdış köprüden geçmek

pırd ra köprüden

pırd vıraştenı-vıraştış köprü yapmak

pırd vıraştoğ köprü yapan

pırd köprü, geçit, yaya üst geçidi

pırdan köprüleri

pırdi köprüler

pırdna bir köprü daha

pırdo textên tahta köprü

pırdo textın tahtalı köprü

pırdo köprüdür

pırdın köprülü

pırên ra vete çıçi vajê ey keno arsız olan kimse ne dersen onu yapar

pırên ra vete arsız, utanmaz, yaramaz, haylaz, yırtık, kavgacı, kudurgan vb, 2-mec: hiç bir şeyden utanmayana derler, kaba ve mec: organını dışarı çıkaracak kadar arsız olan

pırên ra vetenı-vetış arsız, utanmaz, utanmamak

pırên ra vetoğ arsız ve utanmaz kimse

pırên ra mintandan

pırên mintan

pırênê xo dırnayo mintanını yırtmış (deli ve arsız olanlara derler)

pırêni şuwıtenı-şuwıtış çamaşır yıkamak, mintanları yıkamak

pırêno derg uzun mintan

pırênravetoğ arsız, yaramaz, kudurgan kimse

pırêntaq 1-mecazi manada birşey giymemiş, çıplak demek, 2-yalnız mintan giyenın giyimina derler

pırênın mintanlı

pırey dolu olma durumu

pırşad çok mutlu, çok sevinçli

pırşot yemek artığı

pırşoti yemek artığı

pırşotın yemek artığı olma durumu

pıri dolular

pıriyê doludurlar

pıriz cereyan vb almak için fişlerin takıldığı yer

pırkeno dolduruyor

pırkerdbı doldurmuştu

pırkerdena dolı gölün doldurulması

pırkerdenı-pırkerdış doldurmak

pırkı doldur

pırlanta (‹t) pırlanta

pırmekı doldurma

pırna nêveşena burnun yanmiyor, utanmiyor anlamında bir sözcük

pırnos yüzün ön kısmı dolu olan, küsmüş gibi görünen

pırnosın yüzün ön kısmı şişmiş, özgün ve küskün vaziyete

pırnı kerda küşmüş, darılmış anlamında bir sözcük

pırnı tadaya yüzünü çevirmiş, küşmüş, konuşmak istemiyor, ilgilenmiyor

pırnı vıradaya küşmüş, konuşmak istemiyor anlamında bir sözcük

pırnık berz kibir, kendini beğenmiş olan, yüksekten uçan

pırnık-pırnıkı burun, hayvanların burnu, kaba şekilde burun

pırnıkı berz kerdenı-kerdış burnunu yükseltmek, kibirlenmek

pırnıkı hewadayenı-hewadayış 1-küsmek, 2-kendini beğenmek, kibirlenmek, kendini yüksek tutmak

pırnıkı kerdenı-kerdış 1-küsmek, darılmak, 2-kibirlenmek

pırnıkı ra amyayenı-amyayış burnundan gelmek, yemesi nasip olmamak

pırnıkı ra ardenı-ardış burnundan getirmek, zehir etmek

pırnıkı ra biro burnundan gelsin

pırnıkı tadayenı-tadayış yüz çevirmek, küsmek

pırnıkın burunlu, burnu uzun olan, asık burunlu

pırnıkıra ame burnundan geldi

pırnıkıra ard burnundan getirdi

pırnıkıra biro burnundan gelsin

pıro biyayenı-biyayış birden kapmak, kapıp kaçmak

pıro bırnaye ceza kesilip ödenmesi gereken zarar

pıro bırnayenı-bırnayış kesmek, cezalandırmak, ceza kesmek, zarara karşı ödeme yaptırmak

pıro bıyayenı-bıyayış 1-birden alıp kaçmak, aniden kapmak, 2-el atmak, çimdiklemek

pıro cınaye içine batırılmış olan

pıro cınayenı-cınayış batırmak, içine daldırmak, daldırıp çıkarmak

pıro dayen-dayış vurmak, dayak atırmak, dövmek, tokatlamak

pıro dı vur

pıro dıskiyaye yapışmış olan

pıro dıskiyayenı-dıskiyayış yapışmak

pıro dıskınaye yapışmış olan, yapışık

pıro dıskınayenı-dıskınayış yapıştırmak

pıro dıskıyaye yapışmış olan, yapışık

pıro dıskıyayenı-dıskıyayış yapışmak

pıro şanayenı-şanayış serpmek, üzerine serpmak, içine ufatmak

pıro şıktenı-şıktış üstünde kırmak

pıro gunayenı-gunayış 1-amel olmak, birden karnı gitmek, isal olmak, 2-değmek, isabet etmek, 3-gidip birine birisi için ricada bulunmak, ricacı olmak

pıro gırwayayenı-gırweyayış bir şeyle uğraşmak

pıro kerd war üstüne batırdı, üzerine batırdı

pıro kerdenı-kerdış 1-üstüne dökmek, başına dökmek, 2-saplamak, 3-başını yıkamak, 4-üzerine serpmek

pıro nayenı-nayış yükü hazırlayıp yüklenmek

pıro pêşyaye sarılmış, dolatılmış olan

pıro pêşyayenı-pêşyayış sarılmak, dolatılmak

pıro qelbnayenı-qelbnayış 1-üstüne sürmek, 2-içine daldırmak

pıro qelbyayenı-qelbyayış 1-içine dalmak, 2-üstüne sürülmek

pıro qirayenı-qirayış birine bağırmak, üstüne bağırmak

pıro rıjnaye üstüne dökülmüş olan

pıro rıjnayenı-rıznayış üstüne dökmek

pıro rıjyaye üstüne dökülmüş olan

pıro rıjyayenı-rızyayış üstüne dökülmek

pıro rıznaye üstüne dökülmüş olan

pıro rıznayenı-rıznayış üstüne dökmek

pıro rızyaye üstüne dökülmüş olan

pıro rızyayenı-rızyayış üstüne dökülmek

pıro warkerdenı-kerdış batırmak, başından sarkmak

pıro-pır dopdolu

pıro 1-doludur, 2-içine, üstüne, "mek, mak, miş, mış" eklerinin yerini alır

pıroblem 1-çözülmsesi, hal edilmesi zor şey, 2-mesele çıkarmak

pırocını (pırojını) kalbur

pırodayenı-pırodayış vurmak, dövmek, dayak atmak

pırodayoğ vuran, vurucu, döven, dövücü, dayak atan

pırodê 1-vurun, 2-çalın

pırodo vursun?

pırodı vur

pırodıskına yapıştırdı

pırofesor pröfesür

pıroşiya ufalanmıştı (elle, olmuş tahılı devşirme, tane ile sapı ayırma işi)

pıroşiyay ufalandılar, harmanlandılar

pıroşna ufaladı (el ile tahılı ufalama işi)

pıroşnabı ufalamıştı (el ile tahılı ufalama işi)

pıroşnaye avuç içinde ufatılmış, devşirilmiş olan

pıroşnayenı-pıroşnayış kuru bir şeyi avuç içinde ufalamak, tane ve sapı ayırmak, devşirmek, el ve avuç içinde kuru bir şeyi ovaliyarak ufaltmak

pıroşneye ufalandı

pıroşyaye kuruyup kendu kendine ufatılmış, devşirilmiş olan

pıroşyayenı-pıroşyayış kuruyup kendi kendine ufalanmak, devşirilmek

pırogram program

pırogunayenı-gunayış 1-değmek, 2-amel, ishal olmak, 3-çükmek

pıroje proje

pırojın kerde elenmiş, kalbura vurulmuş olan

pırojın kerdenı-kerdış elemek, elek veya kalbura vurmak

pırojın-pırojını kalbur

pırojınyaye elenmiş, kalbura vurulmuş olan

pırojını kerdenı-kerdış kalbura vurmak, elemek

pırojınırodı kalbura vur, elle

pıromedı vurma, dövme

pıronayenı-pıronayış yüklemek, çalı, çırpı vb şeylerden yükünü yüklemek

pıronom, vernam adıl

pıropaganda propaganda

pıropêşı sar, dola

pırotesto-kerdenı-kerdış protesto etmek

pırovaqasiyon kışkırtmak, oyununa getirmek

pırovaqasyon kışkırtmak, oyununa getirmek

pırovaqator kışkırtan, oyuna getiren kimse

pırovısnaye korkutulmuş, ödü kopartılmış olan

pırozın-pırozını kalbur

pırozını dı kalburda

pırozını kerdenı-kerdış kalbura vurmak, elemek

pırozını ra kalburdan

pırozını ro kerd kalburdan geçirdi

pırozının kalburlu

pırpar-pırparı semiz otu, soğukluk

pırparın semiz otlu

pırpılık-pırpılıkı kelebek

pırpılık çalılar arasında uçup gezen, serçeden küçük bir kuş

pırpır (terfiye) rütbe, terfiye

pırpır bir çeşit yunan altını

pırpırık semiz otunun yoğurtla karışımı

pırpıt (Yün) eski püskü, degersiz, işe yaramaz şeyler

pırpızêk devamı uçup dolaşan

pırpıziyay çırpındılar

pırpızneno çırpiyor

pırpıznayenı-pırpıznayış debelendirmek, can çekiştirmeye havale etmek

pırpızyayenı-pırpızyayış çırpınmak, debelenmek (kesilen bir hayvanın debelenmesi)

