pa akerdenı-akerdış ile açmak
pa ame 1-birlikte geldi, 2-yaya geldi, ayakla geldi
pa amyayenı-amyayış ile gelmek, onunla gelmek
pa anışt ona kondu
pa anıştenı-anıştış üzerine konmak, üstüne konmak
pa berdenı-berdış birlikte götürmek, onunla götürmek
pa bêri ile gel, onunla gel, birlikte gel
pa bestenı-bestış 1-birleştirmek, 2-birbirine sarmak, 3-yapıştırmak vs
pa bürı 1-birlikte ye, 2-kendisiyle ye
pa bı 1-birlikteydi, bitişikti, 2-yapışıktı, 3-beraberdi
pa bışkını onunla kır
pa bıkenı kendisiyle kaz, ile kaz
pa bıtersê onunla korkut
pa bıyayenı-bıyayış 1-bitişik olmak, 2-beraber olmak
pa çinayenı-çinayış ile biçmek, onunla biçmak
pa cıkerd birlikte kesti
pa cıkı birlikte kes
pa darda bıyayenı-bıyayış bir şeye veya yere asılı kalmak
pa darda kerdenı-kerdış bir şeye veya yere asmak
pa dayenı-dayış onunla vermek, birlikte vermek
pa deşt ile dikti, onunla dikti, birlikte dikti
pa deştenı-deştış birlikte dikmek, onunla dikmak
pa degi onunla, birlikte doldur ve sıkıştır
pa derg bı ile uzandı
pa diyarkewı 1-ile yukarı çık, 2-kendisiyle yukarı çık
pa dıskınaye yapıştırılmış olan
pa dıskınayenı-dıskınayış yapıştırmak
pa dıskıyaye yapışmış olan, yapışık
pa dıskıyayenı-dıskıyayış yapışmak
pa şa bı onunla sevindi
pa şanayenı-şanayış (ile) sallamak, birlikte sallamak
pa şiyayenı-şiyayış onunla gitmek, beraber gitmek
pa şo u pa bê onunla git onunla gel
pa şo birlikte git, tırman ve yürü
pa şori ile git, onunla git, birlikte git
pa şı birlikte gitti
pa şımıtenı-şımıtış onunla içmek, birlikte içmek
pa şıyayenı-şıyayış ile, birlikte gitmek
pa geyra onunla gezdi
pa geyrayenı-geyrayış 1-onunla gezmek, 2-üstünde gezmek
pa gırêdaye bir yere veya şeye bağlı olma
pa gırêdayenı-gırêdayış bir yere veya şeye bağlamak
pa gırotenı-gırotış 1-birlikte almak, 2-onunla kapatmak
pa kaşbıyayenı-bıyayış birlikte sürüklenmek, çekilmek
pa karıt onunla ekti, birlikte ekti
pa kerdenı-kerdış 1-takmak, 2-asmak, 3-yapıştırmak
pa kewtenı-kewtış birlikte düşmek, üzerine düşüp onunla uğraşmak
pa koyayenı-koyayış değmek, çarpmak
pa küwatenı-küwatış 1-kendisiyle dövmek, 2-çarpmak, değmek
pa kılit kerdenı-kerdış onunla kilitlemek, kapatmak
pa leyri kı birlikte, onunla yuvarla
pa meşo ile gitme, kendisiyle gitme
pa mende asılı kalmış olan
pa mendenı-mendış 1-asılı kalmak, 2-birlikte veya beraber kalmak
pa menı 1-sıkma, kurşunlama, 2-yakma
pa niyayen-niyayış birisine takılmak, canına düşmek
pa nıştenı-nıştış bir yere veya şeye konmak
pa pışt onunla sardı
pa pırkı onunla doldur
pa rakewt birlikte yattı, kendisiyle yattı, onunla yattı (elbise vbgibi şeylerle yatmak)
pa rakewtenı-rakewtış birlikte yatmak, onunla yatmak
pa rakewı 1-birlikte yat, 2-kendisiyle yat
pa ramıt onunla sürdü, birlikte sürdü
pa remayenı-remayış birlikte kaçmak, onunla kaçmak
pa ronışt onunla oturdu, birlikte oturdu
pa ronıştenı-ronıştış onunla oturmak, birlikte oturmak
pa tahnayenı-tahnayış onunla öğütmek, ile öğütmek
pa verdayenı-verdayış 1-asılı bırakmak, 2-birlikte veya beraber bırakmak
pa vındana onunla durdurdu
pa vındanayenı-vındanayış 1-bir şeye veya yere dayiyarak bırakmak, 2-onunla susturmak, alıkoymak
pa vınderd onunla durdu
pa vıstenı-vıstış ile, kendisiyle düşürmek
pa wegrotenı-wegrotış onunla taşımak, birlikte taşımak
pa werd birlikte, beraberinde yedi, onunla yedi
pa werdenı-werdış birlikte yemek
pa werdı kı onunla, ile ufala, ufalt
pa werışt ile kaltı, birlikte kalktı
pa werıştenı-werıştış onunla kalkmak, birlikte kalkmak
pa zelıqiya yapıştı, yakasına sakız gibi yapışma durumu
pa zelıqna yapıştırdı
pa zelıqnayenı-zelıqnayış bitiştirmek, yapıştırmak
pa 1-birlikte, beraber, beraberinde, onunla, ile, bitişik, 2-ayak, 3-bitiştiren, birleştiren, birleşik ek, mek, mak eklerini oluşturur, 4-yapışık
paakerdenı-paakerdış açmak
paç bıyayenı-bıyayış öpülmek, öpülmüş olan
paç keno öpüyor
paç kerdenı-kerdış öpmek
paç 1-bez, peçe, çocuk sarma bezi, çaput, 2-öpücük
paça (Far) paça
paca pencere, ışık gelen yer, aydınlatma deliği
paçaci paçacı
paçacılığey paçacılık
paçawan paçacı
paçawra (Yün) paçavra
paçawraci paçavracı
paçawracilığey paçavracılık
paçawrayinı paçavracılık
paçi öpücükler
padaye sarılı, yumulup sarılan
padayenı-padayış 1-bir şeyi birbirine sarmak, dolamak, 2-pestil vb şeyleri bir beze sarıp güneşte kurutmağa vermek, 3-birlikte vermek
padşa padişah
padşayinı padişahlık
padişa (Far) padişah
padişahey padişahlık
padişayinı padişahlık
padisa padişah, kral
padiyarkewtoğ merdiven
padıskiya 1-mecazi manada başbellası olmak, 2-yapıştı, yapışma, yapışık
pafta (Far) pafta
paşa paşa
paşayey paşalık
paşayinı paşalık
paşazade paşa oğlu, rahatına düşkün ve gösterişi seven
paşêne cumartesi günü
paşmüre tewatenı-tewatış kuyruk sokumu kemiğinin ağrıması
paşmür-paşmüre 1-karın kısmının kalça üzerindeki boşluklar, 2-kuyruk sokumu kemiği, 3-midenin altındaki boşluk yer
paşmürey mı dekewto 1-küçük karnım içeri girmiş, 2-belim kaymış
paşna 1-topuk, ayak topuğu, ökçe, 2-yastık
paşnay cı topuğu
paştazıknayek, paştazıknayoğ sofa, koltuk
paştdayenek koltuk
paştdayış bel vermek, yardım etmek, arka çıkmak
paştdayışê hüqüqi hukuk yardımı
paştdayoğ arka çıkan, destekleyen, bel veren
paştger arka çıkıcı, destekçi
paşti cı dayenı-dayış desteklemek, bel vermek
paşti dayenı-dayış arka çıkmak, bel vermek
paşti dê cı bel verdi, arka çıktı, destekledı
paşti gırotı 1-destek aldı, bel aldı, arka çıkıldı, 2-bel ağrısı tuttu
paşti ma do bize arka çıksa, bel verse
paşti pê dayenı-dayış birbirine arka çıkmak
paşti pırodayenı-pırodayış sırt vurma, yaralama (yük hayvanlarında)
paşti ser kewt sırt üstü düştü
paşti ser rakewt sırt üstü yattı
paşti ser sırt üstü
paşti tepışten-paşti tepıştış destek vermek, taraf tutmak, cesaret almak
paşti vıjyayenı-vıjyayış arka çıkmak
paşti vızyayenı-vızyayış arka çıkmak, destek olmak
paşti waştenı-waştış destek istemek
paşti 1-arka çıkmak, sahiplenmek, birine bel vermek, desteklemek, 2-sırt, bel
paştidayoğ bel veren, arka çıkan, destekleyen kimse
paştinêtepışteney arka çıkmayan, bel vermeyen, desteklemeyen
paştipagırêdayoğ kendisine bel bağlanan kimse
paştipêdayeney birbirine bel vermek, arka çıkmak, destek olmak
paştipênêdayeney birbirini desteklememek, bel vermemek
paştiser sırt üstü, bel üstü
paştitepışteney arka çıkmak, bel vermek desteklemek
paştiya 1-sırtiyle, 2-sırttır
paştkursi (Paştdan, Paştazıkne, qoltıx)
paşttext sedır, koltuk
paşıtenı-paşıtış bir şeyin kabuğunu soymak
paşıt kabuğunu soydu
paşıte kabuğu soyulu olan
paşıto kabuğunu soymuş
pag-pagı ev yapmak için ayrılmış arsa, harabe yer
paga bawkalan ataların, dedelerin yerleşim yeri
paga kalıkan dedelerin mekanı, dedelerin ocağı, yeri
page eski yerleşim yeri, mekan
pagı arsa, ev yapmak için ayrılan yer
pagırêdaye bağlı, birlikte düğümlü
paha (Far) değer, fiyat
pahalığey pahalılık
pahesiya 1-duydu, 2-uyandı
pahh 1-alay geçer gibi araya laf atmak, "hayda, aha", 2-birini korkutmak için birden pahh sözcüğünü sarfetmek, 3-vah, ne yazık anlamında
pahliwan pehlivan
pahliwaney pehlivanlık
pahliwaninı pehlivanlık
pahn-pahnı 1-enli, yassı ve geniş, 2-yere diz çöküp kendini gizlemek, saklamak
pahney yassılık, enlilik, yassı olma durumu
pahnkerden-pahnkerdış enlileştirmek, genişletmek, yassılaştırmak
paiz (payız) sonbahar
pajena kaşiyor, kabuğunu soyuyor (dişil)
pajeno kaşiyor, kabuğunu soyuyor (eril)
pajiya kabuğu soyuldu
pajyayenı-pajyayış kabuğu soyulmuş olmak
pajıt kaşıdı, kabuğunu soydu
pajıte kabuğu soyulmuş olan
pajıtenı-pajıtış bir şeyin kabuğunu soymak
pajıto kabuğunu soymuş
pajıtoğ kabuğu soyan, soyıcı
pak (Far) pak, temiz
pak bıyayenı-bıyayış temizlenmek, kurtulmak
pak kerd bı temizlemişti
pak kerde temizlenmiş olan
pak kerdenı-pak kerdış temizlemek, bakımını yapmak
pak kerdoğ temizleyen kimse, temizleyici
pak kı temizle
pak mekı temizleme
pak mende temiz kalmış olan
pak mendenı-mendış temiz kalmak
pak nêbiyayenı-nêbiyayış temizlenmemek, kurtulmamak
pak nêkerdenı-nêkerdış temizlememek
pak nêkerdo temizlememiş
pak u limın temiz ve kirli
paka pakı tertemiz (dişil)
paka temizdir (dişil)
pakayi 1-temizlik, 2-havanın açık olma durumu
pakê newi temiz ve yenisini
pakê 1-temizdirler (çoğul), 2-temizmisin?
pakerdan (takıyan) takıları
pakerden eklemek, ilave etmek
pakerdenı-pakerdış eklemek, yamalamak, bitiştirmek
paket (Fr) paket
paket kerdenı-kerdış paketlemek
paketi paketler
paketo paketlidir
paketı her hangi bir paket
paketın paketli
pakewti tutuşmuş
pakey temizlik
pakeya xo temizliğini
pakeyi temizlik
pakkemı 1-temizliyelim, temizliyelimmı?, 2-takalımmı?
pakkerd temizledi
pakkerdê temizliyordu
pakkerdo temizlemiş
pakkı temizle
pakmekı temizleme
paknêkerd temizlemedi
pako pak tertemiz (eril)
pako temizdir (eril)
pakt (Fr) anlaşma, balkan paktı
pakı 1-tak, 2-temiz (dişil)
pal dayenı-dayış yan yatmak, yan taraf özeri yere uzanmak
pal 1-bacak, 2-yan, yan gelip yatma
pala 1-kaba, pisbıyık, kaba bıyık, 2-kavisli, kısa, uç bölümü geniş bir tür kılıç, 3-kıvrık, gür ve uzun, 4-yamaç, dağların güneş alıp bıraktıkları yer
palakoyan dağ yamacı
palamüd (Yün) bir cins balık
palan (Far) eyer
palan 1-bir yıldız, bir gezegen adı, 2-yıldız kümesi, 3-grip, yaz nezlesi
palas (Fr) lüks otel veya gösterişli yapı
palas kilim
palasqe askerlerin takmış oldukları deri kemer, hakkiki deriden yapılmış kemer
palawra (‹sp) palavra
palawra eştenı-eştış palavra atmak
palawraci palavracı
palawracılığey palavracılık
palawraeştoğ palavra atan kimse, palavracı
palawrayinı palavracılık
palax-palaxı (püş u palaxı) kurumuş ot ve bitkilerin sapları, otların beyazlaşma, sarılaşma, kuruma durumu, sararmış, beyazlaşmış, kurumuş ot
palaxe kurumuş yabani ot vb
palaxın kurumuş ot sap vs
paldan sofa
paldım binek hayvanlarının çulunu, semerini hayvana bağlayan kemer
pale 1-işçi, tarım işçisi, ırgat, 2-ustanın elli altında çalışan işçi, amele
paley ırgat, ekin biçen işçiler
paleya işçidir (dişil)
paleyinı işçilik
paleyo işçidir (eril)
pali kerdenı-kerdış ekin biçmek
pali ekin biçimi, ekin biçmek
palişte 1-bud, 2-kalça, baldır, bacak
palişteyın 1-budlu, 2-kalçalı
paliştekê mı kalçam
palişteko çep sol kalça
palişteko raşt sağ kalça
paliker palici, ekin biçici
palikerdê ekin biçiyordu
palikerdoğ ekin biçen kimse, biçici
paliste but
palistey vistıray dana budu
paliwan 1-ekin biçen kimse, 2-pehlivan
paliwani 1-ekin biçen işçiler, 2-pehlivanlar
paliya ma qediyê, ma şeley xo berdi çıwêni ser
palküç-palküçı el ile atılabilen taş
palkuç-palkuçı elle atılabilen taş
palkursi koltuk
Palo Elazığın ilçesi
paloke fabrika, pamuğu çigitten ayıran fabrika, cırcır, pamuk çekilen yer
palqüç-palqüçı el ile atılabilen taş
palquç-palquçı elle atılabilen taş
palsna (palışna) topuk
palto (Fr) palto, giyecekler üzerine giyilen kalın giysi
paltoyın paltolu
palüke fabrika, pamuk çekilen yer, cırcır
palyaço (‹t) palyaço
palyaçolığey palyaçoluk
palyaçoyey palyaçoluk
palyaçoyinı palyaçoluk
palıci ekin biçicisi, ekin biçen kişi
palışna lıngan ayak topuğu
palışna ayak topuğu, topuk
palışte kalça
palıng panter
palıngi ayak izi, ayak ile
palısqe (Mac) palaska, bir çeşit kayış, kemer
palısqeyo mêri hakiki deriden yapılmış, yaslı ve enli kemer
palıstek vucudun yan kısmı
pamekı takma
pamende asılı kalmış olan
pampor asfalt yol, kara yolu
pamük (Far) pamuk
pamük arêkrdenı-arêkerdış pamuk toplamak
pamük karıtenı-karıtış pamuk ekmek
pan bıyayenı-bıyayış yassı olmak
pan kerdenı-kerdış yaslılaştırmak, yassılaştırmak
pan yassı, geniş
pana 1-yakayım, 2-takayım, 3-sıkayım
panaye 1-yakılmış olan, 2-kurşun sıkılmış olan
panayenı-panayış 1-yakmak, tutuşturmak, 2-ateş etmek, sıkmak, 3-takmak, 4-dokundurmak, ellini değdirmek
panayoğ silah vb sıkan, yakan, tutuşturan, yakıcı, tutuşturucu
panayır (Yün) panayır
panc (5) beş
panc bı panc beşer beşer, beş beş
panc fıni beş defa
panc hezari (5000) beşbin
panc kemi se, newayüpanc yüzden beş eksik, dokzanbeş
panc kemiyê beş eksiktir
panc koşe beş köşe
panc letı beşiz
panc panc beş beş
panc ra çeyregê kemi beşten çeyrek eksik
panc ra dıdı kemi beşten iki eksik
panc u nim beşbuçuk
pancan 1-donları, 2-paçaları
pancar çinayenı-çinayış pancar biçmek
pancar karıtenı-karıtış pancar ekmek
pancar pancar
pancarci pancarcı
pancarcılığey pancarcılık
pancarın pancarlı
pancarinı pancarcılık
pancas (50) elli
pancas bı pancas ellişer ellişer, elli elli
pancas ra vist u panc 50/25 ellide yirmibeşi
pancas u hirêçeyregi elli ve üşçeyrek
pancasan ellilikleri, ellileri
pancashezar (50 000) ellibin
pancasın ellinci
pancasını ellincısı
pance akerdenı-akerdış paça açmak
pance dırate yırtık paça
pance dıryayenı-dıryayış paçası yırtılmak
pance mıriçık yabanda, kırsal yerlerde va çalılıklar arasında olur ve yenilir
pance qelışna paçayı yırtı, yardı
pance ra vete mec: dondan çıkmış vaziyete, arsız, utanmaz
pance 1-kadın ayak üst giyecegi, kadın donu, kilotu vs, 2-paça, pantol, şalvar vs ayak giyeceğinin ayak bilek kısmı, paçası, 3-bazı döğüş horozlarının ayak bileklerinde olan tüy püskül
pancês (esüpanc) 15 onbeş
pancês, panc dıha vist onbeş, beş daha yirmi
pancêsi onbeşinci, onbeşincisi
pancêsın onbeşinci
pancey cıniyan kadın donu, kadın şalvarı
pancey donlar
panceyın paçalı
pancşeme perşembe
pancgen beşgen, beş kenarlı çokgen
panchezari (5000) beşbin
pancmilyon-pancmilyoni beş milyon
pancna beş daha, beş misli daha
panco-panc beş beş, beşer beşer
pancqat beşkat, beş misli
pancsey (500) beşyüz
pancseyhezar (500 000) beşyüzbin
pancın beşinci, beşli
pancını ra hirê 5/3 beşte üç
pancını beşincisi
panda (‹ng) panda, bir hayvan cinsi
panê 1-sıkın, ateşleyin (silah vb), 2-yakın, tutuşturun, 3-takın
panel (Fr) panel
paneyo 1-yakılsın, 2-takılsın
panşeme (pancşeme) perşembe
pangnotı kağıt para, lira
panik (Fr) panik
panj (panc) (5) beş
panjfın beşkat, beş defa
panjşeme perşembe
pankart (Fr) pankart
pankerdenı-kerdış ezmek, tepelemek
panknotı banknot
pankınotı pankınot, lira anlamında
pano (Fr) pano
pano 1-sıksın, 2-yaslıdır
panorama (Fr) panorama, genel görünüm
panos-panosı elde taşınabilen uzun kulplu gaz lambası, lüküs
panotı madeni lira
pansey (pancsey) beşyüz
pansiyon (Fr) pansiyon
pansiyon akerdenı-akerdış pansiyon açmak
pansiyon gırweynayenı-gırweynayış pansiyon çalıştırmak
pansiyonci pansiyoncu
pansiyoncılığey pansiyonculuk
pansiyoninı pansiyonculuk
pansüman (Fr) pansuman
pansüman kerdenı-kerdış pansuman etmek
pansümanci pansumancı
pansümancılığey pansumancılık
pansümaninı pansumancılık
pantol (pontol) (Fr) pantol
pantolci pantolcu
pantolcinı pantolculuk
pantolê fek hera paçası geniş pantolon
pantoli deştenı-deştış pantol dikmek
pantoli 1-pantol, 2-pantollar
pantolon (Fr) pantolon
pantoloncılığey pantolonculuk
pantolın pantollu
panüşneno birlikte yaziyor, onunla yaziyor
panüşt-panüştoğı qelemı
panüşt-panüştı kalem
panüşta to ya senin kalemindir
panz (5) beş
panz qat beş kat, beş misli
panzehir (Far) panzehir
panzerı (Alm) panzer
panzsey (500) beşyüz
panzın beşinci
panı 1-sık (silah vb), 2-yak, tutuştur, 3-tak
panık Kalınca yufka
panın yassı ve geniş olma durumu
pap kabuk
papa (‹t) papa
papatya (yün) papatya
papağanı (Ar) papağan
papaz (Yün) papaz
papazinı papazlık
papê engürı basılmış üzüm posası, kabuğu
papê sayan elmaların kabuğu
papor-paporı şose, asfalt yol
papüç (Far) papuç, yün vb şeylerden yapılan çocuk ayakabısı
papüççi papuççu
papüççılığey papuççuluk
papüççinı papuçculuk
papür-papürı 1-şose, asfalt yol, 2-vapur
papuççın papuçlu
papyon (Fr) papyon, papyon kravat
papık yün vb şeylerden yapılan terlik
paq baldır bacak
paqlawa baklava
paqlawayinı baklavacılık
paqlewe baklava
peqleweyinı baklavacılık
paqleweyın baklavalı
paqley heran eşek baklası
paqley kesan kaplunbağa baklası
paqley sıltani bezelyenin bir çeşidi
paqley bakla
par 1-geçen yıl, 2-pay, hise, kendisine düşen miktar
par kerdenı-par kerdış paylaşmak, bölüşmek, taksim etmek
para (Far) para
para mı benim payım
parabol (Fr) parabol
paraşüt (Fr) paraşüt
paraşüta pera paraşüt ile uçtu
paraşütci paraşütçü
