Prof. Eichner: Zazaki ile Kürtçe akraba, ama iki ayrı dildir!

Bu iki dil için temel bir başlangıç noktası belirleyebilmemiz mümkün değil. Her iki dilin tarihine, eski zamanlarına dair şu anda elimizde varolan araştırma sonuçları birbirinden kopuktur. Başlangıç noktasına dair bir bilgi vermiyorlar. Biz dilbilimciler açısından Zazaca ve Kurmanci ayrı dillerdir. Bu yüzden biz, kök araştırmalarına her iki dili birbirinden ayırt ederek inmek zorundayız.

 

 

Dr. Zeynep ARSLAN

Viyana - Prof. Heiner Eichner, bir dilbilimci. Daha doğru ifade etmek gerekirse, “İndo-Germanist” denilebilir. Viyana Üniversitesi Dil Bilimleri Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Uzun zamandan beridir Zazaca ile ilgili de çalışmalar yürüten Prof. Eichner, yıllar önce Mag. Eren Kılıç’la birlikte Viyana Üniversitesi’nde Zazaca dil kursu vermişti. “Ben varolan tarihi gerçeklere, modern dilbilimi açısından bakmaya gayret gösteriyorum”, diyen Prof. Eichner ile bir görüşme gerçekleştirdik. Viyana’da çıkarılmakta olan Raa Ma adlı yayın yaprağının Ekim 2014 tarihli 5. sayısında Zazaca olarak yer alan görüşmeye, Türkçe üzerinden bilgilenen okurlarımız için penceremizde yayınlamayı yararlı gördük.

Öncelikle, Zazaca diline olan ilginizi açıklayabilir misiniz?

Prof. Eichner: Hem Avusturya, hem Viyana’da birçok dil konuşulur. Ama bunların çoğu, yeterli derecede ilgi göremiyor. Aslında burada çok önemli araştırma alanları var. Örneğin, Doğu Türkiye’de yani Kuzey Kürdistan bölgesinde konuşulan Kurmanci ve Zazaca dillerinin temsilcileri yaşıyor Avusturya’da. Ancak Avusturya, bu gerçeklikle çok ilgili değil. Son zamanlarda, yani daha yeni yeni bu konuya duyulan ilgi biraz artmaya başlamış görünüyor. Elbette, her iki dil için yeterli ve geçerli kaynak bulmak kolay değil. Bu alandaki araştırmalar hâlâ bir takım eksikliklerle mücadele ediyor. Hatta Zazaca ile ilgili çok daha az araştırma mevcut. Siyasi olarak baktığımızda ise, şu gerçeği de göz önünde bulundurmalıyız: Bu dillerin resmî durumu, Türkiye’de de değişecektir. Bu anlamda, dilbilimcilerin sürece dahil olması kaçınılmaz ve gerekli.

Çok tartışılan bir konu var. Belki bir açıklık getirmeniz mümkün. Zazaca ayrı bir dil mi, Kürtçe’nin bir lehçesi mi? Yoksa başka bir tezde ileri sürüldüğü üzere, eski Kürtçe mi?

Prof. Eichner: Aslında burada, birbirinden ayırt edilmesi gereken iki önemli nokta var. Birincisi şu: Dil, dilbilim zemininde ve dil tarihi açısından ele alınmalıdır. İkincisi: Dilin taşıyıcılarına, yanı dili konuşanlara ve işin siyasi boyutuna bakılmalıdır. Ben bir dilbilimcisi olarak, ikinci noktaya, yani işin siyasi boyutuna herhangi bir bilimsel yorum getirme yetkisi ve vasfına sahip değilim. Bu yüzden sorunuza ancak bir dil bilimcisi olarak dilbilimi açısından netlik getirmeye çalışacağım.

