(Palu-Bingöl diyalekti), 240 p.
Tij Yayıncılık, 2011
Harun Turgut
Türkçe açıklamalı ZAZACA DİLBİLGİSİ
Zazaca’ya olan ilgi her geçen gün artarken, bu alanda her gün yeni bir çalışmayla karşılaşıyoruz. Bu çalışmalar çoğunlukla konusunda uzman olmayan kişilerce büyük bir özveriyle sürdürülüyor. Ama umuyoruz ki, Zazaca da diğer bütün diller gibi dilbilim alanında uzman kişiler tarafından bilimsel bir titizlikle yazılı gramerine kavuşturulsun, akademik bir gelişme kaydedebilsin. Ancak Zazaca’da verilen bu ilk eserlere haksızlık etmemek gerekir, zira bu çalışmalar Zazaca’nın gelişmesine ilk adım olarak hizmet edecektir.
Bu alanda son çalışmalardan biri ise Harun Turgut’un Türkçe açıklamalı ZAZACA DILBILGISI adlı eseri. On yılı aşkın uğraştan sonra kitap haline getirilmiş bu çalışmada Zazaca’nın Palu ve Bingöl şivesi esas alınmış. Okurlar, Zazaca’nın şimdiye kadar pek az yazılı kaynağı olan Palu şivesi hakkında yeni bilgiler elde edinebilirler. Özellikle dil araştırmacıları için iyi bir başvuru kitabı olarak tavsiye edilir. Öte yandan bu şiveyi konuşanları kendi dillerinde yazmaya özendirirse çok sevindirici olur.
Kitapta konular bir sistem takip edilerek işlenmiş. Belli ki herhangi bir Türkçe dilbilgisi kitabı örnek olarak kullanılmış. Zira Zazaca’daki ismin halleri Türkçe’deki ismin halleriyle açıklanmaya çalışılmış. Ancak ne yazık ki, Altay dil ailesinden olan Türkçe gramer Batı-Irani bir dil olan Zazaca’yı açıklamakta yetersiz kılmakta. Ismin Halleri bölümünde Zazaca’yı 8 halle açıklamaya çalışmış. Oysa Zazaca 3 halden oluşur: yalın, oblik/bükümlü ve çağrı hali. H. Turgut tarafından ilgeçler Türkçe’deki gibi sondan ekli dillerde ismin hallerini oluşturan ekler gibi algılanarak sözcükle bitişik yazılmış. Oysa bunlar ek değil başlıbaşına ilgeç/edat dediğimiz kelimelerdir (ra, ro, rê, de)[1] ve ayrı yazılması gerekir (»dyesun ra«). Yine Kafkas ve bütün Eski Irani dillerinde olan, yeni Irani dillerinde ise Kürtçe, Zazaca, Goranca gibi dillerde mevcut olan Ergatif Hal dolaylı anlatılmış. Ergatif halde geçmiş zamanda geçişli fiilerde, özne oblik, yani bükümlü, nesne ise yalın hale dönüşür. Yüklemin şahıs soneki ise nesneninkini alır. (Örn.: Mı vaşi çinıti ‘otları biçtim’).
Kitapta zengin bir sözcük dağarcığı mevcut. Çoğu o şiveye has sözcüklerden birkaçı şöyle: ki[2] (insanlar, millet), vawıtış (çorap örmek), patış (soymak), eşkawıtış (sökmek), esterıtış (silmek), çew (kimse, kes), ça (nere [‘koti’]) ve bir çok sıfat ve isimler...
Bu eserinde H. Turgut herhangi bir popülist siyaset gütmemekte. En azından Berlin’de yayınlanmış olan çeko’nun ”razarê dımılki-türkçe açıklamalı zazaca gramer” çalışması gibi Kurmanci’ye benzetmek, yanıltmaca ve (aslında zengin bir kelime hazinesiniyle birlikte) akademik olmayan kurallar yerleştirmek (»2 mangêyên mın estê«) Varto veya herhangi bir yörenin diyalektine maletmek kaygısından uzak durmuş. Turgut, Palu şivesini mümkün olduğunca yalın bir şekilde kağıda dökmeye çaışmış. Özellikle ”kaynaştırma harfi ‘y’” sıkıntısı gütmeden.
Çeko ise çalışmasında aslında Kurmanci (Kuzey-Kürtçesi)’ne göre geliştirilmiş ‘Bedirxan-Alfabesini’ baz aldığı (veya alma zorunluluğu hissettiği) için, x ve ğ seslerini ayırt edememiş. Örneğin ağwi (’zehir, ağu’) kelimesini, xwezıla (kaşkia, werikna=keşke) ile birlikte Kurmançça’ya özgün olan xw- diftongu ile göstermeye çalışmış (”axwi”). Halbuki ağwi uói dönüşmesinin bir varyantı, xwezıla ise Varto Zazacası’na özgün Kurmanci’den alınmış sözcüktür. Zaten Kürtçe’deki »xw-« (Farsça’da x- ) ile başlayan kelimelerin Zazaca’daki karşılığı »w-«’dir ki, bu Zazaca’yı ve Goranca’yı Kürtçe gibi daha bir kaç Irani dilden ayıran bir özelliktir (Z./K.: weş/xweş, werd-/xwar(d), waşt-/xwest-, wae/xweh, wend-/xwend-, wele/xweli).
Turgut bu eserinde Palu-Bingöl ağzına özgü ses dönüşümleri iyi kavranmış. Örneğin:
-an à -un ›meyman à meymun‹; -am à -om/-um ›kam à kom/kum‹; -oà-ue/-ua/-uı ›koàkue‹; ›xoàxuı‹; -êà-ye; -ewà -o.