paraşütcılığey paraşütçülük
paragraf (Fr) paragraf
paralel (Fr) paralel
paramparçe (Tr) paramparça
paranga (‹t) ağız cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir
parantez (Fr) parantez
paraxraf (Fr) paragraf
parazit (Fr) parazit
parçe bıyayenı-bıyayış parçalanmak
parçe kerde parçalanmış olan
parçe kerdenı-parçe kerdış parçalamak
parçe parçe kerd parça parça etti
parçe parçe kerdenı-kerdış parça parça etmek
parçe-parçe parça parça
parçe parça
parçebı 1-parçalandı, 2-parçaydı
parçeci parçacı
parçecinı parçacılık
parçecılığey parçacılık
parçek parçacık, bir parça
parçeveng (hece) hece, hece sesi
parçey parçalar
parçeyê bir parça
parçeyo parçadır, parçalanmış
parçeyın parçalı
pardiso (Fr) pardösü, palto, parke
pardon (Fr) pardon, "özür dilerim" anlamında
pardım eyerin, çulun, semerin arka tarafını yük hayvalarının kuyruğu altında bağlamaya yariyan kemer
pardımın paldımlı
parê (perê) cı,cücisayfa perê çıhari
dördüncü sayfa
pare (Far) 1-parça, kısım, 2-tane, adet
pare 1-bir hise, bir bölüm, pay, 2-hayvan yükünün bir teki, bir çuval teki
pareke-parekı bölüştür
parên geçen yılki, geçen yıldan kalan
parêno geçen yılındır
parey xeli buğday yükünün bir tanesi, bir teki
pareyê mı hisem, payım
pareyê 1-yük hayvanının yükünden bir tek, 2-bir hise
parêz kerdenı-kerdış perhiz etmek
parêz kerdoğ perhiz eden kimse
parêz perhiz, gelişi güzel yemeyen
parêzın perhizli
parfum (Fr) parfüm, güzel koku
parfum karardenı parfüm kulanmak
parfum rotenı-rotış parfüm satmak
parfum vetenı-vetış parfüm çıkarmak
parfumcinı parfümcülük
parfuminı parfümcülük
parşüyeqolındi zenginler, ensesi kalın olanlar
parşumen (Yün) parşömen, parşümen kağıdı
parke (Fr) parke, döşeme
parke (‹ng) parka, başlıklı bir çeşit üstlük
parlamenter (Fr) parlamenter
parlamenterey parlamenterlik
parlamento (‹t) parlamento
parlaq (Tr) parlak
parlaq kerdenı-kerdış parlatmak
parlaqey parlaklık
parlaqlığey parlaklık
parlax (Tr) parlak
parlax kerdenı-kerdış parlatmak
parlaxey parlaklık
parlaxlığey parlaklık
parnaya 1-uçurmuş, 2-yüksek bir yerden düşürmüş (dişil)
parnayenı-parnayış 1-uçurmak, 2-yüksek bir yerden düşürmek
parnayo 1-uçurmuş, 2-yüksek bir yerden düşürmüş (eril), 3-geçen yıldandır
parnayoğ 1-uçuran, 2-yüksek bir yerden düşüren kimse
parola (‹t) parola
paronge bir yıllını doldurmuş hayvan yavrusu, dana
parpin bıyayenı-bıyayış aşılanmak
parpin kerdenı-kerdış aşı yapmak, aşılamak
parpin aşı
parpün aşı yarası, aşı izi
parq (Fr) park
parqandı parklarda
pars (Far) leopar
pars tepıştenı-tepıştış pars tutmak
pars vetenı-vetış pars tutmak
pars pas, zeng tutmuş metal
parse kena dileniyor (dişil)
parse keno dileniyor (eril)
parse kerdenı-kerdış dilenmek, dilencilik yapmak
parse kerdoğ dilenen, dilencilik yapan kimse
parse dilenme, dilencilik, dilenmede alınan, dilenilen şey, parsa
parseci dilenci, dilenen
parsecinı kerdenı-kerdış dilencilik yapmak
parsecinı dilencilik
parsek dilenme, dilenci
parsekci dilenci, eşya toplayan
parsekey dilencilik
parsêl (Fr) parsel
parsêl biyo parsellenmiş
parsêl kerdenı-kerdış parsellemek
parselci tarlaları, arsaları parselleyen, yerlerı bölüştüren
parsêlın parselli
parsu kaburga
parsın parslı
parti (Fr) parti
parti ronayenı-ronayış parti kurmak
parti vıraştenı-vıraştış parti kurmak
parti 1-bir araya gelip yiyip, içip eylenmek, 2-bir seferlik mal vbçıkarmak
partici partili
particinı particilik
particılığey particilik
partidı gırweyayenı-gırweyayış partide çalışmak
partilığey particilik
partira abıriyay partiden ayrıldılar
partiya çepı sol parti
partiya dıdını mı to ra berdı ikinci partiyi ben yutum (oyunda)
partiya şari halk partisi
partiya karkerdoğan işçi partisi
partiya raştı sağ parti
partiyan partiler, partilerden
partiyê mal ma da pıro bir parti mal vurduk
partiyey particilik
partiyın partili
partiyinı particilik
partizan partici
partizaney partizancılık
partizaninı partizancılık
partizanlığey partizancilik
partner (‹ng) eş, iş arkadaşı, ortak
partıcinı particilik
partıli partili
parzün (perzün) bez süzgeç, bez torba, yoğurt vs içine koyup süzerler
parzün bıyaye-bıyayış süzülmüş, süzgeçe vurulmuş olan
parzün kerdenı-kerdış süzmek, süzgeçe vurmak
parzünro dayenı-dayış süzgeçe vurmak
parzünın süzgeçli
parzım kerdenı-parzım kerdış süzmek
pas (‹ng) pas, topu başkasına geçirmek, pas vermek
pas dayenı-dayış pas vermek, paslaşmak
pas gırotenı-gırotış pas tutmak
pas tepıştenı-tepıştış pas tutmak, paslanmak
pas pas, pas tutmak
pasa paşa, padişah
pasaj (Fr) pasaj, üzeri kapalı veya açık çarşı
pasaport (Fr) pasaport
pasaport vetenı-vetış pasaport çıkarmak
pasayinı paşalık, padişahlık
pasif (Fr) pasif
pasif hereket kerdenı pasif hareket etmek, davranmak
pasifey pasiflik
pasiflığey pasiflik
pasifo pasiftir
pasiv pasiv, önevsiz
pasiv hereket kerdenı pasif hareket etmek, davranmak
pasivey pasiflik
pasivlığey pasiflik
paskal (Fr) insanı güldürüp eğlendiren kimse
paskaley paskallık
paskallığey paskallık
paskalo paskaldır
paskil bir çeşit tartı aracı
pasli paslı
pasna topuk
pasnay cı topuğu
pasney topuklar
paspas kerdenı-kerdış paspas etmek
paspas 1-yeri temizlemede kullanılan bezli temizlik aracı, 2-eşik önlerine konulan silecek
pasport pasaport
pasta (‹t) 1-bir tür hamur tatlısı, 2-makarna
pasta vıraştenı-vıraştış pasta yapmak
pastaci pastacı
pastacılığey pastacılık
pastaxane pastahane
pastacinı pastacılık
paste posta
pastêx pestil
pastexane postahane
pastêxcinı pestilcilik
pastêxê cı vet pestilını çıkardı
pastey pastalar
pastkan (terine) ayranın kurutulmuşundan yapılan ve sonradan su dökülüp, eritilip ayran yapılan kurutulmuş ayran
pastorize (Fr) pastörize
pastırmaci pastırmacı
pastırmacinı pastırmacılık
pastırmacılığey pastırmacılık
pastırme werdenı-werdış pastırme yemek
pastırme pastırma
pastıxê cı vet pestilini çıkardı
pat gum pat güm sesi, pat güm birbirine girişmek
pat pati çıt çıt
pat 1-kaşıdı, kabuğunu soydı, 2-yere düşerken çıkarılan ses
pata (‹t) oyunda yenen ve yenilenin olmaması, berabere kalma
patata patates
patatês (‹t) patates
patatey patatesler
patatez (‹t) patates
patavatsız (Tr) patavatsız
pate 1-soyulu, kaşılı (kabuğu), 2-kazılı
patê soyuyordu, kaşıyordu
paten (Fr) paten
patent (‹ng) patent, uyrukluk belgesi
patenı-patış 1-bir şeyin kabuğunu soymak, kabuğunu kaşımak, 2-kazımak
pati kaşıdı, soydu (kabuk)
patik (Yün) küçük çocuk ayakabısı
patika (Bülg) patika, keçi yolu
patil burma, hayvanlar için otan örülen burma
patilê babet babet vaşi çeşit çeşit otun burmaları
patili burmalar
patilı burma, bir burma
patinaj (Fr) patinaj, patenle kayma işi, taşıtın kayarak ilerlemesi
patiska (‹t) patiska, bir çeşit bez
patoloji (Fr) hastalıklar bilimi
patozcinı patozculuk
patozci patoz işleten kimse
patpat 1-patpat, mısır darısından yapılır, 2-üst üste patlayan silah sesleri
patrik (Yün) ortadoks ve doğu kiliselerinin başkanlarına verilen ad
patrikxane patriğin görev yeri
patron (Fr) işveren, patron
patrona patrondur (dişil)
patroncılığey kerdenı-kerdış patronculuk yapmak
patroncılığey patronculuk
patroney iş verncilik, patronluk
patroninı patronluk
patronlığey patronluk
patrono patrondur (eril)
patı soydu, kaşıdı
patıki patates
patır kutur patır kütür
pavê to ya seni bekliyorum
pave kerdenı-kerdış mükayyet olması, beklemek veya korumak için bırakmak
pave mendenı-mendış beklemek (birini beklemek)
pave verdayenı-verdayış mükayyet etmek, korumak için bırakmak
pave 1-bekleme, 2-emanet etme, 3-mükayyet, birini birisine beklemesi için bırakmak, teslim etmek
pavenayoğ bekleyen, kendini koruyan
paveno bekliyor
pavêşikerdenı-kerdış ilave etmek, ek, eklemek, fazla etmek
pawê to ya seni bekliyorum
pawe kerdenı-kerdış mükayyet olması, beklemek veya korumak için bırakmak
pawe mendenı-mendış beklemek (birini beklemek)
pawe verdayenı-verdayış mükayyet etmek, korumak için bırakmak
pawe 1-bekleme, 2-emanet etme, 3-mükayyet, birini birisine beklemesi için bırakmak, teslim etmek
pawenayoğ bekleyen, kendini koruyan
paweno bekliyor
pawext süreç
pawey cı verda ona emanet etti, bakması için onun yanına bıraktı
pawey cı verdayenı-verdayış korumasına bırakmak, ona emanet etmek
pawey to 1-sana emanet, 2-sana ait, 3-senin korumanda
pawok emanet, birinin yanına bir şeyi emanet etme
pawyon (fr) pavyon, içkili eylence ve saz yeri, gazino
pawyonci pavyoncu
pawyoncinı pavyonculuk
pawyoncılığey pavyonculuk
pawınayoğ kendini savunan, koruyan
pawıt bı beklemişti
pawıt bekledi
pawıte beklenilen, korumaya alınan, korunan
pawıtenı-pawıtış 1-beklemek, korumak, 2-gözlemek, gözkulak olmak, 3-birinden bir şey ummak
pawıtey bekçi
pawıtkar iş bekleyen, işi gücü beklemek olan
pawıtname bekleme belgesi
pawıto beklemiş
pawıtoğ bekçi, bekleyen, bekleyici, koruyucu, korucu, gözetleyen, gözleyici
paxil kıskanç
paxiley kıskançlık
paxilinı kıskançlık
paxır (paqır) bakır
paxırın bakırlı
pay bıyaye tepelenmiş olan
pay bıyayenı-bıyayış tepelenmiş olmak
pay bıyayoğ tepelenen
pay dı ayağında
pay şiyayenı-şiyayış 1-yeni yürümeye başlayıp yürümek, 2-yayan gitmek
pay şı yayan gitti, yalın ayak gitti, ayakla gitti
pay geyrayenı-geyrayış yeni yürümeye başlayıp gezmek
pay kerdenı-kerdış 1-basmak, tepelemek, ayak altında ezmek, 2-hisselemek, 3-ayağına giydirmek
pay kewtenı-kewtış yürümeye başlamak, yürüyebilecek hale gelmek
pay mı hisem, payım
pay nêser bastı
pay pırodayenı-pırodayış 1-işi bozmak, sabote etmek, engellemek, mani olmak, 2-tekmik vurmak, tekmelemek
pay ra vındanayenı-vındanayış ayakta durdurmak
pay ra ayakta
pay ser nayenı-nayış ayakla basmak, ayak üstüne koymak, mecazi manada bırakmamak
pay vındanayenı-vındanayış ayakta durdurmak
pay vınderdenı-vınderdış ayakta durmak
pay xo gırotı payını aldı
pay 1-ayak, ayaklar, 2-hisse, pay, eşit bölme, 3-yayan, 4-basma, basmak, 5-tekme, tekmeleme
paya lıngan ayak izi
paya mı zi benim hisemide
paya mı payım
paya xo nêser ayağını üstüne koydu
paya xo hisesini, payını, 2-ayağını
paya ayakta, ayakla
payam (Far) badem
payan bındı ayaklar altında
payan ayaklar
payana ayaklarlar
paydar kerdenı-kerdış 1-hisedar etmek, 2-onurlandırmak
paydar 1-hisedar, bir şeyde payı olan veya pay sahibi kimse, 2- onurlandırılmış olan
paydarey 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu
paydarinı 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu
paydos (yün) paydos, geçici olarak işi bırakma, ara verme
paydos bıyayenı-bıyayış işi bırakmış olmak, dinlenmeye çekilme
paydos kerdenı-paydos kerdış paydos etmek, ara vermek
paydos kerdoğ paydos eden, ara verdiren
paydos ra paydos aradan araya, paydostan paydosa
paye (Far) rütbe, derece, aşama, resminişan
paye bı at vb hayvanlardan inmek
paye bıkı övün, gururlan
paye dayenı-dayış övmek
paye kerdenı-kerdış övünmek, gururlanmak, fiyaka yapmak, üstünlük taslamak
paye kerdoğ övünen kimse
paye mekı övünme, gururlanma
paye xo dayenı-dayış kendini övmek, övünmek
payê 1-bir ayak, 2-bir hise
paye fiyaka, gösteriş, kibirlenme, övgü, övünme, gururlanma
payedar 1-kendini öven, 2-şerefli, gururlu kimse, 3-kibirlenen, 4-kendini birşey sayan, 5-fiyakalı, gösteriş hastası
payedarey fiyakalılık, kibirlilik
payeker övünen, çalım satan
payekerd övündü
payenêkerd övünmedi
payey kerdenı-kerdış övünmek
payidar (Far) 1-kalımlı, kalıcı, sabit, 2-sonsuza kadar, 3-yok olmama, yaşamını sürdürme
payiji sonbaharda
payiz sonbahar
paykerdê basiyorlardı, eziyorlardı, tepeliyorlardı
paykerdena sera ravêrd basarak üstünden geçti
paykerdo basmışlar, ezmişler
paykerdoğ basan, tepeleyen, ayak altında ezen kimse
paykerê 1-tepeleyin, 2-çiğneyin, 3-basın
paykı bas, ayak altına al anlamında
payliwan pehlivan
payliwaney pehlivanlık
payliwaninı pehlivanlık
paymal darmadağan etme
paymekı basma
payon (payan) ayaklar
payra bıroşı ayakta sat
payra ayakta
payravındenı-payravınderdış ayakta durmak
payser ayak üstü
paytext 1-başşehir, başkent, 2-tahtın ayağı
payton-paytonı (Yün) payton, çift atla çekilen binek arabası
paytonci paytoncu
paytoncinı kerdenı-kerdış paytonculuk yapmak
paytoncinı paytonculuk
paytoncılığey paytonculuk
paytoni paytonlar
paytoninı paytonculuk
paytonvan paytoncu
paytonvaney paytonculuk
paytonı nıştenı-nıştış paytona binmek
payıdar kerdenı-kerdış 1-hisedar etmek, 2-onurlandırmak
payıdar 1-hisedar, onurlandırılmış olan
payıdarey 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu
payıdarinı 1-hisedarlık, 2-onurlandırma durumu
payız ra payız sonbahar
payız sonbahar
payıze sonbaharın ki, sonbaharda olan
payızo peyên sonbaharın son ayı, kasım ayı
payızo verên sonbaharın ilk ayı, eylül ayı
payızo werteyên sonbaharın ortancı ayı, ekim ayı
pazar (Far) bazar, pazar, alım satım yeri
pazar kerdenı-kerdış pazarlamak
pazen (Fr) bir tür pamuklu bez
pazi (Far) pazı, kolun omuz ile dirsek arasındaki kas kitlesi
pazyayenı-pazyayış kabuğu soyulmuş olmak
pazıbend (Far) beli bir amaçla kola geçirilen enli kuşak
pazıtenı-pazıtış bir şeyin kabuğunu soymak, kaşımak
pazıtoğ soyan, kaşiyan
pe neya bununla
pe ile beraber, bitişik
peçe (‹t) kadınların yüzlerine örtükleri ince siyah örtü
peçete (‹t) yemek yerken kulanılan kağıt veya kumaş parçası
pedagog (Fr) eğitimci, terbiyeci
pedagoji (Fr) eğitim, eğitim bilimi
pedagojik (Fr) eğitimle ilgili, eğitimsel
pedal (Fr) pedal, ayaklık
pede ame içinde geldi
pede çinayenı-çinayış sövmek, köfretmek
pede da soktu (yılan, arı vb şeylerin sokması gibi)
pede dayenı-dayış sokmak (akrep, yılan, arı vb)
pede fetısiya içinde boğuldu
pede şiyayenı-şiyayış 1-harcanmak, iflas etmek veya anılmamak, 2-içinde gitmek, suya kapılıp suda gitmek
pede şi akıntiya kapıldı, içinde gitti (su vb) (dişil)
pede şı içinde gitti, akıntiya kapıldı (suda gitmek gibi) (eril)
pede kewt birini bir şeyde ikna etmek için uğraşmak, uğraştı, kendisiyle ilgilendi
pede kewtenı-kewtış kendisiyle uğraşmak, ilgilenmek
pede mevıradı akıntıya bırak
pede vetenı-vetış 1-tanımak, hatırlamak, bilmek, 2-birbirinden çıkarmak
pede vıradayenı-vıradayış 1-boş vermek, kulak asmamak, 2-içinde bırakmak, salıvermek, akıntıya kaptırmak
pede vıradayo akıntıya bırakmış
pede 1-içinde, 2-"ile, siyle, ne, na, de, da" vb eklerin yerini alır, 3-sokma, batırma, 4-uğraş, ilgilenme, 5-akıntısında, 6-devamlı, mütemadiyen
pededayenı-dayış ısırmak, sokmak (yılan, arı vb)
pedeşiyayenı-şiyayış kendini koyvermek, akıntiya kapılmak, içinde gitmek
pedekü sok, batır (iğne vb)
pedekuwatenı-pedekuwatış 1-batırmak, 2-sokmak
peder (Far) baba
peş (Far) arka
peşin (Far) peşin
peşin gırotenı-gırotış peşin almak, elden ödeyerek almak
peşinat (Far) peşin olarak verilen para
peşinci peşin para ile satan veya satın alan kimse
peşkira destê xo kerdi pak peşkir ile elerini temizledi
peşkirci peşkir dokuyan veya satan kimse
peşkircılığey peşkircilik
peşkircini peşkircilik
peşkirey peşkircilik
peşkirı (Far) havlu, el kurulanan büyük mendil veya keten bez, peçete
peşkirı antı xo ver peşkir önüne çekti
peşm-peşmi yün
peşmên yünlü
peşmi cınayenı yün çırpmak
peşmın yünlü
peşminı yüncülük
peşrew (Far) peşrev
peştemalci havlu gibi şeyleri dokuyan ve satan kimse
peştemalcılığey peştemalcilik
peştemaley peştemalcilik
peştemalı (Far) peştemal
peh 1-peh, alay etme mahiyetinde kullanılan bir sözcük, 2-vay be, işe bak, yazık oldu anlamındada kullanılır
pehan yassı, geniş
pehaney ser yassılamasına, enlemesine
pehaney yassı olma durumu
pehano yassıdır
pehliwan (Far) pehlivan, güreşçi
pehlıwan (Têmanevan, têmanetepıştoğ) pehlivan, güreşçi
pehlıwaney pehlivanlık
pehlıwaninı pehlivanlık
pehlıwanlığey pehlivanlık
pehpeh (Far) beğenme, şaşma anlatır
pejmürde (Far) 1-eski püskü, yırtık, 2-dağınık, perişan
pejmürde bıyayenı-bıyayış perişan olmak
pejmürdeyey pejmürdelik
pejmıryayenı-pejmıryayış düşünmek, tasarlamak, fikir edinmek
pek 1-sert, katı, 2-sağlam, dayanıklı
pekala wa zey to bo dediğin gibi senin gibi olsun
pekala dediğin gibi olsun, öyle kabul edelim
peke 1-gizliden kumar vb oynanan üstü veya etrafı kapalı yer, 2-topuk
peki (Tr) peki
peki, to vızêr se kerd peki, sen dün ne yaptın?