pırr bı doldu

pırr bıyaye dolmuş, dolu olan

pırr bıyayenı-bıyayış dolmak

pırr keno dolduruyor

pırr kerd doldurdu

pırr kerde dolmuş, dolu olan

pırr kerdenı-kerdış doldurmak

pırr pırr kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses

pırr-pırrı bir oyun adı

pırr 1-dolu, ağzına kadar dolmuş, dopdolu, 2-kuş kanatlılar uçarken çıkardıkları ses

pırrey dolu olma durumu

pırro-pırr dopdolu

pırro doludur

pırt (pıtır) geçmiş gün ve yılları belirler (pırt perey

daha, daha öbür gün)

pırt u pal ufak tefek eşyalar, pıl u pırtı

pırt va rema aniden, birden kaçtı

pırt 1-ufak osuruk sesi, 2-aniden uçan kuş sesi, 3-ani, aniden, birden, ık demeden, 4-ufak tefek eşyalar

pırteqalı (porteqalı) portakal

pırti ra kumaştan

pırti kumaş, ufak tefek giyim ve ev eşyası vb şeylere denilir

pırtiyın kumaşlı

pırtqalı portakal

pırtı kumaş, ufak tefek giyim ve ev eşyası vb şeylere denilir

pırtıcinı kumaşcılık

pırtık ufacık, azıcık

pırtıkê azıcık, birazcık, bir kırtık, zere kadar

pırtıqalı portakal

pırtıyın kumaşlı

pırüncık tırnaklamak, tırnak atmak, çındiklemek, çındik atmak

pırüncıki kerdenı-kerdış tırmalamak, çimdiklemek, tırnaklamak

pırüncıki tırnaklar, tırnaklama

pırüz kerdenı-kerdış 1-küsmek, darılmak, 2-üzülmek, 3-surat asmak, yüzünü ekşıtme, birine küsüp yüz çevirme

pırüz 1-surat asma, somurtma, 2-yüzün özgün hali, 3-yüz hatları

pırüzın üzgün, ekşi suratlı, asık suratlı, üzüntülü, dargın, küskün

pırı bir oyun adı

pırı kaykerdenı-kaykerdış pırı oynunu oynamak

pırınc (Kur) pirinç

pıs pıs fısıltı, fısıltılı konuşma

pıs 1-kediyi kovma sesi, 2-kediyi çağırma seslenişi

pısa xo gırêdı uçkurunu bağla

pısa 1-şalvar vb şeylerin uçkuru, 2-hapşırdı

pısayenı-pısayış hapşırmak

pısing-pısingı kedi

pısinga kovi yabani kedi, vahşi kedi

pısingê gemı yaban kedileri

pısingi kediler

pısk 1-hapşırma, hapşırma sesi, 2-kura çekmede düşen pay

pıska hapşırdı

pıska mı 1-hisem, payım, 2-hapşırığım

pıskayenı-pıskayış hapşırmak

pıskeno hapşıriyor

pıski 1-hapşırıklar, kuralarda çıkan hise

pıskiyayenı-pışkiyayış hapşırmak

pıskna 1-hapşırtı, 2-geri püskürtü, geri püskürtü (gelen kuvveti geri püskürme)

pısknayenı-pısknayış geri püskürtmek

pısko tompul çocuklara derler

pıskok tomurcuk

pıskoki dayenı-dayış tomurcuk vermek

pıskone bir tarafı yanıp ateş haline gelen odun yada ağaç parçası

pıskoni yarısı yanmış odun, kütük vb şeyler

pıskonı yanan odun parçası

pıskyayenı-pıskyayış 1-hapşırmak, aksırmak, 2-geri püskürtülmüş olmak

pıskul-pıskulı 1-pışkül (keçi, koyun, tavşan, deve ve benzeri hayvanların dışkısı), 2-kakül, saç perçemi, zülüf, püskül

pıskuli kerdenı-kerdış dışkı yapmak

pıskuli 1-kaküller, 2-pışküller

pıskulın 1-püskülü, kaküllü, 2-dışkılı

pıskuvit (bıskuvit) büsküvit

pıskuvitın büsküvili

pıskı eştenı-eştış hiselemek için kura çekmek, paylamak

pıskı 1-hise, pay, kura, bir şeyi paylaşmak, bölüştürmek veya hiselere ayırmak için kura çekmek gibi birşey (bu yazılı kağıt, ufak taş, çöp vb şeylerler olur), 2-hapşırık, aksırık, 3-göbre, hayvan dışkısı, 4-kakül, saç perçemi

pıskıvit (bıskıvit) büsküvit

pıskıvitın büsküvili

pısla 1-pusula, 2-yazılı not, bir iki satırlık mektup

pısla nüşnayenı-nüşnayış bir iki satırlık mektup yazmak

pısoti arta kalan yemek, yiyecek artığı

pısotiya xo artığını

pısotın artıklı

pıspısyaye 1-buruşmuş, sararmış, solmuş olan, 2-irkilmiş olan

pıspısyayenı-pıspısyayış 1-buruşmak, solmak, 2-irkilmek, 3-fısıldama, fısıldamak

pıspısı kerdenı-kerdış fısıldaşmak

pısqılêt-pısqılêtı bisiklet

pısrıgi vetenı-vetış sivilce çıkarmak

pısrıgı sivilce

pıst kaykerdenı-kaykerdış ucu sivri çubuklarla oynanan oyun

pıst pıst kerdenı-kerdış fısıldaşmak, sesiz konuşmak

pıst pıst 1-fısıltı, 2-kediyi kovmaya yariyan bir sözcük

pıst u lıst sardı ve yaladı

pıst 1-kediyi kovarken kullanılan sözcük, kediyi kovma seslenişi, 2-sardı, doladı, 3-ucu sivri oyun çubuğu

pıstê ayri degirmende kullanılan bir alet

pıstenı-pıstış sarmak, dolamak

pısti (şişı) ucu sivri, ince, uzun ve yassı olan demir çubuk (pişmekte olan ekmek vb, sac üstü şeyleri çevirmeye, borular ve tüfek namlularının içini temizlemeye yarar)

pısto pısto fısıldama

pıston piston

pıstpıst 1-kediyi kovma seslenişi, 2-fısıldama sesi

pıstı pıstı fısıldaşmak, birbirinin kulağında konuşmak

pıstık demet

pıstıka peran para demeti

pıstıkê gulan gül demeti

pıstıkê vaşi ot demeti

pıstın kerdenı-kerdış koynuna koymak

pıstın kewtenı-kewtış koynuna girmek

pıstın pırro koynu doludur

pıstın insanların koynu, göbekle göğüs arasındaki yer, koyun, kucak, koltuk altı

pıstındê xo dı wari kerdenı-kerdış koynunda beslemek

pıstındê xo kerdenı-kerdış koynuna koymak

pıstındı koynunda, kucağında

pıstınê cı vengo koynu boştur

pıstınê xo dı koynunda, kucağında

pısüla pusula

pısı pısa ciya fısıltısıdır

pısı pısı çocuk dilinde kedi ve çağrılışı, kediyi çağırma seslenişi

pısıka cı vısiyê ödü koptu

pısıkı 1-öd, 2-çocuk dilinde kedi

pısıng kedi

pıt nêvıjiyo ses çıkmasın, çıt çıkmasın ( tehdit eder gibisine)