Sovyet ve Rus dilbilim araştırmalarına baktığımızda, orada -deyim yerindeyse- oldukça yoğun bir “Kürtçü gelenek”in hakim olduğunu görürüz. Orada Zazaca, Kürtçe’nin içinde bir lehçe olarak görülür. Batı ve Türkiye’deki araştırmalara baktığımzda ise, Zazaca’nın Kürtçe’den ayrı bir dil şeklinde ele alındığına tanık oluruz. Özellikle Zülfü Selcan’nın çalışmalarına baktımızda, Kürtçe ve Zazaca dillerini inceleyenler arasında ciddi bir fikir çatışmasına şahit oluruz. Selcan, “Grammatik ve Zaza Dili” adlı kitabına sosyal dilbilim kapsamında bir girişle başlar ve özellikle bu ayrımı temellendirmeye dayalı bir araştırma sunar. Elbette, dilbilimi her iki dili de değerlendirebilmelidir. Her şeyden önce, mümkün olduğunca köklerine inmelidir. Ben şöyle net bir algıyı belirtebilirim: Kurmanci ve Zazaca birbirini karşılamıyor. Yani karşımızda, iki ayrı dil var. Evet, her iki dil de yapı ve kelime hazinesi açısından birçok ortak özelliğe sahip, ancak yine de iki ayrı dilden bahsetmemiz mümkün. Ki her iki dil, farklı tarihçelere sahip.

Her iki dilin farklı tarihçelere sahip oluşunu biraz daha açabilir misiniz?

Prof. Eichner: Bakın, bu iki dil için temel bir başlangıç noktası belirleyebilmemiz mümkün değil. Her iki dilin tarihine, eski zamanlarına dair şu anda elimizde varolan araştırma sonuçları birbirinden kopuktur. Başlangıç noktasına dair bir bilgi vermiyorlar. Partça, yani Orta İran bölgesinde konuşulan dile ilişkin, bir takım benzerlikler tespit edilebilindi. Ancak Partça, çok farklı bir yapıya sahip. Dolayısıyla o dilin, Zazaca veya Kurmanci’nin bir önaşaması olaması, dilbilimi açısından mümkün değildir.

Bunu, örneklerle ifade etmek mümkün mü?

Prof. Eichner: Örneğin, Partça’da ‘dişil’ ayrımı yoktur. Ancak Kurmanci ve Zazaca’da bu mevcuttur. Dilin içindeki ‘dişil’ ayrımı, sonradan dile dahil olabilecek bir durum değildir. Dolayısıyla Partça, ne Zazaca’nın ne de Kurmanci’nin kökü olamaz. Kurmanci ve Zazaca’nın köklerinin nereye dayandığını, henüz çözebilmiş değiliz.

Jost Gippert’in de bu konuya ilişkin araştırmaları var. O, Zazaca’nın bir lehçe olduğundan bahseder. Gippert’in yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Eichner: Jost Gippert, Frankfurt’da yaşar. Kendisi arkadaşımdır. Onun yazmış olduğu bir makale var: “Zazaca’nın Şive Pozisyonu” (Die dialektale Stellung des Zazaki). Bu makalede Gippert, Zazaca’nın bir lehçe olduğundan bahseder, ancak bunu, İranî dillerin konuşulduğu coğrafyaya dayandırarak yapar. Yani, Zazaca’nın İranî bir dil olduğunu, İranî dil ailesinin bir ferdi olduğunu savunur. Gippert, ciddi bir “dil akrabalığı”na dikkat çeker. Öğrencisi Agnes Korn da aynı görüşe sahiptir. Korn, daha önce Avusturya’da yürütüyordu çalışmalarını. Viyana Üniversitesi’nden mevzun olduktan sonra, Gippert’in yanında asistan olarak çalışmaya başladı. Korn’un doktora tezinin başlığı şöyle: “Belluci Dilinin Gramatiğine Doğru” (İn Richtung der Grammatik des Belutschi).

Korn’un doktora tezinin içeriğine dair özet bir bilgi verebilir misiniz?

Prof. Eichner: Korn, Belluci dilinin Kurmanci ve Zazaca ile olan benzerlik ve ortaklıklarını tespit eder özellikle. Ancak bunu yaparken, Zazaca ve Kurmanci’nin farklı diller olduğunu da ortaya koyar. Gördüğünüz üzere konu araştırılmaktadır. Biz dilbilimciler açısından Zazaca ve Kurmanci ayrı dillerdir. Bu yüzden biz, kök araştırmalarına her iki dili birbirinden ayırt ederek inmek zorundayız.

Bu durumda Kürtçe’yi nasıl tanımlayabiliriz? Hangi köklere dayandırabiliriz?

Prof. Eichner: Kürtçe, Kuzey-Batı İranî Dil Ailesi’ne aittir. Dolayısıyla, Zazaca ile akraba bir dildir. Ancak bu akrabalık çok da yakın bir derecede değildir. “Bunlar aslında tek bir dilin iki lehçesiydi ama zaman içinde birbirinden uzaklaştı” diyemeyiz. Zazaca, kesinlikle Kürt dilleri ailesinin bünyesinde görülemez.