pel yaprak
pelçıqyaya ezildim, tepelendim
pelêxiyayene-pelêxiyayış ezilmek, büzülmek, ezmek, büzmek
pelêxna ezdi, posasını çıkardı
pelêxnayenı-pelêxnayış ezmek, posasını çıkarmak
pelezna sıktı, posasını çıkardı
pelezyayenı-pelezyayış ezilip büzülmek, posası çıkmak
peleznayenı (pıloznayenı) sıkmak, posasını çıkarmak
pelg rıjna yaprak döktü
pelg-pelge yaprak, sayfa, kanat
pelgê desi onuncu yaprak
pelgê tıwêrı dut yaprağı
pelgün yaprak
pelgünê yapraklarını
pelikan (Fr) iri bir kuş cinsi
peliwan pehlivan
peliwaney pehlivanlık
peliwaninı pehlivanlık
pelkêr kavaka benzer bir ağaç cinsi
pelte (Far) pelte, bir tür tatlı
pelwe pelwe lapa lapa
pelwe kar tenesi, lapa
pelık yaprak
pelıng (Far) panter
pelısêna buruşuyor, soluyor
pelısiyaye solmuş, buruşmuş olan
pelısiyayenı-pelısiyayış solmak, buruşmak
pelısna soldurdu, buruşturdu, büzdü
pelısnayo buruşturmuş, soldurtmuş
pelısnaye buruşmuş, buruşturulmuş olan
pelısyayenı-pelısyayış solmak, buruşmak
pelısnayenı-pelısnayış soldurmak, buruşturmak
pelısnayoğ buruşturan, solduran
pelıste buruşuk, soluk
pelısyaye buruşmuş olan
pelıxiya pêser ezilip büzüldü
pelıxiya ezildi, buruştu, soldu
pelıxiyayenı-pelıxiyayış ezilmek, büzülmek
pelıxna pêser ezdi, üst üste bastı, katladı
pelıxna ezdi, çiğnedi, bastı, sıktı
pelıxnayenı-pelıxnayış sıkmak, basıp ezmek, ayaklar altında çiğnemek
pelıxnayoğ sıkan, basan, baskı altında tutan
pelıxıyayenı-pelıxıyayış ezilmek
pembe (Far) beyazla biraz kırmızının karışmasından doğan bir renk
pemê ma pamuğumuz
peme antenı-antış pamuk çekmek
peme arêdayenı-arêdayış pamuk toplamak
peme arêkerdenı-arêkerdış pamuk toplamak
peme arêkerdoğ pamuk toplayan
peme cınayenı pamuk çırpmak
peme dı pamukta
peme karıtenı-karıtış pamuk ekmek
peme ra pamuktan
peme vetenı-vetış pamuk çekmek
peme pamuk
pemeci pamukçu
pemecinı pamukçuluk
pemeyinı pamukçuluk
pemeyın pamuklu
pemi dı pamukta
pemi ra pamuktan
penalti (‹ng) penaltı
penc pênc (du pênc) dübeş (tavla oyununda zarların gelişi)
penc u çar (Far) beş ve dört (tavla oyununda zarların gelişi)
penc u du (Far) beş ve iki (tavla oyununda zarların gelişi)
penc u şeş (Far) beş ve altı (tavla oyununda zarların gelişi)
penc u sê (Far) beş ve üç (tavla oyununda zarların gelişi)
penc u yek (Far) beş ve bir (tavla oyununda zarların gelişi)
penc 1-pençe, 2-bitki kökü, bitki saçağı
pence (Far) 1-ayakabıların tabanındaki kösele, 2-yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmak ve tırnakları
pence eştenı-eştış pençe atmak, pençelemek
pence kerdenı-kerdış pençelemek, tırnaklamak
pençe (Far) 1-ayakabıların tabanındaki kösele, 2-yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmak ve tırnakları
pençe eştenı-eştış pençe atmak, pençelemek
pençe kerdenı-kerdış pençelemek, tırnaklamak
pençey şêri Aslanın pençesi
pençey heşı ayının pençesi
pencecinı pençecilik
pençecinı pençecilik
pencecılığey pençecilik
pençecılığey pençecilik
pençey sewli ayakabının pençesi
pencey sewli ayakabının pençesi
pencera (pencıra) (Far) pencere
pencera ra pencereden
pencerayın pencereli
pencere pencere
pençere pencere
pencerey pencereler
pencereyın pencereli
pencey şêri aslan pençesi
pencey heşı ayının pençesı
pencey postaldê mı kewto ayakabımın pençesı düşmüş
pençey postaldê mı kewto ayakabımın pençesı düşmüş
pençey pençeler
pencey pençeler
pencşeme (Far) perşembe
pencra pencere
pencrayın pencereli
pencür (pırüncık) tırnaklamak, tırnak atmak, çındiklemek, çındık atmak
pencür bı pıro pençeledi, pençe vurdu, tırnakladı
pencür kerdenı-percür kerdış tırnak atmak, çındıklemek
pencür pençe
pencürık bı pıro pençeledi, tırnakladı
pencürık kerdenı-kerdış 1-pençelemek, tırnaklamak, 2-çındıklemek
pencürık 1-pençe, 2-çındık
pencürıki kerd pençeledi, tırnakladı
pencüwek-pencüwekı bir oyun adı
pencuwek-pencuwekı bir oyun adı
pencıra (pencera) pencere
pendosyayenı-pendosyayış şişmek, mayalayıp şirmek, su alıp şişmek
pengüen (Fr) kutuplarda yaşiyan bir deniz kuşu
pengüeni penguenler
penir (Far) peynir
penir tepıştenı-tepıştış peynir tutmak
penirci peynirci
penircılığey peynircilik
penircinı peynircilik
penirli peynirli
peniro sıpe beyaz peynir
penirın peynirli
penis (Lat) erkeklik organı
penisilin (‹ng) penisilin
pensa pense
pense (Fr) pense, maşa veya kıskaç
penze pençe, filiz
penıxiya ekşidi, ezildi ve şişti
penıxiyayenı-penıxiyayış ekşimek, kabarmak
penıxnayenı-penıxnayış 1-ekşitmek, kabartmak, 2-ezmek
pepo guguk kuşu, guguk kuşunun ötüşü
peppaz papaz
peppazey papazlık
peppazinı papazlık
pepaz papaz
pepazey papazlık
pepazinı papazlık
pepüg bıyayenı-bıyayış zavalı olmak, kimsesiz olmak
pepüg-pepügı 1-guguk kuşu, 2-çok genç ve güzel kız, 3-zavalı kız anlamında, kimsesi olmayan kız, 4-güzel bebek
pepüginı 1-zavalılık, kimsesizlik, 2-güzellik
pepık küf
pepık bıyaye küflenmiş olan
peq 1-birini aniden korkutma sözcüğü, seslenişi, 2-patlama sesi
peqa sıçradı, fırladı, patlayıp dağıldı
peqayenı-peqayış patlamak, patlayıp sıçramak
peqnayenı-peqnayış patlatıp sıçratmak, her birini bir tarafa dağıtmak
peqpeqoq çekirge
peqıq 1-vucuttaki kabarcık, uçuk, 2-sıçrama (su damlacıkları vs)
per bı per sayfa sayfa
per şıknayenı-şıknayış kanadını kırmak
per şıkte kırık kanatlı
per u perzane kol ve kanat
per u perzaney kol ve kanatlar
per u pür yaprak ve kabuk
per yaprak, kanat, sayfa
pera cêr aşağı uçtu, aşağı düştü
pera cı qol kolundan tuttu
pera cı 1-tutu, el attı, 2-yapıştı, 3-soktı, ısırdı (yılan vb)
pera 1-düştü, 2-uçtu
peradiş ağız münakaşası
perakende (Far) malarını parça parça, teker teker, azar azar satmak
perakende mal rotenı perakende mal satmak
perakendeci perakendeci
perakendecılığey perakendecilik
perakendeyinı perakendecilik
perana 1-uçuyor (dişil), 2-parayla
peranê uçuyorlar
perarey daha evelki gün, daha öbür gün, daha önceki gün
peray cêr aşağiya düştüler
peray 1-uçtular, 2-fırlayıp düştüler
peraye uçmuş olan
perayenı-perayış 1-uçmak, 2- fırlayarak düşmek
perç gastirik, karın ekşime ve şişme hali
perçe perçe parça parça
perçe parça
percin kerdenı-percin kerdış çitlemek, etrafına çit çekmek, kapatmak
perçin (Far) perçin
perçin kerde çitlenmiş
perçin kerdenı-kerdış perçinlemek, çitlemek
perçin çit
percin çitle örülmüş tarla vb şeylerin duvarı, çit, çitleme, perçin
percinkerdbı perçinlemişti, çitlemişti
percinkerdo perçinlemiş, çitlemiş
percinın perçinli, çitli
perçıfyayenı-perçıfyayış uyuşmak, uyuşuk hale gelmek
perdah (Far) 1-parlatma, parlaklık, 2-traştan sonra tersine yapılan ikinci traş
perdah ant ridê mı yüzüme perdah çekti
perdê dara ağaç yaprağiyle
perde ant xo ri yüzüne perde çekti, görmemezlikten geldi
perde antenı-antış perde çekmek
perde kerdenı-kerdış perdelemek, perde çekmek
perde perde, bir şeyi kapatmak için önüne gerilen kapatmalık
perdeci perdeci
perdecinı perdecilik
perdecılığey perdecilik
perdelıx perdelik
perdewan perdeci
perdeyın perdeli
pere kerdenı-kerdış para etmek, sözü kabul edilmek
pere nımıtenı-nımıtış para saklamak
pere ronayenı-ronayış 1-raiş koyma, 2-şarta girme
pere vetenı-vetış para çıkarmak
pere werdenı-werdış 1-rüşvet yemek, 2-çok para harcamak
pere 1-para, 2-sayfa
pereci paracı
perecinı paracılık, cimrilik, parayı sevme sevdası
perekende (Far) malarını parça parça, teker teker, azar azar satmak
perekende mal rotenı perakende mal satmak
perekende prekende, parça parça satım
perekendeci perakendeci
perekendecinı perakendecilik
perekendecılığey perakendecilik
perena uçuyor (dişil)
perende bıyayenı-bıyayış evi yuvası dağılmak, perende olmak
perende darmadağınık, perende
perenê cı ısıriyorlar, sokuyorlar
pereng bıyayenı-bıyayış yuvası dağılmak, bozguna uğramak
pereng dağılmak, perende olmak
pereno uçuyor (eril)
perestenı-perestış tapmak, tapınmak
perestiş (Far) tapma, taparcasına sevme
perestişkar (Far) taparcasına seven, tapınan
perey şandı evelki gün akşam üzeri
perey 1-dün değil öbür gün, 2-paralar
pereyên dün değil öbür günkü
pereyın 1-dün değil öbür günün, 2-paralı
perêz perhiz
performans (Fr) başarım, takat sırı
perşan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
perşan kerd perişan etti
perşan kerdenı-kerdış perişan etmek
perşan perişan
perşana perişandır (dişil)
perşanê perişandırlar (çoğul)
perşaney perişanlık
perşaninı perişanlık
perşano perişandır (eril)
perşi sorun, sorular
perge belge
pergel vılla bı yuvası dağıldı, ailesinden koptı
pergel vıllabiyayen yuvası dağılmak, perişan olmak
pergel 1-geometride kullanılan daire çizme aleti, 2-varı yoku, her şeyi, yuvası dağılmak, perişan olmak
pergende biyayenı-biyayış dağılmak, perişan olmak
pergende 1-bir orda bir burda, yeri yurdu belli olmayan, 2-yuvası dağılan, perişan duruma düşen, ailesinden kopan
pergendey dağınıklık, yersiz yurtsuz
perhiz (Far) perhiz, rejim
perhiz tepıştenı-tepıştış perhiz tutmak
perhizkar (Far) perhiz yapan, rejim yapan
perhizıno perhizlidir
peri (Far) 1-peri, çok güzel, cennet hurisi, 2-doğa üstü güçleri olduğuna inanılan, hayali dişi varlık
peri cenneti cennet perileri
peri pa ruway kanatlandı, mecazi manada canlandı
peri 1-kanat, kanatlar, 2-parayı
perişan (pêrişan) perişan
perişan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
perişan kerd perişan etti
perişan kerdenı-kerdış perişan etmek
perişan perişan, halı kötü olan
perişana perişandır (dişil)
perişanê perişandırlar (çoğul)
perişaney perişanlık, fakirlik
perişaninı perişanlık, fakirlik
perişano perişandır (eril)
perişanı perişan (dişil)
perisan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
perisan kerd perişan etti
perisan kerdenı-kerdış perişan etmek
perisan perişan
perisana perişandır (dişil)
perisanê perişandırlar (çoğul)
perisaney perişanlık
perisaninı perişanlık
perisano perişandır (eril)
periyinı perilik
periyod (Fr) devir
periyodik (Fr) belli aralıklarla tekrarlanan, süreli
periyodna ame şı bir devir daha gelip geçti
permanent (Fr) permanant
permew tevek yaprağı, asma yaprağı
perna 1-uçurdu (kuş vb),2-yüksek bir yerden aşagiya düşürmek
pernabı uçurmuştu
pernayenı-pernayış 1-uçurtmak, 2-bir yerden düşürmek, 3-mecazi manada aşırmak, zula etmek
pernayoğ uçuran, uçurucu
pernê uçurdu
pernenê 1-uçuruyorlar, 2-yüksek bir yerden düşürüyorlar
pernıkı kerdenı-kerdış küsmek, burun kaldırmak
pernıkı mec: burun, burun ucu
peron (Fr) trene binip inilen bölmeli ve döşemeli yerler
peronê şeşi dı ma seatê pawıt altıncı peronda biz bir saat bekledik
peronê hewti yedinci peron
peronê ma şaş nüşnabi peronimizi yanlış yazmıştı
peroz 1-öğle, öğle vakti, 2-güneşlik yer, güneş altı
perpeliye ro titredi
perpesnayenı-perpesnayış 1-uçurtmak, 2-sıçratmak
perpuleki (perpüleki) yaprak, yaprak kırıntıları
perpışyaye 1-buruşmuş, solmuş, sararmış olan, 2-debinmiş olan
perpışyayenı-perpışyayış 1-buruşmak, solmak, 2-debinmek, debeleşmek
perpılık (pılpılık) kelebek
perpıtya çırpındı, debelendı, can çekiştı
perpıtyayenı-perpıtyayış yerde debelenmek, yerde titremek, can çekişmek
perpıziya (pırpıziya) çırpındı, can çekiştı, debelendı
perpıziyayenı-perpıziyayış çırpınmak, yerde debelenmek, yerde titremek, can çekişmek
perpıznayenı-perpıznayış çırpındırmak
perpızyayenı-perpızyayış çırpınmak, tavuk, kuş vb şeylerde çırpma, can çekişme
perr akerdenı-akerdış yaprak açmak
perr rıjnayenı-rıjnayış yaprak dökmek
perr u perzane kol kanat
perr u sapê nebi mısır darısının yaprak ve sapı
perr 1-kanat, 2-yaprak
perra cı ısırdı
perra 1-uçtu, 2-ısırdı, soktu
perrayenı-perrayış uçmak
perrê daran ağaçların yaprakları
perrê darandê meyweyan meyve ağaçlarının yaprakları
perrê darano wışk ağaçların kuru yaprakları
perrê darı ağaç yaprağı
perrê tuwêran tut ağaçlarının yaprakları
perre para
perrenê uçuyorlar
perreno uçuyor
perrey paralar
perri pa ruwayenı-ruwayış kanatlanmak
perri rıjnayenı-rıjnayış 1-yaprak dökmek, 2-kanatları yontulma
perroj 1-öğle, öğle vakti, 2-güneşe karşı
perrın yapraklı
pers bo sorulsa, sorulacak
pers eyb nêbo ayıp olmasa
pers keno soruyor
pers kerdoğ soran, soruşturan
pers kı sor
pers mekı sorma
pers u perskerdenı soru ve sorma, sorulma
pers soru, sual
persa soruyla, sormayla
persan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
persan kerd perişan etti
persan kerdenı-kerdış perişan etmek
persan 1-perişan, 2-soruları
persana 1-perişandır (dişil), 2-sorularla
persanê perişandırlar (çoğul)
persaney perişanlık
persano perişandır (eril)
persayenı-persayış sorma, sormak
persdayoğ soran, sorucu
persdê cı ra sorusundan
persê kesi nêkeno kimseyi sormiyor
persê bir soru
persi perskerdi sorular sordu
persi sorular
perskerdena sormayla
perskerdenana sora sora, sormalarla
perskerdenı-perskerdış sormak, sorguya çekmek, soruşturmak
perskerdoğ soran, sorguya çeken, sorucu
perso taybeti gensoru
personalê belediye belediye personalı, çalışanları
personalê fabriqi fabrika personalı, çalışanları
personel (Fr) personel, görevli kadrosu, çalışanların tümü
perspektif (Fr) perspektif
persı sorma, herhangi bir laf
persı eyb nêbo sorma ayıp olmasın
perüq (‹t) peruk, takma saç
perüq xo ya kerdenı peruk takmak
perüqar (‹t) berber
perüqın peruklu
pervaz menteşe
pervazın menteşeli
pervazinı menteşecilik
perwa (Far) perva, çekinme, sakınma, korku
perwa mı kesira çıniya 1-kimseden korkum yoktur, 2-kimseden sakındığım yoktur
perwa cı esta 1-korkusu vardır, 2-sakıncası vardır
perwane 1-pervane, vantilatör, 2-kanat
perwaneci pervaneci
perwanecılığey pervanecilik
perwaney pervaneler
perwaneyo geyreno pervane dönüyor
perwaneyın vantiltörlü
perwaneyinı pervanecilik, vantilatörcülük
perwayê kewt mı pize bir korku içime düştü
perwaz (Far) pervaz
perwazê verdê kêberi helısiyayo kapı ağzındaki tahta çürümüştür
perwerde kerdenı-kerdış hazırlamak, harekete geçirmek, amade etmek
perwerde hazır, amade, sunulmuş vb
perzane kanat
perzaneyın kanatlı
perzin çit
perzin kerdenı-kerdış çitlemek
perzün kerde süzgeçe vurulmuş olan (bezden yapılan)
perzün kerdenı-kerdış bezden yapılan süzgeçle süzmek, süzgeçe vurmak
perzün kerdoğ süzgeçe vuran veya süzen kimse
perzün ro dayenı-dayış bezden yapılan süzgeçe vurmak
perzün ro kerdenı-kerdış bezden yapılan süzgeçle süzmek
perzüno têlın metallı süzgeç
perzün bezli süzgeç
perzünro dayenı-dayış süzgeçe vurmak, süzmek
perzünın süzgeçli (bezden yapılan)
perı kanat, bir kanat
pes (Far) yeter, kafi
pes va u da pırı şı pes dedi ve vurdu gitti
pes koyun sürüsü
pesdayenı-dayış övünmek, kibirlenmek
pesdayoğ övünen, kibirlenen
peseta (‹sp) ispanyol para birimi
pesimist (Fr) kötümser, karamsar
pesimistey rınd niya karamsarlık iyi değildir
pesimistey pesimistlik
pesimistlığey pesimistlik
pesimizım (Fr) kötümserlik, karamsarlık
pesingı (pısingı) kedi
pesir mec: yaka, gırtlak, yapışmak, boş bırakmamak, peşine takılmak
pesirê ma nêvıradanê yakamızı bırakmiyorlar, peşimizi bırakmiyorlar
peskar mebı karışma
peskar bı karıştı, müdahale etti, dokundu
peskar karışma, müdahale etme, dokunma
pesn övünme, kendini övme
pesndar hep kendini öven kimse
pesndayenı-pesndayış övünmek, kendini övmek
pesndayoğ övünen
pesnê cı da (başkasını) övmek, pesnini vermek
pesnê xo dano övünüyor, pesnini veriyor
pesnê xo dayenı-dayış övünmek, kendi kendini methetmek
peso (‹sp) bir çok güney amerika ülkelerinde kulanılan para birimi
pespaye (Far) alçak, soysuz, aşağılık
pespayeci alçak, soysuz
pespayelığey alçaklık, soysuzluk
pespayı kötümser, karamsar, tedirgin
pesın övünüş, övünme
pet kerdenı-kerdış sıkmak, sıkıştırmak, germek
pet 1-dayanıklı, metin, 2-sıkı, 3-hızlı, 4-tutarlı
peta 1-dayanıklıdır, 2-sıkıdır, 3-hızlıdır, 4-tutarlıdır (dişil)
peto 1-dayanıklıdır, 2-sıkıdır, 3-hızlıdır, 4-tutarlıdır (eril)
petatiz (patatez) patates
peteg petek
petek (Tr) petek
petrol (Fr) petrol
petrolci petrolcü
petrolcılığey petrolcülük
pewjena pişiriyor (dişil)
pewjenê pişiriyorlar (çoğul)
pewjeno pişiriyor (eril)
pewjêno pişiyor
pewjiya pişti
pewjiyayenı-pewjiyayış pişmek
pewjna pişirdi
pewjnayenı-pewjnayış pişirmek
pewlek gülbe, kar vb şeylerin yağan topağı, kütle, lapa
pewlo şapşal, dağınık, başıbozuk, deli dolu
pewt bı pişirmişti
pewt pişirdi
pewte pişmiş olan, pişirilmiş olan
pewtê pişiriyorlardı
pewtenı ra pewtenı pişirmeden pişirmeye
pewtenı rê pişirmeye
pewtenı-pewtış pişirmek
pewto pişirmiş
pewtoğ pişiren, pişirici
pewyaye pişmiş olan
pewyayenı-pewyayış pişmiş olan, pişirilmiş olan
pewzenê pişiriyorlar
pewziyayenı-pewziyayış pişirilmek
pewznayenı-pewznayış pişirmek
pewznayoğ pişiren, pişirici
pewzyaye pişirilmiş olan, pişik
pewzyayenı-pewzyayış pişmak, pişirilmek
pexil (hasıd) kıskanç, başkasını çekemeyen, cimri, ona-buna tahamülü olmayan, egoist kişi
pexil bıyayenı-bıyayış kıskanç olmak
pexila kıskançtır (dişil)
pexiley çekememezlik, kıskançlık
pexilinı kerdenı-kerdış kıskanmak, kıskançlık yapmak
pexilinı kıskançlık
pexilo kıskançtır (eril)
pexm küstek, tekmik
pey ame birlikte geldi
pey bıhesiyo duyarsa
pey cı nino arkası gelmiyor
pey da cı son verdi
pey dı ame geri geldi
pey dı menden-pey dı mendış geride kalmak, arkada kalmak
pey dı verdayen-pey dı verdayış geride bırakmak, arkada bırakmak
pey dı arkasında, gıyabında, ardında, sonra vb
pey şabı sevindi
pey şanayenı-şanayış 1-arkasına düşmek, 2-arkasına vurmak
pey şı 1-taştı, üsten, taşıdı (su vb), 2-sızdı (su vb), 3-birlikte gitti, 4-benzedi
pey hesnaye duymuş olan
pey hesnayenı-hesnayış duyurmak, duyuru
pey hesyaye duymuş olan
pey hesyayenı-hesyayış 1-duymak, 2-işitmek
pey huwatenı-huwatış kendisine, birisine gülmek
pey kewtenı-kewtış 1-arkasına düşmek, 2-laf almak için uğraşmak
pey merd onunla öldü
pey mıli ense arkası, boyun arkası, ense
pey nêzanaye haberi olmayan
pey nêzanayenı-nêzanayış haberi olmamak
pey nıştenı-nıştış arkasına binmek
pey paye keno onunla övüniyor
pey qahryayenı özülmek, kendisine özülmek, önünde kendini özmek
pey ra arkadan, geriden
pey rıdnaye beğendirilen
pey rıdnayenı-rıdnayış beğendirmek
pey rıdyaye beğenen, beğenmiş olan
pey rıdyayenı-rıdyayış beğenmek
pey u ver arka ve ön
pey werışt onunla kalktı
pey wıyate gülıünç duruma düşmüş olan
pey wıyayê birine gülüyordu
pey wıyayenı-wıyatış birine gülmak
pey wıyenê kendisne gülüyorlar
pey zanayê biliyordu, haberı vardı
pey zanayenı-zanayış 1-bilmek, 2-haberi olmak
pey 1-arka, arka taraf, 2-ile, onunla, birlikte vb, 3-akmak (su vbşeylerin üsten taşması gibi), 4-son, geri, geriye
peya yayan, yaya (dişil)
peyamyayena birlikte gelmeyle
peyaroj 1-güneş görmeyen kısım, 2-kuzey, kuzey batı
peyatinı yaya, yayacılık
peyber karşı
peyber bıyayenı-bıyayış karşı olmak
peyber vıjyayenı-vıjyayış karşı çıkmak
peybiyaye birlikte olmak, onunla olmak
peybıhesiyo duysa, işitse
peybıhesnê duyurun, haber verin, bildirin, haberdar edin
peybıhesnı duyur
peybıvıjiya arka çıkmak, arka çıkayım?
peybızanê bilin, bilseler, duysalar
peyda beno bulunur
peyda biyayenı-peyda biyayış bulunmak, sağlanmak, temin edilmek
peyda biyo türemiş, müsalat olmuş
peyda bıyayenı-bıyayış 1-bulunmak, 2-temin edilmek, 3-ortaya çıkarılmak
peyda kerd buluşturdu, temin etti
peyda kerdenı-kerdış 1-bulmak, 2-yaratmak, 3-oluşturmak, 4-temin etmek, 5-edinmek, 6-ortaya çıkmak, 7-tedarik etmek, sağlamak
peyda kerdoğ 1-bulan, 2-yaratan, 3-oluşturan, 4-temin eden
peyda kı, bıvinı ara bul?
peyda kı temin et, bul, bulmaya çalış?
peyda nêbeno bulunmuyor, temin edilemiyor
peyda nêbi bulunmadı, temin edilmedi
peyda nêbı bulunmadı
peyda nêkerd bulmadı, temin edemedi, buluşturamadı
peyda 1-türeme, 2-müsalat olma, 3-bulma, bulunma, bulunan, temin etme, tedarik etmek, sağlamak, 4-edinme, ortaya çıkma, 5-oluşma, oluşturma, yaratma
peydah kerdenı-kerdış peydahlamak
peydah meşru yoldan temin etme
peydê ara verdi
peyderpey 1-ardı ardına, arka arkaya, sürekli, 2-sonsuza dek, 3-hiçbir zaman, 4-azar azar, bölüm bölüm, 5-peşi sıra
peydı ame geri geldi
peydı ardenı-ardış geri getirtmek
peydı berdenı-berdış geri götürmek
peydı da pıro geri teptı
peydı da geri verdi
peydı dayenı-dayış geri vermek
peydı eşt 1-geri attı, 2-geri teptı, 3-erteledi
peydı eştenı-eştış geri atmak, ertelemek
peydı şiyayenı-şiyayış geri gitmek
peydı şi geri gitti (dişil), geri gittiler (çoğul)
peydı şı geri gitti (eril)
peydı gırot geri aldı
peydı mendenı-mendış geride kalmak
peydı nışt cı arkasına bindı, arkada bindı
peydı pışkna geri savdı
peydı qısekerdenı-qısekerdış arkasında konuşmak
peydı qısekerdoğ dedikoducu, hep başkasının arkasında konuşan kimse
peydı ronayenı-ronayış 1-arkasına indirmek, 2-geri ekmek, dikmek
peydı rotenı-rotış geri satmak
peydı rıştenı-rıştış geri göndermek
peydı verdayenı-verdayış geride bırakmak
peydı zi sıtar nêbı arkadada sıtar olmadı
peydı 1-geri, geride, 2-arkada
peydımende geri kalmış, gerici
peydımendoğ geri kalmış, gerici
peyê cı arkası
peyê mıli boyun arkası, ense
peyê xo 1-arkanı, 2-adamı, korucusu
peye 1-fedai, başkasını koruyan, korumacı, birinin adamı olmak, 2-yayan, yaya
peyedar 1-fedai, başkasına peyelik eden, 2-yayancı, 3-övünen
peyeştış birlikte atmak, onunla atmak
peyên arkadaki, en arkada, sonda ki
peyeyo 1-korumacıdır, 2-yayandır
peyetey şı yayan gitti
peyetey yayan, yayan olma durumu
peyeyey fedailik, korumacılık
peyeyini 1-korumacılık, 2-fedailik
peyeyinı kerdenı-kerdış 1-korumacılık yapmak, 2-fedailik yapmak
peyşa pişti
peyşaye pişmiş olan
peyşayenı-peyşayış 1-pişmek, pişirmek, 2-kurumak, suyu çekilmek (su vb şeyleri)
peyşna pişirdi
peyşnabı pişirmişti
peyşnayenı-peyşnayış 1-pişirmek, 2-suyunu kurutmak, 3-söndürmek
peyşnê 1-pişirdi, 2-söndürdü
peyşnena pişiriyor (dişil)
peyşnenê pişiriyorlar (çoğul)
peyşneno pişiriyor (eril)
peyşneyay pişirildiler
peyşyayenı-peyşyayış pişmek, pişirilmak
peygoş bıyayenı-bıyayış ihmal olmak, ihmal edilmek
peygoş kerdenı-kerdış ihmal etmek
peygoş ihmal
peyhesêna 1-duyurdu, 2-duyuyor (dişil)
peyhesêno duyuyor (eril)
peyhesiya duydu
peyhesiyê duydu (dişil)
peyhesna duyurdu
peyhesnayena duyurmakla
peyhesnayenı-peyhesnayış duyurmak, iletmek, haber vermek
peyhesnayoğ duyuran
peyhesnı duyur
peyhesyaye duymuş olan
peyhesyayenı-peyhesyayış duymak, işitmek
peyhesyayoğ duyan
peyhüwatenı kendisine gülmek, alay etmek
peyig-peyigı şalvar vb giysilerin arka kuyruğu
peyin sonuncu, en arkadaki
peyk (Far) bir başkasına bağımlı olanlar
peyk uydu
peymaneno benziyor
peymehesnê duyurmayın, bildirmeyin
peymeno ölçüyor
peymezanê bilmeyin, duymayın
peymte ölçülmüş olan
peymtenı-peymtış 1ölçmek, 2-adımlamak
peymıtbı ölçmüştü
peymıte ölçülmüş olan
peymıtenı-peymıtış 1-ölçmek, 2-tartmak
peymıto ölçmüş
peymıtoğ ölçen, tartan, ölçüp biçen
peyname soyadı
peynamey soyadlar
peynêhesiya duymadı
peynêhesiyo duymazsa, işitmezse
peynêhesna duyurmadı, bildirmedi
peynêhesyayenı-peynêhesyayış duymamak, haberi olmamak
peyneyin arkadaki, en sonundaki
peynêzanê bilmiyorlar, duymamışlar
peyni amê 1-sonu geldi, 2-arkası geldi
peyni ardenı-ardış sonunu getirmek
peyni ardı sonunu getirdi
peyni dayenı-dayış son vermek
peyni dê cı son verdi
peyni dı sonunda
peyni nina sonu gelmez
peyni peyni dı 1-sonu sonunda, 2-neticede
peyni ra arkadan
peyni tı do nirê sonunda sen gelmiyeceksin?