pıt pıt 1-damlanın damlama sesi, 2-fısıldaşma

pıt u tüt bir yaşını doldurmamış kız ve erkek çocuk

pıt-pıtı bir yaşını doldurmamış kundaktaki kız çocuğu küçük kız bebek

pıt 1-ses etmemek, ses çıkarmamak, sesiz kalmak, 2-su damlasının sert bir nesneye damlaması neticesinde çıkan ses

pıta seni bı ciq kerdena huwena kız bebek nasıl cik etmeyle gölüyor

pıta kundaktaki kız çocuktur

pıtê kundaktaki bir kız çocuk

pıti bebek kız çocuklar

pıtinı çocukluk (kız çocuk)

pıto bebek (eril)

pıtpıt kerdenı-kerdış kendi kendine söylenmek, fısıldaşmak

pıtpıt 1-Bulgurun incesinden yapılan bir yemek 2-çenesi durmayan, kendi kendine söylenen fısıldiyan

pıtpıtyayenı-pıtpıtyayış fısıldaşmak, gizli gizli konuşmak

pıtpıtı kerdenı-kerdış fısıldaşmak, gizli gizli konuşmak

pıtpıtı mekerê fısıldaşmayın

pıtpıtı fısıldaşma, gizli gizli konuşma

pıtpıtık-pıtpıtıkı serçegilerden küçük bir kuş cinsi, çalılar içinde dolaşır

pıtı-pıtı korkarken yürek atışının sesi

pıtı bebek (dişil)

pıtık-pıtıkı 1-kundaktaki kız çocuk, 2-kızcağız, bebekcik

pıtıka bermena kızcağız ağliyor

pıtıkan kız çocuklarını

pıtıkê her hangi bir kız çocuk

pıtıkekê bir kız çocuğu

pıtıki bir yaşını doldurmamış kız çocuklar

pıtıkinı çocukluk (kız çocuk)

pıtıkpêrar üç sene evelki yıl

pıtıkı bebek kız çocuk

pıtır (pırt) geçmişi gün ve yılları belirler (pıtır pêrar

daha öbür yıl)

pıtırbintero daha daha öbür gün

pıtırpêrar daha evelki sene

pıtırpêrar daha öbür sene, öbür sene değil ondan sonraki yıl

pıtırpêrarey daha öbürü olma durumu

pıx bı çocuk dilinde incindi, yaralandı

pıx kerd çocuk dilinde kesti

pıx kerdenı-kerdış birden örkütmek, korkutmak

pıx vetenı-vetış buğu çıkarmak, buhar çıkarmak

pıx vızyayenı-vızyayış buğu çıkmak, buhar çıkmak

pıx 1-buğu, buhar, 2-çocuk dilinde incinirsin anlamında, 3-korkutma sözcüğü

pıx va tersana pığ dedi korkuttu

pıxêri baca

pıxx kerden-kerdış canlıları korkutmak ve ürkütmek için birden "pıxx" etmek

pıxx canlıları, daha çok çocuk ve hayvanları korkutmak ve ürkütmek için aniden çıkarılan ses, sözcük

pıxın buğulu, buharlı

pıya (piya) birlikte, beraber

pıya bestenı-bestış 1-birbirine sarmak, 2-birleştirmek

pıya bıyayenı-bıyayış birlikte olmak, beraber olmak

pıyabeste birbirine sarılı, birbirine bağlı

pıyaz (piyaz) soğan

pıyaz dı soğanda

pıyaz ra soğandan

pıyazi soğanlar

pıyazna bir soğan daha

pıyazo sıpe beyaz soğan

pıyazın soğanlı

pıyê mı babam

pıyê to baban

pıyes (Fr) piyes

pıyes kaykerdenı-kaykerdış piyes oynamak

pızan hayvanlarda doğum esnasında doğan yavruyu saran ve himaye eden sümüklü kaygan bez, zar (inek vb hayvanlarda olur)

pızlig küçük bir yerde ekilen sebze fidanı, küçücük sebze

pızlık-pızlıkı 1-kabarık, kabarcık, 2-ufak sivilce

pızparık bir bahar çiçeğidir

pızrıgi vetenı-vetış sivilce çıkarmak

pızrıgı sivilce

pızrık ufak şiş, sivilce, kabarık

pızrıki vetenı-vetış sivilce çıkarmak

pızrıki sıvilceler, kabarıklar

pi kutık köpek oğlu

pi pi tükürmek, puh etmek

pi u laj baba ve oğul

pi 1-baba, ata, 2-tükürmek, puh etmek

pic (pıst) ucu sivrileştirilmiş çubuklarla oynanan yere dikme oyunu

piç (Far) piç

picema pijema

picemey pijema, pijemalar

pickane zamansız veya erken doğan hayvan

pide (Yün) pide

pideci pideci

pideli pideli

pidewan pideci

pidewaney pidecilik

pideyın pideli

pideyinı pidecilik

pierü (pêro) hepsi, tamamı

pişkdayenı-pişkdayış çiselemek

pişman (Fr) pişman, cayan

pişmaney pişmanlık

pişmaniye (Far+Ar) bir tür helva

pişmaninı pişmanlık

pişmanlığey pişmanlılık

pişpirik (Tr) bir tür iskambil oyunu

pişti (Tr) bir tür iskambil oyunu

piştenı-piştış sarmak

piştoğ saran

pihebokı 1-cadı, yaşlı kadın, 2-örümcek

pij (pıst) ucu sivri kazık, ucu sivri ağaç parçası veya kısa çubuk (çocuklar ve gençler bunu çöplüklerde yada toprağın yumuşak olduğu ve batabildiği yerde batırma oynunda kulanırlar

pijema (Fr) pijama

pijık ucu sivri ağaç, odun, çubuk parçası veya kuru ağaç dalarının ikiye bölünmesi neticesinde sivrileşen parçalar

pik (‹ng) dökme demir

pikab (piqab) gramafon, sadece pilak çalan teyp

pikab-pikabı üstü açık küçük araba, pikap

piknik (Fr) piknik

piknik vıraştenı-vıraştış piknik yapmak

pikutık sövme anlamında köpek oğlu

pil (Fr) pil

pil bıyayenı-bıyayış büyümek

pil kerdenı-kerdış büyütmek, yetiştirmek

pil kerde büyütülmüş olan

pil kı büyüt

pil u peleng yaşlı başlı

pil u pir yaşlımız ve büyüğümüz

pil u qız yaşlı genç, büyük küçük

pil büyük, yaşlı, ileri gelen, ünder sıfatında olan vs

pilan bıyaye planlanmış olan

pilan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak

pilan dı planda

pilan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak

pilan kerde planlanmış olan

pilan kerdenı-kerdış planlamak

pilan ra plandan

pilan ronayenı-ronayış plan kurmak

pilan vıraştenı-vıraştış plan yapmak

pilan plan

pilana planla

pilancinı plancılık

pilanê cı boliyê planları çoktur

pilanê ma planımız

pilanın planlı

pilaq gramafonda, teypte çalınan ses verme, çıkarma aracı, plak

pilaqci pilakçı

pilaqcinı pilakçılık

pilaqi (Yün) pilaki, bir yemek çeşidi

pilaqın pilaklı

pilaw (Far) pilav

pilawlıx pilavlık

pilawın pilavlı

pilê cı yaşlısı, ihtiyarı, büyüğü

pilê eşirı eşirı idare keno aşiretin büyüğü aşireti idare eder

pilêri daha büyük, bir büyüğün büyüğü, daha yaşlı

pilêrın dahada büyük, büyüğün büyüğü

piley büyüklük, ünderlik, yaşlı olma durumu

pili 1-büyükler, 2-piller

pilinı kerdenı-kerdış 1-büyüklük yapmak, 2-liderlik yapmak

pilo büyüktür, yaşlıdır

pilot (Fr) pilot, uçağı kulanan ve süren kişi

pilotey pilotluk

pilotinı pilotluk

pilyêr daha yaşlı

pilı büyük, yaşlı kadın, nene, nine

pim (‹ng) bir tür tahta veya metal çivi

pimari üvey baba

pinc bıyayenı-bıyayış piç olmak

pinc 1-bir ana bitkinin veya ağacın etrafında biten sürgünler, filizler, 2-piç, anası babası belli olmayan, piç, 3-terbiyesiz, ahlaksız, arsız