Netlik kazandırmak için soruyorum: Zazaca’nın, kök-Kürtçe olduğunu söyleyebilir miyiz?

Prof. Eichner: Hayır. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil.

Bir örnekle devam etmek istiyorum. Hindistan’da birçok dil veya lehçe konuşulur. Hindistanlılar, çoğu zaman birbirilerini anlayamaz ve bu yüzden anlaşabilmek için genelde sömürge dili olan İngilizce’yi kullanırlar. İnsanların birbirilerini anlayamamasına rağmen, Hindistan’da konuşulan bütün diller “Hintçe” olarak adlandırılır. Buna ne dersiniz?

Prof. Eichner: Orada, birbirinden farklı diller konuşuluyor. Bu dillerin hepsi, “Hint Dil Ailesi” şeklindeki çatı isim altında birleşir. Travidi Hint dilleri, İndo-Arian, Munda dilleri, Austro-Asyatik diller... Bu ve benzer şekilde kategorileştirme ve ayrıştırmalar var. Bütün bunlar “Hint Dil Ailesi” ismi altında birleştirilmiştir.

Peki, Sorani konuşanlar da Kurmanci konuşanlarla anlaşamıyorlar. Bununla ilgili fikriniz nedir?

Prof. Eichner: Bu iki dil, çok daha fazla ortak yönlere sahiptir. Bu yüzden burada bir lehçeden bahsetmek mümkündür. Bir makaleyi, içeriğini değiştirmeksizin her iki dilden önünüze getirsem, makaleyi her iki dilden de anlayacağınızdan eminim. Ancak ben aynı makaleyı Zaza dilinde önünüze indirsem – ve eğer siz Zazaca’ya hakim değilseniz- kesinlikle yazıyı anlayamacağınızın garantisini verebilirim.

Dilden yola çıkarak, bir ulus veya bir etnik kimliğin belirlenmesi mümkün mü?

Prof. Eichner: Dilbilimcileri olarak, dilin taşıyıcılarına bakmak durumundayız. Örneğin, Doğu-Türkiye’de sadece Zazaca konuşan bir kesim yok. Bu bölge oldukça zengin bir etnik, dil ve din mozağine sahip. Ermenistan gibi bölgelerde mesela yüzde 90 Ermenice konuşulur. Gayet homojen dil yapılarına sahip bölgeler var. Türkiye’nin doğusu çok etnisiteli ve çokdilli bir yapıya sahip. Kimi yerleşim birimlerinde birçok dil aynı anda kullanılır. Aileler akrabalıklar kurmuştur. Yani burada, evlilikler üzerinden de karışma olmuştur. Dolayısıyla, ulus ve etnik kimlik açısından, soyut dil faktörnü ele alarak net bir yorum yapabilmemiz mümkün değildir.

Siz Dersim bölgesini, bir “Zaza bölgesi” olarak nitelendirir misiniz?    

Prof. Eichner: Zülfü Selcan bunu yapıyor.

Peki, Kürtleri ve Zazaları, ayrı birer etnisite olarak nitelendirebilir misiniz?

Prof. Eichner: Ben durumu, yanlızca dilbilimi açısından değerlendirebilirim. Dilbilimi penceresinden baktığımızda, son araştırmalara da dayanarak söyleyebilirim ki Zazaca ve Kürtçe birer iki ayrı dildir. Buradan şu soru doğuyor: Peki Zazaca eğer Kürtçe’ye dahil değilse, nereye aittir? Yani, henüz kesin olarak neyin ne olduğunu söyleyebilmemiz mümkün değil. Bu alanda araştırmalar devam ediyor ve daha da derinleştirilmelidir. Bugünlerde, İran’da Tahran’nın kuzeyinde, yani Hazar Denizi’ne yakın bölgelerde lehçe araştırmaları yapılıyor. Bu araştırmalarda, Zazaca ile yoğun karşılaştırmalar var. Buradan yeni bir gelişme çıkabilir. Söz konusu araştırmaların sonuçlarını merakla bekliyoruz.

..............................................................

Kaynak: Raa Ma, Ekim 2014, Sayı: 5