peyni u verni ön ve arka
peyni 1-son, sonu, bitim noktası, nihayet, 2-arka
peynida cı dı arkasında
peynida ey dı onun arkasında
peynidı bı arkadaydı
peynidıro arkadadır
peynir (penir) peynir
peynir rê arkasına
peyniri ra peynirden
peynirin peynirli
peynirli peynirli
peynirın peynirli
peyniya cı bı quweta arkası kuvvetlidir
peyniya cı arkası
peyniya mesela meselenin sonu
peyniya xo hesap keno gerisini hesap ediyor
peyniya xo arkanı, geçmişini, gerini
peyniyên arkada ki, sonda ki, en geride ki
peynır peynir
peynırci peynirci
peynırinı peynircilik
peynıyên 1-sonuncu, 2-arkadaki
peynıyêna sonuncudur (dişil)
peynıyêni arkadakiler, sonuncular
peynıyêno sonuncudur (eril)
peynıyênı ver arkadakinin önünde
peynıyênı arkadaki (dişil)
peynıyın sonuncu, sondaki
peyra memanı geri kalma, arkada kalma
peyra mende geri kalmış
peyra pera cı 1-arkadan yapıştı, 2-arkadan tuttu, 3-arkadan ısırdı
peyra u vera arkadan ve önden
peyra ver arkadan öne
peyra verdayenı-verdayış arkada, geride bırakmak
peyra zi arkadanda
peyra arkadan
peyramende geri kalmış, geride kalmış, arkada kalmış
peyramendeney geri kalmak
peyramendenı-peyramendış 1-arkada kalmak, 2-geri kalmak
peyray başkasının izinden giden, peyelik eden, izleyen
peyremendeney geri kalma durumu
peyrew (Far) izinden giden, izleyen, izleyici
peyroj gün arkası
peysaye 1-pişmiş olan, 2-suyu çekilmiş veya kurumuş olan (dere, çeşme vs)
peysayenı-peysayış 1-pişmiş olmak, pişmek, 2-suyu çekilmek
peyser açarna geri dönderdi, geri günderdı
peyser açarnayenı-açarnayış geri çevirmek, geri vermek
peyser ageyrayenı-ageyrayış geri dönmek
peyser ame geri geldi, geri geri geldi
peyser amyayenı-amyayış geri gelmek
peyser şiyayenı-şiyayış 1-geri gitmek, 2-arka üstü gitmek
peyser şıyayenı-şıyayış geri gitmek
peyser 1-arka üstü, 2-geri, gerisine, geriye,
peyserki geri geriye, arka üstü
peyserık arka üstü, anarya
peyvazey (musabaqa): yarışma
peyxamber Peygamber
peyxember (Far) peygamber
peyxemberey peygamberlik
peyzanayena duymayla, bilmeyle
peyzanayenı-peyzanayış 1-bilme, bilmek, haberi olmak, duymak, 2-kavram
peyıg şalvarın kuyruğu, peyiği
peyıka şelwaran şalvarların arkası, kuyruğu
peyıkı şalvarların arka ve uzun kuyruğuna derler
pezeveng (Far) erkeklere meşru yoldan kadın bulan kimse
pezevengcılığey pezevenklik
pezevengey pezevenklik
peyzevenginı pezevenklik
pê berdenı-berdış birbirini götürmek
pê bın dı birbirinin altında
pê çarnayenı-çarnayış birbirini gezdirmek
pê cıkerdenı-cıkerdış birbirini kesmek
pê dayenı-dayış birbirlerine vermek
pê dest kewtenı-kewtış el ele tutuşmak
pê dest ra vetenı-vetış birbirinin ağzından çıkarmak
pê dest ra birbirinin elinden
pê destı birbirinin ellinde
pê deznayenı-deznayış birbirini incitmek, yaralamak
pê di birbirini gördü
pê diyayenı-diyayış birbirini görmek
pê dı bıdê u bıgirê birbirinizle alın verin
pê dı da u gırot birbirleriyle alıp verdiler
pê dı birbirinizle, birbiriyle, birbirlerinde
pê dıma şıyayenı-şıyayış birbirinin ardı gitmek
pê dıma ard arda
pê dımı kewtenı-kewtış birbirinin ardına düşmek
pê dımı rêz bıyayenı-bıyayış arka arkaya dizilmek, sıralanmak
pê dımı rêzkerdenı-rêzkerdış ard arda sıralamak
pê dımı birbirinin arkasında, ardısıra
pê dırbetın kerdenı-kerdış birbirini yaralamak
pê dırnayenı-dırnayış birbirini yırtmak, parçalamak, dişlemek
pê eştenı-eştış 1-atışmak, 2-birbirini atmak
pê ey onun arkası
pê fek ra gırotenı-gırotış birbirinin ağzından almak
pê feka nayenı-nayış birbirinin ağzına vermek
pê fetılnayenı-fetılnayış birbirini kovalamak
pê fetısnayenı-fetısnayış birbirini boğmak
pê şa kerdenı-kerdış birbirini sevindirmek
pê şanayen-pê şanayış birbirine karıştırmak, katıştırmak
pê şanayenı-şanayış birbirine dayamak, yaslamak, birbirine vurmak, isabet etmek
pê şiyayenı-şiyayış birbirine benzemek
pê şınê birbirine benziyorlar
pê şıt birbirini yıkadı
pê gazkerdenı-kerdış birbirini dişlemek
pê geyrayenı-geyrayış birbirini aramak
pê goni kerdenı-kerdış birbirini kanatmak
pê güni kerdenı-kerdış birbirini kanatmak
pê gırotenı-gırotış birbirini almak, birbiriyle evlenmek
pê haşar uyanma
pê hêlkerd birbirini saladı
pê hemver ardenı-ardış karşı karşiya getirmek
pê hetek birbirinin yanında
pê hetı dı yanyana, birbirinin yanında
pê hetı rakewtenı-rakewtış birbirinin yanında yatmak
pê hetı yan yana, birbirinin yanında
pê hüwatenı-hüwatış birbirine gülmek
pê hüwatero dayenı-dayış birbirini güldürmek
pê hüwayenı-hüwayış birbirine gülmek, birbiriyle alay etmek
pê huwatenı-huwatış birbirine gülmek
pê huwatero dayenı-dayış birbirini güldürmek
pê huwayenı-huwayış birbirine gülmek, birbiriyle alay etmek
pê itıbar kerdenı-kerdış birbirine inanmak, itibar etmek, güvenmek
pê kaşkerdenı-kerdış birbirini çekmek, birbirini yerden sürüklemek
pê kardi kerdenı-kerdış birbirini bıçaklamak
pê keno temam birbirini tamamliyor
pê kerdenı-kerdış anlaşmak
pê kewtenı-kewtış birbirine düşmek, dalaşmak
pê koteki kerdenı-kerdış birbirini tokatlamak
pê küwatenı-küwatış birbirini dövmek
pê kutkerdenı-kerdış birbirini itelemek
pê kuwatenı-kuwatış birbirini dövmek
pê kışt birbirini öldürdü
pê kışta ronayenı-ronayış yanyana indirmek
pê kıştenı-kıştış birbirini öldürmek
pê ma dı arkamızda
pê ma arkamız
pê manenê birbirine benziyorlar
pê meşıknê birbirinizi kırmayın
pê mendenı-mendış birbirine benzemek, benzer olmak
pê mısnayenı-mısnayış 1-birbirine göstermek, 2-birbirini öğretmek
pê mısna birbirini öğreti
pê nayenı-nayış birbirini sikmek
pê nüncıki kerdenı-kerdış birbirini yumruklamak
pê nıştenı-nıştış birbirine binmek
pê pawıt birbirini bekledi
pê perayenı-perayış birbirini tutmak, elele tutuşmak
pê pernayenı-pernayış yüksek bir yerden birbirini düşürmek
pê pers kerdenı-kerdış birbirini sormak
pê perskerdenı birbirini sormak, hal hatır sormak
pê pey ard arda, arka arkaya
pê peydı birbirinin arkasında, ard arda
pê peyhesnayenı-hesnayış birbirine duyurmak
pê peyo rêzkerdenı-rêzkerdış ard arda dizmek
pê peyo ronıştenı-ronıştış arka arkaya oturmak
pê peyo vınderdenı-vınderdış birbirinin arkasında durmak
pê peyo birbirinin arkasında
pê pis kerdenı-kerdış birbirini rezil etmek, pis etmek
pê qahr kerdenı-kerdış birbirini kahretmek, özmek
pê qahrnayenı-qahrnayış birbirini darıltmak, küstürtmek
pê qayıl benê birbirine razı oluyorlar, birbirini beğeniyorlar
pê qayıl bıyayenı-bıyayış birbirini beğenmek, razı olmak
pê qedina birbirini bitirdi
pê qerşün kerdenı-kerdış birbirini kurşunlamak, birbirine silah sıkmak
pê qırkerdenı-kerdış birbirini yok etmek, öldürmek
pê qırüncıki kerdenı-kerdış birbirini çindiklemek
pê ra cıkerdenı-cıkerdış birbirinden ayırmak, birbirinden kesmek
pê ra birbirlerinden
pê ravêrdenı-ravêrdış birbirine geçmek, bulaşmak, bulaşıcı
pê razi kerdenı-kerdış birbirini razı etmek
pê rê ümış benê birbirine uyuyorlar
pê rê birbirine, birbirlerine
pê remna birbirini kaçırdı
pê remnayenı-remnayış birbirini kaçırmak
pê resayenı-resayış kavuşmak, birbirine yetişmek
pê resnayenı-resnayış birbirini yetiştirmek
pê resnê birbirine yetiştirin
pê rêzkerdenı-kerdış birbirini sıralamak
pê roşanayenı-roşanayış birbirini sirkelemek
pê rotenı-rotış birbirini satmak
pê rıdı yüz yüze, karşı karşiya
pê sawıtenı-sawıtış birbirlerine sürmek
pê si kerdenı-kerdış birbirini taşlamak
pê tepışt birbirini tuttu
pê tepıştenı-tepıştış birbirini tutmak
pê tewnayenı-tewnayış birbirini incitmek
pê ver nayenı-nayış 1-ölçmek, 2-seviyesine bakmak, 3-ön öne koymak
pê verda birbirini bıraktı, boşandılar
pê verdayenı-verdayış 1-birbirini boşamak, 2-birbirine bırakmak, kışkırtmak
pê vero amyayenı-amyayış 1-birbirine karşı gelmek, 2-ön öne gelmek
pê vero kerdenı-kerdış deyiş tokuş, takas
pê vero rakewtenı-rakewtış yanyana yatmak
pê vero yan yana, ön öne
pê vinayenı-vinayış birbirini görmek, buluşmak
pê vırada birbirini bıraktı, boşandılar
pê vıradayenı-vıradayış birbirini bırakmak, birbirini boşamak
pê vıran kerdenı-kerdış birbirini soymak
pê vırarı kerdenı kerdış kucaklaşmak
pê vırarı kewtenı-kewtış birbirinin kucağına girmek, sevişmek
pê vırnayenı-vırnayış 1-deyiş tokuş yapmak, 2-birbirini değiştirmek
pê vıstenı-vıstış birbirini dövmek, kavga etmek
pê wegrotenı-wegrotış birbirini taşımak
pê werd birbirini öldürdü, birbirlerini yedi
pê werdenı-werdış birbirini yemek, birbirlerini yemek, öldürmek
pê werdi kerdenı-kerdış birbirini doğramak
pê wıyatenı-wıyatış birbirine gülmek
pê wıyayenı-wıyayış birbirine gülmek
pê xapeynayenı-xapeynayış birbirini kandırmak
pê xint kerdenı-kerdış birbirini delirtmek
pê ya birbiriyle, birbirleriyle
pê zanayenı-zanayış 1-birbirlerini bilmek, 2-birbirlerini tanımak
pê 1-birbiri, 2-arka, sonra
pê 1-arka, sonra, 2-bazı sözcülerin sonuna gelip onları pekiştirir (gorey pê hereket bıkerê), 3-birbirini, birbirlerini, ile, vasıtasiyle vb, 4-"den, dan, an, en, da, de" eklerinin yerini alır
pêbıezıbnê birbirinize kulak verin, dinleyin, birbirinizi taktir edin
pêbışewırê birbirinize danışın
pêçek-pêçekı tarlalarda olup bitkilere sarılan bir ot çeşidi
pêçenê sariyorlar
pêçenı-pêçış sarmak
pêçena sariyor (dişil)
pêçeno sariyor (eril)
pêd-pêdı birbirleriyle
pêda beno bulunur, temin edilir
pêda bı bulundu, temin edildi
pêda kerd buldu, temin etti, sağladı
pêda kerde bulunan, temin edilmiş olan
pêda kerden-kerdış bulmak, temin etmek, sağlamak, edinmek
pêda kı bul, buluştur, temin et
pêda bulunma, bulunan, bulma, edime, temin etme, sağlamak, oluşturma
pêdê cı dı arkasında
pêdê birbirine verin, birbirinize verin
pêdest kewê el elle tutuşun, el elle girin
pêdest kewtenı-kewtış elele tutuşmak
pêdest ra vet birbirinin ellerinden çıkardılar
pêdiyayenı-pêdiyayış görüşmek, birbirini görmek
pêdı şiyayenı-şiyayış birlikte gitmek, beraber gitmek
pêdı şı geri gitti
pêdı gırweyayenı-gırweyayış birlikte çalışmak, beraber çelışmak
pêdı karkerdenı-kerdış beraber çalışmak, birlikte çalışmak
pêdı kaykerdenı-kerdış birlikte oynamak, beraber oynamak, birbiriyle oynamak
pêdı kuşatkerdenı-kerdış birbiriyle şaka yapmak
pêdı lejkerdenı-kerdış birbiriyle kavga etmek, döğüşmek
pêdı mend geri kaldı
pêdı rakewtenı-rakewtış birbiriyle yatmak, beraber yatmak
pêdı rayşiyayenı-şiyayış birlikte yol gitmek, beraber yürümek
pêdı weş bıdê u bıgirê birbirinizle iyi alıp verin
pêdı 1-birbiriyle, birbirinizle, 2-geri, geriye, arka
pêdımı arka arkaya, ard arda
pêş (Far) arka
pêş 1-fistan veya mintanın ön kısmı, 2-kucak
pêşana karıştırdı
pêşanabı karıştırmıştı
pêşanayê karıştıriyordı
pêşanaye karıştırılmış olan, karıştırıcı
pêşanayenı-pêşanayış 1-karıştırmak, alt üst etmek, nifak sokmak, 2-birbirine katmak, 3-birbirini vurmak, kurşun vb şeyleri birbirine isabet etmek
pêşanayoğ karıştırıcı, nifakçı
pêşanê karıştırın
pêşaneno karıştıriyor
pêşanı karıştır
pêşaye pişmiş olan
pêşayenı-pêşayış 1-pişmek, 2-hapşırmak
pêşê 1-bir peş, kucak, 2-sarın
pêşewıryayenı-pêşewıryayış birbirine danışmak
pêşiya cı ra kendisine sarıldı
pêşiya pıro 1-sarıldı, 2-dollandı
pêşiya 1-hapşırdı, 2-sarıldı
pêşiyay pıro sarıldılar
pêşkeş taktim
pêşkewtenı-pêşkewtış peşine girmek, kirve olmak
pêşkira destê xo kerdi pak peşkir ile elerini temizledi
pêşkirci peşkir dokuyan veya satan kimse
pêşkircılığey peşkircilik
pêşkirey peşkircilik
pêşkirinı peşkircilik
pêşkirı (Far) havlu, el kurulanan büyük mendil veya keten bez, peçete
pêşkirı antı xo ver peşkir önüne çekti
pêşmal-pışmalı peştemal
peşmi yün
peşmiyın yünlü
peşminı yüncülük
pêşna 1-pişirdi, 2-söndürdü
pêşnaye pişmiş olan
pêşnayenı-pêşnayış pişirmek
pêşnayoğ pişiren
pêşo 1-geber, öl anlamında, 2-sarsa, dolasa
pêşrew (Far) peşrev
pêşver taktim ediyor
pêşyayenı-pêşyayış sarılmak, dolanmak
pêşya pıro sarıldı, dolandı
pêşın dayenı-dayış peşin vermek
pêşın gırotenı-gırotış peşin almak, elden ödeyerek almak
pêşın peşin, elde
pêşınat (Far) peşin olarak verilen para
pêşınci peşin para ile satan veya satın alan kimse
pêgırotenı-pêgırotış birbirini almak, birbiriyle evlenmek
pêhesêno duyuyor (eril)
pêhesnayenı-pêhesnayış duyurmak
pêhesyayenı-pêhesyayış duymak
pêhet-pêhetı yan yana, birbirinin yanında, birlikte, bir arada
pêhetı mendenı-mendış birbirinin yanında kalmak, birlikte kalmak
pêhetı rakewtenı-rakewtış birbirinin yanında yatmak
pêhimaye kerdenı-kerdış birbirini koruma, himaye etme
pêhimayekerdeney birbirini koruma durumu
pêhimayenêkerdeney birbirini korumama, himaye etmeme
pêjewbini birbirini, birbirinizi
pêjmürde (Far) 1-eski püskü, yırtık, 2-dağınık, perişan
pêjmürde bıyayenı-bıyayış perişan olmak
pêjmürdeyey pejmürdelik
pêkewtenı-pêkewtış birbirine düşmek, tartışmak
pêkışta yan yana, yanı başına, bitişikte
pêkıştenı-kıştış birbirini öldürmek
pêl dayenı-dayış dalgalanmak
pêl-pêlı dalga
pêlê awı su dalgaları
pêlê cı dalgaları
pêlek torba, kese, para kesesi
pêlekê zehfra safra kesesinin torbası
pêlekvaş ot elması
pêlekın torbalı
pêlewan pehlivan
pêli dalgalar
pêlo 1-pısırık, 2-tembel, 3-kendinden aciz
pêlı ver kewtenı-kewtış dalganın önüne düşmek
pêlın dalgalı, girdaplı
pêmeşanı karıştırma
pêmende birbirine benzeme
pêmendenı-pêmendış birbirine benzemek
pêmendey birbirine benzerler
pêmiyan kerdenı-kerdış 1-iç içe koymak, 2-birbirine katmak
pêmiyan iç içe
pêmyayenı-pêmyayış ölçülmek, tartılmak
pêmıte ölçülmüş, tartılmış olan
pêmıtenı-pêmıtış ölçmek, tartmak, ölçüp biçmek
pêmıtoğ ölçen, tartan
pêmıyan iç içe
pênc pênc (du pênc) dübeş (tavla oyununda zarların gelişi)
pênc u çar (Far) beş ve dört (tavla oyununda zarların gelişi)
pênc u du (Far) beş ve iki (tavla oyununda zarların gelişi)
pênc u şeş (Far) beş ve altı (tavla oyununda zarların gelişi)
pênc u sê (Far) beş ve üç (tavla oyununda zarların gelişi)
pênc u yek (Far) beş ve bir (tavla oyununda zarların gelişi)
pêncşeme (Far) perşembe
pênêşano karıştırmiya, karıştırmasın?
pênêtepışteney birbirini tutmama, desteklememe durumu
pêni ardenı-ardış sonunu getirmek
pêni dayenı-dayış son vermek
pêni dı sonunda, sonda, neticede
pêni pêni sonu sonu
pêni ra arkadan, sondan
pêni son, son vermek, nihayet, sonunda, sonu, arka
pênidı sonunda
pênidıro arkadadır, en sondadır
pênira arkadan
pêniya cı sonu
pêperê el elle tutuşun, birbirinizi tutun
pêpey ard arda, arka arkaya
pêpeydı rêzbi arka arkaya dizildiler, sıra oldular
pêpeydı ard arda, arka arkaya
pêpeydıqıseykerdeney birbirinin arkasında konuşma durumu
pêpeydıqıseynêkerdeney birbirinin arkasında konuşmama durumu
pêqarşiya birbirinin karşısında, karşı karşiya
pêqayılbiyayenı-pêqayılbiyayış birbirini beğenmek, birbirini istemek
pêqol kewê kol kola girin
pêr 1-baba, 2-kanat
pêra abırnay birbirinden ayırdılar, birbirinden ayırmak, kavga edenlerı ayırmak
pêra abırnayenı-abırnayış birbirinden ayırmak, ayırt etmek
pêra abırnê birbirinden ayırın
pêra abırneno birbirinden ayıriyor
pêra abırno birbirinden ayırsın?