pinca piçtir (dişil)

pincê piçtirler (çoğul)

pincey piçlik

pincinı kerdenı-kerdış piçlik yapmak

pincinı piçlik

pinco piçtir (eril)

pincık ağaç vb şeylerin köklerinde olan sürgü

pine bi yamalandı, dikildi

pine kerde yamalı, yamalanmış olan

pine kerdenı-kerdış yama yapmak, yamalamak

pine panayenı-panayış yamalamak, yama vurmak

pine yama, yırtık üzerine vurulan parça

pineci 1-ayakabı tamircisi, 2-yamacı

pinecinı yamacılık

pinecılığey yamacılık, ayakabı dikiciliği

pineke yamala

pinekerdbı yamalamıştı

pinekerdê yamaliyordu

pinena bir yama daha

pinevan yama yapan kimse, yamacı

pineyın yamalı

pineyin yamalı

pinpon (‹ng) masa tenisi

pinpong (‹ng) masa tenisi

pinti 1-pis, kirli, pasaklı, kötü, 2-aşırı derecede cimri

pintiyinı 1-pintilik, 2-aşırı derecede cimrilik

pintilığey pintilik

pip biyayenı-biyayış şişmek

pip kerdenı-kerdış şişirmek, balonlaştırmak

pip şiş, şişkinlik (hayvanları keserken et ile derinin arasını şişirirler ki kolayca post edebilsinler

pipo (‹t) pipo, tütün içme aracı

pipo çocuk dilinde popo

pipık 1-çocuk dilinde düdük, 2-çok ince bir şey

piq piqı kahkaha

piqab (‹ng) küçük kamyon, kamyonet

piqab (‹ng) pikap, pilak dinlemede kullanılan araç, gramafon

piqayenı-piqayış kahkaha atmak, yüksek sesle gülmek

piqebrax sövme anlamında kebrağ oğlu

piqı-piqı sırıtmak, kahkaha atarak gülmek

pir 1-bir tarikatın veya kabilenin ileri geleni, 2-pir, yaşlı, koca, ihtiyar, büyük, 3-Alevilikte büyük dini ünder, şeyh sıfatında dini kişi

pir biyayen-biyayış yaşlanmak, çaptan düşmek, ihtiyarlanmak

pir bıyayenı-bıyayış yaşlanmak

pir u pak yaşlı ve temiz

pir u pirbab atalar, yedi sülale

pir u pirbaw büyük, büyük baba, yedi sülale

pira yaşlıdır (dişil)

piramid (Fr) piramit

piran 1-bir erkek ismi, 2-dicle kazası

piranı bir bayan ismi

piranıj Piranlı

piranız Piranlı

pirbab 1-bir ailenin veya kabilenin en yaşlı sıfatındaki kişi, 2-sövme veya küfür anlamında bir sözcük

pircamêrd yaşlı erkek

pircıni yaşlı kadın

pirê ma 1-büyüğümüz, 2-ileri gelenimiz

pirê 1-yaşlı kadın, nene, nine, 2-yaşlıdırlar (çoğul), 3-mart ayı

pirek yaşça yaşlı olan (eril)

pirekı yaşça yaşlı olan (dişil)

pirey 1-yaşlılık, kocamışlık, ihtiyarlık, 2-ünderlik, liderlik

pirhebok-pirhebokı 1-cadı kadın, 2-örümcek

pirheboka jahrını (zehirını) Zehirlı örümcek

pirheboka sürı kırmızı örümcek

pirhebotık örümcek

piriki 1-neneler, 2-örümcekler, 3-ağ, ağ bağlama, 4-cadılar, cadı kadınlar

pirinı yaşlılık

pirkek-pirkekı 1-örümcek, 2-yaşlı bir kadın, kadıncağız

pirket biriket, kerpiç

pirna bir yaşlı kadın daha

piro 1-yaşlıdır, atadır (eril), 2-hepsi, tamamen

piro ame dede geldi

pirzola (‹t) pirzola

pirı-pirık-pirıkı 1-küçük örümcek, 2-yaşlı kadın, nene

pirık gırêdayenı-gırêdayış ağ bağlamak, küf durumuna gelmek

pirık rêsnayenı-rêsnayış ağ yapıp örmek (örümcek vs)

pirık 1-yağ, peynir vb şeylerin küf durumunda oluşu ve kaymak bağlaması, 2-örümceklerin bağlamış olduğu ağ

pirıka mı nenem

pirıka to nenen, senin nenen

pirıki vetenı-vetış küflenmek, mavi lekeler oluşmak

pirıki vıraştenı-vıraştış örümcek yapmak, ağ örmek

pirıkinı kerdenı-kerdış nenelik yapmak

pirıkinı nenelik, ninelik

pirıkı kişinin nenesi (baba yada annenin annesi)

pirınc (Far) pirinç

pis biyayenı-biyayış 1-halkın içinde rezil olmak, 2-kirlenmek, pis olmak

pis bıyayenı-bıyayış 1-halkın içinde rezil olmak, 2-kirlenmek, pis olmak

pis kerdenı-kerdış pis etmek, pislemek, kirletmek, halkın içinde rezil etmek

pis pis huwayenı-huwayış pis pis gülmek

pis pis werdenı-werdış pis pis yemek

pis pis wınyayenı-wınyayış pis pis, kötü kötü bakmak

pis u rınd kötü ve iyi, kötü ve güzel

pis pis, kirli, çirkin, kötü, zararlı, sevimsiz vs

pisa boyını pis kokmuş

pisa pistir, kirlidir, çirkindir (dişil)

pisboğaz obur olan, her bulduğunu atıştıran kimse

pisbı 1-rezil oldu, 2-pisti, kirliydi, çirkindi

pisê pistirler, kirlidirler, çirkindirler (çoğul)

piseno sariyor, doliyor

pisayenı-pisayış sarmak, dolamak

pisey vetenı-vetış pislik yapmak, rezaletlik çıkarmak

pisey 1-kendini reziliğe vurmak, pislik etmek, 2-pislik, kirlilik, rezillik, çirkinlik

pisikiyastisk ruh hastası, zihin noksanlığı

pisikiyater ruh hekimi

pisikiyatisk ruh hastası, zihin noksanlığı

pisikolog (Fr) psikolog

pisikologi psikoloji

pisinı kerdenı-kerdış pislik yapmak, rezalet çıkarmak

pisinı pislik, kirlilik, rezalet

pisiqoloji (Fr) psikoloji

pisiqolojik (Fr) psikolojik

pisiqoloğ (Fr) psikolog

piskoloji (Fr) psikoloji

piskopat (Fr) psikopat, ruh ve sinir hastalığına tutulmuş kimse

piskopati (Fr) psikopati, akıl hastalığı

piskopatinı piskopatlık

piskopos (Yün) piskopos

piskoposey piskoposluk

piskoposinı piskopotluk

piskoposxane piskoposhane

pislığey pislik

pislıxinı pislilik

piso heram pis haram

piso mındar pis mundar

piso pis pisin pisı (eril)

piso pistir, kirlidir, çirkindir (eril)

pist (Fr) 1-pist, gösteri ve dans yapılan yer, 2-uçakların inip kalktıkları alan

pistê sarılı (dişil)

piste sarılı (eril)

pistenı-pistış sarmak

pistik üst baş

pistike üstbaş

pisto sarmış

piston (Fr) piston

pistoğ saran

pisı pis (dişil)