-an à -un veya -am à -om/-um seslerinin dönüşmesine Farsça’da da rastlıyoruz (nân/nûn tämâm/tämûm). Sayın Turgut, ayrıca dönüşlü zamir ”xuı”, xwı değil de xo’dan xuı’ye dönüşmüş olmasına dikkat çekmiş.
Ağırlığı olan iyi yönleriyle birlikte kitabın eleştirilecek taraflarına da bir çift söz olacak.
Bütün bunlarla birlikte Sayın Turgut dil bilimci veya Iranoloji ile uğraşan biri olmadığından kitabın önsözünde Zazaca’nın tasnifi konusunda hataya düşmüş. Turgut önsözde, »Sadece yapı bakımından Zazacanın bükümlü diller durubundanm dil ailesi bakımından da Hint-Iran dil ailesinin Kürtçe kolundan olduğunu belirtmekle yetineceğim« demiş. Zazaca’nın bükümlü bir dil olduğu doğru, ancak dil ailesine gelince “Hint-Iran” diye bir dil ailesi yoktur. Hindi ve Irani dil grupları vardır ve bu gruplar Hint-Avrupa dil ailesine aittirler. Zazaca, Kuzey-Batı-Irani bir dildir. Zazaca tarihsel olarak Part diliyle artı halen Kuzey-Iran’da, Hazar Denizi kıyısında konuşulmakta olan Talişçe, Semnanice, Mazenderanca, Sengserice, bir de güneydeki Goranca gibi dillerle bağdaşıyor. Kürtçe ise Kurmançça, Soranice ve Güney-Kürtçesi (Feyli, Sinei, Kermanşahi)’den oluşan bir çok Kuzey-Batı unsuru içeren Güney-Batı-Irani dilidir.
Ayrıca önsözde “Kırd/Kırdki” sözcüğünün geniş anlamda “Kürt/Kürtçe” anlamında geldiği iddia edilmiş. Bunun gerçekten böyle olup olmadığı politik artniyet gütmeksizin ortaya konması gerekiyor. Kaldı ki (olayı bugünki ulusal boyutlarda değil de, aslında Anadolu’da daha da geçerli olan dini boyutlarda düşünsek), o yöredeki Şafii Zazalar’ın kendilerini çoğunlukta ve kamuoyunca tanınmış olan Şafii Kürtler’e dini bağdan ötürü yakın hissetmesi bu gerçekliği zedelemez. Benim bildiğim "kırd" kelimesi Palo ve Bingöl'ün bazı aşiretlerince sadece kendileri için kullanıldığı; Kürtler'e ise "kırmanc/Kurmunc" denildiğidir.
Kitapta bir çok yerde ifade güçlüğü çekilmiş. Kitabın yazım hataları nedeniyle tekrar gözden geçirilmesi gerek. Zazaca’nın yazımında da ‘kopula’nın (-dır) beraber yazılması söyleme daha yakın ve okunması daha rahat olur (”ez rınd o” değil de, ”ez rındo”) Kimi türetme eklerinde kavram hatası var. Örneğin Zazaca’ya Rusça’dan geçmiş, ve bir çok Slav dillerinde “nikahlı, eş” anlamını taşıyan, fakat Zazaca’da “gizli dost, oynaş” (Kuzey-Z.) veya „iyi dost“ (Güney-Z.) diye anlam değişikliğine uğramış olan bırak sözcüğünün ‘k’si ek olarak algılanmış. Veya selxune (haylaz) sözcüğünün sel-xune diye iki kelimeden oluştuğu söylenmiş. Bu, Dersim Zazacası’nda salaxane sözcüğünün aynısıdır ve salax sözcüğünden ve -ane ekinden oluşan, yani “salağa yakışır, salakça” gibi bir anlam veren sözcüktür[3].
Kitapta Türkçe’de ”korkmuş idim/korkmuştum” geçmiş zaman kipinin halk ağzındaki söyleniş haliyle ‘korktuydum’ (ez tersêbya)’ya dönüşmüş. Oysa yüksek Türkçe’de böyle bir ifade kullanılmaktadır. Palu-Bingöl şivesinde ya tersêb (korktuydu) ile ya tersêbi (korkmuştu) arasında farklılık olabilir. Fakat bu fark Türkçe’de sözkonusu değildir.
Son olarak seçilen alfabedeki harf çokluğuna değinmek istiyorum. Bilindiği gibi Zazaca alfabe konusunda bilimadamlarıyla birlikte senelerdir bir çalışma sürdürürlmektedir. Bu çalışmalarda Palu-Bingöl ve Mutki şiveleri şimdiye kadar maalesef ihmal edilmiştir. Buna rağmen elde bulunan alfabeden yaralanabilinir. Harun Turgut’un öngördüğü â, ô, û harfleri ai, oi, ui şeklinde ifade edilebilir, örn.: soil (ayakkabılar), kaird (bıçak).
Son söz olarak Zazaca Dilbilgisi kitabının ilgililer için bir kazanım olduğu söylenilebilir.
Asmeno Bêwayır
________________________
Harun Turgut: Zazaca Dilbilgisi. Yazışma adresi: Harun Turgut, Robert-Koch-Str. 43, D-28277 Bremen (Almanya). Ederi: 10 DM.
[1] Palu-Bingöl şivesinde oldugu gibi Çermik-Severek veya Hozat-Ovacık şivelerinde bazan ilgeç ve fiil takılarında r düşüp –o, -a, -ê şekline dönüştüğünden dolayı ek olarak algınabilinir.
[2] “ki vuni” =derler ki, Almanca’daki man kelimesiyle eşanlamlı.
[3] Jüane, sodırane, sondane (şandanae), niştane (engıştane) gibi kelimeler –ane ekiyle türemiştir. Ayrıca tenganiye, kêmaniye veya kovkhanki sözcüklerin-de de –ane eki bulunmakta.