pêra akerdenı-akerdış birbirinden açmak
pêra barakerdenı-kerdış bölüştürmek
pêra berdenı-berdış birbirinden ötmek
pêra beste birbirine sarılı
pêra bestenı-bestış birbirine dolamak, birbirine sarmak
pêra bestoğ birbirine saran kimse
pêra bıbê birbirinizden olun, vaz geçin
pêra bıgirê birbirinizden alın
pêra bıkışê birbirinizden öldürün
pêra ca kerdenı-ca kerdış birbirinden ayırmak, ayrı yere yerleştirmek
pêra ca kerdi birbirinden ayırdılar, ayrı yere koydular
pêra ca kerê birbirinden ayırın
pêra ca ayrı, ayrı ayrı, birbirinden ayrı
pêra cakı birbirinden ayır
pêra cıkerdenı-cıkerdış birbirinden kesmek
pêra cıkerê birbirnden koparın, kesin
pêra dayenı-dayış birbirine giydirmek
pêra düri vıstenı-vıstış birbirinden uzaklaştırmak
pêra dürifinê birbirinden uzaklaştırın
pêra dürikewê birbirinizden uzaklaşın
pêra fek vıradê birbirinizden vaz geçin, birbirinze musalat olmayın
pêra şı uçtu gitti
pêra gırotenı-gırotış birbirinden almak
pêra kerdenı-kerdış 1-birbirinden ayırmak, 2-birbirine saplamak
pêra mebê birbirinizden olmayın
pêra megirê birbirinizden almayın
pêra mekışê birbirinizden öldürmeyin
pêra nezdibê birbirinize yaklaşın
pêra nezdikerdenı-kerdış birbirine yaklaştırmak
pêra perskerdenı-kerdış birbirinden sormak
pêra pıştenı-pıştış birbirine sarmak, birbirine dolamak
pêra quwettıt birbirinden kuvvettır
pêra quwetır birbirinden kuvvettir
pêra veja birbirinden çıkarayım
pêra vejê birbirinden çıkarın
pêra vetenı-vetış birbirinden çıkarmak, birbirinden ayırt etmek
pêra vıstenı-vıstış birbirinden sökmek
pêra werdenı-werdış birbirinden yemek, kumarda birbirini ötmek, birbirini yutmak, ötüzmek
pêra xatır waşt u abıryay birbirinden hatır isteyip ayrıldılar
pêra xatır waştenı-waştış Allah ısmarladık demek
pera abırnaybi birbirinden ayırmıştılar
pêra 1-birbirlerinden, 2-uçtu
pêrabeste birbirine sarılı, birbirine bağlı
pêrabesten-pêrabestış birbirine sarmak, birbirine bağlamak
pêrabestı 1-birbirine sar, 2-birbirine dola
pêraca birbirinden ayrı
pêran anne, baba ve kardeşler (gelin olan kızın anne ve babasının evi)
pêrandê cı ra anne, babasından, baba evinden
pêranê veyvı gelinin anne, baba, kardeş ve bacıları, baba evi
pêrapêşı birbirine sar, birbirine dola
pêrapışt birbirine doladı, sardı
pêrapışte birbirine sarılı olan, dolanmış olan
pêrapıştenı-pıştış birbirine sarmak, dolamak
pêrar ez şiya welat öbür sene ben memlekete gittim
pêrar vewrı bol nêvarê öbür sene kar çok yağmadı
pêrar evelki sene, öbür sene, geçen sene değil bir sene sonraki yıl
pêrarên evelki senenin
pêrarın evel seneki
pêravêrdi Bulaşıcı, birinden birine geçmek
pêravıst birbirinden söktü
pêray uçtular
pêrd baba
pêrdê mı dı babamda
pêrdê mı ra babamdan
pêrdê mı rê vajı babama söyle
pêrdê mı rê babama
pêrdê mı babamı
pêrê mı va babam söyledi
pêrê mı babam
pêrê raşt vajê birbirine doğru söyleyin
pêrê rıştenı-rıştış birbirine göndermek
pêrê to baban
pêrê vajê birbirinize söyleyin, birbirine söyleyin
pêrê vatenı-vatış birbirine söylemek
pêrê wahêrnêvıjyayeney birbirine sahip çıkmamaklık
pêrê wahêrvıjyayeney birbirine sahip çıkmaklık
pêrê wendenı-wendış birbirine okumak
pêrê birbirine, birbirinize
pêresê birbirinize yetişin
pêresnê birbirinize yetiştirin
pêrêwahêrnêvıjyayeney birbirine sahip çıkmamak
pêrêwahêrvıjyayeney birbirine sahip çıkmak
pêrêzkerd birbirini sıraya koydu, ard arda dizdi
pêrşan perişan
pêrşaney perişanlık
pêrşaninı perişanlık
pêri (Far) peri, 1-doğa üstü güçleri olduğuna inanılan, hayali dişi varlık, 2-çok güzel, cennet hurisi
pêri cenneti cennet perileri
pêrişan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
pêrişan kerd perişan etti
pêrişan kerdenı-kerdış perişan etmek
pêrişan perişan
pêrişana perişandır (dişil)
pêrişanê perişandırlar (çoğul)
pêrişaney perişanlık, fakirlik
pêrişaninı perişanlık
pêrişano perişandır (eril)
pêrisan bıyayenı-bıyayış perişan olmak
pêrisan kerd perişan etti
pêrisan kerdenı-kerdış perişan etmek
pêrisan perişan
pêrisana perişandır (dişil)
pêrisanê perişandırlar (çoğul)
pêrisaney perişanlık
pêrisaninı perişanlık
pêrisano perişandır (eril)
pêriyinı perilik
pêro bıyayenı-bıyayış birbirini çindiklemek, birbirine dokunmak
pêro dayenı-dayış birbirini vurmak, dövmek, dövüşmek, kavga etmek
pêro dıskınaye birbirine yapıştırılmış olan, yapışık
pêro dıskınayenı-dıskınayış birbirine yapıştırmak
pêro dıskıyaye birbirine yapışmış olan, yapışık
pêro dıskıyayenı-dıskıyayış birbirine yapışmak
pêro şi hepsi gitti
pêro guna birbirine değdi, birbirine çarptı
pêro gunayenı-gunayış birbirine değmek
pêro nêdano 1-kavga etmiyor, 2-hepsini vermiyor
pêro piya hepsi birlikte
pêro qijayenı-qijayış birbirine bağırmak
pêro qirayenı-qirayış birbirine bağırmak
pêro vısnay 1-hepsini kopardı, 2-hepsinin ödünü kopardı, korkutu
pêro vısnayenı-vısnayış 1-hepsini koparmak, 2-korkutmak
pêro hepsi, tamamen, toplam, yekün, tümü
pêrodayenı-pêrodayış döğüşmek, kavga etmek
pêrodayoğ kavgacı, kavga eden kimse
pêromedê kavga etmeyin, döğüşmeyin
pêroz öğle, gün ortası
pêrsan kerde perişan edilmiş olan
pêrsan kerdenı-kerdış perişan etmek, yıpratmak
pêrsaninı perişanlık
pêrü hepsi, tümü, temamı, toplamı
pêrüyını hepsini, tümünü
pêrıko hepsi, tümü, tamamı, toplamı
pêrıkını arêdı hepsini topla
pêrıkını bürı hepsini ye
pêrıkını hepsini
pêrın-pêrını hepsini, tümünü
pêrınan hepsini
pêrınanê cı hepsini
pêrını piya hepsini birlikte
pêrını ra hepsinden
pêrını rê hepsine
pês mintan vb şeylerin ün taraftaki kısmı, peş
pêsanayenı-pêsanayış 1-karıştırmak, kurcalamak, 2-kışkırtmak, 3-iç içe katmak
pêsanaye 1-karıştırılmış olan, kurcalanan, 2-içiçe katılmış olan
pêsanayoğ 1-karıştıran, kurcaliyan, 2-içiçe katan
pêser amyayenı-amyayış bir araya gelmek, toplanmak
pêser ardenı-ardış bir araya getirmek, birleştirmek, toplamak
pêser dı eşti birbirinin üzerinden attı
pêser dı şiyayenı-şiyayış birbirini gitmek, ziyaret etmek, halını sormak
pêser eştenı-eştış üst üste atmak, yığmak
pêser kerdenı-kerdış üst üste koymak, üst üste yerleştirmek, üst üste dökmek, birbirine katmak, üst üste eklemek
pêser kerdoğ birbirine katan, üst üste ekleyen, üst üste koyan
pêser nayenı-nayış üst üste koymak, üst üste yerleştirmek
pêser vıstenı-vıstış 1-birbirinden sökmek, dağıtmak, 2-oyunda sayı karşısındakinin üstüne geçirmek, sayı yapmak
pêser üst üste, bir arada, birbiri üzerine
pêsera antenı-antış birbirinin üzerinden çekmek
pêsera birbirinin özerinden
pêseramyayeney bir araya gelmek, toplanmak
pêserdı şı birbirine gidip geliyorlar
pêsero barbiyayenı toplu olarak bölüştürülmek
pêsero dayenı-dayış 1-üst üste vermek, 2-üst üste yıkmak veya yığmak
pêsero gunayenı-gunayış üst üste yığılmak, üst üste düşmek
pêsero kewtenı-kewtış 1-üst üste yatmak, 2-üst üste düşmek
pêsero kombiyayenı üst üste toplanmak
pêsero masayenı üst üste şişmek
pêsero pêsero tekrar tekrar, üst üste
pêsero üst üste, topluca, tekrar tekrar, birbirinin üstüne
pêserok-pêserokı dergi, mecmua
pêseroki dergiler, mecmualar
pêsir mec: yaka, gırtlak, yakasına yapışmak, boş bırakmamak, peşine takılmak
pêsirê ma nêvıradanê yakamızı bırakmiyorlar, peşimizi bırakmiyorlar
pêsmalı bulaşık vb şeyleri yıkarken önüne taktıkları önlüg
pêsnayenı-pêsnayış pişirmek
pêsnaye pişmiş olan
pêsnayoğ pişiren
pêsyayenı-pêsyayış pişmek
pêsın peşin
pêsın dayenı-dayış peşin vermek
pêsın gırotenı-gırotış peşin almak
pêsır pesir, etek, mintanın ucu
pêt biyayenı-pêt biyayış metin olmak, dayanmak, güçlü olmak
pêt bıyayenı-bıyayış 1-dayanıklı olmak, 2-sıkı olmak, sıkışmak
pêt kerdenı-kerdış sıkmak, sağlamlaştırmak, dayanmak, sıkıştırmak, sıkılaştırmak
pêt kerdoğ sıkıştıran, sıkıştırıcı
pêt kı sıkıştır
pêt u sıst sıkı ve gevşek
pêt 1-sıkı, sıkıca, kaskatı, sert, 2-dayanıklı, dayanıklı ve çalışkan, sağlam, 3-metin, 4-hızlı, 5-, becerikli ve yiğit, 6-sesli, yüksek sesle konuşmak
pêt sıkı, pêttır
daha sıkı, pêttırın daha daha sıkı
pêta berzı hızlı at
pêta dayanıklıdır, sıkıdır, metindir, beceriklidir (dişil)
pêta hızlı
pêtê xo ard var gücünü kullandı
pêtê xo ardenı-ardış kızmak, bağırıp çağırmak, var gücünü kullanmak
pêteg arı peteği, bal peteği
pêtegın petekli
pêtepışteney birbirini destekleme durumu
pêtepıştenı-pêtepıştış birbirini tutmak, desteklemek, arka çıkmak
pêtepıstenı-pêtepıstış birbirini tutmak, desteklemek, arka çıkmak
pêtey 1-dayanıklılık, 2-sıkı olma durumu, 3-güçlülük, sağlamlık, metinlik, dayanıklılık
pêtinı dayanıklılık, becerilik, sağlamlık, sıkı olma durumu
pêto 1-sıkıdır, 2-katıdır, 3-sıskadır, 4-dayanıklıdır
pêver dayenı-dayış birbirinin önünde direnmek, mücadele etmek
pêver nayenı-nayış karşılaştırmak, birbirinin ününe koymak
pêver birbirine karşı, birbirinin önünde, ön öne, birbirinin önüne
pêvera qahryayenı-qahryayış birbirinin önünde darılmak, kıskançlık yapmak
pêvera ravêrdenı-ravêrdış birbirinin önünden geçmek
pêvera werd birbirinin önünde yedi, aynı kaptan yemek
pêvera birbirinin önünden, birbirlerinin önünden
pêverkerdenı-kerdış ayrı kefelere koyup tartmak, birbiriyle karşılaştırmak
pêvernayenı-nayış 1-birbirinin önüne koymak, 2-değiştirmek, 3-östünden almadan karşılıklı vermek, 4-karşılaştırma, karşı karşiya koyma
pêvero vıjiyayenı-vıjiyayış birbirine karşı gelmek
pêvero zey dikan vınderdi horoz gibi birbirinin önünde durdular
pêvero birbirinin önünde, yanyana, karşı karşiya, ön öne
pêvrin kerdenı-kerdış değiş tokuş yapmak
pêvrin kerdoğ değiş tokuş yapan
pêvrin değiş tokuş
pêvırarı kewtenı-kewtış birlikte yatmak, aynı yatağa girmek, kucak kucağa yatmak
pêvırnayenı-pêvırnayış değiştirmek, değiş tokuş yapmak
pêwerd birbirini yedi
pêwerdenı-werdış birbirini yemek
Pêxember Peygamber
Pêxemberey Peygamberlik
pêxemberinı peygamberlik
pêxij kerd birbirini kaydırdı
pêxij kerdenı-kerdış birbirini kaydırmak
pêya berdi birbiriyle, birlikte götürdü
pêya biyaye bitişik
pêya bıyayenı-bıyayış bitişik olmak, yapışık olmak
pêya deştenı-deştış birbirine dikmak, bitiştirmek
pêya dıskıyayenı-dıskıyayış birbirine yapışmak
pêya gırêda birbirine bağladı
pêya gırêdanê birbirine bağliyorlar
pêya gırêday birbirine bağladılar
pêya gırêdaybi birbirine bağlamıştı
pêya gırêdayenı-gırêdayış birbirine bağlamak
pêya gırêdayoğ birbirine bağlayan
pêya kaykerdenı-kerdış birbiriyle oynamak, mec: birbiriyle alay etmek
pêya kerdenı-kerdış 1-birleştirmek, birbirine geçirmek, birbirine yapıştırmak, bitiştirmek
pêya pêşyayenı-pêşyayış birbirine sarılmak, birbirine dolanmak
pêya zelıqnayenı-zelıqnayış birbirine yapıştırmak
pêya birbiriyle, bitişik, birlikte, beraber, ile
pêyabestan birbirini pekiştirenleri, saranları
pêyabestê pekiştirin, birbirine sarın
pêyabesteney pekiştirme, birbirine sarma durumu
pêyabesteno birbirine sariyor, doliyor
pêyabestı 1-birbirine sar, 2-birbirine dola
pêyabestenı-bestış pekiştirmek, birbirine sarmak
pêyadıskiyay birbirine yapıştı
pêyagırêdayeney birbirine bağlılık
pêyan ra bê 1-benzerlerden olsunlar, 2-arkalardan gel
pêyan benzerler
pêyana, pêyanê birbiriyle iliştirmek, yapıştırmak
pêyanêbesteney birbirine iliştirmemek, sarmamak, yapıştırmamak
pêyanêgırêdayeney birbirine bağlamama durumu
pêyano yapıştırsın, bitiştirsin?
pêyê birbirinindir
pêyên sonuncu, sonuncusu
pêyra arkadan
pêyser ame geri geldi
pêyser amyayenı-amyayış geri gelmek
pêyser geri
pêzere dı iç içe
pêzeveng (Far) erkeklere meşru yoldan kadın bulan kimse, pezevenk
pêzevengcılığey pezevenklik
pêzevengey pezevenklik
pêzevenginı pezevenklik
pêzewbini ra birbirlerinden
pêzewbini werd birbirlerini yedi
pêzewbini birbirini, birbirlerini
pêzeweng (pêzeveng) pezevenk
pêzewengcılığey pezevenkcilik
pêzewengey pezevenklik
pêzewenginı pezevenklik
pêzewmbini birbirlerini
pı tükürme, lanetleme
pıf kerdenı-kerdış üfürmek
pıf kerdoğ üfüren, üfürükçü
pıff kerdenı-kerdış üfürmek, üflemek, sündürmeye çalışmak
pıff 1-söndürmek, 2-ateşi yakmak için üflemek, üfürmek, 3-hava (üfürme ile çıkan hava), 4-üfürme, üfürme sesi, üfürme anında çıkarılan ses
pıffayenı-pıffayış puflamak, of püf etmek
pıffeno pufliyor
pıffiniya puflamayla
pıffra kerdı pırr hava ile doldurdu
pıffı-pıffa puff puff sesi
pıffı-pıffı 1-yılanın sesi, 2-iç çekme, hava doldurma
pış pış kedileri çağırmada kullanılan sözcük
pışa xo gırêdı uçkurunu bağla
pışa 1-hapşırdı, 2-uçkur, şalvar vb şeylerin uçkuru, 3-şal, pijema ve şalvarların uçkurunu geçirdikleri bel kısmına geçen dikişli üst kısım
pışayenı-pışayış hapşırmak
pışayoğ hapşıran
pışê kediyi severken yada çağırırken kulanılan bir sözcük
pışeno hapşıriyor
pışk kerdenı-kerdış kura çekerek pay etmek
pışk-pışkı 1-hapşırma, hapşırma sesi, 2-pay, kura çekmede düşen pay
pışk hapşırma, hapşırma sesi
pışka mı payım
pışka hapşırdı
pışkayê hapşıriyordu
pışkayenı-pışkayış hapşırma, hapşırmak
pışkena hapşıriyor, aksıriyor (dişil)
pışkeno hapşıriyor, aksıriyor (eril)
pışki 1-hapşırık, hapşırıklar, 2-kura çekmede düşen paylar
pışkiyayenı-pışkiyayış hapşırmak
pışkna 1-hapşırtı, 2-geri püskürtü, geri püskürtü (gelen kuvveti geri püskürme)
pışknayenı-pışknayış geri püskürtmek
pışko tompul çocuklara derler
pışkok tomurcuk
pışkoki dayenı-dayış tomurcuk vermek
pışkone bir tarafı yanıp ateş haline gelen odun yada ağaç parçası
pışkoni yarısı yanmış odun, kütük vb şeyler
pışkonı yanan odun parçası
pışkyayenı-pışkyayış hapşırmak, aksırmak
pışkul-pışkulı pışkül (keçi, koyun, tavşan, deve ve benzeri hayvanların dışkısı)
pışkuli kerdenı-kerdış dışkı yapmak
pışkuli pışküller
pışkulın dışkılı
pışkı eştenı-eştış hiselemek için kura çekmek, paylamak
pışkı 1-hise, pay, kura, bir şeyi paylaşmak, bölüştürmek veya hiselere ayırmak için kura çekmek gibi birşey (bu yazılı kağıt, ufak taş, çöp vb şeylerler olur), 2-hapşırık, aksırık
pışo pışo kediyi severken yada çağırırken kullanılan sözcük
pışo 1-çocuk dilinde kedi, 2-kediyi çağırma seslenişi
pışoti artık, arta kalan yemek artığı, yenilen yemeğin dibi, artığı
pışotiya xo artığını
pışotın artıklı
pışt 1-sardı, doladı, 2-kediyi kovmak için sarfedilen sözcük, 3-ucu sivri ağaç parçası (çocuklar ve gençler bunu oyun oynamada kullanırlar)
pışt pışt çocuğa seslenme ve çağırma sözcüğü
pışta sarmış, dolamış (dişil)
pıştbı sarmıştı, dolamıştı
pıştê sariyordu, doliyordu
pıştê sariyordu
pışte sarılı, örtük
pıştenı-pıştış sarmak, örtmek, sarmalamak, dolamak
pışto sarmış, dolamış (eril)
pıştpışt kediyi kovma seslenişi
pışı-pışı 1-kediye seslenme ve çağırma, 2-burun çekme
pışık 1-nezle olmak, soğuk almak, grip olmak, 2-talak
pıhan yassı, yayvan ve düz
pıhaney yaslı olma durumu
pıhanok bir balık ismi, balık cinsi
pıhanın yassı olma durumu, yasslı
pıhtı (Far) koyulaşarak yarı katı duruma gelmiş sıvı
pıjıqiyayenı-pıjıqiyayış 1-saçılmak, sıçramak, 2-kaymak
pıjıqiyê 1-saçıldı, sıçradı, 2-kaydı
pıjıqnê kaydırdı
pıl ince sopa, çalı sopası
pılan bıyaye planlanmış olan
pılan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak
pılan dı planda
pılan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak
pılan kerde planlanmış olan
pılan kerdenı-kerdış planlamak
pılan ra plandan
pılan ronayenı-ronayış plan kurmak
pılan vıraştenı-vıraştış plan yapmak
pılana planla
pılancinı plancılık
pılanê cı boliyê planları çoktur
pılani gizliden plan yapmak, illegal işler çevirmek, bazı işler döndermek
pılaninı plancılık
pılanın planlı
pılar döl tutmuş hayvanlarda yavruyu koruyan zar, hayvanlarda doğum esnasında doğan yavruyu saran ve himaye eden sümüklü kaygan bez, zar (at vb hayvanlarda olur)
pılêsnayenı-pılêsnayış 1-soldurmak, 2-buruşturmak, 3-pırtılaştırmak, 4-uyuşturmak
pılêsıyaya 1-buruşmuş, 2-pırtılaşmış, 3-solmuş, 4-uyuşmuş
pılêsıyayenı-pılêsıyayış 1-buruşmak, 2-solmak, 3-pırtılaşmak, 4-uyuşmak
pıliş çapak
pılişın çapaklı
pıllar vıstenı-vıştış bezli salya düşürmek (yeni doğan hayvanlarda)
pıllar yeni doğum yapan hayvanların doğum yapma yerinden gelen ve rahimdeki çocuğu saran salgı
pılların salyalı (yeni doğan hayvanlarda)
pıllişk çapak
pıllişkın çapaklı
pıllüsiya soldu
pıllüsnayenı-pıllüsnayış soldurmak, buruşturmak
pıllüsiyayenı-pıllüsiyayış solmak, solgunlaşmak
pıllı pıllı kerdenı-kerdış mırıldanmak
pıllı-pıllı mırıldanma, ağzının içinde konuşma
pıllık (bıllık) çocuk dilinde erkek organı, kamış
pıllık (tepelık) 1-başın tepesi, alnın üst kısmı, 2-şapkanın siperi
pılol-pılolı bulamaç, yeni doğum yapan kadınlar için undan yapılan bir yemek
pılola rıbi pekmez bulamaçı
pılola süri bekmezli bulamaç
pılolı vıraştenı-vıraştış bulamaç yapmak, pişirmek
pılolın bulamaçlı
pılor bulamaç
pılosiyaya solmuş
pılosnayenı-pılosnayış 1-soldurmak, sarartmak, 2-bastırmak, sıkıştırmak
pılosiyayenı-pılosiyayış 1-buruşmak, solmak, 2-basılmak, 3-sararmak
pıloğna bastı, sıktı
pıloğnaye 1-sıkıştırılmış, 2-basılmış olan
pıloğnayenı-pıloğnayış 1-sıkmak, 2-basmak, masaj yapmak, ellemek (iltihaplı yaraya basarak iltihabını dışarı çıkarmak gibi)
pıloğnayoğ basan, masaj yapan
pıloğneno basiyor, sıkiyor
pıloğyaye 1-büzülmüş, 2-sıkıştırılmış, 3-basılmış olan
pıloğyayenı-pıloğyayış 1-büzülmek, 2-sıkıştırılmış olmak, 3-basılmak
pıloziya pêser üst üste büzüldü
pıloziyayenı-pıloziyayış sıkılıp ezilmek, utanıp büzülmek
pılozna ezdi, bastı, katladı, basıp suyunu çıkardı anlamında
pıloznaye 1-ezilip büzülmüş, 2-basılıp sıkıştırılmış olan
pıloznayenı-pıloznayış 1-basıp sıkmak, 2-ezmek, ezip bükmek, büzmak
pıloznenê sıkıp basiyorlar
pılozneno sıkıp basiyor
pılozyaya 1-büzülmüş, 2-pırtılaşmış
pılozyaye 1-büzülmüş olan, 2-ezilmiş olan, 3-katlanmış, sıkışmış olan