pivang pivong

pivok nergiz

piy babalar, atalar

piya awdayenı-awdayış birlikte sulamak

piya berdi birlikte götürdü

piya bestenı-bestış 1-birbirine sarmak, 2-birleştirmek, 3-birbirine bağlamak

piya bi birlikteydiler

piya biyayen-biyayış birlikte olmak

piya bırnayenı-bırnayış birlikte kesmek

piya bıryayenı-bıryayış birlikte kesilmek

piya bıyayenı-bıyayış birlikte olmak, beraber olmak

piya dayenı-dayış birlikte, beraber vermek

piya diyayenı-diyayış birlikte görmek

piya dı birlikte

piya şiyayenı-şiyayış birlikte gitmek

piya herinayenı-herinayış birlikte satın almak

piya karkerdenı-kerdış birlikte çalışmak, birlikte iş yapmak

piya karıtenı-karıtış birlikte ekmek

piya kaykerdenı-kaykerdış birlikte oyun oynamak

piya kerdenı-kerdış 1-anlaşmak, barışmak, 2-birlikte yapmak

piya ma amey key şıma biz birlikte sizin eve geldik

piya nêkerdenı-nêkerdış anlaşamamak, uyuşamamak

piya ra birlikten

piya rakewtenı-rakewtış birlikte yatmak

piya rayşiyayenı-şiyayış birlikte yol yürümek

piya ronayenı-ronayış 1-birlikte ekmek, 2-birlikte indirmek

piya ronıştenı-ronıştış birlikte oturmak

piya rotenı-rotış birlikte satmak

piya vıraştenı-vıraştış birlikte yapmak, birlikte tamir etmek

piya weş bıyayenı-bıyayış araları iyi olmak

piya wendenı-wendış birlikte okumak, beraber okumak

piya werıştenı-werıştış birlikte kalkmak

piya wınyayenı-wınyayış birlikte bakmak, beraber bakmak

piya birlikte, beraber

piyade (Far) piyade

piyakarey birlikte çalışma, iş birliği

piyakerd 1-anlaştı, anlaştılar, 2-birlikte yaptılar

piyakerdena dewıjan köylülerin uyuşması

piyakerdenı-kerdış anlaşmak, birlikte geçinmek, barışmak, uyuşmak

piyale (Far) şarap bardağı, içki kadehi

piyanêkerd anlaşmadılar, uyuşmadılar

piyanêkerdenı-nêkerdış anlaşamamak, uyuşamamak

piyango (‹t) piyango

piyango antenı-antış piyango çekmek, piyango çekilişi

piyango vıjiya piyango çıktı

piyangoci piyangocu

piyangoyinı piyangoculuk

piyanist (Fr) piyano çalan kimse

piyano (‹t) piyano

piyanocılığey piyanoculuk

piyanocinı piyanoculuk

piyar 1-üvey baba, 2-üstü kapalı veya kantırmalı su çeşmesi

piyasa (‹t) piyasa, mal alınıp satılan pazar

piyase dı piyasada

piyase kerdenı-kerdış piyasa etmek, dolaşmak, tur atmak

piyase ra piyasadan

piyase bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme, tur atmak

piyayê birliktedirler

piyayinı birliktelik

piyaz (Far) haşlanmış fasulye üzerine zeytin yağı, zirke vs dökülerek yapılan fasulye salatası

piyaz soğan

piyazo wışk kuru soğan

piyê may annenin babası, dede

piyê mı babam

piyê pêrdê mı babamın babası

piyê pêri babanın babası, dede

piyê to baban

piyes (Fr) piyes

piyes kay dayenı-dayış piyes oynatmak

piyes kaykerdenı-kerdış piyes oynamak

piyesan dı piyeslerde

piyesan ra piyeslerden

piyesi rê piyese

piyesın piyesli

piyo zürın üvey baba

piyon (Fr) piyon

piz kaykerdenı-kerdış ucu sivri çubuklarla oyun oynamak

piz ucu sivri çalı parçası, ucu sivri çubuk

ucu sivri çubuk

pizang kirpik

pize do veyşana fiyaqe nêbeno aç karınla fiyaka olmaz

pize fek resayenı-resayış hamile olup doğumu yaklaşmak

pize şiyayenı-şiyayış ishal olmak, ameli gitmek

pize gırd büyük mideli, göbekli veya obur karınlı

pize gırot ishal oldu

pize masayenı-masayış karnı şişmek

pize mırd tok karınlı

pize mırdeya tok karınla

pize pey veşayenı-veşayış birine acımak, üzülmek

pize pey veşnayenı-veşnayış birine acımak, üzülmek

pize pındosiyayenı-pındosiyayış mide şişip ekşimek

pize pıro gunayenı-gunayış ishal olmak, ameli gitmek

pize qul bıyayenı-bıyayış karnı delinmek

pize ra vetenı-vetış karnından çıkarmak

pize ra içten, yürektenkarından, mideden

pize siya kıskanç, başkasını çekemeyen

pize siyayinı kıskançlık, çekememezlik

pize tewatenı-tewatış karın ağrımak, karın ağrısı

pize tırşbiyayenı-tırşbiyayış karın ekşimesi

pize veş içi yanık

pize ver bıyayenı-bıyayış doğum yapmak

pize ver şiyayenı-şiyayış düşük yapmak

pize vera bıyayenı-bıyayış doğum yapmak

pize vera şiyayenı-şiyayış düşük yapmak

pize veyşan aç olan, karnı doymayan

pize xıncıkın kindar, intikamcı, başkasını çekemiyen

pize karın, mide

pizedo veng ra boş karından, mideden

pizena 1-bir karın daha, 2-ikinci dafa hamile olmak

pizera içten, yürekten, samimiyetlikle

pizeveng 1-geveze, 2-boş karınlı

pizewo safi ra içtenlikle, samimiyetle

pizey çı şiyayenı-şiyayış ishal olmak, ameli gitmek

pizey teberi dış karın

pizey zeri iç karın

pizeyo saf saf içli, saf yürekli

pizeyo verên bir kadının ilk hamileliği

pizeyo werdi 1-küçük mide, 2-evli bir kadının ilk hamileliği

pizeyo xırab kötü yürekli, niyeti iyi olmayan

pizeyın göbekli, karınlı

pizeyına 1-göbeklidir, 2-hamiledir

pizi ser dergbı karın üstü uzandı

pizi seroya doğumu yakındır anlamında kullanılır

pizi u zeri karın ve yürek

pizkane cıvıtmak

pizot çok acı, ağız yakıcı, keskin

piqabı arka kısmı üsten açık olan küçük kamyonet

plaj (Fr) plaj

plan (Fr) plan

plan bıyaye planlanmış olan

plan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak

plan dı planda

plan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak

plan kerde planlanmış olan

plan kerdenı-kerdış planlamak

plan kerdoğ planliyan, planleyicı

plan ra plandan

plan ronayenı-ronayış plan kurmak

plan vıraştenı-vıraştış plan yapmak

plana planla

planci plancı

plancinı plancılık

planê cı boliyê planları çoktur

planet (Fr) gezegen

planli planlı

planın planlı

plaq (Fr) plak

plaqa (‹t) taşıtlı arabalara takılan numaralı levha

plaster (‹ng) yara üzerine yapıştırılan ilaçlı özel bant

plastik (Fr) plastik

platform (Fr) platform

platin (Fr) platin

plazma (Fr) plazma

 

 

 

po ame 1-aynı yoldan, izden gelmek, 2-tırmanarak inmek

po amyayenı-amyayış aynı izden gelmek

po bê izinden gel

po çarnayenı-çarnayış östünde gezdirmek

po diyar kewtenı-kewtış tırmanmak, yukariya çıkmak

po diyarkewı yukariya tırman, yokuşa tırman

po şi tırmandı, tırmanarak gitti

po şiyayenı-şiyayış izinden gitmek, yürümek

po şo izinden get

po şı 1-aynı yoldan, izden gitti, 2-tırmandı gitti

po şıro izinde gitse, tırmansa

po vetenı-vetış bir şeyi yukarı çıkarmak, içinden çıkarmak vb

po vıjiya karşısına çıktı

po vıjyaye birden karşısına çıkan şey

po vıjyayenı-vıjyayış birden karşısına çıkmak

po vıziya karşısına çıktı

po vızyaye birden karşısına çıkan şey

po vızyayenı-vızyayış birden karşısına çıkmak

po 1-birlikte, beraberinde, 2-izinden, hatından gelmek, gitmek, tırmanmak ve inmek

poç-poçı kuyruk

poça cıxari sigara izmariti

poça şarê bo başkasının kuyruğu olmak

poçqol kuyruksuz

poçık derg uzun kuyruklu

poçık estor bir ot cinsi, yumuşak yerlerde ve ekili tarlalarda olur ve yenilir

poçık-poçıkı kuyruk, kuyruk sokumu kemiği

poçıkı dekewtenı-dekewtış bel kayması olmak

poçıkı kuyruk sokumu kemiği

poçıkın kuyruklu

podyüm (Fr) podyum

poşa çingene

poşet (Fr) küçük torba

poşi başa sarılan beyazımsı sargı

poşman biyayenı-biyayış pişman olmak, caymak

poşman bı caydı, pişman oldu

poşman bıyayenı-bıyayış pişman olmak, caymak

poşman kerdenı-kerdış pişman etmek, caydırmak

poşman nêbiyayenı-nêbiyayış pişman olmamak, caymamak

poşman pişman, cayma

poşmana pişmandır, caymış, pişman olmuş (dişil)