pılozyayenı-pılozyayış 1-büzülmek, 2-ezilmek, 3-katlanmak, 4-sıkmak
pılpılıki kelebekler
pılpılıkı kelebek
pılpısyaya 1-buruşmuş, 2-pırtılaşmış, 3-solmuş, 4-uyuşmuş
pılpısyayenı-pılpısyayış 1-solmak, 2-buruşmak, 3-pırtılaşmak, 4-uyuşmak
pılpısnayenı-pılpısnayış 1-soldurmak, 2-buruşturmak, 3-pırtılaştırmak, 4-uyuşturmak
pılüs polis
pılıkı içinde irin toplanan veya kan pırtılaşmasından oluşan kabarcık
pılıng (kur) sırtlan
pımpa (‹t) pompa
pımpa kerdenı-kerdış pompalamak
pımpar soğukluk otu, pırpar
pıncar yeşillik, yenilen bazı otlar, tar ve tur (bahçe pıncarı vs)
pıncari pıncarlar
pıncarın pıncarlı
pıncür pençe
pıncürık kerdenı-kerdış 1-tırnaklamak, çimdiklemek, 2-tırmıklamak
pıncürık 1-tırnaklamak, çimdiklemek, 2-tırmık
pıncürıki kerdenı-kerdış 1-çimdiklemek, tırnaklamak, 2-tırmıklamak
pından bıyayenı-bıyayış etrefı çevrili, kapalı yerde suyun toplanması
pından dayenı-dayış göl vb yerlerdeki suyun kenara vurup dönmesi
pından kerdenı-kerdış etrafı çevrili ve kapalı bir yerde toplamak
pından 1-etrafı çevrili yerde toplanan su, 2-toplu olan suyun kıyıya vurması
pındol girdap
pındolık-pındolıkı 1-girdap, 2-kabarmış su damlacığı, suyun çok derin kısmı
pındosiya ekşiyip şişti, kabardı
pındosiyayenı-pındosiyayış şişmek, mayalayıp şişirmek, su alıp şişmek
pındosyayenı-pındosyayış şişmek, mayalayıp şişirmek, su alıp şişmek
pındosnaye şişirilmiş olan (hamur, su almış yara vb)
pındosnayenı-pındosnayış şişirmek (hamur, su almış yara vb)
pındosyaye şişmiş olan (hamur, su almış yara vb)
pındosık-pındosıkı 1-yeni su girmiş ve olgunlaşmaya yüz tutmuş incir, 2-şişik, şişmiş olma
pındı 1-bal arısı, 2-suda yaşayan midesi şişkin küçük bir böcek, 3-kan emmiş ve şişmiş olan pire
pındılık damlacık
pındılıki 1-içinde su bulunan sıvilceler, içinde irin toplanmış kabarcıklar, ufak şişkinlikler, 2-su damlacıkları, yağmur damlacıkları
pındılıkı 1-içinde su veya irin toplanan kabarcık, 2-küçük girdap
pıngı (hıngı) bal arısı
pınti (pinti) 1-pis, kirli, pasaklı, kötü, 2-aşırı derecede cimri
pıntilığey pintilik
pıntiyey pasaklılık, kirlilik, pislik, cimrilik
pıntiyinı 1-pasaklılık, 2-cimrilik
pıproşnı devşir
pıproşnayenı-pıproşnayış devşirmek, kuru bir şeyi avucunun içinde ufatmak
pır biyayenı-biyayış dolmak, bir şeye kızıp dolmak
pır bı doldu
pır bıyaye dolmuş, dolu olan
pır bıyayenı-bıyayış dolmak
pır keno dolduruyor
pır kerd doldurdu
pır kerde dolmuş, dolu olan
pır kerdenı-kerdış doldurmak
pır pır kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses
pır u veng dolu ve boş
pır 1-dolu, ağzına kadar dolmuş, dopdolu, 2-çok, 3-kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses
pıra bıyayenı-bıyayış geçirilmek, geçirilmiş olmak (iğne vb)
pıra daye giydirilmiş olan
pıra dayenı-dayış giydirmek
pıra şanayen-şanayış serpmek, üzerine serpmek
pıra şiyayenı-şiyayış batmak, saplanmak
pıra kerde sokulmuş, içine sokulmuş, geçirilmiş olan
pıra kerdenı-kerdış 1-geçirmek, 2-sokmak, 3-dalmak, daldırmak
pıra pışte dolandırılmış, sarılmış, dolatılmış olan
pıra pıştenı-pıştış dolamak, sarmak, dolatmak
pıra pıra mısa git gide öğrendi
pıra pıra ara sıra, yavaş yavaş, git gide
pıra vırnayenı-vırnayış kendisine fırlatmak
pıra 1-doludur (dişil), 2-içine, sokma, (mek, mak, miş, mış vb eklerin yerini alır)
pırabestenı-pırabestış sarmak, sarıp bağlamak
pıradaye giydirilmiş, örtülmüş olan
pıradayenı-pıradayış giydirmek, örtmek, üzerini kapatmak
pıradayoğ giydiren, giydirici
pıradı giydir
pıraşanabı serpmıştı
pıraşanayenı-pıraşanayış serpmek (tohum vb tarlaya serpmek)
pıraşaneno serpiyor
pırakerdenı-kerdış 1-saplamak, batırmak, sokmak, 2-içine vermek, gelişi güzel söğmek, 3-tohumu tarlaya serpmek, 4-bir işte sahtekarlık yapmak, savurmak, paylaşmada ihmalkarlık yapmak
pırakerdenı geçirmek derzıni pırakerdenı
iğneyi geçirmek
pırakerdenı mecazi: içine vermek, sövüp saymak
pırakı 1-batır, 2-sapla (iğne vb)
pıramedı giydirme
pıramekı saplama, sokma, batırma
pıranayenı-pıranayış kavurmak, kızartmak
pıraynayenı-pıraynayış kavurmak, kızartmak
pırayayenı-pırayayış kavrulmak
pıranê a kışta şo biraz öbür tarafa git
pıranê bê hetê mına biraz bana taraf gel
pıranê biraz, çok az
pıranekê nan bıdı mı azıcık ekmek bana ver
pıranekê azıcık, birazcık, bir lokmacık, bir akımlık, çok çok az
pıraney çoğunluk
pıraneya cı çoğu
pıranı (panı) sık
pırasa (Yün) pırasa
pırawo (bırawo) aferin, yaşa, bravo
pırawo to rê bıravo sana
pırayenı-pırayış kavurmak
pırayna kavurdu
pıraynabı kavurmuştu
pıraynayoğ kavuran, kavurucu
pırayneno kavuruyor
pırayneyayê kavrulmuşlar
pırç bırêsê yünü örün
pırç bıwarê yünü taraklamak
pırç tadê yün sardı, yünü sar
pırç 1-yün, 2-yenilen bir ot çeşidi
pırça cı yünü
pırçı tüy, kıl
pırçık 1-kakül, püskül, 2-ince kök, ince kıl, tüy vb
pırçıknayenı-pırçıknayış tüylerini yolmak, kıllarını yolmak
pırçıkyayenı-pırçıkyayış yolunmuş olmak
pırçıkyaye yolunmuş, buruşmuş, suyu kesilmiş olan
pırçıkın tüylü, kıllı
pırçıkın yünlü
pırçın tüylü, kıllı
pırçıqnaye yolunmuş olan
pırçıqnayenı-pırçıqnayış yolmak
pırçıqyaye yolunmuş, buruşmuş, suyu kesilmiş olan
pırçıqyayenı-pırçıqyayış yolunmuş olmak
pırçıqın yünlü
pırd dı köprüde
pırd gırêdayenı-gırêdayış köprü kurmak
pırd ra ravêrdenı-ravêrdış köprüden geçmek
pırd ra köprüden
pırd vıraştenı-vıraştış köprü yapmak
pırd vıraştoğ köprü yapan
pırd köprü, geçit, yaya üst geçidi
pırdan köprüleri
pırdi köprüler
pırdna bir köprü daha
pırdo textên tahta köprü
pırdo textın tahtalı köprü
pırdo köprüdür
pırdın köprülü
pırên ra vete çıçi vajê ey keno arsız olan kimse ne dersen onu yapar
pırên ra vete arsız, utanmaz, yaramaz, haylaz, yırtık, kavgacı, kudurgan vb, 2-mec: hiç bir şeyden utanmayana derler, kaba ve mec: organını dışarı çıkaracak kadar arsız olan
pırên ra vetenı-vetış arsız, utanmaz, utanmamak
pırên ra vetoğ arsız ve utanmaz kimse
pırên ra mintandan
pırên mintan
pırênê xo dırnayo mintanını yırtmış (deli ve arsız olanlara derler)
pırêni şuwıtenı-şuwıtış çamaşır yıkamak, mintanları yıkamak
pırêno derg uzun mintan
pırênravetoğ arsız, yaramaz, kudurgan kimse
pırêntaq 1-mecazi manada birşey giymemiş, çıplak demek, 2-yalnız mintan giyenın giyimina derler
pırênın mintanlı
pırey dolu olma durumu
pırşad çok mutlu, çok sevinçli
pırşot yemek artığı
pırşoti yemek artığı
pırşotın yemek artığı olma durumu
pıri dolular
pıriyê doludurlar
pıriz cereyan vb almak için fişlerin takıldığı yer
pırkeno dolduruyor
pırkerdbı doldurmuştu
pırkerdena dolı gölün doldurulması
pırkerdenı-pırkerdış doldurmak
pırkı doldur
pırlanta (‹t) pırlanta
pırmekı doldurma
pırna nêveşena burnun yanmiyor, utanmiyor anlamında bir sözcük
pırnos yüzün ön kısmı dolu olan, küsmüş gibi görünen
pırnosın yüzün ön kısmı şişmiş, özgün ve küskün vaziyete
pırnı kerda küşmüş, darılmış anlamında bir sözcük
pırnı tadaya yüzünü çevirmiş, küşmüş, konuşmak istemiyor, ilgilenmiyor
pırnı vıradaya küşmüş, konuşmak istemiyor anlamında bir sözcük
pırnık berz kibir, kendini beğenmiş olan, yüksekten uçan
pırnık-pırnıkı burun, hayvanların burnu, kaba şekilde burun
pırnıkı berz kerdenı-kerdış burnunu yükseltmek, kibirlenmek
pırnıkı hewadayenı-hewadayış 1-küsmek, 2-kendini beğenmek, kibirlenmek, kendini yüksek tutmak
pırnıkı kerdenı-kerdış 1-küsmek, darılmak, 2-kibirlenmek
pırnıkı ra amyayenı-amyayış burnundan gelmek, yemesi nasip olmamak
pırnıkı ra ardenı-ardış burnundan getirmek, zehir etmek
pırnıkı ra biro burnundan gelsin
pırnıkı tadayenı-tadayış yüz çevirmek, küsmek
pırnıkın burunlu, burnu uzun olan, asık burunlu
pırnıkıra ame burnundan geldi
pırnıkıra ard burnundan getirdi
pırnıkıra biro burnundan gelsin
pıro biyayenı-biyayış birden kapmak, kapıp kaçmak
pıro bırnaye ceza kesilip ödenmesi gereken zarar
pıro bırnayenı-bırnayış kesmek, cezalandırmak, ceza kesmek, zarara karşı ödeme yaptırmak
pıro bıyayenı-bıyayış 1-birden alıp kaçmak, aniden kapmak, 2-el atmak, çimdiklemek
pıro cınaye içine batırılmış olan
pıro cınayenı-cınayış batırmak, içine daldırmak, daldırıp çıkarmak
pıro dayen-dayış vurmak, dayak atırmak, dövmek, tokatlamak
pıro dı vur
pıro dıskiyaye yapışmış olan
pıro dıskiyayenı-dıskiyayış yapışmak
pıro dıskınaye yapışmış olan, yapışık
pıro dıskınayenı-dıskınayış yapıştırmak
pıro dıskıyaye yapışmış olan, yapışık
pıro dıskıyayenı-dıskıyayış yapışmak
pıro şanayenı-şanayış serpmek, üzerine serpmak, içine ufatmak
pıro şıktenı-şıktış üstünde kırmak
pıro gunayenı-gunayış 1-amel olmak, birden karnı gitmek, isal olmak, 2-değmek, isabet etmek, 3-gidip birine birisi için ricada bulunmak, ricacı olmak
pıro gırwayayenı-gırweyayış bir şeyle uğraşmak
pıro kerd war üstüne batırdı, üzerine batırdı
pıro kerdenı-kerdış 1-üstüne dökmek, başına dökmek, 2-saplamak, 3-başını yıkamak, 4-üzerine serpmek
pıro nayenı-nayış yükü hazırlayıp yüklenmek
pıro pêşyaye sarılmış, dolatılmış olan
pıro pêşyayenı-pêşyayış sarılmak, dolatılmak
pıro qelbnayenı-qelbnayış 1-üstüne sürmek, 2-içine daldırmak
pıro qelbyayenı-qelbyayış 1-içine dalmak, 2-üstüne sürülmek
pıro qirayenı-qirayış birine bağırmak, üstüne bağırmak
pıro rıjnaye üstüne dökülmüş olan
pıro rıjnayenı-rıznayış üstüne dökmek
pıro rıjyaye üstüne dökülmüş olan
pıro rıjyayenı-rızyayış üstüne dökülmek
pıro rıznaye üstüne dökülmüş olan
pıro rıznayenı-rıznayış üstüne dökmek
pıro rızyaye üstüne dökülmüş olan
pıro rızyayenı-rızyayış üstüne dökülmek
pıro warkerdenı-kerdış batırmak, başından sarkmak
pıro-pır dopdolu
pıro 1-doludur, 2-içine, üstüne, "mek, mak, miş, mış" eklerinin yerini alır
pıroblem 1-çözülmsesi, hal edilmesi zor şey, 2-mesele çıkarmak
pırocını (pırojını) kalbur
pırodayenı-pırodayış vurmak, dövmek, dayak atmak
pırodayoğ vuran, vurucu, döven, dövücü, dayak atan
pırodê 1-vurun, 2-çalın
pırodo vursun?
pırodı vur
pırodıskına yapıştırdı
pırofesor pröfesür
pıroşiya ufalanmıştı (elle, olmuş tahılı devşirme, tane ile sapı ayırma işi)
pıroşiyay ufalandılar, harmanlandılar
pıroşna ufaladı (el ile tahılı ufalama işi)
pıroşnabı ufalamıştı (el ile tahılı ufalama işi)
pıroşnaye avuç içinde ufatılmış, devşirilmiş olan
pıroşnayenı-pıroşnayış kuru bir şeyi avuç içinde ufalamak, tane ve sapı ayırmak, devşirmek, el ve avuç içinde kuru bir şeyi ovaliyarak ufaltmak
pıroşneye ufalandı
pıroşyaye kuruyup kendu kendine ufatılmış, devşirilmiş olan
pıroşyayenı-pıroşyayış kuruyup kendi kendine ufalanmak, devşirilmek
pırogram program
pırogunayenı-gunayış 1-değmek, 2-amel, ishal olmak, 3-çükmek
pıroje proje
pırojın kerde elenmiş, kalbura vurulmuş olan
pırojın kerdenı-kerdış elemek, elek veya kalbura vurmak
pırojın-pırojını kalbur
pırojınyaye elenmiş, kalbura vurulmuş olan
pırojını kerdenı-kerdış kalbura vurmak, elemek
pırojınırodı kalbura vur, elle
pıromedı vurma, dövme
pıronayenı-pıronayış yüklemek, çalı, çırpı vb şeylerden yükünü yüklemek
pıronom, vernam adıl
pıropaganda propaganda
pıropêşı sar, dola
pırotesto-kerdenı-kerdış protesto etmek
pırovaqasiyon kışkırtmak, oyununa getirmek
pırovaqasyon kışkırtmak, oyununa getirmek
pırovaqator kışkırtan, oyuna getiren kimse
pırovısnaye korkutulmuş, ödü kopartılmış olan
pırozın-pırozını kalbur
pırozını dı kalburda
pırozını kerdenı-kerdış kalbura vurmak, elemek
pırozını ra kalburdan
pırozını ro kerd kalburdan geçirdi
pırozının kalburlu
pırpar-pırparı semiz otu, soğukluk
pırparın semiz otlu
pırpılık-pırpılıkı kelebek
pırpılık çalılar arasında uçup gezen, serçeden küçük bir kuş
pırpır (terfiye) rütbe, terfiye
pırpır bir çeşit yunan altını
pırpırık semiz otunun yoğurtla karışımı
pırpıt (Yün) eski püskü, degersiz, işe yaramaz şeyler
pırpızêk devamı uçup dolaşan
pırpıziyay çırpındılar
pırpızneno çırpiyor
pırpıznayenı-pırpıznayış debelendirmek, can çekiştirmeye havale etmek
pırpızyayenı-pırpızyayış çırpınmak, debelenmek (kesilen bir hayvanın debelenmesi)
pırr bı doldu
pırr bıyaye dolmuş, dolu olan
pırr bıyayenı-bıyayış dolmak
pırr keno dolduruyor
pırr kerd doldurdu
pırr kerde dolmuş, dolu olan
pırr kerdenı-kerdış doldurmak
pırr pırr kanatlı hayvanlar uçarken çıkardıkları ses
pırr-pırrı bir oyun adı
pırr 1-dolu, ağzına kadar dolmuş, dopdolu, 2-kuş kanatlılar uçarken çıkardıkları ses
pırrey dolu olma durumu
pırro-pırr dopdolu
pırro doludur
pırt (pıtır) geçmiş gün ve yılları belirler (pırt perey
daha, daha öbür gün)
pırt u pal ufak tefek eşyalar, pıl u pırtı
pırt va rema aniden, birden kaçtı
pırt 1-ufak osuruk sesi, 2-aniden uçan kuş sesi, 3-ani, aniden, birden, ık demeden, 4-ufak tefek eşyalar
pırteqalı (porteqalı) portakal
pırti ra kumaştan
pırti kumaş, ufak tefek giyim ve ev eşyası vb şeylere denilir
pırtiyın kumaşlı
pırtqalı portakal
pırtı kumaş, ufak tefek giyim ve ev eşyası vb şeylere denilir
pırtıcinı kumaşcılık
pırtık ufacık, azıcık
pırtıkê azıcık, birazcık, bir kırtık, zere kadar
pırtıqalı portakal
pırtıyın kumaşlı
pırüncık tırnaklamak, tırnak atmak, çındiklemek, çındik atmak
pırüncıki kerdenı-kerdış tırmalamak, çimdiklemek, tırnaklamak
pırüncıki tırnaklar, tırnaklama
pırüz kerdenı-kerdış 1-küsmek, darılmak, 2-üzülmek, 3-surat asmak, yüzünü ekşıtme, birine küsüp yüz çevirme
pırüz 1-surat asma, somurtma, 2-yüzün özgün hali, 3-yüz hatları
pırüzın üzgün, ekşi suratlı, asık suratlı, üzüntülü, dargın, küskün
pırı bir oyun adı
pırı kaykerdenı-kaykerdış pırı oynunu oynamak
pırınc (Kur) pirinç
pıs pıs fısıltı, fısıltılı konuşma
pıs 1-kediyi kovma sesi, 2-kediyi çağırma seslenişi
pısa xo gırêdı uçkurunu bağla
pısa 1-şalvar vb şeylerin uçkuru, 2-hapşırdı
pısayenı-pısayış hapşırmak
pısing-pısingı kedi
pısinga kovi yabani kedi, vahşi kedi
pısingê gemı yaban kedileri
pısingi kediler
pısk 1-hapşırma, hapşırma sesi, 2-kura çekmede düşen pay
pıska hapşırdı
pıska mı 1-hisem, payım, 2-hapşırığım
pıskayenı-pıskayış hapşırmak
pıskeno hapşıriyor
pıski 1-hapşırıklar, kuralarda çıkan hise
pıskiyayenı-pışkiyayış hapşırmak
pıskna 1-hapşırtı, 2-geri püskürtü, geri püskürtü (gelen kuvveti geri püskürme)
pısknayenı-pısknayış geri püskürtmek
pısko tompul çocuklara derler
pıskok tomurcuk
pıskoki dayenı-dayış tomurcuk vermek
pıskone bir tarafı yanıp ateş haline gelen odun yada ağaç parçası
pıskoni yarısı yanmış odun, kütük vb şeyler
pıskonı yanan odun parçası
pıskyayenı-pıskyayış 1-hapşırmak, aksırmak, 2-geri püskürtülmüş olmak
pıskul-pıskulı 1-pışkül (keçi, koyun, tavşan, deve ve benzeri hayvanların dışkısı), 2-kakül, saç perçemi, zülüf, püskül
pıskuli kerdenı-kerdış dışkı yapmak
pıskuli 1-kaküller, 2-pışküller
pıskulın 1-püskülü, kaküllü, 2-dışkılı
pıskuvit (bıskuvit) büsküvit
pıskuvitın büsküvili
pıskı eştenı-eştış hiselemek için kura çekmek, paylamak
pıskı 1-hise, pay, kura, bir şeyi paylaşmak, bölüştürmek veya hiselere ayırmak için kura çekmek gibi birşey (bu yazılı kağıt, ufak taş, çöp vb şeylerler olur), 2-hapşırık, aksırık, 3-göbre, hayvan dışkısı, 4-kakül, saç perçemi
pıskıvit (bıskıvit) büsküvit
pıskıvitın büsküvili
pısla 1-pusula, 2-yazılı not, bir iki satırlık mektup
pısla nüşnayenı-nüşnayış bir iki satırlık mektup yazmak
pısoti arta kalan yemek, yiyecek artığı
pısotiya xo artığını
pısotın artıklı
pıspısyaye 1-buruşmuş, sararmış, solmuş olan, 2-irkilmiş olan
pıspısyayenı-pıspısyayış 1-buruşmak, solmak, 2-irkilmek, 3-fısıldama, fısıldamak
pıspısı kerdenı-kerdış fısıldaşmak
pısqılêt-pısqılêtı bisiklet
pısrıgi vetenı-vetış sivilce çıkarmak
pısrıgı sivilce
pıst kaykerdenı-kaykerdış ucu sivri çubuklarla oynanan oyun
pıst pıst kerdenı-kerdış fısıldaşmak, sesiz konuşmak
pıst pıst 1-fısıltı, 2-kediyi kovmaya yariyan bir sözcük
pıst u lıst sardı ve yaladı
pıst 1-kediyi kovarken kullanılan sözcük, kediyi kovma seslenişi, 2-sardı, doladı, 3-ucu sivri oyun çubuğu
pıstê ayri degirmende kullanılan bir alet
pıstenı-pıstış sarmak, dolamak
pısti (şişı) ucu sivri, ince, uzun ve yassı olan demir çubuk (pişmekte olan ekmek vb, sac üstü şeyleri çevirmeye, borular ve tüfek namlularının içini temizlemeye yarar)
pısto pısto fısıldama
pıston piston
pıstpıst 1-kediyi kovma seslenişi, 2-fısıldama sesi
pıstı pıstı fısıldaşmak, birbirinin kulağında konuşmak
pıstık demet
pıstıka peran para demeti
pıstıkê gulan gül demeti
pıstıkê vaşi ot demeti
pıstın kerdenı-kerdış koynuna koymak
pıstın kewtenı-kewtış koynuna girmek
pıstın pırro koynu doludur
pıstın insanların koynu, göbekle göğüs arasındaki yer, koyun, kucak, koltuk altı
pıstındê xo dı wari kerdenı-kerdış koynunda beslemek
pıstındê xo kerdenı-kerdış koynuna koymak
pıstındı koynunda, kucağında
pıstınê cı vengo koynu boştur
pıstınê xo dı koynunda, kucağında
pısüla pusula
pısı pısa ciya fısıltısıdır
pısı pısı çocuk dilinde kedi ve çağrılışı, kediyi çağırma seslenişi
pısıka cı vısiyê ödü koptu
pısıkı 1-öd, 2-çocuk dilinde kedi
pısıng kedi
pıt nêvıjiyo ses çıkmasın, çıt çıkmasın ( tehdit eder gibisine)
pıt pıt 1-damlanın damlama sesi, 2-fısıldaşma
pıt u tüt bir yaşını doldurmamış kız ve erkek çocuk
pıt-pıtı bir yaşını doldurmamış kundaktaki kız çocuğu küçük kız bebek
pıt 1-ses etmemek, ses çıkarmamak, sesiz kalmak, 2-su damlasının sert bir nesneye damlaması neticesinde çıkan ses
pıta seni bı ciq kerdena huwena kız bebek nasıl cik etmeyle gölüyor
pıta kundaktaki kız çocuktur
pıtê kundaktaki bir kız çocuk
pıti bebek kız çocuklar
pıtinı çocukluk (kız çocuk)
pıto bebek (eril)
pıtpıt kerdenı-kerdış kendi kendine söylenmek, fısıldaşmak
pıtpıt 1-Bulgurun incesinden yapılan bir yemek 2-çenesi durmayan, kendi kendine söylenen fısıldiyan
pıtpıtyayenı-pıtpıtyayış fısıldaşmak, gizli gizli konuşmak