poşmanê 1-pişmanmısın?, 2-pişmandırlar (çoğul)

poşmaney caymazlık, cayma, pişmanlık

poşmaninı pişmanlık

poşmano pişmandır (eril)

poşo yukarı tırman

poştdaney arka çıkma, yardım etme

poştdariye yardım, arka çıkma

poşti dayenı-dayış bel vermek, desteklemek, arka çıkmak

poşti dayoğ bel veren, destekleyen

poşti diyayenı-diyayış destek görmek, kendisine arka çıkılmak

poşti erd ardenı-ardış belini yere getirmek, yenmek

poşti gırotenı-gırotış destek almak, arkası güçlenmek, cesaretlenmek

poşti pê dayenı-dayış 1-sırt sırta vermek, 2-birbirine arka çıkılmak

poşti ra belden, sırtan

poşti ser rakewtenı-rakewtış sırt üstü, bel üstü yatmak

poşti tepıştenı-tepıştış beli tutulmak, bel kayması olmak

poşti tewayenı-tewayış beli ağrımak

poşti 1-sırt, bel, 2-arka çıkma

poje pişir

pojena 1-pişiriyor (dişil), 2-kabuğunu soyuyor

pojene pişirin, pişirmek

pojenê 1-pişiriyorlar (çoğul), 2-kabuğunu soyuyorlar

pojeno 1-pişiriyor (eril), 2-kabuğunu soyuyor

pojiya 1-pişti, 2-kabuğu soyuldu

pojiyaye 1-pişmiş olan, 2-kabuğu soyulmuş olan

pojna 1-pişirdi, 2-kabuğunu soydu

pojnabı 1-pişirmişti, 2-kabuğunu soymuştu

pojnayenı-pojnayış 1-pişirmek, 2-kabuğunu soymak

pojnena 1-pişiriyor (dişil), 2-kabuğunu soyuyor

pojnenê 1-pişiriyorlar (çoğul), 2-kabuğunu soyuyorlar

pojneno pişiriyor (eril)

pojıyayenı-pojıyayış 1-pişmek, 2-kabuğu soyulmak

poker (Fr) bir tür iskambil oyunu

pokerci pokerci

pokercılığey pokercilik

pokerdenı-pokerdış giydirmek (binek hayvanlarına çul vs giydirmek)

pol bıyayenı-bıyayış omuzlanmış olmak

pol kerdenı-kerdış omuzlamak

pol nayenı-nayış omzuna koymak

pol 1-madeni para, bakır para, 2-omuz, kol, 3-yama

pola çelikleştirilmiş

polad çelik

polat çelik, çok sağlam, çok sert, bükülmez, dayanıklı

polatinı çeliklik, sağlam olma durumu

polatın çelikten yapılan, çelikli

polayın çelikleştirilmiş olan

poldê xo ser nayenı-nayış omzunun üstüne koymak

polek 1-pul, takı, pul şeklindeki küçük takacaklar, altın vs, 2-çelikleştirilmiş küçük madden

polekcinı kerdenı-kerdış pulculuk yapmak

polekcinı pulculuk

polekın 1-pullu, 2-çelikleştirilmiş küçük madden vs

polemik (Fr) polemik, siyasi, bilimsel, edebi konularda sert tartışma

polşıkna pot kırdı

poliçe (‹t) poliçe

poligon (Fr) ateşli silahlarla ateş yapılan yer

polis (Yün) polis

poliscinı poliscilik

polisey polislik

polisinı polislik

polislığey polislik

politik (Fr) politika ile ilgili, siyasi, siyasal

politika (‹t, Yün) politika

politika kerdenı-kerdış politika yapmak

politika vıraştenı-vıraştış politika yapmak

politikaci politikacı

politikacinı politikacılık

politikacılığey politikacılık

politiq (Fr) politika ile ilgili, siyasi, siyasal

politiqa (‹t) politika

politiqa kerdenı-kerdış politika yapmak

politiqa vıraştenı-vıraştış politika yapmak

politiqa politika

politiqaci politikacı

politiqacılığey politikacılık

polo 1-boynuzsuz, 2-dümbük olan

polyester (‹ng) polyester

polı ser nayenı-nayış omuzuna almak, omuzun üstüne koymak

pompa (‹t) pompa

pompa kerdenı-kerdış pompalamak

pompaci pompaci

pompacinı pompacılık

pompaj pompalam

pompayinı pompacılık

pompor asfaltlı yol, kara yolu

pon kerdenı-kerdış yassılaştırmak

pon 1-yassı, 2-düz

pona yaslıdır, yassıdır, düzdürdür (dişil)

ponc (panc) beş

ponc ponc beş beş, beşer beşer

ponc ra beşten

ponc beş

poncas (pancas) 50 elli

poncasın ellinci

ponce (pance) paça, giysinin ayak bilek kısmı, kadın ayak giysisi ve ayak ağız kısmı, paça, bacak, pantolon vb giysilerin paçası

ponçe paça, giysinin ayak bilek kısmı, kadın ayak giysisi ve ayak ağız kısmı, paça, bacak, pantolon vb giysilerin paçası

poncey cı paçası, bacağı

poncey cıniyan kadınların paçası, bacağı

poncna beş daha

poncsey (pancsey) 500 beşyüz

poncın beşinci

poney yaslılık, düzlük, yassı olma durumu

ponj (panc) beş

pono yaslıdır, yassıdır, düzdür (eril)

ponseme perşembe

pontilı (patilı) burularak ottan sarılan ot burması

pontol (pantol) pantol

popıler (Fr) popüler

popılizm (Fr) halkçılık

por boyax kerdenı-kerdış saçı boyatmak

por gıley kerdenı-kerdış saçtan örük örmek

por mündenı-mündış saç örmek

por sıpe kerdenı-kerdış yaşlanmak, saçı beyazlatmak

por sıpeyinı yaşlılık

por saç

porcinı saçcılık, perukculuk

porçık başın tepesindeki saç tutamı, kakül

porderg uzun saçlı

porherirını ipek saçlı

porhıncıkın kıvırcık saçlı

porkej beyaz ile sarı karışımı saç rengi, sarımsı

porkez sarı saçlı, sarımsı

porkılm kısa saçlı

porr saç

porrüçıkna saçı yoldu

porrıjna saçı döktü

porrın saçlı

porselen (Fr) porselen

porsiya siyah saçlı

porsiyon (Fr) porsiyon, bir kişilik yemek

porsük (Tr) pis kokulu memeli bir hayvan

porsür kırmızı saçlı

porsıpe 1-beyaz saçlı, ak saçlı, 2-yaşlı kişi, ihtiyar

portatif (Fr) portatif

porte (Fr) porte

porteqalêr portakal ağacı

porteqali portakalar

porteqal-porteqalı (Fr) (pırtıqalı, pırteqalı) portakal

portre (Fr) portre

porweşeyna saçı döktü

porweşyaye saçı dökülen, dökük saçlı

porzer sarı saç

porzerd sarı saçlı

porzerdı sarı saçlı (dişil)

porın saçlı

pos (Tr) gür ve uzun (bıyık için)

posa (Tr) posa

posanayenı-posanayış ummak, ümit etmek

posayê 1-ümit ediyordu, ummuyordu, 2-bir pose, torba

posayenı-posayış ummak, ümit etmek

pose meyve, sebze, şeker vb konulan torba

poseman (poşman) pişman

poseman bıyayenı-bıyayış pişman olmak

poseme perşembe

posena ümit ediyorum, ummiyorum, ümit ediyor (dişil)

poseno ümit ediyorum, ummiyorum, ümit ediyor (eril)

posman bı caydı, pişman oldu

posman bıyayenı-bıyayış pişman olmak

posman kerdenı-kerdış pişman etmek

posman pişman

posmaney pişmanlık

posmaninı pişmanlık

post (Far) post

posta (‹t) posta

posta dayenı-dayış postaya vermek, göndermek

posta kerdenı-kerdış 1-işine son vermek, yollamak, 2-postalamak, göndermek

posta kı gönder, postala

postaci postacı

postacinı postacılık

postacı postacı

postacılığey postacılık

postal ayakabı, konçlu ve kaba potin

postalci ayakabı yapan veya satan kimse

postalcinı ayakabıcılık

postalê poçıkıni konçlu ve kuyruklu ayakabı

postali ayakabı, ayakabılar

postalxane (sewlxane) ayakabı dikilen veya satılan yer

postandê cı dı postlarında, derilerinde

postawan posta işleriyle uğraşan kimse, postacı

postawaney postacılık

postaxene postahane

postbiyayenı derisi soyulmak, post edilmek

postciroyan postciroları

poste bıyayenı-bıyayış derisi yüzülmüş, soyulmuş olmak

poste kerde derisi yüzülmüş olan

poste kerdenı-kerdış 1-derisini yüzmek, 2-işine son vermek, yollamak, 3-postalamak, göndermek

poste penir ucu dikenlı ve içinde fıtile benzer damarlar bulunan bir ot çeşidi, tadı çok güzel ve yenilir

poste 1-deri, post, 2-posta, postahane

postecinı postacılık

postecı deri işleriyle uğraşan kimse

postekı derisini yüz, post et

postemekı derisini yüzme, post etme

poster (‹ng) poster, büyük boy resim

postevan deri işleriyle uğraşan kimse, postçu

postewan deri işleriyle uğraşan kimse, postçu

postexane postahane

postey seri kafa derisi, başın derisi

posteyın derili, postlu

posthali ayakabı

postrêj içinde çökelek, penir topladığı deri, tuluk

pot (Tr) yanlışlık, hata

pot şıkıt pot kırdı

pot 1-pişirdi, 2-tüyleri yolunmuş kuş, tavuk vb, 3-kuş kanatlılarının uzun tüyleri

pota (Far) içinde madde eritilen kap

pota pişmiş olan

potansiyel (Fr) gizli güç

potasyüm (Fr) bir element adı

potaye 1-pişirilmiş olan, 2-soyulmuş olan

pote 1-pişmiş olan, pişirilmiş olan, 2-kabuğu soyulmuş olan

potenı-potış 1-pişirmek, 2-kaşımak, kabuğunu soymak

poteyo pişirilmiştir, pişkindir

poti pişirdiler

poto pişirmiş

potin (Fr) potin

potincinı potincilik

potini potinler

potinın potinli

powjeno pişiriyor

powjnayenı-powjnayış pişirmek

powt bı pişirmişti

powte pişirilmiş, pişkin, pişmiş

powtenı-pewtış pişirmek

powto pişirmiş

powütenı-powütış beklemek

powütê bekliyordu

powüto beklemiş

powya pişti

powyayenı-powyayış pişmek, pişirilmek

poğ 1-bok, kötü, 2-yüzünden

poğaça (‹t) poğaça

poğacı

poğda mıra benim yüzümden

poğdê ey ra onun yüzünden

poğdê to ra senin yüzünden

poğtê ey ra onun yüzünden

poğtê to ra senin yüzünden

poğra yüzden, o yüzden, o nedenle, nedenden

poyaye 1-çürümüş olan, çürük, 2-pişmiş olan, pişik

poyayenı-poyayış pişmek

poyraz (Yün) kuzeydoğudan esen soğuk rüzgar

poz (Fr) 1-fiyaka, gösteriş, 2-resim çekerken kendine şekil vermek, poz vermek

poz dayenı-dayış poz vermek, gösterişte bulunmak

poz kerdenı-kerdış poz yapmak

pozbend-pozbendi bazubend, belli bir amaçla kola geçirilen enli kuşak

pozbent-pozbentı küçük boncuklardan örülüp içine nuska konulup kolla takılan bir nevi kol takısı, bazubend

pozê cı şıktenı-şıktış çalımını bozmak

pozisyon (Fr) pozisyon

pozmış bıyaye hasadı toplanıp bırakılmış olan

pozmış bıyayenı-bıyayış hasadı toplanıp bozulmak olan

pozmış kerde hasadı toplanıp bırakılmış olan

pozmış kerdenı-kerdış son hasadı toplayıp bozmak olan

pozmış ekinlerin son toplama hasadı

pozıtif (Fr) pozitif, olumlu

pozıtif u negetif pozitif ve negatif

praktik (Fr) praktik

praktikwan pratikçı

pranga (‹t) ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir

prangaro dayenı-dayış prangaya vurmak

pratik kerdenı-kerdış praktik yapmak

pratikci pratikcı

pratikey praktiklik

pratisyen (Fr) sanatını pratik yoluyla öğrenip uygulayan kimse

prefabriq (Fr) prefabrik

prefanriqasyon (Fr) prefabrikasyon

prens (Fr) prens

prenses (Fr) prenses

prensesey prenseslik

prensey prenslik

prensip (Fr) prensip

pres (Fr) pres

press (Fr) pres

prestij (Fr) saygınlık, itibar

prim (Fr) prim

prisma (Yün) prizma

priz (Fr) priz

problem (Fr) problem

problem vetenı-vetış problem çıkarmak

prodüksiyon (Fr) prodüksiyon

produktor (Fr) prodüktör

produtorlığey prodüktörlük

profesor (Fr) profesör

profesorey profesörlük

profesyonel (Fr) profesyonel

profesyonelley profesyonellik

profil (Fr) profil

program (Fr) program

proje (Fr) proje

proje kerdenı-kerdış projelendirmek

proje vıraştenı proje yapmak

projektor (Fr) projektör

projektur (Fr) projektör

proleter (Fr) proleter, çalışan, emekçi

proleterya (Fr) proleterya, çalışanların oluşturduğu sosyal topluluk

pronam-vernam adıl

pronami adıllar

propaganda (‹t) propaganda

propaganda kerdenı-kerdış propaganda yapmak

propagandaci propagandacı

propagandacılığey propagandacılık

proses (‹ng) süreç

protein (Fr) protein

protest protest

protestan (Fr) protestan

protestaney protestanlık

protestaninı protestanlık

protesto (‹t) protesto

protesto kerdenı-kerdış protesto etmek

protez (Fr) protez

protezci protezci

protezcılığey protezcilik

protezwaney protezcilik

protoqol (Fr) protokol

protoqol vıraştenı protokol yapmak

protoqolci protokolcü

provakasiyon provakasiyon

provaqator provakatör

prowaqasyon (Fr) provakasyon, kışkıtma

prowaqator (Fr) provakatör, kışkırtıcı

proğram (Fr) program

proğram kerdenı-kerdış programlamak

proğram vıraştenı-vıraştış program yapmak

proğramci programcı

proğramcılığey programcılık

prüwa (‹t) prova

prüwa kerdenı-kerdış prova etmek

psikolog (Fr) psikolog

psiqoloji (Fr) psikoloji

psiqolojik (Fr) psikolojik

psiqoloğ (Fr) psikolog

 

 

 

pü kerd u lıst tükürdü ve yaladı

pü kerd tükürdü

pü kerdenı-kerdış tükürmek

pü nêkerd tükürmedi

pü nêkerdenı-nêkerdış tükürmemek

pü tükürük, tükürme, tükürmek

püa puma

püan (Fr) puan

püan dayenı-dayış puan vermek, puanlandırmak

püan gırotenı-gırotış puan almak

püan kerdenı-kerdış puanlamak

püaney puanlık

püani puanlar

püç bıyayenı-bıyayış 1-çürümüş olmak, çürümek, 2-uyuşmuş olmak

püç kerdenı-kerdış 1-çürütmek, 2-uyuşturmak, hareketsiz hale getirmek

püç kerdoğ çürüten kimse

püç vetenı-vetış çürüğe çıkarmak

püç vıjyayenı-vıjyayış çürük çıkmak

püç 1-çürük, çürümüş olan, kof, içi bozulmuş yada olmayan kabuklu meyvelere denilir, 2-uyuşmak, kıbırdayamamak

püçey 1-çürüklük, 2-uyuşukluk

püçinı 1-çürüklük, 2-uyuşukluk

püçle yumurta kabuğu

püçık çorap

püçıki çoraplar

püdra (Fr) pudra

püf kerdenı-kerdış üflemek, üfürmek

püf 1-hava, 2-üfürme, 3-üfleme sesi

püfayenı-püfayış oflamak, poflamak, kızıp kızarmak, of-pof etmek

püş u palaxı kuru ot, yaprak ve bitki artıkları, kuru bitki sapları, kırıntıları, birikintisi