pıtpıtı kerdenı-kerdış fısıldaşmak, gizli gizli konuşmak
pıtpıtı mekerê fısıldaşmayın
pıtpıtı fısıldaşma, gizli gizli konuşma
pıtpıtık-pıtpıtıkı serçegilerden küçük bir kuş cinsi, çalılar içinde dolaşır
pıtı-pıtı korkarken yürek atışının sesi
pıtı bebek (dişil)
pıtık-pıtıkı 1-kundaktaki kız çocuk, 2-kızcağız, bebekcik
pıtıka bermena kızcağız ağliyor
pıtıkan kız çocuklarını
pıtıkê her hangi bir kız çocuk
pıtıkekê bir kız çocuğu
pıtıki bir yaşını doldurmamış kız çocuklar
pıtıkinı çocukluk (kız çocuk)
pıtıkpêrar üç sene evelki yıl
pıtıkı bebek kız çocuk
pıtır (pırt) geçmişi gün ve yılları belirler (pıtır pêrar
daha öbür yıl)
pıtırbintero daha daha öbür gün
pıtırpêrar daha evelki sene
pıtırpêrar daha öbür sene, öbür sene değil ondan sonraki yıl
pıtırpêrarey daha öbürü olma durumu
pıx bı çocuk dilinde incindi, yaralandı
pıx kerd çocuk dilinde kesti
pıx kerdenı-kerdış birden örkütmek, korkutmak
pıx vetenı-vetış buğu çıkarmak, buhar çıkarmak
pıx vızyayenı-vızyayış buğu çıkmak, buhar çıkmak
pıx 1-buğu, buhar, 2-çocuk dilinde incinirsin anlamında, 3-korkutma sözcüğü
pıx va tersana pığ dedi korkuttu
pıxêri baca
pıxx kerden-kerdış canlıları korkutmak ve ürkütmek için birden "pıxx" etmek
pıxx canlıları, daha çok çocuk ve hayvanları korkutmak ve ürkütmek için aniden çıkarılan ses, sözcük
pıxın buğulu, buharlı
pıya (piya) birlikte, beraber
pıya bestenı-bestış 1-birbirine sarmak, 2-birleştirmek
pıya bıyayenı-bıyayış birlikte olmak, beraber olmak
pıyabeste birbirine sarılı, birbirine bağlı
pıyaz (piyaz) soğan
pıyaz dı soğanda
pıyaz ra soğandan
pıyazi soğanlar
pıyazna bir soğan daha
pıyazo sıpe beyaz soğan
pıyazın soğanlı
pıyê mı babam
pıyê to baban
pıyes (Fr) piyes
pıyes kaykerdenı-kaykerdış piyes oynamak
pızan hayvanlarda doğum esnasında doğan yavruyu saran ve himaye eden sümüklü kaygan bez, zar (inek vb hayvanlarda olur)
pızlig küçük bir yerde ekilen sebze fidanı, küçücük sebze
pızlık-pızlıkı 1-kabarık, kabarcık, 2-ufak sivilce
pızparık bir bahar çiçeğidir
pızrıgi vetenı-vetış sivilce çıkarmak
pızrıgı sivilce
pızrık ufak şiş, sivilce, kabarık
pızrıki vetenı-vetış sivilce çıkarmak
pızrıki sıvilceler, kabarıklar
pi kutık köpek oğlu
pi pi tükürmek, puh etmek
pi u laj baba ve oğul
pi 1-baba, ata, 2-tükürmek, puh etmek
pic (pıst) ucu sivrileştirilmiş çubuklarla oynanan yere dikme oyunu
piç (Far) piç
picema pijema
picemey pijema, pijemalar
pickane zamansız veya erken doğan hayvan
pide (Yün) pide
pideci pideci
pideli pideli
pidewan pideci
pidewaney pidecilik
pideyın pideli
pideyinı pidecilik
pierü (pêro) hepsi, tamamı
pişkdayenı-pişkdayış çiselemek
pişman (Fr) pişman, cayan
pişmaney pişmanlık
pişmaniye (Far+Ar) bir tür helva
pişmaninı pişmanlık
pişmanlığey pişmanlılık
pişpirik (Tr) bir tür iskambil oyunu
pişti (Tr) bir tür iskambil oyunu
piştenı-piştış sarmak
piştoğ saran
pihebokı 1-cadı, yaşlı kadın, 2-örümcek
pij (pıst) ucu sivri kazık, ucu sivri ağaç parçası veya kısa çubuk (çocuklar ve gençler bunu çöplüklerde yada toprağın yumuşak olduğu ve batabildiği yerde batırma oynunda kulanırlar
pijema (Fr) pijama
pijık ucu sivri ağaç, odun, çubuk parçası veya kuru ağaç dalarının ikiye bölünmesi neticesinde sivrileşen parçalar
pik (‹ng) dökme demir
pikab (piqab) gramafon, sadece pilak çalan teyp
pikab-pikabı üstü açık küçük araba, pikap
piknik (Fr) piknik
piknik vıraştenı-vıraştış piknik yapmak
pikutık sövme anlamında köpek oğlu
pil (Fr) pil
pil bıyayenı-bıyayış büyümek
pil kerdenı-kerdış büyütmek, yetiştirmek
pil kerde büyütülmüş olan
pil kı büyüt
pil u peleng yaşlı başlı
pil u pir yaşlımız ve büyüğümüz
pil u qız yaşlı genç, büyük küçük
pil büyük, yaşlı, ileri gelen, ünder sıfatında olan vs
pilan bıyaye planlanmış olan
pilan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak
pilan dı planda
pilan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak
pilan kerde planlanmış olan
pilan kerdenı-kerdış planlamak
pilan ra plandan
pilan ronayenı-ronayış plan kurmak
pilan vıraştenı-vıraştış plan yapmak
pilan plan
pilana planla
pilancinı plancılık
pilanê cı boliyê planları çoktur
pilanê ma planımız
pilanın planlı
pilaq gramafonda, teypte çalınan ses verme, çıkarma aracı, plak
pilaqci pilakçı
pilaqcinı pilakçılık
pilaqi (Yün) pilaki, bir yemek çeşidi
pilaqın pilaklı
pilaw (Far) pilav
pilawlıx pilavlık
pilawın pilavlı
pilê cı yaşlısı, ihtiyarı, büyüğü
pilê eşirı eşirı idare keno aşiretin büyüğü aşireti idare eder
pilêri daha büyük, bir büyüğün büyüğü, daha yaşlı
pilêrın dahada büyük, büyüğün büyüğü
piley büyüklük, ünderlik, yaşlı olma durumu
pili 1-büyükler, 2-piller
pilinı kerdenı-kerdış 1-büyüklük yapmak, 2-liderlik yapmak
pilo büyüktür, yaşlıdır
pilot (Fr) pilot, uçağı kulanan ve süren kişi
pilotey pilotluk
pilotinı pilotluk
pilyêr daha yaşlı
pilı büyük, yaşlı kadın, nene, nine
pim (‹ng) bir tür tahta veya metal çivi
pimari üvey baba
pinc bıyayenı-bıyayış piç olmak
pinc 1-bir ana bitkinin veya ağacın etrafında biten sürgünler, filizler, 2-piç, anası babası belli olmayan, piç, 3-terbiyesiz, ahlaksız, arsız
pinca piçtir (dişil)
pincê piçtirler (çoğul)
pincey piçlik
pincinı kerdenı-kerdış piçlik yapmak
pincinı piçlik
pinco piçtir (eril)
pincık ağaç vb şeylerin köklerinde olan sürgü
pine bi yamalandı, dikildi
pine kerde yamalı, yamalanmış olan
pine kerdenı-kerdış yama yapmak, yamalamak
pine panayenı-panayış yamalamak, yama vurmak
pine yama, yırtık üzerine vurulan parça
pineci 1-ayakabı tamircisi, 2-yamacı
pinecinı yamacılık
pinecılığey yamacılık, ayakabı dikiciliği
pineke yamala
pinekerdbı yamalamıştı
pinekerdê yamaliyordu
pinena bir yama daha
pinevan yama yapan kimse, yamacı
pineyın yamalı
pineyin yamalı
pinpon (‹ng) masa tenisi
pinpong (‹ng) masa tenisi
pinti 1-pis, kirli, pasaklı, kötü, 2-aşırı derecede cimri
pintiyinı 1-pintilik, 2-aşırı derecede cimrilik
pintilığey pintilik
pip biyayenı-biyayış şişmek
pip kerdenı-kerdış şişirmek, balonlaştırmak
pip şiş, şişkinlik (hayvanları keserken et ile derinin arasını şişirirler ki kolayca post edebilsinler
pipo (‹t) pipo, tütün içme aracı
pipo çocuk dilinde popo
pipık 1-çocuk dilinde düdük, 2-çok ince bir şey
piq piqı kahkaha
piqab (‹ng) küçük kamyon, kamyonet
piqab (‹ng) pikap, pilak dinlemede kullanılan araç, gramafon
piqayenı-piqayış kahkaha atmak, yüksek sesle gülmek
piqebrax sövme anlamında kebrağ oğlu
piqı-piqı sırıtmak, kahkaha atarak gülmek
pir 1-bir tarikatın veya kabilenin ileri geleni, 2-pir, yaşlı, koca, ihtiyar, büyük, 3-Alevilikte büyük dini ünder, şeyh sıfatında dini kişi
pir biyayen-biyayış yaşlanmak, çaptan düşmek, ihtiyarlanmak
pir bıyayenı-bıyayış yaşlanmak
pir u pak yaşlı ve temiz
pir u pirbab atalar, yedi sülale
pir u pirbaw büyük, büyük baba, yedi sülale
pira yaşlıdır (dişil)
piramid (Fr) piramit
piran 1-bir erkek ismi, 2-dicle kazası
piranı bir bayan ismi
piranıj Piranlı
piranız Piranlı
pirbab 1-bir ailenin veya kabilenin en yaşlı sıfatındaki kişi, 2-sövme veya küfür anlamında bir sözcük
pircamêrd yaşlı erkek
pircıni yaşlı kadın
pirê ma 1-büyüğümüz, 2-ileri gelenimiz
pirê 1-yaşlı kadın, nene, nine, 2-yaşlıdırlar (çoğul), 3-mart ayı
pirek yaşça yaşlı olan (eril)
pirekı yaşça yaşlı olan (dişil)
pirey 1-yaşlılık, kocamışlık, ihtiyarlık, 2-ünderlik, liderlik
pirhebok-pirhebokı 1-cadı kadın, 2-örümcek
pirheboka jahrını (zehirını) Zehirlı örümcek
pirheboka sürı kırmızı örümcek
pirhebotık örümcek
piriki 1-neneler, 2-örümcekler, 3-ağ, ağ bağlama, 4-cadılar, cadı kadınlar
pirinı yaşlılık
pirkek-pirkekı 1-örümcek, 2-yaşlı bir kadın, kadıncağız
pirket biriket, kerpiç
pirna bir yaşlı kadın daha
piro 1-yaşlıdır, atadır (eril), 2-hepsi, tamamen
piro ame dede geldi
pirzola (‹t) pirzola
pirı-pirık-pirıkı 1-küçük örümcek, 2-yaşlı kadın, nene
pirık gırêdayenı-gırêdayış ağ bağlamak, küf durumuna gelmek
pirık rêsnayenı-rêsnayış ağ yapıp örmek (örümcek vs)
pirık 1-yağ, peynir vb şeylerin küf durumunda oluşu ve kaymak bağlaması, 2-örümceklerin bağlamış olduğu ağ
pirıka mı nenem
pirıka to nenen, senin nenen
pirıki vetenı-vetış küflenmek, mavi lekeler oluşmak
pirıki vıraştenı-vıraştış örümcek yapmak, ağ örmek
pirıkinı kerdenı-kerdış nenelik yapmak
pirıkinı nenelik, ninelik
pirıkı kişinin nenesi (baba yada annenin annesi)
pirınc (Far) pirinç
pis biyayenı-biyayış 1-halkın içinde rezil olmak, 2-kirlenmek, pis olmak
pis bıyayenı-bıyayış 1-halkın içinde rezil olmak, 2-kirlenmek, pis olmak
pis kerdenı-kerdış pis etmek, pislemek, kirletmek, halkın içinde rezil etmek
pis pis huwayenı-huwayış pis pis gülmek
pis pis werdenı-werdış pis pis yemek
pis pis wınyayenı-wınyayış pis pis, kötü kötü bakmak
pis u rınd kötü ve iyi, kötü ve güzel
pis pis, kirli, çirkin, kötü, zararlı, sevimsiz vs
pisa boyını pis kokmuş
pisa pistir, kirlidir, çirkindir (dişil)
pisboğaz obur olan, her bulduğunu atıştıran kimse
pisbı 1-rezil oldu, 2-pisti, kirliydi, çirkindi
pisê pistirler, kirlidirler, çirkindirler (çoğul)
piseno sariyor, doliyor
pisayenı-pisayış sarmak, dolamak
pisey vetenı-vetış pislik yapmak, rezaletlik çıkarmak
pisey 1-kendini reziliğe vurmak, pislik etmek, 2-pislik, kirlilik, rezillik, çirkinlik
pisikiyastisk ruh hastası, zihin noksanlığı
pisikiyater ruh hekimi
pisikiyatisk ruh hastası, zihin noksanlığı
pisikolog (Fr) psikolog
pisikologi psikoloji
pisinı kerdenı-kerdış pislik yapmak, rezalet çıkarmak
pisinı pislik, kirlilik, rezalet
pisiqoloji (Fr) psikoloji
pisiqolojik (Fr) psikolojik
pisiqoloğ (Fr) psikolog
piskoloji (Fr) psikoloji
piskopat (Fr) psikopat, ruh ve sinir hastalığına tutulmuş kimse
piskopati (Fr) psikopati, akıl hastalığı
piskopatinı piskopatlık
piskopos (Yün) piskopos
piskoposey piskoposluk
piskoposinı piskopotluk
piskoposxane piskoposhane
pislığey pislik
pislıxinı pislilik
piso heram pis haram
piso mındar pis mundar
piso pis pisin pisı (eril)
piso pistir, kirlidir, çirkindir (eril)
pist (Fr) 1-pist, gösteri ve dans yapılan yer, 2-uçakların inip kalktıkları alan
pistê sarılı (dişil)
piste sarılı (eril)
pistenı-pistış sarmak
pistik üst baş
pistike üstbaş
pisto sarmış
piston (Fr) piston
pistoğ saran
pisı pis (dişil)
pivang pivong
pivok nergiz
piy babalar, atalar
piya awdayenı-awdayış birlikte sulamak
piya berdi birlikte götürdü
piya bestenı-bestış 1-birbirine sarmak, 2-birleştirmek, 3-birbirine bağlamak
piya bi birlikteydiler
piya biyayen-biyayış birlikte olmak
piya bırnayenı-bırnayış birlikte kesmek
piya bıryayenı-bıryayış birlikte kesilmek
piya bıyayenı-bıyayış birlikte olmak, beraber olmak
piya dayenı-dayış birlikte, beraber vermek
piya diyayenı-diyayış birlikte görmek
piya dı birlikte
piya şiyayenı-şiyayış birlikte gitmek
piya herinayenı-herinayış birlikte satın almak
piya karkerdenı-kerdış birlikte çalışmak, birlikte iş yapmak
piya karıtenı-karıtış birlikte ekmek
piya kaykerdenı-kaykerdış birlikte oyun oynamak
piya kerdenı-kerdış 1-anlaşmak, barışmak, 2-birlikte yapmak
piya ma amey key şıma biz birlikte sizin eve geldik
piya nêkerdenı-nêkerdış anlaşamamak, uyuşamamak
piya ra birlikten
piya rakewtenı-rakewtış birlikte yatmak
piya rayşiyayenı-şiyayış birlikte yol yürümek
piya ronayenı-ronayış 1-birlikte ekmek, 2-birlikte indirmek
piya ronıştenı-ronıştış birlikte oturmak
piya rotenı-rotış birlikte satmak
piya vıraştenı-vıraştış birlikte yapmak, birlikte tamir etmek
piya weş bıyayenı-bıyayış araları iyi olmak
piya wendenı-wendış birlikte okumak, beraber okumak
piya werıştenı-werıştış birlikte kalkmak
piya wınyayenı-wınyayış birlikte bakmak, beraber bakmak
piya birlikte, beraber
piyade (Far) piyade
piyakarey birlikte çalışma, iş birliği
piyakerd 1-anlaştı, anlaştılar, 2-birlikte yaptılar
piyakerdena dewıjan köylülerin uyuşması
piyakerdenı-kerdış anlaşmak, birlikte geçinmek, barışmak, uyuşmak
piyale (Far) şarap bardağı, içki kadehi
piyanêkerd anlaşmadılar, uyuşmadılar
piyanêkerdenı-nêkerdış anlaşamamak, uyuşamamak
piyango (‹t) piyango
piyango antenı-antış piyango çekmek, piyango çekilişi
piyango vıjiya piyango çıktı
piyangoci piyangocu
piyangoyinı piyangoculuk
piyanist (Fr) piyano çalan kimse
piyano (‹t) piyano
piyanocılığey piyanoculuk
piyanocinı piyanoculuk
piyar 1-üvey baba, 2-üstü kapalı veya kantırmalı su çeşmesi
piyasa (‹t) piyasa, mal alınıp satılan pazar
piyase dı piyasada
piyase kerdenı-kerdış piyasa etmek, dolaşmak, tur atmak
piyase ra piyasadan
piyase bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme, tur atmak
piyayê birliktedirler
piyayinı birliktelik
piyaz (Far) haşlanmış fasulye üzerine zeytin yağı, zirke vs dökülerek yapılan fasulye salatası
piyaz soğan
piyazo wışk kuru soğan
piyê may annenin babası, dede
piyê mı babam
piyê pêrdê mı babamın babası
piyê pêri babanın babası, dede
piyê to baban
piyes (Fr) piyes
piyes kay dayenı-dayış piyes oynatmak
piyes kaykerdenı-kerdış piyes oynamak
piyesan dı piyeslerde
piyesan ra piyeslerden
piyesi rê piyese
piyesın piyesli
piyo zürın üvey baba
piyon (Fr) piyon
piz kaykerdenı-kerdış ucu sivri çubuklarla oyun oynamak
piz ucu sivri çalı parçası, ucu sivri çubuk
ucu sivri çubuk
pizang kirpik
pize do veyşana fiyaqe nêbeno aç karınla fiyaka olmaz
pize fek resayenı-resayış hamile olup doğumu yaklaşmak
pize şiyayenı-şiyayış ishal olmak, ameli gitmek
pize gırd büyük mideli, göbekli veya obur karınlı
pize gırot ishal oldu
pize masayenı-masayış karnı şişmek
pize mırd tok karınlı
pize mırdeya tok karınla
pize pey veşayenı-veşayış birine acımak, üzülmek
pize pey veşnayenı-veşnayış birine acımak, üzülmek
pize pındosiyayenı-pındosiyayış mide şişip ekşimek
pize pıro gunayenı-gunayış ishal olmak, ameli gitmek
pize qul bıyayenı-bıyayış karnı delinmek
pize ra vetenı-vetış karnından çıkarmak
pize ra içten, yürekten, karından, mideden
pize siya kıskanç, başkasını çekemeyen
pize siyayinı kıskançlık, çekememezlik
pize tewatenı-tewatış karın ağrımak, karın ağrısı
pize tırşbiyayenı-tırşbiyayış karın ekşimesi
pize veş içi yanık
pize ver bıyayenı-bıyayış doğum yapmak
pize ver şiyayenı-şiyayış düşük yapmak
pize vera bıyayenı-bıyayış doğum yapmak
pize vera şiyayenı-şiyayış düşük yapmak
pize veyşan aç olan, karnı doymayan
pize xıncıkın kindar, intikamcı, başkasını çekemiyen
pize karın, mide
pizedo veng ra boş karından, mideden
pizena 1-bir karın daha, 2-ikinci dafa hamile olmak
pizera içten, yürekten, samimiyetlikle
pizeveng 1-geveze, 2-boş karınlı
pizewo safi ra içtenlikle, samimiyetle
pizey çı şiyayenı-şiyayış ishal olmak, ameli gitmek
pizey teberi dış karın
pizey zeri iç karın
pizeyo saf saf içli, saf yürekli
pizeyo verên bir kadının ilk hamileliği
pizeyo werdi 1-küçük mide, 2-evli bir kadının ilk hamileliği
pizeyo xırab kötü yürekli, niyeti iyi olmayan
pizeyın göbekli, karınlı
pizeyına 1-göbeklidir, 2-hamiledir
pizi ser dergbı karın üstü uzandı
pizi seroya doğumu yakındır anlamında kullanılır
pizi u zeri karın ve yürek
pizkane cıvıtmak
pizot çok acı, ağız yakıcı, keskin
piqabı arka kısmı üsten açık olan küçük kamyonet
plaj (Fr) plaj
plan (Fr) plan
plan bıyaye planlanmış olan
plan bıyayenı-bıyayış planlanmış olmak
plan dı planda
plan hazırkerdenı-kerdış plan hazırlamak
plan kerde planlanmış olan
plan kerdenı-kerdış planlamak
plan kerdoğ planliyan, planleyicı
plan ra plandan
plan ronayenı-ronayış plan kurmak
plan vıraştenı-vıraştış plan yapmak
plana planla
planci plancı
plancinı plancılık
planê cı boliyê planları çoktur
planet (Fr) gezegen
planli planlı
planın planlı
plaq (Fr) plak
plaqa (‹t) taşıtlı arabalara takılan numaralı levha
plaster (‹ng) yara üzerine yapıştırılan ilaçlı özel bant
plastik (Fr) plastik
platform (Fr) platform
platin (Fr) platin
plazma (Fr) plazma
po ame 1-aynı yoldan, izden gelmek, 2-tırmanarak inmek
po amyayenı-amyayış aynı izden gelmek
po bê izinden gel
po çarnayenı-çarnayış östünde gezdirmek
po diyar kewtenı-kewtış tırmanmak, yukariya çıkmak
po diyarkewı yukariya tırman, yokuşa tırman
po şi tırmandı, tırmanarak gitti
po şiyayenı-şiyayış izinden gitmek, yürümek
po şo izinden get
po şı 1-aynı yoldan, izden gitti, 2-tırmandı gitti
po şıro izinde gitse, tırmansa
po vetenı-vetış bir şeyi yukarı çıkarmak, içinden çıkarmak vb
po vıjiya karşısına çıktı
po vıjyaye birden karşısına çıkan şey
po vıjyayenı-vıjyayış birden karşısına çıkmak
po vıziya karşısına çıktı
po vızyaye birden karşısına çıkan şey
po vızyayenı-vızyayış birden karşısına çıkmak
po 1-birlikte, beraberinde, 2-izinden, hatından gelmek, gitmek, tırmanmak ve inmek
poç-poçı kuyruk
poça cıxari sigara izmariti
poça şarê bo başkasının kuyruğu olmak
poçqol kuyruksuz
poçık derg uzun kuyruklu
poçık estor bir ot cinsi, yumuşak yerlerde ve ekili tarlalarda olur ve yenilir
poçık-poçıkı kuyruk, kuyruk sokumu kemiği
poçıkı dekewtenı-dekewtış bel kayması olmak
poçıkı kuyruk sokumu kemiği
poçıkın kuyruklu
podyüm (Fr) podyum
poşa çingene
poşet (Fr) küçük torba
poşi başa sarılan beyazımsı sargı
poşman biyayenı-biyayış pişman olmak, caymak
poşman bı caydı, pişman oldu
poşman bıyayenı-bıyayış pişman olmak, caymak
poşman kerdenı-kerdış pişman etmek, caydırmak
poşman nêbiyayenı-nêbiyayış pişman olmamak, caymamak
poşman pişman, cayma
poşmana pişmandır, caymış, pişman olmuş (dişil)
poşmanê 1-pişmanmısın?, 2-pişmandırlar (çoğul)
poşmaney caymazlık, cayma, pişmanlık
poşmaninı pişmanlık
poşmano pişmandır (eril)
poşo yukarı tırman
poştdaney arka çıkma, yardım etme
poştdariye yardım, arka çıkma