püş kuru yaprak, ot vs

püşi bir çeşit baş örtüsü, kefi

püşiye kefiye

püşt bıyayenı-bıyayış puşt olmak

püşt 1-ağır ve kaba sövgü, 2-eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek, 3-puşt, kalleş, iki yüzlü, 4-götveren, ibne, oruspu, piç, 5-şeytan, 6-gözü başkasının namusunda olan, 7-homoseksuel, namusuz, alçak, çift cinsiyetli

püştey kerdenı-kerdış puştluk etmek

püştey kahpelik, puştluk, namusuzluk, piçlik, oruspuluk

püştinı kerdenı-kerdış 1-ibnelik yapmak, 2-kalleşlik yapmak

püştinı 1-ibnelik, 2-kalleşlik, 3-oruspuluk

püştlığey puştluk, namusuzluk

püşto xuli püşt ibne oğlu ibne

püşto kötü yolda olan namussuz erkek, puşttur

püştı kötü yolda olan iffetsiz kız yada kadın

püşın kuru yapraklı

pühh sıfatê to rê tuh senin suratına

pühh birinin suratına tükürmek, tuh etmek

püi puhu kuşu

pük bıyayenı-bıyayış havanın karlı, fırtınalı ve soğuk olması

pük keno soğuktan titriyor

pük kerdenı-kerdış soğuk havada çırpınmak

pük u ayam fırtınalı ve açık

pük şidetli fırtına, soğuk hava, karlı yağmurlu, fırtınalı hava, kar, tipi vs

pükayi fırtınalı, yağışlı ve karlı

pükeneko (püko) havanın bulutlu ve soğuk olma durumu, fırtınalı

pükerd tükürdü

pükerd u lıst tükürdü ve yaladı

pükı tükür

pümekı tükürme

pükıno tükürüyor

pül (Far) pul, posta pulu, damga pulu vs

pül bıyaye 1-pullanmış olan, 2-fişlenmiş olan

pül bıyayenı-bıyayış 1-pullanmak, 2-fişlenmek

pül kerdenı-kerdış 1-pullamak, 2-fişlemek

pül 1-argoda para demek, para anlamında, metal para, 2-tepe

pülat (Far) çelik

pülatın çelikleşmiş olma hali

pülci pulcu, pul satan kişi

püliscinı poliscilik

pülisinı polislik

pülo berz yüksek tepe

pülo vorın karlı tepe

pülık 1-tepecik, 2-kakül, alnının üstünde bırakılan saç

pülın pullu

pülıs polis

püma (Fr) yırtıcı ve memeli bir hayvan

pümı 1-bataklıklarda yaşayan tavuk cinsinden bir kuş, 2-vahşi kedi

pün bı 1-kümelendi, 2-yuvaya yattı

pün bıyayenı-bıyayış tavukların kümelenip yatması

pün-püne nane ailesinden olup su kenarlarında yetişen bir bitki, yarpuz

pün kümes veya diğer kanatlı hayvanların yatma yeri ve yatması

pünc 1-birbirine dolama, 2-toplu halde kümelenme, küme, yığın, 3-çim, 2-ot vb bitkilerde toplu kök, toplu ot, saçak, 4-ağaç vb şeylerin kökünde olan kökcükler

püncê darı ağacın kökünde olan kümelı yedek kökler, filizler, saçaklar

püncık küçük küçük ot ve bitki kümeleri

püncıkın dallı saçaklı, köklü kümeli küçük bitki

pünd 1-ağaç köklerinde yada dalarında olan mantar kümeleri, 2-ağacın kendi kökü üzerinde filizlenmesi

pünê kergan tavuk kümesi

pünek 1-kümescik, 2-nanecik

pünêkerd tükürmedi

püneyın naneli, naneye benzeyen otlu

püngal kanatlı veya kümes hayvanlarının yumurtladıkları yer

pünık 1-fol, yumurta folı, 2-tavuk kümesi, 3-tavukların kümeleme şekli

pür bıyaye soyulmuş, kabuğu soyulu olan

pür bıyayenı-bıyayış soyulmış olan

pür kerde soyulmuş olan, kabuğu soyulu

pür kerdenı-kerdış kabuğunu soymak, tüylerini yolmak

pür kerdoğ (kabuğu) soyan kimse

pür u pat kabuk ve soyma

pür 1-kabuk, 2-kaşıma, soyma, yolma

pürçık tüy, püskül

pürçıkın kıllı, dallı, saçaklı, köklü, kümeli, tüylü, püskülü

pürd köprü

pürdê Hebırmani haburman köprüsü

pürê gozan ceviz kabuğu

pürê vaman badem kabuğu

pürkeno kaşiyor, soyuyor

pürkerdenı-pürkerdış kaşımak, soymak

pürkerdoğ (Kabuğunu) kaşıyan, soyan

pürkı kabuğunu kaşı, kabuğunu soy

pürmekı kabuğunu soyma, kaşıma

püro (‹t) yaprak tütünle yapılan kalın ve uzun sigara

püro sadece tütün yaprağından sarılan sigara

pürr bıyayenı-bıyayış kabuğu soyulmak, 2-tüyleri yolunmuş olan

pürr kerdenı-kerdış kabuğunu soymak, kaşımak, tüylerini yolmak

pürr kabuk

pürt kerdenı-kerdış tüylerini yolmak, kabuğunu soymak

pürt rüçıkın tüyleri yolunmuş olan

pürt u rüt kıllı ve çıplak

pürt-mürti tüy-müy

pürt-pürti tüy

pürta pirı kırlarda olup yenilen bir ot

pürtaqal-pürtaqalı (Fr) portakal

pürti bıyayenı-bıyayış 1-tüyleri yolunmuş olma, 2-kabuğu soyulmuş olma

pürti kerdenı-kerdış 1-tüylerini yolmak, 2-kabuğunu soymak

pürti rüçıknayenı-rüçıknayış tüylerini yolmak

pürti rüçıkyayenı-rüçıkyayış tüylerinin yolunmuş olma durumu

pürti 1-tüy, tüyler, 2-kıl, kıllar

pürtiya Arwêşan tavşanların tüyü

pürtiya cı rüçıknê tüylerini yoldu

pürtnerm yumuşak tüylü

pürtqal-pürtqalı (Fr) portakal

pürtı tüy, kıl

pürtıki ince saç

pürtıkın kıllı, tüylü

pürtın kıllı, tüylü

pürüzın yüzü asıklı, küsmüş hali olan, özgün, düşünceli vs

püsat silah, zırh gibi savaş araçları, tesisat, savaş tesisatı

püsla pusula, birkaş satırlık mektup

püst 1-ağır ve kaba sövgü, 2-eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek, 3-puşt, kalleş, iki yüzlü, 4-götveren, ibne, oruspu, piç, 5-şeytan, 6-gözü başkasının namusunda olan, 7-homoseksuel, namusuz, alçak, çift cinsiyetli

püstinı kerdenı-kerdış 1-ibnelik yapmak, 2-kalleşlik yapmak

püstinı 1-ibnelik, 2-kalleşlik, 3-oruspuluk

püsto xuli püst ibne oğlu ibne

püsüla (pısüla) pusula

püsüla (‹t) pusula, yön tespit etmek için kulanılan araç

püt (Far) put, tapınılan cansız varlık

pütperest (Far) putperest puta tapan

pütperestey puta tapma durumu, putperestlik

pütperestinı putperestlik

pütperestlığey putperestlik, puta tapma durumu

pütre (Fr) pudra

pütxane puta tapılan yer, tapınak

pütık ince saç

püwa 1-Ağaç mantarı2-çakmak taşı fitili

püyın tükürüklü

puf kerdenı-kerdış üflemek, üfürmek

puf 1-hava, 2-üfürme, üfleme, üfürük, ateşi söndürmek veya gürleştirmek için üflemek, üfürmek

pufayenı-püfayış oflamak, poflamak, kızıp kızarmak, of-pof etmek

puff 1-kızgınlık, bezginlik, usanç anlatır, 2-yılanın üflemesi, karşısındakini korkutması

puffeno pufliyor

puş kuru sap

pure (Fr) püre

puruz (Tr) pürüz

puskul (Tr) 1-püskül, kızların veya kadınların örülü saçına taktıkları süs, 2-tesbihlerin başına takılan süs