poşti dayenı-dayış bel vermek, desteklemek, arka çıkmak
poşti dayoğ bel veren, destekleyen
poşti diyayenı-diyayış destek görmek, kendisine arka çıkılmak
poşti erd ardenı-ardış belini yere getirmek, yenmek
poşti gırotenı-gırotış destek almak, arkası güçlenmek, cesaretlenmek
poşti pê dayenı-dayış 1-sırt sırta vermek, 2-birbirine arka çıkılmak
poşti ra belden, sırtan
poşti ser rakewtenı-rakewtış sırt üstü, bel üstü yatmak
poşti tepıştenı-tepıştış beli tutulmak, bel kayması olmak
poşti tewayenı-tewayış beli ağrımak
poşti 1-sırt, bel, 2-arka çıkma
poje pişir
pojena 1-pişiriyor (dişil), 2-kabuğunu soyuyor
pojene pişirin, pişirmek
pojenê 1-pişiriyorlar (çoğul), 2-kabuğunu soyuyorlar
pojeno 1-pişiriyor (eril), 2-kabuğunu soyuyor
pojiya 1-pişti, 2-kabuğu soyuldu
pojiyaye 1-pişmiş olan, 2-kabuğu soyulmuş olan
pojna 1-pişirdi, 2-kabuğunu soydu
pojnabı 1-pişirmişti, 2-kabuğunu soymuştu
pojnayenı-pojnayış 1-pişirmek, 2-kabuğunu soymak
pojnena 1-pişiriyor (dişil), 2-kabuğunu soyuyor
pojnenê 1-pişiriyorlar (çoğul), 2-kabuğunu soyuyorlar
pojneno pişiriyor (eril)
pojıyayenı-pojıyayış 1-pişmek, 2-kabuğu soyulmak
poker (Fr) bir tür iskambil oyunu
pokerci pokerci
pokercılığey pokercilik
pokerdenı-pokerdış giydirmek (binek hayvanlarına çul vs giydirmek)
pol bıyayenı-bıyayış omuzlanmış olmak
pol kerdenı-kerdış omuzlamak
pol nayenı-nayış omzuna koymak
pol 1-madeni para, bakır para, 2-omuz, kol, 3-yama
pola çelikleştirilmiş
polad çelik
polat çelik, çok sağlam, çok sert, bükülmez, dayanıklı
polatinı çeliklik, sağlam olma durumu
polatın çelikten yapılan, çelikli
polayın çelikleştirilmiş olan
poldê xo ser nayenı-nayış omzunun üstüne koymak
polek 1-pul, takı, pul şeklindeki küçük takacaklar, altın vs, 2-çelikleştirilmiş küçük madden
polekcinı kerdenı-kerdış pulculuk yapmak
polekcinı pulculuk
polekın 1-pullu, 2-çelikleştirilmiş küçük madden vs
polemik (Fr) polemik, siyasi, bilimsel, edebi konularda sert tartışma
polşıkna pot kırdı
poliçe (‹t) poliçe
poligon (Fr) ateşli silahlarla ateş yapılan yer
polis (Yün) polis
poliscinı poliscilik
polisey polislik
polisinı polislik
polislığey polislik
politik (Fr) politika ile ilgili, siyasi, siyasal
politika (‹t, Yün) politika
politika kerdenı-kerdış politika yapmak
politika vıraştenı-vıraştış politika yapmak
politikaci politikacı
politikacinı politikacılık
politikacılığey politikacılık
politiq (Fr) politika ile ilgili, siyasi, siyasal
politiqa (‹t) politika
politiqa kerdenı-kerdış politika yapmak
politiqa vıraştenı-vıraştış politika yapmak
politiqa politika
politiqaci politikacı
politiqacılığey politikacılık
polo 1-boynuzsuz, 2-dümbük olan
polyester (‹ng) polyester
polı ser nayenı-nayış omuzuna almak, omuzun üstüne koymak
pompa (‹t) pompa
pompa kerdenı-kerdış pompalamak
pompaci pompaci
pompacinı pompacılık
pompaj pompalam
pompayinı pompacılık
pompor asfaltlı yol, kara yolu
pon kerdenı-kerdış yassılaştırmak
pon 1-yassı, 2-düz
pona yaslıdır, yassıdır, düzdürdür (dişil)
ponc (panc) beş
ponc ponc beş beş, beşer beşer
ponc ra beşten
ponc beş
poncas (pancas) 50 elli
poncasın ellinci
ponce (pance) paça, giysinin ayak bilek kısmı, kadın ayak giysisi ve ayak ağız kısmı, paça, bacak, pantolon vb giysilerin paçası
ponçe paça, giysinin ayak bilek kısmı, kadın ayak giysisi ve ayak ağız kısmı, paça, bacak, pantolon vb giysilerin paçası
poncey cı paçası, bacağı
poncey cıniyan kadınların paçası, bacağı
poncna beş daha
poncsey (pancsey) 500 beşyüz
poncın beşinci
poney yaslılık, düzlük, yassı olma durumu
ponj (panc) beş
pono yaslıdır, yassıdır, düzdür (eril)
ponseme perşembe
pontilı (patilı) burularak ottan sarılan ot burması
pontol (pantol) pantol
popıler (Fr) popüler
popılizm (Fr) halkçılık
por boyax kerdenı-kerdış saçı boyatmak
por gıley kerdenı-kerdış saçtan örük örmek
por mündenı-mündış saç örmek
por sıpe kerdenı-kerdış yaşlanmak, saçı beyazlatmak
por sıpeyinı yaşlılık
por saç
porcinı saçcılık, perukculuk
porçık başın tepesindeki saç tutamı, kakül
porderg uzun saçlı
porherirını ipek saçlı
porhıncıkın kıvırcık saçlı
porkej beyaz ile sarı karışımı saç rengi, sarımsı
porkez sarı saçlı, sarımsı
porkılm kısa saçlı
porr saç
porrüçıkna saçı yoldu
porrıjna saçı döktü
porrın saçlı
porselen (Fr) porselen
porsiya siyah saçlı
porsiyon (Fr) porsiyon, bir kişilik yemek
porsük (Tr) pis kokulu memeli bir hayvan
porsür kırmızı saçlı
porsıpe 1-beyaz saçlı, ak saçlı, 2-yaşlı kişi, ihtiyar
portatif (Fr) portatif
porte (Fr) porte
porteqalêr portakal ağacı
porteqali portakalar
porteqal-porteqalı (Fr) (pırtıqalı, pırteqalı) portakal
portre (Fr) portre
porweşeyna saçı döktü
porweşyaye saçı dökülen, dökük saçlı
porzer sarı saç
porzerd sarı saçlı
porzerdı sarı saçlı (dişil)
porın saçlı
pos (Tr) gür ve uzun (bıyık için)
posa (Tr) posa
posanayenı-posanayış ummak, ümit etmek
posayê 1-ümit ediyordu, ummuyordu, 2-bir pose, torba
posayenı-posayış ummak, ümit etmek
pose meyve, sebze, şeker vb konulan torba
poseman (poşman) pişman
poseman bıyayenı-bıyayış pişman olmak
poseme perşembe
posena ümit ediyorum, ummiyorum, ümit ediyor (dişil)
poseno ümit ediyorum, ummiyorum, ümit ediyor (eril)
posman bı caydı, pişman oldu
posman bıyayenı-bıyayış pişman olmak
posman kerdenı-kerdış pişman etmek
posman pişman
posmaney pişmanlık
posmaninı pişmanlık
post (Far) post
posta (‹t) posta
posta dayenı-dayış postaya vermek, göndermek
posta kerdenı-kerdış 1-işine son vermek, yollamak, 2-postalamak, göndermek
posta kı gönder, postala
postaci postacı
postacinı postacılık
postacı postacı
postacılığey postacılık
postal ayakabı, konçlu ve kaba potin
postalci ayakabı yapan veya satan kimse
postalcinı ayakabıcılık
postalê poçıkıni konçlu ve kuyruklu ayakabı
postali ayakabı, ayakabılar
postalxane (sewlxane) ayakabı dikilen veya satılan yer
postandê cı dı postlarında, derilerinde
postawan posta işleriyle uğraşan kimse, postacı
postawaney postacılık
postaxene postahane
postbiyayenı derisi soyulmak, post edilmek
postciroyan postciroları
poste bıyayenı-bıyayış derisi yüzülmüş, soyulmuş olmak
poste kerde derisi yüzülmüş olan
poste kerdenı-kerdış 1-derisini yüzmek, 2-işine son vermek, yollamak, 3-postalamak, göndermek
poste penir ucu dikenlı ve içinde fıtile benzer damarlar bulunan bir ot çeşidi, tadı çok güzel ve yenilir
poste 1-deri, post, 2-posta, postahane
postecinı postacılık
postecı deri işleriyle uğraşan kimse
postekı derisini yüz, post et
postemekı derisini yüzme, post etme
poster (‹ng) poster, büyük boy resim
postevan deri işleriyle uğraşan kimse, postçu
postewan deri işleriyle uğraşan kimse, postçu
postexane postahane
postey seri kafa derisi, başın derisi
posteyın derili, postlu
posthali ayakabı
postrêj içinde çökelek, penir topladığı deri, tuluk
pot (Tr) yanlışlık, hata
pot şıkıt pot kırdı
pot 1-pişirdi, 2-tüyleri yolunmuş kuş, tavuk vb, 3-kuş kanatlılarının uzun tüyleri
pota (Far) içinde madde eritilen kap
pota pişmiş olan
potansiyel (Fr) gizli güç
potasyüm (Fr) bir element adı
potaye 1-pişirilmiş olan, 2-soyulmuş olan
pote 1-pişmiş olan, pişirilmiş olan, 2-kabuğu soyulmuş olan
potenı-potış 1-pişirmek, 2-kaşımak, kabuğunu soymak
poteyo pişirilmiştir, pişkindir
poti pişirdiler
poto pişirmiş
potin (Fr) potin
potincinı potincilik
potini potinler
potinın potinli
powjeno pişiriyor
powjnayenı-powjnayış pişirmek
powt bı pişirmişti
powte pişirilmiş, pişkin, pişmiş
powtenı-pewtış pişirmek
powto pişirmiş
powütenı-powütış beklemek
powütê bekliyordu
powüto beklemiş
powya pişti
powyayenı-powyayış pişmek, pişirilmek
poğ 1-bok, kötü, 2-yüzünden
poğaça (‹t) poğaça
poğacı
poğda mıra benim yüzümden
poğdê ey ra onun yüzünden
poğdê to ra senin yüzünden
poğtê ey ra onun yüzünden
poğtê to ra senin yüzünden
poğra yüzden, o yüzden, o nedenle, nedenden
poyaye 1-çürümüş olan, çürük, 2-pişmiş olan, pişik
poyayenı-poyayış pişmek
poyraz (Yün) kuzeydoğudan esen soğuk rüzgar
poz (Fr) 1-fiyaka, gösteriş, 2-resim çekerken kendine şekil vermek, poz vermek
poz dayenı-dayış poz vermek, gösterişte bulunmak
poz kerdenı-kerdış poz yapmak
pozbend-pozbendi bazubend, belli bir amaçla kola geçirilen enli kuşak
pozbent-pozbentı küçük boncuklardan örülüp içine nuska konulup kolla takılan bir nevi kol takısı, bazubend
pozê cı şıktenı-şıktış çalımını bozmak
pozisyon (Fr) pozisyon
pozmış bıyaye hasadı toplanıp bırakılmış olan
pozmış bıyayenı-bıyayış hasadı toplanıp bozulmak olan
pozmış kerde hasadı toplanıp bırakılmış olan
pozmış kerdenı-kerdış son hasadı toplayıp bozmak olan
pozmış ekinlerin son toplama hasadı
pozıtif (Fr) pozitif, olumlu
pozıtif u negetif pozitif ve negatif
praktik (Fr) praktik
praktikwan pratikçı
pranga (‹t) ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir
prangaro dayenı-dayış prangaya vurmak
pratik kerdenı-kerdış praktik yapmak
pratikci pratikcı
pratikey praktiklik
pratisyen (Fr) sanatını pratik yoluyla öğrenip uygulayan kimse
prefabriq (Fr) prefabrik
prefanriqasyon (Fr) prefabrikasyon
prens (Fr) prens
prenses (Fr) prenses
prensesey prenseslik
prensey prenslik
prensip (Fr) prensip
pres (Fr) pres
press (Fr) pres
prestij (Fr) saygınlık, itibar
prim (Fr) prim
prisma (Yün) prizma
priz (Fr) priz
problem (Fr) problem
problem vetenı-vetış problem çıkarmak
prodüksiyon (Fr) prodüksiyon
produktor (Fr) prodüktör
produtorlığey prodüktörlük
profesor (Fr) profesör
profesorey profesörlük
profesyonel (Fr) profesyonel
profesyonelley profesyonellik
profil (Fr) profil
program (Fr) program
proje (Fr) proje
proje kerdenı-kerdış projelendirmek
proje vıraştenı proje yapmak
projektor (Fr) projektör
projektur (Fr) projektör
proleter (Fr) proleter, çalışan, emekçi
proleterya (Fr) proleterya, çalışanların oluşturduğu sosyal topluluk
pronam-vernam adıl
pronami adıllar
propaganda (‹t) propaganda
propaganda kerdenı-kerdış propaganda yapmak
propagandaci propagandacı
propagandacılığey propagandacılık
proses (‹ng) süreç
protein (Fr) protein
protest protest
protestan (Fr) protestan
protestaney protestanlık
protestaninı protestanlık
protesto (‹t) protesto
protesto kerdenı-kerdış protesto etmek
protez (Fr) protez
protezci protezci
protezcılığey protezcilik
protezwaney protezcilik
protoqol (Fr) protokol
protoqol vıraştenı protokol yapmak
protoqolci protokolcü
provakasiyon provakasiyon
provaqator provakatör
prowaqasyon (Fr) provakasyon, kışkıtma
prowaqator (Fr) provakatör, kışkırtıcı
proğram (Fr) program
proğram kerdenı-kerdış programlamak
proğram vıraştenı-vıraştış program yapmak
proğramci programcı
proğramcılığey programcılık
prüwa (‹t) prova
prüwa kerdenı-kerdış prova etmek
psikolog (Fr) psikolog
psiqoloji (Fr) psikoloji
psiqolojik (Fr) psikolojik
psiqoloğ (Fr) psikolog
pü kerd u lıst tükürdü ve yaladı
pü kerd tükürdü
pü kerdenı-kerdış tükürmek
pü nêkerd tükürmedi
pü nêkerdenı-nêkerdış tükürmemek
pü tükürük, tükürme, tükürmek
püa puma
püan (Fr) puan
püan dayenı-dayış puan vermek, puanlandırmak
püan gırotenı-gırotış puan almak
püan kerdenı-kerdış puanlamak
püaney puanlık
püani puanlar
püç bıyayenı-bıyayış 1-çürümüş olmak, çürümek, 2-uyuşmuş olmak
püç kerdenı-kerdış 1-çürütmek, 2-uyuşturmak, hareketsiz hale getirmek
püç kerdoğ çürüten kimse
püç vetenı-vetış çürüğe çıkarmak
püç vıjyayenı-vıjyayış çürük çıkmak
püç 1-çürük, çürümüş olan, kof, içi bozulmuş yada olmayan kabuklu meyvelere denilir, 2-uyuşmak, kıbırdayamamak
püçey 1-çürüklük, 2-uyuşukluk
püçinı 1-çürüklük, 2-uyuşukluk
püçle yumurta kabuğu
püçık çorap
püçıki çoraplar
püdra (Fr) pudra
püf kerdenı-kerdış üflemek, üfürmek
püf 1-hava, 2-üfürme, 3-üfleme sesi
püfayenı-püfayış oflamak, poflamak, kızıp kızarmak, of-pof etmek
püş u palaxı kuru ot, yaprak ve bitki artıkları, kuru bitki sapları, kırıntıları, birikintisi
püş kuru yaprak, ot vs
püşi bir çeşit baş örtüsü, kefi
püşiye kefiye
püşt bıyayenı-bıyayış puşt olmak
püşt 1-ağır ve kaba sövgü, 2-eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek, 3-puşt, kalleş, iki yüzlü, 4-götveren, ibne, oruspu, piç, 5-şeytan, 6-gözü başkasının namusunda olan, 7-homoseksuel, namusuz, alçak, çift cinsiyetli
püştey kerdenı-kerdış puştluk etmek
püştey kahpelik, puştluk, namusuzluk, piçlik, oruspuluk
püştinı kerdenı-kerdış 1-ibnelik yapmak, 2-kalleşlik yapmak
püştinı 1-ibnelik, 2-kalleşlik, 3-oruspuluk
püştlığey puştluk, namusuzluk
püşto xuli püşt ibne oğlu ibne
püşto kötü yolda olan namussuz erkek, puşttur
püştı kötü yolda olan iffetsiz kız yada kadın
püşın kuru yapraklı
pühh sıfatê to rê tuh senin suratına
pühh birinin suratına tükürmek, tuh etmek
püi puhu kuşu
pük bıyayenı-bıyayış havanın karlı, fırtınalı ve soğuk olması
pük keno soğuktan titriyor
pük kerdenı-kerdış soğuk havada çırpınmak
pük u ayam fırtınalı ve açık
pük şidetli fırtına, soğuk hava, karlı yağmurlu, fırtınalı hava, kar, tipi vs
pükayi fırtınalı, yağışlı ve karlı
pükeneko (püko) havanın bulutlu ve soğuk olma durumu, fırtınalı
pükerd tükürdü
pükerd u lıst tükürdü ve yaladı
pükı tükür
pümekı tükürme
pükıno tükürüyor
pül (Far) pul, posta pulu, damga pulu vs
pül bıyaye 1-pullanmış olan, 2-fişlenmiş olan
pül bıyayenı-bıyayış 1-pullanmak, 2-fişlenmek
pül kerdenı-kerdış 1-pullamak, 2-fişlemek
pül 1-argoda para demek, para anlamında, metal para, 2-tepe
pülat (Far) çelik
pülatın çelikleşmiş olma hali
pülci pulcu, pul satan kişi
püliscinı poliscilik
pülisinı polislik
pülo berz yüksek tepe
pülo vorın karlı tepe
pülık 1-tepecik, 2-kakül, alnının üstünde bırakılan saç
pülın pullu
pülıs polis
püma (Fr) yırtıcı ve memeli bir hayvan
pümı 1-bataklıklarda yaşayan tavuk cinsinden bir kuş, 2-vahşi kedi
pün bı 1-kümelendi, 2-yuvaya yattı
pün bıyayenı-bıyayış tavukların kümelenip yatması
pün-püne nane ailesinden olup su kenarlarında yetişen bir bitki, yarpuz
pün kümes veya diğer kanatlı hayvanların yatma yeri ve yatması
pünc 1-birbirine dolama, 2-toplu halde kümelenme, küme, yığın, 3-çim, 2-ot vb bitkilerde toplu kök, toplu ot, saçak, 4-ağaç vb şeylerin kökünde olan kökcükler
püncê darı ağacın kökünde olan kümelı yedek kökler, filizler, saçaklar
püncık küçük küçük ot ve bitki kümeleri
püncıkın dallı saçaklı, köklü kümeli küçük bitki
pünd 1-ağaç köklerinde yada dalarında olan mantar kümeleri, 2-ağacın kendi kökü üzerinde filizlenmesi
pünê kergan tavuk kümesi
pünek 1-kümescik, 2-nanecik
pünêkerd tükürmedi
püneyın naneli, naneye benzeyen otlu
püngal kanatlı veya kümes hayvanlarının yumurtladıkları yer
pünık 1-fol, yumurta folı, 2-tavuk kümesi, 3-tavukların kümeleme şekli
pür bıyaye soyulmuş, kabuğu soyulu olan
pür bıyayenı-bıyayış soyulmış olan
pür kerde soyulmuş olan, kabuğu soyulu
pür kerdenı-kerdış kabuğunu soymak, tüylerini yolmak
pür kerdoğ (kabuğu) soyan kimse
pür u pat kabuk ve soyma
pür 1-kabuk, 2-kaşıma, soyma, yolma
pürçık tüy, püskül
pürçıkın kıllı, dallı, saçaklı, köklü, kümeli, tüylü, püskülü
pürd köprü
pürdê Hebırmani haburman köprüsü
pürê gozan ceviz kabuğu
pürê vaman badem kabuğu
pürkeno kaşiyor, soyuyor
pürkerdenı-pürkerdış kaşımak, soymak
pürkerdoğ (Kabuğunu) kaşıyan, soyan
pürkı kabuğunu kaşı, kabuğunu soy
pürmekı kabuğunu soyma, kaşıma
püro (‹t) yaprak tütünle yapılan kalın ve uzun sigara
püro sadece tütün yaprağından sarılan sigara
pürr bıyayenı-bıyayış kabuğu soyulmak, 2-tüyleri yolunmuş olan
pürr kerdenı-kerdış kabuğunu soymak, kaşımak, tüylerini yolmak
pürr kabuk
pürt kerdenı-kerdış tüylerini yolmak, kabuğunu soymak
pürt rüçıkın tüyleri yolunmuş olan
pürt u rüt kıllı ve çıplak
pürt-mürti tüy-müy
pürt-pürti tüy
pürta pirı kırlarda olup yenilen bir ot
pürtaqal-pürtaqalı (Fr) portakal
pürti bıyayenı-bıyayış 1-tüyleri yolunmuş olma, 2-kabuğu soyulmuş olma
pürti kerdenı-kerdış 1-tüylerini yolmak, 2-kabuğunu soymak
pürti rüçıknayenı-rüçıknayış tüylerini yolmak
pürti rüçıkyayenı-rüçıkyayış tüylerinin yolunmuş olma durumu
pürti 1-tüy, tüyler, 2-kıl, kıllar
pürtiya Arwêşan tavşanların tüyü
pürtiya cı rüçıknê tüylerini yoldu
pürtnerm yumuşak tüylü
pürtqal-pürtqalı (Fr) portakal
pürtı tüy, kıl
pürtıki ince saç
pürtıkın kıllı, tüylü
pürtın kıllı, tüylü
pürüzın yüzü asıklı, küsmüş hali olan, özgün, düşünceli vs
püsat silah, zırh gibi savaş araçları, tesisat, savaş tesisatı
püsla pusula, birkaş satırlık mektup
püst 1-ağır ve kaba sövgü, 2-eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek, 3-puşt, kalleş, iki yüzlü, 4-götveren, ibne, oruspu, piç, 5-şeytan, 6-gözü başkasının namusunda olan, 7-homoseksuel, namusuz, alçak, çift cinsiyetli
püstinı kerdenı-kerdış 1-ibnelik yapmak, 2-kalleşlik yapmak
püstinı 1-ibnelik, 2-kalleşlik, 3-oruspuluk
püsto xuli püst ibne oğlu ibne
püsüla (pısüla) pusula
püsüla (‹t) pusula, yön tespit etmek için kulanılan araç
püt (Far) put, tapınılan cansız varlık
pütperest (Far) putperest puta tapan
pütperestey puta tapma durumu, putperestlik
pütperestinı putperestlik
pütperestlığey putperestlik, puta tapma durumu
pütre (Fr) pudra
pütxane puta tapılan yer, tapınak
pütık ince saç
püwa 1-Ağaç mantarı, 2-çakmak taşı fitili
püyın tükürüklü
puf kerdenı-kerdış üflemek, üfürmek
puf 1-hava, 2-üfürme, üfleme, üfürük, ateşi söndürmek veya gürleştirmek için üflemek, üfürmek
pufayenı-püfayış oflamak, poflamak, kızıp kızarmak, of-pof etmek
puff 1-kızgınlık, bezginlik, usanç anlatır, 2-yılanın üflemesi, karşısındakini korkutması
puffeno pufliyor
puş kuru sap
pure (Fr) püre
puruz (Tr) pürüz
puskul (Tr) 1-püskül, kızların veya kadınların örülü saçına taktıkları süs, 2-tesbihlerin başına takılan süs